Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR


GıLgaMeŞ

Önerilen İletiler

:) ALLAHIN varlığına inanıyorum

Aynı rota üzerinde ilerliyen iki galaksiden arkadakinin hızı öndekinin hızından daha fazla olursa iki dev galaksi milyarlarca yıldızlarıyla birlikte birbirlerine gireceklerdir her bir yıdızın birkaç çeşit hareketi olduğu gibi her galakside ayrıca kendi ekseni etrafında dönüş halindedir bir galaksinin çapının yüzbinlerce işik yılıyla ifade edildiği düşünülürse iki galaksinin birbiri içinden geçmesi milyarlarca sene alacaklardır bu sırada yıldızların birbirine çarpmaması ve intizamlarını bozmaması insanı ister istemez hayrete düşürmektedir bu ince ve dakik sırlarla derin ve akıl almaz hesaplarla aklı acze düşüren bu muhteşem sistemin plan ve programı kimin eseri olabilir tesadüfün mü tabiatın mı yoksa yaratıcınınmı saygılar :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 233
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Şişen balon örneği ile izah edilmeye çalışılan standard modele göre her bir galaksinin öngörülen oranda kırmızıya kayma sergilemesi gerekirdi. Oysa küçümsenmeyecek ölçüde maviye kayma sergileyen galaksiler vardır. Bunun en belirgin örneği M31 yani Andromeda galaksisidir. Bu galaksi bize yaklaşmaktadır. Ayrıca herşeyin de ötesinde, galaksilerin birbirinden uzaklaşıyor olmasından, mekanın genişlediği şeklinde kesin bir anlam çıkmaz. Nasıl bir patlama anında parçalar etrafa saçılır, bunun mekanın genişlemesi anlamına gelmediği gibi.

 

big beng için, stephan hawking demiştir ki, patlamanın 1. saniyesi şuanki genişleme hızından , milyon kere milyonda bir az genişleseydi, kozmik materyal dağılır giderdi...

 

Bu konuya gelmeden önce "multiverses" yani "çoklu evrenler" teorisinden bahsedeyim. Bu teoriye göre bizim big-bang kozmostaki tek big-bang değildir. Kozmosta sürekli bir biçimde buna benzer olaylar olmaktadır. Bu teori bilim dünyasında küçümsenmeyecek ölçüde taraftar toplamaktadır.

 

Gelelim Stephen Hawking meselesine, Burada yine insancıl ilkeden bahsedeceğim. Giriş yapmak için dünyadan örnek vereyim. Uzayı ölçeğe vurduğumuz zaman gökcisimleri ve galaksiler arasında muazzam boşluklar vardır. Biz şu an dünyada oturmuş bunları yazıyoruz. Sıcaklık ve atmosfer yaşayabileceğimiz seviyede. Peki biz neden dünyadayız, uzayda onca boşluk varken. Çünkü dünyada olmasa idik yaşayamazdık ve oturup bunları yazamazdık. Dünyada olduğumuz için "biz neden dünyadayız" diye sorabiliyoruz.

 

Evet genişleme hızı daha az olsaydı bizim evrenimizin, yıldızlara ve galaksilere doğru büyüyebilecek zamanı olmazdı. Evren kendi üzerine çökerdi, hayatın doğup gelişmesine imkan veren gezegenler ortaya çıkamazdı, evrim süreci çalışmazdı ve bizler "evren neden böyle" diye soramazdık. Belki de bu şekildeki olaylar sürekli cereyan ediyor, evrenler kendi üzerlerine çöküyor dolayısıyla böyle bir durumda hayatın gelişip de bunu sorgulayabilecek akıllı canlıların meydana gelmesi mümkün olmadığı için bunun bir önemi kalmıyor.

 

Bir de entropi meselesi var. Bildiğim kadarı ile entropi kavramı atomüstü ölçekler için geçerli. Atomaltı ölçeklerde entropi kavramı geçerli değil. Dolayısıyla kozmosun kuantum dünyasında entropiden söz edilmesi gerekmiyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şişen balon örneği ile izah edilmeye çalışılan standard modele göre her bir galaksinin öngörülen oranda kırmızıya kayma sergilemesi gerekirdi. Oysa küçümsenmeyecek ölçüde maviye kayma sergileyen galaksiler vardır. Bunun en belirgin örneği M31 yani Andromeda galaksisidir. Bu galaksi bize yaklaşmaktadır. Ayrıca herşeyin de ötesinde, galaksilerin birbirinden uzaklaşıyor olmasından, mekanın genişlediği şeklinde kesin bir anlam çıkmaz. Nasıl bir patlama anında parçalar etrafa saçılır, bunun mekanın genişlemesi anlamına gelmediği gibi.

