Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

 

 

Bakın, teori ile varsayımı karıştırıyor, olguyu ise tamamen yanlış biliyorsunuz.

 

Gene ayni suclama ve polemik daveti. Oyle anlasiliyor ki siz bunu aliskanlik haline getirmissiniz. Onemli degil oyle olsun bakalim. Cunku aksi yanitim, polemige davetinizi kabul etmek olacak ve "hayir ben degil sen oylesin" e donusecek.

 

 

 

‘’ TEORİ

 

Bir bilimsel teori, gözlemleri açıklayan ve denenebilir tahminler yapmaya açık, sağlam gerekçelere dayalı olan, birbirine bağlı ifadeler bütünüdür.

 

Bilimsel teoriler, gözlemlenebilir verilerin uyumlu olduğu sağlam bir yapıyı belirtir. "Evrim teorisi" de türlerin zaman içinde gözlemlenen değişimlerini en iyi açıklayan ve evrimsel biyoloji ile ilgili bilimlerde yapılmakta olan yeni gözlemleri en iyi öngören yapıdır.

 

"Teori" kelimesinin bilimsel tanımı günlük dildeki anlamından farklıdır. Günlük dilde "teori", olgulara dayanmak zorunda olmayan veya denenebilir tahminlere açık olması gerekmeyen bir varsayım, bir fikir ya da bir spekülasyon anlamına gelebilir. Bilimde ise teorinin anlamı daha kesindir: Bir teori gözlemlenmiş olgulara dayanmalı ve denenebilir varsayımlara açık olmalıdır.

 

Bilimde mevcut bir teori, aynı derecede veya daha çok kabul edilebilir bir alternatif teorisi olmayan ve yanlışlanamayan bir teoridir. Diğer bir deyişle, bugüne kadar çelişen bir gözlem olmamış ve tabii ki yapılmış olan her gözlem teoriyi ya desteklemiş ya da en azından teoriyle tamamen çelişip, teoriyi yanlışlamamıştır. Eğer yeni gözlemler mevcut teoriyle çelişiyorsa, mevcut bulgular yeni bir açıklamaya gerek duyduğundan(bkz. paradigma değişimi), mevcut teorinin gözden geçirilmesi veya yeni bir teorinin oluşturulması gerekmektedir. Bununla birlikte teorinin yanlışlanması, teorinin dayanmış olduğu olguları yanlışlamaz. ''

 

( tr.wikipedia )

 

Bir kez daha söylüyorum. Big Bang bir olgu değildir demiştim. Olgu olan Evrenin genişlemesidir. Ve bu gözlemlerden elde edilen bu olguyu açıklamak için ortaya atılan varsayımların ( hipotez ) testler / deneyler ile tutarlı hale getirilmesi sayesinde kurama ( teori ) gidilir. ‘’

 

Ne big bang ne de evrenin genislemesi olgudur, ikisi de teoridir. Ortadaki gozlem sadece bilinmeyen evren boyutundaki parcalarin hareketidir. Bu hareketler boyutu bilinmeyen evrenin genisledigi anlamina gelmez. Ustelik baska evrenlere yonelmeyi getirir.

 

 

 

Efendim, ‘’ Mantıksal Olabilirlik Olasılığı ‘’ diye bir kavram yoktur ve mantıklı düşünen bir insan için anlamsız ve dilbilgisi açısından yanlıştır. ‘’ Mantıksal olarak gerçekleşmiş olma olasılığı ‘’ hem dilbilgisi açısından hem de mantık açısından doğrudur. Şöyle bir önyargısız düşünürseniz ne dediğimi anlayacaksınız eminim.

 

Size gore oyle olabilir kimse kimseye neye ne anlkam ve icerik verecegini sabit olarak dayatamaz. Kavramlar ve anlam ve icerikleri algi bilgi bilinc temelinde degiskendir. Matematiksel/mantiksal bilgi kendi kavramin i ve anlam ve icerigini yaratir. Cagdasligi algilamaya calisin. O klasik "bu budur/bu degildir" soylem sabitligi 20. yuzyil ile sona ermistir. Abduction ve analoji mantigi farkli bir mantiktir bu konuda baslik var okuyabilirsiniz.


 

 

Öyle ise, anlatmak istediğinizi benim doğru tercümeme ihtiyaç olmayacak şekilde doğru ifade etmeniz lazım.

 

Ben kendime gore ifade ediyorum. Sizin dogru tercumeniz beni baglasmaz,. Cunku bana gore siz dogru tercume etmiyorsunuz. Alguilarimiz ve verdigimiz anlam ve icerikler farkli. Dogrular goreceli ve degiskendir. Mutlak tek dogru yoktur.


 

 

Big bang anının ‘’ Mantıksal olarak gerçekleşmiş olma Olasılığı ‘’ vardır. Buna karşılık, Big bang teorisi, Big Bang anının gözlemlenmesi üzerine kurulmuş bir teori olmadığı gibi, bizatihi Big Bang anının gözlenmesinin de mümkün olmadığını söyleyen bir teoridir. Big Bang sonrası Sıcak Evre ‘yi güneşe, Mikrodalga Işımasını da güneş ışığına benzetir ve Güneş’in çekirdeği gözlenemeyeceği gibi, Big Bang anının da gözlemlenemeyeceğini söyler.
Gönderi tarihi:

 

‘’ Zaman ‘’ da, ‘’ cami ‘’ de olgu değildir, süreç belirtmez.

 

Demek ki okudugunuzu iyi algiliyamiyorsunuz. Ben her ikisine de insanoglunun fenomenlestirdigi dedim, olgu demedim. :
 

 

Bakın olgunun tanımını veriyorum :

'' Olgu, bilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgidir. Olgu; nesnel ve irade dışı olumlardır ve sık sık olay ile karıştırılır.

• Tarafsızdır,
• Nesneldir,
• Yoruma açık değildir,
• İstenç (irade) dışıdır,
• Bir süreç belirtir,
• Herkes tarafından kabul edilmiştir.

Karşıt örnekler:

• Atatürk 1881 yılında doğmuştur:(Olgu değil olaydır.)
• Türklerin ilk sözlüğü Divan-ı Lugat-it Türk'tür:(olgu değil olaydır.)
• Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsuna çıkmıştır:(Olgu değil olaydır.)
• Türkiye'nin başkenti Ankara'dır:(Olgu değil olaydır.)
• Atatürk 10 Kasım 1938'de vefat etmiştir: Olgu değil olaydır.)

Uygun örnekler:

• Suyun 99 derecede kaynayıp 100 derecede buharlaşması, olgudur ama falancanın kilosu olaydır.
• Işığın hızı, olgudur ama falancanın saniyedeki hızı, olaydır.
• Yer çekimi, olgudur.
• Canlıların üremeleri, olgudur ama falancanın üremesi, olaydır. ''


 ( tr.wikipedia )

 

 

 

Anlayamadığınız şudur : Ben bu yazdıklarınıza karşı çıkmıyorum, Lamarck’ın evrim olgusuna yaklaşımı elbette bir katkıdır. Ama evrimin mekanizması için öne sürdüğü varsayım geçersizdir.

 

Ne tesaduf, olgunun da ne oldugunu size ben alintilasam ayni alintiyi alintilardim. Gecerlilik baskadir, katki baskadir. Bir seyin gecerliligi yanlislanabilene kadardir. Yalniz bu onun katkisina mani degildir. Bu durumda katkisi vardir yalniz gecerliligini yitirmistir.


 

 

Söz ettiğim alıntınızdaki 2.madde değil. Bir daha bakarsanız, teori kurulma sürecini anlatırken sıraladığım maddelerin 2.si, sizin alıntınızdaki 5.maddeye tekabül ediyor. Yani tutarlı hipotez geliştirmek için kullanılan Bilimsel Yöntem, teoriye giden yolda bir aşamadır. 
Önce tekraren söylemiş olayım ki, ‘’ Hipotez Teori değildir ‘’ bunu yukarıda açıkladım.
İkincisi Mekan zamandan bağımsız değildir. Big Bang teorisi, Euclid Uzayında düşünülürse bu kavranamaz. Uzay-Zaman, 4 boyutlu Minkowsky Uzayında düşünmeniz gerekir. Ayrıca, Genel Görelilik Teorisine göre de gravitasyon mekan ve zamanı büker.

 

Mekanin zamandan bagimsizligini en son soyle izah edeyim. Bugun insaanoglu yer yuzunde olmasa idi, zaman da olmayacakti. Ne bir parca ne de zaman mekani olusturmaz. Mekan olmadan da zaman olmaz. Mekan ise zaman olmadan vardir. Zaman insanoglunun fenomenlestirdigidir. Sorun da surdadir. Artik insanoglu zamansiz hic bir seyi ortaya koyamaz. Zamanin da oncelik sorunu vardir.


 

 

Fark etmez. Evrenin daimi olması da inançsaldır. Ayrıca, perpetual sonsuz, ebedi anlamına da gelir.

 

Hayir efendim. Bu bir olgudur ve gecerliligi gozlemsel yanlislanabilene kadardir. Cunku mekan herseyin temelidir. Mekan yoksa zaman da parcada yoktur. Mekan bunlari iceren en genis bilinen butun olarak evrendir. Mekansiz bir tanim olamaz. 

 

 

 

Konumuz zamanın ezeli olduğu inancınızdı ve sizden bunun ispatını istemiştim.

 

Zaman sabitlenemeyen geri cevrilemeyen ancak zamansal olarak ortaya konabilen surekli suregelen bir surectir ve insanoglu varligi oldugunca da devam edecektir. Zamanin zamansal tanimi sadece belirtimdir. Ayrica boyle bir algiyi nerden aldiginizi da anlayamadim.

 

 

 

O sizin kendi algılamanız.

 

Sizin alginizda da oyle olsun.



 

 

Bunu anlatmaya çalışmıştım. Gözleyebildiğimiz evren küresi sınırlarında sıcak evreye ait kozmik ışıma homojen olduğundan patlama için bir noktadan söz edilemiyor. Bu gözlem, Genel Görelilik’e göre, sonsuz mekanın ve sonsuz zamanın aynı anda ortaya çıktığı sonucunu gerektiriyor. Bunu algılayamayışımızın nedeni belki de alışıldık 3 boyut + Zaman boyutudur. Oysa, bu boyutların dışında başka boyutlar olması da olası. Çünkü, Matematikte çok boyut kavramı '' var '' ve kullanılıyor.

 

Bence algilayamayisimizin nedeni zamaN ile mekani ayni baslatmak. Zaten sorun da burda. Cunku zamanin oncelik sorunu "bu oncelik nerede/hangi mekanda?" sorusuna yanit veremiyor. Iste bu da mekanin zamandan bagimsiz oldugunu zamanin patlama olarak evrenin bir mekaninda ve o anda olan bir patlama oldugunu getiriyor. Bir sorun da belirtimin gorunur evrenin sanki tum evrenmis gibi algilanmasi. Halbuki insanoglu henuz evrenin boyutlarini ortaya koyasmadi. Bunu yapamadikca da baska evrenden ve genisleyen evrenden bahsedilemez. Cunku evren bilinen en genis mekandir. UNIverse. MULTIverse degil.

Gönderi tarihi:

Fark sudur, insanogluna goruntu veren fenomen baskadir, insanoglunun aklinda yarattigi bir kavrami fenomenlestirmesi baskadir. Yani man made, mesela cami. Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur. Yani insanoglu disindaki bir fenomende zaman yoktur. Dogada, evrende, nesne de, diunya da zaman yoktur.

Efendim, Cami ölçülemez, zaman ölçülebilir, tıpkı sıvı yoğunluğu, ışık şiddeti, sıcaklık vs. türetilmiş soyutlanarak kavramsallaştırılmış fenomenler gibi.

 

Zaman olgu değildir, Çünkü, olgular bir süreç belirtir. Mesela, zamanın akması bir olgudur. Sütün sudan yoğun olması bir olgudur. Karanlıktan birden aydınlığa geçerken gözün kamaşması bir olgudur. Suyun 100 derecede kaynaması bir olgudur.

