evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Dinlerin Bilim Düşmanlığı: Eski Yunan'dan Modern Döneme İbretlik Öyküler
Halil Turan: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi (Profesör). Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Epistemoloji, Ontoloji, Etik, Bilim Felsefesi, Descartes, Hume, Kant, Kuhn. “Mantık Terimleri Sözlüğü” kitabının yazarıdır. (Teo Grünberg, David Grünberg ve Adnan Onart ile birlikte). Alanında birçok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır.
-
Türkiye Basın özgürlüğünde 154. Sırada!
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün, 2014 Dünya Basın Özgürlüğü endeksi yayınlandı. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda Türkiye’yi, 180 ülke içerisinde 154. sırada gösterdi. Basın özgürlüğünü savunan Paris merkezli uluslararası örgüt, bugün yayınladığı İndeks’inde Türkiye’yi, 2013 sonunda 60 civarında medya çalışanını cezaevinde tutan, Gezi eylemleriyle 153 habercinin polis şiddetine uğradığı ve editoryal bağımsızlığın ağır saldırı altında olduğu bir ülke olarak tanıttı. Basın özgürlüğü durumu en iyi ülkeler Finlandiya (1), Hollanda (2) ve Norveç (3), sıralamanın ilk üç sırasında yer alırken Suriye (177), Türkmenistan (178), Kuzey Kore (179) ve Eritre (180) son sıraları paylaştılar. AB’de gerileyenler de var Çoğu gerileme gösteren AB ülkelerinden Fransa (39) iki sıra, Romanya (45) üç sıra, Bulgaristan (100) 13 sıra, Yunanistan (99) ise 15 sıra arkaya düştü. 10 yılda 56 sıra geriledik Gürcistan (84) 16 sıra ilerlerken Ermenistan (78) dört sıra, Azerbaycan (160) dört sıra geriledi. İran (173) bir sıra ilerlerken Irak, geçen yıla göre üç sıra geride 153. Sırada gösterildi. Türkiye, yeni savaştan çıkan Irak ile Gambiya arasında kendisine yer buldu. RSF, bir önceki sıralamada Türkiye’nin yerini “TMK ve yargı paranoyası” ile açıklarken bu yıl “tutuklu gazeteciler, Gezi’de habercilere saldırı ve dış editoryal müdahalelere” vurgu yaptı. Türkiye, geçen yıl 179 ülke içerisinde 154. Sıradaydı; bu yıl bir fazla ülkeyle aynı sırada kaldı. Türkiye basın özgürlüğünde 2005 yılından beri kan kaybediyor. 2005’te 98. Sırada olan Türkiye, 2012 yılında 148. Sıraya kadar geriledi (2005’te 98, 2006’da 100, 2007’de 101, 2008’de 103, 2009’da 123, 2010’da 138. Sıra). Büyüyen diplomatik ve ekonomik etkisiyle Türkiye’nin özellikle de “Arap Baharı”nı yaşamış rejimler için kendisini bölgesel bir demokrasi modeli olarak sergilediğini kaydeden RSF, basın bildirisinde Türkiye ile ilgili şu tespitleri paylaştı: Yol ayırımındaki Türkiye İslami muhafazakar Ak Parti’nin 10 yıllık iktidarında, ordunun siyaset ve medya alanındaki etkisi kayboldu ve Kemalist ideolojiye bağlı kimi tabuların etkisi kırıldı. Ancak bunların yerini yeni kırmızı çizgiler alma eğilimindedir. Çekinik reformlara rağmen, yargı pratiği büyük ölçüde baskıcı özünü koruyor. Tutuklu medya profesyonellerinin sayısı askeri rejimden beri hiç olmadığı kadar yüksek: Türkiye, 2013 sonunda 60 kadar tutuklu gazetecisiyle dünyanın en büyük cezaevlerinden biri haline geliyordu. Tedbir tutukluluklarını sınırlandırmaya dönük talimatlara karşın, tutuklular yargılanmadan sıklıkla aylarını hatta yıllarını hapiste geçirmek zorunda kalıyorlar. Ağır çatışmalardan sonra Recep Tayyip Erdoğan hükümeti ile PKK güçleri arasındaki barış müzakerelerinin açılması büyük umutlar doğurdu. Yetkililer demokratik reform sözü verdi. Bu reformlar acildir. Tutuklu ve yargılanan gazetecilerin çoğu, baskıcı yıllardan miras Terörle Mücadele mevzuatının bedelini ödüyor. Ceza Kanunu’ndaki 20 kadar madde de, özgürlükleri hedef alan bu düzenlemeleri tamamlıyor. Mevzuatın ötesinde, Kürt sorununun barışçıl çözümü konusundaki bir uzlaşı, paranoyak ve baskıcı izler taşıyan yargı kültürünü nihayet geliştirmeyi sağlayacaktır. 2013 yazında yaşanan, benzeri olmayan protestolar, Türkiye toplumunun özgürlüğe olan ihtiyacını gösterdi. Olay, güvenlik kuvvetlerinde demokratik kültür eksikliğini ve büyük medya gruplarının hükümetle bağı olan iş insanlarının elinde toplanmasının çoğulculuk bakımından yol açtığı tehlikeyi de ortaya koydu. Gezi gazeteciler için mayınlı bölge 153 gazeteci yaralandı, 39’u gözaltına alındı: Mayıs- Eylül 2013 döneminde gazeteciler, hükümet karşıtı protestolarının şiddetle bastırılmasının bedelini ziyadesiyle ödediler. Kimi zaman eylemcilerin hedefi oldularsa da sistemli saldırılar güvenlik güçlerinden geldi. Bu şiddet patlaması resmi söylemlerinin ve hükümete yakın medya kuruluşlarının yaydığı histerik havada gerçekleşti: Köşe yazarları eleştirildi; sosyal medya kullanıcıları ve uluslar arası medya çalışanları rejimi yıkmaya dönük uluslar arası bir komplonun ajanları, teröristler olarak gösterildiler. Oto-sansür, habere ağırlık veren televizyon kanalları İstanbul’u sarsan şiddetli çatışmaları haber olarak vermeye yanaşmamalarıyla, tüm boyutlarıyla ortadaydı. İflah olmaz gazetecilere kapı gösterildi: En az 14’ü işten çıkarıldı; 22’si istifa etmeyi tercih etti. Eylemleri daha yakından aktara televizyon kanallarına ise astronomik para cezaları verildi. Rusya ve eski Sovyet ülkeleri Soçi Olimpiyatları’nın Kremlin ile kendini daha iyi ifade eden sivil toplum arasındaki bilek güreşini gizlemeye yetmediğini bildiren RSF, Putin’in yeniden Kremlin’in başına geçtiği 2012’den beri hakaret suçuna yeniden hapis öngörüldüğünü, İnternet sitelerinden “kara liste” oluşturulduğunu, haberleşme özgürlüğünün “geleneksel değerler” saikiyle sınırlandırıldığını, “inançlara hakaret” veya homoseksüellik propagandası” gibi suçlamalarla düşüncenin sınırlandırılması yoluna gidildiğini bildirdi. “Zenginlikleri oranında dokunulmaz” RSF, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Azerbaycan’dan da haberleşme özgürlüğünü hedef almalarına karşın “uluslar arası toplum”un sahip oldukları doğal kaynak rezervleri nedeniyle baskı yapmaya yanaşmadığı ülkeler olarak söz etti.
-
Facebook’a Giren Kızı Recmettiler!
Facebook’a giren kızı recmettiler! Şubat 13, 2014 Radikal İslamcı terör örgütü Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD), Suriye’li bir kızı Facebook üyesi olma “suçunu” işlediği gerekçesiyle recmetti. Fars Haber Ajansı’nın ‘Ray-ül Yevm’den aktardığı habere göre; Suriye’de aktif olan Irak-Şam İslami Devlet (IŞİD) terör örgütü, Fatum El Casim adlı bir kızı “Facebook” üyesi olma suçundan recmetti. Suriyeli muhalif kaynaklar, IŞİD örgütü unsurlarının ilk önce söz konusu genç kızı Er Raka bölgesinde bir şeriat mahkemesine götürdüklerini ve mahkeme yargıcının da Facebook’a üye olmanın zinayla aynı derecede bir günah olduğunu ilan ettiğini ve dolaysıyla bu kız hakkında recm kararı verdiğini belirttiler. IŞİD örgütü bir süredir Suriye’nin kuzeyindeki Er Raka bölgesine istila kurmuş durumda ve bölge sakinleri hakkında çok sert ve şiddetli hükümler uygulamakta.
-
Antropik Kozmolojik İlke: Tanrı'nın En Son Vahyi Fizikçilere mi İndi?
Erdinç Sayan: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi (Doçent). Yüksek Lisans derecesini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden, Doktora derecesini Ohio State Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Bilim Felsefesi, Fizik Felsefesi, Epistemoloji, Mantık Felsefesi, Matematik Felsefesi, Zihin Felsefesi, Analitik Metafizik. Alanında birçok makalesi bulunmaktadır.
-
"Bilim ve Din Karşıtlığının Zorunluluğu Üzerine".
7-8 Şubat tarihlerinde Çanakkale/Ayvacık'ta bulunan ASSOS antik şehrinin limanında gerçekleştirilen Felsefe Günleri'nin bu yılki konusu bilim ve dindi. Örsan K. Öymen: Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi (Profesör), Felsefe Sanat Bilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Assos'ta Felsefe projesinin kurucusu ve direktörü. Lisans ve Doktora derecesini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden, Yüksek Lisans derecesini New York Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Epistemoloji, Etik, Siyaset Felsefesi, Kuşkuculuk, Varoluşçuluk, Sextus, Hume, Nietzsche, Marx, Heidegger, Sartre. “Hume” kitabının yazarı ve derleyicisidir. Alanında birçok makalesi bulunmaktadır.
