-
İçerik Sayısı
1.234 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
29
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
İletiler gönderen: irinçköl
-
-
Başbakan tencere-tava çalanları ‘ihbar edin’ demişti, Emniyet uygulamayı vatandaşın ayağına götürüyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, başlattığı ‘Sırdaş Polis İhbar Noktası Projesi’ ile sokaklara yazılı ve sesli ihbar kutuları yerleştirecek vatandaşlardan ihbar gelmesini bekleyecek.
Suçla mücadelede, işlenen suçların zamanında öğrenilmesi ve gecikmeksizin müdahale edilmesini sağlamak gerekçesiyle yeni bir proje hazırlandı. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı’nın projesinin adı “Sırdaş Polis İhbar Noktası.”Proje kapsamında polis, sokak, mahallelere yazılı e aynı zamanda sesli ihbar kutuları yerleştirecek.Emniyet yetkililerinin verdiği bilgilere göre , bu kutular sayesinde ihbarı yapanlar da "kimliğim tesbit edilir mi "endişesi taşımayacak. Çünkü bu kutulara yapılan ihbar kesinlikle gizli tutulacak .Projenin kısa zamanda hayata geçirilmesi hedefleniyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan , 19 Temmuz günü Kastamonu'daki havaalanı açılışındaki yaptığı konuşmada "tencere tava çalan ,hükümeti protesto eden komşularınızı siz ihbar edin ,işi yargıya taşıyın ,her şeyi devletten beklemeyin" demişti.Bu konuşmanın ardından Emniyetin bu projeyi hazırlaması "başbakan istedi ,polis bu hizmeti muhbirin ayağına götürüyor " şeklinde yorumlandı.
-
İletişim: hulya@@hotmail.com
Yer: İstanbul/Avcılar
Bir üyemizin iletisidir: "Bu miniğin adı Mazlum,henüz 2 aydır dünyada ama yaşamadığı kalmadı.Onu çok pis bir bahçede otların arasında gözleri kapanmış kör olmak üzereyken buldum.Veterinere götürdüm ve tedavi sonrası iyileştiğinde eve getiremediğim için yeniden o bahçeye bıraktım.Daha sonra ise patisinde iltihap oluşmuş,bir süre fark etmedim.Fark ettiğimde hemen veterinere götürdüm,antibiyotik tedavisi gördü.Ayağı hafif aksıyor ama yürüdükçe zaman içinde düzelecekmiş.Bu kadar minik bedeni ile çok acı yaşayan Mazlum'a yuvanızı açar mısınız?" -
Sizin ciğeriniz yağlı olsun ve insanlar lezzetli bir yemek yesinler diye öldürüleceğiniz güne kadar günde 3 yada 4 kez zorla boğazınızdan midenize indirilen hortumlarla beslendiz mi hiç?
Bazen kolaylık olsun diye boğazınız delinip oradan beslenme hortumu sokuldu mu hiç?
Aşırı ve yağlı yemekten dolayı bağırsaklarınızın yırtıldığı ve kusmuğunuzda boğulup öldüğünüz oldu mu hiç?
Topu topu 300 ya da 400 gram ciğeriniz için bir ömür boyu kanatlarınızı bile açamayacağınız kadar dar bir alanda hapsedildiniz mi hiç? KAZLAR gibi?
Talebi durdurun ki arz da yaratılmasın! İnsanoğlu, kaz ciğeri yemeden de gayet sağlıklı yaşayabilir ama kazlar ciğerleri olmadan YAŞAYAMAZLAR! -
@TBMMresmi Seçim Barajının Kaldırılması Yönündeki CHP Kanun Teklifi Kabul Edilsin #secimbaraji - Kampanyaya İmza Ver!
http://www.change.org/tr/kampanyalar/tbmmresmi-se%C3%A7im-baraj%C4%B1n%C4%B1n-kald%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1-y%C3%B6n%C3%BCndeki-chp-kanun-teklifi-kabul-edilsin-secimbaraji?share_id=oTXNWGLaCP&utm_campaign=autopublish&utm_medium=facebook&utm_source=share_petition
-
U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası final maçında Hırvatistan'ı 81-74 yenen milli takımımız, Avrupa Şampiyonu oldu
Letonya’da düzenlenen Genç Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda milli takımımız, güçlü rakibi Hırvatistan’ı 81-74 yenerek Avrupa şampiyonu oldu.
Maça iyi başlayan taraf Hırvatistan’dı. Marinelli ve Arapovic’in skorer oyunuyla Hırvatlar ilk çeyreği 22-16 önde geçti. Milliler ikinci çeyrekte toparlandı. Okben ve Kartal’ın sayılarıyla rakibini yakalayan ay-yıldızlılar devreyi de 38-37 önde kapatmayı başardı.
Üçüncü çeyrekte oyunun hakimi yine Türkiye’ydi. Kenan Sipahi’nin önderliğinde hücumda etkili olan milliler, farkı 6 sayıya kadar çıkardı ve son bölüme 61-55 önde girdi.
4. periyodun başında iki takım da sayı üretmekte zorlandı. İlk 5 dakika karşılıklı birer basket vardı. Hırvatlar, farkı kapatmaya çalışsa da, milliler Kerem Kanter, Okben Ulubay ve Berk Uğurlu’nun kritik sayılarıyla rakibine yakalanmadı. Maçın son bölümünü iyi oyanayan ay-yıldızlılar, karşılaşmadan 81-74 galip ayrılarak Avrupa şampiyonu oldu.
