Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Çarmıha germek


hoppa

Önerilen İletiler

Muhammed ESED, ''kur'an mesajı'' adlı kitabında konuyu açıklamış;

Sayın i'tezele, anlamları gizleyerek çarpıtanlar bir tür revizyonist, Esed gibi anlamı gizlemeyip mecaza vuranlar bir derece ılımlı revizyonisttir. Mecazla her şeyi açıklarsak yandık, her şey mecaz, başınızı da örtmeyin canım, mecaz, ne diye ortalığı geriyorsunuz? Başınıza baya bildiğin bezden örtü alın demiyor ki, aklınızı başınıza alın, akıl örtüsüne bürünün demek o...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 92
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Buna kendi ayağıyla kendi tuzağına basmak derler ancak. Orada bahsedilen İsa ve İsa çarmıha gerilerek öldürüldü bilgisine Kuran karşı çıkar, benzeriydi o öldürülen der. Bu ayet "salebu"nun "çarmıh" olduğunu kanıtlıyor.

 

 

Burada ise Yusuf'u zindana attıran Mısır firavunundan bahsediliyor. Firavun Musa'ya inanan sihirbazları ellerini ayaklarını çapraz kesmekle tehdit ettiğine göre, çarmıha da asarmıştır zahir! Çünkü Muhammed de aynı firavunun uyguladığı cezalarla tehdit ediyor. Fark yok...

 

" GEL" Geldi,gelecek,gelen,gelebilir,gelmiş,gelenler,gelebilenler,gelemeyenler vs vs...

 

ma salebu, yuslebi,yusallebu...

Salb; Asmak,darağacına çekmek,çarmığa çekmek,(kemikten yağ çıkarmak)...

 

Aslında olay basit kelimenin kökeni "SALB" sonuna başına eklenti yaptınmı istersen kemikten yağda çıkarabilirsin nasılki "GEL" yaz sonra ekle ister sonun,ister başına ve istediğin anlamı ver kendince...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dinde gemisini kurtaran kaptandır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesi hakimdir.

Kendini kurtar, diğerlerine acıma felsefesi geçerlidir. Diğerlerine acırsan; ben sana acımam felsefesi geçerlidir.

Hatta bu diğerleri; anan, baban, gardaşın, eşin, dostun, sırdaşın, daha da mutluyuz yarınlarda bile olsa sonuç değişmez, acımak yok, yola devam geçerlidir.

Biricik oğlun yanıldı mı, şeytan beyin tuzağına mı düştü? Boşver yansın çatır çatır, sen git cennette hurilerle, inci tanesi sedef gibi gılmanlarla keyif çat.

Diyorum ya!! Gemisini kurtaran kaptandır diye, boşuna demiyorumdur, inşallah.

 

Aşkları da vururlar din uğruna.

Dinde aşk bile siyah-beyaz fim gibidir, yavandır, senaryodur, filmdir. Ah benim sevdiceğim, bir yastığa yıllar yılı baş koyduğum, ilk göz ağrım, canım ciğerim. Seni ben pek çok, pek çok severim. Ne vardı sanki şeytana uyacak? Eh ne yapalım, yan bakalım, yana döne. Hurileri bir bir ayıklarken seni anacağım. Sen de derilerin değiştirilirken, beni unutma güzelim byeee.

Oğlum oğlum, güzel oğlum, tadına doyamadığım. Sen de düştün tuzağa, inanmadın uzağa. İç bakalım şimdi lavları, kızgın kaynar suları. Ben sana demedim mi benim gibi ol diye! Öyle yapsaydın şimdi sen de benim gibi oynama şıkıdım şıkıdım yapardın şarap ırmaklarının kenarında, hurmaların altında. Kusura bakma, gemisini kurtaran kaptandır, acımak da yasak.

 

 

 

Eh şimdi vicdanı bu ipotek altındaki insana ne çarmıha germesinden bahsedersiniz? Adam en yakınları için bile öylesine türlü türlü işkenceleri benimsemiş, onaylamış ki; çarmıha mı takılıp kalacak?

İtiraz mı ediyor? edecek tabi. O kendini değil, seni ikna etmek için itiraz ediyor. Yoksa onun için çarmık varmış, yokmuş farketmez. Sana "çarmıha germek yok" diyorsa, sanki olsa vaz mı geçecek dininden? "Aaa bu dinde böylesine vahşet varsa, ben bu dine inanmam" mı diyecek? Adama kol bacak kesme, kasap videolarını gösteriyorsun da banamısın demiyor, çarmık yüzünden mi dinden çıkacak? O zaten hepsini benimsemiş, itiraz etmesi sadece dini çağa uydurmak, süslemek, püslemek ve böylece de dinden çıkacakları engellemek, ve böylece de Kıbele'den 3 cennet puanını kapmak. Yoksa sen ona Muhammedin adamının birine bomba yutturup patlattığının resmini bile göstersen havagazı onun için.

