Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Cumhuriyetimize Sahip Cikalim...


zahara

Önerilen İletiler

egıtımın tek olması gerekır ben boyle dusunuyorum

ben gıder devrım okulu acarsam orda farklı bır egıtım verırsem

otekı gıder tarıkat okulu acarsa

herkez ozel olkul acıp kendı kafasına gore egıtım verırse nereye gıder egıtım

bu sekılde egıtım saglıklı olurmu sızce

cumhurıyet devrımının felsefesını uygulayan laık demokratık toplumcu emekcı bılımsel ekonomının ıhtıyaclarına cevap veren tek bır egıtım sıstemının olması gerekır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 69
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

egıtımın tek olması gerekır ben boyle dusunuyorum

ben gıder devrım okulu acarsam orda farklı bır egıtım verırsem

otekı gıder tarıkat okulu acarsa

herkez ozel olkul acıp kendı kafasına gore egıtım verırse nereye gıder egıtım

bu sekılde egıtım saglıklı olurmu sızce

cumhurıyet devrımının felsefesını uygulayan laık demokratık toplumcu emekcı bılımsel ekonomının ıhtıyaclarına cevap veren tek bır egıtım sıstemının olması gerekır.

 

Ama bu fazladan yarar sağlamayacağı gibi her şeyi devlette toplama fikriyle birlikte yük büyüyecek ve küresel yarışta zorlanan ülkemize "ekstra" zorluklar getirecektir...

 

Anlatmaya çalıştığım şu:Fazlaca "devrim" kelimesi kullanıp;bazı gerçekleri karşılayan kavramlara "devrim" yaparak olayı çözmek kolay gibi gelse de sorunlar da üretebilir...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

esas olan ozel cıkarcılık bıreycılık ozellestırmeler ulkemıze zarar verır.hersey devlette toplanmayacakta nerde toplanacak.egıtım ssıtemını ele aldık.egıtım ssıtemını devlet elınde tutmayacakta kım tutacak o zaman.ab mı abd mı tarıkatlar mı fettullahcılarmı eıgtım bunların elınemı kalacak.veya daha farklı kısılerın elıne mı kalacak.tabıkıde devlet egıtım verecek.

devrım kelımesınden neden rahatsız oldugunuzu anlayamadım.herseyın cozumu ataturktur.ılkelerıdır ataturk devrımlerıdır.

benım anlatmak ıstedıgımde su.nasıl bızlerı uyutarak ataurk ılkelerını devrımlerını yıkıma ugrattılarsa bızde onların getırdıgı bu sıstemı yıkacagız devırecegız.atatrukun yaptıgı devrımı yıkılan devrımımızı kaybetıgımız devrımımızı yenıden yapmalıyız.cozum yolu atturktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

esas olan ozel cıkarcılık bıreycılık ozellestırmeler ulkemıze zarar verır.hersey devlette toplanmayacakta nerde toplanacak.egıtım ssıtemını ele aldık.egıtım ssıtemını devlet elınde tutmayacakta kım tutacak o zaman.ab mı abd mı tarıkatlar mı fettullahcılarmı eıgtım bunların elınemı kalacak.veya daha farklı kısılerın elıne mı kalacak.tabıkıde devlet egıtım verecek.

devrım kelımesınden neden rahatsız oldugunuzu anlayamadım.herseyın cozumu ataturktur.ılkelerıdır ataturk devrımlerıdır.

benım anlatmak ıstedıgımde su.nasıl bızlerı uyutarak ataurk ılkelerını devrımlerını yıkıma ugrattılarsa bızde onların getırdıgı bu sıstemı yıkacagız devırecegız.atatrukun yaptıgı devrımı yıkılan devrımımızı kaybetıgımız devrımımızı yenıden yapmalıyız.cozum yolu atturktur.

 

Bireycilik değil bu salt olarak...

 

Bir kere ben bireyciliğe karşı bir insanım; her şey kendi kalıplarınızda anlamaya bayılıyorsunuz; bakn dünya değişiyor;Osmanlı'yı, evet o efsaneyi bitiren değişime ayak uyduramamasıydı...

 

Devlet denetler;ama bu her şeyi kendi altına alıp "devletin malı deniz yemeyen keriz" gibi sözlere meydan vererek değil de rekabete uyumlu özel sektöre destek olup denetimini iyi yapmakla mümkündür...

 

Eğitim içinse şunu söyleyeyim eğer cemaat varsa kendi anlayışıyla yetişmek ister;bu en doğal hakkıdır; bunun düzeni bozmaması için yapılacak olan "tek tip" baskısı değil hoşgörü ve samimi yaklaşımla bu cemaati topluma kazandırmaktır...

 

Burada isim belirtmenizi de hoş bulmuyorum bu arada;o hor gördüğünüz insanlar bugün dil olimpiyatlarının olmasına taban oluşturan kurumları açtılar;Afrika'da, Ortaasya'da Türk'e, beyaz ama farklı olan adama sevgi oluşmaya başladıysa onların sayesindedir;neyse bu konu hakkında başka bir başlıkta da söylemiştim sözümü:önemli olan icraat zaten;onlar da bunu yapıyor...

 

Atatürk ilkelerini bahane ederek 45 e mi döneceğiz;ya da; inkılapçılık ile çağın hızına mı yetişeceğiz;Cumhuriyetçilik ile halkın kararına saygı duyup;halkçılık ile fişlemeden, başlarda özel teşebbüsü deneyip olmayınca devletçilik anlayışıyla yürütülen ekonominin geleceğini doğru yorumlayıp biz de uygun adımı mı atacağız, laik devlet içinde ırk milliyetçiliği yapmadan, birleştirici toplumsal bi anlayışla mı gideceğiz...

 

Hangisi;sizin kastettiğinizi düşündüğüm ilki mi yoksa sonradan saydıklarım mı???

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

o bahsetmıs oldugunuz efsaneyı osmanlıyı bıtıren yıkan ataturktur.saltanatı yıkmıstır halıfelıgı padısahlıgı tarıkatları cemeatları seyhlerı murıtlerı agalıgı pasalıgı kısacası osmanlıyı yıkmıstır.osmanlıdan gerıye ne kaldıysa her alanda yıkarak yerıne turkıye cumhurıyetını kurmustur.ve bıze bır yol gostermıstır.eger bu yolun dısına cıktıgınız zaman ulkenın nereye gıdecegını bu gunlerde yasıyoruz ıste.amerıkayı yenıden kasfetmeye gerek yok.bızım denenmıs ve basarıya ulasmıs bır devrımımız var.baska bır seyden bahsetmıyorum ataturk devrımınden bahsedıyorum.soylemek ıstedıgım ataturkun actıgı yoldan ılerlemek.tekrar eskıye osmanlıya donmek degıl.ben 45lere donelım demıyorum.emperyalıst cıkarlardan vazgecıp yuzumuzu ataturke donelım dıyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanlı’nın temsil ettiği son cılız ümmet yapısının dağılması sonrası oluşan ve adına “Türkiye Cumhuriyeti” denilen tarihsel dönemin kritik dönüşüm eşiğine geldiği günleri yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde halkın gözleri önünde cereyan eden hukuksuzluklar ve hükümetin duruşu önümüzdeki yolun dönemeçler barındırdığını ispatlıyor. Gerginlikler, halka dönük tehditler üzerinden yürüyen 85 yıllık bu arabanın tekerleri aksıyor, motoru ses yapıyor; bize son model olarak yutturulmaya çalışılan bu araba her an yolda kalabilecek bir görüntü veriyor.

