TÜRBAN VE BAŞÖRTÜSÜ / SIKMABAŞ ARASINDAKİ FARK... (Sevgi Suheda arkadaşımızın sorusuna atfen tartışmaya açılmıştır...)

[Φ Derin Su]

 

Bu örneği komik diye verdim. Benim bir arkadaş bu üniversitede. Hocası sen benim dikkatimi dağıtıyorsun diye finalden atmıştı. Dikkatini örtüsü dağıtmış. Dikkat bozukluğu olan hocaların üniversitesi olmalı.

 

Önceki iletimde belirttiğim uygulamaların hepsi mevcuttur. Bunların "inanılamayacak" kadar acımasız uygulamalar olduğunun ben de farkındayım.

 

Ankara'da çevirmen olarak çalışan arkadaş çalıştığı iş yerinin sahibi ölüp de oğluna geçince kendini kapıda buldu. Bunu yapan adam son derece inançlıdır lafa gelince. Kalan 2 kişi de el mahkum çalıştığı için başörtüsüz arkadaşların yarı fiyatına halen çalıştırılmaktadır. Bunun gibi yarı maaşla, sigortasız çalıştırılan kadınlar çok. Bir kadın 2. eş olmaya çok mu meraklı sanıyorsunuz. Beş para etmez zampara sözde İslamcıların dini kendilerine alet ederek üniversite kapılarından gencecik kızları toplamalarına zemin hazırlayan bir sistemin savunulacak bir tarafı yoktur. Laikçilere değinmiyorum, zira onlar zaten iş vermiyorlar.

 

Üniveriste hocam beni defalarca sınıftan atıp, sonrada devamsızlıktan bıraktı. Dekana gidip şikayet ettğimde "ne haddine hocanı şikayet etmek" yanıtını aldım. Sınıfın ortasında hakeret eden 90'lık cumhuriyet kütüğü profları saymıyorum. Her ders benimle alay etmekten ders işleyemez oldurlar.

 

Selde boğulan kadın konumuzla alakalı değil. Her dakikada 24 çocuk açlıktan ölüyor. Bunlar ayrı başlıkların konusu. Ben zaten dünya sistemine karşıyım. Tüm bunlar insanın doğadan koparılmasıyla ilgili, bunu ayrıca tartışırım. Fakat burası başörtüsünü türbanlaştırarak tecrit edenlerin konusunun yer aldığı bir topic. Çarpıtmayın.

 

Ben iddialarımın hepsini örnek olaylarla temellendirebilirim. Sırf başörtülü diye doktor tarafından kabul edilmediği için hastane kapısında ölenleri de unutmayalım.

 

Katil sistem ve katil muhafızları... Sırf varlığını devam ettirmek için halkına karşı yasalarıyla, normlarıyla ve ordusuyla örgütlenmiş bir devlet. Savunmaya devam edin siz.

[Φ tülvent]

Siyasi bir mesaj ve sınıfsal bir anlam taşıma amacı gütmeksizin başını örten, baş örtüsünü de sadece özgür iradesi ile kullanan; inançlı, ama beyinleri örtülü olmayan hanımlara selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

[Misafir demirefe]

Belge gerçekten komikmiş. Eee, 2008-2009 da girmeyecekmiş de 2009-2010 da girebilecek miymiş başörtülü? Ayrıca diyelim taahhüdüne uymadı. Yaptırımı neymiş? Bu belgenin resmi geçerliği, yasal dayanağı neymiş? Böyle bir belgeyi ben de otuzbeş saniyede bilgisayarda hazırlarım. Hiç bir geçerliği yoktur. Bir üniversitenin bir tüzüğü, bir yönetmeliği, senatosunun aldığı kararları filan vardır. Böyle saçma belgelere gerek yok.

 

Normal yasal olan uygulamaya göre ise kamuda, eğitim yuvalarında, kışlalarda, üniversitelerde dini simge kullanmak, ayrıca dini mekanlarda siyasi simge kullanmak ayrımcılık, kışkırtıcılık ve laikliği ihlaldir. Birtakım politik mülahazaların dışında bu kesin bir gerçektir.

