Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Hayır Nisa

 

Hayırdır

Hayır olsun

Hayır Nisa

Hiçbir ana

Sikayet etmedi vatanı

Hatta

Kocasından sikayetinde

Cennet alındı

Ayaklarının altından

Hayırdır

Hayır olsun

Hayır Nisa

Yoksa

Kim azmettiren

Hayırdır

Hayır olsun

Hayır Nisa

 

Arif Dogramaci

 

Bizim kültürümüzde kadinin erkegi ile bire bir esitligi yakaladigi dönem Islamiyet öncesi dönemdir. Bozkir kültürünün yaraticilari olan atalarimizin anlayisinda aile kari kocanin her alandaki esitligi üzerine insa edilmistir. Türklerin hayat tarzi olarak kabul ettigi ve din ihtiyacini büyük ölçüde karsilayan Samanizm, özelligi geregi kadinlara kutsallik atfediyordu. Hukuksal açidan kadin ile erkek hemen hemen esitti. Erkek, ancak tek bir kadinla evlenebilirdi. Ev ve çocuklar üzerinde erkek ve kadin ayni tasarruf hakkina sahiptiler. Yasa niteligindeki buyruklar Hakan ve esi Hatun tarafindan birlikte imzalanmadan uygulanmazdi.

 

Yeni Delhi Türk devletinde Raziye Sultan, Kirman’daki Kutluk devletinde Türkan Hatun, tarihteki ilk kadin devlet baskanlari idi.

 

Kastilya elçisi Klaviya, Timurlenk’in 1404’te Semerkant’ta verdigi resmi bir ziyafete erkeklerin yani sira kadinlarin da katildiklarini yazar.

 

Islam cografyasina girdigimiz günden itibaren Türk kadini, statü kaybina ugramis ve yüz yillarca bazen peçenin, bazen de cumbali evlerin ardindan bakmis dünyaya. Onu sadece üremenin araci görmüs ve kendisine klasik bir analik rolü biçmisiz.

 

Bazen "kasik düsmani", bazen de "saçi uzun akli kisa deyip" baba mirasinin bile yarisini uygun görmüsüz. Hatta Padisah III. Osman döneminde bir aralik sokaga çikma özgürlügünü bile kisitlamisiz.

 

Bazilarimiz isi biraz daha ileri götürmüs ve "Karnindan sipayi, sirtindan sopayi eksik etme" diyerek onurlarini hoyratça örselemisiz. Sonra da cenneti onlarin ayagi altinda aramis, ama bulana da bu güne kadar hiç rastlamamisiz.

 

Biz Türk Kadinlari olarak, bu güzel Vatanin özgürlügüne ve Cumhuriyetimizin varligina katilan her tuglanin harciyiz! Vatan için akan her kanin zerresinde biz variz! Uçmaga varan, her yigit sehidimizin caninda biz variz!

 

Türk Kadini, yüzyillar sonra yeniden kavustugu esit haklari konusunda sahip oldugu her seye, hiç zahmetsiz, mücadelesiz, yorulmadan Mustafa Kemal Atatürk’ün sayesinde sahip olmustur!

 

Ya bugünku durum nasil? Biz, Türk kadini olarak, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde hiçbir sekilde parmagimizi bile oynatmadan, kolay ve rahatlikla sahip oldugumuz haklarimizin, bugün kiymetini bildigimizi söyleyebilir miyiz?

 

Buraya kadar alintidir...

 

Evet biz, Turk kadini olarak sahip oldugumuz haklari bu sefer de tesettur altina sokuyoruz. Ulu Ataturk sayesinde -Islamiyet oncesinde oldugu gibi- kazandigimiz sayginligi ve haklarimizi bir kez daha kaybedecek olursak, parmagimizi bile oynatmadan, hic zahmetsiz, mucadelesiz, yorulmadan geri kazanabilecegimizi dusunebiliyor musunuz? Sahsen ben dusunemiyorum.

 

Seriatin bir devlet ideolojisi olmasini isteyen cevrelere bir kadin olarak odun verirsek bizi kurtaracak bir Ataturk daha olmayacaktir. Bunu iyi dusunun ve ona gore oyunuzu verin.

 

Dipnot: Yukarida sair demis ya;

 

"Hiçbir ana

Sikayet etmedi vatanı"

 

Biri haric....

Gönderi tarihi:

Atatürk zamanında da tesettürlüler vardı bu inanç meselesi... özgürlük deyince illaki testtürü ortadan kaldırmak mı gerekiyo? alıntındaki diğer solenenler malesef gerçek ama bence buda islamın yalnış yorumlanmasından kaynaklanıyo yada yorumlıyanın komple yalnış olduğundan islam dışındaki dinlerde de kadınlara karşı haksızlık var. bu tamamen kişilik sorunu... her toplumda bulunan büyük ve çözülmesi çok güç bir mesele

Gönderi tarihi:

İslamiyet'in kadına kötü yaklaştığını düşünmüyorum hatta samimice uygulandığında günümüz "şehvet" merkezi olan "kadın" görüşünden de sıyrılabilir insan, Hatunların değeri nasıl belli ama saraydaki her kadın zaten etkinliğini rahatça arttırır, Türklerin İslam öncesinde kadına bakışı diğer toplumlara göre iyi olabilir ama kesinlikle İslam'dan daha iyi olduğunu düşünmüyorum; Türkler gayet iyi bir toplum düzenine sahiptir ama medeniyet konusunda İslam ile yükselmiştir, bunu onun için yaptıklarıyla da her fırsatta kanıtlamışlardır...