 

 

Sistemin Yapısını Tanımak

 

Biz biliyoruz ki tüm “demokrasi ve hukuk” söylemlerine rağmen Türkiye’de seksen küsur yıldır oligarşik bir düzen hüküm sürmekte. Cumhuriyetin daha ilk kuruluşunda halkın taleplerinin egemen olmasını engelleyecek ve resmi ideolojiyi sürekli iktidarda tutacak bir takım anayasal tedbirler ve bir takım da yasal olmayan derin tedbirler ihdas edilmiştir. Bazılarının dediği gibi “Türkiye’de kim hükümet olursa olsun iktidar koltuğunda resmi ideoloji vardır”. Babalarımız buna “Türkiye’de tek parti vardır” derlerdi. Buna en geniş anlamı ile vesayet rejimi de diyebiliriz. 12 Eylül anayasasının kökleştirdiği bu vesayet rejimi günümüze dek, Anayasal anlamda cumhurbaşkanlığı-Anayasa Mahkemesi-Katı Bürokrasi- MGK gibi sacayakları ile ayakta duruyordu. Anayasal sistemde açıkça belirtilmese de kendilerine rejimi koruma ve kollama görevi verine yasadışı tedbirler de söz konusu idi: Ordu-Milli Güvenlik Siyaset Belgesi-derin çeteleşme-JITEM-gerektiğinde darbe.

 

Legal vesayetin işleyişini yakın dönemde Demirel-Yargıtay-istihbarat-MGK işbirliği, son dönemde ise Sezer-Anayasa Mahkemesi-Derin Bürokrasi işbirliği çok iyi örneklemiş bulunuyor. İllegal iktidar unsurlarının nasıl işlediğini ise halk çok iyi biliyor: On yılda bir darbe, sayısız muhtıra…

 

Rejim Tıkanmıştır

 

Rejimi seksen beş yıl yaşatan yapısı işte budur. Oligarşik vesayet sistemi seksen beş yıldır kendi tedbirleri ile ayakta durmayı başarı ile sürdürüyor. Şunu kabul etmek gerek ki bu başarı halkın çektiği acılar pahasına olsa da sonuçta rejim çarkını işletiyor. En azından bugüne kadar böyle geldi. Son geldiğimiz nokta ise sistemin önemli bir çözümsüzlük ve dönüşüm eşiğine geldiğini gösteriyor.

 

Cumhurbaşkanlığı seçim krizi sıradan bir durumu değil aksine 12 Eylül rejiminin tıkanışını, Kemalist iktidar tedbirlerinin işlevsizliğini ve vesayet rejiminin sona yaklaşmasını ifade ediyor. Rejimin seçilmiş hükümet ve millet meclisi üzerinde vesayet burcu olarak kurguladığı cumhurbaşkanlığı makamı bugün halkın taleplerinin ulaşamadığı bir makam olmaktan çıkmış görünüyor. Bu ise darbeci rejim açısından haklı olarak “son kalenin düşmesi” olarak algılanıyor.

 

Lakin gösterilen hukuksuz baskılar, askeri muhtıra ve mahkemenin hukuka rahmet okutan kararından sonra bile ortada sistemin gerçek yüzünü halka göstermek için çok verimli bir atmosfer duruyorsa bu önemli bir dönüşüm demektir. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir muhtıraya halktan anında kitlesel tepkiler geliyorsa bu önemli bir tarihi dönüşümün eğişindeyiz demektir. Tüm bunların üstüne AKP’nin “Gelin darbe istiyor mu diye halka soralım” anlamını taşıyan Cumhurbaşkanı referandumu resti ise rejimin çözümsüzlüğüne tuz biber ekmiş durumda.

 

Oligarşinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden güç devşirmeye çalışacağı beklentisi zaten uzun zamandır vardı. Ancak gelinen süreç rejimin sahiplerinin can korkusu ile dengesiz ve ölçüsüz davrandığını da ortaya koydu.......Abdullah Sayar...................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

o bahsetmıs oldugunuz efsaneyı osmanlıyı bıtıren yıkan ataturktur.saltanatı yıkmıstır halıfelıgı padısahlıgı tarıkatları cemeatları seyhlerı murıtlerı agalıgı pasalıgı kısacası osmanlıyı yıkmıstır.osmanlıdan gerıye ne kaldıysa her alanda yıkarak yerıne turkıye cumhurıyetını kurmustur.ve bıze bır yol gostermıstır.eger bu yolun dısına cıktıgınız zaman ulkenın nereye gıdecegını bu gunlerde yasıyoruz ıste.amerıkayı yenıden kasfetmeye gerek yok.bızım denenmıs ve basarıya ulasmıs bır devrımımız var.baska bır seyden bahsetmıyorum ataturk devrımınden bahsedıyorum.soylemek ıstedıgım ataturkun actıgı yoldan ılerlemek.tekrar eskıye osmanlıya donmek degıl.ben 45lere donelım demıyorum.emperyalıst cıkarlardan vazgecıp yuzumuzu ataturke donelım dıyorum

 

Osmanlı'nın yerleşik düzenin bozulması daha öncelere gider;misal:Coğrafi keşifler...

 

Atatürk Osmanlıyı yıkmadı;Osmanlı anlayışı zaten 2.AbdulHamid ile birlikte gitmişti;bunu yapan ittihatçılar da başarısızlıklarıyla resmi sona kapı araladı...

 

Atatürk'e dönmek diyorsunuz; ben de ilkelerden esinlenerek size bir şeyler dedim;peki ona niye daha net bir cevap getirmediniz; ortada Atatürk yok şu an,kendisinin de sözlerinde geçtiği gibi ilkeleri ve kurduğu Cumhuriyet var...

 

Şimdi sorayım:Ben nereden güveneceğim şimdiki devrimin "komünist" olmayacağına;ya da sizin herhangi bir başka ideoloji anlayışınıza hizmet etmekten başka bir işe yaramayacağına???

 

Buraya kadar bir şekilde gelmişken totaliter yönetimi kim niye istesin arkadaş;acaba aslında o da "kendi" fikrini mi etkinleştirmek istiyordur???

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

osmanlı devletı daha once yıkılmalıydı gec bıle kalındı ataturkte son noktayı koydu.sonucta yıkan ataturk oldu.

ataturk su an yok ılkelerı ve kurdugu cumhurıyet var dıyorsunuz.

ılk yazmıs oldugum cevaptada dıle getırmıstım.adı ustunde cumhurıyet ama kımın cumhurıyetı neyın cumhurıyetı bu

hırsızların cumhurıyetı tarıkatın cemeatların yobazların mafyanın cumhurıyetı var bu ulkede

o yuzden bu cumhurıyetın savunulacak bır tarafı olmadıgını yenıden kazanılacak bır cumhurıyetımızın oldugunu soyluoyrum

benım ne dusundugumu pek onemlı degıl ben tek basıma cıkıp devrım yapmıyacam devrımler boyle olmaz

devrımı halk ıster halk yapar halkın ne dusundugu onemlı ve halkta cumhurıyet mıtınglerınde cok acık ve net bı sekılde tavrını ortaya koydu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

osmanlı devletı daha once yıkılmalıydı gec bıle kalındı ataturkte son noktayı koydu.sonucta yıkan ataturk oldu.

ataturk su an yok ılkelerı ve kurdugu cumhurıyet var dıyorsunuz.

ılk yazmıs oldugum cevaptada dıle getırmıstım.adı ustunde cumhurıyet ama kımın cumhurıyetı neyın cumhurıyetı bu

hırsızların cumhurıyetı tarıkatın cemeatların yobazların mafyanın cumhurıyetı var bu ulkede

o yuzden bu cumhurıyetın savunulacak bır tarafı olmadıgını yenıden kazanılacak bır cumhurıyetımızın oldugunu soyluoyrum

benım ne dusundugumu pek onemlı degıl ben tek basıma cıkıp devrım yapmıyacam devrımler boyle olmaz

devrımı halk ıster halk yapar halkın ne dusundugu onemlı ve halkta cumhurıyet mıtınglerınde cok acık ve net bı sekılde tavrını ortaya koydu.