 

Bu kesin laiklik ilkesine titizlikle uyulması bir uygarlık gereği, insanlık kültürünün ayrılmaz bir ögesidir. Buna dogmatiklerden başka kimse itiraz etmez. Dogmatikler ise drakulaya güneş ışığı değince yanacağı efsanesi gibi, kadın saçına erkek nazarı değince maazallah cayır cayır yanacağı gibi bir dogmatik tabu paranoyasını zihinlerinde besleyip büyüttükleri için, nifakçı, bölücü ve Cumhuriyet düşmanları bu dogmayı ellerinden geldiği kadar alet etmekteler.

 

Bu dogma ile mücadele etmek ve bu saçma sapan tabuyu yıkmak bir insanlık görevidir. Özel alanında, halka açık alanlarda kimsenin kıyafetine karışılmaz. Ama kamusal alanlarda, hizmet, eğitim, kamu görevi görülen alanlarda inanç, ırk, cinsiyet, mezhep, inanç ayrılıklarına meydan vermemek hepimiz, inançlı inançsız hepimiz için bir vatandaşlık, insanlık görevi olmalıdır.

 

Bu alanlarda dini simge kullanımı ayrımcılık, ötekileştirme getirir. Başörtüsü örten bir insanın bu alanlarda vatandaşlık bilinci ile başını açması gerekir. Tıpkı mahkemede yargıcın boynuna kocaman bir haç, avukatın başına kippa, savcının da sarık takmasının adalete gölge düşüreceği gibi. Bu kadar basit yani, saçınızı erkek görünce alev almaz, üniversitede, kışlada, mahkemede açıvereceksiniz, o kadar... Hastanede örneğin dizinizdeki bir oluşumun patolojik olup olmadığını uzmanına göstermiyor musunuz, nedir bu Cumhuriyete savaş açma, bu inat, bu laikliği ne yapıp edip yok edeceğiz nefreti?

[Misafir demirefe]

beyinleri örtülü olmayan hanımlar

Evet gördük ekranda o başı örtülü ama beyni sözde örtülü olmayan hanımı... Kadınları toplayıp "kocanız üstünüze kuma getirince kırın dizinizi, kapayın çenenizi. Onlar yatak odasına çekilince seslerini duymamak için çamaşır yıkayın, bulaşık yıkayın, evi süpürün, elektrik süpürgesini çalıştırın, evi tertemiz yapın, artık siz sadece itilip kakılan bir hizmetçisiniz evde... Buna Allah izin veriyor, siz karşı çıkamazsınız" diye beyin yıkamaya çabaladığını...

 

İşin vahim tarafı, yurdum kadını yazık öyle sindirilmiş dogmalarla, öyle ezilmiş, öyle susturulmuş ki bu dehşet verici sözleri öylece oturmuş dinliyorlar!

 

Utanç duydum, utanç... Bu ülkeden utanç duyuyorum, kuzuların sessizliğinden dehşete kapılıyorum...

 

Ha, tabii bu kadını da Fadime Şahin gibi ergenekon tutmuştur, salondaki kadınlara da aman çıtınızı çıkarmadan dinleyin diye para dağıtmıştır bu ergenekon, değil mi? Ne örgütmüş ama! PKK yıllarca başaramadı, finansı belli, kaynağı belli, örgüt şeması, desteği her şeyi apaçık belli... Ama gel gör zihinlerde yaratılan hayali bir örgüt koskoca ülkeyi tiyatro alanına çeviriyor!

 

Ülkede bu kadar zeki başarılı stratejistler gerçekten olsa, biz Amerika'nın yerine çoktan süper güç olmuştuk!

 

Bu dogmatikler illa zihinlerinde bir halisünasyon yaratıp ona inanacaklar, şartlanmışlar. Şartlı refleks, Pavlov açıklamış. Tıp psikopati ile paranoyaya çare bulamadı, yapacak bir şey yok...

[Misafir demirefe]

Çarpıtmayın.

İnsanlık kültürünün, uygarlığın temel gereklerini ölü sevicilik, tapınma diye abuk sabuk suçlamalarla eleştir, kendi tabuna dokunulunca çarpıtma olsun.

