Φ GokCe28 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 kürt ulusal hareketi, sadece 20 veya otuz yillik bir hareket degil, yüzyillarin biriktirdigi bir barajin sonucudur. Pkk yi ise bu hareketin devami olarak görmemek, veya onu yüceltmek adina "yeni" adini koymak ise herhalde sadece politik degil ayni zamanda ise beseri bir yanilgidir. Türk milliyetciliginin tarhisel akisindaki traji-komik gelisimi bir kez daha gözler önüne serelim ki, bazi vatandaslarimizin gözleirnde bir duvar olusturan o gri capaklari hafifte olsa aralamaya vesile olsun. 19. yüzyilin sonlarinda Ümmetcilik anlayisindan bir türlü ödün vermeyen, läkin o zamanin gelisen ülkeleriyle olan pazarliklarda imparatorluk topraklarini parsel parsel devreden osmanli, hem ekonomik hemde siyasal buhrani bir türlü atlatamiyor, cözümü ise Avrupada ariyordu. Karmasa ve kargasa, veyahutaa her belirsizlik ortaminda oldugu gibi, osmanlinin icinde bu durumdan rahatsiz olan elit askeri ve bürokrat kesim ise yeniarayislara coktan girismilerdi. Bunlardan yüzyilimiza damgasini vuracak olan Jön Türkler, osmanli topraklarindan avrupaya askeri, ilmi egitim almak icin gitmis olan soylu ve asker kökenli elit kesim cözümü o zamanlar avrupada yeni yeni yükselmekte olan Millyetcilikte görmüslerdir. Läkin bir sorun vardir; padisahlarin bile türklüklerinin muamma oldugu bu imparatorluk topraklarinda kurulusundan 600 yil sonra kurucu milliyetin milliyetciligi ilk baslarda pekde öyle ragbet görmemesine ragmen, usta manevralar ve de asker kökenli ideolog ve türkcülerinde yardimiyla gitgide popülaritesini arttirmis bizzat yüksek kademelerden de detsek görmüstür. Bazi kaynaklara göre basli baslina "türk" kelimesinin bile nadiren kullanildigoi o zamanlarda bütünlestirici ve birlestirici olan müslümanligin ve bunun dogrultusunda ümmetci anlayisin karsisinda hic bir sansi yoktu. Netekim öyle bir rekabete girilseydi "türkcülük" ümmetciligin altinda ezilir ve tarih sahnesinden kaybolur giderdi. Böyle bir duruma vesile olmamak icin o zaman ki türkcülerin islami nasil kullandiklari ise gercekten akillara durgunluk vericek sekildedir. Antepten tutunda, cesitli sehirlerde ve vilayetlerde gelistirilen kurtulus mücadelesinde ise anatema hic bir zaman türkcülük degil, "dinimiz relden gidiyor" yaftasi olmustur. Yani 20. yüzyilin basinda gelistirilen ulusal mücadelenin nitelik olarak türklükle hemen hemen hic bir ilgisi yoktur. Zaten türklük adina, ne bir cerkes, ne bir laz nede bir kürt o zaman herhangi bir carpismaya girecek kültürel yapidaydi. Kendi elit cikarlari icin islami ve de ümmetciligi kendisine adeta bir arac edinen türkcüler, 1914 den 1916 ya kadar cereyan eden, bazilarinin soykirim, bazilarinin katliam, bazilarinin hos olmayan olaylar silsilesi diye adlandirdiklari Ermeni Hususu ise buna örnekleme adina kullanilacak en güzel hadisedir. "ermenilerin ortadan kaldirilmasiyla rus isgali önlenecek, dinimiz elden gitmesin" sloganiyla baslatilan milliyetci kampanyanin hic bir yaninda türklükle alakali bir durum yoktu. Läkin dini yani agir basan bu kampanyanin kaymagini o zamanki türkcü kesim yemistir. Kürt bölgelerden tutunda, anadolunun ic bölgelerine kadar uzanan kampanyanin önünü cekenler hep haci hoca takimi, dini görevliler olmustur. Türk milliyetciligi, Mustafa Kemal önderliginde kendine cizdigi yolda sonradan düsman ilan edecegi, önceden kavgali ve kinli oldugu milliyet ve siyasi kesimlerle ise hic bir isbirliginden kacinmamistir. Buna örnek olarak ise, anadoluda ki "dis mihraklara" (yunan, italyan, fransiz, ingiliz) karsi mücadelede Mustafa Kemal bizzat Lenin den ekonomik ve askeri techizatla donatilmis, bu yardimin karsiliginda ise Türkiye Komünist Partisi nin anadolu topraklarindaki varligina ve siyasi calismalarina ise sabir gösterilmistir ki, bu sabir 1938 de bütün Merkez Komitesinin ve de öncü kadrolarin Karadeniz de bogdurulmasina kadar sürmüstür. Görüldügü gibi türk millyetci önderligi mustafa kemal sahsinda, yurticinde dini motiflere dayali bir