 

 

 

Anketler ise o kimselerin halktan çok belirli partilere yakın duran insanlar olduğunu gösterdi oysa...

 

Hem halk nasıl devrim yapar;halk mı yapar devrimi gerçekten???

 

Birbirimizi kandırmayalım lütfen;bence biraz rahatlayın ve olaylara farklı açılardan bakmaya çalışın;o zaman göreceksiniz ki seçim öncesi bir kalabalıkla;ya da böyle gaz konuşma ve politikalarla ne ülke işi yürütülür, ne huzur bulunur...

 

Cumhuriyete sahip çıkmak isteyen zihniyet kendini "dünyayı kurtaran adam" olarak görmemeli; düşünmeli; çalışmalı...

 

Sonuçta herkes kendi hayatını sürdürüyor, kendi işini yapıyor...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

halkın devrım yaptıgı nerde gorulmus zaten halk kım devrım kım

devrımı uzaylılar yapar veya gokten zembılle halkın kafasına duser :D

bu ınsanlar yoktan yere bosuna cıkmadı sokaga

sadece lalıklık ve cumhurbaskanlıgı ıcın cıkmadılar

bunca yıl yanlıs uygulanan polıtıkalara karsı bır tavır sergıledıler

bunu gozardı etmemek gerekır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

halkın devrım yaptıgı nerde gorulmus zaten halk kım devrım kım

devrımı uzaylılar yapar veya gokten zembılle halkın kafasına duser :D

bu ınsanlar yoktan yere bosuna cıkmadı sokaga

sadece lalıklık ve cumhurbaskanlıgı ıcın cıkmadılar

bunca yıl yanlıs uygulanan polıtıkalara karsı bır tavır sergıledıler

bunu gozardı etmemek gerekır

 

Kendilerince amaçları bu olabilir;ben sadece fazla genellemeye gitmemek gerektiğini belirttim...

 

Devrim konusuna gelince tekrardan:

 

 

Halk devrimde kedine biçilen rolü oynar;bu rolü oynayanlar da aslında o topraklarda yaşayan herkes değil "devrimin halkı"dır;şimdi bu açıdan bakarsak gerçekçi bakabilen kimse halkı devrimin temeline koyamaz;en önemli örneğine bakarak konuşalım:Halk mıydı Fransız ihtilalinin arkasındaki yoksa Brujuva mı??? Hatta çok irdelersek bazı özel cemaatler mi???

Tabii ki ilki değildi;yönetilen asla devrim yapmış olmaz;devrimden sonra gelen yönetimde rol oynayan"halk" dediğimiz "bakkal B amca" ya da "ev hanımı E teyze" değildir;tıpkı orduyu her tabakadan gelen "er" lerin değil de asıl olarak "temel" inde olan kurmayların oluşturduğu gibi...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

halk ıstemezse devrım olmaz.halk kendıne bıcılen rolu oynamaz rolu kendı yaratır kendı rolunu kendı oynar.halk ıstemezse yonetım sıstem degısmez mı tabıkıde degısır ama bunun adı devrım degıl darbedır.bunu karıstırmamak gerekır

 

:stuart::stuart::stuart:

 

Çok afedersiniz ama bu mimikleri eklemek zorundaydm galiba... :sorcerer:

 

Efendi...

 

Çocuk mu kandırıyoruz burada;hayatını bir şekilde devam ettiren "halk" değişime karşıdır;değiştirmez, bir şekilde tetiklenmezse bataklığa gider yine değişmez;daha farklı giyimlere bile yeni yeni alışıldı bu ülkede, düşük bel bile nasıl karşılanıyordu başta :sorcerer: ;bir de siz bunu devlet yönetimi gibi bir konuya uyarlayın bakalım; "halk" devrimi olmaz...

 

Devrim öncekinin yerine kendi anlayışını getirir,çok geniş alanları kapsar; darbe ise çok çeşitli şekillerde olabileceği gibi müdahale yönetimedir aslında, doğurduğu sonuçlar geniş çaplı olsa da amaç "yönetimi ele geçirmek"tir...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bır ınsan gencken hıc bır derdı tasası yokken henuz evlenmemısse bır ıste calısıyor veya calısmıyorsa sonucta kaybedecek bır seyı yoksa hep devrımden ve yenılıkten yanadır.herseyı elestırır muhalefet olur. aslında haklıdırda soyledıklerınde.ama ne zaman evlenır bır aıle kurar bır ıse gırıp calısmaya baslar hayatta deger verdıgı ınsanlar artar ve sorumlulugu arttıgı zaman o cok elestırdıgı noktaları elestırmemeye baslar yenılık ıstemekten cekınır veya korkar.cunku artık deger verdıgı ınsanlar vardır onu bekleyenler vardır ısını kaybetmekten sevdıklerını kaybetmekten korkar.ve gecmıste cok elestırdıgı sıstemın artık bır parcası halıne gelır.ve hatta o ssıtemı sonuna kadar savunur.genelde ınsan yaslanınca fıkırlerıde yaslanır.ama 40 -50-70 yasına gelıpte hala yenılıkten devrımden yana olanlar vardır.ıste bu ısanlar ne kadar yaslı olurlarsa olsunlar benım gozumde genc ınsanlardır cunku fıkırlerı hala genctır.sonuc olarak dedıgın gıbı halk degısıme karsıdır oyle kolay kolayda olmaz ama buda yanlıstır.eger bır sıstem kotuyse halk degısıme karsı degıl degısmekten yenılenmekten devrımden yana olmalıdır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bır ınsan gencken hıc bır derdı tasası yokken henuz evlenmemısse bır ıste calısıyor veya calısmıyorsa sonucta kaybedecek bır seyı yoksa hep devrımden ve yenılıkten yanadır.herseyı elestırır muhalefet olur. aslında haklıdırda soyledıklerınde.ama ne zaman evlenır bır aıle kurar bır ıse gırıp calısmaya baslar hayatta deger verdıgı ınsanlar artar ve sorumlulugu arttıgı zaman o cok elestırdıgı noktaları elestırmemeye baslar yenılık ıstemekten cekınır veya korkar.cunku artık deger verdıgı ınsanlar vardır onu bekleyenler vardır ısını kaybetmekten sevdıklerını kaybetmekten korkar.ve gecmıste cok elestırdıgı sıstemın artık bır parcası halıne gelır.ve hatta o ssıtemı sonuna kadar savunur.genelde ınsan yaslanınca fıkırlerıde yaslanır.ama 40 -50-70 yasına gelıpte hala yenılıkten devrımden yana olanlar vardır.ıste bu ısanlar ne kadar yaslı olurlarsa olsunlar benım gozumde genc ınsanlardır cunku fıkırlerı hala genctır.sonuc olarak dedıgın gıbı halk degısıme karsıdır oyle kolay kolayda olmaz ama buda yanlıstır.eger bır sıstem kotuyse halk degısıme karsı degıl degısmekten yenılenmekten devrımden yana olmalıdır

 

Oldurulmadığı sürece olmaz da;ben de bunu anlatmaya çalıştım...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yıllardan beri dsp'ye çalışan bir arkadşımla görüştüm ve bu arkadaşım cumhuriyrt mitiglerini organize eden ve neredeyse bütün mitinglere katılan ve destek veren biri olarak arkadışıma ŞEHİTLER MİTİNGİNE destek veriyormusunuz dediğimde ,hayır ŞEHİT AİLELERİ DERNEĞİ bize destek vermediği için ,bizde onlara destek vermeyeceğiz, açıklamasını yaptı ...

