Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

NE DON NE GÖMLEK!


TANİA HAYDE

Önerilen İletiler

Ne don ne gömlek...

Cazgır, “Koşun burası fırsatlar ülkesi. Bu fırsat bir daha ele geçmez!” diye bağırıyor.

İstanbul’un göbeğinde bir toplantı yapılıyor.

Bir ülke, gelmişi, geçmişi ve geleceğiyle işportada satışa sunuluyor.

İşporta tezgahının üstünde de şöyle yazıyor:

“Yabancı Yatırımların Yeni Gözdesi Fırsatlar Ülkesi Türkiye.”

Üçkağıtçının yüzsüzlüğüne bakın siz.

Bir taraftan İstanbul’un kurtuluş törenlerinde ilahiler söyleniyor...

Mehter marşlarıyla boğaza kayıklar indiriliyor...

Hemen arkasından İstanbul pazarlanıyor!

Öbür tarafta Cumhuriyet bayramları....

Nutuklar atılıyor.

Atalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz, ecdatlarımız anılıyor...

Siyah beyaz filmlerde kağnı arabaları yürüyor.

Hemen ardından o nutukları atanlar ecdatlarımızın kemiklerine basa basa memleketi satıyor.

Hem de işporta tezgahlarında...

Yalvara yakara...

Kocaman puntolarla:

“Yabancı sermayenin yeni gözdesi fırsatlar ülkesi Türkiye!”

***

Çünkü yabancı sermaye gelecek “memleketi kurtaracak!”

İstanbul’un göbeğini bir kuruş vermeden aldılar.

Çıksın söylesin İstanbul’un muhallebici başkanı, muhallebici dükkanını öyle beleşe verir mi?

Kendi malımı verdim, memleketi kurtardım diye gerinir mi?

Ama memleket malı olunca yağma!

Çünkü “yabancı sermaye bizi kurtaracak!”

İstanbul’un göbeğini babasının malı gibi verince memleket kurtuldu mu şimdi?

Galata elimizden alınıp İsrailli Ofer’in olunca kurtulmuş mu olduk?

Ey, halkımız;

Tüpraş bu ülkenin en önemli, en stratejik işletmelerinden biriydi.

Sizin alın terinizle, ürettiklerinizle inşa edilmişti.

Üstelik bu ülkeye yılda birkaç milyar dolar katma değer kazandırıyordu.

O paralar patronların cebine girince halk nasıl kurtulmuş oluyordu?

Ereğli Demir Çelik bölgenin en büyük demir çelik tesisiydi.

Tıkır tıkır işleyen, gelir getiren dev bir firmaydı.

O dev işletme satılınca cebinize para mı doldu?

Marlbora, Kent, Camel gelip TEKEL ölünce, Amerikan tütünü gelip bizim yerli tütüncü sürününce,

paralar yabancının cebine girince memleket nasıl kurtuldu?

Oysa atalarımız bu memleketi yabancı işgalcinin elinden kurtarmamışlar mıydı?

Öyleyse bunlar kimden kurtarıyorlar ülkeyi?

Halktan mı?

Cazgır kıçını yırtarcasına bağırıyor:

“Yabancı sermayeye fırsatlar ülkesi Türkiye”

Oysa fırsat diye işporta tezgahına atılan şey ne pijamadır ne don ne de gömlek...

Satılan memlekettir memleket!

 

yücel sarpdere

 

 

neden her kar eden (zarar ediyormuş gibi gösterilip)kurum yabancı sermaye gelecek diye satılıyorki

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neden Biliyor musun...

 

Bizim Ülkemizi Yöneten siyasiler eşine dostuna bu zamana kadar Dewletin birimlerinde imkanlar sağlamıştır kadrolaşmişlardır...

Bi newi RANT kapısı olarak dewleti seçmişlerdir..

 

KAr eden dewlet kurumları hep zarar gösterilerek dewletin KAr payı RAnçcıların yane Siyasilerin eşine dostuna akrabalarına LÜKS bir yaşam sermayesi olarak sunulmuştur...

 

Her dewlet Kurumunda Bir İşi 4 kişi yapmakta bu nasıl zihniyet...

700 milyon maaş alan bir memurun YAtı katı arabası war... Bazı dürüst insanlar watanını sewen insanlar yane memurlar hariç..

NErden geliyor bu değirmenin suyu sormak lazım araştırmak lazım..

