Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ateistlerekarşı dev delil


kursatotcu

Önerilen İletiler

dedi :

 

Kurşatotçu:sen diyorsun ki düşünceyi yaratan kim? bak sen bir şey yapmak istediğin zaman karar vermiyormusun bunu Allah'ın yaratması seni mesuluyettetn kurtarır mı?

 

cevap: ben mesuliyeti inkar etmiyorum ki..

 

dedi: tekrar ediyorum cüz-i iradenin mahiyetini bilmememiz onu yok yapmaz...madem insanda irade vardır yaptıklarından sorumludur zorla yapma diye bişey söz konusu olamaz....

 

cevap: ben insan yaptığından sorumludur diyorum zaten. ama eklediğim şey şu: bu düşüncemizi allah yarattığı için mi biz düşünüyoruz, yoksa düşündüğümüz için mi allah yaratıyor? bunun cevabını istiyorum sizden.

 

ek soru: mesela benim önümde iki şey var birini seçeceğim, ve mesela soldakini seçtim. soru: soldakini seçeceğimi allah önceden bildiği için mi ben onu seçtim yoksa seçtiğim anda mı allah onu seçtiğimi bildi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 193
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bir kere evrenin bir kabuğu var nasıl olurda evrenin yaşından evvel bir yıldız olur, hublo big bang deliğine kadar girdi bunu seyrettik ve zaman zaman matriyal fışkırttığınıda gösterdi kızıl renkte, şu 6 ay içinde galeksimizin merkezindeki karadelik deki çatırdı seslerinide kayda alıp takip ediyorlar teknik bildiklerimizden çok ilerde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi :

 

Kurşatotçu:sen diyorsun ki düşünceyi yaratan kim? bak sen bir şey yapmak istediğin zaman karar vermiyormusun bunu Allah'ın yaratması seni mesuluyettetn kurtarır mı?

 

cevap: ben mesuliyeti inkar etmiyorum ki..

 

dedi: tekrar ediyorum cüz-i iradenin mahiyetini bilmememiz onu yok yapmaz...madem insanda irade vardır yaptıklarından sorumludur zorla yapma diye bişey söz konusu olamaz....

 

cevap: ben insan yaptığından sorumludur diyorum zaten. ama eklediğim şey şu: bu düşüncemizi allah yarattığı için mi biz düşünüyoruz, yoksa düşündüğümüz için mi allah yaratıyor? bunun cevabını istiyorum sizden.

 

ek soru: mesela benim önümde iki şey var birini seçeceğim, ve mesela soldakini seçtim. soru: soldakini seçeceğimi allah önceden bildiği için mi ben onu seçtim yoksa seçtiğim anda mı allah onu seçtiğimi bildi?

 

 

 

 

soldakini seçeceğinizi Allah zaten biliyordu ama seçim sizindi. .seçim yapmanız için Allah sizi zorlamadı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:

soldakini seçeceğinizi Allah zaten biliyordu ama seçim sizindi. .seçim yapmanız için Allah sizi zorlamadı.

_cevap: sonuçta sen allahın ilminde önceden belli olan şeyi seçmiş, yapmış olmadın mı acaba?

 

ek soru: bizim yaptığımız ve yapacağımız seçimler önceden, yani biz yokken de belirlenmiş olan şeyler mi olacak, yani biz belirlenmiş olan şeyleri mi belirleyeceğiz bu seçimlerimizle acaba? buna yanıt veriniz üzerinde tartışınız lütfen..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*** dedi: Big-Bang, bir 'çocuğun' dünyaya gelişini tarif edebilir, yaradanını değil.

ALLAH (c.c) zamana tabi değildir, zamanı O yarattı.

 

_cevap: peki zamanı ne zaman yarattı?

kendinden sonra mı? kendinden önce mi? kendiyle beraber mi?

birinciyimi seçecen; dikkat et ki sonra dersen önceyi de kabul etmen gerekir ki bu da bir zaman kavramıdır.

 

Kendindne önce yaratı mı diyecen: bu şu demek olur: allahın öncesinde yani allahın olmadığı bir durumda yine Allahın yaratıcılığını savunmak demek olur ki imkansızdır

 

Kendiyle beraber mi yarattı diceksin: sen Allaha zaten ezeli dedin, bunu dersen zamana ezeli demiş olursun ki aleme de ezeli demiş oldun demektir. Zira zaman ölçü birimidir, ölçülen bir şey olacak ki ölçen zamandan bahsedilebilsin, halbuki ancak madde dolayısıyla hareket ölçülür. Maddeye de, harekete de ezeli demen gerekecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:

soldakini seçeceğinizi Allah zaten biliyordu ama seçim sizindi. .seçim yapmanız için Allah sizi zorlamadı.

_cevap: sonuçta sen allahın ilminde önceden belli olan şeyi seçmiş, yapmış olmadın mı acaba?

 

ek soru: bizim yaptığımız ve yapacağımız seçimler önceden, yani biz yokken de belirlenmiş olan şeyler mi olacak, yani biz belirlenmiş olan şeyleri mi belirleyeceğiz bu seçimlerimizle acaba? buna yanıt veriniz üzerinde tartışınız lütfen..

 

 

 

 

dedi:sonuçta sen Allah'ın ilminde önceden belli olan şeyi seçmiş, yapmış olmadın mı acaba?

cevap:evet, Allah'ın seçeceğimi bildiğini seçtim.

 

dedi:bizim yaptığımız ve yapacağımız seçimler önceden, yani biz yokken de belirlenmiş olan şeyler mi olacak, yani biz belirlenmiş olan şeyleri mi belirleyeceğiz bu seçimlerimizle acaba?

cevap:Allah bütün ihtimalleri yaratmıştır seçebilmemiz için, biz doğrularını seçmeye çalışacağız.yoksa sınavın bir anlamı kalmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:bizim yaptığımız ve yapacağımız seçimler önceden, yani biz yokken de belirlenmiş olan şeyler mi olacak, yani biz belirlenmiş olan şeyleri mi belirleyeceğiz bu seçimlerimizle acaba?

cevap:Allah bütün ihtimalleri yaratmıştır seçebilmemiz için, biz doğrularını seçmeye çalışacağız.yoksa sınavın bir anlamı kalmaz.

 

bu soruya karşı verdiğin bu cevap cevap mı oluyor? evet mi hayır mı net cevap ver

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yok böle bişi ya

nette ilk defa biri kader hadislerini okuyup, peygamberimizin cebr, yani "özgür irademiz yok" dediğini görmüş ve şok olmuş bakın neler diyor, inanmayın o hadislere falan diyo:

 

* benim icin_bittin_ konuşmaya katıldı.

