Φ MINEU Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Evet...sizi tarif ediyorum afacan kankiler ara sıra uğrayın daha size anlatacak hikayem,masalım çoookkk olar geliris diloş Alıntı
Misafir E-Manyetik Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 geçmişimi hatırlamak istemem....hiç bi şeyini.... kotu bi geçmişim olduğundan deil ama işte.... (bu arada lütfen konuya uygun yazınız yazılarınızı gece ve mine hanumlar konuyu dağutmayınıs fasla) Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 TAURUSMUTİS Harika bir paylaşım teşekkür ederim... Birde yazlık sinemalar varmış.. insanlar bir ellerinde mendil bir ellerinde çekirdek maaile giderlermiş.."Hıçkırık" tipi bol bol romantizm ve acı kokan filmler..benim milat oralara kadar uzanmıyor tabii.. annem anlatır ağlayarak döner aynı filmi yine de üç kez seyredelermiş.. Leblebi tozlarını sanki hatırlıyorum ama hayal meyal..tadını unutmadım ama... Sizin mahallenizede macuncular gelir miydi?Şöyle rengarenk herbiri bambaşka lezzette... Tombik oynarmıydınız sizde mahallecek..anneniz babanızda katılır mıydı? Sonra..bir uçurtman oldumu yarıştırdığın? Uçan kaz evet hatırlıyorum..peki sen Şeker Kız Candy'i anımsarmısın?Hani Anatonio'ya aşık olan... Dallas ki bir döneme damgasını vurmuştur..Sanki gizli bir anlaşma varmışcasına dizi başladımı bizim elektrikler kesilirdi..gaz lambasını yakardı bizimkiler..önce bi kızılır söylenilirdi ardından sohbet başlardı ufaktan..ilerlerdi...bilmeceler,fıkralar derken kahkalar...birden ışıklar gelirdi..Dallas bitmiş olurdu çoktan...ışığın gelmesiyle Tv açıldığından muhabbette bitmiş olurdu... böyle zamanlarda için için üzülürdüm ışıkların geldiğine.. Valla benim milat uzanıyor.Daha çok yazlık mekanlarda olurdu o açık yazlık sinemalar.Birde normal sinemalarda localar olurdu özel.Çocukken çok şirin olduğum için olsa gerek abim beni de yanına alır kız tavlamaya giderdi.Sonrasında o localı sinemalara gider ben film izlerdim onlar arkada öpüşürlerdi.. Evet macuncular vardı üzerlerine limon sürüp verdikleri bir de horoz şeker.Bunlar güzel de hani kare kutularla gezen ''Sütsal'' dondurmacıları vardı.Şimdiki algida minimilk lerin ufağı hani.Bayılırdım onlara.. Tombik sizin oraya ait bişey olsa gerek ben onu bilmiyoum,ama biz kuka,istop birdirbir oynardık.Birde bilirmisin bilmem ''Eşim sen misin-pabucumun altını yala'' diye bir oyun vardı.Mahahallenin kızlarıyla erkekleri karşılıklı sıralanır,sırayla gider birine eşim sen misin denirdi.Eğer o değilse pabucumun altını yala diyerek ayak tabanı gösterilirdi.Sevgililerin çok sevdiği bir oyundu bu.. Hem çıtalı uçurtmam oldu hem de sıçancık denen kağıttan basit uçurtmalarım..Selam verdirirdik gökteki uçurtmalarımıza.. Ah o elektrik kesintileri ve evi saran gaz lambası kokusu,burnuma koktu vallahi..Dallas sonraki dizidir.Küçük ev,bonanza da vardı eskilerde.Kökler i hala konuşuruz bazen arkadaşlarla acıların adamı kunta kinte..Yakari,hop hop değiş tonton,jimbo,heidi,clementine,atom karınca,arı maya vs. benim hatırladıklarım.. Ya kara şimşek,6 milyon dolarlık araba.. İftar vakti geldi artık snra devam ederiz.. Alıntı
