-
İçerik Sayısı
155 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
1
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Archi tarafından postalanan herşey
-
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
"gözlem veren doğa olguları" dediğiniz kavramlar kendiliğinden mi oluyor, gelişiyor? bilim bunları araştırıyor,gözlemliyor,inceliyor bu kısmı tamam Kafamı herçevirip her baktığımda doğada kendi kendine işliyormuş kendini yönetiyormuş izlenimi verilen fakat düşününce arkasında ne kadar büyük bir güç olduğunu anladığım milyonlarca mucize görüyorum. Bunu görebildiğim için de şükrediyorum. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
Allah'ın Kuran'dan önce indirdiği kitaplar da var, daha önce de yazdığım gibi, Kuran'ın indirildiği dönemde Araplar Dünya'nın düz olduğunu zannediyorlardı. Pisagor'da yaşadığı dönemde araştırmış, asıl onunla birlikte eski Yunan felsefecilerinden, Elea okulu, özellikle "Mağara İdesi"yle Eflatun ve onları takip eden birçok düşünür çok daha önemli bir konu olan "maddenin arkasında gerçek" konusunu bir yönüyle açıklamışlardır. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
Sabit bir fikir var takıldığınız; "Bilim adamlarının bilimsel gerçekleri Din kitaplarında aradığı" gibi bir düşüncem asla yok hiç de olmadı, Kuran bir bilim kitabı değildir. Bilim adamlarının incelediği ve araştırdığı herşeyi Allah yaratmıştır gerçek olan bu. Kuran'da da bunlara dair bazı ipuçları verilmiştir, Kuran bilimi destekler araştırmadan anlamadan iman edemezsiniz der. gönderilen ilk videoda anlatılanlarla yazdıklarım aynı, bu konuyla ilgili başka videolar da var, bu durumda neye itiraz ettiğinizi anlayamadım? iman eden bilim adamı da var etmeyen de bu da gayet normal. insanın kendini geliştirmeye her zaman ihtiyacı var, öğrenmenin sınırı yok sonsuz, ama forumlara yazma amacım asıl başkalarının doğru düşünmesini sağlamak, özellikle din ve İslam ile ilgili epeyce kafa karışıklığı var, İslam aslından uzaklaştığı için bu devirde hala batıl cahiliye dönemi veya atalardan gelenlere inanıp hiç düşünmeden İslam'ı aslından farklı gören ve göstermeye çalışanlar var maalesef. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
Bilim, Allah'ın sanatını, yaratışındaki üstünlüğü, kusursuzluğu ve mucizevi özellikleri görebilmenin bir yoludur. Müslüman bilim adamlarının modern bilim literatüründe yer alan pekçok eseri var. İbn-i Sina/ ünlü eseri el-Kanun, yaklaşık bir milyon kelimelik büyük bir tıp ansiklopedisidir. Tıp ilminde büyük bir çığır açmıştır, felsefe alanında da gerek Doğu gerekse Batı filozoflarını etkilemiştir. Yapıtları 12. yüzyılda Latinceye çevrilmiş ve ardından tüm dünyaya yayılmıştır. Ali Kuşçu/ Türk-İslam Dünyası astronomi ve matematik alimleri arasındadır. İstanbul'un enlem ve boylam derecesini belirlemiştir. Ay'ın ilk haritasını çıkaran Ali Kuşçu'nun adı bugün Ay'ın bir bölgesine verilmiştir. Akşemseddin/ bundan beşyüz sene önce mikrobun tarifini yapmıştır. Onun bu açıklamaları yaptığı dönem, mikropları ilk olarak tanıtan İtalyan hekim Fracastor'dan yaklaşık 100 sene öncedir. Dünyanın öküzün boynuzunda olduğunu 20 yıl önce kim söylemiş ? yobazlara inanırsanız bugün hala müziğin haram olduğunu açıklayıp duruyorlar..buna da inanıyorsunuz o zaman? 