-
İletişim: 0533 424 72 31
Yer: Ankara
Üyemiz Pamuk kızı sokakta bitkin vaziyette bulmuş. Çevre esnaf araba çarptığını söyleyince hemen veterinere götürmüş. Hekim, kalçasında %80 oranında kendiliğinden iyileşecek bir ayrılma olduğunu söylemiş ve istirahat önermiş. Pamuk kızın tedavisi bitmiş, sağlığı yerinde, tuvalet eğitimi mevcut ve artık koşup oynayabiliyor. Ancak tek eksiği ömürlük yuva. Geçici yuvasında fazla vakti yok. Sahiplenildiği taktirde bir yıllık aşı ve kısırlaştırma masrafları bulan üyemiz tarafından karşılanacaktır. Bu güzellik sokaklara tekrar dönmesin. Ona yuvanızı açar mısınız? -
İletişim:0538 322 83 02
Yer:Çayyolu/Ankara
Biz 2-3 aylık küçük beyaz lekeli, simsiyah ve çok sevimli labrodor kırması 9 kardeştik. 8'imizi sahiplenmişlerdi ve sadece ben bana ve kardeşlerime bakan ailemde kaldım, fakat diğer kardeşim benim hasretime dayanamadığı için ve sürekli ağladığı için beni yeni sahibim geri gönderdi. Şuanki bana bakan canım ailem ikimize bakamayacağı için bizi sahiplenecek bir yuva arıyoruz. Biz birbirimizi çok seviyoruz, beraber uyuyoruz, oyun oynuyoruz, yemeğimizi paylaşıyoruz. Görseniz öyle mutluyuz ki beraber. Bizi sahiplenecek ve ömür boyu bakacak bir aile arıyoruz. Bizim yeni ailemiz olur musunuz? -
İletişim: [email protected]
Yer: İstanbul/Kadıköy
"Bir arabanın motorundan çıkarılan bu bebek henüz 1 aylık bile değil.Bulunduğunda gözleri kapalı olan miniğin tedavisine başlandı.Umuyoruz ki bu minik bedenin dünyası tamamen kararmasın.Onu kurtaran üyemizin 3 kedisi var bu sebeple miniğe yuva olamıyor fakat şimdi ve bir ömür gereken tüm tedavi ve bakım masraflarını üstlenmek istiyor.Geriye sadece miniğe ömürlük sahip çıkacak ailesi kalıyor.Siz bu minik bebeğe bir şans verir misiniz?" -
İletişim: 0538 965 20 45
Yer: İzmir/Karşıyaka
Sayın Gülen iletisidir: "İzmir Karşıyaka metro durağında,kalabalık içinde korkudan tir tir titrerken bulunan bu çocuğun onu arayan bir ailesi var ise öncelikle onları bulmayı,şayet arayanı yoksa,terk edilmişse,yeni ömürlük yuvasını bulmayı ümit ediyoruz.Himaye etme vaktimiz kısıtlı..Geçici yuva içinde arayabilirsiniz.Dişi,2 yaş civarı,traşlı,siyah,1 no Terrier. Lütfen sahiplenme amaçlı aramalarınızı akşam 20:00!dan önce yapınız.." -
-
Bir haftadır süren Balyoz davasının temyiz duruşmalarında sanık avukatları sahte delilleri açıkladı.
Yargıtay’da bir haftadır devam eden 361 sanıklı Balyoz davasında, dijital deliller tartışma konusu oldu. Sanık Avukatları çok sayıda delilin ‘’Sahte olduğunu’’ 2 bin ayrı konuda ise, çelişki bulunduğunu ileri sürdüler.
Adli tatilde de devam edecek olan davada sanık Avukatları, Balyoz Planı ve dijital belgelerde, hem ‘’Sahte delil’’ hem de zaman, mekân, kişi çelişkisi tespit ettiklerini savundular. Avukatların ‘’Sahte olduğunu’’ ileri sürdükleri delil konuları şöyle:
YAZI FONTU:
2003 tarihli dijital belgeler, darbe planları ve Balyoz Harekât Planı dokümanı yazılırken calibri fontu kullanıldı. Ancak bu font, Microsoft tarafından 2007’de piyasaya sürüldü.
EZAN SESİ:
Seminer 1. Orduda ve ses geçirmeyen odada yapıldı. Buna rağmen ses kayıtları olan 2’nci kasette ezan sesi duyuluyor. Mahkeme başkanı da ezan sesini duyarak tutanağa geçirdi.
EYÜP CAMİİ:
Sanıklarca hazırlandığı öne sürülen Eyüp Cami gözlem raporunda, caminin 3 adet girişi olduğu belirtiliyor. Ancak yapılan incelemede caminin iki giriş kapısı olduğu belirlendi.
ALANYA GEMİSİ:
Balyoz belgelerine göre 2003’teki darbe planında TCG Alanya isimli gemiye de görev verildi. Ancak bu gemi 2005 yılında inşa edilerek denize indirildi.
MOBESE KAYDI:
Plana göre bombalanacağı öne sürülen Fatih Camisi’ne ilişkin keşif raporunda MOBESE kayıtlarından söz ediliyor. Ancak 2003 yılında MOBESE sistemi olmadığı saptandı.
