Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

.::mrs_su::.


kaan_bebeto

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 54
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

siyahx ziyaretin için teşekürler.

bekleseydin bi kahve içer dertleşirdik. :P

uzun zamandır karşılaşamıyoruz.kefin yerinde görünüyor :lol: ...görüşmek üzere :)

 

 

mademki hatırlattın şu resmide buraya koyayım.belki birilerine bişeyler anlatır....(sen üzerine sakın alınma)

 

nwebsvawpetpicdp7.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Açsam Rüzgara

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş

Magillerde sefer etmek!

Bir sahilden çözülüp gitmek

Düşünceler gibi başıboş.

 

Açsam rüzgara yelkenimi;

Dolaşsam ben de deniz

Ve bir sabah vakti, kimsesiz

Bir limanda bulsam kendimi.

 

Bir limanda, büyük ve beyaza.

Mercan adalarda bir limana.

Beyaz bulutların ardından

Gelse altın ışıklı bir yaz.

 

Doldursa içimi orada

Baygın kokusu iğdelerin.

Bilmese tadını kederin

Bu her alemden uzak ada.

 

Konsa rüya dolu köşkümün

Çiçekli dalına serçeler.

Renklerle çözülse geceler,

Nar bahçelerinde geçse gün.

 

Her gün aheste mavnaların

Görsem açıktan geçişini

Ve her aksam dizilisini

Ufukta mermer adaların.

 

Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş!

İller, göller, kıtalar asmak.

Ne hoş deniz dolaşmak

Düşünceler gibi başıboş.

 

Versem kendimi bütün

Bir yelkenli olup engine;

Kansam bir an güzelliğine

Kuşlar gibi serseri ömrün.

.

Orhan Veli Kanık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

canım benim ; :hug: teşekkür ederim..

görüşemiyoruz inşallah iyisindir..tatile girip rahatlamışsındır. görüşmek üzere

:hug: iyiyim SUyum...

tatilimi de yaptım....rahatladım...ama tabii açılıcak okullar onun heyecanı da yok değil... :)

sen de iyisindir umarım.... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

; :hug: ben seni gördüm daha iyi oldum..bak raziyedende kurtultum :sweatingbullets:

inşallah yarın daha iyi olucam...malum saat baya geç pek formumda değilim.sen iyi ol bulaşır belkim :)

tamam canım bak ben burdayım...at suyuna bi kaç tane sevgimden gör bak yarın nasıl oluyosun... :hug: tamam canım...sen dinlenmene bak yormayım ben seni.... :) SUyum daha iyi olsunda... :wub::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:wub: sen kesin bi meleksin....

:hug: canım benm...gözlerimi parlattın...ama melek olmak soyutlukta kalıyo keşke o kadar iyi ve kusursuz olsam... :)

ama inan size olan sevgim pürüzsüz...buna inanın...seni seviyorum canım benim... :wub: ışıldattın beni... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iyiyim.o benim canımı sıkamas..sardunya ablam :)

 

Yalan

Geri döndüren gördünmü geçmişi

Boşa soldurdun o nazlı gençliği

Bir avuç toprak için yor kendini

Dünyada ölümden başkası yalan

Yalan başkası yalan

Zaman kendine benzetmez herşeyi

Hesapsız açar baharlar pembeyi

Açmadığın dalda sözün geçermi

Dünyada ölümden başkası yalan

Yalan başkası yalan

Sitem etme haberi yok dağların

Gözlerini ellerinle bağladın

Faydası yok geç kalınmış figanın

Dünyada ölümden başkası yalan

Yalan başkası yalan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgililer günün kutlu olsun sana bir şarkı armağanım olsun mu, olsun... :kiss:

 

Benim hala umudum var isyan etsem de istedigim kadar

Inad etsem bile birakmazlar sahibim var

Benim hala umudum var seviyorlar bazen soruyorlar

Hayran hayran seyret ister katil ister vazgeç

Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin olur biter

Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin geçer giderboyun

Büküp önünde aglasam sessizce su garip gönlüm affolur mu

Bu firtina durulur mu benden adam olur mu

Korkarim aska zararim dokunur mu

Elveda sana yeter tamam bitsin artik bu dram bu fotoroman

Ham meyvayiz hala koparmislar dalimizdan

Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin olur biter

Güzel günler bizi bekler eyvallah dersin geçer

Giderbiraksam kendimi söyle oh ne rahat

Buda geçer gülüm yasamana bak

Alinacak dersler var sorulacak sorular

Buda geçer gülüm bizden bu kadar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sardunyam şiir çok güzel tşkler. :wub:

 

 

Son Veda

Bu son gecem,

Bu son veda,

Şafağı bekliyorum,

Seni bekler gibi,

Şafakla birlikte doğacak umutları,

Doğacak güneşi bekliyorum,

Kollarımla sarmak istercesine güneşi,

Sıcaklığını iliklerimde hissetmek için,

Seni bekliyorum,

Şafakta haykırmak için dağlarda,

Güneşle sevişmeyi şafakta,

Ölümü bekliyorum doğacak güneşi beklerken,

İnsanları düşünüyorum,

İnsanları düşündükçe leş kargaları geliyor aklıma,

Fırsatçı ve çıkarcı leş kargaları,

Kan emici yarasalar geliyor aklıma,

Sonra seni düşünüyorum,

Ümitsizce beklediğim seni,

Ölümü bekliyorum, ölümü ve seni

Doğacak güneşi beklerken,

Bu son gecem,

Bu son veda.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen sevdiklerimdensin..

 

Çünkü;Mrs ve miss'i karıştırmamı büyütmedin.. ;)

 

önemli değil.miss veya mrs. dedeleri fazla ilgilendirmemeli dimi,ama ben missim dedeciğim (natalya beni öldürecek ama) ondada yanıldın..sana bi şiir hediye edeyim.

 

dede

günü bayram eyledik

türkü mani söyledik

heryerde farklı curcuna

dede biz bölemiydik

 

ve bu şiir farklı şekilde devam eder......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MASUMCA

imkansız olduğunu bile bile seversin

dokunmayacağını bile bile tutulursun

yaşamayacağını bile bile bağlanırsın

görmeyeceğini bile bile yanarsın

belki bunu bilir ama bilmez

sever ama sevmez

görür ama görmez

içindedir, kimse alamaz

o senindir, sana aittir

erişilmezdir

aşktır, sevdadır

bitmez

 

 

 

 

GÜZEL BİRŞEYLER İÇİN

MUHAKKAK ÇALIŞAN ANNELER OKUSUN...

 

Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, hiçbirinin işe yaramadığını gördükçe paniğim artıyordu.

 

Kızımdan bir yaş küçük oğlum ve henüz yedi aylık bebeğim den çalabildiğim her dakikayı kızıma ayırıyor, ancak öğretmeniyle her konuştuğumda büyük bir düş kırıklığı ile eve dönüyordum. ‘Kızım acaba geri zekalı mı’ diye düşündüğüm oluyor, bu düşünceler yüzünden beynimin zonklamasını geçirmek için iki, üç tane ağrı kesici almak zorunda kalıyordum.

 

O soğuk mart akşamında, sönmeye yüz tutmuş sobanın yanında, kızıma heceleri söktürebilmek için uğraşırken, onun ilgisizliği kalan son sabrımı da tüketti. Ayların birikimiyle kızı mı omuzlarından tutup, silktim ve minicik yanağına hatırladıkça utandığım’ bir tokat attım. Yanağı kıpkırmızı oldu. Şaşkın ama kızgın baktı. Ağlamamak için minik dudaklarını sürekli büküyor, bakışları kalbimin ötelerine doğru ok gibi ilerliyordu.

 

Sessizliği bozan ben oldum.

 

“Neden? Nazlıhan neden? Niçin okumayı öğrenmek için gayret göstermiyorsun? Sen aptal değilsin. Neden kendine aptalmışsın gibi davranılmasına izin veriyorsun?”

 

Bir an durdu, sonra sesinin bütün yırtıcılığı ve kiniyle, “Çünkü ben okumak istemiyorum” diye haykırdı. Kulaklarıma inanamıyordum. Yüksek tahsil yapıp, iyi bir geleceği olacağını düşledim biricik kızım, benim, ben öğretmen Emine Özgenç’in kızı “Okumak istemiyorum” diye bağırıyordu.

 

Hayal kırıklığı ve şaşkınlık içerisinde “Neden?” diye sorabildim.

 

“Çünkü ben senin gibi okuyup, öğretmen olup, çocuklarımı evde yalnız bırakıp işe gitmeyeceğim, Çalışmayacağım, Ben sadece anne olacağım.”

