Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Dünyanın hangi ülkesinde rejim tehditi gibi bir durum vardır?bizim ülkemizden başka!!sorarım sizlere,bunlar saçma sapan ipe sapa gelmeyen söylemler ciddiye bile almaya değmeyecek şeyler....Cumhuriyet bu ülkede bu kadar çürük ve bu kadar iğrelti temeller üzerinemi inşaa edildiki öyle kolay yıkılıversin, "Bir eksikliğim varsa söyleyin" demiştim... Oysa şu söylediğinizi unutmuşum gerçekten, teşekkür ederim hatırlattığınız için... Yine hiç tehlike yok diyemeyiz diye düşünüyorum. Söylediklerimin hatalı değil, eksik olduğunu düşünüyorum. "Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır." Saygılarımla... Alıntı
Φ Senyour Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, ''Genelkurmay Başkanlığı, son zamanlarda laiklik ve irtica konusunda kötüye gidişi görünce böyle bir uyarı yapmak lüzumunu hissetmiş'' dedi.....''Genelkurmay Başkanlığı, son zamanlarda laiklik ve irtica konusunda kötüye gidişi görünce böyle bir uyarı yapmak lüzumunu hissetmiş. Bunu da bildiriyor. İnşallah bunu dinlerler. Çünkü Türkiye bu irticadan çok çekti. Menemen'de mürteci dediğimiz o sakallı, sarıklı, cübbeli insanlar bir asteğmeni boğazından bağ testeresiyle kıtır kıtır kesmiştir. Sonra da yeşil bayraklarının üzerine takıp gezmişlerdir. Türkiye'nin yine böyle günlerle karşılaşmaması için Genelkurmay Başkanlığı böyle bir açıklama yapmış, görevini yerine getirmiştir.'' söyleyene bak ... 12 Eylül darbesini yapan cuntacıya... o diilmiydi gittigi sehirlerde kurandan ayetler okuyan,o diilmiydi, binlerce insanın yok eden... kim kim anlamak gercekten zor... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Bizim ülkemizde aynen Afrika cumhuriyetlerinde oldugu gibi potansiyel bir rejim tehditi vardir ve bu tehdit dincilerden yani Allah adina terör estirenlerden kaynaklanmaktadir.80 yil önce bu rejimi kimler hazmedemediyseler bugünde ayni kafalar hazmedememektedir.Basbakan olmak meclis baskani olmakla insanlar ancak mevki sahibi olurlar ama *babasini ayagina getirten ve bak baba bwen kral oldum sen adam olamazsin diyordun;Babada ogluna ben sana kral olamazsin demedimki adam olamazsin dedim diye yanit verir,*Adam olamadiktan sonra birsey degismiyor. Menemende kafa kesenler kimler idiyse bugün Türkiyedeki rejime karsi olanlarda onlardir.Firsat bulduklarinda Menemeni tekrarlamaktan asla geri kalmazlar.Talibandan icazet alanlarin zihniyetlerini anlamak icin Talibanin neler yaptigini bilmek kafidir. Almanyada Milli Görüs gecelerinde,boynuna halat takilmis yerlerde sürüklenen maket Cumhuriyeti yani Atatürkcülügü temsil ediyor. Tayyip Erdogan'in *Yolumuzun üzerinde bir inek yatiyor,hedefe ulasmamiza mani oluyor.yavas yavas hedefimize ulasacagiz.Cumhuriyetin artik sonu gelmistir.*demesi bugün Türkiyenin nasil bir tehlike icinde oldugunu anlatmaya yeter ve artar bile.Bu konusmalar belgelerlede sabittir. Türkiyede rejim tehlikededir.Hic kimse partizanlik yapipta durumu hafife almasin. saygilarla Türkiye üzerinde hesaplar yapan Abd ve AB Genelkurmayin bildirisine hemen dil uzatmaya basladilar.Hesaplarina uymadi.Bizdede birileri darbeyi alkisliyorsunuz diye telasa kapildilar.Türkiyeyi 50 yildir alasagi etmeye calisanlar bugün Askerin hakli cikisina tepki koyuyorlar.Bunlara sormak gerekir,Siz gercekten kimsiniz? Tandogan meydanindaki mitinge katilim cok büyüktü.Ama dikkat ceken birsey vardi o mitingte vede üzüldügümüz.Hrant Dink'in cenaze törenindeki bazi solcu kuruluslar bu mitingte yoktular.Bu gercekten sasirtici bir seydir ve ben sahsen bu kuruluslari AKP destekcisi olarak niteliyorum.Ve diyorum ki,Genelkurmayin bildirisine AB ve ABD ile agiz birligi etmiscesine karsi cikan demokrasi falan filan diyenlerde bu kuruluslara mensupturlar.Hickimse darbeyi alkislamiyor,ama yarin ülke icinden cikilmaz bir duruma getirildiginde herhalde Barzani veya Maliki gibi ABD den yardim bekleyecek degiliz.Hem onlardan yardim beklemeyecegiz hemde onlarin müdahalesine karsi Silahli kuvvetlerimizle birlikte olacagiz. Demokrasi yikilmasin ama ülke batsin dimi?Yok öyle yagma!! saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 yazık bu ülkeye, ne zaman sivil siyaset ülke üstüne egemen olmaya başlasa aynı kesintiye ugratma süreci devreye sokuluyor. herkes işini yapsın . aslında toptan istifa edecek parlemento bırakacak ülke yönetimini bu heveslilere. siyaset bu açıklamaların üstüne kararlılıkla gitsin hiç bir şey olmaz ; konjöktür degişikligi birilerini sadece yazılı açıklama yapma ile yetinmesini saglıyor. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Darbe Tehdidi Hukuksuzluğun ve Tükenmişliğin İlanıdır! Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan Cuma günü gece geç saatlerde yaptığı açıklama Türkiye’de siyasetin, hukukun ve en genelde de toplumun militarist bir kuşatma altında olduğunun somut belgesi niteliğindedir. Bu açıklama ile Türk Silahlı Kuvvetleri 1946’dan bu yana sürdürülen çok partili siyaseti bir türlü benimseyemediğini, içselleştiremediğini bir kere daha ortaya koymaktadır. Açıklamada meclisten hükümete, medyadan sivil topluma kadar bir dizi kurum ve çevreye açık ve örtük tehditler savrulmaktadır. Bu gece yarısı bildirisi, şu veya bu kurum ya da çevreden de önce doğrudan halka ve halkın iradesine yöneltilmiş bir muhtıradır. Bu muhtıra yasadışıdır. Eğer Türkiye bir hukuk devleti ise bu muhtıranın sahipleri yargılanmalıdır. Genelkurmay açıkça hükümete sopa göstermekte, mülki idareyle ilgili bir dizi icraatı gerekçe göstererek “durumdan vazife çıkarmak”tadır! Halbuki, hukuk devleti iddiası taşıyan ülkelerde hiçbir bürokratik kurum bağlı olduğu siyasi iradeyi tehdit eder tarzda tavır koyamaz. Bu muhtıranın zamanlaması korkunçtur. Meclis’in teamüllere uygun olarak düzenlenen bir seçimle yeni bir cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştireceği bir ortamda, doğrudan bu seçimlere de atıf yaparak süreci belirleme çabası silahlı bir tehdit olarak algılanması kaçınılmaz bir müdahaledir. Ayrıca söz konusu seçimlerin bir dava konusu olarak Anayasa Mahkemesi’nde ele alınacak olması ise durumu daha da vahim kılmaktadır. Bu şekilde mahkemenin kararı ipotek altına alınmaya çalışılmaktadır. Yargı bağımsızlığının bu ölçüde baskı altına alındığı bir ülkede hukuktan söz etmek gülünçtür. Bu durumda Anayasa Mahkemesi ne ölçüde bağımsız bir yargı organı olduğunu ispatlamakla da mükelleftir. Bu muhtıranın içeriği yanlışlarla, vehimlerle doludur. Halkın büyük bir coşkuyla katıldığı Hz. Peygamber’i anma etkinlikleri irticai faaliyetler olarak nitelenmekte ve karalanmaktadır. Ayrıca Kur’an okuma ile ilgili bir etkinlik girişimi tehdit öğesi olarak öne çıkartılmaktadır. Bu durumda Genelkurmay’a soruyoruz: Hz. Muhammed’in anılmasından ya da Kur’an okunmasından neden rahatsız olduğunuzu halka açıklayabilir misiniz? Yine bu muhtıraya hakim olan mantığın bu ülkede ırkçılığın, milliyetçiliğin on yıllardır sebep olduğu düşmanlıkları, ödenen korkunç bedelleri hiç mi hiç anlamamış olduğu da görülmektedir. “Ne mutlu Türküm diyene!” sözüne karşı çıkanları Türkiye düşmanı olarak yaftalamak dayatmacı, faşizan ve şoven bir yaklaşımdır. İnsanları sahip oldukları etnik kimliğe bağlı olarak mutlu olmaya layık görmek ya da mutsuzluğa mahkum etmek insanlık değerleriyle bağdaşmaz. Hele bu yaklaşıma karşı çıkmayı vatan hainliğiyle, Türkiye düşmanlığıyla yaftalamak ise tek kelimeyle halkı birbirlerine karşı kin ve düşmanlığa sevk etmek demektir. Türkiye değişmek zorundadır. Militarist kuşatmayı kırmak zorundadır. Bu ülke insanını resmi ideolojik doğmalara mahkum kılan, adeta bir alın yazısı gibi tabulaştıran bir anlayışın daha fazla zulüm, daha fazla kan ve gözyaşı dışında bu halka verebileceği bir şey yoktur. Oligarşik düzenlerini gerekirse silah tehdidiyle sürdürmeye ve halk iradesini baskı altına almaya çalışan güçlerin darbe tehditlerinin bundan önceki dönemlerde olduğu gibi bundan sonra da bir işe yaramayacağını bir kere daha hatırlatıyoruz. Bu noktada başta hükümet ve meclis olmak üzere ilgili kurumları dik durmaya, baskılar karşısında sinmemeye; dayatmalarla iradesi gasp edilmeye çalışılan halk kitlelerini ise darbecilerden korkmadığını göstermeye çağırıyoruz. Özgür-Der Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Türkiyenin rejimine kim dil uzatirsa,Dini istismar ederek insanlari aldatmaya calisirsa,Atatürkcülüge ve Laiklige kim karsi cikarsa karsilarinda o rejime inanmis ve baglanmis olanlari bulacaktir.Bunlarin konumlari önemli degildir.Türkiye kimsenin babasinin deneme tahtasi degildir.Türkiyenin sahibi Türk ulusudur ulusun bekcisi ise Türk Silahli Kuvvetleridir. saygilarla Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Hz. Muhammed’in anılmasından ya da Kur’an okunmasından neden rahatsız olduğunuzu halka açıklayabilir misiniz? Olaylara bakış açınızı değiştirmeyiniz, saygımız var. Ancak bakış açınızı genişletebilirsiniz. Hz. Muhammed'in anılmasından ya da Kur'an okunmasından rahatsız olan kimse yoktur. Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin manidar bir tavır ile 23 Nisan etkinlikleri ile kesiştirilmesine atıfta bulunulmuştur. Başı bağlı bebelerin, uyku saatleri olan zamanda toplanıp, kullanılmasıdır durum. Okullarda düzenlenecek etkinliklerin Milli Eğitim Bakanlığı'nca tanımlandığı hatırlatılmış ve uygulamalarda görülen tezatların altı çizilmiştir. Sapı samana karıştırmayınız. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Tüm Milli günlerimizde belirli TV kanallari bu günlere yarasir programlar yapmak yerine ya Kuran yarisi yaptirirlar,ya Fetullah Gülenden bahsederler,ya da herhangi bir abesle istigal.Bu TV kanallari sözüm ona Türk TV kanallaridir ama Türk'ün milli bayraminda dizi filimler gösterirler,veya ne bileyim herhangi bir dinci program.Bunun anlami bu milli günleri kendi milli günleri olarak kabul etmemeleridir.Sehitlerimize *kelle*denilmis olmasida ayni kapsamdadir.PKK ile carpisip sehit düsen askerimiz bunlar icin asla sehit olarak kabul edilmemistir bu nedenle onlarin adina *Kelle* denmistir ve Terör sefinede Sayin sözcügü layik görülmüstür.Benim askerime kelle diyen adamlar ülkemi yönetiyorlar,Cankayaya oynuyorlar.Ve askerimin bildirisinide Demokrasiye aykiri buluyorlar.Bu kadar piskinlik firindaki ekmekte bile yoktur. saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Bildiri sahipleri sorumluluğunu taşır Hükümet, Genelkurmay bildirisi ile ilgili sert bir açıklama yaptı. Açıklamayı Hükümet Sözcüsü Cemil Çicek yaptı: Yargıyı etkileme çabası. Bildiri sahipleri sorumluluğu taşırlar. Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil çiçek, ''Genelkurmay Başkanlığı tarafından çeşitli konulardaki görüşleri ifade eden bir açıklama basın yayın organlarına gece yarısı verilmiş ve Genelkurmay internet sitesinde yayınlanmıştır. Bu açıklama hükümete karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Demokratik bir düzende bunun düşünülmesi dahi yadırgatıcıdır'' dedi. Bakan Çiçek, Başbakanlık Merkez Binasında düzenlediği basın toplantısında şunları kaydetti: ''Genelkurmay Başkanlığı tarafından çeşitli konulardaki görüşleri ifade eden bir açıklama basın yayın organlarına gece yarısı verilmiş ve Genelkurmay internet sitesinde yayınlanmıştır. Bu açıklama hükümete karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Demokratik bir düzende bunun düşünülmesi dahi yadırgatıcıdır. Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik bir hukuk devletinde düşünülemez. Genelkurmay Başkanlığı, hükümetin emrinde, görevleri anayasa ve yasalarla tarif edilmiş bir kurumdur. Anayasamıza göre, Genelkurmay Başkanı görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur. Bu metnin basın yayın organlarına verilmesi ve Genelkurmayın internet sitesinde yayınlanmasındaki zamanlama manidardır.'' Bakan Çiçek, ''Sayın Başbakanımız ile Sayın Genelkurmay Başkanımız faydalı, verimli bir telefon görüşmesi yapmışlardır. Onu da bilgilerinizi sunuyorum'' dedi. Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ''Hükümetimizin ve bağlı birimlerin gerek basın yoluyla duyulan, gerekse çeşitli ortamlarda dile getirilen, devletimizin temel değerleriyle çelişen uygulamalar konusunda duyarsız kalması söz konusu olamaz'' dedi. Çiçek, Başbakanlık Merkez Binası'nda bir basın toplantısı düzenledi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çiçek, ''11. Cumhurbaşkanını seçme sürecinde böyle bir metnin ortaya çıkmasının son derece dikkat çekici'' olduğunu söyledi. Çiçek, şunları kaydetti: ''Bunun, bu hassas dönemde Anayasa Mahkemesi eksenli tartışmalar yapılırken ortaya çıkması yüce yargıyı etkilemeye yönelik bir girişim olarak algılanacaktır. Herkes şunu açıkça bilmelidir ki, hükümetimiz, devletimizin, Anayasanın 1, 2 ve 3. maddelerindeki temel ve vazgeçilmez ortak değerleri, ülkemizin birlik ve bütünlüğü, milletimizin saygınlığı, Türkiye'nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliği konusunda herkesten daha fazla taraftır ve hassastır. Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğü ve Türk Milleti'nin esenliği bu değerlerin korunmasıyla mümkündür. Cumhuriyetimizin temel niteliklerine, Anayasa ve yasalara aykırı gerçek ve tüzel kişiler tarafından tarafından zaman zaman ortaya konan hiçbir tutum ve davranış tasvip edilemez, tasvip etmek de mümkün değildir.'' -''DUYARSIZ KALMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ''- Çiçek, ''Bu durumlarda, başta Cumhuriyet Savcıları olmak üzere soruşturma makamlarının hiç kimseden izin almadan gerekli soruşturmaları yapma yetkisine sahip bulunduklarını'' belirterek, şöyle devam etti: ''Bu konularda gereğini yapmak onların vazifeleridir. Ayrıca, hükümetimizin ve bağlı birimlerin gerek basın yoluyla duyulan, gerekse çeşitli ortamlarda dile getirilen, devletimizin temel değerleriyle çelişen uygulamalar konusunda duyarsız kalması söz konusu olamaz. Bu nedenle ilgili metinde Genelkurmay Başkanlığı'nın hükümetle ilişkileri bakımından son derece yanlış ifadelerin yer alması üzücü olmuştur. Devletimizin tüm temel kurumlarının bu konularda daha dikkatli ve özenli olması gerektiği Türkiye'nin güçlenme, modernleşme ve demokratik