Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bu belgeden çok daha fazlasının olduğunu biliyoruz asıl önemlisi o belgeler ortaya çıkınca hangi yüzle duracaklar bu ülkede onu merak ediyorum.

 

Akp'nin savunulacak, arkasında durulacak bir hali kalmamıştır onları savunan onlardandır... Hala kanıt soranlar nedense Akp'nin bu ülke yararına ne gibi bir icraatta bulunduğunu dile getiremiyorlar, (tabi olmayan birşeyi getiremezsiniz) ama onlar gönül bağı ile bağlılar, kim ne derse desin önemli değil, çalmışlar, satmışlar, ihanet etmişler, yalan söylemişler, dolandırmışlar, duygularla oynamışlar ne önemi var.

 

Bazıları gerçekleri görür bazıları o gerçeklerin üstünü örter ama ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar gerçeği uzun süre saklayamazsınız o kendini ortaya çıkartır.

 

Cumhuriyet Mahkemelerinin bu anlaşmaların hesabını soracağı günler de gelecek.

Gönderi tarihi:

Cumhuriyet Mahkemelerinin bu anlaşmaların hesabını soracağı günler de gelecek.

 

Sayın Sardunya,

 

Bahsi geçen mahkemeler öyle sanıyorum ki, Cumhuriyet değil, İstiklal Mahkemeleridir.

 

Bu mahkemelerin yargıladığı kişileri ve verdiği kararları iyi incelemek gerekir. Zabıtlarına bugün dahi ulaşılamamaktadır. Üzeri "İnanılmaz Top Secret" belgedir kaşeleriyle doludur. Yargılamayı yapan kişilerin hukukçu kimliği tartışmalı verdiği cezaların ise genelde ölüm cezası olduğu hatırda tutulmalıdır. Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya davet eden ve Erzurum Kongresine kabul edilmesini sağlayan milli mücadeleninin en önemli simalarından biri olan adaşım Karabekir Paşayı dahi yargılamış bir mahkemeden bahsediyoruz. İsmet Paşa'yı da yargılamaya kalkmış bir mahkemeden bahsediyoruz. Bu sebeple mümkün ise, bugünkü mahkemeleri yukarda bahsi geçen Atatürk'e girişilen İzmir Suikastı ile ilgili davada görevli mahkemelerle kıyaslamayalım.

 

Selamlar ile...

Gönderi tarihi:

Bırakın arkadaşlar,bu karalama kampanyalarını,adam bir başlasın bakalım görevine daha neyin ne olduğunu görmeye müsade etmeden gene başladınız...

Ben Abdullah Gül'ün sizin dediğiniz kadar ürkütücü bir yanı olduğunu sanmıyorum ve bu kararı destekliyorum.Sakin,ılımlı bir politika izlemiş bugüne kadar,yukarıdada belirtim AKP nin içerisinde bence en pozitif görünen kişi,ülkenin menfi çıkarlarına aykırı hareket edeceğini sanmıyorum.

İlk ziyaretini ana muhalefet partisine yaparak(onların oylarına ihtiyacı olmadığını hepimiz biliyoruz)uzlaşmacı yanını gösterdi,oysaki başbakan zaman kaybı diye nitelendirmişti muhalefet partisi ile görüşmeyi.

Zaman gösterecek herşeyi az sabırlı olun..

Gönderi tarihi:
Bırakın arkadaşlar,bu karalama kampanyalarını,adam bir başlasın bakalım görevine daha neyin ne olduğunu görmeye müsade etmeden gene başladınız...

Ben Abdullah Gül'ün sizin dediğiniz kadar ürkütücü bir yanı olduğunu sanmıyorum ve bu kararı destekliyorum.Sakin,ılımlı bir politika izlemiş bugüne kadar,yukarıdada belirtim AKP nin içerisinde bence en pozitif görünen kişi,ülkenin menfi çıkarlarına aykırı hareket edeceğini sanmıyorum.

İlk ziyaretini ana muhalefet partisine yaparak(onların oylarına ihtiyacı olmadığını hepimiz biliyoruz)uzlaşmacı yanını gösterdi,oysaki başbakan zaman kaybı diye nitelendirmişti muhalefet partisi ile görüşmeyi.

Zaman gösterecek herşeyi az sabırlı olun..

 

Boşver arkadaşım nekadarda anlatsan anlamamakta ısrar ediyor arkadaşlar sen ak desen kara diyecekler,kara desen ak diyecekler boşveeeeeerrrrrr

Gönderi tarihi:

Gelen ağam giden paşam

"Erdoğan aday olacak..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"Erdoğan aday olmayacak..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"Galiba Nimet Çubukçu..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"İbre, Vecdi Gönül'e dönüyor..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"Abdullah Gül aday oldu..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

 

Başbakan, çıkıp dese ki, "cumhurbaşkanı mumhurbaşkanı yok kardeşim, Çankaya'yı lağvettik..."

Eminim şu başlığı atarlar:

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

 

Allah sizi inandırsın...

Başbakan henüz kürsüdeyken, "adayım Abdull" der demez... Bizim Ankara Bürosu, Abdullah Gül'ün sevdiği yemeklerin listesini bile geçmişti İstanbul'a... Jet hızıyla.

Kuru fasulye.

Pilav.

Mantı.

Bir yeşil salata yaparmış...

Parmaklarınızı yermişsiniz...

O derece.

 

Kimi, ne alakası varsa, Beşiktaş'ın ilk 11'ini bir nefeste sayabildiğini anlatıyor... Kimi, burcunun özelliklerinin altını çiziyor... Sezgili, tutkulu, kararlıymış akrepler... Uğurlu rengi kırmızı, uğurlu kokusu misk... Peki ya ünlü akrepler? Alain Delon, Alfred Nobel, Nadia Comaneci, Maradona, Abdullah Gül.

 

"Gül döktüm yollarına" diyen de var... "Güllerin içinden bir Gül'ü seçti" diyen de...

"Çankaya'da Gül'eceğiz..."

"Çankaya'nın Gül'ü..."

"Milletin yüzü Gül'dü..."

"Göbek adı Cumhur."

"Duygu seli..."

"Ağlamak istiyorum..."

Ne ararsan var.

Romantizm fırtınası bir nevi.

 

Şöyle demiş bir yazar mesela...

"Anadolu'nun bağrından çıkan, mütevazı bir aileye mensup evladımız, cumhurbaşkanı oluyorsa, bundan gurur duymalıyız."

Sezer, Saksonyalı çünkü.

Babası da Dük'tü.

 

Ama en güzeli şu...

"George Clooney'e benziyor."

Yani arkadaşlar, gözünüzü seveyim, yalakalığın da bir sınırı var yahu... George Clooney'e benzemiyor ki birader.

Brad Pitt deseniz, hadi neyse.

 

Uzun lafın kısası...

Ne Gül'dür sorun, ne başkası.

 

Türkiye'de anormal işler oluyorsa, hadiseler normal mecrasında akmıyorsa, basit itirazlar nefretlere dönüşüyorsa, millet kamplara bölünüyorsa, hoşgörünün yerini tahammülsüzlük alıyorsa, bilin ki... Bunun en büyük sebeplerinden biri, bu şakşakçılık, bu yağcılıktır.

 

Özde değil, sözde gazeteciliktir.

 

Alıntı

Gönderi tarihi:
Gelen ağam giden paşam

"Erdoğan aday olacak..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"Erdoğan aday olmayacak..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"Galiba Nimet Çubukçu..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"İbre, Vecdi Gönül'e dönüyor..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

"Abdullah Gül aday oldu..."

Borsa moral buldu.

Piyasa rahatladı.

 

Alıntı

 

Yılmaz Özdil'in bugünkü köşe yazısı yukarıda ki metin,birde Can Dündar'ın farklı bir yorumu var bu konuyla ilgili,kısmen aynı görüşte olduğum bir yazı..

