Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

gloria

Önerilen İletiler

Ölü Adam - Dead Man

 

William Blake, muhasebecilik yapmak için Batı Amerika’nın tehlikeli ve hiç bilmediği bir kasabasına gelir ve kasabaya geldiğinin ertesi günü bir katil olarak kasabadan kaçar. Kaçarken kendisine Nobody (Hiç Kimse) ismini vermiş olan bir Kızılderili ile karşılaşır. Nobody ile WilliamBlake’in bu yolculuğu artık bir hayatta kalmaya çalışma yolculuğuna dönüşür.

 

Yönetmen: Jim Jarmusch

Senaryo: Jim Jarmusch

Oyuncular: Johnny Depp, John Hurt, Alfred Molina, Crispin Glover

Yapım: 1995, ABD, Japonya, Almanya

 

Olu-Adam-johnny-depp-filmleri.gif

 

On the run after murdering a man, accountant William Blake encounters a strange Indian named "Nobody" who prepares him for his journey into the spiritual world.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...

Dead_Man.jpg


PRELUDE:

"Tercihen ölü bir adamla yolculuk
 etmemelidir."

-Henri Michaux

 

**
Pencereden dışarı bir bak!
Bu sana sandalda olduğun zamanı
hatırlatmıyor mu?
Ve sonra o gece geç vakitte,
uzanmış tavana bakıyordun,
ve kafandaki su
çevrendeki manzaradan
pek farklı değilken,
kendi kendine şöyle demiştin:

"Sandal yerinde durduğu halde,
 nasıl oluyor da manzara akıp gidiyor?"

Ve hatta...

   
DIALOGUES:

Birbirine benzeyen şeyler, doğada
birbirine benzemek için büyür
ve konuşan kayalar da güneşin altında
çok uzun zamandan beri yatıyorlar.

Konuşan kayalar mı?

Bazıları onların şimşeklerle dünyaya
indiklerine inanır.
Ama benim inancım o ki, zaten yerdeler
ve yıldırımlar onları toprağın derinine itiyor..
Seni öldüren beyaz adamı, öldürdün mü?

Ben ölü değilim ki!

Aptal beyaz adam!
Doğduğunda sana ne isim verilmişti?

Blake..
William Blake.

Bir yalan mı bu?
Yoksa beyaz adamın bir şakası mı?

Yo, ben William Blake'im.

Öyleyse sen ölü bir adamsın!

Özür dilerim ama ben..anlamıyorum?

Adın gerçekten William Blake mi?

Evet.

Her gece
ve her sabah
doğar bazıları acıya
her sabah ve her gece
doğar bazıları tatlı hazza..
Doğar bazıları tatlı hazza,
doğarken bazıları sonsuz geceye..

Gerçekten hiçbir şey anlamıyorum.

Ama ben anlıyorum, William Blake!
Sen bir ozan ve ressamdın
ama şimdi, beyaz adamları öldürmüş
bir katilsin.
Artık dinlenmelisin, William Blake.

Doğar bazıları tatlı hazza,
doğarken bazıları sonsuz geceye..

** **

Wilson hakkında bilgin var mı?

Ne?

Cole Wilson'ı tanıyor musun?

Ne biçim soru bu yahu?
Tabii ki Cole Wilson'ı tanıyorum.
Herkes onun adını duymuştur.
Yaşayan bir efsanedir o.

Ebeveynlerini düzdü!

Ne yaptı?

Ebeveynlerini düzdü.

İkisini birden mi?

Evet.
Annesini babasını.
Ebeveynlerini. Her ikisini de.
Düzdü onları!

Oh!

Ve ne duydum biliyor musun?
Öldürdükten sonra onları pişirip yemiş!

Yani sen, hem anasını hem de babasını?

Sana söylediğim şu: Onları öldürmüş,
onları düzmüş, onları pişirmiş, onları yemiş..

Kahrolası..bir vicdana sahip değil!
Ne dediğimi anlıyor musun?
Bizim kahrolası gırtlaklarımızı da
gecenin bir vakti kesebilir yani!

** **

William Blake,
o silahı nasıl kullanacağını
biliyor musun?

Pek sayılmaz!

Onun aracılığıyla konuşmayı
öğreneceksin..ve bundan böyle
şiirlerin kanla yazılacak..

Senin adın ne?

Benim adım; Hiç Kimse.

Pardon?

Benim adım Exaybachay yani;
yüksek sesle konuşup
hiçbir şey söylemeyen
yüksek sesle konuşup..

Adının 'hiç kimse' olduğunu kim koydu?

Hiç kimse diye çağırılmayı yeğliyorum.

Hiç kimse?
Şey, kabilenle filan beraber olman
gerekmez miydi senin?

Soyum sopum biraz karışık benim.
Annem, Ohm gahpi phi gun ni'ydi.
Babam ise Abso luka.
Böyle melezlikler kabilelerde pek saygı
görmez!.

Küçük bir çocukken,
sık sık tek başıma bırakılırdım.
Neyse, çok yakında başarılı bir
avcı olacağımı kanıtlamak için
aylarca geyik sürülerine sessizce
yanaşmaya çalıştım durdum.

