Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

 

 

Sherill'e göre Atatürk Tanrı'ya inanıyor ama dine inanmıyor.

Atatürk'ün, biyografisini yazan ABD Büyükelçisi Sherrill'e açıkladığı 'dinle ilgili' düşünceleri ilk kez yayımlandı. Sherrill'in kitabına almayıp rapor olarak ABD Dışişleri'ne gönderdiği söyleşide Atatürk 'Agnostik olmadığını, tek tanrıya inandığını' söylüyor, dindar olmayan Türklerin yüksek sesli duaların cezbine kapıldığını belirtiyor

06/09/2006 (8713 kişi okudu)

RADİKAL - İSTANBUL - Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerine ışık tutacak yeni bir belge ortaya çıktı. 1932-1933 yıllarında Ankara'da görev yapan ABD Büyükelçisi Charles H. Sherrill'in hazırladığı ve Atatürk'ün kendi ağzından dinle ilgili görüşlerini içeren rapor ilk kez Toplumsal Tarih dergisinde araştırmacı yazar Rıfat N. Bali'nin hazırladığı yazıda yayımlandı. Büyükelçi, Ankara'da görev süresi boyunca Atatürk ile yaptığı görüşmelere ve gözlemlere dayanarak 'A Year's Embassy to Mustafa Kemal' adlı bir kitap hazırlamıştı. Eser ilki, 1934 yılında Atatürk yaşarken, üç kez Türkçeye çevrildi. Kitabın en ilginç bölümü Atatürk'ün dine bakışını içeren kısımdı. Bu bölümde yazar, Atatürk'le yaptığı uzun bir mülakata yer vermiş ancak Atatürk'ün sözlerinin bir kısmını kitaba almamış bunu da "Din konusundaki şahsi görüşleri hususunda söylediklerinin tamamını burada vermek hiç doğru olmaz" satırlarıyla dile getirmişti.

Ancak Sherill, kitaba sadece bir bölümünü aldığı görüşmeyi özetleyerek bir rapora döktü ve ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi. ABD Dışişleri Arşivi'ndeki bu raporu, Bali Türkçeye çevirip Toplumsal Tarih'e yazdı. Aşağıda, raporun tam metni yer alıyor.

 

ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ

Sayı:423

Ankara, 17 Mart 1933

Konu: Türkiye'de din

MÜNHASIRAN MAHREM

Saygıdeğer Hariciye Vekili

Washington

Beyefendi,

Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal ile dün öğleden sonraki üç saatlik mülakatımda, hakkında yazmakta olduğum biyografinin sekiz bölümünü birlikte gözden geçirdiğimiz sırada Türkiye'de din meselesi bahis edildi. İncelememde Türkiye Cumhuriyeti'nde İslam dininin gelişimi konusuna oldukça yer verdiğime dikkatini çektim, biyografim için -yayınlanmak veya yayınlamamak kaydıyla- bana söylemek istediği kadarıyla sınırlı olmak üzere bu mevzudaki görüşünü bilmek istediğimi belirttim. Sözlerinin hangi kısmının efkârı umumiye(nin) (bilgisi) için olduğunu, hangi kısmının olmadığını belirterek mevzu hakkında teferruatlı bir şekilde konuştu.

Galiba, altı ve yedi yaşındayken annesi onu bir sıbyan mektebine göndermek istiyordu. Burada öğretmen Kuran dersleri de verecekti. Bu, uzun Arapça bölümleri ezberlemek demekti. Diğer yandan babası oğlanın din eğitiminin verilmediği laik bir mektebe gitmesini istiyordu. Her ne kadar sonunda babanın sözü kabul edildiyse de annesi oğlanı Selanik'te geçerli olan geleneksel tören eşliğinde sıbyan okuluna gönderdi. Ertesi gün babası oğlanı okuldan aldı ve laik okula koydu. Buna çok üzülen annesi epey ağladı ve oğlanın teklif etmesi üzerine sıbyan okulundaki din hocası

eve gelip ona Kuran eğitimini verdi. Bu sadece bir ay sürmesine rağmen anneyi tatmin etti. Bu, ömrü boyunca alacağı tek din eğitimiydi.

'Beşeriyetin Tanrı ihtiyacı'

Agnostik olduğuna dair genellikle kabul görmüş inancı, kesinlikle reddediyor, ancak dininin sadece Kâinat'ın Mucidi ve Hâkimi tek Tanrı'ya inanmak olduğunu söylüyor. Ayrıca beşeriyetin böyle bir Tanrı'ya inanmaya ihtiyacı olduğuna inanıyor. Buna ilaveten dualarla bu Tanrı'ya seslenmenin beşeriyet için iyi olduğunu belirtti. Burada duruyor.

Daha sonra teferruatlı bir şekilde neden o kadar inançlı bir Protestan Hıristiyan olduğumu sordu. Ben de ona, bu raporda yeri olmayan, sebeplerimi söyledim. Sadece bir genel mütalaa söyleyebilirim. Suallerinde tamamıyla samimiydi, bu da din konusunda yeterince zihin yorduğunu göstermekte. Daha sonra, 10 yıl önce inşa ettiği yeni Cumhuriyet'in Reisicumhuru olarak iktidara geldiği zaman İslam dininin durumu hakkında bilgi vermeye başladı. Şeyh-ül İslam'ı, medreseleri, Mahkeme-i Şer'iyyeleri ve bu mahkemelere riyaset eden kadılar, hocalar ve muhtelif dervişler dahil olmak üzere bütün ruhban sınıfını lağvetmeyi gerekli bulduğunu söyledi. Osmanlı'da geçerli olan bu ruhban yapıdan geriye kalan, müezzin olarak minarelerden halkı ibadete çağıran ve camilerde namaz kıldıran imamlardı.

Ona az evvel tasvir ettiği bu yapıyı tamamıyla yok ettikten sonra Türk gençliği için, şayet kaldıysa, ne tür dini tedrisat kaldığını sordum. Kifayetsiz medrese sistemini tüm ülkeye yayılmış ilk ve ortaöğretim sistemiyle ikame ettiğini ve bu sistemin (talebeyi) üniversiteye dek götürdüğünü belirtti. Hz. Muhammed'in hayat hikâyesi ve daha ahlaklı yaşama konusundaki hikmetli düsturlarla dini tedrisat verildiğini, bu dini tedrisata Yeni ve Eski Ahit'te tasvir edilen diğer büyük dinleri ve Budist dini kitapları da dahil ettirdiğini söyledi.

Daha sonra o ve ben bu modern Türk dini tedrisatı ile Birleşik Amerika'da ortalama pazar okulunda verilen dini tedrisatı mukayese ettik. Pazar okullarımızda verilen dini tedrisatın cuma sabahları kadınlar tarafından tüm ülkedeki Halk Evleri'nde verilip verilemeyeceğini sorduğumda böyle bir fikrin muvaffak olacağına dair pek şüpheli göründü, ancak yeni bir fikir olduğunu ve kaale alacağını söyledi. Bu amaçla kadın öğretmenlerin vazifelendirilmesi fikri ona cazip geldi, çünkü bu şekilde hocaların erkek partizanları, siyaset veya benzeri muhtemel başka mesele yaratacak ihtimallerden kaçınılmış olacaktı.

Bursa hadisesi

Bu çerçevede yakın tarihte olan Bursa hadisesi üzerinde serbestçe konuştu. Bu hadise Türklerce değil üç yabancı tarafından çıkarılmıştı: Bir Arnavut, bir Bulgar ve bir Rus. Hatta Üçüncü Enternasyonal tarafından kışkırtıldığını da ima etti. Muhtemelen sıkıntı verecek bu siyasi hareketi basit bir dil meselesine, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması haline dönüştürerek gösterdiği siyasi maharetten ötürü kendisine iltifatta bulundum.

Bu sözlerim Kuran'ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı.

Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu.

Türkçe Kuran okutma nedeni

Bu duada Hz. Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder.* "Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.

Daha sonra umumi ve şaşırtıcı bir beyanda bulunarak Türk halkının gerçekte hiçbir şekilde dindar olmadığını, aralarından camilere giden az sayıda kişinin alışkanlıktan veya yüksek sesle söylenen duaların cezbine kapılarak camiye gittiğini ileri sürdü. Saygılı bir şekilde bu bakışıyla mutabık olmadığımı, eşimle yaşadığımız tecrübeyi anlattım. İki Türk arkadaşımızın daveti üzerine 23 Ocak'ta Ayasofya Camii'ne gidip Kadir Gecesi'ne şahit olduk. Ona yüzde 20'si askeri üniformalı 10 bin mümin tarafından doldurulan caminin ne kadar kalabalık olduğunu, bütün müminlerin tam bir saat Gazi'nin de varlığını kabul ettiği Tanrı'ya doğrudan yönelttikleri dualarla nasıl yoğun bir şekilde ibadet ettiklerini anlattım.