Diyorum ya!! gemisini kurtaran kaptandır. Nede olsa karşımızda Allah denen tehlikeli ve garip bir yaratık var. Gardımızı almamız lazım. Sana onun en güzellikler yaratığı olduğunu söyler durur ama; için-için, onu yaratıkların en zalimi olarak düşünür. Düşünür de söyleyemez, söylerse de tehlikeli çünkü. Yangın tehlikesi bu, başka bir şeye benzemez.

 

Bir taraftan "yok öyle birşey" diyecek. O da mı olmadı, "var ne var bunda diyecek", o da mı olmadı, "sen Kuran'ı komple oku" diyerek akıl verecek. O da mı olmadı, olmadıysa olmadı. Dine devam, din ürüsün, din yürüsün, gemi kurtulsun. kendi gemisi.

Allahın dinini kurtarıyor, vardır elbet bunun bir mukafatı.

 

Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah-beyaz film gibi biraz. Alev gibi.

 

Saygılar, sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dinde gemisini kurtaran kaptandır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesi hakimdir.

.

.

.

Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah-beyaz film gibi biraz. Alev gibi.

 

Saygılar, sevgiler.

 

:clover: Ne güzel ifade etmişsiniz böyle, ellerinize, dillerinize sağlık.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Din karşıtlarının yaşamı renklidir...

 

Bu renkler doğal değildir doğal olana,olanı sevmezler hayatta çeşitlilik isterler üretirler kendilerince "DİN" deyipte inananlar gibi ahireti bekleyip,huri hayali kurmayıp bu dünyada yaşarlar, renkli yaşamlarını, nede olsa Ahiret,yok bu dünya var.

 

Renkli yaşamlarını,yaşamak için ideoloji'de üretirler Kapitalizm,liberalizm,kominizm, vs vs sonra bu ideolojinin ürettiği sosyal yaşamı renkli,renkli yaşarlar olabildiğince mutlu ve umutlu olarak nede olsa Ahiret ve Din yok, vur patlasın, çal oynasın.

 

Evrene bakılınca,görülür ki bir plan var...

İnsan olarak bu planın biz neresindeyiz,hangi noktadayız...

Hayır ve şer...

Şimdi aslolan bu plan dahilinde "HAYIR VE ŞERRİ" kim üretiyor ve tüketiyor sorun burada...

İnsan olarak aynı ağacın sonsuza uzanan kollarıyız.Ama renkli yaşam sahibi olan "Ahiret" falan anlamaz zaten yok kabul ettiğinden arzusunu fikir zannedip,anlamak istemediği şeyin düşmanı olur.

"KÜÇÜMSER"...

"iNSAN, yapamadığı,yapmak istemediği,yada anlamak istemediği şeyi,kaçmak için KÜÇÜMSER...

Evet; bakışlar farklıdır,yorumlar farklıdır nasılki "SAHTE BİR AĞAÇ,HİÇBİR ZAMAN HAKİKİ AĞACIN VERDİĞİ MEYVELERİ VERMEZ'SE" renkli yaşam sahipleride ürettikleri tüm sistemler, "izm" ler gerçeğin ancak bir parçasını elinde tutar (zanneder). Bir kaç parlak sloganla " doğruyu" oynamaya çalışır...

 

"AMA" ...

 

Gerçeğin yanında kısadır "yalanın" ömrü...

 

Kim zerre kadar hayır yaparsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük (şer) yaparsa onu görür. (Zilzâl 7-8).

 

Sizin en hayırlınız,İnsanlara en fazla yararı dokunandır. (Hadis).

 

İnsan hayatının dönüm noktaları "AN" dır. Hayatın her ÂNI bir "KARAR" zamanıdır.

 

"Şu gerçeği unutmayın;tek önemli vakit vardır; içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiç kimse bir bir başkasıyla bir daha görüşüp,görüşemeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur" (Tolstoy).

 

Renkli yaşam sahipleri böyle şeylere inanmaz sebebide "AHİRET" yoktur ve ürettikleri "İZM" ve sosyal yaşamın getirdikleri ile yapacaklarını bu dünyada yaparlar ürettikleri renkli yaşamla,renkli,renkli yaşar (doğal olmayan) ve KÜÇÜMSER, kendini daima ÜSTÜN görür ama kendi oluşumunu ( var oluş,İnsan) sordunmu kem,küm,tesadüf açıklamaya çalışır bu açıklamanın (açıklayamamanın) sonucu yaşantısı'da renkli olur daima.

 

Yaşamın amacı ne olabilir ki? Gezmek? Eğlenmek? Bolca tüketim? Alış veriş? Hırslar? Tutkular? Kariyer? Makam? Mevkii? Şan? Şöhret?… “İnsan bu dünyaya bir kere geliyor olabildiğince zevklenip eğlenmeye çalışmalı”Hayatın içinde belki birer renk olabilecek bir takım iş ve uğraşlar adeta hayatın amacı haline getirilmiş vaziyette.(renkli yaşam sahiplerince).

Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.. (Mevlana) bizim davamız "HAK" cefamız uğraşımızdır bu yolda, yoksa bir kaç inançsız,bir şey yazmış çizmiş önemli değil "KERVAN YOLDA" ve artarak gidiyor...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok dürüst, ahlaklı ve kibar, pozitif insanlar gördüm inançsız... Çok dalavereci, ahlaksız ve kaba, agresif insanlar gördüm inançlı...

 

Bunun tersi olmayacak diye bir garanti vermiyorum. İnancı savunanların ve kendilerini hayır, karşıyı şer ekseninde görme saplantısına sahip insanların da aynı gerçeği görmesini dilerim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dinde gemisini kurtaran kaptandır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesi hakimdir.

.

.

.

Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah-beyaz film gibi biraz. Alev gibi.

 

Saygılar, sevgiler.

 

:clover:

 

Din çok ilginç, psikolojik bir tutku...

 

Bolivya'da, insanlar inançları doğrultusunda daha bereketli bir hasat için birbirlerini dövüyorlar... Kadınlar kadınlarla, erkekler erkeklerle, çocuklar çocuklarla... Evet bu bir tören. Bunun gibi bir çok tören örneği var dünyada. Törenden sonra suratları dağılmış insanlarbirbirlerine sarılıp evlerine dağılıyor. Bana "Dövüş Klübü" filmini hatırlattı. Hiç farkı yoktu, tek fark rahatlama için değil bereket için yapılıyordu. Gerçi her ikisi de psikolojik rahatlamaya çıkıyor eninde sonunda ya...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli Notamatik dostum, biz kimseyi dinden çıkarmaya, dinden soğutmaya veya inandığı şeylerden şüpheye düşmesini sağlamaya filan çalışmıyoruz. "Hakkaten ya, bu dinde vahşet var, iyisi mi bu dinden çıkalım" diyeceklerini hiç beklemiyoruz.

 

Bizim amacımız sadece, insanların hepsinin gerçekleri göremeyen, görse de söyleyemeyen, hurafelerle uyuşmuş, korkularla büzüşmüş zavallılardan ibaret olmadığını, akla, mantığa, bilime değer veren ve fikri hür, vicdanı hür insanların da bulunduğunu, meydanın pıstırılmış ve susturulmuş din piyonlarına kalmamış olduğunu gösteriyoruz.

 

Nasılsa inanmaktan vazgeçmeyecekler diye "Kaf dağının ardında devler filan yaşamıyor" demeyelim mi yani? Tersine bilimin görevi, hurafelerle savaşmak ve onları yok etmektir. Bu görevden bir an geri durmak, insanlık ülküsüne ihanettir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Din karşıtlarının yaşamı renklidir...

 

 

İnsan yaşamı elbette renkli olmalı. Renksiz, tek düze, inzivaya çekilerek olmayan bir dünya için korkularla yaşam sürdürmek, insanca bir yaşam şekli değildir.

 

Bu renkler doğal değildir doğal olana,olanı sevmezler hayatta çeşitlilik isterler üretirler kendilerince "DİN" deyipte inananlar gibi ahireti bekleyip,huri hayali kurmayıp bu dünyada yaşarlar, renkli yaşamlarını, nede olsa Ahiret,yok bu dünya var.

Renkli yaşamlarını,yaşamak için ideoloji'de üretirler Kapitalizm,liberalizm,kominizm, vs vs sonra bu ideolojinin ürettiği sosyal yaşamı renkli,renkli yaşarlar olabildiğince mutlu ve umutlu olarak nede olsa Ahiret ve Din yok, vur patlasın, çal oynasın.

 

Üretilen ideolojilerin referansı insanın mutluluğu içindir. Sizin deyiminizle renkli yaşamı içindir. Bir başkasına zarar vermeden, olabildiğince mutlu bir yaşam için gelişen ideolojiler, neden ortaçağın köleci ideolojisi ile kıyaslanırki?

 

Tarihsel süreçteki insanca yaşam da, insanca yaşamanın kuralları da insan mutluluğu içindir. Yaşam şekilleri, kuralları üretim ilişkileri ile kaçınılmaz olarak değişmiştir. Yetersiz yaşam, teknoloji, ve hükümler geride kalmış, yerlerine eksiklikler tamamlanarak yenileri gelmiştir. Eskileri ısıtarak tekrar insana dayatmanın ismi geriye dönmektir, gericiliktir

 

Renkli yaşamlarını,yaşamak için ideoloji'de üretirler Kapitalizm,liberalizm,kominizm, vs vs sonra bu ideolojinin ürettiği sosyal yaşamı renkli,renkli yaşarlar olabildiğince mutlu ve umutlu olarak nede olsa Ahiret ve Din yok, vur patlasın, çal oynasın.

