Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

irinçköl

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.212
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    29

İletiler gönderen: irinçköl

  1. Evet haklısınız bir kedi için gereken minimum alan 8 m2 idi yanlış hatırlamıyorsam. Bu durumda 160 m2 gerekiyor yalnızca kediler için. Oysa taş çatlasa hepi topu 80 m2 var. Fakat bahçeli olduğu için idare ediyoruz. original.gif Bir o kadar da bahçede var tabii, o ayrı.

     

    Hastalık konusuna gelince, uzun yıllardır tecrübeme dayarak söyleyebilirim ki;  iç ve dış parazitler düzenli olarak yok edildiği / barındırılmadığı ve ortam temizliğine dikkat edildiği sürece  o türden hastalıklar olmuyor.

     

    Bu arada belki biliyorsunuzdur da, bilmeyenlere hatırlatayım. Köpekler için kullanılan pire damlalarından paylaştırılarak 6-7 kediye damla çıkıyor. Böylesi oldukça ucuza geliyor, tek tek almak yerine. original.gif

     

    Benim iri ırk bir köpeğim var.İri ırk olduğu için evde ancak bir tane bakabiliyorum .Eve bir de kedi almayı düşündüm ama kediler sürekli saldırıyor kızıma :) Kızım mı kedi onlar mı köpek belli değil :) Dışarıda baktığım bir yığın kedi ve sokak köpeği var.Beni görünce "allahhhh yemek geliyor" der gibi çevreme toplanıyorlar :) Elimden geleni yapmaya çalışıyorum ama işte çok ta yeterli değil.

     

     

    Bir de bu başlık yöneticiler tarafından sabitlenir kaybolmazsa daha geniş kitlelere ulaşabiliriz diye düşünüyorum

  2. İrtibat: 538 930 82 87 veya nfdiler@@hotmail.com
    Yer: ERZURUM
    Müjde 4 aylık civarı dişi bir melez. Malesef onu yol ortasında beklerken bulduk, arabalardan insanlar kaçmıyor başını eğip öylece bekliyordu. Uyuz tüm bedenini sarmıştı ki o günler geride kaldı. Uyuz tedavisi yapıldı artık çok sağlıklı. Yalnız kalabiliyor hemde saatlerce sesini çıkarmadan yalnız başına takılabiliyor, yüksek sesle konuşulduğunda üzerine alınıp başını eğip bekliyor. Sokaklarda yaşaması mümkün değil ama bizde onu daha fazla tutamayız malesef. Sonu sokaklar olmadan ona yuva.

     

    972214_10151727334334182_1268690455_n.jp

  3. Ben Taksimde yaşayan bir vatandaş olarak buradaki esnafın neyi savunduğunuda az çok biliyorum..Nitekim halk direnişçileri denilen kuzu postuna girmiş kurtlar buradaki halkı tehdit etmekte,maddi zarara uğratmaktadır..Bu kişilerin buradan olmadığıda açık nerden geldiklerini kimsede bilmiyor..

     

    Huzurun bozulmaması ve halkın güvenliği için polisimize desteğimizi veriyoruz..

     

    Sizin bu konuda doğru söylediğinizi düşünmüyorum. Zira gezi olaylarının başından beri ,en yoğun dönemlerde taksim ve beşiktaşta direnişteydim. Sizin iddia ettiğiniz şeylerin hiç birine tanık olmadım. Söylediğiniz şeylerin hiç biri olmadı. Evet araya giren provakatörler oldu .Ama bunları direnişçiler bir biçimde ekarte etti.Sivil polislerin yaptığı provokasyonları da artık resmi giyimlilere şikayet edecek halimiz yoktu  takdir edersiniz ki. Artık onlara da resmi giyimli arkadaşları müdahale edecek :)

    • Beğen 2
  4. Polis isterse kanuni olarak verilen insandisi ve vicdandisi saldiri emrini uygulamaz. Bunu uyguluyorsa, polisin masum gosterilmesi ve gorulmesi olanakli degildir.

     

    En azindan AIHM bile biber gazindan devleti suclu bulmusken.

     

    Burada bir sorun da suclu bulunanin sucu isleyen polis degil de devlet olmasi ya da sucu isleyen polisi devletin korumasi.

     

    Islenen suc kisisel ama degerlendirilmesi devlet. Celiski burdadir. 

     

    Ayni celiski futbolda yasanir. Seyirci yuzunden kulup zarar gorur.

     

    Buradaki carpik mantigi algilamak cok onemlidir. Cunku algilanmazsa "yapanin yanina yaptigi kar kalir"

     

    Turkiye'de olan da budur.

     

    Sn evrensel-insan , polis verilen, kanuna uygun olmayan emri uygulamak zorunda değildir.

     

    Bunu polis sendikası da defalarca söyledi. "Size verilen kanunsuz emri uygulamayın .Bu amirlerinize  isyan değildir" dedi.