ÜLkeyi yöneten siyasiler bu zamana kadar HALkın iradesiyle kurulmuş Kurumların başına adil dürüst namuslu birer yönetici atasaydı...Bu gün bunlar başimiza gelmeyecekti..

Ne yazık Ki her Dewlet adamı istisnalar hariç tabi Ki..

Dewlet birimlerini kendi çıkarları için kullanmişlardır...

 

DErsen Kİ illa satılmasımı gerek peşkeş çekilmesimi LAzım HAyır ASLA...

Unutulmamalı Kİ biizm ÜLKEMİZİ yıkan iKi temel unsur war ..

1_ RÜŞWET

2_TORPİL

Bunların sonucunda DEWlet kurumları hep zarar etmiştir....

Şİmdi FEryat Figan edenlerin(bu kurumları yönetenlerin we çalişanların üst düzey) Şuçu kendi POlitikalarında aramaları gerek...Uyguladıkları stratejilerin nasıl yanlış olduklarını anlamaları gerekirdi...

HALKın iradesiyle kurulmuş Birimlerde KAdrolaşma..HIRsızlık...RÜşwet gibi İnsana yakişmayan tawırlarda bulunan İnsanlar Hİç düşünmediler mi Kendi HALkının parasını çaldığını...Bu Kurumlardan gelen paraların ÜLke yararına Kullanıldığının farkında değilmiydiler....

O paralarla OKUL,HASTANE,YOL ws ws kısaca Ülke insanı İçin yararlı Ş ler yapılacaktı...

Ama Bu İnsanlar ne yaptı Yöneticiler Kendi Çıkarları İçin HALKı satmiş olmadılar mı...

BU gün Ki Bu özelleştimenin we YAbancı sermayenin Bu ÜLke kurumlarına PEŞKEŞ çekilmesinde Bu Hükümetten ÇOK O gün ki şartlarda Bu kurumları hortumlayan İnsanların suçu daha Çok bence..

 

Şimdi ise o Hortumcular çaldıkları yedikleri paralarla zewki sefa içinde yaşarken... gece Alemlerinde bu millletten çaldıkları paraları çar çur ederken... Görsel medyada çıkıp ÇAkas atarak.... UTAnmadan bide Bu gün geldiğimiz durum hakkında Yorum yapıyorlar...

 

DiP NOT: KANLA alınan TOpraklar para İle satılmaz(wahdeddin)

Satmak zorunda bırakanlar utansın...TAbi Utanacak Bi Yüzleri warsa...

 

 

AYDINLIK HUZUR REFAH sewiyesi YÜksek Bir ÜLKEde YAşamak Adına DUYArsız KAlan HER YÖNETiciye YAZIKLAR OLSUn...

SewGilerle.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yeni dünya düzeninde var olacaksan oyunu kuralına göre oynayacaksın...

 

Yıl 1923 değil...

 

Hala özelleştirmeler mi dert ediliyor!!!

 

Usulune uygun bir şekilde özelleştirme Türkiye için şart...

 

Özellikle bizde "devletin malı deniz;yemeyen keriz" anlayışı oturmuşken...

 

Adamlar öyle değil tabi...

 

Şu maaşa çalıştın çalıştın yoksa git, adam bol...

 

Sırf bunun için bile özelleştirmeler desteklenir...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

usulsuzlukler galata port ihalesi ?

 

tekelin bir yıllık cirosuna satılamya kalkışılması ?

 

en çok gelir getiren darphane kadar para basan telekom un satılamya kalkılması ?

 

bak bakalım dünyaya, avrupaya bunalr kimin elidne devletin mi özel sektorun mu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman derinlere inmenizi rica eeceğim...

 

Buyrun...

 

Açıklayın lütfen...

 

Bu akşam okuyamazsam yarın, olmadı iki ay sonra; sonuçta okumaya çalışacağım...

 

Tabi sizin vaktiniz daha önemli...

 

Kasmadan

 

Yavaş yavaş

 

Nasıl isterseniz

 

Açıklayın yeter...

 

Güvenilir kaynak da isterim ama...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

tabiki.

 

en basitinden başlıyalım.