Φ Leviathan Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2006 Ben de bu aralar nostalji takılıyorum,eski şarkılar,oyunlar,filmler bunlarla geçiriyorum vaktimi Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Valla benim milat uzanıyor.Daha çok yazlık mekanlarda olurdu o açık yazlık sinemalar.Birde normal sinemalarda localar olurdu özel.Çocukken çok şirin olduğum için olsa gerek abim beni de yanına alır kız tavlamaya giderdi.Sonrasında o localı sinemalara gider ben film izlerdim onlar arkada öpüşürlerdi.. Evet macuncular vardı üzerlerine limon sürüp verdikleri bir de horoz şeker.Bunlar güzel de hani kare kutularla gezen ''Sütsal'' dondurmacıları vardı.Şimdiki algida minimilk lerin ufağı hani.Bayılırdım onlara.. Tombik sizin oraya ait bişey olsa gerek ben onu bilmiyoum,ama biz kuka,istop birdirbir oynardık.Birde bilirmisin bilmem ''Eşim sen misin-pabucumun altını yala'' diye bir oyun vardı.Mahahallenin kızlarıyla erkekleri karşılıklı sıralanır,sırayla gider birine eşim sen misin denirdi.Eğer o değilse pabucumun altını yala diyerek ayak tabanı gösterilirdi.Sevgililerin çok sevdiği bir oyundu bu.. Hem çıtalı uçurtmam oldu hem de sıçancık denen kağıttan basit uçurtmalarım..Selam verdirirdik gökteki uçurtmalarımıza.. Ah o elektrik kesintileri ve evi saran gaz lambası kokusu,burnuma koktu vallahi..Dallas sonraki dizidir.Küçük ev,bonanza da vardı eskilerde.Kökler i hala konuşuruz bazen arkadaşlarla acıların adamı kunta kinte..Yakari,hop hop değiş tonton,jimbo,heidi,clementine,atom karınca,arı maya vs. benim hatırladıklarım.. Ya kara şimşek,6 milyon dolarlık araba.. İftar vakti geldi artık snra devam ederiz.. Miladının oralara kadar uzanmasına pek sevindim zira yaşanmışlık açısından benden ilerdesin ve öğrenilecek çok şey olmalı Keşki bende biraz daha evvelden doğmuş olsaydım..çoğu zaman kendimi bu döneme ait hissetmiyorum..bu boyut bana çok yavan geliyor! Bak,Sütsal dondurmacılarını kaçırmışım mesela Hele daha da acı olanı; "Eşim sen misin-pabucumun altını yala" oyununu ıskalamak!!! Belkide işte tamda o anda benim için doğru olan eşi bulup mutlu olcektim Ahhh zamanlama hatasıyım ben! Benim zamanımda ilkokulda kızlar daire olur biride ortaya geçip kıvırırdı; Bulguruda kaynatalım.. Şu güzeli oynatalım... erkeklerde yandan yandan izlerler gelip ayaklarımıza basar kaçarlardı..yani taa o yaşlardan huzursuzluk verme içgüdülerine sahiptiler Kökleri duydum bizimkilerden..çok güzelmiş..al sana bir kayıp daha..şimdilerde bin tane kanal var ama insanın böylesine belleğine kazınacak bir şaheser yok! Durun bu son cümlem bana öyle bir çağrışım yaptırdı ki...mutlaka yazmalıyım... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Nostalji denince…beni derinlerimden bi yerlerden etkilemiş ve unutulmayan izler bırakmış bir yapıtı ÇALIKUŞU’nu anmasam olur mu hiç? Kare kare her anı belleğimdedir..hele o jenerik müziği..yıllarca aradım Esin Engin orkestrasının çaldığı başka bir Çalıkuşu çıktı karşıma…yok böyle bir ezgi..olmayacakta.. Çalıkuşu Feride’nin o ele avuca sığmaz delişmen halleri..sonrasında aşkın ehlileştirdiği,durulttuğu ve büyüttüğü mağrur ve yaralı muallime Feride… Miralay Hayrullah Bey’le(Sadri Alışık) evlenmeden bir gece önce gözyaşları içinde günlüğüne şöyle yazmıştı; “-Kâmran,bugüne kadar bir parça senindim” -O hiç kimsenin olmadığı zaman bir parça senin sayılır…- Öylesine büyüleyiciydi ki…her anı..sanırım sonrasında “aşk” tanımımın büyük ölçüde şekillenmesine yardımcı oldu.. İçinizde kaç kişi yaşayabildi bu güzelliği sorarım size??? Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 -1971 yılında, GÜN adlı bir gazete çıkardı, İstanbul'da.. ..ve o günlerde bir ek vermeye başladı..mizah eki..adı mı? GIRGIR!. ..sonraları tiraj açısından bilemiyorum ama, söyleniyordu..belki dünyada 1. sıraya yükselmişti.. ..politika ve toplumsal hicivler içeren konsepti ile tabir kabul görecek olursa..bizlerin aklını başımızdan alıp-gitmişti..artık, gırgır'sız yapamaz olmuştuk..her yazılan sözcükler, nerede ise slogan oluyordu.. -Lâtif Demirci; Muhlis Bey'i, -Oğuz Aral; Avanak Avni'yi, -Bülent Arabacıoğlu; En Kahraman Rıdvan'ı, -Engin Gönültaş; Zalim Şevki'yi, -Özde Öğrük ise, Çılgın Bediş'i çiziyorlar..ve.. ..hayatımızın akışı içinde farklı bir renk olarak bizlerle yaşıyorlardı.. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Evet dostlarım,yaşlanıyormuyum nedir? Bir acaip geriye dönme tutkusu,bir garip özlem var bende...Kimi hüzünlü,kimi tatlı bir sürü yaşanmışlık geri tepiyor beynimde.."Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok" diyen ozan ne güzel söylemiş Sanki eskilerde herşey daha bir anlamlıydı..daha coşkuluydu insanlar ve yaşadıklarımız daha sahiciydi.. Şimdi isterim ki...ben gibi hisseden-ki bu dostlarla hicrilerimiz üç aşağı beş yukarı birbirini tutacaktır-şööle bi eski yıllara dönüş yapalım..ne dersiniz? Benim çocukluğumda evimiz sobalıydı..tek bir odada yanardı maalesef..çok soğuk günlerde tuvalate gitmek bir kabustu bu yüzden fakat o meretin yaydığı sıcaklığı hatırlayın lütfen..bir benzerine rastladınız mı?üstünde kestane,altında patates pişirirdik..kardeşimle ikimiz sobanın olduğu odada yatardık..ışıklar söndüğünde sobanın közü tavanda ve duvarda değişik şekiller oluştururdu..anlamlandırmaya çalışırdık..büyülüydü sanki sıcacıktı..ve dokunulmazdı..yanlışlıkla dokunmaya gör izi kalırdı Var mı sizinde anılarınız bu hususta??? en aranılan şey eskı komşuluklar gıdıp gelmeler,ziyaretler...çocukluğumda çok güzeldi bunlar..şimdi yok.hele istanbulda hiç..en aradığım eskının komşu ilişkileri Alıntı
Φ godzilla Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 doğru diyosun ... artık karşı komşumuz kahve fincanıyla gelip un.tuz vs. istemiyor. komşular kaçıyor artık birbirinle konuşmamak için. geçen asansöre binerken beni gördüğü halde hemen çıktı bir komşumuz beklemedi beni....Adımız godzilla diye gerçekten canavar değiliz yaa Alıntı
Φ Leviathan Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Godzilla nın da zamanın da adını çıkardılar ne yapsın senin komşu kaçmayıpta Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2006 ___Tel dolapları bilir misiniz siz.Hani şimdilerde son teknoloji no frost dolaplarımız içerisinde bozulan peynirlerimiz,kokusu birbirine geçmiş yiyeceklerimiz var ya,işte o tel dolaplarda bozulmadan dururlardı.Suyumuzu soğutmak için kalıp buzlar alır kovalarda muhafaza ederdik.Sular sıksık kesilir,mahalledeki çeşmeye su almaya giderdik ve epey bi sıra olurdu.. ___Aman evladımın poposu pişmesin rahat etsin diyerek hava geçirgen,esnek bantlı ve daha bir sürü püsürlü bezlerde yoktu o zamanlarda.Altımıza yıkanıp tekrar kullanılan bezler bağlamışlar.Bağlamışlar diyorum zira Allah'a şükür kendimi bildiğimde altım hala bağlanmıyordu.. Ama eminim kırmızı popolu maymunlar gibi dolaşıyoruk o günlerde.. ___Ben;şimdiki çocuklar şanslı diyemiyorum.Evet gameboy larımız,pc lerimiz yoktu.Haftada bir gün çizgi film izleme şansına sahiptik.