Φ agnostist Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Bilmeyenler için açıklayayım agnostisizm bilinmezcilik demektir.Yani gerçeklik hiç bir zaman bilinemez.Sadece görünüşler bilinebilir. Bu din konusunda da böyledir.Tanrı olabilir de olmayabilir de biz bilemeyiz.Tanrı meselesi insan aklının ötesinde bir konudur.Öyleyse böyle bir varlık hakkında konuşmak ve hüküm vermek de imkansızdır. Aslında hepimiz agnostiğiz.Ateist ya tanrı varsa der bazen.Dindar ya tanrı yoksa diye sorar kendine.(Bakınız berceste arkadaşımız ''ya varsa'' yazmış forum alt başlığına dindar olduğu halde) Zaten İslam dini çelişkilerle doludur.Herşeyi, kaderi Allah yazmışsa levh-i mahfuzda, o zaman bizim ne günahımız var?Allah bizi imtihan ediyormuş.Neden biz deneme tahtası mıyız?Hem Allahın adaleti var mı?Baksanıza bir yanda zenginler bir yanda fakirler.Bir yanda ağlayan bir yanda gülen.Bu mu adalet?Ayrıca Allahın gücü herşeye yeter.O istese herşey mükemmel, herşey güzel olmaz mıydı?Kötü insan bile kalmazdı.Hepimizi cennete gönderirdi.Madem annemizden daha şefkatli o halde bizi cennete göndersin.Hiçbir anne oğlunu yakmaz. Bu ve bunun gibi çelişkilerden kurtulmanın yolu agnostisizmdir.Agnostisizm der ki tanrı olabilir de olmayabilir de.100 tanrı da olabilir 500 tanrı da.Biz bilemeyiz.En mantıklısı bu değil mi?Biz nasıl bilebiliriz tanrıyı ve tek olduğunu.Lütfen mantıklı olalım.Bilim agnostisizmden yanadır. Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Bilmeyenler için açıklayayım agnostisizm bilinmezcilik demektir.Yani gerçeklik hiç bir zaman bilinemez.Sadece görünüşler bilinebilir. Bu din konusunda da böyledir.Tanrı olabilir de olmayabilir de biz bilemeyiz.Tanrı meselesi insan aklının ötesinde bir konudur.Öyleyse böyle bir varlık hakkında konuşmak ve hüküm vermek de imkansızdır. Aslında hepimiz agnostiğiz.Ateist ya tanrı varsa der bazen.Dindar ya tanrı yoksa diye sorar kendine.(Bakınız berceste arkadaşımız ''ya varsa'' yazmış forum alt başlığına dindar olduğu halde) Zaten İslam dini çelişkilerle doludur.Herşeyi, kaderi Allah yazmışsa levh-i mahfuzda, o zaman bizim ne günahımız var?Allah bizi imtihan ediyormuş.Neden biz deneme tahtası mıyız?Hem Allahın adaleti var mı?Baksanıza bir yanda zenginler bir yanda fakirler.Bir yanda ağlayan bir yanda gülen.Bu mu adalet?Ayrıca Allahın gücü herşeye yeter.O istese herşey mükemmel, herşey güzel olmaz mıydı?Kötü insan bile kalmazdı.Hepimizi cennete gönderirdi.Madem annemizden daha şefkatli o halde bizi cennete göndersin.Hiçbir anne oğlunu yakmaz. Bu ve bunun gibi çelişkilerden kurtulmanın yolu agnostisizmdir.Agnostisizm der ki tanrı olabilir de olmayabilir de.100 tanrı da olabilir 500 tanrı da.Biz bilemeyiz.En mantıklısı bu değil mi?Biz nasıl bilebiliriz tanrıyı ve tek olduğunu.Lütfen mantıklı olalım.Bilim agnostisizmden yanadır. 1-kader mevzuu zamanla ilgili bir mevzuudur.zamanla mukayyet olanlar anlayamaz.ve Allah hiçbir zaman zamanla mukayyet olmamıştır. 