-
İçerik Sayısı
2.806 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
81
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
tülvent tarafından postalanan herşey
-
-
-
-
-
Nejat İşler ‘At Kadehi Elinden!’ ‘At kadehi elinden’ dedim çünkü dün sosyal medya, böylesi vahim bir duruma alkış tutan, laf çakan, Nejat üstünden aforizma ustalığına soyunan, eller havaya takımıyla çalkalanıyordu. Onların ortak duruşuydu bu cümle. Nejat alkolikti ve birçok şeyi hak etmişti(!) Biz milletçe bu kirli ve acımasız zihniyetlere alışkındık… Hatırlarsınız Hıncal Uluç; Defne Joy’un ölümünden iki gün sonra kaleme aldığı yazısında Joy’a yönelik; “su testisi suyolunda kırılır” diyerek, Joy’un ölümünden önce yaşadığı hayat tarzını ölümüne rağmen acımasızca eleştirmişti. Üstüne vazifeydi(!) “Genç bir kadının, bir annenin ölümünü, marjinal yaşam tarzına bağlayarak küçümsemek, ayıplamak, sorgulamak, yargılamak da neyin nesi?” derken, Uluç’un sözlerine halkın çoğunluğunun prim verdiğini gördüğümde “asıl korkunç tablo bu” demiştim. Ve o gün yaşadığım şaşkınlığım dün Nejat İşler’in yoğun bakıma alınmasıyla katbekat arttı. Bu toplum ve ortak zihniyeti beni ve birçok kişiyi şaşırttıkça şaşırtıyor. Asla hız kesmiyor. Sosyal medyada ; “Adam zaten alkolikti, ölüme koşuyordu, ateistti, dinsizdi, imansızdı, bencildi…” bunları okurken dahi insanlığından utanmayan beri gelsin… Şurada anlaşalım; bazıları tırnaklarını derilerine geçire geçire, acıta acıta, ağlaya ağlaya yaşarlar. Zannederler ki; dünyanın bütün yükü onların omuzlarında. Sokakta aç ve soğukta kalan kediler, köpekler, savaşlar, haksızlıklar, açlıktan ölen çocuklar, suçsuz mahkumlar, yolsuzluklar, hırsızlıklar, sevgisizlikler… Herkesin acısını yüreklerinde, belki de tüm hücrelerinde hissederler. İşte bu hassasiyet ağır gelebilir bünyelere. Nejat tam onlardan… Eller havaya yaşayanlardan, Nejat’ın durumunu anlamalarını beklemek beyhudedir. Yaşamak için görmemek / yaşamak için bakmamak / yaşamak için unutmak / yaşamak için gamsız olmak / yaşamak için öldürmek gerekir. Bilmez misiniz? Kabul ediyorum twitter acımasız bir mecra… Farklı olmak adına sırtlan kesilenler dağ gibi… Ama mesela şunu yapmayalım ve komik olmayalım; göz önünde olan bir kişi hayatını kaybettiğinde veya yoğun bakım haberleri geldiğinde; “Efenim, savaşta ölenlere neden üzülmüyorsunuz, dünyada milyonlarca açlıktan ölen çocuklara neden acımıyorsunuz… Yok Filistin, yok Suriye…’’ ne absürt bir edebiyat bu! Üzülmediğimizi nereden biliyorsunuz? Size mi soracağız kime üzülüp kime üzülmeyeceğimizi! Size mi soracağız neye üzülüp neye üzülmeyeceğimizi! Bu zihniyette olanlar, bu gibi durumlarda mümkünse geri çekilsinler, sükunetlerini muhafaza etsinler, fikir beyan etmesinler ve ahkam kesmesinler. İnanın çok daha orijinal görünürsünüz gözümüze. Kimse içki içtiği için veyahut alkolik olduğu için ölümü hak etmez, acımasız duygularınızın esiri olmayın. Hayatı umursamaz yaşama tarzı belki