-
Urla Yolsuzluğu
Bilindigi gibi Izmir'in Urla bolgesinde, Turistik ve dogal kaynak ve guzelliklerin oldugu "1. sinif 'sit' alani" olarak anilan bolgede, kacak ya da "kanuna uydurulmus" villalardan ve bunlardan bazilarinin Diktator ve ailesine verilmesinden bahsediliyor. Her zaman oldugu gibi, diktator bunu yalanliyolar ve "oradaki villalarin 35 senedir orda oldugunu soyluyor. Simdi bakalim. Aslinda burada neden ingilizcedeki "sit" kelimesinin kullanildigini bilmemekle birlikte, bunun turkcesi olan "oturma" yi kullanmayi tercih ederim. Ustelik "sit" bir emir koku olarak "otur" demektir. Konumuza donersek; bu alanlar DOGANIN 1. SINIF OLARAK OTURDUGU VE TAHRIP EDILMEMESI GEREKEN ALANLARDIR.iken, Bu alanlar daha once kultur ve turizm bakanligina bagli iken; dogal olarak korunmakta idi. Diktatorun rant temelli kanunu ile cevrecilik ve sehircilik bakanligina devredildi. Aslinda doga cevre olarak zaten bu bakanligin guvencesi altina alinmaliydi. Gel gor ki bu bakanlik DOGAYI GUVENLIK ALTINA ALMAK YERINE, 3. OTURMA BOLGESINE DEGISTIRDI VE BURAYA KACAK VILLALAR YAPILDI. Bu konudaki en ilginc tapeler, Sumeyra'nin "villa bahcesine yapilacak havuzun boyutunu" iletme konusmasi ile, diktatorun," banyoya iki tuvalet istemesi " konusmasiydi. Son olarak google, 35 sene once o alanda hic bir insaatin olmadigini "google earth" den gosterdi. Kisaca diktator ve ailesinin kendi adina cikar sagladigi bir yolsuzluktur, urla villalari.
-
“Yanlış“ Eylem
Bugun Istanbul/Besiktas'ta daha once de tekrarlanan bir eylem vardi. Bu eylem "yanlis" bir eylemdi. Neydi bu eylem? Herzamanki gibi bir protesto eylemi idi. Neydi protesto edilen? Besiktasta konuclanmak isteyen AKP secim aracina karsi yurutulen ve o aracin ordan gitmesini isteyen bir eylemdi. Peki bu eylem, neden "yanlisti?" Demokrasi adina yanlisti. Cunku DEMOKRASI SADECE BIR NITELIGIN DIGER NITELIKLERI BASTIRMA OTEKILESTIRME DISTALAMA EYLEM VE SOYLEMI DEGIL; AKSINE KENDI NITELIGININ DISINDAKI NITELIKLERIN DE KENDI NITELIGINI ORTAYA KOYMA HAK VE OZGURLUGUNU ALGILAMA VE IZIN VERMEDIR. Toplumumuz maalesef bu demokratik bilincte degildir. Sadece KENDI NITELIGINI DAYATMANIN VE BASKA NITELIKLERI DISTALAMANIN, OTEKILESTIRMENIN BILINCSIZ UYGULAYICISIDIR. Bu catisma kulturunun kimseye bir faydasi olmayacagi gibi, aksine zarari vardir. Cunku yarin senin karsi geldigin de senin niteliginin parti aracina ayni eylem ve soylemi uyguladiginda, senin kendini savunacak bir tarafin kalmaz. Aslinda T.C. tarihinde ve bugunku diktator teroru karsisinda verilecek en buyuk demokrasi dersi, DIKTATOR YANLILARININ DA KENDILERINI SOZLE VE EYLEM ILE IFADE ETMELERINE MUSADE ETMEKTIR. Aksi diktator ile farkli niteliklerden AYNI ANTIDEMOKRATIK SOYLEM/EYLEME ULASMAK KACINILMAZDIR. O yuzden yerel secimler yaklasirken, bizlerin belki de TEK VE ANA FARKI, DEMOKRASIYI HIC ISTEMESK TE, HER TURLU NITELIGIN SOZLU/EYLEMSEL IFADESINI UYGULAMASINI SAYGI ILE KARSILAMAKTIR. Yoksa, tum caba farkli nitelikler ile yola ciksa da, AYNI BASKIDA OTEKILESTIRMEDE VE DISTALAMADA BIRLESIR. Gerisi mi, gerisi bildik polis teroru, gozaltilar ve saldirilar. Demokrasi icin hak ve ozgurlukler icin, yasaklar icin v.s. yola cikanlar; KENDILERI BUNLARI BASKASINA DA TANIMAZSA; CIKTIGI YOL, DEMOKRATIK DEGIL; DIKTATORE GORE ANTIDIKTATORLUKTUR. Turkiye cografyasinda ve dunyanin her yerinde anlam ve icerigi ne olursa olsun, size ne kadar ters gelirse gelsin; DEMOKRATIKLIGIN HER TURLU FARKLI SOYLEM VE EYLEME ACIK OLMASI VE HER FARKLI SOYLEM VE EYLEMIN DIGERINI SAYGI ILE KARSILAMASIDIR. Aksi demokrasi adina "bindigin dali kesmek/kendi kendin ile celismek" tir. Ustelik kendi hak ve ozgurluk soylem ve eylemini de BASKASI TARAFINDAN KARSI CIKILIR KILAR. Demokrasi KENDI NITELIGININ HAK VE OZGURLUGU DEGIL; ULKE VE TOPLUM BUNYESINDEKI HER TURLU NITELIGIN HAK VE OZGURLUGUDUR. Kendi niteliginin hak ve ozgurluk savasi, ancak baskalarinin hak ve ozgurluk savasina destekte ve savunuda kendini bulur. Her turlu niteligin soylem/eylem hak ve ozgurlugune musade etmemek, hak ve ozgurluk ihlalidir. Baskasina mudahele edenin, kendi niteligini soyleme/eyleme tasima hak ve ozgurlugu de olmaz. O yuzden yerel secimlerde her partinin AKP de dahil kendi partisinin propagandasini yapmasina karsi cikmak, kendi partinin propagandasini da "tehlikeye atmak" demektir. Yoksa catisma, distalama, otekilestirme "hastaligindan" bir turlu kurtulamayiz.
-
Yolsuzlukta Diktatör Süreci
17 Aralik ile kitleye sunulan yolsuzluk, rusvet, kara para aklama konusundaki ilk operasyondan gozaltilar ve tutuklamalardan sonra, aralarinda diktatorun oglunun da bulundugu ikinci operasyon tamamen durdurulmasi ve bu operasyonlari "paralel devlet" temelinde "ort/bas" etmeye calisan diktator, devletin her kademesinde oyle bir "yer degistirme depremi" estirdi ki, bu operasyonu DIKTATOR VE SUCLANANLARIN ALEYHINE YURUTECEK BIR MERCI KALMADI. Bunun ilk gostermelik "adil" ka arari, DIKTATORUN YOLSUZLUGUNDA RUSVED KONUSUNDA BUYUK NUFUZU VE YERI OLAN Zarrab icin alindi. Yani "el konulan" mal varligindan "konan el" kaldirildi. Bugun de "adil el kaldirimi" aciklamasi, tum 17 aralik tutuklulari icin geldi. Gerekce de tam diktatorun "ort/bas" etme cabasi dogrultusundaydi. Ne o efendim, elde tutuklularin suclanacagi kadar delil yokmus. Bu yuzden yarin serbest birakilacak olanlar, rahatca kacabilsin ve kacarken de tum mal varligini beraberinde goturebilsin diye, DIKTATOR BIATCI SAVCI onlarin "yurt disina cikma yasagini ve ml varliklari uzerindeki eli kaldirdi. Eee savci hakli, ses kayitlari, goruntuler, kasalar, ayakkabi kutulari ve iclerindeki paralar v.s. nasil delil olabilir ki! ONLARI ORAYA FAIZ LOBISI VE DIS MIHRAKLAR KOYMUSTU. Bir seyin delil olabilmesi sadece gozalti ve tutuklama DIKTATORE KARSI OLANLAR ICIN GECERLI. Elde yok mu, sorun degil, sahtelerini hazirlarsin olur biter. Hani su meshur 5 nolu CD gibi.
-
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
Neden gecmiyor peki? Tam da senin nedeninden, yani beyinlerin zihniyetinin insanlasamamasindan, evrensellesememesinden, bilimsellememesinden ve bilissellesememesinden. O yuzden benim diger baslik ve mesajlarimi okursan, her turlu konu ve kavramda benim BU SORUNU NASIL DILE GETIRDIGIMI GORURSUN. Cunku bu konu sadece iman ve Allah islam temelli ya da genel din ve tanri temelli iman/inanc degil; yapilandirilmis olarak insanogluna dogumdan verilen her turlu sahte EGO TEMELLI ORTAYA ATILDIGI TARIH VE TOPLUMDA SABITLENEREK VE DE KITLESELLESEREK COGRAFYALARA DAGITILMIS VE INSANOGLU TARAFINDAN KENDI TESLIMIYETI ICIN YAPILANDIRILMIS VERI DEGER TABULAR, IDEOLOJILER DIGER INANCSALLAR ETIK DEGERLER, IZMLER kisaca BIR GUC VE OTORITEDEKI NITELIGIN TUM TOPLUMA YONLENIM VE YAPTIRIM OLARAK DAYATILMASIDIR. Kisaca corefaith denilen, sorgusuz/sualsiz sartsiz/surtsuz hilafsiz kabullenilen ve bilincaltina yerlesmis kisiyi otomatik olarak dusunce ve davranisa sunan ZIHINSEL VERILER.
-
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
Burada sadece Muhammed'in amcasi degil, Dedesi de buna dahildir. Olan sudur. Kabedeki putlardan, ana ve bas put olan HUBAL PUTU ALLAH'I TEMSIL ETMEKTEDIR. Yani, o devirde Muhammed de dahil, islam henuz gelmeden; DEDESI VE AMCASI HUBAL PUTU YANINDA ALLAH'A DUA EDERLER. HUBAL PUTU bir cesit INSANOGLU IMANI ILE ONUN SOYUT ALLAH'I ARASINDAKI BIR FENOMENAL KOPRUDUR. Ayni hristiyanliktaki Isa gibi. Iste burada Muhammed'in yaptigi ya da onun adi kullanarak yapilan, HUBAL PUTUNUN YERINE KURAN' IN GECMESI VE BUNA DA MUHAMMED'IN ELCI/ARACI OLMASIDIR. Iste Kabe'deki tum putlarin parcalanma sebebi de budur.