Bu kalabalık, bu ibadet ve müminlerin duaya yoğunlaşmaları hususunda izahat istemem, onun Türk gençliğinin din hakkında bilgi edinme fırsatı mevzusunda Türk hükümetinin kısıtlı bir rolü olması gerektiğine dair kanaatini dile getiren daha fazla beyanatlar vermesine neden oldu. Bu beyanatlarını bitirdiğinde şimdilik ortaöğretimde ve Dâr-ül-fünûn'un küçük ilahiyat bölümünde üç büyük din hakkında verilen tarihi tedrisattan fazlasını öğretmeye inanmadığı sarihti.

Sovyetler gibi lağvetmeye karşıydı

Ancak Sovyetler'in her türlü dini lağvetme fikriyle kesinlikle mutabık değil. Bellibaşlı camilerin hükümetçe muhafaza edilmeleri ve amaçları doğrultusunda kullanılmaları gerektiğinde ısrarlı. Üç büyük dinin ahlak öğretilerine dinden ziyade ahlak olarak inanıyor.

Bize ihsan ettiği hayırlar için tek Tanrı'ya sık sık minnettarlığımızı dile getirecek ifadelerin eklenmemesi halinde şahsi dini inancının natamam olacağını söylediğim zaman şaşırdı, ancak alakadar göründü. Sadece yeni bir fikir olduğundan, bu fikri kaale alacağını söyledi. Benimle bu konuda daha fazla konuşma arzusunu ifade etti. Bu beni şaşırttı, zira Yusuf Akçura bey gibi samimi arkadaşları beni sürekli onunla din hususunda konuştuğum takdirde, Gazi'nin nazikçe 'dostluğumuz' olarak adlandırdığı münasebetlerimizin kesinlikle bozulacağı hususunda ikaz etmişlerdi. Konuşmamızın bu bölümünün sonunda, daha öncesi bir yabancı ile hiçbir zaman bu konuda bu kadar etraflı konuşmadığını ve özel dini inançlarını da hiç dile getirmediğini söyledi.

Saygılarımla

Charles H. Sherrill

 

* Bu bölüm, Kuran'ın Tebbet Suresi'dir. 'Bismillahirrahmânirrahim. 1,2,3,4,5. Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek).' (R. N. Bali'nin notu)

Sherrill'ın Kadir Gecesi izlenimleri

"...uzun zamandan beri İstanbul Müzesi Müdürü olan Halil Bey, eşim ve beni Ayasofya Camii'nde Kadir Gecesi'ni izlemek için davet etti. Ayin boyunca o, eşi ve Evkaf Müdürü bizlerle birlikte oldu ve birçok sualime çok ilginç cevaplar verdi. (...) Ramazan ayının 27'nci gününün akşamındayız.

Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, gün doğuşundan gün batımına kadar hepimizin ibadet ettiği tek Tanrı'ya inanan Müslüman müminlerin dualarının (Tanrı katında) duyulacağı ve kabul edileceği hususunda eğitilmişler. Bu nedenle İslam (dini) bu geceyi Kadir Gecesi olarak çağırmakta.

Alaycı mizaca sahip bazı insanların iddia ettikleri gibi kişinin dine verdiği kadarını elde ettiği doğruysa şayet o zaman on binin üzerindeki

müminler her biri ve tamamı Kâinatın Yaratıcısı'na sunmakta oldukları bu

dua saatinden çok şey kazanacaklardır!

'İslam en yüksek noktasında'

Hıristiyan inançları açısından değerlendirirsek, İslam dini Türkiye'de engelsiz veya ruhani müdahale olmaksızın -saf protestancılık- en yüksek noktasında bulunuyor. Şahsi inanç burada en yüksek gücüne yükselmekte. Bu satırların yazarı gördüğü Hıristiyan toplulukların hiçbirinden 23 Ocak 1933 akşamı Ayasofya'da izlediği ibadet kadar etkilenmediğine ve şahit olduğu ibadetin samimiyetine ikna olduğuna şahitlik yapabilir. Bu kalabalığı cezbedecek ne musiki ne de kesif belagat sahibi bir hatip vardı.

Her çeşit Türk oradaydı. Galerilerin altındaki geniş avluları kadınlar dolduruyordu, büyük merkezi alanda sıra sıra (yaklaşık yüz sıra) erkekler vardı. Her sırada omuz omuza yaklaşık seksen erkek. Her biri eğilip kalkan, konuşulanlardan bihaber, eğilen, secde eden ve her biri büyük Tanrı'nın Güç Evi ile şahsi temasını kurmaya niyetli.

'Biz ABD'liler kadar dindarlar'

Burası Türk halkının ruhunu hissetmesi için uygun yer ve andı.

Kişi Türk ırkının ne olduğunu gerçekten anlamak, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve ilk Cumhurreisi olan Mustafa Kemal gibi bir önderin doğduğu ulusu anlamak için basit, dindar Türk'ü bu fırsatlarda görmesi lazım. Evet Türk halkı biz Amerikalılar kadar dindarlar, belki de daha fazla dindarlar."

Elçinin kaleminden Bursa hadisesi

"...Bursa'da 1 Şubat günü öğleden sonra Evkaf Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 100 kişilik bir grup Türkçe ezan aleyhinde gösteri yaptı. Olayı 4 Şubat'ta Afyon'da haber alan Gazi Mustafa Kemal gezi programını iptal ederek Bilecik üzerinden 5 Şubat'ta Bursa'ya vardı.

İçişleri Bakanı Şükrü (Kaya) ve Adalet Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) beyler de Bursa'ya gelerek incelemeler yaptı. Mustafa Kemal, Bursa'dan ayrılmadan önce Anadolu Ajansı'na şu açıklamayı yaptı: "Bursa'ya geldim. Olay hakkında ilgililerden bilgi aldım. Olay aslında önemi haiz değildir. Herhalde cahil mürteciler Cumhuriyet adliyesinin pençesinden kurtulamayacaklardır. Olaya bilhassa dikkatimizi çevirmemizin sebebi, dini, siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeye asla müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kati olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatına hâkim ve esas kalacaktır."

Kazanlı Tatar İbrahim'in başını çektiği olay, Bursa Ulucami müezzininin vazifesi başına gelmemesi üzerine Halil adında birinin ezanı Türkçe yerine Arapça okuması ve sivil polis memuru Hamdi Efendi'nin müdahalesi sonucu çıktı. Tatar İbrahim'in kışkırtmasıyla cami cemaatinden bir grup, "Dinini seven bizimle gelsin" diyerek Evkaf Müdürlüğü'ne doğru yürüyüşe geçtiler.

Vilayet Konağı önüne gelen kalabalık, zabıta kuvvetlerince dağıtıldı ve tahrikçiler yakalandı. 23 kişinin yakalandığı olaydan sonra Bursa Ulucami hatibi Hafız Tevfik Efendi de İstanbul'da tutuklanarak Bursa'ya gönderildi. Ankara'ya dönen Adalet ve İçişleri Bakanları, Bursa'daki incelemelerini ve aldıkları tedbirleri Bakanlar Kurulu'na bildirdiler.

13-14 Şubat'ta soruşturma sona erdi. Aralarında Bursa müftüsü Nureddin Efendi, Ulucami hatibi Hafız Tevfik Efendi ve fabrikatör Gaffarzade Mehmet Efendi'nin de bulunduğu 24 sanık, 15 Şubat'ta Bursa Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Daha sonra tutuklu sanıkların Çorum'a nakledilmesi emri geldi. Bursa olayı davası Çorum'da görüldü ve 1 Mayıs'ta karar açıklandı. Dört kişi beraat ederken, beş kişi ikişer yıl ağır hapis, yedi kişi birer yıl ağır hapis, yedi kişi de beş ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Bursa müftüsü Nureddin ve kâtibi Kamil efendiler, 12 Haziran'da beraat ettiler.

Bursa olayının ardından İzmir ve Salihli'de de Türkçe ezan okumamakta direnen dört imam ve müezzin tutuklanarak mahkemeye sevk edildi."

 

 

Not: Leheb suresinin nazm-ı maaniye göre yani söz ve mana dizimine ve etimolojik kurallara uygun olarak gerçek manası budur.

 

 

LEHEB ( Alev ) SÛRESİ

 

111. Sûre; 5 ayettir.

Bu kısa sûre beş ayetiyle insanlığın maddî medeniyetinin, maddî, kültürel gelişmesinin beş devresine işaret ettiği gibi; bu dönemlerin sonunu mucizevî bir şekilde gösteriyor. Fakat biri işârî, diğeri açık bu iki mucizeyi görmemiz için 17 nükteyi mütalaa etmemiz gerek; işte:

1- Bu sûrenin Kur’ân’daki sıra numarası 111’dir; önemli bir sonu ve bir zirveyi gösterir… Bu incelik, Kur’ân’ın 17. sûresinin 111 ayetiyle, diğer medenî, dinî, malî ve ahlakî boyutları ile beraber ifade edilmiştir. Geniş izah için Kur’ân’ın Evrenselliği adlı tefsirimizdeki bu 17. sûrenin izahına bakılabilir. Fakat 17. sûre insanlığın bütün yönleriyle miracını, yükselişini anlatırken bu 111. sûre sadece ekonomik ve maddî kültürel kalkınmasını anlatıyor.