 

 

Fark sudur. Bir fenomenin gozlemini aluirsiniz ve o gozlemin algisini kavramatasirsiniz ve somut bir kavram olarak ozdeslestirisiniz, mesela dunya, evren, madde v.s. Digeri ise fenomenden aldiginiz gozlemi yansi olarak kavrama tasirsiniz soyut kavram olarak ozdeslestirirsiniz. Mesela sevgi, saygi, guzel, cirkin, buyuk v.s. Fark soyut/somut kavram farkidir. Biri ozdeslesme olarak gozlem verir, digeri vermez ya da nesnel tabani siz belirlersiniz. Mesela sevgiye kitabi, cicegi, arkadasinizi v.s. fenomen tabani olarak alabilirsiniz. Burada onemli olan soyut kavraminda bir fenomen tabani olmasi ve yaratilan soyut kavramin o taban ile ozdeslesmesidir. Mesela aklin yarattigi Allah soyutunun somut tabani Kuran'dir. Muhammed'dir. Zaman fenomenlesmistir. Mesela demokrasi diyelim fasizme gore farkli sosyalizme gore farkli feniomernlesir. Iste bu temelde genelde inanclar ve ideolojiler soyut kavram olarak algi ve anlam icerik farki icerir.

Temel ayrım somut / soyut noktasında değil ölçülebilirlik / ölçülemezlik noktasındadır. Sevgi, saygı, güzel, çirkin, iyi, kötü gibi kavramlar normatif ( ölçülemeyen, sübjektif ) kavramlardır. Evren, dünya, madde gibi kavramlar pozitif ( ölçülebilen, objektif ) kavramlardır. Zaman da böyledir.

 

 

Siz suclamadan satasmadan polemige davet etmeden v.s. yazisamaz misiniz?

Polemiği başlatan sizdiniz, dönün yazdıklarınıza tekrar bakın.

 

 

Neymis onlar?

Onlar, bunlar :

 

Ben sana zamanin dogada olmadigini ve insanoglunun yetisi ile ekledigini her zaman orneklerim, yalniz sen dogada varmis gibi algiladigin surece de verdigim ornekler senin icin gecerli olmaz.

Burada benim nasıl düşüneceğimi tahmin etmeye çalışıp bahane, suçlama üreteceğinize örnek verseydiniz de bir baksaydık.

 

Şimdi de bağlamı unutup ‘’ neye örnek vereyim ‘’ derseniz, tekrar hatırlatayım : ‘’ zaman olmadan harekete ‘’

Gönderi tarihi:

Bende doga mekaninda onun bir parcasiyim.

Doğada mekan var dediğiniz için siz de bir Metafizik Naturalist olursunuz o zaman. Tıpkı beni yaptığınız gibi.

 

 

Fark cok aciktir, metafizik naturalizm "doganin kanunlari vardir" diyerek nesneye oznellik yukler iken; yontemsel naturalizm, basta fenomenden degil; onun gozlemi ve kavramsal bilgiden yola cikar. Yapilandirmaci epistemoloji de "Dogada kanun yoktur, dogaya kanunlari onu gozlemleyen insanoglu verir" der. Fark budur. FENOMENDE BILGI DE KAVRAM DA OZNELLIKTE YOKTUR, ONA BUNLARI INSANOGLU KENDI YETISI BILGISI ALGISI VE KAVRAMI ILE VERIR.

Ama verdiğim alıntıda, Yöntemsel naturalizm, Metafizik Naturalizmin tek mümkün ontolojik varlığı sunduğu bilimsel metodolojiyi sadece üstü kapalı biçimde anlatır diyor.

 

'' Methodological naturalism, on the other hand,refers exclusively to the methodology of science, for which metaphysical naturalism provides only one possible ontological foundation. ''

 

 

Literaturdeki ayrim bilimsel yontemin ne oldugunun algisi ve bilgisi ve de bilincliligidir. Yapilandirmaci epistemoloji bilimseldir. Her bilim felsefesi bilimsel degildir. Basta varliktan yola cikasn ontolojik gercekciler. Yapilandirmaci epistemoloji gercekligin yapilandirilmis oldugunu soyler. Yani insanoglu faktoru icerir.

Yapilandirmaci epistemoloji bilimsel değil, bir felsefi görüştür. Objektizm yerine subjektizmi savunur. Felsefi anlamda Metafizik Naturalizmin tam zıttıdır. Her ikisi de bir inançtan yola çıkar neticede.

 

 

Surayi yanitlarsaniz algilamam daha kolay olacak. Doganin kanunlari var midir?

Bilemiyoruz.

 

 

Benim oyle bir girisimim olmadi.

Çabuk unutuyorsunuz. ‘’ Ben ise, bilim alanında kalıp, bilimin bana söylediğinin dışına çıkmıyor, gözlenebilen kısım dışındaki ile ilgili herhangi bir şey söyleyemiyorum. ‘’ cümleme yaptığınız ‘’ Klasik metafizik ve varliga dayanan felsefi bilim mi? ‘’ yorumu ‘’ reductio ad absurdum ‘’ girişimi değil mi?

 

 

Bilimsel yontem aciktir.

 

Fenomenin gozlemlenmesi.

 

Big bang patlama olarak teoriye tasinan bir fenomendir ama gozlemi yoktur.

Big Bang bir fenomen ( görüngü ) olmadığı gibi bir olgu da değildir. Yalnızca teorinin öngörüsüdür. Fakat, bu iddia ettiğinizin aksine teoriyi geçersiz yapmaz.

Gönderi tarihi:

Ne big bang ne de evrenin genislemesi olgudur, ikisi de teoridir. Ortadaki gozlem sadece bilinmeyen evren boyutundaki parcalarin hareketidir. Bu hareketler boyutu bilinmeyen evrenin genisledigi anlamina gelmez. Ustelik baska evrenlere yonelmeyi getirir.

 

Gözlenebilir Evrenin genişlemesi bir olgudur demiştim. Ayrıca, Paralel Evrenler düşüncesi, evrenin boyutlarının bilinmemesi düşüncesinden değil, tamamen Kuantum Fiziğinden yola çıkarak geliştirilmiş bir öneridir. Aynı anda farklı yerlerde olabilmek gibi.

 

 

Size gore oyle olabilir kimse kimseye neye ne anlkam ve icerik verecegini sabit olarak dayatamaz. Kavramlar ve anlam ve icerikleri algi bilgi bilinc temelinde degiskendir. Matematiksel/mantiksal bilgi kendi kavramin i ve anlam ve icerigini yaratir. Cagdasligi algilamaya calisin. O klasik "bu budur/bu degildir" soylem sabitligi 20. yuzyil ile sona ermistir. Abduction ve analoji mantigi farkli bir mantiktir bu konuda baslik var okuyabilirsiniz.

 

Efendim, Dilbilgisi ve Mantık kuralları bellidir. 21. y.y. da değiştiğini iddia edemezsiniz herhalde.

 

 

Ben kendime gore ifade ediyorum. Sizin dogru tercumeniz beni baglasmaz,. Cunku bana gore siz dogru tercume etmiyorsunuz. Alguilarimiz ve verdigimiz anlam ve icerikler farkli. Dogrular goreceli ve degiskendir. Mutlak tek dogru yoktur.

 

O dediğiniz felsefede olur. Biz felsefe tartışmıyoruz ki, bilim tartışıyoruz. Bilimde böyle bir şey var mı efendim ?

 

 

Demek ki okudugunuzu iyi algiliyamiyorsunuz. Ben her ikisine de insanoglunun fenomenlestirdigi dedim, olgu demedim. 

 

Valla bilemem, demişsiniz işte, burada :

 

Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur. 

 

 

Ne tesaduf, olgunun da ne oldugunu size ben alintilasam ayni alintiyi alintilardim. Gecerlilik baskadir, katki baskadir. Bir seyin gecerliligi yanlislanabilene kadardir. Yalniz bu onun katkisina mani degildir. Bu durumda katkisi vardir yalniz gecerliligini yitirmistir.

 

Fakat beyefendi, daha önce itibar edilmemektedir ama geçerlidir demiştiniz. Bakın aşağıda :

 

Lamarck ta hala gecerli.

Lamarc'in itibar gormemesi baska; gecersizligi baska.

 

La·marck·ism (l-märkzm) also La·marck·i·an·ism (-k--nzm)

n.

A theory of biological evolution holding that species evolve by the inheritance of traits acquired or modified through the use or disuse of body parts.

 

Burda gecersizlik nedere? 

Gönderi tarihi:

Mekanin zamandan bagimsizligini en son soyle izah edeyim. Bugun insaanoglu yer yuzunde olmasa idi, zaman da olmayacakti. Ne bir parca ne de zaman mekani olusturmaz. Mekan olmadan da zaman olmaz. Mekan ise zaman olmadan vardir. Zaman insanoglunun fenomenlestirdigidir. Sorun da surdadir. Artik insanoglu zamansiz hic bir seyi ortaya koyamaz. Zamanin da oncelik sorunu vardir.

 

Efendim, bugün İnsanoğlu olmasa, zaman kavramı da olmayacaktı, sıvı yoğunluğu kavramı da olmayacaktı, ışık şiddeti kavramı da olmayacaktı, cismin sıcaklığı kavramı da olmayacaktı,. Peki bunların zihinlerde olmaması demek, yok oldukları anlamına mı gelir?

 

Genel Görelilik’e göre yoğun kütleler zamanı da mekanı da büker. Bu aynı zamanda fenomen olarak madde yoğunluğu çok yüksek şiddette gravitasyon oluşturan karadeliklerde gözlem veren bir olgu artık. Gravitasyonun sonsuza ıraksayacak şekilde çok yoğun kütleden kaynaklı olduğu durumu düşünürsek, zamanın ve mekanın her ikisinin de boyutsuz tek bir nokta haline geleceği Genel Görelik'in gerekirliğindendir. 

Gönderi tarihi:

 

Gene ayni suclama ve polemik daveti. Oyle anlasiliyor ki siz bunu aliskanlik haline getirmissiniz. Onemli degil oyle olsun bakalim. Cunku aksi yanitim, polemige davetinizi kabul etmek olacak ve "hayir ben degil sen oylesin" e donusecek.

 

Tamam o zaman, kendi bildiğim doğruyu savunmayıp, size ‘’ teori ile varsayımı karıştırmıyor, olguyu ise tamamen doğru biliyorsunuz ‘’ diyeyim ve tartışma bitsin.

 

Beyefendi, farkında mısınız bilmiyorum ama tartışmamızın ana damarı bu konular zaten. Sözlerimin suçlama ve polemik yaratmak ile ilgisi yok. Eğer ben, bilerek ( mahsus ) / art niyetle karıştırdığınızı söylemiş olsam, ancak o zaman bu suçlama olur. Yalnızca karşı çıkıp ‘’ öyle değildir ‘’ demiş, neden böyle düşündüğümün nedenlerini ortaya koymasam, ancak o zaman bu polemik olur. Birisine bilmiyorsun / karıştırıyorsun demek suçlamak,polemik yaratmak değildir ki bunu siz de bir çok kereler yaptınız ve yapıyorsunuz ve ben böyle bir niyet okuma yapmadım sizin için.

Gönderi tarihi:

 

Tamam o zaman, kendi bildiğim doğruyu savunmayıp, size ‘’ teori ile varsayımı karıştırmıyor, olguyu ise tamamen doğru biliyorsunuz ‘’ diyeyim ve tartışma bitsin.

 

Sizden oyle bir sey isteyen yok. Ben nasil sizin uzerinize yorum yapmiyor ve sadece kendi dusunce ve bilgimi dile getiriyorsam; sizde aynisini yapabilirsiniz. Kendi bildiginiz dogruyu bana yonelerek degil, kendi adiniza savunun.