politika sürdürürken uluslarasi planda Komünizmle isbirligi yapmaktan hic cekinmemistir. Bir baska komedi ise, Komünist Rusya dan alinan yardimlara sebep olarak Mustafa Kemal yönetiminin "emperyalistlerle savasiyoruz" sebebini göstermesiyle eszamanli olarak, daha Conk Bayiri, Dumlupinar, Canakkale gibi türlü türlü adlar verilen mücadele sürerken Ankara da Fransizlarla, Istanbul da Ingilizlerle coktan masaya oturulmus olmasidir. Yeni acilacak olan Etibank ve Sümerbank in ihtiyaci olan para icin kreditasyon anlasmalari yapilmis, emperyalizme göbekten bagimli olmanin daha ilk adimlari savas sürerken atilmistir. Acilacak olan üniversitelerden tutunda, bogazlardaki gecis haklarina kadar her türlü konuda hic de öyle anlasmazlik yasamadan anlasmalara varilmis, anlasmalardan sonra geri cekilen "düsman gücleri" yaptiklari anlasmanin rahatligiyla geri cekilirken, yurticinde bu "büyük zafer" olarak adlandirilmistir. Iktidar icin hic bir eylemden kacinmayan, Mustafa Kemal önderliginde ki türk millyetciligi Lozan da kürt agalarina ise "türkiye cumhuriyetinden memnunuz" imzasini da attirmayi basarmistir. Bunun hikayeside cok komiktir. Kisaca anlatalim; Anadolu daki mücadelenin daha ilk baslarinda, il il, vilayet vilayet dolasan ve destek arayan mustafa kemal, ünlü Bursa Mitinginde acik ve net olarak Kürdistan Vilayetine muhtariyet verilmesini öngörmüstür. Muhtariyetin ise bugünkü türkcesi "otonomi"dir. Yani icislerinde bagimsiz, dis iliskilerde ise ankara ya bagimli olma durumu. Bunun ispatibni isteyen ülkücü millyetci arkadaslarim bi zahmet türkiyeden "NUTUK" adli kitabi getirsinler ve orda Kemal Pasa nin Bursa Mitingi konusmalarini dikkatle okusunlar. Devam ediyoruz dostlarim. Bu muhtariyet (otonomi) sözlerine kürt agalari ve beyleri o kadar güvenmistirlerki, gönüllü olarak Canakkale de carpismislar ve güvenle cumhuriyet yillarini beklemislerdir. Ve cumhuriyet gelip catmistir ki, kürt aga ve beylerine Kemal Pasa söyle bir sürpriz yapmistir. Ya muhtariyetten vazgecersiniz ve her vatandas gibi türklügü kabul edersiniz, yada agaliklariniz ve beylikleriniz ellerinizden alinir. Yüzyillardir feodalizmin hakim oldugu Kürdistan Vilayetinde bu tehdit etkili olmamistir ilk zamanlar. Ilk tepki Seyh Said den gelmistir. Ordulariyla Diyarbakir, Elazig ve Bingöl de etkili olan Seyh Said baskent Amed ´de (diyarbakir) yenilgiye ugramistir. Bu yenilgiden sonra, geride kalan "uzlasmaci" kürt aga ve beyleri, Lozan´da tipis tipis imzalari atmislardir, bunun karsiliginda ise agalik ve beyliklerine dokunulmamistir. Hani bazi aydinlarimiz türkiye de serzenislerde bulunurlar ya, bu agalari bu beyleri kaldiralim falan. O agalarin ve beylerin hüküm sürmelerinin tek sebebi, bizzat ve yegane Genc Türkiye Cumhuriyetidir dostlarim. Kürt ileri gelenleri bu yenilgiden sonra iyice pasiflesmislerdir. Iktidari mutlak anlamda ellerine gecirip, emperyalist yardimlarla ekonomik olarakda koltugunu saglamlastiran Türk millyetci önderligi, bundan sonra ki yillari kendi ideolojik propagandasi icin kullanmistir. Öyle bir abartmistir ki, daha bir kac yil önce Vilayetleri bile bulunan, muhtariyet hakeden kürtlerin aslinda türk olduklarina kadar vardirmislardir. Bu yillardan sonra cilizda olsa legal platformlarda kürtlügü dile getiren akademisyenlerden tutunda, siyaset adamlarina kadar bir cok kisiyi ömür boyu hapislere caprtirmis, idamlara kadar götürmüstür. Bu millyetcilik rüzgari sadece kürtlere degil ayni zamanda Karadeniz e de ugramistir. Karadeniz de yasayan ve Mohti-Laz olarak adlandirilan, anadillleri Lazca olan Lazlar, türkceyi ve türklügü kabul etmeleri ise uzun bi zaman almamistir. Su anda türkiye sadece bir kac bin Mohti-lazca konusan laz vardir. Geri kalan kesim türklügü kabullenmis ve hatta syki savunuculari haline gelmislerdir. Seksenlere gelindiginde ise genelde türkiye devrimci hareketinden, özelde ise Mahir Cayan düsüncelerinden etkilenen Ankara Üniversitesi ögrencilerinden kürt asilli Abdullah Öcalanin beyninde Kürdistan fikri filizlenmeye baslamis, sonraki yillarda ise bu filize maddi zemin kazandirmaya baslamistir. 