de, sadece bir duruştur. Ki; umursamaz tavırların arkasında en hassas, en kırılgan insanlar olabileceğini es geçmeyelim. Ateist olduğunu savunuyorsunuz; “Ölümü hak etti” diyebiliyorsunuz… Vicdanınız gerçekten rahat mı? Üstelik adam, ölümü seçmiş değil, ötenazi istemiş hiç değil… Yakın çevresi, sağlık sorunlarından dolayı Bodrum’a yerleştiğini, aylardır hastanede kesintisiz tedavi olduğunu belirtiyorlar… ‘çaba’ diyorum, ‘tedavi’ diyorum, ‘hastane’ diyorum… Üstelik ‘hayatı umursamıyor olmak’ ne zamandan beri, ‘ölmek istemek’ oldu? Toplumda ciddi bir algı oluşmuş, nasıl olmuş bu bilmiyorum ama umarım Nejat uykusundan uyandığında, buna kafa yoracaktır… “Yahu adam ölmek istiyor” diyor, “Adam öyle alkolik ki antiseptiğe dönüşmüş” diyor, “Kefen hazırlansın, tanıdık manifaturacı var mı” diyor, “Kafayı çeke çeke ciğersiz” kaldı diyor… Kesmiyor devam ediyor; global penceresinden gaz veriyor, savaşlar, açlar… Vallahi ‘yuh’ diyorum başka bir şey demiyorum. İnsanlık, merhamet, masumiyet, hoşgörü, empati, sağduyu... Unuttuk mu bunları? Şuna inanıyorum ki Nejat; uyurken kendisi hakkında tüm yazılanları uyandığında okuyacak, iyi niyetleri ve kötü niyetleri… Hayat mücadelesi verirken, kendisi için yapılan aforizma yarışını görecek. Belki de hayatı daha iyi anlayacak. Belki de daha ciddiye alacak. Soruyorum size; filmlerini, dizilerini hiç izlemediğim halde, hayata karşı duruşunu sevdiğim bu adam; alkol içip, başkalarına zarar mı vermiş, tecavüz/tacize mi yeltenmiş, trafik canavarı mı olmuş? Bildiğimiz kadarıyla hayır… Farklı yaşamı, farklı çizgisi, farklı imajı ve kocaman yüreği olan bu adama ateş püskürenler, hasta yatağında; “Ateist adama dua edilir mi yahu!” diyenler, Allah sizi ıslah etsin diyorum. Bu cehalet size ömür boyu yeter… Nejat İşler’e, bu güzel adama acil şifalar diliyorum… O hasta yatağından kalkacak ve haksızlıklarla savaşmaya devam edecek. 'Hadi Nejat abisi Berkin’i de uyandır, beraber gelin…' gazeteguncel.com - AYLA ÖZYURT
- 11 cevap
-
- 1
-
-
Sosyal Medyadan Nejat İşler'e geçmiş olsun dilekleri: Ahmet Ümit @baskomsernevzat Nejat İşler yoğun bakımdaymış. İçime bir ateş düştü. Üzüldüm, sahiden çok üzüldüm ama atlatacak, atlatması gerek... Hakan Hatipoglu @HakanHatipoglu Nejat İşler iyi bir insan... Kurtulacaksın inşallah dualarımız seninle... Mehmet Okur @MehmetOkur13 Dualarimiz seninle #Nejatİsler Makina Kafa @HayatSokaklarda "Hayatın kurallarını değiştirecek kadar güçlü değilim ama kurallara boyun eğmeyecek kadar güçlüyüm" Güçlüsün #Nejatİsler - #DirenNejatİşler! Galatasaray Haber @CimbomHaber_ Akciğer rahatsızlığı nedeniyle hastahanede yoğun bakıma alınan Nejat İşler'e geçmiş olsun ve acil şifalar diliyoruz. Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'de Ali'yi canlandırmıştı Nejat. Ne zaman Ali'yi yazsam Nejat canlanır gözlerimde. Dayan güzel kardeşim #Nejatİsler Buse Terim @BuseTerim #Nejatİsler dualar seninle
-
Savcı Öz'den Beklenen Açıklamalar!