Çukulatayı yazdan yaza gurbetçi akrabalarımızın yaz tatiline gelmelerinde görürdük.Oyuncağımız iki üç tahta küpten,bi parça çamurdan,telli arabalardan,lastik artığı çemberlerden vs. mevcuttu..Ama mutluyduk.Bir naylon topa,(Yanlış yazmadım plastik değil naylon,hani rüzgarda uçup gidenlerden) sevinebliyorduk.Bir akide şekeriyle mutlu olabiliyorduk.Masal dinliyebiliyorduk büyüklerimizden ve haz alarak..Oysa şimdi bilmem kaç tane kanalda bilmem kaçtane çizgi film içinden film seçip seyredemiyor evlatlarımız.Oyunlar kesmiyor artık,Playstation,gameboy,bilgisayar,digitürk oyun kanalları yüzlerce oyun sunarken önlerine onlar daha fazlasını ister oldular.''Charlie'nin Çikolata Fabrikası'' onlar için bir gerçek.Herhangibir süpermarkette diledikleri kadar çeşit içinden seçim yapma şansına sahipler ama yok,mutlu olamıyor evlatlarımız.. Hadi canım onlar mı şanslı yok sa biz mi şanslıydık iyi görelim.. Daha sonraya yazacak bişiler kalsın.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 -1971 yılında, GÜN adlı bir gazete çıkardı, İstanbul'da.. ..ve o günlerde bir ek vermeye başladı..mizah eki..adı mı? GIRGIR!. ..sonraları tiraj açısından bilemiyorum ama, söyleniyordu..belki dünyada 1. sıraya yükselmişti.. ..politika ve toplumsal hicivler içeren konsepti ile tabir kabul görecek olursa..bizlerin aklını başımızdan alıp-gitmişti..artık, gırgır'sız yapamaz olmuştuk..her yazılan sözcükler, nerede ise slogan oluyordu.. -Lâtif Demirci; Muhlis Bey'i, -Oğuz Aral; Avanak Avni'yi, -Bülent Arabacıoğlu; En Kahraman Rıdvan'ı, -Engin Gönültaş; Zalim Şevki'yi, -Özde Öğrük ise, Çılgın Bediş'i çiziyorlar..ve.. ..hayatımızın akışı içinde farklı bir renk olarak bizlerle yaşıyorlardı.. Ozan,düşünür,yazar,çizer,bozar Sevgili İnterlocke 1971 yılında Gırgır okuyormuydun?Eğer gerçekten böyleyse çok şanslı buldum seni…pek çok sebepten..Bense bi dönem Leman ve daha sonrasında Lemanyak müptelasıydım...İsimlerini yazdığın sanatçılar-ki artık gerçek sanatkarlara böyle hitap edince insan bir tuhaf oluyor zira artık “sanatçı” yakıştırması kimlere yapılıyor biliyorsunuz -benimde hayatıma çok hoş renkler katmış önemli birer değerdiler ve hep öyle kalacaklar… Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 en aranılan şey eskı komşuluklar gıdıp gelmeler,ziyaretler...çocukluğumda çok güzeldi bunlar..şimdi yok.hele istanbulda hiç..en aradığım eskının komşu ilişkileri SEDELİNA Uzun yaz gecelerinde eski evimizin bahçesinde tüm konu komşu toplaşılıp muhabbet edilirdi...biz çocuklar çocukluğumuzun gerektirdiği icraatlar peşindeyken büyüklerimiz çayları elinde ordan buradan söyleşip gülüşürlerdi..mutluluk o sıra o bahçedeydi işte bundan adım kadar eminim Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 doğru diyosun ... artık karşı komşumuz kahve fincanıyla gelip un.tuz vs. istemiyor. komşular kaçıyor artık birbirinle konuşmamak için. geçen asansöre binerken beni gördüğü halde hemen çıktı bir komşumuz beklemedi beni....Adımız godzilla diye gerçekten canavar değiliz yaa Godzilla, Bu durumun senin "canavar"lığınla ilişkisi yok "melek " dahi olsan dönüp gideceklerdi zati Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Godzilla nın da zamanın da adını çıkardılar ne yapsın senin komşu kaçmayıpta Oooooo efendim merdivenin basamaklarını birer ikişer değil uçarak katediyorsun …DENEYİMLİ demek… bu kadar sürat felakettir hızını azalt biraz Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 ___Tel dolapları bilir misiniz siz.Hani şimdilerde son teknoloji no frost dolaplarımız içerisinde bozulan peynirlerimiz,kokusu birbirine geçmiş yiyeceklerimiz var ya,işte o tel dolaplarda bozulmadan