Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Çekilin hele..
Umut! Sarılıver belime..
Bırakalım kendimizi gelen melteme
Tatlı ve hafif, alıp götürsün bizi
Götürsün ve bıraksın gülün çölüne
Perdeler! Açılıverin hele!
Yanaşın az kenarada gireyim içeriye
Nemli gecelerde bir serin öpücük olayım
Usulca dokunayım özlediğimin tenine..
Enes..
ne kadar zor sana elveda demek
gözlerine bakmadan cekip gitmek
arkani dönüp sesizce aglayarak
hic birsey olmamis gibi herseyi bitirmek
ne kadar zor seni unutmak
hayalllerden umutlardan uzaklasmak
yasanan tatli anilarin aciya dönüsmesi
sevdigini bile bile birakmak zorunda olmak
ne kadar zor ellerini tutamamak
boslugu sarmak umutsuzca bakmak
gözlerinde umudu bulamamak
herseyi bir anda unutup geride birakmak
seni unutmak ne kadar zor bilirmisin
sensiz olduguma sensizlige inanmak
Sanma ki, derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki, her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha aşığım;
Korkar mıyım?
Ah dostum, derdim başka...
Orhan Veli Kanıik
Görünen o ki sende değerim kalmamış,
Zaten hiç yoktu ya, neyse..
Senin değerinde bende yerle bir olmuş,
Anlamazsın ya , neyse...
Kuru bir gürültünün peşinde savrulmuş,
Anlamsız sevdanın yolunda kahrolmuşum ya, neyse...
Hatır , gönül nedir bilmek Hiç işine gelmemiş,
Bir tek kelamına aldanmışım ya, neyse...
Güzel söz,bir çift göz senin için yalanmış,
Bense sevda yollarında yaya kalmışım ya, neyse...
Aşk , sevgi bir günde değişirmiş,
Değişmeyen sevgiliyi aramışım sende ya, neyse...
Bin
Yağmurun Kızı
İlk kez yağmuru dinlediğimde, küçücük hayalleri olan bir çocuktum.
Evimizde kömür sobası yanında, kulaklarımda yağmurun sesi ve küçük hayallerin çocuğu uyumakta...
Sonra biraz büyüdüm ama hayallerim hala küçüktüler ve yağmurlar hala yağmaktaydılar. Okula gittim. Okuldan geldim. Anneme aşık, babama hayrandım.
Ergenlik günleri kabuk değiştirir misali bir o yana çarptım bir bu yana, şekil verdim ruhuma ve onun kabına... Yağmurlarda şekillendi benim gibi zamanla...
Bir gün aşık
Çağırış..
Zaman girdabım...
Ay ışığım, kordonum
Bir ıssız gecem daha bitti
ve yine sabah ve yine yorgunum
Takatim...
Sabrım, emelim
Bir çizik daha boş saatlere
ve yine arsız ve hala deliyim
Aşk fısıltım...
Yankım, kutsal sabrım
Bir hüznü daha boğdum hayaline
ve yine kuru dudağım ve hala ismini andığım
Beklediğim...
Özlediğim, istediğim
Bir beni geride bıraktım bir seni taşımak için
ve yine sana seslenişim ve hala ölesiye sevdiğim
Enes..
Kaldıramaz yüreğim..
..Ellerim yanımdamı?
- Evet sahip yanındayız.
..Peki ya ayaklarım, taşıyabilecekmisiniz beni?
- Tüm gücümüzle efendim.
..Gözlerim, ya sizler, siz dayanabilecekmisiniz gördüklerinize?
- Dayanırız efendim nelere dayanmadık ki.
.. Hımm Peki o zaman gidelim ama sen gelme yüreğim, bugün sen
izinlisin.
Enes..
Toprağında Gözyaşım..
Gece rengi saçlarım ıslandılar
Deli dolu yağmur altında
Bulutlar halime ağladılar
Ağlarken mezarının başında
Toprağın ıslanmış gülüm
Çamur olmuş avucumda
Mezar taşın kırılmış
Ve yüreğimde anılar parça parça
Bu kez bir çiçekle gelmedim elimde
Ya da baharı bekleyen umutlu gözlerle
Islak ve titrek, yalnız ve ürkek
Sessizce ağlıyorum ağıt dolu sözlerle...
Enes..
DEDİKODU
Kim söylemiş beni
Süheyla'ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni'yi öptüğümü,
Yüksek kaldırımda, güpe gündüz?
Melahat'i almışım da sonra
Alemdara gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Mualla'yı sandala atıp,
Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?
Or
Ben..
Edepsiz güneşin arsız gölgesiyim
Gözbebeklerinin içinde titreyen umut
Dudaklarının kenarından sızan suyum
Yüreğimi sevgimin tepsisiyle önüne seren
Minicik bir serçenin kanadındaki tüy
Ürkek ceylan su içerken onu izleyen arslanım
ve ben aşk...
ve ben can...
ve ben bu ikisinin sevişmesiyle meydana gelenim
ben... Seni sevenim.
