Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Hadi Özışık'ın yazısı....

 

 

Erdoğan'ın son kararı ve Baykal'ın cevabı

 

Evet, son sözü halk söyleyecek. Meclis karar alacak, siyasiler sandığa gidecek ve halk akla karayı birbirinden ayırt edecek.

 

Ne dedi Erdoğan?

 

-Erken seçime 24 veya 1 Temmuz'da seçime gidelim.

 

-Seçimler 4 yılda bir yapılsın.

 

-Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin ve bu seçim iki turlu olsun.

 

-Cumhurbaşkanlığı süresini 5 artı 5 yapalım.

 

Peki bu önerilere CHP lideri Deniz Baykal ne diyor?

 

-Hayır!

 

Neden?

 

Baykal, Meclis'e sığınıyor yine. Erdoğan'ın önerilerini Meclis'in eski olduğunu söyleyerek reddediyor:

 

-Bu Meclis bitti. Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile bu Meclis bitmiştir. Mevcut Meclis seçim kararı alacak ve seçime gidecek. Ondan sonra yeni Meclis karar verecek.

 

Bu konuları ciddi buluyor Baykal...

 

Formülleri tartışmak bile istemiyor.

 

Özetle...

 

Korkuyor Baykal...

 

Halktan korkuyor.

 

Yine "tehlike"den sözediyor...

 

Yine "darbe çığırtkanlığı" yapıyor...

 

Yine provakatörlük yapıyor...

 

Kışkırtıyor...

 

Ama sıkıntılı...

 

Kanal 1'de konuşurken, biran önce bu program bitsin havasında. Gerçekten çok sıkıntılı..

 

Niye sıkıntılı olmasın, nasıl olmasın.

 

Bitti çünkü...

 

Sonu geldi çünkü..

 

O da biliyor halktan tokat yiyeceğini.

 

O da biliyor halkın en doğru kararı vereceğini.

 

Bu yüzden kaçıyor.

 

Kaçsın...

 

Ama bilsin ki, Baykal kaçtığı yere kadar halk onu kovalayacak.

 

Kurtuluş yok.

 

 

 

 

alıntı yapan bozan

  • Cevaplar 69
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Halktan kaçanlara bir yanıt da Süleyman Özışık'tan

 

 

 

Yüzde 95 iktidar için yetmez.. Çünkü..

02 Mayıs 2007 Çarşamba 22:31

Bir yanda Genelkurmay Başkanı’nın sonradan haberdar olduğu muhtıra..

 

Diğer yanda bu yönde karar veren veya vermek zorunda bırakılan Anayasa Mahkemesi..

 

Beri yandan bu kaos ortamında, tabiri caizse sinekten yağ çıkarmaya çalışan ve darbe için dibi düşen siyasi partiler,

 

Öte yandan ise muhtırayı kendi elleriyle yazıp muhtıracıya teslim eden medyanın yer aldığı bir ülkede gidilebilecek en doğru adres sandıktı..

 

Muhalefet partileri aylardır “Hemen seçim, en erken seçim” diye yırtınıp duruyordu..

 

Ama o da ne?

 

Düne kadar, “Sıkıysa gel sandığa bak seni nasıl benzetiyorum. Noooldu gelemiyor musun? Yemedi mi hı yemedi mi?” diye meydan okuyanlar bugün bizi hortlak görmüşe döndüren oyunlar oynadı..

 

Demokrasiye kurşun sıkanların eline silah veren Anavatan Partisi lideri Erkan Mumcu, seçimi en çok isteyen adaydı.. Çok değil, daha bu cumartesi “Hemen seçim, derhal seçim” diyen Mumcu bu kez, “Efendim erken dediysek o kadar erken değil. Biz Eylül’den önce bir seçime karşıyız” diyor..

 

Biz 2002’nin Kasım’ının 3’ünde sandığa gitmemiş miydik bayım?

 

İktidar daha önce “Gerekirse bir iki hafta öne çeker ve Ekim ortasında seçim yaparız” dememiş miydi? Yani bir yıldır yaptığınız çığırtkanlık 20–25 gün için miydi?

 

Çıkıp da mertçe battı balık yan gider diyemiyor.. Çünkü ettiği hatayı biliyor. Çünkü Özal’ın kemiklerini sızlattığını, kendisine güvenenlerin iradesini askerin postalının altına attığını, düne kadar kendisine şefkatle kol kanat geren parti teşkilatlarının çil yavrusu gibi dağıldığını görüyor..

 

Aylardır etrafında aç kurt gibi dolaşan Mesut Yılmaz’ı siyaseti bilmemekle eleştiriyordu. Şimdi Mesut Yılmaz’a o koltuğu teslim etmek zorunda kalacağını, yani kısacası milletin sandığı kendisine tabut yapacağını biliyor.. “Türbanı da yasalaştıralım, YÖK’ü ortadan kaldıralım” diyerek namuslu (!) siyaset yapacak zamanı kalmıyor çünkü..

 

Korkusu endişesi ondan..

 

Ya Deniz Baykal?

 

Daha Anayasa Mahkemesi kararını açıklar açıklamaz, “Olabilecek en erken tarihte seçime gitmeliyiz” diyen Baykal dün grup toplantısında ağzını her açıp kapatışında kendini inkar etti..