1400 yıl önce Allah'ın indirdiği Kuran'da dünyanın yuvarlak olduğu ayette bildiriliyor.. "Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor... (Zümer Suresi, 5)" Ayette geçen "sarıp örtmek" Arapça'daki "tekvir" kelimesinin Türkçesidir. "Tekvir" kelimesinin tam olarak Türkçe karşılığı, "yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. Ayette, gecenin ve gündüzün birbirlerinin üzerlerini sarıp-örtmeleri (tekvir etmeleri) konusunda verilen bilgi, aynı zamanda Dünya'nın yuvarlak olduğu konusunda kesin bir bilgi içermektedir. Yani 1400 yıl önce indirilen Kuran'da Dünya'nın yuvarlak olduğu bildirilmiştir. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
Aziz Nesin'e katılmıyorum, İbn-i Sina, Ali Kuşçu, İbn-i Haldun, Fergani gibi sayabileceğim pekçok müslüman bilim adamı bugünkü modern bilmin temellerini oluşturan buluşları ortaya çıkarmışlardır. Bunları detaylı okursanız anlayıp şaşırırsınız... -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
yazdıklarımı okumuyorsunuz, bilim var ve yaratılışın tüm detaylarını araştırıp ortaya çıkarıyor..bilim bunları incelemez bilim diye birşey yok demiyorki kimse... Hitler'i eleştirip, Darwin'i onaylamak veya firavun a hak vermek biraz ortaya karışık olmuş? Hitler'de kendi kudretini ve zekasını üstün görüyordu madem sonuç ne oldu? Hitler ruhsal dengesizliği ve sapkın fikirleriyle Darwin'in teorisinin bu derece paralel olmasını batıl fikirlerini yaymak için iyi bir malzeme olarak görmüştür. Madem bu yola çıktınız aynı çizgideki Hitler'i de bağrınıza basmalısınız. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
İnsanlar Kuran'da göklerin, yerin, dağların, yıldızların, bitkilerin, tohumların, hayvanların, gece ile gündüzün meydana gelişinin, kendi doğumunun, yağmurun ve yaratılmış daha birçok varlığın üzerinde düşünmeye ve bu varlıkları incelemeye çağrılmaktadırlar. Bunları inceleyen insan ise tüm varlıklarda Allah'ın yaratış sanatını görecek, böylece kendisini ve tüm evreni yoktan yaratanı tanıyabilecektir. Evreni ve içindeki tüm varlıkları incelemenin ve Allah'ın yaratış sanatını keşfederek insanlığa açıklamanın yollarından biri ise "bilim"dir. Dolayısıyla din, bilimi Allah'ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle bilimi teşvik eder. Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi? (Gaşiye Suresi, 17-20) Ve tarih boyunca insanlığa büyük hizmetler veren bilim adamlarının önemli bir bölümünün Allah'a inanan dindar kimseler olmasının nedeni de budur; bilimle araştırdıkça ilim sahibi oldukça Allah'ın kudretini takdir edebilmişlerdir. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