tülvent şurada cevap verdi: tülvent başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Bakırköy Başsavcı Vekilliğine atanan Zekeriya Öz hakkında, Dubai' de kaldığı otelden açıklama: Savcı Öz'ün kaldığı Jumeirah Zabeel Saray Otelindan açıklama geldi. Otel yetkilileri haberlerdeki rakamların gerçeği yansıtmadığı açıklamasını yaptı. Cumhuriyet'in haberine göre, otel yetkilisi Muhammed Ali, Jumeirah Zabeel Saray'da en lüks odasında bile 4 gün boyunca 4 kişinin ödeyebileceği fiyatın maksimum 4 bin dolar olacağını söyledi. Zekeriya Öz ve kendi otelleri hakkında çıkan haberlerden haberdar olmadıklarını söyleyen otel yetkilisi, otelleri hakkında çıkan manipülasyon ve yalan haberler için de dava açabileceklerini belirtti. Kişilerin şahsi bilgileri konusunda açıklama yapamayacaklarını belirten otel yetkilisi Muhammed Ali, 4 kişinin 4 gün boyunca ödeyebileceği rakamın 37 bin dolar olmasının mümkün olmadığını ifade etti. Yanındaki 8 kişiyle birlikte Dubai'ye giden Savcı Zekeriya Öz'ün bir haftalık tatilinin bedeli olan 77 bin liranın da inşaat şirketi tarafından ödendiği iddia edilmişti. Savcı Öz, dün Dubai'deki faturanın 4 bin 250 dolar olduğunu ve hepsini kendisinin ödediğini aktarmıştı. Dubai seyahatine geçen yıl 17-20 Ekim günlerinde ailesiyle birlikte gittiği, uçak biletlerinin ve otel masraflarının kendisi tarafından karşılandığı ve bunun toplamda 4 bin 250 dolar olduğunu kaydetmişti. (soL) -
Sitelerde kedi ve köpeklere uygulanan kötü muamelede: 1. SITE YONETIMINE ve 2. Orman Su Mudurlugune gonderilecek yazilarin formatlari asagida ÖRNEK olarak sunulmustur. Bu yazilara sitenizde olagelen kotu muameleleri ilave edip, asagidaki yazıda (.......) icindeki ifadelerin bulundugu yerleri degistirerek, YASADIGINIZ SORUNLARA UYARLAYARAK gonderiniz. Eger hayvanlara kotu muamelede bulunulan apartman veya sitede izinsiz TADILATLAR var ise, bu yasa dışı tadilatları da ilgili kurumlara şikayet edeceğinizi yazınıza ekleyebilirsiniz. Eğer site yönetimine olan yazıdan netice alinamazsa o zaman hemen Orman Su Isleri Mudurlugune ve yazida belirtilen diger tum ilgili kuruluslara SIKAYET yazilarinizi yollayin. Yazışmalara beni de cc yaparsanız biz de devreye gireriz. Orman Su İşlerine olan yazıyı görmek için linki tıklayınız: http://www.dohayko.org/hayvanlar-hakkinda-acil-ornek-yazismalar/1854-site-yonetimleri-ve-orman-su-mdne-hayvanlara-kotu-muamele-icin-ornek-yazilar.html
-
Aydın Büyük Şehir Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu ve Hayvan Dostları Dernek Başkanı Fırat Sert in desteği ile, '' Kedi Evleri '' onayı Başkandan çıktı. Türkiye de Sadece iki tane bulunan Aydın' daki ''Köpek Parkı'' ndan Kedi Evlerimiz de, mahallelerde yer alacak.. Büyük Şehir Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu' na canlar adına binlerce kez teşekkürler..
-
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta kendisine hakaret eden kişiye dava açarken suç duyurusu dilekçesinde adının altına, “Başbakan, AKP Genel Başkanı” diye yazmış.
-
O utanç, acı ve sürekli olarak içimizde yaşayan üzüntü biliyorum,ATATÜTÜRK ve Cumhuriyet sevdalısı herkes için geçerli. Umarım, her şey yoluna girer ve hiçbir şey, bu ********* durumları yaratanların ve bizlere yaşatanların yanına kalmaz .
