seREnaDE tarafından postalanan herşey
-
bügün neye çok üzüldün,yada kızdın?
hiçbirşeye üzülmedim ve kızmadım....
-
Media Forum Cafe
yaw ne kahvesi....dişiiiiiiiiiiiiiiiimmmmmm ben zehir aliiim bari
-
Media Forum Cafe
çiçek bahçesi gibi olmuşsunn..çok güzel
-
Media Forum Cafe
şimdiki acıya razıyım ben aman almiimm...cani şey nolcak
-
aldatılsanız ne yapardınız ?
yasık sadece ona acırım...yolun açık olsun derim
-
Media Forum Cafe
ya bu cafede alkollu bişiler bulunur mu,yanlış anlaşılmasın dişime koycam da
-
İçindeki nakaratı yaz...
- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
seREnaDE şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımamannn allah bozmasınn.Amiiin- Günün Sözü
Şerefle Bitirilmesi gereken en ağır görev "HAYATTIR" Bu nedenle; Bir lokma ekmek için şerefini ayaklar altına almaya, Bir anlık zevk için namusunu lekelemeye, Bir zamanlık mevkii için ayak öpmeye, Günlük menfaatin için faziletini karartmaya "DEĞMEZ"- GÜNÜN ŞİİRİ
Susuştu Yüzün bir ufukta bitiyor yüzün ve başka bir gökyüzü başlıyor komşu ellerle sarmalanıyorsun yanıyorsun... ne kadar övülsen az avazım çıktığı kadar susuyorum ismindeki sesli harfleri mayınlı bir gülümsemeyle senin karasularında olmak üstünde ilkbahar bir entari; sanki yeniden eski bir öyküye başlamak... yüzündeki o billur akşam kahvaltısı sürgülerken özümü, ne kadarını sustuk konuştuklarımızın?... Yılmaz Erdoğan- İçindeki nakaratı yaz...
fırtınada gemim,aldanmışım yıkılıp savrulan dünyalarmışım- SEN BU FORUMUN......
sen bu forumun harika avatarlar seçenisin- SEN BU FORUMUN......
sen bu forumun nicki değişenisin- YurtseverCephe(02.01.06)
17 Mayıs 2006, Çarşamba Amerikan telaşı Forbes dergisi geçen hafta dünyanın en zenginleri listesini yayınladı. Küba Devlet Başkanı Fidel Castro bu listenin 7. sırasında gösterildi. Sahibi ABD Başkanı George W. Bush'un arkadaşı olan Forbes dergisi, her yıl yaptığı gibi bu yıl da dünyanın en zenginleri listesi yayınladı. Liste petrol zengini Arap ülkelerinin kral ve şeyhleriyle başlıyor. Dergi, bu topluluğun arasına onyıllardır dünyaya devrimciliğin yanı sıra tevazu dersi de veren Castro'yu nasıl eklediğini de yine kendisi yazmış: Buna göre sosyalist Küba'da devlet mülkiyetindeki bütün büyük işletmeler Devlet Başkanının kişisel mal varlığının içinde hesap edilmiştir! Ortada ahlaksızca bir yalan olduğu açıktır. Ancak yalanın bir mantığı da var. Kapitalizmin dergisi kapitalist ülkelerde devletin egemenlerin çiftliği olduğundan hareket etmiştir. Bir değerin, birikimin toplumun bütünü anlamında devlete ait olması, özel mülkiyetin gündelik, kişisel ihtiyaçlarla ilgili alanlarla sınırlanması... bunların kapitalizmin "aklına" aykırı. Ancak iddiayı değil ama olayı ciddiye alanlar arasında Castro da var. Fidel, Kübalı yöneticilerin deyimiyle kendisini değil, Küba devrimini, Latin Amerika'daki devrimci süreci, insanlığın etik değerlerini savunmak üzere televizyonda halkın ve dünyanın karşısına çıktı. İddialarını kanıtlasınlar hemen istifa edeyim, dedi. Küba'nın bütün olanaklarının eğitime, sağlığa, halkın mutluluğuna harcandığını anlattı. Ülkenin gelirlerini ve giderlerini ayrıntılarıyla açıkladı. Saldırıyı bir kez daha tersine çevirmesini bildi. Castro'ya kara çalma girişimiyle aynı günlerde ABD başka kararlar da aldı. Venezuela'ya yaptırım bunlardan biri. Yaptırım silah satışının durdurulması! Sanki Chavez'in devrimci yönetimi ülke savunması için ABD'ye bel bağlamış! Gerekçeler daha da hoş. Venezuela terörle mücadele alanında ABD'yle yeterince işbirliği yapmamış. Sanki Chavez Bush'u baş terörist ilan etmemiş! Bir diğer karar, Beyaz Rusya yetkililerine ABD'ye giriş yasağı! Sanki batının karşı-devrim girişimlerini daha yeni atlatan bu ülkede yöneticiler Beyaz Saray kapısında kuyruğa girmiş! Aslında tablo eğlenceli değil. ABD dünya egemenliğinde açılan delikler karşısında telaşlanmaktadır. Saçmalıklar telaş belirtisi. Ancak ABD aynı zamanda öfkelenmektedir. Öfkesini başı dik duran devrimcilerden ve artık kendisine direneceğini açıkça ilan edenlerden çıkaramayacağını bilmektedir. Türkiye bu iki kategoriye de girmiyor. Küba karşısında telaşlanan ABD öfkesini bizim gibi ülkelerden çıkaracaktır. Peki çözüm bu öfkeye boyun eğmekte midir, yoksa ülkemizin bulunduğu kategoriyi değiştirmekte mi?