Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

whitecatnova

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    25
  • Katılım

  • Son Ziyaret

whitecatnova tarafından postalanan herşey

  1. Fırında sebzeli tavuk (fırın torbasında tavuk butları, patates, soğan, sarımsak ve havuç konularak pişirilen) Zeytinyağlı pırasa Meyve
  2. Ekmek arası tarator soslu midye tava Midye dolma
  3. cipsi evdeki fırında da yapabilirsiniz. Patatesleri olabildiğince ince bir şekilde cips gibi doğrayın. Bir kapta tüm patatesi tuz ve sıvı yağ ile harmanlayıp yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin. fırının üst ızgara kısmını 250 dereceye getirip patatesler iyice kızarana kadar pişirin.
  4. * İslim Kebabı * Kağıt Kebabı * Mengen Kebabı * Tokat Kebabı * Beyti Kebap * Ali Nazik Kebabı * Saray Kebabı * Tepsi Kebabı * Şiş Kebap * Manisa Kebabı * İncik Kebabı * Keşkekli Kebap * Bahçıvan Kebabı * Bolu Kebabı * Beğendili Kebap * Buğu Kebabı * Çardak Kebabı * Büryan Kebap
  5. Türkiye'de yapılan bazı kebap çeşitleri: * Çökertme Kebabı * Adana Kebap * Urfa Kebap * İskender Kebap * Ali Paşa Kebabı * Patlıcan Kebabı * Tas Kebabı * Teneke Kebabı * Testi Kebabı * Kuyu Kebabı * Çağ Kebabı * Orman Kebabı * Çeltik Kebabı * Simit Kebabı * Yoğurtlu Kebap * Yayla Kebabı
  6. AYLARA GÖRE BALIKLAR: OCAK : Uskumru, lüfer, palamut, istavrit lezazetlerini muhafaza eder. Kefal ve hamsi tam yağlı durumdadır. Çinekop, kofana, minakop boldur. Midyenin mevsimi başlamıştır. Tekir, kırlangıç bolca avlanır. ŞUBAT : Bu ayda Kalkan mevsimi başlar, mayıs sonuna kadar devam eder. Tekir bol çıkar. Uskumru, lüfer, palamut yağını kaybetmeye başlar. Gümüş balığı, kefal, derepisisi, minekop, midye lezzetle yenir. MART : Kefal, levrek ve kalkanın en lezzetli zamanıdır. Uskumru ise çiroz olmaya başlar. NİSAN : Kalkan lezzet bakımından yine başta gelir ve en bol zamanıdır. Mercan, levrek, kılıç, kırlangıç bolca çıkmaya başlar. Dolayısıyla diğer aylara göre bu ayda balık daha boldur. MAYIS : İstakoz, levrek, barbunya, dilbalığı, tekir, kılıç, kırlangıç, pavurya, karides, iskorpit zevkle yenir. Kalkan yavrusu ve gelincik çıkmaya başlar. HAZİRAN : Bu ayda balıklar az tutulur, geçici olarak Karadeniz’e yazlığa gitmişlerdir. Dip balıkları da yumurtalarını dökmüş olduklarından dolayı dağınık gezerler. Bu sebeple haziran ayı verimsizdir. TEMMUZ : Sardalyanın mevsimi başlamıştır. Ekim ayı sonuna kadar lezzetini devam ettirir. Tekir, barbunya yine nefasetini devam ettirir. Istakoz, pavurya, böcek bolca çıkar. AĞUSTOS : Çingene palamutu mevsimi açar. SArdalya, kılıç, mercan, sinağrit, ıstakoz ve pavurya yine nefis lezzetlidir. EYLÜL : Sardalya, kılıç nefasetini devam ettirir. Palamut irileşmiş olup çeşitli yemeği yapılır. Lüfer, kolyoz, izmarit, kırlangıç bolca çıkar. EKİM : Geçici balıkların yazın Karadeniz’de beslenip Marmara’ya dönüşe başladığı aydır. Bu, balığın her çesidinin bollaşması demektir. KASIM : Ekim ayındaki balıkların bolluğu ve lezzeti devam eder. Pisi’nin en nefis olduğu aydır. Torik akışa başlar, lakerdası yapılır. ARALIK : Uskumru, lüfer, palamut, torik yağlı olduklarından her türlü yemeği yapılır. Tekir boldur; hamsinin de tam lezzetli zamanıdır.