 

kursat:

gel

.

.

.

biliyonmudüzetmeyi

_benim icin_bittin_:

OK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

adnan bu yazıyı iyi incele!

kitaptan alıyorum bunu: felsefe-i Ula yazar: M. şemseddin günaltay

 

sayfa 447: meşşai filozoflarla kelamcılar vahdeti vucut sistemine şiddetle kaşıdırlar bu sistemin karşıtları sistemi şöyle eleştirmektedirler: vahdeti vucut taraftarlarına göre vucudul bari'den başka hakiki bir vücud yoktur. olmasıda mümkün değildir bu sebeple allahtan başka herşeyin varlığı itibari ve izafidir. başka bir deyişle eşya gerçekte yoktur. fakat vahdeti vücudçuların bu inançlarına göre, allah ile eşya arasında bir farklılık kalmadığı şüphesizdir. yaratıcıyla yaratılan arasında bir farklılık bulunmayınca "allah benim, ben allahım" gibi bir sonuç çıkmış olmaz mı? halbuki bu sonuca göre emir ve yasak ve şeriatlar doğal olarak kalkmaktadır. çünkü emir ve yasak farklı iki varlık arasında olabilir. halbuki vahdeti vücud taraftarlarının inaçlarına göre varlıklar allahtan ibarettir"

 

_ ek soru: vahdeti vücütculara: allah alemi yarattı mı? "evet" derlerse , size göre allah kendini mi yaratmış oldu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

not: peygamberimiz evet bu konuyu araştırmayın düşünmeyin dedi ama bir sor bakalım niye böle de ha

cevap veriyim: çünkü o yüzlerce hadiste allahın bize zorla günah işlettiğini demişti. hür değiliz demişti, ve kesti attı yani fazla izah yapmadı yani akli deliller getirmedi bu konuda yani, "önceden biliyordu allah ne yapacağımızı o bakımdan hür değiliz" gibi konuşmadı ve şunu biliyordu ki bu konuda çok konuşulursa insanlar kaderi hızlı bir şekilde inkara sürüklenecekler. bunu tahmin ettiğinden dolayı hayır (iyilik) ve şerrin (kötülük) allahtan geldiği inancını dedi ve gerisini pek kurcalamayın dedi. ama şimdi işler tersine döndü. neden mi?

çünkü yüzyıllardır peygamberimizin dediğinin tersi istikamette bir kader inancı anlatılıyor ve onun anlattığı inanca yani hür olmadığımız şeklindeki inanca piyasadaki kader ile ilgili yazılan kitapların tamamına yakınında hakaretler yapmur gibi boşaltılıyor. özgür iradeyi savunuyor bunlar. hayır ve şerrin allahtan geldiğini inkar ediyorlar. ve hala utanmadan amentu'ya inandıklarını iddia ediyor bunlar. laf oyunları yapıyorlar, ve bizi laf oyunu yapmakla itham etmekten çekinmiyorlar. senin gibilerde fazla araştırmayınca ne oluyor? hoop onlara rahatça inanıyorsunuz. ben evet ben size yardım etmek isteyene karşı "sen şöylesin, sen böylesin" demekten başka bir şey diyemiyorsunuz.

 

 

*** dedi: Ya da "Galü bela" toplantısına "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye seslenen Allah değil midir?

 

_cevap: bak şöyle oldu, bu seslenen allah değildi. ya neydi? şuydu: bu olay da ( eğer sembolik değilse)onların duyacağı bir ses yaratıldı, bu yaratmada elbette ki, yaratma sıfaatıyla olmadı; ilmiyle oldu ve mecazen allah dedi ifadeleri geçiyor kuranda, yine musa ile diyalog anlantılıyor ya, kurada hani, "ayakkabılarını çıkar sen kutsal vadi tuvadasın" diye, burada bu sesi yaratıyor o mekan da musanın duyacağı şekilde ve mecazen "allah musayla konuştu" ifadesi kullanılıyor yani. ( sanki ordaymışım gibi anlatıyom dimi)

dedi:Musa'ya seslenen ve görünen Allah ise bu kudretini göstermez mi?

 

_ cevap: zaten musa O'nu görmedi ki, ve O'nu görmek istemekle küfre girdi ( çünkü her görünen şey bir yönde olmalı dolayısıyla mekanda olmalı yani cisim olmalıdır. dolayısıyla musa allahı cisim olarak düşündü ve küfre gitti ), ve küfre girmesine rağmen ayetlerde geçen diyalogta küfre girdiği halde ona bu yanlışı anlatılmadı ve vahy devam etti; bu ise allahın onu saptırmasıdır, peygamberimizi saptırdığı gibi onu da saptırdı. peygamberimiz allahı insan gibi tanıtmıştı bize hatırlarsanız, şekilli şemalli hani.

bu konu da yüzlerce hadis mevcuttur. bunu kimse anlatmadı açık açık. şimdiye dek. bu da benden hadi...

dedi: "Bana kulluk etsinler diye yarattım" ya da "Ben bir hazine idim , bilinsin-görülsün istedim" bunlar bir amaç ifade etmiyorsa , yalan öyleyse..

 

_ cevap: ikinci bahsettiğin uydurma hadis de diğeri ayettir, (zariyat 56) , soruyom peki kullarından kulluk etmeyenler var mı? var dimi. eğer amacı insan ve cinlerin kulluk etmesi olsaydı, o halde allah amacına ulaşamamış olmaz mıydı acaba ne dersin?

 

dedi: Bunları reddetmek , peygamberleri ve kitapları da reddetmek demektir.