-
İnternet Yasakları İçin Yasalar
İnternetime dokunma” diyen Ankaralılar Güvenpark’ta buluştu 8 Şubat 2014 AKP’nin internet içeriklerini tek elden sansürlemesine fırsat veren yasaya “İnternetime dokunma” sloganıyla yanıt veren Ankaralılar Güvenpark’ta buluştu. Esprili dövizlerin ve sloganların yer aldığı eylemde sansüre karşı mücadele çağrısında bulunuldu AKP’nin internet içeriklerini tek elden ve saatler içinde sansürlemesine fırsat veren torba yasa tasarısını 5 Şubat gecesi kabul etmesine karşı “internetime dokunma” diyen yüzlerce Ankaralı Güvenpark’ta buluştu. Ankaralıların çocuklarıyla katıldığı eylemde taşınan “Mesele 3 – 5 MB değil”, “Sansürün ecele faydası yok!”, “Devlet sansürü sizi gerçeklerden korur” gibi esprili ve yaratıcı dövizler beğeni topladı. “Sansür Tayyip Erdoğan” şarkısının sık sık söylendiği eylemde Ankara Dayanışması bir basın açıklaması yaptı. Ankara Dayanışması adına basın açıklamasını okuyan Sıla Uzunpınar, sansürün yeni bir şey olmadığını yıllardır var olan yasaklardan sadece bir başkası olduğunu söyledi. AKP’nin sansürlerle, Haziran Direnişi sırasında baş belası olan sosyal medyayı ve interneti kontrol altına almaya çalıştığını belirten Uzunpınar yasanın fişlemeden başka bir şey olmadığını ifade etti. Uzunpınar “Özel hayatın gizliliğini ihlal etmeyi kendisine görev bilmiş bir hükümetin torba yasa paketindeki internet erişimi yasası ile memleketin mahkeme ve savcılık kararıyla erişimi engellemesine izin vermeyeceğiz. Hırsızlığınızı, yolsuzluğunuzu sansürleyemezsiniz” diyerek sansüre karşı mücadelede ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Eylem Uzunpınar’ın yaptığı açıklamadan sonra sloganlar ve şarkılar eşliğinde sonlandırıldı. Sendika org
-
İnternet Yasakları İçin Yasalar
#internetimedokunma diyenler Taksim’de direndi 8 Şubat 2014 AKP’nin internette hızlı ve tek elden sansür uygulamasına itiraz edenler Taksim’de buluştu. Polis Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı kapatırken ‘İnternetime dokunma’ diyenler ‘Hırsız Tayyip’ sloganları atarak havai fişeklerle direndi Taksim "İnternetime Dokunma" eylemi. Polis İstiklal’in tüm ara sokaklarına barikat kurdu, halk barikatlara doğru ‘katil polis’ sloganlarıyla isyan etti. Direnişçiler apartmanlara girerek gözaltı gerçekleştirmek isteyen polisi engelledi. Çatışmalar Cihangir’de, Galatasaray Lisesi civarında, Mis Sokak’ta sürdü 23.22 Kolektifler’in bildirdiğine göre Cihangir’de bir Liseli Genç Umut üyesinin başına dört plastik mermi geldi. Durumu şu anda iyi. cihangir-firuzaga 23.09 @beyogluforum’un bildirdiğine göre Cihangir’de Firuzağa arka sokaklarında da polis saldırısı var, direnişçiler direnmeye devam ediyor. 23.00 soL’un bildirdiğine göre, Taksim’de bir FKF üyesi, bir sivil polisin kafasına şişeyle vurmasından aldığı darbeyle yaralandı. Hastaneye kaldırıldı, yarasına dikiş atıldı. Durumu şu an iyi. 22.42 Avukat Yelvi Doğan’ın bildirdiğine göre, 4 Gözaltı, 5 yaralı var.Yaralılardan 1′i kafatasında kırık sebebiyle Çapa’ya sevk ediliyor. Gözaltılar Karaköy’e götürülüyor. gozalti-yapmaya-calisirken 22.39 İstanbul Sarıgazi’de Taksim’e destek için başlayan yürüyüş devam ediyor. sarigazi-halkevi-yuruyus 22.18 Polise “Ali Ismail’e nasıl kıydınız” diyen direnişçiye polisler cevap veremedi. (Kolektifler) 22.17 Polis Meşrutiyet yönünde direnişçilere gaz atıyor. TOMA tekrar Galatasaray Lisesi tarafında toplananlara tazyikli su sıktı. (Kolektifler) 22:16 – TOMA Cihangir’de halka saldırıyor. berkin-toma 22.13 TOMA tünel yönüne doğru ilerliyor. Direnişçiler sloganlarla TOMA’yı karşılıyor. (Kolektifler) 22.12 Galatasaray Lisesi’nde polis saldırmaya hazırlanıyor. Çapul Tv, polisin gözaltı yapmasını engelleyen direnişçileri görüntüledi: Direnişçiler polise gözaltı yaptırmıyor 22.06 Sayfalar Ortak Platformu’nun bildirdiğine göre, İstiklal Caddesi Odakule’de çatışmalar var. havai-direnisci 22.02 Cihangir’de bir mekanda yangın çıkarken yangın halkın yardımıyla söndürüldü. laptop-polis 22.00 Galatasaray Lisesi’nden tünele doğru saldırı sürüyor. 21. 55 7/24TV’den Berna Şahin’in bildirdiğine göre, Alman Hastanesi’ndeki yaralı sayısı 6′ya çıktı. Aralarında gaz fişeği kapsülü ile gözünden yaralanan bir kişi var. 21.44 Polisin gaz fişeğiyle Asmalı Kafe’yi yakmasının görüntüleri Çapul Tv‘de. 21.41 Kolektiflerin bildirdiğine göre, Cihangir’de belirli aralıklarla ses bombaları atılıyor. Cihangir’de yaşayan insanlar camlara çıkarak tepki gösteriyor. 21.38 Toplumsol’un bildirdiğine göre, Mis Sokak’ta bar işletmecisi Muharrem gözaltına alındı. 21.31 İstiklal’de “Umudun çocuğu Berkin Elvan” sloganları atılıyor. 21.23 Gençlik Muhalefeti Twitter hesabından, iki arkadaşlarının plastik mermiyle, bir arkadaşlarının gaz kapsülüyle yaralandığını bildirdi. Gaz bombasıyla yaralanan Muhalefetçinin saçlarının bir kısmı yandı. 21.21 Cihangir’de “kahveler bölgesi”nde polis saldırısı var. 21.17 Kolektifler: İstiklal Caddesi’nde 100 metre aralıklarla TOMA’lar var. 30-40 kişi birikip slogan atıp dağılıyor, polis saldıramıyor. ucan-direnisci 21.12 Mis Sokak’ta gözaltı yapmaya çalışan polise direnişçiler “gidin Bilali alın” diye sesleniyor. Polis, direnişçiler ve “sizin yüzünüzden iş yapamıyorum” diyen esnaf karşısında bir şey yapamıyor. 21.11 Mis Sokak’ta polis Misk Apartmanı numara 10′dan geri çekildi. Herhangi bir gözaltı yok. 21.10 Polis apartmandan kendisine cisimler atıldığı gerekçesiyle gözaltı yapmaya çalışıyor. Apartmanda direnişçiler ve esnaf gözaltıyı engellemeye çalışıyor. 21.07 Polis Mis sokak civarındaki Misk Apartmanı’ndan gözaltı yapmaya çalışıyor. 21.05 İstiklal’e giren itfaiyelerin TOMA’lara su desteği sağladığı öğrenildi. 21.04 Cihangir çevresinde çatışmalar var. 21.03 Bir gaz bombası Jasmin Cafe’nin camını kırdı. 20.57 Çatışmalar Sıraselvilerde ve Mis Sokak-İmam Adnan Sokak arasındaki bölgede devam ediyor. 50 60 polis Sıraselvilere doğru koşuyor. Mis Sokak civarında polise havai fişek atılıyor. 20.50 Mis Sokak’ta polise havai fişekler atılırken polis gaz bombalarıyla saldırıyor. 20.48 Ara sokaklarda çatışmalar sürüyor. GS Lisesi önüne yürüyenler alkışlarla “Hırsız var” sloganları atıyor. İstiklal’den geçenler polise doğru, “yazıklar olsun”, “halkın katilleri” sözleriyle isyan ediyor. 20.46 İstiklal Caddesi girişinden Galatasaray Lisesi’ne kadar bütün sokaklar polis barikatıyla tutulmuş durumda. Cadde üzerinde 5 TOMA sayılıyor. İstiklal’de dağınık yürüyüşler devam ederken yürüyen herkes gazdan öksürüyor. 20. 42 İmam Adnan Sokak’ta yoğun gaz var. İstiklal üzerinde 2 TOMA var. 20.40 İstiklal’de Ağa Camii civarında barikatlar kurulmaya devam ediyor. 20.37 Taksim İlkyardım önünde barikatlar kuruldu, halk direniyor. Polis akrep, gaz ve plastik mermilerle saldırıyor. 20.35 5 itfaiye aracı İstiklal’e giriyor. toma-semsiye-manset 20.31 Polis Sıraselviler’de su ve gazlarla saldırdı. Fenalaşan bir kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. 20:29 Toplumsol: Polisler Galatasaray Lisesi önünde olası bir slogana karşı gaz maskeleri takılı halde bekliyor. 20.28 Taksim Meydanı’nda tankerlerle TOMA’lara su desteği yapılıyor. Taksim Metro önünde “Hırsız Tayyip” sloganları atılırken polis gözdağı vermek için akreplerle metro önünden geçiyor. Tarlabaşı Bulvarı’na doğru bir grup polis koşarak ilerliyor. 20:25 Toplumsol: Polis Galatasaray Lisesi önündeki direnişçilere de saldırdı. Plastik mermi kullanıyor. Slogan atanları gözaltına alıyor. 20.23 İstiklal Caddesi’ne giren 2 kepçe barikatları kaldırıyor ve meydanda bekleyen 2 kamyona boşaltıyor. 20.22 İstiklal Caddesi’nde ”Hırsız var” sloganlarına TOMA ve akreplere atılan havai fişekler eşlik ediyor. gaz-maskesi-esnaf Taksim esnafı 20.20 Direnişçiler “Hırsız var” ve “katil var” sloganları atıyor. Polis direnişçileri süremediği için çembere alıyor. Bölgede 3 gruba ayrılan polislerden bir grup meydandakilere saldırıyor, bir grup anıtın önünde, bir grup Sıraselviler’e gidiyor. 20.14 Sıraselviler hizasında dağınık duran kitle “Hükümet istifa” ve yolsuzluk sloganları atıyor. 20.12 İstiklal’de Ali İsmail Korkmaz sloganları… 20.10 Ambulans İstiklal Caddesi’ne girdi. İstiklal Caddesi’nde yaralılar var. Mis Sokak, Sıraselviler ve Büyükparmakkapı Sokağı’nın girişi polis tarafından tutulmuş durumda. 