 

Bu vatandaş da kendi düşüncesini kendi penceresinden söylemiş...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Bunlar denilen insanlardan biri olarak dinlerde herkesin Peygamber olmadığını kaldı ki Peygamberlerin dahi yeri geldi mi sabır göstermek zorunda kaldığını söylüyorum...

 

Ve yine son Peygamberimiz(s.a.v)'den bu kadar uzakken ve onca farklı anlayış varken nasıl bu kadar kolay "aha bak İslami yönetim bu, tamam bunlar olmuş" diyebildiklerini anlamıyorum ve bizlere de kıstaslarını belirterek emin olmamızı sağlamalarını diliyorum...

 

Kabullenemiyor insanoğlu bir türlü "eksik" olduğunu işte; napsın, o haklı kendince...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
bence buda islamın yalnış yorumlanmasından kaynaklanıyo yada yorumlıyanın komple yalnış olduğundan ...

 

Bu konuya Dini Konular bölümünde değinmiştim, buraya da alıntılıyoruım.

 

Taktik bir hamle ile İslam ile müslümanları ayırmak, İslam'ı temize çıkarmak için müslümanları suçlamak, islam'ı temize çıkarmaz. Eğer bu ideolojiyi/dini hiçkimse doğru anlayamıyor veya uygulayamıyorsa, kusur yorumlayanlarda veya uygulamaya çalışanlarda değil, o ideolojinin/dinin kendisindedir.

 

Her ideoloji teorisi ve uygulaması ile bir bütündür.

 

Komunizm de süper bir düşüncedir, sadece Rus komünistleri iyi uygulayamadılar diyebilir miyiz?

 

Komünizm, nasıl ki teorisiyle, uygulamasıyla bir bütün ise, İslam da öyledir.

 

İslam'ı ve müslümanları ayrı ayrı ele alıp, müslümanları suçlamak şark kurnazlığından başka birşey değildir.

 

İnsanlara masallar anlatan bir inanç sadece cehalet üretir.

 

Alternatif düşünceye sahip olanları kebap yapmakla tehdit eden bir inanç sadece cehalet üretir.

 

Çelişkilerle, masallarla, işkence tarifleriyle, erkek fantazileriyle süslü bir kitaba dünyanın en değerli kitabı muamelesi yapmak cehalet üretir.

 

ve bugün İslam dünyası diye ortaya çıkan tablo o kitabın ve müellifinin ürettiği tablodur. Cehalet, fakirlik, gerilik tablosudur.

 

Klavuz yanlış ise, o klavuza bakarak hareket eden insanlara suçu yükleyip, klavuzu tenmize çıkaramazsınız.

Asıl sorumlu klavuzdur. O klavuzun yazarıdır.

 

İslamın dominat olduğu her ülkede cehalet, kötü muamele, baskı, zulüm de mutlaka yaygındır.

Bu uygulayıcıların beceriksizliğinden değil, uygulanmaya çalışılan şeyin yanlış olmasından kaynaklanmaktadır.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Yeryuzunde hicbir din ve ideoloji yoktur ki ilk seklini muhafaza etmis olsun. Cagin getirdikleri, yeni problemler, ekonomik durum, sosyal yapi gibi faktorler surekli olarak dinin icerigini degistirmistir. Ayrica toplumdan topluma gecisler ve suregelen geleneklerle dinin kendisinden alindigi milletlerin ananevi kimlikleri de son derece etkilidir. Dolayisiyla, bazi muslumanlarin 'din bu degil' itirazlarini bu noktadan hakli buluyorum.

 

Icinden ciktigi toplumun kulturel degerlerini onceleyen, guncel olana cozum getiren ve cogu zaman yerel olan kural ve inanislarin muslumanlar arasinda motamot kabul gormesini gozonune aldigimda, 'hayir, din tam da budur' itirazlarini da hakli buluyorum.

 

Din ve ideolojilerin her zaman ve mekanda gecerligini koruyabilmesi icin kendini yenilemesi sarttir. Isin mantigindan uzak sekli ve sablonik yaklasimlar toplumlari kendi zamaninin gerisinde birakir. Islam ise yenilenme ozelligini peygamberin olumunden sonra kaybetmistir. Oysa amaclanan, yeni durumlarda "oz"den uzaklasmadan cozumlerin uretilebilmesiydi. Peygamber bu sorumlulugu, "Size iki emanet birakiyorum; Kur'an ve itretim." diyerek Ali ve soyuna havale etmistir. Bunun ne sekilde "Kur'an ve Sunnet" diye formule edildigi de ayri bir konu. Kabileci yonu agir basan Arap toplumu bu kurala uymamis ve Islam'in asamali karakteri tahrip edilmistir. Halife Omer sozkonusu metoda kismen uymus ve "oz"u koruyarak yeni acilimlar yapabilmistir. Daha once de buna ornekler vermistim. Fakat geleneksel anlayis ve saltanat politikalari sonraki donemlerde daha agir basmistir. Ilgilenenler ehl-i beyt imamlarinin ehl-i sunnetce bid'at ve kufur olarak gorulen ictihadlarina bakabilirler. Bizzat Ali'nin, "Eger Peygamber'den sonra ehil bir merkez olmazsa herkes Kur'an'i istedigi gibi yorumlayacaktir," endisesi bize bir fikir verebilir. Nitekim Ali ile Muaviye arasindaki savas sirasinda, Muaviye taraftarlarinin Kur'an yorumlarina da bakilabilir.