 

_ cevap: peygamberleri reddetmiyorum, neden mi? "peygamber" sözcüğü farsçadır ve manası "haberci" demektir. zaten "nebi" de arapça "haberci" demektir. yani ne oluyo çaktın mı? şu oluyo: yani bu habercilerin ille de müslüman olması gerekmiyor demektir. ( zaten bunu kabul etmek var ya insanın önünü açıyor. ilmi anlamda. aksi halde zincirleniyor adam, ilerleme pek olmuyor. çünkü acayip hadisler var, bakıyosun ki; buhari, müslim rivayet etmiş! yani hop diye inkar edemezsin, apışıp kalıyor adam. bu düşünce kabul edilince önün açık demektir, araştır, korkma yaaaaaaaaaaaaaaaaa..)

dolayısıyla hem peygamberlerin hata yaptığını, icabında küfre girdiğini kabul edip hem de onları peygamberliğini kabul etmek bu yönüyle çelişki teşkil etmiyor. kitaplara inanmaya gelince hem kabul ediyorum hem de baktım akli delile zıt görüyom, diyorum ki: allah kularını saptırıyor bu ayet ile diyorum ve işin içinden çıkıyorum. imtihan etmek, arşa istiva yani oturma, irade, görme, duyma ifade eden ayetler mesela; tevil edebildiğimi ediyorum, yani başka mana verebildiğimi veriyorum, baktım veremiyorum "allah saptırıyor bu ayetle kullarını" deyip çıkıyorum işin içinden; yorumlara yani tevillere gelince mesela; görmeye görülebilecekleri bilmesi diyorum aslına diyoruz, duymayı da görülebilecekleri bilmesi diyoruz. yani tek değilim yaaaaaaa)

 

dedi: Peki ya sudur teorisi!! Sudur da Allah'ın kudretinin taşmasıdır.İlminden bir şey çıkmaz.Kudreti olmadan ilmi bir işe yaramaz..

Kudreti olmadığını söylemek , Allah'ı acz kılmaktır..Ya da kudretinin kısıtlı olduğunu , ya da ilmi içinde olduğunu söylemek de aynı şeydir..

 

_cevap: sudur teorisi derindir. ilimle oluyor. karışık bu çok karışık. ama ben gelenelel olan sudur teorisini yani on akıl teorisini kabul etmiyorum. kendimce reform yaptım. bunu açıklayacağım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

not: peygamberimiz evet bu konuyu araştırmayın düşünmeyin dedi ama bir sor bakalım niye böle de ha

cevap veriyim: çünkü o yüzlerce hadiste allahın bize zorla günah işlettiğini demişti.

 

 

size bazı sorularım olacak cevap verirseniz sevinirim.

1.Peygamber efendimizin "Allah bize zorla günah işlettiriyor" dediği hadislerden birkaç örnek verebilir misiniz?

 

 

hür değiliz demişti, ve kesti attı yani fazla izah yapmadı yani akli deliller getirmedi bu

konuda yani, "önceden biliyordu allah ne yapacağımızı o bakımdan hür değiliz" gibi konuşmadı ve şunu biliyordu ki bu konuda çok konuşulursa insanlar kaderi hızlı bir şekilde inkara sürüklenecekler.

 

 

2.eğer hür değiliz demişse, sizin vardığınız "Allah bize zorla günah işlettiriyor" kanısı saçma olmaz mı?

yani peygamberimiz "haşa" "Allah bize zorla günah işlettiriyor" demişse,bu özgürlüğü nerden bulmuş?

 

 

bunu tahmin ettiğinden dolayı hayır (iyilik) ve şerrin (kötülük) allahtan geldiği inancını dedi ve gerisini pek kurcalamayın dedi. ama şimdi işler tersine döndü. neden mi?

çünkü yüzyıllardır peygamberimizin dediğinin tersi istikamette bir kader inancı anlatılıyor ve onun anlattığı inanca yani hür olmadığımız şeklindeki inanca piyasadaki kader ile ilgili yazılan kitapların tamamına yakınında hakaretler yapmur gibi boşaltılıyor. özgür iradeyi savunuyor bunlar. hayır ve şerrin allahtan geldiğini inkar ediyorlar.

 

3.hayır ve şer Allah tandır.sizin kastettiğiniz hayır ve şer ne oluyor?

 

 

ve hala utanmadan amentu'ya inandıklarını iddia ediyor bunlar. laf oyunları yapıyorlar, ve bizi laf oyunu yapmakla itham etmekten çekinmiyorlar. senin gibilerde fazla araştırmayınca ne oluyor? hoop onlara rahatça inanıyorsunuz. ben evet ben size yardım etmek isteyene karşı "sen şöylesin, sen böylesin" demekten başka bir şey diyemiyorsunuz.

 

 

4. Allah'ı zorba kılmak neyin nesi?Allah'ı zorla günah işlettirmekle itham ediyorsunuz da, Onun merhametinden neden bahsetmiyorsunuz?

 

5.siz bize yardım etmek istiyorsunuz, Allah bunu size zorla mı yaptırıyor?

 

 

 

6.yoksa; siz evet siz bize yardım etmek isteyen zat, peygamberimizin" size göre açıklayamadığını " siz yaparak ondan üstün bir makamda olduğunuzu mu iddia ediyorsunuz?

 

7.YÜCE RAB sizi, bize yol gösterici olarak mı gönderdi? yoksa size vahy mi geldi? "HAŞA"

 

*** dedi: Ya da "Galü bela" toplantısına "Ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye seslenen Allah değil midir?

 

_cevap: bak şöyle oldu, bu seslenen allah değildi. ya neydi? şuydu: bu olay da ( eğer sembolik değilse)onların duyacağı bir ses yaratıldı, bu yaratmada elbette ki, yaratma sıfaatıyla olmadı; ilmiyle oldu ve mecazen allah dedi ifadeleri geçiyor kuranda, yine musa ile diyalog anlantılıyor ya, kurada hani, "ayakkabılarını çıkar sen kutsal vadi tuvadasın" diye, burada bu sesi yaratıyor o mekan da musanın duyacağı şekilde ve mecazen "allah musayla konuştu" ifadesi kullanılıyor yani. ( sanki ordaymışım gibi anlatıyom dimi)

dedi:Musa'ya seslenen ve görünen Allah ise bu kudretini göstermez mi?

 

_ cevap: zaten musa O'nu görmedi ki, ve O'nu görmek istemekle küfre girdi ( çünkü her görünen şey bir yönde olmalı dolayısıyla mekanda olmalı yani cisim olmalıdır. dolayısıyla musa allahı cisim olarak düşündü ve küfre gitti ), ve küfre girmesine rağmen ayetlerde geçen diyalogta küfre girdiği halde ona bu yanlışı anlatılmadı ve vahy devam etti; bu ise allahın onu saptırmasıdır, peygamberimizi saptırdığı gibi onu da saptırdı.

 

8.gerçektan ordaymış gibi anlatıyorsunuz, orada bulundunuz mu?

 

9.Allah peygamberleri saptırdıysa "HAŞA" peygamberlarde yolgösterici olarak bizi saptırmış mıdır?

 

10.siz "kendi deyiminizle" gerçekleri yansıttığınıza göre; ALLAH kendisini deşifre etmeniz için sizi mi yaratmıştır?