20.08 Sıraselviler’de TOMA su sıkıyor, akrepler cadde boyunca ilerliyor, plastik mermiler sıkılıyor… Direniş devam ediyor. 20.05 Alman Hastanesi tarafına gaz atılıyor. Sıraselviler Caddesi gaza boğuldu. 20.03 Gözüne gaz isabet eden bir direnişçi var. Ambulans çağrıldı. gozune-gaz-gelen-direnisci 20.01 Sıraselviler’de 1 TOMA ve 1 akrep halkın karşısında. Taksim Meydan’da büfeler önünde polisler direnişçileri copladı. Plastik mermi sıkan polise taşlar ve pet şişelerle karşılık verildi. 19.59 Kolektifler: Ali İsmail barikatı Cihangir sokaklarında. ali-ismail-barikat 19.55 Taksim’de büfelerin olduğu yerde polis direnişçiler tarafından uzaklaştırıldı. Tekrar gelen polis direnişçileri çembere almaya çalışıyor. “Zıpla zıpla zıplamayan AKP’li sloganları atılıyor. 19.54 Mis Sokak’ta barikat arkasında direnişçiler toplanıyor. mis-barikat-arkasi 19.51 Mis Sokak girişinde barikatlar kuruldu. 19.50 Taksim Meydanı’nda büfelerin olduğu yerde “Taksim Meydanı onurumuzdur” sloganları atılıyor, polis alkışlar ve yuhalamalarla protesto ediliyor. Polis amirleri “kitleyi sürün” diye emir verirken polisler insanları kalkanlarla sürmeye çalışıyor. Dört bir taraftan polislere karşı sloganlar yükseliyor. 19.49 Mis Sokak girişinde polis dört bir yana gaz atıyor, plastik mermi sıkıyor. 19.46 Sıraselviler’de iki akrep var. Alman Hastanesi önünde barikatlar kuruldu. Yoğun gaz bulutuna halk isyan ediyor. 19.45 Sıraselviler’de polisin plastik mermi ve gaz bombalarıyla saldırısı var. Direnişçilerin havai fişeklerle cevabı… 19.42 @Revoltistanbul’un bildirdiğine göre, polis ambulansı İstiklal’e almıyor. ambulans 19.38 Polis Büyükparmakkapı Sokak’ta direnişçilere plastik mermi sıkarak Sıraselviler’e doğru saldırdı. 19.35 Polis gaz bombaları atıyor. Rüzgar direnişçilerden yana… 19.33 Polisler TOMA sularını aralıksız sıkıyor. Plastik mermi kullanırken, binlerce kişi dağılmadan direniyor. 19.32 Çapul Tv muhabiri binlerce kişinin direndiğini, kimsenin polisten kaçmaya niyetinin olmadığını, pek çoğunun gaz maskesi dahi olmadığını, yarım saat önce direnişçilerin bir TOMA’yı salladığını belirtti. 19.30 Büyükparmakkapı Sokağı’nda bir binanın kapısına da gaz bombası geldi. 19.30 İstiklal Caddesi gaz altında. 19.25 TOMA’nın suyu İstiklal Caddesi’ndekileri uzaklaştıramıyor. Direniş sürüyor. tomalar-mucadele 19.21 Polis su sıkmaya, direnişçiler havai fişeklerle cevap vermeye devam ediyor. 19.10 Ara sokaklar eylemcilerle dolu. Talimhane’de polisin saldırısı var. Polise havai fişekler atılıyor. 19.08 Destek için gelen ikinci TOMA’ya eylemciler “Berkin” yazdı. 19.07 İstiklal Caddesi’nde kalabalık artıyor. “Hükümet İstifa” ve “İsyan, Devrim, Özgürlük” sloganları atılıyor. 19.06 İstiklal Caddesi’nde gaz bombası ve havai fişek sesleri. Polis Sıraselvilerden meydna çıkılmasını ve direnişçilerin birleşmesini engellemeye çalışıyor. 19.01 Polis her yeri kapatmış durumda. Gaz bombaları atıyor. 18.54 Fransız Konsolosluğu önündeki polis barikatına havai fişekler atılıyor. 18.52 İstiklal Caddesi’nde “Hırsız Tayyip” sloganları atılıyor. 18.51 TOMA İstiklal Caddesi’ne girdi. “İnternetime dokunma” diyenler havai fişeklerle cevap veriyor 18.49 İstiklal Caddesi’nde toplananlar Her yer Taksim her yer direniş sloganları atarken Gezi Parkı ve Taksim Meydanı çevresi polis tarafından kapatıldı. Sıraselviler girişinde Fransız Konsolosluğu yanında TOMA’lar var. 18.44 Taksim’de Heykel ve Gezi Parkı polis kordonunda, direnişçiler toplanmaya başladı ‘İnternetime dokunma diyenler’ Taksim’e AKP iktidarının internette sansürü derinleştirmek için 5 Şubat’ta Meclis’ten geçirdiği yasaya karşı “internetime dokunma” diyenler Taksim’de buluşuyor. Eyleme saatler kala Taksim Meydanı, Gezi Parkı ve İstiklal Caddesi çevresine zırhlı araçlar eşliğinde polis ekipleri yerleştirildi. polis-taksimde Torba Tasarı’nın internet yayınlarının engellenmesiyle ilgili yeni kurallar getiren bölümü Meclis Genel Kurulu’nda 5 Şubat gecesinde kabul edilmişti. Tasarıya göre, “özel hayatın gizliliğinin ihlali” gerekçesiyle şikayet bile olmaksızın doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın (Tİ emriyle internet yayınları durdurulabiliyor. Sendika.Org
-
'Suriyelilerin Organları Satılıyor'
'Suriyelilerin organları satılıyor' iddiası meclis gündeminde CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, Lübnan'ın El-Safir ve Al-Diyar gazetelerinin Türkiye'ye getirilen Suriyeli yaralıların organlarının karaborsada satıldığı iddialarını soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, Türkiye'ye getirilen Suriyeli yaralıların organlarının karaborsada satıldığı iddialarına ilişkin soru önergesi verdi. Ediboğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun yanıtlaması istemiyle TBMM'ye verdiği soru önergesinde iddiaların doğru olup, olmadığını sordu. Soru önergesinde Lübnan'da gazetelerinde yayınlanan haberlerin kupürlerine de yer veren Milletvekili Mehmet Alie Ediboğlu, El-Sefir Gazetesi'nin haberine göre Suriye'de Ocak ayında başından yaralanan ve Antakya'daki bir hastaneye getirilen 19 yaşındaki Ahmad Abdulkarim Muhammed'in ölümünden birkaç gün sonra yayımlanan videoda bu kişinin karın bölgesinin ameliyat edildiği ve karaciğer, böbrek gibi önemli organların çalındığına dair iddiaların olduğunu belirtti. 'Organları alındı gömülmek için Suriye'ye gönderildi' Yine Lübnan'da yayımlanan Al-Diyar Gazetesi'nin de Türk yetkililerin yaralanan genç Suriyelileri, Antakya ve İskenderun'da bulunan belirli hastanelere transfer ettiklerini, hastanelerde organları alınan Suriyelilerin ölüme terk edildiğini ve ölenlerin gömülmek üzere Suriye sınır bölgelerine gönderildiğini yazdığını ifade eden Ediboğlu, Bakan Müezzinoğlu'na şu soruları yöneltti: "Lübnan gazetelerinin belirttiği olayda ocak ayında kafasından yaralandığı iddia edilen 19 yaşındaki Ahmad Abdulkarim Muhammed Antakya'daki hangi hastanede ameliyat edilmiştir? Hatay'da Suriyeli yaralıları tedavi eden kaç kamu, özel ve gayri resmi hastane ve şifahane mevcuttur? Söz konusu hastanelerde görev yapan başka ülke uyruklu doktorların kaydı var mıdır ve toplam kaç kişidir? Gazete ayrıca Türk doktorlarının, transfer edilen 62 bin Suriyeli yaralıdan 15 bin 600'ünün organlarının alındığını ve vücutlarının gömülmek üzere Suriye'ye geri yollandığını doğruladıklarını belirttiği iddiası doğru mudur? Al-Diyar Gazetesi haberinde, Avrupalı bilimsel web sitelerinin, Suriye'de iç savaşın başlamasından bu yana, Türkiye'de organ nakli operasyonlarında artış tanımladıklarını belirttiği iddiası doğru mudur? Türkiye'de son beş yılda yapılan organ nakli ameliyatlarının yıllara göre istatistiki verileri nasıldır? Çizelge halinde bu verilerde belirten oranları ayrıntılarıyla belirtebilir misiniz?" Sol Portal
-
İnternet Yasakları İçin Yasalar
Türkiye “İnternet’in düşmanları” listesine girmek üzere Şubat 9, 2014 Mevcut yasaklardan dolayı Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşu tarafından 2010 yılında “gözlem altındaki ülkeler” listesine dahil edilen Türkiye, yeni internet yasasıyla, bir üst kademe olan “İnternet’in Düşmanları” listesine girmeye aday görünüyor. İnternetin Türkiye’deki kullanımını kısıtlamaya yönelik yasanın TBMM’den geçmesi tüm yurtta protesto edilirken, “İnternetime dokunma” sloganlarıyla sokaklara dökülen binlerce gösterici, yine polis müdahalesiyle karşılaştı. Mevcut yasaklardan dolayı Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşu tarafından 2010 yılında “gözlem altındaki ülkeler” listesine dahil edilen Türkiye, yeni internet yasasıyla, bir üst kademe olan “İnternet’in Düşmanları” listesine girmeye aday görünüyor. Sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler’in yayınladığı yıllık rapor, internet kullanımına kısıtlama getiren ve sitelere sansür uygulayan ülkeleri mercek altına alıyor. İnternet’in Düşmanları ve Gözlem Altındaki Ülkeler olarak ikiye ayrılan rapor, interneti kontrol altına almayan çalışan ülkelerin faaliyetlerini içeriyor. Politik ve sosyal içerikler, güvenlik ve internet araçları olarak dört kategori üzerinde yapılan değerlendirmede, anayasanın öngördüğü cezalar da kayda alınıyor… Türkiye, kısa sürede kendisine oldukça kabarık bir dosya oluşturdu. Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 2012 raporu Türkiye’nin politik ve sosyal içeriklerde seçici bir sansür uyguladığını, yasaklı sitesi sayısının 30.000′i bulduğunu belirtiyor. Hükümetin, Twitter üzerinden yollanan mesajlara dava açma talebi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından İnsan Hakları yasasının 10. maddesine aykırı bulunmuştu. Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşu tarafından 2010 yılında “Gözlem altındaki ülkeler” listesine dahil edilen Türkiye, hükümetin geçireceği yeni internet yasasıyla, bir üst kademe olan “İnternet’in Düşmanları” listesine girerse, çok dişi ‘rakiplerle’ karşılaşacak. İşte tescilli internet düşmanları: Türkmenistan: Listeye 2011′de dahil olan Türkmenistan’da hükümet internet kullanımını kontrol altında tutuyor. Bağlantı paketlerinin fiyatlarını yüksek tutararak halk için internete erişimi imkansız kılan hükümet, ülkeye giren çıkan verilerin kontrolünü elinde bulunduruyor. Gmail, Yahoo ve Hotmail gibi e-mail sağlayacılarını yakından takip eden Türkmenistan hükümeti sivil toplum kuruluşlarının ve haber ajanslarının sitelerine erişimi engelliyor. Vietnam: Listeye 2011′de dahil olan Vietnam, bilgi akışının tamamını gözetim altında tutmakla suçlanıyor. Politik ve sosyal siteleri kapatan hükümet, Yahoo, Google ve Microsoft’tan platformlarını kullanan bloggerların bilgilerini talep etmiş. Hükümet karşıtı siteler, haber ajansları, muhalif politik oluşumlarının ve sivil toplum örgütlerinin siteleri hükümetin yasaklı içerikler listesinde yer alıyor. Suriye: Suriye de listeye 2011′de dahil olanlardan. İnternet üzerinden Suriye rejimini eleştirmeyi göze alan her kişi, vatan hainliğinden tutuklanabiliyor. Esad karşıtı siteler yasaklanırken, bloglar yakından takip ediliyor. İnternet cafe sahiplerinden müşterilerin kimliklerinin ve giriş çıkış saatlerini kayda alınmasını talep eden Suriye’de yüzlerce kişi internet üzerinden paylaştığı içeriklerden dolayı hapiste tutuluyor. Küba: 2010′dan beri listede bulunan Küba, kişi başına en az bilgisayar ve internet düşen Latin Amerika ülkesi. Özgür internet erişiminin bulunmadığı Küba’da halk, aradığı bilgiye devlet tarafından kontrol edilen “intrenet noktaları”ndan erişebiliyor. IP’lerin bloke edildiği, arama motorlarının kısıtlandığı ve tarihçelerin kontrol edildiği Küba’da, sadece hükümet yanlısı bloggerların ve hükümet çalışanlarının içerik yükleme hakkı bulunuyor. Çin: Listenin gediklisi olan Çin, dünyanın en geniş sansür ve kontrol ağına sahip ülkesi. Aramaları filtreden geçiren, sitelere erişimi engelleyen, “yanlış” bulunan içerikleri sahiplerine sormadan silen ve e-mail trafiğini kontrol altında tutan Çin hükümeti, Tibet’in bağımsızlığı, Tayvan’ın bağımsızlığı, polis şiddeti, Tiananmen ayaklanması, ifade özgürlüğü gibi aramaları da yasaklıyor. Çin hükümeti ayrıca, haber ajanslarına, bazı dini sitelere ve binlerce bloga erişimi engelliyor. İran: Diğer ülkelerden aşağı kalmayan İran’da, rejimi ya da dini eleştiren bloggerlar hapse atılıyor, tehdit ediliyor. Hükümet, blog veya kişisel sayfa sahiplerinin Kültür Bakanlığı’na kaydolmalarını zorunlu kıldı. İran’da, hükümet ve rejim karşıtı siteler, pronografik içerikler, politik bloglar ve kısa süre önce kadın haklarını konu alan siteler kapatılıyor. Suudi Arabistan: Suudi Arabistan’da 400.000′in üzerine politik, sosyal ve dini konulu site yasaklı bulunuyor. OpenNetInitiative’in 2004 yılında yayınladığı rapora göre Suudi Arabistan, ******, uyuşturucu, bahis ve dini içerikli sitelere en agresif sansürü uygulayan ülke özelliğini taşıyor. Suudi Arabistan ayrıca Wikipedia dahil bir çok sosyal siteye de sansür uyguluyor. Kuzey Kore: Dünyanın en kapalı ülkesi Kuzey Kore’de internete erişimi olan insan sayısı bir kaç yüz binle sınırlı. Nüfusun sadece yüzde 5′ine tekabül eden bu sayı, Kuzey Kore’yi internete erişimde son sıraya yerleştiriyor. Babasından devraldığı koltuğu demir yumrukla yöneten Kim Jong-Un, interneti de sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Kuzey Kore’den erişilebilen bütün siteler hükümet tarafından kontrol ediyor. Sosyal medyanın ve blogların tamamen yasak olduğu Kuzey Kore’de internete sadece hükümet yetkilileri içerik yükleyebiliyor. Su anda Turkiye'de 340 000 siteye ulasilamadigi, soyleniyor.
-
Tabu Dönemi-Tabunun Yıkılışı-Serbestlik/Rahatlık
Bir bebek; dunyaya geldiginde, hazir ve isleyen bir duzen ve sistemin icine; tabulu rasa olarak dogar. Dogumuyla birlikte; tabularin verisiyle karsilasir. Bunlar once kimligini olusturan verilerdir. Cinsiyet, Ad, soyad, aile. Daha sonra; kisiligini olusturan veriler le tanisir. Milliyet, din, ahlak, kultur, davranis, yap-yapma ve soyle-soyleme karsitligi. Zamanla kendi kisisel kisiligini olustururken, yani toplumsal kisilik kazanirken; bilhassa bu karsitliklardan; ya verilene gore, ya da kendi secimine gore; yapar-yapmaz, soyler-soylemez. Butun bu toplumal kisilik tabularinin ve derecesinin olusmasi; ailesine, cevresine ve aldigi egitime, kendini ortaya koyma mucadelesine v.s. gore degisken ve gorecelidir. Belirli bir bilince ve kisilik olusmasina eristiginde; bazi konular kendi acisindan one cikar ve bu konulara daha cok agirlik verir. Bu bazan oyle bir hal alirki; bu one cikan konulardan birinin, kendisi; kendi oz iradesiyle, nedenlenmesine, sorgulanmasina ve irdelenmesine yonelir. Bu buyuk bir ozveri ve korkularin yenilebilecegi cesaret gerektiren bir durumdur. Cunku bu konuda derinlestikce; konudaki toplumsal kisiligi gitgide yalnizlasmaya ve kimsenin bu toplumsal konuda; onun yapip soylediklerini; yapmamaya ve soylememeye kadar gider. Bu o kisinin, YALNIZLASMA DONEMIDIR. Bu donem, ilk baslarda; korku, endise, telas, v.s. temelli yuklu bir psikolojik/duygusal donemdir. Kisi bu donemde sarsinti gecirebilir, bu donem; kisi acisindan olum (olmek) ile yasam arasindaki bir donemdir. Kisi; o konudaki, bu donemi yasam adina gecerse; OLUMUNU YENMIS, OLUM KORKUSUNDAN ARINMIS DEMEKTIR. Ondan sonra bu konuda, artik; kisinin toplumsal kisiligi soz konusu degil; bireysel kisiligi soz konusudur. Bunu her yerde savunmaya, herkesi bu kendi dogrusu konusunda, bilgilendirmeye, "uyandirmaya" uyarmaya baslar. Yani; bireysel kisiliginin dusunce ve davranisini topluma yerlestirmeye calisir. Bu donem en tehlikeli ve cetin donemdir. Cunku, bu donem, DUSMAN KAZANMA DONEMIDIR. BIR CESIT KISININ, TOPLUMLA O KONUDAKI HESAPLASMA DONEMIDIR. Okonudaki YIKILMIS TABUNUN, TOPLUMSAL OLARAK TA YIKIMINI SAGLAMA DONEMIDIR. Bu donem, kisinin yasaminin; toplum acisindan en tehlikeli donemidir. Kisi her turlu fiziksel ve dusunsel zarara kendini acmistir. Gelismemis toplumlarda; genellikle kisinin bu donemi; faili mechul bir cinayete kurban gitme donemidir. Kisi eger bu donemi atlatir ve bireysel bilincini; toplumdan koparabilir, yani toplumsal kisiligin verdigi misyonu kendinde gormezse, yani toplumu bilinclendirme, caba ve gayretini kendinde gormezse; o konuda, birey bilinci almis kiside; SERBEST DUSUNURLUK DONEMI baslar. Bu donem ise; kisinin artik o konuyu tamamen yasam ve iliskilerinden cikardigi; o tabunun kendi icin hicbir anlam ifade etmedigi ve artik o konu uzerinde yikilacak bir tabu kapisinin algilandigi ve o tabu konusunda RAHATA ERILDIGI donemdir. Bir kisinin; herhangibir konuda; serbestlige erip; tabuyu tamamen yikmasi; onun yasam ve iliskilerinde; en onemli donum noktasidir. Cunku bu tabu yikisinin, icerigi, duzeyi, derinligi, algisi, bilinci v.s. kisiyi; birey bilinci konusunda percinlestirmesine ve de; yikilacak baska tabulara yonelmesine, tabu yikilimina yaklasimdaki tecrube gelistirmesine, yiktigi tabunun koken ve temelini algilayacak bilince erismesine ve onunla ayni koken ve temelde olan diger tabularinda kendi adina yikimini kolaylastirmasina v.s. yarar. Iste, kisinin; bir birey olarak koken ve temeli olusturan ve ana olarak; yaratilissal/tanrisal/inancsal/dogrusal/ideolojik/toplumsal/insandisi/insanlikdisi/ tum ayrimci, cikarci, bencil, iktidar-guc-otorite gerektiren, kisilik/kimlik soyut/somut degerlerden olusan tabulari yikma, bilinci; sonucta onun; en genis anlamiyla, evrensel ve kendi turu anlamiyla ve de ortaya atan rakipsiz parca olma vasfiyla insansal bilince ulasmasini ve kendisini bu bilince ulastirmayan; bu tabularin koken ve temeline yonelisini saglar. Bu da yeri gelmisken, X ve Y dir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Serbest Düşünürlüğün Bireysel Tarihçesi