 

O kapısı içerden açılmayan minibüs adı verilen toplu tabutluktaki kadınların çoğu başı örtülüydü. Apaçık bilirkişi raporu minibüsün insan taşımaya elverişli olmadığını belirtti. Bu yargıyı ele geçiren, başörtülüleri savunduğunu söyleyenlerin yargısı, bilirkişiyi değiştirip baskı ile yeniden rapor yazdırdı, yeni raporda "doğal afettir, işveren kusuru yoktur" denildi. Yani ben bu ülkede Cumhurbaşkanı olsam kafayı yerim ya! Gece uyku uyuyamam, mazlumların yüzleri gözümün önüne gelir, yataktan fırlarım ya! Çıldırırım, yaşayamam!

 

Fabrika sahibi patronlar bu zavallı insanlara biraz tazminat öderlerse, Mersedeslerinin benzinini koyamaz, MTV sini ödeyemezlerdi de ondan! Başka otomobile binerlerse koltuk ısıtması olmadığından bir yerleri üşür sonra...

 

Ben çarpıtma filan yapmıyorum, sizi kullananların, sizin inançlarınızı sömürenlerin maskesini düşürüyorum. "Maske yırtılmasa hâla afetti o yüz" demiş Mehmed Akif. Heyhat... Maske yırtılsa, düşse, gerçek yüz bütün korkunçluğu ile sırıtsa, dogmatiklere boş. Çünkü hayal aleminde yaşıyorlar, zihinlerinde yarattıkları sanrılar görüşlerini kapatıyor...

[Misafir £vrensel]

yapacak bir şey yok...

 

Yapacak şey var aslında.

 

Biz aydınlar dogmatikler karşısında on parçaya bölünürek birliktelik sağlayamazsak, itidar alternatifi demokratik bir parti maalesef yine iktidar olamayacak meydan yine dogmatiklere kalacak.

 

Müsebbipi biz aydın ayrılıkçılar olacağız. Durum bu kadar açık ve net. El adamı (The Economist) ta oralardan işin vehametini görüp muhalafet için oy istiyor. Bizler ise oyları bölerek iktidara tekrar zemin hazırlıyoruz.

 

Son pişmanlık fayda vermeyecek.

 

Çarpıtmayın.

Çarpıtılan falan yok belirtilenler tamamen gerçek. Biz de okuyoruz.

[Misafir demirefe]

Siz ölü sevicilerle uğraşa durun... Bu inanç sömürücüsü vampirler "bizim ülke kadınının başını açacağına bilmem neresini aç, aynı" diye sizi resmen alaya aldılar, horladı, aşağıladı, beyin yerine boşluk taşımakla suçladı, hâla kuzuların çıldırtan sessizliği sürüyor! Üstüne kumaya ses çıkarma, yatak odasından gelen sesini duymamak için elektrik süpürgesini aç nasihati dinlerken ölüm sessizliği... İnanç sömürücüsünün mitinginde düşmanlaştırıcı naraları arasında ise kulak tırmalayan kadın çığlıkları!

 

Ne o, ne testere, ne Anibal, ne başka psikopat filmi bu ülkedeki kuzuların sessizliği kadar sinir bozamaz...

[Misafir demirefe]

Son pişmanlık fayda vermeyecek.

Vermesin, çok iyi olur. Bu sessiz kuzular bir de üstüne mezbahaya gönderilsin. Nereden inceldiyse oradan kopsun. O zaman belki Clarise Starling uyanıp dehşet çiftliğinden kaçar, başını açar, okur dedektif olur. Suçlularla, kötülerle savaşmayı öğrenir...(*)

 

Bıktım usandım baraj korkusu ile inanmadığım, güvenmediğim yerlere oy vermekten, doğruyu dosdoğruyu söyleyene sırtımı dönmeyi aklımdam asla ve asla geçirmiyorum... Nerden inceldiyse... Kendi düşen ağlamaz...

 

(*) Farkında olan var mı filmi izleyenlerden bilmiyorum ama, tüm filmin ana teması, amcasının çiftliğinde büyüyen yetim bir kızın bir gece belli belirsiz sesler duyup kalktığında, sessiz kuzuların boğazlanışını görüp çiftlikten kaçması ve okuyup dedektif olmasıydı. Senaryonun tüm omurgası, kızın psikopat ile konuşmasında, bunu anlatan bir kaç cümlede gizliydi.

