Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Evet sevgili kral,Her kafaya yatmayan yalanlanmalıdır. Yani yok sayılmalıdır. Ben şahsen öyle yapıyorum, sizede tavsiye ederim. En derin sevgilerimle. Yani kafama yatmayan bir durumla karşılaşırsam, problemin bende olabileceği ihtimalini yok sayıp, ben herşeyi anlama kavrama kabiliyetine sahibim diyerek, anlamadığımı reddetmeliyim öylemi.? Biri vardır matematiği anlamaz, biri vardır fiziği anlamaz.. O anlamıyor diye o yok değildir.. Bende öyle bir şartlanma yok.. Bir şeyi anlamıyorsam kesinlikle problemi kendimde ararım.. Saygılar.. Alıntı
Φ sakal Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gök kelimesi arapçada bir insanın gözüyle algılayacağı kadar bir alandır. Modern bilinin tanımladığı ve milyarlarca galaksilerden oluşan evrenle hiç bir ilgisi yoktur ............................................................................................................................................................ Arapça GÖK kelimesi yoktur aslı SEMA dır. Meallerde Gök diye çevrilmiştir. ............................................................................................................................................................ Birbirleriyle uyumlu bir şekilde (tabakalar halinde) yedi göğü yaratmış olan odur. Merhametli olanın yaratmasında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevirip gezdir. Herhangi bir çarpıklık(çatlaklık) görüyor musun? 67 Mülk Suresi 3 Ve gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise bunun delillerinden yüz çeviriyorlar. 21 Enbiya Suresi 32 Allah, şu gördüğünüz gökleri direksiz yükseltendir… 13 Rad Suresi 2 ............................................................................................................................................................ Yıldızlarda, dünyaya düşecek küçük birer meteor olarak ifade edilir kuranda. İnfitar 2 Yıldızlar döküldüğü zaman, ............................................................................................................................................................ İNFİTAR-1-2-3-4-5. GÖKYÜZÜ parçalanıp yarıldığında, ve yıldızlar dağılıp savrulduğunda, denizler kabarıp taştığında,ve kabirler alt-üst olduğunda,her insan, [sonunda,] ilerisi için ne hazırladığını ve [bu dünyada] ne bıraktığını anlayacaktır. kÜÇÜK METEOR LAR NEREDE ÇARPITMAMI YOKSA BİLMEMEMİ. Hıııım çok ilginç! Demekki kuran düşünmemizi istiyor.Gerçekten öylemi acaba ? Müddesir 16- Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi. 17- Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım. 18- Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti. 19- Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti. 20- Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti. 21- Sonra baktı. 22- Sonra kaşını çattı, surat astı. 23- Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı. 24- "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir." 25- "Bu, sadece bir insan sözüdür." 26- Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım. 27- Bilir misin sen, nedir o sekar? 28- Ne geriye bir şey kor, ne bırakır. 