Bilim var olanı araştırır, bulur, geliştirir. Kuran bilime yol gösterir ama bir bilim kitabı değildir. Bilim Allah'ın yarattıklarını örnek alıp ilham alarak, taklit ederek yol bulur. Bir bitkinin tohumdan büyümesini, insan vücudunun işleyişini düşünün, bunları bilim adamları mı oluşturdu? yoksa örnek alarak mı ilerliyorlar? Su örneği vermişsiniz, su şimdilerde laboratuarlarda da üretilmeye-taklit edilmeye başladı ama tadı asla doğal bir su gibi değil, Allah'ın verdiği tüm mucize nimetlere şükürler olsun. -
Depremlerin artması Hz.Mehdi çıkış alametlerindendir
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Din Felsefesi
dağlar yeryüzü tabakasını perçinler, depremler fay kırıklarının hareketleridir... Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık? " (Nebe Suresi, 6-7) Bu özellikleri sayesinde dağlar, yeryüzü tabakalarının birleşim noktalarında yer üstüne ve yer altına doğru uzanarak bu tabakaları birbirine perçinler. Bu şekilde, yerkabuğunu sabitleyerek magma tabakası üzerinde ya da kendi tabakaları arasında kaymasını engeller. Kısacası dağları, tahtaları birarada tutan çivilere benzetebiliriz. Bugün biliyoruz ki, yeryüzünün kayalık olan dış katmanı, derin faylarla kırılmıştır ve erimiş magma üzerinde yüzen plakalar halinde parçalanmıştır. Dünya'nın kendi ekseni çevresindeki dönüş hızının çok yüksek olmasından ötürü, yüzen plakalar eğer dağların sabitleştirici etkisi olmasaydı, hareket halinde olacaklardı. Böyle bir durumda yeryüzü üzerinde toprak birikmeyebilir, toprakta hiç su depolanmayabilir, hiçbir bitki filizlenmeyebilir, hiçbir yol, ev inşa edilemeyebilirdi; kısacası Dünya üzerinde hayat mümkün olmayabilirdi. Ancak Allah'ın rahmetiyle dağlar tıpkı çiviler gibi görev yaparak, yeryüzündeki hareketliliği büyük ölçüde engellerler. -
yine yaratılışı ispatlayan başka bir örnek vermişsiniz: Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılışbiçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuşbir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir. (Hac Suresi, 5) Ayette bir insanın yaratılış aşamaları tarif edilmektedir. Birinci aşama olan toprak, insandaki temel mineralleri ve elementleri içeren hammaddedir. İkinci aşama ise bu elementlerin, anne karnındaki yumurtayı döllemek için gerekli yapıya ve genetik bilgiye sahip olan spermleri içeren ve Kuran'da karmaşık bir su tabiriyle tarif edilen menide biraraya gelmesidir. Kısacası insanın temel hammaddesi topraktır. Toprağın özü, bir damla menide o insanı meydana getirecek bir şekilde toplanmıştır. Ayette bu "su" aşamasının hemen ardından insanın ana karnındaki gelişim aşamaları belirtilmiştir. Oysa evrim teorisi, canlılığın sözde kendiliğinden suda başlamasından insanın ortaya çıkması arasında milyonlarca farazi aşama (ilk hücre, tek hücreliler, çok hücreliler, omurgasızlar, omurgalılar, sürüngenler, memeliler, primatlar vs. ve bunların sayısız ara aşamaları gibi) olduğunu var sayar. Ayetteki sıralamada ise hiçbir şekilde böyle bir mantık ve tarif olmadığı çok açıktır. İnsanın bir damla su halinden sonra alak haline geldiği bildirilmektedir. Dolayısıyla, çok açıktır ki ayette bir insanın anne karnından önceki, anne karnındaki ve doğduktan sonra yaşlılığına kadar devam eden yaratılış aşamaları tarif edilmektedir.
