Johnydoe tarafından postalanan herşey
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
yoksun! seni geri getirebilmek için pişmanlıklar yazabilirim ya sonra? hangi bahaneye yokluğunu sığdırabilirim? içimdeki hayvandan korumaya çalıştıkça seni inadına o hayvanı merak ettin ben sana dokunmaya kıyamazken ateşime atın kendini... ben seni tutmaya çalıştıkça sen ellerimi tuttun üzülme diye gömerken içime şehvetimi daha çok istedin beni! beni affet! bu kadar çok istediğim için seni, beni affet! sensiz uyuyamadım...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
böyle olsa ya hayat, alkol güdümünde kolay olsa umursamamak... yeterince alkol verirsen bana, gösterdiğin her kadına aşık olabilirim! özümde iyi biri değilim ben, adamlıktan bahsetme bana! götüm sıkışınca aslımı bile inkar ederim! bitirmeyi bile beceremiyorum yeniliyorum hırsıma erkek olmak bu değil ama bazen bende öyle hisetmek istiyorum... belkide oynadığım en zor roldü, kendim... aradığın zaman açmamak telefonu, yazdığın zaman görmezden gelmek. yapam gerekenler, istediklerim değil nereye kadar tutabilirdim ki? tanrım! bazen insan olduğumu unuttuğunu düşünüyorum... yoksa bu kadar zorlamazdın beni! başardım işte! beni istemediğini söylettim sana... kurtuldum sorumluluğundan bir ayrılığın daha... yoruldum çok sevmekten çok güçlü olmaktan her sevdanın geride bırakılanı olmaktan... üstesinden gelebilrim diye mi üzerime yüklüyorsun ağrıları yazıp daha iyi bir şair olayım diye mi esirgiyorsun şefkatini... unuttunmu tanrım? insanım bende gücünü denemek için, neden ben kullanıyorsun?
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bir keman sesi yayılı kanatlarını çırptıkça, simsiyah bir gece kadar ağır çöker üzerime notaların sahipsiz rüyalar kadar gizledik ne varsa suçüstü yakalansak inkar ederdik birbirimizi tanıdığımızı gözlerinin içindeki şehirlerin bilmediği sokaklarına bakan bir evin penceresinde açıyorum gözlerimi varlığım canını yakıyor yokluğumda nefesin daralıyor... bir cevabı olmayan soruların altında yarım bırakıyoruz şiirlerimizi mutlu son olmayacak diye belki de en güzel yerinde mısraların durup durup kendimizi tekrar ediyoruz...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
sanki bir fırtına dinmişte, kıyıya vurmuşum, anla öyle yorgunum öyle vazgeçmiş... ayağa kaldırmaya çalışma beni, bir sigara daha ver, bırak artık zorlamayı birşey olmamış gibi yapmak bu kadar zor mu? ucuz sigaralar gibiydi mutluluklarımız, sürekli içimize çekmeden durursak, sönüveriyordu kültabaklarında... ne zaman bir keşke yaksam aklımda, bir kadeh daha dolduruyorum, öyle ağırki olduramadıklarını unutmaya çalışmak... sen hiç birini, ona kızamayacak kadar çok sevdin mi? sen hiç birini, geri dönmeyeceğini bile bile bekledin mi? beklemişsin... büyütmüş seni bu sevda koynunda, acıya bağışıklığın ondan, bu yüzden ne zaman bir şiir okusan bir sigara daha yakman...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
seninle seviştikten sonra, çırılçıplak uzanıp yanında nefes alıp verdiğinde göğüs kafesinin hareketini izleyebilmek isterdim... sen konuşurken, dudaklarının hareketlerini ezberlemek... bir gün ayrılırsak telefonun bir ucunda söylediğin her sözde öptüğüm şekli bilmek bazen senle konusurken derin bir iç çekiyorum, nedensiz... sanıyorum astın yüzünü... ne zaman büyüdüm ben? kadınım diyorum artık, kız çocuklarına... tüm o günün karmaşasından sonra, sular durulur, rüzgar diner... akşamın düş yorgunu kızıl ışıkları vurur yüzüne... sadece