Benim din konusundaki tehlikeli ve toplumdan her turlu zarar gormeye acik donemim; 14 yaslarindadir. Yasimin kucuklugunden dolayidir ki, ben bu donemi belkide toplumdan gelecek herhangibir zarari gormeden atlatmis oluyorum. Bu konudaki serbest dusunurlugun gelismesi de; ailemden aldigim, o saygi yuklu ve her konudaki anti ayrimci ve baski ve de empozeden yoksun musluman anlayisidir. Ideolojik/inancsal/dogrusal konusunda, yasadigim tehlike donemi ise; 1970 ler sonrasidir. Bu konuda da ailem, tehlikeyi sezmis olacak ki" Anlasildi, Sen, Turkiye'de kalirsan, yarin birgun olum (olmek) haberin gelecek. Biz en iyisi seni, agabeyin'in yanina yollayalim" Kararidir. Tarih 1976 dir. Bu tehlikeli donem, tehlikelerinde bizzat yasandigi ve de tek basima yasanan 1976-1980 donemidir. Cesitli badirelerlen bu donemin atlatilasi ise; 1980 lerde, beni; ideolojik inancsal/dogrusal konularda, serbestlige yonlendirmistir. Milliyetcilik konusu da ilginctir. Turkiye de iken, bu konuda ne duzeyde oldugum kendi acimdan bilinmemekle birlikte, bu konuda tehlike yasamadan, serbestlige erisim ise; buradaki universite maceramdir. Konuya detayli girmeden, onu da soyle izah edeyim. Universite'de yatili olarak kaldigim donemde, ayni odayi paylasmak zorunda kaldigim bir Yunanli ogrenci vardi. Her nekadar, bir Yunan dusmanligi tasimasam da; kisisel olarak bu konuda aldigim veriler ve yasanan Kibris olaylari, ister istemez bir tedirginlik ve korku veriyordu. Yunanli talebenin de ayni tedirginligi ve korkuyu yasadigi belliydi. Sabaha kadar konusmaktan ve korkudan (bana zarar verebilir korkusu) sabahi etmistik. O geceki yapilan sohbet icerikli, dikkatli, saygili ama her turlu milliyetciligin pervasizca ortaya kondugu tartisma, ertesi sabah hem her ikimizide olgunlastirmis; hem de biribirimizi sanki bu ulkede en guvenilir arkadas yapmisti. Iste o tarih te benim milliyetcilik konusundaki serbeste erme tarihimdir. Diger konular, derinligi, koken ve temel, insanligin sorunlari v.s. uzerine olan kendimi yetistirme donemim ise; 1994 lere tekabul eder. Ogun bu gundur de; birey olarak; insansal/evrensel butunlugu her konuda saglamis oldugum dusuncemden, yani evrensel-insan'dan davranis, sorgulama, nedenleme, curutme, cikarsama, yanlislama metodlariyla, hem kendime hemde cevreme yansitmaya calisiyorum. Bu konuda da; cok ilginctir, topluma acilim; formlarla basladi ve tarihi ise, daha cok yenidir. Onceki calismalar, yazilmis notlar halinde evde bir kosede bulunmaktadir. Bir araya getirildiginde, bir kac cilt kitapolabilecegi de; benim calismamin duzeyi ve icerigi hakkinda size bir fikir versin. Su an itibariyle; din, tanri, milliyet, ideoloji, inanc konularinda bir serbest dusunurum. Kendim ile olan tabu yikma mucadelem, tabulu rasayi hedeflemekte ve evrensel/insansal/kavramsal bir icerik tasimasina yoneliktir. Amac; insanoglunun; dusunce ve davranista; tum tabulari yikarak; insansal/evrensel tur ve mekan butunlugunu, beraberligini, birlikteligini; tum farklariyla birlikte saglamaktir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Evrensel-İnsan’in Bireysel Öyküsü
Benim, baba tarafindan dedem; Gelibolu muftusuydu. Babam basta olmak uzere, tum amcalarim "dort dortluk" muslumandi. Gecmis konusuyorum, cunku su an hicbiri hayatta degil. Babam ve dedemin aciklamalarina gore, "biz islamin sunni dalinin, inanc acisindan Maturilik, fikih acisindan da Hanefi mezhebine mensup musuz? Bu bildigim kadariyla, Turkiye cografyasinda cogunlukta olan islami nitelik. Ne babam, ne de dedem, anneme hic baski uygulamamislardir. Annemin basi acikti, sadece mevlutlerde orterdi. Ben, ilk okul caginda Kuran'i hatim ettim. Aslinda, bunun hic bir anlami yoktu, cunku bir sey anlamamistim. Babam, bes vakit namaz kilar, camiye gider ve uc aylarda Kuran'i hatim ederdi. Sesinin guzelliginden dolayi, mevlit te okudugunu bilirim. Evde herzaman, oruc tutulur, sofra duasi edilir, kurban kesilirdi. Ben orta okula gelince, bazi seyleri sormaya baslamistim. Agabeyim o siralar, universiteye gidiyor ve kendinin ateist oldugunu soyluyordu. Yalniz, babamla hic bu konulari konusmuyordu. Ben ise, sorular soruyor ve babami bazan "biktiriyordum" Babam, agabeyim ile, bana; bayram, teravi v.s. namazlari teklifi yapar, bizde bir bahane bulur gitmezdik, babam da, ustelemezdi. Oruclar ilgincti benim icin; sahura kalkar, her turlu yiyecegi yerdik. Sonra, yediklerimiz, oyle susatirdi ki; ben sabah kalkar, kimseye gorunmeden, nerderse bir surahi su icerdim. Ama, yemek yok; o suyla iftara kadar idare ederdik. Ilginc uc anim vardir. Bunlardan ikisi, Allah'i sinamaktir. Allah carpsin diye, hem coptenekelerinin kenarina cogdurmek ve ekmegi tualete atmak denemelerim vardir. Tabi, bekledim, her ikisinde de carpilayim diye. Babam; benim bu dine olan soguklugumu, fark etmis olacakki; bana birgun "oglum bak sana din konusunda bilgili bir amca getirdim, seninle konusmak istiyor" dedi. Ben o zamanlar, ya orta1, ya da orta 2 ye gidiyorum, sene; 1968-9 olabilir. Neyse, babam bizi bu amcayla yalniz birakti ve yanimizdan ayrildi. Ben bugun tam hatirlamiyorum, ama; ne derse, karsi cikiyor ve sordugum sorulardan anladigim kadariyla da, amcayi kizdiracak sorular soruyorum. Belirli bir sohbetten sonra, bir ara, ki ben amcanin iyice sinirlendiginin farkindayim, baktim; amca, ayaga kalkti, iki elini havaya kaldirdi ve ellerini hava da saglayarak "zindik, kafir" ve anlayamadigim bir kac kelime daha sayarak, ve kosarak; kapidan cikti gitti. Babam ondan sonra da, bir daha; benim uzerimde dini bir girisimde bulunmadi. Ne namaz kilmayi bilirim, ne Kuran'i su an okuyabilirim, ne dualari hatirlarim, belki zorlasam; bir iki dua cikar, o da yarim. Hic bir dini icerikli bir yasamim olmamistir. Fakat, bilhassa aile buyuklerine karsi; din karsitligi saygisizligi yapmam. Benim, din ile bir bagim olmadigini, cevrem ve ailem/akrabalar bilirler. Tanri konusu ise, farklidir. Ben kendimin, tanriya, rekabet etme ve onu sinama disinda, inandigimi hatirlamiyorum. Ama; ne anti teistim, ne de non teist. Ben; dindar arkadaslarin, dini degerlerine saygi gosterirken; sadece din konusunun bir felsefe ve orgutlenme olarak; insan olmaya ve onun insanligina nasil bir engel teskil ettigini, ozel bir dini goruse deginmeden; genelde ortaya koyarim. Tanri, ya da yaratici konusunda ise; insansal/kavramsal bir dusunce tarzim var. Tek bir yaratici vardir, o da; kavrami yaratan inanogludur. Tanri da, bir kavramdir ve kavram olarak vardir ve evrenseldir. Benim icin ise, bu kavram sadece lugatta kalir. Yasam ve iliskilerimde, ne olumlu ne de olumsuz bir tanrisal/inancsal hic bir yanasimim yasam ve iliskim yoktur. Dindar arkadaslarim vardir ve onlarin dini yasam ve iliskilerinde uygulamalari da; onarin hak ve ozgurlugudur, ayni uygulamama, benim hak ve ozgurlugum oldugu gibi. Ben yaratilissal/tanrisal/inancsal konulardan, tamamen arinmis bir birey olarak; bu konularda, serbest dusunurum. Ayni sekilde, cocuklarim da; din yasamindan ve tanri kavramindan bagimsiz, yetisiyorlar. Yasamlarinda, hic yer vermiyorlar. Benim icin sadece yasam vardir. Ne dogumum, benim insiyatifimdedir, ne de kendi olumumu (olmek), yasama olanagim var. Dogumdan once, evrende ben olmayarak bulunuyordum, degistim, donustum, baskalastim ve ben olarak olustum. Yasamimdan sonra da; benim varligimdan, baska varliklar tureyecek, yani degisecegim, donusecegim ve baskalasacagim, hem de bir suru varliklarda, ama bir daha ben olarak olusmayacagim. Bu nedenlerden ve insansal dusunce yapimdan dolayi, ben oldukten sonra, yasam surmek icin, birileri benim organlarimdan yararlanacaklarsa ve benim organlarim, onlarin yasamina bir katki saglayacaksa; gereken her turlu organimi alabilirler. Gerci, bilmiyorum, ben oldukten sonra, olumu ne yapacaklar, sonucta