TRT GÖRÜNTÜSÜ:
Sanıklardan Albay Ali Türkşen suç tarihinde TRT’nin hazırladığı bir belgesel çekimindeydi. TRT arşivinden de Türkşen’in görüntüleri, tarih ve saati yazılı biçimde bulundu.
ALBAY YOK:
Darbe planında görevlendirilecek kişiler arasında Albay Fahri Ekşioğlu adlı bir denizcinin de adı geçiyor. Ancak Deniz Kuvvetlerinde bu isimde personel olmadığı belirlendi.
UMUT İSMİ:
2003’deki darbe planında adı geçen Umut Ahmet Tarakçı adlı kişi, Umut adını mahkeme kararı ile 2009’da aldı.
HASTANE VE FİRMA ADI:
2003’deki belgelerde geçen Medical Park Sultan Gazi Hastanesi, 2008’de bu isim ile açıldı. Belgelerdeki Yeni Recordati firması da 2009’da kuruldu.
ŞEHİT SAYISI:
2003’deki Balyoz planında ‘Artan şehit cenazeleri ve öğrenci olaylarından’ bahsedildi. Ancak 2001-2009 yıllarında şehit sayısı azaldı.
11 NO’LU CD:
11 nolu CD’nin yazdırıldığı kaynak bilgisayar bulunamadı ancak bu CD’nin TSK’nın kullandığı bilgisayarlardan olmadığı kanıtlandı.
EGAYDAAK:
‘Egaydaak’ ifadesi ilk kez Kardk krizi sonrası Genelkurmay’a yazılan 15 Mayıs 2003 tarihli belgede geçti. Ancak bu ifade, 10 Ocak 2003 tarihli Balyoz planında da var.
UÇUŞ SAYISI:
Balyoz planında Ege’deki uçuşlarda artış olduğu belirtiliyor. Ancak suç tarihlerini kapsayan dönemde 5 bin 136 uçuş yapıldı. Uçuş miktarı artmadı, azaldı.
AVM’LER YOK:
Darbe planında Balıkesir ve Bandırma’daki büyük AVM’lerin ismleri de yer aldı. Ancak bu AVM’lerin 2010 ve 2011’de açıldığı belirlendi.
SOKAK İSİMLERİ:
2003’deki belgelerde adı geçen 10 sokak ve cadde isminin, 2007 yılında bu isimleri almış oldukları İstanbul Büyükşehir Belediyesi raporu ile belgelendi.
POLİSİN ADI:
Gölcük’te bulunan ve 2003’de hazırlandığı iddia edilen Balyoz belgesinde, son kaydedici olarak bir polisin adı var. Avukatlar, dijital verilere polisin müdahale ettiğini savunuyor.
-
İletişim: 0538 963 03 34
Yer:Beşiktaş/İstanbul
Sn üyemizin iletisidir:''Bu miniği cok kötü bi durumda bulduk bı gözu alındı amelıyat oldu.dikişleri bi kac gun ıcınde alınacak iç paraziti yapıldı.vet. 3 aylık cıvarı oldugunu söyledı ama cok ac kalmıs saglıklı beslenememıs bu yuzden bıraz daha ufak duruyo bıraz toparladı ama zayıf hala. evımızde 4 kedı var 3 u bu mınıgı kabullenemedı sureklı dövuyorlar mecbur ayrı tutuyorum ama bu seferde cok aglıyor kapalı kalmak ıstemıyor dokundugunuzda sureklı mırıl mırıl artık bı yuva bulması gerekıyor dıkıslerı alındıkdan sonra verıcem ıstanbul ıcı heryere sahıplendırebılırım en azından kalıcı yuva bulana kadar gecıcı bakacak bırılerıde olabılır .'' -
Ortak alanların ayrılması gereksiz bir uygulama sonuçta kız-erkek bir arada olmak istedikten sonra ortam mı yok? Abarttıklarını düşünüyorum.
Tabi ortam bulunur mesele o değil ki. Mesele bu zihniyetin devlet politikası haline getirilmesi.
-
Bir Denizbilimcinin Gözünden Kanal İstanbul
Birkaç gün önce Arkitera’nin web sitesinde Prof. Dr. Cemal Saydam’ın Kanal İstanbul’la ilgili şimdiye kadar hiç gündeme ve sanırım ne yazık ki akla da gelmeyen bir incelemesine rastladım. Kanal İstanbul projesi Marmara Denizi ve Karadeniz’in ekolojik dengeleri açısından uygun mu?
Cemal Bey’in Kanal İstanbul’la ilgili değindiği konular o kadar çarpıcı, o kadar önemli ki öncelikle sizlere bu tespitleri yapan kişinin kim olduğunu kısaca anlatayım: Prof. Dr. Cemal Saydam bir deniz bilimcisi. ODTÜ mezunu, doktorasını Liverpool Üniversitesi Deniz Bilimleri’nde yapmış, NATO projelerinde görev alan bir bilim adamı.
Cemal Bey, Karedeniz’in tatlı su kaynaklarıyla beslenmesine rağmen Marmara’dan gelen alt akıntı dolayısıyla tuzlu oluşuna, hatta bu yüzden Karadeniz’in Marmara’dan 30-40 cm daha yüksek bir deniz olduğuna dikkat çekiyor. Bu sebepten de Türk Boğazlar Sistemi’nin dünyada tek örnek olduğunu vurguluyor. Bu kadar özel oluşumları barındıran boğazların da kendi ekolojik dengelerine dikkat çekiyor. Dahası proje gerçekleştirildiğinde nelerle karşılaşacağımızı bakın nasıl anlatıyor:
Kanal İstanbul hayata geçerse ne olur?