 

Gül'ün adı

 

Abdullah Gül, yıllar önce parlamenter olarak katıldığı bir Avrupa gezisindeki sohbetimizde ailesinden söz etmişti:

"Oğlumu Ankara'nın en iyi okuluna verdik; ama okulda 'Faziletli'nin oğlu' diye dışlandı. Okul yöneticileriyle konuştum, sonuç alamadım. Okuldan almak zorunda kaldık" demişti.

Eşi de başı kapalı diye üniversiteye kayıt olamamıştı.

Buruktu.

"Onların ne günahı var?" diye soruyordu.

Bunu soran adam, şimdi devletin zirvesine oturmaya aday...

Zor soru şu:

Çankaya'da rövanş mı arayacak, toplumsal uzlaşma mı?

"Siz benim ailemi dışladınız; ama şimdi davacı, davalı oldu" diye öç alma peşine mi düşecek; yoksa bir daha hiçbir çocuğun dışlanmayacağı bir Türkiye idealine mi hizmet edecek?

* * *

Ben Abdullah Gül adının, mevcutlar içindeki en iyi seçenek olduğuna inanıyorum.

Yumuşak üslubu, uzlaşmacı yaklaşımı, devlet adamı tavrı ve güler yüzüyle Erdoğan'dan farklı bir çizgi izleyegelmiştir.

Türkiye'nin, farklılıklarını zenginlik haline getirecek bir kucaklaşmaya duyduğu ihtiyacı en iyi bilenlerdendir.

Talihsizliği, mazide kalmış sözleri, eşinin türbanı veya devleti bir dönem Avrupa mahkemelerine şikâyet etmiş olması değil... hak varsa, herkes içindir.

Talihsizliği, seçiliş biçimindedir.

O makama, baştan hak ettiği için gönderilmek yerine, Erdoğan imzalı dolambaçlı bir entrikanın son dakika formülüyle aday gösterilmiştir.

Bu, onu da rencide edecek bir yöntem olmuştur.

* * *

Gerek o yöntem, gerek devletin en önemli 3 koltuğunun, oy oranıyla mütenasip olmayan bir Meclis çoğunluğuna dayanarak AKP'ye geçmiş olması, toplumda haklı kaygılar yaratıyor.

Çankaya'da tek parti iktidarını dengeleyen Sezer'in sahneden çekilmesiyle sistemin fren sisteminin arızalanması ve gaza basan hükümetin "Artık her şeyi yapabiliriz" sarhoşluğuna kapılması, korkulan ihtimaldir.

Bu ihtimal gerçekleşirse gerginlik kaçınılmaz olur.

Sezer'in üstlendiği denge işlevini Köşk sürdürmezse daha sert bir muhalefetin, Tandoğan'ın siyaseten sahipsiz kitlelerinin, üniversitenin, sokağın, yargının daha çok devreye gireceğini tahmin etmek zor değil.

* * *

Burada Gül'ün tavrı büyük önem kazanıyor.

Toplumdaki kaygıları gidermek, AKP gömleğini tamamen çıkarabilmek, zaman zaman Erdoğan'la çatışma pahasına Çankaya'nın bir tasdik makamı olmayacağını göstermek zorundadır.

Kendisini oraya yollayanlarla, karşı koyanlara aynı mesafede durabilmelidir.

Bunu yapamazsa, siyasal ömrü en fazla Erdoğan'ınki kadar olur.

Yapabilirse Türkiye'nin de, kendisinin de önünü açar ve sadece tansiyonun düşmesine değil, devletle toplumun, merkezle çevrenin, cumhuriyetle demokrasinin barışmasına da katkı sağlar.

* * *

Bu tarihi misyonda Abdullah Gül'ün henüz başlarında olduğu siyasi kariyerini de düşünerek büyük resme bakacağına ve uzun soluklu bir siyasete odaklanacağına inanıyorum.

Ona bu şans verilmeli, o da bu şansı, ilk demecindeki gibi, herkesi kucaklamak için kullanmalıdır.

"Biraz da bizimkiler öbürlerini dışlasın" diye değil, bir daha hiç kimse dışlanmasın diye...

 

Can DÜNDAR

Gönderi tarihi:

Abdullah Gül'ün şimdiye kadar ortaya koyduğu siyasi varlığı onun tarafsız ve dürüst olamayacağının göstergesi. R. Tayyip Erdoğan için aynı şeyler ifade edilmişti, Ak parti seçimlere girdiğinde belki umulduğu gibi olmayabilir diyenlerde vardı ve yanıldılar. Sonuç olarak geçmişleri ile ne oldukları ortada olan bu rejim muhalifi kişilere güvenmek aynı hatayı tekrar etmekten başka birşey değil. Üstelik sabıkaları kabarık.

 

Ayrıca bir insanın güler yüzlü oluşu onun samimi olduğu anlamını çıkartmaz ki, evinize giren hırsızın size güler yüz göstermesi ona güvenmenizi sağlarmı?

 

Emre Kongar'dan bir alıntı.

 

12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen yıllarda dinci yazar ve düşünür kardeşlerimiz, açık oturumlarda, panellerde, köşe yazılarında hep bir gerçeği dile getiriyorlardı:

 

"Biz iktidara gelince kadınların başlarını örtmesi için yasa çıkartmayacağız, halkın baskısı kadınların başlarını örttürecek."

 

"Halk" dedikleri, tabii erkekler, babalar, ağabeyler, kocalar.

 

Tam bir erkek egemenliği.

 

Tam bir feodal baskı.

 

Sorun sadece feodalite olsa, pazar ekonomisinin gelişmesiyle aşılır .

 

Sorun sadece köylülük olsa, tarımın makineleşmesiyle çözülür .

 

Sorun sadece gecekondu kültürü olsa, kentlileşmeyle o da halledilir .

 

Hatta sorun sadece din ve mezhep olsa, çağdaşlaşmayla onun bile üstesinden gelinir .

 

Ama sorun siyasal !

 

Yukarıdaki bütün öğeler, gelenek, görenek, inanç ve din adıyla, siyaset şemsiyesi altında bütünleştiriliyor .

 

Bu nedenle de aşılamıyor.

 

Annelerimizin, anneanne ve babaannelerimizin başörtüsü, türbana, sıkmabaşa, tesettüre dönüştürülüp siyaset sofrasında meze yapılınca sorun çözülemiyor.

 

"Türban, sıkmabaş, tesettür inancımdır" diyenlere sormak gerek:

 

"Dünyada milyonlarca başı açık Müslüman kadın yaşıyor, onlar dinsiz mi, inançsız mı?"

 

Türbanı, sıkmabaşı, tesettürü, din adına, inanç uğruna savunanlar bu sorunun yanıtını veremiyorlar .

 

Çünkü bu bir inanç sorunu değil, bir siyasal simge sorunu .

 

Sıkmabaşı, özgürlük uğruna savunanlara sormak gerek:

 

"Kendisini inançlı bir Müslüman olarak tanımlayan kadınların başları açık gezme özgürlüğü yok mu?"

 

Buna da yanıt veremiyorlar, çünkü temelde biliyorlar ki, sorun bir özgürlük ya da inanç sorunu değil, siyasal bir sorun .

 

Sıkmabaşı, türbanı siyasal bir simge olarak kullanan, inançları siyaseten istismar eden görüş, laikliğin korunması için sıkmabaşın kamu alanında yasaklanması gündeme gelince, dışarıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 'ne, içeride Danıştay 'a, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın ağzından "Efendi bu senin işin değil, konuyu ulemaya (din bilginlerine) sor" diye eleştiri yöneltiyor.

 

Türbanı, sıkmabaşı bir siyasal simge olarak kullanan, inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan 'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir.

 

Çankaya'ya böyle bir kişinin çıkması, anayasa açısından bir sivil darbe değil de nedir?

Gönderi tarihi:

Bu güne kadar Erbakan ve Erdoğan'ın gölgesinden sıyrılamamış ve Erdoğan ile gönül bağı olan birinin Cumhuriyetin gözeticisi olacağına nasıl inanıyorsun Eren?