benim olum, ben oldukten sonra yasayanlarin sorunu. Ama, ister yaksinlar, ister gomsunler; organlarimi yakarak veya botu borcuye birakarak harcamadan, once gerekli ihtiyaci olanlara nakletsinler. Bu arada, illa bana bir "non" uyarlayacaksaniz, "non-religious" diyebilirsiniz. Cunku pratik olarak, uyguladigim hic bir dinin gerektirdigi uygulamam yok. Bu anlamda, "dini olmayan/din disi" diyebilirsiniz. Teolojik yani "tanri'nin varligi" felsefi secim olarak ta olumlu/olumsuz bir secimim yok, cunku ihtiyacim yok. Her iki konuda benim birey bilincim ve bilisselligim acisindan, sosyal bilgidir ve insanolu yasam iliskisi sistem/duzen kurmasi ve kurum kurumlasmasinda yer verdigi EGO TEMELLI IMANI INANCSAL IDEOLOJIK METAFIZIK AYRIMCI CIKARCI VE AKIL TATMINCI SAVUNULU/KARSI CIKISLI MUCADELECI, IKNA OLMA/ETMELI BIR SOSYO-PSIKOLOJIK SORUNDUR. Iste ben bir serbest dusunur olarak imzamdaki niteliklerim temelinde bu sosyo-psikolojik sorunu dile getiriyorum ve her turlu konu ve kavramlara ilgi etki onem duyanlarin KENDI BEYINLERINDEKI EZBER VE BILINCALTINA YERLESMIS VE DUSUNCE/DAVRANISTA OTOMATIKLESMIS BU SOSYO-PSIKOLOJIK SORUNUN EN AZINDAN BEYINLERDE BIR "ACABA" UYANDIRMASINI VE SORGULAMASINI AMACLIYORUM. Bu amacta benim tursel bilissellikteki birey bilisselligimin bir evrensel insansal bilimsel ve bilissel bir gorevi olarak yansiyor. Bunun da temeli bu konu ve kavramda dusunce ve bilgilerimi paylasmak dusunce ve bilgi alisverisi yapmak ve bunu yaptigim kisileri kendilerini nasil lanse ediyorlarsa oyle tanimak ve suren iliskide dusunce ve davranis olarak zihinsel degisimlerini gozlemlemek ve ona gore bu YENILENEN SUREKLI TANIMAYI TAKIP ETMEK VE GUNCELLEMEK. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
Sen simdi bu ayetleri neden siraladin. AYETLER YASAMA GECMEDIKCE HIC BIR ANLAMI YOKTUR. Delil AYETIN YAZISINDA DEGIL, YASAM VE ILISKIDEKI YANSISINDADIR. Nasil yansidigini da sana en az 10 kere anlattim. Asil sen iftira atiyorsun, istersen git bu yazdiklarini s.arabistan da yaz, bak bakalim seni musluman olarak mi degerlendiriyorlar, yoksa kafir mi? Iste o zaman delil ne imis gorursun. Ustelik seni senin ayetlerin ile kafir yaparlar. Konu baskasi ya da sen degilsin, HIC BIR AYET YASAMA GECMEDEN BIR ANLAM IFADE ETMEZ. Iste delil de, AYETTE DEGIL, O AYETIN YASAMDA NASIL YANSIDIGINDADIR. O yuzden bosu bosuna ayetleri siralayip durma. Yasama gecmedikten sonra bir anlam ifade etmiyor.
-
İnternet Yasakları İçin Yasalar
Sansüre karşı tepkiler yükseliyor: 8 Şubat 19.00′da Taksim’e 7 Şubat 2014 5 Şubat gecesinde meclisten geçirilen, internet üzerindeki sansürü derinleştirecek yasaya karşı tepkiler yükseliyor. 8 Şubat’ta sokağa çıkma çağrısı var Torba Tasarı’nın internet yayınlarının engellenmesiyle ilgili yeni kurallar getiren bölümü Meclis Genel Kurulu’nda 5 Şubat gecesinde kabul edildi. Tasarıya göre, “özel hayatın gizliliğinin ihlali” gerekçesiyle şikayet bile olmaksızın doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın (Tİ emriyle internet yayınları durdurulabilecek. Yasanın getirdiklerine dair Sendika.Org haberi: Yasa geçti: Tek elden, hızlı sansür internet-sansur-afis Facebook grubu Sayfalar Ortak Platformu’nun açtığı ”İnternet yasaklarına karşı sokağa çıkıyoruz” etkinliğiyle 8 Şubat 19.00′da Taksim Meydanı‘na çağrı var. Sosyal medyadan örgütlenen eylem için birçok kurum da katılımcı örgütler arasında. Bununla beraber Ankara Dayanışması da Güvenpark’ta 19′da buluşarak sansüre karşı basın açıklaması gerçekleştireceklerini duyurdu. ‘Sansürü tanımıyoruz’ Kısa süre içerisinde doğrudan TİB başkanının müdahalesiyle internet üzerindeki herhangi bir içeriğin 24 saat içerisinde kaldırılabilmesini ve internet üzerindeki bilgilerin iki sene arşivlenmesini getirecek yasa için bir çok aydın, gazeteci, kurum ve örgüt tepki gösterirken #TürkiyedeİnternetSansürü, #internetimedokunma, #SansüreKarşı8ŞubattaTaksim, #SansürüTanımıyoruz etiketleriyle Twitter kullanıcıları eleştirilerini paylaştı. Türkiye’deki gazeteci örgütleri de yasayı eleştirdi: Basın Enstitüsü Derneği (IPI Türkiye), Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Basın Konseyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “tasarıyı Meclis’e ilet” çağrısında bulundu. İnternet Yayıncıları Derneği Genel Başkanı Tayfun Sırman da “AKP iktidarının Türkiye’ye yaşattığı utançlara bir yenisi daha eklendi.” derken özel hayatın gizliliğini koruma gerekçesiyle internetin TİB’in emrine tahsis edildiğini ifade etti. Uluslararası tepkiler: ‘Gül veto etmeli’ Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, hükümetin internet üzerindeki kontrolünü arttırmasını eleştirerek, ”bireysel Twitter profilleri” sansürüne benzer şekilde ”hedeflenmiş sansürü kolaylaştıracağını” ifade etti. İnsan hakları ve basın özgürlüğü kuruluşları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’de önceki gece Meclis tarafından kabul edilen yeni internet yasasını veto etmesi çağrısında bulundu. Çağrılardan biri, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HTW) Londra bürosundan yapıldı. Yazıda, ” Meclis bu maddeleri, üzerlerinde kapsamlı müzakere yapmadan veya uzmanlardan gereğince görüş almadan kabul etti” ifadelerine yer verildi. Yine bir Amerikan sivil toplum kuruluşu olan Gazetecileri Koruma Komitesi de (CPJ), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den bu yeni düzenlemeyi veto etmesini istedi. Bu tarz düzenlemelerin “demokratik bir toplumda yeri olmadığını” bildiren CPJ, “Erdoğan hükümetinin iç karartıcı basın özgürlüğü karnesi göz önüne alındığında bu yetkinin itidalli bir şekilde kullanılacağına inanmak güç” açıklamasını yaptı. AB, ABD: ‘Endişeliyiz, kaygılıyız’ Yasanın geçtiği günün ertesinde Avrupa Birliği temsilcileri; AB Komisyon Üyesi Füle, Sözcüsü Stano ve AP Başkanı Schultz, İnternete kısıtlamalar getiren yasa değişikliği hakkında endişelerini dile getirmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın bilgilendirme toplantısında sorulan bir soru üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen internet yasası hakkındaki düzenlemeyi takip ettiklerini, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) temsilcisinin dile getirdiği kaygıları paylaştıklarını belirtti. Sendika.Org
-
İnternet Yasakları İçin Yasalar
Yasa onaylanmadan Youtube’a sansür. Şubat 7, 2014 | Yeni internet yasası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından henüz onaylanmadan AKP'nin sansürü başladı. Hükümetten ilk sansür Youtube'a Yeni internet yasası henüz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmadan YouTube üzerindeki bazı videoları izlemek isteyen kullanıcılar, ‘hükümet şikayet etti’ mesajıyla karşılaşıyor. Meclis’ten geçen yeni internet yasası henüz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmadan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından internete sızdırılan telefon görüşme kayıtları, YouTube’da ‘hükümetin izin vermediği’ belirtilerek engellenmeye başlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘ın kızı Sümeyye Erdoğan’a ait olduğu belirtilen ses kaydını dinlemek isteyenler, “Bu içerik, hükümet tarafından yapılan yasal bir şikayet nedeniyle bu ülkenin alan adında kullanılamıyor” uyarısı ile karşılaşıyor. Üstelik bu uyarı internette yasaklı sitelere giriş yöntemi olarak kullanılan ‘DNS değişikliği’ yapılmış olsa bile kullanıcının karşısına çıkıyor.
-
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
Kusura bakma ama sadece demogoji yapiyorsun? Delilden kastin ne? Sana Yasami sunuyorum, sen daha nasil delil istiyorsun? SENIN DELILIN NEDIR? Bana kuran deme, delil GOSTEREREK YASAMDAN OLUR? O yuzden inan senin ile yazismanin hic bir anlami yok. O yuzden artik caba harcamayacagim. Yalniz beyinlerini iman ile muhurlemislerden de baska sey beklenmez zaten. Aslinda SIZLER SADECE HAYAL DUNYASINDA YASIYORSUNUZ, TA KI AKLINIZ BASINIZA GELENE KADAR. Benden bu kadar. Bu yazilanlari bes yasindaki cocuk bile anlardi. Cunku BEYNI HENUZ IMANLASMAMIS, TAP TAZE PIRIL PIRIL. O yuzden benden artik paso. Sen hayalindeki delillerini hem yasaminda hem de ruyanda gormeye devam edersin. Aslinda pek de IMAN EDENLER ICIN FARKETMEZ.