 

 

 

Bu konuya gelmeden önce "multiverses" yani "çoklu evrenler" teorisinden bahsedeyim. Bu teoriye göre bizim big-bang kozmostaki tek big-bang değildir. Kozmosta sürekli bir biçimde buna benzer olaylar olmaktadır. Bu teori bilim dünyasında küçümsenmeyecek ölçüde taraftar toplamaktadır.

 

Gelelim Stephen Hawking meselesine, Burada yine insancıl ilkeden bahsedeceğim. Giriş yapmak için dünyadan örnek vereyim. Uzayı ölçeğe vurduğumuz zaman gökcisimleri ve galaksiler arasında muazzam boşluklar vardır. Biz şu an dünyada oturmuş bunları yazıyoruz. Sıcaklık ve atmosfer yaşayabileceğimiz seviyede. Peki biz neden dünyadayız, uzayda onca boşluk varken. Çünkü dünyada olmasa idik yaşayamazdık ve oturup bunları yazamazdık. Dünyada olduğumuz için "biz neden dünyadayız" diye sorabiliyoruz.

 

Evet genişleme hızı daha az olsaydı bizim evrenimizin, yıldızlara ve galaksilere doğru büyüyebilecek zamanı olmazdı. Evren kendi üzerine çökerdi, hayatın doğup gelişmesine imkan veren gezegenler ortaya çıkamazdı, evrim süreci çalışmazdı ve bizler "evren neden böyle" diye soramazdık. Belki de bu şekildeki olaylar sürekli cereyan ediyor, evrenler kendi üzerlerine çöküyor dolayısıyla böyle bir durumda hayatın gelişip de bunu sorgulayabilecek akıllı canlıların meydana gelmesi mümkün olmadığı için bunun bir önemi kalmıyor.

 

Bir de entropi meselesi var. Bildiğim kadarı ile entropi kavramı atomüstü ölçekler için geçerli. Atomaltı ölçeklerde entropi kavramı geçerli değil. Dolayısıyla kozmosun kuantum dünyasında entropiden söz edilmesi gerekmiyor.

 

Saygılar.

 

Kardeş sende ''teorilerden'' bahsetmişsin!

 

Kozmos şöyledir böyledir diyip duruyorsun , iyi güzelde...benim sorularıma cevap değil bu anlattıkların.Mesela kuantuma hareket ve oluşum için, sebep teşkil eden kuvvet ''kuantum'' olmadan izah edilemiyorsa burada durup düşünmek gerekiyor.Yani bir çember gibi olmuş oluyor, aralıksız başlangıcı olmayan bir döngü bir çember...böyle bir izah sence ne derece ''ilmi''olabilir?

 

Kuantum dünyası bu gün tüm haşmetiyle karşımızda beliriyorsa, ve tüm bilinmezliklerine rağmen , enerji ve zaman kavramından hali değillerse, bu durumda ''büyük ortamlarda'' tükenen enerji, bunlarda da aynı şekilde olmak zorundadır.Mesela bir foton üzerinde yapılan deneyde fotonun kinetik enerjisinin azaldığı yönünde bir sonuç vermişti.Mesela atomları terkip edecek bir füzyon olayı, nasılki muazzam bir enerji istiyorsa ve evrendeki tüm varlıklarda, sanuçta değişik dahi olsalar atom terkiplerinden ibaret olduğu için, daha doğrusu mesela plazma dahi olsa, sonuçta yine atomun ''madde'' cihetiyle değişik ama yine maddi olan bir durumu olduğu için, tüm bu maddlerin terkibi işi '' enerjiye'' ihtiyaç arz ettiğinden sonuçta yine enerjiden hali kalmıyor enerjisiz düşünülemiyor...

 

Ve en basitinden güneşte tükenen hidrojen maddesi, tüm yıldızlarda da aynı sonuçları doğuracak ve artık yıldızlar tükendiğinde , atomların terkip edilecek ortamı bulunamayacaktır.Mesela ters madde denilen örnekte, çekirdek içine çöker ve kuasarlara döner...sonuçta kusarlarda buharlaşır ve ortadan kalkarlar.Atom içine çökerek veda ediyor ve bir daha terkip olamıyor...bunları düşünün yani...