 

Sonuçta ortada bir realite var her ikiside Cumhuriyet Muhalifidir. Kendimizi kandırmayalım.

 

Sözde ve özde tabiri litaratürümüze yerleşmişken Abdullah Gül'ün sözde cumhuriyetçi özde siyasal islamcı olduğu su götürmez bir gerçektir.

Gönderi tarihi:
sizin dediginiz Kuzey Irak sınırı içinde geçerli olabilir ve ama Türkiyenin egemenlik sahası içinde olması mümkün degil.

 

bu tür haberlerin sahihligi konusunda temkinli olmak lazım.

 

ben sadece bu söz konusu maddenin nasılda akıl dışı oldugunu söylemek istedim.

 

böyle bir şey mümkün degil o kadar.

Türkiyenin egemenligi kaldimiki böyle birsey mümkün degil diyebiliyorsunuz.,Hala gercekleri kabul etmemekte israrlisiniz.Türkiye artik meclis ve Cankaya kiskacina alinmak üzeredir.TSK nin yetkileri kisitlanacaktir,uydurma haberler fisiltilkar diye tutturmussunuz bask birsey bildiginiz yok.olanlari 70 milyon Türkiye izliyor ama siz hala alkis tutmaktasiniz.Abdullah Gül ve Tayyip Erdogan v ya Arinc veya baska bir AKP li isim ne farkediyor,hepsinin tek bir amaci var,Türkiye Cumhuriyeti devletini kendi ideolojileri dogrultusunda yeniden yapilandirmak.Bu kadar kadrolasma bosunami yapildi?Islamistlerin hedeflerinden birisi Cankaya idi onu ele gecirdiler.Ikinci hedev TSK dir.onu nasil ele gecirecekler henüz bilmiyoruz.Bu iki kurum ele gecirilmeden Türkiye raydan cikarilamaz.Cankaya ele gecirildi sirada Ordu var.Oedudan sonra olacaklari anlatmaya gücüm yetmiyor.Ama aklima Erbakan'in *kanlimi olur kansizmi olur*sözü geliyor.Dincilerden hersey beklenecegi icin Türkiyede kanda dökülebilir,Taliban'in dizinin dibinde oturanlar herseyi yapmaya muktedirdirler.

 

saygilarla

 

Sayın Sardunya,

 

Bahsi geçen mahkemeler öyle sanıyorum ki, Cumhuriyet değil, İstiklal Mahkemeleridir.

 

Bu mahkemelerin yargıladığı kişileri ve verdiği kararları iyi incelemek gerekir. Zabıtlarına bugün dahi ulaşılamamaktadır. Üzeri "İnanılmaz Top Secret" belgedir kaşeleriyle doludur. Yargılamayı yapan kişilerin hukukçu kimliği tartışmalı verdiği cezaların ise genelde ölüm cezası olduğu hatırda tutulmalıdır. Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya davet eden ve Erzurum Kongresine kabul edilmesini sağlayan milli mücadeleninin en önemli simalarından biri olan adaşım Karabekir Paşayı dahi yargılamış bir mahkemeden bahsediyoruz. İsmet Paşa'yı da yargılamaya kalkmış bir mahkemeden bahsediyoruz. Bu sebeple mümkün ise, bugünkü mahkemeleri yukarda bahsi geçen Atatürk'e girişilen İzmir Suikastı ile ilgili davada görevli mahkemelerle kıyaslamayalım.

 

Selamlar ile...

Abdullah Gül henüz secilmedi ama daha simdiden basladiniz eskileri karistirmaya.Istiklal mahkemeleri asilere karsi kurulan mahkemelerdir.Aslinda ayni mahkemelrin bugünde kurulmasi gereklidir.Türkiye Cumhuriyeti devletine kast eden kisiler devletin basina gecirilmemelidirler.

 

Yılmaz Özdil'in bugünkü köşe yazısı yukarıda ki metin,birde Can Dündar'ın farklı bir yorumu var bu konuyla ilgili,kısmen aynı görüşte olduğum bir yazı..

 

Gül'ün adı

 

Abdullah Gül, yıllar önce parlamenter olarak katıldığı bir Avrupa gezisindeki sohbetimizde ailesinden söz etmişti:

"Oğlumu Ankara'nın en iyi okuluna verdik; ama okulda 'Faziletli'nin oğlu' diye dışlandı. Okul yöneticileriyle konuştum, sonuç alamadım. Okuldan almak zorunda kaldık" demişti.

Eşi de başı kapalı diye üniversiteye kayıt olamamıştı.

Buruktu.

"Onların ne günahı var?" diye soruyordu.

Bunu soran adam, şimdi devletin zirvesine oturmaya aday...

Zor soru şu:

Çankaya'da rövanş mı arayacak, toplumsal uzlaşma mı?

"Siz benim ailemi dışladınız; ama şimdi davacı, davalı oldu" diye öç alma peşine mi düşecek; yoksa bir daha hiçbir çocuğun dışlanmayacağı bir Türkiye idealine mi hizmet edecek?

* * *

Ben Abdullah Gül adının, mevcutlar içindeki en iyi seçenek olduğuna inanıyorum.

Yumuşak üslubu, uzlaşmacı yaklaşımı, devlet adamı tavrı ve güler yüzüyle Erdoğan'dan farklı bir çizgi izleyegelmiştir.

Türkiye'nin, farklılıklarını zenginlik haline getirecek bir kucaklaşmaya duyduğu ihtiyacı en iyi bilenlerdendir.

Talihsizliği, mazide kalmış sözleri, eşinin türbanı veya devleti bir dönem Avrupa mahkemelerine şikâyet etmiş olması değil... hak varsa, herkes içindir.

Talihsizliği, seçiliş biçimindedir.

O makama, baştan hak ettiği için gönderilmek yerine, Erdoğan imzalı dolambaçlı bir entrikanın son dakika formülüyle aday gösterilmiştir.

Bu, onu da rencide edecek bir yöntem olmuştur.

* * *

Gerek o yöntem, gerek devletin en önemli 3 koltuğunun, oy oranıyla mütenasip olmayan bir Meclis çoğunluğuna dayanarak AKP'ye geçmiş olması, toplumda haklı kaygılar yaratıyor.

Çankaya'da tek parti iktidarını dengeleyen Sezer'in sahneden çekilmesiyle sistemin fren sisteminin arızalanması ve gaza basan hükümetin "Artık her şeyi yapabiliriz" sarhoşluğuna kapılması, korkulan ihtimaldir.

Bu ihtimal gerçekleşirse gerginlik kaçınılmaz olur.

Sezer'in üstlendiği denge işlevini Köşk sürdürmezse daha sert bir muhalefetin, Tandoğan'ın siyaseten sahipsiz kitlelerinin, üniversitenin, sokağın, yargının daha çok devreye gireceğini tahmin etmek zor değil.

* * *

Burada Gül'ün tavrı büyük önem kazanıyor.

Toplumdaki kaygıları gidermek, AKP gömleğini tamamen çıkarabilmek, zaman zaman Erdoğan'la çatışma pahasına Çankaya'nın bir tasdik makamı olmayacağını göstermek zorundadır.

Kendisini oraya yollayanlarla, karşı koyanlara aynı mesafede durabilmelidir.

Bunu yapamazsa, siyasal ömrü en fazla Erdoğan'ınki kadar olur.

Yapabilirse Türkiye'nin de, kendisinin de önünü açar ve sadece tansiyonun düşmesine değil, devletle toplumun, merkezle çevrenin, cumhuriyetle demokrasinin barışmasına da katkı sağlar.

* * *

Bu tarihi misyonda Abdullah Gül'ün henüz başlarında olduğu siyasi kariyerini de düşünerek büyük resme bakacağına ve uzun soluklu bir siyasete odaklanacağına inanıyorum.

Ona bu şans verilmeli, o da bu şansı, ilk demecindeki gibi, herkesi kucaklamak için kullanmalıdır.

"Biraz da bizimkiler öbürlerini dışlasın" diye değil, bir daha hiç kimse dışlanmasın diye...