 

Kisisel olarak, benim agnostik bir durusum var. Kendimce dinleri tanimaya calisiyorum ve musluman toplumlarinda kadinin icler acisi durumunun da farkindayim. Ancak gunumuzde Islam'in 'ihya' yani yenilenme boyutunu sahiplenen musluman aydin ve alimler var. Onlarin calismalarini ilgiyle takip ediyorum. Iran eski cumhurbaskani Hatemi ve kadin yardimcisi da dinin bu boyutunun gelismesi uzerine cok calistilar. Devrimden sonra kapatilan Tahran caddelerindeki modern magazalar o donemde tekrar acildi. Kadinlarin ortunme sekilleri o donemde zenginlesti. Hatemi'nin yardimcisi, acik acik ortunme mecburiyetine karsi cikiyor ve ortunme gibi bireysel tercihlerin yine bireylere birakilmasi gerektigini savunuyordu. Eger ortunmek gerekiyorsa bunun yolu egitimdir, gerisi bireye kalmistir fikrindeydi. Bildiginiz gibi Hatemi'nin yapmaya calistiklarinin onunde bircok engel vardi ve tam olarak dusuncelerini uygulayamadi.

 

Simdi.. Hatemi ve yardimcisi gibi dusunen bircok musluman var. Belki hepsi onlar gibi soylediklerini temellendiremiyor ama oyle ya da boyle, Islam'in tedrici metodunu sahiplenerek kendi caginin yaklasimini ortaya koyuyorlar. Bu yaklasimin icinde o cok korkulan kati seriat kurallari yok. Alternatif bir medeniyet arayisidir bu. Konuya merakli olanlarin Ali Seriati ve Muhammed Ikbal'i okumalarini tavsiye edebilirim. Dusunceler sanildigi gibi bid'at degil. Islam'in temel felsefesi icinde uretilmeye calisilan ve cagin problemlerine cozum ureten, muslumanlar icinde kok salmis, basta cehalet olmak uzere, arazlar uzerinde duran dusunceler. Bu forumda da ve cevremizde de, farkinda olsun veya olmasin, boyle dusunen cok insan var. Hangisine sorsaniz, butun samimiyetiyle genelin anladigi turden bir seriat istekleri yoktur. Onlar "insan" olmanin Islam ile olacagina inaniyorlar ve samimi bir sekilde cagin bizi getirdigi hic de insani olmayan surece muslumanca bakmaya calisiyorlar. Bu acidan muslumanlari da elestiriyorlar ve "Islam bu degil" diyorlar. Bu insanlarin korkulan turden bir girisim ve ozlemleri olmadigi halde, insani bakis acilarini ortaya koyduklari her seferinde, "Yok gozum, Kur'an boyle demiyor, sen takiyye yapiyorsun ya da Islam'i bilmiyorsun..." turunden yaklasimlari haksizca buluyorum.

 

Bakin, bahsettigim dusunce turu Hristiyanliktakine benzer bir reformla karistirilmamali. Bu durum bizzat Islam dininin olmasini ongordugu bir surectir. Ongorulen surecin merkezi yok gerci. Hatirlarsaniz o merkezin ehl-i beyt olusu tasarlanmisti demistim. Ama ciddi ve samimi cabalar sozkonusu. Muslumanlarin bu surece dahil olusu elbette cok zaman alacaktir, belki de basaramayacaklar.

 

Turkiye'deki muslumanlarin dini duygulari, dini yasamlarindaki israrciliklari, dindarlarin siyaseti yonetmeye baslamalari kimseyi korkutmamali. Inanin en koyu dindarlarin icinde bile seriatin o korkulan kurallarinin uygulanmasi taraftarlari onemsenmeyecek captadir. Asil endiseleri, dunya medeniyetinin kendileri ve musluman halklar uzerindeki tahakkumleridir. Yapilan arastirmalarda Turkiye muslumanlarinin dusunsel olarak sola ve demokratik olana yakinlastigi sonuclari onemsiz degildir. Amac herkesin Islam'a gore yasamasi degil, kendilerinin hayat tarzlarina dokunulmamasi ve en onemlisi de payanda olmamak, haksizliklar karsisinda onurlu bir durusa sahip olmaktir. Turkiye'de suregelen adaletsizliklerdir onlari carenin ancak islam'da oldugu sonucuna goturen. Bir zamanlar sol basarili olabilseydi, kendini yerel olarak konumlandirabilseydi ve soguk savastan oturu Islami unsurlar desteklenip sol eritilmemeye calisilsaydi, bugun belki halkin teveccuhu farkli bir sekilde kanalize olacakti. Siz kalkip toplumun alevisini, solcusunu, iscisini vs kohnemis zihniyeti temsil eden bir parti icinde eritirseniz geriye baskaca alternatif birakmazsiniz.

 

Gercek anlamda "sol" dusunceye sahip insanlara da bir sozum var: Acin bakin Turkiye'deki solun samimi mimarlarinin yazdiklarina ve uygulamalarina. Toplumun deger yargilariyla oynamamislardir, kendilerini cogunlugu musluman olan insanlardan soyutlamamislardir. Evet, ozelestiri seklinde elestirmislerdir ama asla inancin kendisini hedef almamislardir. Sonrasinda ise ondan bundan alinan odunc kavramlarla yerel olmaktan uzak ve lumpen havasinda olusumlarla birlikte sol kendisini marjinal hale getirmistir.