dğrumu bu bileniniz varmı?

inanın şok oldum...

cumhuriyet mitingini amacı belli rejime karşı olanların siyasi tavırlarıdır.

sol partilerin birleşmesidir.

akp'ye karşı güçlenme demedir....

bu sebepten şehit ailerine alınan bu tavır ne kadar doğrudur.

gerçekten böyle birşey varmı?cumhuriyetçi arkadaşlarım siz ne diyorsunuz...

oysa verilen şehitler sadece dernek üyelerinin değil ,bu topraklarda yaşayanların evlatlarıdır.....nasıl bir mantıktır bu?

sizinde desteğinizi bekliyoruz ama iki satır yok????!!!

saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BAŞBAKANA CEVAPTIR Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na; 1 Eylül 2006 tarihinde Van'ın Özalp ilçesi Saray mevkiinde İran sınırından teröristlerce açılan ateş sonucu evladımız Piyade Er Deniz Yüzgeç şehit düştü. Aynı gün akşam saatlerinde acı haber bir binbaşı ve iki doktor nezaretinde bizlere ulaştırıldı, 2 Eylül Cumartesi günü cenazesi İzmir'e getirilerek 3 Eylül Pazar günü resmi tören ile Kadifekale şehitliğinde defnedildi. Tüm bu süreç boyunca en düşük rütbeden en yüksek rütbeye kadar tüm askeri personel gerekli tüm prosedürü eksiksiz yerine getirmiş ve şehidimize son görevimizi layıkıyla yapmamızı sağlamıştır. Lakin devletin en önemli ikinci makamında bulunduğunuz ve de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ilk ağızdan temsil ettiğiniz halde, henüz şehitlerimizin toprağı dahi kurumadan yaptığınız "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" açıklaması ve arkasından da sözde hatanızı düzeltmek için verdiğiniz demeçte "Askerlik turistik bir mekan değildir" demeniz tüm ailemizde infial yaratmıştır. Nasıl bir başbakan "Artık şehit haberi almak istemiyoruz" diye feryat eden bir vatandaşına bu tür bir açıklama getirebilir? Ülkemizde milyonlarca insanın gözü kulağı son dönemde tırmanan eylemlere karşı ne tür bir önlem paketi açıklayacağınızı duyabilmek umuduyla size çevrilmişken, hangi düşüncelerle bu anlamsız, anlamsız olduğu kadar da yakışıksız açıklamayı yapabildiniz bilemiyoruz. Size maddeler halinde hatırlatmak isteriz ki; 1. Siz ne Başbakan olmadan önce gittiğiniz Amerika Birleşik Devletleri'nde görüştüğünüz kişilerin, ne de Avrupa Birliği'nde müzakere adı altında bazı ödünler verdiğiniz şahısların değil, bizim yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Başbakan'ısınız. 2. Bu tür bir açıklamayı yapmanız gösteriyor ki; ya sarf ettiğiniz cümlelerin hangi kişilerce nasıl algılanacağını düşünmeden konuşuyorsunuz, ya da bilerek ve isteyerek şehit ailelerine ve tüm halkımıza "çocuklarınızı askere gönderirseniz ölmeleri gayet doğaldır" gibi bir açıklama getiriyorsunuz. Bizce her iki durumda da istifa etmediğiniz her saniye rahmetli şehitlerimizin aziz hatırasına zarar vermektesiniz. 3. Bu tarihten itibaren oğlunuz Bilal Erdoğan'ın askerlik durumunun en yakın takipçileri olacağız. Umarız ki Allah bu büyük acıyı asla ne size ne de bir başkasına yaşatmasın. Sizden yıllardır devam eden bu sorunlara bir çözüm bulmanızı dilemek isterdik ama sahip olduğunuz ve olamadığınız özelliklerinizi düşününce bu sorunu çözebileceğinize artık inanmıyoruz. Son olarak ifade etmeliyiz ki, bu metin sizi siyasi olarak yıpratmak veya iktidarınızı sarsmak amacıyla düzenlenmiş bir muhalefet komplosu değil, evladını bazı tedbirsizlikler yüzünden şehit vermiş bir ailenin yaptığınız açıklamalara verdiği en hafifletilmiş cevabıdır. Bu mesajın size belki de hiçbir zaman ulaştırılmayacağını biliyoruz. Ancak biz bu mesajı size ve tüm halkımıza ulaştırmak için elimizden geleni yapacağız. MESAJI ALANLAR. SİZLERDE ÜZERİNİZE DÜŞENİ YAPINIZ VE İLETEBİLDİĞİNİZ KADAR İLETİNİZ. DUYARSIZ KALMAYALIM. ŞEHİTLERİMİZE VE AİLELERİNE BU KADARINI BORÇLUYUZ.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben cumhuriyetçi biri olarak Şehitler Mitingine gönülden destek veriyorum. Böyle düşünen onlarca insan tanıyorum. Bir kişi yada bir kurumun kişisel yada kurumsal açıklaması sadece onları alakadar eder. Türkiye'nin barışı ve huzuru için öldürülmüş olan herkes saygıyı ve sevgiyi hak eder. Ben aksini düşünemiyorum. Mitinglere katılanların hepsini aynı kefeye koymak ne kadar yanlışsa katılmayanların hepsini aynı kefeye koymakta yanlış. Cumhuriyete bağlı olanlar şehitlerine de bağlıdır yani öyle olması gerektiğine inanıyorum. Yalnız insanların bir olayı kendi kişisel çıkarları için kullanmaları çok normal toplumların içinde iyiler olduğu gibi kötülerde mevcut. O yüzden olaylara hem içerden hem dışardan bakmakta fayda var. Sorgulayıcı ve akılcılığın birinci kuralı hiç kimseye saflıkla bağlanmamaktır. İnsanların sakladıkları, gösterdikleri yüzlerinden çok daha fazlasıdır.

 

Attila İlhan

 

"Biliyorsunuz bu dip dalgası gelişiyor, fakat Türkiye açısından, yönetim açısından durumu hiç iyi görmüyorum. Çünkü Türkiye'deki yönetimler, siyasî partiler, bütünüyle Batı'nın kontrolü altındadır ve bu kontrolün dışına çıkamıyorlar. Başından beri ben Avrupa Ortak Pazarı'na veya Avrupa Birliği'ne karşıoldum ve NATO'ya karşı oldum...// Türkiye'de Müdafaa-i Hukuk tarzında bir cepheleşme, gerek Avrupa Birliği'nin gerek ABD'nin en çok dehşete düştüğü şey... Hele o birlik aynı ideolojik muhtevayla geliyorsa,yani 'hakimiyet milletindir, tam bağımsızlık ve özgürlük...' için geliyorsa hiç hoşlanmıyorlar... Çünkü onların istediği şey, Türkiye'nin tam manasıyla kendisini teslim etmesidir. O yüzden gençliğin, sendikaların harekete geçmesiyle birlikte genellikle aksi amaçlar için teşvik edilen sivil toplum kuruluşlarının da bu tarafa geçmesinden endişeleniyorlar... Bunu nasıl dağıtalım diye çareler arıyorlar... Hatta şöyle söyleyebilirim; holding basınındaki yazar çizer takımında bir kaygı başladı, bu açıkça görünüyor... Yazılarından anlaşılıyor... 'İki üç kişi millî çizgide yazarsa hiçbir şey olmaz, malı götürürüz'diye düşünenler kaybediyor... Hayır götüremiyorlar... Herkes gerçeği görmeye başladı...”

 

Attila İlhan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fikirlerine aynen katiliyorum blackcady.....