 

Can DÜNDAR

AKP ye Recep Tayyib Erdogan'a Abdullah Gül ve digerlerine alkis tutarak yalakalik yaparak cikar pesinde kosan sözüm ona Atatürkcü bazi yazarlar Türkiye'nin bugünkü durumundan sorumlu olanlardir.Atatürk karsiti yazarlar en azindan bunu saklamadan yazip konusabiliyorlar yani medeni cesaretleri var,ama Atatürk karsiti olupta söyleyemeyen yalan ve hile ile halki Atatürkcü olduklarina inandiran bircok yazarin AKP gittikten sonraki durumlarina simdiden aciyorum,ne kadarda ciplak olarak ortada kalacaklar ve inandiracak kimseyi bulamayacaklar.

 

Abdullah Gül AKP nin Cumhurbaskani adayi ve bir aksilik cikmazsa AKP lilerin Cumhurbaskani olacak.

Bunun nedeni cok aciktir.

Bugüne kadar gelen Cumhurbaskanlari Türk ulusuna hizmet vermek icin geldiler.Iyisi ve kötüsüyle azcok Atatürkcü ve Cumhuriyetci idiler,Laiklikten öldün vermemeye itina gösterdiler.

Artik Cankayaya Atatürkcü ve Laik bir Cumhurbskaninin gelebilmesi AKP ile tarihe karisiyor.Bu gercegi bütün Atatürkcü gecinen ama aslinda hicbirinin Atatürkcülükle ilgisi olmayan kurumlar ve kisiler seyrediyorlar.

Atatürkcülük sabote edilmistir.

Sabikali ve zanli bir Tayyib Erdogan'i milletvekili yapmak icin gayret gösteren YSK basta olmak üzere bütün siyasi ve demokratik kurumlar sucludurlar ve bu sabotajta rol almislardir.

Türkiye Abdullah Gül'ün Cumhurbaskani olmasi ile bir taraftan meclis diger yanda Cankaya olmak üzere kiskaca alinacaktir.Türkiye kim ne derse desin,artik ne Atatürkcüdür nede Laik.

Yaniliyorsun diyenler var ise bekle gör diyecegim,Halep orda ise arsinda burdadir!

Türkiye Atatürke ve Türkiye cumhuriyetine karsi bir yönetim tarafindan yönetilmektedir.

Türkiye bu yönetimle üniter yapisi üzerinde tartisilir bir ülke durumuna getirilmistir.

Türkiye bu yönetim ile Sevr'in geri getirilme sürecini yasamaktadir.

Türkiye bu yönetim ile tehdit altindadir.

Türkiye bu yönetim ile Türkiye karsiti odaklarin hedefindeki bir ülke durumundadir.

Türkiye sahipsizdir..

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
politika

Abdullah Gül henüz secilmedi ama daha simdiden basladiniz eskileri karistirmaya.Istiklal mahkemeleri asilere karsi kurulan mahkemelerdir.Aslinda ayni mahkemelrin bugünde kurulmasi gereklidir.Türkiye Cumhuriyeti devletine kast eden kisiler devletin basina gecirilmemelidirler.

 

Sayın politika konudan haberiniz yok bari cevap vermeyin. Benim cümlelerim, Sardunyanın cümlelerine verilmiş bir cevaptı. Eskiyi kaşıyan ben değilim, kim olduğu da şimdi malumunuz olduğu üzre belli. Özür bekliyorum. Tarih hakkında da anlaşılan bir malumat sahibi değilsiniz ve refleksif yazılar yazıyorsunuz.

 

Sizinkisi sadece kendinize hukuk, başkalarını boşver, sade kendinize demokrat diğerleri vs...

 

Bu kadar ağır cümleleri genelde yazmam ama emek ürünü olan yazılara da üstünkörü cevap verilirse aşırı derecede bozulurum. Selamlar ile...

Gönderi tarihi:
Abdullah Gül AKP nin Cumhurbaskani adayi ve bir aksilik cikmazsa AKP lilerin Cumhurbaskani olacak.

Bunun nedeni cok aciktir.

Bugüne kadar gelen Cumhurbaskanlari Türk ulusuna hizmet vermek icin geldiler.Iyisi ve kötüsüyle azcok Atatürkcü ve Cumhuriyetci idiler,Laiklikten öldün vermemeye itina gösterdiler.

Artik Cankayaya Atatürkcü ve Laik bir Cumhurbskaninin gelebilmesi AKP ile tarihe karisiyor.Bu gercegi bütün Atatürkcü gecinen ama aslinda hicbirinin Atatürkcülükle ilgisi olmayan kurumlar ve kisiler seyrediyorlar.

Atatürkcülük sabote edilmistir.

Sabikali ve zanli bir Tayyib Erdogan'i milletvekili yapmak icin gayret gösteren YSK basta olmak üzere bütün siyasi ve demokratik kurumlar sucludurlar ve bu sabotajta rol almislardir.

Türkiye Abdullah Gül'ün Cumhurbaskani olmasi ile bir taraftan meclis diger yanda Cankaya olmak üzere kiskaca alinacaktir.Türkiye kim ne derse desin,artik ne Atatürkcüdür nede Laik.

Yaniliyorsun diyenler var ise bekle gör diyecegim,Halep orda ise arsinda burdadir!

Türkiye Atatürke ve Türkiye cumhuriyetine karsi bir yönetim tarafindan yönetilmektedir.

Türkiye bu yönetimle üniter yapisi üzerinde tartisilir bir ülke durumuna getirilmistir.

Türkiye bu yönetim ile Sevr'in geri getirilme sürecini yasamaktadir.

Türkiye bu yönetim ile tehdit altindadir.

Türkiye bu yönetim ile Türkiye karsiti odaklarin hedefindeki bir ülke durumundadir.

Türkiye sahipsizdir..

 

saygilarla

 

Abartmayın Allah aşkına yahu dereye görmeden paçaları sıvamış herkes,nedir bu önyargı anlayamadım gitti,bir durun yahu...

Kim gelirse gelsin Sezer'den daha iyi olacağından eminim..

Aslında kimsenin derdi burda Atatürkçülük yada laiklik falan değil apaçık herkes kendi misyonunu savunuyor sözüm ona laiklik ve Atatürkçülüğü savunarak,neredeyse tüm halkın onay verdiği bir cumhurbaşkanı adayına sadece CHP yandaşları ve sempatizanlarından tepki geliyor,buda neyi gösteriyor sindirememeyi...

Gönderi tarihi:

Sevgili Suheda

 

Evet haklısın, biz sindiremiyoruz bazı şeyleri.

Bizi yıllardır kandırmış bu zihniyetin hala bu kandırmacaya devam etmesini.

Amerikan oyuncularının ülkemde dini dejenere etmesini, halkın onurunu ayaklar altına almasını,

bizleri yok saymasını, Cumhuriyeti ve onun ilkelerini sinsice içini boşaltmalarını, bunu gördükçe bizi "dinsiz"likle suçlamalarını dini savunuyor görünüp çıkar elde etmelerini buda yetmezmiş gibi, dini oyuncak etmelerini, siyasetlerini insanların duygu ve inançları üzerinde inşa etmelerini, halkı kutuplaştırmalarını, türbanı kullanmalarını, vatan toprağını göz kırpmadan satmalarını, yağmalamalarını, gizli pazarlıklarla nice değerlerimizi alt üst etmelerini. ve daha nicelerini. SİNDİREMİYORUZ.

 

Ülkemi tarikatler Cumhuriyetine çevirmeye çalışmaları, Atatürk'e ve onun emanetine hakaret etmelerini, sıkışınca Atatürkçü kesilmelerini, haysiyetsizliklerini, bizi AB'ye köle yapmalarını, Ab'nin sevri dayatmasına buradan maşa olmalarını, bu yollarla ve halkın inanç değerleri ile milyonlarca doları hibe etmelerini. SİNDİREMİYORUZ.

 

Abartıyormuyuz Sevgili Suheda.