standartlarını yükseltme sürecinin sağlıklı yürümesi bakımından zorunludur. Aksi halde devletimizin güçlenmesine, ülkemizin huzur ve refahına telafi edilemez zararlar verilmiş olacaktır. -BİRİNCİ GÖREV HÜKÜMETİNDİR- Devletimizin temel değerlerini koruma konusunda birinci görev hükümetindir. Hükümet, bu konuda tavizsiz bir şekilde taraf olduğu için hükümete bağlı tüm kurumların da bu doğrultuda taraf olmaları zaten eşyanın tabiatı gereğidir. Türkiye'nin her sorunu, hukuk kuralları ve demokrasi içinde çözülecektir. Aksi bir düşünce ve tutum, asla kabul edilemez. Herkese ve her kuruma düşen görev bu sürecin işlemesini kolaylaştırmaktır. Bunun dışındaki arayışların ülkemize ve milletimize ne kadar zarar verdiği geçmişte yeteri kadar acı biçimde tecrübe edilmiştir.'' -''GERİ DÖNDÜRÜLEMEZ BİR KAZANIMDIR''- Hükümetin, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyet'i daha da güçlendirme ve demokrasiyi zedeletmemek konusunda ''tam bir kararlılık içinde olduğunu'' anlatan Çiçek, ''Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz, hepimiz için geri döndürülemez bir kazanımdır'' dedi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bugün devletimizin temel niteliklerini koruma konusunda hepimiz el ve gönül birliği içinde geleceğe nasıl daha güçlü yürürüz bunun mücadelesini vermeliyiz. Enerjimizi iç tartışmalarla tüketmek yerine, ülkemizi küresel rekabete daha güçlü hale getirmeye ve milletimizin refah ve mutluluğunu artırmaya sarf etmeliyiz. Bu bağlamda, bazı iyi niyetli olmayanların hükümetimiz ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizi karşı karşıya getirme çabalarını da boşa çıkarmalıyız. Türkiye'nin uluslararası toplumda itibarını zedeleyen, çağdaş dünyadaki konumuna zarar veren, Türk ekonomisinin istikrarını tehdit eden, demokrasiye aykırı, Türk Milleti'nin vicdanında yara açan davranışlardan tüm sorumluluk sahiplerinin kaçınması gereklidir. Güven ve istikrarı zedeleyenler, ülkemizin ve milletimizin ali menfaatleri bakımından doğuracağı olumsuz sonuçların sorumluluğunu da yükleneceklerini bilmelidirler.'' Açıklamasının ardından, ''soru yanıtlamayacağını'' ifade eden Cemil Çiçek, ''Soru almayacağım ama belki aklınıza bir soru olarak gelebilir. Sayın Başbakanımız ile Sayın Genelkurmay Başkanımız faydalı, verimli bir telefon görüşmesi yapmışlardır. Onu da bilgilerinize sunuyorum'' dedi. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Hükümet Gül'den vazgeçmiyor Genelkurmay bildirisiyle gerginleşen gündeme Ankara'dan son haber Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek adayı Abdullah Gül'ün adaylıktan çekilmeyeceği açıklandı. 28 Nisan 2007 19:00 CNNTürk'ün haberine göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek aday Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün adaylıktan çekilmeyeceği açıklandı. AK Parti'nin şu anda erken seçimi düşünmediği mahkemenin bitmesini beklediği iddia edildi... Cumhurbaşkanlığı seçiminin tek aday Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün adaylıktan çekilmeyeceği açıklandı. AK Parti'nin şu anda erken seçimi düşünmediği mahkemenin bitmesini beklediği iddia edildi... Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Çiçek, ''Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz, hepimiz için geri döndürülemez bir kazanımdır'' dedi. Bu sözün samimi olduğuna inanan %34 ile inanmayan %66 arasındadır asıl sıkıntı. Seçim sistemi ve parlamentoda temsil hakkı karmaşasının sonucudur bu. Sayın Çiçek'in cümlesi, 3'te 1 oy alıp, kalan 2/3 hakkında fikir beyan etmeyi kendinde hak gören zihniyetin cümlesidir. Şu durumda kazanılmış demokratik hakları tartışmak değil benim amacım. Ancak vicdan meselesi olabilir bu. Eğer varsa tabi. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Demokrasiyi tramvay olarak görenlerin son cirpinislarini yasiyor Türkiye.Demokrasiyi sadece kendilerine bir arac olarak kullanan ve bu aracin tekerine tas koyulunca ziplayanlari andiriyor AKP nin simdiki durumu.Savcilari göreve cagiriyor Cemil Cicek.O göreve cagirdiginiz savcilari birde kendinizi yargilatmak icin göreve cagirsaniz ne kadar güzel olacak.Ulusun meclisini hak etmeden zaptetmissiniz ve devleti kusatmaya calisiyorsunuz.Sizden baska uyanik olmadigini sandiniz galiba.Sizden daha uyaniklar var örnegin Türkiye'nin bekcileri.Onlar asla uyumazlar.. saygilarla Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu, Genelkurmay’dan yapılan açıklamaya sert sözlerle tepki gösterdi. AKP’li Kutlu, ANKA'ya yaptığı açıklamada “Bu açıklamayı bir muhtıra olarak yorumluyorum. Demokrasi bizim namusumuzdur. Namusumuza tecavüz edilmiştir. Genelkurmay Başkanı’nı ya da bu açıklamayı yapanları görevden almayanların laikliğe özde bağlılığından şüphe ederim” dedi. Hüsrev Kutlu açıklamasını şöyle sürdürdü : “Bu açıklama, Türk Ulusuna yönelik bir açıklamadır. Ulusal Egemenlik Bayramını ve 23 Nisan’ı gerekçe gösterip demokrasiye müdahale yapılmıştır. Bunlar çok çirkindir. Demokrasi varsa, bu açıklamayı yapanları derhal görevden almayanların laikliğe özde bağlılıklarından şüphe ederim. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet sezer, görevden almazsa laikliğe özde değil, sözde bağlıdır. Türkiye Cumhuriyeti sadece laiklikle değil, aynı zamanda demokrasi onun namusudur. Bizim namusumuza tecavüz edilmiştir. Devletin üç temel öğesi vardır.Yasama, Yürütme ve Yargı. Bu yapılan yasamaya müdahaledir. Birinci tur oylamasından sonra, bu açıklamayı yasamaya müdahale olarak görüyorum. Meclis çatısı altında bulunan bütün siyasi partiler buna tepki göstermeli. Yapılan açıklama yürütmeye müdahaledir. Yapılan açıklama yargıya müdahaledir. Cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemeye gitmiştir. Ama asker bu sürede mahkemeyi etkilemeyi hedef edinmiştir. Bu yargıya bir müdahaledir.” **AKP Genel Merkezi yazılı bir açıklama ile müdahale etti. "Partimiz Adıyaman Milletvekili Sayın M. Hüsrev Kutlu'nun bugün bazı haber ve yayın organlarnda yer alan açıklamasında, haddi aşan ve yanlış değerlendirmelere yol açabilecek ifadeler kullandığı belirlenmiş olup, bu açıklamasıyla ilgili olarak adı geçen milletvekilmize gerekli uyarı yapılmıştır. Son olarak naçizane görüşüm, RTE tabiri ile olacak. Kutlu'cum, ananı al da git. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 İHD: Demokrasiye müdahale İnsan Hakları Derneği, Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya, “Demokrasiye açık bir müdahale” diyerek tepki gösterdi. 28 Nisan 2007 14:05 İnsan Hakları Derneği’nden (İHD) yapılan yazılı açıklamada, cumhurbaşkanlığı tartışmalarının doruğa ulaştığı ve TBMM’de yapılan ilk tur görüşmelerin Anayasa Mahkemesi’ne götürüldüğü bir sırada Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesi aracılığıyla yapılan açıklamanın, demokrasiye açık bir müdahale olduğu görüşüne yer verildi. Genelkurmay’ın açıklamasının “hem devletin demokratikliğine hem de hukuk devleti ilkesine zarar verdiğini” ifade eden İHD açıklamasında, “Demokratik bir hukuk devletinde, hukuka aykırı olan, suç sayılan tutum, davranış ve eylemlerin soruşturulmasını sağlayacak, sabit olduğunda da cezalandıracak mekanizmalar bulunmaktadır. Devletin hiçbir organı ya da kurumu, kendini tek başına devletin koruyucusu ya da temsilcisi addedemez, diğer organların ve kurumların görev alanlarına müdahale hakkını kendinde göremez” denildi. Açıklamada şöyle devam etti: “Yapılan açıklama, siyasi tespit ve yorumlar içermekte, gerektiğinde askeri güçlerin duruma müdahale edeceği uyarısında bulunmaktadır. Böyle bir açıklamanın mevcut Anayasa ve askeri/sivil ceza yasaları açısından konumu bağımsız yargı organlarınca mutlaka tartışılmalıdır.” ............................................ şin acı tarafı cuntacılar dışarıdan istedikleri destekleri bulamıyorlar, bu ise fiili darbe süreçlerini mümkün kılmıyor. son dört yılda otuzmilyardolar sermaye girmiş ülkeye ve girmeye devam ettigi müddetce küresel sistem sahipleri izin vermez darbelere. ne zamanki büyük miktarda sermaye dışarı çıkmaya başlarsa o zaman korkun işte. tersi yabancı sermaye girişi devam ettigi müddetce de cuntacılar ancak bildirilerle iş kotarmaya çalışır. o da mesai saatlerinden sonra. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Genelkurmay’ın açıklamasının “hem devletin demokratikliğine hem de hukuk devleti ilkesine zarar verdiğini” ifade eden İHD açıklamasında, “Demokratik bir hukuk devletinde, hukuka aykırı olan, suç sayılan tutum, davranış ve eylemlerin soruşturulmasını sağlayacak, sabit olduğunda da cezalandıracak mekanizmalar bulunmaktadır. Canına yandığım devletin hukuku, 22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutan cemaate karşı tavır gösterme acizliğindeyse, ve toplantı süresince Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs eden tertipleyicilere DUR deme hakkını kendinde gördüğünde DARBECİ-MUHTIRACI-BİLDİRİCİ damgası yiyorsa, oturup dengeleri yeniden gözden geçirmek gerekir. Bu devlet, bu adalet, bu demokrasi, bu hukuk yalnızca sizin değil. Haklarını kullanan kurumlara yapıştırdığınız etiketlere dikkat ediniz. Çok dikkat ediniz. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 ve toplantı süresince Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs eden tertipleyicilere eminmisiniz resim ve bayrakların indirildigine, iyi düşünün isterseniz ve valiliklerin çok saçmada olsa iki gösteriyi inceledikden sonraki açıklamalarını bekleyiniz. *********************** 'TSK demokrasiyi seçilmiş hükümete bırakmalı' BRÜKSEL (İHA-CHA) AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, dün gece yapılan Genelkurmay Başkanlığı bildirisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Rehn, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) demokrasiyi seçilmiş hükümete bırakması gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanlığı seçiminin TSK ile önemli bir demokrasi sınavı olduğunu kaydetti. Rehn, AB'ye demokratik ve laik bir Türkiye'yi almak istediklerini belirterek, yaşanan son gelişmelerin dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade etti. Brüksel'de "Türkiye'yi kaybediyor muyuz?" konulu sempozyumun ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Rehn, TSK'ya son derece güvendiğini ve özellikle uluslararası düzeyde hem de Türkiye'de barışı sağlamak için önemli ve profesyonel bir kurum olduğunu söyledi. Rehn bununla birlikte demokratik sürecin seçilmiş hükümete bırakılması gerektiğini ifade ederek, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin tesadüfi bir açıklama olmadığını kaydetti. Avrupa Birliği'nin (AB) genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn, cumhurbaşkanlığı seçiminin TSK için demokrasi sınavı olduğunu belirtti. Rehn yaptığı yazılı açıklamada, "TSK'nin, demokratik yollarla seçilmiş hükümete bırakması önemli. TSK laik bir demokrasiye ve sivil-asker ilişkilerinin demokratik düzenine saygı duyuyorsa cumhurbaşkanlığı seçimi bir sınavdır. " dedi. Askerlerin açıklamasını dikkatli bir şekilde incelediğini belirten Rehn, demokrasiye saygının Ankara'nın üyeliği için anahtar rolde olduğunu belirtti. Rehn, "TSK'nin yaptığı açıklamanın zamanı garip olmaktan çok şaşırtıcı. TSK'nin demokratik kurallara ve demokratik kurallar içindeki kendi rolüne saygı duyması gerekli. " dedi. Avrupa Birliği için de laikliğin "yüksek bir değer" olduğunu belirten Rehn, laikliğin ayrıca Türkiye'nin Avrupalılaşma projesi için önemli olduğunu kaydetti **************************** ABD: Demokratik süreci destekliyoruz WASHINGTON (A.A) ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington'un, Türkiye'nin laik demokrasisinin anayasal süreçlerini desteklediğini bildirdi. Ankara'da Genelkurmay Başkanlığından gelen açıklamanın ardından ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa Dairesi sözcüsü Terry Davidson AA'ya yaptığı açıklamada “ABD, Türkiye'nin laik demokrasisinin anayasal süreçlerini destekliyor” dedi. Sözcü, “Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bütün sorularda kararı Anayasa Mahkemesi, Türk Anayasası ve Türk yasaları çerçevesinde verme durumunda” diye konuştu. **************************** artık anlamsız krizler çıkarmakdan vazgeçmek lazımdır. küresel sistem istemeden oluşacak yapay oluşumların yaşama şansı yok. bu tür açıklamalardan anlaşılan şu olmalı, bu hükümetin dışardan yani ABD ve AB den ciddi anlamda destek gördügüdür. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 "teşebbüs eden" ne demektir? Hiç kimseyi beklemeye gerek yok. "etmek" ve "etmeye teşebbüs etmek" arasındaki anlam bence aynıdır. Hafifletici bir sebep göremiyorum. Saçma gösteriler ve olmamış hareketler bunlar sizce. Samimi olunuz, samimiyetle devam edelim. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Genel kurmay baskanliginin aciklamasi tesadüfi degildir.Avrupa birligi bile bunun farkinda ama bizim dinciler hala anlayamadilar.Laiklik Türkiye icin vazgecilmez bir olgudur,Türkiyede bugün bir tatsizlik yasaniyorsa bunun yegane sorumlusu ve müsebbibi AKP özelliklede Recep Tayyip Erdogan ve Bülent Arinctir.350 milletvekili olan bir AKP nin icinde bula bula sadece Abdullah Gül Recep Tayyip veya Bülent Arincmi var Cumhurbaskani olacak ki bu isimlerin Türkiye LAIK Cumhuriyetiyle problemleri olmasina ragmen? saygilarla Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 "Saçma gösteriler ve olmamış hareketler bunlar sizce. Samimi olunuz, samimiyetle devam edelim. yok. gösterilere saçma falan demedim. olmamışda demedim. bilakis valiliklerin bildiri sonrası açtıgı soruşturmaları söz konusu ettim. ************************** Hasan Cemal: Türkiye'ye yazık ediyorlar CNNTurk'te canlı yayına katılan Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal Genelkurmay Başkanlığı bildirisine karşı çıkarak 'Türkiye'ye yazık ediyorlar' dedi ve kendini tutamadı: CNNTurk'te canlı yayına katılan Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal Genelkurmay Başkanlığı bildirisine karşı çıkarak 'Türkiye'ye yazık ediyorlar' dedi ve kendini tutamadı: "Tam bir şeyler düzelmeye gidiyor. Tak müdahale. 