 

Sonsoz: Bugun Turk kadininin geldigi noktayi hicbir sekilde oncesiyle karsilastirmak imkansizdir. Yukarida soylediklerim gozonune alindiginda, halkin bir kesiminin musluman Turk kadinini yeterince tanimadigi gercegine ulasiriz. Eger dayak diyorsaniz, Turkiye'de karisini doven yaratiklarin daha cok universite mezunlari arasindan ciktigi soyleniyor. Yine aldatmanin 'cagdas yasam' diye nitelendirdigimiz kesim arasinda daha yaygin oldugu bir gercek. Bati ulkelerinde de kadin en cok egitim gormemis siniflarda eziliyor. Sorun sadece dinden kaynaklanmiyor. Turkiye'de cok ciddi bir egitim bozuklugu sozkonusu. Egitim sistemi kadar carpik, bozuk bir sistem yok Turkiye'de. Sayet amacimiz gercekten 'insan' olana varmak ise onyargilari bir tarafa birakip daha genis acilardan bakmaliyiz olaylara. Kimse kusura bakmasin ama ben yaklasimlarda ust duzeyde bir sevgisizlik goruyorum. Boyle ustten bakarak, kendimizin en iyi oldugu dusuncesiyle toplumu bir adim bile ileriye goturemeyiz.

 

Brain Slapper'in yazdiklari uzerinde dusununce farkli konulara girdim ister istemez. Ama tamamen baglantili konular. Fazla uzun olmasin diye belki baska bir ileti de Musluman toplumlarin geri kalislari uzerinde de birseyler soylerim. Yaziyi okuma zahmetine katlanmissaniz eger, tesekkurler:)

 

Selam ile..

Gönderi tarihi:

birileri demiş ki İslam neredeyse baskı orada; ben de derim ki:Aç gözlerini, yaşadığın çağda o "medeni" toplumlar nereye bastırıyorsa baskı orada ve asla unutma Rönesans'a temel olan İslam bilginleri ve filozofları da yeri geldiğinde sıkıntı yaşasalarda kendilerine sığınacak limanı da bulmuşlardır...

 

Sayın Restpektif anlayışlı tavrınız için size de teşekkür ediyorum ve bazı "aynı"lıklara dikkat çektiğinizi görüyorum da şunu söylemek istiyorum: İbadet gibi kesin hüküm denilen olay da dahi farklı biçimsel ya da niceliksel özellikler görülebiliyor...

 

Bu arkadaşların sorunu kendi kabullenemedikleri dini toplum içinde görmek istememeleridir; onlar dini köşe yastığı edip iyice hırpalayınca da atacaklarını umarak karalıyorlar böylece...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Din dedigimiz sey Tanri ile insan arasinda cok ozel olmasi gereken bir seydir. Nasil ki cinsel yasantimizi orada burada bagira bagira anlatmiyorsak, Tanri inancimizi/dini inancimizi da oyle boburlene boburlene anlatmamiz ne kadar dogru? Allah'a ve dine saygisi olanlar bu ruhani durumu zaten kendi iclerine donuk olarak yasarlar. Dogrusu da budur, cunku bir dinin dunyevi islere karismasi, kendi yasam kurallarini kendisinin koymasi ve bunlari insanlara dayatmasi o dini ruhanilikten cikartip dunyevi bir mesele haline getirir ki, bu da insanlar arasi celiskilere ve surtusmelere yok acar, nitekim aciyor da.

 

Bu yuzden kadinlar -her kim, her ne olursa olsun- boyle bir boyunduruk altina girmek istemiyorlarsa kendi geleceklerini ve ozellikle kiz cocuklarinin geleceklerini dusunerekten akillarini kullanmalari gerekir. Bir cok Musluman ulkelere soyle bir baktiklari zaman, oradaki manzaranin kadinlar icin ne kadar icler acisi oldugunu gormelerini umut ederekten, oylarini bu manzarayi hic bir zaman hafizalarindan cikarmayaraktan oy kullanmalarini rica ediyorum.

 

Erkekler icin degisen pek fazla bir sey olmayacak, ama ya bizler icin? Bizler icin nelerin degisebilecegini tahmin dahi edemeyenler laik olmayan Musluman ulkelerdeki kadinlarin durumlarini lutfen biraz arastirsin. Ve en onemli olan konulardan biri de: Ister acik olun, ister kapali ama, kendinizi hic bir sistemin kuklasi haline getirmeyin. Sunu unutmayin ki, laikligin bir unsuru da din ve vicdan hurriyetidir. Bu hurriyetin cikarlar ugruna elinizden kayip gitmesine izin vermeyin.

Gönderi tarihi:
Ve en onemli olan konulardan biri de: Ister acik olun, ister kapali ama, kendinizi hic bir sistemin kuklasi haline getirmeyin. Sunu unutmayin ki, laikligin bir unsuru da din ve vicdan hurriyetidir. Bu hurriyetin cikarlar ugruna elinizden kayip gitmesine izin vermeyin.

 

 

Ne güzel konuşmuşsunuz ama kendi tercihi olarak kapandığını dahi söyleyenlere nasıl da kötü yaklaştığınızı da gördük bu forumda; diyebilecek misiniz: "O zaman biraz gergindim, gerçekten saygı duymak lazım" diye???Yoksa bu sözler havada öylece kalır ve en ufak dokunuşta yere düşer kırılır...

