OY BENİM iNSAN KUSURUM
http://www.sarkidinleme.com/volkan-konak-h...dinim-r5753.htm
bi aşk hikayesi anlatacağım size ben.
Neden derseniz dün Taylan Bey abi ile yaptığımız taatlar sonucu benim yaşlı ve menapozlu bi insan olduğum ortaya çıktı ve daha önce de belirttiğim gibi ben artık romantik insan kalıbına sokmak niyetindeyim bünyemi...
Eskiden beri etnik öğelerine önem veren bi insandım. Tabi bunda babamın koca kafalı bi yörük olmasının;biz küçükken kardeşim ve beni yeni açılmış TRT3 kanalına kilitleyerek zorla ''su gelir güldür güldür'' türküsünü dinletmesinin; bununla yetinmeyip türküyü ezberletip tüm akraba ortamında söyletmesinin de etkisi var illaki...
Neyse ne; Üniversiteyi kazanır kazanmaz hem Sosyalleşme çarpması hem de ruhumdaki kültür fizik bulantısı hasebiyle kendimi halkoyunları kulübünün kapısının önünde buluverdim. Allahtan Güney Doğulu bi arkadaşla tanıştım da karşılıklı alışveriş teklifimi kabul edip bana gerçek halay nedir öğretti.
Tabi sene 1997 (meraklısı için dip not: o zamanlar forumdaki aşık namzetlerimi ve siz hayran kitlemin %50.sini peşinden getiren eski sevgilileri tanımıyorum tabi,merak içindeki ey okuyucu; bu kısımdan sonrasını okumasanız da olur yani...)
Ben hayatı Komunizmden,düş sokağı sakinlerinden ve yaşar kemalden ibaret sanıyorum, işte o yıllarda Tansu Çiller,Mustafa Sandal ve Orhan Pamuk bi tokat gibi patlıyor masum dimağımda...
Bi de aşk : Ben sivilcelerimden,kendini şaşırmış saç kesimimden ve bi türlü büyümeyen göğüslerimden dolayı kendimi erkek dünyasında görünmez sanıyorum...aylardan ekim... ben temmuz 23 te hayatımın ilk aşkını yaşamışım; sevgilim abi dünyanın en yakışıklı adamı; bi de mis gibi kokuyo, bi de Bilkentte okuyo bense o despırıt halimle bilkentteki kızlarla nasıl baş edeyim?(şimdi gelseler hepsini tokatlarım o ayrı )
1 ay geçmedi bu güsel abi, cinayetine bi yaz aşkı süsü verip beni ortada bıraktı tabi. Üstüne üstlük sıra arkadaşım Boğaziçini,arka sıradaki arkadaşım İstanbul Ünv.ni,ön sıradaki de Odtü'yü kazanmış ben Sül.Dem.
Bi müddet görüşmedim tabi hiç biriyle, tam hatırlamıyorum belki onlar beni görmek istememişlerdir.
Neyse ne soona bi de benim sosyal sorumluluk pisikopatlığım da var ya yarenler, hemen halk eğitim merkezine gittim. Dedim ben çok güsel oynarım; öyle köye kasabaya gideyim; buraların huylarını, oyunlarını da öğreneyim istiyorum bi el atın dedim. Yardım ettiler saolsunlar. Ispartadan 60 km mesafede bi kasabaya halkoyunları örtmeni olarak atadılar beni,hem lise hem ilk hem orta okul ben haftanın 2 günü gittim geldim oralara, gezdim tozdum zati çok eski bi rum köyüymüş mübadeleden sonra toros yörüklerini yerleştirmişler bu minvalde ben de bi taşla iki kuş vurup anneden gelen gavurluğumla babadan gelen yörüklüğümü cuk diye oturttum aralarına....
Gün geldi çattı,gösteri yapacaz önce malum kaymakama milli eğitim müdürüne filan soona güsel olursa valiyi çağıracaklar kasabanın çift şerit yolu yok emme bürokrasi full fors (tabi o zaman böyle anarşik bakamıyorum mevzuya; anlamıyorum ki bürokratik ilişkilerden van minüt...) ben de istiyorum ki canlı çalsın birilerini bulalım da...Burdur da müzik ört.liği bölümü var orda da bi arkadaş... Onun halk müziği yapan amatör bi grubu...
Ulan ben ne anlatıyodum???
Ha aşk...
Elinde viyola kutusuyla kavruk bi genci bana bakarken gördüğümü hatırlıyorum ilk . Öyle uzun boylu gösterişli değil. Kokusunu bile hatırlamıyorum.Ne de ne giydiğini,sadece yanına yaklaştığımda benim içime bakan bi çift kara göz hatırlıyorum,gözbebeklerinde kendimi gördüğüm...
Sonra hep bana baktı gözlerini ayırmadan, ne zaman karşılaşsak hep bana baktı...
sonraki 4 yıl önce sık sık sonra aralıklarla görüştük o çaldı ben oynadım,ben oynadım o bana baktı... Hep aynı düşleri kurmamıza ve aynı zamanlarda aynı şehirlerde aynı göğe bakmamıza rağmen bir türlü yanyana olamadık,yan yana denize bakamadık...
Gösteriler bitti,onun okulu bitti,benim okulum bitti ve bi kere bana gitme dedi,sadece bi kere gitme dedi...Ben gittim...
Benim hayatıma başka adamlar girdi,onun hayatına başka kadınlar...
Tabi o zamanlar iletişmek de çok zor daha dumanla haberleşiyoruz, birinin izini kaybettiğinde kozmostan onu dilemek dışında yapabilecek çok da bişey yok, bi de öğretmen filan olmuş bu abi tayin mayin,askerlik öyle bi balık gibi kaydı gitti avuçlarımdan...
Şimdi düşündüm de hep geç kaldım ben aşka, kimi sevdiysem bişeyler engel oldu,
Bi keresinde hiç tanımadığım bi adam ilk gördüğünde evlen benimle demişti,
Bi keresinde az tanıdığım bi adam benimle gel demişti,hiç birini yapamadım, ya da yapmadım işte neyse...
Aradan yıllar geçti,benim hayatımdan aşklar geçti,acılar geçti,gözlerimden gölgeler halinde şimdi öğrendiğim ne varsa bedelini fazlasıyla ödeyerek,ruhumda kocaman delikler;boşluklar açarak geçti.
Bi tek o geçmedi. Bütün boşluklar büyümek denen,alışmak denen,yozlaşmak denen,unutmak denen jöle kıvamında tekdüzeliklerle doldu,bi tek onun baktığı yerler o küçücük göz izleri geçmedi.
Şimdi anladım ki aslında o tüm aşklarımın başlangıcıydı,daha sonra hayatıma giren tüm aşkların başlığıydı. yılları önümden bir bir geçirirken aslında içini dolduramadığım tek yara aşktı. Onun gözlerimin ta içine bakarak bıraktığı yara...
Diyeceğim ben hayatımın ilk gerçek aşkını hayat denen oyun içinde kaybettim. Belki de hepsini kendi kendime oynadığım böyle anlamsız oyunlarla kaybettim. Şimdi tam da yukarıdaki gibi aynı o şiirdeki gibi seslendiğini hatırlıyorum bana...
Çağıran biri varsa gidin...
Ben gidemem, siz ne olur gidin...
16 Yorum
Önerilen Yorumlar