 

Kızım konuşmuyor, adeta beni tokatlıyordu. Başım dönüyor, gözüm kararıyor, bu sözlerin gerçekten kızıma mı ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Evet bu sözleri bana yedi yaşındaki kızım söylüyordu. “İnsan şimdi bayılmaz da ne zaman bayılır” di ye düşündüm. Sanki, birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açıldı ve acı bir film oynamaya başladı. Yozgat’ın Nohutlu Tepesi’nde, o her çıkışımda hiç bitmeyeceğini düşündüğüm yokuşun başındaki bir türlü ısıtamadığım evi hatırladım.

 

12 Eylül sonrası, eşimin (birçok insana yapıldığı gibi) hiç anlayamadığım bir tarzda ve sebepsizce tutuklanıp cezaevine götürülüşü. Aylarca tutuklu olduğu halde mahkemenin bir türlü başlamayışı. Yıllarca süren ve benim, eşimin neden tutuklandığını beraat ettikten sonra bile anlamadığım mahkemeler. Bakamadığım için dokuz aylık oğlumu Samsun’a, anneme bırakmam. Bakıcı ve anaokulu masraflarını karşılayamadığım için, iki yaşındaki kızımı her gün çalıştığım liseye götürüşüm. Yavrumun öğretmenler odasında koltuklarda uyuyuşu. Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun fırlayıp koltuklara oturuşu. Sonra müdürün beni çağırıp, “Bak Emine Hanım, biliyorum zor durumdasın ama seni gören herkes çocuğunu okula getirmeye başladı. Burası çocuk yuvası değil ki. Bir daha kızını okula getirme” deyişi. O günden sonra iki buçuk yaşındaki kızımı o koskoca, o sopsoğuk evde, yalnız başına bırakıp, dönene kadar kızımı koruması için Allah’a yalvarışlarım. Acıkır ve susar diye etrafa bıraktığım su bardakları ve yiyecekler. Her akşam eve döndüğümde yavrumu bir köşede battaniyenin altında büzüşmüş buluşum.

 

“Yavrum, iyi misin? Korktun mu?” diye sorunca, “Korktum, ağladım, ağladım, yoruldum, sustum, sonra yine ağladım” diyerek boynuma sarılışı. Bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Bir türlü filmin sonu gelmiyordu.

 

Nisan sonlarına doğru bir öğle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmıştım.

 

O sabah telaşla çıkarken anahtarı evde unutmuştum. Ama çok dert etmemiştim. Nasılsa kızım evdeydi. Kapıyı açardı. Ama açmadı. Açmadığı gibi sesinin bütün gücüyle “Anne” diyerek ağlıyordu. “Kızım, ben annenim, aç kapıyı” dedikçe o “Hayır sen annem değilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin” diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandıramadım. Dinlediği bir masaldan etkilenmişti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve ağlıyordu. Yarım saat uğraşmış, ikna edememiştim.

 

Yapacağım tek şey vardı. Bir şekilde içeri girmek. Ama nasıl? Kapıyı kıracak gücüm yoktu. Nohutlu Tepesi’nde çilingir ne gezerdi. İçerde yavrum feryat figan ağlıyordu. Neden sonra alt kata inmeyi düşündüm. Kapıyı açan komşuma bir yandan olayları anlatıyor, bir yandan balkona doğru koşuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerleştirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulaştım. Ben, 153 santimlik ufak tefek kadın, bir sandalye yardımıyla nasıl olup üç metrelik tırmanışı gerçekleştirerek, üçüncü kattaki evimin balkonuna ulaştım. Hala anlamış değilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukarı çekti. Balkonun kapısı pek sağlam olmadığından, kilidi kolayca açıp içeri koştum. Kızım kapının dibine oturmuş, başını bacaklarının arasına sıkıştırmış ağlıyordu. Sarıldım, sarıldım, sarıldım... Göz yaşlarım onunkiyle karıştı. Koynuma büzüldü. Sadece “Annem, anneciğim, kurt beni yiyecekti” diyebiliyordu. O gün öğleden sonraki ilk dersimi kaçırdım. Müdürün ikazına rağmen kızımı sınıfıma götürdüm. Önce müdür muavini, sonra müdür tarafından azarlandım ama hiç cevap vermedim. Sadece göz pınarlarımda iki damla yaş belirdi. Ve o yaşlar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu.

 

Evet bu acı film bitecek gibi değil. Kızımın sesiyle irkildim.