 

Daha önce pek çok konuda hem fikirdik, bu zihniyetin biri diğerinden ayrı değil arkadaşım. RTE ne kadar sinsi ise Gül'de o kadar sinsi ve kurnaz. Benim karnım onların palavralarına tok. Adım gibi eminim Türkiye bu adamlardan çok çekecek, Türkiye bunlarla çok gerileyecek, çok şey kaybedecek, ne zaman fark edilecek. Bölündükten sonra mı? O zaman neyi geri kazanacağız, 80 yılın emeklerini çöpe atacak ve yeniden neyi kuracağız. Bu ülke bir kez daha Kurtuluş Harbi yaşamamalı. Bütün bu mücadele bunun için var.

 

Elbette bu adamlar bugün iktidarda gerçek niyetlerini açıkça ifade etmeyecek o zaman onlara kim inanacak, ellerine dini almışlar yıllardır bununla insanları peşlerinden sürüklemekteler. Yoksa kim RTE'den ve onun gibi düşünenlerden ne bekleyebilir? Onlar bu ülkeye ne verebilir?

 

Evet Suheda biz SİNDİREMİYORUZ.

Gönderi tarihi:
Abartmayın Allah aşkına yahu dereye görmeden paçaları sıvamış herkes,nedir bu önyargı anlayamadım gitti,bir durun yahu...

Kim gelirse gelsin Sezer'den daha iyi olacağından eminim..

Aslında kimsenin derdi burda Atatürkçülük yada laiklik falan değil apaçık herkes kendi misyonunu savunuyor sözüm ona laiklik ve Atatürkçülüğü savunarak,neredeyse tüm halkın onay verdiği bir cumhurbaşkanı adayına sadece CHP yandaşları ve sempatizanlarından tepki geliyor,buda neyi gösteriyor sindirememeyi...

Sayin süheda Türk halki adina görüs belirtmeyin,tüm halk onay vermedi ben vermiyorum ben Türk degilmiyim yoksa?Abdullah Gül veya Tayyip Erdogan bunlarin kimler olduklari hakkinda o kadar belge varki neden gözlerinizi kapatip gercekleri görmemezlikten geliyorsunuz.Her karsi cikani CHP li olarak göstermeniz ise tamamen apayri bir saplanti.Evet ben sindiremiyorum Gül'ü Türkiyemin cumhurbaskani olarak görmeyi.Cünkü o makama layik degiller.Türkiyenin düsmanlari ile isbirligi ypan hickimse o makama layik olamaz.Türkiyeyi bölmeye calisanlarla sarmas dolas olanlar o makam yakismaz.Sezer Atatürkcü ve Laik bir kisilikti.Birilerine sempatik görünebilmesi icin estetik ameliyatmi yaptirmasi gerekiyordu Sayin Sezer'in-yoksa Tayyip Erdoganin kadrolasma kararnamelerine imza atsamiydi sempatik olacakti.Türkiye büyük bir ihanetin icine sokulmustur.Bu ihanetin bir bacagi Cankayaya cikacaktir diger ik bacagida meclistedir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Benim neyi sindiremediğimide söyliyeyimmi sevgili arkadaşım,

Bu ülkede hergün şehit düşen askerleri,içimizde ki ermeni localarını devlete millete meydan okuyan sözüm ona belediye başkanlarını yanıbaşımızda kurulmak üzere olan sözde bir devleti ülkemin yarısına göz dikmiş vampirleri,16 yaşındaki çocukların eline silah tutuşturup kurşun sıktıranların ülkenin istikrarı ile oynayıp gerilemesini sağlamaya çalışanları ve hepsinden önemlisi tüm bu ciddi tehlikeri göz ardı edip Cumhuriyet elden gidiyor laiklik elden gidiyor diye sunni bir telaşla ortalığı ayağa kaldıran zihniyetleri her sözlerini Atatürk ile bağlayıp Atatürk ile bitirip aslında Atatürk'ün ne ifade ettiğini bile bilmeyenleri içime sindiremiyorum,sindirmeyeceğimde.....

 

CHP si imiş AKP si imiş DYP si imiş MHP si imiş,miş,miş......benim nazarımda hepsi aynı hiç birinin bir diğerinden en ufak farkı bile yok kokuşmuş bir siyasetle işler yapıp biri iktidara geldiğinde Cumhuriyet elden gidiyor diye bağıranları,bir diğeri iktidara geldiğinde din elden gidiyor diye feryad edenleri ve kimin ne olduğuna karar vermemizi bile engellemeye çalışanları artık midem bulanarak izliyorum..

....Ve yeter demek istiyorum bırakın onu,bunu,gelsin bakalım adam neler yapacak ne yapacak bir müsade edinde kendi gördüklerimizle karar verelim kimin ne olduğuna...................

Gönderi tarihi:

Suheda, sen kendi gözünle karar vereceksin diye %65'in güvenmediği bu adamın neyini deneyeceğiz sevgili Suheda. Üstelik denenmemiş bir adamdan söz etmiyoruz Abdullah Gül'den söz ediyoruz. Dünün RP'li, bugünün Akp'li, yani dünün milli görüşçüsü, bugünün irticacısı olan adamdan. Neyini deneyeceğiz, nesine güveneceğiz. Bu adam gökten zembille inmedi geçmişi belli, bunu bilen için onun yarınını bilmek zor değil. İrticacıya Cumhuriyet emanet ediyoruz, kurda kuzu emanet eder gibi. Kurdun neyini deneyeceğiz gözünün ne kadar aç olabileceğini mi?

 

burada bir parti sloganı atılmıyor bu konuya Chp'liler tepki veriyorlar diye suçlanabilirmiyiz? o zaman nerede diğer partiler diye sorarım? Nerede bu ülkenin ülkücüleri, milliyetçileri, neredeler?

 

Ben Chp'liyim, bu olaylara tepki veriyorum, Chp'li olduğum içinmi ciddiye alınmayacağım yoksa ülkesini seven ve en az senin kadar şehit cenazesi görmekten usanmış bir insan olarakmı değerlendirilmeliyim.

 

Ne bu din birilerinin tekelindedir, nede şehitler bir kesimin şehitleridir.

 

Bu Cumhuriyet ve bu toprakları gibi hepsi bize ve onları sevenlere aittir.

 

Gönderi tarihi:

Sehitlerimize kelle diyenleri sindiremiyorum,insanlarimizi sehit ettrenlere sayin diyenleri sindiremiyorum.ABD ve AB nin dümen suyunda Türkiye'nin kaderiyle oynayanlari sindiremiyorum.Sayin Süheda ben parti tutumuyorum ve hic parti tutmadim.Rahmetli Sayin Ecevite minnet borcluyum,onun sayesinde Türkiyenin haysiyeti kurtuldu.Demirel'in kaypak politikalari ile Akdenize gönderilen donanmamizi her defasinda geri ceken Demirel icin rumlar sarki yapmislardi*Bekledimde gelmedin diye*Bu utanctan bizi Ecevit kurtardi.Son 5 yilda Türkiyeye yakistirilan hakaretlerin haddi hesabi kalmadi.Bu hakaretlere neden olanlardan biri Tayyip Erdogandir digeri ise Cankaya yolcusu Gül.Hangi yüzle orada oturup Türkiyeyi temsil edecektir acaba.Bir kulagi Amerikada olan bir Cumhurbaskani Cankayaya yakismiyor.Birakin din istismarini artik.Ben onlarin dindar o9lduklarina bile inanmiyorum ama dinci olduklarina evet.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Sevgili Suheda

 

Evet haklısın, biz sindiremiyoruz bazı şeyleri.

Bizi yıllardır kandırmış bu zihniyetin hala bu kandırmacaya devam etmesini.