 

 

 

Beyefendi, farkında mısınız bilmiyorum ama tartışmamızın ana damarı bu konular zaten. Sözlerimin suçlama ve polemik yaratmak ile ilgisi yok. Eğer ben, bilerek ( mahsus ) / art niyetle karıştırdığınızı söylemiş olsam, ancak o zaman bu suçlama olur. Yalnızca karşı çıkıp ‘’ öyle değildir ‘’ demiş, neden böyle düşündüğümün nedenlerini ortaya koymasam, ancak o zaman bu polemik olur. Birisine bilmiyorsun / karıştırıyorsun demek suçlamak,polemik yaratmak değildir ki bunu siz de bir çok kereler yaptınız ve yapıyorsunuz ve ben böyle bir niyet okuma yapmadım sizin için.

 

Onemli degil sizin dediginiz gibi olsun. Bunun tam ne oldugunu kendi yazdiklariniza objektif olarak bakarsaniz "sun" icerikli cumlelerinizi daha iyi algilarsiniz. Evet sun icerikli yanitlar polemiktir ve sadece sun ile yanit alir. Ve bu sunlasma devam ettikce de karsilikli atismaya doner ve ortada dusunce de bilgi de kalmaz. Benim kendi matematiksel/mantiksal algi bilgi bilisselligim var ve her kavrami o temelde ve o temeldeki anlam ve icerikte degerlendiririm. Dolayisi ile dogru sadece sizin dogrunuzdur ve benim yanlisim anlamina gelmez. Cunku tek ve mutlak bir dogru yoktur, dogr degisken ve gorecelidir.

 

Benim her turlu algi bilgi bilissellik ...e goremin temeli insanogludur ve hedefi de zihinsel insanliktir.

 

Senin dogrularinin ...e goresinin temeli ve hedefi nedir?

 

Iste bu temel ve hedefte bir serbest dusunur, yapilandirmaci epistemolojist, bilgisel bilimsel ve bilissel olarak devrimci sorgulama ve zihinseldevrimciyim. Felsefem qua felsefesidir. Varliktan ontolojiden metafizikten teolojiden fizik otesinden ve akilciliktan degil; bilgi den bilincten bilimden bilimsellikten bilissellikten ve bunun temeli olan insanoglundan yola cikarim.

 

Iste benim her bir kavrami ve konuyu degerlendirmem anlam ve icerik vermem bu temeldedir.

 

Gönderi tarihi:

 

Efendim, Cami ölçülemez, zaman ölçülebilir, tıpkı sıvı yoğunluğu, ışık şiddeti, sıcaklık vs. türetilmiş soyutlanarak kavramsallaştırılmış fenomenler gibi.

Zaman olgu değildir, Çünkü, olgular bir süreç belirtir. Mesela, zamanın akması bir olgudur. Sütün sudan yoğun olması bir olgudur. Karanlıktan birden aydınlığa geçerken gözün kamaşması bir olgudur. Suyun 100 derecede kaynaması bir olgudur.

 

Bakin hala ayni hatayi yapiyorsunuz ben fenomenlestiklerini soyluyorum, olgu olduklarini degil. Donup yazilarimi bir daha ve dikkatli okuyun

 

 

Temel ayrım somut / soyut noktasında değil ölçülebilirlik / ölçülemezlik noktasındadır. Sevgi, saygı, güzel, çirkin, iyi, kötü gibi kavramlar normatif ( ölçülemeyen, sübjektif ) kavramlardır. Evren, dünya, madde gibi kavramlar pozitif ( ölçülebilen, objektif ) kavramlardır. Zaman da böyledir.

 

Neyin temel ayrimi o fark kavram icindir. olculebilirlik ile olculemezlik ise bilimsel yontem temelindedir. Evrenin zamani olculemez. Sadece evrendeki bir gozlemin zamani olculebilir, big bang da buna dahil.

 

 

Polemiği başlatan sizdiniz, dönün yazdıklarınıza tekrar bakın.

 

Polemik ne demektir, sizce?
 

 

Onlar, bunlar :

Burada benim nasıl düşüneceğimi tahmin etmeye çalışıp bahane, suçlama üreteceğinize örnek verseydiniz de bir baksaydık.

 

Ben cok ornek verdim, bir daha vereyim. Doga da ve hic bir fenomen de ya da nesnede, bilgi kavram v.s. yoktur. Bunlari onlara insanoglu yukler.
 

 

Şimdi de bağlamı unutup ‘’ neye örnek vereyim ‘’ derseniz, tekrar hatırlatayım : ‘’ zaman olmadan harekete ‘’

 

Dinazorlar devrinde zaman oldugunu ortaya koyabilir misin?

 

Bugunden degil; insanoglu turunun varliginin olmadigi o gunden. 

 

Bir tasin icindeki atomlar zamana gore mi hareket eder. Yani atomlarda bir zaman algisi var midir.

 

Insanoglu disinda kalan baska ne de zaman algisi vardir ve bunu nasil gosterirsin?

Gönderi tarihi:

 

 

Doğada mekan var dediğiniz için siz de bir Metafizik Naturalist olursunuz o zaman. Tıpkı beni yaptığınız gibi.

 

Anlamadim, doga zaten evren mekani bunyesinde parcasal bir mekandir, onun uzerindeki daglarin da mekani vardir. Mekan olmadan doga da parcalar da olmaz. Bunun metafizik neresinde? Bu tamamen gozlem veren bir fenomen.

 

 

 

Ama verdiğim alıntıda, Yöntemsel naturalizm, Metafizik Naturalizmin tek mümkün ontolojik varlığı sunduğu bilimsel metodolojiyi sadece üstü kapalı biçimde anlatır diyor.
 

'' Methodological naturalism, on the other hand,refers exclusively to the methodology of science, for which metaphysical naturalism provides only one possible ontological foundation. ''

 

Buradaki konu metafizik naturalizmin ontolojiye yani varliga dayandigidir. Yontemsel naturalizm ise birlige epistemolojiye dayanir. Ilki klasik ikincisi moderndir. Zaten sorunda ontolojideki teklikte. Sonucta teklik akilciliktir ve gozlemi de yoktur mutlak olarak bilimsellige de ters duser. Bilgi ise hem varliga dayanmaz gozlemine dayanir, hem de gecerlilik ve yanlislanabilirlik uzerinedir. Mutlak degil.


 

 

Yapilandirmaci epistemoloji bilimsel değil, bir felsefi görüştür. Objektizm yerine subjektizmi savunur. Felsefi anlamda Metafizik Naturalizmin tam zıttıdır. Her ikisi de bir inançtan yola çıkar neticede.

 

Bu sizin gorusunuz. Nedeni de varliksal bakmaniz. Yapilandirmaci epistemolojinin yapilandirilmisliginin temeli varliga degil bilgiye dayanir. Onun icin insanoglu sadece gozlemini ortaya koyabilir. GOZLEMI VEREN FENOMEN TABANINI FENOMENIN ADINA VE KENDISI OLARAK ORTAYA KOYAMAZ. Burada gozlem vardir, inanc yoktur. Zaten insanoglu olmadan bir sey ortaya konamayacagi icin her ortaya konan ucludur. Yani varliksal temellerden hepsini ve ayrilmaz bir sekilde icerir. Madde, dusunce ve kavram. Insanoglu ve bu uc yetisi olmadan hic bir sey ortaya konamaz. Ortaya konan da sadece kavramsal bilgidir, varligin kendisi degil.


 

 

Bilemiyoruz.

 

Peki doga ile ilgili bir sey soylendigi zaman bu dogaya mi aittir, insanogluna mi? Kisaca doga kendini mi ortaya koyar, dogayi ortaya insanoglu mu koyar?


 

 

Çabuk unutuyorsunuz. ‘’ Ben ise, bilim alanında kalıp, bilimin bana söylediğinin dışına çıkmıyor, gözlenebilen kısım dışındaki ile ilgili herhangi bir şey söyleyemiyorum. ‘’ cümleme yaptığınız ‘’ Klasik metafizik ve varliga dayanan felsefi bilim mi? ‘’ yorumu ‘’ reductio ad absurdum ‘’ girişimi değil mi?

 

Degil cunku klasik bilim bilimi varliktan cikarak degerlendirir, modern bilimin temeli ise varlik degil; varligin gozlemi yani bilgidir. Iste burada felsefenin varlik tabani olan metafizik bilime temel olurken; epistemoloji bilgi olarak bilime temel olur. Fark budur.


 

 

Big Bang bir fenomen ( görüngü ) olmadığı gibi bir olgu da değildir. Yalnızca teorinin öngörüsüdür. Fakat, bu iddia ettiğinizin aksine teoriyi geçersiz yapmaz.

 

Ben teori oldugunu soyluyorum zaten.

Gönderi tarihi:
Gözlenebilir Evrenin genişlemesi bir olgudur demiştim. Ayrıca, Paralel Evrenler düşüncesi, evrenin boyutlarının bilinmemesi düşüncesinden değil, tamamen Kuantum Fiziğinden yola çıkarak geliştirilmiş bir öneridir. Aynı anda farklı yerlerde olabilmek gibi.

Efendim, Dilbilgisi ve Mantık kuralları bellidir. 21. y.y. da değiştiğini iddia edemezsiniz herhalde.

 

Bir seyin kurali baskadir, bir seye verilen anlam ve icerik tanim tarif v.s. baskadir. Benim bahsettigim ikincisi. Yani bir kelimeden kimin neyi neden o olarak algiladigi.  

 

 

 

 

 

O dediğiniz felsefede olur. Biz felsefe tartışmıyoruz ki, bilim tartışıyoruz. Bilimde böyle bir şey var mı efendim ?

 

Bilimde sonucta bir felsefe icerir, burada onemli olan bilime felsefi degil; felsefeye bilimsel bakmaktir. Evet en basit bir kavramin tanimi her temele gore degisir. Bilime gore varlik gozlem veren olarak fenomendir ve fenomen metafizikte fenomonoloji olarak farkli bir varlik felsefesidir.

 

 

 

 

Valla bilemem, demişsiniz işte, burada :

 

Evet cunku zaman tartisilmayacak sekilde nesnellesmis ve insanoglu her turlu ortaya koyumunun icine islemistir. Kisaca olgunun tarifine uyar ve ancak gozlem ile yanlislanabilir. Ayrica zaman fenomenlestigi icin kullanilir. Ama cami baskadir cunku cami insanoglunun fenomenlestirdigi bir fenomendir ve gozlem verir.

 

Fakat beyefendi, daha önce itibar edilmemektedir ama geçerlidir demiştiniz. Bakın aşağıda :

Gönderi tarihi:

 

Efendim, bugün İnsanoğlu olmasa, zaman kavramı da olmayacaktı, sıvı yoğunluğu kavramı da olmayacaktı, ışık şiddeti kavramı da olmayacaktı, cismin sıcaklığı kavramı da olmayacaktı,. Peki bunların zihinlerde olmaması demek, yok oldukları anlamına mı gelir?

 

Yok kimin kavramidir. Yok var olanin olumsuz bir ifadesidir. Cunku yok diye bir soylem varsa, bu zaten algidir ve pozitiftir, yok sadece var olanin negatif ifadesidir. Onemli olan zihinlerde olmasi degil; fenomen olarak insanogluna gozlem vermesidir. Bu ya ordadir, ya da insanoglu gozlem verecek sekilde bir seyi fenomenlestirir. Zaten kavramsal bilgi de budur, gozlem veren fenomenden insanoglunun turettigi. 

 

 

 

Genel Görelilik’e göre yoğun kütleler zamanı da mekanı da büker. Bu aynı zamanda fenomen olarak madde yoğunluğu çok yüksek şiddette gravitasyon oluşturan karadeliklerde gözlem veren bir olgu artık. Gravitasyonun sonsuza ıraksayacak şekilde çok yoğun kütleden kaynaklı olduğu durumu düşünürsek, zamanın ve mekanın her ikisinin de boyutsuz tek bir nokta haline geleceği Genel Görelik'in gerekirliğindendir.