-
HSYK tarafından açıklama yapmasına izin verilen Savcı Zekeriya Öz, beklenen açıklamayı yaptı. Öz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kendisine 2 kişi gönderildiğini söyledi. Öz, "Bursa’da bir otelde görüştüğüm bu kişiler; sayın başbakanın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler" ifadelerini kullandı. "İDDİALAR ASILSIZ ÇIKARSA SUÇLAMALARI YAPANLAR İSTİFA ETSİN..." Başbakan Erdoğan'a isim vermeden çağrıda bulunan Öz, "Önce Sayın Başbakan tarafından basın mensuplarına açıklanan sonrasından da bazı gazeteler tarafından yayınlandığı üzere bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım hususu kesinlikle gerçek dışıdır. Bu konuda gerçek bilgiler hakkımda 2802 sayılı kanun gereğince soruşturma yapma yetkisine sahip HSYK tarafından ortaya çıkarılacaktır. Eğer iddia edildiği gibi bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım ispatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum" ifadelerini kullandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan ve kamuoyunda 'Yolsuzluk' operasyonları olarak adlandırılan soruşturmalardan sonra şahsıma yönelik olarak başlatılan ve dozu her geçen artarak adeta bir itibarsızlaştırma kampanyasına dönüştüren saldırı boyutuna ulaşan yayınlar nedeniyle HSYK'dan aldığım yazılı izin doğrultusunda aşağıdaki hususlarda kamuoyunun bilgilendirilmesi zorunluluğu doğmuştur. "BUGÜNE KADAR 22 KEZ YURTDIŞINA ÇIKTIĞIM İSPATLANIRSA MESLEĞİMDEN AYNI GÜN İSTİFA EDECEĞİMİ İLAN EDİYORUM" 1-) Önce Sayın Başbakan tarafından basın mensuplarına açıklanan sonrasından da bazı gazeteler tarafından yayınlandığı üzere bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım hususu kesinlikle gerçek dışıdır. Bu konuda gerçek bilgiler hakkımda 2802 sayılı kanun gereğince soruşturma yapma yetkisine sahip HSYK tarafından ortaya çıkarılacaktır. Eğer iddia edildiği gibi bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım ispatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum. 2-) Bir kişinin yurtdışına giriş-çıkış kayıtları devletin resmi kurumlarında muhafaza edilen ve ancak bir soruşturma sırasında sorgulanabilecek kayıtlardır. Hakkımda herhangi bir adli ya da idari soruşturma bulunmayan dönemde usulsüz ve yetkisiz olarak yurtdışı giriş ve çıkış kayıtlarının sorgulandığı ve bunun neticesinde kişisel veri niteliğindeki bu bilgilerin (üstelik kesinlikle yanlış olarak)sayın Başbakan'a iletildiği ve sayın Başbakan tarafından da basın mensuplarına açıklandığı gazete haberleriyle ortaya çıkmıştır. TCK'nın 134,136,137 ve 257. Maddeleri kapsamında suç teşkil eden bu eylemlerden dolayı gerek yetkisiz olarak sorgulama yapan kamu görevlileri gerek bunları yetkisiz olarak açıklayanlar hakkında yasal yollara başvuracağım. 3-) Devletin resmi kayıtlarında bulunan bu belgelerin bile kamuoyuna abartılarak ve yanlış şekilde açıklanması sadece görevimi hukuka uygun olarak yapma gayreti içinde olduğum için tarafıma yöneltilen husumetin boyutunu gözler önüne sermektedir. 