1. Karadeniz’den gelen tuzlu su, kanal dolayısıyla tuzluluk oranı hiç değişmeden Marmara ile buluşur ve bu su jet bir akımla bol besinli üst su ve tuzlu alt akıntıdan su kapar. Sistem kendini yeni bir besin zinciri alanı oluşturmaya zorlar.
2. Yukarıda anlatılan denizler açısından yeni organik yük, alt tabakadaki oksijene baskı yaparak suyun oksijensiz kalmasına neden olur.
3. Oksijensizlik önce Marmara’da mangan oksit parçaları, sonra da hidrojen sülfür oluşturur. Yani çürük yumurta kokusu.
4. Bu oksijensizlik önce Körfez’deki deniz yaşamını sona erdirir ve tüm Körfez’i bu kokuyla kaplar.
5. Zamanla bu su İstanbul Boğazı’na ulaşır, aynı koku bölgeyi sarar, denizdeki besin dengesi, suyun kalitesi değişir.
Kanal İstanbul projesi gibi oldukça kapsamlı, hem ekonomik hem sosyolojik dengeleri değiştirecek kadar büyük bir proje açıklandığında bir vatandaş olarak, projelerin bilimsel araştırmalarının tamamlandığını düşünüyorsunuz. Bu varsayımla projeleri değerlendiriyorsunuz. Zira her yaratıcı fikrin bir power point sunumu haline getirilip gündeme alınmıyor olduğunu umuyorsunuz. Ancak bu umutlarınız ne yazık ki yersiz çıkıyor. Türkiye’de birçok alanda işler bilimsel veriler ışığından uzak, sessizce “hallediliyor.” Üstelik ülkemizde artık hemen her alanda eğitimli, deneyimli ve uluslararası arenada kabul gören bilim insanları olmasına rağmen. İnsan ister istemez Cemal Bey’in incelemesinin sonlarında sorduğu soruyu sesli bir şekilde tekrar ederken buluyor kendini. Sahi “Bu devlet iki denizi birleştirirken bile bize, denizbilimcilerine, sormayacaksa bizi neden yetiştirdi?”Ceren Kumbasar
*****************************************
RTE herşeyi herkesten daha iyi biliyor neden sorsun ? Sanatçıdan fazla sanatçı, bilim adamından fazla bilim adamı, sosyologdan ,biyologdan psikologdan fazla vs vs vs bu işleri biliyor. Her ülkeye lazım böylesi
-
İletişim: 0535 347 33 44
Yer:Trabzon
Kızımız 4 yaşında bir Barak.2 kez yuvalandı ancak her ikisindede kıldan tüyden sebeplerle geri gönderildi.Şimdi çok acil ömürlük yuva arıyor.Çünkü yakında mecburen barınağa gönderilmek zorunda.Bahçede yaşayabilir.Akıllı uslu ve oyuncudur. Not:Referans verildiği takdirde Trabzon dışına yuvalandırılabilir. -
İletişim: 0530 222 03 48
Yer: Beylikdüzü/İstanbul
Bir eve girip 5 yavrusunu doğurmuş... Ev halkı bunu farkedince anne ve bebeklerini bahçeye koymuşlar. 4 yavrusu kaybolan annemizi tek yavrusu ile sokağın ortasında bulduk. Geçici yuvasında 2 ay geçirdi bebeği ile. Yavrusu yuvasına kavuştu. Annemiz kısırlaştı, iç-dış parazit tedavisi oldu ve şuan klinikte. Hafta sonu taburcu olucak ve onun sadece 4 günü var. Geldiği sokaklara geri dönmesini istemiyoruz. Eve çok çabuk uyum sağladı, harika sıcak kanlı bir kız. Henüz 8 aylık, dişi ve kısır. Lütfen onun şansı olun... -
İletişim: 0532 051 55 34
Yer: İstanbul
Üyemizin iletisidir;
"Üzülerek yazıyorum fakat elimden birşey gelmiyor ev sahibimle kavga etmekten, apartmandakilerle kavga etmekten ne yazık ki çok yoruldum. Mata'yı vermezsem ne yazık ki ailemle evden atılıyoruz. Maddi manevi her şeyimi verdiğim, daha fazlasını hak eden, 8-9 aylık beyaz, erkek, Golden Retriever cinsi. Mata bebek gibidir, hiç bir sorunu yoktur. Eğitimlidir; otur, yat, bekle, gel gibi temel eğitimleri vardır. Tuvalet eğitimi vardır; günde 2 defa çıkması yeterlidir, asla eve yapmaz. Herkesi, herşeyi sevebilen bir candır. Ne havlaması, ne kemirmesi, ne kavgası vardır. Köpeklerle de çocuklarla da çok iyi anlaşır. Tüylerini kestirdim, en az 3 ay tüy dökme sorunu olmayacaktır fakat ilerde elbet her golden gibi dökecektir. Karnesi vardır, her türlü aşısı yaplmıştır. İstanbul içi sahiplendirme tercihimdir." -
İletişim: 0541 588 96 83
Yer:İzmit
Şerafettin 9 aylık bir pisi.Ona geçici olarak bakan abisi öğrenci ve okulları kapanıp memleketine dönecek.Maalesef Şerafettin'i götürme imkanı yok.Akıllı uslu bıcır bıcır bir delikanlı olan Şerafettin'e ömürlük yuva olur musunuz? -
Zorlu Holding, 40 bin yardım kolisi hazırlayıp AKP Kadın Kolları'na teslim etti.