 

Herkesin anlayışı kendisine zaten, ama temel hayat görüşü her şeyi doğal olarak etkiler, Türkiye'de İslamcı diye tanımlanan kesimin dahi çoğunluğunun tercihi Türkiye'nin refah seviyesinin yükselmesi ancak kabul edilmeyen birilerinin kafaları da laikleştirmek istemesidir, işte bu devletin laiklik ilkesine aykırı bir durumdur aslında; ancak güzel ülkemizde daha laikliğin "resmi" bir tanımı bile olmadığı için yaprak kıpırdasa "laiklik" bahane edilerek birileri aşağı çekiliyor hemen...

 

Ayrıca iletinizin genelindeki din tanımı sosyal varlık olan insan için pek de uygun değildir; benzetmeleriniz hatalı gibime geldi...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Ne güzel konuşmuşsunuz ama kendi tercihi olarak kapandığını dahi söyleyenlere nasıl da kötü yaklaştığınızı da gördük bu forumda; diyebilecek misiniz: "O zaman biraz gergindim, gerçekten saygı duymak lazım" diye???Yoksa bu sözler havada öylece kalır ve en ufak dokunuşta yere düşer kırılır...

 

Herkesin anlayışı kendisine zaten, ama temel hayat görüşü her şeyi doğal olarak etkiler, Türkiye'de İslamcı diye tanımlanan kesimin dahi çoğunluğunun tercihi Türkiye'nin refah seviyesinin yükselmesi ancak kabul edilmeyen birilerinin kafaları da laikleştirmek istemesidir, işte bu devletin laiklik ilkesine aykırı bir durumdur aslında; ancak güzel ülkemizde daha laikliğin "resmi" bir tanımı bile olmadığı için yaprak kıpırdasa "laiklik" bahane edilerek birileri aşağı çekiliyor hemen...

 

Ayrıca iletinizin genelindeki din tanımı sosyal varlık olan insan için pek de uygun değildir; benzetmeleriniz hatalı gibime geldi...

 

:zorro:

 

Sosyal varlik olan insan icin hukuk devleti vardir. Hukuk devleti disindaki musluman devletler seriat ile yonetilir veya yonetilmek istenir.

Gönderi tarihi:
Sosyal varlik olan insan icin hukuk devleti vardir. Hukuk devleti disindaki musluman devletler seriat ile yonetilir veya yonetilmek istenir.

 

Hukuk devleti diye ayrı bir olay yoktur aslında; devlet hukukunu içinde taşır kaldı ki bugün hukuk devleti diye sunulanlar da kendi anlayışları içinde yeri geldi mi hakları da eritmektediler...

 

Ayrıca Müslüman devletten kastınız nedir; İslam devleti zamanında kuruldu ve bölündü; Müslüman devlet de anca ona yaklaşmaya çalışır; bunu yapabilenler de çokça farklı görüş ve anlayış olduğundan tartışmalıdır...

 

Yani genellemelere gerek yok...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

İslam Devleti diye bir devlet olmaz.

 

Ya hukuk devleti vardır, ya diktatörlük.

 

İslam Devleti adı alan devletlerin hepsi, koyu diktatörlükle yönetilen devletlerdir. Her diktatörlüğün bir kendince dayanağı vardır. Bu faşist doktrin olabilir, sosyalist doktrin olabilir yada dini doktrin olabilir.

 

İslam Devleti adı konulan modelle yönetilen arap ülkelerinin ortak özellikleri nedir mesela. Liderleri dünyanın en zenginleri arasında, halklarıda dünyanın en yoksulları arasında yeralır.

 

21. yüzyılda artık hala dinle devlet yönetilebileceğini düşünen varsa diyecek bir şey kalmaz ona.

 

Gerçi o islam devleti örneğimizin türkiyedede kıyası mümkün, siyasi hayata, memur maaşıyla başlayıp, süper zengin olan Tayyip gibi. Yani, halk yoksullaştıkça Tayyip'in zenginleşmesi gibi.

 

Bir tezat yokmu ortada ?

Gönderi tarihi:
İslam Devleti diye bir devlet olmaz.

 

Ya hukuk devleti vardır, ya diktatörlük.

 

İslam Devleti adı alan devletlerin hepsi, koyu diktatörlükle yönetilen devletlerdir. Her diktatörlüğün bir kendince dayanağı vardır. Bu faşist doktrin olabilir, sosyalist doktrin olabilir yada dini doktrin olabilir.

 

İslam Devleti adı konulan modelle yönetilen arap ülkelerinin ortak özellikleri nedir mesela. Liderleri dünyanın en zenginleri arasında, halklarıda dünyanın en yoksulları arasında yeralır.

 

21. yüzyılda artık hala dinle devlet yönetilebileceğini düşünen varsa diyecek bir şey kalmaz ona.

 

Gerçi o islam devleti örneğimizin türkiyedede kıyası mümkün, siyasi hayata, memur maaşıyla başlayıp, süper zengin olan Tayyip gibi. Yani, halk yoksullaştıkça Tayyip'in zenginleşmesi gibi.

 

Bir tezat yokmu ortada ?