 

Dedim ya insanoglu zamansiz ortaya koyamaz diye. Cunku zaman bir olcumdur. Ustelik olandan eskiye gecmise tarihe gider. Bu tarih insanoglunun varliginin olmadigi zamana da gider. 

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Buradaki konu metafizik naturalizmin ontolojiye yani varliga dayandigidir. Yontemsel naturalizm ise birlige epistemolojiye dayanir. Ilki klasik ikincisi moderndir. Zaten sorunda ontolojideki teklikte. Sonucta teklik akilciliktir ve gozlemi de yoktur mutlak olarak bilimsellige de ters duser. Bilgi ise hem varliga dayanmaz gozlemine dayanir, hem de gecerlilik ve yanlislanabilirlik uzerinedir. Mutlak degil.

Katılıyorum ve zaten bunlar bilinen şeyler. Ama benim söylediğim bu değildi. Bilimsel Metodoloji’nin ( Yöntemsel Naturalizm ) Metafizik Naturalizmi sezdirdiğini, bilimin dilinin ontolojik bir temel ima ettiğini söyledim, alıntıda da bu vardı.

 

 

Bu sizin gorusunuz. Nedeni de varliksal bakmaniz. Yapilandirmaci epistemolojinin yapilandirilmisliginin temeli varliga degil bilgiye dayanir. Onun icin insanoglu sadece gozlemini ortaya koyabilir. GOZLEMI VEREN FENOMEN TABANINI FENOMENIN ADINA VE KENDISI OLARAK ORTAYA KOYAMAZ. Burada gozlem vardir, inanc yoktur. Zaten insanoglu olmadan bir sey ortaya konamayacagi icin her ortaya konan ucludur. Yani varliksal temellerden hepsini ve ayrilmaz bir sekilde icerir. Madde, dusunce ve kavram. Insanoglu ve bu uc yetisi olmadan hic bir sey ortaya konamaz. Ortaya konan da sadece kavramsal bilgidir, varligin kendisi degil.

Fakat bu söyledikleriniz Yapılandırmacı Epistomolojiye uymuyor.

 

'' According to constructivists the world is independent of human minds, but knowledge of the world is always a human and social construction.[1] Constructivism opposes the philosophy of objectivism, which embraces the belief that a human can come to know the truth about the natural world not mediated by scientific approximations, with different degrees of validity and accuracy. ''

 

( eng. Wikipedia )

 

Peki doga ile ilgili bir sey soylendigi zaman bu dogaya mi aittir, insanogluna mi? Kisaca doga kendini mi ortaya koyar, dogayi ortaya insanoglu mu koyar?

Elbette doğayı ortaya insanoğlu koyar. Ben de bunu savunuyorum. Ayrıldığımız nokta ise bundan sonrasında. Ben insanoğlunun ortaya koyduğunun doğaya ait olup olmadığının bilinemediğini söylüyorum, fakat siz kesin ifadelerle doğaya ait değildir diyorsunu.

 

 

Degil cunku klasik bilim bilimi varliktan cikarak degerlendirir, modern bilimin temeli ise varlik degil; varligin gozlemi yani bilgidir. Iste burada felsefenin varlik tabani olan metafizik bilime temel olurken; epistemoloji bilgi olarak bilime temel olur. Fark budur.

Klasik Metafizik nedir ? Sizce ?

 

 

Benim her turlu algi bilgi bilissellik ...e goremin temeli insanogludur ve hedefi de zihinsel insanliktir.

 

Senin dogrularinin ...e goresinin temeli ve hedefi nedir?

 

Iste bu temel ve hedefte bir serbest dusunur, yapilandirmaci epistemolojist, bilgisel bilimsel ve bilissel olarak devrimci sorgulama ve zihinseldevrimciyim. Felsefem qua felsefesidir. Varliktan ontolojiden metafizikten teolojiden fizik otesinden ve akilciliktan degil; bilgi den bilincten bilimden bilimsellikten bilissellikten ve bunun temeli olan insanoglundan yola cikarim.

 

Iste benim her bir kavrami ve konuyu degerlendirmem anlam ve icerik vermem bu temeldedir.

Bilgi nedir? Metafizik üzerine ahkam kesen dini bilimlerden, din felsefesinden elde edilen dinsel Bilgi de bir bilgi çeşiti değil midir ? Kendinizi ifade ederken bu ayırımı da vermeniz gerekir.

 

Ayrıca bu başlıkta savunduğunuz argüman, qua felsefesine tamamen aykırı. Aslında sofizme ( sufizm değil ) yakın. Benim savunduğum ise qua felsefesine daha yakın.

 

 

Benim kendi matematiksel/mantiksal algi bilgi bilisselligim var ve her kavrami o temelde ve o temeldeki anlam ve icerikte degerlendiririm. Dolayisi ile dogru sadece sizin dogrunuzdur ve benim yanlisim anlamina gelmez. Cunku tek ve mutlak bir dogru yoktur, dogr degisken ve gorecelidir.

O felsefede öyledir, doğruluk bakımından izafiyet felsefi bilgi için geçerlidir. Bilimde nesnel doğrular vardır ve halen farkında olmasanız da ben bilim temelli tartışıyorum.

 

 

Bilimde sonucta bir felsefe icerir, burada onemli olan bilime felsefi degil; felsefeye bilimsel bakmaktir. Evet en basit bir kavramin tanimi her temele gore degisir. Bilime gore varlik gozlem veren olarak fenomendir ve fenomen metafizikte fenomonoloji olarak farkli bir varlik felsefesidir.

Efendim, Bilim de sonuçta bir felsefe içerir ama bu felsefe yönteme yöneliktir. Yoksa, bilimin bir felsefesi olması demek, bilimsel bilgiyi doğruluk açısından göreceli veya tartışılabilir yapmaz. Bizim tartışmamız da bilimsel bilgiler üzerine, varlık üzerine değil.

Gönderi tarihi:

Bir seyin kurali baskadir, bir seye verilen anlam ve icerik tanim tarif v.s. baskadir. Benim bahsettigim ikincisi. Yani bir kelimeden kimin neyi neden o olarak algiladigi.

Efendim, elbette siz kelime anlam ve içeriklerin göreceliğinden vs. bahsedebilirsiniz ama konu o değil.

 

Kullanageldiğiniz  ‘’ Mantıksal olabilirlik olasılığının var olması‘’  veya  ‘’ Mantıksal olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’  ifadesi vermek istediğiniz  / verdiğinizi zannettiğiniz anlamları içermeyen ifadelerdir.

 

Çünkü, Mantıksal olabilirlik zaten mantıksal olasılık demektir ve yüzdelik sayı ile ( veya 0’dan 1’e kadar ) ifade olunur.

 

Olasılık 1 ( % 100 ) ise, o şey ( olay ) kesin olacak demektir.

 

Olasılık 1’den küçük ( % 0-% 99 ) 0 ila 1 arasında ise, o şey ( olay ) olacak olma noktasında bir kesinlik bulunmaz.

 

Buna göre, olasılığın var olması; olasılığın yalnızca 1 ( % 100 ) olduğunu ifade etmez. 0’dan 1’e tüm ara değerleri ihtiva eder.

 

Kullandığınız  ‘’ olabilirlik olasılığı ‘’ ( olabilirlik olabilirliği / olasılılık olasılığı ) ifadesi ise olasılık hesaplama yöntemimizin var olması ve güvenilirliği ile ilgilidir. O şeyin olasılığının / olabilirliğinin bilinebilmesinin bir ölçütüdür.

 

Eğer bir şeyin olasılığını hesaplama araç ve yöntemimiz tam olarak güvenilir ve doğru ise ( olabilirlik olasılığının 1 olması ), ancak o zaman o şeyin olasılığı tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor demektir. Aksine bir şeyin olasılığını hesaplama araç ve yöntemimiz tam olarak güvenilir ve doğru değil ise ( olabilirlik olasılığının 0 olması ), o zaman o şeyin olasılığı tam ve doğru biçimde hesaplanılamıyor demektir.

 

Kullandığınız  ‘’ olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’  veya  ‘’ olabilirlik olasılığının var olması ‘’ ifadesine gelirsek, bu ifade, tam olarak, o şeyin olasılığının tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor olması demek değildir. Olabilirlik olasılığının var olması / olabilirlik olasılığının olmuş olması, olasılığın 1 ( % 100 ) olduğunu ifade etmeyip, 0’dan 1’e tüm ara değerleri ihtiva ettiği için yalnızca hesaplama araç ve yöntemimizin var olması ve güvenilirliği ile ilgili bilgi verir.

 

Dolayısıyla, bu yukarıdaki ifadeler ile vermek istediğiniz anlamın aksine o şey ‘in ( olay ) kesin olacağı anlamına gelmez. Zira bu olasılık 1 dahil 0 -1 arasını anlatır. Ama kesin olması için hesaplama araç ve yöntemimiz güvenilir ve tam olarak doğru ( olabilirlik olasılığı = 1 ( % 100 ) ) ve doğru biçimde hesapladığımız olasılığın yalnız ve yalnız 1 ( % 100 ) olması gerekir.

Gönderi tarihi:

Evet cunku zaman tartisilmayacak sekilde nesnellesmis ve insanoglu her turlu ortaya koyumunun icine islemistir. Kisaca olgunun tarifine uyar ve ancak gozlem ile yanlislanabilir. Ayrica zaman fenomenlestigi icin kullanilir. Ama cami baskadir cunku cami insanoglunun fenomenlestirdigi bir fenomendir ve gozlem verir.

Pekala, daha basit cümlelerle ifade edersem sanırım algılayabileceksiniz. Olgunun tarifinde süreç vardır demiştim. ‘’ Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur. ‘’ demiştiniz. Ben de '' zaman bir olgu değildir '' dedim. Çünkü olgu tarifine uymaz. Zaman bir fenomendir. Çünkü ölçülebilir ( gözlem vermek yalnızca gözle görülebilirlik değildir, genel anlamda ölçülebilirlik demektir ).

 

 

Anlamadim, doga zaten evren mekani bunyesinde parcasal bir mekandir, onun uzerindeki daglarin da mekani vardir. Mekan olmadan doga da parcalar da olmaz. Bunun metafizik neresinde? Bu tamamen gozlem veren bir fenomen.

Bunu, size zamanı anlatmak ve benim söylediğim üzerine yürüttüğünüz mantıkla birebir düşünüldüğünde sizin de beni tanımladığınız kategoride olacağınızı belirtmek için yazdım. Çünkü, siz bana ‘’ Doğada zaman var mı ‘’ diye sormuştunuz. Zaman ve Mekan nitelik açısından aynıdır. Her ikisi de 4 boyutu tanımlar. Mekan olmadan doğa yoksa, zaman olmadan da doğa olmaz. Çünkü, doğa sürekli değişen, yenilenen bir şeydir.

 

 

Ben cok ornek verdim, bir daha vereyim. Doga da ve hic bir fenomen de ya da nesnede, bilgi kavram v.s. yoktur. Bunlari onlara insanoglu yukler.

 

Dinazorlar devrinde zaman oldugunu ortaya koyabilir misin?

 

Bugunden degil; insanoglu turunun varliginin olmadigi o gunden.

 

Bir tasin icindeki atomlar zamana gore mi hareket eder. Yani atomlarda bir zaman algisi var midir.

 

Insanoglu disinda kalan baska ne de zaman algisi vardir ve bunu nasil gosterirsin?

 

Efendim, bu mantıkla Dinazorlar devrinde mekan da yoktu demeniz gerekir. Dinazorlar devrinde mekan olduğunun delili nedir ?

Bir parça, mekan ve zaman ( x, y, z, t ) ile anılır. Dinazorlar da tüm diğer canlılar gibi belirli bir mekan kısmında, belirli bir zaman sürecinde doğup, büyüyüp bir sebepten dolayı öldüler. Anlık görünüp birden kaybolmadılar ki zaman yoktu diyebilelim. Öyle olsa fosiller de olmazdı ve dinazorların varlığını asla bilemezdik.

 

Bir taşın içindeki atomlar zamana bağlı hareket ederler. Atomlarda zaman algısının var olması veya olmaması bir şeyi değiştirmez.