4) 16-22 Ekim tarihleri arasında Dubai'de tatil yaptığım ve bunun 77 bin 500 TL bedelini Ali Ağaoğlu isimli işadamına ödettiğim hususu da gerçek dışıdır; a) HSYK tarafından yapılacak soruşturmada yurtdışı giriş çıkış kayıtlarım sorgulandığında da anlaşılacağı üzere ailem ve bir meslektaşım ile birlikte Dubai'deki otele giriş tarihim 17 Ekim 2013, çıkış tarihim ise 20 Ekim 2013 tür. Bu yurtdışı seyahati kendisi ile 5 yıldır tanıştığım ve samimi dostum olan Halil İbrahim Demirhan tarafından organize edilmiştir. Halil İbrahim Demirhan, uzun yıllar Dubai'de yaşayan ve bu ülkede tanındığını ve sevildiğini bildiğim bir işadamıdır. Bugüne kadar kendisinin benden adli konulara ilişkin herhangi bir talebi olmamıştır. Konunun iddia edildiği gibi yolsuzluk operasyonu olarak bilinen soruşturmanın şüphelilerinden Ali Ağaoğlu ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Gerek seyahat öncesi gerekse sonrasında kendisi ile herhangi bir görüşmem olmamıştır. Dubai'de karşılanmamız ve şehirde dolaştırılmamız Halil İbrahim Bey'in kardeşi İdris Demirhan tarafından yapılmıştır. c-) Uçak biletleri tarafımdan nakit para ile bir seyehat acentasından alınmış, geziye daha sonradan katılmaya karar veren çocuğumun uçak bileti ise kendisine ait kredi kartı ile alınmıştır. d-) Gezinin tüm masrafları tarafımdan ve geziye benimle katılan meslektaşım tarafından ödenmiştir. e-) İddia edildiği gibi otelde oda servisi olarak yediğimiz herhangi bir yemek bulunmamaktadır. Oteldeki ücretlere sabah kahvaltısı dahil olup bunun dışında kaldığımız 3 gün boyunca otelde sadece bir öğün yemek yenilmiştir. f-) Otel ücreti basına abartılı olarak yansıtıldığı şekilde değildir. Gezinin maliyeti uçak biletleri dışında ailemle birlikte şahsım için 4 bin 250 Dolar, meslektaşım ve ailesi için 3 bin 500 dolardır. Bunlara ilişkin bilgi ve belgeler yapılan inceleme sırasında ibraz edilecektir. h-) Gazete haberlerinde verilen fatura vb.. belgeler gerçek dışı olup ne şekilde temin edildiği soruşturma sonunda ortaya çıkacaktır. Henüz yurtdışına çıkmadığım ve yurda döndükten sonra otelde kalmam fiilen imkansız olduğuna göre bu belgeler gerçeğe aykırıdır. ve şahsımı yıpratmak için sonradan temin edilmişlerdir. Kanunla kendilerine verilmiş görevleri yapmaları gereken kurumlar ve bunların yöneticilerinin işlerini bırakarak bizzat bu tür belgeleri temin ile uğraşmaları ve bazı medya organlarına servis etmeleri de dikkat çekicidir." "BAŞBAKAN ERDOĞAN BANA İKİ KİŞİ GÖNDERDİ..." Hakkımdaki bu iddialar Sayın Başbakan tarafından açıklanmadan önce Yüksek Yargı kökenli olan, daha önceden tanıştığım ve saygı duyduğum iki kişi bizzat Sayın Başbakan tarafından bana gönderilmiştir. Bursa'da bir otelde görüştüğüm bu kişiler Sayın Başbakan'ın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler. Tehdit niteliğindeki bu haberi getiren kişilere, soruşturmanın benim dışımda vicdanları ve kanunlar çerçevesinde görev yapan savcılar tarafından yürütüldüğünü, kaldı ki kuvvetli deliller nedeniyle bir çok şüphelinin tutuklandığını, kuvvetli deliller bulunduğunu, emniyet müdürlüğüne yeni atanan personelin şüphelilere sorulmak için hazırlanan soruları değiştirdiği yolunda bir ihbar yapılması üzerine gittiğimi ve sorulacak soruları kapalı zarf içinde mühürlü olarak teslim aldığımı, başıma gelecek en kötü şeyin ölüm olduğunu, görevim nedeniyle ölmem halinde de görev şehidi olacağım için bunun benim için şeref olduğunu ifade ettim. Bu cevabımdan sonra çok zarar göreceğim bana söylendi. "ŞAHSIMA YÖNELİK YIPRATMA KAMPANYASINA BAŞLADI VE HALEN BU SALDIRILAR DEVAM ETMEKTEDİR" Daha sonra kamuoyunda 2. Yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen dosyada ilgili savcılarla görüşerek bu soruşturmaya müdahale etmem gerektiğini, işin farklı