[Misafir £vrensel]

doğruyu dosdoğruyu söyleyene sırtımı dönmeyi aklımdam asla ve asla geçirmiyorum... Nerden inceldiyse..

 

Doğruya yakın olgular oran olarak diğerinden daha yakın olabiliyor. Dogmatikler için yazdıklarımızda samimi isek, kurtulma hesabını da samimi olarak yapmamız gerekmezmi?

 

Ben de iktidar alternatifi gözüken partiden değilim. Ama doğruları söylediğini düşündüğüm pariye oy verdiğimde, dogmatik olduğunu iddia ettiğim siyasete tekrar zemin hazırlamış olacağım. Vicdanım kabul etmiyor.

 

"Nereden inceldi ise" deyimi, "battık ki battık, atın ölümü arpadan olsun, bir kez yanlışla kıyamet kopmaz" deyimleriyle çok benzeşiyor.

 

İnsanlar inatlaşınca fazla söze gerek te kalmıyor.

[Misafir demirefe]

Ben de benzer bir sendrom yaşadığım için Clarise'i anlayabiliyorum. Tüm ömrümce kurban bayramlarımda kafama üşüşen hafakanlarla boğuştum. Her kurban bayramında bu bayramdan nefret ettim. Sonunda öğrendim ki küçükken elimle beslediğim kuzuyu babamın kestiğini görünce şoka girip o anıyı bilincimden silmişim. Babam kendi itiraf etti. Keşke kuzunu kesmeseydim, benim yüzümden dedi. Afalladım, ne kuzusu dedim, kesinlikle hatırlayamıyordum. Bilincim depresyondan kurtulmak için anıyı yok etmişti. Hatırlamanın faydası olacağını, bilinçaltının daha rahatsız edici olduğunu bildiğim için aylarca o kuzuyu hatırlamaya çalıştım. Sonunda bir gece başardım, kuzum sonunda bilinçaltımdan çıkıp belleğime yükseldi. Dünya tatlısı, kartopu gibi bembeyaz, şımarık bir kuzuydu. Hayalimde filan canlandırmadım, onu besleyişimin, onunla oynayışımın tüm ayrıntıları apaçık, film izler gibi bir anda belleğime dökülüverdi.

 

Belleğim onun kesilişi anısını ise öyle derin kazımış, silmiş, yok etmişti, bu anıdan öyle rahatsızdı ki, o dehşet anını ne yapsam hatırlayamıyorum, imkansız...

 

Şimdi kurban bayramlarından halen nefret ediyorum ama artık depresyona girmiyorum. "Kuzu eti" lafından halen midem bulanıyor...

[Misafir demirefe]

inatlaşınca

"Anayasa bir kez delinmekle" de bir şey olmazdı. Ordan çıktık, gele gele değiştirilemez madde de neymiş, allahın emri miymişe geldik... İlkesizlik, omurgasızlık neymiş, neye malolur, nelere yol açarmış, bunu ya önceden sezecek, ya ortaya çıktığında gözlerinle göreceksin. Başka yolu var mı? Bu işler ya oyuncaktır, ya şakaya gelmezdir. Şakası olmayan işleri oyuncak etmek neymiş, el bombası ile oynayan çocuk gibi anlarız.

 

İnceldiği yerden koptuğunda ben hiç bir yere kaçmayacağım. Burada olacağım... Onurum üzerine yemin ediyorum. Son nefesime, kanımın son damlasına kadar işgalci emperyalistlerle savaşacağım...

 

Ha, bu inanç sömürücüler mi... Onlar çoktan tabanları yağlamış, hocaefendileri gibi CIA nın kucağında yerlerini almış olacaklar...

[Misafir demirefe]

Son bir şey daha belirteyim: Efsaneye göre insanlığın ilk cinayeti ve insanların birbiri ile ilk düşmanlaşması, bir kuzunun kesilmesi yüzünden olmuştur... Tabii ki efsane. İnsanlık tarihi keşke böyle basit olsaydı. Ama bu efsane niye üretilmiş? Efsaneden gerçeğe giden bir yol varsa, işte budur...

[Φ Derin Su]

Siyasi bir mesaj ve sınıfsal bir anlam taşıma amacı gütmeksizin başını örten, baş örtüsünü de sadece özgür iradesi ile kullanan; inançlı, ama beyinleri örtülü olmayan hanımlara selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

 

Bizden de...