Enes..
Deli..
Sebebsiz bir güneşin doğurduğu
kuşku dolu ışıklar var yüreğimde
karanlık bir gölgeden fırlar gibi
deli dolu bakışlar var gözlerimde
Ne sesisini ne tenini
Ne seni ne de sensizliği
Hiçlikle dolu benliğimi
Alıp götüren biri var düşlerimde...
Enes..
Saygıya dizeler..
zamanı katlayıp koymuş gönül cebine
umut yolunun sonunda bekleyen tapınası kraliçe
tanrının sevgiyle doldurduğu yüreğini
ibret verircesine paylaşan, eşi bulunmaz ece
kalabilirmiyim ki yanında?
ağlayabilirmiyim omzunda?
deli olduğumu düşünmezsen eğer
lakırdın dahi olamazmıyım dudaklarında
aklı yüreğiyle sevişen, nadide güzel
bilki tüm bu seslenişim yanlız sana özel
Enes..
Şaşkın Ördek.
Anladımki bir gün zamanı anlamakla
Saksıda begonya büyütmeye çalışmışım
Ve farkettimki seni sevmeye çabalamakla
Kanatlarım olmadan uçmaya uğraşmışım
Ne demeli be gönlüm sana
Küfürmü etmeliyim illa
Gözüm duymaz, kulağım görmez iken
Ne sevdim seni, ne de vazgeçtim senden...
Enes
Bilemezdin..
Seni anlamadığımı mı sandın..? Umursamadığımı mı..? Eğer öyleyse
yanıldın bebeğim, ya da ben yanılttım seni.
Hezeyanlarımla kol kola geçerken günlerim, usul usul özledim senide
farkettirmedim... Çocukluğuma ver.
Bana her seni seviyorum deyişinde, bende seni derdim de kırılırdın ya
gizlice... Tembelliğime ver.
Hani seni kıskanırdımda belli etmezdim ya, hani uğraşırdın kasıtlı,
kızdırmak için ama ben tepki vermezdim... Aptal gururuma ver aslında
delirirdim.
Se
İtiraf
Dün gece bir adam öldürdüm...
Yılların öfkesini vererek pazularıma ve oradan avuçlarıma
Sıkıverdim boğazını hınca hınç, atıverdim odanın ortasına
Dün gece bir adam öldürdüm
Acı dolu gözlerle bakıyordu bana, karanlığımı yansıtan aynada
Hiç duraksamadan öylece kurtar diye fısıldadı sessizce
Dün gece bir adam öldürdüm
Bıkkınlığının ifadesini taşır yüzünde ve ıslak gözlerinde
Eski bir masal saklı, hüzün var kelimelerinde
ve dün gece ben seni öldürdüm yıldızların şahitliğind
Kaybeden..
Gecenin birindeyim, elimde kadehim
Bir ben varım odamda ve bir de kendim
Perdelerim kapalı, gözlerim yaşlı
Sırıt hadi nefsim, al işte tükendim
Dışarıda araba sesleri, odamda öfkemin sesi
Pis pis kokuyor sarhoş ruhumun nefesi
Yüreğimde acı, yıllar orda saklı
Bekle! Bir kadeh daha, sonra geçmişe göm beni.
Enes..
İstanbul Gölgesi
Yanlış sokaklardan sapan aşklarla
Yok olan ümidiyle, yıkılan duygularla
İnsan, doğar,yaşar sonra bir an yanar
Gözler, gözleri bekler sonra fısıldar
İhanet ; düştün ağıma....
Enes.
sesizce geldim sesizce cekip gidiyorum.
tüm yasananalarida beraberimde götürüyom
ben öldügümü biliyorum ama sen yasadigimi saniyorsun
ben bir yumak dügüm dügüm.
sen karmakarisik bir kör dügüm
kendini cözemeden beni anliyamassin
gidiyorum göz yaslarimi papatya diyip
sacima taktim yüregimdeki yagmurllarla bir irmaga akmaya gidiyorum.
icimde yesertigim tüm cicekler sana kalsin
ben dikenleri aldim gidiyom.
sana gelmeye seni seviyorum demeye gücüm yetmedi
yetmiyorda caresizligin bü
Varlığında yokluğunun acısını çektim, bilmedim hiç bir göğüste endişesiz uyumayı, dudağı dudakta uyutmak nedir bilmedim hiç...
ahbe sevgili, ahbeee..
gel de kurtar yüreğimi şu karanlıktan, güzel birşeyler söyle de bitsin kabuslarım........özledim korkusuz uykuları, özledim sorunsuz zamanları...
gel de kurtar aklımı bu hayasız ve zamansız korkulardan....özledim adam gibi sevmeleri, özledim doyasıya sevilmeleri...aratma bana geçmişi..................
Gitmeyi öğrettiler bana, kalmak