Nihayet bir gün,
geyik akrabalarım bana acıdı,
Ve genç bir geyik hayatını bana verdi.
Sadece bıçağımla canını alıverdim.
Tam etini kesmeye hazırlanıyordum ki
beyaz adamlar çıkageldiler.
İngiliz askerleriydiler.
Birini bıçağımla doğradım,
ama bir tüfekle kafama vurdular.
Her şey kararıverdi.
Ruhum beni terk etmiş gibiydi..

Daha sonra beni Doğu'ya götürdüler..
Bir kafesin içinde önce Toronto'ya
sonra Philadelphia'ya
ve oradan da New York'a götürdüler..
Ve farklı bir şehre her vardığımızda,
artık nasıl oluyorsa ben gelmeden önce,
beyaz adamlar..
..tüm insanlarını oraya taşımış oluyorlardı.
Her yeni şehirde, tıpkı bir öncekinde olduğu
gibi, aynı beyaz insanlar vardı.
Ve tüm bir şehrin insanlarının nasıl olup ta
bu kadar çabuk yer değiştirebildiğini
anlayamıyordum!

Sonunda, bir gemiye götürdüler beni.
Engin denizi aşıp İngiltere'ye gittik.
Orada da, yakalanıp sergilenen
vahşi bir hayvan gibi, gösteriye çıkardılar.

Ve ben de adetlerini örnek alarak
onları taklit etmeye başladım.
Böylece bu genç vahşiye gösterdikleri
ilginin azalacağını ummuştum.
Ama, sonuçta ilgileri daha arttı.

Sonra beni beyaz adamın okuluna gönderdiler.
İşte orada, bir kitapta, senin, yani William Blake'in
kaleme aldığı sözcükleri keşfettim.
Çok güçlü sözcüklerdi onlar ve bana hitap ediyorlardı.

Ama özenli planlar yaptım ve sonunda kaçtım.
Bir kez daha büyük okyanusu geçtim.
Geriye, halkımın topraklarına dönerken
çok üzücü şeyler gördüm.

Benim kim olduğumu anladıklarında,
serüvenlerimin öyküleri onları kızdırdı.
Beni yalancılıkla suçladılar..
Bana "Exaybachay" dediler.
Yüksek Sesle Konuşup Hiçbir Şey Söylemeyen!
Kendi kabilem benimle alay etti.
Böylece onlardan ayrılarak dünyayı
tek başıma dolaşmaya başladım.

Ben, Hiç Kimse'yim artık!

** **

Evvel zaman içinde, bir ormanda üç ayı varmış;
Bir büyük ayı, orta boy anne ayı
ve ufak tefek bebe bir ayıcık.

Bir sabah, kahvaltıda sütlü lâpalarını yemeğe
hazırlanıyorlarmış.
Bir büyük, bir orta boy, bir de minik kâseleri
varmış.
Sütlü lapa çok sıcakmış,
soğumasını beklerken dışarı çıkmışlar.

O sırada bir kız çıkagelmiş,
lâpadan yemiş, sonra uykusu gelmiş
ve ayıların yatak odasına girmiş.
Bir büyük, bir orta boy, bir de minicik
yatak varmış ve o küçük yatağa yatmış..

Ayılar eve dönmüşler. Baba demiş ki:
"Burada birisi tüm sütlü lâpamızı yiyip bitirmiş."
Ve kızın kafa derisini yüzmüş.
Ve kafasını koparmış.
Ve kızın altın renkli saçlarından
bebek ayı için bir süveter örmüş..

** **

Ben dönünceye kadar burada kal ve
güneşin kıçında bir delik açmasına
izin verme William Blake..

Kalk artık, arabanı sür ve ölülerin
kemiklerinin arasından kendine yol aç..

Seni sulardan yapılmış köprüye götüreceğim.
Aynaya.
Ondan sonra da dünyanın bir sonraki katına
çıkarılacaksın.
William Blake'in geldiği yere.
Ruhunun ait olduğu yere.

Denizin gökyüzüyle buluştuğu yerdeki
aynadan geçip, geriye döndüğünden emin
olmalıyım..

 

** **

Beni bu sandal mı
su aynasından öteye geçirecek?

Hayır.
Bu tekne gerektiği kadar sağlam değil
William Blake.

William Blake artık bir efsane.
O benim en iyi arkadaşım.

Ayağa kalk William Blake!
William Blake.
Onurlu biçimde yürümeye çalış
William Blake..

Şuradaki adam var ya! İyi tanırım onu.
Çok iyi sandallar imal eder.

Merhaba.

Sandalını sedir ağacından yaptırdım.

Artık ayrılma vaktin geldi
William Blake.

Geldiğin yere dönme vaktidir.

Tüm ruhların geldiği ve sonunda hepsinin
geri döndüğü yere.
Bu dünya artık seni hiç ilgilendirmeyecek.

Biraz tütün buldum..
O tütün yolcuğun için,
William Blake.

Hiç Kimse..
Ben sigara içmem ki!

"Aho", William Blake..
..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.