[Φ Derin Su]

Evet gördük ekranda o başı örtülü ama beyni sözde örtülü olmayan hanımı... Kadınları toplayıp "kocanız üstünüze kuma getirince kırın dizinizi, kapayın çenenizi. Onlar yatak odasına çekilince seslerini duymamak için çamaşır yıkayın, bulaşık yıkayın, evi süpürün, elektrik süpürgesini çalıştırın, evi tertemiz yapın, artık siz sadece itilip kakılan bir hizmetçisiniz evde... Buna Allah izin veriyor, siz karşı çıkamazsınız" diye beyin yıkamaya çabaladığını...

 

İşin vahim tarafı, yurdum kadını yazık öyle sindirilmiş dogmalarla, öyle ezilmiş, öyle susturulmuş ki bu dehşet verici sözleri öylece oturmuş dinliyorlar!

 

Utanç duydum, utanç... Bu ülkeden utanç duyuyorum, kuzuların sessizliğinden dehşete kapılıyorum...

 

Ha, tabii bu kadını da Fadime Şahin gibi ergenekon tutmuştur, salondaki kadınlara da aman çıtınızı çıkarmadan dinleyin diye para dağıtmıştır bu ergenekon, değil mi? Ne örgütmüş ama! PKK yıllarca başaramadı, finansı belli, kaynağı belli, örgüt şeması, desteği her şeyi apaçık belli... Ama gel gör zihinlerde yaratılan hayali bir örgüt koskoca ülkeyi tiyatro alanına çeviriyor!

 

Ülkede bu kadar zeki başarılı stratejistler gerçekten olsa, biz Amerika'nın yerine çoktan süper güç olmuştuk!

 

Bu dogmatikler illa zihinlerinde bir halisünasyon yaratıp ona inanacaklar, şartlanmışlar. Şartlı refleks, Pavlov açıklamış. Tıp psikopati ile paranoyaya çare bulamadı, yapacak bir şey yok...

 

 

Sayın Demirefe, kafasının içi örtülü olmayan hanım diye bir örnek verdiğiniz kadına bakın... Bu ülkedeki örtülü kadınları o kadın temsil etmiyor. O kadat patolojik bir düşmalıkla olaya sarılmışsınız ki, gözünüz kötü örneklerden başkasını görmüyor.

 

Başörtüsü bir insan hakkıdır. İnsanın istediği, dilediği inanca göre yaşaması temel haktır. Birileri buna karşı çıkıyorsa zorbadır, diktatördür, baskıcıdır. Bırakın isteyen şalvar giysin, isteyen başını örtsün, isteyen atlet giysin. Size ne?

 

Ben özgürlükten yanayım. Siz yasaktan. Bu kadar açık. Sizsiniz dogmatikçi.

[Misafir £vrensel]

Siyasi bir mesaj ve sınıfsal bir anlam taşıma amacı gütmeksizin başını örten, baş örtüsünü de sadece özgür iradesi ile kullanan; inançlı, ama beyinleri örtülü olmayan hanımlara selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

 

Özgür irade: Kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser­gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın­da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı­zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle­me neden olan eylemi başlatabilen yetidir. -Viki-

 

Bu tanıma göre türban veya başörtüsünü kabullenen kişinin bu kabulü özgür irade mi oluyor?

[Φ Derin Su]

Özgür irade: Kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser­gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın­da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı­zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle­me neden olan eylemi başlatabilen yetidir. -Viki-

 

Bu tanıma göre türban veya başörtüsünü kabullenen kişinin bu kabulü özgür irade mi oluyor?

 

 

Bana kimse zorla başörtüsü taktırmıyor. Annem başı açık ve modern bir kadındır. Ablam avukat, oldukça havalı bir izmir kadınıdır. Benim canım da örtünmek istedi. Özgür irademle bu kararı verdim. İster inanın ister inanmayın kimsenin etkisi altında kalmadım.

Hazmedesiniz diye söylüyorum iki yıl önce ben de gayet rahat giyinirdim. Artık dünya görüşüm bu.

Tavsiyem odur ki sayın evrensel başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin.

 

Daha da yazamayacağım.