2-imtihan geliştirmek için yapılır,onun esprisi boşuboşuna keyfi bir denemke değil,bilakis geliştirmek için musibetlerle eğitmektir.musibetler maddi manevi gelişme unusurudur.derdi olmayan insanlara "ot gibi"deriz ya hani 3-aşırı şefkat adalete muhaliftir.allah kimseyi sudan sebeplerle cehenneme koymak istemez,aşırı şefkatle yetiştirilen çocuklar arsız edepsiz aptal olurlar,sadece şefkat asla dengeli bir hal değildir.eğer anne bir şefkat makinesinden ziyade bir mürebbiye ise,yavrusunu sosyal hayata hazırlamak adına ona zaman zaman ceza vermelidirki nerede nasıl davranacağını öğrensin.yoksa hep şefkat edeyim derse bu sefer en büyük zulmü kendisine yapar.eğer kafiri o ilahi manaları anlamaya elverişsiz haliyle cennete koyarsa cennet cehennemden daha ızdıraplı olur. 4-elhamdülillahi rabbil alemin imi kastettiniz pek anlamadım,ama her halükarda hamd ne demek,onun allaha has kılınması ne demek bunu açıklamak zorunda kalacağım.hamd.övülmeye layık olan tüm güzellikleri ve kemalatı içerir.ve bunları allaha has kılmaklada güzellik ve kemalatın sonsuza ve bütüne ait olduğunu cüz'i bir güzelliğin asla mutlak anlamda güzel olmadığını belirtmek içindir. 5-ve varlık mutlaktır.varlık başlı başına birlik tecellisidir.varlıkta asla şirke yer yoktur,şirk varlığı bölmek ve parçalamaktır,adeta bir anarşizm ve terörizmdir.bir sürü insan var,ama insanlık hakikati bir tane.bu hakikati bölmeye ve parçalamaya kimsenin gücü yetmez,temizlik türlü şekillerde tezahür eder ama temizlik hakikati bir tane .hadi böl bölebilirsen.yapamazsın ki.varlıkta öyle güçlü bir birlik göze çarparki asla şeriklere yer bırakmaz vesselam Alıntı
Φ agnostist Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 1-kader mevzuu zamanla ilgili bir mevzuudur.zamanla mukayyet olanlar anlayamaz.ve Allah hiçbir zaman zamanla mukayyet olmamıştır. 2-imtihan geliştirmek için yapılır,onun esprisi boşuboşuna keyfi bir denemke değil,bilakis geliştirmek için musibetlerle eğitmektir.musibetler maddi manevi gelişme unusurudur.derdi olmayan insanlara "ot gibi"deriz ya hani 3-aşırı şefkat adalete muhaliftir.allah kimseyi sudan sebeplerle cehenneme koymak istemez,aşırı şefkatle yetiştirilen çocuklar arsız edepsiz aptal olurlar,sadece şefkat asla dengeli bir hal değildir.eğer anne bir şefkat makinesinden ziyade bir mürebbiye ise,yavrusunu sosyal hayata hazırlamak adına ona zaman zaman ceza vermelidirki nerede nasıl davranacağını öğrensin.yoksa hep şefkat edeyim derse bu sefer en büyük zulmü kendisine yapar.eğer kafiri o ilahi manaları anlamaya elverişsiz haliyle cennete koyarsa cennet cehennemden daha ızdıraplı olur. 4-elhamdülillahi rabbil alemin imi kastettiniz pek anlamadım,ama her halükarda hamd ne demek,onun allaha has kılınması ne demek bunu açıklamak zorunda kalacağım.hamd.övülmeye layık olan tüm güzellikleri ve kemalatı içerir.ve bunları allaha has kılmaklada güzellik ve kemalatın sonsuza ve bütüne ait olduğunu cüz'i bir güzelliğin asla mutlak anlamda güzel olmadığını belirtmek içindir. 5-ve varlık mutlaktır.varlık başlı başına birlik tecellisidir.varlıkta asla şirke yer yoktur,şirk varlığı bölmek ve parçalamaktır,adeta bir anarşizm ve terörizmdir.bir sürü insan var,ama insanlık hakikati bir tane.bu hakikati bölmeye ve parçalamaya kimsenin gücü yetmez,temizlik türlü şekillerde tezahür eder ama temizlik hakikati bir tane .hadi böl bölebilirsen.yapamazsın ki.varlıkta öyle güçlü bir birlik göze çarparki asla şeriklere yer bırakmaz vesselam 1-''kader mevzuu zamanla ilgili bir mevzuudur.zamanla mukayyet olanlar anlayamaz'' diyerek işin içinden çıkamazsınız.biz zamanla mukayyetiz ve bir konu bize saçma geliyorsa o halde o konu üzerinde şüphe duymamız normaldir. 