Zamanın olmaması, zamanın akmaması, durması için koşullar ya tam durağanlıktır ya da ışık hızına erişmektir. Zaman yoktur diyebilmemiz için Evrende hiçbir hareket olmaması ya da her hareketin ışık hızında olması gerekir.

Evrende zamana bağlı olmayan hareket yoktur. Zamana bağlı olmayan tek şey fizik yasalarıdır. Örneğin yer çekimi etkisi. Bu etki bir hareketi başlattığı anda ise zamansal bir süreç başlamış olur. Çünkü, hareket zamanı doğurur.

 

Evren donuk olmadığına, sürekli hareketli olduğuna göre mekan boyutu gibi zaman boyutu da işin içinde vardır. Mekanın olmaması demek Evrenin hiç var olmaması, zamanın olmaması demek Evrenin mutlak 0 sıcaklığında tamamen donuk olması ( çünkü o sıcaklıkta hareket olmayacaktır ) veya Evrendeki her hareketin ışık hızında gerçekleşmesi ( tüm madde enerjiye dönüşecektir ) demektir.

 

 

Bakin hala ayni hatayi yapiyorsunuz ben fenomenlestiklerini soyluyorum, olgu olduklarini degil. Donup yazilarimi bir daha ve dikkatli okuyun

‘’ Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur ‘’ demiştiniz.

 

Ben ise, her ne şekilde olursa olsun ( fenomenleştirme konusundan bağımsız )

 

‘’ Zaman olgu değildir, Çünkü, olgular bir süreç belirtir ‘’ dedim. Önce bir bunda anlaşalım. Sonra da sizin ‘’ Zamanın insanoglunun aklinda yaratılması ve insanoğlu tarafından fenomenlestirilmesi ‘’ iddianızı tartışalım.

 

Bana bir cismin sıcaklığının, ‘’ sıcaklık ‘’ kavramının ‘’ fenomen olup olmadığını söyleyebilir misiniz ?

 

 

Neyin temel ayrimi o fark kavram icindir. olculebilirlik ile olculemezlik ise bilimsel yontem temelindedir. Evrenin zamani olculemez. Sadece evrendeki bir gozlemin zamani olculebilir, big bang da buna dahil.

Zaman da bir kavram değil midir ? Bir kavramı Somut / Soyut yapan nedir ? Zamanın algı boyutunda kişiden kişiye değişmesi, onu mesela Sevgi kavramı ile aynı kategoriye sokmaz. Sevgi ölçülemez ama Zaman ölçülebilir.

 

 

Yok kimin kavramidir. Yok var olanin olumsuz bir ifadesidir. Cunku yok diye bir soylem varsa, bu zaten algidir ve pozitiftir, yok sadece var olanin negatif ifadesidir. Onemli olan zihinlerde olmasi degil; fenomen olarak insanogluna gozlem vermesidir. Bu ya ordadir, ya da insanoglu gozlem verecek sekilde bir seyi fenomenlestirir. Zaten kavramsal bilgi de budur, gozlem veren fenomenden insanoglunun turettigi.

Dedim ya, fenomeni yanlış kullanıyorsunuz. Gözlem vermek illa ki gözle görülebilirlik değildir, ölçü aletleri ile algılanabilirlik de gözlem vermektir. Sıvı yoğunluğu, ışık şiddeti, cismin sıcaklığı gibi kavramlar da zaman kavramından farklı değildir. Bunların hepsi gözlem verir.

 

Mesela Güneş kavramı bir fenomen olduğu gibi Güneşin Sıcaklığı kavramı da bir fenomendir. İnsanoğlu olmasa Güneş yoktur diyemeyeceğimiz gibi, Güneşin Sıcaklığı diye bir şey yoktur da diyemeyiz.

 

Aynı şekilde maddenin hareketi kavramı bir fenomendir ve maddenin hareketinden elde edilen ( türetilen ) zaman kavramı da bir fenomendir. İnsanoğlu olmasa da insan zekasına ait halihazırda olan veya sonradan oluşturulacak her kavram kavramlar dünyasında vardır.

Gönderi tarihi:

Dedim ya insanoglu zamansiz ortaya koyamaz diye. Cunku zaman bir olcumdur. Ustelik olandan eskiye gecmise tarihe gider. Bu tarih insanoglunun varliginin olmadigi zamana da gider. 

 

Efendim, Genel Görelilik’e göre yoğun kütleler zamanı da mekanı da büker. Bu aynı zamanda fenomen olarak madde yoğunluğu çok yüksek şiddette gravitasyon oluşturan karadeliklerde gözlem veren bir olgu artık. Gravitasyonun sonsuza ıraksayacak şekilde çok yoğun kütleden kaynaklı olduğu durumu düşünürsek, zamanın ve mekanın her ikisinin de boyutsuz tek bir nokta haline geleceği Genel Görelik'in gerekirliğindendir.

 

Bu da aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan ( tekillikten ) zaman ve mekan’ın ( 4 boyut - x, y, z, t ) birlikte ortaya çıkabileceğini tutarlı biçimde açıklar. 5., 6., 7.,…boyutlar varsa bunları asla bilemeyiz.

 

Mesela 2 boyutlu bir uzayda yaşayan canlıları düşünün. Örneğin bir kağıdı buruşturup dertop ettiğimizde daha da sıkıştırarak bir noktaya yığabiliriz. Bu kağıt noktasını tekrardan açtığımızda bu kağıt üzerindeki 2 boyutlu canlılar için 2 boyutun ortaya çıkması kağıdın açılmasıyla başlamıştır. Onların evreninin sınırları yalnızca kağıdın eni-boyu kadardır. Dolayısıyla kendi evrenlerinin sınırlarından çıkamayacakları gibi bizim bulunduğumuz 3. boyutu ( yükseklik )  boyutunu da asla anlayamayacaklardır.

 

 

Ben teori oldugunu soyluyorum zaten.

 

Teori olduğunu söylüyorsunuz ama teori diye bildiğiniz şeyin kavram karşılığı gerçekte ‘’ Çalışma Hipotezi  ‘’. Teori başkadır, Hipotez başkadır. Teori, bir olgunun bilimsel açıklanmasına yönelik doğrulanmış Hipotez’den yola çıkarak geliştirilen tutarlı açıklamalar bütünüdür. Bu açıklamaların tutarlı olması otomatikman onu geçerli yapar.

 

Big Bang bir fenomen ( görüngü ) olmadığı gibi bir olgu da değildir. Yalnızca teorinin öngörüsüdür. Fakat, bu iddia ettiğinizin aksine teoriyi geçersiz yapmaz.

 

Daha iyi anlamanız için Evrim Teorisi ile ilgili örnek vereyim.

 

'' Abiyogenez  gözlemlenmediği için Evrim Teorisi geçersizdir '' diyebilir misiniz ?

Gönderi tarihi:

Polemik ne demektir, sizce?

Sizin anlam verdiğinizi içermeyen ve sandığınızın aksine ‘’ tartışma ‘’ larda sıklıkla kullanılan bir metot olup, bence iyi bir şeydir.

 

 

Sizden oyle bir sey isteyen yok. Ben nasil sizin uzerinize yorum yapmiyor ve sadece kendi dusunce ve bilgimi dile getiriyorsam; sizde aynisini yapabilirsiniz. Kendi bildiginiz dogruyu bana yonelerek degil, kendi adiniza savunun.

Benim üzerime yorum yapmadığınıza gerçekten inanıyor musunuz ?

 

 

Onemli degil sizin dediginiz gibi olsun. Bunun tam ne oldugunu kendi yazdiklariniza objektif olarak bakarsaniz "sun" icerikli cumlelerinizi daha iyi algilarsiniz. Evet sun icerikli yanitlar polemiktir ve sadece sun ile yanit alir. Ve bu sunlasma devam ettikce de karsilikli atismaya doner ve ortada dusunce de bilgi de kalmaz.

İlk '' sun '' ile biten cümleyi kim kurmuş?

Gönderi tarihi:

 

Katılıyorum ve zaten bunlar bilinen şeyler. Ama benim söylediğim bu değildi. Bilimsel Metodoloji’nin ( Yöntemsel Naturalizm ) Metafizik Naturalizmi sezdirdiğini, bilimin dilinin ontolojik bir temel ima ettiğini söyledim, alıntıda da bu vardı.

 

Bir seyin bilinmesi baskadir bilincine varilmasi ve algilanmasi baskadir. Metafizigi hala bilimin temeli yapan klasikciler pek bunu algilamis gorunmuyor. Cunku hala ortaya konamayan fenomenin ne oldugunun indirgemeci ve determinist tartismasini yapiyor.

 

 

Fakat bu söyledikleriniz Yapılandırmacı Epistomolojiye uymuyor.

'' According to constructivists the world is independent of human minds, but knowledge of the world is always a human and social construction.[1] Constructivism opposes the philosophy of objectivism, which embraces the belief that a human can come to know the truth about the natural world not mediated by scientific approximations, with different degrees of validity and accuracy. ''

( eng. Wikipedia )

 

Cumle koyulastirdiginiz yerde bitmiyor ve soyle devam ediyor. dunyanin bilgisi HERZAMAN insan ve sosyal yapilandirilmisliktir. Benim dedigim ile de celismiyor. Insanoglundan bagimsiz olan ve insanogluna gozlem veren bir fenomen algida !? isareti vara donusuyor. Insanoglu kendisine gozlem veren ve var olarak algiladigi bu fenomene bir kavram veriyor, mesela agac. Iste ondan sonrada bu agac uzerine bilgi turetiyor. Bu bilgi agactan degil onun gozleminden turetiuliyor. Agac fenomenin kendisi degil; insanoglunun ona verdigi bir addir. Dolayisi ile benim dedigim ile celisen bir sey yok. Yani insanoglu fenomeni degil; onun gozlemini ortaya koyar. Buradaki agac fenomenin kendisi degil, adidir. Ayni alinti benim konu ile ilgili basligimda da var ve ben o baslikta bunu cok dahas detayli acikladim. Cunku buradan GERCEGIN ONTOLOJIK DEGIL; YAPILANDIRILMIS OLDUGU ORTGAYA CIKIYOR. Yapilandiran da biz insanoglu kendi yetimiz ile ustelik bize gozlem veren fenomen ile bir dialog kurmadan, sadece kendi monologumuz ile.
 
 

 

Elbette doğayı ortaya insanoğlu koyar. Ben de bunu savunuyorum. Ayrıldığımız nokta ise bundan sonrasında. Ben insanoğlunun ortaya koyduğunun doğaya ait olup olmadığının bilinemediğini söylüyorum, fakat siz kesin ifadelerle doğaya ait değildir diyorsunu.

 

Burada dogaya ait olmayan, kavramsal bilgi. Bu dogaya ait degil. Dogaya ait oldugunu dusundugunuz ve buna agnostik olarak yanasiminizin bir an bilinebilir oldugunu dusunelim. Bu kavramsal bilginin disina cikabilir mi? Yaa da kavramsal bilgi otesi nedir? ve nasil ifade edersiniz?

 
 

 

Klasik Metafizik nedir ? Sizce ?

 

Klasik metafizik degil; klasik bilim. Yani bilimi her yonuyle metafizigin varliksal ontolojik tabanina baglamak. Ustelik ortada tartisma surerken. Modern bilimde ise bilimin temeli epistemoloji yani bilgidir. Metafizik bilimi felsefeye baglarken; epistemoloji bime felsefeyi tasir. Yani bilimsel felsefe, felsefi bilim degil. Varliga dayanan bilim felsefi bilim, bilgiye dayanan bilim bilimsel felsefedir. Yalniz bilgi felsefesi ile bilimsel felsefe farklidir. Cunku zaten hersey bilgidir. Varlik ta bir bilgidir. Cunku varlik kavramsal bilgi ile ortaya konur koyan insanogludur ve yapilandirilmistir.
 