1984 Eruh baskiniyla Türkiye ye adini duyuran o günkü Apocular, Bagimsiz Sosyalist Kürdistan sloganiyla, ve de hizli, cevik fedai tarzi eylemleriyle Kürdistan da halkin üzerinde yüzyillardir serpilmis olan ölü topragini kaldirmistir. Neredeyse kendi dilini konusmaktan utanan kürtlere "flash-out" yasatan bu hareket yillar gectikce düsünülenin aksina bir türlü yenilgiye ugramiyor, hatta 90 lara gelindiginde 20.000 kisilik hazir gerilla ordusuyla Özal a 1920 lerde topraga gömülen "muhtariyet" fikirlerini tekrar hatirlatiyordu. Bu hatirlama nin sonu ise herkeisn malumudur. Osmanli zamanlarindan kalma bir komplo ile diskalifiye edilen Özal ile, cumhuriyetin ilimli kanadinin da cesedi topraga veriliyordu. Uluslararsi arenanin önemini cok hizli kavrayan pkk hareketi, yine 90 larda büyük ölcüde "bagimsiz sosyalist kürdistan" söyleminin "sosyalist" bölümünü cikartarak, mücadeleyi 90 larda "bagimsiz kürdistan" a indirgiyordu. Yine bu yillar, pkk nin Avrupa da yavas yavas ragbet gördügü yillardi. "sosyalist rüya"dan kalkan pkk ye ilgi cogaliyor, avrupada yasayan kürtlerin de dinamizmiyle pkk avrupa da siyasi alanlar kazaniyordu. Bu arada, Türk Millyetciligi de yeni bir ntelik kazaniyordu. Olmayan kürtler birden oluveriyor ama onlarda bu ülkenin evlatlariydilar ve bu ülkenin diger evlatlari gibi türkce okuyup, türkce övünüp, türkce calismak zorundaydilar. Daha bir kac sene önce, "kart kurt" seslerinden dolayi "kürt" adini alan bu "dag türkleri§" birden bire Kürt oluyorlar, ve diger vatandaslarla ayni kefeye konulmaya baslaniyorlardi. Bu arada türk bürokrasisinin agzina ise "kürt sorununa" sebep olarak da, ekonomi ve egitim söylemi dolanmaya basliyordu. Bu bürokratik kesime göre, tek sorun egitim ve ekonomiydi. Eger okullar ve fabrikalar acilirsa "terör"ün önüne gecilecekti. Ayni zamandada, gecmis hükümetlere ve yönetimlere suc atiliyor, ve özür diler bir edayla "geri biraktirilan güneydogudan" bahsediliyordu. Bu tez ise cok cabuk cürütülüyordu. PKK nin önder kadrolarinin yüzde sekseninin üniversite mezunu veya üniversite terk bireylerden olusmasi, ve bu sahislarin cogunun iyi denilebilecek aile kosullarindan gelmesi bu tezin cürütülmesinde öncel faktör oynuyor. Diger taraftan, pkk ye katilimin ilk yillarda kürdistan bölgelerinden olurken, yillar gectikce istanbul, izmir, mersin ve ankara gibi metropollerden katilimin cogalmasiyla isin aslinda o kadar basit olmadigi anlasiliyordu. Kendi düsmanini yenmek icin her türlü isbirligine giren Türkiye Cumhuriyeti´ ne ilk kez siyasi olarak onun kadar ve hatta ondan daha akilli bir rakip cikmisti: PKK PKK avrupa ülkelerinde dernekler acarak, kulislere oynuyor, avrupa parlamentosunda yürüttügü calismalar ile sempati ve politik destek topluyordu. Bunun karsiliginda Türkiye Cumhuriyeti ise, ayni telden calmaya devam ediyordu. Sadece avrupa ülkeleriyle degil ayni zamanda, yer yer barzani ve talabani, türkiyeli marksist leninist örgütler, yunanistan, isvec gibi ülke ve politik organizasyonlarla isbirligi yapan pkk, siyasi kazanimlarina kazanim katiyordu. Bu siyasi calisma tarzi bana biraz cumhuriyetin ilk yillarini hatirlatmiyorda degil hani!!!! Sizde bir benzerlik görebiliyormusunuz??!!! Yien bunlara paralel olarak, pkk nin icindeki millyetci kesime deginmeden gecemeyecegim. Yillar süren "bagimsiz sosyalist kürdistan" propagandasiyla yogrulan, büyüyen bir kesim var ki, su anki "baris politikalarindan" cok rahatsiz. Bundan bi kac ay önce karsilastigim bir tartisma beni cok etkilemisti. Iki tane pkk li semnpatizan aralarinda konusurlarken söyle bir konusma gecti. Bir tanesi "ben istiyorum ki, dilimizi kültürümüzü rahat yasayalim, okullarimiz acilsin üniversitelerde kürtce etüd edelim, ben istanbuldan diyarbakira giderken pasaport kontolünden gecmek istemiyorum. Ayni ülkede istedigimiz gibi yasayalim",,,,, digeri ise "hayir öyle sey olurmu, özgür ve bagimsiz kürdistan olana kadar savasacagiz, bize yillardir yasam hakki tanimayan bu ülkeyle nasil beraber olabiliriz, olamaz!!"