boyutlara kaydırılmasını, bu konuda yardımcı olmam gerektiği söylendi. Ben de o soruşturmadan bilgimin olmadığını, soruşturmanın TMK 10. maddesi ile yetkili Başsavcı vekilliği tarafından yürütüldüğünü belirttim. Bu görüşmeden bir gün sonra Sayın Başbakan tarafından şahsıma yönelik gerçek olmayan iddialar dile getirildi. Bazı basın yayın organları da bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma kampanyasına başladı ve halen bu saldırılar devam etmektedir. Bu konuda gönderdiğim tekzipler de yayınlanmamaktadır. "TAYİNİMİN ÇIKARILMASI ÜZERİMDEKİ BASKININ ARTACAĞINI GÖSTERMEKTEDİR" 6. Bu görüşmeden sonra tarafıma tahsis edilen koruma aracı önceden hiç bir tebligat yapılmaksızın, bilgi verilmeksizin ve gerekçe de gösterilmeksizin 6 Ocak 2014 tarihinde alınmıştır. Yürüttüğüm Ergenekon soruşturmasında aldığım sayısız tehditler nedeniyle tarafıma tahsis edilen koruma aracının alınmasından sonra, şahsımın ve ailemin başına gelebilecek her türlü olayın sorumlusu bu usulsüz işlemi yapanlardır. 7. Hakkımdaki asılsız haberleri yayınlama konusunda öncülük yapan bazı gazetelerin sahiplerinin kamuoyunda 2. Yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen soruşturma kapsamında tüm mal varlıklarına mahkeme kararıyla tedbir konulmuş olması, aslında bütün yapılanların nedenlerini ortaya koymaktadır. 8. Tüm bunların yaşandığı günlerde çıkan asılsız basın haberlerine dayanılarak hakkımda başlatılan inceleme daha sonuçlanmadan, aynı gün tayinimin çıkarılması üzerimdeki baskının artacağını göstermektedir. 9. Ümraniye'de bir gecekonduda yakalanan el bombaları üzerine başlayan Ergenekon soruşturması nedeniyle bugüne kadar şahsımın ve tüm ailemin maruz kaldığı tehditlere bugün yenilerinin eklenmesinin ve bunun Ergenekon terör örgütünün ve faaliyetlerinin büyük oranda deşifre edilmesinin sağladığı huzur ortamında, varlığını her geçen gün güçlendirerek sürdüren kesimlerden gelmesini aziz milletime havale ediyorum. "HATIRALARIMI YAZMAYA BAŞLADIĞIMI BELİRTİRİM" 10. Bu yaşananlardan sonra Ergenekon soruşturmasını yürüttüğüm sırada gerek doğrudan, gerekse dolaylı olarak şahsıma iletilen ancak yerine getirmediğim için husumet beslenen hukuka aykırı taleplerle ilgili hatıralarımı yazmaya başladığımı belirtirim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlıklar karşısında yılmayacağımı, hukuka uygun olarak haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzlukların üzerine korkmadan gideceğimin herkes tarafından bilinmesini istiyorum. Kamuoyuna saygıyla arz ederim. Zekeriya Öz ** Savcı Zekeriya Öz'ün Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen açıklamasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan ilk yorum geldi. Başbakanlık kaynakları, kendilerine yöneltilen soru üzerine Singapur'da basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın söz konusu iddiayı, "Tümüyle iftira" diye nitelindirdiğini belirterek, "Başbakanımızın, iddia edilen konuyla ilgili olarak yüksek yargıdan birilerini ya da herhangi bir kişiyi birine göndermesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmamıştır. Bu iddia, Başbakanımızın bizzat kendi ifadesiyle, kesinlikle ve tümüyle iftiradır" dedi. Cumhuriyet
-
- 137 cevap
-
- tülvent
- anı defteri
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
-
-
-
-
-
-
irinçköl çok güldüm yaa, Trajikomik resmen!
-
Çok yazıktır ki... TÜRKİYE!!!