AKP’ye Zorlu Holding’ten 1 milyon 844 bin lira bağış geldi. Zorlu Holding, 40 bin yardım kolisi hazırlatarak AKP Kadın Kolları’na teslim ediyor.
Hükümet, Gezi eylemlerinin arkasında “faiz lobisi”nin olduğunu iddia etmiş fakat bu iddia bir türlü kanıtlanamamıştı. Zorlu Holding, AKP Kadın Kolları’na teslim edilmek üzere 40 bin Ramazan kolisi hazırlatarak bu partiye bağışladı. Koliler bu günlerde çeşitli illere gönderiliyor.
soL’da yer alan habere göre Zorlu Holding, geçen senelerde de benzer şekilde AKP’ye ayni bağışta bulundu. Bu sene yapılan bağışın maddi tutarı, koli ve ulaşım maliyetleri hariç 1 milyon 844 bin lira.
RAMAZAN’I SİYASİ FIRSATA ÇEVİRDİLER
Bu sene Ramazan ayı, Haziran Direnişi’nin ertesine gelmesinin damgasını taşıyor. AKP hükümetinin ilk adımı, mücadelenin sembolik merkezi olan Taksim Meydanı’nın ortasına yüzlerce kişilik iftar sofrası kurmak olmuştu. İlk gün meydandaki iftar şovuna halkın tepkisi ve hemen ileride polisin “resmi iftar”a katılmayan kişilerin başına TOMA ve çevik kuvvet polislerinin yığılması nedeniyle meydana kurulan masalardaki davetlilerin bir kısmı yemeklerini dahi yemeden ayrılmayı tercih etmişti.
İftar sofralarının AKP tarafından bir siyasi şova dönüştürülmesi sürüyor. İstanbul’un tüm ilçelerinde AKP’li belediyeler, ilçelerin en merkezi noktalarına iftar çadırları kurmuş durumda. Ancak bu faaliyet yalnızca belediye ve devlet üzerinden değil, bizzat AKP teşkilatı üzerinden de yürütülüyor.
Zorlu Holding’in AKP Kadın Kolları’na bağışladığı Ramazan kolilerinde, 46 lira 10 kuruşluk mutfak malzemesi var. Kolide çay, kırmızı mercimek, fasulye, nohut, un, pirinç, şeker, makarna, fındık kreması, salça ve ayçiçek yağı bulunuyor.
AL SANA FAİZ LOBİSİ
Zorlu Holding’in AKP’ye “Ramazan kolisi” bağışlaması, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer AKP kurmaylarının, Gezi eylemcilerine yönelik “arkalarında faiz lobisi var” suçlamasını akla getiriyor. Bu suçlamaya göre eylemleri yerli ve yabancı sermaye grupları ve banka sahipleri destekliyor ve finanse ediyordu.
Bu suçlama hiçbir zaman somut kanıtlarla desteklenmedi.
Daha doğrusu, neredeyse hiçbir zaman. Çünkü geçen haftasonu İstanbul Sanayici ve işadamları Derneği’nin toplantısında konuşan Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Erdem, Gezi Parkı’ndaki eylem sürerken oraya giden bir arkadaşının kendisine anlattığı hikayeyi “kanıt” olarak sunmuş, sözleri tüm yandaş medyada büyütülerek haber olmuştu: “Geç saatte 600 tane pizza gelmiş. Arkadaşım parayı kimin ödediğini sormuş. Adam Meksika’dan bir kredi kartıyla ödendiğini söylemiş.” Oysa Gezi Parkı’na dünyanın farklı ülkelerinden destek vermek isteyen insanların ilk bir haftada bin 500 sipariş verdiklerini, yemeksepeti.com sitesi zaten bir ay önce açıklamıştı. Fakat görünüşe göre AKP’yi destekleyen “faiz lobisi”nin bağışlarının yanında, bunlar çok küçük kalıyor.
Bir siyasi partinin, bir sermaye grubuyla böyle büyük miktarlarda para ilişkisi içerisinde olması, demokrasi açısından da sakıncalı bir durum. Tek seferde 2 milyon liraya yakın bağış yapan bir holdingin, karşılığında hükümetten birtakım “kolaylıklar” istemesi büyük olasılık.
SERMAYEYİ DE YANDAŞLIĞA ZORLUYORLAR
Tüpraş ve Koç Holding’e ait başka şirketlerin Maliye Bakanlığı’nın baskınına uğradığı hafta Zorlu Holding’in AKP’ye yaptığı bağış ayrıca manidar gözüküyor. Hükümet, sermaye gruplarını da “yandaşlığa” zorluyor.
BAĞIŞ YASAL SINIRIN 60 KATI
Siyasi Partiler Kanunu’na göre “(…)gerçek ve tüzel kişilerin her birinin bir siyasi partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan fazla kıymette ayni veya nakdi bağışta bulunması ‘veya yayınları kullandırması’ yasaktır.” Buradaki iki milyar lira, 1999 yılına ait ve eski para birimine göre. Bu tutar, her sene devletin resmi artış oranına göre yeniden hesaplanıyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Türkiye Komünist Partisi avukatları, bu hesaba göre bu seneki azami bağış tutarının 30 bin 710 lira 36 kuruş olduğunu belirtti. Zorlu Holding’in yaptığı bağış, bu yasal sınırın tam 60 katı.
