Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 tam anlamıyla Abd kuklası olmuştur... Hepsinden daha fazla... sadece askeri ve sivil bürokrasi devre dışı ya da bu anlamda etkisiz bir politik muhataba düçar oldugu için, akp'nin daha fazla 'kukla' oldugu tersinden bir yanılsamadır. (biraz fazla iş düşüyor galiba) abd için konjöktürel sebeplere dayanan bu tavır alış bir çok kimseyi yanıltıyor aslında. lakin bu 'kukla' sorununu sadece siyasetçileri anarak, bugüne kadar bu 'kuklacı'lıga eleştiri getirdigini sananlar ; ya bilgi eksikliginin ya da bilerek/önyargılı olarak degerlendirmeler yapıyorlar malesef... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 sadece askeri ve sivil bürokrasi devre dışı ya da bu anlamda etkisiz bir politik muhataba düçar oldugu için, akp'nin daha fazla 'kukla' oldugu tersinden bir yanılsamadır. (biraz fazla iş düşüyor galiba) abd için konjöktürel sebeplere dayanan bu tavır alış bir çok kimseyi yanıltıyor aslında.lakin bu 'kukla' sorununu sadece siyasetçileri anarak, bugüne kadar bu 'kuklacı'lıga eleştiri getirdigini sananlar ; ya bilgi eksikliginin ya da bilerek/önyargılı olarak degerlendirmeler yapıyorlar malesef... bu yazınızı birde kendi kişisel görüşünüze uyarlayın... mesela... Akp bizim için şanstır, Akp'nin politikalarını doğru buluyorum, Akp kukla olmaya mecburdur, işi zor, aslında bunu istemiyor, Akp Abd nin dayatmalarına isteyerek evet demiyor... v.s...v.s... bütün bunlar sizin özet görüşleriniz ve siz yanılsamıyorsunuz öyle mi? yani siz önyargılı ve gözü kapalı bağlı değilsiniz... yani siz Akp'nin tabanına yakın görüştesiniz... yani siz Akp'yi şans olarak gördüğünüzü ifade ederek şuana kadar gelişen politikalarını eleştirel bulmuyorsunuz!!! eksik bilgilerimizi tamamlayınız aslan34 mesela Akp'nin yaptığı bizim bilmediğimiz olumlu iç ve dış politikaları bizimle paylaşın... en çok hangi poltikasını geleceğe dair yararlı buluyorsunuz... umarım bu kez net bir yanıt verirsiniz... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 bu yazınızı birde kendi kişisel görüşünüze uyarlayın... mesela... Akp bizim için şanstır, Akp'nin politikalarını doğru buluyorum, Akp kukla olmaya mecburdur, işi zor, aslında bunu istemiyor, Akp Abd nin dayatmalarına isteyerek evet demiyor... v.s...v.s... bütün bunlar sizin özet görüşleriniz ve siz yanılsamıyorsunuz öyle mi? yani siz önyargılı ve gözü kapalı bağlı değilsiniz... yani siz Akp'nin tabanına yakın görüştesiniz... yani siz Akp'yi şans olarak gördüğünüzü ifade ederek şuana kadar gelişen politikalarını eleştirel bulmuyorsunuz!!! eksik bilgilerimizi tamamlayınız aslan34 mesela Akp'nin yaptığı bizim bilmediğimiz olumlu iç ve dış politikaları bizimle paylaşın... en çok hangi poltikasını geleceğe dair yararlı buluyorsunuz... umarım bu kez net bir yanıt verirsiniz... ben daha öncede söyledigim gibi sandıga gidip herhangi bir partiye oy vermedim ve bu bilinçli yapılan bir eylemdi. AK partinin bir 'şans' olması biraz ironi yüklü bir benzetmeydi ve gerçekten bu anlamda şu an için alternatifsiz. geçmişi göz önünde bulundurunca 'kötülerin' 'iyisi' demek daha dogru tanım. digerlerinin mevcut küresel sisteme karşı en ufak bir itirazları bile yok ve bulundukları yer itibarıyla gayet memnunluk hissi veriyorlar. Benim Ak partiyi savunmam demem onların içinden bir takım insanlarda, çok azda olsa yerleşik dünya düzenine karşı redçi bir tavır olmasındandır ya da potansiyel olarak ve yetişme uslupları açısındandır. Ak partinin o kadar çok eleştirel tavrı varki ama ülkemiz ve insanımızın kısır ve boş tartışmalardan ve rejim bunalımlarından bir türlü kurtulupda deginemiyoruz bile bu tür konulara. sorunlarımızı ülkesel bazda düşünüyoruz ve galipleri taklit etme hastalıgından kurtulamadık...ne yazık ki.. yakın bölgesel anlamda gelişmeler bu hükümet zamanında vuku buluyor ve bulacak gibi.cumhuriyet tarihinde hiç olmadıgı kadar bölge ülkeleri ile işbirligi kanalları açık bu hükümet zamanında. Suud kralı bile Ankara'nın olurunu aldıktan sonra İran ile ilk defa devrimden bu yana görüşmeyi kabul ettiler. yani Ankara hiç olmadıgı kadar bölge ülkeleri tarafından dikkate alınıyor.. Baştada dedigim gibi ben salt Akp savunusu yapmak istemiyorum ama konular laiklik, cumhuriyet vb. kısır tartışmalarını bir türlü aşamıyorki. Belki birazda Ak partiyi savunur görünmem 'duygusal' nedenlerle olabilir.mi? Ama siz ve gibiler ne hikmetse bir türlü askeri, siyasileri eleştiri ettiginiz konularda anmak istemiyorsunuz.( hemde 12 eylül darbesinin abd'den 'bizim çocukların işi' yollu açıklamaları unutulmamışken) Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 aslan34 Akp kötünün kötüsü demiş olsaydın bu doğru olurdu ama sen kötünün iyisidir demişsin. Altarnatifsizlik bir şans değildir. Altarnatifsizlik tekelciliktir. Akp bugün bu rahat politikasını tekelciliğinden yapıyor. Mecliste şimdilik çoğunluğa sahip olmaları yaptıkları icraatları haklı kılmaz. O koltuğa oturdukları gibi kalkacaklar. konular laiklik ve demokrasiyi aşamadığı için mi Akp'yi övüyorsunuz ne kadar ilginç sanki Akp laik ve demokratik sistemin yılmaz savunucusuymuş gibi. geçen seçimde Akp'ye oy vermemiş olmanız bu seçimde vermeyeceğinizi göstermiyor zaten asıl önemli olanda bu. önceki seçimde Akp'nin ne yapıp edeceği belli değildi ve altarnatifsizlik onlara oy kazandırdı. ama şimdi ne yaptıklarını ve yapacaklarını biliyoruz buna rağmen desteklemek bile bile ladestir. bu vebal ağır olur bunu yabana atmayın. size şaka gibi gelen ve görmezden geldiğiniz gerçekler birgün tokat gibi yüzünüze çarpar arkadaşım. biz ve bizim gibiler Askeri ve siyasileri eleştiri konusu yapmıyormuyuz? bu ne demek ben anlayamadım. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 aslan34 Akp kötünün kötüsü demiş olsaydın bu doğru olurdu ama sen kötünün iyisidir demişsin. Altarnatifsizlik bir şans değildir. Altarnatifsizlik tekelciliktir. Akp bugün bu rahat politikasını tekelciliğinden yapıyor. Mecliste şimdilik çoğunluğa sahip olmaları yaptıkları icraatları haklı kılmaz. O koltuğa oturdukları gibi kalkacaklar. konular laiklik ve demokrasiyi aşamadığı için mi Akp'yi övüyorsunuz ne kadar ilginç sanki Akp laik ve demokratik sistemin yılmaz savunucusuymuş gibi. geçen seçimde Akp'ye oy vermemiş olmanız bu seçimde vermeyeceğinizi göstermiyor zaten asıl önemli olanda bu. önceki seçimde Akp'nin ne yapıp edeceği belli değildi ve altarnatifsizlik onlara oy kazandırdı. ama şimdi ne yaptıklarını ve yapacaklarını biliyoruz buna rağmen desteklemek bile bile ladestir. bu vebal ağır olur bunu yabana atmayın. size şaka gibi gelen ve görmezden geldiğiniz gerçekler birgün tokat gibi yüzünüze çarpar arkadaşım. biz ve bizim gibiler Askeri ve siyasileri eleştiri konusu yapmıyormuyuz? bu ne demek ben anlayamadım. keşke şu an için akp'nin alternatifi olsa ve bu kötünün iyisi olanın daha iyisi demektir. bu tekelciligi mevcut sistem sayesindedir, ve her siyasi parti gibi bunu kullanıyor. çogunluk olmak tabiki haklı olmayı gerektirmez ve tabi azınlık olmakda, hak bizzati hakdır. akp'nin yaptıklarını ise halk seçimde sorar ve bana göre en çok oyu alacak olan gene AKP. konuların, laiklik ve cumhuriyet tartışmalarından dogru dürüst ele alınamadıgını söyledim ama demokrasiden bahsetmedim. demokrasiyi siz kattınız belirtirim. laiklik, çagdaşlık ve cumhuriyet eksenli tartışmalarıda çıkaranlar belli ve bu AKP yarıyor ve ben AK partinin laikligin yılmaz savunucu oldugunu söylemedim ve mevcut laik uygulamalarının zaten savunulucak tarafı yok. oy kullanıp kullanmıyacagım ise belli degil açıkcası. ama sizinde dediginiz gibi olur zaten kullanırsam. bu arada siz hangi partiyi önerirsiniz. bundan önceki veballerde bir seçmen olarak dahlim yok, ama hatırlatmanız için teşekkürler . dogru sonuç dogru araçlarla alınır, her şey mübah dinimce yasakdır. anlamadıgınız konu için yukarıdan bir kaç ileti okursanız sevinirim. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 keşke şu an için akp'nin alternatifi olsa ve bu kötünün iyisi olanın daha iyisi demektir.bu tekelciligi mevcut sistem sayesindedir, ve her siyasi parti gibi bunu kullanıyor. çogunluk olmak tabiki haklı olmayı gerektirmez ve tabi azınlık olmakda, hak bizzati hakdır. akp'nin yaptıklarını ise halk seçimde sorar ve bana göre en çok oyu alacak olan gene AKP. konuların, laiklik ve cumhuriyet tartışmalarından dogru dürüst ele alınamadıgını söyledim ama demokrasiden bahsetmedim. demokrasiyi siz kattınız belirtirim. laiklik, çagdaşlık ve cumhuriyet eksenli tartışmalarıda çıkaranlar belli ve bu AKP yarıyor ve ben AK partinin laikligin yılmaz savunucu oldugunu söylemedim ve mevcut laik uygulamalarının zaten savunulucak tarafı yok. oy kullanıp kullanmıyacagım ise belli degil açıkcası. ama sizinde dediginiz gibi olur zaten kullanırsam. bu arada siz hangi partiyi önerirsiniz. bundan önceki veballerde bir seçmen olarak dahlim yok, ama hatırlatmanız için teşekkürler . dogru sonuç dogru araçlarla alınır, her şey mübah dinimce yasakdır. anlamadıgınız konu için yukarıdan bir kaç ileti okursanız sevinirim. ben Chp'yi öneririm ama sizin ilginizi çekmez. Mevcut sistemde Türkiye'nin gelecek 5 yılında siyasi bir rahatlamaya etken olacak parti Chp'dir. Akp'ye alternatif Chp'dir. mevcut laik uygulamanın neresi savunulmayacak onuda bi açıklasan? nasıl anlamışım hangi partiyi destekleyeceğini değil mi? kötünün iyisi Akp 5 yıldır uyguladığı politikalarla sizi mutlu etmiş anlaşılan. ama sizin adınıza üzgünüm Akp bir daha o çokluğu ve iktidarı rüyasında bile göremez. O yüzden Tayyip Erdoğan kendisini kurtarmak için Çankaya'ya talip. ve önümüzde ki seçimlerden sonra Akp gidince onların bütün bu zaman zarfında nelerin altına imza attığını göreceksiniz. belki çoğu (temennimiz bu) yargılanacak. o zaman da bu kirliliği destekleyecek misin? yolsuzluk ve tarikat, mafya ilişkileri, hatta imzalanan gizli anlaşmalar ortaya çıktığında bugünlerde sizi uyarmış olduğumuzu hatırlarsınız umuyorum. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 ben daha öncede söyledigim gibi sandıga gidip herhangi bir partiye oy vermedim ve bu bilinçli yapılan bir eylemdi. AK partinin bir 'şans' olması biraz ironi yüklü bir benzetmeydi ve gerçekten bu anlamda şu an için alternatifsiz. geçmişi göz önünde bulundurunca 'kötülerin' 'iyisi' demek daha dogru tanım. digerlerinin mevcut küresel sisteme karşı en ufak bir itirazları bile yok ve bulundukları yer itibarıyla gayet memnunluk hissi veriyorlar. Benim Ak partiyi savunmam demem onların içinden bir takım insanlarda, çok azda olsa yerleşik dünya düzenine karşı redçi bir tavır olmasındandır ya da potansiyel olarak ve yetişme uslupları açısındandır. Ak partinin o kadar çok eleştirel tavrı varki ama ülkemiz ve insanımızın kısır ve boş tartışmalardan ve rejim bunalımlarından bir türlü kurtulupda deginemiyoruz bile bu tür konulara. sorunlarımızı ülkesel bazda düşünüyoruz ve galipleri taklit etme hastalıgından kurtulamadık...ne yazık ki.. yakın bölgesel anlamda gelişmeler bu hükümet zamanında vuku buluyor ve bulacak gibi.cumhuriyet tarihinde hiç olmadıgı kadar bölge ülkeleri ile işbirligi kanalları açık bu hükümet zamanında. Suud kralı bile Ankara'nın olurunu aldıktan sonra İran ile ilk defa devrimden bu yana görüşmeyi kabul ettiler. yani Ankara hiç olmadıgı kadar bölge ülkeleri tarafından dikkate alınıyor.. Baştada dedigim gibi ben salt Akp savunusu yapmak istemiyorum ama konular laiklik, cumhuriyet vb. kısır tartışmalarını bir türlü aşamıyorki. Belki birazda Ak partiyi savunur görünmem 'duygusal' nedenlerle olabilir.mi? Ama siz ve gibiler ne hikmetse bir türlü askeri, siyasileri eleştiri ettiginiz konularda anmak istemiyorsunuz.