 

Cumhuriyeti zaten biz sehit kanlariyla kazandik...

 

Cumhuriyetci bir kisinin düsünemiyorumki sehitlerin ve ailelerinin yaninda olmadigini...

 

Inaniyorumki o yürüyüste binlerce insaninda Canakkale savasinda Kurtulus savasinda dedeleri sehit ve gazi oldugunu...

 

Hatta PKK ile catismada oglunu kuzenini giyenini yani yakinini kaybetmis binlerce insan oldugunu düsünüyorum...

 

Her toplumda mutlaka kötülerde oluyor...

 

Bu gibi kisiler asla o toplumun cok büyük bir kismini temsil etmiyor...

 

Zaten böyle kisiler daha sonra laik oldugu yeri buluyor...

 

Bunun örneklerini simdiye kadar cok gördük...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Miting tertipçisi Necla Arat'ın eşi 'cuntacı' olduğu için ordudan atılmış

 

arat.jpg

 

İstanbul Çağlayan mitinginin düzenleyicilerinden ÇEV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necla Arat'ın eşi Nedim Arat'ın 'cuntacı' olduğu ortaya çıktı.

 

Cunta, 9 Mart 1971'de darbe yapmayı planlamış; ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un saf değiştirmesi üzerine başarılı olamamıştı. Kurmay albay rütbesinde darbe planlarına karışan Nedim Arat, 12 Mart muhtırası ardından gözden çıkarılanlar arasında yer alıyor. Vakit Gazetesi'nin haberine göre 12 Mart muhtırasından sonra '9 Mart Hareketi' olarak bilinen 'solcu ihtilalci komite' 15 Mart 1971 tarihli, Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Fehmi Başar imzalı yazıyla tasfiye edildi.

----------------------------------

2004'te iki darbe atlatmışız!

 

eruygur.jpg

 

 

 

Örnek Paşa, 'daima bir ihtilal özlemi içerisinde' diye nitelendirdiği dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un isteği üzerine yaptıkları bir toplantıda 'Sarıkız' adlı eylem planıyla ilgili günlüğüne 6 Aralık 2003 tarihinde şu notları düşmüş:

 

-"... Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben M.Ö.'ı (Mustafa Özkan) davet edecektim. Sonra rektörlerimle temas edip öğrencileri sokağa dökecektik. Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik. Sokaklara afiş astıracaktık. Dernekler ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik edecektik. Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık. Yukarıdakiler Sarıkız olarak anılacaktı."

 

-"Akşam 19.30'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Gölbaşı tesislerinde buluştuk. Kara Kuvvetleri Komutanı ile ben biraz gergindik. Zira aynı mevzuları yeniden konuşmak istemiyorduk. Bu seferki konuşmalarda biraz sert davrandım. Çünkü Jandarma Genel Komutanı sözü ikide bir oraya getirip, 'bu işi ne zaman yapacağız?' diyordu. Bazen süreyi uzatmanın en iyi çözüm yolu olduğunu söyleyince suratı asılıyordu. Bana kalsa adamın niyeti ülke yararı değil, kendi yararı. Bu iş bir an önce olsun da nasıl olursa olsun, o da mevkiini korusun."

 

-"Biz komutanlar erkenden tümen komutanının odasında buluştuk. (...) Maalesef herkes 'durum kötü, ama darbe ile düzeltilmesi için iç ve dış ortam müsait değil' dediler. 'Buna göre bir değerlendirme yapmamız gerekiyor' dedi. Hepimiz fikrimizi söyledik. İnanılmaz ama Şener hâlâ bu iş olsun diye çırpınıyordu. Bence Genelkurmay Başkanı'ndan nefret ettiği ve Kara Kuvvetleri Komutanı olmak istediği için saplantı haline gelmişti. (...) Neyse ben sonunda toplamak zorunda kaldım.

 

darbegrafik.jpg

 

darbegrafik1.jpg

 

KODLARDAKİLERİN KİMLER OLDUĞU;Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer için 'Yörük', Başbakan R.Tayyip Erdoğan 'Gemi Aslanı' Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a o dönemde 'Abide' ,Özden Örnek'e 'Penguen', Şener Eruygur'a 'Leopar', İbrahim Fırtına'ya 'Şahin', Aytaç Yalman'a 'Kaplan', medya 'karanlık doğan', devlet 'sarı öküz' ...

 

Haberin tamammı ;

 

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=520349

-------------------------------------------------------------

Danıştay saldırısının kilit ismi Muzaffer Tekin, mitingde Tuncay Özkan, Şener Eruygur ile kol kola

 

muzaffertekin-tuncayozkan.jpg

 

Çağlayan'daki mitingde Danıştay'a yönelik saldırıda gözaltına alınan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ilgi odağıydı. Alandaki ünlü isimler Tekin'le sohbet ederek hatırını sordu.

 

Tekin'le Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı ve Jandarma eski Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur'da bir süre sohbet etti. Tekin'in, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'in günlüğünde iki kez darbe yapmaya kalktığı ortaya çıkan Eruygur Paşa'nın elini öpmesi dikkat çekti.İlerleyen saatler içinde alana gelen Kanaltürk televizyonun sahibi Tuncay Özkan da karşılaştığı Tekin'in boynuna sarılarak ayak üstü konuştu. Mitingin başlamasına yanındaki heyetle beraber alana gelen İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de Tekin'e ilgi gösterdi. Perinçek ve Tekin aralarında bol kahkahalı bir sohbet yaşandı. Tekin 14 Nisan 2007'de Ankara'da yapılan mitinge de katılmıştı. Hatırlanacağı gibi Tekin'in geçtiğimiz yıl bir Danıştay üyesinin öldürüldüğü saldırıyı gerçekleştiren Alpaslan Arslan ile görüştüğü ortaya çıkmıştı. Miting alanına asılan bazı pankartlar ilgi çekiciydi

 

Muzaffer Tekin, Eruygur'un elini öptü

 

Kanaltürk'ten Tuncay Özkan, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, ADD Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur miting sırasında Muzaffer Tekin ile ayaküstü sohbet etti. Şener Eruygur'un elini öpen Tekin, Tuncay Özkan'la da sarılarak kucaklaştı. Sahnedeki konuşması uzayan Özkan'ı Türkan Saylan kulağına fısıldayarak uyarınca Özkan konuşmasını kesmek zorunda kaldı.

 

------------------------------------------

sezer.jpg

 

Sezer'den, Eruygur'a para yardımı :!:

 

Cumhurbaşkanlığı'nın kendi bütçesinden bankalar aracılığı ile ADD'ye aktardığı para, derneğin 'gelir defteri' kayıtlarına göre toplam 221 bin 811 YTL. ADD'ye Cumhurbaşkanlığı'ndan 2006'da iki ayrı tarihte 50'şer bin YTL'den toplam 100 bin YTL aktarılmış. Kayıtlara göre, 50 bin YTL'lik ödemelerden ilki 17 Ağustos 2006, ikincisi ise 25 Aralık 2006'da yapılmış. Aktarılan paralar bu kadarla sınırlı değil. 'Gelir defteri' kayıtlarına göre, Cumhurbaşkanlığı'ndan derneğe 2000, 2002, 2004 ve 2005 yıllarında da toplam 121 milyar 811 milyon lira para aktarılmış. Günlüklere göre Eruygur darbe heveslisi ADD Başkanı Şener Eruygurun, Nokta dergisinde yayınlanan '2004'te iki darbe atlatmışız' kapak dosyasında, 'Ayışığı' ve 'Sarıkız' isimli iki farklı darbeyi planlanı yukarıda .....