2-keşke benim derdim olmasa da ot gibi olsaydım.demek allah bizi geliştirmek için imtihan yapıyor.bizi ıraklarda vietnamlarda ölmek için, kimsesiz çocukların ölmesi için, insanların kanser, felç olup çile çekmesi için imtihan ediyor.allah ne kadar iyiymiş! 3-bu iddiayı cevaplamama gerek yok.allah anneden milyar kez şefkatli ise hepimiz cennetliğiz.senin hiç namaz kılmana gerek yok.nasıl olsa cennette yerin hazır.allah annenden çoook çok şefkatli ne de olsa. 4-tanrı kendi dilinden kendisine hamd etmiş.başka ayetlerde de yerin güneşin üzerine yemin etmiş. 5-varlığı görüyoruz.savaşlar, felaketler,ölen çocuklar, aç insanlar, yetim haneler...ne güzel ne şirksiz bir tecelli ortamı... Alıntı
Φ agnostist Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 görüşlerine saygı duyuyorum la boheme. ama bence yine de kesin konuşmamalı.belki de dinler doğrudur.belki de gerçekten bir yaratıcı vardır. ama ben tarafsız kalmayı seçiyorum bu konuda.çünkü tanrı hakkında hiçbir bilgimiz yok. Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Tanrı inancına sahip olanların önemli argümanlarından bir tanesidir her şeyin bir yaratıcıya muhtaç olması ve bu evrenin de sahipsiz olmayacağı. Bu inancın karşısındakiler de ortaya bu argümanın geçersizliğine dair her şeyin bir yaratıcının olması gerekmediği gibi kabulleri geçersizleme gerekçeleri atar ortaya... yani niye olmayan gozle gorulmeyen bir seyi kabuleneyim derler... cunku insanlar kanit ister soyut seyleri kabullenmezler... ve tanri inancsizligi ateizmi dogurur...ve din benim icin gereksiz bir kavramdir din tanriya karismam inancsizim da demem,din insanlarin cikardigi bir sey somut olsa bile ben inanmiyom bana inandirici gelmiyo... Din insanlarin sigindigi kacis noktasindan baska bir sey olamaz... Sevgili arkadaşım; Sevgi soyuttur,aşk soyuttur,nefret soyuttur,akıl soyuttur..Bunları kabul ediyormusun..?Ediyorsan kendi dediğine ters düşüyorsun,yok etmiyorsan beni sevdiğini söyleyemezsin.. Kanıt gösterildiğinde dahi yoldan çıkmış insanların başına gelenler anlatılır Kuran'da.O halde inanamak için ne bekliyorsun,gökte bir kapı açılıp Cenneti görmeyi mi..? Ateizmin kendisi tanrı inançsızlığıdır zaten.Din konusuna gelince,din şudur: Kıyamet günü glip İsrafil sur'a üflediğinde Allah'ın emriyle Dünya'daki tüm canlıların canını alacak Azrail,sonra Yine Allah'ın emriyle tüm meleklerin canını sonra Mikail,İsrafil ve Cebrail'in canlarını ve son olarak kendi canını alacak.İşte o an sadece Allah kalacak..Fatiha'nın içindeki Maliki yevmiddin sözünde geçen din gününün sahibi.Yani sadece Allah'ın kaldığı o zaman dilimi.. Kısaca anlattım,ama özü bu işte.. Sevgiler.. Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 En basiti ruzgar ruzgari goremeyiz ama hissederiz sacimizi oynatir yuzumuze vurur ask ta boyledir...Nefrette... evet sen dıyorsun hıssederiz diye,varlığın kanıtı sadece görmek midir?bilginin kanıtı beş duyu ile algılamakmıdır.6 his sadece hormonların beyindeki dansı mıdır... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Zaten Allah'tan söz ediyoruz herhangi bir maddeden değil o yüzden onu maddesel bedenin kısıtlı imkanlarıyla hissetmeyi bekleyen çok yanılır. Duyularımız madde beden için geçerli ancak arkadaşımızın da söylediği gibi 6. his gerçeği de var. Bu hisler bizleri yönlendirir kimi zaman. Zaten inanç hissiyatla anlatılır ve anlaşılır. Herhangi bir tekniği yoktur. Selamlar Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 sevgi ile hissedıyorum.insan inanma ihtiyacını nereden alıyor,o halde sevgi gibi duygular da ınsan mahsulu ve ınsanın ıhtıyacından oluşturduğu bir kavram dıyebılır mıyız...devlet kavramı da bırarada yaşama zorunluluğundan oluşmuş ise,devlete ne gerek var efendim,yada adalete ne gerek var.onlarda genel kavramlar ve yoksa bende kabul etmıyorum Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Allah inancını bilmenin pek çok yolu var akılla bilmek, kalble hissetmek, tecrübe ile farketmek...v.s.... Sevgiyi neyle hissedersiniz sevgili la boheme ya da sevdiklerinize nasıl ve ne ile güvenirsiniz? Eğer siz Allah'ı hissedemiyorsanız ben buna müdalade edemem kimse edemez. Bu bir tercihtir. Zaten bizim üzerinde durduğumuz şeyde budur inanmakta ya da inanmamakta özgürsünüz. Ancak bir çok insanın hissettiğini söylediğinde sizde buna saygı duyun. Alıntı
Φ agnostist Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 ya tamam allah olabilir.islam hak din de olabilir. ama anlamadığım bunca savaş, kötülük, acı, çile varken allah bunlara seyirci kalıyor müdahale etmiyor.ya siz hiç mi kızmıyorsunuz allaha ya?hiç mi isyan etmiyorsunuz? Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 ya tamam allah olabilir.islam hak din de olabilir. ama anlamadığım bunca savaş, kötülük, acı, çile varken allah bunlara seyirci kalıyor müdahale etmiyor.ya siz hiç mi kızmıyorsunuz allaha ya?hiç mi isyan etmiyorsunuz? çayelinden öteye,yine mi aynı sorular..kötülüğü yapan insanlar değil midir,insanda iyi ve kötünün doğası vardır,ve bu tercihi kullanan kendısıdır.. o halde kanunlara da külliyen isyan,neden idam yok ülkemızde Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Simdi siz devleti din kavramiylami karsilastiriyorsunuz??? Devlet yasalar uzerine kurulur...Insanlar tanir.... Yeryuzundeki her insan bir ulkenin vatandasidir.. Ama hepsinin inanci yoktur... Bizim adaletimizle dinin adaletini tartismak istemem Taslanan kadinlar hala aklimda??? sizin dininizin anlayisi fazla Araplasmis bence....... Size zorla kavramlari kabul et diyen yok cunku devlet size bu ozgurlugu veriyo ama dinde Cennet yada Cehennemle tehdit ediyo... şimdii;tartışmanın usulunu bilmek lazım önce sonra şunu diyeyim,benım verdiğim sadece örnek ile açıklama çabası idi şimdi din ile devlet arasında nasıl bir bağlantı kurdun şaşırdım ben daha ona geçmemiştim oysa Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Sizden esinlendim Baglantiyi kuran sizdiniz, Sacma bulan ben oldum.... dedımya tartışma da bı uslup vardır,bu uslubu anlar ve cevap verırsın.. o sadece bir örnekti..anlayana söğütün