 

"Vur patlasın çal oynasın" yaşam şekli eski ortaçağ Arap fantezici zihniyetin bir geleneğidir. Ortaçağın varlıklı zihniyeti vur patlasın çal oynasın yaşamı sürerken, fakir kesim ise ya sürekli üretmek yada köle olarak yaşam sürdürme zorunda kalmıştır. Modern, uygar toplumlarda üretim kadar eğlenmekte insan ihtiyacıdır. Ancak bu, çağın getirdiği modern yasalar çerçevesindedir. Yani bireyin eğlence sınırlarının bittiği yerde diğerisi başlar. Bu şekliyle zararsız bir yaşam oluşturulmuş, insanlık için eşit fakat tercihe göre bir mutluluk hedeflenmiştir.

 

Evrene bakılınca,görülür ki bir plan var...

İnsan olarak bu planın biz neresindeyiz,hangi noktadayız...

Hayır ve şer...

Şimdi aslolan bu plan dahilinde "HAYIR VE ŞERRİ" kim üretiyor ve tüketiyor sorun burada...

İnsan olarak aynı ağacın sonsuza uzanan kollarıyız.Ama renkli yaşam sahibi olan "Ahiret" falan anlamaz zaten yok kabul ettiğinden arzusunu fikir zannedip,anlamak istemediği şeyin düşmanı olur.

"KÜÇÜMSER"...

"iNSAN, yapamadığı,yapmak istemediği,yada anlamak istemediği şeyi,kaçmak için KÜÇÜMSER...

Evet; bakışlar farklıdır,yorumlar farklıdır nasılki "SAHTE BİR AĞAÇ,HİÇBİR ZAMAN HAKİKİ AĞACIN VERDİĞİ MEYVELERİ VERMEZ'SE" renkli yaşam sahipleride ürettikleri tüm sistemler, "izm" ler gerçeğin ancak bir parçasını elinde tutar (zanneder). Bir kaç parlak sloganla " doğruyu" oynamaya çalışır...

 

Söze "bir plan var, hayır ve şer var" diye başlanıldığında, peşinden hemen bir dayatmanın sunulacağı gözükmektedir.

Bu hayır ve şer'i tespit edecek göreli bir zihniyet değilde, tüm insanlık tarafından olumsuzlukların ayıklandığı, tarihsel ideolojiler olmalıdır. İdeolojiler tüm insanlığa ait olduğunda, değişme aşamaları tarihsel olarak zaten gözükmektedir. Gelişmiş olan demokratik ideolojilerden, köleci ideolojilere dönmek zaten mümkün olamaz. "Küçümsenme" olarak isimlendirilen olgular, insanların olumsuzluklar olarak gördükleridir. Olumsuzluklar, süreç içerisinde kendilerini olumlu olanlara bırakırlar. Bu süreç, dogmaların değil insan mantığının etkilediği bir süreçtir. Engelleri ise toplumların çağdaşlaşamayan töresel, tinsellliğe atadığı dayatmacı kültürleridir.

 

 

"AMA" ...

 

Gerçeğin yanında kısadır "yalanın" ömrü...

 

Kim zerre kadar hayır yaparsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük (şer) yaparsa onu görür. (Zilzâl 7-8).

 

Sizin en hayırlınız,İnsanlara en fazla yararı dokunandır. (Hadis).

 

İnsan hayatının dönüm noktaları "AN" dır. Hayatın her ÂNI bir "KARAR" zamanıdır.

 

"Şu gerçeği unutmayın;tek önemli vakit vardır; içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiç kimse bir bir başkasıyla bir daha görüşüp,görüşemeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur" (Tolstoy).

Renkli yaşam sahipleri böyle şeylere inanmaz sebebide "AHİRET" yoktur ve ürettikleri "İZM" ve sosyal yaşamın getirdikleri ile yapacaklarını bu dünyada yaparlar ürettikleri renkli yaşamla,renkli,renkli yaşar (doğal olmayan) ve KÜÇÜMSER, kendini daima ÜSTÜN görür ama kendi oluşumunu ( var oluş,İnsan) sordunmu kem,küm,tesadüf açıklamaya çalışır bu açıklamanın (açıklayamamanın) sonucu yaşantısı'da renkli olur daima.

 

İşte söylediğim gibi amaç belli oluyor. "İyi" olmak deniliyor ve hemen peşinen bir toplumun çağdaşlaşamayan binlerce yıl önceki kültür dayatması çabasına geçiliyor. "Ahiret, hayır, şer, bir takım olgularla "iyi" olmanın kıstasının hükümleri gösterilmeye çalışılıyor. Hedef ortaçağ Arap kültürü. Halbuki o kültüre ait "iyi" olma olguları bırakınız mantık dışılığını, insan zararına şeyler oldukları da asla anlaşılmak istenilmiyor. Geçmişe ait gelenekler, töreler sürdürülmek isteniyor.

 

Yaşamın amacı ne olabilir ki? Gezmek? Eğlenmek? Bolca tüketim? Alış veriş? Hırslar? Tutkular? Kariyer? Makam? Mevkii? Şan? Şöhret?… “İnsan bu dünyaya bir kere geliyor olabildiğince zevklenip eğlenmeye çalışmalı”Hayatın içinde belki birer renk olabilecek bir takım iş ve uğraşlar adeta hayatın amacı haline getirilmiş vaziyette.(renkli yaşam sahiplerince).

Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.. (Mevlana) bizim davamız "HAK" cefamız uğraşımızdır bu yolda, yoksa bir kaç inançsız,bir şey yazmış çizmiş önemli değil "KERVAN YOLDA" ve artarak gidiyor...

 

Yaşamın amacı, insanca yaşayarak mutlu olmaktır. Böyle bir yaşam şeklinin ögeleri ise, ihtiyaca göre, eşitçe üretim, tüketim ve mutlu olmak için eğlencedir. Böyle bir yaşam şekli doğal olarak renkli bir yaşam şeklidir. Bu böyle iken hiç kimsenin kalkıpta insanların mutlu yaşamını, doğal yaşam renkliliğini çok görüpte elinden almaya, Huri, Nuri ve şarap ırmakları ile kandırarak göreli töreleri dayatıp sınırlandırmaya hakkı yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Daha yüce bir yaşam için, bir ön hazırlıktır hayat...

Sayısız hikmeti, ibreti taşı***********, Hz. Musa ile firavun, Hz. İbrahim ile Nemrud bir arada görünür...

"AYNI SUYU İÇİP ARI BAL AKITACAK, FAKAT ZEHİR DÖKECEK YILAN"...

Düşünecek, mukayese yapacak, zıtlardaki ahenkten sonuçlar çıkaracak tek varlık ise İNSAN...

Renkli yaşam, elbette yaşayacak İNSAN " Gezmek? Eğlenmek? Bolca tüketim? Alış veriş? Hırslar? Tutkular? Kariyer? Makam? Mevkii? Şan? Şöhret?…" nede olsa Dünyaya bir kere geliyoruz diyerekmi...

Acaba öylemi ? hangi inançsız derki (kesin delilli,ispat edilmiş) "AHİRET" yok "YA VARSA"...

Renkli yaşam;korkma, istediğini yap bak hemcinsin ( Renksiz, tek düze, inzivaya çekilerek olmayan bir dünya için korkularla yaşam sürdürüyor) de ve aldırma vur patlasın, çal oynasın...

Üret; Liberalizm,kominizm,Kapitalizm bunlar uğruna savaş çıkart, Dünya İnsanlarını olabildiğince sömür, sonrada kalk de (Üretilen ideolojilerin referansı insanın mutluluğu içindir.) Afrika'ya "BAK" ( yanlız bir örnek)...

Çağdaş ol; karşındakini KÜÇÜMSE,ORTA ÇAĞ, DE, DE'Kİ boşlukta dönen milyonlarca,milyarlarca yıldızın,ismine Dünya denen gezegen üzerinde yapılan yolculuğun acaba anlamı ne? sormasınlar,düşünmesinler "TESADÜF" zannetsinler çağdaş olarak, renkli yaşam sahibi olarak, vur patlasın, çal oynasın,yavan kalmasın nede olsa " AHİRET" yok...

ACABA...

Renkli yaşam (doğal olmayan); Huri,nuri muhabbeti diyerek (dezonfarmasyon) karşındakini (hemcins) KÜÇÜMSE ve üret; kominizm,liberalizm,kapitalizm,darvinizm sonrada "TÜKET" ye babam ye, vur patlasın,çal oynasın...

"ASLINDA"...

iNSANIN HAYATI, FARKINA VARMADIĞI PORTREYİ ÇİZMEKLE GEÇER. İyi yada kötü bir oyun oynuyoruz. Bu oyun bir banttan seyredilecek sonra.İnsan,ne doğan güneşin farkında,ne batan Ayın, ne kendisine yardım eden Elin.

Biraz sonra da, ÖLÜM apansız gelir; yarıda kalır "OYUN"...

" Boş bir testiyi gürül gürül akan bir pınarın başına koysalar;orada kırk yılda bıraksalar,yinede kendi kendine dolmaz.(Mevlana)...

Sorun bu, boş testi boş hayaller peşindedir, üstelik yanında gürül,gürül akan bir ırmak var...

 

:)

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi yada kötü bir oyun oynuyoruz. Bu oyun bir banttan seyredilecek sonra.

 

Hadi diyelim ki bilim sadece "tesadüf" demeyi biliyor (ne dersek diyelim bu kelimeden vazgeçemiyorsunuz ya :) işinize geliyor o yüzden olsa gerek)... Ve ben hiç bir şey bilmeyen birisi olarak soruyorum...

 

İspatı ne? Söylediklerinizin, özellikle alıntıladığım şeyin ispatı ne?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hadi diyelim ki bilim sadece "tesadüf" demeyi biliyor (ne dersek diyelim bu kelimeden vazgeçemiyorsunuz ya :) işinize geliyor o yüzden olsa gerek)... Ve ben hiç bir şey bilmeyen birisi olarak soruyorum...

 

İspatı ne? Söylediklerinizin, özellikle alıntıladığım şeyin ispatı ne?

 

 

"İNSAN,BİLİNÇ"...