     

    Polislerin olaylara müdahale de biber gazı kullanma yetkisi vardır.Polisin biber gazı kullanımında uyması gereken belirli şartlar var. Bu da Emniyet Teşkilatı’nın hazırladığı ‘Göz Yaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Kullanım Talimatı’nda belirlenmiş. Buna göre, biber gazı uygulamasında dikkat edilmesi gereken dört husus var: ‘Eğitim, mesafe, dozaj ve gazdan arınma.’ Yani gazı kullanacak kişinin öncelikle eğitim alması şart. Hangi durumlarda kullanılır, mekân, hava şartları, gazın muhtemel etkileri ve limiti gibi pek çok konunun bilinmesi gerekiyor. En iyi eğitim, görevlinin bizzat gaza maruz kalmasıyla sağlanıyor. Dünyada ve Türkiye’de genel olarak eğitim bu şekilde veriliyor. Kullanım tekniği ve mesafe, gazın etkisinde en belirleyici etken. Mesafenin yakınlığı gaza maruz kalanın yaralanmasına, uzaklığı gazın etkisinin düşmesine yol açıyor. Elle yüzün kapatılması bile gazın etkisini değiştirebiliyor. Biber gazı kullanımında en uygun mesafe 45-50 metre olarak belirtiliyor. Ancak duruma göre 150 metreye kadar gaz kullanılabiliyor.  

     

    AİHM nin verdiği karar da biber gazı kullanmaktan değil , bu gazın uygun kullanılmamasından dolayıdır. Ve Türk yasal mevzuatının gözden geçirilmesini isteyerek tazminata hükmetmiştir.

     

    Biber gazı uygulama emri kanunsuz bir emir değildir. Ancak bunun yakın mesafeden insanları hedef alarak kullanılması yasadışıdır. Verilen emir bu yönde ise polisin bunu uygulamaması esas olmalı. Yok eğer biber gazı uygula emrini kendi tercihi olarak böyle uyguluyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Benim de sorum bu yönde polisin bu tavrının altında ne yatmakta?     

     

    Bir video vardı 3 tane polis -yüzleri sansürlenmiş olarak -röportaj veriyor .Bulabilirsem ekleyeceğim buraya.

     

    İddialar : Şehir dışından İstanbul' a bir sürü çevik kuvvet takviyesi var. Getirilen polislere ne polis evleri ne de polis kolejlerinin yurtları açılmamış ,hepsi sokakta yatıyorlar ve kurtlu kumanyalar veriliyor. Kendilerine verilen emirler telsizle veriliyor. Telsiz de -yanlış hatırlıyor olabilirim- 9.kanal diye bir kanaldan usulsüz emirlerin verildiği söyleniyor.Bu kanalın dinlenmesi ve kaydı mümkün değilmiş. Öyle ki bu kanaldan polislerin ,sivil polisler vasıtasıyla kendilerine taş attırılıp müdahaleyi haklı hale getirmeye çalışan emirlerin bile verildiği söyleniyor. Bu kanalın dinlenmesi ve kaydı da mümkün olmadığından , müdahalede bulunan polislerin "biz emir aldık yaptık " deme şansları da yok.

     

    Başlık konsu deneyde psikolojik olarak insanların bir şeylere  ikna edilmesi var ve karşılığı alacakları para %66 varan oranlarda sonunu getiriyorlar bu deneyin.

     

    Yine altta eklediğim the experiment filminde de 14.000 dolar karşılığında ve bir tek kırmızı düğmeyle ne hale gelebildikleri görülüyor.

     

    Polis nasıl bu hale geliyor? Nasıl bu kadar vahşi müdahalelerde bulunuyor.?  Belki evdelerinde, yakın çevrelerinde çok iyi insanlar.

     

    Örneğin benim şahit olduğum bir olay var. Ben de direnişçilerden biriyim taksim ve beşiktaşta müdahalelerin en yoğun olduğu dönemlerde direniyordum. Bir polise şahit oldum belki yarım saat kırkbeş dakika önündeki demirleri copuyla dövüyor ve şöyle söyleniyordu :

     

    Sıkıyoruz sıkıyoruz daha beter geliyorlar daha ne yapacağız ?

     

    Polis masum değil ama nasıl bu hale geldiler?

     

     

  5. 1628_2.jpg

     

     

     

     

     

    Çözüm sürecinin ardından istihbarat raporlarına yansıyan bilgilerde, geri çekilenlerin, PKK`ya yeni katılanlar ve pasif kadrodan oluştuğu belirtiliyor.

     

    Çözüm sürecinin ardından istihbarat raporlarına yansıyan bilgilerde, geri çekilenlerin, PKK'ya yeni katılanlar ve pasif kadrodan oluştuğu belirtiliyor.
     
    Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın 21 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır'da kutlanan Nevruz Bayramı'nda toplanan kalabalığa okunması için gönderdiği mektubunda geri çekilme çağrısı yapmasının ardından çözüm süreci örgüt kanadında başlamış ve ilk somut adım ise terör örgütü elebaşlarından Murat Karayılan'ın Kandil'de yaptığı açıklamanın ardından 8 Mayıs tarihinde atılmıştı. 8 Mayıs tarihinde Türkiye'de bulunan örgüt mensuplarından 6'sı kadın 13 kişi Kuzey Irak'taki kamplara doğru yola çıkmış ve 7 gün süren yolculuğun ardından Metina kampına ulaşmıştı. PKK geri çekilme hesapları yaparken, bu süre içerisinde yaklaşık 300 kişinin PKK'nın dağ kadrosuna katıldığı tespit edildi. İstihbarat raporlarına da yansıyan bu gelişme ile birlikte PKK'nın geri çekilme sürecinde örgüte katılımın da yüksek olduğunu gözler önüne serildi. Türkiye'nin farklı bölgelerinde bulunan yaklaşık 300 kişinin silahların sustuğu bu dönemde örgüte katılması istihbarat birimlerini harekete geçirdi. Bir yandan geri çekilme devam ederken, diğer taraftan ise örgüte katılımlarda yaşanan artışlar dikkatleri çekti. İstihbarat raporlarına yansıyan bilgiye göre geri çekilmeyle başlayan çözüm sürecinde PKK'ya katılımın artmasındaki asıl sebebin çözüm süreci sonrası dağa çıkan bu kişilerin örgüt içinde yer edinmek istemesi olduğu belirtildi.
     
    Çözüm sürecinde geri çekilen PKK'lılar arasında örgüte yeni katılanların da olduğu ve bunların Kandil ile Zap kampı gibi büyük kamplarda eğitime alınacağı öğrenildi. Çözüm süreciyle birlikte Türkiye'den çıkışların daha rahat olduğu ve yeni katılanlarında bu bahaneyle çıkış yaptıkları da raporlarda yerini aldı. 8 Mayıs tarihinden bu yana çıkış yapan PKK'lı sayısının 700'ü geçmediği ve örgütün Türkiye sınırları içinde yaklaşık 2 bin 500 üyesinin olduğu belirtilen raporlara göre çıkış yapan PKK'lıların yeni katılım sağlayanlar ve örgütün pasif kadrosundakilerden oluştuğu bilgisine yer verildi.
     
    Raporda örgütün ateşli gruplarının ise Ekim ayını beklediği belirtildi. Çözüm sürecinin sekteye uğrama ihtimalinin Ekim ayında daha ağır bastığı için örgütün ateşli gruplarının bu sürecin bitmesini sabırsızlıkla beklediği bildirildi. Ayrıca raporlara yansıyan başka bir bilgi ise Türkiye'den ayrılan PKK'lıların ağır mühimmatlarını bulundukları bölgedeki yere gömerek gizledikleri ve mühimmatlarını gömdükleri alanların etrafını ise bubi tuzakları ile çevirdikleri belirtildi.
     
    Geri çekilme sürecinin, tahmin edilenin aksine yılsonunu bulabileceği ve PKK'lıların özellikle de Lice olayının ardından ağır davrandığı, çözüm sürecine karşı olan PKK'lıların ise ikna edilmeye çalışıldıklarına devam edildikleri de raporda yer aldı.
     
    Muhalif Bakış
  6. Bu tür bir deneyle  alakalı  güzel bir film

     

    http://www.full-hd-film-izle.com/2013/05/the-experiment-deney-turkce-dublaj-izle.html

     

     

    Paul Scheuring’in yönettiği 2010 Hollywood yapımı filmin adı The Experiment. Film daha önce Alman Das Experiment adlı filmin yeniden çekimi olduğu bilgisini de eklemeden geçmeyeyim. Filmin konusu kısaca şöyle: Bir deneyde görevlendirilmek üzere yüksek ücretle çalışacak “denek”ler arandığı şeklindeki gazete ilanına işsiz ve para kazanmak isteyen kişiler başvurur. Deneyin konusu hakkında bilgi yoktur, fakat başvruracak kişilerin sağlık sorunlarının olmaması gerekmektedir. Sonuçta belirtilen adrese başvuran kişilerden 26 erkek denek seçilir ve bir toplantı salonunda ilk kez birbirlerini görürler. Bu noktadan sonra deneyin konusunu öğrenirler: İşe alınan kişiler sahte bir hapishane ortamında mahkum ve gardiyan olmak üzere iki “grup”a ayrılarak “bilimsel” bir araştırma yapılacaktır. Filmin ilerleyen sahnelerinde aşama aşama artan dehşeti izleriz. Neden? Tamamen bambaşka dünyalarda yaşayan, işsiz-güçsüz toplumda yeri ve rolü olmayan bu insanlar önce sadece para kazanma arzusu ile bu projenin içine girmişlerken, kısa bir süre içinde bir “grup”un üyeleri haline gelirler. Mahkum ya da gardiyan statü ve rol sahibi olurlar. Çok kısa bir zaman içinde rol ve statülerinin sahte olduğunu unutarak bu rol ve statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini geliştirirler. Proje öncesinin işsiz-güçsüz bireyleri gardiyan oldukları zaman çok zalim bir şekilde “gardiyanlık” yapmaya başlarlar. Otorite yerini baskı, giderek zulüme bırakır. Bu koşullarda mahkumlar önce karşı koyarlar, sonra şiddet ve isyan başlar. Elde silahların olduğu bu tehlikeli oyun bir kişinin ölmesiyle durdurulur. İşin ilginç yanı senaryonun gerçek bir olaydan alınmış olmasıdır. Projenin yürütücüsü olan profesörün tutuklandığı şeklinde bir yazıyla film biter.