  7. Bambu buğulama sepeti için şu adrese bakabilirsiniz: -http://www.kurdele.com/Habitat-Habitat-Shangai-II-Bambu-Bugulama-Sepeti_3066.html-
  8. Hamuru aslında bekletmeniz gerekmez. Çiğ böreklerinizi geniş bir tavada ve bol yağda kızartın. tavaya koyar koymaz arada sırada tavayı (yağı dökmeden) ileri geri sallayın. Ne kadar sallarsanız o kadar kabardığını göreceksiniz. Bu nedenle tavanızın böreğin hareket etmesine olanak sağlayacak büyüklükte olması gerekir. Ev tavaları genelde çok büyük olmadığından her defasında sadece bir börek koyup tavayı sallayın. İstediğiniz gibi pofuduk olacaktır.
  9. OCAK: Sebzeler: Pırasa, kereviz, brüksel lahanası, kara ve kırmızı turp, brokoli, havuç, ıspanak, pazı, karnabahar Meyveler: Elma, nar, portakal, armut, ayva, greyfurt, mandalina ŞUBAT: Sebzeler: Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, pazı, ıspanak, pırasa, pancar, defne yaprağı, havuç, turp Meyveler: Elma, portakal, greyfurt, ayva MART: Sebzeler: Ispanak, havuç, turp, pırasa, brokoli Meyveler: Elma, muz NİSAN: Sebzeler: Taze soğan, taze sarımsak, kuşkonmaz, taze kekik, bakla, marul, semizotu Meyveler: Çağla, can erik MAYIS: Sebzeler: Enginar, bakla, madımak, semizotu, papatya, ebegümeci, domates, salatalık Meyveler: Çilek, yeşil erik, malta eriği, dut HAZİRAN: Sebzeler: Enginar, taze patates, taze fasulye, bakla (ayın ortasına kadar), bezelye, kabak, patlıcan, sivribiber, domates, salatalık, kuzu ıspanak, semizotu, rezene, marul, üzüm yaprağı, taze soğan, taze sarımsak, dereotu, dolmalık biber, çalı fasulyesi. Meyveler: Kiraz, yeşil erik, malta eriği, kayısı, şeftali, dut TEMMUZ: Sebzeler: Domates, salatalık, bezelye, dereotu, kum havucu, taze fasulye, kuzu ıspanak, kabak, patlıcan, semizotu, sivribiber, dolmalık biber, çalı fasulyesi, barbunya fasulyesi Meyveler: Kayısı, şeftali, kavun, sarı erik, karpuz, ahududu, vişne AĞUSTOS: Sebzeler: Domates, salatalık, patlıcan, dolmalık biber, çarliston biber,sivribiber, taze fasulye, barbunya fasulyesi, kabak, mısır, kırmızı salçalık biber Meyveler: Kayısı, kavun, kırmızı erik, şeftali, vişne, böğürtlen, karpuz, incir, mürdüm eriği, üzüm EYLÜL: Sebzeler: Mantar, patlıcan, mısır, pazı, biberiye, barbunya fasulyesi,kabak, dolmalık biber, kırmızı salçalık biber Meyveler: Mürdüm eriği, fındık, kavun, karpuz, incir, üzüm EKİM: Sebzeler: Mantar, fındık, ceviz, ıspanak, yerelması, pırasa, lahana,kıvırcık salata, kırmızı turp, karnabahar, havuç Meyveler: Armut, ceviz, üzüm,elma, greyfurt, mandalina, muz KASIM: Sebzeler: Balkabağı, kabak, lahana, kereviz, pırasa, yerelması, havuç,ıspanak, karnabahar, pazı Meyveler: Ceviz, kestane, üzüm, elma,muz, mandalina, nar, armut, kivi,greyfurt, Trabzon hurması ARALIK: Sebzeler: Balkabağı, lahana, yerelması, pırasa, brüksel lahanası,karnabahar, ıspanak, kereviz, havuç, pazı, kara lahana Meyveler: Elma, mandalina, portakal, nar, armut, muz, kivi, kestane,greyfurt, ayva, Trabzon hurması
  10. Tavuğun yanına yemek için: taze patatesi güzelce yıkayın. Hepsini ortadan ikiye bölüp 1 su bardağı su ve istediğiniz miktarda tuz koyup (5 adet patates için 1 tatlı kaşığı yeterli çünkü patates tuzu emer ve tuzsuz gibi bir tat verir) kısık ateşte suyunu tamamen çekene kadar pişirin. Bu haliyle de yiyebilirsiniz. Ya da suyunu tamamen çektikten sonra içine biraz yağ, çeşitli baharatlar koyup birkaç dakika ateşte bekletip de yiyebilirsiniz. Afiyet olsun...