 

Hele Ecevit hakkındaki sözleri..

 

Bakın size Baykal’ın Ecevit’in vefatında ve dün ettiği sözlerini aktarayım:

 

”Vatansever, CHP ve DSP'nin ortak noktası, Alçak gönüllü, Gerçek bir Sosyal Demokrat, Çok özel saygın bir isim, saygın bir lider, Örnek bir siyasi lider.. Siyasal yaşamı, ülkesinin bağımsızlığı, dürüstlük, ilke ve onur üzerine kurmuş bir siyasi lider olan Sayın Bülent Ecevit’in herkesin ve ülkemizin yaşamında çok özel bir yeri vardır… O, hepimizin öğretmeniydi. Siyaseti kapalı kapılar ardında yapmayı reddeden bir insandı.”

 

Şimdi Ecevit hakkında vefatından önce söylediği sözlere bir göz atın isterseniz:

 

“Ortada ihanet var, evet var.. İhaneti yapan, Atatürkçü olduğunu söyleyip, Atatürk’e ihanet eden Ecevit’tir… Ben dürüstüm demek yetmez!.. Hem namusluyum diyeceksin hem de namussuza göz yumacaksın!.. Bu, İsmet Paşa’nın namus anlayışına sığmaz!.. Bir ayağı tarikatta, bir ayağı çetede ve yolsuzlukta olanların Atatürk’ün adını anmaya hakları yoktur."

 

 

Bu sözleri söyleyen Baykal bugün kalkıyor ve, “Cumhurbaşkanı’nı halk seçemez” diyor..

 

"Erken seçim Haziran sonu veya Temmuz başında olamaz” diyor..

 

Niye?

 

Çünkü menfaatlerine dokunuyor.. Çünkü devrinin kapanmak üzere olduğunu, milletin avucunun şamar atmak üzere açıldığını görüyor…

 

Onun bu sözünden cesaret alan bir rektör ise, “İktidara gelecek olan bir parti yüzde 95 oy alsa bile bizimle iyi geçinmek zorunda, yoksa hükümet olurlar ama iktidar olamazlar” diyerek millete gözlerinin içine baka baka küfrediyor…..

 

İçlerinde erkekçe çıkıp, “Ben varım arkadaş, her şeye rağmen milletimin hakemliğine güveniyorum” diyen iki-üç parti var..

 

MHP, DYP, BBP…

 

Gerisi bir kaçış kapısı arıyor..

 

Yok öyle yağma!

 

Söz sırası, onuru kırılan, iradesi yok sayılan, inançlarına hakaret edilen yüce Türk milletinin..

 

Hesap gününden kaçmak yok..

 

Egemenliğin kayıtsız şartsız sahipleri sizi dört gözle bekliyor..

 

 

 

Alıntılayan bozan

Gönderi tarihi:

milyonlarca insan sokaga boşuna çıkmış; kim 'şeriat' getiriyor.

(artık şu şeriat gelecek sıg sözü yerine 'dine dayalı devlet anlayışı' deyinde daha anlaşılır olsun.)( kim bu dine dayalı devlet arayanlar ve göstergeleri nedir?)

milyonlarca insan sokaga çıkmış olabilir ama bir çok milyonlarca insan daha var ve bunlar sokaga çıkmıyor (aslında iyi de yapıyor ; birileri kamplaşmalar yaratmak arayışı içinde)

 

cumhuriyet halk partisi genel seçmene dayalı bir parti degildir ve bu şartlarda mümkünde degildir.ekonomist dergisinin de yerinde tespiti ile Baykal bu ülkeye krizden başka bir şey ifade etmiyor. chp derhal Baykal'dan kurtulmalıdır, toplumu geren ve çatışma çıkar diyen bir adam siyasetde kalamaz, kalmamalıdır.

chp ülke yönetmeye deneyimi yok ve niyetide yok.

chp partisi askerin ve yargıçların üstünden politika yapan ve sivil bir paşaya sahip bir partidir. degişen dünyada bu zihniyetin söyleyebilecek fikri yoktur.

demokrasinin kesintiye ugraması bu ülkede askerden çok bu ve benzeri sivil paşaların sayesindedir.

bunların son örnegi Baykal, Mumcu ( bilakis) ve Agar'dır ve bunlar kendi varlıklarını inkar edercesine hareket etmektedirler. ülke yönetimi bunlara bırakılmamalıdır.

hadi akp de olmasın ama bunlar kesinlikle samimi degiller demokrasi anlamında. sözde demokratlar.

Gönderi tarihi:

Bizimde söyleyeceklerimiz var elbette.

 

Önce Tandoğanda, sonra Çağlayandaki yurtseverlerden yediği şamardan sonra; sandığa gitmek zorunda kaldı AKP.

 

Askerden ve yargıdan yediği şamardan sonra mecburen halka gitmek zorunda kaldı AKP.

 

Yediği şamarlardan sonra şamaroğlanına dönerek; sandığa gitmek zorunda kaldı AKP

 

5-6 gün öncesinde erken seçim yok sözünü utana sıkıla geri alarak; sandığa gitti AKP.

 

Halka ve demokrasiye kurduğu tuzakların bir bir bozulmasıyla; sandığa gitmek zorunda kaldı AKP

 

Yurtsever halka ve sivil toplum örgütlerine hesap vermeden; sandığa gitti AKP.