2- Bu sûrenin bütün kelimeleri, maddî, ekonomik ve maddî kültürel literatürü işliyor, onlara işaret ediyor. Az sonra alt maddelerde göreceğimiz gibi…

3- Leheb ( alev ), maddî kültürün ve maddî kalkınmanın ve pozitivist bilincin sembolüdür. Yunan mitolojisinde anlatıldığı gibi; insanlık bunu Tanrı’dan çalmıştır ve maddî olarak tek taraflı bir şekilde gelişmeye başlamıştır.

Evet bu tek taraflı gelişme, materyalist olduğu için ve Allah’a rağmen yükselmeye çalıştığı için, denge ve istikametten ibaret olan İslam’ın en baş düşmanı sayılır. Her ne kadar, ilmi ve araştırmayı esas almakla İslam’ın amcası da sayılsa, ve ondan yaşlı da olsa… Bilindiği gibi, Ebu Leheb, Hz. Muhammed’in amcasıdır.

İşte, bakın, tarihte dinin ve İslam’ın iki baş düşmanı olmuştur:

a ) Ebu Cehil ( Cehalet, karanlık ve vahşetin babası. )

Bu baş düşman daha önce tarihe karıştığı için, onun adı, Evrensel Kur’ân’a girmemiştir.

b ) Maddeye, ekonomiye, materyalizme dayalı olan Ebu Leheb ise İslam’a akrabalığı olmasına rağmen daha zararlı olduğu ve kıyamete kadar devamlı olacağından, Evrensel Kur’ân’ın bir sûresini işgal etmiştir.

4- Ekonomi ve maddî kazanç sadece bedeni besler; dünyayı mâmur eder. Leheb ( alev ) ise, sadece dünyayı, maddeyi aydınlatır. Fakat din özellikle dengeden ibaret olan İslam, dünyayı da ahireti de aydınlatır; ruhu da besler, bedeni de… Bu iki kavram akraba oldukları halde birincisi tek taraflı gittiğinden, denge ve istikametten ibaret olan İslam’ın en birinci düşmanı sayılmıştır.

Ve İslam zaferlerinin önü, ancak bu materyalist ekonomi ve materyalist felsefe ile kesilmiştir.

5- İki el, Kur’ân’da, Mâide ( sofra ) 64’te geçtiği gibi; Allah’ın, dünya-ahiret, geçmiş-gelecek, sağ-sol, madde-mana, musibet-nimet gibi çifter imkanlarını temsil eder.

O sûrede geçtiği gibi; Yahudiler, kendi yanlış zanlarınca Allah’ın bir elinden ibaret olan ekonomik sistemin kapalı olduğuna inanıyorlardı. Ve bundan dolayı kendilerini faiz yemeye mecbur hissediyorlardı. Ayet ise, onlara şöyle cevap verdi:

“ Hayır! Allah’ın iki eli de ( sonsuza dek ) uzanmışlardır. ( Mebsûtatâni…) Allah istediği gibi infak eder. ”

Bu ayete bakarak diyebiliriz ki; Ebu Leheb’in iki elinden maksat, geçmiş ve gelecek imkanlar, kültürel ve maddî gelişmeler demektir; ki, bu materyalist sistem, tek taraflı gittiğinden hepten zarar ediyor.

Yoksa bu sûrede Ebu Leheb’in biyolojik iki eli kast edilmiyor. Çünkü onlar zaten çürüdü gitti, evrensellik boyutu kalmadı… Sadece Kur’ân, onun kafir olarak öleceğini haber veriyor. Ve aynen öyle oldu.

“ Tebbet ” Arapça lügatlerde geçtiği gibi; tamamıyla zarar etmek, hepten helak olmak, yerle bir olmak gibi manalara gelir.

“ El ” ve “ Eller ” ise Arapça’da genellikle imkanlardan kinaye olarak mecâzen kullanılır.

6- “ We tebbe ” ( Ve kendi bedeni de helak oldu, zarar etti. )

Evet insan, materyalist olursa, ruha, ahirete inanmazsa veya inandığı halde İslam’ın dengesi üzere gitmezse en büyük zararı yapmış olur. Çünkü böyle bir insan için bedeninden daha değerli bir şey yoktur. Yani beden, ahiret gibi değerli bir ürünü meyve vereceğine materyalist sistemde hepten helak olur. Dünyanın en büyük zararı gerçekleşir.

Bu sûre, 83 harfiyle bu maddî ömre bakar ve nasıl helak olduğunu gösterir. Seksen üç sene 1000 ay eder ki; bu sûredeki zararın telâfisi bin aydan söz eden Kadir sûresinde anlatılır.

7- Gınâ ( Zenginlik )

Materyalist sistem, ruha ve ahirete inanmadığı için insanın en temel güdüsü olan aşk-ı bekàyı maddî zenginlikle masturbe etmek ister. Fakat, “ ma ağna anhü” ( Onu asla muhtaçlıktan, fakirlikten kurtarmadı. )

8- “ Mâlühü ” ( Onun malı )

Maddî medeniyetin, ekonomik dünyanın temel kıblesi, tanrısı, en temel değeri, vazgeçilmez rengi maldır.

Arapça’da “ mal ” kelimesi, fon ve renk manasına gelir. İnsanı büyüler, gözünü kamaştırır. Fakat insanı gerçekten zengin etmez; ona sonsuzluğu, ebediyeti kazandırmaz.

9- “ We mâ keseb ” ( ve diğer kazanımları da ona bir fayda vermedi. )

Yani şöhret, sanat, bilgi, entellektüellik gibi tek taraflı kalan değerler de insanın sonsuzluğu arayan kalbinin ihtiyacını kapatmaz.

10- “ Bu materyalizmin şahs-ı mânevîsi ( kolektif kişiliği ) alevli bir ateşe dayatılacaktır.”

İşte:

a ) Materyalistçe kültürü ve sanâyiyi esas alan Avrupa, iki kere ateşli dünya savaşlarına maruz kaldı.

b ) Dünya böyle materyalistçe bir hayatı devam ettirirse bir kıyametin kopmasına sebep olur, atmosfer yırtılır, insanlık ateşli taşlara ve ateşlere maruz kalır.

c ) Dünya güneşin alevli sıcaklığı altında kavrulabilir. Kıyamet kopar diye bir işaret de anlaşılabilir.

Ve geleceği haber veren bu cümlenin sayısal değeri de 1590 eder ki, çok belirtilerden bu hicrî tarihte böyle bir kıyametin olacağı tahmin ediliyor. Ve bu işaret değişik karinelerle teyid ediliyor. Geniş izah için Bediüzzaman Said Nursî’nin Kastamonu Lahikası’na bakılabilir.

11- “ Wemraetühü ” ( Ve hanımı da öyle olacak…)

“ Hanım ”, sembolik dilde bir şeyin altyapısı ve bu konuda yapılan yatırımlar demektir.

Evet, materyalist kültür ve sanayi insanlığa gerçek bir fayda vermediği gibi, bu sistemin altyapısı olan sayısız bilimsel araştırmalar ve üniversiteler de ahiret ve ebedilik konusunda bir fayda vermedi.

12- “ Hammâlete’l- hatab ” ( O altyapı sadece odun toplayıcılarıdırlar. )

Evet, materyalist dünya özellikle bu dünyanın altyapısı olan materyalist üniversiteler, odun yığınları gibi sayısız materyalleri topluyor. Fakat sentez yapıp alevlendiremedikleri için bilgileri karanlıkta kalıyor; kâinatı okuyamıyorlar; geleceği göremiyorlar.

B. Said Nursî, bir doktora yazdığı bir mektupta “ odun yığınları ” tabirini bu manada kullanmıştır.

13- Öyle ki; bu hastalık, bu asırda dindarlara da bulaştığından, onlar dahi, binlerce dinî bilgi odunlarını biriktirip bir türlü yorumlayıp nurlandıramıyorlar. Yine insanlık karanlıkta kalıyor. Ayet 4’te işaret edildiği gibi, materyalizm sıtmasını artırıyor, kıyametin kopmasını hızlandırıyor, insanlığı zarara ve ölüme sürüklüyor.

14- “ Onun boynunda demirden ( veya değişik örgülerden ) bir halat vardır.”

Boyun, esaretten kinayedir; işte herkes görebilir, materyalist insan esirdir. Materyalist Batı, bütün zenginliğine rağmen demirin ve değişik bağların esiridir.