Sonra "BİLİM" deyipte tekelleşmek (sanki yanlız inanmayanlara mahsus gibi) sonrada "tesadüf" demeyi biliyor derkende,demiyormuş gibi davranmak galiba inanmayanlara has bir davranış...

 

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tesadüf konusu, bilime atılmış en büyük iftiraların en önemlisidir. Evrende asla tesadüf yoktur. Her şey determinist bir biçimde birbirine nedensellik bağlarıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Bu örüntü akışı içinde asla tesadüfe yer yoktur. Her şey nedenselliğe boyun eğmek zorundadır.

 

Böyle deyince işi çevirir, "işte determinizmin katılığı ve sıkıcılığı" diye ayrı bir telden çalmaya geçerler. Nedenselliğe uymak zorunda olmayan ve dilediği gibi yaratan bir yaratıcı fikrinin daha iyi olduğunu söylerler. "İyi ve "kötü" diye bir kriter yoktur. "Gerçek" ve "uydurma" vardır. Evrende hiç nedensellik dışı, keyfi bir yaratım da görülmemiş ve gösterilememiştir. Nedenselliğe uymadan apansız ortaya çıkan bir olgu belirlenebilmiş değildir.

 

Tanrı fikrine şartlanmışlık, belli bir düşünce kalıbının dışına çıkmaya izin vermemektedir. İlla ve illa ki her şey evreni tanrının yarattığını kanıtlamak zorundadır. Kafalarındaki ön koşul budur. Bu koşula aykırı duran her şey sorgusuz sualsiz reddedilir. Ayrıca "iyi ve kötü" konusunu da istenirse rahatlıkla tartışabilirim, tanrı fikri kötüdür, çünkü tanrı varsa canlı türlerini acımasızca avlayıp yok edebiliriz, tanrı yenilerini yaratır. Yağmur ormanlarını acımasızca katledebiliriz, tanrı cennette sonsuz yağmur ormanları verir. Determinist düşünce ise canlıların bir daha asla tekrarlanmayacak paha biçilmez bir mucize olduğunu bilir. Titizlikle korunmalı ve geliştirilmelidir, yok oldukları an sonsuza kadar yok olacaklar, bir daha asla tekrarlanmayacaklardır. Evrende asla hiç bir olgu bir kez daha tekrarlamaz.

Kişisel olarak benim için bir kuşun kanat çırpışı ve ötüşü, dünyalar değen olağanüstü bir mucizedir, hayranlıktan gözlerim yaşarabilir. Doğa sevgisi vatan sevgisinin bile üzerindedir, kıraç ve kupkuru bir vatanı ne kadar seversen sev, hiç anlamı yok.

 

Şartlanmışlığı bir kenara bırakırsak: Olasılıkların da bilimi ve kuralları vardır. Bilim şu an bütün çabasını, maddenin bağımlı olduğu kuralların kökenini keşfetmeye adamış bulunuyor. Artık protonun artı, elektronun eksi yüklü olduğunu keşfetme geride kaldı, şimdi "neden" proton eksi, elektron artı değil? sorusuna odaklanıldı. Artı ve eksi bizim verdiğimiz isimlerdir, Ahmet ve Mehmet gibi, o ayrı, ondan bahsetmiyorum. Ya da neden aynı yükler iter, zıt yükler çeker de tersi olmaz? sorusu gibi...

 

İnsanlığın bir milyar yılı daha olduğu hesaplanıyor ve tüm sorunların büyük ölçüde çözüleceğine kuşku yok. Kalan sorunlar başka bir evrene kalacak. O zamana kadar karadelikler içinde veya başka bir yol ile evrenin tüm bilgisini yeni bir evrende çiçek açmak üzere saklamanın bir yolu mutlaka bulunacak. Bu bir inançtır, kanıtı yoktur, ama en azından bilimsel bir inanç.

 

Tıpkı bildiklerimizi nesillerimize aktaramadığımız, tüm çocuklarımızı ilkokuldan başlayarak yeniden eğitmek zorunda olduğumuz gibi, yeni evrenler de sıfırdan başlamak zorunda ama, giderek artan bir bilgi kalıntısı birikimi oluşuyor olmalı. Belki önceki evrenler daha basitti ve anlamlı bir evren oluşması için trilyonlarca yıldır evrenler varlıkta gazoz kabarcıkları gibi oluşup genişleyip yok oldular. Evrenin yaşı 14,7 milyar yıl olarak hesaplanıyor. Tüm varlığın bu geçmişten ve bu evrenden ibaret olduğu düşünülemez. Evrenimiz evrenler neslinin bir üyesi olmalı. Belki bir gün bilgilerimizi çocuklarımızın doğrudan beyinlerine kalıtlamayı başaracağız ve evreni klonlamanın da bir yolu bulunacak.

 

Belki hayat koca evrende sadece bir noktada yeşeriyor olabilir veya evrene yaşam tohumları saçılıyor da olabilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"İNSAN,BİLİNÇ"...

 

Böyle ispat mı olur?! Veri mi olur?!