Amerikan oyuncularının ülkemde dini dejenere etmesini, halkın onurunu ayaklar altına almasını,

bizleri yok saymasını, Cumhuriyeti ve onun ilkelerini sinsice içini boşaltmalarını, bunu gördükçe bizi "dinsiz"likle suçlamalarını dini savunuyor görünüp çıkar elde etmelerini buda yetmezmiş gibi, dini oyuncak etmelerini, siyasetlerini insanların duygu ve inançları üzerinde inşa etmelerini, halkı kutuplaştırmalarını, türbanı kullanmalarını, vatan toprağını göz kırpmadan satmalarını, yağmalamalarını, gizli pazarlıklarla nice değerlerimizi alt üst etmelerini. ve daha nicelerini. SİNDİREMİYORUZ.

 

Ülkemi tarikatler Cumhuriyetine çevirmeye çalışmaları, Atatürk'e ve onun emanetine hakaret etmelerini, sıkışınca Atatürkçü kesilmelerini, haysiyetsizliklerini, bizi AB'ye köle yapmalarını, Ab'nin sevri dayatmasına buradan maşa olmalarını, bu yollarla ve halkın inanç değerleri ile milyonlarca doları hibe etmelerini. SİNDİREMİYORUZ.

 

Abartıyormuyuz Sevgili Suheda.

 

Daha önce pek çok konuda hem fikirdik, bu zihniyetin biri diğerinden ayrı değil arkadaşım. RTE ne kadar sinsi ise Gül'de o kadar sinsi ve kurnaz. Benim karnım onların palavralarına tok. Adım gibi eminim Türkiye bu adamlardan çok çekecek, Türkiye bunlarla çok gerileyecek, çok şey kaybedecek, ne zaman fark edilecek. Bölündükten sonra mı? O zaman neyi geri kazanacağız, 80 yılın emeklerini çöpe atacak ve yeniden neyi kuracağız. Bu ülke bir kez daha Kurtuluş Harbi yaşamamalı. Bütün bu mücadele bunun için var.

 

Elbette bu adamlar bugün iktidarda gerçek niyetlerini açıkça ifade etmeyecek o zaman onlara kim inanacak, ellerine dini almışlar yıllardır bununla insanları peşlerinden sürüklemekteler. Yoksa kim RTE'den ve onun gibi düşünenlerden ne bekleyebilir? Onlar bu ülkeye ne verebilir?

 

Evet Suheda biz SİNDİREMİYORUZ.

 

 

Sehitlerimize kelle diyenleri sindiremiyorum,insanlarimizi sehit ettrenlere sayin diyenleri sindiremiyorum.ABD ve AB nin dümen suyunda Türkiye'nin kaderiyle oynayanlari sindiremiyorum.Sayin Süheda ben parti tutumuyorum ve hic parti tutmadim.Rahmetli Sayin Ecevite minnet borcluyum,onun sayesinde Türkiyenin haysiyeti kurtuldu.Demirel'in kaypak politikalari ile Akdenize gönderilen donanmamizi her defasinda geri ceken Demirel icin rumlar sarki yapmislardi*Bekledimde gelmedin diye*Bu utanctan bizi Ecevit kurtardi.Son 5 yilda Türkiyeye yakistirilan hakaretlerin haddi hesabi kalmadi.Bu hakaretlere neden olanlardan biri Tayyip Erdogandir digeri ise Cankaya yolcusu Gül.Hangi yüzle orada oturup Türkiyeyi temsil edecektir acaba.Bir kulagi Amerikada olan bir Cumhurbaskani Cankayaya yakismiyor.Birakin din istismarini artik.Ben onlarin dindar o9lduklarina bile inanmiyorum ama dinci olduklarina evet.

 

saygilarla

 

:clover::clover:

Gönderi tarihi:

AK Parti bir siyasi hareket olarak 'siyasal İslam'ı temsil etmiyor, olsa olsa sosyal anlamda bir İslam'dan bahsedebiliriz.

Muhafazakar, dini duyarlılıkları olan kimselerin oluşturugu bir partidir, ama liberal. Zaten kendileride bunun aksini söylemiyorlar.

Sistem açısından siyasal anlamda bir tehdit içermiyorlar. bilakis sisteme entegre olmaya yada oldurmaya çalışan bir parti.

Sistem derken yanlış anlamayın kimilerinin söyledigi Kemalist bir sistem falan degil, mevcut dünya sistemi yani kapitalist sistem en geniş anlamda.

AK kadroların ABD'den ve AB'den elde ettigi destegi bu anlamda degerlendirmek daha anlaşılır olacaktır. Yaşanan süreç büyük kesimlerin iş bu sistemin içine alınması ameliyesidir. İlerde herhangi bir tehdit oluşturmama açısından.

Dünya sistemine bir tehdit derken ulusalcıları falan kastetmiyorlar, daha çok 'Siyasal İslam'ı bir tehdit olarak görüyorlar, ve bu tehdidi 'tehlikesiz hale getirmeye çalışıyorlar.

Tabi birde işin modernleşme süreci var bu anlamda.

Siyaset kültürü toplum mühendisligine dayanan, elitist ve kendini mevcut sistemin sahibi gören çevreler, yaşanan degişimleri algılayamıyorlar. Daha 'siyasal İslam' ile 'sosyal İslam'ın bir birinden nerede ve nasıl ayrıldıgının bilgisinden yoksun olmalarıda yaşanan süreçleri anlamalarına engel olmaktadırlar.

Seçkinlerin beceremedigi geniş kitleleri küresel sisteme entegre etme ameliyesiydi, ama malesef beceremediler ve mevcut dinamiklerlede mümkün degildir.

Dananın kuyruguda işte burada kopmaktadır. Artık Türkiyedeki köhnemiş ve dünyaya kapalı sistemin tarihdeki yerini almasına karar verilmiştir. Modernleşmeyi yani küresel sisteme içsel olarak dahil olmayı mevcut iktidarın ve anlayışının gerçekleştirecek olmasına karar verilmiştir.

Türkiye'yi bundan sonra daha büyük reformlar beklemektedir. Kimileri için sancılı olacak olan bu süreç öyle kolay engel olunacak bir süreç degildir.

Tayyip Erdogan'ın Başbakan olarak kalmasını da bu anlamda degerlendirmek lazımdır. Son konjöktürel süreçlerden çok güçlü bir Erdogan ve AK Parti çıkacaktır.

 

SEmboller üzerinden yapılan siyasetler bu degişimleri anlamakdan acizdir.

Gönderi tarihi:
Sayın politika konudan haberiniz yok bari cevap vermeyin. Benim cümlelerim, Sardunyanın cümlelerine verilmiş bir cevaptı. Eskiyi kaşıyan ben değilim, kim olduğu da şimdi malumunuz olduğu üzre belli. Özür bekliyorum. Tarih hakkında da anlaşılan bir malumat sahibi değilsiniz ve refleksif yazılar yazıyorsunuz.

 

Sizinkisi sadece kendinize hukuk, başkalarını boşver, sade kendinize demokrat diğerleri vs...

 

Bu kadar ağır cümleleri genelde yazmam ama emek ürünü olan yazılara da üstünkörü cevap verilirse aşırı derecede bozulurum. Selamlar ile...

Sayin Bekir,ben konunun ne oldugunu gayet iyi bilmekteyimde siz galiba karistiriyorsunuz.Bu nedenle özür dilenecek bir neden kalmamis oluyor.Cumhuriyet mahkemeleri ile Istiklal mahkemelerini karistiranda sizsiniz.Tarih hakkinda bir tarih prof.u kadar bilgi sahibi oldugumu asla iddia ermedim ama,tarihle neyi kastettiginizide pek anlayamadim.Refleksif yazmama gelince ben sicagi sicagina cevap yazmaktan zevk aldigim icin size refleksif gelmistir.

Kendimize hukuk baskalarini bosver sade kendinize demokrat digerleri vs...

Böyle bir iddiada bulunmadim,hukuk herkes icin hukuktur.

