1 itiraf 1 davet
Bu yazı bir itirafın ve bir davetin yazısı olacak.
Otuzikinci zafer yılına değmiş ömrümün en mutlu günleridir şu zamanlar. Aklımda en ufak kötü bir hatıram yok. Yaşadığım herşey güzelmiş, tanıdığım bildiğim insanlar hep iyi insanlarmış gibi geliyor. Oysa zihnimin o uzak köşesinde ne kötü zamanlar ve adı anılmayası olanlar da yok değilken. Tuhaf işte.
Yazmaya karar verdiğimde hep uç noktalarda oluyorum nedense. Ya çok yalnızım, ya çok umutsuz, ya çok mutsuz ya da kendimin bile inanamayacağı kadar huzurluyum. Sinüs eğrisi gibi, dibe vurup tavan yaparak yaşadığımdan kaynaklı olsa gerek. Aralarda hissedemiyor muyum neyim, bilemedim.
5 ay önceydi. 13 Mayıs 2008. Tükenmek bilmez bel ağrılarımın sonrasında gittiğim "kıldünya doktor" bir reçete tutuşturmuştu elime "aman haaa iç bunları bak hede hödö olur sonra" diyerekten. Reçeteyi eczacı kızceğize uzattım, saat öğle 12.05 civarı. Hikayemiz de o gün başladı işte.
Geçmişime bakıyorum, ne çok insanı sevdim, birçoğu da beni sevdi. Yoğunluklarımızı denkleştiremedik bir türlü, onu kesinlikle biliyorum. Hayatlarına girdiğim, hayatıma giren, hayatlarına girdiğimi sandığım, hayatıma girdiklerini sanan insanlar oldu işte. Hepsini sevgi ve saygı ile uğurluyorum artık hafızamdan. Ve onlardan özür diliyorum; Mutlu olduğumu söylediğim, aşık olduğumu söylediğim, mutlu ve aşık olduğumu sandığım zamanlar için.
Ben ne yalancı ne de inkar edenim. Tabii ki güzel günleri O güzel insanlarla paylaştım. Ancak bu kez kendi yolumun sonundayım. İtiraflarımın hepsi, hepsine duyduğum saygımdan. Onlara söylediğim tüm sözlerin günahını vebalini omzuma alarak yeni bir hayata adım atıyorum, affetsinler beni.
Tanıştığımız günün 5 ay sonrasında elimde 2 alyans ve 1 tektaş. Pırlantamı alıp 18.10.08 Cumartesi akşam yemeğinde eczacı kızceğizin karşısında olacağım.
Ömür denen zamanın bana kalan kısmında evimizin neşe kaynağı olmasını, dertlerimin ortağı, çocuklarımın anası, evimin kadını olmasını, haftaiçi TV dizilerini izlerken bana dizi hakkında yorum yapmasını, terliklerimizi naylon poşete koyup ev gezmelerine gitmemizi, -arabesk haliyle ölümüne değil-yaşamım süresince O'nu doya doya sevmeme izin vermesini isteyeceğim. O'nu başımın tacı, hayatımın anlamı, evimizin prensesi olması için davet edeceğim.
Bana şans dileyin.
13 Yorum
Önerilen Yorumlar