Φ diloş Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Senin için çok mutlu oldum Diloşum.. Benim de uçurtmasız,fakat o duyguyu tatmayı hep arzulamış bir çocuk olduğumu söylememe gerek yok sanırım.. Dedelerinizi gördünüz mü,neler paylaştınız,hayatınızda nasıl bir yerleri var ve hala varlar mi bilmiyorum..bu yazıyı ben yazmadım ama benim dedemi ve ardından yaşadıklarımı öylesine birebir ifade ediyor ki..çok özlediğim dedeciğim için yazmak istedim..: “Evlatlarını sevmeyen babalar olabilir; ama, torununu çıldırasıya sevmeyen dede olamaz!” Victor Hugo Bir dede gittiğinde, ardında yarım bir masal kalır. Başın dizinde anlattıklarından çok daha uzun, çok daha masum, çok daha mutlu bir masal yarım kalır.... Bu, mağlubu belli dev bir kuşatmadır ve ardındaki kale yıkılır... Sanki çocukluğuna bir hançer saplanır... Büyümek soğuktur ya hani; belki de bu, büyümenin en çok sızlattığı andır... Külahtaki dondurma süzülerek intihar eder ve artık parktaki salıncaklar boşa sallanır... Bir dede gittiğinde, sabah karanlığında çalan kurmalı saat susar! Sahipsiz kalmıştır elleriyle aşıladığı fidanlar... Bir ömür sesiyle çınlamış duvarlarda yalnızlık yankılanır... Artık kendini bile taşıyamayan bastonu sessizdir, portmantoda asılı yeleği de kimsesiz.... Bir dede gittiğinde, hep canı acır torunların. “Gel öpsün dedesi” diyen olmaz!.. Değerini anlamaz kimse kitap aralarında saklı sararmış takvim yapraklarının... Ajans artık bi başınadır... Babaya bile çatılmışken sana asla eğilmemiş kaşlar, cepten çıkıveren çikolatalar, boşluğa bakan yakın gözlüğü, pembe minik haplar, iftarda ilk tuza banan parmaklar, övgüler, nasihatler, dualar yetim kalır... Bir masal yarım kalır dede gittiğinde, sen de yarım kalırsın... ne kadar içten ve duygu yüklü bir paylaşım..canım Leylam teşekkür ederim.. Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 ... ... Bir masal yarım kalır dede gittiğinde, sen de yarım kalırsın... Üstüme alınayım mı Leyla'cım.. Yoksa gideceğime dair bir duyum mu aldın.. Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2007 ne kadar içten ve duygu yüklü bir paylaşım..canım Leylam teşekkür ederim.. Rica ederim canım Diloşum,bu duyguları burada sizlerle paylaşabilmek çok güzel.. Üstüme alınayım mı Leyla'cım.. Yoksa gideceğime dair bir duyum mu aldın.. Alınma abiciğim,almadım duyum muyum.. Sen daha kendi öz torununla bir masala başlamadın bile,daha başlayacaksın..ama dilerim benimki ya da benim gibi olanlarınki gibi sizin masalınız yarım,boynu bükük kalmaz,Allah uzun ömürler versin.. Ve torunların görmesin bu iletini çok üzülürler.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2007 bir kısacık öykü gibi hayatımız..anlamlı..anlamsız.. bugün kenarları ağaçlı o yoldan geçerken bir önceki yazı düşündüm..aynı ağaçlarda aynı rüzgarla danseden ama başka yapraklar vardı..bir yazdı ömürleri..kimbilir belki birbirlerine benzer şeyler yaşadılar..haberleri olmadı..