Üniversite dünyası edilgen ve feminal olduğundan onlara işâreten dişi zamir gelmiştir. Üniversitenin gerçekten hür olmadığını göstermiştir.

Esaret ve baskı ve depresyon önce boyuna bağ olduğundan ayet el ve ayak değil de boyun kelimesini seçmiştir… Çok ilginçtir ki; Doğu insanı ellerinden kelepçeli ise, Batı insanı da boynundan bağlıdır.

15- “ Halat ”, örgü, ağırlık, kargaşa demektir.

Halat, belli bir yükü taşımak içindir. Fakat bu öylesine anlamsız ve absürd bir halattır ki, kendisi başlı başına bir yük olmuş; insanın belini büküyor.

“ Min mesed ” ( Demirden veya değişik örgülerden bir halat )

Yani materyalist kültür, materyalist sanayiye dönüştü. O da çetrefilli sosyal, elektronik ve felsefî örgülere dönüştü ve insanlık özellikle bilim dünyası esir edildi.

“ Mesed ”, demirden ve değişik nesnelerden örülmüş şey demektir. Bu örgünün sonu hicrî 1529 olabilir ki, bu son iki cümlenin sayısal değeridir.

Ve sûre 21 kelime olmakla 21. asrın sonuna kadar devam edeceğine işaret eder.

16- Kendisinin bilincine varan insanlık, ekonomik hayatını önce iki eliyle kazanıyordu; sonra bedeni ile… ( Buna 1. ayet işaret ediyor. )

Sonra mal ile; sonra sanat ile… ( Buna da 2. ayet işaret ediyor. )

Sonra ateşli savaşlar ve bu sayede kazanılan ganimetler ile…( Buna da 3. ayet işaret ediyor. )

Sonra altyapı hazırlıkları ile ve bilimsel gelişmelerle ve sanayi yığınakları ile geçindi. ( Buna da 4. ayet işaret ediyor ki, en materyalist dönem bu 4. dönemdir. )

Sonra bilgi ve elektronik çağı geldi. İnsanlığın boynuna kramplar girdi. ( Buna da, bu değişik bağ ve örgülere de 5. ayet işaret ediyor. Ki, bu dönem son dönem olacaktır. )

17- Bu sûreden bir önceki sûre, İslam zaferlerinden söz ediyor. Ve bu dizayn, İslam zaferlerinin bu materyalist kültür ve sanayi ile mağlup edileceğini bildirdiği gibi bu mağlubiyetten ve bu materyalist yapıdan kurtulmanın yolunun da ihlas, tevhid, denge ve sonsuzluğu yakalamakla olacağını bildiriyor ki; 112. sûre olan İhlas sûresinde temel konu olmuştur.

Şimdilik bu kadar yeter. İşte size bu sûrenin meâli: Siz de bu hakikatleri onda görebilirsiniz.

Bahaeddin Sağlam

27. 01. 2004

 

 

 

111. Sûre

LEHEB SÛRESİ

 

1- Ebu Leheb’in iki eli kurudu. Ve kendisi de kurudu.

2- Ne malı, ne sanatı onu kurtaramadı.

3- O alevli bir ateşe dayatılacaktır.

4- Hanımı da öyle olacak… Odun taşıyıcısı olarak…

5- Onun boynunda demirden bir halat vardır.

Gönderi tarihi:

Sayın Enkas bukadar ilginç bir meal görmedim? Bu meali yazan kişi bu manaları vermek için çok uğraşmış anlaşılan. Atatürk'ün din ile ilgili yazısının altına mesed (diken) suresinin tefsirini eklemek ne mana?

 

Çünki üst yazılarda geçen mesed suresi örnek olarak alınmış insanımızın bilmeden gece gündüz muhammedin amcasına ( Yeri gelmişken belirteyim aslında beddua değil ellerini öpmek gerek )beddua ettiğini gören ata ettikleri duanın ne olduğunu bilsinler diye kuranı türkçeye çevirterek türk halkının akıldan okuduğu surelerin manasını ortaya koydurtmuştur konu bundan ibaret.

 

Şimdi gelelim bu yazınızdan benim çıkardığım ana fikre Ben sizin bu yazıyı yazmakla daha doğrusu buraya kopyalamakla fanatik islamcıların ve özellikle nurcuların Atatürk'ü engel olarak gördüğünü ve o büyük insanı peygamberin amcası ebu leheb ile özdeşleştirme çabanıza tanık oluyorum.Umarım ben yanlış anlamışımdır.

 

Saygılar

 

Edip yüksel meali.

 

111. DİKEN (MESED) SÛRESİ

 

 

 

Rahman ve Rahim Allah'ın İsmiyle

 

1- Ateş kürükleyenin elleri kahrolsun, zaten kendisi kahroldu.*[1]

 

 

[1]* 111:1 Arapça'daki "ebu leheb" ifadesi, alev babası, ateş sahibi, ateşçi olarak da çevirilebilir Türkçe'ye. Bu tanımın, Muhammed'in amcası Abd ul-Uzza Ibn Ebu-l-Muttalib için kullanıldığı ileri sürülür. Bu sureye ilk muhatap olan kişi peygamberin amcası olsa bile, ayetteki eleştiri ve tehdit, inançlarından dolayı insanlara zulmeden despotlara ve onlara yardımcı olanların hepsine yöneliktir.

 

 

2- Ne parası, ne de bir kazancı ona yaramadı.

 

3- O, alev sahibi bir ateşe girecektir.

 

4- Odun taşıyan (zulmun ateşine yakıt hazırlayan) karısı da.

 

5- Boynunda, dikenlerden/liften örülmüş bir ip bulunduğu (kötülükleri boynuna dolanmış) halde...

 

 

Yaşar nuri öztürk

 

111 - Leheb

 

1. Elleri kurusun Ebu Leheb'in; zaten kurudu ya!

 

2. Ne malı kurtardı onu ne de kazandıgı.

 

3. Alevli bir atese yaslanacaktır o;

 

4. Karısı da,

 

5. Odun hamalı olarak. Gerdanında bir ip olacaktır onun, en saglam fitillisinden...

 

 

 

Süleyman ateş kuran ansiklopedisi

 

MESED SURESİ

Adını son âyetindeki "mesed" kelimesinden alan sûreye, Ebûleheb Sûresi, Tebbet Sûresi de denilir. Ebûleheb ve karısının, ateş ile tehdîdedil-diği bu sûre, Mekke'de Fatiha Sûresi'nden sonra inmiştir, 5 âyetten oluşur. Resmî sıralamada 111., iniş sırasına göre 6. sûredir. İniş sırasına göre ilk defa burada bir müşrik ile karısı, ismen tehdîdedilmektedir. Bundan, İslâm da'vetine ilk defa cephe alanın, Peygamber'in amcası Ebûleheb ile onun karısı olduğu anlaşılabilir.[1]

Gönderi tarihi:

Sayın Enkas bukadar ilginç bir meal görmedim? Bu meali yazan kişi bu manaları vermek için çok uğraşmış anlaşılan. Atatürk'ün din ile ilgili yazısının altına mesed (diken) suresinin tefsirini eklemek ne mana?

.

.

.

MESED SURESİ

Adını son âyetindeki "mesed" kelimesinden alan sûreye, Ebûleheb Sûresi, Tebbet Sûresi de denilir. Ebûleheb ve karısının, ateş ile tehdîdedil-diği bu sûre, Mekke'de Fatiha Sûresi'nden sonra inmiştir, 5 âyetten oluşur. Resmî sıralamada 111., iniş sırasına göre 6. sûredir. İniş sırasına göre ilk defa burada bir müşrik ile karısı, ismen tehdîdedilmektedir. Bundan, İslâm da'vetine ilk defa cephe alanın, Peygamber'in amcası Ebûleheb ile onun karısı olduğu anlaşılabilir.[1]

önce yazıyı oku,sonra buyur cevap ver,zira yazının belgesi belli.ve asla ebu leheb ile mustafa kemali karşılaştırmak gibi bir halde yok ortada.oku ,oku,okumadan yazmayın zira gülmekten kendimi alamıyorum.

Gönderi tarihi:

Sayin Enkas gercekten inanilicak gibi degil,yanimAtatürkle ilgili bukadar Türk arastirmacilar onlarca kitaplar yazmisken bula bula Amerikan Büyükelcisini buldunuz ve hemen Atatürk'ün ne oldugunu cözdünüz.Ve elinize gecen ilk firsatta hemen foruma tasidiniz,Size dostca bir tavsiyede bulunarak diyorumki;Lütfen Türklerin yazdiklarina inanin.