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkiyedeki sistem derken saniyorum Atatürkcülük ve laiklikten bahsediyorsunuz,bence bu sistem köhnemis degildir sadece birilerinin siyasetine ters düsmektedir,bu nedenle yikilmasi gerekiyor.Basta Almanya ve Amerika olmak üzere Türkiyedeki Atatürkcülükten son derece rahatsizdirlar.Atatürkcülük bagimsizlik oldugundan Türkiye Sevr'i yirtip atmistir.Bugün Türkiyeye dayatilanlar ise yirtilan Sevr'in geri getirilmis seklidir.Tabiiki Türkiye üzerinde kirli emelleri olan merkezlerin Atatürkcülügü ve Laikligi saf disi birakabilecek birisine ihtiyaclari vardi.Aslinda 50 yildir bu isin pesindedirler ama her defasinda Türk ulusunun ordusu bu gidise dur demistir.Bu belki Türkiyedeki cagdaslasmayi geriletmis tir ama en azindan Cumhuriyetin sahipsiz olmadigini kirli emel sahiplerine anlatma firsati olmustur.Evet bu müdahaleler her zaman Cumhuriyetin korunmasi icin olmamistir bu bir gercek.Ama bu bile Türkiye icinde Türkiyenin cagdaslamasina Demokratlasmasina nasil celmeler atildigina bir göstergedir.Dinci partilerin denenip basariya ulasamamalarinin ardindan ortaya bir Tayyip Erdogan sürülmüstür.Bütün siyasi hayati boyunca tarikatci cevrelerden beslenen Tayyip Erdogan Batinin Türkiyeye sürecegi en basarili truva atiydi.Herseyden önce Atatürk karsiti bir görüse sahipti,ve Islami siyaset olarak kullaniyordu.Ilimli Islam barkoduyla Batida reklamlari yapilmaya baslandi,amac Türkiyenin Laiklik rayindan saptirilmasi ve Atatürkcülügün demokrasi düsmanligi olarak halk kitlelerine lanse edilmesiydi.Erbakanla baslatilan bu sürec Erdoganla son asamasina getirilmek üzeredir.

Erdogan,bu yolda muvaffak olur veya olmaz< bunu bilemeyiz ama bilinen birsey varki Türkiye gelecekte kan dökülmesine gebe bir ülke durumuna getirilmektedir.Ve bu dökülmesi kacinilmaz olacak olan kan üzerinden siyaset yapilmaktadir.

Türkiyede yapilacak olan reformlar aslinda Türkiyenin bölünme sürecinin hizlandirilmasina katki saglayacaktir.Evet köhnemis denilen sistem Türkiyenin birlik ve bütünlügünü saglayan tek cimentodur.Bu cimento parcalandiginda Türkiye devleti tarihe karisacaktir.Amac budur,bütün calismalar bu yöndedir.

AKP liberal bir parti degildir,AKP radikal bir partidir ve Türkiyenin bütünlügüne karsidir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Kuruluşundan geldiği bugünlere kadar bütün evrelerinde şaibe bulunan, değişerek geliştiklerini ifade eden ancak bu değişimlerin bir gelişme değil bir aldatmaca olduğu açık ve net olan Ak parti bir siyasal islam partisidir.

 

Adamlar dün kendi ağızları ile Kemalist düzeni yıkacaklarına dair yeminler ediyordu. Şimdi başka şeyler üzerine yeminler ediyorlar, bu yapının neresi güvenilir?

 

Yazık ki, bu adamlar İslam dini üzerine siyaset yapıyorlarken en çok dinin kendisine zarar verdiler, saf duygularla inanan insanları yıllarca aldattılar ve bazı insanlarında dinden soğumasına sebep oldular, bunu vebali çok ağır olacak.

 

Küresellik aldatmacası bir tuzaktır, küreselleşmenin asıl adı sömürgeleşmektir. Avrupa Birliği denilen sözde birlik bile küreselleşmemiştir, o birliğe bağlı her bir ülke kendi ekonomisini kendisi yönetmektedir. Türkiye'nin kaynakları ve insan gücü kendisine yetebilecekken bu küreselleşme yalanına alet edilerek ekonomik anlamda büyük bir ambargoya tabi tutulmaktadır.

 

Ak parti kapitalist sisteme ayak uydurmakta zorlanmaz üstelik onlar o düzenin savunucularıdır. Ama kapitalizmin sancıları bütün dünyada binlerce insanın açlığına, adaletsizliğe, sömürgeciliğe, kaynakların ve sermayelerin yabancılaştırılmasına (özellikle bir kaç şirket tarafından) etkendir. Amerika dahi kapitalizmin dar boğazına girmiştir, ortadoğunun kaynaklarına göz dikme sebebi budur.

 

Yalanlar üzerine kurulu bir partinin bu ülkeye vereceği hiçbir şey yok aksine bu ülkeden alacağı çok şey var. Adaletsizlik ve Kalkınamama Partisi bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket ve onların o şovenist ağızlarının payı çok yakında verilecek. İslam dinide bu şarlatanların elinden kurtarılacak, laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye yoluna kaldığı yerden azimle devam edecek.

 

Kemalizmin ilkeleri bu ülkenin geleceğinin tek garantisidir, bundan yüksünenlerde olacak elbette, onlar dünde vardılar ve bir asalak gibi yarında var olacaklar, ülkenin zayıf düştüğü anlarda mikroplarını yaymaya devam edecekler.

 

Ancak Allah dün bu milleti Kurtuluş Harbinde yalnız bırakmadığı gibi, Mustafa Kemal'e ve yanındakilere güç ve azim verdiği gibi o yolda olanlarıda yalnız bırakmayacaktır. Bu millet dün sırtındaki bu din baronlarını silkinerek attığı gibi bugünde aynısını yapmaya kadirdir. Hiç kimse vicdanlara kilit vuramaz.

 

Selametle

Gönderi tarihi:
Türkiyedeki sistem derken saniyorum Atatürkcülük ve laiklikten bahsediyorsunuz,bence bu sistem köhnemis degildir sadece birilerinin siyasetine ters düsmektedir,bu nedenle yikilmasi gerekiyor.

saygilarla

 

 

Atatürkçülükden bahsedilebilir ama laiklikden degil. aslında laikligide Kemalist anlayıştan kurtarmakda denebilir yaşanan süreçlere.

sistem derken tabiki kapitalist küresel sistemi anlıyoruz ve bu sistem karşısında yerel anlayışarın fazla önemi yok, işine yaramadıkdan sonra görmezden gelir.

Türkiyede en geniş anlamında modernleşmeyi başaramayan eski kadrolar ve sınırlarını çizdikleri Türkiye algısı artık degişmeye başlamıştır. Küresel sistem sahipleri bu işi gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca gözden düşmüşde denebilir Kemalizm anlayışı ve uzantısı laiklik.

Sekülerleşme eşittir laiklik anlamına gelir bir bakıma buda modernleşmenin ana sütünlarından biridir. Türkiyedeki azınlıkda kalan bir kısım çevreyi sistemin içine alan politikalardan hep uzak durdular ve halkın gözünde meşruluklarıda yeterli degildi. Belli bir anlayış ve temsilcisi seçkin elitlerin algılaması sanki ülkenin sahibiymiş gibi çarpık bakışlarıydı.

 

Küresel güç sahipleri memnuniyetsizlerin sayısının artması ve çok geniş kesimlerin sistem dışı kalmasını istemiyor artık Türkiye'de.

İşte bu anlamda Batıcı seçkinlerin yıllardır yapamadıkları modernleşme politikalarını artık 'daha yerel' olanlara terk etme zamanları gelmiştir. Bu süreç adım adım ama kendinden emin bir şekilde devam ediyor, herhalde görünüyordur.

Bu açıdan AKP'yi 'siyasal İslam' olarak degerlendiren yaklaşımlar ve toplumun yaşam alanlarına müdahale edecegi saplantıları bilgiden yoksun ya da çarpıtılmış yorumlardan başka bir şey degildir. Bunların biraz muhafazakar olması, dinlerinin kimi pratik görünürlerini yerine getirmeleri 'siyasal bir İslam'dan ziyade sosyolojik bir İslam'ı ifade eder. Hani bildik tabir ile 'ılımlı İslam' dediklerinden.