bırakırsın. olacak ne varsa olsun diye... şehrine uzaktan bakarsın gece koynuna alır seni hatırlayıp üzülme diye yalnız olduğunu... seni anlat bana. nelerden korkarsın en çok? neleri seversin. ne zaman dalar gözlerin, ne zaman, içini çekersin, sesin kırılır, ses edemezsin nasıl gülümsetebilirim seni, nerenden öpersem en çok, aklın karışır... hayalime ne kadarını sığdırabilirim, olmasını istediklerinin.. kadınım... pembe ayakkabıların, küçücük ayaklarında, gamzelerinle, ince bir çizgi gibi gözlerinle, ve dudakların, yazmaya kıyamadığım... öpsem diyorum ya bazen, tüm cesaretimle, titremeden, tadını damağımda hissedince bir erkek gibi doyamazsam... yorulursam bir gün, sen bırakmazsın d'mi? ben bıraksam bile... değişmedi hiçbirşey... öpülmek yaramadı kurbağaya... ne prenses buldu umduğunu, ne kurbağa kurtuldu...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
huzur nedir dedin? sesinde dedim... ya özlemek? kokunda dedim... sevmek? söylersem gidecek misin?
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
naif bir gülümseme dudaklarında, dokunlası teninde yangınlar başlamış ç aresizlik ertelenmiş bilimez zamanlara masal bu ya gerçek sanılmış... tadın damağımda kalmış mutluluk yayılmış damarlarımda alışkın değilim ya rüyadayım sanılmış...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
uğrumuzda ölümü göze alanları, boşluğunu bizimle dolduranlar için üzdük... kalbimizi sikim! bizi yara bandı yapanlar için, bizsiz yaşamayı umursamayanları üzdük... geçmişimizi sikiim! bizimle bir geleceği yoksa, hayal kurmayı bırakanları, bizi masasına meze yapanlar için üzdük... girdiğimiz yolu sikiim! bizi sevdiğini söyleyip götümüzü kaldıranları, bizi kullanıp atacağını bildiğimiz halde inanmak istemediklerimiz için üzdük ruhumuzu sikiim! bizden gelecek bir mesaj için gecelerce uykusuz kalan kız çocuklarını üzdük bizi arada bir sikine takacak kadınlar için vicdanımızı sikim! işin özeti hakediyoruz be kardeşim! değmeyecek kadınlar için harcıyorken kendimizi götümüzden sikilmeyi!
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
demir kilisenin beyazına boyanmış düşlerim, yıllar önce işlediğim her günah bir bir çıkıyor şimdi parmaklarım arasından bu itiraflar hafifletmeye yetermi? kırılmış kalemi ruhumun çekeceği ceza iyi halimden düşer mi? sırrına eremediklerim aklımı kemiriyor bildiklerim şizofren bir delinin güncesi her insan biraz delidir derler, benimki kaçıklığın everesti! sevdanın iklimi olurmu? çaresizlik üşüşür gözlerime hangi yana baksam sensizlik bakarım hangi yan? yatsam üzerine sabah senle uyanırım? yatacak yeri yok bu isyanların durup durup kendimi kanatmalarım senin beni istediğin kadar çok isteyemiyorsam seni benim yorgunluğum bağışla ne baharı yaşadım ben ne geceyi sadece yazdım uzak durup korkup önce seni bıraktım kaçarken...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
sen benim için 450 kilometre yol gelmeyi göze almışken, ben senin için bir satır yazmaya cesaret edemedim... bağışlayabilir misin beni? sen benim için göze almışken kaybetmeyi senelerini, ben bir gecemi seni düşünerek geçirmedim, hala bekleyebilirmisin beni? sen benim için törpülerken en çılgın isteklerini, ben senin için, en küçük zevklerimden vazgeçmedim hala düşünüyormusun beni? sen beni isterken kendine ihanet ediyorken, ben içimdeki uçurumlardan atıyordum kendimi söyle sevgili bu adam için peşinden atlamaya değermi sen bana uyurken şimdi ben sana yazıyorum sana yazmadığım her kelime için, affedeblirmisin beni?