[Φ raif bostan]

şimdi dine inanların dünya görüşü herkes örtünmelidir ve herkes dine uymalıdır görüşü vardır bu görüş insanın özgürlüğüne ve insan haklarına aykırıdır işte bu insan haklarına aykırı düşüncenin tamamen ortadan kaldırılması ve bu düşünceyi savunan insanların insanlar üzerinde baskı kurmasını önlemek için başörtüsü yasaklanmalıdır çünkü bu düşünceye sahip insanlar kapanmayı doğru gördükleri için bilinçsiz olan çocuklarını kapatıyorlar ve onlarada bu yanlış düşünceyi aşılıyorlar bunun bertaraf edilmesi gerekir eskiden niye kadınlar kapalıydı çünkü toplumdaki anlayış kadın kapanmalıdır anlayışına sahipti ve kadınlarda toplumdan korktukları için açık gezemiyorlardı durum günümüzde devletin yasak getirmesiyle birazdaha iyileşti ama hala kadın örtünmelidir anlayışı devamettiği için kadınlar yine ilk önce bu görüşte olan ailesi ve sonra toplum tarafından baskı altına tutulmaktadır mesela ben ramazan ayında açıktan yemek yiyemiyorum neden çünkü millet toplumun dine uyması gerektiğini düşünüyor ve uymayana ise kötü gözle bakıyor ve insanda bu insanlardan çekindiği için rahat olamıyor.

işte bu yüzden bu düşünce yapısın toplumdan tamamen silinmesi gerekir ama bunun için laik olan devletin diyanet gibi din doğrudur aşılayan kurumlar gibi kurumları kapatması ve dini desteklememesi gerekir ve insanlara insan hakkına saygıyı ve insan hakkının ne olduğunu ilk okuldan başlayarak anlatılmalı yani eğitimi ve öğretimi verilmeli yani bu konuda bence ders verilmeli derste yetmez her platformda buna değinilmeli yani insanın hayatını başkalarının hakkını yemeden istediği gibi yaşayabileceği anlatılmalı ve herkesin hayatını istediği gibi yaşama hakkı olduğu öğretilmelidir ama tabiki herkes dine uymalıdır gibi dini inançların insan haklarına aykırı olduğu anlatılmalıdır.

[Misafir demirefe]

Kadınlara korkunç tavsiyeler yapan kadın cımbızla çekilmiş bir örnek değil. Bunu hepimiz biliyoruz. Karanlığın patlayışı, karanlık düşüncelerin daha fazla sabredemeyip çıkış yapmasından başka bir şey değil bu. Biri çıktı ifade etti. Yoksa dogmatik zihinlerde saklanan o karanlık hep vardı.

 

Üstelik asıl korkunç olan bu sözlerin sarfedilmesi değil, dinleyiciler. Kuzuların sessizliği... Bunu söylediğimin gözardı edilmesi maksatlı olmanın dışında hiç bir anlam ifade etmiyor.

 

Başını örtmeye ise kimsenin bir şey dediği yok. Muhalefet partisi lideri bile çarşaflılara rozet taktı. Herhangi bir baskıdan söz etmenin bir anlamı yok. Kıyafet tamamen serbest.

 

Kamu alanlarının, iş, hizmet, eğitim, savunma güvenlik gibi alanların yönetmelikleri var. E bu da herhalde olacak. Mahkemede savcı boynuna haç, hakim başına kippa, avukat sarık herhalde takamayacak. Askerde yok ben illa pembe üniforma giyeceğim diye tutturulamayacak, herhalde yani...

 

Başörtüsünün bayraklaştırılmasının ve simgeleştirilmesinin Cumhuriyete savaş açmaktan başka hiç bir anlamı yoktur. Bu iki kere iki dört kesinliğindeyken, karşılıklı bazı tepkiler olması gayet doğaldır.

 

Aynen terör gibi. Terör ister ki güvenlik güçleri de kendileri gibi davransın, sinirleri yıpranıp yargısız infaza girişsinler. Tewrörün en baş amacı budur. Sinirleri bozulup bu tuzağa düşen oldu mu mal bulmuş gibi sevinir.

 

Aynı şey. Sürekli tahrik, sürekli kışkırtma, sürekli kin, nefret pompalansın ki karşılık bulsun, insanlar bölünüp çatışsın. İnanç toplumu bölsün.