 

 

Bilgi nedir? Metafizik üzerine ahkam kesen dini bilimlerden, din felsefesinden elde edilen dinsel Bilgi de bir bilgi çeşiti değil midir ? Kendinizi ifade ederken bu ayırımı da vermeniz gerekir

 

Bilgi inancile gercek arasindaki dogrulama koprusudur. Hersey bir bilgidir. Onemli olan bilginin sifati yani bilgiyi niteleyen tabandir. Inancsal ideolojik bilimsel bilissel felsefi dilsel v.s. Bunun disinda ana olarak uc bilgi cesidi vardir. Fiziksel sosyal ve matematiksel/mantiksal bilgi. Ben bunlari gayet detayli basliklar olarak acikladim. Iste bilimsel bilgide olan olgu ile gozlem arasindaki gecerlilik ve yanlislanabilirliktir. Bu ne kesinlikci ne supheci ne determinist ne de indirgemecidir. Ustelik herkesi baglayicidir. Tabanini da fenomenden alir ve bu fenomenlerden insanoglu eliyle turetilir. .
 

 

Ayrıca bu başlıkta savunduğunuz argüman, qua felsefesine tamamen aykırı. Aslında sofizme ( sufizm değil ) yakın. Benim savunduğum ise qua felsefesine daha yakın.

 

Nedir qua felsefesi?

 
 

 

O felsefede öyledir, doğruluk bakımından izafiyet felsefi bilgi için geçerlidir. Bilimde nesnel doğrular vardır ve halen farkında olmasanız da ben bilim temelli tartışıyorum.

 

Nesnelk dogrular!? Dogruluk!? kime/neye gore?


 

 

Efendim, Bilim de sonuçta bir felsefe içerir ama bu felsefe yönteme yöneliktir. Yoksa, bilimin bir felsefesi olması demek, bilimsel bilgiyi doğruluk açısından göreceli veya tartışılabilir yapmaz. Bizim tartışmamız da bilimsel bilgiler üzerine, varlık üzerine değil.

 

Bunu yukarida acikladim. Bilimsel yontem bilimin yontemidir.

Gönderi tarihi:
Efendim, elbette siz kelime anlam ve içeriklerin göreceliğinden vs. bahsedebilirsiniz ama konu o değil.

Kullanageldiğiniz  ‘’ Mantıksal olabilirlik olasılığının var olması‘’  veya  ‘’ Mantıksal olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’  ifadesi vermek istediğiniz  / verdiğinizi zannettiğiniz anlamları içermeyen ifadelerdir.

 

Burada kisaca daha iyi algilansin diye soyle aciklayacagim. Yani inancsalolarak; Inancsal tabanda herseyin temeline bir ozne akil konur. Diger aciklamalarda algilanamayan tesaduf ile yanlislanmaya calisir.

 

Bilim olani gozlemler ve bir aciklama yapar. Inanc olani algilamaz onu bir ozneye baglar. Iste burada denmek istenen "ortada olmus olan bir sey vardir, yani mantiksal olabilirlik olasiligi gerceklesmis ve gozlem vermektedir. Kisaca bir seyin gozlem vermesi ya vermektedir ya da verme olasiligi vardir. Buradaki olabilirlik ile gozlem verende olmustur henuz gozlem vermeyende de olasidir.

 

Umarim anlasilmistir. Buradaki izah inanc tabanina yoneliktir, bilimsellikte zaten gozlem veren olmustur ve mantiksal bir taban aranmaz.
 

 

Çünkü, Mantıksal olabilirlik zaten mantıksal olasılık demektir ve yüzdelik sayı ile ( veya 0’dan 1’e kadar ) ifade olunur.

Olasılık 1 ( % 100 ) ise, o şey ( olay ) kesin olacak demektir.

Olasılık 1’den küçük ( % 0-% 99 ) 0 ila 1 arasında ise, o şey ( olay ) olacak olma noktasında bir kesinlik bulunmaz.

Buna göre, olasılığın var olması; olasılığın yalnızca 1 ( % 100 ) olduğunu ifade etmez. 0’dan 1’e tüm ara değerleri ihtiva eder.

Kullandığınız  ‘’ olabilirlik olasılığı ‘’ ( olabilirlik olabilirliği / olasılılık olasılığı ) ifadesi ise olasılık hesaplama yöntemimizin var olması ve güvenilirliği ile ilgilidir. O şeyin olasılığının / olabilirliğinin bilinebilmesinin bir ölçütüdür.

Eğer bir şeyin olasılığını hesaplama araç ve yöntemimiz tam olarak güvenilir ve doğru ise ( olabilirlik olasılığının 1 olması ), ancak o zaman o şeyin olasılığı tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor demektir. Aksine bir şeyin olasılığını hesaplama araç ve yöntemimiz tam olarak güvenilir ve doğru değil ise ( olabilirlik olasılığının 0 olması ), o zaman o şeyin olasılığı tam ve doğru biçimde hesaplanılamıyor demektir.

Kullandığınız  ‘’ olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’  veya  ‘’ olabilirlik olasılığının var olması ‘’ ifadesine gelirsek, bu ifade, tam olarak, o şeyin olasılığının tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor olması demek değildir. Olabilirlik olasılığının var olması / olabilirlik olasılığının olmuş olması, olasılığın 1 ( % 100 ) olduğunu ifade etmeyip, 0’dan 1’e tüm ara değerleri ihtiva ettiği için yalnızca hesaplama araç ve yöntemimizin var olması ve güvenilirliği ile ilgili bilgi verir.

Dolayısıyla, bu yukarıdaki ifadeler ile vermek istediğiniz anlamın aksine o şey ‘in ( olay ) kesin olacağı anlamına gelmez. Zira bu olasılık 1 dahil 0 -1 arasını anlatır. Ama kesin olması için hesaplama araç ve yöntemimiz güvenilir ve tam olarak doğru ( olabilirlik olasılığı = 1 ( % 100 ) ) ve doğru biçimde hesapladığımız olasılığın yalnız ve yalnız 1 ( % 100 ) olması gerekir.

Olma olanagi

Olma olanaginin olabilirligi

 

Mantiksal olmusluk-yani olma gerceklesmistir.

Mantiksal olabilirlik-Olma olasiligi vardir.

Buradaki mantik bilimsel temeldedir.

Gönderi tarihi:

 

Pekala, daha basit cümlelerle ifade edersem sanırım algılayabileceksiniz. Olgunun tarifinde süreç vardır demiştim. ‘’ Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur. ‘’ demiştiniz. Ben de '' zaman bir olgu değildir '' dedim. Çünkü olgu tarifine uymaz. Zaman bir fenomendir. Çünkü ölçülebilir ( gözlem vermek yalnızca gözle görülebilirlik değildir, genel anlamda ölçülebilirlik demektir ).

 

Buradaki olgu evrensel onay almislik kabul gormusluk ve tartisma disi kalmislik temelindedir. Zaten olgu olmasi da fenomen olmasina baglidir. YALNIZ DOGAL BIR FENOMEN DEGILDIR, INSANOGLUNUN FENOMENLESTIRDIGIDIR.


 

 

Bunu, size zamanı anlatmak ve benim söylediğim üzerine yürüttüğünüz mantıkla birebir düşünüldüğünde sizin de beni tanımladığınız kategoride olacağınızı belirtmek için yazdım. Çünkü, siz bana ‘’ Doğada zaman var mı ‘’ diye sormuştunuz. Zaman ve Mekan nitelik açısından aynıdır. Her ikisi de 4 boyutu tanımlar. Mekan olmadan doğa yoksa, zaman olmadan da doğa olmaz. Çünkü, doğa sürekli değişen, yenilenen bir şeydir.

 

Bilimsel olan spatiotemporal yani yerin zamani ya da yerli zaman temelindedir. Burada zaman yani time temporal olarak yani gecici olarak belirtilmistir. Cunku zaman akicidir  degiskendir harekettir v.s. Yalniz bu zaman ve her turlu algisi sadece insanoglu yetisi ve ona ait onun bir monologudur. Mesela insanoglu turunun bir biri olarak dogar yasar ve olur, ama dogada dogum da yasam da olum de ic icedir ve sureklidir. Cunku dogada boyle bir durum yoktur. Bu sadece dogada DOGAN YASAYAN VE OLEN INSANOGLU TURU BIRI ICIN GECERLIDIR. 

 

 

 

Efendim, bu mantıkla Dinazorlar devrinde mekan da yoktu demeniz gerekir. Dinazorlar devrinde mekan olduğunun delili nedir ?

Bir parça, mekan ve zaman ( x, y, z, t ) ile anılır. Dinazorlar da tüm diğer canlılar gibi belirli bir mekan kısmında, belirli bir zaman sürecinde doğup, büyüyüp bir sebepten dolayı öldüler. Anlık görünüp birden kaybolmadılar ki zaman yoktu diyebilelim. Öyle olsa fosiller de olmazdı ve dinazorların varlığını asla bilemezdik.

 

Delili sudur mekan yoksa parca var olamaz. Cunku parca mekanda yer alir. Buradaki zaman insanoglunun olcumudur. Ustelik kendi var oldugu zamandan geriye giderek.
 

 

Bir taşın içindeki atomlar zamana bağlı hareket ederler. Atomlarda zaman algısının var olması veya olmaması bir şeyi değiştirmez.

Zamanın olmaması, zamanın akmaması, durması için koşullar ya tam durağanlıktır ya da ışık hızına erişmektir. Zaman yoktur diyebilmemiz için Evrende hiçbir hareket olmaması ya da her hareketin ışık hızında olması gerekir.

Evrende zamana bağlı olmayan hareket yoktur. Zamana bağlı olmayan tek şey fizik yasalarıdır. Örneğin yer çekimi etkisi. Bu etki bir hareketi başlattığı anda ise zamansal bir süreç başlamış olur. Çünkü, hareket zamanı doğurur.

 

Bu soylemler tasami evrenemi, atomami,  v.s. yoksa size insanogluna mi ait?  

 

 

 

Evren donuk olmadığına, sürekli hareketli olduğuna göre mekan boyutu gibi zaman boyutu da işin içinde vardır. Mekanın olmaması demek Evrenin hiç var olmaması, zamanın olmaması demek Evrenin mutlak 0 sıcaklığında tamamen donuk olması ( çünkü o sıcaklıkta hareket olmayacaktır ) veya Evrendeki her hareketin ışık hızında gerçekleşmesi ( tüm madde enerjiye dönüşecektir ) demektir.

 

Kime/neye gore? vardir? Mekan en genis temeli ile zaten evrenin kendisidir. Yani mekanlar toplami Bu diger mekanlar bu en genis butun mekan icinde hareket edebilirler bu gozlemlenebilir.
 

 

‘’ Zaman insanoglunun aklinda yarattigi ve fenomenlestirdigi bir olgudur ‘’ demiştiniz.

Ben ise, her ne şekilde olursa olsun ( fenomenleştirme konusundan bağımsız )

‘’ Zaman olgu değildir, Çünkü, olgular bir süreç belirtir ‘’ dedim. Önce bir bunda anlaşalım. Sonra da sizin ‘’ Zamanın insanoglunun aklinda yaratılması ve insanoğlu tarafından fenomenlestirilmesi ‘’ iddianızı tartışalım.

Bana bir cismin sıcaklığının, ‘’ sıcaklık ‘’ kavramının ‘’ fenomen olup olmadığını söyleyebilir misiniz ?

 

Sicaklik bir insanoglu algisidir. Fenomeni siz yanlis algiliyorsunuz. Kisaca soyle aciklayayim. Fenomen insanogluna gozlem veren tabandir.


 

 

Zaman da bir kavram değil midir ? Bir kavramı Somut / Soyut yapan nedir ? Zamanın algı boyutunda kişiden kişiye değişmesi, onu mesela Sevgi kavramı ile aynı kategoriye sokmaz. Sevgi ölçülemez ama Zaman ölçülebilir.