- DANIŞTAY'DA "TÜRBAN" DEHŞETİ... (Danıştay İkinci Dairesi üyelerini 'TÜRBANLI ÖĞRETMENE müdürlük yolunu kapatan karar yüzünden hedef aldığını' söyle..)
Danıştay 2'nci Dairesi'ne silahlı saldırı düzenleyen Alparslan Arslan, İstanbul Barosu'na 24760 sicil numarasıyla kayıtlı bir avukat. Aslan saldırının ardından Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulandı. Alparslan Arslan’ın hakkında bilgi veren polis yetkilileri, avukatın Bingöl’ün Kığı ilçesi Nacaklı Köyü’ne kayıtlı olduğunu ifade etti. Daha önce bir suç kaydı çıkmayan 29 yaşındaki avukatın, silaha ilişkin de bilgi vermediği bildirildi. Emniyet yetkilileri olayda kullanılan Glock marka silahla ilgili balistik incelemenin ilk çapta temiz çıktığını belirtilirken, "Detaylı inceleme sonucu daha önce başka bir suçta kullanılıp kullanılmadığı belirlenecek. Ancak ilk belirlemede bundan önce kullanılmamış 9 milimetre çapında seri atışa sahip Glock-19 modelli bir tabancadan 9 el ateş edildiği yönünde" dediler. Saldırgan Arslan'ın polise verdiği ilk ifadede türban yasağı nedeniyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi. Arslan'ın saldırıyı dün gerçekleştirmek istediği ancak "şartlar uygun olmadığı için" bugüne ertelediği bildirildi. Aslan Alpaslan'ın dün de aynı saatlerde Danıştay İkinci Daire Başkanlığı'na geldiği ve Başka Birden'in odasının kapısını zorladığı, görevlilerin polise haber vermesi üzerine burayı terkettiği öğrenildi. Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, Arslan'ın dünkü gelişinde keşif yaptığını belirtti. Hafta sonu Ankara’ya geldiği anlaşılan Arslan’ın ifade vermekten kaçındığı belirtildi. Danıştay 1. Daire Üyesi Osman Alpak, olaya ilişkin bilgi verirken, daha sonra saldırgan olduğunu öğrendiği kişiyle sabah asansörde birlikte çıktıklarını belirtti. Alpak, “Gayet şık giyimli, temiz, efendi bir görüntüsü vardı. Hatta ben, tetkik hakimi sandım. Niye selam vermedi diye de kendi kendime söylendim. Daha sonra saldırganın bu kişi olduğunu öğrendim” dedi. Danıştay 11. Daire Üyesi Ahmet Hamdi Ünlü de saldırganın merdivenlerden inerken 4. katta bir sekreterin “Ne oluyor” şeklindeki sorusuna, “Bir şey yok, bir gürültü var” karşılığını verdiğini aktardı. "ALLAH'IN ASKERİYİM" Arslan, saldırıdan önce 34 BE 0126 plakalı aracını Danıştay binasına 40 metre uzaklıkta Necatibey Caddesi'ne park etti. Danıştay binasındaki X-Ray cihazı kontrolünden avukat kimliğini göstererek geçen saldırgan, Üyelerin bulunduğu ek binaya yöneldi. 5'inci kattaki müzakere salonuna giren Arslan, "Allah'ın askeriyiz, elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek 11 el ateş etti. Tekbir getirerek dışarı çıkan saldırgan, binadaki güvenlik görevlisi polis tarafından etkisiz hale getirildi. Birden'in türbanlı öğretmene müdürlük yolunu kapatan Danıştay kararının altında imzası bulunuyordu. Görgü tanıkları, Alparlan Arslan'ın olayın ardından 'Allah-u ekber' ve 'Allah'ın gazabı üzerinizde olsun' şeklinde bağırdığını söyledi. OLAY YERİNDE 5 KOVAN BULUNDU Saldırgan, daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Gözaltında tutulduğu Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden Terörle Mücadele Şubesi'ne getirilen saldırganın üzerinden, İstanbul Barosu'na kayıtlı, 1977 Bingöl doğumlu “Alparslan Arslan” adına düzenlenmiş avukat kimliği çıktı. Glock marka silahın kullanıldığı saldırı sonrası, olay yerinde 5 adet mermi kovanı bulunduğu öğrenildi. ERBUĞA, KENDİSİNİ YERE ATARAK KURTULDU Saldırıda üye Kamuran Erbuğa'nın kendisini yere atarak, yara almadan kurtulduğu öğrenildi. Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Mustafa Yücel Özbilgin, Ayfer Özdemir ve Kamuran Erbuğa'dan oluşan beş kişilik heyet, sabah 09.30 sıralarında gündemindeki dosyaları görüşmek üzere Danıştay ek binasının 5. katında toplandı. Tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu da dosyalarını anlatmak üzere toplantıya katıldı. Saldırganın saat 09.45 sıralarında müzakere salonuna girerek ateş açtığı ve üyelerden Erbuğa'nın kendisini yere atarak saldırıdan kurtulduğu öğrenildi. Erbuğa'nın daha sonra saldırıyı Danıştay Başkanlığı'na bildirdiği belirtildi. Erbuğa, saldırıdan sonra “Saldırganın ateş ettiğini hatırlıyorum, başka bir şey söylediyse de ben duymadım, kendimi yere attım” diye konuştu. PEKER'İN AVUKATININ YANINDA ÇALIŞTI 1977 doğumlu Alparslan Arslan, Bingöl'ün Kığı ilçesine bağlı Nacaklı Köyü doğumlu. 1998'de Marmara Üniversitesi Hukuk Faültesi'nden mezun olan Arslan'ın bir süre Sedat Peker'in avukatı Hakkı Kurtuluş'un yanında çalıştığı bildirildi. Daha önce yanında 6 ay staj yaptığı Ahmet Kılınç isimli avukat, Alparslan Arslan'ı "dini bütün bir genç" olarak tanımladı. ARSLAN”IN HUKUK BÜROSUNDA ARAMA YAPILIYOR Alparslan Arslan'ın Kadıköy'de görev yaptığı hukuk bürosuna polis ekipleri geldi. Kadıköy Bahariye Caddesi Akar Apartmanı'ndaki Yeditepe Hukuk ve Danışmanlık Bürosu'na gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil ve resmi giysili polis memurları, tüm çağrılarına rağmen kapıyı açan olmayınca bina çevresinde önlem aldı. Büroya giriş ve çıkışı kontrol altına alan polisler, muhtemelen büroda kimsenin bulunmadığını, ancak gerekirse mahkeme kararıyla içeri girilebileceğini söylediler. DANIŞTAY BAŞKANI UYARMIŞTI Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu geçtiğimiz hafta Danıştay'ın 138'inci kuruluş yıldönümünü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, kimi kararlara karşı duyulan memnuniyetsizliğin, eleştiri ve yorum sınırlarını aştığını söylemiş ve karara katılan yargı mensuplarının kişisel bilgi ve fotoğraflarına gazete sayfalarında yer verilmek suretiyle 'yıpratma, hatta hedef gösterme' girişimine dönüştürüldüğü uyarısında bulunmuştu. HAMZA KELEŞ SORUŞTURACAK Olayı haber alan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ile terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş, olay yerine gittiler. Yapılan ilk incelemenin ardından, Keleş ve Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan, olayla ilgili soruşturmayı başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu ile terör suçlarına bakan Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hamza Keleş incelemelerinin ardından Danıştay'dan ayrıldı. Boyrazoğlu, gazetecilerin sorularına yanıt vermedi, soruşturmanın devam ettiğini söyledi. KAMERAMAN GÖZALTINDA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve beraberindeki heyetin olay sonrasında Danıştay Başkanlığını ziyareti sırasında heyetle birlikte içeri giren bir televizyon kanalının kameramanı, olay yerinden görüntü almaya başladı. Emniyet görevlilerine kendisini “Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Görevlisi” olarak tanıtan kameraman, kimlik kontrolü sonucu gazeteci olduğunun anlaşılması üzerine, kasetine el konularak gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen kameraman hakkında “unvan gaspı” suçundan işlem yapıldığı bildirildi.- EKONOMİDE NELER OLACAK?... (Türk Lirası'nın içeriye giren sermaye ile değerli hale gelmesi ''güllük gülistanlık'' bir ortam yarattı. İç talep ''bekl.)