....... Bakin bu iki insanda pkk li. Su an pkk de hakim olan düsünce, baris yanlisi politikadir. Ama ilkel milliyetci kesim varligini hala sürdürmektedir ve teorilerinin dogrulanmasini beklemektedir. Cünkü baris yanlisi yönetim ( ki bu kesimin basini abdullah öcalan cekiyor) türkiye cumhuriyeti devletiyle anlasmaya ve ortak bir noktada bulusmaya calisirken, ilkel millyetci kesim ise topyekün savas cigliklarina bu siralar ara vermis olsada, devletle kesintisiz silahli savasa girmenin tek cözüm olduguna inanmaktadirlar. Ve bu görüsmelrin ve anlasmalarin sonucsuz kalmasindan yana olmasalarda, kendi politikalarinin dogrulanmasini dört gözle beklemektedirler. daha yazacak bir coks eyim var arkadaslar ama ,,,, simdilik sizin görüslerinizi bekliyorum,,, buyrun Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 kürt ulusal hareketi, sadece 20 veya otuz yillik bir hareket degil, yüzyillarin biriktirdigi bir barajin sonucudur. Pkk yi ise bu hareketin devami olarak görmemek, veya onu yüceltmek adina "yeni" adini koymak ise herhalde sadece politik degil ayni zamanda ise beseri bir yanilgidir.. . . daha yazacak bir coks eyim var arkadaslar ama ,,,, simdilik sizin görüslerinizi bekliyorum,,, buyrun Görüs bilimsel bir görüse verilir,siz resmen burada Atatürk düsmanligi yapiyor ve görüs bekliyorsunuz,Kurtulus savasi belki sizin tarihinizde din icin yapildi diye gecer ama bizim tarihimizde Türkiye icin verildigi yazilidir.Yazdiklarinizdan da sizin Kürt isyanlarina PKK terörüne sicak baktiginizi anlamak ta güc degil.Daha dogrusu Türkiyenin üniter yapisina hasmane bir yaklasiminiz oldugu apacik ortadadir. Sizi yine tarihinizle basbasa birakiyorum.. saygilarla Alıntı
Φ sadece insanım Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 Söylediklerinize veya yazdıklarınıza diyeceğim bi şey yok.Fakat ortada olan sorun Türk,Kürt,Arap,Laz,Çerkez...hangi din dil ırktan olursa olsun bence herkesi kapsamaktadır.Çünkü hala kapımızda devam etmekte olan Irak savaşı ve amerikanın ne zaman saldıracağı belli olmayan İran bulunmaktadır.Şu anda içinde bulunduğumuz durum büyük ortadoğu projesinin meyveleridir.Devlet olmak insanca yaşamak dilini konuşabilmek iyi yaşam koşullarına sahip olmak vesayire ne gerekiyorsa herkesin hakkıdır.Ama yadsınamaz bir gerçek varki şuan kürtlere yardım eden amerika herkesin bildiği gibi daha önce Saddama İran a karşı yardım etmiş biyolojik silahlar satmış ve kürtlerin katliamına yol açmıştır.ülkesindeki yani asıl amerikalı veya o zaman ki adı neyse kızılderelileri katletmiş rengi siyah olanları aşağılamış kendileri dışında kalan bu kesime aynı hakları tanımamak için elinden geleni yapmıştır ve hala yapmaktaır.Bu oyunlar bana göre çok önceden yazılmış bi doktorinin veya tezin sonucu olarak insanların kafalarını karıştırıp kargaşa yaratıp açlığa mahkum edip ekmek parasını bulamayacak duruma getirip istediklerini yaptırmaktan başka bi şey değildir.amerika olayına değinmemim sebebi şu an ve daha önce olan bir çok olayın aynı avrupa topluluğundaki bazı ülkeler gibi sömürgelerini daha rahat yapabilcekleri (parçala,böl.yönet) bi ortam sağlamak istediklerini belirtmekti.Çünkü o amerikadırki şu an Irak da bi Kürt devleti kurulması için elinden geleni yapmaya çalışıyo çünkü o avrupadırki aynı serv de olan antlaşmalar gibi bi kürdistanın kurulmasına yardımcı oluyo.Ortadoğu ne kadar parça olursa onlar için o kadar iyi ve kolay bi lokma haline gelir.Arkadaşlar kürtler devlet kursun sorun değil lazlar devlet kursun sorun değil ama anşılmayan ve kimsenin değinmediği veya bu kadar kargaşanın arasında unuttuğu bi durum söz konusu Kürt,Türk,Arap,Laz,Çerkez vesaire ne kadar müslüman sünni şii varsa hepimizin planlı ve programlı bi şekilde sömürüldüğümüz ve o büyük güçlerin istediği gibi yönetildiğimizdir.Bize ait olan bütün kaynaklarımızın onlar tarafından alınıp rahat bi şekilde kullanılması ve bize tekrar fazla fiyatla geri döndüğüdür.Bütün bunlar olup biterken bir araya gelip onlara karşı duracığamıza birbirimizi yememizi sağlamaktadırlar.Ben sadece insanım ve Dünyalıyım nereli olduğu ne olduğu hangi ırktan olduğu değildir beni ilgilendiren gerçekten insan olunması yeterlidir.Bu kavgalardan vazgeçip başımızı kaldırmamızın zamanı geldiğine inanıyorum.YOKSA YAKIN ZAMANDA KALDIRACAK BAŞIMIZDA KALMAYACAK. Yani diyeceğim odirki o milleyitçilik denen olayı bi kenara bırakalım da hepimiz insan gibi yaşabilelim.Bir insan olarak dünyanın her yerine rahatça gidebilelim.