Batılı anlamda daha demokrat, laik ve evrensel hukuka içten baglı olacaklarını söylemek hiçde alakasız degildir, hatta hatta Kemalist elitlerden çok daha demokrat ve hukuka saygılı olacakları şimdiden bellidir. Bunların güvenceleri yerel olmaları ve halka daha samimi görünmeleridir.

Aslında diger yandan İslam'ı daha rasyonel temellere getirmeyide ancak bu türden kadrolar becerebilir. Bu toplumun kahir ekseriyeti ama öyle ama böyle İslam'a ilişki halindedir her zaman.

 

Öün özü dersek ; Türkiye gelecekde büyük degişimlere gebe oldugu söylenebilir ama degişimin niteligine dair iyi-kötü temelli tartışmalar yapılmalıdır ama demokratik çerçevelerde, kimse tek başına bu ülkenin sahibi degil herkes önce bu olgunluga ulaşmalıdır.

 

selamlar.

Gönderi tarihi:
Atatürkçülükden bahsedilebilir ama laiklikden degil. aslında laikligide Kemalist anlayıştan kurtarmakda denebilir yaşanan süreçlere.

sistem derken tabiki kapitalist küresel sistemi anlıyoruz ve bu sistem karşısında yerel anlayışarın fazla önemi yok, işine yaramadıkdan sonra görmezden gelir.

Türkiyede en geniş anlamında modernleşmeyi başaramayan eski kadrolar ve sınırlarını çizdikleri Türkiye algısı artık degişmeye başlamıştır. Küresel sistem sahipleri bu işi gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca gözden düşmüşde denebilir Kemalizm anlayışı ve uzantısı laiklik.

Sekülerleşme eşittir laiklik anlamına gelir bir bakıma buda modernleşmenin ana sütünlarından biridir. Türkiyedeki azınlıkda kalan bir kısım çevreyi sistemin içine alan politikalardan hep uzak durdular ve halkın gözünde meşruluklarıda yeterli degildi. Belli bir anlayış ve temsilcisi seçkin elitlerin algılaması sanki ülkenin sahibiymiş gibi çarpık bakışlarıydı.

 

Küresel güç sahipleri memnuniyetsizlerin sayısının artması ve çok geniş kesimlerin sistem dışı kalmasını istemiyor artık Türkiye'de.

İşte bu anlamda Batıcı seçkinlerin yıllardır yapamadıkları modernleşme politikalarını artık 'daha yerel' olanlara terk etme zamanları gelmiştir. Bu süreç adım adım ama kendinden emin bir şekilde devam ediyor, herhalde görünüyordur.

Bu açıdan AKP'yi 'siyasal İslam' olarak degerlendiren yaklaşımlar ve toplumun yaşam alanlarına müdahale edecegi saplantıları bilgiden yoksun ya da çarpıtılmış yorumlardan başka bir şey degildir. Bunların biraz muhafazakar olması, dinlerinin kimi pratik görünürlerini yerine getirmeleri 'siyasal bir İslam'dan ziyade sosyolojik bir İslam'ı ifade eder. Hani bildik tabir ile 'ılımlı İslam' dediklerinden.

Batılı anlamda daha demokrat, laik ve evrensel hukuka içten baglı olacaklarını söylemek hiçde alakasız degildir, hatta hatta Kemalist elitlerden çok daha demokrat ve hukuka saygılı olacakları şimdiden bellidir. Bunların güvenceleri yerel olmaları ve halka daha samimi görünmeleridir.

Aslında diger yandan İslam'ı daha rasyonel temellere getirmeyide ancak bu türden kadrolar becerebilir. Bu toplumun kahir ekseriyeti ama öyle ama böyle İslam'a ilişki halindedir her zaman.

 

Öün özü dersek ; Türkiye gelecekde büyük degişimlere gebe oldugu söylenebilir ama degişimin niteligine dair iyi-kötü temelli tartışmalar yapılmalıdır ama demokratik çerçevelerde, kimse tek başına bu ülkenin sahibi degil herkes önce bu olgunluga ulaşmalıdır.

 

selamlar.

Aslinda paradoks olan sey bugün dünyada küresellesmeye karsi hergecen gün artan bir karsi cephe olusmaktadir.Yani ulusal devlet anlayislari gündemdedir.Buna ragmen Türkiye bütün gücü ile küresellesmeye oynamakla kendini inkar etmis olmuyormu.Tayyip Erdogan ve takimina verilmis bir rol var.Ulusal güclerin bastirilmasi rolü.Tayyip Erdogan yanlis bir secim sisteminin sagladigi avantajla meclistwe cogunluga sahip.Aslinda bu secim sistemi bile Türkiye disinda baska bir ülkede pek uygulanmiyor.Cünkü demokratik degil.Türkiyede ulusal güclerin bastirilmasi icin önce Atatürkcülük kavraminin yok edilmesi gerekiyor.Almanya bugün fasizme oynarken Türkiyedeki Atatürkcülügü elestirmeye kalkiyor.Bu ülkenin sahipleri bu ülkeyi kanlari canlari pahasina savunmaya hazir olanlardir.Ülkeyi birilerine yem olarak hazirlayanlarin bu ülkenin sahibi olabilme haklari ve sanslarida olamaz.AKP ne olursa olsun birtek vatansever olamaz.Bu nedenle demokratik gücler artik uyanmistir.Artik Türkiyede sesler yüksekten cikmaya baslamistir ve bu dahada artacaktir.Ne meclis nede Cankaya AKP icin bir kurtulus veya basari olamaz.Türk ulusu tarihinin her döneminde oldugu gibi ülkesini tehlikede gördügü anda bütün refleksleriyle hareket etmeye hazirdir.Bunun icin kimseden icAzet alma ihtiyacida duymaz.Halk diliyle Türk'ün ayrani kabarinca önünde kimse duramaz.

Bu millet sabretmesini bilir,art niyetli degildir ama yeri geldiginde tokadini öyle bir vurur ki o tokadi yiyenler sasirir.

Türk milleti kendisi icin calisani sever,onu bastaci eder ama ihaneti asla affetmez.Ihanet eden Tayyipte olsa farketmez.

AKP yerel degildir ve samimide degildir.Takiyye yapmaktadirlar.Cikarlari icin her dümeni cevirmeye hazirdirlar.Iste bugün bu dümenlerden birini mecliste yasatti Bülent Arinc.

Bülent Arinc Atatürkcülügün yikilmasi icin elinden gelen yolu deneyen birisidir.Aslinda kim ve ne oldugu bile saibeli olan Bülent Arinc'in meclis baskani yapilmasi bile bir plan icindedir.

Temenni edelim ki bütün bu kavgalar yangina dönmeden sona ersin,eger yangin cikarsa bunu önlemek hicte kolay olmaz.Yanginin cikmamasida AKP nin elindedir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Halk diliyle Türk'ün ayrani kabarinca önünde kimse duramaz.

Bu millet sabretmesini bilir,art niyetli degildir ama yeri geldiginde tokadini öyle bir vurur ki o tokadi yiyenler sasirir.

saygilarla

 

 

ah sevgili politika ah

 

belki bundan yüz ikiyüz ne bilim işte beşyüz yıl önce yaşıyor olsaydık belki dediklerinin bir anlamı olurdu.

 

ama bu zamanda hamaset ve duygusal yaklaşımlar para etmiyor. artık daha başka şeylerin borusu ötüyor.

 

adamların tokat atmak için sabır diye bişeyi bildikleri yok.

 

Türkiye'de zihinler o kadar bölünük ki, ciddi anlamda bir millet şuurundan yoksun kalabaklıklar var caddelerde.

 

vatandaşlarımızın yapabilecegi en iyi şey rüzgara uymak, aynı bütün dünya halklarının yaptıgı gibi.

 

bir sisteme alternatif olabilmek için o sistemden farklı bir şey olmak lazım gelir.

biliyormusun böyle bir sistem ?

 

selametler.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.