neler oldu.... Hem iç hem dış dinamiklerin etkileri sonucu sert yükseliş yaşandı: En çok işlem gören Hazine kağıdının faiz oranı, yaklaşık 0.5 puan artarak yüzde 14.55’e yükseldi. Türk Lirası önceki hafta sonuna göre, dolar karşısında yüzde 5.8, Avro karşısında yüzde 7.9, sepet karşısında ise yüzde 7 değer kaybetti. İMKB 100 Endeksi önceki hafta sonuna göre yüzde 5 değer kaybederek 41.971’e geriledi. 30 yıl vadeli Eurobond faizlerinde 27 baz puan artış oldu. Petrol fiyatlarındaki artış ile 2006 yılı turizm gelirlerinin ilk tahminlere göre daha düşük kalacağı beklentisi ile 2006 cari açık tahminlerinde AKP iktidarı yukarı yönde revizyon yapacak. İktidarın umudu o ki, 2006’da doğrudan yabancı yatırım girişleri 2005’teki 9.7 milyar dolarlık düzeyi aşacak. Bekleyelim görelim.. Şimdi sert çıkışlarla kur değerini bulmaya çalışıyor. Ve daha da yükselmesi gerek kurun. Yani daha çok devalüasyona ihtiyaç var. Bunu sert çıkışlar yerine günlere yedirmek ve piyasalara bu duyguyu vermek önemliydi. Bu yapılmadığı için, mal ve hizmet üretimini ithal girdiye, dış krediye dayandıranlar büyük zararlar görecekler. Türkiye’nin artan ithalat ve cari işlemler açığına paralel olarak özel sektörün orta ve uzun vadeli dış borçlanması artmış durumda.. Geçen yıl dış borçta kamu sektörünü geride bırakan özel sektör bu yılın ilk üç ayında 12 milyar dolara yakın dış borç kullandı. Bu yıl ocak-mart döneminde Türkiye’nin toplam orta ve uzun vadeli dış borç kullanımı geçen yılın eş dönemine göre yüzde 102.8 oranında artarak 15 milyar 802 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu borçlanmanın 2 milyar 735 milyon dolarını, Hazine’nin uluslararası piyasalara yaptığı tahvil ihraçları da dahil kamu kesimi yaptı. Kamu kesiminin geçen yılın aynı döneminde 3 milyar 578 milyon dolar olan orta ve uzun vadeli dış borçlanmasında bu yıl yüzde 23.6 oranında bir azalış yaşandı. Aynı dönemde bankacılık sektörü ise 1 milyar 114 milyon dolarlık orta ve uzun vadeli dış borç aldı. Bankaların kredi kullanımları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 oranında artış kaydetti. Kamu sektöründeki azalış ve bankacılık sektöründeki ılımlı artışa karşılık reel sektörün dış borçlanmasında rekor kırıldı. Sektörün geçen yılın ilk üç ayında 3 milyar 261 milyon dolar olan dış borç kullanımı bu yıl yüzde 266 oranında bir büyümeyle 12 milyar dolara yaklaştı. Tamamına yakını döviz kredisi.. Kurdaki sert “düzelme”, kur devranı böyle gider hesabıyla mal ve hizmet üretimini ithalata, ithal girdiye dayandıranları, bunun için icabında yerli üretimi azaltıp ya da iptal edenlerin canını yakabilir. Tabii ki, kurdaki dalgasızlığa aldanıp döviz kredisi kullananların da canı yanacak.. Vebali hükümetin ve kılavuzu IMF’nin boynuna..- Bir kadın için Ağır başlı ve onurlu olmasının önemi
çok güzel bir yazıydı,teşekkürler- EKONOMİDE NELER OLACAK?... (Türk Lirası'nın içeriye giren sermaye ile değerli hale gelmesi ''güllük gülistanlık'' bir ortam yarattı. İç talep ''bekl.)