 

Amaç budur.

[Misafir demirefe]

Niye adamlar illa çember sakalla, cüppeyle gireceğiz üniversiteye diye dayatmıyorlar? Niye kızları öncü birlik yapıp öne sürüyorlar? Özgürlükse o da özgürlük?

 

Kızların masumluğu, zayıflığı, şefkat hissi uyandırması acımasızca, hoyratça kullanılıyor, istismarın en çirkini, en insafsızcası ve art niyetlisi yapılıyor.

 

Emperyalistlerin bu aşağılık tuzağı büyük ölçüde başarıya ulaşmıştır. Diğer yandan etnik bölücülük de başarıya ulaşmak üzeredir.

 

İki bölücülük el ele vererek bu ülke emperyalizme sunulmuş, teslim edilmiştir. Tüm amaç, Mustafa Kemal Atatürk'ün emperyalizme karşı verdiği savaşta kazandığı zaferi geri almak, hezimete çevirmek, Sevr'i hortlatmaktır.

 

İktidar zaten belli, muhalefet lideri bile genel af sözü vermiş, Atatürk demekten kaçınmakta, özerklik vaadinde bulunuyor. İktidar değişse bile sadece kovboy at değiştirmiş olacak, emperyalizm hedefine yine dolu dizgin koşacak.

 

Emperyalizm bu ülkeyi adım adım teslim ala ala en son Özal ile sonun başlangıcına start vermiştir. Şimdiki kuklalar sadece kuklalar serisinde yer alan kolleksiyon parçaları. Bunların da ipleri bırakılıp tahta yığını gibi yığılıp kalacaklar ve başka kuklalar da olacak.

 

Ta Sevr gerçekleşinceye kadar...

 

Artık bu ailem açık, ben kendim örtündüm filan masalları çoktan çürüdü, kokmuş sakıza döndü. Bunları geveleyerek insanları kandırmanıza gerek kalmadı, o aşamayı geçtiniz. O konuda başarılı oldunuz, insanları kandırmayı başardınız. Onu geçin artık. Evet doğru, aileniz açıktır, kapalıdır, bunun önemi yok. Anneniz açıksa babaanneniz kapalıdır. Bu masallara karnım tok benim! Zerre kadar da etkilenmem.

 

Ama sizi emperyalist taşeronu CIA kucağında oturan ajanlar kapattı, kirli bir savaşta ön saflara sürdü. Tıpkı terör örgütünün çocukları kadınları öne sürdüğü gibi. Hatta yerli emperyalistlerin başa bir kadını figüran koyduğu gibi. Bir emirle açar, bir emirle kapar onlar. Çünkü dogma esaretinde beyinlere otomatik şalterler bağlamışlardır. Aç kapa artema... Ne fikir, ne düşünce, ne irade...

[Misafir £vrensel]

Bana kimse zorla başörtüsü taktırmıyor. Annem başı açık ve modern bir kadındır. Ablam avukat, oldukça havalı bir izmir kadınıdır. Benim canım da örtünmek istedi. Özgür irademle bu kararı verdim. İster inanın ister inanmayın kimsenin etkisi altında kalmadım.

Hazmedesiniz diye söylüyorum iki yıl önce ben de gayet rahat giyinirdim. Artık dünya görüşüm bu.

Biz neyi hazmedeceğiz? Hazmeden sen olmuşsun. Sana hazmettirmişler.

 

Hem özgür irademle diyorsun hem de alttaki imzanda bir inancın veya inançların propagandasını yapıyorsun. O inançların, o ideolojilerin sıkı kuralları yaptırımları vardır. Bahsini yaptığın o inançlar insana özgür düşünme kapısı açmazlar ki özgürce düşünebilesin. Ya kapanacaksın, ya kapanacaksın. Başka alternatifin yok. İnançlı olduğum dönemlerde ben de özgür düşündüğümü, özgürce hareket ettiğimi sanırdım. Meğer hiç değilmiş.

 

Yazmıyacağım diyorsun. Sana gerçekten özgürce düşünebildiğin, yazabildiğin, yaşayabildiğin bir gelecek dilerim.

[Φ Derin Su]

Ya kapanacaksın, ya kapanacaksın. Başka alternatifin yok.

