Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2007 17 yıl damadı öpebilirsin bilindik bir Adam Sandler filmi.romantik komedi.her romantik komedide olan pembe yalanlar,oyunlar,kandırmalar,sonra terkediliş ve beraberinde yapılan hatanın anlaşılması veeeeeee mutlu son filmin özeti şu şekilde:Chuck ile Larry iki itfaiyecidir. Dul bir erkek olan Larry’nin tek isteği ailesine kol kanat germektir. Buna karşılık arkadaşı Chuck, “bekârlık sultanlıktır” düşüncesindedir ve bağımsız hayatın tadını azami derecede çıkartmaktan, gününü gün etmekten yanadır. Hukuki bir engele takılarak kendi hayat sigortasına öz çocuklarını mirasçı yapamayan Larry, arkadaşının minnet duygusundan yararlanmaya karar verir.ve olaylar böylece başlar. izlenebilir bi film...Eğer 5 üzerinden not verilecek olursa ben 3 iyi bi not ii seyirler
Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2008 17 yıl bende bugun aksam uzerı 28 hafta sonrayı ızlıyecegım.28 gun sonrayı ızlemıstım zaten flımın devamı ıste. bakalım ınsallah ıyıdır
Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 17 yıl Amerikan pastası 6 komediydi ya ondan sonra Hotel 2 yi izledim ama Hotel2 yi beyenmedim 1 i daha iyidi
Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 17 yıl arkadaslar 28hafta sonra fılımını tavsıye edebılırım. duygusallık,ozgurluk ve yasam savası bunları goreceksınız flımde. hele o muzıklerı varya gercekten bende ozgurlugu sımgeledı. 28gun sonrayı ızleyenler bu ıkıncısını daha ıyı anlayacaklardır. ıyı seyırler
Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 17 yıl bu gece izledim ..ben efsaneyim..isimli filmi..açıkçası pek beğenmedim..bana oldukça vasat geldi..konu sıkıntısı var sanırım artık ..saçmalıyorlar.
Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 17 yıl frontiére diye bir fransiz filmiydi ama cok kotu bir filmdi....Kanli sahneler coktu,hatta igrenc denilebilecek tarzda...
Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 17 yıl frontiére diye bir fransiz filmiydi ama cok kotu bir filmdi....Kanli sahneler coktu,hatta igrenc denilebilecek tarzda... keserken gösteriyomu gösteriyosa izlemem lazım
Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 17 yıl keserken gösteriyomu gösteriyosa izlemem lazım Gostermesi nedemek,adamin kulagini isirip cekerken yakin cekim yapiyorlar...Korkunctu ben o filme nasil gittim hala anlamadim...Filmin konusuda gelenekseldi...Bir grup genc fransada banka soyup belcikaya kacarken yolda otelde dinleniyorlar,tabi oteldekiler insan degilde baska bir yaratik cikiyor cunku gelen herkeze bin bir turlu isgenceler yapmislar... Ama gitmeni tavsiye etmem:))
Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2008 17 yıl "ben efsaneyim" i izledim...öle abartıldığı kadar güzel bir film deil...
Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 17 yıl "I'm Legend" BEN EFSANE 28 Days Later türü, onunla kıyaslamak gerek. 28 Days Later da acımasız bir materyalizm ve vahşi bir gerçeklik vardı. Herhalde onu izledikten sonra I'm Legend izlemenin etkisiyle olsa gerek, koca koca entelektüel insanların filmde yoğun Hristiyanlık propagandası yapıldığını söylediklerini duyunca pek gidesim gelmemişti. Böyle bir film izlemiştim. Açıkça tanrının eli filan gösteriliyordu. Parlak mavi ışıktan bir el dünyaya uzanıp Las Vegas'ı yok ediyordu filan. Adını bulamadım o filmin şimdi. Neyse bu da böyle bir şey o zaman dedim. Ya da Mel Gibson'ın "İşaretler" türü bir film bekliyordum. Fakat filmin bu yönü yanlış yorumlanmış bence. Filmde tanrının insanlık hakkında bir plan yaptığı söyleniyor, ama bu tamamen yoruma açık bir şekilde söyleniyor. Filmde Hristiyanlık propagandası olabilecek tek şey insanlığın son kalan kasabasının ortasında bir kilise bulunması. Bir Anadolu köyünün ortasında minareli bir cami