 

Kuyruğu kurtarmanın yolunu seçimde bulup; eli mahkum, seçime gitmek zorunda kaldı AKP.

 

Ekonomi aldatmalarına rağmen işyeri kapatan esnafın karşısına; sandığa gitti aldatmacı AKP.

 

Ev kirasına, aylık elektrik su ve gaza çalışan işçi memur karşısına; sandığa gitti AKP.

 

Ürününü alamayıp tohuma, gübreye, mazota çalışan çifçinin karşısına; sandığa gitti AKP.

 

İrticai faliyetlerini hasır altı edebilmek için; sandığa gitti AKP.

 

Sandığa, sandık başına, yurtsever halk tarafından öpülmeye gitti; takiyyeci AKP.

Gönderi tarihi:

Dersimiz Demokrasi:

Sınıfta Kalanlar ve Sınıfı Geçenler

 

Bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin amatör vatandaşları, gençler olarak bugüne kadar herhangi bir askeri darbeye, muhtıraya gün be gün şahitlik etmemiştik.

 

27 Nisan’da biz de milli olduk.

 

Ve en kötüsü de bu ülkede darbeler nasıl meşruiyet kazanır, darbelere karşı neden direnilmez sorularına net cevaplar almış durumdayız

 

Hayal kırıklığı ve utanç içindeyiz.

 

Bugün Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde muhtıra ve 367 oy saçmalığıyla hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınıyor.

 

‘Ama AKP’ye destek veriyor durumuna düşmeyeyim’ sendromu yüzünden aralarında demokrat bilinenlerin de olduğu pek çok kişi, kurum, çevre şimdiden çuvallamış durumda.

 

AKP’ye kim hangi gerekçeyle karşı olursa olunsun, bir muhtıra varsa siyasi tartışma yapılamaz.

 

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkanlar olabilir ama meşruiyetinden kuşku duyulamayacak bu seçimi engellemek için uydurulan hukuki yorumlara, yayınlanan muhtıralara tepkisiz kalmak, net duruşlar ortaya koyamamak kabul edilemez.

 

‘Muhtıra oldu, halk da muhtıracıları destekledi, çekilsin, seçime gidilsin’ demek ise muhtıracıların taleplerini dillendirmektir.

 

Bunun 1961'de aday olmaması için açıkça dönemin paşaları tarafından ölümle tehdit edilen 'Ali Fuat Başgil zaten sağcı, ordu da istemiyor, uzlaşma olsun Cemal Gürsel seçilsin' demekten, 1973'te ‘askerler meclisi bastı, Ecevit’i tehdit etti, istikrar için Faruk Gürler cumhurbaşkanı seçilsin’ demekten, hiçbir farkı yoktur.

 

Tarih bunu böyle yazacak.

 

Bu kadar darbe geçirmiş 'demokrat büyüklerimizin' bu çıplak gerçeği görecek bir deneyimi ve entelektüel özgüveni biriktirememiş olmaları ümit kırıcıdır.

 

Demokrasi bu kadar pragmatizmi kaldırmaz. Bir muhtıranın yarattığı kaostan siyasi medet umanlardan biz hiçbir medet ummuyoruz.

 

Her darbenin kendince haklı gerekçeleri olabilir. Olayları darbeye, muhtıraya götüren süreçte elbette hükümetlerin de hataları vardır. 27 Mayıs’ta da, 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de, 28 Şubat’ta da.

 

Ama hiçbir gerekçe bir darbeyi haklı çıkarmaz.

 

Bir ülkede askerler muhtıra verdiğinde, kanaat önderleri, siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler hükümetin muhtıraya gelen süreçteki hatalarından dem vuramazlar.

 

Siyasi analistçilik oynamazlar.

 

Muhtıraya karşı çıkarlar.

 

Çünkü bir muhtıra varsa siyaset bitmiştir.

 

Önce yapılması gereken muhtıraya karşı çıkmaktır.

 

Bugün siyasi tarih yazmak değil, yapmak günü.

 

Bugün bu muhtıraya karşı çıkmayanlar, bundan 20 yıl sonra bu muhtıranın tarihi yazılırken muhtıraya göz yuman erken analistler olarak darbe tarihimizdeki şanlı yerlerini alacaklardır.

 

Muhtıraya destek vermesi beklenenler bizleri yanıltmadı. Onlara omuzlarına taktıkları yeni rütbeleriyle başarılar.

 

Ama ya demokrat bildiklerimiz!

 

Demokratlık zor zamanlarda belli oluyor.

 

Türkiye’de demokratlığın sadece kendine demokratlık olduğunu 27 Nisan’dan bugüne geçen birkaç gün içinde içimiz acıyarak yeniden görmüş olduk.

 

Ve Türkiye’de bu otoriter sistemin nasıl bir dengeler mekanizması kurduğunu, zencileri zencilere kırdırarak ayakta kaldığını çıplak biçimde anlamış olduk.