  11. Bir çelik tencereye tavuğu bütün halde olduğu gibi koyup çok kısık ateşte 4 saat pişirin. (evet bir bütün tavuğun tamamını koyun) Eti inanılmaz yumuşak oluyor. Dilerseniz. tencereye koymadan önce 1 tatlı kaşığı tuz ile tavuğun etrafını (derisini) ovun. Afiyet olsun Not: tavuğun derisi kızarsın istiyorsanız 4 saat piştikten sonra diğer tarafını da çevirip o tarafında kızarmasını bekleyin.
  12. Ütüyü baştan sona yapacak bir cihaza sanırım kadınların çoğu hayır demeyecektir. Şöyle çamaşır makinesi konuluyor gibi koysak ve bassak düğmesine. Daha sonra ütülenip katlanmış halde alsak harika olurdu...
  13. "Evet, bir bardak daha çay istiyorum" (Yes, i would love another Glass of Tea) adlı kitabın yazarı Katherine Bremming'in Türk çayını tarif edişine bayıldım ve sizlerle de paylaşmak istedim: "Türkiye'de çay içmek, İngiltere'deki öğlen çayından veya Japonya'da özenle hazırlanan çay ikramlarından biraz farklı. Daha az karmaşık ve çok daha sadedir. Tıpkı Türk insanı gibi. Çayınızı alıyorsunuz, isteğinize göre 1 ya da 2 şeker atıyorsunuz. Sonra da çay kaşığınızla karıştırırken çıkarabildiğiniz kadar ses çıkarıyorsunuz. Bardağı ucundan tutuyorsunuz çünkü çok çok sıcak...Yavaşça küçük bir yudum alıyorsunuz çünkü çok sıcak... Ayrıca en az birkaç bardak bu çaydan içmek zorunda kalacağınızı aklınızdan çıkarmayın. Tıpkı patates cipsi gibi, bir tane alırsınız ve ardından birkaç tane daha yemek zorunda kalırsınız. Türkiye'de günün her saatinde bardak bardak çay içebilirsiniz. Daha önce de dediğim gibi benim gözümde bu bir bardak çay Türkiye'yi temsil ediyor. Türk çayı için tavşan kanı derler. Siyah ya da yeşil değil kırmızıdır. Tıpkı her vatansever Türk'ün damarlarından akan kan gibi... Tıpkı göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi... Eşsiz güzellikteki halılarında kullanılan kırmızı yün gibi... Tıpkı ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi... Lalenin şekli kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır. Türk çayı sıcaktır... Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi... İçinizi ısıtan coşkulu müzikleri gibi... Yemekleri, şehirleri, spor takımları hayatlarının en anındaki yaşama sevinci gibi... Türk çayı demlenir! Bir Türk sallama çayı, çaydan saymaz. Karadeniz bölgesinde yetiştirilen çay, Türkiye'nin her bölgesinde sürekli demlenir. her zaman servise hazırdır. Türkiye'de kahvaltı hazır demezsiniz, çay demlendi dersiniz. Çay Türkiye gibi bir mozaiktir. Miras, kültür, tarih, gelenek ve birçok etnik grubun bir araya gelip kaynaşması gibi... Türk olmak demek, Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş olmak demektir. Türk çayı sadedir - berraktır. Sütle beraber içilmez. Çayın sade içilmesi gerekir. Berraktır: Tıpkı bir Türk'ün yüzü gibi... Her zaman anlaşılabilir, bir şey saklamaz. Komşulara gösterdikleri kalpleri gibi berraktır... Türk çayı sürekli içilebilir! Çay keyfinin bitmesinin imkanı yoktur... Bütün gün içebilirsiniz. Çayın altı sabahtan akşama kadar her zaman açıktır. Ülkenin dağları, ovaları, doğal güzellikleri ve çalışkan insanları kadar cömerttir. Türk çayı müzik gibidir! Müzik kültürü ile yetişmiş ve birçok yetenekli müzisyeni barındıran bir ülkedir Türkiye. Türkiye arabeskten popa, ondan halk müziğine uzanan bir çizgide çok renkli bir müzik yelpazesine sahiptir. Yine de çay bardağına kaşığın temasıyla çıkan çın-çın sesi başka hiçbir şeye benzemez. Eğer bu sesin bütün