29- Durmadan derileri kavurur. Düşünüp sorgulayan birine, kahrolsun diye beddualar eden ve üstelik cehennemde derisini kavurmakla tehdit eden bir tanrı nasıl düşünün diyor bende merak ettim. ............................................................................................................................................................ Bu düşünen acaba neyi düşünüyor neyi sorguluyor kendi düzenlerinde diri diri toprağa gömdükleri kız çocuk larının yasaklandığı korkusunumu yoksa taptıkları putlara tapamayacakları korkusunmu yoksa insanlığa verdikleri veya verecekleri muhteşem bir gelecek varda onun yıkılacağı korkusunumu düşünüyor birde ALAK Suresinin kendilerine sorduklarınımı düşünüyor. ALAK SURESİ. 1 - Yaratan Rabbinin adiyla oku! 2 - O, insani bir alekadan (embriyodan) yaratti. 3 - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. 4 - O Rab ki kalemle yazmayi ögretti. 5 - Insana bilmedigi seyleri ögretti. 6 - Hayir! Dogrusu (kâfir) insan azginlik eder. 7 - Kendisinin muhtaç olmadigini zannettigi için. 8 - Muhakkak ki dönüs mutlaka Rabbinedir. 9 - 10 - Namaz kildigi zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü? 11 - Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) dogru yolda olur, 12 - Veya kötülüklerden sakinmayi emrederse? 13 - Gördün mü, ya bu (adam, hakki) yalanlar, yüzçevirirse, 14 - O adam, Allah'in kendini gördügünü hiç bilmiyor mu? 15 - 16 - Hayir, hayir! Eger o, bu davranisindan vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalanci perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. 17 - O zaman o taraftarlarini yardima çagirsin. 18 - Biz de Zebanileri çagiracagiz. 19 - Sakin, sakin! Ona boyun egme; secde et ve yaklas ............................................................................................................................................................ Bu düşünen vede sorgulayan adam insanlığın yararına ne düşünüyor acaba kocaman bir hiç kendi putperest dininin yıkılacağı korkusundan başka. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Kafasına yatmamışsa elbette yalanlayacak.Kuran kesinlikle düşünmeyi öngörmez.Ya körükörüne inanırsın yada cehennemde yanarsın o kadar. Sence her kafaya yatmayan yalanlanmalı mıdır.. Sorgulamak başkadır inatla ve kesin bir ön yargıyla yalanlamak farklıdır.. Evet sevgili kral, Her kafaya yatmayan yalanlanmalıdır. Yani yok sayılmalıdır. Ben şahsen öyle yapıyorum, sizede tavsiye ederim. En derin sevgilerimle. Yani kafama yatmayan bir durumla karşılaşırsam, problemin bende olabileceği ihtimalini yok sayıp, ben herşeyi anlama kavrama kabiliyetine sahibim diyerek, anlamadığımı reddetmeliyim öylemi.? Biri vardır matematiği anlamaz, biri vardır fiziği anlamaz.. O anlamıyor diye o yok değildir.. Bende öyle bir şartlanma yok.. Bir şeyi anlamıyorsam kesinlikle problemi kendimde ararım.. Saygılar.. Arkadaşlarımın görüşlerine katkı yapmak istedim. "Kafama yatkınsa/değilse" düşüncesinden kasıt, bilgi, düşünce şekli, ve kazanılmış bilinçtir. Değerlendirmeleri o güne kadarkı kazandığı bilgiler çerçevesinde yapar. Bilimsel düşünüyorsa bilimsel, değilse metafizik bilgilerle yapacaktır. Metafizik bilgiler, insanları masallara inanmaya kadar götürür. Kişi bilimsel düşünüyorsa bilimi ilgilendirmeyen bilgileri (kurguları) yok sayabilir. Çok gerçekçi olduğu için de, bunu yaparken kaynaklardan ayrı kalmamak ister. Evrensel ve katakuta arkadaşıma katılıyorum.. Selamlar.. Alıntı