Bunlar bilimsel olarak da irdelenebilir, açıklanabilir (açıklanamayan kısımları açıklanmayı bekler) şeylerdir!

İspat ise başka bir şeydir...

 

 

Sonra "BİLİM" deyipte tekelleşmek (sanki yanlız inanmayanlara mahsus gibi) sonrada "tesadüf" demeyi biliyor derkende,demiyormuş gibi davranmak galiba inanmayanlara has bir davranış...

 

Hala tesadüfe takmışsınız kurtulamıyorsunuz... Harun afyonu en beteri olsa gerek!

Tesadüf kousunda Demirefenin güzel yazısını oku bence...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlığın bir milyar yılı daha olduğu hesaplanıyor ve tüm sorunların büyük ölçüde çözüleceğine kuşku yok. Kalan sorunlar başka bir evrene kalacak. O zamana kadar karadelikler içinde veya başka bir yol ile evrenin tüm bilgisini yeni bir evrende çiçek açmak üzere saklamanın bir yolu mutlaka bulunacak. Bu bir inançtır, kanıtı yoktur, ama en azından bilimsel bir inanç.

 

Olay bu; kanıt yok ama bilimsel bir inanç???...

"BİLİMSEL RAHİPLİK"...

 

Tesadüf konusu, bilime atılmış en büyük iftiraların en önemlisidir. Evrende asla tesadüf yoktur. Her şey determinist bir biçimde birbirine nedensellik bağlarıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Bu örüntü akışı içinde asla tesadüfe yer yoktur. Her şey nedenselliğe boyun eğmek zorundadır.

 

Olay, 2; Determinist düşünce "özgür irade" denildimi "FOS" çıkar. ( burada şunu hatırlamada fayda var bilimsel rahiplik kainat'ta tesadüfe,tesadüf edilmeyeceğine geldikleri için iyi bir aşama kaydetmişlerdir)

 

Böyle deyince işi çevirir, "işte determinizmin katılığı ve sıkıcılığı" diye ayrı bir telden çalmaya geçerler. Nedenselliğe uymak zorunda olmayan ve dilediği gibi yaratan bir yaratıcı fikrinin daha iyi olduğunu söylerler. "İyi ve "kötü" diye bir kriter yoktur. "Gerçek" ve "uydurma" vardır. Evrende hiç nedensellik dışı, keyfi bir yaratım da görülmemiş ve gösterilememiştir. Nedenselliğe uymadan apansız ortaya çıkan bir olgu belirlenebilmiş değildir.

 

Determinizm; tamam kabul edelim "İYİ VE KÖTÜ " diyede bir kriter olmasın, gerçek ve uydurma olsun buda tamam...

Şimdi bir "İNSAN" düşünelim "DETERMİNİST" olarak (İnsan) birine bir kötülük yapsa misal; parasını çalsa,öldürse,

İftira atsa ne olur UYDURMA'MI olur ortada gerçek bir İNSAN var ve özgür "İRADESİ" ile eylem yapmış, yaptığı uydurmamı olur ne olur " HAYIR VE ŞER, İYİ,KÖTÜ" ve nedenselliği (madde) uymayan özgür irade ile yapılmış "keyfi" bir durum...

Daha başlamadan bitti...

 

 

Yağmur ormanlarını acımasızca katledebiliriz, tanrı cennette sonsuz yağmur ormanları verir.

 

 

Olay,3; Yağmur ormanlarını "KATLETMEK'TE iyi ve kötü, hayır ve şer" olarak görülmesi gerekir, sebebi'de özgür iradesi ile İnsan "KATLEDER" ormanı dolayısı ile determinist düşünce burada,da fos...

Ha şöyle söylenebilir; yağmur ormanları yıldırım düşmesi sonucuda yanabilir ve determinist,nedensellikle açıklanır tamam ama "İNSAN" ne olacak ÖZGÜR İRADESİ İLE VE İYİ,KÖTÜ OLARAK...

Cennet'te sonsuz yağmur ormanı verir...

Verir...

Manipule; yok Dünyada veren Ahirette'de verir...

 

Determinist düşünce ise canlıların bir daha asla tekrarlanmayacak paha biçilmez bir mucize olduğunu bilir. Titizlikle korunmalı ve geliştirilmelidir, yok oldukları an sonsuza kadar yok olacaklar, bir daha asla tekrarlanmayacaklardır. Evrende asla hiç bir olgu bir kez daha tekrarlamaz.

 

Determinist düşünce; Canlıların bir daha asla tekrarlanmayacak paha biçilmez bir "mucize" olduğunu bilir tamam. Fakat madem "NEDENSELLİK" var neden determinist düşünce koruyor ve "GELİŞTİRİYOR,CANLILARI" hani her şey birbirine bağlı idi nedensellik gereği...

Evren'de karadelikler,tekrarlanmazmı, Galaksi oluşmazmı, vs vs...

"İNSAN" korunmalımı...

 

 

Doğa sevgisi vatan sevgisinin bile üzerindedir, kıraç ve kupkuru bir vatanı ne kadar seversen sev, hiç anlamı yok.