 

Yanlış anlamışsınız galiba; İslam'ın ilk yıllarında Peygamberimiz(s.a.v) ve çevresindekilerce sürdürülmüş İslam devletini kastettim; günümüzde İslam devleti budur demek devleti "doğru, güzel olmuş, işte bu İslam" diye tanımlayabilmekle mümkün olur ki çok farklı anlayışlardan bu sonuca varmak mümkün gözükmüyor gibi...

 

Bu kadar süreç geçirdikten sonra bir İslam devleti kurulacak olsa en önemli sorunu İslam'ın hangi anlayışıyla hangi topluma hitap edeceği olur...

 

Bu arada diktatörlük de hukuku barındırır; hukuk tanımını daha net yapmakta fayda var...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Ama peygamberimiz de buna "islam devleti" demedi, böyle bir isim vermedi dimi.

 

islamiyetin doğduğu ve yayıldığı çağdaki halle bugünkü hal kıyas dahi yapılamaz.

 

Sadece islamiyetten bahsetmiyorum, hiçbir semavi yada batıl dinle devlet yönetilemez.

 

Dini kurallara emirlere ve yasaklara uymak veya uymamak, kişiye bırakılmıştır, işin ruhuda budur zaten eğer bu bir sınavsa. Oysa devletin yasaklarına uymak o devletin sınırlarında yaşıyan, o devlete vatandaş olmasa dahi o devlette bulunan herkesi bağlar.

 

Dini kuralları devlet zoruyla uygulamaya kalkmak artık ne insanı ne hukuki olarak mümkün olmamasının yanında, aynı zamanda dinin ruhuna terstir. Zira o yasaklar insanın hür iradesiyle karar vermesi için yokmudur. Hangi emirde, başkasının günah işlemesini zorla engelleyin denmektedir.

Gönderi tarihi:
Ama peygamberimiz de buna "islam devleti" demedi, böyle bir isim vermedi dimi.

 

islamiyetin doğduğu ve yayıldığı çağdaki halle bugünkü hal kıyas dahi yapılamaz.

 

Sadece islamiyetten bahsetmiyorum, hiçbir semavi yada batıl dinle devlet yönetilemez.

 

Dini kurallara emirlere ve yasaklara uymak veya uymamak, kişiye bırakılmıştır, işin ruhuda budur zaten eğer bu bir sınavsa. Oysa devletin yasaklarına uymak o devletin sınırlarında yaşıyan, o devlete vatandaş olmasa dahi o devlette bulunan herkesi bağlar.

 

Dini kuralları devlet zoruyla uygulamaya kalkmak artık ne insanı ne hukuki olarak mümkün olmamasının yanında, aynı zamanda dinin ruhuna terstir. Zira o yasaklar insanın hür iradesiyle karar vermesi için yokmudur. Hangi emirde, başkasının günah işlemesini zorla engelleyin denmektedir.

 

Ben şu anki anlayışla devlet diyorum, evet, bu konuda haklı olabilirsiniz...

 

Ama ilerisini söylediğim falan yok zaten; hatta başka bir ortamda şöyle bir değerlendirmem olmuştu: Eğer siz çağdan soyut İslami yönetim kurma arayışına gider ve çağdan çoktan etkilenmiş topluma baskı yaparsanız; önceden günahından utanacağı varsa, şimdi günahını dahi kendini rahatlatmak için yapıyor olacaktır...

 

Baskı ile hiçbir yere varılamaz, savunduğum yok zaten...

 

Hukuktan buraya gelme amacınız nedir acaba???

 

Neyse ben hukuk konusunda bir kısa geçiş yapayım o zaman:

 

Hukuk toplumu düzenleyen yasalar şu siyasi anlamda kullandığımız açıdan...

 

Yasasız bir devlet mümkün müdür???Tabii ki hayır. Bu yüzden yüzyıllardır bir şekilde her türlü yönetim kendi hukukunu oluşturmuştur; misal: Türkler'de hükümdarlık yetkisinin Tanrı'dan alındığına ve kan ile geçtiğine inanıldığından hanedan üyeleri odak noktası olmuştur.Günümüzdeki hukuku da ancak günümüzle anlayabiliriz...

 

Halkın etkinliğini arttırdığı ve önemli bir nüfusa ulaştığı günümzde devletlerin yöneticileri meşruiyetlerini halktan almak zorunda kalmıştır bu da uygulanan demokrasinin özünü teşkil eder; demokrasi içinde sınrılı özgürlük vb. kavramları bulundurur ki her türlü konuda sınır devletin özüne bağlı yasalarca, hukukla korunur...

 

Yoksa hukuk devleti=özgürlük hukuksuzluk=diktatörlük gibi bir şey olamaz...

 

Devlet=Hukuk; Devletsizlik=Hukuksuzluk şeklinde günümüzde iyice tanımlanmış olur...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
İslamiyet'in kadına kötü yaklaştığını düşünmüyorum hatta samimice uygulandığında günümüz "şehvet" merkezi olan "kadın" görüşünden de sıyrılabilir insan, Hatunların değeri nasıl belli ama saraydaki her kadın zaten etkinliğini rahatça arttırır, Türklerin İslam öncesinde kadına bakışı diğer toplumlara göre iyi olabilir ama kesinlikle İslam'dan daha iyi olduğunu düşünmüyorum; Türkler gayet iyi bir toplum düzenine sahiptir ama medeniyet konusunda İslam ile yükselmiştir, bunu onun için yaptıklarıyla da her fırsatta kanıtlamışlardır...