-
Hukuku Kurtarmak İçin - Mustafa BALBAY
tülvent şurada bir başlık gönderdi: Gazete Haberleri Paylaşımı
Mustafa BALBAY - Hukuku Kurtarmak İçin 06 Ocak 2014 Pazartesi Diyalektiğin, demokrasi yaşamının temel kurallarından biri şudur: Bir konu, sorun olarak masaya konmuşsa çözüm başlamış demektir. Türkiye’de hukukun öldüğünü yıllardır Silivri Cezaevi içindekiler duruşma salonlarında haykırdık. Sesimizi olabildiğince geniş kesimlere duyurmaya çalıştık. Ne var ki durum şuydu: Bağır bağır, herkes sağır! Özellikle Ankara’nın yüksek katları hukukun öldüğünü kabul etmek bir yana, yaşanan tabloyu ileri demokrasi olarak sunmayı icraat sayıyordu. Gelinen noktada durumu TBMM Başkanı Cemil Çiçek dile getirdi. Anayasanın 138. maddesinin öldüğünü ilan etti. Hukuk gerçekte yıllardır komadaydı, bitkisel hayata girmişti. Yönetim katlarından birinin bunu görüp ilan etmesi gerekiyordu. Cemil Çiçek bir anlamda fişi çekti ve beyin ölümünün gerçekleştiğini Türkiye’ye duyurdu. Meclis Başkanı’nın öldü dediği anayasanın 138. maddesi bağlamında, hâkimlerin ve savcıların bağımsızlıklarını yitirdiği, verilen kararların vicdana dayanmadığı, yasama ile yargı ve yürütme arasındaki kuvvetler ayrılığının çöktüğü noktaya geldik. İlan edilen bu gerçek artık çözüm aşamasının da başladığını göstermektedir. Konuya bu pencereden bakmak, çözümü özgürlükler temelinde kolaylaştırmak birincil sorumluluktur. Bu sorumluluk sadece bunun tartışıldığı çevrelerin değil, tüm devlet kurumları ve topluma aittir. Zira herkes gördü ki hukuk herkese lazımdır. *** Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sorunun daha açık bir şekilde tartışılmaya başlamasıyla birlikte yaptığı değerlendirmeler Çankaya Köşkü’nün süreci kolaylaştıracağını gösteriyor. Gül, sadece parlamentodaki değil iktidar koalisyonu içindeki dengeleri de dikkate alarak sürecin sağlıklı yürümesinden yana görünüyor. Anayasanın 104. maddesi, cumhurbaşkanının görevlerini sayarken devlet kurumları arasındaki dengeye özellikle vurgu yapıyor. Meclis Başkanı’nın öldüğünü ilan ettiği madde de bu denge ile bağlantılı. Konunun iki temel boyutu var: Birincisi, genel anlamda yargının çivisinin çıkması. İkincisi başta Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, KCK, Gezi olayları olmak üzere kamuoyunun vicdanında kabul görmemiş davalar nedeniyle tutuklu bulunanların bir an önce özgürlüğüne kavuşması. Bu davaların hukuksal zeminde sonuçlandırılması... Özünde her iki konu birbiriyle bağlantılı. Ancak birinciliği özgürlüklere vermek gerekiyor. Tutuklulukların bir an önce sona ermesi, hapiste bulunan tek milletvekili Engin Alan’ın Meclis’te yemin ederek görevine başlaması güven verici bir başlangıç olacaktır. *** Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun girişiminin gerek toplum katında gerekse devlet kurumları arasında genel kabul görmesi artık herkesin bir an önce çözüm istediğini ortaya koymaktadır. Yargının üç temel ayağı vardır. Bu üç eşit ayaktan biri savunmadır. Prof. Feyzioğlu’nun gündeme getirdiği özgürlük ve bağımsız yargı çözümü sadece cezaevlerindekilerin serbest kalmasını sağlamayacaktır. Hukukun da serbest bırakılmasını sağlayacaktır. Zaten kaldırılmış olan özel yetkili mahkemelerin verdikleri son kararlar, Ankara’nın bütün katlarında ayrı ayrı yapılan değerlendirmelerle birlikte çökmüştür. Türkiye Barolar Birliği’nin getirdiği önerilerin bu haftadan tezi yok Meclis zemininde tartışılarak yasalaşması her şeyden önce hukuku kurtaracaktır. * Bölüm :Yargı Anayasa`nın 138. Maddesi : A. Mahkemelerin Bağımsızlığı Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.-
- Mustafa BALBAY
- Hukuk
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: