Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Şimdi burada bir çok şey laf kalabalığına getirildi. O yüzden ana konu araya kaynamasın diye tekrar belirtiyorum: Biz ensestin hukuki yönünü filan eleştirmedik. Serbestmiş, yasakmış, olmalıymış olmamalıymış, şurda serbest, orda yasakmış, konumuz bu değil. Biz hukuk tartışmadık.

 

Enseste din açısından bakılırsa, ateistler verip veriştirdiler, Lut peygamber konusunda mangalda kül bırakmadılar, vur çünkü nasıl olsa abalı mantığıyla hareket ettiler. Biz de katıldık, evet yani, doğruya doğru. Din öğretileri içerisinde ensest hikayeleri nasıl oluyor, olmamalı dedik. Neyse, tartışma bu da değil. Bunu da geçtik.

 

Ama burada biz bilim bu konuda bir şey diyor, demiyor'u tartışıyoruz. Biz diyoruz ki bilim sakıncalı olduğunu söylüyor. Sakıncası da genetik. Aynı veya çok benzer genlere sahip birleşmelerde dominant gen yokluğundan dolayı resesif genler fırsat bulup mantar gibi yüzmeye başlar ve sakat, geri zekalı çocuklar doğar. Bilimsel temeli ve gerekçesi de bu. Biz ne ensest yapanları asalım dedik ne keselim dedik. Sadece birinin "enseste karşı çıkmanın bilimsel temeli olmayan bir hurafe olduğu" iddiasını bilimsel dayanağını göstererek çürüttük.

 

Bu arada ateizmden de iyice öğürtü geldi hepimize. Böyle bilimden habersiz ateist olacağına kindar da değilse şayet, dindar bin kat iyidir dedik. Hiç olmazsa bir bağlamı var.

 

Olay budur, hayırlı olsun...

  • Cevaplar 430
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Bu arada ateizmden de iyice öğürtü geldi hepimize. Böyle bilimden habersiz ateist olacağına kindar da değilse şayet, dindar bin kat iyidir dedik. Hiç olmazsa bir bağlamı var.

Olay budur, hayırlı olsun...

 

Demirefe bir sen kalmıştın bizi şaşırtmayan. Yeni duruşun sana da hayırlı olsun.

 

Ateist insan özünde bilimsel görüşlüdür, materyalisttir, ahlaki konularda ise genel geçer evrensel ahlakı benimser. Toplumsal ahlakın da bilimsel, evrensel ahlakla örtüşenlerini çelişmeyenlerini sahiplenmiştir. Ateist insan, toplumsal ahlakın genel geçer evrensel ahlakla çelişen gerek ithal, gerekse de kendi içinde üremiş olan törelere, hurafelere de karşıdır.

 

Ateist insan, mistik öz taşıyan inançların, hurafelerin, törelerin, sapkınlıkların reddi bilincini bilimden, hukuk biliminden, sosyal bilimlerden, evrensel kabullerden almaktadır. Zira bu kabuller insan değerini korumak için vardır, bilimseldirler. Bu kabuller, tarihten gelen insan yaşamını sürdürme adına sağlıklı üretimin, paylaşımın kuralları olarak oluşmuştur. Toplumsal ahlakın içerisinde inanç kaynaklı hurafelerin olduğu kadar, maddi yaşam kaynaklı, bilimsel mantıkla çelişmeyen öğeler de çoğunluktadır.

 

Birkaç misal vereceğim: Yaşlılara saygı onların tecrübelerine atfen mantıklıdır, bilimseldir. Everensel kabuldür, toplum ahlakına da girmiştir. Evlenme, tek evlilik, evlenme törenleri insan değeri ve mutluluğu içindir, evrenseldir, toplum ahlakına da girmiştir. Ticaret ahlakı, iş ahlakı, komşuluk ilişkileri, arkadaşlık, cinsel ahlak tüm bunlar insan değeri ve mutluluğu içindir. Bilim ahlakı ile hukukla, evrensel genel kabullerle çelişmediği sürece, toplum ahlakının bu öğeleri ateist insan tarafından benimsenir, bilimseldir. Ateist insan, doğruların süreçsel olduğunu somut şartlara göre değişeceğini de bilir.

 

Gelelim başlıklarda bilinçli olarak gündeme getirilmiş cinsel tercihlerin irdelenmesine. Cinsel tercihlerin sapkınlıklarının belirleyicileri sosyal bilim dallarıdır. Bu bilim dallarının belirledikleri, yine tarihle birlikte diyalektik olarak belirlenmiş cinsel tercihledir. Altını çizerek söylemeliyim ki saydığım bilim disiplinlerinin belirlediği sınırları aşan cinsel tercihler sapkınlıktır, insan değerini yok saymaktır.

 

Doğa bilimlerinin madde hakkındaki yasalarının pozitifliği kadar, sosyal bilimlerin insan değeri ve değerinin korunması hakkındaki kuralları, yasaları da pozitiftir. Zira bu kurallar insanlığın nesnel yaşamını, nesnel mutluluğunu yansıtmaktadır. Küresel mutluluklara alternatif olarak, birtakım gurupların imtiyazlı olma çabaları, cinsellik adına sapkın görüşleri marjinalliktir. Ateist insan bu, görüştedir, bu bilinçtedir.

 

Doğa bilimlerinin sağlıklı nesnelliği koruma açıklamaları doğrultusunda, sosyal bilimlerin, evrensel ahlakın ve bunlarla örtüşen toplum ahlakının belirlediği cinsel tercihler dışında çelişen görüşler sürmek, ateizm adına yapılan PROVAKATÖRLÜKTÜR.

Gönderi tarihi:
Enseste din açısından bakılırsa, ateistler verip veriştirdiler, Lut peygamber konusunda mangalda kül bırakmadılar, vur çünkü nasıl olsa abalı mantığıyla hareket ettiler. Biz de katıldık, evet yani, doğruya doğru. Din öğretileri içerisinde ensest hikayeleri nasıl oluyor, olmamalı dedik. Neyse, tartışma bu da değil. Bunu da geçtik.

 

Yazıları yarım okuyorsan, bu benim sorunum değil.

 

Ben İslam'ın veya diğer semitik dinlerin kutsal addeddikleri şahsiyetlerin ensest ilişkilerini eleştirirken cümlelerimde bir şart vardır:

Benim eleştirdiğim nokta, "kendi koyduğu kurallara kendilerinin uymamasıdır. Başkası yapınca kebaphaneyi işaret ettikleri eylemleri kendileri yapınca bir ceza öngörmemelerisir".

 

Eylül 2007'de yazdığım bir yazı.

 

İbrahim, kızkardeşiyle evlenir, evlilik sınırı olrak kuzen kabul edilen bir toplumda, bu ****** rasyonelleştirilir.

 

O nedenle beni, başkalarına gelince abalı muamelesi yapmakla suçlayamazsın.

Ayrıca, yazıları eksik okumuş olman nedeniyle, kendini kullanılmış hissetmene de gerek yok.

 

*

 

Gelelim diğer hususa.

 

Ama burada biz bilim bu konuda bir şey diyor, demiyor'u tartışıyoruz. Biz diyoruz ki bilim sakıncalı olduğunu söylüyor. Sakıncası da genetik. Aynı veya çok benzer genlere sahip birleşmelerde dominant gen yokluğundan dolayı resesif genler fırsat bulup mantar gibi yüzmeye başlar ve sakat, geri zekalı çocuklar doğar. Bilimsel temeli ve gerekçesi de bu. Biz ne ensest yapanları asalım dedik ne keselim dedik. Sadece birinin "enseste karşı çıkmanın bilimsel temeli olmayan bir hurafe olduğu" iddiasını bilimsel dayanağını göstererek çürüttük.

 

Çürütemedin.

 

Senin "üreme" üzerine kurulu bilimsel tezin, doğurganlık yaşını geçmiş aile üyeleri arasındaki ensest ilişkiye gelince tökezler.

Senin "üreme" üzerine kurulu bilimsel tezin, eşcinsel ilişkiye gelince tökezler.

 

Saygılar, sevgiler.

Gönderi tarihi:
Gelelim başlıklarda bilinçli olarak gündeme getirilmiş cinsel tercihlerin irdelenmesine. Cinsel tercihlerin sapkınlıklarının belirleyicileri sosyal bilim dallarıdır. Bu bilim dallarının belirledikleri, yine tarihle birlikte diyalektik olarak belirlenmiş cinsel tercihledir. Altını çizerek söylemeliyim ki saydığım bilim disiplinlerinin belirlediği sınırları aşan cinsel tercihler sapkınlıktır, insan değerini yok saymaktır.

 

Sloganik laflar yerine, hangi sosyal bilim, hangi bilimsel kıstasa göre, eşcinselliği veya ensesti "sapıklık" olarak nitelendirmiş, bize de söyle de, aydınlanalım.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Cinsel tabularla ilgili görüşümü şu başlıkta 20 Kasım 2007'de belittiğimde hiçbir bilimselci arkadaş için sorun olmamıştı.

 

Ne zaman sorun çıktı?

 

TARAFSIZ, tanımsız ve doğrulanması gereken değişmez doğruları olmayan bir ihaa inanan, var olabileceğini düşünen kimselerin bilim yapmasına engel olmadığını, ancak "doğrulanması gereken ilahi doğruları olduğu için" dinlerin bilim yapmaya engel olabileceğini söylemesi ve ebnim bu görüşe katılmam üzerine sorun çıktı.

 

Yeni farkettim, sayın demirefe şurada süper bir laf etmiş esasen.

 

Çünkü biraz öfkeliyim ve görüşlerimin faşizme kaymasından ben bile endişe ettim.

...

Neyse gerçekten çok öfkeliyim. Yazmasam daha iyi olacak...

 

Bu ifade nedir?

Dürüstlüktür. Erdemdir.

 

Söyleyeceği şeylerin "faşistlik" tanımı içine gireceğinin farkındadır.

Yani elinde, subjektif kaygıları aşan, neyin faşistlik, neyin faşistlik olmayacağını ölçebilen bir kıstası vardır.

 

Bir ilah olabileceğine düşünen, ancak bu düşüncesinin "tamamen şahsi düşünce/inanç niteliği taşıdığını, herhangi bir bilimsellik değeri taşımadığını" beyan eden bir insana, yani elinde neyin bilimsel neyin bilimsel olmadığını subjektif kaygılaradan uzak olarak ölçebilecek bir kıstas olan bir insana bilim yapamaz demek haksızlıktır.

 

Söyleceği şeylerin faşitlik kamsamına girebileceğinin farkında olmak ile, inandığı şeylerin bilimsellikten uzak olduğunun farkında olmak benzer şeylerdir.

 

Burada önemli olan şey, faşistik içeren düşünceleri demokratlık olarak satmamak ve inançları/hurafeleri bilimsel gerçeklik diye satmamaktır.

 

Umarım anlatabilmişimdir.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper,

 

Aslında bu konuya hiç karışmayacaktım...Ama,

 

Sana 2 soru soracağım:

 

1- Sen, sapık ilişkileri normal mi karşılıyorsun?

 

2- Özgürlük sana göre sınırsız mı olmalıdır?

 

Bunları tekrar netleştirirsen, çok iyi olacak sanırım.

Gönderi tarihi:
Türk hukuk sisteminde Medeni Kanun'da yakın akrabaların birbirleriyle evlenmelerini yasaklayan maddeler vardır. Ancak bu "evlenme yasağı" dışında, akrabalararası cinsel ilişkileri suç sayan maddeler yoktur. Genelde rıza ile gerçekleştiği varsayılan cinsel ilişkiler suç sayılmamakta ve cezalandırılmamaktadır.

 

Elinize sağlık işin hukuki yönünü de öğrenmiş olduk. Ama bunu soran olmadı!

Hala bana bir tane toplum gösteremediniz. Yine aynı yöntemi kullanıyorsunuz: oyun…

 

Toplumların hukuk sistemlerinde ensest ilişki yasaklanmamış. O toplumlarda ensest ilişki normal mi karşılanıyor? Oranın bilimi bunun sakıncalı olmadığını mı gösteriyor?

 

Toplumlarda intihar ve intihara teşebbüs de yasaklanmamıştır. Kime ne? Peki, bu toplumlarda normal mi karşılanır? Yoksa psikolojik olarak inceleme altına mı alınır? İyi ya da kötü, sapık ya da değil, bu tür bir etiket mi yapıştırıyor, sürekli tekrarladığınız gibi? HAYIR! Bunun ruhsal sebebi vardır diyor. Bunun tedavi edilmesi lazım diyor! Bunun yanlış olduğunu söylüyor ve gösteriyor!

 

Hep cinsel örnekler veriyorsunuz. Gidin o toplumlarda sorun bakalım ensest ilişki normal mi değil mi? Türkiye de yasak değil madem sorun bakalım. Ayrıca bir tane de normal gören bulun. Bunu yaşayanlara cinsel sapık derler. Bu cinsel sapkınlıktır. Hala bunlara hurafe diyor ve norma göstermeye çalışıyorsunuz. Bunlar bizim köyün doğruları değil! Sizin köyde normal mi bilmiyorum ama ben öyle bir köy görmedim. Bunu da kimse birbirine dayatmaz.

 

Hukuk sistemi iki kardeşin evliliğine müsaade ediyor mu? Erişkin ve akılları (!) başlarında. Yoksa yasaklıyor mu? Yasaklamadığı durumda bu kardeşlerin evlenmesi normal mi oluyor? Bilimsel açıdan sorunsuz mu oluyor?

 

Bilimi takip etmenizi şiddetle öneririm!

 

 

Toplumsal değer yargılarının "göreceliliğini" göremeyip,

 

Senin kendi verdiğin örneklerde bile neyin göreceli neyin görecesiz olduğunu gösterdik bu biiiir!

 

"kendi ahlak kurallarınızı" dayatmanın

 

Bunlar kendi ahlak kurallarımız değil bu ikiiiiii! BUNLAR BİLİMSEL OLARAK SAKINCLI GÖRÜLEN EVRENSEL AHLAK KURALLARI! Günlerdir hurafe dediğiniz şey hurafe değil!

 

ve kendi ahlak kurallarınızın bilim tarafından desteklendiğini iddia etmenin,

 

Bilim bunu sonuna kadar destekliyor bu üüüççççç! Bilim bize ensest ilişkinin yanlış olduğunu söylemiyor mu?

Yazılarınızı gözden geçirin!

 

Bu nedenle tartışmayı ben çekmiyorum başka yerlere.

 

İşin içine bir de hukuku sokup tartışmayı evrilten ben ya da bir başkası değil !

 

Erdemli bir davranışla, "bilimsel bir açıklamam yok, bu nedenle hurafe kapsamına girer, ancak ben içinde yaşadığım toplumun kurallarına uyarak kendimi psikolojik olarak rahat hissediyorum" demek yerine, kendi hurafelerini bilimsellik paketiyle satmaya kalkışmanın mantığını anlamış değilim.

 

BrainSlapper, seni tebrik ediyorum… Hala ensest ilişkiye karşı çıkmaya, hormonal bozukluk olan eşcinselliği bilimsel değerlendirmeye hurafe diyorsun ya, yukarıda yıldızlanan cümlelerini sana iade etmek zorunda kalıyorum!

 

Biraz erdemli bir davranış sergileyerek, arkadaşlar kusura bakmayın, itiraz ederken yöresel ahlak kuralları ile evrensel ahlak kurallarını birbirine karıştırdım, karıştırmakla kalmayıp bunların bilimsel olarak sınanamayacağını sanmıştım, sanmakla kalmayıp bunları hurafe olarak nitelendirdim, nitelendirmekle kalmayıp sizleri de hurafeci ilan ettim, ilan etmekle kalmayıp bilimselliği zedeledim diyebilirsin

 

Evrensel olan tek bir ahlak kuralı vardır, sadece bir tane: Akli yeterliliği olan insanlar arasında zorlamaya dayanmayan her türlü ilişki serbettir.

 

Yasaklanmadığı doğru anlamına mı geliyor? Hollanda’da esrar gibi uyuşturucuların serbest olduğunu duydum. Bu durumda esrar içmek yanlıştır demek bir hurafe öyle mi? Tebrikler… Gerçekten pes!

 

Verdiğim örneklerde suç kapsamına alınan şeyler "ensest ilişki değil" akli yeterliliğe haiz olmayanlarlarla, yani sağlıklı karar verme yetisine sahip olmayan kişilerle, yani çocuklarla ilişkidir.

 

Hukuk sisteminde suç olarak işlenmediği için evresel ahlaka uygun olduğu anlamını çıkaramazsın! O toplumlarda verdiğin örneklerin cinsel sapkınlıklardır!

 

BrainSlapper, samimice söyler misin? (Gerçi soruları cevaplamıyorsun ama…)

 

Normal bir insan, aile içi cinsel ilişkiye girer mi? İki tarafın da rızası olsa bile ister mi? Bundan haz alır mı? Haz alıyorsa psikolojik rahatsızlıkları var mıdır yok mudur?

 

BrainSlapper, daha önceki sorularımı da yanıtlamanı bekliyorum:

 

rica etsem, hurafelerinde referans aldığın doğruların kaynağını söyler misin?

 

Çocuğunuz olsa bu hurafelerinizi ona dayatır mısınız?

 

 

Verdiğim örneklerin hiçbirinde, bugünkü hukuk ve ahlak anlayışımızın temeli olan o tek evrensel kurala muhalif bir örnek bulamazsın.

 

Evet, hukukta yer almamasına karşın, ahlak anlayışımıza göre aile içi cinsel ilişki normaldir. :) Buna karşı çıkmak hurafedir! Muhalif bir örnek değildir! :)

Evet, hukukta yer almamasına karşın, ahlak anlayışımıza göre kardeşle evlenmek çok normaldir. :) Muhalif bir örnek değildir! Buna karşı çıkmak hurafedir! :)

 

Hezeyanında, okuduğunu bile anlamamışsın.

 

Ben ne anlayacağımı iyi anladım merak etmeyin. Okuyucu da anladı.

 

Ben o örneklerden hiçbirine hurafe demedim.

Evrensel/bilimsel tek ahlak kuralına örnekler verdim.

 

Ben de size hangisinin evrensel, hangisinin yöresel olduğunu, hangisinin bilimsel açıklaması olduğunu gösterdim. Ve sen hiç birinin bilimsel açıklaması olmadığını düşündüğün için hurafe deyip geçmiştin. Günlerdir bunu tartışmıyor muyuz? Ne oldu şimdi? Bir anda evrensel değerler haline mi geldi bunlar gözünüzde? Hezeyanında, okuduğun eleştirileri anlayamamışsın. Saydığın evrensel kurallara, evet evrenseldir, bilimsel açıklaması vardır dedim. Saydığın yasaklanmamış ve ceza almayan şeylere ise kiminin evrensel olduğunu kiminin yöresel olduğunu gösterdim. Bilimsel olarak zararlı olup olmadıklarını anlattım. Tekrar okuyunuz. Laf kalabalıkları sıkmaya başladı artık…

 

Bilimsel/evrensel tek ahlak kuralı da: kimseyi istemi dışında birşeye zorlamamaktır.

 

Zorlamadan yapılan şeyler bilimsel açıdan sakıncalı sonuçlar doğurabilir. Doğurur! Zorlamasan bile, yasaklamasan bile evrensel ahlaka uymaz! Bunun da baz aldığı şey, bilimin kendisidir!

 

Bu ahlak kuralına göre, eşcinsel ilişki, ensest ilişki, grup ilişkisi, akli yeterliliğe sahip insanlar arasında gönüllülük esasına dayandığı sürece sorun yoktur.

 

Hala eşcinsellik, hala ensest ilişki… Ne diyeyim artık…

Brain, okuduğunu anlamıyor musun? Eşcinsel ilişkiye karışan bunu kötüleyen birisi yok; bu bir hormonal ya da psikolojik bir bozukluktur. Bu nedenle tedavi edilebilir. Bu nedenle ceza ya da ayıp görülmemelidir. Cinsel örnekleriniz ve bu örnekler üzerinde bu kadar duruyor olmanız ayrıca bunalttı gerçekten…

 

Aynı ahlak kuralına göre, eşiniz olsa bile, eşiniz istemiyorsa, onun vücudundan zorla yararlanmak ahlaksızlıktır, suçtur.

 

Bunun dışındaki bütün değer yargıları görecelidir ve bilimsel açıklaması olmadığı için hurafe kapsamına girer.

 

Geldi yine hurafeler. Tamam, BrainSlapper, artık uğraşamayacağım. Dini saplantıları olan insanlara bile bilimi aşılamak daha kolay oluyor.

 

"Aklı olan ensest/eşcinsel/grup ilişkisine girmez" sözü ile "aklı olan 7 kuşak akraba içinden evlenmez" sözü arasında fark yoktur.

 

Size son kez soruyorum: Kabul ettiğiniz, hani yüreklilikle itiraf ediyormuşsunuz ya, hurafelerinizin kaynağı nedir?

 

Kıssadan hisse: Demek bir şeye körü körüne, hiç bir bilimsel bilgiye sahip olmadan karşı çıkmak, insanı bir bakıyorsun o karşı çıktığının aynısı yapmış.

 

Aynen öyle demirefe, işin içinde bilimsel düşünce tarzı, evrensel duruş yok ise olacaklar bunlar…

 

Şimdi burada bir çok şey laf kalabalığına getirildi. O yüzden ana konu araya kaynamasın diye tekrar belirtiyorum: Biz ensestin hukuki yönünü filan eleştirmedik. Serbestmiş, yasakmış, olmalıymış olmamalıymış, şurda serbest, orda yasakmış, konumuz bu değil. Biz hukuk tartışmadık.

 

Duyurulur…

 

Ama burada biz bilim bu konuda bir şey diyor, demiyor'u tartışıyoruz.

 

Duyurulur…

 

Biz diyoruz ki bilim sakıncalı olduğunu söylüyor. Sakıncası da genetik. Aynı veya çok benzer genlere sahip birleşmelerde dominant gen yokluğundan dolayı resesif genler fırsat bulup mantar gibi yüzmeye başlar ve sakat, geri zekalı çocuklar doğar.

 

Duyurulur…

(Çocuk olmasa bile bu iş psikolojik sapkınlık anlamına gelir. Psikolojik diyorum, yani hurafe ile karıştırılmasın :) )

 

 

Bilimsel temeli ve gerekçesi de bu. Biz ne ensest yapanları asalım dedik ne keselim dedik.

 

Duyurulur…

(Hiçbir toplum bu davranışı hoş karşılamaz, nedeni bellidir)

 

Sadece birinin "enseste karşı çıkmanın bilimsel temeli olmayan bir hurafe olduğu" iddiasını bilimsel dayanağını göstererek çürüttük.

 

Duyurulur…

 

 

Bu arada ateizmden de iyice öğürtü geldi hepimize. Böyle bilimden habersiz ateist olacağına kindar da değilse şayet, dindar bin kat iyidir dedik. Hiç olmazsa bir bağlamı var.

 

Evet, sinirle yazılmış bir cümle olduğunu düşünüyorum sevgili demirefe…

Gerçi ilk giriş yazım da ben de buna benzer bir ifade kullandım ama… Eee insanı çileden çıkarıyorlar. Sen de haklısın ne diyeyim…

 

 

:::::

 

 

Bu arada arkadaşımız, cinsel uç-örneklerinden bir türlü vazgeçemiyor:

 

Senin "üreme" üzerine kurulu bilimsel tezin, doğurganlık yaşını geçmiş aile üyeleri arasındaki ensest ilişkiye gelince tökezler.

Senin "üreme" üzerine kurulu bilimsel tezin, eşcinsel ilişkiye gelince tökezler.[/b]

 

Ben artık bu tartışmadan çekiliyorum. Söyleyeceklerimi söyledim. Sorulan sorulara yanıt vermek yerine, maalesef, laf kalabalığı ve kelime oyunları ile içinden çıkılmaz bir hale sokulmak isteniyor. Başarılı mı? Bence değil. Ama yorucu… İsterim ki diğer arkadaşlarımız da bu tartışmada görüş bildirsinler. Belki gözümüzden kaçan noktalar vardır.

Gönderi tarihi:
2- Özgürlük sana göre sınırsız mı olmalıdır?

 

Sevgili halkalıyıldız,

 

"Sapık" ilişkileri, normal karşılamak ayrı şeydir, müdahale etmek ayrı şeydir.

İlişkilerin sapıklık olarak addedilmesi, kültürel bir değer yargısıdır. Görecelidir.

 

Ben kendi kültürümden dolayı, (bu kültürün kökenleri bilimsel veriler, gelenekler, hurafaler, batıl inançlar, dini kaynaklar vs. olabilir) ensest ilişkileri, cinsel grup ilişkilerini, eşcinsel ilişkileri tasvip etmem, dolayısı ile bu tür ilişkilere girmem.

 

Ama girenlere de bir şey deme, müdahale etme hakkım yoktur. O tür ilişkilere giren insanları "sapık" olarak nitelendirme hakkım yoktur.

 

2- Özgürlük sana göre sınırsız mı olmalıdır?

 

Özgürlüğün sınırı, başkalarının özgürlük alanının sınırıdır.

 

Özgürlük, gönüllülük esasına göre kısıtlanabilir.

Bir futbol takımının aynı tip kıyafet giymesi, katılımcıların ortak zemin oluşturmak için verdikleri tavizdir.

 

Özgürlük ortak bir zemin yaratmak için karşılıklı mutabakatla sınırlanabilir.

Apartman'ın ortak kullanım alanlarına işememek, apartman sakinlerinin ortak zemin oluşturmak için verdikkleri tavizdir.

Hukuk kurallarının çoğu bu kapsama girer.

 

Özgürlükten, başkasının oluşturduğu alana girerken, onun koyduğu kurallara uymak amacıyla kısıtlanabilir.Zira orası onun özgürlük alanıdır.

İnşaata giren, inşaat sahibinin koyduğu kurallara uymak zorundadır, kask takılacak diyorsa takılacaktır.

Cami'yi ziyaret için, başörtüsü takılacak deniyorsa, takılacaktır.

Misafirliğe giitiğin ev sahibi, sigara içilmeyecek diyorsa, içilmeyecektir.

Gece klübüne, damsız girilmez deniyorsa, girilmeyecektir.

Özel kurumlar, dernekler, işletmeler tarafından hazırlanan kurallar bu gruba girer.

 

Bir sözleşme karşılığında özgürlüklerinizin kısıtlanmasına rıza gösterebilirsiniz.

Çalışnma saati akşam 17.00'de biter, önceden çıkmak yasak deniyorsa, çıkılmayacaktır.

Şu çöpleri hergün temizleyeceksin deniyorsa, temizleyeceksin.

İş sözleşmeleri bu kapsama girer.

 

Saygılar, sevgiler.

Gönderi tarihi:

Psikonet.Com'daki "Ensest" tanımı...

___________________________

Cinsel Bilgiler.Org Sitesi Başlıklarıdır:

 

Ayak Fetişizmi

Fetişizm

Transvestizm

Teşhircilik

Sadizm ve Mazoizm

Deri Fetişizmi

Pluralizm

Sakatlık Fetişizmi

Transseksüalizm

Koku Fetişizmi

Otik Erotik

Erkek Organının Kıskanılması

Gözle Uyarılma

Homoseksüellik

___________________________

Psikolojik Danışma.Net'teki "Cinsel Sapıklık" tanımları...

___________________________

Terapistim.Com'daki "Cinsel Sapıklık" tanımı...

___________________________

Psikoterapi.Com'daki "Cinsel Bozukluklar ve Cinsel Kimlik Bozuklukları" tanımları...

___________________________

 

Sanırım Psikoloji'yi bir "Bilim" olarak kabul ediyor bu forumdaki herkes.

 

İnsanları rahatsızlıklarından dolayı hakir görmek, aşağılamak ve dışlamak insani olmadığı gibi,

Rahatsızlıklarını da "Normal Bir Tercih" olarak görmek Bilimsel bir tespit değildir.

Çünkü Psikoloji Bilim'i bu türlü davranışlara bir isim bulmuştur çoktan:

"Cinsel Davranış Sapmaları" ya da "Parafili"

Bir çok tanımın içersinde "Sapma" terimi kullanılmaktadır.

 

Sap-mak, Sap-tırmak, Sap-ıtmak, Sap-ık...

 

Yukarıdaki kavramlar ve içeriklerindeki anlatıklar "Sapkınlık" ve "Rahatsızlık" olarak ortaya konmakta ve kabul edilmektedir.

 

Dolayı ile birer tercih değildirler.

 

İnsanlar "Şizofreni", "Paranoya", "Otistizm" vs. gibi akıl hastalıklarına "Tercihen" yakalanmadıkları gibi,

Bu rahatsızlıklara da terrcihen yakalanmazlar.

Ancak nihayetinde bunlar rahatsızlıktır ve tedavi edilebilirler.

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Sanırım Psikoloji'yi bir "Bilim" olarak kabul ediyor bu forumdaki herkes.

 

 

Ben tam olarak kabul edemiyorum, çünkü her maddenin (insanı diyelim) sonuçları değişiklik gösterebilir ve değişkenlik ortak bir gerçek sağlamaz,

 

yani bir insanın neye sinirlendiğini ortaya çıkarabiliriz ama bütün insanların neye sinirlendiğini tek bir doğruda birleştiremeyiz, bilimsel olarak ortaya çıkarabileceğimiz şey gerçek sinirsel hormonal kimyasal (her neyse) aktivitilerdir, bunu inceleyebiliriz ama bir insanın neye sinirlenip nasıl davranacağını gerçek olarak bilmeyiz ki bu psikolojiye girer.

 

 

mesela bir delinin, deli olduğunu veya ne kadar deli olduğunu, neden deli olduğunu kanıtlayamayız, bunu ancak davranışlarından anlarız ama kanıtlayamayız. Bir deliyi iyileştirmek için beyne müdahele edemeyiz sadece onu belli bir sürece sokup, sakinleştirici yada benzeri ilaçlarla davranışlarının düzelmesini bekleriz,

 

ben bilimi, tek doğrunun (doğru tektir) kanıtlanması olarrak görüyorum , bu nedenle psikolojiyi tam gerçeği gösteren bir çalışma olarak göremiyorum. (tabi çok iddialı değilim bu konuda)

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
Ben tam olarak kabul edemiyorum, çünkü her maddenin (insanı diyelim) sonuçları değişiklik gösterebilir ve değişkenlik ortak bir gerçek sağlamaz,

 

Hangi tür bilimde olursa olsun, incelenilen "şey"in içinde bulunduğu koşullar ve buna bağlı DEĞİŞKENLER hesaba katılır. Bilimin işi bu değişkenlere bağlı olarak çözüm getirmek ya da sınıflamaktır. Bu değişkenleri göz ardı edemezsiniz. Çok fazla değişken var diye "bilemeyiz" diyemezsiniz. Derseniz bilimin kendisinden uzaklaşmış olursunuz.

 

Basit olayların neden-sonuç ilişkilerini basitçe çözersiniz. Basit olan, basitliği kazandıran etmenlerden birisi de değişken sayısının az olmasıdır. Değişken saysı arttıkça neden-sonuç ilişkilerini çözümlemek zorlaşır. İmkansız hale gelmez, zorlaşır.

 

Bir insanının psikolojisi ise, madde olarak zaten sayısız değişkene bağlı olabileceği gibi, büyüme sürecinde yine sayısız değişkene bağlı olarak şekillenir. Bu, işin zorlaştığına işaret eder. İmkansız olduğna değil. Ortak bir gerçekten kastınız ise, böylece kişiden kişiye değişiklik sunabilir. Değişkenleri sabitlediğiniz, sabitleyebildiğiniz sürece "tek" olan doğruya yaklaşırsınız.

Gönderi tarihi:
Ben tam olarak kabul edemiyorum, çünkü her maddenin (insanı diyelim) sonuçları değişiklik gösterebilir ve değişkenlik ortak bir gerçek sağlamaz,

 

yani bir insanın neye sinirlendiğini ortaya çıkarabiliriz ama bütün insanların neye sinirlendiğini tek bir doğruda birleştiremeyiz, bilimsel olarak ortaya çıkarabileceğimiz şey gerçek sinirsel hormonal kimyasal (her neyse) aktivitilerdir, bunu inceleyebiliriz ama bir insanın neye sinirlenip nasıl davranacağını gerçek olarak bilmeyiz ki bu psikolojiye girer.

 

 

mesela bir delinin, deli olduğunu veya ne kadar deli olduğunu, neden deli olduğunu kanıtlayamayız, bunu ancak davranışlarından anlarız ama kanıtlayamayız. Bir deliyi iyileştirmek için beyne müdahele edemeyiz sadece onu belli bir sürece sokup, sakinleştirici yada benzeri ilaçlarla davranışlarının düzelmesini bekleriz,

 

ben bilimi, tek doğrunun (doğru tektir) kanıtlanması olarrak görüyorum , bu nedenle psikolojiyi tam gerçeği gösteren bir çalışma olarak göremiyorum. (tabi çok iddialı değilim bu konuda)

 

 

saygılar

Psikoloji Bilimi yöntemlere dayanır...

Yöntem olarak Bilimdir denilebilir.

 

Yani herkes aynı nedenden deli olamaz ama delilik bir rahatsızlıktır ve nedenleri bir takım yöntemlerle ortaya çıkarılabilir.

Herkes aynı şeye sinir olmaz ama Sinir olmak psikolojik bir eylemdir ve nedenleri anlaşılabilir, ortaya konulabilir.

Tacize uğrayan herkes eşcinsel olmaz ama Eşcinsellik bir psikolojik rahatsızlıktır ve nedenleri ortaya konulabilir bir takım yöntemlerle...

Taciz eden herkes aynı nedenden tacizci olmaz ama her tacizcinin niçin bir tacizci olduğunu Psikoloji Bilimi ortaya koyar ve tedavi edebilir.

 

Yani Psikoloji'deki "Doğru Tektir" tanımı rahatsızlıkların nedenleri ve tedavi yöntemleri için değil, rahatsızlıkların tanımı içindir içindir:

"Her davranışın bir nedeni vardır..."

 

Psikoloji bir bilimdir ama konuyu tartışmamız gereken yer burası değildir...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Yani Psikoloji'deki "Doğru Tektir" tanımı rahatsızlıkların nedenleri ve tedavi yöntemleri için değil, rahatsızlıkların tanımı içindir içindir:

"Her davranışın bir nedeni vardır..."

 

"Doğru tektir" bilim için geçerli, psikolojide doğru tek değildir, felsefeye dayalı doğrular vardır, ama bilimde sadece tek doğru vardır.

 

sinir tek doğrudur ve bilimin konusudur, ama psikoloji siniri değil, nedenlerini ortaya çıkartmak için uğraşır ve psikolojide bir bulgu, tek doğru değildir, yani bunu tek doğru budur diye kanıtlayamayacağı için bilimle aynı kefeye koymamak gerektiğini düşünmekteyim.

 

Bilim yapmak için bir çok yöntem olabilir, psikolojide bunlardan biridir.

 

 

Bir insanının psikolojisi ise, madde olarak zaten sayısız değişkene bağlı olabileceği gibi, büyüme sürecinde yine sayısız değişkene bağlı olarak şekillenir. Bu, işin zorlaştığına işaret eder. İmkansız olduğna değil. Ortak bir gerçekten kastınız ise, böylece kişiden kişiye değişiklik sunabilir. Değişkenleri sabitlediğiniz, sabitleyebildiğiniz sürece "tek" olan doğruya yaklaşırsınız.

 

İnsan neye sinirlenir ?

 

ne cevap verirseniz verin doğru veya yanlış olacaktır !

 

Dünya küre midir ?

 

sadece tek doğrusu vardır !

 

 

saygılar

 

 

 

Psikoloji bir bilimdir ama konuyu tartışmamız gereken yer burası değildir...

 

katılıyorum, başka bir konuda görüşmek üzere ...

 

saygılar

Gönderi tarihi:
ALINTI(Tengeriin Boşig)

Sanırım Psikoloji'yi bir "Bilim" olarak kabul ediyor bu forumdaki herkes.

Ben tam olarak kabul edemiyorum, çünkü her maddenin (insanı diyelim) sonuçları değişiklik gösterebilir ve değişkenlik ortak bir gerçek sağlamaz,

.............

saygılar

 

Buradaki tartışmalar artık bazı arkadaşlarımız yüzünden kahvehanedeki sohpetlere dönüştürüldü maalesef.

 

Bir Bilim Dalı Olarak Psikoloji:

İnsan davranışı ve zihinsel süreçlerini inceleyen ve bunların dış çevre ile organizmanın fiziksel ve zihinsel durumundan nasıl etkilendiğini açıklayan bilimsel disiplin.

 

Temel Alt Dallar

Biyopsikoloji & Nöropsikoloji

Bilişsel Psikoloji

Gelişim Psikolojisi

Deneysel Psikoloji

Sosyal Psikoloji

 

Uygulamalı Alt Dallar

Klinik Psikoloji

Endüstri/Örgüt Psikolojisi

Sağlık Psikolojisi

Eğitim Psikolojisi

İnsan Faktörü/Mühendislik Psikolojisi

Trafik Psikolojisi

Evrimsel Psikoloji

Politik Psikoloji

Adli Psikoloji

 

Fatih Üniversitesi Psikoloji Bölümü

Gönderi tarihi:
Buradaki tartışmalar artık bazı arkadaşlarımız yüzünden kahvehanedeki sohpetlere dönüştürüldü maalesef.

 

Yararlı bilgiler verdiğin için teşekkürler sayın maraba...

Gönderi tarihi:
Bir Bilim Dalı Olarak Psikoloji:

İnsan davranışı ve zihinsel süreçlerini inceleyen ve bunların dış çevre ile organizmanın fiziksel ve zihinsel durumundan nasıl etkilendiğini açıklayan bilimsel disiplin.

 

bu tanımı zaten biliyoruz

 

yeni bir şey değil

 

bu tanıma göre yorum yapıyorum zaten

 

 

Buradaki tartışmalar artık bazı arkadaşlarımız yüzünden kahvehanedeki sohpetlere dönüştürüldü maalesef.

 

biz fikir üretiyoruz, katılırsınız ya da katılmazsınız

 

verilecek cevap bulunamadığı durumlarda, kişisel sataşmalara girmeye çalışmak bir eksiklik olarak görülmeli

 

zira burada her tür insan var, bizim buralardaki kahvehanelerde çok güzel sohbetler oluyor, belki siz böylesine rastlamadınız ****

 

 

 

saygılar yinede

Gönderi tarihi:
İnsan neye sinirlenir ?

ne cevap verirseniz verin doğru veya yanlış olacaktır !

 

Hayır, değişkenleri belirlediğiniz sürece bir doğru bir yanlış olamktan çıkıp ya yanlış ya da doğru olmaya doğru yol alacaktır!...

 

Bir insanın kafasına taş attığınızda sinirlenir --> Yanlış, sinirlenmeyen insanlar da vardır.

(Değişkenleri biraz sınırlayalım öyleyse)

Normal şartlarda insanların kafasına taş attığınızda sinirlenir --> Yanlış, sinirlenmeyen insanlar da vardır.

(Değişkenleri biraz daha sınırlayalım öyleyse)

Kendisine haksızlık yapılmasını kabul etmeyen insanlar normal şartlarda kafasına taş attığınızda sinirlenir --> Yanlış, bazı insanlar sinirlenmeden önce taşın nereden geldiğini öğrenmeye çalışabilir.

(Değişkenleri biraz daha sınırlayalım öyleyse)

Kendisine haksızlık yapılmasını kabul etmeyen insanlar, kafasına sizin taş attığınızı görünce sinirlenir. --> Yanlış, ama doğüruya daha yakın.

(Değişkenleri biraz daha sınırlayalım öyleyse)

Kendisine haksızlık yapılmasını kabul etmeyenlerin kafasına durup dururken taş atarsanız, ve sizin attığınızı görüp, haksız yere taş attığınıza kanaat getirirse normal şartlarda sinirlenir.

 

Bu şekilde bir doğruyu bulabiliriz.

 

Uymayan istisnalar da aradan çıkabilir. Bu durumda neden sinirlenmediğine de bakabilir, yeni değişkenleri yargımız içine koyabiliriz.

 

Bunu psikolojik değil de maddi olaylar için de düşüne bilir ve ne demek istediğimi anlaya bilirsiniz. Örneğim çok iyi olmamış olabilir.

Gönderi tarihi:
Örneğim çok iyi olmamış olabilir.

 

bencede !

 

 

çünkü zaten bilimin kesin sonuçları bulmak için yapıldığına bir örnek değil, örnekleriniz, ortak (hep aynı sonucu veren) kesin sonuçların bulunamayacığını anlatıyor. Ama bilim kesin sonuçları verdiği zaman bilimdir !

 

örneğin evrim teorisi kesin sonuçları vermiyor ! ama bu evrimin bilimsel olmadığını göstermez ve aynı zamanda evrim kesindir diye bir sonuç çıkartmaz ortaya

 

Yani benim temel olarak anlatmak istediğim şey şudur

 

Bilim, dünya küre biçimindedir diyorsa, dünya küre biçimindedir ve üzerinde hiçbir aksi yorum yapılamaz, insanlar buna kat-i suretle inanmak zorundadır. İşte bilim bu yüzden güvenirlilik ve katiyet açısından sadece gerçeği göstermelidir, yoksa insanlar için ortak bir özellik kazanmaz.

 

Psikoloji ise insan ve hayvan davranışlarını incelemesi sonucunda, kazandığı tecrübe ve birikimleri yine insanların yararına kullanmaya çabaladığı için bilimsel bir disiplinle yapılmak zorundadır (evrim teorisi gibi) ve bilime yardımcıdır.

 

Ama psikoloji mutlak doğruyu göstermez, bu nedenle "psikoloji tam olarak bilim değildir bana göre" diyorum.

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
çünkü zaten bilimin kesin sonuçları bulmak için yapıldığına bir örnek değil, örnekleriniz, ortak (hep aynı sonucu veren) kesin sonuçların bulunamayacığını anlatıyor. Ama bilim kesin sonuçları verdiği zaman bilimdir !

 

Ne üzücü... Anlatmak istediğim hiç bir şey anlaşılamamış...

 

 

Bilim, dünya küre biçimindedir diyorsa, dünya küre biçimindedir ve üzerinde hiçbir aksi yorum yapılamaz,

 

Yapılır.

 

Senin bu örneğini kullanalaım...

 

Uzaktan bakıldığında dünya küreseldir.

Ancak detaya indiğinde iş değişir.

Daha da yaklaştığında kutuplardan basıktır. Böylece değişken dediğim şeylere denk olarak kabul edebileceğimiz parametreler ortaya çıkar.

Daha da yaklaştığıda topoğrafyanın etkisini görürsün.

Hiç de küresel değildir.

 

Değişkenler yani parametreler artmıştır.

 

Şimdi tersten gidelim. Dünyanın şeklini küresel olarak tanımlayabilmen için bu parametreleri sabitlemen yani detaydan uzaklaşman yani uzaktan bakman gerekir. Ancak bu anda küreseldir dersin.

 

İşin diğer bir yönü, detayları da işin içine kattığında (değişkenleri sabitlediğinde) dünyanın şeklini geometrik olarak tam anlamıyla tanımlayabilirsin. Ama bu zordur.

 

Şimdi aynı şeyi insan yaşamında düşünelim. Psikolojisini etkilyen etmenleri dünyaya yakından bakmak ya da uzaktan bakmak yani detaya girmek ya da girmemek olarak düşünelim. Değişkenleri tanımlarsan psikolojisini tanımlarsın. Bu da bilimsel yöntemleri gerektiren bilimsel bir çalışmadır!

Gönderi tarihi:

Ben bir fenci olduğum halde sosyal bilimlerden "bilimsel araştırma yöntmleri" diye bir ders almıştım. Sikkat edelim: BİLİMSEL araştırma yöntemleri. Ders boyunca psikolojik ve sosyolojik olgular bilimsel olarak nasıl inceleniri gördük. Bilimsel yöntemler sandığın gibi sadece pozitif bilimlere has değil. Bunun da bilimsel bir yöntemi var. Bu da istatistiğe dayanan bir yöntem. Gözlem yaparsın. Verileri istatistiksel olarak değerlendirirsin. Ve anket kullanırsın. Bunun da bir çok türü var. Anketler hazırlanırken dikkat edilecek husus: DEĞİŞKENLERİN MÜMKÜN OLABİLDİĞİNCE EN AZA İNDİRGENMESİdir. Yani ne kadar çok soru o kadar gerçeğe yakın sonuç demektir! Hangi sonuç? Mutlak sonuç? Mutlak sonuca ulaşman, çalışmaın detayı ile ve değişkenleri mümkün olduğukadar sabitlediğin sürece doğrudur! Konuyla ilgili ilk yazımda bu yüzden değişkenlerden bahsettim. Keşke anlaşılabilseydi. Maddenin neden-sonuç ilişkilerini de böyle incelersin. Ama labratuvar ortamında çalıştığın için bunları kontrol altında tutman daha kolaydır. Sosyal bilimlerde ise laboratuvar insandır, toplumdur. Mümkün olduğunca az müdehale ile doğal ortamı (psikolojiyi) değiştirmeden gözlem yaparsın. Bunu da istatistiksel değerendirirsin. Mutlak doğru arıyorsan da çok ama çook çalışırsın. Bu yüzden zordur. İmkansız değil!

Gönderi tarihi:

Buradaki tartışmalar artık bazı arkadaşlarımız yüzünden kahvehanedeki sohpetlere dönüştürüldü maalesef.

verilecek cevap bulunamadığı durumlarda, kişisel sataşmalara girmeye çalışmak bir eksiklik olarak görülmeli

 

Aynen katılıyorum.

 

*

 

Burada iki yıldır yazarım.

Tartışma konusu olan görüşlerim de daha önce dile getirilmiş görüşlerdir.

 

Ama nedense, ""Doğrulanması gereken inançları" olmayan insanlar da bilim yapabilir" şeklindeki beyanımdan sonra, arkadaşlarımız ne bilimsellikten yoksunluğumu bıraktılar, ne ne anlama kapasitemin yetersizliğini, ne okuma kabiliyetimin eksikliğini bıraktılar.

 

*

Halbuki söylediğimiz şey şudur.

Bilimin doğruları kesindir.

Kültürden kültüre değişmez.

Azteklerin suyu 35 derecede, Moğollarınki 135 derecede kaynamaz. Herkesin suyu deniz seviyesinde aynı derecede kaynar.

 

Peki, ensest tanımı üzerinde bir kesinlik var mı?

Sevgili boşig link vermiş. Herkes bakabilir.

Yok.

 

Arap toplumuna göre, kuzenlerle ilişkiye girmek ensest değildir.

Eski Türk Toplumuna göre, 7 kuşak içindeki herkesle yapılan ilişki ensesttir, 7 kuşak sonrasındakilerle yağpılan cinsel ilişkiler ensest dışındadır.

Hindistan'daki bazı toplumlarda sadece amca-amca, teyze-teyze çocuklarının ilişkileri ensest içinde kabul edilirken, dayı-hala çocuklarının ilişkisi ensest sayılmamaktadır.

Yine Hindistan'daki bazı toplumlarda, bir erkek ile erkek kardeşin kızı arasındaki ilişki ensest sayılırken, aynı erkeğin kızkardeşinin kızı ile ilişkisi ensest sayılmamaktadır.

Kore'de bırakın 1. derece kuzenleri veya 7. derece kuzenleri, aynı kökten gelen ve aynı soyadını taşıyan insanların 35. kuşaktan ilişkisi bile ensest sayılmakta, ancak farklı soyadını taşıyan halanın kızı bile ensest sayılmamaktadır.

Bu bilgileri laf olsun, torba dolsun, genel kültür artsın diye vermiyorum.

Bu bilgileri vererek ensest tanımının evresnsel olmadığının görülmesini istiyorum.

 

Ensest tanımında kıstas nedir?

Sınır neresidir?

Bilim bir sınır koyabilir mi?

Koyamaz.

Bilimin net olarak tanımlayamayacağı birşey "bilimsel gerçeklere dayanan evrensel ahlak" diye satılamaz, pazarlanamaz.

Her toplumun ensest sınırını neye göre koyduğunu bilim açıklayamaz.

Burada hurafeler, gelenekler, dinler, kültürler, batıl inançlar devreye girer.

Söylediğimiz şey budur.

 

"Ensest ilişkinin yasak olması bilime dayalı evrensel ahlak kuralıdır" dersen, hangi ensest derler adama!

Eski Türklerin ensest tanımını alırız, kendini birden sapık kategorisinde bulursun.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Evet, sinirle yazılmış bir cümle olduğunu düşünüyorum sevgili demirefe?

Gerçi ilk giriş yazım da ben de buna benzer bir ifade kullandım ama? Eee insanı çileden çıkarıyorlar. Sen de haklısın ne diyeyim?

 

Bazı arkadaşlar, başkalarının sinirle söylediği şeyleri görebiliyor da, kendisinin, sinirden rasyoneliteyi kaybettiğininin farkında değil.

 

Brain, okuduğunu anlamıyor musun? Eşcinsel ilişkiye karışan bunu kötüleyen birisi yok; bu bir hormonal ya da psikolojik bir bozukluktur. Bu nedenle tedavi edilebilir. Bu nedenle ceza ya da ayıp görülmemelidir. Cinsel örnekleriniz ve bu örnekler üzerinde bu kadar duruyor olmanız ayrıca bunalttı gerçekten?

 

Okuduğu kim anlamıyor, söylediği şey ne anlama geliyor, bunun farkında olmayan, sinirden rasyoneliteyi kim kaybetmiş belli zaten.

 

"Eşcinsel ilişkiye karışan, kötüleyen biri yok, bu nedenle ceza veya ayıp görülmemelidir" diyor arkadaşımız.

Ben ne demişim bu ***** tartışmanın başından sonuna kadar?

"Bilim eşcinsel ilişkiye iyi veya kötü demez" diyorum.

Bunu insanlar kendi değer yargılarına göre yaparlar. Bazı toplumlar normal karşılar, bazıları yanlış karşılar.

 

Ben de size hangisinin evrensel, hangisinin yöresel olduğunu, hangisinin bilimsel açıklaması olduğunu gösterdim. Ve sen hiç birinin bilimsel açıklaması olmadığını düşündüğün için hurafe deyip geçmiştin. Günlerdir bunu tartışmıyor muyuz? Ne oldu şimdi? Bir anda evrensel değerler haline mi geldi bunlar gözünüzde? Hezeyanında, okuduğun eleştirileri anlayamamışsın. Saydığın evrensel kurallara, evet evrenseldir, bilimsel açıklaması vardır dedim. Saydığın yasaklanmamış ve ceza almayan şeylere ise kiminin evrensel olduğunu kiminin yöresel olduğunu gösterdim. Bilimsel olarak zararlı olup olmadıklarını anlattım. Tekrar okuyunuz. Laf kalabalıkları sıkmaya başladı artık?

 

Bazı arkadaşlar sinirlenmekten dolayı, neye hurafe neye, evrensel ahlak/hukuk kuralı dediğimi de anlamamış.

Verdiğim örnekklerin hangisinin evrensel olduğunu, hangisinin hurafe olduğunu açıkça yazmışım.

 

Bir yerlerde söylemiştim: Benim tek takıntım özgürlüktür. İnsanın özgür iradesine dayatma yapılamaz.

 

Esasen hukuk ve ahlak sistemimizinde son tahlilde bu kurala dayandığını göstermeye çalışmıştım.

Neden birbaşkasının malını "gönüllülük" esasına göre almak suç ve kötü olmazken, "zorla" alınırsa, suç ve kötü olacağını söylemiştim.

 

Benim değer verdiğim, önemsediğim tek kural budur. Bugün modern dünyanın da deger verdiği, yeni hukuk ve evrensel ahlak kuralları oluştururken gözönüne aldığı tek kural budur.

 

Bu kuralın uygulamasını nerelerde görürüz?

 

Bu kurala göre;

 

* Bir erkeğin, eşinizin vücudunu zorla kullanmaya kalkması bile tecavüzdür.

* Çocuklarla cinsel ilişki suçtur, zira çocukların yapılan eyleme ilişkin rıza bildirebilecek "akli yeterlilikleri" yoktur.

* Zihinsel hastalıklara sahip insanlarla cinsel ilişki suçtur. Zira onların da yapılan eyleme ilişkin rıza bildirebilecek "akli yeterlilikleri" yoktur.

* Hayvanlara cinsel ilişki suçtur. Zira onların da yapılan eyleme ilişkin rıza bildirebilecek "akli yeterlilikleri" yoktur.

* Akli yeterliliği olan bir insanı, "yalan vaadlerle", mesela evlilik vaadi ile, kandırarak cinsel ilişkiye ikna etmek suçtur.

* Akli yeterliliği olan bir insanı, istemi dışında fuhuşa zorlamak, fuhuş yaptırmak suçtur.

* Sizin hizmetinizde çalışan bir insanı cinsel taleplerinizle karşı karşıya bırakmak, cinsel tacizde bulunmak, suçtur. Zira o kişi işini kaybedeceği korkkusuyla, size sağlıklı yanıt veremez. Zorlama altında alınmış bir karar kategorisine girer. Suçtur.

 

*

 

* Akli yeterliliğe sahip bir erkek ve bir kadının cinsel ilişkiye girmeleri suç değildir. (Tutucu bir toplum olmamıza rağmen bu yasa Türkiye'de de çıkmıştır)

* Akli yeterliliğe sahip iki kadının veya iki erkeğin cinsel ilişkiye girmeleri suç değildir.

* Akli yeterliliğe sahip iki kardeşin cinsel ilişkiye girmeleri suç değildir.

(ABD'de bazı eyaletler kuzen evliliğini suç sayar, bazıları izin verir, bazıları akli sağlığı yerinde olan iki bireyin kararlarının çocukların fiziksel sağlığına etki etmemesi koşuluyla, yani çocuk yapmamak veya çocuk yapılacaksa genetik olarak sakat doğum ihtimalinin olmadığını kanıtlamak koşuluyla, izin verir)

 

**********

 

Kırmızı renkli yer, tek evrensel hukuk/ahlak kuralı olan ilkeye, yani "kimseye istemi dışında birşey dayatılaz" ilkesine uygun ahlak/hukuk kurallarıdır.

 

Mavi ile işaretli yerler ise, evrensel ahlak/hukuk kurallarına göre yanlış olmayan, ancak sizin köyün kurallarına göre bilimsel dayanaktan yoksun olarak "sapıklık" olarak nitelendirilen davranışlardır.

 

Yani bu arkadaşımızın sinirden rasyonelitesini kaybettiği için göremediği şudur.