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sayin Enkas gercekten inanilicak gibi degil,yanimAtatürkle ilgili bukadar Türk arastirmacilar onlarca kitaplar yazmisken bula bula Amerikan Büyükelcisini buldunuz ve hemen Atatürk'ün ne oldugunu cözdünüz.Ve elinize gecen ilk firsatta hemen foruma tasidiniz,Size dostca bir tavsiyede bulunarak diyorumki;Lütfen Türklerin yazdiklarina inanin.

saygilarla

Sana katılıyorum politika :clover: ever enkas arkadaşım neden dış kaynaklı haberleri buraya taşıyorsun anlamak mümkün değil Dünyanın saygı duyduğu bir lideri karalamaya çalışmak bence ********.

Gönderi tarihi:

****** ve de aynı zamanda boşa emektir. Karalanamayacak insanlar vardır onlardan biride Mustafa Kemal Atatürk'tür. İnsanlar yaptıkları eylemle varlık kazanırlar insanlığa ve toplumlarına yapmış oldukları hizmet ile itibar görürler. Konuya ordan bakınca bir Mustafa Kemal zaten karalanamayacak biridir. Çünkü o şerefli bir önder, iyi bir devlet adamı, başarılı bir askerdir. Ve bu vatan için yaptıkları ortadadır bunları görmezden gelmek ve Atatürk'ün salt kişiliğini ve inançlarını sorgulamak kimsenin haddi değildir.

 

Politika :clover: +1

Gönderi tarihi:

****** ve de aynı zamanda boşa emektir. Karalanamayacak insanlar vardır onlardan biride Mustafa Kemal Atatürk'tür. İnsanlar yaptıkları eylemle varlık kazanırlar insanlığa ve toplumlarına yapmış oldukları hizmet ile itibar görürler. Konuya ordan bakınca bir Mustafa Kemal zaten karalanamayacak biridir. Çünkü o şerefli bir önder, iyi bir devlet adamı, başarılı bir askerdir. Ve bu vatan için yaptıkları ortadadır bunları görmezden gelmek ve Atatürk'ün salt kişiliğini ve inançlarını sorgulamak kimsenin haddi değildir.

 

Politika :clover: +1

sevgili kardeşim kimsenin kimseyi karaladığı yokki şimdi yam yam bilimselci ve diğerleri,Allah'a inanmadıklarını açık bir şekilde belirtirken ben tutup başka bir yerde yam yamın fikri yapısını birilerine olduğu gibi anlatsam onu karalamış olmam ki.ben sadece olanı söylemiş olurum.karalamak iftira etmek demektir.hayır atatürk inançlı biriydide abd büyükelçisi onu inançsız mı göstermeye çalışıyordu,kendi fikri yapısı kendi hali.vatana hizmetleri olmuşsa bizde takdir ederiz ama bu farklı birşey,onun din hakkındaki görüşleri..kendisi bunu çirkin görmüyor ,gocunmuyor ve açıklıyorsa bize ne değil mi aksini söylemek?

Gönderi tarihi:

sevgili kardeşim kimsenin kimseyi karaladığı yokki şimdi yam yam bilimselci ve diğerleri,Allah'a inanmadıklarını açık bir şekilde belirtirken ben tutup başka bir yerde yam yamın fikri yapısını birilerine olduğu gibi anlatsam onu karalamış olmam ki.ben sadece olanı söylemiş olurum.karalamak iftira etmek demektir.hayır atatürk inançlı biriydide abd büyükelçisi onu inançsız mı göstermeye çalışıyordu,kendi fikri yapısı kendi hali.vatana hizmetleri olmuşsa bizde takdir ederiz ama bu farklı birşey,onun din hakkındaki görüşleri..kendisi bunu çirkin görmüyor ,gocunmuyor ve açıklıyorsa bize ne değil mi aksini söylemek?

 

Kelimelerle oynamayın sayın enkas

 

Abd büyük elçisinin doğruyu söylediğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Büyükelçiyi çok güvenilir mi buluyorsunuz? Üstelik Türkiye'de bu konu hakkında oldukça güvenilir isimlerin yazdıkları kaynak kitaplarda varken. Atatürk değil, sizin bile, benim bile kendi içimizde neye nasıl inandığımızı kim bilebilir? Dışardan gördüğünü yorumlar insanlar çoğunlukla da yanlış yorumlar.

 

Din hakkında ki görüşlerini okuduk nutukta da okuduk, zaman ve şartları gözönünde bulundurarak okuduk ve neyi neden söylediğini anlamaya çalıştık. Biz anlamamız gerekeni anladık.

 

Selamlar

Gönderi tarihi:

A tatürk'ü neden sevmez bunlar??Atatürk'e neden saldirmaktan geri durmazlar,bunlarin bütün ugraslari,acaba kim Atatürk'ün aleyhinde birsey yazacak diye oturup beklemektir.Simdi bir elci buldular hemde Amerikan elcisi,normal degilmi Fetulah hocalarida Amerikada yasamiyormu CIA nin korumasinda Bush'un himayesinde.Bunlar üstadlari Said-i Kürdinin Kuvayi milliye karsiti olduguna Atatürk ve arkadaslarini Allahin halifesi!!vahdettine isyan etti diye kafirlikle sucladiklarini kabul etmezler amma Amerikan elcisi bilmem kimin Atatürk'ü anlatmasina Allahin ayetleri gibi inanirlar.Halbuki Atatürk'ün Allaha ve peygambere o kadar büyük bir inanci vardiki,bunu bazi beyinler idrak edemiyor maalesef..

Atatürk Sakarya zaferinden sonra Mehmetcige söyle seslenmistir:

 

*Takdirim sanadir.

Hayretim sanadir.

Dünyanin hicbir ordusunda yüregi seninkinden temiz,yüregi seninkinden saglam bir askere rastlanmamistir.

Her zaferin mayasi sendedir.

Her zaferin en büyük payi senindir.

Kanaatinle,

Imaninla,

Itaatinle,

Hicbir korkunun yildiramadigi demir gib i saglam ve temiz kalbinle düsmani alt eden büyük caban icin sana minnet ve sükranimi söylüyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin bana verdigi yeni rütbe senindir.Bu rütbe ile yükselen ordudur.

Cenab-i Allah giristigimiz kurtulus mücadelesinde serefli silah arkadaslarima kendilerini belirleyen soylulugun,yigitligin,kahramanligin hak ettigi kesin kurtulusu nasip etsin.*

KK.Dergisi,10 Kasim 1988,özel sayi.Ank.

Semsettin Günaltay-rahmetli Tarihci ve Islam bilginlerinden;

 

* Atatürk'ün birer asker kacagi yuvasi halini alan medreseleri kapatmasinin ve dinimizi cehaletin ve yobazligin elinden kurtarmak icin giristigi hayirli inkilabin manasini kavrayamayan bir takim kimseler,o büyük adamin dini akidelerinden süpheye düsmüslerdi.*

Atatürk'ün aslinda savunulmaya ihtiyacida yoktur.Malum bir kesimin tarihi disinda bütün Insanlik tarihi Atatürk'e layik oldugu mevkii vermistir.Bugün Avrupa birligi ve Amerikanin dümen suyunda kürek salllayan cevreler onu takdir etseler ne olur etmeseler ne olur,

saygilarla

Gönderi tarihi:

Kelimelerle oynamayın sayın enkas

 

Abd büyük elçisinin doğruyu söylediğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Büyükelçiyi çok güvenilir mi buluyorsunuz? Üstelik Türkiye'de bu konu hakkında oldukça güvenilir isimlerin yazdıkları kaynak kitaplarda varken. Atatürk değil, sizin bile, benim bile kendi içimizde neye nasıl inandığımızı kim bilebilir? Dışardan gördüğünü yorumlar insanlar çoğunlukla da yanlış yorumlar.

 

Din hakkında ki görüşlerini okuduk nutukta da okuduk, zaman ve şartları gözönünde bulundurarak okuduk ve neyi neden söylediğini anlamaya çalıştık. Biz anlamamız gerekeni anladık.

 

Selamlar

ABD büyükelçisinin atatürk hakkında olmayan birşeyi söylemekten bir çıkarı mı var?Niye yapsın?Kendi uydurdu o zaman o röportajı,ve sonra bu röportaj radikal gibi sizcede çok ciddi bulunan bir gazetede yayınlandı,bunlar hep uydurmaca zaten.hadi nurcuların amacı atatürkü karalamaktan başka birşey olmasın(ki asla değil),bunu nurcular yapmıyor ki?bu röportajı ne ben yaptım nede ben gazetemde yayınladım.nede nur talebesi biri yaptı vede onun gazetesinde yayınlandı.gerçekten anlamıyorum,hele politikanın her fırsatta bediüzzaman saidnursi HAZRETLERİNE saldırmasını şimdide buna fethullah gülen hocaefendiyi karıştırmasını hiç anlamıyorum.Biz kimseye delilsiz mesnetsiz hiç bir hali yakıştırmayız.örneğin vatan ve din uğrunda çırpınan tertemiz gönüller için vatan haini karalamasını yapmayız.bazıları iyi bilirler kimleri kastettiğimi.kaldı ki burda bir karalama da yoktur,sadece atatürkün din hakkındaki görüşleri,ve anlayamadığı leheb suresinin tefsiri...