 

kamu ihalelerinde, ihaleye katılan şirketin direk veya doalylı temsilcisi, ihale açık ihaleyse, ihalede onay ya da yaratıcı karar alma yetkisine sahip kimselerle görüşemez, özel toplantılar yapamaz. memelketin en büyük işadamlarından olan Koç bile ihale hakkında bize bilgi verilmedi, ihale şartları açıklanmadı diyorsa, başbakan ihaleye kazanan şirketin sahibiyle ihaleden bir kaç gün önce özel toplantı yaparak ihale şartlarını ona anlattığını söylüyorsa. o ihaleye uygulanacka tek yaptırım yokluk yaptırımıdır.

 

ihalede tophane meydanı ve kılıçalipaşa bölümlerinin çıkarılması ihalenin sadeceranta yönelik olduğunun kanıtıdır. çünkü bu proje bütünlüklüyken ihaleyi alan firmanın kazanacağı karın yanında bu iki başlıklada bedelsiz hizmeti kabul etmesi gerekiyordu. meclis ihale kanuna kılıçalipaşa ve tophane meydanının olduğu haliyle yetki verdi. sorna bunu "düzenleme" adıyla projeden çıkarırsanız, meclisin onayladığı yetkinin dışına çıkmışsınzı demektir.

 

Burada asıl önemli olan, proje bütünlüğünün ortadan kalkması. Bir an önce gelir getirsin diye yapıldıysa, iki yanlış var: Şehrin içinde yaşayacağı bir sosyal merkez oluşturma ayağından vazgeçilmiştir. Diğer yanlış, Atatürk Havalimanı'nda olduğu gibi, şeffaf bir ihale yapmak yerine, 49 yıl üzerinden değeri tartışmalı bir ödenme sistematiği ile bir yarışmanın yapılması. Proje böyle yapıldığında projenin başka bir şeye dönüştürülmesi üzerinden hesap yapma imkânı ortadan kalkıyor. Dolayısıyla imar mevzuatını ortadan kaldırma ihtimalleri yok oluyor, yarışma çok şeffaf hale geliyor. 49 yıl ödeme planına bağlandığı zaman, kimin ne verdiğine dair bir hesabın yapılması mümkün değil. Bir de yanıbaşında bir şey var. Özelleştirme İdaresi'ne kanunla verilmiş bir yetki var ve bu yetkiyi kimin için kullanır, hangi yatırımcı için kullanır, hangisi için kullanmaz bilmiyoruz.

Güncellenmiş değerleri itibanyla baktığınızda, ihaleye en yüksek teklifi veren grubun teklifi aslında en yüksek teklif değildir. 15'inci yıldan başlayan ödemeleri, Hazine'nin borçlanma faiziyle hesap edin ortaya 200 milyon Avro bir para çıkıyor. Bu parayı Hazine'ye borç veren bir yatınmcı, cebinden hiç başka para çıkmadan bu ödemeyi karşılayabiliyor. Bu ihale edilen bedelin 10 katı getiri elde etmek mümkündür. Diğer taraftan bu yatırımcı grupla hükümetin yıla varan ilişkilerine baktığınız zaman aynı yatınmcı grupla yapılan pek çok işi varlığına da baktığınız zaman, üstüne üstlük burada yapı yoğunluğunu değiştirmye yönelik müteaddit defalarca Kültür ve Turizm Bakanlığı'na yöneltilen baskılara, yazılı veya şifahi baskılara baktığınız zaman bu sürecin çok da iyi niyetli ve şeffaf biçim de işlemediğini görüyorsunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milli ekonomide serbest piyasa ekonomisini güçlendirecek ve devletin iktisadi etkinliğini azaltacak uygulamaları kapsayan bir şemsiye görünümünde olan özelleştirme, en geniş manada devletin ekonomik faaliyetlerinin azaltılması ya da tümüyle ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir.

 

Özelleştirme bazı ülkelerde temeli çok eskilere dayanmakla birlikte, özellikle 1980 yılından sonra birçok ülkede sistemli ve yaygın bir şekilde uygulama alanı bulmuş, eski Sovyetler Birliği ve bağlı ülkeleri de içine alarak gelişmekte olan ülkelerin gündemine girmiştir.

 

Özelleştirmenin devletin mali ve idari yükünü azaltmak, rekabeti arttırmak devleti küçültmek gibi bir çok sosyal ve siyasal amacı olmakla birlikte, özelleştirmenin önünde yatan temel sebep kıt kaynakların kullanımında özel sektörün daha etkin olmasıdır. Kaynakların daha etkin kullanımının sonucu ise, bütün toplumların hedefini oluşturan refah artışıdır. Etkinlik ise en az maliyetle üretimi gerçekleştirme ölçüsünü ifade eder...Yorumsuz

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

proplem yok lena. dindarlığa devam.