 

Bu vatandaş da kendi düşüncesini kendi penceresinden söylemiş...

 

:zorro:

 

Benim anlamadigim ,,kim,kimler bayanlari ,,şehvet" merkezi olarak görür ,,kimler bunu sürekli dile getirir

 

gercekten nedir bu anlayis...!! bunu bu sekilde bile yazmak bayanlara hakaret degilmi,,,böyle birsey olabilirmi..!!

 

yani bakiyorsun baska kösede,,baska bir gurupta,,bir insani seytan,likla suclayip seytan diyebiliyor ve o gurubu ,

 

harekete gecirip ,,bir seytanmis,gibi yakabiliyor ve kendilerin inandigi gibi etrafida inandirmaya calisabiliyorlar..!!

 

gerci seytan nedir varmidir oda tartisalacak konu..!! bence tartisilmasi bile ..yakisik almayan bir konu ya bu cagda..!!

 

NEYSE O KADAR AYET YAZANLAR BIRTANEDE KARSI ALTARNATIF,, BÖYLE OLAMAZ DIYE YAZAMAMIS ...

 

bakin daha neler yazilacak bekliyecegiz..."şehvet" merkezi ,,gibi

 

anlamadigim karsimizdaki bayani ne yapimda erkek haline getirebiliriz...!! yoksa sehvet haline gelicekler ..

 

sayin erdoganin dedigi gibi batida kadinlar birinci sinif...ama onlar birtürlü sehvet merkezi olamamislar ..!!

 

BIZIMKILERDE MALESEF KILIKTAN KILIGA SOKULUYOR .....yaziktir ayiptir bizim bayanlara bu itifata tabi tutanlar

 

unutmasinlar istesekte istemesekte ,,yarin bu ipleri bayanlarimiz elimizden alicaktir..vede gercek "şehvet" merkezi ..!!

 

NE DEMEKMIS ONUN HESABINI SORACAKTIR...

 

not . böyle biraz sade yazmaya kalktinmi ,,biraz rahatsiz edici oluyor ..!!

adi hazir bulanik suda ,,balik avlanmami öyle birsey..!!

 

Saygilarimla

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Gönderi tarihi:

çağdan soyut yada çağla özdeşmiş olsun olmasın, İslami Devlet demek islami kuralları devlet gücüyle uygulamaya çalışmak demektir. Dinin, insanların iradesini sınava tabi tuttuğu ve her koyun kendi bacağından asılı anlayışıyla, her bireyin kendi iradesiyle uyup uymamasına dayanan kaideleri devlet gücüyle uyulur hale getirmeye çalışmaktır.

 

Yönetim yetkisinin tanrıdan alındığının söylendiği çağlar, karanlık çağlardır. Köleci çağlardır, halkın yönetim üzerinde yetkiyi bırakalım, itiraz hakkı bile olmadığı çağlardır.

 

Evet halktan almak iradeyi, ancak bugünkü hükümet şuan sahip olduğu yetkiyi halktan değil, seçim yasasından almaktadır.

 

Ne kadar demogoji yaparlarsa yapsınlar, halkın %35 inin verdiği yetkiyle halkın %70 i adına karar verecek güçte olan, o yetkiyi halktan almamıştır.

 

AKP nin her dediğini Halkın çoğunluğunun isteği buna karşı çıkanlarıda halkın istediğine karşı çıkanlar olarak sunmanın mantık ve izanla alakası yoktur.

Gönderi tarihi:

Soguk savas doneminde Turkiye'de ortaya cikan sol dusuncenin tehlikelerini(!) bertaraf etmek icin Islami gruplar emperyalizm eliyle desteklenmistir. Sosyalizmin yayilmasina bir tedbir olarak ABD'nin etkin oldugu dunyanin her yerinde milliyetcilik ve din eksenli hareketler guclendirilmistir. Sovyetler'in dagilmasindan sonra ise desteklenen radikal orgutler kontrol altina alinmak istenmis ama yeterince basarili olunamamistir.

 

80 oncesi Turkiye'de Islami yapilanmalara bir de 'milliyetcilik' enjekte edilmis ve boylece din ve milli butunluge karsi bir tehdit olarak propagandasi yapilan sosyalist dusunceye karsi iki acidan da, milli ve dini bir set orulmeye calisilmistir. Gunumuzde bile hala bircok Turk muslumanin ayni zamanda milli duygularinin da ust duzeyde olusu bir rastlanti degildir. Ancak Iran Devrimi'nden itibaren Turkiye muslumanlari farkli bir anlayisla yapilanmaya baslamislardir. Temelde devrim ihracini on planda tutan, Turkiye'ye de seriat getirme arzusu tasiyan egilimlerden bahsediyoruz. Turk muslumanlar ilk kez Islam'in bu boyutuyla, ozellikle ceviri yayinlar yoluyla ust derecede tanisiyor ve fikrini buna gore olusturuyordu. Erbakan'in milli gorusuyle birlikte talepler oldugu gibi korunmus ama yontem acisindan, demokrasi ici mucadelenin benimsenmesi, zamanla kitleleri daha ilimli hale getirmistir.