dururlardı.Suyumuzu soğutmak için kalıp buzlar alır kovalarda muhafaza ederdik.Sular sıksık kesilir,mahalledeki çeşmeye su almaya giderdik ve epey bi sıra olurdu.. ___Aman evladımın poposu pişmesin rahat etsin diyerek hava geçirgen,esnek bantlı ve daha bir sürü püsürlü bezlerde yoktu o zamanlarda.Altımıza yıkanıp tekrar kullanılan bezler bağlamışlar.Bağlamışlar diyorum zira Allah'a şükür kendimi bildiğimde altım hala bağlanmıyordu.. Ama eminim kırmızı popolu maymunlar gibi dolaşıyoruk o günlerde.. ___Ben;şimdiki çocuklar şanslı diyemiyorum.Evet gameboy larımız,pc lerimiz yoktu.Haftada bir gün çizgi film izleme şansına sahiptik.Çukulatayı yazdan yaza gurbetçi akrabalarımızın yaz tatiline gelmelerinde görürdük.Oyuncağımız iki üç tahta küpten,bi parça çamurdan,telli arabalardan,lastik artığı çemberlerden vs. mevcuttu..Ama mutluyduk.Bir naylon topa,(Yanlış yazmadım plastik değil naylon,hani rüzgarda uçup gidenlerden) sevinebliyorduk.Bir akide şekeriyle mutlu olabiliyorduk.Masal dinliyebiliyorduk büyüklerimizden ve haz alarak..Oysa şimdi bilmem kaç tane kanalda bilmem kaçtane çizgi film içinden film seçip seyredemiyor evlatlarımız.Oyunlar kesmiyor artık,Playstation,gameboy,bilgisayar,digitürk oyun kanalları yüzlerce oyun sunarken önlerine onlar daha fazlasını ister oldular.''Charlie'nin Çikolata Fabrikası'' onlar için bir gerçek.Herhangibir süpermarkette diledikleri kadar çeşit içinden seçim yapma şansına sahipler ama yok,mutlu olamıyor evlatlarımız.. Hadi canım onlar mı şanslı yok sa biz mi şanslıydık iyi görelim.. Daha sonraya yazacak bişiler kalsın.. Taurusmutis... Paylaşımından büyük bir keyif alıyorum inan bana… Maalesef..tel dolabıda bilmiyorum.. Ama kardeşimin poposuna bağlanan muşambayı gayet rahat anımsıyorum..annem bezlerini kaynatır..kurutur sonrada ütülerdi..şimdilerde anne olmak daha bi kolay sanki.. Geçim denen şey o yıllarda daha zordu...bizimkiler iki öğretmen maaşıyla ay sonunu zor getirirlerdi..ama yediğimiz şeyler daha bi kıymetli daha bi lezzetlimiydi ne?Yeni çıkmış domatesi suyunu akıta akıta ısırdın mı bütün evi kokusu sarardı..şimdi domateslerin rengi kıpkırmızı ama ne o koku ne o tat! Eve veya kendimize yeni bir şey alındığında mutluluğu sürerdi uzun zaman gelinip gidilip bakılır sanki incitilmekten korkulurdu..Şimdilerde çok çabuk birşeylere veya daha doğrusu herşeye sahip olabilmenin rahatlığı bizlere"tatminsizlik" olarak geri döndü... Evet..çok haklısın elbette günümüz çocukları çok şanssız..ne eski dostluklara,ne o yemyeşil çimenlere,ne meyva bahçelerine,ne de basit ve doyumsuz mutluluklara tanık olacaklar...onların hayatı doğuştan hesaplı,yedikleri hormonlu,ilişkileri çıkarcı,mutlulukları yavan olacak... Çok yazık ...hem de çok Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 -Merhaba sevgili diloş.. -şanslımı idim..miyim..malımıyım? bilmiyorum ama..güzeldi işte..güzeldi.. -O zaman doz artırayım.. ..meselâ; ..Eşref Şefik Bey'den ve radyoda..güreş müsabakalarını dinlerdik..O devrelerde dünyada fırtına gibi esen bir ekibimiz vardı.. ..Halide Pişkin Hanımefendi'nin, gene radyoda "pişkin teyze" muhabbetlerini kaçırmazdık.. ..Beyoğlu'nda ve İstiklâl Caddesi üzerinde ve caddeye bakan bir apartman dairesinde otururduk.. ..Cumhuriyet Bayramlarında, Geçit Resmî'ni pencereden seyrederdim.. ..Neyzen Tevfik Kolaylı'nın ve Maraşal Fevzi Bey'in cenazeleri, hep penceremizin önünden aktı-gitti.. ..arkadaşları fazla sıkmayalım..azar azar.. ..sevgiler ile..hepimize.