-
Depremlerin artması Hz.Mehdi çıkış alametlerindendir
Archi şurada bir başlık gönderdi: Din Felsefesi
Son 30 yıl içinde, yani Hicri 1400 itibariyle, burada saydıklarımızın dışında irili ufaklı başka çok sayıda deprem yaşanmıştır. Bu depremler sonucu binlerce insan evsiz kalmıştır. Peygamber Efendimiz (sav)’in bir hadisinde de bu duruma işaret edilmektedir. “Barınacak evler, sizi taşıyacak hayvanlar bulamayacağınız günler yaklaşmıştır. Çünkü evlerinizi depremler yıkacak...” Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleri yanısıra, Kuran'da da deprem ile kıyamet arasındaki ilişkiye işaret eden ayetler bulunmaktadır. Kuran'ın 99. Suresi'nin adı Zelzele (büyük sarsıntı, deprem)'dir. Bu surede yerin şiddetli sarsıntısı tasvir edilmekte, bunun ardından da kıyamet günü insanların diriltilecekleri ve Yüce Allah'ın huzurunda hesap verecekleri bildirilmektedir: Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman, O gün (yer) haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 1-8) -
Gel-git olayı, yeryüzündeki bazı bölgelerde yaşam şartlarını dahi değiştirebilecek bir etkiye sahiptir. Gel-git yaşandıktan sonra suların geri çekilmesiyle yaşamlarına kaldığı yerden devam eden insanlar, tüm yaşamlarını gel-gite göre düzenlemektedir. Ancak okyanus suları Allah'ın dilemesiyle belli bir oranda yükselir. Böylelikle bölge halkı için tehlike oluşmaz. Okyanustaki bir su molekülünü düşünün. Bu molekül, Dünyadaki yerçekiminin etkisi altındadır. Ancak aynı zamanda bu etkiden çok daha az bir çekim gücüyle Ay tarafından da çekilmektedir. Ay'ın çekim gücünün daha az olması, aradaki uzaklıktan ve kütlesinin küçüklüğünden kaynaklanmaktadır. Ayın bu çekim etkisi yalnızca su moleküllerine değil, Dünya üzerindeki bütün cisimlere etki etmektedir. Ancak diğer cisimler sıvı gibi akışkan olmadığı için görünüşte bir değişiklik yaşanmamaktadır. Okyanus sularının yükselip alçaldığı gel-git olayı Dünyanın her yerinde aynı oranda gerçekleşmez. Bunun nedeni, Dünyanın her noktasının Aya uzaklığının aynı olmaması ve dolayısıyla Ayın uyguladığı çekimin de farklı olmasıdır. Okyanuslara etki eden bu çekim sonucunda sular bir yöne doğru yükselerek çekilir, Ayın Güneşe ve Dünyaya olan konumlarının değişmesiyle de çekim ortadan kalkar ve böylece suların geri geldiği gel-git alanları oluşur. Güneşin çekim gücü de suların yükselmesine sebep olmaktadır. Ancak bu çekim etkisi Dünya üzerinde 1/3 oranında etkilidir. Ay Dünyaya Güneşten daha yakın olduğu için Güneşin büyük kütlesine rağmen, Dünya üzerinde ondan iki buçuk kat daha etkili olmaktadır. Kuşkusuz gel-git olayı, Yüce Rabbimizin kusursuz mucizelerle yarattığı evrendeki sistemlerden yalnızca biridir. Mucizevi gel-git olayındaki hassas dengeler ise bunlarla sınırlı değildir. Ayın çekimi okyanusların yükselmesine sebep olurken, okyanuslar ikinci bir kuvvetle Ayın zıt yönünde Dünyaya doğru da çekilmektedir. Bunlar gerçekleşirken Dünya dönüşüne devam ettiği için her gün iki gel-git olayı gerçekleşir. Gel-git zamanları Güneş, Ay ve Dünyanın birbirlerine olan konumlarının değişmesiyle her bölgede farklılık göstermektedir. Örneğin gel-git olayı, Kuzey Kaliforniya’da her gün iki kez gerçekleşirken, Meksika Körfezinde bir yükselme ve bir alçalma şeklinde bir kez gerçekleşmektedir.
-
öncelikle bir müslüman olarak üzerime düşen görevdir; sözlerinizin hiçbirinin Allah katında kaybolmayacağını bilerek yazın lütfen, acizliğimizi hastalıklarda ya da başımıza gelen kötü bir olayda farkederiz, aynen firavun'un benim kimseye ihtiyacım yok en büyük benim deyip sonra boğulurken acz içinde iman ettiğini haykırması gibi.. evrimle ilgili yazdıklarınızdan Charles Darwin'in kuzeni Francis Galton ve oğlu Leonard Darwin'in ortaya attığı "öjeni" kuramını desteklediğinizi anlıyorum, yani insan ırkının ıslah edilmesi için sakat ve hasta insanların öldürülerek ayıklanması ve sağlıklı bireylerin çoğalması... bunu destekliyorsunuz
-
@ democrossian "Evreni simüle etmek için evrenden daha karmaşık ve gelişkin, organize bir bilgisayar sistemi gerekir. " cümleniz doğru bir yaklaşım, işte tam da anlatmak istediğim bu. insan yapımı bir bilgisayarın bilgileri simule ettiğine inanıp evrendeki tüm mucize işleyişin sebebini kabul etmemek bir mucizedir. Bu şunu söylemeye benzer, bilgisayarı insan kurmadı, kabloyu,ekranı,hafıza kartı ve tüm bilgileri ayrı ayrı kaplara koyduk kendiliğinden biraraya gelip bilgisayar oluverdi....buna inanabilir misiniz?