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Entropi kanunundan daha büyük bir kanun varsa o da madde ve enerjinin korunumu kanunlarıdır. Enerji ve madde yoktan var olmaz vardan da yok olmaz. Enerji ve madde sadece form değiştirir. Madde sadece atom üstü yapılardan ibaret değildir. Entropi kanunu sadece atom üstü ölçeklerde geçerli ise, korunum kanunları maddenin her ölçeğinde geçerlidir. Evren milyarlarca yıl sonra kozmosa dağılıp gitse bile evreni oluşturan unsurlar asla kaybolmaz.

saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Entropi kanunundan daha büyük bir kanun varsa o da madde ve enerjinin korunumu kanunlarıdır. Enerji ve madde yoktan var olmaz vardan da yok olmaz. Enerji ve madde sadece form değiştirir. Madde sadece atom üstü yapılardan ibaret değildir. Entropi kanunu sadece atom üstü ölçeklerde geçerli ise, korunum kanunları maddenin her ölçeğinde geçerlidir. Evren milyarlarca yıl sonra kozmosa dağılıp gitse bile evreni oluşturan unsurlar asla kaybolmaz.

saygılar.

 

Sevgili rastlantı dağılıp gitmiş materyalleri , tekrar ''hangi'' kuvvetle sonsuz uzaklıktaki(!) yerlerden toplayıp getireceğine dairde bir formülün var mı bari?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dağılan maddeleri tekrar toparlamak gibi bir derdimiz yok ki sevgili Gılgameş. Bu on milyarlarca yıl sürecek olan bir süreç. O zaman bizler hayatta olmayacağız dolayısıyla bizi bağlamaz. Ayrıca plazma evren modeline göre evrenin yüzde doksan dokuzu plazmadır. Tüm evren plazma akımları ve manyetik alanlarla doludur. Plazma içine hapsolan parçacıklar yüz milyonlarca yıl boyunca manyetik alanlar ile sürüklenenir durur. Kozmosun başka bir köşesinde madde antimadde yoğunlaşması sonucu hubble genişlemesi meydana getiren başka bir patlama meydana gelir, bu böylece devam eder. Plazma evren teorisi böyle der.

 

Plazma evren teorisi doğru olsa da olmasa da benim fikrim şudur. Big bang denen olay kozmosun bir köşesinde daha önceden var olan unsurlar sonucu meydana geldi ve yeni varoluşları meydana getirmek üzere kozmostaki diğer unsurlara karışıp gidiyor. Bu ne yoktan varoluştur ne bir yokoluştur.

 

Bir de şöyle düşünün, mesela bir canlı ölünce yok mu oluyor, canlıyı oluşturan unsurlar doğaya karışır gider, bu bir yokoluş değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sanatkarsız sanat olmaz..

Evren içindekilerle birlikte topyekün bir sanattır..

Bu yüzden..

Allahın var olduğuna eminim..:)

 

Sagılar..

Evrenin sanat eseri mi yoksa yalnızca tuval mi olduğu konusunda inandırıcı bir kanıtınız var mı?

Nasıl ki bir tuvalin yaratıcısını merak etmiyorsak evrenin de illa ki bir yaratıcısı olmak zorunda mı?

Size eminim dedirten kanıtları objektif olarak gözden geçirmenizi öneririm, eğer hala eminseniz lütfen bizimle de paylaşın :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dağılan maddeleri tekrar toparlamak gibi bir derdimiz yok ki sevgili Gılgameş. Bu on milyarlarca yıl sürecek olan bir süreç. O zaman bizler hayatta olmayacağız dolayısıyla bizi bağlamaz. Ayrıca plazma evren modeline göre evrenin yüzde doksan dokuzu plazmadır. Tüm evren plazma akımları ve manyetik alanlarla doludur. Plazma içine hapsolan parçacıklar yüz milyonlarca yıl boyunca manyetik alanlar ile sürüklenenir durur. Kozmosun başka bir köşesinde madde antimadde yoğunlaşması sonucu hubble genişlemesi meydana getiren başka bir patlama meydana gelir, bu böylece devam eder. Plazma evren teorisi böyle der.