  7. "Ne sıkayım abime!"

    "Tomalandım da duruldum Koştum ardından yoruldum Binlerce polis gördüm de Geldim sana vuruldum"

    "Sana gelmediğim gün çapulculara müdahaleye gittiğim gündür..."

    "Ara sokaktan taş atma yollarda kaybolursun, meydanlarda görürsem sonra pişman olursun."

    "Taksim'de geçme beni Gümüşsuyu'nda ezerim seni"

    "Hatalı kullandım sıkıysa ara "

    "Sizin yaptığınız gider, bizim anca hoşumuza gider..."

    "Beni TOMA'nın yağmurlarında yıkasınlar..."

    "Tomaladıkça kaçan ateş böceğim misin?"

    "Batarken güneş ardından tepelerin çapulcudur hepsi teletabilerin"

    "Sevdim de ne oldu,sular seller aldı"

    "Kalbinde yoksa yerim,o zaman suyumun tadına bak derim."

    "Kurbanda dana,yolda toma!"

    "Tek rakibim POMA... Polissin dediler, kız vermediler"

    "Bu yol su gibi akar Merdeces fazla yakar Benim toma dururken Poma'ya kim bakar?"

    "Gidişime yollar, müdahaleme çapulcular hasta."

    "Su akar yolunu bulur"

    "Büyüyünce POMA olucam"

    "Tek rakibim itfaiye arabası"

    "Polisler duruşuma çapulcular gidişime hasta."

  8. 992828_10151742330739182_591334424_n.jpg

     

     

     

    İletişim: pervos06@@hotmail.com
    Yer: Ankara 

    Bir üyemizin iletisidir: "14 Temmuz gece 01:30 civarında Dtcf yanında yeni doğum yapmış 12-13 aylık dişi bir Golden buldum.Çok akıllı ve uslu,tuvalet eğitimli ve komutları bilen bu güzel kızın kayıp olduğunu düşünüyorum.Doğurtulduktan sonra terk edilmiş canlardan olmadığını umuyorum.Sessiz,havlama huyu yok.Sadece kağıt toplayıcılara tepki veriyor.Ailesi bulunamaz ise Ankara içi kısırlaştırma şartı ile yuvalandırılacaktır."

  9. Keşke imkan olsa...evde 20 tane var zaten.

     Siz üstünüze düşeni yapmışsınız. Ancak bir evde 20 tane hayvanın olması -bahçeli değilse eviniz- veterinerlerin pek onayladığı bir durum değil. Hayvanların yaşam alanlarını daralttığı görüşündeler  ve herhangi bir hastalık durumunda diğer hayvanlara da kolaylıkla  sirayet edeceğini söylüyorlar.

  10. 2849.jpg

    Vatan sever Türk genci!

     

    Bu video İstanbul dolapderede çekilmiş. Karaltılardan o kişinin Ethem Sarısülük olduğunu nasıl anlamışlar?

     

    Gezi olayları 31 Mayısta başladı. Ethem Sarısülük 1 Haziranda Ankara güvenparkta bir polis memuru tarafından başından vurularak öldürülmüştür. Yani bu durumda Ethem Sarısülük , 31 Mayısı 1 Hazirana bağlayan gece İstanbul dolapderede bayrağı yakmış ve son sürat esenler otogarına gidip, Ankara otobüsüne binip ya da özel bir otoyla Ankaraya doğru yola çıkmış ve güvenparkta bir polis memuru tarafından başından vurulmak suretiyle öldürülmüştür.Uçakla yada otobüsle gitmiş olsa bunun kayıtları olurdu büyük bir ihtimalle.Size mantıklı geliyor mu gerçekten bu durum?

     

     

    Bu olaylarda provakatörlerin olduğunu ve direnişçilerin bunları bir biçimde saf dışı bıraktıkları bilinen bir durum. Bu videoda görüldüğü gibi yanması için ateşe atılan Türk bayrağı bir direnişçi tarafından ateşten çıkarılıyor.

