Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 "Keçiyle Koyun çayırda otluyormuş, koyun bir tümsekten atlarken kuyruğu havaya kalkmış ve edep yeri görünmüş. Keçi yerlere yatmış gülmekten, amanda koyun sen demin tepeden atlarken şeyin göründü ya, bu nasıl rezilliktir amanda aman demiş. Koyun şöyle bir bakmış keçinin arkasına, e senin herdaim açık ya demiş." Darbeci CHP, demokrasi düşmanı CHP, katil CHP, vs vs. bu söylemin dönüp dolaşıp kendine dayanak ettiği nokta Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu seçim sürecinde "Biz son dakikaya kadar adayımızı açıklamayız, kimseyle uzlaşma aramayız, bizim dediğimiz olacak, bunu kendi milletvekillerimizle bile tartışmayız, Arınç, Gül, Erdoğan kafa kafaya verir karar veririz. Kendi vekillerimiz bile son dakikada öğrenir Kıstasımız dindar ve eşinin başılı kapalı olmasıdır, aksi halde kendi bakanımız bile olsa adaylığını engelleriz Son dakikaya kadar adayı açıklamaz, son dakika açıklar, ertesi günde seçime geçeriz" gibi şahane bir demokrasi örneği sergilemiş. Ondan sonrada diğer partilere "yahu siz nasıl demokratsınız niye mecliste oylamaya gelmediniz " demiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimini kavga konusu haline, AKP mi getirmiştir yoksa CHP mi herkes elini vicdanına koysun, ve hafızasını yoklasın. Daha sürecin başında çıkıp "ben bu konuda muhalefet lideriyle görüşmem" diyerek bismillah gündemi başlatan. bakalım birde süreçte kendi içinde ne oluyor. Parti, güncel siyasetin görece dışında kaldığı ve kutuplaşmanın görece dışında kalan bir ismi, Yani Milli Savunma bakanını aday göstermeyi düşünüyor. Bağımsızlık ve tarafsızlık yemini eden Meclis Başkanı, o bakanın eşinin başı açık diyerek kabul etmiyor bende aday olurum o zaman diyor. Bu sefer onu mutlu etmek için başı kapalı bir eşe sahip bir isim seçiyorlar Abdullah Gül, Arınç ha tamam o olur diyerek adaylıktan vazgeçiyor. Ha şimdi diyebilirsiniz tabi. Kardeşim böyle usul olurmu. Adaylar açıklanır uzun bir süre önce, toplum adayları değerlendirir, parti tabanı örgütler aracılığıyla fikir bildirir, kamuoyu yoklamalarıyla toplumun tepkisi ölçülür vs. Ama yok bunu isterseniz, "Darbeci, demokrasi düşmanı" olursunuz. müthiş bir demokrasi anlayışı dimi. Şeffaflık, iki lafın başında şeffaflıktan dem vuran adama: "Yahu kardeşim senin maaşın belli, e oğlun desen dün bursla okuyordu. Nasıl olduda 2,5 milyon dolara gemi oldu. Bir açıkla şunuda şeffaflık görelim" derseniz azar işitirsiniz. Bu demokrasi düşmanlığı olur. Asker konusuna gelince. Memlekette terörle ilgili insiyatif alması, kararlar alması bunu uygulaması gereken Hükümet, bunun yerine "Asker Bilir" der ondan sonra, Askerin gündemdeki olaylar hakkında yorum yapmasını demokrasi düşmanlığı olarak etiketler. al gözüm seyreyle yine çadır tiyatrosu. Alıntı
Φ Cando Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Beyler ayrıca CHP ülke kaynaklarının satılmasınada karşı.Türk Telekom,PETKİM,Sabiha gökçen Havalimanı gibi.Hem Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden korkmuyor.Aksine halkın seçmesini istiiyor.Dokunulmazlığın kalkmasını istiyor.ABD ye bağlı olmamamızı istiyor.Demokratik Türkiye istiyor.En önemlisi Deniz Gezmiş ve nicelerine saygı duyuyor.Ve başkalarının aksine teröriste ''sayın'' askerlere''kelle'' demiyor.Halkı kandırmaya çalışmıyor. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 özgürlükler ve demokrasi konusunda açılım yapan partileri sayarmısın marcus çok merak ettim.kadınlara seçme ve seçilme hakkını avrupadaki bir çok ülkeden daha önce hangi parti verdi.yada toplu sözleşme ve grev yasasını kim kabul etti.12 eylül zindanlarında en fazla eziyet gören ve siyasetten yasaklananlar daha çok hangi görüştendi.cmuk ne zaman çıktı.yada güneydoğunun mecliste temsili için tam 16 yıl önce dep e parti sıralarını açıp.sonrada sırtından hançerlenen partinin ismini hatırlıyormusun.idam cezası ne zaman kalktı.toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasası,derneklerin rahat çalışmasını sağlayan kanun.en fazla seçimli kurultay(eleştirilse ve alayada alınsa)akp demi yapılıyor. aday belirlemede ön seçim uygulayabilen partileri merak ettim marcus.demokrasi söylemiyle göz boyayıp partilerini dikta ile yönetenler sence ne kadar demokrat oluyorlar.lütfen şu demokrat liderleri ve partilerini sayarmısın marcus . Ne garip değilmi sevgili deniz CHP faşist bir zihniyetin artığıdır demek için illede AKP li olmak gerekiyor. Ama öyle değil..CHP benliğini kaybetmiş zavallı bir parti konumundadır.Hiç bir reel politikası yoktur. Hiç bir ögürlük demokrasi söylemi yoktur.Tuzu kuruların partisi olmuştur CHP.Aslında CHP bu olmamalıdırdan yola çıkmıştık ya süreç farklı mecralara kayacak anlaşılan.Buda önemli değil ben bir görünen köyün kılavuzluğuna soyunma niyetinde değilim.Sadece istemiyerekte olsa,mecburen oy vereceğim diyen kesime bir hatırlatmada bulunuyorum. İçiniz kan ağlıyarak oy verdiğiniz parti faşist bir partidir.Ve önümüzdeki dönemde bana göre son derece naif olan S.Enternasyoneldende ihraç edilecektir.Çünki AKP bir merkez partisi olabilir,ama CHP Deniz Baykal diktatoryasıyla ancak sıkı devletçi,bürokrat ve birazda tabiri caizse birkısımın emir eri olabilecektir.Bu türk halkına pek bir şey kazandırmaz. Şimdi gelelim saydığın gerekçeler... Öncelikle yazımın başında belirtmiştim.Bu günki CHP Atatürkün CHP sinin yanından geçmez diye... Toplu sözleşme ve grev yasası 27 Mayıs İhtilaliyle kabul edilmiştir.Maalesef CHP nin en ufak bir faydası dokunmamıştır. (belki asker daha demokrattır kimbilir) Toplumun her kesiminde 12 eylülün bir acısı bir yarası mevcuttur.Herkezin kendine göre bir 12 eylülü vardır. Toplumun bütün ilerici güçlerine karşı yapılmış son derece vahim bir konjoktürdür.Ve yine aynı hataya devam etmektesiniz. Bu günki CHP ye gelebilecekmisiniz.Güneydoğu kökenli milletvekili adaylarını üç kuruşluk oy uğruna benimsemiş bunuda yüzüne gözüne bulaştırmıştır.Bakınız yakın tarihimiz... Türkiyede bugün lider sultasından arındırılmış bir parti yoktur.Buna en belirgin örnekde pektabi Baykaldır. Partide şu an bir tane muhalif isim yoktur.Hepsinin kellesi Baykal hazretleri tarafından ellerine verilmişdir. Şıkıdım solculara bakarsanız bu partide demokrasi şampiyonudur...Onuda ***** Not:Diğer partiler beni bağlamaz.Ben demokrasi örneği partiyi eleştirmekle mükellefim.. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Tamam da sevgili Marcus AKP de PKK ile koalisyona hazirlaniyor buna ne demeli,AKP ye karsi bir güc olusmasi neden bukadar rahatsiz etmektedir.Yani ülkeyi bülmeye kalkanlarla oy pazarligi yapan bir AKP nin karsisinda MHP ile CHP nin olmasi neden tartisilmaktadir.Statüko dediginiz olay ülkenin gelecegini garanti altina alan konularda kati bir birliktelik olusturmaktir bunun neden kötü oldugunuda cözümleyemedim.Tabiiki birilerini ekmegine yag sürülmesinden bahsetmemiz gereklidir,AKP< iktidarinin son bes yilda takip ettigi yanlis politikalar ve kayitsiz sartsiz mandaciligi kabul etmis yönetimi ile hala is basinda kalmayi istemesi üstelik gayrimesru bir secim sistemi ile cogunlugu gaspetmis bir iktidar olarak bu firsati kendi ideolojisi dogrultusunda kullanmak amaci ile dayatmaci bir yaklasimla ülkenin bütün kalaelrini zaptetmeye calismaktadir.Böyle bir iktidarla mücadele etmek yerine ona alternatif olabilcek partilere veya partiye yüklenmek bence AKP nin ekmegine yag sürmektir. saygilarla AKP ye karşı bir güç oluşması beni neden rahatsız etsin.Sırf AKP ye karşı olacağım diye kendi bacağıma niye ateş edeyim. Yada bir yanlış için neden bir başka yanlışı kabül edeyim.Bakın AKP tarafından ülkenin (bana göre arpalık) size göre büyük milli kuruluşları satılırken CHP neden sesini çıkarmadı.Armut piş ağzıma düş muhalefeti dünyanın neresinde var. Dünyanın neresinde aman haaaa bak biz olmazsak irtica gelir diyerek halktan oy isteyen böyle pısırık böyle oprtünist bir parti olabilir.Soruyorum size bana dünya siyasetinde böyle tembel ve ruhsuz bir parti daha gösterebilirmisiniz.. Ancak o milli kuruluşlar satılırken kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yapıldığını Vatan gazetesi yazarı sayın Zülfü Livaneli anlata anlata kimseye bir şey anlatamadı.Meclis kürsüsünde sözüm ona muhalefet yaparken grup toplantılarında milletvekillerinin kararlarını bağlayıcı kararlar alındığıda biliniyor.Bir aldatma bir yalan rüzgarı ve bir riyakarlıktır gidiyor.Buna hangi insal aklı kantlanabilir. Ülkenin tüm kalelerini zapt edecek dediğinize göre ülkenin tüm kaleleri birilerinin elinde demektir.Bu kaleleri cumhuriyetçi,milliyetçi,ilerici,devrimci güçler ellerinde tutmadığına göre...O zaman ülkenin tüm kaleleri halka demekten başka bir şey demek gelmiyor içimden.Türkiyede şu anda halkla bürokrasi alanında bir güç savaşı mevcuttur.Ve ben tarafımı halktan yana kullanıyorum.O tüm kaleler size ve sevdiklerinize hayırlı olsun.... Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 "Keçiyle Koyun çayırda otluyormuş, koyun bir tümsekten atlarken kuyruğu havaya kalkmış ve edep yeri görünmüş. Keçi yerlere yatmış gülmekten, amanda koyun sen demin tepeden atlarken şeyin göründü ya, bu nasıl rezilliktir amanda aman demiş. Koyun şöyle bir bakmış keçinin arkasına, e senin herdaim açık ya demiş." Darbeci CHP, demokrasi düşmanı CHP, katil CHP, vs vs. bu söylemin dönüp dolaşıp kendine dayanak ettiği nokta Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu seçim sürecinde "Biz son dakikaya kadar adayımızı açıklamayız, kimseyle uzlaşma aramayız, bizim dediğimiz olacak, bunu kendi milletvekillerimizle bile tartışmayız, Arınç, Gül, Erdoğan kafa kafaya verir karar veririz. Kendi vekillerimiz bile son dakikada öğrenir Kıstasımız dindar ve eşinin başılı kapalı olmasıdır, aksi halde kendi bakanımız bile olsa adaylığını engelleriz Son dakikaya kadar adayı açıklamaz, son dakika açıklar, ertesi günde seçime geçeriz" gibi şahane bir demokrasi örneği sergilemiş. Ondan sonrada diğer partilere "yahu siz nasıl demokratsınız niye mecliste oylamaya gelmediniz " demiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimini kavga konusu haline, AKP mi getirmiştir yoksa CHP mi herkes elini vicdanına koysun, ve hafızasını yoklasın. Daha sürecin başında çıkıp "ben bu konuda muhalefet lideriyle görüşmem" diyerek bismillah gündemi başlatan. bakalım birde süreçte kendi içinde ne oluyor. Parti, güncel siyasetin görece dışında kaldığı ve kutuplaşmanın görece dışında kalan bir ismi, Yani Milli Savunma bakanını aday göstermeyi düşünüyor. Bağımsızlık ve tarafsızlık yemini eden Meclis Başkanı, o bakanın eşinin başı açık diyerek kabul etmiyor bende aday olurum o zaman diyor. Bu sefer onu mutlu etmek için başı kapalı bir eşe sahip bir isim seçiyorlar Abdullah Gül, Arınç ha tamam o olur diyerek adaylıktan vazgeçiyor. Ha şimdi diyebilirsiniz tabi. Kardeşim böyle usul olurmu. Adaylar açıklanır uzun bir süre önce, toplum adayları değerlendirir, parti tabanı örgütler aracılığıyla fikir bildirir, kamuoyu yoklamalarıyla toplumun tepkisi ölçülür vs. Ama yok bunu isterseniz, "Darbeci, demokrasi düşmanı" olursunuz. müthiş bir demokrasi anlayışı dimi. Şeffaflık, iki lafın başında şeffaflıktan dem vuran adama: "Yahu kardeşim senin maaşın belli, e oğlun desen dün bursla okuyordu. Nasıl olduda 2,5 milyon dolara gemi oldu. Bir açıkla şunuda şeffaflık görelim" derseniz azar işitirsiniz. Bu demokrasi düşmanlığı olur. Asker konusuna gelince. Memlekette terörle ilgili insiyatif alması, kararlar alması bunu uygulaması gereken Hükümet, bunun yerine "Asker Bilir" der ondan sonra, Askerin gündemdeki olaylar hakkında yorum yapmasını demokrasi düşmanlığı olarak etiketler. al gözüm seyreyle yine çadır tiyatrosu. Güzel bir fıkra ama CHP için pek light bir fıkra olmuş..Neyse yinede güldüm Cumhurbaşkanlığı meselesi tabiki belirleyici değil.Zaten düşüncelerimde bu yalnızca bir örnek.Dikkatini çekerim her hangi bir isimden yada kişilikten söz etmem söz konusu değil. Sadece Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden neden bu kadar korkuluyor diyorum. Bence halktan korkuyorlar.