( hemde 12 eylül darbesinin abd'den 'bizim çocukların işi' yollu açıklamaları unutulmamışken) Alternatifsiz iddianizin mesnedi n e olabilir mesela?bildigimiz kadari ile RTE bazi kesimlerin sisirmeleri ile ve yasa degisiklerinden sonra ancak milletvekili ve basbakan olabilme sansini buldu.Yani RTEhalk tanimazken tanidi.nereden biliyorsunuz RTE nin alternatifinin olamiyacagini, Türkiyede henüz denenmemis cok partiler ve siyasetciler var.Ben derimki RTE nin alternatifsiz oldugunu ileri sürmenizin yegane dayanagi baska hicbir siyasetcinin onun kadar AB-ABD nin emirkulu olamiyacagi gercegidir.Yoksa alternatifi olmayan hickimse yoktur,birtek bugüne kadar Atatürk'e bir alternatif cikmadi ama karsit cok cikti. saygilarla Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Alternatifsiz iddianizin mesnedi n e olabilir mesela?bildigimiz kadari ile RTE bazi kesimlerin sisirmeleri ile ve yasa degisiklerinden sonra ancak milletvekili ve basbakan olabilme sansini buldu.Yani RTEhalk tanimazken tanidi.nereden biliyorsunuz RTE nin alternatifinin olamiyacagini, Türkiyede henüz denenmemis cok partiler ve siyasetciler var.Ben derimki RTE nin alternatifsiz oldugunu ileri sürmenizin yegane dayanagi baska hicbir siyasetcinin onun kadar AB-ABD nin emirkulu olamiyacagi gercegidir.Yoksa alternatifi olmayan hickimse yoktur,birtek bugüne kadar Atatürk'e bir alternatif cikmadi ama karsit cok cikti. saygilarla ayrıca RTE'nin geçmişten gelen söylemleri bu görüşlerde çok etkili. bu görüşlerde bir sakınca görmüş olsalardı şimdi böyle yorum yapmazlardı. Paralel düşünceler paralel idealler ve hedef. daha fazla laiklik daha fazla demokrasi ve Akp. hiç uyum göstermiyor. aksine kendi görüşlerini kabul ettirmek ve insanları buna zorlamak asıl amaçtır. nerde kaldı demokrasi. RTE önce kendi partisi içinde demokrat olsun ama olamaz bu fikir onların anlayışına aykırı. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 ben Chp'yi öneririm ama sizin ilginizi çekmez. Mevcut sistemde Türkiye'nin gelecek 5 yılında siyasi bir rahatlamaya etken olacak parti Chp'dir. Akp'ye alternatif Chp'dir. mevcut laik uygulamanın neresi savunulmayacak onuda bi açıklasan? nasıl anlamışım hangi partiyi destekleyeceğini değil mi? kötünün iyisi Akp 5 yıldır uyguladığı politikalarla sizi mutlu etmiş anlaşılan. ama sizin adınıza üzgünüm Akp bir daha o çokluğu ve iktidarı rüyasında bile göremez. O yüzden Tayyip Erdoğan kendisini kurtarmak için Çankaya'ya talip. ve önümüzde ki seçimlerden sonra Akp gidince onların bütün bu zaman zarfında nelerin altına imza attığını göreceksiniz. belki çoğu (temennimiz bu) yargılanacak. o zaman da bu kirliliği destekleyecek misin? yolsuzluk ve tarikat, mafya ilişkileri, hatta imzalanan gizli anlaşmalar ortaya çıktığında bugünlerde sizi uyarmış olduğumuzu hatırlarsınız umuyorum. chp'nin ilgimi çekmeyecegini de bildiniz ve bu kesin. chp bir alternatif olamaz yani başka bir parti deyin ama chp sini demeyin ve chp normal yollardan bir alternatif olacak gibi görünmüyor, belki siyaset dışı yolları denemesi bundandır:) AK partiye, başörtüsü yasagında pasif oldugundan ve 28 şubat darbesinin din ve dindarlara getirdigi baskıları ortadan kaldırma hususunda pasif kaldıgı vb. gerekçelerle bile oy vermek istemiyorum açıkcası. bir takım kirli ilişkilerin açıga çıkması için beş degil baya geri gitmemiz gerekir diye düşünüyorum. Türkiye uzuuuun bir müddettir anormal bir şekilde yönetiliyor ya da yönetiliyormuş gibi yapılıyor, kirli ilişkilerin üstü açılınca altından bundan başka birşey çıkmayacaktır..ama beş yıl falan az gelir bu ilişkilere. bende dikkatinize sunarım ve koca tiyatro ortaya çıkar böylece... Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 chp'nin ilgimi çekmeyecegini de bildiniz ve bu kesin. chp bir alternatif olamaz yani başka bir parti deyin ama chp sini demeyin ve chp normal yollardan bir alternatif olacak gibi görünmüyor, belki siyaset dışı yolları denemesi bundandır:) AK partiye, başörtüsü yasagında pasif oldugundan ve 28 şubat darbesinin din ve dindarlara getirdigi baskıları ortadan kaldırma hususunda pasif kaldıgı vb. gerekçelerle bile oy vermek istemiyorum açıkcası. bir takım kirli ilişkilerin açıga çıkması için beş degil baya geri gitmemiz gerekir diye düşünüyorum. Türkiye uzuuuun bir müddettir anormal bir şekilde yönetiliyor ya da yönetiliyormuş gibi yapılıyor, kirli ilişkilerin üstü açılınca altından bundan başka birşey çıkmayacaktır..ama beş yıl falan az gelir bu ilişkilere. bende dikkatinize sunarım ve koca tiyatro ortaya çıkar böylece... bunu tahmin etmek zor değil. peki neden Chp altarnatif olamaz? siyasi görüşünüze ters olduğundan değil mi? yani tüzük bakımından. Atatürk ilkelerini benimsemiş olması sizin Chp'ye oy vermemenize yeterlidir. bakın nasıl çözülüyorsunuz din ve dindara daha fazla özgürlük getirmediler. yani sizin beklediğiniz ölçüde. neden acaba? Akp'nin başörtüsü ya da dinin samimi muhatabbları ile işi olmaz bunu onlardan beklemek zaten abes. onlar başörtüsünü ve dini araç olarak kullanırlar. işte siyasal islamdan kastım budur. kim İslamı siyasi amacı için kullanıyorsa o müslüman bile değildir. Din yapı olarak buna karşıdır. kimin kirli çamaşırı varsa ortaya çıkması temennimizdir. ama mevcut hükümetin çamaşırlarını temizlemekten sıra ötekilere zor gelir. yani bu zaman alır. bekleyelim görelim. bu arada sizde kendinize ve görüşünüze alternatif bir parti bulursunuz belki. daha fazla İslam adı altında bambaşka dayatmalar. Allah'a şükürler olsun ki inancımızı kimsenin himayesine terk etmiyor ve kimseden herhangi bir yaptırım beklemiyoruz samimiyet ve dürüstlük ilkesi olanlarla yoldaşız. inanç bizim kalbimizde olandır. putlaştırmadığımız. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 bunu tahmin etmek zor değil. peki neden Chp altarnatif olamaz? siyasi görüşünüze ters olduğundan değil mi? yani tüzük bakımından. Atatürk ilkelerini benimsemiş olması sizin Chp'ye oy vermemenize yeterlidir. bakın nasıl çözülüyorsunuz din ve dindara daha fazla özgürlük getirmediler. yani sizin beklediğiniz ölçüde. neden acaba? Akp'nin başörtüsü ya da dinin samimi muhatabbları ile işi olmaz bunu onlardan beklemek zaten abes. onlar başörtüsünü ve dini araç olarak kullanırlar. işte siyasal islamdan kastım budur. kim İslamı siyasi amacı için kullanıyorsa o müslüman bile değildir. Din yapı olarak buna karşıdır. kimin kirli çamaşırı varsa ortaya çıkması temennimizdir. ama mevcut hükümetin çamaşırlarını temizlemekten sıra ötekilere zor gelir. yani bu zaman alır. bekleyelim görelim. bu arada sizde kendinize ve görüşünüze alternatif bir parti bulursunuz belki. daha fazla İslam adı altında bambaşka dayatmalar. Allah'a şükürler olsun ki inancımızı kimsenin himayesine terk etmiyor ve kimseden herhangi bir yaptırım beklemiyoruz samimiyet ve dürüstlük ilkesi olanlarla yoldaşız. inanç bizim kalbimizde olandır. putlaştırmadığımız. chp'nin milletle bir ilgisi yok, Atatürkün kurdugu bir parti olsada la yüsel degildir. akp, kurumların mutabakatını istemekle başörtüsü meselesini insan haklarında degerlendirmemek gibi bir aymazlıga düştügünün farkına varamadı.. bakın halkın degil kurumların anlaşması, ( buradan nevi şahsına münhasır demeokrasi ortya çıkıyor ve daha çok demokrasi demek bu kurumları asli işlerine yollamak anlamına gelir.) chp'si ise bu kurumlar içinde ya da en iyi sözcüsü konumunda statükocu ve kurumların yanında milletin degil, olmadı hiç, yer yer denedi ama kurumlar izin vermedi çabuk pes etti Baykal bu hükümet ayagına gelen fırsatlarıda degerlendiremedi; bir şemdinli olayını bir Hrant cinayetini bir eryamanlar çetesi olayını bir danıştay saldırısı olayını aynı şahısların cumhuriyet gazetesi saldırısını ( cumhuriyeti bile ben savunuyorum ; mahkeme cumhuriyrt gazetesine atılan bombaların menşeini araştırmayı engelleyici bir karar almış ve cumhuriyetde ses yok, ne var, hala 'tehlikle' oyunları oynuyor) ( bu büyük tiyatronun ufacık kısmı). egerki siyasi cesaret gösterip bu hadiselerin üstüne gidebilseydi, ufakdan tarih bile degişirdi balki.....yazık... son olarak, benim inancı 'putlaştırdıgımı mı '' ifade ettiniz yoksa ben mi yanlış anladım... Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 bakın işte bu yazınızın bir kaç noktasında haklılık payınız var. Baykal iyi bir lider değil yani en azından fırsatları değerlendiremiyor. zaten Chp içinde sıkıntı yaratan da budur. ama ama. bir Akp ve lideri gibi adı yolsuzluğa, skandala, tarikat ilişkilerine, mafyaya, irticai faliyete, yeşil devrimciliğe, tarikat liderlerinin eteğini öpmeye, ayrılıkçılığa, diktacılığa, insanların inançlarını sömürmeye, dini çıkara alet etmeye karışmamıştır. daha nicelerine. son olarak kendimi ifade ettim ben inancımı putlaştırmıyorum ve kimsenin himayesine teslim etmiyorum. inandığımı inandığım şekliyle aklımda ve kalbimde yaşıyorum. cennet anahtarı ya da tapusuna kanmıyorum ve inancımı bu şahısların temsil ettiğine asla inanmıyorum. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 [son olarak kendimi ifade ettim ben inancımı putlaştırmıyorum ve kimsenin himayesine teslim etmiyorum. inandığımı inandığım şekliyle aklımda ve kalbimde yaşıyorum. cennet anahtarı ya da tapusuna kanmıyorum ve inancımı bu şahısların temsil ettiğine asla inanmıyorum. [/b][/size][/font] iyide benim böyle bir 'himayeye' düştügümü mü sanıyorsunuz. heralde bunu kastetmiyorsunuzdur. hele dini anlama konusunda , bu mümkün degil. inanç Kur'an ve sünnet kaynaklı degerlendirmeye layıkdır, başka degil. cennet anahtarı ve tapu hikayesi hıristiyanları anlatır bu aarada müslümanların böyle absürt bir şeye inanmaları söz konusu degil.(geleneksellerden bahsetmiyorum) Baykal içinde çok şey söylenebilir bu anlamda ama ben bu tarz yani yargı kararı olmayan hususları söz konusu etmek boşuna ugraştır diyorum. Alıntı
Φ denizz Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mart , 2007 Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmamalıdır:Çünkü: 1) Cumhuriyetçi değil 2) Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı değil hatta karşı 3) kültürel ve entellektüel birikimi yok 4) taraflı 5) güvenilmez 6) halkına karşı saygısız 7) sadece kendi partililerine karşı sevimli 8) demokrat değil 9) adil değil 10) kaba sevgili sardunyam.yukarıda sıraladığın sebeblerden dolayı olmamalıdır.layıkta değildir Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Ahmet Nejdet Sezer bir "Hukukçu"dur... Milliyetçilik, Laiklik gibi kavramların yerlrini ve değerlerini çok iyi bilmektedir. Ancak kendiniz okursanız daha yararlı olur kanısındayım ve sizin fikirlerinizi bekliyorum:Sizce Tayyip bu bilincin farkında mı? Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in konuşması... (25 NİSAN 2000 - ANAYASA MAHKEMESİ'NİN 38. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ) Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa'da cumhurbaşkanına tanınan bazı yetkileri eleştirdi. Sezer, Anayasa'nın 104. maddesinde cumhurbaşkanına verilen yetkilerin parlamenter demokrasinin sınırlarını aştığını belirterek, "Oysa demokratik devlet düzeninde, ulusal iradeyi temsil eden parlamento dışında, sorumsuz bir cumhurbaşkanının yönetimi paylaşması ve tek başına önemli yetkiler kullanması kabul edilemez" dedi. Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunun 38. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel katıldı. Törende, TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut, FP Genel Başkanı Recai Kutan, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Luzius Wildhaber, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Danıştay Başkanı Erol Çırakman, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, siyasi partilerin temsilcileri ile sivil ve askeri yargının yöneticileri de hazır bulundu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer konuşmasında, ağırlıklı olarak hukuk devleti ilkesi üzerinde durdu. Sezer, 1961 Anayasası'nın güvenceli bir özgürlük sistemi kurduğunu, devlete yüklenen ödevlerle hukuk devletinin de ötesine geçilerek sosyal hukuk devletinin amaçlandığını anlattı. Sezer, daha sonra bu Anayasa'nın yerini, bireyin üstünlüğü ve kurumların özerkliği yerine devlete önceliğin verildiği, yürütmeye öteki organlar karşısında pek çok üstünlüğün tanındığı, hak ve özgürlüklere sınırlamaların öngörüldüğü, yargısal denetimin daraltıldığı 1982 Anayası'na bıraktığını ifade etti. Sezer, Anayasa'nın geçici 15. maddesiyle Milli Güvenlik Konseyi döneminde çıkarılan yasaların anayasal denetime bağlı olmamalarını da eleştirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer, "Çağdaş demokratik uluslar topluluğuna katılabilmemiz için Anayasa'nın gözden geçirilip özgürlükçü, çoğulcu, katılımcı, güvenceli, devlet organları arasında görev ve yetkileri dengeleyen hukuk devleti ilkesini sözde bırakmayıp yaşama geçiren bir anayasa oluşturulması gerekir" dedi. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Kesinlikle farkında değil, devletimizin cumhuriyet yönetimini ortadan kaldırıp şeriat yönetimine geçirmek isteyen bir başbakan var ne yazık ki... Ve Tayyip Erdoğan'ın şu sözünü duymayanlar için yazmak isterim; ''Eğer halk istiyorsa, elbet laiklik kalkacaktır.'' diyen bir başbakan o. Türkiye'ye yakışmayan bir başbakan. Gerici bir insan. Irak İran gibi olmamıza sebep olabilecek, şeriat yönetimi isteyen ve bunun sonucunda dini cezalar getirebilecek biri o!!! Sevgili Sardunyam tamamen katılıyorum. Ak partinin o kadar çok eleştirel tavrı varki ama ülkemiz ve insanımızın kısır ve boş tartışmalardan ve rejim bunalımlarından bir türlü kurtulupda deginemiyoruz bile bu tür konulara.Baştada dedigim gibi ben salt Akp savunusu yapmak istemiyorum ama konular laiklik, cumhuriyet vb. kısır tartışmalarını bir türlü aşamıyorki. Belki birazda Ak partiyi savunur görünmem 'duygusal' nedenlerle olabilir.mi? Ama siz ve gibiler ne hikmetse bir türlü askeri, siyasileri eleştiri ettiginiz konularda anmak istemiyorsunuz.( hemde 12 eylül darbesinin abd'den 'bizim çocukların işi' yollu açıklamaları unutulmamışken) o zaman Akp'nin eleştirilmesi gereken yanlarını eleştirmekten çekinmeyin... madem o partiyi savunma tavrı takınmak istemiyorsunuz... Laiklik ve Cumhuriyet'in tartışılabilir bir yanı yok ama siz bolca tartışıyorsunuz... Evet bencede tamamen duygusal bir şekilde yaklaşıyorsunuz ama bu sizin dediğiniz gibi altarnatifsizlikten kaynaklanmıyor sonuçta kendi dünya görüşünüzle yakınlık buluyorsunuz... Siz ve sizler gibilerden kastınız nedir? Biz kimleriz? Askerin yaptığı darbeleri mi eleştirmiyoruz sanırım sizin dikkatinizi çekmedi 12 Eylül darbesinde yaşananları ve öncesi ile sonrasında gelişen olayları hatta Kenan Evren'i çok eleştirdim... Bugün yaşadığımız bu tepkisizliğin ve korkuları kaynağı o dönemdir... Sağcı olsun solcu olsun o dönemde ülkesinin yaşadığı sorunlara karşı duyarlılık gösteren insanlar işkencelerle, eziyetle, baskı ile sindirildi... Tepkisiz bir toplum haline gelmemizin ve her olanı sineye çekmemizin kaynağı o darbedir... Sizden farkımız desteklediğimiz partinin liderini dahi eleştiriyor olmamız... Hiç kimseye göbek bağımız yok... sevgili sardunyam.yukarıda sıraladığın sebeblerden dolayı olmamalıdır.layıkta değildir Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı seçilip seçilemeyeceği tartışmalarına hukukçular da katıldı. Yaygın kanaate göre, şüpheli veya sanık durumundaki bir kişinin (Erdoğan kastediliyor) devletin zirvesindeki makama aday olabilmesi imkansız... Hukukçulara göre Başbakan Erdoğan, Çankaya’ya çıkamaz Ortak görüş Avukat Zeki Hafızoğulları ile Bülent Acar’ın değerlendirmelerinde, Erdoğan’ın Anayasa’ya göre cumhurbaşkanı olması mümkün değil. İptal edilir Her iki hukukçu da “suç altında bulunmama” koşulunun gözardı edilmesi halinde seçimin iptalinin gündeme geleceğini savundu. Aday şüpheli olmamalı Av. Dr. Zeki Hafızoğulları ile Av. Dr. Bülent H. Acar, Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliği için bir “suç isnadı altında bulunmama” şartının yerine getirilmesi gerektiğine dikkat çekti Anayasa’nın, Cumhurbaşkanı seçilecek kişide aradığı özelliklere işaret eden Av. Dr. Hafızoğulları ve Av. Dr. Acar, “Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin bir ’suç isnadı altında bulunmama’ koşulu” başlıklı çalışmalarında, Anayasa’nın, Cumhurbaşkanı’nın niteliğini düzenlemek suretiyle seçilme şartlarını anlattığını kaydetti. İşte o çalışma: Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin koşulları, Türk hukuk düzeninin icapları göz önünde tutulmadan ve düzenin künhüne varılmadan, bunların ne olduğu kesin bir biçimde ortaya konulamaz, kapsam ve sınırları belirlenemez. Üstelik, yapılan her tartışma, tabiri caizse, havanda su dövme olur; bu da kafaları karıştırır, dolayısıyla, Anayasanın emri olan sağlıklı bir seçimin yapılmasını engeller. Burada, şimdiye kadar kimsenin hukuki bir koşul olarak dile getirmediği, Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin mutlak koşulu olan bir “suç isnadı altında bulunmama” koşulu tartışılacaktır. Tüm ulusu ilgilendirir Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder (AY 104/I). Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, devletin asli unsurları ile erklere göre ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (AY 104/II). Gerçekten, Cumhurbaşkanı, “Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üç asli unsuru vardır: Türk Ulusu (insan unsuru), Devletin ülkesi ve egemenliği. Egemenlik, Türk Ulusunundur (AY 6/I). Cumhurbaşkanı, bizzat devletin başı ve Türk ulusu + egemenlik asli unsurlarını Cumhurbaşkanlığı makamı aracılığıyla kişiliğinde temsil eden Türk vatandaşıdır. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı ve seçimi, salt TBMM’nin yetki ve görevi kapsamıyla sınırlı bir seçim işi değildir. Yüce Meclis tarafından seçilmekle birlikte, tüm ulusu ilgilendirdiğinden, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgilenmek her vatandaş için hem hak hem görevdir (AY 66). Anayasa, Cumhurbaşkanının niteliğini düzenlemek suretiyle seçilme koşullarını göstermiştir. “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğretim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından yedi yıllık bir süre için seçilir” (AY 101/I). Köşk ile milletvekili seçimi ayrılmaktadır Hemen belirtelim ki, Cumhurbaşkanının seçilme koşulları, salt AY 101/I’deki koşullardan ibaret değildir. Anayasa, “eksik norm” olarak, yaş, öğrenim koşullarını doğrudan düzenlemiş, diğer nitelikler için milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen norma göndermede bulunmuş, dolayısıyla o normu kendi bünyesine almıştır. Anayasa, milletvekili seçilme koşullarının bir kısmını olumsuz koşul olarak düzenlemiştir (AY 76): kişiliğe ait kısıtlı olma, vatandaşlık temel görevine ait askerlik hizmetini yapmama, belirtilen suçlardan hüküm giymiş olmalıdır. Burada üzerinde durulması gereken olumsuz koşul, suça ve suç isnadına ilişkin olan koşuldur. Bilindiği üzere, milletvekili seçilme yeterliliğine yollama yapan norm, teknik ismiyle “gönderme / atıf normudur”. Bu gönderme normu, milletvekilinin kesinleşen suç oluşturan fiili işlemesi ile suç konusu fiilin işlendiği iddiasına ait yasama dokunulmazlığı ile oluşturulan ve birbirini tamamlayan kurumsallaşmış hukuki yapıdan soyutlanarak yorumlanamaz / uygulanamaz. Bu anlamda AY 83 ile AY 76, milletvekilinin suç oluşturan ve suç isnadına konu fiillerinin öncesini ve sonrasını düzenleyen ve birlikte bir bütün oluşturan hükümlerdir. Vatana ihanetten yargılanabilir Milletvekiliyle ilgili suça ilişkin bu hukuki yapının temel özelliği, milletvekilinin seçilme öncesi veya sonrası suç isnadı oluşturan fiilinin “yargılanabilir olmasıdır”. Anayasa, yasama dokunulmazlığı ile milletvekilinin suç isnadı oluşturan fiilinin yargılanabilirliğini ortadan kaldırmamıştır. Aksine, “üyelik süresince zamanaşımı işlemez” (AY 83 / III), yani ceza hukuku terimiyle dava zamanaşımı durur (TCK 67). Bu kuralla, fiilin yargılanabilirliği amaçlanmış, korunmuş ve sağlanmıştır. Bu demektir ki, anayasa koyucu, milletvekilinin, yasama faaliyetini dokunulmazlıkla güvenceye bağlamış, ama, suç isnadı oluşturan fiile “yargılama bağışıklığı” getirmemiştir. Açıkçası, milletvekili olmak yargılanmamak sonucunu doğurmaz. İşte, suç oluşturduğu iddia edilen fiilin yargılanabilirliğinin seçilme koşulu olması yönünden, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili seçimi ayrılmaktadır. Gerçekten, milletvekilliğinden farklı olarak, Cumhurbaşkanlığı hukuki kurumunda, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin Cumhurbaşkanı olmadan önceki yaşamıyla ilgili bir isnat altında bulunması halinde, Cumhurbaşkanı dokunulmazlığının kaldırılmasını veya Cumhurbaşkanlığı dönemi bittikten sonra Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığının kendiliğinden kalkarak Cumhurbaşkanının yargılanmasını sağlayan hukuki bir kurum, bir aygıt, Türk hukuk düzeninde mevcut bulunmamaktadır. Böyle olunca, Cumhurbaşkanının seçilmesinde, AY 101/I’deki unsurlar, AY101/I-76’da gösterilen suçlardan hükümlü olmama dışında, milletvekili seçiminden farklı olarak, AY 105 / II ile 101/I-76’da gösterilen suçlara konu fiillerle ilgili isnat altında olmama, mutlak bir “anayasal koşul” olarak yer almaktadır. Bu demektir ki, Anayasa ile Cumhurbaşkanı seçilme koşulları, AY 101/I + AY 101/I-76 + AY 105/III’deki koşulların birlikte ve tamamından oluşur. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır (AY 105/III). Bu demektir ki, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olmadan önce, yani sıradan bir vatandaş veya bir milletvekili olarak, vatana ihanet suçu işlemişse, yahut Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında bu suçu işlemişse, veya bu tür isnatlar altında ise, sadece bu suçtan veya bu isnattan yargılanır. Ancak, Cumhurbaşkanı, hukukta vazgeçilmesi imkansız bir yorum kuralı olan hükmün mefhumu muhalifinden hareketle vatana ihanet dışında başka hiç bir suçtan veya suç isnadından yargılanamaz. Anayasasına göre parlamenter bir sistem olan Türk hukuk düzeninde Cumhurbaşkanının suç işlememesi asıldır. Bu sistemle ABD Başkanlık sistemini karıştırmak temel yanlıştır. Gerçekten, Cumhurbaşkanını, Cumhurbaşkanı seçilmesinden önceki dönemde veya bu görevi sırasında, vatana ihanet dışındaki fiiller, bu bağlamda, AY 76’da gösterilen suçlara konu fiillerden dolayı görevi sırasında ve sonrasında yargılanması mümkün değildir. Bu demektir ki, Cumhurbaşkanı için, vatana ihanet dışında AY 76’da gösterilenler dahil tüm fiiller için yukarıda belirtildiği üzere “yargılama bağışıklığı” söz konusu olmaktadır. Çok ciddi bir tehlike Gerçekten, Cumhurbaşkanı seçiminin, Cumhurbaşkanlığı makamının tüm ulusu ilgilendirmesi ve “demokratiklik” ilkesi (AY 2) nedeniyle TBMM ve seçimden ayrı olarak, Cumhurbaşkanlığı adaylarını önceden bilmek, değerlendirmek, görüş bildirmek vatandaşların hakkıdır (AY 66). Aday olma kişiye ait (AY 102/Iı,2), adayın önceden bilinmesi vatandaşa ait haktır. Bu iki hakkın niteliği farklıdır. Makamın niteliği gereğince, adayın, vatandaş ve toplum tarafından değerlendirilmesi, önceden bilinmesine bağlıdır. Vatandaşın aday olma süresinde, örneğin son günü bu hakkını kullanması mümkün değildir. Sürenin son günü aday olma kişiye ait hak yönünden hukukidir. Ancak bu durum, vatandaşın demokratik hakkının kısıtlanmasına, bu suretle hakkın kullanılamamasına / çiğnenmesine yol açar. Bu, ister bir müeyyidesi olsun ister olmasın, Anayasanın 2. maddesinin açık ihlalidir. Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin bir “suç isnadı altında bulunmama” koşulunun sağlanmaması veya göz ardı edilmesi halinde, en azından hukuki işlemin yokluğu veya iptal edilebilirliği tartışmaları gündeme gelebilir. Böylesine ciddi bir tehlike sadece toplumu rahatsız etmekle kalmaz, aynı zamanda Cumhurbaşkanı seçilen kişiyi de zedeler, şaibeli kılar. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Siz ve sizler gibilerden kastınız nedir? Biz kimleriz? Askerin yaptığı darbeleri mi eleştirmiyoruz sanırım sizin dikkatinizi çekmedi 12 Eylül darbesinde yaşananları ve öncesi ile sonrasında gelişen olayları hatta Kenan Evren'i çok eleştirdim... Bugün yaşadığımız bu tepkisizliğin ve korkuları kaynağı o dönemdir... Sağcı olsun solcu olsun o dönemde ülkesinin yaşadığı sorunlara karşı duyarlılık gösteren insanlar işkencelerle, eziyetle, baskı ile sindirildi... Tepkisiz bir toplum haline gelmemizin ve her olanı sineye çekmemizin kaynağı o darbedir... Sizden farkımız desteklediğimiz partinin liderini dahi eleştiriyor olmamız... Hiç kimseye göbek bağımız yok... [/b] laiklik ve cumhuriyet tartışmaları AKP ile başlamadı ve son derece tartışılabilir konular. benim bakış açımdan tartışılmaz konu yoktur. Ak partiden daha önemlidir hatta bu tartışma, bu zamanda Ak parti üstünden tartışılıyor. evet kendi dünya görüşüme yakınlık önemli bir deger ve belki potansiyel olarak en geniş anlamında kapitalist sisteme tam manasıyla iman etmemiş olmaları ya da edememiş olmaları daha önemli bu yargıdan mevcut kapitalist sistemin tek ama tek alternatifin İslam olduguna iman ettigim sonucuda çıkar. şimdi genelde siz ve gibiler ; siyasileri ABD endeksli olmakla eleştirdiginiz kadar, askerlerin ABD ve İsrail ilişkilerini eleştirmiyorsunuz ya da ben bu zamana kadar duymadım.yani laikligi ve cumhuriyete aşırı hassasiyet gösterenler bu ilişkileri görmemezden geliyor, bu kesin 12 eylül darbesini ise bu açıdan örnek verdim.....( yani bizim çocukları) şimdi yanıtlayabilirsiniz. benim sizden farkım herhangi bir partiyi kesinlikle desdeklerim degil, ben düşünceyi desteklerim ve göbek bagım Allah ve rasülünden başka kimseye baglı olamaz ( Allah sevindirsin Anam hariç ) herkesi ama herkesi eleştiriye tabi tutma hakkım potansiyel olarak vardır, çünkü ben ''kulum''... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Bende hiç kimseye göbek bağı ile bağlı değilim üstelik edindiğim kanaate göre sizden daha fazla... Ak partiyi eleştiririm diyorsunuz ama meseleyi sürekli laikliğe ve cumhuriyete getiriyorsunuz... buda samimice olmuyor... Abd bağlantılı asker içinde olan kişilerde vardır Abd'nin içine sızmadığı kurum kalmadı Türkiye'de ... ama önemli olan hangisine ne kadar etki yapabildiğidir... Siyasileri güdümüne aldığı ise kesin... hemen hepsi seçimler öncesi farklı Abd karşıtı söylemler ifade ediyor ama iktidara geldiklerinde kuzu kuzu Abd'den talimat alıyor... laiklik ve cumhuriyet sizin bakış açınıza göre eleştirilmez ve yorumlanmaz sayın aslan34... bu iki kavram sizin ve bizim üstümüzde durur... çünkü her ikisininde varlığı bizim bağımsız ve özgür yaşamımız için... siz bunları yetersiz gördüğünüzü ifade ediyorsunuz ama bir türlü net bir şekilde hangi açıdan yetersizdir söylemiyorsunuz... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2007 BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı seçilip seçilemeyeceği tartışmalarına hukukçular da katıldı. Yaygın kanaate göre, şüpheli veya sanık durumundaki bir kişinin (Erdoğan kastediliyor) devletin zirvesindeki makama aday olabilmesi imkansız... Şüpheli ve "SANIK" VE Başbakan?. Sardunyam sizinle siyasi dahi olsa ters düşmek istemem sebebi'de samimi ve dürüst olmanız zannedersem yaşçada sizden bayağı bir yaşlıyım kişi istediği siyasi partiyi destekler fakat desteklerde yapılan eleştiri biraz abartılı olmaması lazım lütfen biraz sağduyu ve itidal. Bak bize yine "ÜÇ MAYMUNU OYNATMASINLAR" farkındamısın İnternetin sanal aleminde her şey ve her görüş eleştiriliyor hemde hakaretamiz ve olabildiğince dikkat??? fazla yazmayacağım sebebi'de "TÜRK" olup başkada "TÜRKİYE" olmadığından hamaset yapmayacağım ama bu olaylar geçip her şey durulduğu zaman zannedersem geriye baktığında kimlerin fikirlerine itibar edtiğini görünce bakalım ne olacak. sağlıcakla kal saygılar. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Şüpheli ve "SANIK" VE Başbakan?. Sardunyam sizinle siyasi dahi olsa ters düşmek istemem sebebi'de samimi ve dürüst olmanız zannedersem yaşçada sizden bayağı bir yaşlıyım kişi istediği siyasi partiyi destekler fakat desteklerde yapılan eleştiri biraz abartılı olmaması lazım lütfen biraz sağduyu ve itidal. Bak bize yine "ÜÇ MAYMUNU OYNATMASINLAR" farkındamısın İnternetin sanal aleminde her şey ve her görüş eleştiriliyor hemde hakaretamiz ve olabildiğince dikkat??? fazla yazmayacağım sebebi'de "TÜRK" olup başkada "TÜRKİYE" olmadığından hamaset yapmayacağım ama bu olaylar geçip her şey durulduğu zaman zannedersem geriye baktığında kimlerin fikirlerine itibar edtiğini görünce bakalım ne olacak. sağlıcakla kal saygılar. sevgili sarıgöl önce hakkımda söylediklerinize teşekkür ederim... Ancak dikkatinizi arz ederim ki o yorum hukukçuların yorumudur... Ve tayyip Erdoğan sanık sandalyesine oturmuştur... Ve kişilik olarakta büyük bir kitle için şüphe vericidir... Bende bu kanaatteyim elbette siz buna katılmayabilirsiniz... Ancak yorumlarımızda ve eleştirilerimizde kendi sözcüklerimizi kullanırız... Alıntı yaptığım yazı ise hukukçuların yorumudur... Sözlerinizin tespitinde haklılık var bende öyle düşünüyorum... Kimlere destek verdiğimizi ve hangi sebeplerle destek verdiğimizi iyi düşünmeli ve olaylara tarafsız bir gözle bakabilme yetisini kazanmış olmamız gerekli... Ben Akp ve liderinin izlediği tüm politikayı ve dünya görüşünü benimsemiyorum, onlarla aynı duygu ve temenni içerisinde değilim... Bütün bunların nedenlerini de çok kez açıkladım... Bu nedenler benim adıma endişe vericidir ama siz bunlardan endişe duymaya bilirsiniz... Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanan demokrasiye göre halk ve eleştirmenler Başkan Bush'a istedikleri eleştiriyi üstelik en ağır şekliyle yapıyorlar... Bu bizde geleneksel anlamda imkansız... Eleştiriye kapalı bir milletiz kişiliğimizi ve desteklediğimiz kişiliklerin eleştirilmesine tahammül gösteremiyoruz... Oysa otokontrol için eleştiri büyük önem taşır... Bu millet sindirilmişliğinin ve pasifize edilmişliğinin verdiği duygu ile başına gelen her vukuata tepkisiz kalmıştır... Benim inandığım ideale göre herkes eleştirilebilir... selamlar Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Amerika Birleşik Devletlerinde uygulanan demokrasiye göre halk ve eleştirmenler Başkan Bush'a istedikleri eleştiriyi üstelik en ağır şekliyle yapıyorlar... Bu bizde geleneksel anlamda imkansız... Eleştiriye kapalı bir milletiz kişiliğimizi ve desteklediğimiz kişiliklerin eleştirilmesine tahammül gösteremiyoruz... Oysa otokontrol için eleştiri büyük önem taşır... Bu millet sindirilmişliğinin ve pasifize edilmişliğinin verdiği duygu ile başına gelen her vukuata tepkisiz kalmıştır... Bu milleti kim sindirmiştir? ve neden. A.B.D. de kurulduğundan beri kaç darbe olmuştur. "TÜRKİYE'de otokontrol varmı "siyasi" olarak. Amerika da olan demokrasi bizde varmı veya neden yok gibi vs vs. Tayyip ve partisini sevmezsiniz en doğal hakkınız ama aynı şeyi tayyip ve parti yandaşları kendilerini sevmeyenler için düşündümü toplum kutuplaşıyor üstelik tayyip ve yandaşlarını sevmeyen dikkat "sol ve sosyal demokrat" olmayan bir kesim devamlı kendini bu ülkenin her şeyi sanıp herkes hakkında istediğini düşünebiliyor madem eleştiri olacak madem demokrasi var herkes her konuda eleştirile bilmeli değilmi. Bu ülkede "Tuncay Özkan" gibi adamlar eğer çare olabiliyorsa ve adam gibi eleştirilmiyor ise demekki bir yerlerde sakatlık var. Saygılar sunarım Sardunyam. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Bu milleti kim sindirmiştir? ve neden. A.B.D. de kurulduğundan beri kaç darbe olmuştur. "TÜRKİYE'de otokontrol varmı "siyasi" olarak. Amerika da olan demokrasi bizde varmı veya neden yok gibi vs vs. Tayyip ve partisini sevmezsiniz en doğal hakkınız ama aynı şeyi tayyip ve parti yandaşları kendilerini sevmeyenler için düşündümü toplum kutuplaşıyor üstelik tayyip ve yandaşlarını sevmeyen dikkat "sol ve sosyal demokrat" olmayan bir kesim devamlı kendini bu ülkenin her şeyi sanıp herkes hakkında istediğini düşünebiliyor madem eleştiri olacak madem demokrasi var herkes her konuda eleştirile bilmeli değilmi.Bu ülkede "Tuncay Özkan" gibi adamlar eğer çare olabiliyorsa ve adam gibi eleştirilmiyor ise demekki bir yerlerde sakatlık var. Saygılar sunarım Sardunyam. değerli arkadaşım Abd bütün dünyanın üzerinde az gelişmiş bütün ülkelerde haikimiyete sahip... Ama bu Tayyip Erdoğan'ın yapıp ettiklerini haklı kılmaz ki, sürekli anlatıyoruz geçmişin hesapları ile bugünü değerlendiremeyiz... Dün yapılan hataları telafi etmemiz mümkün değil ama bugün yapılanları telafi edebiliriz... Eğer böyle gelmiş böyle gider diyorsan o zaman hiç mücadele etmeyelim bırakalım bizi Amerika yönetsin... ne diye çabalıyoruz ki? Demokrasi kavramı anayasanın açıkladığı kadarı ile yeterli... Ama birileri için şimdilik araç, sonra kullanıp atacaklar... Demokrasi yetersiz demelerinin sebebi Türklüğe, Atatürk'e, ilke ve inkılaplarına, Türkiye'nin hassas noktalarına dair yapılamayan müdahalelerdir... Tuncay Özkan denilen adam herşeyi belgeleri ile açıklıyor, bunun nesinden rahatsızlık duyuyorsunuz, oda diğer medya mensupları gibi susup bir kenarda havadan sudan açıklamalar yapmayı biliyor, bu adam o kadar mı a.tal ki sürekli iktidara yükleniyor, tehtit alıyor, kanalına, reklam verilmemesi için yoğun çaba gösteriliyor, Gerçekler ve Politika Durağı yayınlanırken uydu ayarları ile oynanıyor ve program bazı bölgelerde izlenemiyor... Neden rahatını düşünmek varken koşturuyor, belgeleri buluyor açıklıyor ve bu yüzden karalanıyor... Çetin Altan'a dokunan var mı? Yok... yada onun gibilere... Ama hükümeti eleştiren gazeteciler her alanda sıkıştırılıyor, yolları kapatılıyor... Örneğin Emin Çölaşan... Mal varlığı ortada ama neler yaşatılıyor... Oysa Akp'de vekil olanların mal varlığı şaibeli... Aydın Doğan medyası hükümet aleyhine yayın yapmaz ve önü açıktır... Gelin Tuncay Özkan'ı, Emin Çölaşan'ı da eleştirelim... Siz hangi söylemlerini tehlikeli buluyorsunuz, gerçekleri ifade etmemeli mi? Herkes gibi onlarda el etek mi öpmeli? Bence şükür ki hala satılmamış gazetecilerimiz var... Ve onlar diğerleri gibi rahatta değiller... Dikkat edilmesi gereken budur... Adam kollamak değil... Hiç kolay değildir iktidarla uğraşmak, hele bu iktidar kendini kraliyette sanıyorsa... selamlar Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 selamlar Sardunyam. Size hayatınızda sağlık,sıhhat, afiyet diler selamlarımı sunarım. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 29 Mart , 2007 bende efendim selamlar ve başarılar dilerim Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.