     

    Bu tür şeyler Ethem Sarısülük'ü karalama girişimlerinden başka bir şey değildir. E.S .ün doğuda karakol inşaatında çalışırken  askeri yelekli ve G3 piyade tüfeğiyle çekilmiş görüntülerini de  terörist diye lanse etmişlerdi.

     

    1Mayısta vurulan Dilan da örgüt üyesiydi, ellerinde belgelerde vardı. Elinde de molotofu. Oysa Dilan imam hatip öğrencisiydi, elinde gazdan korunmak için sirke şişesi vardı. Grevde olan tekstil işçisi babasına destek için ordaydı.

     

    Alıştık artık bu düzenbaz yalanlara.

  11. İletişim: 0532 740 30 01 
    Yer:Beykoz-İstanbul 
    Sn üyemizin iletisidir:''Bu sevimli yavruları Beykoz'da savunmasız bir halde bulduk... Şimdi geçici yuvalarında sahiplerini bekliyorlar... Daha önce kedi beslemiş, kedi bakımından anlayan, sevgileriyle bu yavrulara sımsıcak yuva sunmak isteyen kedisever dostların mesajlarını bekliyoruz. 2'si erkek 2'si dişidir.''

    Not:Kediler tüylü hayvanlardır. Dolayısıyla tüyünü sorun etmeyen, tüye alerjisi olan, hamileyim diye onlardan vazgeçmeyecek, çocuğuna karne hediyesi diye alıp daha sonra bakamayacağına karar verecekler lütfen aramasın!

     

    1011815_10151674889909182_942720889_n.jp

  12. Rafi kızımız yardımlarınızı bekliyor. / BAĞIŞ KAMPANYASI
    HaySev Derneği'ne bağış yapmak isteyen üyelerimiz için hesap numaramız: 
    Banka: Ziraat Bankası
    Şube : Çankaya (798)
    Hesap Sahibi: Hayvansevenler Derneği (Haysev)
    Hesap No: 56997864-5001
    IBAN : TR070001000798569978645001

    Rafi, tamı tamına 10 yaşında bir dostumuz. Niğde’de bir parkta kendi halinde yıllardır yaşayan, kimseye zararı olmayan, kalender, sevgi dolu bir köpek. Ancak birilerine batmış olacak ki, yaşadığı parktan alınarak, barınağa götürülmüş. Yıllarca çimlerin üstünde, özgürce, mahallelilerin verdiği yemekle karnını doyuran Rafi, barınağa girdiği anda ciddi bir depresyon belirtisi de göstermeye başlamış. Oranın gönüllüsü geçen aylarla beraber durumun daha da kötüye gittiğini ve sırtında, bacaklarında yaralar ama daha da kötüsü karnında kocaman bir şişliğin belirmeye başladığını fark edince, bizimle bağlantıya geçerek ne yapabileceğini sordu. Biz de Rafi’yi hemen Ankara’ya aldırdık ve kliniğe yatırdık. Rafi kuçunun sırtında iki ayrı yerde tümörü vardı ama esas karnındaki tümörden hiç yürüyemez hale geldiğini gördük. 
    Hekimleri, Rafi kızımızın ayrıca uyuz başlangıcı yaşadığını da tespit ettiler. Bunun üzerine hemen tedavi planlandı ve ilk önce antibiyotik, vitamin takviyeleri, yanı sıra uyuzla mücadele başladı. Hemen ardından kan değerlerinin düzgün çıktığının tespiti üzerine Rafi, büyük bir ameliyata girdi. Kocaman ur dikkatlice temizlendi ve tatlı kızımız dinlenmeye başladı. Güzel haber ise Rafi’nin son derece savaşçı ve daha da önemlisi dayanıklı bir kız olması. Yaşamayı o kadar seviyor ki, ona 10 yaşında demezsiniz. 
    Siz de Rafi’nin bu savaşına destek olur, ona yaşamının bundan sonraki kısmında yalnız olmadığını, arkasında kocaman bir hayvan sever ailenin bulunduğunu hissettirir misiniz? Bağışlarınızı esirgemez ve tedaviye katkılarınızı yollarsanız çok seviniriz. 

    Rafi’nin tedavi masrafı: 1700 tl’dir

    HaySev Derneği'ne bağış yapmak isteyen üyelerimiz için hesap numaramız: 
    Banka: Ziraat Bankası
    Şube : Çankaya (798)
     
     
    Hesap Sahibi: Hayvansevenler Derneği (Haysev)
    Hesap No: 56997864-5001
    IBAN : TR070001000798569978645001

    Paypal: haysevder@@gmail.com

    Not: Açıklama kısmına "Rafi" yazabilirsiniz.
     