-
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
Kusura bakma ama bir arap bedevisinin nekrofilisini ve de pedofilisini GOZLER ONUNE SERMEK ona inanmak degil, onu "insanligin yuz karasi olarak" gostermektir. Uzaga gitmene gerek yok. Bak hergun Turkiye'de olanlara. Tecavuzu de, cocuk evliligini de, bir esden fazla evliligi de yapan inanirlar. "Allahuekber" sesleri ile elleri sopali ve sallamali olan, A.I.Korkmaz' i, ahlaksizca, insanlikdisi ve vicdan disi sekilde katleden onlar. O.Dogu'da birbirine iskence eden, olduren, insanoglu cigeri yiyen, tecavuz eden onlar. Teror estiren, sucu olmayan masum halki katleden onlar, kisaca BU DUNYAYI INSANLIK ADINA YASANMAZ HALE GETIREN ONLAR. Sen daha neyin ispatini istiyorsun. Eger bunlara gozunu yummak SIRF INANCIN VE IMANINA OLAN BIATTAN KAYNAKLANIYORSA, "sen once kendini bir degerlendir," derim. Butun bunlari INANCLILARA YAPTIRAN NEDIR, SENCE? Senin inancsiz dedigin kisiler ise bunlari yapmaz. Neden biliyor musun? Cunku BUTUN BUNLARIN INSANLIK DISI OLDUGUNU BILIRLER VE O YUZDEN DE INANCSIZ OLMUSLARDIR. Insan gibi yasayabilmek ve iliski kurabilmek icin.
-
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
Ahlak konusu sadece ETIGIN KONUSUDUR. Ne evrensel bir ahlak algisi ya da anlayisi vardir, ne de bir ahlak algi ve anlayisi topluma empoze edilebilir. Zaten bundan dolayidir ki, evrensel hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukler vardir. Yani KIMSE KIMSEYE KARISMADAN VE ZORLAMADAN KENDI DEGERINI KENDISI YASAYABILMELIDIR. Senin delillerin yokken, baskasindan delili nasil istesin? Ustelik ben sana yasam ve iliskiden bir suru delil gosterdim. Bir seyin TEMELI ETIK YA DA ONUN BIR KAVRAMI AHLAK DEGILDIR, BILIMSELLIK, BILISSELLIK, INSANSALLIK, EVRENSELLIK tir bu da BILGISEL OLARAK SAGLANIR. Iste diger tum degerler, bu temeldedir. Ahlak ta bu temeldedir.
-
İlkokul öğrencilerine hurafelerle dolu kitap!
İzmir Çiğli'de okullarda öğrencilere inanılmaz ifadeler içeren kitaplar dağıtıldı. İZMİR Çiğli Kaymakamlığı tarafından gerçekleştirilen ilköğretim öğrencilerine yönelik 81 İl 81 Kitap Projesi kapsamında, hurafelerle dolu kitaplar dağıtıldı. Kitaplarda, “Laiklik! Türk İslam medeniyetinin karşı karşıya kaldığı tehlikelerin en önemlisi bu bence! Atatürk’ün cumhurbaşkanı olmasından sonra başbakan olarak yönetimi ele alan İsmet İnönü, çok kurnaz bir siyasetçiydi. Kısa zamanda bütün ipleri ele almasını bildi” gibi çok tartışılacak ifadelere yer verilirken, ”Beyaz atlara binen melekler, İslam düşmanlarını birer birer öldürdüler” “Kediler mırıl mırıl Allah’a zikrediyor” şeklinde hurafeler de bulunuyor. CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, İzmir Çiğli’de öğrencilere dağıtılan kitapları ve içeriklerini Meclis gündemine taşıdı. CHP Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu yazılı soru önergesi şöyle: “Çiğli Kaymakamlığı tarafından gerçekleştirilen ilköğretim öğrencilerine yönelik 81 İl 81 Kitap Projesi kapsamında, hurafelerle dolu kitapların dağıtımı devam etmektedir. Kitaplarda yazan bazı ibarelere göre; EN BÜYÜK MASKE LAİKLİK ‘En büyük maske nedir sence? Laiklik! Türk İslam medeniyetinin karşı karşıya kaldığı tehlikelerin en önemlisi bu bence! Gizli yabancı güçler tarihte, ahlakta, dinde en büyük tahribi laiklik maskesi altında yapıyor.’ ‘Devlet ilahi irade üzerine kuruludur. Allah yolunda savaşmak demek, ancak Allah’ın koyduğu kurallar çerçevesinde savaş kararı alınabilir. Yeni bu ölçüler içerisinde bir suçluyu öldürmek mümkün olabilir.’ İNÖNÜ ÇOK KURNAZ BİR SİYASETÇİYDİ ‘Atatürk’ün cumhurbaşkanı olmasından sonra başbakan olarak yönetimi ele alan İnönü, çok kurnaz bir siyasetçiydi. Kısa zamanda bütün ipleri ele almasını bildi. İsmet İnönü, Türk İslam medeniyetinin bütün kurumlarını ve kavramlarını toptan inkâr eden bir fikir sahibiydi. 1950’ye kadar sürekli hale getirdiği iktidarı döneminde, milli ve manevi değerleri yok etmek için çalıştı.’ ‘CHP seçimi valilerin ve polisin yardımı sayesinde kazanabilmişti. Atatürk, cumhuriyeti bir diktatörün eline bırakmak istemiyordu. Atatürk’ün ölümünden sonra Milli Şef, şimdi de Atatürk’ün bütün hatıralarını silecekti. Kendi heykellerini yaptırmış, pullardan ve paradan Atatürk’ün resimlerini kaldırmıştı.’ ‘Ehlisünnet geleneğinde takiye yoktur. Biz cumhuriyet ve demokrasiyi gerçek manasıyla seviyoruz. Ancak laiklik adına milleti kuşatma altına alan gizli güçlerin takiye yaptıkları ve dine karşı temelden düşman oldukları şüphesini taşıyoruz.’ CARİYELERİN SAHİBİ PADİŞAHTIR ‘Sonuçta cariyeler köle statüsündedir. Sahipleri padişahtır. Padişah isterse onlarla karıkoca hayatı yaşayabilir. Çünkü köle, İslam hukukuna göre maldan sayılır. Mal sahibi malını dilediği gibi kullanma hakkına sahiptir. Padişahlar, hür ya da köle İslam hukukuna göre aynı anda sadece dört kadına nikâh kıyabilir üzerine cariye de alabilirdi.’ ‘Zaman cemaat zamanıdır… Bu ses hayatını milletin hayatı için feda eden İmam Bediüzzaman’dan başkası değildi…’ ‘Nur talebeleri adıyla anılan fikir akımı, binlerce mahkemede Türk İslam medeniyetini savundular.’ ‘Binlerce avukat, kâtip, mübaşir, milyonlarca insan, Nur Risalileri denilen eserleri okudu. İslam medeniyetinin yüceliğine inandı. İmanını kurtardı. İnkâr fırtınası dindi.’ KEDİLER MIRIL MIRIL ALLAHA ZİKREDİYOR ‘Furkan bir gün yeni arkadaşına kedileri neden sevdiğini sordu. Çünkü oğlum, onlar mırıl mırıl Allah’a zikrediyorlar.’ ‘Şerbetçi dede, Hasan’ı fark edince afiyetle böreğini yiyen zayıf bir kediyi gösterip sordu: Duyuyor musun? Neyi? dedi Hasan. Zikrini. Ne zikri? Şerbetçi dede, Hasan’ın yüzüne baktı. Ya rahim, ya rahim diyorlar kulağını yaklaştır da dinle dedi.’ ‘İbrahim öğretmen Abdullah’a döndü, ‘Peki ya dünyamız Abdullah? Sence uzay boşluğunda kendi kendine mi duruyor? Böyle bir güç ki, yıldızları, gezegenleri, galaksileri bir arada tutuyor, güneşe ışık, aya parlaklık veriyor. Dünyamızın havada durmasını o sağlıyor. Bu kitapları seneler önce Bediüzzaman Said Nursi isimli bir alim yazmış.’ Çocukların aklına süper bir fikir geldi. Bu yaz tatilde hep beraber Nur Dede Kampı yapalım mı?’ ‘Beyaz atlara binen melekler, İslam düşmanlarını birer birer öldürdüler. İnkârcıların kalplerine korku salacağım. Vurun boyunlarına. Doğrayın parmaklarını!’ gibi akla hayale gelmeyecek iddialar ve ithamlar bulunmaktadır. - Yukarıda bahsedilen iddialar doğru mudur? - Eğer doğru ise, ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik olarak hazırlanan bu projenin amacı nedir? - Projenin kaynağı nedir? - Laiklik ilkesinin bir maske olarak lanse edilmesi ne anlama gelmektedir? - İsmet İnönü hakkında yazılan ‘çok kurnaz bir siyasetçiydi. Kısa zamanda bütün ipleri ele almasını bildi. İsmet İnönü, Türk İslam medeniyetinin bütün kurumlarını ve kavramlarını toptan inkâr eden bir fikir sahibiydi. 1950’ye kadar sürekli hale getirdiği iktidarı döneminde, milli ve manevi değerleri yok etmek için çalıştı’ cümleleri ile verilmek istenen mesaj nedir? - ‘Beyaz atlara binen melekler, İslam düşmanlarını birer birer öldürdüler. İnkârcıların kalplerine korku salacağım. Vurun boyunlarına. Doğrayın parmaklarını’ ifadeleri ile yapılmak istenen gencecik çocuklarımıza şiddet duygusunu öğrenmek midir?” Sozcu Gazetesi
-
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
Dedim ya algilayamadigin hep ayni seyleri tekrarlama olarak gozlem veriyor. Ayrica ben ateizmden bahsetmedim ki! Bizim din ile de, ianc ile de, fizik otesi ile de KISACA AKILCILIGIN SOMUTA INDIRGENEMEMIS TUM DEGERLERI ILE DE bir isimiz yok. Yukaridakilerin sadece insanoglu yasam ve iliskisi adina nasil bir sosyo-psikolojik sorun oldugunu ortaya koymaktan baska bir ise yaramadigini ve ustelik insanliga KENDI ELIYLE VERDIGI EN BUYUK ZARARLARI ACTIGINI yeri geldikce her konu ve kavramda aciklamaya calisiyoruz. Ispat ile ilgili sen baskalarini birakta, senin hic ispatin yok. Cunku ISPAT YAZI ILE DEGIL, GORSEL OLARAK ORTAYA KONUR. Senden henuz boyle bir sey de goremedik. Ustelik tam aksilerini sana acikladigimiz ve gosterdigimiz halde.