***************************************Daha doğrusu ; gezi olayları nedeniyle Koç grubuna ait enerji şirketlerine müfettişleri yollayan hükümete resmi haracını vermiş oldu. İş adamlığı budur işteAdamlık nedir onu da bir öğrenseler.
-
Erdoğan, Ataşehir'deki Mimar Sinan Camisi'nden çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, The Times gazetesine verilen ilanla ilgili “Bunlar düşüncelerini, fikirlerini kiraya vermiş tipler. Bunlar gerçekten demokrasiye inanmış tipler olsa, bu ülkede yüzde 50 oyla iktidar olmuş bir partinin liderine diktatör deme ahlaktan yoksunluğunu gösteremezlerdi. Bu danışmanımın da ifade ettiği şekliyle dört dörtlük bir densizliktir” dedi. İngiltere’de bazı ünlülerin The Times gazetesine verdikleri ilanla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Bunlar düşüncelerini, fikirlerini kiraya vermiş tipler. Bunlar gerçekten demokrasiye inanmış tipler olsa, bu ülkede yüzde 50 ile oyla iktidar olmuş bir partinin liderine diktatör deme ahlaktan yoksunluğunu gösteremezlerdi. Bu danışmanımın da ifade ettiği şekliyle dört dörtlük bir densizliktir. Sen bizi nereden tanıyorsun, Tayyip Erdoğan ile kaç kere görüştün? Nasıl bir bir diktatör ki bu, bütün Türkiye’deki öyle medya grupları var ki, ağıza alınmayacak her türlü küfrü yapıyorlar, hakareti yapıyorlar ve bunları rahatlıkla yaparken şu anda kalkıp ‘medya Türkiye’de mahkum, gazeteciler içeride’ diyorlar. Nasıl içeride olan gazeteciler ki, bu yayınlarını bu kadar rahat yapabiliyorlar. Şu anda bu tür yayın organlarının yaptığı yayınlar ortada, nasıl hakaret ettikleri ortada. Bunların bir çoğu yalan yanlış haberler ama Türkiye’yi tanımadıkları ve bilmedikleri için bu tür haberleri yapıyorlar. ‘İftira at tutmazsa iz bırakır’ mantığıyla bunu yapıyorlar. Parayla Times kendi sayfasını kiraya veriyor. Bu Times’ın da çok ciddi ahlaki zaafıdır. Şu anda Times ile ilgili de gerekli hukuki girişimlerde bulunacaklar. Diğerleriyle ilgili de hukuki girişimlerde bulunackalar.”
AA.
*********************************************
RTE nin söylediklerine artık ağzımla gülmeyi bıraktım.
Çok oy almak ya da sandıktan çıkmak demokratik yapıyor mu o ülkeyi ?
Kenan Evren'in anaasaya evet oyu %92 .Anti demokratik bulduğun anayasayı değiştirdin hani aslolan "milli iradeye saygı"ydı. Üstelik sizin hükümetiniz zamanındaki değişikliklere karar o anayasa tam 16 kez değiştirilmişti. Her zaman yaptığınız gibi o anayasayı darbe anayasası ilan ettiniz ve sanki sadece siz bu anayasaya dokunmaya cesaret etmiş gibi gösterdiniz millete.
Saddam Hüseyin aldığı oy 1995 te % 99,4
Hüsnü Mübarek 2005 %88.5
Esad 2012 %67,6
Siz o zaman halkın seçtiği adamlara neden saygı göstermediniz de milletin içişlerine burnunuzu soktunuz? Onları devirmek adına ülkeniz topraklarında üsler kurdurup, teröristlerini insani yardım adı altında beslediniz ? Ha sahi şu reyhanlıda gerçekleştirilen ve hükümetinizin de haberi olduğu ortaya çıkan saldırıda, El nusra 'nın kullandığı ortaya çıkan , üstüne üstlük bunların bizim topraklarımızdaki depolarda saklandığı bilinen sarin gazı olayı ne oldu? Esad sarin gazı kullanıyor diyordunuz ama reyhanlı olayını gerçekleştiren ve sizin desteklediğiniz El nusranın kullandığı ortaya çıktı
Hizmet etmekle demokratik olunmuyor . Demokratik olmadığını iddia edip işlerine burnunuzu soktuğunuz ülkelerde hizmet verilmiyor mu?
Efendim ekonomi iyiye gidiyormuş. Tüketim üzerine kurulu büyüme her zaman göz boyamaya yöneliktir. Ekonominin iyiye gitmesi için üretim üzerine kurulması şarttır. Sağlık hizmetleriymiş. Bunun için sağlıkta ki insanları dinlemek gerekiyor . Hepsi istisnasız bu sistemin 5 sene içersinde çökeceğini iddia ediyorlar. Gelişmeler de onu gösteriyor gören gözler için.
Gezi parkındaki insanlar gelişmiş ülkeler düzeyinde kurumsallaşmış bir demokratik düzen istiyorlar. Ama başbakan ve yandaşlarının insan hakları ve demokrasi algısı bunu anlamaya müsait değil ne yazık ki.