 

Plazma evren teorisi doğru olsa da olmasa da benim fikrim şudur. Big bang denen olay kozmosun bir köşesinde daha önceden var olan unsurlar sonucu meydana geldi ve yeni varoluşları meydana getirmek üzere kozmostaki diğer unsurlara karışıp gidiyor. Bu ne yoktan varoluştur ne bir yokoluştur.

 

Bir de şöyle düşünün, mesela bir canlı ölünce yok mu oluyor, canlıyı oluşturan unsurlar doğaya karışır gider, bu bir yokoluş değildir.

 

Sevgili rastlantı,güzel diyorsun ama evrende boşluk yokki!

 

Yani evrenin bir köşesinde içine çökme hadisesi olacak olsa, tüm evreni içine alacaktır.

 

Ayrıca dağılıp giden parçalar eğer senin iddiana göre , bir yerlerde tekrar birleşme oluşturacak olsalar,bu takdirde dağılmıyor aslında evrenin içinde durağan ,sabit bir yapıda oluyor demektir.Oysa evrenin durağan olmadığı her yerinde hareket olduğu kesinlik kazanmış durumda.Ve hatta newtonun fiziğinin bu konuda yetersiz kaldığıda malum yani.

 

Ha birde ölen canlının ''ruhu''nu maddenin neresinde sakladığımızda sorulması gereken ayrı bir soru olsa gerek!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrenin sanat eseri mi yoksa yalnızca tuval mi olduğu konusunda inandırıcı bir kanıtınız var mı?

Nasıl ki bir tuvalin yaratıcısını merak etmiyorsak evrenin de illa ki bir yaratıcısı olmak zorunda mı?

Size eminim dedirten kanıtları objektif olarak gözden geçirmenizi öneririm, eğer hala eminseniz lütfen bizimle de paylaşın :)

 

 

 

Kendi ifadenizi kendiniz bitirmişsiniz arkadaşım.

 

Tuvalin sanatçısı diyorsunuz ardından kabul etmesek diyip ...ne söylediğinize bakar mısınız! :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrende boşluk olmasına gerek yok. İkincisi evren kendi üzerine çökmez. Üçüncüsü dağılan parçaların tekrar birleşmesine gerek yok. Dördüncüsü newton fiziğini işin içine karıştıarmaya gerek yok. Beşincisi ruhu maddenin bir yerinde saklamamız gerekmiyor çünkü ruh diye bir şey yok.

 

Baştan almak gerekirse, Big bang denilen hadise her şeyin başlangıcı değil, Kosmosun herhangi bir yerinde maddelerin dağılmasına yol açan bir patlama sadece. kozmos big bang den önce de sonsuz ve sınırsızdı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrenin sanat eseri mi yoksa yalnızca tuval mi olduğu konusunda inandırıcı bir kanıtınız var mı?

Nasıl ki bir tuvalin yaratıcısını merak etmiyorsak evrenin de illa ki bir yaratıcısı olmak zorunda mı?

Size eminim dedirten kanıtları objektif olarak gözden geçirmenizi öneririm, eğer hala eminseniz lütfen bizimle de paylaşın

 

Senin çin bir teleskop, bir mikroskop, biraz fizik bilgisi, biraz kimya bilgisi, biraz biyoloji bilgisi birazda anotomi bilgisi yeterlidir..

Eğer bunlara rağmen sanatı göremezsen daha başka cevap veremem..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin çin bir teleskop, bir mikroskop, biraz fizik bilgisi, biraz kimya bilgisi, biraz biyoloji bilgisi birazda anotomi bilgisi yeterlidir..

Eğer bunlara rağmen sanatı göremezsen daha başka cevap veremem..

Saygılar..

 

O saydıklarının hiçbiri bir tanrıyı işaret etmez... Bilakis, öğretilerinde bir tanrıya yer de, gerek de yoktur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O saydıklarının hiçbiri bir tanrıyı işaret etmez... Bilakis, öğretilerinde bir tanrıya yer de, gerek de yoktur...

 

Konu evrende sanat var mı..

Eğer varsa bir sanatkarı olmalı..

Konu bu sayın yamyam..

Bana tesadüfleri anlatmayın gerçeken uyku basıyor..

Artık üstü örtülü soyut sözler yok..

Olayların içine girelim hep birlikte bakalım nereye çıkacağız..

Göz neden yuvarlak..?

Gözbebeği neden yuvarlak..?

Kol neden biraz daha alta değil..

Parmaklarda neden boğum var..

Binlerce soru var fakat sizden bu dört soruya cevap bekliyorum..