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
hayatımda yalnızca konuştuğum kadınlarda oldu, yalnızca seviştiğim kadınlarda... ama saatlerce konuşup, sonrasında sevişebildiğim kadınlar, o kadar az oldular ki... seni kıskanmamı isteme benden, ayarım yok benim, ne sevmeyi bilirim doğru düzgün, ne kıskanmayı... bir sözüm yıkar geçer seni... çocuk sesinle yazılıyorsun ya bana ürkek kararsız, sesimin tonunda alınıyorsun, kalemimin titremesinden, susma diyorsun ya, susma birşeyler söyle, ne olursa... saçmala diyorsun bazen, yeterki susma! dedikçe, boğazımda düğümleniyor sustuklarım, kıyamıyorum sana konuştukça bağlanacaksın bana, konuştukça bağlanacaksın bana, konuştukça için ısınacak, iyileşeceksin belki de, yaralarına beni saracaksın bir parçan olacağım benimle nefes almaya başlayacaksın, yoruldum dediğin yerden tutup ayağa kaldıracağım seni kendi başına yaşamayı öğreteceğim sosyalizmin din üzerindeki etkilerini sorgulayıp, insanların bencilllikleriyle yüzleşeceğiz ütopik bir dünya hayal edip, sen bir köy okulunda çocuklarını seveceksin, ben eski model daktilomla yazmaya devam edeceğim sustuklarımı... odun sobasıyla ısınıp geceleri, mum ışığında sevişeceğiz teknolojinin tüm nimetlerinden uzakta çalan telefonlardan, aptal kutularından uzak sarılıp battaniyelerimize çırılçıplak çıkacağız gecenin yarısı kar içinde titreye titreye kahkahalar atıp inanacağız gerçek mucizelere
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
özledim.. aklına girip baştan çıkartabilmeyi seni beni istediğini söylediğin anda baska bir dünyaya açıp gözlerimi tenini tenimde hissetmeyi seni istiyorum... nasıl oluyor diye sorma bana, seni istiyorum, neden diye sorma bana seni istiyorum kalbim avuçlarında... seni istiyorum bir cocuk bırakamaz ya annesinin elini kör kalabalıkta seni istiyorum büyüdüm koca adam oldum ya uyuyamıyorum sana dokunmayınca... seni istiyorum kiminle seviştiğin umurumda değil kimi istediğin anla öyle istiyorum öyle gel ki bana vazgeçemiyeyim... seni istiyorum ayrılsın bir vapur iskeleden yetişemiyeyim ankaraya kar yağsın ayazında kalayım anla öye istiyorum sen ört çıplak bedenimi... seni istiyorum rüyaysa bu uyanmak istemiyorum hayalse başka düş kurmak istemiyorum istiyorum al beni...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ne kadar daha idare edecek bu buruk tad damağımdaki daha ne kadar savrulup rüzgarında bir fırtınanın sıradan günlere paylaştıracağım içimden hiç geçmeyenleri ne çok yalnızım dimi? öptüğüm dokunduğum her kadın biraz daha uzaklaşıyor benden ben seni istedikçe uzağına düşüyorum... tutmak istedikçe acemice elim ayağıma dolaşmış, yetişememiş saatinde hiç bir buluşmaya öyle mahçup, konuşamamış kabullenip yenilgiyi toplama kampına giden bir yahudi gibi başı önünde elinde çaresizlik... sımsıkı yapışmış tutacak kimsem yok diye değil sen yoksun diye öğrenmek çaresizliği hemde en zor dersiyle suratıma çarpılmış, acemi bir ressamın elinden çıkmış gülümsemem sırrına aklım ermemiş gelsin dediğim beni ciddiye almamış, beni isteyen tenimde söndürmüş sigaralarını gıkım çıkmamış... bir kaos bu, girdabında dibe çekilirken ne çok keşke öldürdüm ben yokluğunda ne çok olsaydın'lara kalem kırdım.... şehrim istanbul kalbim ankara sıkışıp kaldım hayalinle, başka