 

Ortada açık bir askeri müdahale varken ve bir gazetenin reklam kampanyalarıyla şişirilmiş taktiksel bir ‘irtica geliyor’ söyleminden başka ciddi açık bir tehlike görünmezken ‘ne darbe ne şeriattan’ başka bir şey söylemeye dilleri varmayanları, bir denklem kurmadan, tepkisini hükümsüzleştirmeden muhtıraya karşı çıkamayanları, bugüne kadar çok eleştirdikleri 12 Eylül’ü destekleyen muhafazakarlarla aynı demokrasi cehennemine gönderiyoruz.

 

Artık ne 12 Mart’da, ne 12 Eylül’de gördüğünüz işkenceler, yaşadığınız mağduriyetlerle ilgili hikâyelerinizi dinleyeceğiz, ne de 12 Eylül’e destek veren ya da ses çıkarmayanlar hakkında okuduğunuz lanetleri.

 

Bundan sonra ötekini anlamak, farklılık, demokrasi, AB kriterleri, hukuk devleti üzerine yazdıklarınızı okumayacağız, yaptıklarınızı takip etmeyeceğiz.

 

Demokrasi sınavı devam ediyor, hala bu ders geçilebilir. Tum sivil demokratik güçleri siyasi çekincelerini bir tarafa bırakarak muhtıraya karşı demokratik süreci desteklemeye davet ediyoruz.

 

Demokrasi tarihimizin kabarık sınıfta kalanlar listesine girmemek için!

 

SİYASAL UFUK HAREKETİ

Gönderi tarihi:

Yahu ne garip bir ülkede yaşıyoruz, kendisini demokrasinin yılmaz koruyucusu belleyenler ne kadar komik duruma düşüyorlar.

(CHP'nin genel başkanından bahsediyorum bazıları da onun gibi düşünüyor onlardan da bahsediyorum)

 

CHP denen parti meclise katılmayarak; Cumhuriyet tarihinde nadiren görülecek bir ilk tur sayısı (356 mıydı) alan bir Cumhurbaşkanı adayını meclise seçtirtmemek için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunuyor ve savunmalarının temeli Cumhurreisinin meşru olmayacağı hikayesi. Anayasa Mahkemesi bir garipliğe daha imza atıyor (önemli değil her zaman başka bir neden bulunabilir) 356 sayısının 367 olmadığını belirterek işe yaramayacağını söylüyor. İktidar o halde diyor Cumhurreisini Halk seçsin. CHP’nin yılmaz Başkanı "siz bir (neydi o kelimesi oligark mıydı, padişah mıydı hatırlayamıyorum) seçmek istiyorsunuz "hayır halk da seçmesin diyor.

 

Cumhurreisinin yetkisi artırılmıyor ki olsa olsa meşruluğu artırılıyor. Ortada bir korku daha. Ya halk bir dengesizlik yapar da Abdullah GÜL’ü Cumhurbaşkanı yaparsa…O zaman ne olacak. CHP ve gece yarısı açıklama yapanlar ne olacak. Bu sorunun cevabı CHP’yi fazlasıyla korkutuyor.

 

Ve ortaya garip bir soru çıkıyor. Cumhurbaşkanını kim seçsin sorusu. Cevap halk veya milletvekilleri seçsin değil bildireyim. Sahi

kim seçsin. Anayasa Mahkememiz kendisini bayağı bir yetkili ve etkili görüyor o mu seçsin yoksa Deniz Baykal mı seçsin veya GenelKurmaydan bazı generaller mi seçsin…Hadi bakalım biri cevap versin…

Gönderi tarihi:

Halktan kacmak sözkonusu degildir. Amac secimin daha saglam temellere oturmasini saglamaktir. Temmuz sonu bircok secmen icin genelde yasadiklari yerlerden uzak olduklari (yazlikcilar, devlet dairelerinde tatiller, tarim iscileri, yaylalara gidenler) bir zamandir.

 

CHP bunu düsünerek, bu insanlarin oy vermelerinin onlara külfet olmamasi amaci ile, secimi hayatin "yazlik hayattan" cikip normale döndügü bir zamanda yapilmasini istemektedir.

 

Yoksa temmuz sonu da olsa akp hükümetinin günleri sayilidir, akp milyonlar olup meydanlar akan insanlarin temmuzda secime gelmeyecegini düsünerek bir baska takdik hatasi yapmaktadir. Hayirli olsun.

 

Cumhurbaskanini halkin secmesi tartisilabilir ama "madem öyle iste böyle" mantigi ile yapilacak sey degildir. Son demlerini yasayan akp iktidari madem taraftar idi nicin Mumcu ya aylardir yanit bile vermedi?

 

Türkiye cumhuriyeti akp nin hasbel kader bir cogunluk ele gecirdi diye istedigi gibi oynayabilecegi bir ülke degildir. akp bunu malesef hala anlayamamis gibi görünmektedir. Anayasa ve sistem degisiklikleri ciddi islerdir, "Tayyip beyler öyle arzu buyuruyorlar" diye bu islerin olmayacagini akp ögrenmis olmaliydi.

 

Bütün bu islerin kolayi var idi, cumhurbaskanligini oldu bittiye getirmeye calismadan mayis basinda secime gitmek ve yeni meclisin cumhurbaskanini secmesi. akp de burada halkin nezdinde itibar saglayabilir, gecen secimler kadar olmasada yüksek bir oy oranina erisebilirdi. Olmadi, beceremediler, öngöremediler. Neyse bir musibet bin nasihatten iyidir. Toplum simdiye kadar esi görülmemis bir halk hareketine giristi ve akp yi salladi. Bu turbulansli zamanlar sayesinde akp den yakinda kurtulacagiz, hepimize hayirli olsun.