İnsanlığımızın farkına varalım.Artık savaşmakdan vazgeçelim yada en azından başkalarının bize söylediği savaşları yapmakdan vazgeçelim.Dünyamızın kaynaklarını da sömüren bu sömürgenlere karşı duralım. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 23 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2007 kürt ulusal hareketi, sadece 20 veya otuz yillik bir hareket degil, yüzyillarin biriktirdigi bir barajin sonucudur. Pkk yi ise bu hareketin devami olarak görmemek, veya onu yüceltmek adina "yeni" adini koymak ise herhalde sadece politik degil ayni zamanda ise beseri bir yanilgidir. ajitetif sloganlar hoştur. ancak bunun gerçekliği sorgulandığında çıkan sonuç her zaman hoş olmaz. Hangi yüzyılların biriktirdiği bir barajın sonucudur. Cumhuriyetin getirdiği yeniliklere karşı, yerel ağa, bey, şeyh tayfasının kendi güçlerini kaybetmek istememesi ve klasik bir feodal direniş göstermeleri. Onları gözlerinde yücelten bölge halkının kimi kısımlarının destek vermesi desek şuna. Mesela, ne kadar romantik şiirler, kahramanlık destanları yazılırsa yazılsın, Şeyh Şait'İn şeriat dışında, "din elden gidiyor" dışında herhangi bir ulusal ayaklanma söylemi varmıdır. Yada Seyid Rıza'nın "beni mebus yapmadılar, beni vali yapmadılar" dışında herhangi bir ulusal programı ve tepkisi varmıdır. Tabiki iki üç müzik grubu şarkı yapar. İki üç yazarda şiir yazarsa bir Jean d'arc yaratabilirsin. . "ermenilerin ortadan kaldirilmasiyla rus isgali önlenecek, dinimiz elden gitmesin" sloganiyla baslatilan milliyetci kampanyanin hic bir yaninda türklükle alakali bir durum yoktu. Läkin dini yani agir basan bu kampanyanin kaymagini o zamanki türkcü kesim yemistir. Kürt bölgelerden tutunda, anadolunun ic bölgelerine kadar uzanan kampanyanin önünü cekenler hep haci hoca takimi, dini görevliler olmustur. Bu dediğine dair, sonradan örnekleyeceğim gibi yanlış yorumun haricinde bir verin varmı. Ermeni tehciri, Anadoluda bu günkü ermeni liderlerin bile faaliyetlerini kabul ettiği Aşırı milliyetçi Taşnak ve Hınçak partisine bağlı komitacıların. Türk ordusuna karşı "yıpratıcı savaş" denilen yöntemlerle saldırdığı ( cepheye en fazla asker gönderen köyü basıp, yağmalayıp kadınları dağa kaldırıp, bunu öğrenen askerlerin cepheden kaçarak köylerine dönmesini sağlamak gibi ) Rus ordusunun ilerleyişine yardım etmek için cephe arkasına sarkmış bir güç olarak görülen bu iki partiye bağlı komitacıların ermeni azınlıktan destek görmesi üzerine. Ermeniler tehcir edilmiştir. Tehcir sırasında yaşananlar farklı bir konudur. Tehcirin haklı olup olmaması farklıdır. Tehcir tek çaresidir Hükümetin o günlerde. Kaldıki "din elden gidiyor" gibi bir sloganla yapıldığını nereden çıkardın. Türk milliyetciligi, Mustafa Kemal önderliginde kendine cizdigi yolda sonradan düsman ilan edecegi, önceden kavgali ve kinli oldugu milliyet ve siyasi kesimlerle ise hic bir isbirliginden kacinmamistir. Buna örnek olarak ise, anadoluda ki "dis mihraklara" (yunan, italyan, fransiz, ingiliz) karsi mücadelede Mustafa Kemal bizzat Lenin den ekonomik ve askeri techizatla donatilmis, bu yardimin karsiliginda ise Türkiye Komünist Partisi nin anadolu topraklarindaki varligina ve siyasi calismalarina ise sabir gösterilmistir ki, bu sabir 1938 de bütün Merkez Komitesinin ve de öncü kadrolarin Karadeniz de bogdurulmasina kadar sürmüstür. Bak ben burada önce, kişilerin kati yorumlar yapacağı konular hakkında bilgileri olmasını isterim. 