Türkiye'de çayhanelerden, evlerden, vapurlardan, işyerlerinden, ülkenin her köşesinden yükseldiğini hayal ederseniz, bunun ülkenin milli senfonisi olduğunu da söyleyebilirsiniz. Türk çayı arkadaş canlısıdır! O hiçbir zaman yalnız içilmez. İlla ki yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay. Türkler yalnız, tek başına iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanları ile sıcak ilişki geliştirebilmiş ataları gibi... Hayatı başkaları ile paylaşılarak değerli kılınan bir şey olarak görürler... Türk çayı sadedir, dolaysızdır. Demokratik bir içecektir, herkes içebilir... Demokratiktir, Atatürk'ün izinde kurdukları ve 88 yıldır yaşattıkları devletleri gibi... Sadedir, dolaysızdır, kolayca demlenir ve bu yönüyle Türk'lerin hayatı yaşamak için seçtikleri tarzı yansıtır. Çay sade olabilir ama her zaman Türk'lerin hayat tarzının temelleri olan saygı ve sevgi ile ikram edilir... Türk çayının acelesi yoktur! Yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı... Türkiye'ye gittiğinizde öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri "problem değil" dir. Çay yavaş yeme hareketinin önemli bir üyesidir. Bu yaz Türkiye'de çayı gereğinden biraz daha hızlı içtiğim için birisi tarafından hafifçe azarlandım. Türk çayı barışçıldır! Bir bardak çay nereye giderseniz gidin size ikram edilir. Ofislerde, evlerde, işyerlerinde... Size ikram edildiğinde bir barış mesajı ve jestini de size taşır. 13. yüzyılın büyük sufi şairi Rumi'yi hatırlatır. "Gel! Tanış olalım... Yavaş yavaş bu çayı içer gibi... Gel! Şu günün hayhuyunu bir kenara koyalım, birbirimizi tanıyalım... Gel! Bir bardak çay paylaşalım, belki ısınırız onunla ve arkadaşlığımızla... Gel! Hayatı ısıtalım" Bunun için kitabımın adını "evet, bir bardak daha çay isterim" koydum. Türkiye'nin Orta Doğu'daki barış yapıcı rolü üzerine çok tartışma var. Ben bir siyaset bilimci değilim. Ben hikayeler anlatırım. Ama barış dolu bir dünyada yaşamak istiyorum. Bu kitabı yazmaktaki amacım Türkiye hakkındaki ümidimi Amerikalı kardeşlerimle paylaşmak: Türkiye bölgenin yükselen bir değeri olarak bizlere bölgenin rasyonel, entelektüel ve barışçıl yüzünü gösterebilir ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebilir. O halde benimle beraber bir bardak çaya evet diyin, iki ülke arasındaki diyaloğa evet diyin. Bunun gibi festivalleri ve bir bardak çayı fırsat bilerek diyaloğa evet diyin." Katherine Bremming'in gerçekten Türk çayını çok güzel anlattığını düşünüyorum. Belki çay bardağı için "bardak" kelimesi yerine "ince belli" lakabını seçebilirdi ve çayın içiliş tarzlarından birinin de kıtlama olduğunu belirtebilirdi. Ama bir Amerikalıya göre gerek Türk insanını, gerekse de Türkiye'yi çok doğru gözlemlediğini düşünüyorum.
  14. whitecatnova

    Bazı Önemlı Puf Noktalar...

    Evimde denediğim kadarıyla: Ekmeği dilimleyip buzluğa koyup daha sonra ihtiyacınız kadar dilim çıkartırsanız bozulmadan çok uzun süre saklayabiliyorsunuz. Üstelik tazeyken dondurduysanız çözülünce yine eski tazeliğine kavuşuyor. çözülmesi için 10 dakika beklemek yeterli oluyor. Ekmek dilimleri birbirine yapışmadığı için ayrı ayrı poşetlemenize de gerek yok. Kahve için de buzluğu kullananlardanım. Hem nescafe hem de türk kahvesini dilediğiniz miktarda buzlukta saklayabilirsiniz. İki kahve türü de kesinlik yapışıp kütle haline gelmiyor. Yine kaşık kaşık kullanmaya elverişli bir şekilde duruyor üstelik de bozulmuyor.