 

AKP ile birlikte muslumanlar yepyeni bir ifade ve uslubun icinde buldu kendini. Musluman halkin Islami devletten anladigi, kati seriat kurallarinin sosyal hayat icinde uygulanmasi istegi degil ama devletin ozellikle dis politika siyaseti ve politika anlayisinin dindarlasmasi talebine indirgenmis oldu. Bir baska ifadeyle, devletin Islami olusuyla Turkiye'de yillardan beridir konuslanmis seckin bir zumrenin ulkeyi goturmek istedikleri mecranin onunu kesmekle esdeger kabul edildi. AB'ye girilmesi de bu yuzden desteklendi. Cunku AB ile devlet icinde hem ekonomik hem de siyasi acilardan cikar saglayan ve Turkiye'deki karanlik oyunlarin musebbibi olarak gorulen seckinci takimin engellenebilecegine inaniliyor. Ayni zamanda bu yolla ekonomik olarak bir ferahlama yasanacagina dair inanc da cok guclu. AB icinde yer alan bir ulkenin seriata gecmesine kolay kolay musaade edilmeyecegi gozonune alindiginda bu talebin onemi ortaya cikar. Tarihi tecrubeler de, ekonomik durumu iyi olan ulkelerde insanlarin rejim degisikligine dair isteklerinin olmadigini gosterir. Kisacasi, AKP ile Turkiye muslumanlarinin icine girdigi surec "demokratiklesme" surecidir. Bu demokratiklesme hem zihinsel hem de pratik acidan gerceklesmistir.

 

AKP karsisinda konumlanmis hareketlere ise bakildiginda, kitlelerin tersi bir surecin icine itilmek istendigini gorememek imkansizdir. Farkliliklara tahammul citasini asagilarda tutan, yapay korkularla beslenen, ulus bilincini fasizan karaktere donusturen, guvensizlikle birlikte sevgisizlik asilayan, kavramlari tahrip ederek zihinsel gelisimi sagliksiz hale getiren, otoriter devlet yapisini ve kurumlarin demokrasi disi mudahalesini mesrulastiran... bir anlayis. Korkularimizdan kurtulmak istiyorsak, daha demokratik bir devlet yapisi arzuluyorsak, her seferinde oynanan ve ne hikmetse basarili olan oyunlari bozmak gerekiyor. Boylesi korkularla bir millet bu cagda hicbir sey yapamaz! Aramiza duvarlar ormekten oteye gidemeyiz. Siaseti, secim kazanmayi bu tur etik acidan yanlis politikalar uzerinde temellendirmeye, neye mal olursa olsun iktidar olmayi amaclayanlara bir cevap verilmesi gerektigine inaniyorum. Cunku bunlardir halki bolenler, ulkeyi geriye goturenler, kin ve nefreti yayanlar...

 

Selam ile..

Gönderi tarihi:
çağdan soyut yada çağla özdeşmiş olsun olmasın, İslami Devlet demek islami kuralları devlet gücüyle uygulamaya çalışmak demektir. Dinin, insanların iradesini sınava tabi tuttuğu ve her koyun kendi bacağından asılı anlayışıyla, her bireyin kendi iradesiyle uyup uymamasına dayanan kaideleri devlet gücüyle uyulur hale getirmeye çalışmaktır.

 

Yönetim yetkisinin tanrıdan alındığının söylendiği çağlar, karanlık çağlardır. Köleci çağlardır, halkın yönetim üzerinde yetkiyi bırakalım, itiraz hakkı bile olmadığı çağlardır.

 

Evet halktan almak iradeyi, ancak bugünkü hükümet şuan sahip olduğu yetkiyi halktan değil, seçim yasasından almaktadır.

 

Ne kadar demogoji yaparlarsa yapsınlar, halkın %35 inin verdiği yetkiyle halkın %70 i adına karar verecek güçte olan, o yetkiyi halktan almamıştır.

 

AKP nin her dediğini Halkın çoğunluğunun isteği buna karşı çıkanlarıda halkın istediğine karşı çıkanlar olarak sunmanın mantık ve izanla alakası yoktur.

 

Pardon ama AKP'yi konuşan kim???

 

Hukuk üzerine konuşmayacaksak izinizle ben gideyim artık; benim kimsenin savunuculuğunu yapacağım yok; tek yaptığım hukuk=devlet olayını açıklamak oldu...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:
Bu konuya Dini Konular bölümünde değinmiştim, buraya da alıntılıyoruım.

 

Taktik bir hamle ile İslam ile müslümanları ayırmak, İslam'ı temize çıkarmak için müslümanları suçlamak, islam'ı temize çıkarmaz. Eğer bu ideolojiyi/dini hiçkimse doğru anlayamıyor veya uygulayamıyorsa, kusur yorumlayanlarda veya uygulamaya çalışanlarda değil, o ideolojinin/dinin kendisindedir.

islamı müslümanlardan kim ayırmaya çaılışıyo? ama ben islam içinde şöyle bir ayırım yapıyorum müslüman, mü'min tamamen kişisel birşey müslüman; bayramdan bayrama namaz kılan islamın yasakladığı çoğu şeyi yapan belkide başka birşey bilmediğinden müslümanım diyenler. mü'min; islamın her düstürünü uygulamaya çalışan hayatını islama göre düzenliyenler ve sağlam bir imana sahip insanlar....

 

islamın yanlış yorumlamasına gelince bu bana gayet normal geliyor zira islam insanın nefsinin ve şeytan diye bir yaratığın olduğunu soleyip bu ikiliden kurtulup allaha iman etmeyi öngörüyor ya mesele çok açık ama bunu bildiğim halde ben bile gerekli şekilde davranamıyorum

 

şeytan ve nefis işte çok zor çok

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.