1938 de değil 1919'da Karadenizde Mustafa Suphi ve arkadaşları boğulmuştur, Yahya Kahya tarafından. TKP nin anadolu topraklarında serbetçe çalışmasına hiçbir zaman müsade falanda edilmemiştir. Mustafa Suphi ve arkadaşları Batumda kurulan TKP'nin Anadolu'ya geçen ilk yöneticileridir ve onlarda geri dönmek zorunda kalmış dönerkende karadenizde boğdurulmuşlardır. Görüldügü gibi türk millyetci önderligi mustafa kemal sahsinda, yurticinde dini motiflere dayali bir politika sürdürürken uluslarasi planda Komünizmle isbirligi yapmaktan hic cekinmemistir. Bir baska komedi ise, Komünist Rusya dan alinan yardimlara sebep olarak Mustafa Kemal yönetiminin "emperyalistlerle savasiyoruz" sebebini göstermesiyle eszamanli olarak Cidden biraz tarih bilgisi. Rusya sosyalizme ancak 1930 larda geçmiştir. Rusyada o tarihlerde sadece komunistler iktidardadır. Ve henüz tam anlamıylada iktidarda değillerdir. Çünkü on yıl sürecek Rusya iç savaşı başlayacak ve ancak 1930 larda sosyalizme geçilecektir. Rusya o tarihlerde değil sadece Türkiyeyle "Yeni ekonomik planla" tüm batı ülkeleriyle ticaret ve askeri anlaşmalar imzalamıştır. Kaldıki iki devletin ortak çıkarlar için anlaşma yapması, sadece stratejiktir. Ha yok sen eğer 1930 larda Nazi Almanyası ile, Sovyetler Birliğinin imzaladığı "saldırmazlık antlaşmasını" Nazilerle sovyetlerin işbirliği olarak görüyorsan böyle şeyler yazman normal. Var olan bir savaş vardır. Hem Rusya hemde ankara hükümeti. İngilizlerin anadoludaki varlığını istememektedir. Ankara vatanlarının işgal edileceği için, Rusyada batının dev kapitalist imparatorluğu İngiltere ile komşu olmak istemediği için onlar doğal müttefiktir. , daha Conk Bayiri, Dumlupinar, Canakkale gibi türlü türlü adlar verilen mücadele sürerken Ankara da Fransizlarla, Istanbul da Ingilizlerle coktan masaya oturulmus olmasidir. Yeni acilacak olan Etibank ve Sümerbank in ihtiyaci olan para icin kreditasyon anlasmalari yapilmis, emperyalizme göbekten bagimli olmanin daha ilk adimlari savas sürerken atilmistir. Acilacak olan üniversitelerden tutunda, bogazlardaki gecis haklarina kadar her türlü konuda hic de öyle anlasmazlik yasamadan anlasmalara varilmis, anlasmalardan sonra geri cekilen "düsman gücleri" yaptiklari anlasmanin rahatligiyla geri cekilirken, yurticinde bu "büyük zafer" olarak adlandirilmistir. Sen cidden herşeyi birbirine karıştırmışsın. Conk Bayırı, Çanakkale 1915 te gerçekleşen Çanakkale savaşıdır. Dumlupınar ise kurtuluş savaşınn bir muharebesidir. Düşman güçleri senin karaladığın şekilde değil, Daha önce 700,000 asker ve yüzlerce savaş gemisiyle çıkarma yaptıkalrı ancak yenildikleri, Tamamen silahlandırıp, destekledikleri Yunan Ordusunu kısa sürede ülkeden atan bir düşmanla yeni bir kara savaşına girmek istemedikleri. Anadoluda alacakları bir yenilginin daha, asyadaki bütün sömürgelerinde geri dönülmez isyanlar başlatacağı, Sahip olduğu düzenli ordunun yanında. Devin İngiliz imparatorluğunun en çekindiği savaş türü olan gerilla savaşı ( irlanda ve asyadaki deneyimleri) gücüne sahip bir düşman karşısında oldukları için çekilmişlerdir. , Devam ediyoruz dostlarim. Bu muhtariyet (otonomi) sözlerine kürt agalari ve beyleri o kadar güvenmistirlerki, gönüllü olarak Canakkale de carpismislar ve güvenle cumhuriyet yillarini beklemislerdir. Ve cumhuriyet gelip catmistir ki, kürt aga ve beylerine Kemal Pasa söyle bir sürpriz yapmistir. Ya muhtariyetten vazgecersiniz ve her vatandas gibi türklügü kabul edersiniz, yada agaliklariniz ve beylikleriniz ellerinizden alinir. Yüzyillardir feodalizmin hakim oldugu Kürdistan Vilayetinde bu tehdit etkili olmamistir ilk zamanlar. Ilk tepki Seyh Said den gelmistir. Ordulariyla Diyarbakir, Elazig ve Bingöl de etkili olan Seyh Said baskent Amed ´de (diyarbakir) yenilgiye ugramistir. . Devam edelimde bence arkadaşım sen bir ilkokul tarih kitabı alıp gözden geçir. Çanakkale savaşı Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1915 te gerçekleşen 1. Dünya savaşının bir