Çünki korkmakta haklılar.Yıllarca alevi oylarını ceplerinde keklik görenler halka inememenin sancısını bu şekilde yansıtıyorlar. 1 nci tezkerede ABD ye K.Iraka girmesi konusunda tezkere çıkarmayan CHP bugün bu durumu kurtarmak için bir takım atanmış kişilerin arkasına gizlenip sahte kabadayılık yapıyor...Buda zaten çürüyen bir zihniyetin buruk kokusudur... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 AKP ye karşı bir güç oluşması beni neden rahatsız etsin.Sırf AKP ye karşı olacağım diye kendi bacağıma niye ateş edeyim.Yada bir yanlış için neden bir başka yanlışı kabül edeyim.Bakın AKP tarafından ülkenin (bana göre arpalık) size göre büyük milli kuruluşları satılırken CHP neden sesini çıkarmadı.Armut piş ağzıma düş muhalefeti dünyanın neresinde var. Dünyanın neresinde aman haaaa bak biz olmazsak irtica gelir diyerek halktan oy isteyen böyle pısırık böyle oprtünist bir parti olabilir.Soruyorum size bana dünya siyasetinde böyle tembel ve ruhsuz bir parti daha gösterebilirmisiniz.. Ancak o milli kuruluşlar satılırken kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yapıldığını Vatan gazetesi yazarı sayın Zülfü Livaneli anlata anlata kimseye bir şey anlatamadı.Meclis kürsüsünde sözüm ona muhalefet yaparken grup toplantılarında milletvekillerinin kararlarını bağlayıcı kararlar alındığıda biliniyor.Bir aldatma bir yalan rüzgarı ve bir riyakarlıktır gidiyor.Buna hangi insal aklı kantlanabilir. Ülkenin tüm kalelerini zapt edecek dediğinize göre ülkenin tüm kaleleri birilerinin elinde demektir.Bu kaleleri cumhuriyetçi,milliyetçi,ilerici,devrimci güçler ellerinde tutmadığına göre...O zaman ülkenin tüm kaleleri halka demekten başka bir şey demek gelmiyor içimden.Türkiyede şu anda halkla bürokrasi alanında bir güç savaşı mevcuttur.Ve ben tarafımı halktan yana kullanıyorum.O tüm kaleler size ve sevdiklerinize hayırlı olsun.... Ozaman neden bütün kavgalar,sizin yazdiklariniza baktigimda AKP nin degismesi icin bir neden kalmamis oluyor.Yani mademki siz baska bir yanlislik icin bacaginiza ates etme gergini duymuyorsunuz o zaman zaten yanlis olan gidisin degismeside gerekmiyor cünkü sizin özleminizi giderecek bir siyasi olusum mevcut degil halihazirda,bende diyorumki bana degilde o tüm kaleler AKP ye hayirli olsun bizde seyrine cikariz eger vakit bulursak. saygilarla Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Buda AKP çarpıtması. daha önce belirttim. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sadece, seçilme usulunde bir değişiklik değildir. Rejimde kısmı ve önemli bir değişikliktir. Cumhurbaşkanına yüksek dokunulmazlık verdikçe yetkileri kısılmıştır. Bir diktatörlük ortaya çıkmaması için. Başbakanın yetkileri cumhurbaşkanından çok yüksektir. ama meclis istediği an başbakanı düşürebilir. Oysa Cumhurbaşkanı, vatana ihanet suçu işlemedikçe hiçbir şekilde görevinden alınamaz. Halk seçerse yetkileri çok daha fazla artacaktır. Ha dersinki, yasa çıkarılır dokunulmazlığı kısılır. İşte o yasayıda çıkaramayabilirsin o zaman. Cumhurbaşkanı= Devlet Başkanı değildir. Ancak öyle olabilir bu seçim yöntemiyle. Buda uzun bir çalışma, düzenlemeler ve altyapı gerektirir. Neticede, üzerinde çok uzun araştırılma yapılması. Olası sonuçları, dünyadaki örnekleri, kamuoyuna sistemin nasıl olduğuna dair yeterli bilgilendirme verilmesi. Kamuoyu önünde uzmanların tartışması ve en önemlisi, anlık kavga ve seçimin konusu yapılmaması gereken ve geri dönüşünün olmadığı bir değişiliktir. Bu gün bile, kafalar karmakarışıktır. şu an halkmı seçecek, meclismi seçecek, bir ay sonra milletvekili seçimleri yenilenecekmi hiçbir şey belli değil. Bu tür önemli anayasa değişikliklerini, pragmatik koltuk hırsı ve kavga uğruna alelacele, aman hazır gücümüz varken yapalım demenin sonucu budur. Ve bu değilde buna karşı çıkmakmıdır demokrasi düşmanlığı ? Kaldıki kaybetmekten korkuyorlarda efsanedir. Şu anda, AKP ile taban tabana zıt yürüyen, CHP, MHP ve Genç Parti'nin (DP de milliyetçi tabanı kaybetmemek için dahil olabilir) sivil bir aday üzerinde anlaşıp halkouyuyla yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanmalarıda oldukça kolay. Tayyip'te danışmanları kulağına fısıldayınca bunu farketmiş ve çarketmeye başlamıştır aman illa uzlaşma diye. AKP %35 almıştır, ancak hem MHP hemde Saadet partisinin emanet oylarını geri alacağını, kararsızların tümden akp ci olmadıklarını. 2002 seçimlerinde arkalarına aldıkları müthiş medya desteğinede sahip olmadıklarını, seçimlere dışarıya ne kadar belli etmemeye çalışsalarda parti içi bir çatışmayla girdiklerini AKP de çok iyi bilmektedir. A ben cumhurbaşkanı seçilemedim, hadi o halde rejimde değişiklik yapmak ne demokratlık, ne halk sevgisidir. sadece koltuk sevdası ve pragmatizmdir. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Cumhurbaşkanı meclisin çıkardığı yasaları denetleyen ve onaylayan bir üst makamdır.(zira burada 3 kez yasası mevcuttur) Muhtarı,belediyenin meclisini,başkanını ve hatta hatta apartmanın yöneticisini seçebiliyorsunuz. Amaaa Cumhurbaşkanını meclise havale ediyoruz. Bu çok saçma bir uygulama.Üstelik cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusu bu hükümet zamanında gündeme gelmedi (burada bir hacıyatmaz mantığı kullanmayalım)Çok daha önceleri ve her defasında bu konu tartışıldı..ancak uzun yıllar koalisyonlar yönetilen ülkede bu konuda bir uzlaşma sağlanamadı.