öyle veya böyle vardı bir öyküleri..sonra..mevsim döndü..ilkin soldu renkleri..sonra da kayıp gittiler daha öncekiler gibi..lakin heyhat!!!..durmadı dünya..güneş yeniden doğdu..yine yağmur yağdı..aynı ağaçta başka yapraklar yeşerdi sonra..bilmiyorlardı ama onlarında aynı tür öyküleri olacaktı.. işte..o yapraklar gibi değilmi hayatlarımız..senin..benim..bizim.. kısa kısa hikayelerden ibaret yaşamımız.. kimininkini dinlemeye doyamazsınız öyle büyüleyici..ve etkileyicidir ki..bazen keşke onun hikayesi benim olsaydı dersiniz.. oysa herkes kendi hikayesini birazda kendi oluşturur bilmeden..anladığındaysa çoğu zaman iş işten geçmiştir.. işte bu özenilesi hikayelerin sahipleridir her şeye başka bir anlam katan..o,uğruna bir ömür feda edebileceği bir hikaye yaratmıştır kendine..gözü karadır..onulmaz acılar yaşar belkide..ama hikayesi en güzel şekilde tamamlanmıştır..sonu acı da olsa artık ne o hikaye..ne de kahramanı unutulmayacaktır.. bazılarıysa hikayelerinin daha ilk cümlesinde kalakalmıştır..yoktur devam ettirecek ne güçleri ne de cesaretleri..alacaktır yerini kayıp hikayeler listesinde..ve tabi ki; hatırlanmayacaktır.. Yağmur Herkese Yağar Ama Çok Az İnsan Tutar Yağmurun Ellerini Onca Şarkı Onca Film Onca Roman Ama Sevmeye Yetmez Herkesin Kalbi Çığ Altında Kalan Sele Kapılan Aşktan Ve Acıdan Ölen Birkaç Kişi Dünyayı Başka Bir Yer Yapmaya Yeter Aslında Onların Hikayesidir Anlatılan Diğerleri Dinler, Seyreder, Geçer Gider Geçer Gider Herkes Hikayelerdir Geriye Kalan.. peki ya sizin hikayeniz hangisi..? Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2007 bugün kenarları ağaçlı o yoldan geçerken bir önceki yazı düşündüm..aynı ağaçlarda aynı rüzgarla danseden ama başka yapraklar vardı..bir yazdı ömürleri..kimbilir belki birbirlerine benzer şeyler yaşadılar..haberleri olmadı..öyle veya böyle vardı bir öyküleri..sonra..mevsim döndü..ilkin soldu renkleri..sonra da kayıp gittiler daha öncekiler gibi..lakin heyhat!!!..durmadı dünya..güneş yeniden doğdu..yine yağmur yağdı..aynı ağaçta başka yapraklar yeşerdi sonra..bilmiyorlardı ama onlarında aynı tür öyküleri olacaktı.. işte..o yapraklar gibi değilmi hayatlarımız..senin..benim..bizim.. bazılarıysa hikayelerinin daha ilk cümlesinde kalakalmıştır..yoktur devam ettirecek ne güçleri ne de cesaretleri..alacaktır yerini kayıp hikayeler listesinde..ve tabi ki; hatırlanmayacaktır.. Yağmur Herkese Yağar Ama Çok Az İnsan Tutar Yağmurun Ellerini Onca Şarkı Onca Film Onca Roman Ama Sevmeye Yetmez Herkesin Kalbi Çığ Altında Kalan Sele Kapılan Aşktan Ve Acıdan Ölen Birkaç Kişi Dünyayı Başka Bir Yer Yapmaya Yeter Aslında Onların Hikayesidir Anlatılan Diğerleri Dinler, Seyreder, Geçer Gider Geçer Gider Herkes Hikayelerdir Geriye Kalan.. peki ya sizin hikayeniz hangisi..? Dünyada bir ağaç gibi mevsim mevsim değişiyor yaprakları... Yani biz... Ne kadar güzel anlatmışsın İğdem... Yapraklar birbirine benziyor ama her bahar yenileri geliyor, eskiyenleri gidiyor... İnsanlar türlü ağaçların türlü yaprakları gibi kimi aynı tür, kimi başka... Ve dökülüyoruz günü geldiğince usulca... Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin... Biliyorsun seni ben ilkbaharda sevmiştim... Her sonbahar gelişinde, sarı sarı yapraklarla Kuru dallar arasında, sen gelirsin aklıma... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Düşen yapraklar misali ömrüm böyle geçip gitti Senle olan aşkımızda bilmem neden burda bitti Meğer ne çok severmişim ayrılınca anladım Geri dönmek istedimde gençliğimi bulamadım Dertlerimi zincir yaptım birbirine ekliyorum Geleceksin diye bir gün seni hala bekliyorum... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 ak çiçekleri düşüren bu deli fırtına kaç meyve katili? dörtnala geçen yolcu kaç karınca katletti? şimdi neden deli deli esmeli neden dörtnala geçip gitmeli kuşlar takvime bakıp göçmez göç vakti gelince giden gitti... kim neden gitti? sen neredesin şimdi? bu hırçınlık kimden miras kaldı, bilinmez. hasret bitimi kucaklaşmak gibi sımsıkı sarmaşık gibi , sarıldığın gibi sarılıyorum anılarıma ya benimsin, ya yalnız! seni düşünüyorum hep benden fazla ben yalnız seni seviyorum kızaran gözlerinin akmayan yaşı gibi, tutup sevgini yüreğimde yapraklarımı küstürene küsmemeyi öğreniyorum, seviyorum ola ki günün birinde koyuverirsen göz yaşını omzuma diye ucu yanık kalbimi taşıyorum göğsümde çöz düğmelerimi oku diye... ve söylüyorum sana ben vazgeçmedim diye... Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Ne garip bir ay şu Haziran..Tabi benim için geçerli bu.. 1 hafta oğlumun doğumgününü kutlar pasta keserken,ertesi hafta babamın ölüm yıldönümünde hayrına cevizli lokum ikram ediyorum arkadaşlarıma.. Baba olduğum ayda,babamın acısını yaşıyorum hersene..Geçer dedilerdi,geçmiyor be.. Biraz önce bitirdim oğlumun 1.yıl okul fotoğrafları slayt çalışmasını.Saatide epey ilerletmişim işte.Ve nedendir bilmem bu saatlerde melankoli basıyor üstüme.. Yarın oğlum karne alacak,sabah erken kalkmam lazım,ama gelmiş buraya yazı yazıyorum..Galiba bu saatte beni dinleyecek tek siz olduğunuzdan.. Neyse,fazla açılmayayım bu gece,iyiki açmışsın bu topici Diloş,iyiki varsınız görmesem de yanımda hissettiğim arkadaşlarım.. Bak ezanlarda okunmaya başladı işte,o halde ne diyerek ayrılalım bu sabah: Aziz Allah..(Ve hakediyorsam,Şefaat ya Resulallah..) Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 bazı geceler alabildiğine uzundur..hatta bazen hiç sabah olmıyacakmış gibi gelir..o zifiri sessizliğe usuldan bir senfoni eşlik eder ..geri teper beynimizde bilmem ne zamanın yaşanmışlığı..pişmanlıklar..söylenmemiş sözler..ve o yüzler..o canım yüzler.. ben o karanlığı sevmem pek..kaçarım..gece lambam hep yanar bu yüzden..bazen kalkar,balkondan şehrin ışıklarını seyrederim ..gece, değişik saatlerde..ilkin muhteşem bir fener alayı görüntüsü olur..içimi ısıtır bu hali...o ışıkların..o evlerin sahiplerini düşünürüm..burdan gözüktüğü gibi güzel..mutlumudur hayatları..?peki ya benim evimin ışığı o uzaklardan nasıl gözükür..?hiç tanımadığım birine böyle şeyler hissettiriyormudur..? sonra bu düşündüklerime gülümserim..bu halime sadece karşı evin çatısından beni izleyen o yıldız şahit olur.. görüyorsun Taurusmutis..geceler hep aynı..yo hayır..aynı değil..oysa benim mutluluktan uyuyamadığım gecelerimde olmuştu.. ışığınız parlasın.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2007 Eskiye dair ne varsa özlenen o en çok geceleri gelip buluyor insanı... Bütün dost sohpetlerimizde bile gece yarısını geçtiğinde biz eskileri yadediyoruz... Çoğu zaman farketmeden... Kaybettiğimiz yakınlarımız çoğu kez o saatlerde gelir aklımıza çünkü gündüzler çok yoğun o kadar çok koşturuyoruz ki düşünmeye vaktimiz olmuyor... Geceler varya işte onlar sevdiklerimizi düşünürken hiç kimse gelip sizi o güzel düşünceden alıkoyamadığı saatler... Biz ve özlediklerimiz düşüncelerde buluşuyoruz... Herkesin uyuduğu saatlerde bazı insanları uyku tutmuyor pencereler nereye açılır bilmiyorum bazı evlerin pencereleri ışıklara bakmıyor... Uzaktan bakıldığında şehirlerin, evlerin ışıkları hep aynı parlıyor... Ama her evde başka bir hikaye yaşanıyor... Bazı insanlar görebildiği en uzak mesafede bir evin ışığına bakarken tıpkı senin gibi Diloşum, yani farkında olarak yaşayanlar öyle güzel şeyler düşünüyorlar ki, acaba insanlar mutlu mu diye...? Zamanımızda bir başkasının mutluluğunu umursayan kaç kişi kaldı bilmem ama onlardan birini tanıdığım için çok şanslı olduğumu biliyorum... Hatta tanıdığım bir kaç kişi var böyle... Çok şanslıyım... Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2007 bazı geceler alabildiğine uzundur..hatta bazen hiç sabah olmıyacakmış gibi gelir..o zifiri sessizliğe usuldan bir senfoni eşlik eder ..geri teper beynimizde bilmem ne zamanın yaşanmışlığı..pişmanlıklar..söylenmemiş sözler..ve o yüzler..o canım yüzler.. ben o karanlığı sevmem pek..kaçarım..gece lambam hep yanar bu yüzden..bazen kalkar,balkondan şehrin ışıklarını seyrederim ..gece, değişik saatlerde..ilkin muhteşem bir fener alayı görüntüsü olur..içimi ısıtır bu hali...o ışıkların..o evlerin sahiplerini düşünürüm..burdan gözüktüğü gibi güzel..mutlumudur hayatları..?peki ya benim evimin ışığı o uzaklardan nasıl gözükür..?hiç tanımadığım birine böyle şeyler hissettiriyormudur..? sonra bu düşündüklerime gülümserim..bu halime sadece karşı evin çatısından beni izleyen o yıldız şahit olur.. görüyorsun Taurusmutis..geceler hep aynı..yo hayır..aynı değil..oysa benim mutluluktan uyuyamadığım gecelerimde olmuştu.. ışığınız parlasın.. çok güzel bir ifade acaba baktığım yerlerde benim gibi hisseden ben gibi düşünen birileride varmı acaba ? evet mutlaka Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2007 vardır değil mi egzorsist..en azından biri.. gözümde canlanır koskoca mazim sevgilim nerede ben neredeyim suçumuz neydi ki ayrıldık böyle kaybolmuş benliğim bak ne haldeyim.. efkarım birikti sığmaz içime bin sitem etsemde azdır kadere gülmeyi unutan yaşlı gözlere mutluluktan haber ver dilek taşım bir hayal tufanı eser başımda hangi yana baksam durur karşımda artık tüm anılar yabancı bana onu aramaktan bak ne haldeyim.. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2007 bazı geceler alabildiğine uzundur..hatta bazen hiç sabah olmıyacakmış gibi gelir..o zifiri sessizliğe usuldan bir senfoni eşlik eder ..geri teper beynimizde bilmem ne zamanın yaşanmışlığı..pişmanlıklar..söylenmemiş sözler..ve o yüzler..o canım yüzler.. ben o karanlığı sevmem pek..kaçarım..gece lambam hep yanar bu yüzden..bazen kalkar,balkondan şehrin ışıklarını seyrederim ..gece, değişik saatlerde..ilkin muhteşem bir fener alayı görüntüsü olur..içimi ısıtır bu hali...o ışıkların..o evlerin sahiplerini düşünürüm..burdan gözüktüğü gibi güzel..mutlumudur hayatları..?peki ya benim evimin ışığı o uzaklardan nasıl gözükür..?hiç tanımadığım birine böyle şeyler hissettiriyormudur..? sonra bu düşündüklerime gülümserim..bu halime sadece karşı evin çatısından beni izleyen o yıldız şahit olur.. görüyorsun Taurusmutis..geceler hep aynı..yo hayır..aynı değil..oysa benim mutluluktan uyuyamadığım gecelerimde olmuştu.. ışığınız parlasın.. Geceler Kara Tren Günlerdir kapımı kimseler çalmıyor Göğsümden içeri yokluğun sızıyor Bir demlik çayım var Tütünüm de geçiyor Duvarlara yazdığım her cümle ağlıyor Evlerin ışıkları tek tek sönüyor Bu ev bu nağmeler peşimi bırakmıyor Geceler kara tren Geceler Yüklüyor bana seni Geceler Bende bir resmin var yüzüme bakmıyor Kollarım seni ister Geceler yine seni Ne baharın tadı var ne de yazın sevgili Bir demlik günüm var ömrüm de geçiyor Hiç mi aslı yok bunun Bu asılsız yüzlerin Dudağımdan geçtin Gözlerin yakmıyor Vazgeçsen olmuyor ölsen olmuyor Geceler kara tren Geceler Yüklüyor bana seni Geceler Ben de bir resmin var Yüzüme bakmıyor İletin aklıma Nazan Öncel'in seslendirdiği bu hüzünlü şarkıyı getiriverdi müttefikim. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2007 Biricik müttefikim ne hoş seni görmek.. geceler kara tren..evet..bazen.. Dün ilk kez dinlediğim bir şarkı takıldı dilime..bütün gün beynimin içinde yankılandı durdu; Geri dönülmez bir yoldayım Bir avuç toprak son nasibim Gün güneş olsa ben neyleyim Gönlümde akşam oldu benim Bazen bir rüzgarım esen.. Bazende düşen bir yaprak.. Tut ellerimi istersen Maziye uzanarak.. Bütün baharlar geçip gitti Hayallerim artık hep sensiz Yaşıyorum bak kaderimi Agaçlar gibi sessiz sessiz Bazen bir rüzgarım esen.. Bazende düşen bir yaprak.. Tut ellerimi istersen Maziye uzanarak... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2007 biliyorsunuz değil mi hepimizin birer kaçak olduğunu..?en başta kendimizden olmak üzere hayatımızdan..yaşadıklarımızdan..hatıralarımızdan..sık sıkta şu adaletsiz dünyadan kaçtığımızı..ve gelip buraya saklandığımızı.. bir tatlı huzur almaya geldiğimiz tatlı..ılık bir liman oldu burası..yarı hayal..yarı gerçek.. sizler.. bir masal kahramanı olabilecek kadar büyülü ve güzel arkadaşlarım..kelimelerin gücünü gösterdiniz bana..yaraları nasıl onardığını..sızlayan yüreğimiz için en tesirli ilaç olduğunu..mutluysak ve paylaşıyorsak coşkun bir nehre döndürdüğünü..beraberce akmanın güzelliğini..ve yüreklerimiz arasında bu kelimelerle kurduğumuz gökkuşaklarını..size borçluyum.. bu köşede o kadar çok şey paylaşıldı ki..bende bugün sizlerle ilgili duygularımı paylaşmak istedim..on gün kadar yokum..sizleri çok özliycem..bir başka limana gidiyorum..martıları..yakamozları..dalga sesleri olan bir liman..ama gökkuşağı olmadan eksik olacak biliyorum.. Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2007 Diloşcum seni çok özledim o başka limanlardan artık biranönce gel Şu sahilde ki faytonlar beni hep çocukluğuma götürüyor. Bir at arabası pos bıyıklı yeşil gözlü güzel yürekli bir adam var çocukluk anılarımda... Büyüdüğüm ilçe'de o dönemlerde at arabası çoktu.Bu bahsettiğim güzel insanın da at arabası vardı. Aile dostumuz,komşumuz bizden biri yani.KAÇAMAK derdi herkes ona,bir ismi var dı elbet ama herkes lakabını benimsemiş bidamlacık bücür bendeniz bile Bana deli olurdu çikolatalar sakızlar tabi bende ona...Ama beni ençok mutlu eden o çikolatalardan sakızlardan çok o arabasını sürmeme izin verişiydi.Atlara deh deh diye diye gezerdik sokaklarda Birgün annemle çarşıya çıkmışız kaç yaşındayım acaba?En fazla 4 heralde.Caddenin bir ucundan Kaçamağın gelişini hatırlıyorum ve annemin elinden nasıl kurtulup ona koştuğumu,mutluluk çığlıklarıyla KAÇAMAKKKK diye seslenişimi Bu güzel birgün evlendi ve hiç çocuğu olmadı biliyormusunuz Halbuki öle layikti ki baba olmaya ama Allahın takdiri tabii Seni çok seviyorum Kaçamak ve hiç unutmadım Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2007 geldim canım.. bak,bizim kaçaklığımız sende Kaçamağı çağrıştırmış..bilmem sizde de olurmu..? beynimiz bazen en kenarda köşede kalacak şeyleri itinayla seçip ayırır..küçücük bir enstantanedir, yaşarken önemsemezsiniz çoğu zaman..ama bazen o bir tek an yıllar geçsede mıh gibi aklınızda kalır.. Kaçamağa..ve onun gibi unutulması mümkün olmayan bütün iz bırakanlara benden de sevgiler.