 

Tabiki kavramdir. Bir kavrami somut/soyut yapan alginin duyusal mi duyumsal mi oldugudur. 5 duyunun beyne iletimi ile olan somuttur, sadece aklin fenomenden esinlenerek yarattigi ise soyuttur. Sonucta soyut kavramin mutlaka bir inancsal temeli vardir. Hatta bu inancsal temel bir fenomen ile ozdeslestirmelidir. Allah=Kuran gibi, ya da sevgi=cicek bocek insan v.s. gibi yada demokrasi=sistem/duzen gibi. Fenomen ile insanoglunun fenomenlestirdigini de soyle aciklayayim. Mesela agac fenomen iken masa insanoglunun fenomenlestirdigidir. Yani dogaya kattigidir.


 

 

Dedim ya, fenomeni yanlış kullanıyorsunuz. Gözlem vermek illa ki gözle görülebilirlik değildir, ölçü aletleri ile algılanabilirlik de gözlem vermektir. Sıvı yoğunluğu, ışık şiddeti, cismin sıcaklığı gibi kavramlar da zaman kavramından farklı değildir. Bunların hepsi gözlem verir.

Mesela Güneş kavramı bir fenomen olduğu gibi Güneşin Sıcaklığı kavramı da bir fenomendir. İnsanoğlu olmasa Güneş yoktur diyemeyeceğimiz gibi, Güneşin Sıcaklığı diye bir şey yoktur da diyemeyiz.

Aynı şekilde maddenin hareketi kavramı bir fenomendir ve maddenin hareketinden elde edilen ( türetilen ) zaman kavramı da bir fenomendir. İnsanoğlu olmasa da insan zekasına ait halihazırda olan veya sonradan oluşturulacak her kavram kavramlar dünyasında vardır.

 

Yukarida acikladim. Fenomenin kavram anlami gorungudur ve metafizigin fenomonolojisi ile ve oradaki fenomen ile de bir bagi yoktur. Yani fenomen olmak ile.

Gönderi tarihi:

 

Efendim, Genel Görelilik’e göre yoğun kütleler zamanı da mekanı da büker. Bu aynı zamanda fenomen olarak madde yoğunluğu çok yüksek şiddette gravitasyon oluşturan karadeliklerde gözlem veren bir olgu artık. Gravitasyonun sonsuza ıraksayacak şekilde çok yoğun kütleden kaynaklı olduğu durumu düşünürsek, zamanın ve mekanın her ikisinin de boyutsuz tek bir nokta haline geleceği Genel Görelik'in gerekirliğindendir.

 

Bu da aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan ( tekillikten ) zaman ve mekan’ın ( 4 boyut - x, y, z, t ) birlikte ortaya çıkabileceğini tutarlı biçimde açıklar. 5., 6., 7.,…boyutlar varsa bunları asla bilemeyiz.

 

Mesela 2 boyutlu bir uzayda yaşayan canlıları düşünün. Örneğin bir kağıdı buruşturup dertop ettiğimizde daha da sıkıştırarak bir noktaya yığabiliriz. Bu kağıt noktasını tekrardan açtığımızda bu kağıt üzerindeki 2 boyutlu canlılar için 2 boyutun ortaya çıkması kağıdın açılmasıyla başlamıştır. Onların evreninin sınırları yalnızca kağıdın eni-boyu kadardır. Dolayısıyla kendi evrenlerinin sınırlarından çıkamayacakları gibi bizim bulunduğumuz 3. boyutu ( yükseklik )  boyutunu da asla anlayamayacaklardır.

 

Bilgiler icin tesekkurler.

 

 

 

Teori olduğunu söylüyorsunuz ama teori diye bildiğiniz şeyin kavram karşılığı gerçekte ‘’ Çalışma Hipotezi  ‘’. Teori başkadır, Hipotez başkadır. Teori, bir olgunun bilimsel açıklanmasına yönelik doğrulanmış Hipotez’den yola çıkarak geliştirilen tutarlı açıklamalar bütünüdür. Bu açıklamaların tutarlı olması otomatikman onu geçerli yapar.

 

Yazilar o kadar uzun ve geride kalmis ki, neye teori dedigimi su an hatirlamiyorum. Eger o kismi bulur alintilarsaniz bakarim. Ben hipotez ile teorinin ayni oldugun u da soylemedim. Hipotezin turkcesi varsayimdir. Yani bir seyi var saymak.

 

 

 

Big Bang bir fenomen ( görüngü ) olmadığı gibi bir olgu da değildir. Yalnızca teorinin öngörüsüdür. Fakat, bu iddia ettiğinizin aksine teoriyi geçersiz yapmaz.

 

Ben big bang'a zaten teori dedim. Oldugunun goruntusu olsa zaten o zaman fenomen olurdu. Ayrica olgu oldugundan da hic bahsetmedim.

 

 

 

Daha iyi anlamanız için Evrim Teorisi ile ilgili örnek vereyim.

 

'' Abiyogenez  gözlemlenmediği için Evrim Teorisi geçersizdir '' diyebilir misiniz ?

 

Neden diyelim?

Gönderi tarihi:

 

Sizin anlam verdiğinizi içermeyen ve sandığınızın aksine ‘’ tartışma ‘’ larda sıklıkla kullanılan bir metot olup, bence iyi bir şeydir.

 

polemik, -ği Fr. polémique

a. 1. Söz dalaşı:

 

Tartismak ise karsilikli fikir belirtmektir.

 
 

 

Benim üzerime yorum yapmadığınıza gerçekten inanıyor musunuz ?

 

Benim hic bir zaman sahislar uzerine yorumum yoktur. Sadece dile gelen dusunce uzerine kendi dusuncemi belirtirim. Yalnizis polemige dokulurse ister istemez dusunceden dusunce sahibine yoneniliyor. Benim istedigim degil; fakat benden istenen oldugunda da verdigimdir.

 

 

İlk '' sun '' ile biten cümleyi kim kurmuş?

 

Bilemem. Ben bazan "sen" ile basliyan bir yazi dili ve uslubu kullanirim, yalniz bu sen sahsa yonelme anlaminda degildir. Mesela "sen ona satasirsan o da sanas satasir" daki sen sana yonelik sen degildir. Sadece kullanilan bir yazi dili ve uslubudur.

Gönderi tarihi:

Cumle koyulastirdiginiz yerde bitmiyor ve soyle devam ediyor. dunyanin bilgisi HERZAMAN insan ve sosyal yapilandirilmisliktir. Benim dedigim ile de celismiyor. Insanoglundan bagimsiz olan ve insanogluna gozlem veren bir fenomen algida !? isareti vara donusuyor. Insanoglu kendisine gozlem veren ve var olarak algiladigi bu fenomene bir kavram veriyor, mesela agac. Iste ondan sonrada bu agac uzerine bilgi turetiyor. Bu bilgi agactan degil onun gozleminden turetiuliyor. Agac fenomenin kendisi degil; insanoglunun ona verdigi bir addir. Dolayisi ile benim dedigim ile celisen bir sey yok. Yani insanoglu fenomeni degil; onun gozlemini ortaya koyar. Buradaki agac fenomenin kendisi degil, adidir. Ayni alinti benim konu ile ilgili basligimda da var ve ben o baslikta bunu cok dahas detayli acikladim. Cunku buradan GERCEGIN ONTOLOJIK DEGIL; YAPILANDIRILMIS OLDUGU ORTGAYA CIKIYOR. Yapilandiran da biz insanoglu kendi yetimiz ile ustelik bize gozlem veren fenomen ile bir dialog kurmadan, sadece kendi monologumuz ile.

Efendim, alıntıdaki ilk cümlede ontolojik bir sav var. İlk cümlede dünyanın bilgisinden değil, dünyadan söz ediliyor ve onun ( varlığın ) insan zihninden bağımsız bir gerçekliği olduğu iddia ediliyor Yapılandırmacılar tarafından. Siz ise varlık konusuna hiç girmeden ( bir şey söylemeden ) yalnızca bilgi temelli görüşünüzü ifade ediyorsunuz ve bu tabii ki Yapılandırmacılarla çelişmiyor. Uyumsuz olan ise ilk cümledeki sav. Ben bunu göstermek için bilhassa koyulaştırmıştım. Yoksa elbette daha sonra gelen cümleleri okumamış değilim.

 

'' According to constructivists the world is independent of human minds ''

 

Yani Yapılandırmacılarla uyumsuz olduğunuz nokta bilgi konusunda değil, varlık konusunda. Ya da herhangi bir uyumsuzluk yok ve siz de dünyadan söz ediyor ve onun ( varlığın ) insan zihninden bağımsız bir gerçekliği olduğu iddia ediyorsunuz.

 

 

Klasik metafizik degil; klasik bilim. Yani bilimi her yonuyle metafizigin varliksal ontolojik tabanina baglamak. Ustelik ortada tartisma surerken. Modern bilimde ise bilimin temeli epistemoloji yani bilgidir. Metafizik bilimi felsefeye baglarken; epistemoloji bime felsefeyi tasir. Yani bilimsel felsefe, felsefi bilim degil. Varliga dayanan bilim felsefi bilim, bilgiye dayanan bilim bilimsel felsefedir. Yalniz bilgi felsefesi ile bilimsel felsefe farklidir. Cunku zaten hersey bilgidir. Varlik ta bir bilgidir. Cunku varlik kavramsal bilgi ile ortaya konur koyan insanogludur ve yapilandirilmistir.

Bakın konuyu bağlamından çıkarmıştınız. Ben ise bağlama getirmek için bu soruyu ( Klasik Metafizik nedir ? ) sorarak Klasik Metafizik’ten ne anladığınızı öğrenmek istedim. Zira, konuya tekrar dönüp bakarsanız benim, ‘’

 

( Ben ise, bilim alanında kalıp, bilimin bana söylediğinin dışına çıkmıyor, gözlenebilen kısım dışındaki ile ilgili herhangi bir şey söyleyemiyorum. ) cümleme yaptığınız

 

( Klasik metafizik ve varliga dayanan felsefi bilim mi? ) yorumu reductio ad absurdum girişimi değil mi? ‘’

 

Soruma alakasız bir yanıt verdiniz. Şimdi de, ‘’ Klasik Metafizik nedir ? ‘’ soruma ‘’ Klasik metafizik degil; klasik bilim. ‘’ şeklinde bir cevap alıyorum.

 

Böyle olunca tartışmayı ciddiye almıyorsunuz izlenimi doğuyor. Tartışmanın seyrini takip etmeyip acele cevap vermek gibi bir algı oluşuyor.

 

 

Bilgi inancile gercek arasindaki dogrulama koprusudur. Hersey bir bilgidir. Onemli olan bilginin sifati yani bilgiyi niteleyen tabandir. Inancsal ideolojik bilimsel bilissel felsefi dilsel v.s. Bunun disinda ana olarak uc bilgi cesidi vardir. Fiziksel sosyal ve matematiksel/mantiksal bilgi. Ben bunlari gayet detayli basliklar olarak acikladim. Iste bilimsel bilgide olan olgu ile gozlem arasindaki gecerlilik ve yanlislanabilirliktir. Bu ne kesinlikci ne supheci ne determinist ne de indirgemecidir. Ustelik herkesi baglayicidir. Tabanini da fenomenden alir ve bu fenomenlerden insanoglu eliyle turetilir.

Efendim, ben siz ‘’ Bilgi nedir ? ‘’ diye sorarken sizden bilgi istemedim.

 

Amacım,

 

‘’ Felsefem qua felsefesidir. Varliktan ontolojiden metafizikten teolojiden fizik otesinden ve akilciliktan degil; bilgi den bilincten bilimden bilimsellikten bilissellikten ve bunun temeli olan insanoglundan yola cikarim. ‘’

 

cümlenizde geçen ‘’ Bilgi ‘’ nin türünü sorgulamaktı.

 

 

Nedir qua felsefesi?

Nedir ?

 

 

Nesnelk dogrular!? Dogruluk!? kime/neye gore?