Yazılar ortada. Neye evrensel dediğim, neye hurafe dediğim ortada. Çarpıtmaya gerek yok.

Ben sonradan fikir değiştirmedim, yani bazı şeyler, arkladaşın iddia ettiği gibi "Bir anda evrensel değerler haline" gelmediler.

Ben evrensel ahlak/hukuk kuralı dediğim şeyin tezahürü nerelerde olmuş, yani hangi şeyler evrensel ahlak kuralı sayılabilir örnek vermişim.

 

*

 

Gelelim arkadaşımızın şahsi sorusuna. Bir yukarıdaki iletimde de var ama, daha net, açık söyleyeyim.

 

BrainSlapper, daha önceki sorularımı da yanıtlamanı bekliyorum:

 

rica etsem, hurafelerinde referans aldığın doğruların kaynağını söyler misin?

 

Çocuğunuz olsa bu hurafelerinizi ona dayatır mısınız?

 

Hurafelerimin kaynakları: Gelenek, kültür, alışkanlık, batıl inançlar, dinler. Hepsinin koleksiyonu.

Çocuklarıma kendi doğru bildiğim hurafeleri öğretirim.

Ama kendi akli yeterliliğine uşlaştığında, kendi kararlarının sonucuna katlanma yaşına geldiğinde, herkes kendi yolunu çizer. ,

Ondan sonra, çaput mu bağlar, teneke mi çalar, lezbiyen mi olur, gay mi olur, beni ilgilendirmez.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
BrainSlapper, samimice söyler misin? (Gerçi soruları cevaplamıyorsun ama?)

 

Normal bir insan, aile içi cinsel ilişkiye girer mi? İki tarafın da rızası olsa bile ister mi? Bundan haz alır mı? Haz alıyorsa psikolojik rahatsızlıkları var mıdır yok mudur?

 

Cevaplamadığım soruların nelerdir?

 

*

 

Haz alıp almaması, kültürel değerlerine bağlıdır.

Yani haz alıp almaması kültürel şartlanmışlığına bağlıdır.

 

İslam kültüründe yetişmiş bir insan kuzenlerle ilişkiye girerken herhangi bir suçluluk hissi yaşamazken, eski Türklerden birisi kuzenleri ile ilişki yaşarsa, dünyanın en büyük günahını işlemiş hissine kapılır.

 

*

 

Aynı soruyu kendine sorarak, evrensel sandığın ahlak kuralının ne kadar göreceli ve bilimsel dayanaktan uzak, yöresel değer niteliği taşıdığını olduğunu görebilmeni temenni ederim.

 

7 kuşak içinden birisi ile cinsel ilişkiyi sapıklık ve psikolojik bozukluk sayan Eski Türklerden bir bilim adamı soruyor YARASA adlı arkadaşımıza:

"Normal bir insan, 7 kuşak akraba içi cinsel ilişkiye girer mi? İki tarafın da rızası olsa bile ister mi? Bundan haz alır mı? Haz alıyorsa psikolojik rahatsızlıkları var mıdır yok mudur?

 

Veya bir Koreli bilim adamı soruyor:

 

"Normal bir insan, aynı kökten gelen ve aynı soyadını taşıyan bir kişiyle cinsel ilişkiye girer mi? İki tarafın da rızası olsa bile ister mi? Bundan haz alır mı? Haz alıyorsa psikolojik rahatsızlıkları var mıdır yok mudur?

 

*

 

Bazı arkadaşlar, yöresel olan ile evrensel olanı ayıramadıkları gibi, bilimsel ahlaktan da bihaber bir şekilde yöresel değerleri, bilime dayalı evrensel değer diye pazarlamaya kalkıyorlar.üstüne üstlük, bunun farkında da olmayıp, başkalarını suçluyorlar.

 

Biraz erdemli bir davranış sergileyerek, arkadaşlar kusura bakmayın, itiraz ederken yöresel ahlak kuralları ile evrensel ahlak kurallarını birbirine karıştırdım, karıştırmakla kalmayıp bunların bilimsel olarak sınanamayacağını sanmıştım, sanmakla kalmayıp bunları hurafe olarak nitelendirdim, nitelendirmekle kalmayıp sizleri de hurafeci ilan ettim, ilan etmekle kalmayıp bilimselliği zedeledim diyebilirsin?[/b]

 

Güzel bir taslak hazırlamışsın zaten.

O taslağı foruma oku. En azından her insan hata yapabilir diyelim. ****.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Şimdi tersten gidelim. Dünyanın şeklini küresel olarak tanımlayabilmen için bu parametreleri sabitlemen yani detaydan uzaklaşman yani uzaktan bakman gerekir. Ancak bu anda küreseldir dersin.

 

Evet uzaktan (uzaydan) görünüş olarak küre biçimindedir denir zaten, yoksa yeryüzünde küre biçiminde olduğunu göremeyizki

 

Şimdi aynı şeyi insan yaşamında düşünelim. Psikolojisini etkilyen etmenleri dünyaya yakından bakmak ya da uzaktan bakmak yani detaya girmek ya da girmemek olarak düşünelim. Değişkenleri tanımlarsan psikolojisini tanımlarsın. Bu da bilimsel yöntemleri gerektiren bilimsel bir çalışmadır!

 

Psikoloji kesin sonuçlar veremezki !

 

ben doktora gittiğimde "ben ahmeti gördüğümde nedenini anlayamadığım bir şekilde sinirleriniyorum dersem" beni inceleyecek bir şey bulamaz, yani bana "sen Ahmeti gördüğünde şu nedenden dolayı sinirleniyorsun" diye kesin sonuç gösteremez"

 

ama ben gidipte benim kan gurubum nedir dediğimde, kesin olarak bilimsel bir deneyle benim kan grubumu söyleyebilir ve üzerinde hiçbir tartışma götürmez

 

fark burada, bunu anlatmaya çalışıyorum

 

Sosyal bilimlerde ise laboratuvar insandır, toplumdur. Mümkün olduğunca az müdehale ile doğal ortamı (psikolojiyi) değiştirmeden gözlem yaparsın. Bunu da istatistiksel değerendirirsin. Mutlak doğru arıyorsan da çok ama çook çalışırsın. Bu yüzden zordur. İmkansız değil!

 

Söz konusu insan olunca zaten kesin sonuç bulamayız, kesin bir sonuç bulunabilseydi, dünyada yaşayan bütün insanlara bir tedavi yapılırdı ve herkes aynı düşünürdü aynı yaşardı savaşmazdı herkes rafah içinde yaşardı, çünkü bir insana gidip sen şu yüzden sinirleniyorsun senin o sinire neden olan yerini bu şekilde düzelteceğiz diyecek bir bulgumuz yok !

 

Ama işte bilimsel yöntemlerede karşı değilim, zaten karşı olmak imkansız çünkü yöntemsiz bilim olmaz, hepsinin gerekliliği var ama kesin sonucu benim anlatmak istediğim bilim verir, yani gerçekler, mutlak doğrular

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:
Demirefe bir sen kalmıştın bizi şaşırtmayan. Yeni duruşun sana da hayırlı olsun.

Maraba çok haklısın, aslında suçlamalarımı ateistler diyerek bir grup insana genellemeye hiç hakkım yoktu. O anki öfkem yüzünden böyle bir aşırılık oldu, lütfen mazur görünüz.

 

Ateizm hakkındaki düşüncelerimi daha önce açıklamıştım. Tabii ki bir insanın kendini ateist olarak tanımlama hakkı kesinlikle vardır. Yeni bir duruş söz konusu değil. Önceki duruşum tamamen geçerlidir.

 

Ancak kısaca belirteyim, daha önce de belirtmiştim, benim kişisel tavrım dini bir tez olarak algılayıp ona bir antitezle karşı çıkmama yönünde. Şu metal-ametal meselesi, tekrar edip uzatmayayım. Ben din karşısındaki duruşun laik tavır olmasını savunuyorum. Laikliği de "dini baz almama" olarak tanımlıyorum.

 

Kastını aşan ifadelerim için kusuruma bakmayınız, saygılar...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.