 

 

peygamberimiz allahı insan gibi tanıtmıştı bize hatırlarsanız, şekilli şemalli hani.bu konu da yüzlerce hadis mevcuttur.

 

11.hangi hadisler? örnek verirmisiniz?

 

bunu kimse anlatmadı açık açık. şimdiye dek. bu da benden hadi...

dedi: "Bana kulluk etsinler diye yarattım" ya da "Ben bir hazine idim , bilinsin-görülsün istedim" bunlar bir amaç ifade etmiyorsa , yalan öyleyse..

 

 

_ cevap: ikinci bahsettiğin uydurma hadis de diğeri ayettir, (zariyat 56) , soruyom peki kullarından kulluk etmeyenler var mı? var dimi. eğer amacı insan ve cinlerin kulluk etmesi olsaydı, o halde allah amacına ulaşamamış olmaz mıydı acaba ne dersin?

 

 

 

12.söylemek istediğiniz ne dir?açıkca yazarmısınız?

*amaç derken kastetdiğiniz ne dir?

*ulaşamamış derken kastetdiğiniz ne dir?

*bu ikisini soru olarak mı algılamalıyım? Yoksa yönlendirmeli soru olarak mı?

 

dedi: Bunları reddetmek , peygamberleri ve kitapları da reddetmek demektir.

 

_ cevap: peygamberleri reddetmiyorum, neden mi? "peygamber" sözcüğü farsçadır ve manası "haberci" demektir. zaten "nebi" de arapça "haberci" demektir

. yani ne oluyo çaktın mı? şu oluyo: yani bu habercilerin ille de müslüman olması gerekmiyor demektir. ( zaten bunu kabul etmek var ya insanın önünü açıyor.

 

13.müslüman bu kelimenin anlamı ne dir?

 

14.size göre hangi peygamberler Müslüman değildir?

 

ilmi anlamda. aksi halde zincirleniyor adam, ilerleme pek olmuyor. çünkü acayip hadisler var, bakıyosun ki; buhari, müslim rivayet etmiş! yani hop diye inkar edemezsin, apışıp kalıyor adam. bu düşünce kabul edilince önün açık demektir, araştır, korkma yaaaaaaaaaaaaaaaaa..)

dolayısıyla hem peygamberlerin hata yaptığını, icabında küfre girdiğini kabul edip hem de onları peygamberliğini kabul etmek bu yönüyle çelişki teşkil etmiyor.

 

 

 

15.söylemek istediğiniz inkarcı olduğunuzmudur?

 

16.peygamberlerin küfre girdiğini yazmışsınız.hem küfre girip hem nasıl peygamber oluyorlar?

 

17.”haşa” peygamberlere kafir mi diyorsunuz?

 

18.küfür ne demektir?

 

kitaplara inanmaya gelince hem kabul ediyorum hem de baktım akli delile zıt görüyom, diyorum ki: allah kularını saptırıyor bu ayet ile diyorum ve işin içinden çıkıyorum. imtihan etmek, arşa istiva yani oturma, irade, görme, duyma ifade eden ayetler mesela; tevil edebildiğimi ediyorum, yani başka mana verebildiğimi veriyorum, baktım veremiyorum "allah saptırıyor bu ayetle kullarını" deyip çıkıyorum işin içinden;

 

 

19.zincirlarinizi kırdığınızı, ilerlediğinizi, önünüzün açıldığını ima etmişsiniz.böyle ufku geniş bir insana “baktım anlam veremiyorum …………… deyip çıkıyorum işin içinden” böyle bir cümle yakışır mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir kere evrenin bir kabuğu var nasıl olurda evrenin yaşından evvel bir yıldız olur, hublo big bang deliğine kadar girdi bunu seyrettik ve zaman zaman matriyal fışkırttığınıda gösterdi kızıl renkte, şu 6 ay içinde galeksimizin merkezindeki karadelik deki çatırdı seslerinide kayda alıp takip ediyorlar teknik bildiklerimizden çok ilerde.

EVRENİN NASIL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSUN Kİ? TEPSİ ŞEKLİNDEMİ? EVET EVRENİN BİR KABUĞU VAR ANCAK BU GEÇİRGEN BİR KABUK. ANİDEN ŞİŞEN BİR EVREN! KLASİK OLARAK BALON BENZETMESİNİ KULLANACAĞIM. TAMAM İKİ TANE GEÇİRGEN(ŞEFFAF) BALONU AL, BUNLARIN İÇİNE MİSKET YA DA FASULYE TANESİ AT. SONRA BUNLARI ŞİŞİR VE ARKA ARKAYA KOY. BAK BAKALIM GÖREBİLECEK MİSİN MİSKETLERİ YA DA FASULYELERİ. HERNEYSE BİR ŞEYE DAHA DEĞİNMEK İSTİYORUM. ŞU SES KAYDI OLAYINA TAKTIM BEN. EĞER BİR PATLAMA VARSA VE BUNUN BAŞLANGICINI TESPİT EDİYORSAK GÖRELİLİĞİ BİRAZ ARKA PLANA ATMALIYIZ. AMA KUANTUM TEORİSİNDE HEİSENBERG DİYOR Kİ; BİR PARÇACIĞIN YERİNİ TESPİT ETMEK İÇİN KULLANDIĞIMIZ DALGA BOYU NE KADAR UZUN OLURSA PARÇACIĞIN YERİNİN BELİRSİZLİĞİ O KADAR BÜYÜK OLUR......DEVASA BOYUTLARDAN BAHSEDİYORUZ. DALGA BOYUNUN KISA OLMASI OLANAKSIZ. İŞTE BU YÜZDEN DİYORUM NASIL OLUYORDA SESLERİ ALABİLİYOR BU ESRARENGİZ MAKİNE. BİRKERE TEMEL KURAMA AYKIRI GELİYOR. HAYIR ALETE KARŞI DEĞİLİM AMA RİVAYET GİBİ GELİYOR. BUNU ÖĞRENDİĞİN KAYNAĞI SÖYLER MİSİN? GERÇEKTEN GÖRMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUM....GEÇ OLDU CEVAP KUSURA BAKMA....KAZI BÖLGESİNDEYDİK.....DAĞ BAŞI BÖYLE....ORADA OLUNCA KURTLAR GELECEK KORKUSUYLA HİÇ KARADELİK FALAN DÜŞÜNEMİYORSUN....İNSAN İŞTE DAİMA DUYGULARININ EGEMEN OLMASINI SAĞLIYOR....BELKİ DE DOĞALDIR.....ŞU ŞEYLERİ TARTIŞMAMIZ BİLE KORKU KAYNAKLI....BAZEN SAÇMA GELİYOR AMA SENELERİN BIRAKTIĞI ALIŞKANLIK.....NEYSE GEVEZELİK ETTİM..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

evrenin zamansal bir başlangıcı olmasaydı en basitinden bugün olmazdı..Çünkü bilfiil sonluluğa bir şey eklenmez..sayılar bilkuvve sonsuzdur (bilkuvve sonsuz=bilfiil sonlu)

O zaman evrenin başlangıcı olması gerekir..