 

bu sosyalizm söylemleri bayatladı. batı sosyalistleri de aynı kuralları uyguluyor. oyunu kuralına göre oynammassan oynayacak oyuncu bulamassın.

 

 

harika bir mantık, yazılanlar doğru mu yanlış mı boşver. bunalr sosyalist ağızlarıdır de :)

 

asıl bayatlayan budur.

 

 

cumhuriyet gazetesinden ve benzerlerinden okuyun buraya yazın siz.

 

 

ufak farklılıklarla aynısınız. müslümanlara karşı.

 

 

anaplı erkan mumcunun söyleidklerini yazdım, ama tabi okumadan ezbere konuşmak olunca iş arkadaşımız hemen cumhuriyet gazetesi mantığı olarak damgaladı bunu :) erkan mumcu ve anap ta o kaegoriye girdiyse güzel bir şey tabi

 

en üst yazıya eleştrim. senin yazdığın yazıya değil. takip et anlarsın :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cumhuriyet gazetesinden ve benzerlerinden okuyun buraya yazın siz.

 

 

ufak farklılıklarla aynısınız. müslümanlara karşı.

 

 

proplem yok lena. dindarlığa devam.

en üst yazıya eleştrim. senin yazdığın yazıya değil. takip et anlarsın :)

 

SAYIN PEJMURDE

İNSANLARIN OKUDUKLARI VE ETRAFINDA YAŞANAN OLAYLARDAN ETKİLENMELERİ VE DİKKATİNİ ÇEKEN NOKTALARI FORUMDAKİ ARDAŞLARLA PAYLAŞMANIN YALNIŞ BİŞEY OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM.

EN ÜSTTEKİ YAZININ ALTINA BU YAZIYI KİMİN YAZDIĞI ZATEN YAZDIM.VE BENZERLERİNDEN DEĞİL ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE NEREDEN ALINDIĞI BELLİDİR.KİMSENİN DE MÜSLÜMANLARA KARŞI OLDUĞU YOK.HEM BU YAZIYI MÜSLÜMANLIKLA NASIL BAĞDAŞTIRDIĞINI DA ANLAMADIM.HERKES İSTER DİNDAR AĞIZLA İSTER SOSYALİST SÖYLEMLERLE İSTER FAŞİST İSTER KOMİNİST vb.SÖYLEMLERLE DÜŞÜNCELERİNİ VE PAYLAŞMAK İSTEDİKLERİ YAZILARI BURAYA YAZIYOR.ÖNEMLİ OLANDA BU DEĞİLMİDİR.HERKESİN DOĞRUSU KENDİNEDİR.ZATEN HER GÜNCEL VEYA SİYASİ KONUNUN DİNLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ DE DİKKATİMİ ÇEKEN KONULARDAN BİRİRDİR.

 

SAYGILAR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sinirlenme LAlala cım)

 

Sen yaz yorum yapsınlar fikir üretebilsinler....Öğrensinler yazıya dökmeyi fikirleri..

Nedenlerini açıoklamıyorlar sosyalistlikle suçluyoırlar...ben sosyalist değilim ayrıca ALKOLİĞim))

SAygıLAr...

 

ne olduguna ne zaman karar vereceksin? bana körü körüne dini, türbani savunuyorsun, alkol ile ilgili topicimi elestri bombardimanina tutuyorsun fakat alkoliksin??????

 

:excl:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ne olduguna ne zaman karar vereceksin? bana körü körüne dini, türbani savunuyorsun, alkol ile ilgili topicimi elestri bombardimanina tutuyorsun fakat alkoliksin??????

 

:excl:

MARA BULGE cim onun bir espiri olduğunu anlayacak kadar zeki insansın sen....

cümlenin sonunda Ki tebessüm ifadesini görmemezlikten gelme Lütfen şöle Ki>>>>>>>>)))

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

‘Eskiden’ bu işler kapalı kapılar ardında yapılırdı.

‘Eskiden’ hırsızlığın, soygunculuğun, işbirlikçiliğin bile bir “raconu” vardı. Bir usulünü, bir yordamını bulurlardı. Bir stratejik planları olurdu; hangi taktik adımları atacakları, hangi araçları kullanacaklarını, uygun zamanı nasıl kollayacakları, halkın “eşref saati”ne nasıl denk getirecekleri diye bir dertleri olurdu.