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 -Merhaba sevgili diloş.. -şanslımı idim..miyim..malımıyım? bilmiyorum ama..güzeldi işte..güzeldi.. -O zaman doz artırayım.. ..meselâ; ..Eşref Şefik Bey'den ve radyoda..güreş müsabakalarını dinlerdik..O devrelerde dünyada fırtına gibi esen bir ekibimiz vardı.. ..Halide Pişkin Hanımefendi'nin, gene radyoda "pişkin teyze" muhabbetlerini kaçırmazdık.. ..Beyoğlu'nda ve İstiklâl Caddesi üzerinde ve caddeye bakan bir apartman dairesinde otururduk.. ..Cumhuriyet Bayramlarında, Geçit Resmî'ni pencereden seyrederdim.. ..Neyzen Tevfik Kolaylı'nın ve Maraşal Fevzi Bey'in cenazeleri, hep penceremizin önünden aktı-gitti.. ..arkadaşları fazla sıkmayalım..azar azar.. ..sevgiler ile..hepimize.. İnterlocke Bak,şansın konusunda yanılmamışım..bi kere evin konumuna bir bak!nelere tanıklık etmişsiniz... Benim radyo ile ilintime gelince... Pazarları radyo tiyatrosu olurdu..herbir sahnesini gözümde canlandırmaya çalışarak ve kıpırdamadan dinlerdim..birde teyzemlerin el radyosu taşınabiliyordu...onu sessizce kimsenin olmadığı bir odaya götürüp türkçe sözlü hafif müzik anonsunun yapılmasını beklerdim..başladığındaysa dans ederek kendimden geçerdim Valla arkadaşlar sıkılıyor mu bilmem ama benim zevk aldığım bi gerçek Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 ___Şans talih kader kısmeeeet..Şansını talihini kaderini deneee..Diye gezerdi elindeki karton kutuyla biraz büyükçe ablalar abiler.Kare bir karton üzerinde sıralı yuvarlak delikler,onun altında renkli bir folyo ve o folyonu altındaysa deliklere denk gelecek şekilde numaralar yazardı.Hepsinde olmazdı numara.Olanlarsa bir hediyeyi temsil eder ve şayet buldurabilirsen o hediyeyi alırdın.Büyük hediye demeye dilim varmıyor ama büyük çikolata olurdu.Hani şimdilerde bayram çikolatası diye en ucuzundan neidüğü belirsiz çikolatalar var ya onun malzemesinden.Ha bulduramazsanda saman diye tabir ettiğimiz şeyden verirlerdi.(Şimdiki kağıt helvanın inceciğini ve şekersizini hayal edin,banka kartı kadar bişi..)..Anlıyacağınız kazı kazanın bizim çocukluğumuzdaki versiyonu.. ___Eskiden patlıcan,biber kızartmasının kokusu sokağa yayıldı mı bir evden ''Yaz Kokuyor'' derdim,ya şimdi.. ___Kızların ''aret''leri olurdu,hala var mı acaba..? ___Duvarlarda sağcı ve solcuların yazdığı yazılar olurdu.O yazılar günbegün değişir,biri diğerinin yazdığının üstünü boyayıp kendi yazısını yazardı.Birbirlerini öldürürlerdi bu insanlar.. ___Heryer bina değildi,alanlarımız vardı kışları kızakla kayabildiğimiz..Ahh!.Popolarımız sırılsıklam olur ellerimiz mosmor eve giderdik.O çıtır çıtır sobaya yaklaşırdık çok üşümüş şekilde.Soğuktan morarmış ellerimiz ısınırken sancırdı..Bugün aklıma geldiğinde kalbimi sancıtıyor.. ___Ya mevsimlerden kış bir pazar sabahı sımsıcak yatağımızın içinde uyurken,eve yayılan kızarmış ekmek ve çay kokusuyla uyanmanın hazzını bilen var mı?''Hadi kalkın,kahvaltı hazır'' sesini çok özledim.. Ya ta nerelere götürdü bu topic beni.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 ___Şans talih kader kısmeeeet..Şansını talihini kaderini deneee..Diye gezerdi elindeki karton kutuyla biraz büyükçe ablalar abiler.Kare bir karton üzerinde sıralı yuvarlak delikler,onun altında renkli bir folyo ve o folyonu altındaysa deliklere denk gelecek şekilde numaralar yazardı.Hepsinde olmazdı numara.Olanlarsa bir hediyeyi temsil eder ve şayet buldurabilirsen o hediyeyi alırdın.Büyük hediye demeye dilim varmıyor ama büyük çikolata olurdu.Hani şimdilerde bayram çikolatası diye en ucuzundan neidüğü belirsiz çikolatalar var ya onun malzemesinden.Ha bulduramazsanda saman diye tabir ettiğimiz şeyden verirlerdi.