 

Güneşin etrafında her gezegenin eşit zaman aralıklarıyla döndüğünü biliyoruz..Eğer evrenin zamansal bir başlangıcı yoksa o zaman Satürnün güneşin etrafında ne kadar sürede döndüğünün cevabı sonsuzdur, dünyanın da..Ama birbirinden büyük sonsuzluklar düşünmek saçmadır..Dolayısıyla evren zamansal bir başlangıca sahiptir..

 

Leibniz: eğer tanrı kavramı tıutarsız değilse (mahiyeti mümkün) varlığı zorunludur..

Norman malcolm: tanrının varlığı ya imkansızdır ya zorunludur. ama tanrının varlığının imkansız olduğunu söyleyebilmemiz için tanrı kavramının çelişkili olduğpunu söylememiz gerekir. Ama tanrı kavramı tutarlıdır ve tutarsızlığı ortaya konamamıştır. Bunun için Tanrı zorunludur.(alıntı_MSR)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Güneşin etrafında her gezegenin eşit zaman aralıklarıyla döndüğünü biliyoruz..Eğer evrenin zamansal bir başlangıcı yoksa o zaman Satürnün güneşin etrafında ne kadar sürede döndüğünün cevabı sonsuzdur, dünyanın da..Ama birbirinden büyük sonsuzluklar düşünmek saçmadır..Dolayısıyla evren zamansal bir başlangıca sahiptir..

 

 

verdiğin bu delil böyle değildir, şöyledir: güneşin etrafında veya kendi ekseni etrafındaki dönüşi hızları farklıdır ve madam alem ezeli ve dolayısıyla bunlarda ezeliyse bir sonsuz başka sonsuzdan büyük olamaz; o halde bu anlayış batıldır derler, alemin hudusunu savunanlar.

 

ancak meşşailer yani aleme kadim diyenler, eskiden yaşamıştılar, ve on akıl teorisi ortaya koydular.(farabi, ibn. sina) fakat kabul edilemeyecek bir iddiaydı bu. buna karşılık ben yine aleme ezeli diyorum ancak onların dediği gibi demiyorum. direkman madde ezeli ve başlangıçsızdı diyorum ve dünyanın, güneşin sonradan olabileceğini iddia ediyorum. yani bu alemde dünyanın sonradan olması ve sonsuz olaylar silsilesinin bir tarafında yer alabileceğini savunuyorum. teselsülü kabul ediyorum. ve alemin hudusunu (sonradan olduğunu) kabul edenler allahın varlığının başlangıcını savunmaktadırlar. bunu göremediler. daha önce defalarca bunu anlattım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

verdiğin bu delil böyle değildir, şöyledir: güneşin etrafında veya kendi ekseni etrafındaki dönüşi hızları farklıdır ve madam alem ezeli ve dolayısıyla bunlarda ezeliyse bir sonsuz başka sonsuzdan büyük olamaz; o halde bu anlayış batıldır derler, alemin hudusunu savunanlar.

 

ancak meşşailer yani aleme kadim diyenler, eskiden yaşamıştılar, ve on akıl teorisi ortaya koydular.(farabi, ibn. sina) fakat kabul edilemeyecek bir iddiaydı bu. buna karşılık ben yine aleme ezeli diyorum ancak onların dediği gibi demiyorum. direkman madde ezeli ve başlangıçsızdı diyorum ve dünyanın, güneşin sonradan olabileceğini iddia ediyorum. yani bu alemde dünyanın sonradan olması ve sonsuz olaylar silsilesinin bir tarafında yer alabileceğini savunuyorum. teselsülü kabul ediyorum. ve alemin hudusunu (sonradan olduğunu) kabul edenler allahın varlığının başlangıcını savunmaktadırlar. bunu göremediler. daha önce defalarca bunu anlattım.

 

İlk başta olaylar hakkında çabuk kanaatler getiriyorsun. Sana birşey söyleyebilir miyim? Bu dünyada geçmişe bakmak iyidir. Kolaydır da...İyi dersler çıkarabiliriz. Bir düşüncenin doğruluğunu geçmişteki insanlar kabul ediyor diye, sadece bunun için başkaları kabul etmek zorunda değil. Ayrıca saçma sapan arapça-farsça kelimelerle, bunları marifetmiş gibi göstermen tam bir *****lık. Bu belirsizlik içinde boğulmuş insanların davranışıdır. Ayrıca ''allah'' değil ''tanrı'' demeni öneririm. Ki bu islamiyet öncesi dönemde sizin nefret ettiğiniz putlardan birinin ismidir...''ALLAT'' kökünden türemiştir. Neyse nedersen de ama insanlara bilgi satıyormuş gibi ***** okuma.

 

Elinde sağlam veriler ve bunları destekleyen kanıtlar olmadan pek inandırıcı olmaz. Kanıt diyorum, kutsal kitapta yazanları söylemiyorum, yanlış anlaşılma olmasın. Evren, yaplan hesaplamalara göre ''0'' dan başlamadı. Bir bezelye tanesi kadar sıkışmış bir şekildeydi ve patladı.....Temelini diğer evrenlerinde içinden çıktığı bir düzlemden alıyor. Düzlem de sonsuz değil. Bu bir döngü, tanrısallıkla alakası yok....Evet bi sonsuzluk var ama o da döngünün sonsuzluğu, tanrının değil....

 

LÜTFEN BİLİMİ DİNE BULAŞTIRMAYIN....DİN ''YA SEV YA TERK ET!'' TİR....ŞU GÜZEL İKİ YAPIYI -DİN VE BİLİM- ÇAMURA BULAMAYINDA İNSANLAR GÜNEŞİ GÖRSÜN ARTIK...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

at sana soruyorum: hür iraden var mı yok mu? var dersen, sen ateizmi bilmiyorsun demektir. zira determinizm ilkesini beraberinde taşır ateizm.