Ama zaman değişti; zaman iyiden iyiye hız ‘çağı’! Ertelemeye, beklemeye, sürtünmeye, açıklamaya vakti yok sermaye ve işbirlikçilerinin; bütün pazarlıklar, bütün pazarlamalar ve bütün satışlar ‘kaşla göz arasında’ oldu bittiye getirilmeli ki; anlayacak, şaşacak fırsatı bile olmamalı kimsenin. Sermayenin kar ihtiyaçları, egemenlik dürtüleri doğrultusunda adım atılmalı sonra da hiçbir beis görmeden, hiçbir korku duymadan aşağılık demeçlerle deklare edilmeli mikrofonlar önünde…

 

İktidar ‘Yaptık, yapıyoruz, yapacağız’ umursamazlığı ile bu veciz cümleyi ederken, ilgili bakan da binlerce işçi ve emekçinin geleceğini ilgilendiren “ayrıntıları” açıklıyordu:

“Sümerbank için; ‘Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz.’

SEKA için; ‘Stratejik yer imiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri.’

Şeker fabrikaları için; ‘Kâr edeni de, zarar edeni de satacağız.’

TÜPRAŞ için; ‘Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ’ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş.’

Tekel için; ‘Babalar gibi satarız.’

Limanlar için; ‘Ne banka bırakacağız ne fabrika ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız.’

Petkim için; ‘Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler.’”

Fazla söze gerek yok aslında. Yukardaki sınırlı tablo bile, memleketin ‘kapanın elinde kalır’ misali nasıl bir haraç-mezata uğratıldığını görmek isteyen için bir “fikir” sunuyor: Fabrikalar, madenler, limanlar.. birer ikişer elden çıkarılıyor.

iktidarın sözlerinde geleneksel değer yargıları açısından bakıldığında “pervasızlık” olarak görünen ise, aslında her şeyin değer ve artıdeğer yasalarına tabi kılındığı günümüz kapitalizminde bir gerçeğin (ülkelerin de bu yasaya göre işlem görmesi ve hükümetlerin işlerinden birinin de bu olması) dile getirilişidir.

Burada sorun ne Başbakan ve şürekasının demeçleridir ne de niyet, yaklaşım ve tutum farklarıdır. Sorun, hem coğrafi hem de toplumsal-geleneksel değer yargıları olarak ülkenin “yabancı sermayeye” pazarlanıyor olması değil, özünde her şeyin pazarlanabilir hale gelişidir. Her şeyin bir değişim değeri olması ve bunun dışında hiçbir şeye varoluş hakkı tanınmamasıdır. Bunun bir gereği olarak iktidarın, çıkarlarını ve geleceklerini bağladıkları emperyalist kapitalistlerin ve işbirlikçilerinin talan ve yağma politikalarını hiçbir engelle karşılaşmadan adım adım hayata geçirişleridir.

 

Emperyalist sermayenin sınır tanımaz tayfunu, dünya çapında kar oranlarındaki düşüş eğilimiyle ters orantılı bir şekilde hızlanmıştır. Türkiye işgücü maliyetlerinin düşüklüğü, genç bir nüfus, “istihdam esnekliği”, nakliye maliyeti “avantajlarıyla” yabancı sermayenin ağzını haliyle sulandırmaktadır. Sudan ucuz teşvik imkanları yanında, sendikal ihanetin “pasta büyüsün bizler de sebeplenelim” ve “ortak çıkarlar” edebiyatıyla zehirlediği işçi sınıfı ve emekçi kesimlerin örgütsüzlüğü ortamında işbirlikçileri aracılığıyla eli iyice rahatlayan emperyalist tekeller için adeta dikensiz bir gül bahçesi durumundadır.

İktidar özelleştirme furyasında son 20 yılda alınamayan mesafeyi bir-iki yıl içinde aldı. Telekom, Tüpraş, Erdemir gibi temel sanayi komplekslerini ardarda elden çıkardı. “Yabancıya gitmesin” sızlanmalarını, tam da meşrebine uygun bir tarzda püskürttü: “Sermayenin yeşili kırmızısı olmaz. Sermaye ırkçılığı yapmayın!” Doğru! Burjuvazinin dini imanı paradır; sermayenin vatanı yoktur.