Gönderi tarihi:

Bindik bir alamete

Gideoz kıyamete

Yol dediğin yol gibi

Ulaşmalı bir yere

Biz dön baba dönelim

Geliyoz aynı yere

Bu döngü kısır döngü

Başı varda sonu yok

Dönüyom dönemiyom

Sonunda bir çıkış yok

Yerel ve genel seçim

Seçin bakalım seçin

Ki dön baba dönelim

Aynı yere gelelim

Çete çeteye çatmış

Çete çete içinde

Battık buruna kadar

Cafer getir peçete

Nush ile uslanmam ben

Etmeli beni tekdir

Tekdirden anlamazsam

Artık hakkım ******

Eskiden adam gibi

Oturur meze yerdik

Şimdi meze yer gibi

Oturup adam yiyoz garii

O zaman siz buna

Müstehaksınız ***!

anlayana....

Gönderi tarihi:
Ama bilsin ki, Baykal kaçtığı yere kadar halk onu kovalayacak.

Kurtuluş yok.

alıntı yapan bozan

 

Tarihten örnekler verelim;

Geçmiş seçim sonuçlarına bakmak, beş yıldır iktidarda olan AKP’nin nasıl bir sonuç alabileceğine ilişkin bir fikir verebilir.

1954 seçiminde Demokrat Parti oyların yüzde 57,5’ini alarak tek başına iktidar olmuş.

İktidardayken girdiği 1957 seçiminde oyları yüzde 47,91’e düşmüş.

27 Mayıs askeri darbesinin ardından gidilen 1961 seçimlerinde CHP yüzde 36,74 oy almış.

Bir önceki seçimin en büyük partisi CHP’nin 1965 seçimindeki oyu yüzde 28,75’e düşmüş. AP ise yüzde 52,87 oy ile iktidar olmuş.

Tek başına iktidarda 1969 yılı seçimine giren AP’nin oy oranı bu kez yüzde 46,55.

 

1973 seçimlerinde AP yüzde 29,82’ye gerilerken CHP yüzde 33,29’a çıkmış.

1977 seçimlerine, koalisyon partilerinin karşısında ana muhalefet olarak giren CHP’nin oyu artmış yine: Yüzde 41,39.

12 Eylül askeri darbesinin ardından gidilen 1983 seçimlerinde ANAP yüzde 45,14 ile tek başına iktidar çoğunluğunu yakalamış.

1987 seçimlerinde ANAP yine iktidar ama bu kez oyu yüzde 36,31’e gerilemiş.

1991 seçimlerine iktidardayken giren ANAP’ın oyu yüzde 24,01’e gerilemiş.

 

Bundan sonrası "koalisyonlar dönemine" denk geliyor.

1991’de DYP’nin oyu yüzde 27,03. SHP’nin oyu ise yüzde 20,75. Bu iki parti koalisyon kurup, bir sonraki seçime iktidarda girmiş.

1995’te iktidar partileri yine oy kaybetmiş. DYP yüzde 19,18; CHP (eski SHP) ise yüzde 10,71.

1999 seçiminde bir önceki dönemde yüzde 21,38 ile başarısız bir iktidar dönemi geçiren FP (eski RP) 15,41’e gerilemiş. Koalisyon ortağı DYP de 12,01’e düşmüş.

2002 seçimine iktidarda giren partiler DSP, MHP ve ANAP barajı bile geçememiş. AKP yüzde 34,43 oy ile tek başına iktidar olmuş, CHP yüzde 19,41 ile yeniden TBMM’ye girerek, ana muhalefet olmuş.

 

Rakamlar eminim ki birçok kişinin kafasını karıştırmıştır.

Bütün bu sonuçların ortaya koyduğu gerçek şu: Türkiye’de, iktidarda geçirdiği bir dönemin ardından seçime giren hiçbir parti eski oyunu artırmak bir yana, koruyamamış bile.

 

Dolayısıyla bu seçimde de nelerin olabileceğini tahmin etmek zor değil.

Beş yıllık AKP iktidarının da "iktidar yıpranmasından" payını alacağını şimdiden söylemek, falcılık olmaz.

Mehmet M. YILMAZ (04.05.2007, alıntıdır)

 

Yiğit meydanıdır bu.

Görelim.

Tarihin tekerrürden ibaret olmadığını ispatlayınız.

(Varsayımlarınız üzerine, tarihsel dökümandır)

Saygılarımla.

Gönderi tarihi:

duydunuz muuuuu??? sözde atatürkün partisi cehapee cumhurun başkanını cumhurun seçmesini istemiyormuşş.nerde kaldı bunların demokrasi anlayışı???eminim bunun için de bir bahane vardır.ama ben kendimce söyliyim cehapee nie karşı cumhurun başkanın cumhur tarafında seçilmesine.biliyorlarki eğer halk seçerse doğrusunu seçer o da bunların işine gelmez.çünkü halk sezer i de seçmez baykalı da. eeee o zaman ülke iyiye gider o da cehapenin işine gelmez. şimdi halkın istediği biri seçilirse kim teröristleri affedecek, kim add ye devletin parasını bağış adı altında vercek. bunların hiçbiri olmayacağı için cehapenin ve bu matıkla düşünenlerin işine gelmez halkın kendi başını seçmesi.bugüne kadar hep halkın iradesini küçümsediler.ama bitti buraya kadar.artık herşey tersine dönecek. sandıkta öyle bir ders alacaklar ki....