 

bir de bu konuları bilmediğini şundan anladım: anladığım kadarıyla allaha inanmıyorsun. yani ateistsin hem de bing bangi savunuyorsun. bu olmaz, zira ateizm maddenin ezeliliğini yani öncesizliğini, başlangıçsızlığını savunmak zorundadır ve bunu savunur. bing bangı dikkat edersen allaha inandığını söyleyen kesim savunur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

verdiğin bu delil böyle değildir, şöyledir: güneşin etrafında veya kendi ekseni etrafındaki dönüşi hızları farklıdır ve madam alem ezeli ve dolayısıyla bunlarda ezeliyse bir sonsuz başka sonsuzdan büyük olamaz; o halde bu anlayış batıldır derler, alemin hudusunu savunanlar.

 

ancak meşşailer yani aleme kadim diyenler, eskiden yaşamıştılar, ve on akıl teorisi ortaya koydular.(farabi, ibn. sina) fakat kabul edilemeyecek bir iddiaydı bu. buna karşılık ben yine aleme ezeli diyorum ancak onların dediği gibi demiyorum. direkman madde ezeli ve başlangıçsızdı diyorum ve dünyanın, güneşin sonradan olabileceğini iddia ediyorum. yani bu alemde dünyanın sonradan olması ve sonsuz olaylar silsilesinin bir tarafında yer alabileceğini savunuyorum. teselsülü kabul ediyorum. ve alemin hudusunu (sonradan olduğunu) kabul edenler allahın varlığının başlangıcını savunmaktadırlar. bunu göremediler. daha önce defalarca bunu anlattım.

 

1-) Devir

 

Dönmek anlamına gelen bu kelime ıstılahi olarak mümkin iki varlıktan her birini, ötekinin var olması için illet teşkil etmesidir. A ile B mümkin iki varlıksa bunlardan A nın var edici illeti B, B nin de var edici illeti A olur. Bu tarz bir düşünceye devir denmiştir. Bu doğru değildir. Çünkü bu iki illetten mesela A nın B yi var edebilmesi için ondan önce kendisinin var olması gerekir. Halbuki A nın varlığı B nin onu var etmesine bağlı idi. Aynı şeyi B için de düşünebiliriz. Böylece A ile B var olabilmeleri için birbirlerine muhtaç olurken gerçekte kendi kendilerine muhtaç oluyorlar. Halbuki “bir şeye muhtaç olmak” : “muhtaç olan” ve “muhtaç olunan” diye iki ayrı varlığı gerektirir. Mümkinin kendi kendine muhtaç oluşundan hiç bir netice çıkmaz, çünkü mümkin demek, var olmak için “başkasına” muhtaç olan demektir.

 

2-) Teselsül

 

Hâdislerin ve mümkinlerin, birbirinin müessiri (illeti, doğurucusu) olarak, geriye doğru nihayetsiz devam etmesi demektir.

 

Teselsülü iptal için sunulan deliller:

 

1- Önümüzde birbirine tesir etmiş bulunan bir sebep-müsebbep mecmuası vardır. Bu mecmuanın her bir ferdi mümkin olduğuna göre kendisi de mümkindir. Bu mümkin mecmuanın müessiri kimdir, ya mecmuanın tümüdür, ya içinden bir parçadır veya tamamen dışında kalan bir şeydir. Mümkinler mecmuasının müessiri yine kendisi değildir. Çünkü bir şey kendi kendisinin illeti olamaz. Bu mecmuanın illetini, içindeki bir parça da teşkil edemez. Zira o parça mecmuanın tümüne tesir ederken kendisine de tesir etmiş olacak, bu ise batıldır. Eğer bu parçanın, kendisinden başka mümkinler serisine tesir ettiğini, onların da buna tesir icra ettiğini söyleyecek olursak bu takdirde devir lazım gelir ki onun muhal olduğunu isbat etmiştik. Üçüncü şık kalıyor o da müessirin mümkinler serisinin dışında olması. Mümkinlerden olmayan şey vâcip olur. O halde mümkinler nihayetsiz devam edemeyip bir vacibu’l-vücud’ta nihayet bulur.

 

2- Bürhan-ı tatbik delili: Sebep-müsebbep zinciri geriye doğru, bir dizide sonsuz olarak devam eder. Buna göre bize doğru son ma’lûl, son eser vardır, fakat ilk müessir yoktur. Şimdi biz son eserden başlamak üzere geriye doğru nihayetsiz bir zincirleme düşünelim. Bir de son esere nisbetle, mesela 5 kademe yukarıda olan ikinci bir sonsuz silsile düşünelim. Bu iki ma’lûl silsilesini bize doğru olan başlangıç noktalarından birbirine tatbik edelim, yani çakıştıralım. Birinci silsilenin birinci halkası ile (yani asıl illetler silsilesinin beşinci halkası ile) karşı karşıya gelecektir, ikincisi ikincisinin, üçüncüsü üçüncüsünün karşısına olmak üzere devam edecek. Bize doğru olan başlangıç noktasına nisbetle aralarında dört kademe fark bulunan bu iki ma’lûl zinciri arasında ya tam bir uygunluk bulunacak, yani zincirlerden birinin her halkasının karşısına öbürünün bir halkası gelecek, bu takdirde küll cüz’e müsavi olacaktır ki bu muhaldir; veya eksik silsile nihayete erecektir, o zaman da öbür silsile 4 kademe fazla gelecektir. Nihayetli kemiyetten, muayyen miktarda fazla olan kemiyet de nihayetli olacağından öbür silsile de nihayete erecektir. Böylece sebep-müsebbep zinciri nihayetsiz olmaktan çıkar.

 

3- Bürhân-i tezâyüf delili: Bu delil, illet ile ma’lûl arasındaki nisbetin incelenmesinden doğmaktadır. İlletler zincirinin sonsuz olarak sürüp gittiğini kabul edersek ma’lul sayısı illet sayısına nisbetle bir fazla olacak ve illet- ma’lûl dengesi bozulacaktır. Çünkü zincirin her halkası kendinden öncekine nisbetle ma’lûl, kendisinden sonrakine nisbetle de illettir. Halbuki bize doğru son ma’lul sadece malludür, illet değildir. O halde fazladır. Oysaki nihayetsiz düşünülen varlıklarda ziyade ve noksan olamazdı.

 

4-Bürhân-i arşî delili: Sonsuz farz edilen silsilenin bizden yana başlangıcından geriye doğru herhangi bir illete kadar bir kısım alalım. Muayyen olan ma’lul ile illet arasında kalacak kısım da muayyen ve mahdud olacaktır. Çünkü sınırlı bir kemiyetten sınırlı bir kemiyetle daha az veya daha çok olan kemiyet sınırlıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dedi:

2-) Teselsül

 

Hâdislerin ve mümkinlerin, birbirinin müessiri (illeti, doğurucusu) olarak, geriye doğru nihayetsiz devam etmesi demektir.

