Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2007 Taraflı biri cumhurbaşkanı olmamalı, asıl önemlisi Cumhuriyet aleyhtarı ve bu meyanda taraf olan kişi, hele hele şaibeli yaşantısı ile güvenilirliğini yitirmiş ise kesinlikle olmamalı. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2007 Taraflı biri cumhurbaşkanı olmamalı, asıl önemlisi Cumhuriyet aleyhtarı ve bu meyanda taraf olan kişi, hele hele şaibeli yaşantısı ile güvenilirliğini yitirmiş ise kesinlikle olmamalı. sizin dediginiz sadece bizim gibi düşünüp yaşayan biri olsun. yok, böyle bir demokrasi yok. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Demokrasini gereği olması gerek ve olacaktır.Milletimizin çağdaş yaşam şekline en uygunu budur. Türkiye için Başbakan büyük bir duruştur büyük bir liderdir. Liderleri karistiriyorsunuz galiba,yahutta liderligin anlamini bilmiyorsunuz.Bilomiyorsaniz Mustafa Kemal'i okumanizi tavsiye ederim.Türkiyeyi peskes cekenler ne zamandan beri liderlik seviyesine yükseldiler.Türkiye ve Kibris en talihsiz dönemlerini yasamaktadir.Birinde Rum yanlisi M.ALI Türkiyede ise AB-ABD emirkulu Erdogan.Barzani veTalabani ile Türkiyenin kaderini cizdiler 10 gün önce. saygilarla Alıntı
Φ --doğan-- Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 türkiye de yaşamak için sadece laiklik yetiyomu yani yaşamanı tek şartı mı?????? Bence farkında olmak şöyle dursun altını oymakla meşgül... Birde şöyle düşünelim: Tayyip bu metni anlasaydı inanan biri olarak neler olurdu: Türkiye yüz değiştirir, kavgaları bir yana bırakıp Evrensel değerlerle daha iyiye daha güzele yol alırdı... Ama nerede: Adamlar Yeşil Devrimden bahsediyorlar... sence türkiyede şu an sadece kavga mı var Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Başbakan'ın, Cumhurbaşkanlığı adaylığının tartışıldığı bu günlerde bir kez daha geriye dönüp bakma ihtiyacını duyanlar için küçük bir hatırlatma. Henüz 1980'li yıllarda Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk ve Cumhuriyet rejimine karşı etmiş olduğu yemin: "Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim." Recep Tayyib ERDOĞAN RTE - 1994-2006 Belediye Başkanlığı Döneminde "Elhamdülillah şeriatçıyız" (21.11.1994 Milliyet) "Yılbaşına karşıyım" (19.12.1994 Sabah) "Ben tekkeye değil dergaha gittim" (22.1.1997 Gözcü) "Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok" (12.5.1994 Hürriyet) "Her 10 Kasım'da yaygara kopartılıyor" (14.11.1994 Hürriyet) "İçki yasaklansın" (1.5.1996 Hürriyet) "İstanbul'u Medine yapacağız" (Akis) "Bütün okullar İmam Hatip yapılacak" (17.9.1994 Cumhuriyet) "Sarık operasyonu çok komik" (15.5.1995 Sabah) "Yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir" (25.6.1994) "Sadece imamlar resmi nikah kıysın" (9.5.1995 Milliyet) "Ben Millet Meclisi'nin de dua ile açılmasından yanayım"(8.1.1996 Milliyet) (Belediye Başkanlığı döneminde Belediye meclisinin her açılışı İstiklal Marşı yerine Kuran okunarak yapılmıştır. Yine böyle bir dualı açılıştan sonra bunu söylüyor.) "Ben İstanbul'un imamıyım" (8.1.1995 Hürriyet) "Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür" (6.3.1996 Hürriyet) "Milli Piyango zulümdür" (29.9.1994 Hürriyet) "Taksim'deki caminin temelini inşallah atacağız" (1.7.1994) "Cumhurbaşkanı'nın imam hatipli olacağı günler yakındır" (5.2.1996 Akit) "Türkiye kendine din olarak Kemalizm’i almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir..." "Türkiye'nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizm’in yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslam'ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir." "Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir." "Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız." "Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz." Dinci bir miting sırasında halka sesleniyor: "Yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafla, usul usul, sonra evvelallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız." (İnek olarak Laik Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini kastediyor.) O dönem yanında olduğu Erbakan hocasının "kanlı mı olacak, kansız mı" söylemini bir başka şekilde seslendiriyor. "Türkiye'yi eyaletlere bölmek