İşbirlikçi burjuvazi, İktidar ve ekibi eliyle, daha işlevli ve verimli bir pazarlama yürütme uğraşında. Başbakanın çıktığı son gezi haritasında Kuveyt var. Ardından Katar ve Bahreyn gelecek. Son 4 yılda petrol gelirlerini 4 kat artıran petrol ihracatçısı Körfez ülkeleri, işte bu güdüyle birer birer elden geçiriliyor. O güzelim İstanbul, kentin mezbeleliklerinde yaşamaya mahkum işçi ve emekçilere dar edilen İstanbul, emlak ve arazi simsarlığı yapılarak parça parça gözden çıkarılıyor. İstanbul ucubeleştiriliyor.

 

Boğaz‘daki kamu arazilerinin yağmasıyla “tarayıp süslüyoruz diye saçını başını yolmuşlardı” İstanbul’un; yetmemişti. Şimdi İsrail ve Arap sermayesine görücüye çıkarılıyor. Dubai International Properties ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan 5 milyar dolarlık proje anlaşmasından söz ediyor herkes. İstanbul’un göbeğine dikilecek kulelerin yüksekliği, içine tıkılacak alışveriş ve eğlence merkezleri, oteller, lüks bürolar, şirketler… üzerine nağmeler dökülüyor. Dubai Şeyhi ile imzalanan anlaşma, Levent‘teki eski İETT garajından Formula 1 pistinin bulunduğu Tuzla’ya, Zincirlikuyu’dan Kartal’daki eski çimento fabrikasının bulunduğu bölgeye kadar belediyeye ve Hazine’ye ait arazilerin ehven koşullarda yağması için fırsat sunuyor. Galataport, Haydarpaşa, Büyükdere, Sarıyer, Beykoz, Adalar, Zeytinburnu, Eminönü, Beşiktaş, Pendik… İstanbul’un kalbini söküyorlar.

Türkiye GOP çerçevesinde emperyalist haydutlara, İstanbul “küresel kent” diye haykıran sermaye zebanilerine tutsak edilmiş.

Peki neden Türkiye, neden İstanbul? İlk olarak Türkiye Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu üçgeninde tam bir stratejik güzergah. Bölge devletleri içinde Batı’nın Ortadoğu ve Avrasya’ya açılan “cümle kapısı”. Sermaye akışının Batı’dan Doğu’ya (ve tersi) hareketinin, uluslararası tekellerin sanayi ve finans alanındaki yatırımlarının uğrak noktalarından biri.

Öte yandan İstanbul, siyasi ve ekonomik olarak Türkiye’nin kalbi durumunda! Burjuvazinin sinir merkezinin ana arterleri burada; sermaye merkezileşmesinin, sanayinin, ticaretin nabzı burada atıyor; toplumsal ayrışma ve kutuplaşmanın göstergeleri açısından da devasa bir laboratuvar özelliğinde İstanbul!

 

Özelleştirmelerle birikmiş toplumsal tasarrufun yağması hedeflenirken, Burjuvaziye emlak rantıyla daha fazla kar imkanı yaratmak için İstanbul pazarlanıyor. Emperyalist ve işbirlikçi tekellerin, uluslararası şirketlerin, dünyanın her köşesine sınırsızca akan finansın cilalı merkezlerinden biri haline getirilmeye; Hong Kong, Singapur gibi “fabrikasız sanayi” olarak nitelenen kentlerden, kaçak vergi cennetlerinden biri daha yaratılmaya çalışılıyor.

“Towers”lar, marinalar, kral daireleri, yüzme havuzları, alışveriş ve eğlence merkezleriyle lüks oteller boşuna inşa edilmiyor; kent “Her kent aslında iki kenttir” gerçeğinin altını kalınca çizen bir tarzda adeta yeniden yapılandırılıyor! Sınıfsal ayrışmanın mekanda yeniden düzenlenişi, sermayenin hem o kesitte hem de uzun vadeli çıkarları doğrultusunda aralıksız sürdürülerek kapitalizm ve sermayenin ihtiyaçlarının çokyönlü bir biçimde karşılanması dört koldan sağlanmaya çalışılıyor.

Türkiye ekonomisi hızla Uzakdoğululaşıyor!

Bu filmin elbette bir de finali olacak! Benzerlerini, en son Uzakdoğu kriziyle nasıl dünya çapında bir çöküşe yol açtığını izlediğimiz için yabancısı değiliz. İşte bu yüzden hiç bıkmadan söyleyeceğimiz bir şarkı değil sadece “Bekle bizi İstanbul!”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.