En iyisi sizin cümlenizle size cevap vereyim :

 

'' Ben bunlari gayet detayli basliklar olarak acikladim. Iste bilimsel bilgide olan olgu ile gozlem arasindaki gecerlilik ve yanlislanabilirliktir. Bu ne kesinlikci ne supheci ne determinist ne de indirgemecidir. Ustelik herkesi baglayicidir. Tabanini da fenomenden alir ve bu fenomenlerden insanoglu eliyle turetilir. ''

 

Bunu yukarida acikladim. Bilimsel yontem bilimin yontemidir.

Yine bağlamdan uzaklaşma var. Bakın siz bir kolaylık yapayım da tartışmanın nasıl mecrasından çıktığını ve cevaplarınızın alakasızlaştığını görün :

 

E - Ben kendime gore ifade ediyorum. Sizin dogru tercumeniz beni baglasmaz,. Cunku bana gore siz dogru tercume etmiyorsunuz. Alguilarimiz ve verdigimiz anlam ve icerikler farkli. Dogrular goreceli ve degiskendir. Mutlak tek dogru yoktur.

 

C - O dediğiniz felsefede olur. Biz felsefe tartışmıyoruz ki, bilim tartışıyoruz. Bilimde böyle bir şey var mı efendim ?

 

E- Bilimde sonucta bir felsefe icerir, burada onemli olan bilime felsefi degil; felsefeye bilimsel bakmaktir. Evet en basit bir kavramin tanimi her temele gore degisir. Bilime gore varlik gozlem veren olarak fenomendir ve fenomen metafizikte fenomonoloji olarak farkli bir varlik felsefesidir.

 

C - Efendim, Bilim de sonuçta bir felsefe içerir ama bu felsefe yönteme yöneliktir. Yoksa, bilimin bir felsefesi olması demek, bilimsel bilgiyi doğruluk açısından göreceli veya tartışılabilir yapmaz. Bizim tartışmamız da bilimsel bilgiler üzerine, varlık üzerine değil.

 

E - Bunu yukarida acikladim. Bilimsel yontem bilimin yontemidir.

Gönderi tarihi:

Burada kisaca daha iyi algilansin diye soyle aciklayacagim. Yani inancsalolarak; Inancsal tabanda herseyin temeline bir ozne akil konur. Diger aciklamalarda algilanamayan tesaduf ile yanlislanmaya calisir.

 

Bilim olani gozlemler ve bir aciklama yapar. Inanc olani algilamaz onu bir ozneye baglar. Iste burada denmek istenen "ortada olmus olan bir sey vardir, yani mantiksal olabilirlik olasiligi gerceklesmis ve gozlem vermektedir. Kisaca bir seyin gozlem vermesi ya vermektedir ya da verme olasiligi vardir. Buradaki olabilirlik ile gozlem verende olmustur henuz gozlem vermeyende de olasidir.

 

Umarim anlasilmistir. Buradaki izah inanc tabanina yoneliktir, bilimsellikte zaten gozlem veren olmustur ve mantiksal bir taban aranmaz.

 

Olmusluk

Olma olanagi

Olma olanaginin olabilirligi

 

Mantiksal olmusluk-yani olma gerceklesmistir.

Mantiksal olabilirlik-Olma olasiligi vardir.

Buradaki mantik bilimsel temeldedir.

 

 

Yani, kullandığınız  ‘’ mantıksal olabilirlik olasılığının olmuş olması ‘’  veya  ‘’ mantıksal olabilirlik olasılığının var olması ‘’ ifadeleri, tam olarak, o şeyin olasılığının tam ve doğru biçimde hesaplanabiliniyor  olması durumunda ( olabilirlik olasılığı = 1 ( % 100 ) ) ve doğru biçimde hesapladığımız bu olasılığın yalnız ve yalnız 1 ( % 100 ) olması manaları verildiğinde geçerlidir. Siz olasılığın var olmasını %100 manasına kullanıyorsunuz. Halbuki olasılık 0 -1 arasında bir değer de alabilir.

 

Yoksa, her durumda ‘’ mantıksal olabilirlik olasılığının olmuş olması gözlem vermesini gerektirmez.

Gönderi tarihi:

Buradaki olgu evrensel onay almislik kabul gormusluk ve tartisma disi kalmislik temelindedir. Zaten olgu olmasi da fenomen olmasina baglidir. YALNIZ DOGAL BIR FENOMEN DEGILDIR, INSANOGLUNUN FENOMENLESTIRDIGIDIR.

 

Bir şeyin olgu olması bir süreç gerektir. O nedenle her ne şekilde olursa olsun Zaman bir olgu değildir. Ama Zamanın akması / geçmesi bir olgudur.

 

 

Bilimsel olan spatiotemporal yani yerin zamani ya da yerli zaman temelindedir. Burada zaman yani time temporal olarak yani gecici olarak belirtilmistir. Cunku zaman akicidir  degiskendir harekettir v.s. Yalniz bu zaman ve her turlu algisi sadece insanoglu yetisi ve ona ait onun bir monologudur. Mesela insanoglu turunun bir biri olarak dogar yasar ve olur, ama dogada dogum da yasam da olum de ic icedir ve sureklidir. Cunku dogada boyle bir durum yoktur. Bu sadece dogada DOGAN YASAYAN VE OLEN INSANOGLU TURU BIRI ICIN GECERLIDIR.

 

Verdiğim cevapla alakasız bir yorum olmuş. Yukarıda başladığınız konudan kaptırıp devam etmişsiniz. Doğayı doğa yapan zamandır, sürekliliktir, değişmesidir. Dolayısıyla, zaman durursa ( zaman olmadığında ) doğa da olmaz. Tıpkı mekan olmadığında Doğanın da olmayacağı gibi.

 

Bu durumda , SİZE GÖRE, ben ‘’ Doğada Zaman vardır ‘’ dediğim için Metafizik Naturalist isem, ‘’ Doğada Mekan vardır ‘’ dediğiniz için siz de bir Metafizik Naturalist olursunuz

 

 

Delili sudur mekan yoksa parca var olamaz. Cunku parca mekanda yer alir. Buradaki zaman insanoglunun olcumudur. Ustelik kendi var oldugu zamandan geriye giderek.

 

Efendim, Zaman yoksa da parça olamaz. Çünkü parça zamanla oluşur. Buradaki zaman parçayı parça yapan, onu oluşturan boyuttur.

 

 

Bu soylemler tasami evrenemi, atomami,  v.s. yoksa size insanogluna mi ait? 

 

Yalnızca Bilime ait. Herhangi bir felsefe içermeksizin tamamen bilgi aktarımı.

 

 

Kime/neye gore? vardir? Mekan en genis temeli ile zaten evrenin kendisidir. Yani mekanlar toplami Bu diger mekanlar bu en genis butun mekan icinde hareket edebilirler bu gozlemlenebilir.

 

Kendi boyut algımız çerçevesinde, Evren mekanı ( her ne ise ), boyutsuz tek bir noktaya çekilirse Mekan yoktur denir. ( 2 boyutlu bir uzayda yaşayan canlıları düşünün. Örneğin bir kağıdı buruşturup dertop ettiğimizde daha da sıkıştırarak bir noktaya yığabiliriz. Bu kağıt noktasını tekrardan açtığımızda bu kağıt üzerindeki 2 boyutlu canlılar için 2 boyutun ortaya çıkması kağıdın açılmasıyla başlamıştır. Onların evreninin sınırları yalnızca kağıdın eni-boyu kadardır. Dolayısıyla kendi evrenlerinin sınırlarından çıkamayacakları gibi bizim bulunduğumuz 3. boyutu ( yükseklik )  boyutunu da asla anlayamayacaklardır. ) O kağıtta hiçbir parça hareket etmediğinde ise zaman boyutu da ortadan kalkar. Fizikte -273 dereceye mutlak sıfır denir ve bu sıcaklıkta tüm kinetik enerjinin 0 olacağına Termodinamik prensiplerinden ulaşılır.

 

Aynı şekilde 4 boyutlu evrenimizin 3 boyuta indirgenmesi de mutlak sıfır noktasında gerçekleşir.

 

 

Sicaklik bir insanoglu algisidir. Fenomeni siz yanlis algiliyorsunuz. Kisaca soyle aciklayayim. Fenomen insanogluna gozlem veren tabandir.

 

Zaman da bir algıdır. Şöyle düşünün. Dünyadaki olaylar hızlandırılmış bir film gibi olsa zamanın algısal yanını daha net anlarsınız. Bir şeyin ilk hali ile son halini kıyaslamak öncelikle algılarla mümkündür. Sıcaklık kavramı nasıl fenomenden elde edilen verilerin beyin tarafından işlenmiş hali ise, Zaman kavramı da yine fenomenden elde edilen verilerin beyin tarafından işlenmiş halidir. Beyin, algıladığı verinin belli bir  referans değerle ( metabolizma sıcaklığı ) kıyaslamasını yaparak bir cismin sıcak veya soğuk olması yargısını oluşturur. Zamanın aktığı yargısı için de algı kaynaklı iki veri gerekir. Bu iki veri beyinde kıyaslanarak yargıya ulaşılır. Nitelik açısından tek fark budur.

 

 

Tabiki kavramdir. Bir kavrami somut/soyut yapan alginin duyusal mi duyumsal mi oldugudur. 5 duyunun beyne iletimi ile olan somuttur, sadece aklin fenomenden esinlenerek yarattigi ise soyuttur. Sonucta soyut kavramin mutlaka bir inancsal temeli vardir. Hatta bu inancsal temel bir fenomen ile ozdeslestirmelidir. Allah=Kuran gibi, ya da sevgi=cicek bocek insan v.s. gibi yada demokrasi=sistem/duzen gibi. Fenomen ile insanoglunun fenomenlestirdigini de soyle aciklayayim. Mesela agac fenomen iken masa insanoglunun fenomenlestirdigidir. Yani dogaya kattigidir.

 

Efendim, ağaç da fenomendir, masa da.

 

'' OLGU,  Felsefede somut, algılanabilr ve denenebilir olay ve nesne demektir. Bir nesne, olay ya da sürecin nesnel gerçekliğini vurgulayan bir ifadedir.  ''  ( tr.wikipedia )

 

Bir fenomenin yapay ya da doğal olmasının önemi yok. İster doğal ister yapay olsun bir fenomeninin kavramsallaştırılması zaten insanoğlu kaynaklı yapay bir işlemdir.

 

Normatif değerlerle, Pozitif değerleri karıştırmamak gerekir. Ölçülemeyen, Sevgi, Ahlak, Onur, Üzüntü, İyi, Kötü, Güzel gibi kavramlar ölçülemedikleri için soyuttur, olması gerekeni tayin edene göredir, subjektiftir, özneldir, duyumsaldır, kişiden kişiye değişir. Normatif değerlerdir.

 

Zaman ise Pozitif bir değerdir. Somuttur, olana göredir, ölçülebilir, objektiftir, nesneldir, duyusaldır, kişiden kişiye değişmez,

 

Beynin yanılsamaları nedeniyle karıştırıyor olabilirsiniz sanırım. Mesela zevk veren şeylerin zamanın çabuk geçtiği hissi yaratması veya acı veren şeylerin zamanın ağır geçtiği hissi yaratması. Fakat bu görme duyusunda da var. İlizyon dediğimiz şey de beynin bir yanılsaması. İlizyon nasıl ki görme algısını soyut yapmıyorsa, zamanın duygulara bağlı öznelliği de zaman algısını soyut yapmaz. Önemli olan ölçülebilirliktir.

 

 

Yukarida acikladim. Fenomenin kavram anlami gorungudur ve metafizigin fenomonolojisi ile ve oradaki fenomen ile de bir bagi yoktur. Yani fenomen olmak ile

 

Fenomen gözlem verendir dediniz. Gözlem veren yani ölçü aletleri ile algılanabilen her şey fenomendir. Bu sıcaklık olur, ışık şiddeti olur, sıvı yoğunluğu olur, zaman olur, ağaç olur, masa olur. Bunların hepsi de insan zihninde türetilen somut kavramlardır ve bir fenomenle bağlantılıdır.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.