bir kadın arasında.... şimdi uyuyorsun ya, kızdın bana biliyorum bırakıp onu sana gelmediğim için... yeni bir hüzün ektim içine hasadın isyan olacak... özür dilerim herşey çok sevmekten... kıskandım seni çıldırasıya bekledim inanmadım çünkü senin gibi bir kadının kadınım olacağına! oysa nasıl da sevişirdin benimle yazdığım her kelime teninde başka bir fırtına yetmedi sesini duymak istedim... gerçek ol istedim... şimdi uyuyorsun ya uyu nolur... uğrunda uykusuz kalınacak bir adam değilim ben...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
sonra maviye boyanır gecenin siyahları karamsarlık bulutları dagılır bir kız cocugunun hayaliyle sarılır olmayacakların kırıkları küllenen bir ateşi yeniden alevlendirir insan yeni baştan baslamayı göze alır sonra umut sonra mavi inadına kaçarken yakalanır çok mu geç kaldım, çok mu erteledim seviyorum demeyi şimdi elimde avucumda bir isyankarlık beni nasıl kandırdın? gönüllü değilmiydim bunun için? kendi uydurdugum yalanlara inanıyorsam şimdi aklıma düşen kim? sanki az önce ayrılmamışım gibi nasılda özlemek bu? tenimdeki kokun gitmesin diye kendime bile sarılamıyorken... ihtiyarladıgım yerlerimden öp beni sana genç bir beden sunamadıysam bu benim hatam bilseydim geleceğini saklamazmıydım sanıyorsun başka dudaklardan... bilmek öyle hoşuma gidiyorki benim için yandığını, beni istediğini duymak aklımı başımdan alırken bağışla beni bu kadar ihmal ettiğim için seni... nasılda hazırdın nasıl da bekliyordun beni seni istemediğimi söyledigim halde nasıl da kabullenmiştin bir aşkın çaresizligini... öpüyorken dudaklarımı içine çekiyorken kanına karıştırıyorken beni umrunda değildi belki öyle istedin beni başka kadınlarla avutuyorken kendimi... öğrenilmiş bir çaresizlikti bizimki kaybetmeyi kabul etmiş kazanırsak yanlışlıkla üstünde durmayıp geçer nasıl olsa dediğimiz... teninin kokusuyla sarhoş oluyorum içine girip ıslaklığınla anlatamıyorum kelimelerim yetmiyor uçmak diyorum ya sen bana dokunduktan sonra aklımı yerinde tutamıyorum.. affet beni... senden önce yasadıklarım için... bilseydim geleceğini, saklamazmıydım başka kadınlara yazdıgım kelimelerimi... öp beni.... içinde olduğum her anı, bana bağışla... beni istiyorsun ya seninim, beni bırakma...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
biz sikimizin derdinde, çakma filozoflar gibi kıçımızdan sözler uydururken, insanlar soğukta yatacak yer arıyor! dinle! rüyalarım hergün aynı olmayacak... bir süre öncesine kadar, her istediğimde sevişip, sorumluluk almayacağım bir kadınım olmasını istediğimi sanıyordum... yanlış alarmmış! yalnızlık insanın ruhundaysa, bir başka tende ateşini söndürmek, bir boka yaramıyormuş! eee şimdi ne yapıcaz diye sorma bana! sormayalım, belki geçer zamanla...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
dokunsan ağlarım diye mi? dokunmuyorsun hala... başımın altına değilde, yanıma alıp yastığımı uyumaya çalışmak... yalnızlık böyle bir şey mi? aklından çıkaramadan, yokmuş gibi davranmak... düşünmekten kaçabiliyorsun ama, yorulmayacakmısın hiç? ömrün boyu koşmaktan? tuhaf biliyor musun? bir gün o seni terketip gittiğinde, sen beni terkettikten sonra yazdıklarımı okuyup teselli arayacaksın... çıkarken çöpleri atar mısın? diyebileceğimiz biri olmayacak mesela, bundan sonra... hazırlanıp kapının önüne bırakılmış bir bavul, bu kadar mı hüzünle batar insanın yüreğine? mesela 22:44 bir daha hic bir gece bu dakika, bu odada yaşanmayacak.... mesela bundan sonra hicbir akşam, kapıdan girişini göremeyeceğim... nası kurtuluyorum biliyormusun? bir bir bırakıyorum üzerimden ağır gelenleri yazdığım her satırda biraz daha uzaklaşıyorum senden biraz daha nefes alıyorum... hayata döndürüyor başka dudaklar öptükçe dudaklarımdan...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
belki meşguldur... belki çok yorgundur, uyuya kalmıştır... belki de artık sikinde bile değilsindir! işte böyle olur zamanla... beni bırakma diyenleri bırakmazsın, onlar seni bırakır, farkına bile varamazsın... bazen bırakırsın bazen vazgeçersin bazen zorlamaktan yorulursun bazen kabullenirsin bazen duymak istemezsin gerçeği en son yalana inanırsın. eğer biraz olsun önemsiyorsan, susmama izin vermezsin, konuşmama kızmak yerine... pardon! unutmuşum... sikinde bile değildim... çok pardon!! dilek taşlarına kaldıysa işimiz, isyankarlığımız için hangi tanrı kızabilir ki bize? biliyorum orada olduğunu ve okuduğunu... ama pardon! sikinde bile değildim, değil mi? buna da eyvallah... nasıl olsa bir gün canın istediğinde gelip, sesleneceksin.. ve ben hazır olacağım.. biliyorsun.. bu yüzden, kaybetmek istemiyorsun beni... bazen anlayamıyorum kendimi ben seçmemişmiydim bunu? şimdi neden bu yırtınmalar? beklemeliyim sıramı bir efendi gibi...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bazen yanında olsaydım diye düşünüyorum nasıl olurdu? gecenin yarısı yatağında olmak uyanıp sana dokunmak... sarılıp saçlarını koklamak bazen yanında olsaydım diye düşünüyorum uyandırıp seni defalarca sevişirdik uykulu gözlerinden öper terlemiş tenine dokunurdum.. bazen yanında olsaydım diye düşünüyorum üşümezdin belki bu kadar sarıldıkça ben uykuya daldıktan hemen sonra sıçramazdın... tutup ellerimden korkmazdın belki yanında olduğumu bilince seni gelip alacağını düşündüğün canavarlardan başını göğsüme gömüp bir çocuk gibi içini çekerdin...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
bir keman telinin en ince yerinden kopması gibi çarpılmak istiyorum, esmer tenli bir kız çocuğuna... durup nefes almak istiyorum kaçırdığım otobüslerin peşinden koşmaktan yoruldum. ağlamak istiyorum ve aynı zamanda kahkahalar atmak.. bu kader kurgusundan yoruldum. isyan etmek ve inkar edilmek istiyorum yüklendiğim misyonu taşımaktan yoruldum. ışıkları kapatıp uyumak istiyorum bir kara kalem çalışmasına aşık olmaktan yoruldum. ben kırmızı bir gökyüzü istiyordum senin geri gelmelerinden korkuyorum... mümkünse bir deniz fenerine hapset beni ve ışıklarımı kapamalısın ki senin kayalıklarımda parçalandığını duymamalıyım... seni arayamamak çaresizliğim sessiz telefonlardan yoruldum hepsinin bir adı vardı en güzeli seninkiydi o günden beri okumuyorum...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