Şimdi belkide tam zamanıdır.Üstelik sorunları ve çözümleri sürekli erteleyen CHP bu konuda henüz daha fazla emireri olmadan bu mesele çözülmelidir.Zaten yazılanlardanda anlaşılacağı üzere dokunulmazlıkların kısıtlanması ve bazı yasal düzenlemeler oluşturulduğu takdirde cumhurbaşkanını halkın seçmesinde bir beis görülmemektedir.Ozaman CHP den kartlarını ortaya koyması beklenemezmi?Seni bu konuda tutanmı var??? Bu ve şu şartların oluşması kaydıyla cumhurbaşkanını halkın seçmesine onay veriyoruz denilemezmi?Bence denilemez,zira baykalın chp si ağzındaki baklayı çıkarmaktan korkuyor.Çünki korku imparatorluğu bu ülkede en keskin ucuz oy avcılığıdır.Bürokrasinin ve malüm atanmışların memesinden beslenen bir partinin bu çarkları kırıp atması düşünülmez düşünülemez.Parlementoda birbirine taban tabana zıt partilerin "gelin elbirliği edelimde birazcık şundan birazcık bundan birazcıkta ondan katılmış bir ortak cumhurbaşkanı seçelim demelerini beklemek ne denli mantıklı bir yaklaşım. Türkiye her yedi senedebir bu krizleri yaşamak zorundamı???Dünya hızla değişiyor.Tüm dünya halklarını beklentileri arttı.Bilişim çağında hala hantal bir partinin dediğim dedik çaldığım düdük kafasıylamı asılacak bu yüzyıl.... Kaybetmekten korkmaları gerçektende bir efsane ve uzun yıllar nesilden nesile konuşılacak bir vakıa olacak anılacak... Ama bakın zaten bugünki konjektüre uygun olarak meclisteki partilerin uzlaşması ile bir aday çıkarabilme ve rahatlıkla kazabilme(!) ihtimalide dillendirildi.Türk halkı artık vizyon sahibi ileri görüşlü bir cumhurbaşkanı arzu etmektedir.Adını siz koyun ama bunu gerçekten istemektedir. İşte halep (meydan) işte arşın (halk) buda efsanenin son ayağıdır...... Alıntı
Φ denizz Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2007 Ne garip değilmi sevgili deniz CHP faşist bir zihniyetin artığıdır demek için illede AKP li olmak gerekiyor.Ama öyle değil..CHP benliğini kaybetmiş zavallı bir parti konumundadır.Hiç bir reel politikası yoktur. Hiç bir ögürlük demokrasi söylemi yoktur.Tuzu kuruların partisi olmuştur CHP.Aslında CHP bu olmamalıdırdan yola çıkmıştık ya süreç farklı mecralara kayacak anlaşılan.Buda önemli değil ben bir görünen köyün kılavuzluğuna soyunma niyetinde değilim.Sadece istemiyerekte olsa,mecburen oy vereceğim diyen kesime bir hatırlatmada bulunuyorum. İçiniz kan ağlıyarak oy verdiğiniz parti faşist bir partidir.Ve önümüzdeki dönemde bana göre son derece naif olan S.Enternasyoneldende ihraç edilecektir.Çünki AKP bir merkez partisi olabilir,ama CHP Deniz Baykal diktatoryasıyla ancak sıkı devletçi,bürokrat ve birazda tabiri caizse birkısımın emir eri olabilecektir.Bu türk halkına pek bir şey kazandırmaz. Şimdi gelelim saydığın gerekçeler... Öncelikle yazımın başında belirtmiştim.Bu günki CHP Atatürkün CHP sinin yanından geçmez diye... Toplu sözleşme ve grev yasası 27 Mayıs İhtilaliyle kabul edilmiştir.Maalesef CHP nin en ufak bir faydası dokunmamıştır. (belki asker daha demokrattır kimbilir) Toplumun her kesiminde 12 eylülün bir acısı bir yarası mevcuttur.Herkezin kendine göre bir 12 eylülü vardır. Toplumun bütün ilerici güçlerine karşı yapılmış son derece vahim bir konjoktürdür.Ve yine aynı hataya devam etmektesiniz. Bu günki CHP ye gelebilecekmisiniz.Güneydoğu kökenli milletvekili adaylarını üç kuruşluk oy uğruna benimsemiş bunuda yüzüne gözüne bulaştırmıştır.Bakınız yakın tarihimiz... Türkiyede bugün lider sultasından arındırılmış bir parti yoktur.Buna en belirgin örnekde pektabi Baykaldır. Partide şu an bir tane muhalif isim yoktur.Hepsinin kellesi Baykal hazretleri tarafından ellerine verilmişdir. Şıkıdım solculara bakarsanız bu partide demokrasi şampiyonudur...Onuda yersen Not:Diğer partiler beni bağlamaz.Ben demokrasi örneği partiyi eleştirmekle mükellefim.. tamam marcus senin dediğin gibi olsun. en iyisi ,sana göre bu hiç bir işe yaramaz demokrasinin önünde engel,bürokrasiyle kol kola politika yapan, faşist olarak nitelendirdiğin parti kapansın.herkezde rahatlasın.oldu olacak, mhp de kapatılsın.toptan temizlik ne güzel.yetmez.silahlı kuvvetler bir devlet bakanlığına falan bağlansın veya başbakanlık müştaşarına.yaşasın demokrasi,bunlar olmadan demokrasimizi prangalarından kurtaramayız.böylece milli refleks veren hiç bir kurumumuz kalmayınca demokrasimiz taçlanıcak,ve zirve yapıcak.tüm toplum bir anda abat olucak.demokratik düzeyimizin geriliğinin yegane sebebleride bu kurumlardı zaten.acaba aynı ülkedemi yaşıyoruz marcus. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2007 Cumhurbaşkanı meclisin çıkardığı yasaları denetleyen ve onaylayan bir üst makamdır.(zira burada 3 kez yasası mevcuttur)Muhtarı,belediyenin meclisini,başkanını ve hatta hatta apartmanın yöneticisini seçebiliyorsunuz. Amaaa Cumhurbaşkanını meclise havale ediyoruz. Belediye başkanı kimdir, hiçbir siyasi yetkisi olmayan. Şehrin teknik ve kısmi olarak mali işlerinden sorumlu kişidir. Bunu seçiyorsun. Peki şehrin tüm siyasi, idari, işlerinden sorumlu olan valiyi seçiyor musun ?. Yada kasabada kaymakamı seçiyor musun. Hayır atanıyorlar. Şimdi senin mantığınla şöyle diyebiliriz. Ya Valiyi halkın seçmesi lazım. Dünyada Valiyi ( Major) halkın seçtiği bir çok ülke var. Bu sadece valiyi seçmek anlamınamı gelir? Hayır bu uniter devlet sisteminden vazgeçmeyi ve federal devlet sistemine geçmek anlamına gelir. Şehirde tüm siyasi ve idari kararları alan kişiyi seçmiyoruz, hükümete havale ediyoruz. Çünkü üniter bir devletiz. Defalarca altını çizdiğim halde, sadece bunun cumhurbaşkanının seçim şeklinin değiştirilmesi olduğu gibi yansıtıyorsun. Hayır bu uniter devlet sisteminde önemli bir değişikliktir. Birde unutma, o havale ettiğimiz mecliste uzaydan gelmiyor. O meclis üyeleri halkın temsilcileri vekilleri. Mecliste halk iradesini temsil etmiyor mu ? Bu çok saçma bir uygulama.