 

Teselsülü iptal için sunulan deliller:

 

1- Önümüzde birbirine tesir etmiş bulunan bir sebep-müsebbep mecmuası vardır. Bu mecmuanın her bir ferdi mümkin olduğuna göre kendisi de mümkindir. Bu mümkin mecmuanın müessiri kimdir, ya mecmuanın tümüdür, ya içinden bir parçadır veya tamamen dışında kalan bir şeydir. Mümkinler mecmuasının müessiri yine kendisi değildir. Çünkü bir şey kendi kendisinin illeti olamaz. Bu mecmuanın illetini, içindeki bir parça da teşkil edemez. Zira o parça mecmuanın tümüne tesir ederken kendisine de tesir etmiş olacak, bu ise batıldır. Eğer bu parçanın, kendisinden başka mümkinler serisine tesir ettiğini, onların da buna tesir icra ettiğini söyleyecek olursak bu takdirde devir lazım gelir ki onun muhal olduğunu isbat etmiştik. Üçüncü şık kalıyor o da müessirin mümkinler serisinin dışında olması. Mümkinlerden olmayan şey vâcip olur. O halde mümkinler nihayetsiz devam edemeyip bir vacibu’l-vücud’ta nihayet bulur.

cevap: bu delil teselsülün batıllığını ispatlamıyor ki, bu fertlerin her birinin sebebinin allah olduğunu gösteriyor.

 

 

2- Bürhan-ı tatbik delili: Sebep-müsebbep zinciri geriye doğru, bir dizide sonsuz olarak devam eder. Buna göre bize doğru son ma’lûl, son eser vardır, fakat ilk müessir yoktur. Şimdi biz son eserden başlamak üzere geriye doğru nihayetsiz bir zincirleme düşünelim. Bir de son esere nisbetle, mesela 5 kademe yukarıda olan ikinci bir sonsuz silsile düşünelim. Bu iki ma’lûl silsilesini bize doğru olan başlangıç noktalarından birbirine tatbik edelim, yani çakıştıralım. Birinci silsilenin birinci halkası ile (yani asıl illetler silsilesinin beşinci halkası ile) karşı karşıya gelecektir, ikincisi ikincisinin, üçüncüsü üçüncüsünün karşısına olmak üzere devam edecek. Bize doğru olan başlangıç noktasına nisbetle aralarında dört kademe fark bulunan bu iki ma’lûl zinciri arasında ya tam bir uygunluk bulunacak, yani zincirlerden birinin her halkasının karşısına öbürünün bir halkası gelecek, bu takdirde küll cüz’e müsavi olacaktır ki bu muhaldir; veya eksik silsile nihayete erecektir, o zaman da öbür silsile 4 kademe fazla gelecektir. Nihayetli kemiyetten, muayyen miktarda fazla olan kemiyet de nihayetli olacağından öbür silsile de nihayete erecektir. Böylece sebep-müsebbep zinciri nihayetsiz olmaktan çıkar.

 

cevap: buna şöyle yanıt veriyorum: bu tatbik olayını çapraz olarak yapmayı teklif ediyorum. yani 5 kademe fazla olan silsilenin en son malul'ü (illetli) ile 5 kademe eksik olan ikinci silsilenin en son malulünü çakıştırıp nasılsa bunların ikisininde başlangıçsız olduğu kabul edilmişti. böyle çakıştırma devam eder diyorum.

 

3- Bürhân-i tezâyüf delili: Bu delil, illet ile ma’lûl arasındaki nisbetin incelenmesinden doğmaktadır. İlletler zincirinin sonsuz olarak sürüp gittiğini kabul edersek ma’lul sayısı illet sayısına nisbetle bir fazla olacak ve illet- ma’lûl dengesi bozulacaktır. Çünkü zincirin her halkası kendinden öncekine nisbetle ma’lûl, kendisinden sonrakine nisbetle de illettir. Halbuki bize doğru son ma’lul sadece malludür, illet değildir. O halde fazladır. Oysaki nihayetsiz düşünülen varlıklarda ziyade ve noksan olamazdı.

cevap: bu silsileyi bir noktada kesmeniz de sizin vehminiz diyorum. silsile devam ediyor ve edecektir diyorum.

 

 

not: bunların daha güçlü delilleri var teselsülü inkar ettikleri o da şudur:

 

birine de bu konudaki sıkıntımı şu sözlerle anlatmştım

 

: aslında benim şu an en büyük problemim şudur: ben alemin ezeliliğini savunuyorum. ve teselsül yani geçmişteki olayların sonsuz sayıda olduğuna inanıyorum. ama alem sonradandır diyenler bu konuda çok güçlü bir soru soruyorlar:

saat bir itibariyla düşünürsek geçmişte sonlu sayıda mı olay oldu diye soruyorlar. ben ve siz evet diyoruz. adam soruyo: peki saat şu an iki oldu bir saat geçti dolayısıyla saat bire göre daha fazla sayıda olay mı oldu diye soruyor. evet diyoruz. ve diyor ki ama sonsuz sayıda olayın sayısı artar mı diyor. biz yok diyoruz. ee diyor, arttığına göre demek ki geçmişte sonsuz sayıda olay değil sonlu sayıda olay vardı diyor. ve sonlu sayının başı ve sonu belli olması gerektiğinden alemin başlangıcı vardır diyor.

başlangıcı varsa sonradandır diyor.

ben bu delile cevap veremedim ancak bu görüşü (alemin sonradan olması) allahın varlığının başlangıcını savunmaya vardığı için bu görüşü bıraktım.

 

 

ancak: teselsül inkar edilirse çok büyük bir sorun var kelamcılar bunu yüzyılarca göremedi.