kavakları Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Tanri'yi hangisiyle hissediyorsunuz peki?ben aski,sevgiyi,uzuntuyu,nefreti,kini,ruzgari vs........ hepsini hissederim Ne kadar çok çıkmazlara giriyoruz arkadaşlar.. Birileri çıkıyor, Allah'ı haşa insanmış gibi, insanla mukayese ediyor.. Birileri çıkıyor eşya ile mukayese ediyor.. Birileride çıkıyor, duygularla mukayese ediyor.. Sevgi, kin, nefret birer duygudur, daha doğrusu bazı duyguların ismidir.. Allahta bir isimdir ve mahiyetini bilmediğimiz, adını herhangi bir fiil ile sınırlandıramadığımız, bütün fiil ve sıfatlarıyla bir yaratıcıdır diyebiliyoruz.. Hissedilen Allah'ın kendisi değildir, varlığıdır.. Alah'ı peygamberler bile hakkıyla idrak edememişlerdir.. Çünkü onun görünmesi yada duyulması bu evren'in fizik yaslarıyla mümkün değildir.. Saygılar.. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 ya tamam allah olabilir.islam hak din de olabilir. ama anlamadığım bunca savaş, kötülük, acı, çile varken allah bunlara seyirci kalıyor müdahale etmiyor.ya siz hiç mi kızmıyorsunuz allaha ya?hiç mi isyan etmiyorsunuz? Senin canın kızmak istiyor sanırım. Ama biz neden kızalım ki Allah'a Dünyaya sürekli müdahale etmesi ya da her hatamızda varlığını hissettirmesi mi gerekiyor inanmanız için. Bunun ne gibi bir faydası olacak bize kendimiz akıl edemiyormuyuz. Sorumluluk almamız gerekmiyormu. Size bir misal vereyim siz bir aile reisi olduğunuzu düşünün ve bazı sorumluluklarınız var ama bunları yerine getirmiyorsunuz ya da eşinize şiddet uyguluyorsunuz bu yüzden size birileri bir kaç kez bunların yanlış olduğunu söyledi ama siz aynı hataları yapmaya devam ediyorsunuz. Sonuçta kimi suçlayacaksınız. Hatayı kimde arayacaksınız. Misalin tersinide düşünün bir aile reiside bütün sorumluklarını biliyor ve hepsini yerine getiriyor. Taktir sizin. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Tarihin bir insanı nasıl anacağı üzerine fal açanlara hep şaşmışımdır. Neyazıkki onlar tarihi ve algılanmasını, şaşmaz objektif doğruların tekdüze yorumu olarak kabul ediyorlar. Oysa tarihi algılamamız, olayları bize yansıtanın önceliklerine, yargılarına, daha da kötüsü, bilgi ve belgelerinin tamamlığı ya da eksikliğine göre değişiyor. Yalnız bununla da kalmıyor, tarih baktığın ana göre de değişebiliyor. Lenin , serbest piyasa ekonomisinin erdemine inanan kişi ile toplumsal gereksinimlere öncelik veren adam tarafından aynı şekilde algılanıp yorumlanabilir mi? İkisi de aynı bilgi ve belgelere sahip olsalar bile, biri için erdem olanın öbürü için kusur olması, onların bu olaya eğilmeden çok daha önce, bu olgudan bağımsız olarak edinmiş oldukları, özümsedikleri değer yargılarına bağlı. Kurusova 'nın ünlü filmi Raşomon'da ya da Haldun Taner 'in çok zarif ve güldürürken düşündüren piyesi ''Lütfen Dokunmayınız'' ında bu çelişki çok güzel işlenmiştir. Ayrıca bırakalım bir yana insanların düşünce ayrılıklarını; gelişen olayları, değişen koşullarıyla zaman da tarihe bakışı farklılaştırıyor. Sovyetler'deki ve dünyadaki sosyalistlerin hepsi, Lenin'e 1991'den önce ve sonra aynı biçimde mi bakıyorlar, yoksa yaklaşımlarında bir farklılık oluştu mu? Görüyorsun sevgili arkadaşlar, tarihin yargısına bel bağlamak çok güvenli ve tekin bir şey değil. Agnostik mi oluyorum acaba? :)Ne dersiniz?.. Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Konu degistirmekte bole bisey galiba........ Tutum bunu.......... ne konu değiştirmesi,karşımdakinin tartışmaya uygun bir alt yapısı yoksa bende şarkımı söylerim Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Tarihin bir insanı nasıl anacağı üzerine fal açanlara hep şaşmışımdır. Neyazıkki onlar tarihi ve algılanmasını, şaşmaz objektif doğruların tekdüze yorumu olarak kabul ediyorlar. Oysa tarihi algılamamız, olayları bize yansıtanın önceliklerine, yargılarına, daha da kötüsü, bilgi ve belgelerinin tamamlığı ya da eksikliğine göre değişiyor. Yalnız bununla da kalmıyor, tarih baktığın ana göre de değişebiliyor. Lenin , serbest piyasa ekonomisinin erdemine inanan kişi ile toplumsal gereksinimlere öncelik veren adam tarafından aynı şekilde algılanıp yorumlanabilir mi? İkisi de aynı bilgi ve belgelere sahip olsalar bile, biri için erdem olanın öbürü için kusur olması, onların bu olaya eğilmeden çok daha önce, bu olgudan bağımsız olarak edinmiş oldukları, özümsedikleri değer yargılarına bağlı. Kurusova 'nın ünlü filmi Raşomon'da ya da Haldun Taner 'in çok zarif ve güldürürken düşündüren piyesi ''Lütfen Dokunmayınız'' ında bu çelişki çok güzel işlenmiştir. Ayrıca bırakalım bir yana insanların düşünce ayrılıklarını; gelişen olayları, değişen koşullarıyla zaman da tarihe bakışı farklılaştırıyor. Sovyetler'deki ve dünyadaki sosyalistlerin hepsi, Lenin'e 1991'den önce ve sonra aynı biçimde mi bakıyorlar, yoksa yaklaşımlarında bir farklılık oluştu mu? Görüyorsun sevgili arkadaşlar, tarihin yargısına bel bağlamak çok güvenli ve tekin bir şey değil. Agnostik mi oluyorum acaba? :)Ne dersiniz?.. Cok afedersiniz yazıma bir eklenti yapmak istiyorum..17. Uluslararası Aydın Doğan Karikatür Yarışması 'nın jüri başkanı olan Guillermo MORDİLLO'ya bir soru... - Herkes artık agnostik olduğunuza karar vermenizi konuşuyor... MORDİLLO - Ben 'agnostik' kavramının ne olduğunu ilk öğrendiğimde 55 yaşındaydım. Katolik bir ailede doğduğum için, kiliseye gittiğimde okuduğum kelimelerin anlamlarını beğenmedim ve o dine inanmadığımı fark ettim. Ama kendimi 'tanrıtanımaz' olarak da tarif edemiyordum. Tanrı yok diyemiyordum. Bir gün bu kavramı keşfettim. Dindar da değilsiniz, ateist değilsiniz; ikisi arası bir şey. Çünkü aslında aklımız Tanrı'yı ne reddedecek ne de ona inanacak kadar gelişmiş değil. Şu anda ben bekliyorum. Ölmeyi bekliyorum, ancak o zaman Tanrı'nın var olup olmadığını anlayacağım. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Çünkü aslında aklımız Tanrı'yı ne reddedecek ne de ona inanacak kadar gelişmiş değil. Şu anda ben bekliyorum. Ölmeyi bekliyorum, ancak o zaman Tanrı'nın var olup olmadığını anlayacağım "Aklımız" demiş yanlış yapmış. Genellememeliydi... O aklıyla Allah'ın varlığına kesin kanaat getiremiyorsa onun sorunu.. Ben Allah'ın varlığına kesin bir imanla ve aklen inanıyorum.. Öldükten sonra Allah'ın varlığının anlaşılması çok geç olacak.. Ve son gülen iyi güler sözü, ilk kez o esnada hükmünü yitirecek.. Saygılar.. Alıntı