Gönderi tarihi:

Atatürkün din ve dinler hakkinda ki görüsü gayet net olumlu mantik cercevesindedir, ne demis atatürk, bir din fenni ilmi ve mantiki olmadikca o din din deyildir demistir ve biz bu sözleri anliyoruz.

Her bim tartisilicak konumdadir, 4x4 lük bir dine raslanmadi.

Gönderi tarihi:

Mesele Kavranamayacak Kadar Çetrefilli Degil

yazarların tamamını okudum.konuyu açan arkadaşımız sayın enkas aslında bir alıntı yapıp ayrıca bu konuda değişik belki alışıla gelmemiş bir tefsirle konuyu ilintilendirmiştir.yapılan bundan ibaret olup altını kurcalamak manasızdır.yazarlardan saklı gerçek haricinde işin özüne inen kimse yok.yani; sardunyam,politika ,lena ...vs... arkadaşlar bu konunun nesine itiraz etmişler bunu anlayamadım.dikkat edilirse enkas arkadaşımız Atatürke bir iftira atma davasında değildir.bununla beraber konu bazılarının çarpıttığı gibi Atanın devlet adamlığı şahsiyetine yapılan bir tenkit mahiyetinde de değildir.konuyu saklı gerçek arkadaşımızın başka bir sayfada açtığı bir başlıkla ve tamamen iddialı konuşan meşhur bir laik simanın alıntısıyla anlaşılır hale getirelim .can dündar;

 

 

Atatürkçüler ille İslam tartışacaksa hadi gelin Mustafa Kemal'in yıllarca gizlenen konuşmalarını raflardan indirelim.

Göze alabiliyorsanız, O'nun Kazım Karabekir'e "herşeyden önce din anlayışını kaldırmalıyız" dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım. Bir ingiliz yazara söylediği "benim dinim yok. Bazen bütün dinler denizin dibine batsın istiyorum" sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı'nın girişine asalım.

"Anneannem müslümandı", "Atatürk dindardı", "İslam toleranslıydı" derken, bir şeriat iktidarını ufukta gördük. Sizce yöntemi değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

Can dündar

 

 

bu alıntı saklı gerçeğin yaptığı bir alıntıdır.ve bakmak isteyenler bakabilirler. buna binaen derimki yukardaki yazı eğer belgelere dayanıyorsa o zaman Atayı savunacam diyerek aslında Ataya iftirayı atanlar yukardaki yazılarında atayı dindar gösterenlerdir.bilmem anlatabildimmi.

 

Hem birilerine ne oluyorki Ataya bazı şeyleri yakıştırmaya kalkıyorlar.

 

saklı gerçeğe itirazım şu noktadadır. kendisi bir din düşmanı olduğunu her fırsatta sergilemektedir.bazan bunu o kadar aşırı hale getiriyorki ona göre sanki dinlerin şahsında islamın bütün üssül esasını çarpık yorumlarla ( ki tamamına yakınıda t. dursun kaynaklı) yanlış gibi göstermeye çalışmaktadır. yukarda ki itirazında kendince Atayı kendi safında gösterip alttan alta dinsizliğini sağlam bir zemine oturtmaya çalışmaktadır.ve sanmasınki bu yanlış yorumları gözlerden kaçıyor. zira Ataya bu yönüyle sahip çıkarak varsayımlarını desteklemeye çalışan bu arkadaşımız , meşhur bilim adamı antony flew 'in ateizmden vaz geşmesi olayında demiştirki; ben ona bakarak ateist olmadım o vazgeçse ne olur geçmese ne olur...şimdi aynı tarafsızlığı Atatürk meselesinde de göstermesini ve varsayımları için büyük devlet adamını kullanmamasını ilmi bir haysiyeti ifa etmek adına kendisine hatırlatırım.

 

diğer arkadaşlarımada inceyi ipe kalını sapa dizmelerini konuları bir birine vurup çarpıtmamalarını tavsiye ederim. ki eğer varsa böyle bir iddianız yani Atayı dinsiz göstermeye işine karşı çıkıyorsanız bunu masumane bir alıntıyla konuyu anlatan enkasa değil ...bilakis açık ve net bir şekilde Atayı dinsiz gibi göstermeye çalışan saklı gerçeğe yapmalısınız...aksi halde siz ya yazılanları okumuyorsunuz yada saklı gerçeği tenkit etmekten çekiniyorsunuz derim.

 

saygılarımla

Gönderi tarihi:

ABD büyükelçisinin atatürk hakkında olmayan birşeyi söylemekten bir çıkarı mı var?Niye yapsın?Kendi uydurdu o zaman o röportajı,ve sonra bu röportaj radikal gibi sizcede çok ciddi bulunan bir gazetede yayınlandı,bunlar hep uydurmaca zaten.hadi nurcuların amacı atatürkü karalamaktan başka birşey olmasın(ki asla değil),bunu nurcular yapmıyor ki?bu röportajı ne ben yaptım nede ben gazetemde yayınladım.nede nur talebesi biri yaptı vede onun gazetesinde yayınlandı.gerçekten anlamıyorum,hele politikanın her fırsatta bediüzzaman saidnursi HAZRETLERİNE saldırmasını şimdide buna fethullah gülen hocaefendiyi karıştırmasını hiç anlamıyorum.Biz kimseye delilsiz mesnetsiz hiç bir hali yakıştırmayız.örneğin vatan ve din uğrunda çırpınan tertemiz gönüller için vatan haini karalamasını yapmayız.bazıları iyi bilirler kimleri kastettiğimi.kaldı ki burda bir karalama da yoktur,sadece atatürkün din hakkındaki görüşleri,ve anlayamadığı leheb suresinin tefsiri...

 

 

Yapmayın sayın enkas

 

ne bilelim biz bu adamın ne çıkarı var ama vardır mutlaka bir amacı.

 

ikincisi ben radikal okuyucusu değilim Yeniçağ okurum ve Hürriyet. bunu belirttim ki az çok görüşümü tahmin edin.

 

nurcuların ise Ata ile bir dertleri olduğu aşikar. hiç rastlanmış bişey değil sarıklı cübbelilerin Mustafa Kemal hakkında iyi şeyler söyledikleri. Cyrano arkadaşım neden sevmediklerini gayet net açıklamıştı.

 

ayrıca Atatürk'ün farzedelim ki bir dini yoktu. (ki belgeler aksini söylüyor)Bu onun yapmış olduklarını daha az mı değerli kılıyor. Ben bir müslümanım hemde bütün kalbimle iman etmişim ama benim için Atatürk çok değerli. Zaten bizim işimiz insanların inançlarıyla ilgilenmek değil, bununla ilgilenmedik. Biz insanların yapmış olduklarıyla ilgilendik. Sizin ne gibi bir düşünce ile bunları yazdığınızı anlıyorum siz çok zekice çaktırmadan iliştirdiğinizi sanıyorsunuz ama inanın buradan gayet iyi görünüyor.

 

Atatürk'ün inanması ya da inanmamasının bize ne gibi bir faydası veya zararı var. Bunları tartışmanın ne gibi bir önemi var. Herkesin kendi seçimi olduğu gibi bu ancak Allah ile kul arasında değil mi? Mustafa Kemal bu vatan uğruna mücadele etmiş size ve bize güçlü bir Cumhuriyet emanet etmiş ve biz o Cumhuriyetin özgürlüğü ile rahatça yaşamaktayız.

Gönderi tarihi:

Madem Amerikalının Atatürk Hakkında söylediklerine inanıyorsun demekki sen Papanın İslam hakkında söyediklerinede inanıyorsun....

 

Ne çıkarı var canım...

İşine geleni alıp işine gelmeyeni bırakmak diye bir kavram vardır ve buray tam oturuyor...

 

Ve Sardunya da tam yakalamış onun bu ince bulgularına hasta olmaya başladım zanten :clover:

papanın islam için söyledikleri kişisel bir yorumdur,ki cevapta verildi zaten

http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=61227

ABD büyükelçisi kendi kendine röportaj yapmadıysa eğer,yani kişiliği parçalanmış şizofreni hastası değildi ise,ben bunlara inanırım arkadaş.kaldı ki neden böyle bir şey yapmış olsun onuda anlayabilmiş değilim.aslında maksat atatürk'ün din hakkındaki görüşlerinden çok onun anlayamadığının ileri sürüldüğü surenin tefsiri,eşsiz,sonsuz manalarıdır..ama hiç birinizin yazıyı doğru dürüst okuduğunu zannetmiyorum,ben daha çok bu röportajdaki bu iddiaya takıldım ve onu ön plana çıkarmaya çalıştım.bi zahmet okuyuverin arkadaşlar...

Gönderi tarihi:

 

Amerikayı hala tanıyamadıysan ben sana ne diyeyim artık...