-
@@binyamin, güzel bir soru; Bazı insanlar görüntünün beyinlerinde oluşan elektrik sinyallerinden ibaret olduğuna kanaat getirseler de, başka bir algının, örneğin dokunmanın farklı olduğu hissine kapılabilirler. Bir şeye dokunarak veya onu koklayarak maddenin gerçeğine ulaşabildiklerini zannedebilirler. Ama aslında yine, beyinlerindeki elektrik sinyallerinden başka bir şeyi algılamazlar. Elimizde bir şeye dokunduğumuzda, gerçekte o şeye dokunmayız. Sürekli hareket halinde olan atomlar arasında kimyasal bir bağ kurulur, fakat bu iki atom da birbirine asla “dokunmaz”. Dolayısıyla dokunduğumuzu zannettiğimiz bir şeye fiziksel anlamda hiçbir zaman dokunamamışızdır. Bu gerçekte oluşmayan dokunma hissi sonucunda yalnızca elimizdeki atomlar titreşir ve bir elektrik akımı başlatırlar. Bu elektrik akımı ise beyinde dokunma merkezine doğru yol alırlar. Buraya ulaştıklarında “yorumlanırlar”. İşte bu bir mucizedir. Çarpışma da aynı şekilde beyinde oluşur. Rüyayı düşünürseniz, Allah bunu çok güzel bir örnek olarak yaratmıştır.
-
Bu kadar fazla yazıp çizmişsiniz madde boyutunu tam ifade etmeye çalışırken şu şekilde tekrar düşünün; Yaklaşık 25 ünlü fizikçi bilim adamı 1950 lerde toplanıp ortak bir söylev ortaya koydular; "madde aslında bizim bildiğimiz gibi değilmiş, dokunulma özelliği olmayan ona bakanın dokunduğu anda bir dalga oluşturan git geller yumağıymış" dediler... bu bize şunu düşündürdü: madde ortadan kalktı, madde artık algılar dünyasında var, yani bakan için var, yani benim beynimin içinde bana gösterildiği anda bu madde var diyebiliyorum, yani gerçeklik dediğimiz şey ona bakan için var. o zaman insanlar her istediğimizi yapabiliriz diye düşündüler, yani ne düşünüyorsam oyum gibi kavramlar çıktı. düşüncemiz de aslında bir dua, biz beynimizde algıları algılayan bir çanak anten gibi gelen verileri sürekli değerlendirip tv gibi bize seyrettiriyor ama bu yayın bize bir yerden geliyor asıl gerçeklik geldiği yerde, yani sahne arkasında bir kaynak var, bizim gördüğümüz kısmı bir sinema gibi, biz birşeyi istediğimiz zaman dua ediyoruz ve sahnenin arkasındaki muhteşem güç bize bunu gönderiyor. Kısacası beyniniz dışarda aslında şeffaf olan ama bakana göre şekillenen "madde" dediğimiz algıları şekillendiriyor.