Φ Pantheaa Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 görüşlerine saygı duyuyorum la boheme. ama bence yine de kesin konuşmamalı.belki de dinler doğrudur.belki de gerçekten bir yaratıcı vardır. ama ben tarafsız kalmayı seçiyorum bu konuda.çünkü tanrı hakkında hiçbir bilgimiz yok. Tanrı hakkında, SİZİN hiç bir bilginiz yok arkadaşım... o yüzden tarafsız kalmanızı anlıyorum... ama bunu herkes için genelleyemezsiniz... Çünkü, henüz inanma konusunda temkinli olan kimseler, tabii ki sorabilirler "acaba yok mu?" diye... ama inancından emin hiç bir kimse bu soruyu sormaz... yani herkes Şüpheci değildir... Kaldi ki, İslam'ın "Mümin" kavramı iman etmiş anlamına gelir ve gerçekten iman etmiş kimse, sizin gibi şüphe duymaz... zira zaten, kendisini, var olduğundan emin olduğu Tanrı'ya Teslim etmiş ve İslam olmuştur... eğer varlığında şüphe duysaydı, O'na teslim olamazdı... Zira Ölmeden Ölmekte, inancından emin olmayı gerektirir... Saygılarımla... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Agnostisizm,aslında bütün dünyanın üzerine temellendirilmesi gereken bir kavram. Dünyadaki insan ilişkilerinde ortaya çıkan en büyük problem, insanların Müslüman, Yahudi ya da Hıristiyan olmaları ve birbirlerinin arasına sınırlar yaratmaları. Agnostisizm ideal dünyaya açılış gösterir. Guillermo Mordillo Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Agnostisizm,aslında bütün dünyanın üzerine temellendirilmesi gereken bir kavram. Dünyadaki insan ilişkilerinde ortaya çıkan en büyük problem, insanların Müslüman, Yahudi ya da Hıristiyan olmaları ve birbirlerinin arasına sınırlar yaratmaları. Agnostisizm ideal dünyaya açılış gösterir. Guillermo Mordillo Çağın yeni modası da agnostizm oldu galiba hadi bakalım modaya uyun. "moda denilen şey o kadar ******* ki o yüzden onu her altı ayda bir değiştirirler" Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Agnostisizm,aslında bütün dünyanın üzerine temellendirilmesi gereken bir kavram. Dünyadaki insan ilişkilerinde ortaya çıkan en büyük problem, insanların Müslüman, Yahudi ya da Hıristiyan olmaları ve birbirlerinin arasına sınırlar yaratmaları. Agnostisizm ideal dünyaya açılış gösterir. Guillermo Mordillo Çağın yeni modası da agnostizm oldu galiba hadi bakalım modaya uyun. "moda denilen şey o kadar ******* ki o yüzden onu her altı ayda bir değiştirirler" Sadece tek kutuplu bir dünya olmadığı gibi tek kutuplu bir din anlayışıda olmaz sevgil Guillermo Mordillo... Sadece müslüman oldum ve hıristiyan oldum demekle ve bunun sonucu olmakla iş bitmiyor.. Diğer dinlere de baktığımızda aralarına hiçbir fark göremiyoruz ve hepsi hepsinin referası niteliğinde.. Yani sizde zamanında bir din ile karşılaşmış ve tabirinizce moda bir dine inanmış ve hala o inancı sürdürüyor alabilirmisiniz?... Bunu böyle düşünmek tabiki yanlış, Sonuç itibariyle; Agnostisizm; Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan Agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Görüldüğü gibi günümüz modasi değil eski tarihleren beri var olan bir inanç biçimidir... Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Zaten modada eskilere dönmektir, o yüzden sık sık moda değişir. Hatta ona nostaljide derler yakında yunan mitoloji tanrılarından örneklerde dinleriz. Ama İslam modası hiç geçmez 1400 yıldır bütün saldırılara rağmen, ingiliz ajanlarına rağmen, içimize sızmış sabetaycıların dini dejenere etmesine rağmen, dini kullanıp çıkar elde eden sözde hocalara rağmen İslam onu doğru anlamaya çalışan için hiç değişmez bir dindir. Ve bu yine öyle devam edecek kimsenin gücü o yüce dini karalamaya yetmez. Yunan tarihini iyi biliyorsunuz sayın dipnot, Yunanlıların sözleri referansmıdır sizin için. Selametle Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Zaten modada eskilere dönmektir, o yüzden sık sık moda değişir. Hatta ona nostaljide derler yakında yunan mitoloji tanrılarından örneklerde dinleriz. Ama İslam modası hiç geçmez 1400 yıldır bütün saldırılara rağmen, ingiliz ajanlarına rağmen, içimize sızmış sabetaycıların dini dejenere etmesine rağmen, dini kullanıp çıkar elde eden sözde hocalara rağmen İslam onu doğru anlamaya çalışan için hiç değişmez bir dindir. Ve bu yine öyle devam edecek kimsenin gücü o yüce dini karalamaya yetmez. Yunan tarihini iyi biliyorsunuz sayın dipnot, Yunanlıların sözleri referansmıdır sizin için. Selametle Bilimin dışında hiçbir doğma benim için referans olamaz... Bunun yunanlı olması, ingiliz olması, fransız olması ve arap olması benim için hiçbir önemi yoktur... Hayrıca 1400 senesinin düşünceleri ile, ortaçağın düşüncelerini bugüne entegre etmek ve o düşüncelerle bugünün yorumların yapmak nasıl abesle iştigalse o inançların değişmeyeceğini düşünmekte o kadar abesle istigaldir sevgili arkadaşım... Konuyu karalamaya, ajanlara, sebetaycılara getirmişsin bunu anlamadım ama yinede kısaca bahsetmek istiyorum... Bana göere kimse burada dini karalamaya falan çalışmadı çalışmıyorda... İnsanları nsanları fasit daireler içine sokmak doğru değil ve demokratik bil ülkede yaşıyoruz... Sen inancının herşeyini öylece kabul edip inanabilir ve yaşayabilirsin... Buna kimse birşey diyemez.. Buna saygı duyarız.. Ama aynı duyarlılığı bende senden beklerim... Yani ben şimdi burada ben her türlü dine sahip olabilirim pekala değilmi?.. Bunu siz moda olarak değerlendirin, bir akım olarak değerlendirin ve ne tür anlam koyarsanız koyun... Ama dar kalıplara bürünerek ve bir inancın ideolajik ve düşünsel yapısına bürünüm geresini yok sayamayızda üstelik... (şahsen inanıp inanmama arasında gidip gelen biriyim)... Herkes inancını tabiki yaşıyacak... Sonuç olarak bende bu dünyada yaşıyorum ve bu dünyada her türlü inanç ve kültür benide ilgilendirir değilmi... Hıristiyanlık, masonluk, budizm, yezidilik, aggnostisiszm, süryanilik vs. vs. vs. gibi... Çokmu önemli insan olmak için bu gibi dinsel ve inansal sınırlar içerisinde birbirlerini katagorize etmek veya sınıflandırmak... Arkadaşlarımız buraya bir konu getirmiş ve bizde yağımız kavrulduğunca katkı sunmaya çalışıyoruz.. O zaman bırakın da o zenginlikte bizde kendimize göre doğruları, akla ve mantığa uygun olanları ve tereddütsüz inancın gereği olanları kabul buyuralım... Bırakın da sorgulayalım... Bundan kimse birşey kaybetmez.... Kazanan insanlar olur... Ve inançlar olur sevgili dostum.... Saygılarımla... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.