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2007 köşelerin en güzeli.. mazinin tozlu sandıkları gibi unutulduğunu mu düşündün bir kenarda..unutmak istesem de unutamam seni..hatıralar gibi..bazen en güzeli bile can acıtırlar..hatta belkide en güzelleri daha çok acıtır..bir daha o güne o ana geri dönemeyeceğini bilmenin hüznü gelip oturur içinize..hemence unutmak istersiniz..yapabilirseniz.. bir yaz kampa gitmiştik..5-6 yaşlarındayım..annem bana küçülen mayosundan bozup bikini dikmişti..hayatımda ilk defa giyiyordum böyle bişey aynanın önünden uzun süre ayrılamayıp dansettiğimi hatırlıyorum.. sonradan öğrendiğime göre Kuşadasına gitmişiz..bir çadır kampıydı..uykudan her uyanışımda kocaman haşeratlarla göz göze geliyordum ama yine de hiç şikayetçi değildim..bigün bizimkiler uyurken erkenden kalkmış bikinimi giyinmiş,minik tokyolarımı ayaklarıma geçirmiş ve soluğu denizde almıştım..dalgaların üstünden hoplayıp zıplıyordum..sanki canlıydılar ve benimle oynuyorlardı..mutluluk çığlıkları atmaktan nefesim kesilmişti.. bu yaz deniz kenarında aynı dalgalar ayaklarıma vururken işte o an sanki dünmüş gibi canlandı gözümde..yine o küçük çocuk olabilmeyi ve dalgalarla kucaklaşmayı istedim..ama bir an için..sonra yaşadığım ana geri döndüm..bütün erişkinler gibi ağır ve yorgun güneşin batışını seyretmeye koyuldum.. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2007 bütün erişkinler gibi deme karaçalım ben yanında olsaydım bak o dalgalarla nası oynayıp neşeli çığlıklar atıyorduk. ben hiç büyümedim ki zati Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2007 bütün erişkinler gibi deme karaçalım ben yanında olsaydım bak o dalgalarla nası oynayıp neşeli çığlıklar atıyorduk. ben hiç büyümedim ki zati Beni de alın aranıza galiba bende büyümedim Hiçbir zaman da büyümeyecem sanırım Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2007 gel canem sende gel ..çınlatalım sahili.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2007 kızlarrrr..içimdeki çocuğu hortlatmayın bakıyım..zor dizginliyorum zaten.. Ertuğrul Özkök'ün 05.08.2007 tarihli köşe yazısından dikkatimi çeken bir bölüm; İnsanın aklından günde 60 bin civarında düşünce geçermiş. Şimdi dikkat. Bunun 50 bini geçmişe aitmiş. Geriye kalan 10 bini ise geleceğe... Demek ki insan daha çok mazide yaşayan bir varlıkmış. Yani daha çok yaşadıklarını düşünebiliyormuş. Yaşayabilme umuduna ayırdığı yer çok azmış. Keşfetmeye, fethetmeye, ayak basmaya, başka liman aramaya, hiç olmazsa denemeye karşı fena halde cimriymişiz. Oysa cimrilik, yedi büyük günahtan biridir... Peki böyle bir bilgiyi nereden bulduğumu hiç mi merak etmediniz? Kim, insanın aklından, fikrinden, zikrinden günde kaç düşünce geçirdiğini merak etmiş ve bunu bulmuş? O da ilginç. Bu sorunun cevabını "Mevláná ve Sufizm" üzerine bir kitapta buldum. .... Özetim kitaptaki o cümledir: "Yaşanacak dört mevsimimiz vardır, fakat bunların üçü geçip gitmiş olabilir..." Öyleyse geriye kalan o tek mevsim çok önemlidir. O mevsimin her günü önemlidir. Kıymetini iyi bilmek lazım. Maziden biraz çalıp geleceğe eklemek, yani hatıranın yerine henüz yaşanmamışı koymak lazım. Açtığın şarap kötüyse hemen dökmek, yerine bir yenisini açmak lazım. Bir de şuna bakmak lazım: Acaba daha yaşanabilecek neler vardır?.. Tabii her şeyden önce yaşanan anın kıymetini bilmek ve tadını sonuna kadar çıkarmak. İşte asıl o lazım... benim çok hoşuma gitti alıntıladığım bu bölüm..kalan kaç mevsimimiz var bilmiyorum..ama vaktin daraldığı bir gerçek..o halde ne duruyoruz..? HADİ YAŞAYALIM...!!! Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 Benim de çok hoşuma gitti Diloşum Gece lambalarının çok farklı bir yeri var bende..Annemle babam bizi gece lambasız yatırmadılar hiç..Benim için,güven,anne baba sıcaklığı demek.. Çok farklı duygular vardı odanın kırmızı ya da turuncu aydınlığında..Eşyalar değişik görünür,sanki hareket ederler,arkalarında gölgelerde bir şey saklanırmış sanırdım..Hayallerim bile bir başka olurdu sanki..Çocukluğumdan beri uykuyla aram hiç iyi olmadı,hep en son uyuyandım..Gece lambasının ışığında yattığım yerden nesneleri tek tek inceleyip cansız olduklarına kanaat getirdikten sonra,aradan epey zaman geçtiğini ve herkesin uyuduğunu fark ederdim.. -Annee! Uyuyamıyorum.. -Gözlerini yum,uyursun.. Annem diyorsa doğrudur.O hiç yalan söylemez,hiç kandırmamıştır,kandırmaz...yumardım.Bir anda karanlığın içinde bir film ya da çizgi filmin korkunç karakterinin korkunç yüzü gözümde belirir,gittikçe de büyür ve korkunçlaşırdı.Dehşetle gözümü açtığımda kendimi gece lambasında bulur nisbeten rahatlardım. -Annee! Gene de uyuyamıyorum,korkunç bir şey görüyorum.. -Gözlerini kapat kızım,güzel şeyler düşün,uyursun.. Güzel şeyler..yemyeşil bir piknik veya lunapark..Çarpışan arabada deli gibi eğlenip indim,dönme dolaba doğru giderken o da ne,korkunç surat da ordaymış,bana doğru geliyor,aç gözünü aç!Oh açtım! -Annee! Uyuyamıyorum hala.. -Elini tutayım mı ? - Doğruymuş tabii,gözlerini kapatınca bir süre sonra dalıyor insan.. Ailemden ayrıldığım zaman,gece lambasına veda edip,karanlıkta uyumaya alıştım.Şimdi ise uzun bir aradan sonra yine gece lambam var.Aynı kırmızı loşluk,aynı gölgeler..Aynı güven duygusu,sanki annem yan odada veya yanımda ayağında kardeşimi sallarken,elimi tutuyor.. Bir de tam da sol omzuma çökmüş bir ağırlık; o anların tekrar yaşanamayacağı acısı.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 gece lambaları.. ne güzel tarif etmişsin Leylam.. bende onlarsız uyuyamam..insanın içini rahatlatan sıcak,sessiz bir dost gibidirler.. buraya hiç müzik eklememiştim..bundan sonra yapıcam galiba..dinleyin bakalım neler hissedeceksiniz.. Seni böyle görmek istemezdim yar.. Saçların kar beyazı, yüzün solmuş.. Seneler doldurmuş gamzelerini Ama gözlerine dokunmamış yar.. Yazık sana nasıl kıydılar yar.. Öpülecek ellerini kimler yordu..? Acılar çürütmüş hayallerini.. Ama gözlerine dokunmamış yar.. Alıntı
Φ LilaC Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2007 Bu topiği o kadar çok seviyorum ki..herkesin bi hikayesi var..herkes çok güzel şeyler yazıyor..hikayelerin her biri ayrı güzellikte..bazıları tanıdık gibi sanki..bazıları çok yabancı..herbirinde ayrı hüzün..ayrı sevinç..ayrı duygular gizli..yüreklerden kopup gelen duygular.. İyiki açmışsın bu topiği diloş..iyiki varsınız arkadaşlarım..iyiki paylaşıyorsunuz bizimle.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.