Gönderi tarihi:
ama ben kendimce söyliyim cehapee nie karşı cumhurun başkanın cumhur tarafında seçilmesine.biliyorlarki eğer halk seçerse doğrusunu seçer o da bunların işine gelmez.çünkü halk sezer i de seçmez baykalı da. eeee o zaman ülke iyiye gider o da cehapenin işine gelmez. bugüne kadar hep halkın iradesini küçümsediler.ama bitti buraya kadar.artık herşey tersine dönecek. sandıkta öyle bir ders alacaklar ki....

 

3 Kasım 2002 Genel Seçimi ardından durum;

Oy kullanmayan seçmen sayısı + Geçersiz oylar toplamı: 9,878,244

AKP oyları toplamı : 10,808,229

Gümrük Oyları Dahil Türkiye Geneli Sonuçlar;

Toplam Kayıtlı Seçmen Sayısı: 41,407,027

Toplam Oy Kullanan Seçmen Sayısı: 32,768,161

Toplam Geçerli Oy Sayısı: 31,528,783

Toplam Geçersiz Oy Sayısı: 1,239,378

Seçime Katılma Oranı: %79,14

 

Geçerli oyların seçime katılan siyasi partilere dağılımı ve bu dağılımın oranları ;

AKP : %34,28

CHP : %19,39

DYP : % 9,54

MHP : % 8,36 şeklinde detaylandırılabilir.

 

Dikkat çeken nokta şudur;

Oy kullanmayan seçmen sayısı ve geçersiz oylar toplamı : 9,878,244

 

Bu sayıyı AKP'nin oyları ile oranlamaya yüreğiniz yeter mi? Yettiğini kabul edelim, vicdanınız şu yukarıdaki sözlerinizi nasıl kabul eder? Vicdanınızın rahatlıkla kabul ettiğini varsayalım;

Matematik yanılmaz. Net konuşur, İşi; vicdan yürek muhasebesine bırakmaz.

 

Meraklısına : "09.11.2002/883 sayılı YSK Kararı ve 10.11.2002/24932 sayılı Resmi Gazete"

 

Saygılarımla.

Gönderi tarihi:

bazı konularda anlaşıyor olmamız ne kadar da hoş.yüzbinleri sokağa dökenin baykal olduğunu kabul ediyosunuz artık.orda olanların cehapenin mitingi olduğunuda.

benm vicdanım gayet rahat.asıl baykacılar hala nası gidiyolar bu adamın ardından.adam ne istediğini bilmiyorki.mızıkçı çocuklar gibi.cumhurbaşkanını meclis seçsin diyolar baykal yok diyo halk seçsin diyolar ona da yok diyo.kim seçsin o zman baykal?cehape ye versinler yetkiyi siz seçin kafanıza göre birini.

selametle

Gönderi tarihi:
bazı konularda anlaşıyor olmamız ne kadar da hoş.yüzbinleri sokağa dökenin baykal olduğunu kabul ediyosunuz artık.orda olanların cehapenin mitingi olduğunuda.

benm vicdanım gayet rahat.asıl baykacılar hala nası gidiyolar bu adamın ardından.adam ne istediğini bilmiyorki.mızıkçı çocuklar gibi.cumhurbaşkanını meclis seçsin diyolar baykal yok diyo halk seçsin diyolar ona da yok diyo.kim seçsin o zman baykal?cehape ye versinler yetkiyi siz seçin kafanıza göre birini.

selametle

 

 

Vicdanınızın rahat olması bize ne kadar geniş vicdanlı olduğunuzu da anlatıyor, maaşallah. "Küçümsediğimizi" iddia ettiğiniz halkın iradesinin hangi oranda olduğunu gördünüz mü?

Biz 5 yıldır görüyorduk.

Gönderi tarihi:
Vicdanınızın rahat olması bize ne kadar geniş vicdanlı olduğunuzu da anlatıyor, maaşallah. "Küçümsediğimizi" iddia ettiğiniz halkın iradesinin hangi oranda olduğunu gördünüz mü?

Biz 5 yıldır görüyorduk.