----------------------------------

Şener Eruygur ile 'ordu göreve'ciler aynı masada buluştu :!:

 

ordugoreve.jpg

 

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=523383

-----------------------------------

YÖK BAŞKANI TEZİÇ: REKTÖR YÜCEL AŞKIN'A SAHİP ÇIKMAK , CUMHURİYET'E SAHİP ÇIKMAKTIR ' :!: :!:

 

Cumhuriyet için rektörü savunalım

 

YÖK, 'ihalede usulsüzlük'ten tutuklanan Rektör Aşkın'a laikliği korumak adına destek verdi.

 

İşte YÖK'ün açıklaması: "Rektör Aşkın'a sahip çıkmak, Cumhuriyet'e sahip çıkmaktır. Aşkın'ın çete kurarak suiistimal yaptığı için mi, yoksa medreseleştirilmek istenen üniversitenin, Cumhuriyet'in laik yapısını korumak için mi bedel ödemek zorunda kaldığını kamuoyunun takdirine sunarız.''

 

YÖK'ten muhtıra

 

"Rektör Yücel Aşkın'a sahip çıkmak, Cumhuriyet'e sahip çıkmaktır" diyen rektörler tutuklamayı alkışlayarak protesto ettiler, pazar günü de toplu olarak Van'a gidecekler.

 

BİLDİRİDEN: Rektör Aşkın'a sahip çıkmak, Cumhuriyet'e sahip çıkmakla eş anlamlıdır. Rektörler Komitesi, Rektör Aşkın'ın çete kurarak suiistimal yaptığı için mi, yoksa medreseleştirilmek istenen üniversitenin, Cumhuriyet'in laik, çağdaş yapısını korumak için mi bedel ödemek zorunda kaldığını kamuoyunun takdirine sunar.

 

LÜTFEN :arrow: http://arsiv.sabah.com.tr/2005/10/20/gnd101.html

 

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

 

İSTİHBARAT RAPORU : "Rektör Aşkın PKK kadrolaşmasına göz yumdu"

 

YÖK'ün 'Rektör Aşkın'a sahip çıkmak Cumhuriyet'e sahip çıkmaktır' dediği Van Rektörü hakkında bir suçlama da jandarma istihbaratından geldi.

 

İstihbarat raporunda Aşkın'ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde göreve geldikten sonra terör örgütü PKK'nın kadrolaşmasına zemin hazırladığı iddia edildi. 'Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, baskı ve tehdit ile ihaleye fesat karıştırmak' suçlamasıyla tutuklanan Rektör Yücel Aşkın'ın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde terör örgütü PKK'nın kadrolaşmasına zemin hazırladığı iddia edildi. Jandarma istihbaratının hazırladığı raporda PKK'nın 1999 yılından itibaren üniversitede yapılanmaya gittiği ve örgüt sempatizanı birçok ismin üniversitenin idari kadrolarına getirildiği bilgisine yer veriliyor. Zaman'ın ele geçirdiği raporda; örgütün özellikle 2000 yılından sonra üniversitede sistemli bir şekilde yapılandığı makam, tarih, isim ve bağlantıları teferruatlı bir şekilde verilerek ortaya konuyor. Raporda 'gizli' ibaresinin olduğu bir sayfada bazı öğretim üyelerinin isimleri verilerek, örgüt sempatizanı öğrencilerle olan ilişkileri anlatılıyor. Jandarma istihbaratının raporunda, örgütün üniversitede kadrolaşmaya başladığı belirtilen tarih, Yücel Aşkın'ın ilk kez rektör seçildiği 1999 yılı bahar aylarına denk geliyor. Aşkın'ın göreve başlaması ile üniversitenin önemli idari kadrolarına getirilen PKK sempatizanı isimler arasında PKK-Kongra-Gel Başkan Yardımcı Remzi Kartal'ın akrabası Zelal Kartal'ın da ismi yer alıyor. Kartal, üniversitenin hukuk müşavirliğine getirilmiş.Van Muradiye doğumlu ve örgüt sempatizanı olduğu ileri sürülen Yard. Doç. Dr. M. B. genel sekreter, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın akrabası olduğu tespit edilen Adana Seyhan doğumlu Yard. Doç. Dr. N. D. rektörlüğün genel sekreter yardımcılığına atanmış. Raporda üniversiteye eleman alımında D.'nin önemli inisiyatiflerde bulunduğu, Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı olan nüfusunu Adana Seyhan'a aldırdığı ve Öcalan olan soy ismini mahkeme kararı ile değiştirdiği aktarılıyor. Jandarma istihbaratının araştırmasında dikkat çeken noktalardan biri de Rektör Aşkın döneminde göreve getirilen çok sayıda kişinin PKK ile bağlantı kurarak, örgütün üniversitede yapılanmasına destek verdiğini kaydeden cümleler. Bunlar arasında çok sayıda öğretim üyesi, araştırma görevlisi hatta daire başkanlarının bulunduğu kaydediliyor. Raporda geçen bazı isimler şöyle: Personel Dairesi Başkanı R.C., Sağlık Spor ve Kültür Dairesi Başkanı S.K., İdari ve Mali İşler Daire Başkanı C.M., Öğrenci İşleri Daire Başkanı M.E.D., Hastane Başmüdürü M.G., Hastane Müdür Yardımcısı S.A., Ziraat Fakültesi Sekreteri M.D., Veterinerlik Fakültesi Sekreteri F.A., Fen Edebiyat Fakültesi Sekreteri İ.K., Hukuk Müşaviri Z.K. ile Kapalı Spor Salonu Müdürü R.Y. Söz konusu isimlerin atanmalarının üzerinden 1 yıl geçmeden askerin rahatsızlığını dile getirmesiyle görevlerinden alınarak, daha alt görevlerde ve döner sermaye alabilecekleri yerlerde istihdam edildiği biliniyor. Raporda PKK terör örgütünün üniversitede taraftar kazanmak, öğrencileri eylemlere çekmek için çaba sarf ettiği de anlatılıyor. :!: :!: :!:Şubat 2004'te terör örgütü sempatizanları tarafından yönetilen bir öğrenci derneğinin kurulmasından söz ediliyor. Örgütün öğrenci derneğini paravan olarak kullandığı, öğrencilere yönelik propaganda faaliyetlerini bir siyasi partinin gençlik kolları ile organize ettiği açıklanıyor. Öğrenci derneğinin yöneticilerinin örgüt sempatizanı olduğu, 11 Kasım 2000'de yapılan ilk kongresine Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve halen üniversitenin genel sekreterliği görevini yürüten Prof. Dr. I.T.'nin katıldığı ve kongrede İstiklal Marşı'nın okunmadığı da jandarmanın raporunda yer alan detaylardan. Ayrıca üniversitenin Melikşah Yurdu'nda 18 Ocak 2001'de yapılan aramada örgütün ders kitabı olarak okuttuğu çok sayıda kitap ve derginin ele geçirildiği ve öğrencilerin adli makamlara sevk edildiği de hatırlatılıyor. YÖK 'dinci kadrolaşma var' demişti Jandarmanın raporunun aksine Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde dinci kadrolaşmanın olduğunu savunmuştu. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Yücel Aşkın'ın, üniversiteyi medreseleştirmeye çalışanlara karşı mücadele ettiği için hedef seçildiğini iddia etmişti. Ancak, jandarma istihbarat raporları ve yaşananlar, üniversitede başka bir senaryonun uygulandığını ortaya koyuyor. :!: Hatırlanacağı üzere PKK'nın üniversitede kadrolaşmasına göz yumduğu için askerin Rektör Aşkın'a sıcak bakmadığı gündeme gelmiş, YÖK Başkanı'nın Jandarma Asayiş Komutanlığı'nı ziyareti sonrası 'YÖK askerden yüz bulmadı' yorumları yapılmıştı. Ayrıca örgüte yakın üniversite öğrenci dernekleri Aşkın'ın soruşturma başlayana kadar kendilerine sıcak baktığını, son 10 aydan bu yana bazı kesimlere yaranmak için kendilerine ciddi anlamda baskı uygulamaya başladığını ileri sürmüştü. Bütün bu olup bitenleri anlatan bir şikayet dilekçesi üniversiteden bir öğretim üyesi grubu tarafından kaleme alınarak YÖK Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere birçok kuruma gönderilmişti. Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilen dilekçe, üniversite idari kademesine PKK yandaşı personelin yapılanmasından, örgüt sempatizanı öğrencilerin himaye edilişine, akademik eleman alınışından, jüri üyelerinin illegal seçilişinden, üniversitede yapılan yolsuzluklara, kadrolaşmalara, fakültelere branş dışı yapılan alımlara, yolsuzluklara izin vermeyen personelin görevden alınmasından haksız olarak döner sermaye dağıtımına kadar 6 sayfadan oluşuyor. Ancak yapılan bütün uğraş ve şikayetlere rağmen ne YÖK Denetleme Kurulu ne de Devlet Denetleme Kurulu'nun gerekli şikayeti ihbar kabul ederek herhangi bir incelemede bulunmadığı vurgulanıyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi'ne 25 milyon dolarlık tıbbi cihaz alımında "çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, baskı ve tehdit ile ihaleye fesat karıştırmak" suçundan tutuklanarak cezaevine konulan Rektör Aşkın'ın davasında bazı YÖK üyelerinin de isminin geçeceği öğrenildi. :!: Şikayetler üzerine YÖK'ün görevlendirdiği bir denetleme kurulunun Van'a gelerek yaptığı incelemede yapılanları örtbas ederek, herhangi bir hukuk dışı olayın yaşanmadığı raporunu YÖK'e ulaştırdığı belirtiliyor. Soruşturma dosyasında bu kurulda yer alan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacağı öğrenildi. Van, Zaman :!: :!: :!: :twisted: :twisted: :twisted: :twisted:

 

- - - - - - - - - - - - - - - - -

YÜCEL AŞKIN'IN DEDESİNİN ADI AGOP VARTOVYAN !!!

 

Rektör Yücel Aşkın'ın babasının adı Ahmet Necip, annesinin adı da Emine Nezahat... Ancak, dedesinin adı Mehmet Yakup, babaannesinin adı da Ayşe Huriye... Mehmet Yakup ve Ayşe Huriye'nin nüfuslarında, "muhtedi" yazılı... Yani, "din" değiştirmişler!.. Mehmet Yakup, sadece din değil, "isim" de değiştirmiş... Değişiklikten önceki adı, Agop Vartovyan idi!..

 

Eşinin rektörlük yaptığı üniversitede Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Oya Aşkın, eşi Yücel Aşkın'ın sonradan "Müslüman" olmuş ve "adını değiştirmiş" Ermeni kökenli bir dedenin torunu olduğu ortaya çıkaran gazetemizin haberini çarpıttı. Oya Aşkın, Yücel Aşkın'ın dedesi Agop Vartovyan'ın, Ermeni kökenli olup olmadığını açıklayamadı. Söz konusu iddialar üzerine Oya Aşkın'a ulaşmaya çalıştık. Ancak, Prof. Yücel Aşkın koruması, görüşemeyeceğimizi söyledi.

 

Gazetemize konuşmaktan kaçan Oya Aşkın, kartel gazetelerine yaptığı açıklamada, "Onur kırıcı şeyler. Böyle konuşmakla ne yapmak istiyorlar anlamıyorum" iddiasında bulundu. Oya Aşkın, eşi Yücel Aşkın'ın annesinin Bursalı Nezahat Hanım, babası Necip Aşkın'ın ise İstanbullu ünlü bir keman sanatçısı olduğunu söyleyerek haberimizi doğruladı, ancak dedesinin kimliğini açıklamaktan kaçındı.

 

Vakit Gazetesinden !!!

 

YÜCEL AŞKIN'A O DÖNEM KOŞARAK DESTEK VERENLER , YÖK BAŞKANI , BİR ÇOK REKTÖR , CHP LİLER , ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ , TÜRKAN SAYLAN ÇAĞDAŞ YAŞAMI DES. DER. , EMİN ÇÖLAŞAN , İLHAN SELÇUK PKKCILAR VE SEMPATİZANLARI !!! BİR BAKARMISINIZ , BU SÖZDE CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMA MİTİNGLERİNE YİNE KİMLER ORGANİZE EDİYOR !!!!!!

 

http://arsiv.sabah.com.tr/2005/10/23/siy101.html

 

http://dipdalgasi.org/yucel-askina-destek

 

http://www.ntvmsnbc.com/news/351775.asp

 

http://www.bursahaber.com.tr/yazi.php?yazi=487

 

http://66.102.9.104/search?q=cache:-A3A9Zv...;cd=4&gl=tr

 

------------------------------------

Bu manşetleri ulusalcı Merdan atmış

 

Kanaltürk Televizyonu'nun etkin ismi Merdan Yanardağ, terör örgütü PKK'nın yayın organı olduğu iddia edilen Özgür Gündem'de yazı işleri müdürüyken gazetede Mehmetçik aleyhine çok sayıda haber yayınlanmış.

 

Yanardağ, PKK katliamlarının en üst seviyede olduğu 1991-1992 yılları arasında terör örgütünün propagandasını yapan Özgür Gündem'de haberlerin mutfağında etkin isimdi. Kendisini savunurken 'Çizgimde değişiklik yok.' diyen Yanardağ'ın yönettiği gazetede, devlete, askere, polise ağır hakaretler yer alıyor.

 

O dönemde gazete hakkında çok sayıda dava açılmış. Yanardağ bugün ulusalcı kitlelere yönelik yayınları ile tanınan Kanaltürk Televizyonu'nun sahibi Tuncay Özkan ile birlikte hareket ediyor. [7u]Televizyonun yayın kurulunda görev yapan Yanardağ, Özkan'ın sağ kolu olarak kabul ediliyor.

 

Özgür Gündem gazetesi bölücü terör örgütü PKK'nın ülkemizdeki propaganda çalışmalarında önemli bir yere sahip. 1990'lı yılların başından bu yana katil terör örgütüne destek veren Özgür Gündem gazetesi, mahkemeler tarafından sık sık kapatılsa da değişik isimlerle yayın hayatını sürdürdü.

 

Gazetede bölücü terör örgütü başı Abdullah Öcalan, bir liderden bahsedilir gibi anılırdı. Güneydoğu'da öldürülen teröristler için de gazete sayfalarında taziye ilanları yayınlanıyordu. O zamanlar devrimci bugün ise ulusalcı olan Yanardağ'ın, kuruluşunda bulunduğu gazete son olarak Ülkede Özgür Gündem adıyla yayın hayatındaydı.

 

merdanyanardag.jpg

 

gundem.jpg

 

Merdan'ın yalan manşetleri TSK'yı zora sokmuş

 

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=537251

--------------------------------------------------

Mitinglerin organizatörü ADD'li başkan yardımcısı asker kaçağı çıktı

 

Cumhuriyet mitinglerinin organizatörlerinden Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Başkan Yardımcısı Bülent Öcal'ın asker kaçağı olduğu ortaya çıktı.

 

Nevşehir'in Kozaklı ilçesi nüfusuna kayıtlı Bülent Öcal, ilçe askerlik şubesi tarafından yaklaşık bir yıldır bakaya(mazeretsiz olarak askere gitmeyen) olarak aranıyor. Bülent Öcal ise bu sürede Ankara Tandoğan ve ADD'nin organize ettiği diğer Cumhuriyet mitinglerinde görev alıyordu. Öcal, 'bakaya' konusunda bilgisi olmadığını savundu.