-
Son derece basit bir konuyu, tevekkül edilse hemen hallolacak bir sorunu şeytan vesvese vererek, insanın düşüncelerine etki ederek farklı bir yöne çekebilir, çok zor gibi gösterebilir. Dolayısıyla kişi o olayın kader dışında gerçekleştiği yanılgısına kapılabilir. Oysa herşey yani yaşanan her türlü olay, her detay Allah’ın bilgisi ile gerçekleşir. İmanı doğru anlayan insanlar bu gerçeği bilir ve buna göre yaşarlar. Aksinde, yani olaylara hayır ve hikmet gözüyle bakılmadığında sürekli üzüntü, korku, ümitsizlik ve duygusallık oluşur. İman neşesi ortadan kalkar. Bu olumsuzlukların nedeni Kuran’da bildirilen kaderin tam kavranmamış olmasıdır. Allah’ın istisnasız herşeyi bildiğinin, herşeyi en ince detayıyla birlikte yaratan olduğunun unutulmasıdır. Allah kaderle ilgili olarak Kuran’da şöyle buyurmuştur: “Gaybın anahtarları O’nun Katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır.” (Enam Suresi, 59) Allah’ın Takdir Ettiği Kader Değişmez Akıl ve vicdan sahibi imanlı bir insanın, Allah’a ve Allah’ın yarattığı kadere gönülden teslim olması gerekir. Aslında her insan zaten Allah’a teslim olmuş ve boyun eğmiş olarak yaratılmıştır. Çünkü, istese de istemese de Allah’ın kendisi için yarattığı kadere boyun eğerek yaşar. Kaderi inkar eden insan da kaderinde “kaderi inkar etmek” olduğu için inkarcıdır. Allah’a gönülden teslim olarak boyun eğenler ise, hem Allah’ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmayı umabilirler, hem de dünyada ve ahirette, güven ve mutluluk içinde huzurlu bir yaşam sürerler. Çünkü, Allah’a teslim olan, Allah’ın yarattığı kaderin kendisi için en hayırlısı olduğunu bilen bir insanı üzecek, korkutacak, endişelendirecek hiçbir şey yoktur. Bu insan, elinden gelen her çabayı gösterir, ancak bu çabanın da kaderinde olduğunu, ne yaparsa yapsın kaderinde yazılı olanları değiştirmeye güç yetiremeyeceğini bilir. Kaderin Tam Anlaşılması İçin Kesin Bir İman, Allah’a Tam Bağlılık Gerekir Hakiki iman için, Allah’ın herşeyi tek bir an içinde yarattığı iyi düşünülmeli ve kavranmalıdır. Bir kişinin ölümü de, doğumu da hep o tek bir anda yaratılmıştır. 10 yaşında düştüğü sırada dizinde oluşan yara, üniversiteyi kazandığı an, çocuklarının büyümesi kısacası her şey o tek bir an içinde yaratılır. Yazılan her harf, konuşulan her kelime o an içinde bellidir, sorulan sorular hep bellidir, içilen çayın miktarı, gidilen yerlerdeki detaylar hepsi en ince detayına kadar kaderdedir. O kişi daha doğmadan hatta onun annesi, büyükannesi, büyük büyük anneleri de doğmadan önce bu bellidir. Kader Allah’ın dilemesiyle an içinde yaratılmış bir bütündür, parçalanamaz. Zamanı geldikçe biz bu bütüne şahit oluruz. Parçaların hepsi bir araya geldiğinde o insanın hayatı yani kaderi ortaya çıkar. Ciddi bir hastalık veya maddi açıdan sıkıntı yaşanması, kazaların, doğal afetlerin olması, yeni bir ev ya da araba alınması kısacası kişinin karşılaştığı her olay Allah’ın bilgisindedir, dolayısıyla istediği kadar tedbir alsa da bir insan kaderinde olanları yani başına gelecekleri değiştiremez. Şu ana kadar yaşadıklarınızı düşünürseniz bunun çok açık bir gerçek olduğunu bir kere daha anlarsınız. Her ne kadar çabalarsanız çabalayın, olacak olanın önüne geçemediğinizi bilirsiniz. Her insanın istediği bir yaşantı yani bir kader vardır: İyi bir okul, iyi bir yaşam, sağlıklı olmak. Bunların hepsi birer duadır. Ancak her zaman bu beklentiler istenildiği gibi gerçekleşmeyebilir örneğin işte başarısız olabilir, üniversiteyi kazanamayabilirsiniz, ciddi bir rahatsızlığa yakalanabilir, kanser olabilir ya da sakat kalabilirsiniz. İşte imanlı insanlar ve imansız insanlar arasındaki fark bu durumlarda ortaya çıkar. İnananlar kendi istedikleri kadere değil, Allah’ın kendileri için takdir ettiği kadere razı olurlar. Bunu da güzellikle, neşeyle yaparlar ki bu hoşnutluk güçlü bir imanın göstergesidir. Her zaman, herşey istediğimiz gibi gelişmeyebilir ancak iman ediyorsak başımıza gelen her olay yine bizim için güzelliktir, olabilecek en hayırlısıdır. İçtenlikle sabreder, Allah’a tevekkül edersek bu hayırları hemen görürüz. Kader gerçeğini kavrayabilen bir insan için yarın endişesi yoktur, üzüntü, sıkıntı yoktur, dert yoktur, kızgınlık yoktur. Bu kişi kendisi için Allah’ın herşeyi an an, en güzel şekilde yaratacağını bilir. Bu ise kadere teslimiyettir ve büyük bir konfordur.
-
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
bunları neye dayanarak yazdığınız anlamadım ama epeyce kafa karışıklığı var? Kuran'ı Türkçe olarak okumanızı tavsiye ederim, ayet açıklamalarını da lütfen okuyun çünkü Kuran da bildirilen mucizelerin sayısı oldukça fazladır. -
Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
Archi şurada cevap verdi: gloria başlık Roman Forumu
@@gloria, emekleriniz için teşekkürler çok güzel bir çalışma olmuş ayrıca @@democrossian "Keşke İslam da böyle bir Reform ve Rönesans sürecinden geçseydi." tememniniz çok yerinde, dinde resim günah, müzik haram diyecek kadar İslam'a düşman tüm yobazlardan arınmasını diliyor, İslam'ı özüne döndürecek doğru insanların faaliyetleriyle önümüzdeki yıllarda güzel sonuçların alınmasını bekliyoruz.- 358 cevap
-
- 1
-
-
- dan brown cehennem
- cehennem İllüstrasyonları
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Müslümanların bir lideri olmadan fitneler bitmez
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Dini Konular - Din - Dinler
aynı cümleyi tekrar yazacağım üzerinde düşünürseniz sorunuzun cevabı olacak, "Allah insana bilinç, irade, düşünme yetisi, konuşma, akıl, karar yetisi, muhakeme yetisi gibi özellikleri de vermiş bunları kullanabiliyoruz." bunları kullanabiliyorken neden yaptığımız hatalar için başkasını suçlayalım? Allah bu dünyada mtihan için iyi ve kötü zıtlıklarını vermiş, sonsuz ve gerçek hayat ahirette, bir an gibi geçecek ve gözümüzü açtığımız yerde dünyada yaptıklarımıza karşılık asıl yaşamımız... doğadaki dengeye bakın, insan vücudunun işleyişine bakın hangisi kötü iş? imtihan için insanın acizliğini hatırlatmak için verilen hastalıklar var bunların şifasını bile vermiş Allah yeterki istemeyi bilelim. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
