ANNEMİN YALANI:)
Ayak seslerini duyar duymaz, aslında açık olan gözlerimi,tıpkı derin bir uykudaymış edasıyla tekrar kapardım.Bu rolü en seçme oyunculara taş çıkartacak kadar iyi oynardım heralde ki, her seferinde kanardı.Belki de bu oyunu o da oynamaktan keyif alırdı da, ondan kanmış gibi yapardı.
Ellerini saçlarıma uzattığı an, tütünle anne kokusu karışımı bir kokuyla dolardı burnum.Onun bu şevkatli dokunuşları benim sabahlarımın en güzel anlarıydı ve ben bu büyüyü hiç bozmamak için kırpıştırmak istediğim gözlerime karşı büyük direnişe geçerdim.
Ve işte yine hergün bıkmadan söylenen,çocukluğumdan beri duyduğum, şarkımı tekerlememi hala bilmediğim nağme eşliğinde söylenen sözler:
-Didem hanım pabucu yarım çık sokağa oynayalımmmmmm...
17 yaşından sonra içimden kıkırdamaya başlamıştım bu sözlere.Bu seramoninin ardından asıl sihirli sözcükler gelirdi.İşte ben gözlerimi açmak için hep o anı beklerdim...
-"Hadi prensesim kalkkkkkk,bak şimdi beyaz atlı prensin gelecek,seni böyle uyuyor görürse,bu kız tembelin teki deyip almadan gider valla".
-"Hihihihihihihi"...
-"Artistttt seniiii, demek yine uyuyor numarası yapıyordun, hahahaa.
-"Haydi anlat,nasıl bişey bu beyaz atlı prens?
Ben sanki ilk kez dinliyormuş gibi merakla açardım gözlerimi,o da hergün yaptığı gibi gözlerini derinlere daldırır elimi tutar usul usul başlardı anlatmaya.Hep anlatırken bir şeyi eksik bırakırdı annem,bütün ısrarlarıma rağmen onun yüzünü asla tarif etmezdi.Yüzü neden yoktu bu prensin.O sarışın olabilirdi belkide kumral kimbilir belkide esmer.Ama ne kadar uğraşırsam uğraşayım düşündüğümde atın üstünde ki o bedene asla bir baş ve yüz koyamazdım ben de.Yüzünün olduğu yer hep pusluydu hayallerimde.Peki nasıl tanıyacaktım ki ben bu prensi geldiğinde
-"Merak etme" derdi annem";o geldiğinde sol göğsünde atan şey sana kılavuzluk edecek"!
Bir gün durakta bir yere gitmek üzere otobüs beklerken,annemin ceketini hızla çekeledim..!!!
-"Anne şu prensin illa ki beyaz atı olmak zorunda mı"?Beyaz bir arabası olamaz mı" dedim gözlerimle karşı kaldırımda park etmiş arabadan ineni göstererek!
-"Hıııı haaaaaaaa" dedi annem afallamış bir halde.Aklı başına gelince de gülerek:
-"Yok çocum prenslerin eskiden sadece atları varmış,ama şimdi bir sürü araç var,bu zaman da at ile gezen kaldı mı demi?
-"Anne bunu daha önce sölesene,ben de pencerede atlı beklemeyeyim hergün"!
Bir keresinde anneme:
-"Anne şu prens İran'dan beni almaya gelmiş olabilir mi?" dediğimde(o zaman iranlı bir arkadaşım vardı çünkü ) annem peşimden terlikle koşmuştu
25 yaşıma gelmiştim ve artık kandırıldığımı düşünmeye başlamıştım ama anneler yalan söylermiydi?
Bir sabah, annemin birazdan odaya geleceğini bildiğim halde kapamadım gözlerimi çünkü artık istemiyordum bu oyunu oynamak.
Beyaz atlı prens diye birşey yoktu.O gün kalbimi de attım kılavuzluktan, artık inanmayacaktım onun kılavuzluğuna da.Elimi başıma götürdüm; evet yeni kılavuzum buradaydı işte!
O gün bu gündür kalbim cennetten kovulmuş şeytan gibi...!!!Onun gösterdiği yollara iknaya çalışan, sinsi bir eylemci!
Birazdan yareni uyandıracağım ama annemin yalanını sölemiyeceğim ona...
-"Yarencim; beyaz atlı prens diye birşey yoktur kızım.Yani enazından bu Dünya'da yok"
13 Yorum
Önerilen Yorumlar