nasıl diyebilrsin ki? nasıl anlatabilrsin? seni seviyorum diyen bir kadına, ben sevemiyorum'u... uzak dur benden! hem kötüyüm hem çirkin, hayallerim yok benim, kabuslarımla yaşıyorum, sözlerim güzel, sustuklarım ağır gelir sana! uzak dur benden! karanlığım seni de boğacak biliyorum yorulacaksın bir gün. bu yalnızlık aklını kaçırtacak... ne buldun ki bende bu kadar? ne görüyorsun bana bakınca? senin aşk diye inandığın, benim başıbozukluğumdan başka birşey değil! umursamazlığımı seviyorsun benim, seni arayıp sormamamı... kafanın içinde büyütüp duruyorsun, kendin yazıp kendin oynuyorsun bu tiyatral sahneleri benim yüzümü hayal edip benim tenime dokunuyorsun... kadınlarım var benim... şiirlerim var... daha çok yazılacak... dayanamazsın, yazdığım her kelimenin, kime ait olduğunu düşünürken... biliyorum, seni uzaklaştırmaya çalıştıkça kendimden, daha çok sokuluyorsun... seni korudukça kendimden, daha çok tutuluyorsun bana... benim olmayı bu kadar çok mu istiyorsun? senin olmayacağımı bile bile...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ve sevişmek... teninde söndürmek yangınlarımı... içinde olmak varken şimdi, öyle zor ki, bir yabancı gibi, hayalini kurmak... ve sevişmek... aklın almaz, dilin damağın kurur, nefesin yetmez göğsüne, kalbin sıkışır, ateşin sığmaz bedenine, parmaklarımı yakar dokunsam... ve sevişmek... dayayıp ağzımı kadınlığına, yorulana dek, içime çekmek... dayanabilirmisin buna? cenneti hissederken kasıklarında... ve sevişmek... teninin rengine boyamak gökyüzünü, teninin kokusuna baharı, teninin kıvrımları, haritanın yırtılan yeri, kaybet beni... ve sevişmek... alışılırmı buna? zamanla sıradanlaşır mı öpmek dudaklarını? farkın kalmazmı diğer kadınlardan? sabah uyandığımda... ve sevişmek... çırılçıplak, ter içinde, nefes nefese, kapılmak rüzgarına, bir öğrenci evinde belki, yakalanmak korkusuyla... ve sevişmek... tutulasıca bir sevdanın koynunda, öp beni, al içine... bırakma, sar bacaklarını titremelerime... beni bırakma... seviş benimle... ayrı geçen günlerin acısını çıkar! ısır dudaklarımı, sırtımda tırnak izlerinle, imzanı bırak geceme, gözlerini, gözlerime... öp beni, daha önce hiçbir adamı öpmediğin gibi öp beni daha önce hiç öpülmemiş gibi öp beni daha önce hiç kadın olmamışsın gibi... iste beni! utancından kızarsın yanakların, günahların benim... ayıp sözleri fısılda kulağıma, sustukların, aklımda... bırak kendini! dokun, her yalnız gecende kendine dokunduğun gibi affet beni, bu kadar çok istediğim için seni...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
yine alıp oltamı ineceğim aynı sahile, aynı denizin mavisinde, kaybolacağım... kaybolan, aynı adam olmasada, senden sonra... hadi git! senin içindeyim, kalma! git... olmaz ya, ya okursan diye, aklıma gelen herşeyi yazıyorum buraya... olmaz ya, ya olursan? hadi git! senin için deyip kalma, git! her yolcuya bir durak, her yalancıya bir inanan, her kırgına tanıdık, her vazgeçtiğimde, beni yakalarımdan tutup sarsan...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
biten bir ilişkinin ardından, neden hala o iyimi diye düşünüyorum? sahiplenmek böyle birşey mi? uyurken üstü açılırsa, kim örtmek için olacak yanında? ayrılmış olabiliriz ama, üşümeyi haketmiyor bunun için, uykusunda... anlaşarak ayrıldık... eşyalar onda kaldı, anılar bende... unutmak onda, hatırlayıp yanmak bende... kimi kandırıyoruz aslında? bu sözler hangi yaraya pansuman olur? kangren diye bir gercek var kesip atmadıkça, yayılacak... herşeyi unut şimdi, beni düşün! bunu bilmek hoşuma gidiyor çünkü....