(Şimdiki kağıt helvanın inceciğini ve şekersizini hayal edin,banka kartı kadar bişi..)..Anlıyacağınız kazı kazanın bizim çocukluğumuzdaki versiyonu.. ___Eskiden patlıcan,biber kızartmasının kokusu sokağa yayıldı mı bir evden ''Yaz Kokuyor'' derdim,ya şimdi.. ___Kızların ''aret''leri olurdu,hala var mı acaba..? ___Duvarlarda sağcı ve solcuların yazdığı yazılar olurdu.O yazılar günbegün değişir,biri diğerinin yazdığının üstünü boyayıp kendi yazısını yazardı.Birbirlerini öldürürlerdi bu insanlar.. ___Heryer bina değildi,alanlarımız vardı kışları kızakla kayabildiğimiz..Ahh!.Popolarımız sırılsıklam olur ellerimiz mosmor eve giderdik.O çıtır çıtır sobaya yaklaşırdık çok üşümüş şekilde.Soğuktan morarmış ellerimiz ısınırken sancırdı..Bugün aklıma geldiğinde kalbimi sancıtıyor.. ___Ya mevsimlerden kış bir pazar sabahı sımsıcak yatağımızın içinde uyurken,eve yayılan kızarmış ekmek ve çay kokusuyla uyanmanın hazzını bilen var mı?''Hadi kalkın,kahvaltı hazır'' sesini çok özledim.. Ya ta nerelere götürdü bu topic beni.. Bugün aklıma geldiğinde kalbimi sancıtıyor..demişsin..Nedendir anıların ne kadar güzel olurlarsa olsunlar bu can yakıcılığı?Bir daha o anlara geri dönemeyecek olmamızdan..zamanın o herşeyi silip süpüren yok ediciliğinden mi? Tatil sabahlarında babamın sobanın üstünde kızarttığı ekmeklere sürdüğü tereyağı kokusu ve çay demliğinin tıkırtısı ile uyanırdık ve evet bizimkilerde aynı şekilde seslenirlerdi.. Ve geceleri babamın yorganımızı örtmesini... Taurusmutis...ağlıyorum galiba... Alıntı
Φ Leviathan Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Oooooo efendim merdivenin basamaklarını birer ikişer değil uçarak katediyorsun …DENEYİMLİ demek… bu kadar sürat felakettir hızını azalt biraz Hızlı mı? Günde bi iki mesaj yazıyorum yahu Efendim eskiden arkadaşlarla maç oynardık,mahallade bazen gece geç saatlere kadar otururduk,ne sohbet vardı be... ama şimdi sadece selamlaşıyoruz nerdeyse Alıntı
Misafir E-Manyetik Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2006 ya sorma leviathan aynen... herkes ayrıldı... selam veriyos ama... Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2006 Hızlı mı? Günde bi iki mesaj yazıyorum yahu Efendim eskiden arkadaşlarla maç oynardık,mahallade bazen gece geç saatlere kadar otururduk,ne sohbet vardı be... ama şimdi sadece selamlaşıyoruz nerdeyse Günde iki mesajla 522 oldun ha! Boşver sen beni...şaka yapıyorum Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2006 GEÇEN ZAMAN Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hatıralar. Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli uysal çocukluğum... Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim... -Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklasmayın benden, yaşadığım günler. Güneş, getir bir bayram sabahını. Açılın açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar, Hepiniz benimsiniz; Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar... Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm? Ah nasıldı yaşamak? ZİYA OSMAN SABA ............................................... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.