  15. Tabi ki bu listede yer almayan yemekler de dolu... örneğin ben hatay'ın meşhur muhammarasını çok severim. Antep'in kuru patlıcan dolmasının lezzetine ise bayılırım. Ama bu araştırma sadece en meşhur yemekler kategorisinde değerlendirilmiş.
  16. 2 bin 205 çeşit yöresel yiyecek ve içecekten oluşan zengin bir mutfağa sahip olan Türkiye'nin lezzet haritası yapıldı. İşte il il ilginç 'özel' lezzetler... Adana: Adana kebabı, şalgam suyu, süllüm. Adıyaman: Basalla, yapıştırma, hıtap. Afyonkarahisar: Sakala çarpan çorba, zürbiye, sırtsırta. Ağrı: Abdigör köftesi, gösteberg et, selekeli (saç kavurma). Aksaray: Soğanlama, bamya çorbası, çiğleme. Amasya: Kesme ibik çorbası, unutma beni, eli böğründe. Ankara: Calla, bici, öllüğün körü, saçkıran. Antalya: Arap kadayıfı, karpuz kabuğu reçeli, bergamut reçeli. Ardahan: Evelik aşı, pişi, kuymak (mıhlama). Artvin: Hınkal, çergebaz, gendima. Aydın: Kulak çorbası, pelvize tatlısı, paşa böreği. Balıkesir: Saçaklı mantı, mafiş tatlısı, börülce ekşilemesi. Bartın: Pumpum çorbası, yumurtalı isbut, kabak burması. Batman: Bumbar, Şam börek, perde pilavı. Bayburt: Tatlı çorba, galaçoş, ekşi lahana. Bilecik: Keklik kebabı, piruhi, samsı. Bingöl: Dut pekmezi. Bitlis: Büryan kebabı, şekalok, çorti köftesi. Bolu: Kedi batmaz, kaldırık dolması, kaşık sapı. Burdur: Testi kebabı, kabak helvası, Burdur muhallebisi. Bursa: Ekşili baş çorbası, etli gavata, İnegöl köftesi. Çanakkale: Tumbi, lakerda, erik macunu. Çankırı: Yaren güveci, mıkla, tutmaç. Çorum: Leblebi, cızlak, çullama. Denizli: Çaput aşı, alaçora, sıyırma. Diyarbakır: Karpuz, cartlak kebabı, patlıcan meftunesi. Düzce: Çerkez tavuğu, şıl böreği, lepsi. Edirne: Mamzama, hardaliye, satır kebabı. Elazığ: Anamaşı, tavşan üfelemesi, hürriyet kadayıfı. Erzincan: Tulum peyniri, tava leblebisi. Erzurum: Cağ kebabı, den çorbası, çaşır. Eskişehir: Çiğ börek, abısta, harşıl. Gaziantep: Alinazik kebabı, Antep fıstığı, Köse Sefer kabağı dolması. Giresun: Hamsi böreği, çalıçileği çorbası, karalahana diblesi. Gümüşhane: Köme, lemis, haşıl. Hakkari: Gulul çorbası, kepaye, kiflik. Hatay: Kaytaz böreği, taş kadayıf, kuş gözü. Iğdır: Bozbaş yemeği, helise, perzana. Isparta: Sakala sarkan, kabine, kuyruğu sulu. İstanbul: Kanlıca yoğurdu, Sultanahmet köftesi, beyinli Beykoz kebabı. İzmir: İzmir köftesi, papaz yahnisi, radika salatası. Kahramanmaraş: Dövme dondurma, pıtpıt lapası, çullama. Karabük: Göbü, katlaç, malak. Karaman: Batırık, bidik, paraköfte. Kars: Kaşar, gravyer, tandırda kaz çekmesi. Kastamonu: Köle hamuru, cırık tatlısı, delioğlan sarığı. Kayseri: Pastırma, sucuk, mantı. Kırıkkale: Kömbe, külleme, sarığı burma. Kırklareli: Sulu kaçamak, kuru kaçamak, bıldırcın kağıt kebabı. Kırşehir: Keykef, temal. Kilis: Cennet çamuru, firik pilavı, mazlum. Kocaeli: Kandıra yoğurdu, pişmaniye, otur Fatma tatlısı. Konya: Düğün yemeği, etli ekmek. Kütahya: Namaz dolması, tosunum, Çene çarpan çorbası. Malatya: Kayısı, analı-kızlı, kurşun geçmez köftesi. Manisa: Mesir macunu, Kula