 

bak şimdi bu millet ekseri ne diyor: allah vardı hiçbirşey yoktu, sonradan allah alemi ( allahtan başka herşey ) yarattı demiyomu? he ehli sünnetde böyle demiyomu? iyi bak şimdi bu konuyu 6 aydır inceliyom en derin kitapları okuyom, anladım ve şunu gördüm: "allah alemi ( allahtan başka herşey ) sonradan yarattı" diyenlere soruyom: allah alemden önce de varlıktamıydı? "evet" derler. tekrar soruyom: peki sonlu mu yoksa sonsuz süre öncemiydi? adam dese ki: "sonsuz süre" bu olmaz çünkü sonsuz sürenin sonuna varılamaz ve alemin varlığa gelmemesi gerekirdi. bu sefer mecbur "sonlu süre önceydi" diyecekler ama burada onların aklına gelmeyen bir sorun var o da şu: böyle diyen allahın varlığının başlangıcını savunmuş olmaktadır. çünkü sonlu süre demek; başı ve sonu belli olan süre demektir ve bunlara göre alem sonradan yaratıldığı için bir başlangıcı vardır ve bu başlangıcı olan andan sonlu süre geri gittiğimizde ne olur? şu olur ki: allah alemden sonlu süre önceydi ama daha önce değil manası çıkar. ve bu allahın varlığının başlangıcını savunmak olur. ama onlar bunu anlamıyordu. kendilerine ne denmişse aynen tekrar ediyorlardı.

mesela gazali ehli sünnetin içinde bu konuyu en iyi bilen birisidir. kitabını okudum "tefahafüt el flelasife" yani "filozofların tutarsızlıkları" orada rezil oldu ve şöyle bir hata yaptı. dedi ki: allah zamanı yarattı ama allah zamanı sonradan yarattı dedi, bakın bu hatadır. alemle beraber zamanı yarattı dedi. yani alemden önce zaman yoktu dedi. soruyom: madem alemden önce zaman yok, o halde neden bunlar aleme sonradandır diyor. çünkü sonradan demek için öncelik olaması lazım. ve öncelikte zaman kavramıdır.

 

 

**** aha size iki dakka da bing bangın yalan olduğunun kanıtı, kimse bunu şimdiye kadar yazmadı bir ilk daha benden size hadi bakim. bundan sonra kim bing bang falan derse ağzına lafı yapıştırın okey mi..

 

:bak bu bing bangi(büyük patlama)savunanlar kimler? allaha inanğıdını söyleyenler değil mi? evet onlar, hatta buna allahın varlığının bir delili demiyorlar mı. evet diyorlar. bak şimdi: bu bing bang bir başlangıç değil mi? evet, peki bunlar allaha başlangıçlı mı diyor yoksa başlangıçsız mı? başlangıçsız demiyor mu? evet öyle diyorlar. peki başlangıçlı ve başlangıçsız olarak iki şey var önümüzde; soruyorum: başlangıçsız mı zaman olarak öncedir yoksa başlangıçlı mı?başlangıçsız önce olmalı değil mi? devam ediyoum;

demek ki bunlar şunu kabul ediyor:o halde, "bing bangden önce allah vardı." bunu kabul ediyorlar değil mi? soruyorum: peki bu bing bangden sonlu bir zaman önce mi yoksa sonsuz bir zaman önce miydi allah? ne diyecek bu soruya? zaten bunu çok anlattık. sonsuz zaman önce dedi mesela, bak bunu inceleyelim: sonsuz zaman önce derse, bu şu anlama da gelir: madem bing bangden sonlu zaman önceydi allah o halde bunu ters çevirirsek ne oldu? şu oldu: allahtan sonsuz zaman sonra bing bang oldu demek olmadı mı? evet öyle oldu. peki sonsuz zamanın sonu olmadığından ve sonuna varılamadığından bing bangin meydana gelmemesi gerekiyordu değil mi? ama onlara göre bu meydana geldi. demek ki bu şıkkı diyemiyorlar değil mi? gelelim ikinci şıkka, kaç kere dedim, bir daha diyorum; ikinci şık neydi? bing bangden sonsuz zaman önceydi allah diyeceklerdi ya; devam ediyorum: sonlu zamanın hem başı hem de sonu belli olması gerekir ya, bu sonlu zamanın sonuna bing bangin olduğu anı dersek, başına ne diyeceğiz? bunlar bu başa allah demek zorunda kalacaklar, başka yolları yoktur. yani ne oluyor? bing bangden sonlu süre önce allah varlıktaydı ama ondan önce varlıkta değildi, yani allahda yoktu varlığa geldi demiş oluyorlar. yani allahın varlığının başlangıcını savunuyor bunlar. ama bunu bilmiyorlar ve farkında olmuyorlar yaaaaaaaaaaaa.

dolayısıyla bing bangin savunan, allah yoktu sonradan varlığa geldi demiş olur. doğru cevap: alemin başlangıcı yoktur, hareketin başlangıcı yoktur, sudur nazariyesi doğrudur. allahtan taştı alem. ama bu bilmesiyle oldu. alem zaman olarak allahtan sonra olmadı yani.

artık fizikçilere bunu anlatın; üniversite hocalarınızada. ama unutmayın ki o fizikçiler bu delil karşısında çok şaşırır lar, çünkü bu metafizik konusudur. alemin ezeliliği konusudur. onlar ise uzayı inceliyor ve bu sonuçlara varıyorlar. ben bir süre önce bing bang yok demiştim de benimle dalga geçmiştiniz. altı aydır, alemin ezeliliği konusunu inceleyince çok bilgili oldum ve şimdi sizi susuturdum demiiiiiiiiiiiiii.

 

*

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sen Allahın alemden sonlu ya da sonsuz süre önce olduğundan bahsediyorsun, oysa biz zamanın ezeliliğini kabul etmiyoruz, zamanı Allah yarattı diyoruz ve Allah sonradan yarattığı bir şeye konu olmaz..kadime hadis bir şey eklenmez..Burada senin sorunun zamanın ezelilğini savunmak..Biz Allahın zamandan münezzehliğini savunuyoruz..Allahın süreye konu olması söz konusu değil, zamansal bir öncelik sonralık söz konusu değil..anlatabiliyor muyum?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

peki zamanı sonradan mı yarattı

 

ben diyorum ki: Tanrı zamanın içinde değildir..

 

eğer ben tanrı için öncelik-sonralık söz konusu değil tanrı tüm zamanlarla ya da tüm hadiselerle eş zamanlı demiş olsam sen de bana dersin ki;tanrı ezeliyse alem de ezeli, alem hadisse tanrı da hadis..

 

tanrının ezeliliğinden kastımız her zamansal hadiseyle eş-zamanlı anlamına gelmemekte O'nun zamansal olan her şeyin ötesinde olduğunu savunmaktır..Zamansızlık aslında tasavvur edilmesi zor bir söylem, Onun zamansızlığını kendi zamansallığıma bağlı olarak açıklayamam..ve Allah bizi yaratılışa şahit kılmadı ..bizim bu konuda söylediklerimiz akılyürütmedir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.