muharebesidir. Atatürk orada sadece bir komutandır. Siyasi lider falan değildir. Sen hem tarihleri, hem kişileri karıştırmışsın. Sana göre Kürt Ağaları çanakkalede, Atatürk'Ün muhtariyet sözüne güvenip savaşmıştır öylemi . Arkadaşım Atatürk o yıllarda sadece bir "Yüzbaşı" idi. Kime ne muhtariyet sözü verecek. Gerçekten daha Kurtuluş savaşı ve 1. Dünya savaşını aynı savaşlar sanan birisi için çok iddialı ithamlar bunlar. , Kürt ileri gelenleri bu yenilgiden sonra iyice pasiflesmislerdir. Iktidari mutlak anlamda ellerine gecirip, emperyalist yardimlarla ekonomik olarakda koltugunu saglamlastiran Türk millyetci önderligi, bundan sonra ki yillari kendi ideolojik propagandasi icin kullanmistir. . Emperyalist yardımları biraz örneklsene. Ki iddiada kalmasın. Ama ben sana bir örnek vereyim. TBMM nin musul ve kerkükü geri almak için askeri harekat tarihi olarak belirlediği gün İngilizlerin Emriyle "Şeriat isteriz" diyerek ayaklanan, Şeyh Sait'mi. İngilizlerin tertipçiliğiyle 1929 da Atatürke Suikast düzenleyenlermi. "Emperyalistlerin desteği" oluyor. . , PKK avrupa ülkelerinde dernekler acarak, kulislere oynuyor, avrupa parlamentosunda yürüttügü calismalar ile sempati ve politik destek topluyordu. Bunun karsiliginda Türkiye Cumhuriyeti ise, ayni telden calmaya devam ediyordu. Sadece avrupa ülkeleriyle degil ayni zamanda, yer yer barzani ve talabani, türkiyeli marksist leninist örgütler, yunanistan, isvec gibi ülke ve politik organizasyonlarla isbirligi yapan pkk, siyasi kazanimlarina kazanim katiyordu. Bu siyasi calisma tarzi bana biraz cumhuriyetin ilk yillarini hatirlatmiyorda degil hani!!!! Sizde bir benzerlik görebiliyormusunuz??!!!. Siyasi kazanım mı ? Emperyalizmin güdümüne girmek. Oyunu onun kurallarıyla oynamanın karşısında onlar tarafından destek görmek siyasi kazanım mı oluyor ?. Nasıl bir siyasi kazanımki. Liderleri paket yapılıp bir günde Türkiye'ye teslim ediliyor. En güvendikleri Yunanistan tarafından. İnsan binmeyeceği eşeğin önüne ot koymaz demiş atalarımız. PKK emperyalizmin güdümünde olduğu sürece emperyalizm tabiki destekleyecektir. Bu emperyalizmin tarihinden beri böyledir. İşi bittiğindede ipini çekecektir. ASALA gibi aynı. Yıllarca emperyalizmden üst düzey destek gören ASALA soğuk savaşın bitmesiyle kısa sürede yok edilmiştir efendielri tarafından. PKK nın avrupa ülkelerinden gördüğü desteği "siyasi kazanım" sanan biri. Efendisinin köleyi işine yaradığı sürece beslemesinide bir "siyasi kazanım" olarak görmeli. , Bakin bu iki insanda pkk li. Su an pkk de hakim olan düsünce, baris yanlisi politikadir. Ama ilkel milliyetci kesim varligini hala sürdürmektedir ve teorilerinin dogrulanmasini beklemektedir. Cünkü baris yanlisi yönetim ( ki bu kesimin basini abdullah öcalan cekiyor) türkiye cumhuriyeti devletiyle anlasmaya ve ortak bir noktada bulusmaya calisirken, ilkel millyetci kesim ise topyekün savas cigliklarina bu siralar ara vermis olsada, devletle kesintisiz silahli savasa girmenin tek cözüm olduguna inanmaktadirlar. Ve bu görüsmelrin ve anlasmalarin sonucsuz kalmasindan yana olmasalarda, kendi politikalarinin dogrulanmasini dört gözle beklemektedirler. daha yazacak bir coks eyim var arkadaslar ama ,,,, simdilik sizin görüslerinizi bekliyorum,,, buyrun PKK ya hakim olan şu anda hiçbir düşünce falan yoktur. Artık PKK da emperyalist efendileri karşısındaki konumunu bilmekte ona göre davranmaktadır. PKK 1999 da yenilmiştir. 1999 dan beri olan hali artık tam manasıyla, ABD öncülüğünde emperyalist odakların koyu hakimiyeti, yönlendirmesi, kısıtlaması ile sınırlıdır. PKK da şu an olan tek görüş "ABD arkamızda, AB arkamızda, bununla Türkiyeden olan taleplerimizi sağlıyabiliriz" dir. Ancak buda tarih bilmezlikten gelir. Çünkü ABD nin güdümüne giripte abad olan örgüt yoktur. Ve dahi tümü eninde sonunda bizzat ABD nin düşmanı olur çıkarlar. Molla Mustafa Barzani gib, Rıza Pehlevi gibi, El kaide gibi. PKK artık sadece, Türkiye ile AB-ABD ilişkilerinde kullanılan bir kozdur varlık sebebide budur. Daha iyi bir koz bulunduğunda. Yada karşılıklı ödün verileceği gün efendileri tarafından ipi çekilecek bir paramiliter terör örgütüdür. Colombiyada, Ölüm Mangaları neyse PKK da odur. Alıntı