 

“Ben okumayacağım. Anne olacağım diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatlıyordu. Ona iyi bir anne olamadığımı ve bundan duyduğu rahatsızlığı bu sözlerle haykırıyordu yüzüme. Hayatımın hiçbir anında böylesine bir acı yaşamamıştım. Hiçbir söz yüreğimi ve belleğimi böylesine hırpalamamıştı.

 

Kızımın kestane rengi saçlarını okşadım. Tokadımla kızaran yanağını öptüm. Başını göğsüme bastırdım. Onun hafızasında yer eden bütün acıları silmek istiyordum. En doğru, en eğitici sözleri bulmalıydım. Ama nasıl?.. Bu allak bullak beyinle nasıl?

 

Öğlece ne kadar kaldık bilemiyorum. Bir ara konuşacak gücü bulabildim.

 

“Kızım, her okuyan kadın çalışmak zorunda değildir. Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmanı istiyorum. Ancak, okursan, bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalışmak zorunda değilsin ki. Sen de evde çocuklarına bakar, onlara okuma yazma öğretirsin” diye devam eden birçok cümle sıraladım peş peşe. Kızım ikna olmuş görünüyordu. Ertesi gün okuldan geldiğinde onu masanın başında Cin Ali kitabını okurken buldum. Kızım, okuyup yazmayı aylar önce öğrenmiş fakat ısrarla herkesten saklamıştı.

 

Öğretmeni şaşkındı. “Nasıl olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir?” diye soruyordu. Bu sorunun cevabı öyle uzun ve anlaşılması öyle güçtü ki... O an susmak, en güzel cevaptı çünkü bu sorunun cevabını ancak ben ve Nazlıhan anlayabilirdik.

Şimdi kızım, Gazi Üniversitesi’nde işletme okuyor. Anadilini çok iyi okuyup, yazdığı gibi iyi derecede İngilizce de biliyor. En önemlisi bir kadının hangi şartlarda olursa olsun çalışması ve ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gerektiğine inanıyor. En güzeli de her fırsatta “Canım annem diye sarılıp yanaklarımdan öpüyor. Ben de onun, daha önce “o utandığım tokatla” kızart tığım yanağından öpmeye özen gösteriyorum.

 

Emine ÖZGENÇ

 

(alıntı..)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover: ipek teşkler :clover:

 

 

:hug: canım benm...gözlerimi parlattın...ama melek olmak soyutlukta kalıyo keşke o kadar iyi ve kusursuz olsam... :)

ama inan size olan sevgim pürüzsüz...buna inanın...seni seviyorum canım benim... :wub: ışıldattın beni... :clover:

 

şimdi daha iyi anlıyorum....evet sen bir melekmişsin.... kendimi kötü hissediyorum nedense..bugün öğleden sonra gezdim dolaştım....soğuk bir rüzgar esiyordu....iyi gelmedi galiba...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaşamak

 

Biliyorum, kolay değil yasamak,

Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;

Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,

Gündüzleri gün ışığında ısınmak;

Söyle bir fırsat bulup yarim gün,

Yan gelebilmek Camlıca tepesine...

-Bin turlu mavi akar Bogaz'dan-

Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

 

II

 

Biliyorum, kolay değil yasamak;

Ama iste

Bir ölünün hala yatağı sıcak,

Birinin saati isliyor kolunda.

Yasamak kolay değil ya kardeşler,

Ölmek de değil;

Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.

Orhan Veli Kanık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HANİ

Bazen yanlızlığı hissedersin ya

Öylesine büyük bir kalabalıkta

Bazen sevmek istersin birini

Bir yıldıza bakıpta

Yüzünü görmek istersin mesafeler engel olur

Gözünü kapatırsın

Orada seni yarım kabuslar bulunur

Rüyalar bittiği an o yüz yoktur

Yaz gelir ama hava senin için soğuktur

Bazen için gel derken sen git dersin ya ona

Bazen yüzün gülerken , içten içe ağlarsın ya durumuna

Hani istemediğin her şeyi yaşar ,her zorluğu aşar

Umutların peşinde hep umutsuzca koşarsın ya

Ben bunu hak etmedim dersin hep ya içinden

Kimse hak etmedi ,ayrılmayı ümitlerinden

Hani sen hayal kumayı seversin ya

Vazgeçme yüreğim

Hırsız bu dünya

Elimden her şeyimi çaldı

Ama ümitlerim hala bende

Ümitlerim bende kaldı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.