lazım. Merkezi yönetimin bir takım yetkileri bunlara verilmelidir. Belediye Başkanları da bu konuda en yetkili olmalıdırlar. O bölgelerdeki her türlü eğitimde bunlara bırakılmalıdır." (PKK gibi bölücülerle aynı söylem) "Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz." "Referansımız İslam’dır. Tek hedefimiz İslam devletidir." "Sen "Ne mutlu Türküm diyene" dersen, onun da "Ne mutlu Kürdüm" deme hakkı vardır. "1.5 milyarlık İslam alemi, Müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkacağız, bu ayaklanma başlayacak." "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan,Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır." Başbakan olduktan sonra "Türkiye'yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Her şeyi pazarlar satarız, parayı veren düdüğü çalar." "Bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii ki gidecek be." "Kadın nereye isterse oturur, Sana ne yaa! Ayıp yaa!" (Kars'ta AKP toplantısında kadınlarla erkeklerin ayrı yerlerde oturtulmasını eleştiren gazeteciye) "Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. Sen ne kadar maaş alıyorsun?" (Almanya Başbakanı'na) "Türkiye'de Kürt sorunu vardır. Bunu Türkiyelilik kavramıyla çözmeliyiz. Türkiyeli kimliği her vatandaşın üst kimliği olmalı,Türk kavramı da alt kimlik olarak değerlendirilmelidir. İsteyen isterse yine ben Türküm derse desin." (Diyarbakır'da halka yaptığı konuşmada alt üst kimlik tartışmasıyla Türk kimliğini de Ermeni, Rum, Kürt gibi alt kimlik olarak gösteriyor.) PKK ile aynı söyleme giriyor. "PKK'nın cenaze töreninde bayrağını açması da, F-16'ların alçaktan uçuş yapması da yanlış. İki tarafında yaptığı yanlış" (PKK terör örgütü ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni aynı kefeye koyuyor, kendince her iki tarafa da eşit yaklaşıyor. ) "Suriye'yi Lübnan'dan çıkardıkları gibi, bizi de Kıbrıs'tan çıkartırlar. Birileri bize çık der, kuzu kuzu çıkarız." "Ben Müslüman’ım diyenin aynı zamanda laik’im demesi mümkün değil" "Fazla içmedin değil mi? Ağzın içki kokuyor." (Avusturya'nın Ankara Büyükelçisi'ne) "Dur dinle be!.. Dur dinle!.. 9 ay 10 gün be!.." (Seçim konuşmaları sırasında vatandaşa) "Yahu, bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak." (Erzurum'da çiftçilere sesleniyor) "Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur." (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne) (Danıştay'ın türban kararı konusunda) "Efendi sen kim oluyorsun, buna mecelle (şeriat hukuku) karar verir" (Bir kaç hafta sonra işareti alan şeriatçı bir terörist Danıştay'ı bastı ve türban kararı veren Danıştay üyelerini silahla taradı, Danıştay üyesi bir hakimi öldürdü.) "Sallamaa.., elini kolunu sallamaa.., her yerin oynuyor be!" (Muhalefet milletvekiline) "ABD'de özgürlük anlayışı var ama benim ülkemde yok" (Benim ülkem özgür değil diye, ABD gezisinde ülkesini Amerikalılara şikayet ediyor.) "Ulan terbiyesizlik yapma! Artistlik yapma ulan! Hadi ananı da al git burdan" (Mersin'de bir vatandaşa) Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan yüzlerce atamanın vekaletlerle yürütülmesi konusunda: "Biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz. Mecelle'de (şeriat hukuku) böyle bir kaide var." " Ne konuşacam ben o kadınla yahu!" (Şehit annesine) "Askerlik yan gelip yatma yeri değil" ( Şehit yakınlarına) "Söyleyin şu sahtekâra ne istiyormuş" (Almanya'da bir gurbetçi için söylüyor) Bu lafı söylediği toplantıda salondaki vatandaşlaraTürkiye Cumhuriyeti'nin Büyükelçisi'ni yuhalatıyor. "Burası (kafasını göstererek) basmıyor. Hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor." (YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan Teziç'e) "Kendisine kefilim, babam gibi güvenirim, Ona kendime inandığım gibi inanıyorum." (Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyada terörist ilan edilen ve aranan El Kadı hakkında) "Onları hoplatacağım." (Terörist El Kadı'yı eleştiren muhalefet üyeleri ve gazetecilere) PKK ateşkes kararı verince: "Biz de durduk yerde onlara operasyon yapmayız" (PKK'yı muhatap alıyor ve ateşkes kararlarına jest yaparak karşılık veriyor.) "Neyseki, yaşına başına saygı duyuyorum. Ağzı olan konuşuyor be!" (Kıbrıs davasının 