güveç kapaması, şekerli pide. Mardin: Ceviz sucuğu, ikbebet (içli köfte), semberuk. Mersin: Cezerye, tantuni, kerebici. Muğla: Dutmeç, çopur, ot ekşilemesi. Muş: Muş köftesi, çorti aşı. Nevşehir: Ağpakla, dıvıl, sızgıt. Niğde: Mangir çorbası, üzüm boranası, unlu söğürme. Ordu: Melocan (diken ucu) kavurması, mısır yağlaşı, hoşgıran kavurması. Osmaniye: Tirşik (pancar), yer fıstığı, toğgar. Rize: Anzer balı, hamsi çiğirtası, enişte lokumu. Sakarya: Pekmez, yoğurt. Samsun: Samsun pidesi, turşu kavurması, kocakarı gerdanı. Siirt: Zivzik narı, Pervari balı, perde pilavı. Sinop: Sinop kestanesi, nokul, mamalika. Sivas: Sivas kebabı, peskutan çorbası, pezik turşusu. Şanlıurfa: İsot, şıllık tatlısı, Urfa kebabı. Şırnak: Kutlık, serbıdev, hekeheşandi. Tekirdağ: Tekirdağ köftesi. Tokat: Tokat kebabı, bacaklı çorba. Trabzon: Vakfıkebir ekmeği, Akçaabat köftesi. Tunceli: Şavak tulum peyniri, Pülümür balı, zerefet. Uşak: Alacatene, haşhaş sürtmesi, ciğerli bulgur. Van: Otlu peynir, inci kefali, ilitme. Yalova: Pavli, luhu şuşkey çirbuli, lalanga. Yozgat: Testi kebabı, arabaşı. Zonguldak: Çaycuma yoğurdu, Osmanlı çileği, beyaz baklava. En zengin Gaziantep Araştırmaya göre çeşit açısından Türkiye'nin en zengin mutfağına sahip ili 291 çeşit ile Gaziantep. İkinci 154 çeşitle Elazığ, üçüncü sırada ise 93 çeşit yiyecekle Ankara var.
  17. whitecatnova

    Şalgam Suyu

    Sadece tuz oranı yüksek olduğu için vücutta ödeme neden olabiliyor. Bunu da aşabilmiş olsam her gün litrelerce içebilirim. Hele acılısı yok mu.....
  18. Et pişirilirken her iki yüzünü de birer defa pişirmek gerekiyor. eti sürekli ters yüz yapmak sertleştirir. Ayrıca eti biraz şarap ve zeytinyağı ile soslayıp bu sosta birkaç saat bekletin. Tavanızı hiç yağ koymadan önceden ısıtıp sonra eti sosunu üzerinde yıkamadan koyun. Yüksek ateşte (kısık ateşte olursa et tamamen kuruyacaktır) her iki yüzünü de birer defa pişirin. Kesinlikle et pişerken üzerine bastırmayın ve tavanızın kapağını kapatmayın. Tabi aldığınız etin kalitesi de çok önemli. Bir de etiniz ne kadar ince olursa o kadar sert olacaktır. Bu nedenle restaurantlarda yediğimiz gibi eti biraz kalın kestirin mümkünse dövdürmeyin.
  19. Fırında balık hafif bir gıda olduğu için sadece salata ile yediğinizde çabuk acıktıracaktır. Bu nedenle masada bir çeşit karbonhidratlı gıda bulundurmanızı tavsiye ederim. Ben haşlanmış karides ve biber-domates-soğan gibi sebzelerle fırında börek yapıp balığın yanına ikram ediyorum. Bazen patates salatası da yaptığım oluyor. Böylece masadakilerin yemekten sonra acıkma durumlarını önlemiş oluyorum.
  20. Evdeki sızma zeytinyağının tadı ağırlaştı. Sanırım bu durum bozulduğunu gösteriyor. Henüz kullandığım tenekenin de yarısına bile varmamıştım bu nedenle dökmeye elim varmıyor. Zeytinyağını bu aşamada kurtarabileceğim bir yöntem biliyor musunuz? Aile büyüklerinden zeytinyağının yıkanması gibi bir şey duymuştum, bu konu hakkında bilgisi olan var mı acaba?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.