 

Doğa sevgisi'nin "DETERMİNİST" düşünce ile bir bağlantısı varmıdır veya şöyle yazalım şu an Dünyamızın yaşadığı "KÜRESEL ISINMA,OZON YIRTIĞI,BUZULLARIN ERİMESİ" ne ile açıklanır "İNSANOĞLU" nun bir dahli varmıdır...

 

Şimdilik bu kadar...

 

Saygılarımı sunarım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimsel bir inanç???...

Niye bu kadar garipsediniz, siz inanmayın bu inanca, sakıncası yok, bilimin inanmadınız diye derilerinizi değiştirerek yakacağı bir cehennem tehdidi yok...

 

Determinizme diğer yönelttiğiniz eleştiriler hep özgür irade çerçevesinde kalmış. Bu determinizme yönelik en zayıf eleştiridir. Özgür irade sorunu sizin cebriye ile sorununuz, kendi aranızda halledin. Determinizmin böyle bir sorunu yok. Böyle bir sorun bulunduğunu nerden algıladıysanız, söylerseniz yanıtlayabilirim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 8 yıl sonra...

Sayın Cyrano yeni bir dil bilimi icad ediyor.Nasılmı? Arapça kavramları arapça kavramlarla çeviri yaparak. Diyorki

.

.

.

melekleri peygambere namaz kılar,ve tüm müminlere peygamber için namaz kılması emredilir diye insanlar düşünecek.

Carmiha germe uygulamasi omer tarafindan bedr savasinda baslamistir. Egip bukmene gerek yok

 

the First Crucifixion

 

Narrated Umm Waraqah daughter of Nawfal: When the Prophet (peace_be_upon_him) proceeded for the Battle of Badr, I said to him: Apostle of Allah allow me to accompany you in the battle. I shall act as a nurse for patients. It is possible that Allah might bestow martyrdom upon me. He said: Stay at your home. Allah, the Almighty , will bestow martyrdom upon you.

 

The narrator said: Hence she was called martyr. She read the Qur'an. She sought permission from the Prophet (peace be upon him) to have a mu'adhdhin in her house. He, therefore, permitted her (to do so).

 

She announced that her slave and slave-girl would be free after her death. One night they went to her and strangled her with a sheet of cloth until she died, and they ran away.

 

Next day Umar announced among the people, "Anyone who has knowledge about them, or has seen them, should bring them (to him)."

 

Umar (after their arrest) ordered (to crucify them) and they were crucified. This was the first crucifixion at MedinediAbu Dawud 2:591

 

https://wikiislam.net/wiki/Crucifixion
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Amac Islami elestirmek aman "ne kötü bir din"dedirtmek olunca her kafasina esen Din uzmani kesiliyor,bu konuda otoriter olan isimler icin "neden farketmediler"diye bir de sitem eder gibi yorum yaziyorlar.

Arapca öyle basit siradan bir dil degildir,arapcayi Türkceye cevirebilmek icin gercek anlamda Arapcaya Arapcanin inceliklerine,sözcüklerin farkli anlamlarina vakif olmak gerekir.Ama ben Islam üzerine yorum yapan bircoklarinin amaclarinin Islami kendi görüsleri yönünde degilde Islami Islama karsi olduklari icin bu tarz yorumlar yaptiklarini ve psikolojik bir beyin yikama görevi üstlendiklerini düsünüyorum.

Amerika'da hala idam cezasi vardir,elektrikli sandalye veya baska bir yöntem.Bundan yillar önce Fransa'da kafa ucurma cezasi yani GIYOTIN vardi.Simdi Islami elestirenlere sormak gerekir.Amerikalilar veya Fransizlar müslümanmiydi?Yani bir suclunun elinin kesilmesini korkunc bulan ve Allahi korkunc olarak niteleyenler,elektrikli sandalyede insan öldürülmesini herhalde insani buluyorlar.

Ayrica Kuranda gecen ve bazi ayetlerde el ayak kesmek, kan akitmak olarak yorumlanan sözcüklerin cogusu malum cevreler tarafindan o sözcügün ifade ettigi bircok anlamin icersinden kan akitmayi secerek insanlara aktarilmaktadir..Yani  örnegin; gücünü yok et,ona engel ol anlamindaki bir sözcügü "elini kes,ayagini kes"seklinde aktarilmasi da Kurana ve Allaha yapilan en büyük ihanettir.

Kuranda olmayan bircok  sey varmis gibi anlatilmakta,saf insanlar bunlara kanmaktadirlar.Saf insanlarin kandigi bircok hurafeyi Islam düsmanlari kullanarak "Kuran söyledir,Allah böyledir"tarzi saldirilarda bulunmaktadirlar.

Islama karsi yorum yapan bircoklari Islamin ne oldugunu bilmeyen,sadece Islama savas acan cevrelerin yazip cizdikleriyle Islam uzmani gibi göründükleride bir gercektir bu da etik olmayan bir durumdur.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.