Tabi şimdi Fetullah Güleni koruyor ya bir kısım Fetullahçılar Amerikalı oldular bir Kısım Iraklı Kürtler gibi...

 

Benden sana bir tavsiye:

Atatürk'e saldırmak istiyorsan açıkça yap...

Bir Amerikalının arkasına saklanarak değil...

 

Arasıra açıkçada yapıyorlar zaten. :)

 

Bu ne güven böyle Abd li yazara. Ya günümüzde bile bir ropörtaj yayınlanıyor sonra o ropörtajı yapan kişiler söylemedikleri sözlerin yazıldığını görüyorlar. Onları yazanların ne gibi bir çıkarı var bu durumda.

 

Çıkar olsun olmasın sonuçta bir çamur atma var gibi geldi bana. En azından bu bir tatmin olma yöntemi sanıyorum.

Gönderi tarihi:

Mesele Kavranamayacak Kadar Çetrefilli Degil

yazarların tamamını okudum.konuyu açan arkadaşımız sayın enkas aslında bir alıntı yapıp ayrıca bu konuda değişik belki alışıla gelmemiş bir tefsirle konuyu ilintilendirmiştir.yapılan bundan ibaret olup altını kurcalamak manasızdır.yazarlardan saklı gerçek haricinde işin özüne inen kimse yok.yani; sardunyam,politika ,lena ...vs... arkadaşlar bu konunun nesine itiraz etmişler bunu anlayamadım.dikkat edilirse enkas arkadaşımız Atatürke bir iftira atma davasında değildir.bununla beraber konu bazılarının çarpıttığı gibi Atanın devlet adamlığı şahsiyetine yapılan bir tenkit mahiyetinde de değildir.konuyu saklı gerçek arkadaşımızın başka bir sayfada açtığı bir başlıkla ve tamamen iddialı konuşan meşhur bir laik simanın alıntısıyla anlaşılır hale getirelim .can dündar;

.

.

.

diğer arkadaşlarımada inceyi ipe kalını sapa dizmelerini konuları bir birine vurup çarpıtmamalarını tavsiye ederim. ki eğer varsa böyle bir iddianız yani Atayı dinsiz göstermeye işine karşı çıkıyorsanız bunu masumane bir alıntıyla konuyu anlatan enkasa değil ...bilakis açık ve net bir şekilde Atayı dinsiz gibi göstermeye çalışan saklı gerçeğe yapmalısınız...aksi halde siz ya yazılanları okumuyorsunuz yada saklı gerçeği tenkit etmekten çekiniyorsunuz derim.

 

saygılarımla

Ve tabiiki herzaman yaptiginiz gibi bunlar maksatsiz ve art niyetsiz iletiler veya yorumlar!!!degilmi Sayin Gilgames..Bizim uyudugumuzu saniyorsaniz yaniliyorsunuz,siz ancak böyle karalamakla kalacaksiniz,ve seyh efendilerinizde havuzlarda sortlarla yüzüp tatil yapacak,cünkü o seyhlerin nemenem birseyler olduklarini Türk milleti artik ögrendi.Siz Atatürkle vakit geciredurun..

saygilarla

 

Gilgames efendi,

Siz belliki belirli bir kesimin sartlandirarak bu forumlara postaladigi kisilersiniz,

Eger Mustafa Kemal'in bir In giliz yazarina benim dinim yoktur dedigini belgelerle ispatliyamazsaniz,siz bir ****** ,ve sizin Laik Türkiye Cumhuriyeti vatandasi oldugunuzdan bile ben süphe ederim.AtATÜRK'e bu kadar saldiri yapanlarin ben önce Türklügünden sonrada müslümanligindan süphe edrim.sizin Türk milleti icin calismadiginiz gün gibi ortadadir.Kimlere calisiyorsunuz,ve göreviniz nedir.Sakin müslümanliktan bahsetmeyin,cünkü inandiriciliginiz kalmamistir.

saygilarla

Gönderi tarihi:

Gilgames efendi,

Siz belliki belirli bir kesimin sartlandirarak bu forumlara postaladigi kisilersiniz,

Eger Mustafa Kemal'in bir In giliz yazarina benim dinim yoktur dedigini belgelerle ispatliyamazsaniz,siz bir müfterisiniz,ve sizin Laik Türkiye Cumhuriyeti vatandasi oldugunuzdan bile ben süphe ederim.AtATÜRK'e bu kadar saldiri yapanlarin ben önce Türklüünden sonrada müslümanligindan süphe edrim.sizin Türk milleti icin calismadiginiz gün gibi ortadadir.Kimlere calisiyorsunuz,ve göreviniz nedir.Sakin müslümanliktan bhsetmeyin,cünkü inandiriciliginiz kalmamistir.

saygilarla

:clover:

evet gılgames arkadaş nedir bu böyle ya

bizi mi uyuttuğunuzu sanıyorsunuz

Atamız bizim için değerli yeter ona dil uzattığınız

siz gidip şıhlarınıza sarılın onlar sizi kurtarır belki cennetten anahtarda verirler size :)

Gönderi tarihi:

:clover:

evet gılgames arkadaş nedir bu böyle ya

bizi mi uyuttuğunuzu sanıyorsunuz

Atamız bizim için değerli yeter ona dil uzattığınız

siz gidip şıhlarınıza sarılın onlar sizi kurtarır belki cennetten anahtarda verirler size :)

Sevgili cinar,onlarin sihlari sortlarla kadinlarla tatil yapip bunlarada sort giymenin günah oldugunu anlatiyor,bunlarin iplikleri pazara cikmis zaten,bunlarla tartismayada aslinda hicbir gerek yoktur,bunlara ancak,Cemalettin Kaplan Fetullah Gülen ve Kürt Sait gibi Türkiye Cumhuriyeti düsmanlari yarar,bunlarki belgelerle düsmanliklari belgelenmis olanlardir.Hiristiyanlardan aldiklari talimat dogrultusunda Türkiye icinde ve disinda faaliyet göstererek Türk milletinin milli degerlerine camur atarlar.Ellerinde katiyetle bir belge yoktur,iste ya bir Amerikali veya bir Ingilizin yazdiklari ile teselli bulurlar.

saygilarla

Gönderi tarihi:
Ve tabiiki herzaman yaptiginiz gibi bunlar maksatsiz ve art niyetsiz iletiler veya yorumlar!!!degilmi Sayin Gilgames..Bizim uyudugumuzu saniyorsaniz yaniliyorsunuz,siz ancak böyle karalamakla kalacaksiniz,ve

 

bu sözlerin sahibi beyefendinin konunun yıkıntıları altında kalarak ezildiği ortadadır.BAKINIZ ben yukarda Atatürke en küçük bir iftira atmışmıyım.Hatta sizinle aynı frekanstan yayın yapan CAN DÜNDARIN Ata hakkındaki yazısını naklettim.yazıyı yollayanda saklı gerçektir...adam yazısında ATAYA resmen dinsiz demeye getiriyor diye belirttim.Politika ve çınar denen vatandaşlar bana vay efendim iftira attın diye yaygara yapıyor şimdi. Yahu sizin anlama probleminizmi var anlamıyorum.

 

ŞİMDİ bu sözümde tek bir tane karalama ifadesi varsa söyleyin yoksa işin ********** ifa ederek susup af dileyin.

 

 

seyh efendilerinizde havuzlarda sortlarla yüzüp tatil yapacak,cünkü o seyhlerin nemenem birseyler olduklarini Türk milleti artik ögrendi.Siz Atatürkle vakit geciredurun..

saygilarla

 

 

bir kimsenin havuzda şortla bulunması isterse şeyh olsun , haram bir hadise değildir.KONUYLA ALAKASI YOK!!!

 

Bununla beraber sadece işinize gelmeyen yazıların ağırlığı altında ***** sağa sola çatmanızı sadece acziyetinize veriyorum.RESMEN polemik yapıyorsunuz.okuyan sağ duyulu insanların gözünden kaçmayacaktır.

 

Gilgames efendi,

Siz belliki belirli bir kesimin sartlandirarak bu forumlara postaladigi kisilersiniz,

 

 

 

işte senin tüm fikrinin özeti burdadır.Beni foruma birileri yolladıysa ispat et edemezsen zerre kadar ****** yoktur diyorum.

 

 

Eger Mustafa Kemal'in bir In giliz yazarina benim dinim yoktur dedigini belgelerle ispatliyamazsaniz,siz bir ******* ,ve sizin Laik Türkiye Cumhuriyeti vatandasi oldugunuzdan bile ben süphe ederim.

 

yukarıya bakın saklı gerçek CAN DÜNDAR dan yaptığı alıntı ile Ataya dinsiz demeye hatta din düşmanı gibi demeye getirmiştir.O ZAMAN burda ********* can dündardır. Aksi halde ben sadece alıntısını yayımladım.