Üstelik cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusu bu hükümet zamanında gündeme gelmedi (burada bir hacıyatmazmantığı kullanmayalım)Çok daha önceleri ve her defasında bu konu tartışıldı..ancak uzun yıllar koalisyonlar yönetilen ülkede bu konuda bir uzlaşma sağlanamadı.Şimdi belkide tam zamanıdır.Üstelik sorunları ve çözümleri sürekli erteleyen CHP bu konuda henüz daha fazla emireri olmadan bu mesele çözülmelidir.Zaten yazılanlardanda anlaşılacağı üzere dokunulmazlıkların kısıtlanması ve bazı yasal düzenlemeler oluşturulduğu takdirde cumhurbaşkanını halkın seçmesinde bir beis görülmemektedir.Ozaman CHP den kartlarını ortaya koyması beklenemezmi?Seni bu konuda tutanmı var???. CHP ben cumhurbaşkanını halkın seçmesine karşıyımmı demektedir ?. Buna yeni meclis karar versin. Seçime aylar kala, rejimde önemli bir değişiklik yaratacak bir karar alınmaz demektedir. Üzerinde çalışılmadan, beyin fırtınası yapılmadan. Alt yapıyı sağlıyacak yasal düzenlemeler gerçekleşmeden yangından mal kaçırır gibi böyle bir anayasa değişikliği yapılmamalıdır demektedir. Bunda ne gibi bir beis vardır. Yok diyorsan önce cumhurbaşkanını halk seçsin, sonra dokunulmazlık ve yetkilerle ilgili düzenlemeler yapılsın. Peki şöyle mi olur. Sen seçilmiş ve eskisinden çok daha fazla yetkilere sahip makama, ben senin dokunulmazlığını kısıyorum diyemi yasa göndereceksin. Eskiden yasa değişiklikleri konusunda, meclis seçilmiş, makam atanmış olduğu için daha az yetkiliydi ama artık o da seçilmiş olduğu için yasa değişiklikleri üzerinde daha yetkilidir. Bu makam kendi dokunulmazlığını kısan yasayı mı onaylayacak ? Bunumu tasavvur ediyorsun. AKP halk seçsin derken, rejim böyle daha iyi olurunmu derdindedir ? Yoksa rüzgarı kaybetmeden kendi adayını seçtirmeninmi derdindedir. Yok rejim daha iyi işler görüşündeyse, alt yapı çalışmaları yapılmadan böyle bir değişikliği yapmasının mantığı nedir. Bilmemektemidir nasıl bir kriz çıkacağını, nasıl yetki karmaşası ve çatışmaları doğacağını. Bu ve şu şartların oluşması kaydıyla cumhurbaşkanını halkın seçmesine onay veriyoruz denilemezmi?Bence denilemez,zira baykalın chp si ağzındaki CHP bu konu artık bu meclisin yetkisi ve konusu değildir demiştir. Doğrusuda budur. Bu meclis artık seçim meclisidir. Ben anlamıyorumki bazı mantıkları, hem cumhurbaşkanını halk seçsin diyeceksin. Hemde böyle bir anayasa değişikliğinin direkt halk oyuyla yani referandumla yapılmasına demokrasi düşmanlığı diyeceksin. Nasıl bir mantık ya. Yani halk Cumhurbaşkanını seçmeli, ama cumhurbaşkanını halkınmı yoksa meclisinmi seçeceğine biz karar vermeliyiz halk değil. baklayı çıkarmaktan korkuyor.Çünki korku imparatorluğu bu ülkede en keskin ucuz oy avcılığıdır.Bürokrasinin ve malüm atanmışların memesindenbeslenen bir partinin bu çarkları kırıp atması düşünülmez düşünülemez.Parlementoda birbirine taban tabana zıt partilerin "gelin elbirliği edelimde birazcık şundan birazcık bundan birazcıkta ondan katılmış bir ortak cumhurbaşkanı seçelim demelerini beklemek ne denli mantıklı bir yaklaşım. Türkiye her yedi senedebir bu krizleri yaşamak zorundamı???Dünya hızla değişiyor.Tüm dünya halklarını beklentileri arttı.Bilişim çağında hala hantal bir partinin dediğim dedik çaldığım düdük kafasıylamı asılacak bu yüzyıl.... Kaybetmekten korkmaları gerçektende bir efsane ve uzun yıllar nesilden nesile konuşılacak bir vakıa olacak anılacak... 50 yıldır Cumhurbaşkanları tamda o dediğin şekilde seçilmektedir. Yani taban tabana zıt partiler, ortak noktada buluşup seçmişlerdir cumhurbaşkanını. Sanırım Sezer'in nasıl seçildiğini unuttun. Anap, MHP , DSP yok bunlar taban tabana zıt değilse bilmem tabi. Sonra ne oldu. Demokrasi sevdalısı AKP neden çarketti. Yok ya meclis seçmeli demeye başladı ? Dediğim dedik olmakmı ? Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde kimseyle uzlaşma aramayan. Kendi partisinde bile cumhurbaşkanlığı konusunu tartışmayan. "Dindar olmalı, eşinin başı kapalı olmalı, AKP li olmalı" gibi memleketin geleceği ve idaresiyle ilgili değilde kendileriyle ilgili kriterlerle cumhurbaşkanı seçmeye kalkan AKP olmasın dediğim dedik olan ? Ama bakın zaten bugünki konjektüre uygun olarak meclisteki partilerin uzlaşması ile bir aday çıkarabilme ve rahatlıkla kazabilme(!) ihtimalidedillendirildi.Türk halkı artık vizyon sahibi ileri görüşlü bir cumhurbaşkanı arzu etmektedir.Adını siz koyun ama bunu gerçekten istemektedir. Türk halkı şuanda zaten ileri görüşlü ve vizyon sahibi bir cumhurbaşkanına sahiptir. Elli yıldır görmediği bir cumhurbaşkanına. İşte halk ortadadır. Kim yaparsa yapsın, bütün araştırmalarda en güvenilen kurum, önce ordu, sonra cumhurbaşkanlığıdır. AKP'Nin cumhurbaşkanı kriterlerinin arasındada vizyon la ilgili bir madde yoktur "dindar olması, eşinin başının kapalı olması, AKP'li olması" kriterlerininde vizyonla alakası yoktur. Yok AKP'nin sevmediği herkesi halkın sevmediği AKP'nin karşı olduğu herkesede halkın karşı olduğunu sanmanın gerçekçilikle bir alakası olmaması gerekir. halkı %35 ten ibaret sanıyorsak başka tabi. Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 CEHAPA ''seçmenlerine sabah cumhuriyet öğlen laiklik akşam darbe yedirip içirmeye vaat eden parti..'' bozan Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 leyla zana dediki elimizi son defa uzatıyoruz... leyla zana kime guveniyor? dtpnin elnden kim tutacak? chpyi kötüleyebilrsiniz, chpyi asagılayabilrsinz, ama su bir gercekki pkk ya bu ulkede en buyuk destegi veren tek br parti vardır oda akp dir... kuzey ıraka en ucuz elektirigi satan ulke biziz. kalkmıs abd silah verdi diye kızyoruz, cıkmıssınz chp öle böyle diyorsunuz... chp kötü bir parti olması sizin ulkeye hanet eden akpyi desteklenmenizi haklımı cıkarıyor? bundan onceki butun siyasi partilerin ulkeye hizmetten cok zarar vermesi bugun akpnin bu ulkenin en onemli degerlerin yok pahasına satmasını haklımı cıkarıyor? chp ve benzeri partilerin basiretsizlikleri bu ulkenin bölünmesini yolunu acacak dusunceleri basta akpnin desteklemesini haklımı cıkarıyor? zaman chpnin iyi yada kötü olmasını belirleme zamanı değil, zaman akp-abd-ab-barzani-talabani-zana-pkk ittifagının karsısında durma zamanıdır. ya onlardan yanasınız yada bu ulkenin birlik beraberlegini savunuyorsunuzdur. chpye camur atmakla asagılamakla bu gercegi gormezden gelemessiniz... Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 leyla zana kimlerle ittifak yapıp meclise girdi desem yanıtın var mıdır? bu ülkeye bir parça inancı olan varsa çetecilere, darbecilere oy vermez... bozan Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 demştim ya chpnin yaptıgı hatalar bugun bu ulkeye hanet etmek icin gecerli mazeretmidir? surekli biz farklıyız diyorsunuz biz ayrıyız diyorsunuss ama kşeye sıkısnca eskden yaptılar bizde yaparız diyorsunuz? farklısınız ya nerde farkınız? chp zanayla ittifak yaptı bzde yaparız diyorsunuz? enver pasada bu ulkeyi sattı yarın cıkıp enver pasa sattı bizde satarızmı dyeceksiniz? chpden farknız yok sizin siz daha betersiniz din diye iman diye allah diye geldiniz simdi dinimizi imanımızı kiraya cıkartıp aldıgnız parayla oglunuza gemcikler alıyorsunuz... ama haklısınız chp yaptı ya sizin eksigniz ne.. yiyin efendiler yiyin patlayıncaya kadar yiyin, catlayıncaya kadar yiyin... osmanlıyı sattı ya admlar siz Türkiye'yi satmıssınız cokmu.. siz de haklısınız.. chp zanayı meclise soktu, siz gidin guneydoguyu peşkeş cekin sizin eksigniz kalmasın.. helal olsun.. size oy verenede helal olsun... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 he sahi siz farklısınız cunku chp pkk kullansın diye ucuz elektrik vermedi. siz onu bile yaptınız.. brde baykal apoya saygı duyup sehitlerle dalga gecmedi siz onuda yaptınız... sehit yakınlarına hakaret edip sehit cenazelerine siyasi gosteri dediniz insanların canı yanarken siz oy potansiyelni hesapladınız.. chp o kadar ileri gidemedi sizinle bas edebilecegin sanmıyorum bu konuda... birde barzani yada talabani cıkıp chpyi desteklemedi... buda sizin artınız... bu konularda dtp bile sizinle basedemez... Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 demştim ya chpnin yaptıgı hatalar bugun bu ulkeye hanet etmek icin gecerli mazeretmidir? chp zanayla ittifak yaptı ama haklısınız chp yaptı... dediniz ve yarışmayı kaybettiniz...ben bir hatırlatma olarak şu bilgiyi de veriyorum ''Ketenci: İnönü'yü ittifaka Baykal zorladı SHP Genel Sekreteri ve İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci ise dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, dönemin Genel Başkanı Erdal İnönü'yü HEP ile seçim ittifakına Baykal'ın zorladığını savundu. Ketenci, şöyle dedi: "Baykal, ittifakın başarılı olması halinde Kürt kökenli delegelerden puan alacak, başarısızlık halinde İnönü'yü eleştirerek kurultayda prim yapmaya çalışacaktı. Bir taşla iki kuş vuracaktı. Siyasette vefasız ve güvenilmez bir çizgi izlemeyi ilke; inkârcılığı ise siyaset sayan Baykal, 'Dün dündür, bugün bugündür' tarzını sürdürmektedir." ve diyorum ki forumda hangi partiyi ne diye savunduğunuza iyi bakın..Bu arada ders bitmiştir, ilk olduğu için ücret talep edilmemektedir... bozan Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 diyorum ki gecmişte chp nin yaptıgı hatalar bugun bu ulkeye ihanet etmeyi haklımı cıkarıır? chp yi savunmuyorum ama sizin anlayamamanız normal. dün chp bu ulkeye ihanet etti diye bugun siz de ulkeye ihanet mi etmelisiniz? soru bu kadar basit... dün chp terörist bir orgutun ucantılarını meclise sokması sizin bugun bu terörist orgutun uzantılarını baş köşeye oturtmanızı haklı cıkarır mı? eger evet chp yaptı biz daha iyi yaparız diyorsanız eyvallah.... chp den farkınız kalmadıgnı acıkca soyledignz ve belirttigim konularda chpyi gectiginizi kabul ettigniz ve pkk isbirlikcisi olmaktan rahatsız olmadıgnız acıkca soyledingiz icin teskkur ederim.. anlayan anladı sanırım... Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 diyorum ki gecmişte chp nin yaptıgı hatalar bugun bu ulkeye ihanet etmeyi haklımı cıkarıır? chp yi savunmuyorum ama sizin anlayamamanız normal. dün chp bu ulkeye ihanet etti diye bugun siz de ulkeye ihanet mi etmelisiniz? soru bu kadar basit... dün chp terörist bir orgutun ucantılarını meclise sokması sizin bugun bu terörist orgutun uzantılarını baş köşeye oturtmanızı haklı cıkarır mı? eger evet chp yaptı biz daha iyi yaparız diyorsanız eyvallah.... chp den farkınız kalmadıgnı acıkca soyledignz ve belirttigim konularda chpyi gectiginizi kabul ettigniz ve pkk isbirlikcisi olmaktan rahatsız olmadıgnız acıkca soyledingiz icin teskkur ederim.. anlayan anladı sanırım... pekala sizi biraz bilgiyi ister vaziyette gördüm o yüzden yanıt vereceğim...Bugün ülkemizde terörden, uyuşturucu kaçakçılığından, çetelerden, kargaşadan ve tehlikeden medet umanlar, istikrarlı bir hükümet istemiyorlar.. artan terör hadiselerinin mehapa'yı meclise sokmak için yapılmış bir atak olarak görüyorum..Zira iki uçtan birisi yok olursa diğeri de ortadan kalkar, iki uç bağımsızlar ve mehapa karşılarındakini tehdit olarak gösterip oy avcılığı yapıyorlar, Türkeşin mitçi dediği bahçeli ile bağımsızların son günlerdeki çıkışı bundandır...