en azından vizdansız değilim.halkın iradesini küçümsemeden ziyade gereken önemi göstermiyosunuz hoş halkın da sizi pek taktığı yok.halkın başına en olmadık adamlar getiriliyo.arttık halk kendi başını kendi seçecek.birilerinin zoruna gidecek çünkü demokrasiyi kendi egemenlikleri olarak tanımlamakta bu birileri.bakalım eğer dediğiniz gibiyse sizin adayınız seçilir yok bizim dediğimiz gibiyse bizim adayımız seçilir(benm bi adayım yok gül ü de hiç sevmem ama sizlerle aynı pencereden bakarak değil fakat gel görelim ki başka aday yok bizde muhafazakarlar olarak gül ü çankayaya yollayacaz)evet çoook zoruna gidecek birilerinin, çook itiraz edip eylem miyting yapacaklar ama boşuna.artık söz milletin.bitti o tepeden inmecilik

selametle

Gönderi tarihi:
en azından vizdansız değilim.halkın iradesini küçümsemeden ziyade gereken önemi göstermiyosunuz hoş halkın da sizi pek taktığı yok.halkın başına en olmadık adamlar getiriliyo.arttık halk kendi başını kendi seçecek.birilerinin zoruna gidecek çünkü demokrasiyi kendi egemenlikleri olarak tanımlamakta bu birileri.bakalım eğer dediğiniz gibiyse sizin adayınız seçilir yok bizim dediğimiz gibiyse bizim adayımız seçilir(benm bi adayım yok gül ü de hiç sevmem ama sizlerle aynı pencereden bakarak değil fakat gel görelim ki başka aday yok bizde muhafazakarlar olarak gül ü çankayaya yollayacaz)evet çoook zoruna gidecek birilerinin, çook itiraz edip eylem miyting yapacaklar ama boşuna.artık söz milletin.bitti o tepeden inmecilik

selametle

 

Vicdanınızın olduğuna sevindim. Birçoklarınızda bulamadığımız birşey, o bakımdan sizi koruma altına alalım hatta.

Söz ve hakimiyet kayıtsız şartsız millete aittir haklısınız. Şimdi ben size bir oran daha vereceğim:

 

AKEPE'nin toplam kayıtlı seçmenler içindeki kazanmış olduğu oy oranı: 10,808,229/41,407,027= 0,26... neymiş? Yüzde 26! Toplam geçerli oylardaki oran yüzde 34!

Hani bunun kalan %74'ü , hani bunun kalan %66'sı? Hangi milletten bahsettiğinizi anlayamadık. Mevcut olan vicdanınız ile yukarıda yazılmış olanları tekrar muhasebe ediniz.

Gönderi tarihi:
Vicdanınızın olduğuna sevindim. Birçoklarınızda bulamadığımız birşey, o bakımdan sizi koruma altına alalım hatta.

Söz ve hakimiyet kayıtsız şartsız millete aittir haklısınız. Şimdi ben size bir oran daha vereceğim:

 

AKEPE'nin toplam kayıtlı seçmenler içindeki kazanmış olduğu oy oranı: 10,808,229/41,407,027= 0,26... neymiş? Yüzde 26! Toplam geçerli oylardaki oran yüzde 34!

Hani bunun kalan %74'ü , hani bunun kalan %66'sı? Hangi milletten bahsettiğinizi anlayamadık. Mevcut olan vicdanınız ile yukarıda yazılmış olanları tekrar muhasebe ediniz.

bakın güzel kardeşim bende akpenin seçmesine karşıyım zaten halkın büyük bir kısmını temsil etmiyo.cehapelilerde bişey var ben ne zaman cehapeyi eleştirsem eleştireme yanıt yerine akp yi eleştiriyoralr.bilmem anlatabildim mi?lütfen şu kişisel muhabetti bi aşın artık

selametle

Gönderi tarihi:
bakın güzel kardeşim bende akpenin seçmesine karşıyım zaten halkın büyük bir kısmını temsil etmiyo.cehapelilerde bişey var ben ne zaman cehapeyi eleştirsem eleştireme yanıt yerine akp yi eleştiriyoralr.bilmem anlatabildim mi?lütfen şu kişisel muhabetti bi aşın artık

selametle

 

 

Mensubu olduğunuzu söylediğiniz muhafazakarların meclis içerisindeki temsilcisi AKEPE'dir. Şahsınız ile AKEPE'nin organik bir bağı olmayabilir, zaten butür olayları şahsınızla tartışıp çözüm bulmak da kimseye fayda sağlamaz. Biz fikir alışverişi yapıyoruz, sizi ikna etmeye çalışmıyoruz.

Gönderi tarihi:
Mensubu olduğunuzu söylediğiniz muhafazakarların meclis içerisindeki temsilcisi AKEPE'dir. Şahsınız ile AKEPE'nin organik bir bağı olmayabilir, zaten butür olayları şahsınızla tartışıp çözüm bulmak da kimseye fayda sağlamaz. Biz fikir alışverişi yapıyoruz, sizi ikna etmeye çalışmıyoruz.

bizim emsilcimiz ya da benm temsilcim değildir olamazda.ama kötünün iyisidir.aynı şekilde burda tartışmak çözüm sağlamaz ama bir fikir alışverişi var dediğiniz gibi.lakin siz kişiselliği bırakırsanız daha da iyi bir fikir alışverişi ortamı olabilir.

selametle

Gönderi tarihi:
artık söz milletin.bitti o tepeden inmecilik

selametle

 

Peki, merak ettiğim bir konu var. Temsilciniz olmayan AKEPE'nin millet iradesine hangi oranda sahip olduğunu birşekilde öğrendik. Artık söz milletin derken, kötünün kötüsü hangi parti ya da partiler duruma el atacak? Kim, hangi oy oranına güvenerek seçtirecek bu cumhurbaşkanını? Ben bulamıyorum yanıtını.