12 eylül getirdiği siyaset yasakları daha yeni yeni aşılmaya çalışılıyor. Ülkeye getirdiği sıkıntılar yeni atlatılıyor. Şu olsaydı bu olsaydı denilebilir. Seçim sandığına gidilebilir başka şeyler olabilir. Sonuç SEÇİM sandığında alınması lazım. Şunu istiyorum bunu istiyorum demek çok yanlıştır. Cumhurbaşkanı nasıl olmalı tartışması yapılmalı herkes fikrini söylesin. Ama bu yapılmaması gerekir. AB'nin ya da Amerikanın demokrasinin geçerli olduğu ülkelerde ASKERİN SİYASETE katılması hoş karşılanmaz. Bu sadece soğuk savaş döneminde bu yaşanmış olabilir. Ancak BU DÖNEM GERİDE kalmıştır. Türkiye bunca yaşanan olaylardan sonra ağır ağır SEÇİM SONUCUNDAN çıkacak sonuca alıştırması lazım kendini. Sivil siyaset şuna karışamaz buna karışamaz. Sivil siyaset sandıktan çıktıktan çankayaya gidemez demek mümkün değildir. Bu TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE iyilik değildir. Biz eğer ülkeye sahip çıkacaksak insan hakları düzenini demokrasi ve toplum düzenine sahip çıkmak lazımdır. Bunları istiyorsak ASKERİ MUDAHELELERE HAYIR diyebilmeyi öncelikle öğrenmemiz gerekir. Türkiye'de Anayasa Mahkemesi hangi kararı alırsa alsın Türkiye zaten seçime gidiyor. Bundansonra yapılacak olan seçim sandığını en yakın zamana getirmektir. Temmuz'un ortasında seçime gidilir. Ondan sonra gelinir süreç başlar. Hukuku siyaset adına eğip bükmeye çalışmak MECLİSDE yapılacak seçimi HUKUK yoluyla engellemeye çalışmak. Bunun üstüne gece yarısı askeri müdahelenin ortaya çıkması Türkiye'de seçimi sancılı kılacaktır. Acı olan budur. Bunu 70'li yıllarda yaşadık. 75-80 arasında binlerce insan hayatını kaybetti. Yazık değimli bu ülkeye. Böylesine bir ortamda seçime gidilirmi ancak bu kapı aralanıyor. Sorumluluk buna fırsat verilmemeliydi. Ben de Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasına engel görmüyordum ancak çıkmasını istemiyordum. Gelinen noktada süreç işliyordu. Hukuki müdahale veya askeri müdahale ile ülke yeniden çok eski noktalara geldi bunu kabul edemiyorum." ******************** dogru söze ne denir ki. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Hasan Cemal'in kimin adina konustugunu saniyorsunuz,Türk ulusu adina degil.Hasan Cemal ve oun gibi gazetecilerin son 5 yilda kimliklerini Türk milleti cok acik ve net olarak görüp anladi.Hersey iyiye gidiyormus!!Sadece bu tespit bile Hasan Cemal'in kimin adina konustugunu anlatmaya yeterlidir.Türkiyede hicbir sey iyiye gitmiyor.Köylü perisan insanlar perisan,bir avuc insanin carki dönüyor kasalari doluyor diye hersey iyiye gidiyor denmez,birde üstüne üstlük rejim karsitligi almis basini gidiyor malum bir cevrede.AB de askerin siyasi fikir beyan etmesi hos görülmezmis..AB ülkelerinde rejim kavgasi verilmiyor.Birileri cikip bn hristiyanim ülkemin hristiyanlikla yönetilmesini istiyorum dedigide yok.Rejim düsmani Nazi partileri ise olduklari yerden kipirdiyamiyorlar.daha dogrusu kipirtatan yok,yoksa AB de demokrasi cok mu zayif. Parti gecelerine toplantilarina katilip,temel atma törenlerine katilan kalabaliklari görüpte halk bizi istiyor bizden memnun sonucunu cikararak ben istedigimi yaparim demek yoktur Demokrasilerde.Hele Demokrasilerde azinlik oylari ile meclisi ve devleti isgal etmekte yoktur.Bütün bu anti demokratik uygulamalar ortada iken,Hasan Cemal bunlardan söz etmez ama Ordu Anayasal görevini yerine getirince Demokrasi havarisi kesilir. TSK sadece bir uyari yapmistir.Bu uyariyi darbe ile iliskilendirmek ise cok farkli amaclari iceriyor.AKP nin telasi göstermistirki sucüstü yakalanmislardir.Diyarbakir barosu ile kahramanmaras barosunun aciklamalarida farkli ideolojilerle ortaya cikmistir.Derneklere gelince bu derneklerin dinci yapilari dikkat cekicidir.IHD ise PKK lilarin insan haklarinin pesine düsmüs olan bir örgüttür.Bu örgütlerin bildiriye karsi cikmalari ciddiye bile alinamaz. saygilarla Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Sevgili aslan34, Bahsettiğim samimiyet Sayın Cemal'dir. Sayın Hasan Cemal'in görüşlerine katılmamakla birlikte ifade tarzına hiç sözüm yok. Sayın Hasan Cemal " Tam bir şeyler düzelmeye gidiyor. Tak müdahale." demiş. Buyrun, eski bir konu başlığından özetleyeyim; Ne diyorlar bize? Enflasyon tek haneli. Yüzde 9 küsur. İsteyen, Türkiye İstatistik Kurumu'nun internet sitesindeki resmi rakamlara baksın. İsteyen, vergi iade zarflarına koymak için topladığı fişlere baksın. Yumurta yüzde 69 pahalandı. Ekmek yüzde 16.4. Domates yüzde 50. Süt 11, bal 13, salça 26.... Kömür yüzde 28. Kombi 20, Doğalgaz 24.4, Tüp 13.4, Deterjan 17, zeytinyağı 13, motoryağı 38. Kira? Yüzde 21... İlaç? Yüzde 28... Taksi 18, vapur 19... Pilav üstü kuru? Pirinç 20, fasulye 30... Dana eti 14. Tavuk eti 20. Enflasyon 9 küsur, hacca gidiş yüzde 39 küsur... Aradaki 30 puan, sevap farkı mıdır? Baharat 24. Okul çantası19. Ayakkabı 23. İktidarın sembolü? Türban yüzde 27... Öbürü? Ampul yüzde 13... Leblebi 42, sarımsak 62. Elma 45, armut 56, ayva 63. Sıhhi tesisat malzemesi 67, telefon yedek parçası 93, tül 98... Peki nasıl oluyor da oluyor? Şöyle oluyor... Davul tozu, eksi 45. Minare gölgesi, eksi 55. Hokus pokus, eksi 70. Abra kadabra, eksi 90. Topla hepsini... Al ortalamasını... Enflasyon 9 küsur! BAKIN İŞTE BAŞBAKAN SÜREKLİ SÖYLÜYOR YA: "Nereden nereye..." Ne zaman yapıldı son genel seçim? 