Devlet Bakanı Babacan, “Son dalgalanmalar için kriz, devalüasyon gibi kelimeleri pervasızca kullananları uyarmak istiyorum. Serbest kurda devalüasyon kelimesini kullanmak teknik bir hatadır” demiş. Kriz sözcüğünü bir yana bırakalım, ama bu bal gibi “devalüasyon”dur. Ve de gecikmiş, devamı da olması gereken bir devalüasyondur. Bakan Babacan’ın, dalgalı kurda devalüasyon olmaz sözü de bir totolojidir. Ortada dalgalı kur yok ki... Adı dalgalı olan ama kendisi kumanda edilen bir kur var. Döviz kuruna şu ya da bu şekilde müdahale var. Kuru aşırı değerli tutmak, IMF güdümlü bir politika. Bu araçla enflasyon hedeflemesi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bunun için de kurun artışına fren olsun diye döviz girişi, sıcak para yüksek reel faizlerle özendiriliyor, Merkez Bankası’na bu fahiş faizlerle rezerv yaptırılıyor. Bu politikanın sonucu reel kura en çok yaklaşılan Ekim 2001’deki seviye için yüzde 42’lik devalüasyon gerekiyor. Başka bir ifadeyle kur, yüzde 42 aşırı değerlenmiş durumda. Adı dalgalı ama aslında bastırılan kur, sonuçta, fiyat artışlarının bir süre hızını kesti ama Türkiye’nin cari açığını olmadık boyutlara getirerek büyük zarar verdi. Doğru olan, kuru aşırı değerli hale getirmeyecek bir yol izlenmesi, enflasyona uyumlu artışları gün be gün kura yedirmek olmalıydı. Bu yapılsaydı ne ithalat bu boyutlara gelir ne ihracat ve turizm rekabet güçsüz kalır ne de yıkıcı ithalat yerli üretime istihdama bu kadar zarar verirdi. İzlenen aşırı değerli kur politikası, sadece enflasyonu tek haneye indirmeye yaradı ama onun da kalıcılığı tartışılıyor artık.- ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
seREnaDE şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımhobbaaaa....- KoRKuyoRuM
korkuyo gibimiyim ki seni de sewiom bidanemmm- DaĞınıK DizeLeR
yok canım töbe walla takılmıcam bi daha böle...nerdeyse pişman olcam zaten gözlerinize sağlık arkadaşlar- kurtler ne ıstıyor
endişelenme benim için, sen neyin peşindesin onu anlamaya çalıştım sadece..bilmem gerekeni biliyorum ben...kavramları karıştırma yeter....- kurtler ne ıstıyor
PKK KürtLerin Hepsini TemsiL Etmiyor Sadece Kominist Kesimi.... bu ne demek.......- kurtler ne ıstıyor
bakın sosyal hayatta dil konusundaki çeşitliliği olumlu karşılarım...Ancak resmi bir dil ve diğer diller gibi bir ayrışım ülkeyi kaosa sürükler.yukarda cyrano milleti tanımlamış gördüysen,dil birliği diyor orda...ülke bütünlüğü için dil birliği olmazsa olmazdır...aksi hali zaten yine bölücü unsurları barındırır. bumu senin eşitlik anlayışın demişsin..kime ve neye göre eşitlik...hangi açıdan bakıyorsun...şu anki duruma tamamen dışardan objektif bakabilirmisiniz? bu beklentileriniz ne derece mantıklı ve bu beklentilerin gerçekleşmesi eşitlik mi getirir,eşitsizliği körüklermi...madem tarih biliyorsunuz osmanlının neden tanzimattan ve ıslahattan sonra parçalandığını da bilirsiniz o zaman... ayrıca kürt kültürü hakkında bilgilenmek isterim sakıncası yoksa...müsade edersen ben yeni bir isim vermek istiyorum kültür çeşitliliğine "anadolu kültürü"....onu da yaşıyoruz zaten...- Haftanın tarifi ;
ağlamak değil sevgili sedelina,sadece güzel birkaç satırı paylaşmak istedim... - ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.