Öyle olmaları gerektiği için öyleler gibi bir cevap verecekseniz sormadım kabul edin..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konu evrende sanat var mı..

Eğer varsa bir sanatkarı olmalı..

Konu bu sayın yamyam..

Bana tesadüfleri anlatmayın gerçeken uyku basıyor..

Artık üstü örtülü soyut sözler yok..

Olayların içine girelim hep birlikte bakalım nereye çıkacağız..

Göz neden yuvarlak..?

Gözbebeği neden yuvarlak..?

Kol neden biraz daha alta değil..

Parmaklarda neden boğum var..

Binlerce soru var fakat sizden bu dört soruya cevap bekliyorum..

Öyle olmaları gerektiği için öyleler gibi bir cevap verecekseniz sormadım kabul edin..

Saygılar..

 

Uyku mu basıyor, yoksa afakanlar mı bilemem...

 

Hangi gözden bahsediyoruz ? İnsan gözünden mi, timsah gözünden mi, yoksa yarasa gözünden mi?

 

Ama insan gözünden bahsediyor isek, eğer göz yuvarlak olmasaydı, bu gözleri garipseyecek ve "böyle gözüm olacağına hiç olmasın" deyip ya gözünü çıkaracaktın, ya da kendini bir yerlerden boşluğa bırakacaktın. (Bknz : "Neden kafamızın arkasında gözlerimiz yok" konusu). Tanrı da bunu bildiği için "kullarım farklı gözleri garipsemesinler, gözlerinden olmasınlar" deyü gözlerini yuvarlak yapmış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuyu değiştiriyorsun..

İroni yapmanı istesem ironili sorardım..

Ciddi ciddi soruyorum..

Göz neden yuvarkaltır..

Cevabınızı merakla bekliyorum..

Saygılar..

 

Ergonomik olan, yuvarlak olmasıdır. Aksi takdirde yuvasında rahat hareket edemezdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakınız : Bilim ve Teknik Dergisi / Ocak 2005 Sayfa 22

 

"İnsan gözünün evrim bilmecesi Çözüldü" başlıklı yazı....

 

Bilim ve Teknik dergisinden değil, senden cevap bekliyorum..

Bir cevabın varmı gözle ilgili..?

Gözün yuvarlak olmasının daha ergonomik olacağına karar veren birşeyler var mı..?

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Göz neden yuvarlak..?

Gözbebeği neden yuvarlak..?

Kol neden biraz daha alta değil..

Parmaklarda neden boğum var..

Binlerce soru var fakat sizden bu dört soruya cevap bekliyorum..

Bu soruların cevaplarıyla bir yere varmanız mümkün değil çünkü evrim teorisi bunları aşıklayabiliyor. Gerçi ben evrim gerçekten yaşanmıştır diye iddia etmiyorum, hiç bir şeyden emin olamayız, benim düşüncem böyle.

Evrim olmuştur/olmamıştır ayrı konu ama evrim teorisinin ayrıntılarını biliyorsanız bu teori yukarıda sorduklarının hepsinin doğanın gereği olduğu için böyle olduğunu iddia ediyor. Ben bu konuda geniş bilgi sahibi olduğumdan bir örnekle açıklamak istiyorum: Gözün neden yuvarlak olduğunun açıklaması şöyle yapılabilir:

Milyonlarca yıl önce hayat henüz yalnız denizlerde varken ilk çok hücreli canlıların ortaya çıkmasından diyelim ki binlerce yıl sonra mutasyon denen tesadüfi bir DNA değişikliği sonucu bazı canlıların bir hücresi ışığa duyarlı hale gelmiş. Bu DNA değişikliği nasıl olmuş dersen: radyasyon ve kimyasal maddeler gibi etmenlerle DNA mutasyonunun olabildiğinden şüphe yok, şöyle diyeyim: Kanser dediğimiz hastalık aslında kanserojen maddeler nedeniyle bir hücrenin DNAsının mutasyona uğryıp sınırsız çoğalmasıdır. Mutasyondan sonrasını daha kolay şöyle anlatabilirim, ilk fabrikalarında bıçaklar yuvarlak uçlu yapılıyordu, bir gün bir bıçak üretilirken yanlışlıkla ucu kırılmış ve bu bıçağın daha kullanışlı olduğu görülünce bütün bıçaklar sivri uçlu yapılmaya başlanmış. Bunları şimdi ben uydurdum tabi :) ışığa duyarlı hücreye sahip canlı da aynı sivri uçlu bıçak gibi canlıya avantaj sağladığından bu canlı türdeşlerinden daha uzun yaşayıp daha çok üremiş, bundan üreyenler de aynı hücrelere sahip olduğundan uzun bir süre sonra dünyadaki bütün çok hücreli canlıların ışığa duyarlı hücreleri olmuş. zamanla bazı canlılarda bu hücreler çoğalmış, bazılarında yuvarlak, bazılarında kare üçgen vs şekilde gelişmişler, ama yuvarlak göz daha iyi görüş sağladığından buna sahip canlılar daha kolay yiyecek bulup daha uzun yaşayıp daha çok üremişler ve zamanla diğer göze sahip olanların soyu zamanla tükenmiş.