     
    65260_10151740966319182_106490262_n.jpg
     
  13. Gezi direnişiyle ilgili olarak polisin kastı aşan müdahalelerinin,  sırf   "emir kulluğu" ile açıklanıp açıklanamayacağı konusunda kafa yorarken bu deney karşıma çıktı. Polisin müdahale biçimine ışık tutar diye paylaşmak gereği duydum.  Emri yerine getirmek  önemli ama  bunun da sınırları olmak zorunda.

     

    Örneğin biber gazı atmak otoritenin emridir ama bunu insanların kafasına gözüne  hedef alarak atmanın bir tercih olduğunu düşünüyorum. Sanırım bu da sizin dediğiniz gibi bazı şeyleri içselleştirememekten kaynaklanan bir durum. Konuya ilginiz için ben teşekkür ederim

  14. Milgram deneyi, insanların erk (otorite) sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaatetmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçme amacını güden bir deneyler dizisinin genel adıdır. Deneyi gerçekleştiren Yale Üniversitesipsikologlarından Stanley Milgram, bu araştırmasını ilk olarak 1963'te Anormal ve Sosyal Psikoloji Dergisi (İng.: Journal of Abnormal and Social Psychology[1] dergisindeki makalesiyle tanıtmış ve bulgularını 1974'te yayımladığı Otoriteye İtaat: Deneysel bir Bakış (İng.: Obedience to Authority; An Experimental View)[2] isimli kitabında daha derinlemesine incelemiştir.

    Deneyler nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann'ın Kudüs'te yargılanmaya başlamasından üç ay sonra, Temmuz 1961'de başladı. Milgram,deneyleri şu soruya cevap aramak üzere geliştirmişti: "Eichmann ve Yahudi Soykırımında yer alan yüzbinlerce yardakçısı sadece onlara verilen görevi yerine getiriyor olabilir miydi? Onların hepsi yardakçılık suçuyla suçlanabilir miydi?"[3]
    Milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi "İtaatin Tehlikeleri"nde (İng.: The Perils of Obedience) özetledi:


    İtaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. Yale Üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. Katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. Yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur.
    Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yoketme işleminin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.[4]

    Yazının devamı için :
    Milgram deneyi - Vikipedi
  15. İLETİŞİM: 0535 555 45 80 / seker.fi@@gmail.com veya 0543 811 26 12 / 
    ilide323@@gmail.com
    Yer: Istanbul / Fatih.
    Sn Yalçın iletisidir: Fatih Cami'nin bahçesine bırakılan 50-60 civarı yavru kedi açlık, pislik ve bakımsızlıkla terbiye oluyor. Hasta olan kediler kör olup, ölüyor. Camideki kedilere bakan gönüllü insanlar var ancak yetişemiyoruz. Gözleri için günde 3 defa damla damlatılması gerekiyor ancak imkanlarımız sınırlı. Topladığımız bağışlarla ilaç alıp sürüyoruz ama bu sırada kedilerin direnci de düştüğü için ölümler oluyor. Bağırmaktan artık sesi çıkmayan kediler var... 
    Bu yavrulardan bir tanesini evinize alıp 1 hafta damla tedavisi uygularsanız kediler ölümden kurtulacak. Kedi ve ilaçlar kapınıza kadar teslim edilecektir.
    Gözleri hasta bebeklerin yanı sıra; beli kırılan, kireç kovasına düşen, ayağını araba ezmiş .... kediler de var. Onlar için ise ayrı zaman harcıyoruz
    Fotoğrafları görünce mideniz bulanmış olabilir; ama inanın ki günde 3 defa damla damlatıldığı zaman iyileşiyorlar. İyileştiği zaman kediyi evinize yakın bir parka bırakabilirsiniz. Bu sayede camideki hayvanları da bertaraf etmiş oluruz.
    Kedilerin kör olmasını engelleyen damla 2.60 TL. Bir kutu Kola parası için hayvanların ölmesine mani olalım.
    HATIRLATMA: Kedi ve ilaçları eve kadar teslim edilecektir.

     

    1002100_10151715553819182_169767395_n.jp

  16. İletişim: e.gokhankir@@gmail.com
    Yer: Kocaeli/Yahyakaptan 

     

    Sayın Cebeci iletisidir: "Bir arkadaşımızın kardeşi Yahyahaptan'da 7 temmuz tarihinde görmüş. Dişi, tahminen 1 yaşlarında golden melezi, bir süredir sokakta olduğu çok belli, zayıf düşmüş, insanlarla arası çok iyi, sevecen bir kız.Sahibi yok, tasması yok, adı belli değil.Eğer sahibini tanıyan varsa, yoksa sahiplenmek isteyen varsa lütfen bu mail adresine yazın.Mailler sürekli kontrol edilecektir."