3 Kasım 2002'de... Ne diyor Başbakan R.T.E: "Türkiye'yi neredeeen, nereye getirdik!.." 2002'de yola çıkmışlar mı? Çıkmışlar... Çıkmışlar da ne olmuş?.. Bakalım neler olmuş?.. Nereden nereye gelmişiz!.. İşte rakamlar: BENZİN: Bugün: 3.00 YTL 2002'de 1 milyon 696 TL (1.69 YTL) TÜPGAZ: Bugün: 35 YTL 2002'de: 19 milyon TL ( 19.00 YTL) EKMEK: Bugün: 0.30 YTL 2002'de 150 bin TL (0.15 YTL) İŞSİZ SAYISI: Bugün: Resmi: 2 milyon 487 bin. (Gerçek: 10 milyon.) 2002'de: Resmi: 2 milyon 412 bin (Gerçek: 6 milyon 200 bin) KARŞILIKSIZ ÇEK: Bugün: 1 milyon 535 adet 2002'de: 748 bin adet. PROTESTOLU SENET: Bugün: 2 milyar 803 milyon adet 2002'de: 498 bin 748 adet DIŞ BORÇ: Bugün: 170.1 milyar dolar. 2002'de: 130 milyar dolar. İÇ BORÇ: Bugün: 182.4 milyar dolar. 2002'de: 90 milyar dolar. DIªŞTİCARET AÇIĞI: Bugün: 51.3 milyar dolar. 2002'de: 15.5 milyar dolar. SICAK PARA: Bugün: 53 milyar dolar. 2002'de: 8.1 milyar dolar. Yolunda giden nedir sayın aslan34, sayın Hasan Cemal? Buyrun. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Bırakın timsahlar gözyaşı döksün. Bırakın dinciler yine demokrasi dersi vermeye kalksın. Genel kurmay,anaysal çerçvce dahilinde kalarak bu açıklamayı yapmıştır. Askerin ülkeyi sadece dış tehlikeden değil,içten gelebilecek tehlikelere karşı koruması da anayasal bir görevtir. İranda da dincilerin sinsice faaliyetleri hafife alındı,ordada demokrasi dersi verilmeye kalktılar ama işte sonuç ortada. Asker görevini yapmıştır,kimse ülkenin bu evlatlarnı anayasaya aykırı gelmekle suçlamaya hakkı yoktur,olamazda. Alıntı
Φ dinazor Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Adalet yerini bulmalı suçlular cezalandırılmalıdır.Ben sabıkasız, 38 yıllık bir vatandaş olarak bunu istiyorum. Bu ben ve benim gibi insanların adalete olan saygılarının devamlılığının teminatı olacaktır. Ufkumuzu aydınlatmanın yolu adalet duygumuzun onarılmasıyla mümkün görünüyor. Adalet hepimiz için vazgeçilmez bir olgudur. Dokunulmazlık tezgahını yıkmalıyız... Bir iki şey daha ilave etmek gerekli. Bir, suçlular cezalandırılmalı. Zamanı geçmeden.(Adam ölüm döşeğinde ev hapsi ve pasta ve kebap cezası) İki, Dokunulmazlıklar kaldırılmalı. Kaldırılmazsa. Bana da kimse dokunmasın. Kimseye zarar vermemek ve suç işlememek için en az 30 yıldır çaba sarfediyorum. Çekirdek çitler gibi suç işleyenler başımızda sefa sürecek biz namuslu olmanın bedelini ödeyeceğiz. Böyle adil düzene mafya yada haramiler dememek için ne sebep var. Bu çete elemanları halk gönlünde, olsa olsa gerçek sefillerdir. Fakat yeni sefillerin önünü kesmeden erdemli ve insan olunamaz. Gerçek demokrasi namusluyu namussuzdan ayırabilen ve gereğini yapan bir olgudur. Ve namussuzluğa zemin hazırlayan kevgir yasalar istemiyoruz. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Anayasa Laik Cumhuriyetin anayasasi oldugu icin okumayi sevmiyorlar.Onlara baska bir anayasa gerekiyor. Ülkeyi babalarinin ciftligi sanip ücte birlik antidemokratik bir uygulama ile halkin 3 te ücüne hakim olmaya calisiyorlar,amaclari ortada,hedeflerine varabilmek icin önlerinde bulunan kaypak engelleri astilar ama Türk ulusunun evlatlarindan olusan Ülkeyi korumakla yükümlü devletin ve rejimin yilmaz bekcileri olan TSK ni hesap edemediler.Yedikleri her tokattan sonra yok ettikleri demokrasiyi aramaya basliyorlar.Menemende kelle ucuranlar,Sultanahmet meydaninda SERIAT diye haykiranlar,Talibanin dizlerinin dibinde oturanlar Türk düsmani papanin elini öpenler,Türk düsmani bir papanin heykelinin altinda AB anayasasina imza atanlar,Sayin Denktasi neredeyse Türkiyeden kovacak kadar rumlasanlar simdi TSK ya ates püskürüyorlar.TSK görevini yerine getirmistir,getirmese sorumlu olacaktir. Yarasi olan gocunsun.! saygilarla Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Sevgili Katakuta, hassasiyetin için çok teşekkür ederim. Yazışmalarımızı takip etmeni rica ediyorum, zira sevgili aslan34'ün son mesajım hakkındaki cevabını bekliyoruz. Saptırmadan ve kaptırmadan, başka konulara atıfta bulunmadan, açık ve net cevap bekliyoruz kendisinden. Sen de bekle, çok eğleneceksin. Nedir bu düzelen şeyler? Tam da düzelmek üzereymiş hatta. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.