 

devamı :twisted: http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=545264

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1-necla aratın eşi 36 yıl önce (eğer doğru ise) ordudan albay rütbesinde resen emekli edilmiş. ne alaka anlayamadım.

 

2-andıç denilen ve fettullahçı basın tarafından ortaya atılan saçmalık,bizzat büyükanıt tarafından yalanlandı.

 

3-add ye cumhurbaşkanımız tarafından yapılan maddi yardım son derece yerindedir.keşke 10 misli fazlasını yapsa.deniz feneri derneğine yardım vercek değildi herhalde :D

 

4-yücel aşkın bahsi gecen davalardan beraat etti.olanda onuruyla oynandığı için intihar eden üniversite saymanına oldu.bu kişinin ve cocuklarının vebalini görevden atılan savcı nasıl ödeyacek bilemem.(bir kısmını paylaşırsınız belki hepsi eski savcının üzerinde kalmasın)

 

5-yücel aşkının dedesinin ermeni olmasını niye buraya taşıma gereği duydunuz.bu bağı küçültücü bir şey gibi göstermek istiyorsanız ırkçılık katsayınız bir hayli yüksek sanırım.

 

6-danıştayı basıp kan dökenlerin kim oldukları meşrepleri eğilimleri alıntı yaptığın yayınların sergiledikleri düşüncelerle tamamen aynı. danıştay saldırısının kilit ismi nasıl muzaffer tekin oluyor.daha dünkü gazetelerde dinci basının atabeyler çetesi ismini verdikleri bir oluşumun olmadığı ile ilgili savcılığın iddaaname düzenlediği yazıyordu.

 

7-referans gösterdiğiniz vakit ve zaman neşriyatları(bu iki neşriyata gazete demem mümkün değil) arka ceplerinden uydurma haber yapmaya çok meraklıdırlar.inandırıcılıklarıda kalmamıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1-necla aratın eşi 36 yıl önce (eğer doğru ise) ordudan albay rütbesinde resen emekli edilmiş. ne alaka anlayamadım.

 

2-andıç denilen ve fettullahçı basın tarafından ortaya atılan saçmalık,bizzat büyükanıt tarafından yalanlandı.

 

3-add ye cumhurbaşkanımız tarafından yapılan maddi yardım son derece yerindedir.keşke 10 misli fazlasını yapsa.deniz feneri derneğine yardım vercek değildi herhalde :D

 

4-yücel aşkın bahsi gecen davalardan beraat etti.olanda onuruyla oynandığı için intihar eden üniversite saymanına oldu.bu kişinin ve cocuklarının vebalini görevden atılan savcı nasıl ödeyacek bilemem.(bir kısmını paylaşırsınız belki hepsi eski savcının üzerinde kalmasın)

 

5-yücel aşkının dedesinin ermeni olmasını niye buraya taşıma gereği duydunuz.bu bağı küçültücü bir şey gibi göstermek istiyorsanız ırkçılık katsayınız bir hayli yüksek sanırım.

 

6-danıştayı basıp kan dökenlerin kim oldukları meşrepleri eğilimleri alıntı yaptığın yayınların sergiledikleri düşüncelerle tamamen aynı. danıştay saldırısının kilit ismi nasıl muzaffer tekin oluyor.daha dünkü gazetelerde dinci basının atabeyler çetesi ismini verdikleri bir oluşumun olmadığı ile ilgili savcılığın iddaaname düzenlediği yazıyordu.

 

7-referans gösterdiğiniz vakit ve zaman neşriyatları(bu iki neşriyata gazete demem mümkün değil) arka ceplerinden uydurma haber yapmaya çok meraklıdırlar.inandırıcılıklarıda kalmamıştır.

 

1- adam darbeci, demek eşinede bulaşmış.

2- Büyükanıtın darbeyi yalanlaması neyi degiştirir.

3-cumhurun başı oldugunu söylenenin cumhurun başı degil, belli bir 'cumhurun' başı oldugu bu şekilde belgelenmiş oldu. ( artı, koltuga yapıştı bu ara sayın Sezer)

:)

4- yücel gibiler hakkında konuşmayı kendime zül addederim.ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diyorum sade.

5- dedimya kendi hiç ilgilendirmiyor dedesi ise hiç alakasız (banane yaaa...)

6-danıştay saldırısını yapanlar hem 'şarapçı' olma özelligini hemde 'dindar' olma özelligini çok iyi bir şekilde harmanlamış arkadaşlar.....Türkiyede bu tipden bol miktarda bulabilirsiniz. inanmazsanız bakın sokaga:

:)

7-gazete işine hiç girmeyelim. sözde türkiyedeki gazetelerin çogu 'bulvar' tipi lümpen gazeteleri, hele biri varki amiral teknesi mi? ne , bu gazetenin üç günde bir yalan haberini bulabilirsiniz. bu abartı degil kesindir yani:

:)

 

selametler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Darbeciler miting yaptılar ne kadar uydurma bir söylem.

 

Şeriatçiler darbe yaptırmak istediler, mitingçileri karaladılar işte gerçek.

 

Darbeciler miting yapmazdı darbe isteselerdi ama kime anlatacaksın demokrasinin d sini bilmeyene mitingimi anlatacaksın. Miting dünyanın hayranlıkla izlediği sağduyu ile barış içinde geçti. Bazılarını rahatsız edende bumuydu? Çok istemiş olmalılar mitinglerde bir çatışma, kavga ya da provakasyon olmasını. Ama olmadı, milyonlarca insan haykırdı, kimsenin burnu kanamadan.

 

Şeriatçilerin darbe girişimleri tutmadı.

 

Cumhuriyet savunucularını yürekten kutluyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cumhuriyet mitinglerinin milletin genelini kapsadıgını söylemek biraz alakasız .

anlaşıldı ki bu mitingler genelde sol denilen ama olmayan solu, özelde ise dsp ve chp yi birleştirme çabaları oldugu ortada.

en son samsun mitingi bunu söylüyor zaten.

cumhurun görüşünü en yakın 22 temmuzda anlarız. biraz sabır. (tabi bir katakulle olupda seçimleri erteleme yoluna gitmezlerse.)

cumhurun başı zaten cumhurun başını seçmek için ortaya sandık konulmasını istemedi.

ne olursa olsun, ne degişirse degişsin bu cumhura güven duymamanın göstergesidir.

iki başlı yapı olurmuş.

sanki şimdiki çok farklıda.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Darbeciler miting yaptılar ne kadar uydurma bir söylem.

 

Şeriatçiler darbe yaptırmak istediler, mitingçileri karaladılar işte gerçek.

 

Darbeciler miting yapmazdı darbe isteselerdi ama kime anlatacaksın demokrasinin d sini bilmeyene mitingimi anlatacaksın. Miting dünyanın hayranlıkla izlediği sağduyu ile barış içinde geçti. Bazılarını rahatsız edende bumuydu? Çok istemiş olmalılar mitinglerde bir çatışma, kavga ya da provakasyon olmasını. Ama olmadı, milyonlarca insan haykırdı, kimsenin burnu kanamadan.

 

Şeriatçilerin darbe girişimleri tutmadı.

 

Cumhuriyet savunucularını yürekten kutluyorum.

hangi cumhuriyetçiler!!!!???

siyasetci cumhuriyetçilermi?

şehit aileleri derneği mitingini kabul etmeyen cumhuriyetçilermi...

yoksa gerçek cuhuriyet için şehit olanlarmı..

saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.