Φ dost_25 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 bir şeyi açıklığa kavuşturmak lazım... şu anda türkiyenin atatürk milliyetçiliğinden başka bir düşünceye ihtiyacı yoktur...türkler türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak türk milliyetçiliği yapar aynı zamanda kürtlerde türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak türk milliyetçiliği yapabilirler...Atatürkün dediği gibi 'ne mutlu türküm diyene' burdaki türklük türkiye cumhuriyeti vatandaşlığını simgelemektedir... bide günümüzdeki milliyetçilik anlayışına bakarsak kelleci,yobaz,bölücü,bağnaz v.s tiplemelerini almıştır... ne kürtler kendi soylarını açığa alıp ayrı bir vatan için (hemde bu topraklar üzerinden) uğraş gösterebilirler nede türkler sadece kendi ırkının yaşama hakkı olduğunu düşünüp ırkçılık yapabilirler...bunu tek yol olan atatürk milliyetçiliği ve kemalist düzenle çözebiliriz... yoksa bizi birbirimize düşürüp üzerimizden daha ne paylar kazanacaklar bilirsiniz...oyuna gelmeyelim ve bir olmaya gayret gösterelim...herkez yerini sorumluluğunu ve hattini bilsin... Alıntı
Φ NewYorkTaner Gönderi tarihi: 10 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 10 Mayıs , 2007 Arkadaşım,Sana katılmamak mümkün mü... Ağzına diline sağlık işte bu ülkeyi kurtaracak ve bizi emperyalizme yem etmeyecek düşünce budur. Açıklıkla ortay koyduğun için teşekkür ediyorum... Saygılar Sunun adını Turk Milliyetciligi koydugumuzda karisiklik yaratiyor ve YOBAZ/IRKCI milliyetciler de bu kavrami kend emellerine alet ediyorlar. Bunun adini Turkiye Milliyetciligi koysak ve bir millete endekslemesek ve buna yakisir siyaset yapsak o zaman ben de senin dediklerine gonulden katilirim arkadasim. Irkci MHP milliyeciligine, Maskeli SOL/SAG milliyetciligine HAYIR. Turkiye Milliyeciligi'ne, Halklarin esitligine ve kardesligine EVET. Taner Alıntı
Φ fantastico Gönderi tarihi: 10 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 10 Mayıs , 2007 Sunun adını Turk Milliyetciligi koydugumuzda karisiklik yaratiyor ve YOBAZ/IRKCI milliyetciler de bu kavrami kend emellerine alet ediyorlar. Bunun adini Turkiye Milliyetciligi koysak ve bir millete endekslemesek ve buna yakisir siyaset yapsak o zaman ben de senin dediklerine gonulden katilirim arkadasim. Irkci MHP milliyeciligine, Maskeli SOL/SAG milliyetciligine HAYIR. Turkiye Milliyeciligi'ne, Halklarin esitligine ve kardesligine EVET. Taner Yaşasın Türkiye, geçmiş geçmiştir, Cumhuriyet Tarihinin kaç şekilde yazılıp biçildiği meçhül, Bir yangında yanan Osmanlı arşıvleri, bir yanda tarihini tartışan bir nesil Ben ne görüyorum geriye bakınca biliyormusunuz,, Bir zamanlar Vatanı için çarpışan bir Millet görüyorum, Nenehatunlar, Karafatmalar, seyit onbaşılar, Hasan Tahsinler..Bana Bu yetiyor Alıntı
Φ NewYorkTaner Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2007 Yaşasın Türkiye, geçmiş geçmiştir, Cumhuriyet Tarihinin kaç şekilde yazılıp biçildiği meçhül, Bir yangında yanan Osmanlı arşıvleri, bir yanda tarihini tartışan bir nesil Ben ne görüyorum geriye bakınca biliyormusunuz,, Bir zamanlar Vatanı için çarpışan bir Millet görüyorum, Nenehatunlar, Karafatmalar, seyit onbaşılar, Hasan Tahsinler..Bana Bu yetiyor Iyi dedin gecmis gecmistir de, hala milletin buyuk bolumu gecmiste yapilan hatalari inkar ediyor. Bakin sayin Politika arkadas'a. Her yapilan haksizlik inkar ediliyor. Bu sekilde BARSILMAZ ki? Guney Afrika'da Mandela'nin yaptigi gibi barisma platformlari kurulmali bu memlekette ve her kesim uzlasmaya yonelmeli. Artik Milliyetci ve fasist soylenimlerle bit yere varamiyoruz, apacik ortada! Kim ne hata yaptiysa yapsin, Turk, Kurt, Ermeni, Yunan, hepsi artik **** ******* birakip itiraf etsin olan bitenleri ve bitirelim so dusmanligi! Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.