Şiddet istiyorsan ver bunlara oyunu... yani Cehapa/detapa ve mehapa aynı yolun yolcusudur, kargaşanın..Dikkat edersen bu partiler sürekli tehdit ve tehlikeden nemalanmak için karşılarındakini tehlike olarak görmek eğilimindedirler yani uzlaşmacı değildirler...Dün dep'i meclise sokan eller ile bugün kargaşa yaratmak isteyen eller aynı kişiledir... hadiseleri her zaman daha geniş mikyasta düşün ve asla sana altın tabakta sunulan bilgilerle yetinme...gerçekten başka soruların varsa öm yoluyla sorarsın...Unutma istikrar yalnızca vatandaşa sana bana yarar, kargaşa ve kavga ise silah tüccarlarına, uyuşturucu kaçakçılarına, darbecilere yarar.... bozan Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 evet hepsini istiyorum hakkım olarak ve merak ediyorum 5 yıldır elnde tek basına yasa cıkarma gucu olan akp neden bunları duzeltmedi? simdi cıkıp yapıcaz edicez diyrolar... salagız sanırım biz inanmamız gerekiyor.. 5 yıldır hicbir carpıklıgı duzeltmeyen bir hukumet simdi kalkıp bunları soyluyor sende inanıyorsun sanırım yada sanırım sende onlardan birisin beni kandırmaya calısıyorsun.. gereken cevap verilecek... hizmet etmek isteyen 5 yıldır ederdi zaten ulkenin ekonomsini yabancılara teslm etmezdi... ama yabancılara vermeseydi simdi cıkıp insanları korkutamazdı dimi yabancı sermaye gider ac kalırsınız diye.... Alıntı
Φ Antonio_McCarty Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2007 hangi hükümet istediğini yapabildiki ülkemizde? sayıca çok üstün bi hükümet olmasına rağmen cumhurbaşkanını bile seçtirtmediler yok ole başına buyruk davranma bu ülkede chp var ordu var... Alıntı
Φ Asfalt Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2007 Cumhurbaşkanını halk seçecek ve Cumhuriyeti tökezleten kirlenmişliğe son verecek. Bunu tüm ******* solculara ve tehlikecilere rağmen başaracağız. Çünki biz halkız.... Alıntı
Φ godzilla Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2007 şimdi yazmak lazım sieyçpi hakkında birşeyler.. bu adamlar ne diyorlar şimdi biliyomusunuz??? biliyorsunuz...Oyumuzu arttırdık diyorlar...****** **********.İşleri güçleri eleştirmek olan,yapıcı olan hiçbirşeyin içinde bulunmayan,herhangi bir poitikaları bulunmayan insanlar topluluğu. DEĞİŞMEZSEN....DEĞİŞTİRİRLER. Alıntı
Φ Senyour Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2007 ‘Devlet kurduğunu’, ‘ulus’ yarattığını düşünen bir partinin bu tarihsel yükü gururla taşımasından ve sorumluluğunun bilinci içinde davranmasından daha doğal ne olabilir? Nitekim CHP de bugün kendi aslına dönmüş, tutarlı bir çizgide karar kılmış gözüküyor. Birçokları Baykal’ın söylem ve taktiklerinin sağduyu yoksunu olduğunu düşünseler de, bunlar hala CHP’nin ‘sosyal demokrat’ olduğunu sananlardan ibaret bir azınlık. Türkiye genelinde geçerli olan algılamaya göre ise, CHP ne olduğu ve ne yaptığı son derece açık olan, gerçekten tutarlı bir parti. Nitekim bir siyasi partinin sahip olması gereken üç özelliğin üçü de CHP’de mevcut. Bunlardan birincisi partinin ideolojik konumu ve temel meseleler karşısında aldığı pozisyonlardır. Duruma göre değişen içi boş yuvarlak lafların tekrarından ibaret bir söylemle ‘sosyal demokrat’ görünmeye çalışan CHP, artık doğru yola girmiş gözüküyor. Çünkü aslını inkar etmenin de çok yararı yok… Bugün CHP istikrarlı devletçi talepleri nedeniyle, sosyalist enternasyonelden atılması için hakkında imza toplanan bir parti. CHP’nin ideolojisi artık faşizan bir merkeziyetçilikle, oportünist kaypaklık arasında gidip geliyor ve bu dalgalanma partinin hem reflekslerini hem de bilincini yansıtarak tutarlı bir ideolojik yaklaşım oluşturuyor. Pozisyon olarak ise, askeri darbeye davet çıkarmaktan, gayrımüslim vakıf mallarının iadesinin önlenmesine uzanan ilkeli bir yelpaze sergilenmekte… İkinci olarak, bu partinin toplumsal bağı da artık solla ilintisi olmayan kesimleri ima ediyor. Aynen CHP gibi, Türkiye’nin laik kesimi içinde totalitarizm üzerinden siyaseti öldürmek, toplumu bastırmak isteyen bir kitle var. Ve önümüzdeki seçimler laik kesimin bu otoriter zihniyetli kanadı ile partisinin buluşmasını ifade ediyor. Ne var ki bu organik bağ, aynı zamanda toplumun dışında kalan bir cemaatin içe kapanarak marazi hale gelmesinin de ifadesi. Dolayısıyla bugün CHP oylarını artırırken, gerçekte kendisini apolitik yapan bir sürecin de parçası oluyor ve böylece askere tutunarak siyaset ‘üstü’ hale geliyor. Ama doğruyu söylemek gerekirse devleti kuran partiye de bu yakışır… Nereye gideceği belli olmayan topluma bağımlı kalmaktansa, ebedi bir varlık olan devletin parçası olmak faşizan bir parti için daha doğru değil mi? Nihayet bir siyasi partiyi tanımlayacak üçüncü nokta, tabanın talepleri ile ideolojik duruşu bütünleştiren somut politikaların üretilmesidir. Örneğin cumhurbaşkanlığı konusunda CHP’nin takındığı tavır bunun iyi bir örneği… Cumhurbaşkanı seçimini olanaksız kılan her şeyi destekleyip şimdi de “cumhurbaşkanı seçimini engellemek anayasa suçudur” diyebilmek; “cumhurbaşkanını yeni meclis seçsin” deyip, şimdi de “meclis dışından olsun” demek; sürekli ‘uzlaşma’ lafı ederken, uzlaşmadan kaçmak… Hepsi son derece tutarlı davranışlar. İnsanlar CHP’yi sosyal demokrat sandıkları için bunları tutarsız buluyor, ama bu partinin ahlakı araçsallaştıran totaliter eğilimini veri aldığımızda mesele aydınlanmakta. Bence Türkiye’nin CHP’ye teşekkür borcu var… Düşünün ki devleti kurmuş olan bu parti, seçilecek müstakbel cumhurbaşkanının askeri tatmin etmesi gerektiğini söylüyor. Yani orduyu uzlaşma aranan siyasi bir aktör haline getirmek uğruna, kendisini siyaset dışına itecek kadar fedakar… Ama öte yandan da bir o kadar tutarlı! Çünkü CHP’nin zaten toplumla herhangi bir ilişkisi yok. O devletin partisi… O kendisini devlete beğendirmeye, onun oyunu almaya çalışıyor. Bu nedenle de devletçiliğe sarılıyor ve bu devletçiliğin faşizme doğru uzanmasından da doğal olarak hiç gocunmuyor. Evet… CHP’ye toplum olarak teşekkür etmeliyiz… Kendisini deşifre ettiği için, Türkiye’de devletçiliğin ne olduğunu gösterdiği için, böylesine tutarlı olduğu için… Alıntı