     

    1003715_10151739652769182_1283464951_n.j

     

     

     

    **************************

     

    İletişim: selifaksoy@@gmail.com 

    Yer: Moda-İstanbul 

    Bir üyemizin iletisidir: ''Peri ve Leyla 4,5 aylıklar; iç-dış parazit aşıları yapıldı, kum terbiyeleri var, kuru mama yiyorlar. Biri açık gri-beyaz (Peri), diğeri nefis bir tekir, başında turuncu uğur lekesi var. Bir canın sorumluluğunu aldığını bilen, hastalığında sağlığında onları terk etmeyecek, benimle teması kesmeyip (e-maille bilgi ve resim yollayarak) bilgi verecek kişiler arasın lütfen. Daha önce hiç kedi ya da köpek bakmamış olup bu yeni sorumluluğa kendisini hazır hissetmeyenler aramasın. (18 yaşından küçükler de anne ve babalarından onay almadan aramasınlar.)''

     

    603286_10151739633294182_1583494137_n.jp

     

     

    ******************************************************

     

     

    İrtibat: 532 627 99 88, sevimaskun@@gmail.com

    Yer: Seyhan / Adana

    Bir üyemizin iletisidir: "Yağmurda bir köşeye sinmiş tek gözü dışarıya çıkmış halde miyavlıyordu. Eve getirdim, gece boyunca başında bekledim, ertesi gün kliniğe götürdüm; hekim ilaç verdi, gözbebeğinin düşeceğini söyledi. Ben ısrarla her gün pansuman yaptım, gözbebeği düşmedi, yaraları iyileşti, 10 gün sonra sokaktaki annesinin yanına götürdüm. Birkaç gün orada kaldı; ancak bu kez de köpeklerin saldırısına uğradı, eve tekrar getirdim; 2 gün komada kaldı ve onu da atlattı. Efsunlu olduğunu düşündüğüm minik için acil yuva lazım, çünkü evimde bir köpeğim ve minik yavruyu dövmeye çalışan bir kedim var. Bu nedenle balkondan içeri alamıyorum. Kuru mama yiyor, tuvalet alışkanlığı tam, hatta çok temiz. Yerinde duramayan oyuncu bebek tek gözüyle sokaklarda yaşayamaz."

     

    992938_10151739610449182_93526694_n.jpg

    • Beğen 1
  17. İletişim:0505 562 22 22 
    Yer:Antalya 
    Sn üyemizin iletisidir:''2 hafta önce felçli bir köpeği Burdur veterinerlik fakültesinde uyutulmaması için aldım ve Antalya'ya getirdim. Hayvanın yaralarının çoğu kaza değil fakültedeki koşullardan kaynaklanan yaralardı. Bedenine uygun olmayan bir sandalyede sabah sekiz akşam altı oturtulup yıkanmadığından ve temizlenmediğinden oluşmuştu. Ailesi tarafından da terk edilmişti.Antalya ya geldi ve hastane bakımı ile 10 gün gibi kısa bir süre içinde hayvan eski sağlığına kavuştu.Adını “Hope” koydum . Fakat asıl problemler eve gelmemizden sonra başladı. Tek başıma yaşıyorum ve Hope 30 kg ağırlığında bir Golden Retriever. Taşımakta, temizlemekte ve bakımında büyük sorunlar yaşıyorum. Kaldıramıyor veya çırpındığında başa çıkamıyorum. Çaresiz durumda ne yapacağımı bilemiyorum. Burada bir gönüllü sandalyesini modifiye etmeye çalışıyor ama o da hiç kolay bir iş değil ve henüz başarılı olamadık.Lütfen ona yardım edebilmem için beni duyun. Ona bakabilecek birilerine evlat edindirmek istiyorum, sahiplenene kadar elimden geleni yapabilirim ama içim parçalanarak söylüyorum ki bu iş benim boyumu aşıyor. Temizlik ve yara bakımı için sırf bir taraftan öbür tarafa yatırmaya saatlerce uğraşıyorum.Ne olur sesimizi duyun ve Hope'nin umudu olun.''

     

     

    62832_10151740804474182_1606532179_n.jpg

     

     

    ****************************************

     

    İletişim: 0507 932 10 27 // 0534 615 61 92 // 0533 922 29 56

    Yer: Sadece Ankara içi yuvalandırılacaklardır.
    Sn Açkalmaz iletisidir: Cana çok yakın sevimli bu iki kardeşe yuva arıyoruz. Köpeklerin saldırısından kaçarken kurtarıldılar. Korkup çıktıkları ağaçtan uzunca bir süre indiremedik. Sokakta hiç şansları yok . Geçici olarak bir bahçeye yerleştirildiler ama oradada istenmiyorlar. Bugün yarın sokaklara dönmesinler.İki aylık dişi yavru kedilere sımsıcak birer yuva arıyoruz.Kısırlaştırma şartı ile Sadece ankara içi sahiplendirilecektir.