olması ne kadar İslam propagandası ise, bu da o kadar Hristiyanlık propagandası olabilir ama, Evangelist Bush imajı iyiden yerleşmiş anlaşılan. Tersine, bence tanrının eli olarak yorumlanan olayların altında yatan nedenselliklere vurgu yapılıyordu. Giderek yükselen determinist akımın yeni bir yorumu diyebilirim. İkinci bir yorumum, insanlığın başına kötü bir şey geleceği, yeryüzünün kirlendiği ve bu tür bir felaketten başkasıyla temizlenemeyeceği inancının bu kadar yaygınlaşması bence düşündürücü. Hani halk arasında "bela okuma, belayı çağırırsın" diye bir inanç vardır ya. Aslında bu determinist bir yaklaşımdır, gerçek payı vardır. Bir sabah başınıza kötü bir şey geleceği hissiyle karamsarsanız, muhtemelen vicdanınızı irrite eden bir şey vardır, onu bastıramıyorsunuzdur. Bu karamsarlık işlerin aksi gitmesine, dalgın olmanıza yol açar ve sakarlaşırsınız, dikkat konsantreniz zayıflar. Sonuçta bu nedenle gerçekten bir kaza yaparsınız. Değerli bilimcimiz M. Emin Özel* bilim çağının getirdiği sonuçları anlatırken, "insanlık olarak içinde yaşadığımız çevreyi ve Dünya'yı kendimize karşı koruma gereğinin farkına varmaya başladık" der. İnsanlığın vicdanını derinden kanatan bir şeyler var. Bir çok tür çığlık çığlığa yok olan doğal ortamları içinde eriyip giderek yok oluyor. Bu film tokat gibi bu gerçeği suratımıza çalıyor. Bomboş Manhattan caddelerinde sıçrayarak koşan ceylanlar doyumsuz bir manzara. Tüylerim diken diken oldu. Aynen Dünyalar Savaşı'nda yaşadığım emziği ağzından çekilmiş çocuk duygusunu yaşadım. Bu enfes görsel şölen sanki yirmi dakikada bitiverdi. Bu filmleri niye böyle kısa tutarlar, niye doyumsuzca bu atmosferi soluyamayız, anlamıyorum. Bu tür filmler üç saatten aşağı olmamalı. Korkum gerçek oluyor galiba: Lanet korsanlar yüzünden aşırı bütçeli filmlerden kaçınacaklar giderek. Milyon dolarlar harca, üç beleşçi korsan kopyalayıp sudan ucuz satsın... Yapar mı adam o zaman? ABD içinde korsana pek nefes aldıracaklarını sanmıyorum ama, global dünyada elden ele yayılsa yetiyor. Tüm dünyayı denetime almak gerek azizim... Bu işin başka yolu kalmadı... *18 Mart Ün. Prof. Dr.
Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 17 yıl Büyük hazineye gitmiştim.. Baştan aşağı aksiyondu güzeldi tam benlik
Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2008 17 yıl buyk hazıneye gıden arkadslarım oldu.onlarda begenmıslerdı.bende merak ettım bak sımdı
Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2008 17 yıl aveamı sağolsun bende avealayım nasıl beleş oluyor en son gittiğim film recep ivedik öldük ya gülmekten
Gönderi tarihi: 10 Mart , 2008 17 yıl "ben efsaneyim" i izledim...öle abartıldığı kadar güzel bir film deil... Dogru sana katiliyorum bende beyenmedim filmi....
Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 16 yıl baya bi ara verilmiş ama bende paylaşmak istedim... enson changeling yani sahtekara gittim ve cok beğendim herkese tavsiye ediyorum.
Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2009 16 yıl En son Ferhan Şensoy'un, "son ders" adlı sinema filmini izledim. Babam ve oğlumdan sonra seyrettiğim hiçbir film beni bu kadar sarsmamıştı. Mutlaka izlenmesi gereken bir film.
Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2009 16 yıl Hayallerin Peşinde - Leonardo Di Caprio & Kate Winslet Biraz sıkıcı ama oyuncuları iyi.
Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 16 yıl Yazar Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi / Brad Pitt - Cate Blanchett (güzel ve ilginç bir hikayeydi, en azından farklıydı) Dünyanın Durduğu Gün / The Day The Earth Stood Still / Keanu Reevis (bayıldım, şahaneydi özellikle şu replik: "Sizi değil, dünyayı sizden kurtarmaya geldik" kesinlikle izlenmeli, ama yönetmenin yerinde ben olsam finali çok farklı yapardım...
Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 16 yıl Simdilerde bir kitap piyasada olmeden izleminiz gereken 1001 film bu kitabi okumadan film izlemeyin Saygilar
Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 16 yıl Dünyanın Durduğu Gün / The Day The Earth Stood Still / Keanu Reevis (bayıldım, şahaneydi özellikle şu replik: "Sizi değil, dünyayı sizden kurtarmaya geldik" kesinlikle izlenmeli, ama yönetmenin yerinde ben olsam finali çok farklı yapardım... Katılıyorum finalini hiç beğenmedim, bir de daha fazla teknoloji beklerken, film duygusal Türk filmlerine döndü. Ama böcekler iyiydi.
Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 16 yıl Yazar Bence mesaj güzeldi, fakat seyirciye oynamış yönetmen, esasen seyirci sinemadan çıktığında ohh be gene yırttık demek yerine uleyn yoksa ebemizle vedalaşsakmı deseydi daha etkili olurdu Kara tahtada formül hesapları yaparlarken bilim adamının söylediği sözde güzeldi, "biz insanlar uçurumun kenarına gelmeden değişmeyiz, ve şimdi kenardayız, bize değişmemiz için gelen şansı alma" gibi bişey diyordu, hoştu... devası, biyonik robotun saldırılmadan hiç birşey yapmaması düşündürücüydü, ve Amerikan ordusunun düştüğü komik ve ironik durum beni çok güldürdü... Bizim uzaylı taşlayan köylüden bile daha komikti, uzaylı bombalayan Amerikalı askerler...
Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 16 yıl Öyle demeyin, bizim köylüler o taşla uzaylıları kaçırabilmişti
Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2009 16 yıl Angelina ablamızın "Hayatın benim" (Taking Lives) filmi... Sinir bozmayı iyi başarıyor. Zarif, nahif Angelina öylesine zayıf, öylesine zavallı ki, benim gibi karşı cinsi zayıf, ikinci sınıf görmekten nefret eden birisinin sinirlerini son haddine kadar germeyi iyi başarıyor. Aynı yöntem "Kuzuların Sessizliği"nde de var tabii, ama o filmden resmen nefret ediyorum. Betimlenen Annibal portresinden fena halde hoşlanmıyorum. Bu kadar nefret bir herifin bir kerameti var gibi sunulması fena halde itici geliyor. Neyse Angelina beni film boyunca sinir etmeyi çok iyi başardı. Dedektif arkadaşı ona tokadı çakınca "bir daha yapıştır şu geri zekalı, karektersiz, kişiliksiz aciz yaratığa" diyesim geldi. Hatta film neredeyse beni kadının aciz, zayıf olduğuna, biz ademlerin üstün ve akıllı bir cins olduğumuza inandırmayı başaracaktı! Kadın dedektiflerin hepsinin işine son verilmesi gerektiğini, bu işi bize, adam gibi sert heriflere bırakmaları gerektiğini düşündürtmeyi başardı. Bir de karnı burnuna çıktı mı, iyiden sinir oldum. Angelina ablam resmen "bizi gözünüzde büyütmeyin, biz çamaşır ve bulaşık makineleri olmamızın yanında bir de kuluçka makinelerinden başka bir şey değiliz!" diyordu ve köpekbalığına yumruk atan, gökdelenden atlayan, adamları evire çevire döven Lara Croft karekteri, uyduruk bir efsane, böyle bir kadın tabii ki yoktu! Ama iyi bir finalle beni şaşırtacağından emindim. Angelina ablam benim! Bu işten sıyrılmanın bir yolunu bulacaktı. Buldu da... Filmi izlememiş olan olabilir, finali söylemeyeyim. Bir arkadaşı "Ben Efsane" filmine götürmek istiyordum. Salak işte, ben tavsiye ediyorsam gözün kapalı git! Bu tuttu izlemiş bir başkasına filmin nasıl olduğunu sordu. O da "iyi film de sonunda adamın köpeği..." ile başlayınca cümlenin gerisini getirmesine engel olmaya çalışırken başaramadı ve hakettiğine uğradı, köpeğe sonunda ne olduğunu şıp diye öğreniverdi. Ve de "niye önüne gelenden film yorumu alırsın ki?" diyen bakışlarım altında ezilmekten kurtulamadı tabii... Neyse, Angelina ablam sonunda kadının zayıf görünümü altında nasıl bir güç olabileceğini ve erkeğin güçlü görünümü altında nasıl bir zaaf yatabileceğini çok iyi gösterdi. Erkeğin feministi olur mu be? Oluyor, for example me... Filmin finalinde Angelina ablamı bir kez daha öpüp başıma koydum...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.