Yine de ben bunlar bu şekilde olmuş diyemiyorum, belki de Allah gözümüzün yuvarlak olmasının daha kullanışlı olduğunu bildiğinden böyle yaratmıştır. Ama evrim teorisi en azından teorik olarak gözün neden yuvarlak olduğu gibi doğadaki bütün ayrıntıları açıklayabiliyor, ne yazık ki. Böyle diyorum çünkü bu teori olmasaydı inançlı olmak çok daha kolay olurdu. Ama bunları bilen birisi olarak senin bahsettiğin teleskop mikroskop vs beni bir yaratanın varlığına ikna edemez ne yazık ki.

Umarım bilgiçlik taslamış demezsin. Saygılar

Not:Bilim teknikdeki yazıyı okumadım, benim açıklamam bununla uyuşmuyordur mutlaka ama ben kabaca bir fikir vermek istedim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine de ben bunlar bu şekilde olmuş diyemiyorum, belki de Allah gözümüzün yuvarlak olmasının daha kullanışlı olduğunu bildiğinden böyle yaratmıştır. Ama evrim teorisi en azından teorik olarak gözün neden yuvarlak olduğu gibi doğadaki bütün ayrıntıları açıklayabiliyor, ne yazık ki.

 

 

Sevgili nobody

 

Evrim teorisi hiçbir doğa olayını açıklayamadı açıklayamazda..

Birincisi.. DNA değişti radyosyonla ışıkla falan demişsin..

Zaten DNA kendisi bilinçli bir tasarım, şimdi sana sormazlarmı o DNA neyden bozuldu yada neyin mutasyonu..

Kanser hücresinden örnek vermişsin..

Kanser rastgele hücre çoğalmasıdır..

Bilinçli ve bir işlev için çoğalmaz ve nitekim sapasağlam bünyeyi öldürür..

Lütfen arkadaşlar..

Daha doyurucu cevaplar istiyorum..

Madem bilim bilim diyorsunuz buyrun bilimsel şeyler bunlar..

Bakın..

Göz olayında..

Hedef ne... görmek,

Görmek için ne lazım..? önce saydam bişeyler, sıvı, sonra renkleri yönlendiren ve algılayan pigmentler, iris vs.. dimi..

Göz nerede olaması lazım..? Dizde olsa olmaz zira aşağıda kalır daha rahat ve geniş bir görme işlevi için üsttaraflarda biryerde olması lazım..

Evet bütün bunlara bir açıklama bekliyorum..

Lütfen daha mantıklı ikna edici cevaplar olsun..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Madem bilim bilim diyorsunuz buyrun bilimsel şeyler bunlar..

Lütfen daha mantıklı ikna edici cevaplar olsun..

Benim yazdıklarım bilimsel bir teorinin sıradan birinin anlayabilmesi için olabildiğince basitleştirilmiş şekli. Oysa sizin bunları bile anlamamışsınız. Bunları kabul edin demiyorum ama

mantıksız demenize şaşırdım, mantıksız gelen neresiyse açıklayayım. Ben ki hiç bir şeye kolay kolay inanmam, bu teorinin mantıksız tarafını bulamıyorum. Yalnızca insan vücudu o kadar mükemmel ki bunun tesadüfler sonucu gelişmesi için 15 milyarlık evren tarihi az gibi geliyor. Ama yeterince süre olsa tesadüfler sonucu insan vucudunun gelişmesi imkansız değildir.

Kanser konusundaki örneği radyasyon ve kimyasal maddelerin mutasyona neden olabildiklerinin bilim tarafından kesin olarak bilindiğini anlatmak için vermiştim.

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.