Diğeri "düz diyen kitaplara iman" konusu: Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor... (Zümer Suresi, 5) Kuran'ın evreni tanıtan ayetlerinde kullanılan ifadeler oldukça dikkat çekicidir. Üstteki ayette "sarıp örter" olarak tercüme edilen Arapça kelime "yukevviru"dir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı, "yuvarlak bir şeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözlüklerde "başa sarık sarma" gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır.) Ayette, gecenin ve gündüzün birbirlerinin üzerlerini sarıp-örtmeleri (tekvir etmeleri) konusunda verilen bilgi, aynı zamanda Dünya'nın biçimi konusunda kesin bir bilgi içermektedir. Ancak ve ancak Dünya'nın yuvarlak olması durumunda bu ayette ifade edilen fiil gerçekleşebilir. Yani 7. yüzyılda indirilen Kuran'da Dünya'nın yuvarlak olduğuna işaret edilmiştir. Unutmamak gerekir ki, o dönemdeki astronomi anlayışında Dünya daha farklı algılanıyordu. O dönemde Dünya'nın düz bir satıh olduğu düşünülüyordu ve tüm bilimsel hesap ve açıklamalar da buna göre yapılıyordu. Ancak Kuran Allah'ın sözü olduğu için, evreni tarif ederken olabilecek en tanımlayıcı kelimeler kullanılmıştır. Kuran ayetlerinde ise bize henüz yakın yüzyılda öğrendiğimiz bu bilgileri 1400 sene öncesinden haber verilmektedir. -
İman eden bilim adamları; Galilei-Pascal-Kepler
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Bilim İnsanları Biyografileri
İki hatalı sav var önce ilkine cevap vereyim; Galileo'nun bunu söyleyen ilk kişi olduğunu yazmadım, yuvarlak olduğunu söylediğini belirttim cümleyi tekrar okursanız "Galilei, hem Dünya'nın yuvarlak olduğunu söylemiş, hem de Ay'daki karanlık bölge, kraterler ve tepeleri ilk ortaya çıkaran kişi olmuştur." Galileo Dünyanın yuvarlak olduğunu cezalandırma pahasına savunmuştur fakat ilk söyleyen araştırmacı değildir. Bu konuyla ilgili detay da şudur: Dünyanın yuvarlak olduğuna dair ilk bulguların Babililer tarafından bulunduğu iddia edilir.. Bununla birlikte; - Ünlü matematikçi ve düşünür olan Pisagor, MÖ 500'lü yıllarda Dünyanın yuvarlak olduğunu bilmiş ve kurduğu ünlü Pisagor okulunda bunu öğrencilerine öğretmiştir. - Pisagor'dan sonra Eratosthenes de aynı şeyi keşfetmiş, hatta güneş ve ay ışıklarının düşüşlerine göre dünyanın çevresini hesaplamıştır. Orta çağda Gelileo Galilei de bu düsünceyi savunmuş ve bu düşüncesinden dolayı yargılanmıştır. Dünya'nın yuvarlak olduğunu bulan kesin olarak belirli olmamasına karşın birçok bilim adamı ve gezgin bu fikri desteklemiş ve fakat Fernando Magellan tarafından yapılan Dünya gezisinden sonra dünyanın yuvarlak olduğu kesin olarak söylenmiştir. Dolayısıyla dünyanın yuvarlak oluşunu ilk keşfeden Eski Yunan'da yaşamış olan matematikçi ve düşünür Pisagor'dur -
pekçok insan dünya hayatını nasıl geçireceğini düşünüyor, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor, Allah'ın yaratma sanatı, mucizeler, insan kendi vücudunun işleyişini bir an bile düşünse, vücudundaki et parçalarının nasıl bir ilhamla saniye aksatmadan işlediğini, gerçekten samimi art niyetsiz, kibir olmadan düşünse iman etmemesine imkan yok.
-
KURANDA NAMAZ YOKTUR.NE ZAMAN NASIL KILINACAĞI DA YAZMAZ
Archi şurada cevap verdi: abdullahabdal başlık İslam ve Şeriat
ayetleri yazmıştım, yazıyı okursanız başka tereddütünüz varsa daha fazla detay da ekleriz... -
Müslümanların bir lideri olmadan fitneler bitmez
Archi şurada cevap verdi: Archi başlık Dini Konular - Din - Dinler
zaaflarına yenilip yenilmemek insanın iradesiyle ilgili, diyelim çok yedim kilo aldım önüme gelen yemeği mi suçlayayım yoksa kendimi mi? Allah insana bilinç, irade, düşünme yetisi, konuşma, akıl, karar yetisi, muhakeme yetisi gibi özellikleri de vermiş bunları kullanabiliyoruz.