50 yıllık lideri Rauf Denktaş'a) "Ulusalmış, milliyetçiymiş, Ne milliyetçisi yahu, Bunlardan olsa olsa saman milliyetçisi olur." "Sanki maçta gibi bağırıp çağırıyorlar, (Türkiye laiktir, laik kalacak) diye, bunlar hoş şeyler değil." (AKP Genel Kongresinde) . Şerefsizler . Bizim çocuklar aç mı kalsın be! . Kes ulan sesini . Sana üç nokta koyarım . Otur ulan oturduğun yerde, her şeye burnunu sokma Ve diğerleri; 2002 seçimlerinden hemen önce ve Başbakan olunca: "Ben gelişerek değiştim." Başbakanlığının 4. yılında: "Ben hiçbir zaman değişmedim. İslami fikirler değişmez." Recep Tayyip Erdoğan'ın son 12 yılda hem Belediye Başkanlığı döneminde, hem de Başbakanlığı sırasında söylediği yukarıdaki laflarına bakınca; 1980'li yıllarda yaptığı yeminine harfiyen sadık kaldığını ve yeminini gerçekleştirme yolunda tüm gücüyle çalıştığını görmemek için herhalde ya kör olmak, ya da Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olmak gerekiyor. "Cumhurbaşkanı'nın imam hatipli olacağı günler yakındır." (5.2.1996 Akit) Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Tayyip Erdogan asla inandirici olamamistir,buna en büyük örnek Ilhan Kesici'ye AKP ile beraber siyaset yapama teklifi geldiginde Ilhan Kesici'nin verdigi yanittir; *50 yasina kadar izledigi cizgiyi yanlis bulup birden bire onun 180 derece karsisindaki fikre gecmisse bunalim gecirip intihar etmesi beklenir.Cünkü degisim denen sey tedrici olur.* Ilhan Kesicinin bu sözü gercekleri bilmeyenlere inkar edenlere duyurulur. saygilarla Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 24 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 24 Nisan , 2007 olmamalı çünkü Çankaya'ya yakışmaz, ideolojileri Cumhuriyeti benimsemeyenler Cumhurbaşkanı olmamalı o makamı kullanmak isteyecekleri aşikar gerçi ben son anda adaylığını koymaktan vazgeçebilir diyorum Akp'den herhangi birini oturturlar özellikle de eşinin başı türbanlı olmayan birini ama onu yönlendiren başkası olur. Şubatta tahmin etmiştim son anda vazgeçebilir, yerine eşinin başı türbanlı olmayan birini seçerler sanmıştım ama Abdullah Gül kadar yakın bir ikinci Akp'li vekil yok, zaten RTE'nin genel seçimlerden önce makamına vekaleten bakan Gül, Tayyip Erdoğan Siirtten seçilince (ki hala nasıl oldu bittiye getirildi anlayamadık) koltuğunu sahibine bırakmıştı, şimdi Gül yeniden vekaleten Cumhurbaşkanı olacak. Taki Tayyip bir yolunu bulup o makama yerleşmeyi planlayana kadar, ya da başkanlık yönetiminimi getirirler dersiniz bu arada? Öyle ya da böyle Tayyip'in vekili Gül yeniden vekaleten sahnede. Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 24 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 24 Nisan , 2007 Keskinkalem, biz siyasal tarihimiz boyunca vekillere, vekaletlere alıştırıldık. Abdullah Gül hiç sürpriz olmadı, aslında başka bir ismi ben hiç düşünmedim, seninde söylediğin gibi başbakanlığıda vekaleten yapmıştı, R. Tayyip Erdoğan vekalet konusunda Abdullah Gül'den daha fazla güveneceği birini bulamaz. Kolaymı koltuk emanet ediyor ya geri alamazsası var. Değil mi? Türkiye bir yol ayrımında bundan sonrasında yol ya Amerikan yönetiminde siyasal idare ile Ortadoğuda maşa olmak, ya da Atatürk ilkelerine yeniden sahip çıkarak tam bağımsız Türkiye ile Ortadoğuda söz sahibi olmak. Türkiye güçlü bir ülke ancak gücünün farkında değil, iktidar sahipleri ise halkın bu gücünü örtbas etme çabasında, bakın Ankara bunun en güzel ve en yakın ispatıdır. Eğer millet egemenliğin kendisinde olduğunu ve idarecilerin o makamlara ancak Türkiye'nin çıkarlarını düşünmek için oturmuş olduklarını bilirse bundan sonra demokrasi gereği halkın hakkı gözetilir, azınlıklar çoğunluğa rağmen görev yapamaz. Yaptırılmamalı. Birşeylerin değişmesini istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız, yanlış gidiyorsa bunda hepimizin sorumluluğu var demektir. Ben seçtim göreve getirdim gerisine karışmam dersek olacağı budur, halka rağmen siyaset. Oysa göreve getirilen o görevin hakkını vermiyorsa gitmeli, gitmiyorsa gönderilmeli. Bu konuda objektif bakmak çok önemli, tarafsanızda bu değişmemeli, taraf olduğunuzun yanlışına ortak olmamalısınız. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.