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
tahmin edilebilir olman bir sorun olabilirdi, tahmin edebilen yalnızca ben olmasaydım eğer... susmam gerek... konuşursam ateşi körüklemekten başka bir işe yaramayacak bu! söndürmek istemeyeceğim bir yangın, hangimizi daha çok yakar? daha çok sigara söndürtür bu yalnızlık! uyu dediğin için teşekkür ederim... daha önce kimse bu kadar düşünmemişti beni... duygusal patlamalardan yorgun, ama bağımlısı... kanatana kadar kaşımak tatlı gelir ya o yarayı... tam olarak onu yapıyorum şu an! burada olmasaydım, daha iyi ne yapardım diye soruyorum kendime... siktiret diyorum sonra, böyle iyi... tarihe not düşüyorum... neyin tarihine diye sorma... sen okuyacaksın ya, aklına giriyorum... uyu şimdi... seni çözümlemekten bu kadar uzak, seni düşünmeye bu kadar yakın, yazdığın her kelime aklımda.. kontrolsüzlüğüm için bağışla beni... öyle güzelki aslında, senin kendi halinde sen gibi oluşun... dokunsam değişeceksin biliyorum, ama sen böyle öyle güzelsin ki... duvarlarının etrafında dönüp durmak... yanına gelebilirim yanında olmak kendimi böyle iyi hissettirebilir mi? platonik bir sevdaya taşıyorum hayallerimi, umursamayabilrsin ama okuyacaksın, belki başka birine yazdığımı düşünüp gülümseyeceksin... uyu şimdi... uyanınca, burada olacağım... beni okumak için gelmeyeceksin biliyorum, ama okuduğun ben olacağım... ben buraya bir iyi geceler bırakıyorum, ve bir günaydın... üstüne alınmasan da kimsenin üzerinde iyi durmayacak, sende olduğu kadar...
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
ben gittikten sonra, sular kesikken uyuduğunda, kim kalkıp kontrol edecek? açık kalmış mı diye, muslukları... o bavulu satın alırken, yalnızca tatile giderken ihtiyacım olur sanmıştım... aklımdan geçmezdi bir gün ayrılırken, anılarımı sığdırmaya çalışacağım... ne çok gereksizlikler toplamışız birlikteliğimizde. çoğunun ambalajı açılmamış, bir defa izlenmemiş romantik filmler... iki kişilik koltuklar, büyük ekran televizyon, yüksek çözünürlülüklü dijital kanallar, üzerinde bir defa olsun birlikte yemek yenmemiş masalar, büyük balkonlu bir ev... yalnızlık taşıdık biz... birlikte olmaya başladığımız ilk günden beri içimizi kırıp döktük... tabakları, bardakları duvara fırlatıp parçalamak yerine... öfkemizi de içimizde tuttuk, sevgimizi de... çok mu düşündük? çok mu hesap yaptık... ya şimdi? nasıl paylaştıracağız aramızda, yaşadıklarımızı.. hangimizde kalacak mutlu anılar? hangimiz üstlenecek kayıpların ağırlığını? bundan sonra daha mı mutlu olacağız? unutmak hangimize düştü? yalnız uyumak hangimize daha çok koyacak? ya uyanmak? bilirken mutfaktan sesler gelmeyeceğini... kızgınlıklarımız olmayacak artık birbirimize dair, ne kadarını karşılar bu? bundan sonra senle yaşanamayacak, güzelliklerin.... kim uyanıp geceleri, nefes alıyormusun diye meraklanacak, üzerini örterken uyanma diye kendi üzerini açacak... ne kadar içmek gerekecek bundan sonra? cevabı ağır gelen sorulardan kaçmak için... ne kadar daha yorulmak hayatın telaşında, senin içinde olduğun planlar yapmamak bundan sonra... son bir iyilik istiyorum senden... adil bir paylaşım olsun, ikimizde bundan sonra, yaşamamız için gerekenleri alalım. 'unutabilmek' bende kalsın diğer her şey sende...