 

peki.

 

"Ya açılacaksın, ya açılacaksın, başka alternatifin yok" diyen resmi ideolojiden daha iyi niyeli çıktın.

Tebrikler.

[Φ raif bostan]

toplumun başının açtırılmasının niçin gerekli olduğunu anlattım yukarda sen hala yasak getirldi haksızlık yapılıyor diyorsun bu yasağın sebebi var toplumu örtünmek doğrudur ve kadın örtünmelidir ve herkes dine uymalıdır anlayaşını yıkmak için getirlmiştir yoksa bizim kadınlarımız yine başlarını kapamak zorunda kalırdı.

[Misafir Muzaffer]

Uçuk ucube. Medeniyet diye birsey yoktur islamda. Basortu Islamın emridir. Medeniyyetin degil.

[Φ politika]

Basin örtmek tartismasi hep vardi.Ancak yukarida basörtüsünü savunarak bunun "kisinin özgür iradesi"olarak yorumlayan forumcu,ne kadar cagdas oldugunu iddia etsede olmadigi bal gibi ortadadir.Satir aralarinda gecen ifadelere bakildiginda bu forumcunun cagdas degil türbana özgürlük"adi altinda Laiklik karsiti bir eylemci oldugu anlasilir.

 

O kadar ilgincki Laiklige karsi cikmak adina ne kisvelere giriyor ne maskeler takiyorlar.

 

Önce bir gercegin tespitini yapalim:Türk kadinin asirlardir hep basörtüsü kullanir ama türban takmaz.Cünkü türban diye bir kavram Islamda yoktur.Türban laiklige karsi kullanilma amaclanan sonra da Islamistlerin modasi haline getirilen bir örtüdür.Cesit cesit türban takiliyor,türbanin altinda türbansiz kadinlari bile geride birakan süslenme hastaligi var.Bu da psikolojik bir operasyondur.Türban takmayi özendiren bir zihniyetin ürünüdür.

 

Müslüman kadinin simgesi olarak tanimlanan türban Laiklige karsi baslatilan savasin simgesidir.Dikkat edin bir zamanlar üniversite önlerinde türban savasini sadece erkekler veriyordu,cuma namazindan cikiirken türbana özgürlük sloganlari atilarak cikiliyordu.AKP ile bu sloganlar sona erdi cünkü artik kendi iktidarlari gelmisti is basina o nedenle o iktidarin islerini fazla güclestirmemek gerekiyordu.Türban protestolari birde kesildi.Halbuki henüz daha türban serbest birakilmamisti.Bu da gösteriyor ki türban cigliklari siyasi  eylemlerin cigliklariydi.Kuranin hicbir sahifesinde "SAC KILINDAN "bahsedilmez.Yani sacinin bir teli görünürse 50 yil cehennenme yanacaksin diye bir ayet yok.Bu yalani Hazret dininin müridleri cikarmistir.

 

Türkiye'de siyasi icerikli türbana karsi devletin aldigiu önlemleri basörtüsü yasagi diye yorumlayanlar ve Türkiyede müslpmanlar özgür degil diye yaygara kopartanlarin iktidar oldugu günden bu yana ülkemizde hangi sarlatanliklarin DIN adi altinda yasatildigini hep birlikte görüyoruz.Din adi altinda kadin düsmanligi yapiliyor.Din adi altinda sübyancilik tesvik ediliyor,Din adi altinda kücücük kizlar ahlaksizlara nikahlaniyor.

 

Misirda Mursi'nin seyhülislami ne demisti:Erkekler ölü esleriyle 12 saat seks yapabilirler.Iste Islam adi altinda Allahin dini böyle sömürülmüs ve toplumu aldatma araci haline getirilmistir.Müslüman Kadinlara özgürlük paravani arkasinda Laik rejim düsmanligi yapiliyor.14 yil önce müslüman olamamis olanlar AKP ile müslümanlastilar.Demek ki bu ülkede hic müslümanlik yokmus.AKP ile müslümanlik dogmus ve kadinlar özgürlesmis.Bu iddialara kargalal bile gülüyor.MÜslümanligin en alasi AKP'den önce yasanoyoru Türkiyede AKP ile yasanan müslümanlik degil paralel dindir.

 

saygilarla