Φ Asfalt Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2007 Bu son derce gerçekci yazı için size teşekkür ederim sayın zedan..... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2007 ‘Devlet kurduğunu’, ‘ulus’ yarattığını düşünen bir partinin bu tarihsel yükü gururla taşımasından ve sorumluluğunun bilinci içinde davranmasından daha doğal ne olabilir? Nitekim CHP de bugün kendi aslına dönmüş, tutarlı bir çizgide karar kılmış gözüküyor. Birçokları Baykal’ın söylem ve taktiklerinin sağduyu yoksunu olduğunu düşünseler de, bunlar hala CHP’nin ‘sosyal demokrat’ olduğunu sananlardan ibaret bir azınlık. Türkiye genelinde geçerli olan algılamaya göre ise, CHP ne olduğu ve ne yaptığı son derece açık olan, gerçekten tutarlı bir parti. Nitekim bir siyasi partinin sahip olması gereken üç özelliğin üçü de CHP’de mevcut. Bunlardan birincisi partinin ideolojik konumu ve temel meseleler karşısında aldığı pozisyonlardır. Duruma göre değişen içi boş yuvarlak lafların tekrarından ibaret bir söylemle ‘sosyal demokrat’ görünmeye çalışan CHP, artık doğru yola girmiş gözüküyor. Çünkü aslını inkar etmenin de çok yararı yok… Bugün CHP istikrarlı devletçi talepleri nedeniyle, sosyalist enternasyonelden atılması için hakkında imza toplanan bir parti. CHP’nin ideolojisi artık faşizan bir merkeziyetçilikle, oportünist kaypaklık arasında gidip geliyor ve bu dalgalanma partinin hem reflekslerini hem de bilincini yansıtarak tutarlı bir ideolojik yaklaşım oluşturuyor. Pozisyon olarak ise, askeri darbeye davet çıkarmaktan, gayrımüslim vakıf mallarının iadesinin önlenmesine uzanan ilkeli bir yelpaze sergilenmekte… İkinci olarak, bu partinin toplumsal bağı da artık solla ilintisi olmayan kesimleri ima ediyor. Aynen CHP gibi, Türkiye’nin laik kesimi içinde totalitarizm üzerinden siyaseti öldürmek, toplumu bastırmak isteyen bir kitle var. Ve önümüzdeki seçimler laik kesimin bu otoriter zihniyetli kanadı ile partisinin buluşmasını ifade ediyor. Ne var ki bu organik bağ, aynı zamanda toplumun dışında kalan bir cemaatin içe kapanarak marazi hale gelmesinin de ifadesi. Dolayısıyla bugün CHP oylarını artırırken, gerçekte kendisini apolitik yapan bir sürecin de parçası oluyor ve böylece askere tutunarak siyaset ‘üstü’ hale geliyor. Ama doğruyu söylemek gerekirse devleti kuran partiye de bu yakışır… Nereye gideceği belli olmayan topluma bağımlı kalmaktansa, ebedi bir varlık olan devletin parçası olmak faşizan bir parti için daha doğru değil mi? Nihayet bir siyasi partiyi tanımlayacak üçüncü nokta, tabanın talepleri ile ideolojik duruşu bütünleştiren somut politikaların üretilmesidir. Örneğin cumhurbaşkanlığı konusunda CHP’nin takındığı tavır bunun iyi bir örneği… Cumhurbaşkanı seçimini olanaksız kılan her şeyi destekleyip şimdi de “cumhurbaşkanı seçimini engellemek anayasa suçudur” diyebilmek; “cumhurbaşkanını yeni meclis seçsin” deyip, şimdi de “meclis dışından olsun” demek; sürekli ‘uzlaşma’ lafı ederken, uzlaşmadan kaçmak… Hepsi son derece tutarlı davranışlar. İnsanlar CHP’yi sosyal demokrat sandıkları için bunları tutarsız buluyor, ama bu partinin ahlakı araçsallaştıran totaliter eğilimini veri aldığımızda mesele aydınlanmakta. Bence Türkiye’nin CHP’ye teşekkür borcu var… Düşünün ki devleti kurmuş olan bu parti, seçilecek müstakbel cumhurbaşkanının askeri tatmin etmesi gerektiğini söylüyor. Yani orduyu uzlaşma aranan siyasi bir aktör haline getirmek uğruna, kendisini siyaset dışına itecek kadar fedakar… Ama öte yandan da bir o kadar tutarlı! Çünkü CHP’nin zaten toplumla herhangi bir ilişkisi yok. O devletin partisi… O kendisini devlete beğendirmeye, onun oyunu almaya çalışıyor. Bu nedenle de devletçiliğe sarılıyor ve bu devletçiliğin faşizme doğru uzanmasından da doğal olarak hiç gocunmuyor. Evet… CHP’ye toplum olarak teşekkür etmeliyiz… Kendisini deşifre ettiği için, Türkiye’de devletçiliğin ne olduğunu gösterdiği için, böylesine tutarlı olduğu için… Arkadaşım öncelikle yazarların makalelerini copy-paste yaptığın zaman altına kaynağını yazki bilelim. Etyen Mahçupyan, sanırım yine Erdoğan Uzmanlığı yapmış. Bir Ülkede meclisin büyük çoğunluğu elinde bulunduran bir hükümetin, toplumsal ve siyasal kutuplaşmada hiçbir rolunun olmayıp tamamıyla muhalefetin bunun suçlusu olduğunu iddia edebilmek büyük özveri ister. Uzlaşma nedir. İki taraf taleplerini açıklar, sonra oturulur bu talepler müzakere edilir. Taraflar müzakere sırasında ödünler verirler, kimi taleplerinden feragat ederler. Şimdi, "Cumhurbaşkanlığı konusunda kimseyle uzlaşmayız" diyen. son saate kadar Cumhurbaşkanı adayını kendi milletvekillerinden dahi saklayan. Cumhurbaşkanı kriterleri olarak "dindar olmalı ve eşinin başı kapalı olmalı" gibi bir kriter koyan. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili ülkenin anamuhalefet partisiyle görüşmeye dahi tenezzül etmeyen. bir hükümetin uzlaşmazlık ve kutuplaşma konusunda hiç bir suçu ve sorumluluğu yoktur. Mecliste ancak dörtte bir oranında üçte bir oranında milletvekili olan ana muhalefet tek başına sorumludur. AKP uzlaşmayla bir cumhurbaşkanı seçilmesini ve krizin bitmesini istiyormuydu? Hayır isteseydi tüm partilerin üstünde anlaşabileceği Abdullatif Şener'i aday gösterirdi. Ama sen, benim mecliste yeterince gücüm var. Kimseyle uzlaşmaya ihtiyacım yok diyerek bir tavır takınacaksın. Sonra 367 engeline takılıp milletvekili sayın yetmeyince. Diğer partilere neden oturuma gelmedin diyeceksin. AKP Cumhurbaşkanlığı seçimini bir krize dönüştürüp. Bunuda Seçim propagandasının ana malzemesi yapmayı planlamıştı. Bunuda çok güzel sahneye koydu. Destek olarakta, "Erdoğan uzmanı" gazeteciler. El koyduğu ve yönetimini ele aldığı iki büyük basın grubu ve yandaş medyayla bu propagandayı çok güzel sahneledi. Aslında normalde parti tabanının "ya kardeşim sen cumhurbaşkanı adayını belirlerken bize dahi danışmadın, nasıl uzlaşma arayan olacaksın" demesi gerekirken, böyle bir tablo oluştu. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.