-
-
Ateist birinin ahlaklı olmasını sağlayan şey nedir? Üstün insani değerlerin yüksek hazzını almak siz ne anlarsınız gibi bir cevap gelmesinden korkuyorum
Mantıklı bir cevap bekliyorum. Diyelim ki bir ateist ömrü sefaletle geçmiş karısını ailesini kaybetmiş ve bir çocuğu kalmış ama hasta. Çocuğunu tedavi ettirip ömrü boyunca zenginlik içinde yaşaması içinde hırsızlık yapması lazım. Ben bu adama hırsızlık yapma diyorum. Neden dediğinde vereceğim cevap sizce ne yani?
Ahlaklı insan ahlaklıdır zaten. Bunun dindarı ateisti mi olur? Ateist bir insan sadece allahın varlığını ve dini reddeder .Bunu yapması onu ne hırsız kılar, ne katil ne de sapık. "Elhamdülillah müslümanız" deyip başını secdeden kaldırmayan ,camiden çıkmayan ama her haltı karıştıran, her türlü rezilliği yapan insanların bunun dinen caiz olmadığını ,yasak ya da günah olduğunu bilmediklerini iddia edebilir misiniz? Bana göre edemezsiniz. O zaman verdiğiniz örnekteki sorunuzun cevabını insanların inanıp inanmasında değil başka yerlerde arayacaksınız.
-
@@irinçköl Soyunarak eylem olmaz kardeşim dünyada hiç bir ülkede soyunma eylemleri hoş karşılanmıyor. Amaca yönelik eylemler yapmak gerekiyor yoksa hedefe giden her yol mübahtır mantığını doğru bulmuyorum. Ben mantık insanıyım bu kadar can kaybı yaşandı bu kadar insan mağdur oldu siz halen ülkemizin böyle eylemleri kaldırabilecek düzeyde olmadığını anlayamadınız. Polis bilerek kimseyi vurmadı fakat yaşanan olaylarda çok kişi yaralandı ve öldü. Bir de polis öldü. Birileri ölsün, yaralansın sizler de bundan nemalanın.
Eylem, gösteri nasıl yapılır biliyorum kanunu da biliyorum. Burada olay kanunun dışı davranan kişilerle kanuna uygun davranan kişilerin ayırt edilemiyor olmasıdır. Tencere tava çalmaktan daha yaratıcı fikirleriniz olmalı ya da sokaklarda koşturmaktan, akıl akıldan üstündür derler sizler birlik olamıyorsunuz kardeşim. İktidar partisi etrafında kişileri kenetleyen dini değerlerdir bu konuda haklı olabilirsin fakat sizleri kenetleyecek ortak bir şey neden yok bunu hiç düşündün mü? Hepiniz başka görüştesiniz birlik olmaya gelince sadece parklarda koşmayı ve tencere tava çalmayı biliyorsunuz. Birlik olmak bu yaptıklarınızdan daha fazlasını gerektiriyor.
Acı gerçeklerin hepiniz farkındasınız bu panik havası bu yüzdendir. Siz diyorum farkındaysan siz biz yok aslında hepimiz aynı yolun yolcusuyuz fakat yaş tahtaya basmayacak kadar da yolumuzu görmek gerekiyor. İktidarın iyi eylemleri yok mu? Var ama siz sadece olumsuzları görüyorsunuz.
Sn rebul bütün söylediklerim ve yazdıklarımdan sonra halen aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz.
Merak ettiğim bir şey var neden soyunmakla eylem olmaz. Kaldı ki bu silahsız eylem türlerinden biridir. Dünyaca ünlü femen grubundan haberiniz yok mu ? Soyunarak eylem yapıyorlar
." Siz soyunarak eylem yapar mısınız" deseydiniz ben , buna "hayır "derdim .Ama soyunarak eylem yapan bir tarzı da eleştirmezdim. Örneğin taksime de geldi bir bikinili bayan ama bu olay buram buram provokasyon kokuyordu. Çünkü bizim toplumumuz henüz bu tarz eylemleri kabul ve hoşgörü gösterecek bir yapıda değil.
Bunu geçelim.
Demişsiniz ki "sizi birbirinize bağlayan bir şey yok onları bağlayan din"
Sizce bu kadar farklı görüşten insanı dindarı, sağcısı solcusu ateisti,Türkü Kürdü ,Lazı ,Çerkezi , gayi , lezbiyeni, transseksüeli hiç bir örgütlenme ,plan, program olmadan biraraya toplayan neydi?
Kimlikler olmadan ,hayatlarına müdahale edilmeden insanca yaşama isteği olmasın sakın?
Din diyorsunuz bundan bu kadar emin misiniz? Etrafı gözlemlemeyi severim ,gittiğim yerlerde insanlarala sohbet etmeyi de. Bu sohbetler esnasında bir takım konular hakkında insanların görüşlerini de öğrenme şansı buluyorsunuz.
Son zamanlarda yapılan bir sürü anketler var ve bu anketlerde de benim gözlemlediğim şeyler çıkmış nerdeyse. Örneğin hükümetin insanların sosyal alanlarına din tabanlı müdahalesiyle alakalı bir anket vardı.
İnsanlar orada şunu söylüyorlar : " kardeşim ben camime de giderim, içkimi de içerim , orucumu da tutarım denizime de girerim buna kimse karışamaz"
Bunu diyenlerin oy oranı nedir biliyor musunuz %41 .Bu çok yüksek bir orandır. Adam dindar ama hükümetin yaptıklarına ateş püskürüyor.