Meraklısına ; Siyasi Partiler Listesi

Gönderi tarihi:
Peki, merak ettiğim bir konu var. Temsilciniz olmayan AKEPE'nin millet iradesine hangi oranda sahip olduğunu birşekilde öğrendik. Artık söz milletin derken, kötünün kötüsü hangi parti ya da partiler duruma el atacak? Kim, hangi oy oranına güvenerek seçtirecek bu cumhurbaşkanını? Ben bulamıyorum yanıtını.

Meraklısına ; Siyasi Partiler Listesi

ben müneccim değilim kahin iç değilim bilemem hangi parti el atacak kim cumhurbaşkanını seçtirecek.bildiğim bişey varsa o da şimdikinin halkın istekleri doğrultusunda bir cumhurbaşkanı olmadığıdır.bakalım seçimlerden sonra konuşuruz.

selametle

Gönderi tarihi:
Oysa ki ben kehanetlerinizi referans alarak sormuştum. Ama seçimlerden sonra yine burada olacağız. Tekrar ele alırız.

Saygılar, sevgiler.

ben kimin geleceğini söylemedim sadece bunların gideceğini söyledim.bunların gideceğini bilmek için de kahinlik falan gerekmez birz ayakları yere basan mantıklı düşünen herkes bunun böyle olacağını tahmin edebilir

selametle

Gönderi tarihi:

Sayın;

Alıntılayan bozan

Evet hepimiz kişisel ve siyasi duruşumuzla öyle ya da böyle düşünüyor...

Öyle veya böyle destekliyor ya da reddediyoruz...

Ama onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler ne düşünüyor?

"Mecliste var olma çabasındaki parti ya da milletvekillerinden bahsetmiyorum..."

Bu noktanın anlaşılmasının yazının devamını kavramak açısından büyük önemi var...

***

Evet onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler ne yapıyorlar..

Her zaman ve her koşulda karizması, zekâsı, lider kişiliği, insanları ikna kabiliyeti olan...

Ama yönetebilecekleri-yönlendirebilecekleri birilerini her dönem bulup çıkarıyorlar...

Bize de, peşinden gitmek ya da reddetmek rolü kalıyor...

Aslında her şey planlı programlı yürüyor, yürütülüyor...

A planı tutmazsa B ya da C planı devreye giriyor...

 

***

Bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenlerin sınıf çıkarlarının izin verdiği ölçüde...

1946 dan buyana kapsamlı olarak desteklenen "Din eksenli bir yönetim" arzulayanlar...

ve buna karşı direnenler var...

 

Cumhuriyetin, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti özelliklerini çökertme planı ve süreci hızla yol almaya devam ediyor...

Peki bu süreç nasıl sonlanacak?...

***

Peki, onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler...

Şu anda içinde bulunduğumuz yeni durumu nasıl değerlendiriyorlar...?

Dün erken seçim istemiyoruz... İstikrar bozulur diyenler...

Üç günde ne değişti de â��Erken seçim olmalıdır...AKP çoğunluğun sesine Kulak vermelidirâ�� demeye başladılar...

Anlaşılması için ifade etmek istiyorum.. Tüsiad' dan bahsediyorum...

Bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenlerin temsilcilerinden...

Bizi yani diğerlerini yönetmek = Sınıfsal çıkarlarını korumak denkleminden bahsediyorum...

***

Peki, onlar, bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler...

Tüsiad' ı sözcüleri, diğerlerini iktidar olarak kullanırken neler yapıyorlar...

ABD ve AB, kendisine ve çıkarlarına karşı oluşan ulusal direnişi kırmak için,

"PKK" modeli ile Ülke içinde ve dışında Kürd ayrılıkçılık hareketleriniâ�¦

Büyük Orta Doğu projesi bağlamındaki "Ilımlı İslam Devleti" modeli ile din eksenindeki cemaatleşmeyi desteklediler...

İnsanlar "gayri resmi örgütlerin" (günümüzde cemaatlerin ve tarikatların) eline bırakıldı.

Demokrasinin altını oyan dinci akımlar, laiklik karşıtı oluşumlar,(kısacası tarikatlar ve cemaatler)

Demagojik nitelikli, popülizme dayalı, halk dalkavukluğu yapan bir oy avcılığı anlayışı içinde desteklendi, güçlendirildi ve iktidara taşındı...

Tüm dünyada olduğu gibi "Liberalizm" ve "küreselleşme" dayatmasıyla kapitalist sınıfın çıkarları öne geçirilerek

"sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, konut" gibi hizmetleri sağlaması gereken

ve fırsat eşitliğini gerçekleştirmesi beklenen "Sosyal Refah Devleti",Türkiye'de de zayıflattılar.

***

A planı tutmazsa B ya da C planı devreye girdiğinde,

Onlar, yani bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler...

Şu anda ülkeyi yönetmeye talip olanlar...Yani AKP

ve gündem oluşturmakla görevli yazarlar...Yani Alıntılanan yazar

Ve onların,eylem, düşünce ve yazılarını " Alıntılayan bozan"

Yani forumda "İnançları siyasal alanda istismar eden zihniyetin" temsilciliği misyonunu yüklenenler,

 

El ele gönül gönüle Vermişler...

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin,

"Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk devleti" olma niteliğini zedeleme görevlerini yerine getirmeye devam ediyorlar...

 

*tna

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.