 

Birileri çatlasada patlasada ben TÜRKİYENİN vatandaşıyım ve vatanın asıl sahiplerindenim.******* sizsiniz.

 

AtATÜRK'e bu kadar saldiri yapanlarin ben önce Türklügünden sonrada müslümanligindan süphe edrim.sizin Türk milleti icin calismadiginiz gün gibi ortadadir.Kimlere calisiyorsunuz,ve göreviniz nedir.Sakin müslümanliktan bahsetmeyin,cünkü inandiriciliginiz kalmamistir.

saygilarla

 

 

Bak arkadaşım yazdığın iki kelime kaynak yok sadece polemik yapma adına ortadasınız.ATAYA saldıran yok ve hala her iki kelimenizin başı bu terane........

 

Senin hayallerin bile bendeki imanı kavramada yetersiz kalır Allahın izniyle,müslümanlığıma neden çamur atma gereği duyuyorsun.Ayrıca ben vatan için canımı ortaya koyarım senin gibi oturduğum yerden ahkam kesmeden yani...

 

BAKIN bana kimler için çalışıyorsunuz demişsin...laflarında tamamen ****** çocuk edasıyla yapılan bir oldu bittiye getirme çabası var.

 

işiniz gücünüz polemik ilerisi yok yani...

 

:clover:

evet gılgames arkadaş nedir bu böyle ya

bizi mi uyuttuğunuzu sanıyorsunuz

Atamız bizim için değerli yeter ona dil uzattığınız

siz gidip şıhlarınıza sarılın onlar sizi kurtarır belki cennetten anahtarda verirler size :)

 

 

 

SAYIN ÇINAR ;

 

yukarda tüm yazılanları okuyun sonra beni itham etmeye kalkın bari siz görün meseleyi...******* artık yaptığınız ettiğiniz...

 

sizi uyutmak adına yazdığım tek kelime ATA'ya iftira kabilinden bir sözümü gösterin.aynısını sayın enkasta yaptı...sadece alıntı yaptım dedimki CAN DÜNDAR Atayı dinsiz gibi göstermeye çalışıyor...

 

o lafların ardında duran isimlermi ürküttü sizi anlamıyorum.CAN DÜNDAR bugün sizce ve bizce LAİK bilinen bir sima değilmiydi.Hani bu iftirayı atanlar sizin değiminizle ^^şıhlardı^^ noldu...işte sizin gibi düşünen bir laik vatandaşın ATA hakkında dedikleri ortadadır...islam ve müslümanlar hakkında olan MENFİ fikirlerinizi gayet güzel ortaya koydunuz.

 

ha!!! son bir şey daha politika adlı vatandaşın yazısının altına koyduğunuz ******* çiçekmi her neyse :D

 

işte o çiçekle benim yazılarımı okumadan tenkit eden politikayı, nasılda yazısını okuma gayretine bile girmeden, savunduğunuzu gayet güzel sergilemişsiniz

Gönderi tarihi:

Mesele Kavranamayacak Kadar Çetrefilli Degil

yazarların tamamını okudum.konuyu açan arkadaşımız sayın enkas aslında bir alıntı yapıp ayrıca bu konuda değişik belki alışıla gelmemiş bir tefsirle konuyu ilintilendirmiştir.yapılan bundan ibaret olup altını kurcalamak manasızdır.yazarlardan saklı gerçek haricinde işin özüne inen kimse yok.yani; sardunyam,politika ,lena ...vs... arkadaşlar bu konunun nesine itiraz etmişler bunu anlayamadım.dikkat edilirse enkas arkadaşımız Atatürke bir iftira atma davasında değildir.bununla beraber konu bazılarının çarpıttığı gibi Atanın devlet adamlığı şahsiyetine yapılan bir tenkit mahiyetinde de değildir.konuyu saklı gerçek arkadaşımızın başka bir sayfada açtığı bir başlıkla ve tamamen iddialı konuşan meşhur bir laik simanın alıntısıyla anlaşılır hale getirelim .can dündar;

 

 

Atatürkçüler ille İslam tartışacaksa hadi gelin Mustafa Kemal'in yıllarca gizlenen konuşmalarını raflardan indirelim.

Göze alabiliyorsanız, O'nun Kazım Karabekir'e "herşeyden önce din anlayışını kaldırmalıyız" dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım. Bir ingiliz yazara söylediği "benim dinim yok. Bazen bütün dinler denizin dibine batsın istiyorum" sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı'nın girişine asalım.

"Anneannem müslümandı", "Atatürk dindardı", "İslam toleranslıydı" derken, bir şeriat iktidarını ufukta gördük. Sizce yöntemi değiştirmenin zamanı gelmedi mi?

Can dündar

 

 

bu alıntı saklı gerçeğin yaptığı bir alıntıdır.ve bakmak isteyenler bakabilirler. buna binaen derimki yukardaki yazı eğer belgelere dayanıyorsa o zaman Atayı savunacam diyerek aslında Ataya iftirayı atanlar yukardaki yazılarında atayı dindar gösterenlerdir.bilmem anlatabildimmi.

 

Hem birilerine ne oluyorki Ataya bazı şeyleri yakıştırmaya kalkıyorlar.

 

saklı gerçeğe itirazım şu noktadadır. kendisi bir din düşmanı olduğunu her fırsatta sergilemektedir.bazan bunu o kadar aşırı hale getiriyorki ona göre sanki dinlerin şahsında islamın bütün üssül esasını çarpık yorumlarla ( ki tamamına yakınıda t. dursun kaynaklı) yanlış gibi göstermeye çalışmaktadır. yukarda ki itirazında kendince Atayı kendi safında gösterip alttan alta dinsizliğini sağlam bir zemine oturtmaya çalışmaktadır.ve sanmasınki bu yanlış yorumları gözlerden kaçıyor. zira Ataya bu yönüyle sahip çıkarak varsayımlarını desteklemeye çalışan bu arkadaşımız , meşhur bilim adamı antony flew 'in ateizmden vaz geşmesi olayında demiştirki; ben ona bakarak ateist olmadım o vazgeçse ne olur geçmese ne olur...şimdi aynı tarafsızlığı Atatürk meselesinde de göstermesini ve varsayımları için büyük devlet adamını kullanmamasını ilmi bir haysiyeti ifa etmek adına kendisine hatırlatırım.

 

diğer arkadaşlarımada inceyi ipe kalını sapa dizmelerini konuları bir birine vurup çarpıtmamalarını tavsiye ederim. ki eğer varsa böyle bir iddianız yani Atayı dinsiz göstermeye işine karşı çıkıyorsanız bunu masumane bir alıntıyla konuyu anlatan enkasa değil ...bilakis açık ve net bir şekilde Atayı dinsiz gibi göstermeye çalışan saklı gerçeğe yapmalısınız...aksi halde siz ya yazılanları okumuyorsunuz yada saklı gerçeği tenkit etmekten çekiniyorsunuz derim.

 

saygılarımla

Bana özel mesajlar gönderip hakaret ederek ben Atatürk hakkinda birsey yazmadim diyeceginize gönderdiginiz bu iletiyi okuyun ve bütün arkadaslarda okusun ki Atatürkle ilgili ne yazdiginizi herkes ögrensin.yazdiklarinizin arkasinda duramiyorsaniz o zaman bari özel mesajlar gönderip hakaret etmeyin.Hem müslüman olmaktan bahsedip sonrada baskalarini suclamayin,

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bazen istemeyerekte olsa kalpler kirilabiliyor,yanlis anlasilmalar olabiliyor,olmamasi tercih edilendir.Bu yanlis anlasilmalar bazen forumlarda tatsiz tartismalara yol aciyor,ve arkadaslar arasinda karsilikli kuskular olusuyor,sert mesajlasmalarla arkadaslar birbirini kirmaya kadar variyorlar.Ben bu yanlis anlasilmalar nedeni ile kirmis oldugum arkadaslardan özür diliyorum.

sayygilarla

Gönderi tarihi:

Bana özel mesajlar gönderip hakaret ederek ben Atatürk hakkinda birsey yazmadim diyeceginize gönderdiginiz bu iletiyi okuyun ve bütün arkadaslarda okusun ki Atatürkle ilgili ne yazdiginizi herkes ögrensin.yazdiklarinizin arkasinda duramiyorsaniz o zaman bari özel mesajlar gönderip hakaret etmeyin.Hem müslüman olmaktan bahsedip sonrada baskalarini suclamayin,

saygilarla

 

“Men çe guyem tamburam çe guyed”

 

ben ne çalıyorum tamburumdan ne ses çıkıyor...............diye bir söz var ...

 

o aklıma geldi sayın politika hala onca yazıya rağmen bana tutupta Atatürkle ilgili ne yazdığınız ortadadır diyorsan...bende sana;

 

bir hayat değil bin hayat olsa sana tecrübe olmaz derim.

 

saygılar

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.