Yine diğer bir anket ramazan da oruç tutanların oranları bölge bölge belirlenmiş. En çok oy oranı hangi bölge biliyor musunuz ? % 35 le marmara bölgesi ,doğudaki illerde bu oran %15 ile 20 arasında seyrediyor.
Yine büyük yemek firmaları ve özellikle dinci giyim şirketleri ile yapılan anketlerde ,ramazan ayında bu firmalara yemek veren şirketlerin siparişlerinde düşüş görülmemiş.
Eğer dindarlıksa, AKP nin oy oranlarının yüksek olduğu özellikle doğu illerinde, Ramazan gibi müslümanlar için çok büyük bir önem arzeden bir olayda oruç tutanların oranlarının da tavan yapması gerekmiyor mu?
Evet akepe dini kullanıyor ama tek neden bu değil. Bence bu bir sınıf çatışması ve akepe kendi sosyal sınıfını yarattı . Bugün yüzlerce bilim adamı , gazeteci yazar çizer, asker, ergenekon denilen uydurma bir örgüt ve uydurulmuş belgelerle içerde . Yoldan çevirin birini bu insanların neden içeride olduğunu bilmez ortaya çıkan düzmece belgelerle ,sıkıyönetim mahkemeleri DGM ve olağanüstü yetkili mahkemelerin aynı zulmün ve faşizmin devamı olduğunu bilmez. Onlar için bu güne kadar halkı küçümseyen elit kesim içerdedir ve bundan mutluluk duyarlar .Çünkü intikam alınmıştır.Bunu yapan da akepedir.
Akepenin iyi eylemleri yok mu diyorsunuz ? Örnek verin. Siz bir tane örnek verin ben size 50 tane kötü iş göstereyim. Çok özür dileyerek söylüyorum uzun kulaklı hoşaftan anlamayan varlığı da iktidar koltuğuna oturtsak bu kadar süre için de yaptığı iyi bir iş bulursunuz.
Bana bir tane tarımda yenileşme ve ilerleme gösterin, bir tane ağır sanayi hamlesi gösterin, hayvancılıkla alakalı bir yenilik gösterin.Bir tane köprü yapmaya kalktı yanlış yere temel attı 245.000 ağaç katledildi. Hadi geri getirsenize bu ağaçları
Polis kimseyi bilerek vurmadı ? Polisin bilerek ve nişan alarak vurdu ateşli silahla insanları .O kadar kalabalığa silahınızı doğrultarak ateşliyorsanız birinin vurulabileceği ihtimali çok yüksektir. Polis 15-20 kişi bir olup elinde hiç silah olmayan bayan, çoluk , çocuk ,sakat demeden insanları döverken eminim bunu da bilerek yapmamıştır.
Kimse de panik yok ,panikleyip çirkefleşen ve şiddetin dozunu arttıran bu iktidar. Senelerdir sandığa saygı duyup susan insanları salak zannettiği için.Bütün şiddete rağmen eline silah almamakta direnen halkı küçük gördüğü için.
-
Bahçeşehir/İstanbul
İletişim: 05333307077
Zilli sokaktan kurtarıldığında annesi ve diğer kardeşleri melek olmuştu. Bulunduğu geçişci yuvada aylardır yuva arıyor fakat artık son günleri. Çok acil yuva bulması gerekiyor. Aşıları yapıldı, karnesi mevcut. 5 Aylık dişi.
Sırdaş Polis İhbar Noktası
- Güncel Konular
Gönderi tarihi:
Hükümetin böyle bir uygulamayı teşvik etmesi Abdülhamit 'in istibdat dönemini hatırlattı .O zaman jurnalcilik meşhur bir yöntemdi.
Yönetime karşı her hareket ,özel olarak kurulan özel hafiye tşikilatı ile izlenir, anında cezalandırılırdı.En önemli yöntemde sürgündü. Arabistan ve Afrikanın uzak diyarları sürgün bölgeleriydi. Fizan en meşhur olan yerdi. Sürgüne gidenler 1908 meşrutiyet devrimiyle geri döndüler. 30 yıl sürgün hayatı yaşayanlar vardı. Yurtiçindeki sürgün yeri ise Sinop cezaeviydi. Saraya ve emniyet teşkilatlarına halktan jurnaller yağardı. Öyle ki buları incelemek için özel komisyonlar vardı.
Abdülhamid'in bir de vapurlarda ve toplu yerlerde " yalancı kahramanları " vardı. Bunlar muhalifleri ortaya çıkarmak için , yönetimin aleyhinde bağırıp ,çığırırlar ; insanları gaza getirmeye çalışırlardı. Bu yöntemi bilen halk, bunlara gülüp geçerdi. Bunlara da "kadıköy vapurunun kahramanları!" derlerdi.
1908 ikinci meşruti devrimde ittihatçılar bütün jurnalleri Beyazıt meydanında yaktılar. Bu sisteme son verdiler. Buna rağmen Abdülhamid bu sistemi gizliden gizliye sürdürdü.31 mart gerici ayaklanması öncesibu yöntemi kullandı.27 Nisan 1909 da idamla yargılanmaktan kurtularak sürgün oldu ve yönetimine son verildi.,
Kenan Evren de 12 eylül döneminde bu yöntemleri kullanmıştı ve şimdi RTE .