     

    1010054_10151727411024182_857498467_n.jp

     

     

    ***********************************

     

    İletişim: [email protected] 

    Yer:Ümraniye /İstanbul 
    7-8 aylık Golden kızımız Ümraniye İkea 3 gün önce bulunmuştur.Ne yazık ki çipi yok.Gayet akıllı ve sakin olan üstelik kedilerle de anlaşabilen kızımız şuan kısa süreliğine geçici evde.Kayıp ise sahibi değilse ömürlük yuvası aranıyor.Yuva bulamazsa ne yazık ki barınağa teslim edilmek zorunda kalınacak.

     

    993311_10151731162164182_1711488198_n.jp

     

     

     

    İlanlar haysev in sosyal paylaşım sitesinden alınmıştır.

  18. Adalet Bakanlığı, personellerine ilginç bir ilanla, 'bahanesiz' iftara gelme çağrısında bulundu.

     

    adaletttt1.jpg

     

    Deniz AYHAN -  Onur Can KANKAL / Sozcu.com.tr

    T.C. Adalet Bakanlığı’nın Balgat’ta bulunan Teknik İşler Dairesi Başkanlığı Binası’nda ilginç iftar ilanı.

    Adalet Bakanlığı’nın Cevizlidere Mahallesi’nde bulunan ek binasının asansörlerine ve panolarına asılan Ramazan ilanı, memurları şaşırttı. 26 Temmuz Cuma günü için yapılması planlanan ancak yeri henüz duyurulmamış olan iftar yemeği için, Adalet Bakanlığı çalışanlarına ‘koşulsuz’ gelme çağrısında bulunuldu.

    Devletin en temel birimlerinden olan ve ‘adaleti sağlamak’ yükümlülüğünü görev edinmesi gereken Bakanlık’ta Ramazan gibi hoşgörü ayında böyle bir ilanın yönetim tarafından çerçevelerle bina katlarına astırılması ve memurların iftara katılmaya zorunlu tutulması, çalışanların da tepkisini topladı. Memurların tepkisi üzerine konuyu araştıran Sözcü muhabirleri, asansörde bu ilanla karşılaştı.

    “SULAR KESİLDİ, LASTİK PATLADI DEMEK YOK”
    İlanda yazanlar şöyle:

    “Değerli mesai arkadaşlarımız, 26.07.2013 Cuma akşamı geleneksel iftar yemeği yapılacaktır.

    Yer daha sonra bildirilecek olup, bu ilan söz konusu tarihe bahane bulunmaması için öncelikle hazırlanmıştır.

    Vay ben duymadım, vay ben görmedim, yan yattı, otobüsün lastiği patladı, sular kesildi gibi bahaneleri kendinize saklamanızı rica ederiz”

    İlan şöyle:

     

    adalettt.jpg

  19. Gezi Parkı eylemcilerini kınayıp, 'Esnafın sabrı taştı’ diyen, esnafın ise ‘Bu kişiyi tanımıyoruz’ diye tepki gösterdiği isim, AKP’li eski milletvekili çıktı.

     

    Gezi Parkı eylemcilerini kınayıp, ‘’Esnafın sabrı taştı’’ diyen, Beyoğlu esnafının ise ‘’Bu kişiyi tanımıyoruz’’ diye tepki gösterdiği isim, AKP’nin Yozgat eski milletvekili Kadir Akgül çıktı.

    Kadir Akgül’ün açıklamasının ardından  Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği Başkanı (BEYDER) Başkanı Tarkan Konar, ‘’Buradan esnaf adına söz söyleyenleri Beyoğlu’nda tanıyan bir esnafa bile rastlamadım. Odalara, birliklere, gruplara soruyoruz. Yıllardır neredeydiniz? Ne oldu da esnaf dostu oldunuz?” demişti.

    teskomb-orta.jpg

    Gazeteport’un haberine göre; Türkiye Esnafı ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Başkanı Kadir Akgül, önceki gün İstanbul’da yaptığı toplantıda, Gezi Parkı olaylarının kendilerini mağdur ettiğini açıklamıştı. Ancak Beyoğlu esnafının tanımadığı bu kişilerin Galatasaray’a lüks araçlarla gelmesi, TOMA ile güvenlik önlemi alan polisin de Mini Cooper araçlarla etrafı çevirmesi dikkat çekmişti.

    ayran-orta.jpg

    AYRAN YAYIĞI HEDİYE ETTİ
    Kadir Akgül, Başbakan Erdoğan’a ayranı ‘’Milli içki’’ ilan etmesinin ardından üzerinde “Dünya lideri Erdoğan, milli içeceğimiz ayran” yazan bir ayran yayığı hediye etmişti. Akgül, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Başkanıyken, AKP Yozgat milletvekili seçilmiş bir dönem sonra ise aday gösterilmeyip, tekrar TESKOMB Başkanlığına dönmüştü.

     
     
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.