Φ sakal Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 HAMAN İSMİNİN SIRRI -------------------------------------------------------------------------------- Firavun dedi ki: "Ey Haman! Benim için yüksek bir kule dik de yollara erişeyim." 40 Mümin Suresi 36 Firavun dedi ki: "Ey ileri gelenler! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Haman! çamurun üzerinde bir ateş yakıp bana yüksek bir kule yap ki Musa'nın tanrısına ulaşayım. Gerçekten de ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." 28 Kasas Suresi 38 Firavun'un tanrılık iddiasında, Hz. Musa'ya karşı çıkışında, yardımcılarından ve destekçilerinden biri olarak Haman'ın ismi, Kuran'da birkaç ayrı surede anılır. Firavun, Haman'a yüksekçe bir kule yaptırıp, Musa'nın varlığını bildirdiği Tanrı'yı insan işi yüksek bir kulenin tepesinde arama cahilliğini ve alaycılığını göstermiştir. Fransız bilim adamı Prof. Dr. Maurice Bucaille yakın zamanlarda "Musa ve Mısır" adlı bir kitap yazdı. Bu kitap Kuran'da Haman isminin kullanılışını, bu ismin kullanılışına tarihte yapılmış olan itirazları ve bulunan eski hiyeroglif yazıların çözümünün, Kuran'ın doğruluğunu onaylamasını anlatmaktadır. Haman ismi Tevrat'ta da geçer ve Kuran'ın işaret ettiği kişiden ayrı bir Pers hükümdarını belirtir. Kuran'da hata bulmaya çalışan hata avcıları Kuran'ın Tevrat'tan yanlış olarak kopyalandığını, Haman isminin kullanılış tarzının buna delil olduğunu söylediler. (Kuran'da Haman ismi 5 kez geçer.) Kuran'ı insan yazması sanan bu kişiler Kuran'ı yazdığını düşündükleri kişinin (Hz. Muhammed) yanlış bir kopyalama yaptığını ileri sürdüler. TAŞ OCAĞI ŞEFİ Bu tartışmalar Fransız Jean François Champollion tarafından çözülen Rosetta Stone adı verilen bir yüzü Yunanca, bir yüzü eski Mısır hiyeroglifi ve bir yüzü de geç dönem hiyeroglifle (Demotik tarz) yazılmış bir yazıtla başka bir boyut kazandı. Artık hiyeroglifler okunuyor ve isim listeleri çıkartılıyordu. Yine Viyana'daki Hof Müzesi'nde Haman'ın Firavun'a yakınlığı anlatılmaktadır (Bakınız Walter Wreszinski, Aegyptische Inschriften aus dem K. K. Hof Museum in Wien, 1906, J. C. Hinriesche Buchhandlung). Yeni Krallık Listeleri sözlüğünde ise "Haman" ismi aynen Kasas suresindeki gibi "Taş ocağı işçilerinin şefi" olarak kayıtlıdır. (Bakınız Herman Renke; Die Aegyptischen Personnennamen, Vierzeischnis der namen, Verlag Von J. J. Augustin in Glückstadt, Band I, 1935) Maurice Bucaille "Haman" ismini bir Fransız Mısır Bilimcisine verir ve bunun 7. yüzyıldaki bir Arap el yazmasından alıntı olduğunu söyler. (Bu ismin Kuran'da geçtiğini söylemeden, 7. yüzyıldaki Arap el yazması diyerek Mısır bilimcisinin tepkisini ölçer.) O da, 7. yüzyıldaki bir Arap el yazmasında hiyerogliflere ait bir bilginin geçirilmiş olmasının mümkün olmadığını, fakat Firavun sarayının isim listelerine bakacağını söyler, Dr. Maurice Bucaille'a ise "Dictionary of Personal Names of the New Kingdom by Ranke" adlı Mısır isimleri sözlüğünü önerir. Bucaille ise Almanca hiyeroglif transliterasyon listesinden Haman'ın, Taş Ocakları İşçilerinin Şefi olduğunu bulur. Dahası Haman ismi Viyana'daki bir anıtta da kazılıdır. Haman'ın isminin yanındaki ayıraç ise Firavun'un yanındaki önemini göstermektedir. (Mısırlılar kelimelerini çok özel bir durum olmadıkça hep bitişik yazarlardı.) Anlaşılıyor ki Kuran'a karşı yapılan her itiraz geçersiz çıkmaktadır. Hatta bu itiraz yapılan nokta araştırılınca, Kuran'ın yeni bir mucizesi daha anlaşılmaktadır. Haman isminin rastgele bir şekilde Kuran'a konması mümkün değildir. Vahiy dışı hiçbir kaynak Kuran'a bu ismi bu şekilde yerleştirmiş, her kelimeyi bu şekilde yerli yerinde, mükemmel bir tarzda kullanmış olamaz. ALINTI. ........................................................................................................................................................... Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Yani kafama yatmayan bir durumla karşılaşırsam, problemin bende olabileceği ihtimalini yok sayıp, ben herşeyi anlama kavrama kabiliyetine sahibim diyerek, anlamadığımı reddetmeliyim öylemi.? Biri vardır matematiği anlamaz, biri vardır fiziği anlamaz.. O anlamıyor diye o yok değildir.. Bende öyle bir şartlanma yok.. Bir şeyi anlamıyorsam kesinlikle problemi kendimde ararım.. Saygılar.. Hayır sevgili Kral, İhtimalleri yok sayamazsınız, fakat emin olana kadar emin olmadığınız şeyi yok sayacaksınız. Tabiki bunu yaparken, konunun uzmanlarının görüşlerinide alacaksınız. Fakat, bilmenin ev sahibi bilim olduğu için bütün bunları bilimden şaşmadan yapmanız gerekir. Eğer bilimde var demiyorsa ve sizde var olduğuna bilim yoluyla emin olamıyorsanız, onu yok saymanız gerekir. Bilim derken, sadece bilim demek istiyorum. Yani biraz bilim ve birazda başka şeyler karıştırarak değil. Zaten bilimde sadece bilimsel ilkeler kullanılır. Bilimin içine bilimin dışından en ufak başka birşey karıştırsanız, bilimden çıkmışsınız demektir. Bilimden çıkmak ise, bilmekten çıkmakla aynı şeydir. Eğer bilmekten çıktıysanız, o halde geriye kalan ise, olsa olsa sadece inanmak olur. Yani bilmeden inanmak. Anlamadan inanmak, ikna olmadan inanmak. Saygı ve sevgilerimle. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 İhtimalleri yok sayamazsınız, fakat emin olana kadar emin olmadığınız şeyi yok sayacaksınız. Tabiki bunu yaparken, konunun uzmanlarının görüşlerinide alacaksınız. Fakat, bilmenin ev sahibi bilim olduğu için bütün bunları bilimden şaşmadan yapmanız gerekir. Eğer bilimde var demiyorsa ve sizde var olduğuna bilim yoluyla emin olamıyorsanız, onu yok saymanız gerekir. Bilim derken, sadece bilim demek istiyorum. Yani biraz bilim ve birazda başka şeyler karıştırarak değil. Zaten bilimde sadece bilimsel ilkeler kullanılır. Bilimin içine bilimin dışından en ufak başka birşey karıştırsanız, bilimden çıkmışsınız demektir. Bilimden çıkmak ise, bilmekten çıkmakla aynı şeydir. Eğer bilmekten çıktıysanız, o halde geriye kalan ise, olsa olsa sadece inanmak olur. Yani bilmeden inanmak. Anlamadan inanmak, ikna olmadan inanmak. Bilimselliği, bilimselci'den daha güzel anlatıyorsunuz sevgili Evrensel.. Sizi tebrik ederim.. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Hayır sevgili Kral, İhtimalleri yok sayamazsınız, fakat emin olana kadar emin olmadığınız şeyi yok sayacaksınız. Tabiki bunu yaparken, konunun uzmanlarının görüşlerinide alacaksınız. Fakat, bilmenin ev sahibi bilim olduğu için bütün bunları bilimden şaşmadan yapmanız gerekir. Eğer bilimde var demiyorsa ve sizde var olduğuna bilim yoluyla emin olamıyorsanız, onu yok saymanız gerekir. Bilim derken, sadece bilim demek istiyorum. Yani biraz bilim ve birazda başka şeyler karıştırarak değil. Zaten bilimde sadece bilimsel ilkeler kullanılır. Bilimin içine bilimin dışından en ufak başka birşey karıştırsanız, bilimden çıkmışsınız demektir. Bilimden çıkmak ise, bilmekten çıkmakla aynı şeydir. Eğer bilmekten çıktıysanız, o halde geriye kalan ise, olsa olsa sadece inanmak olur. Yani bilmeden inanmak. Anlamadan inanmak, ikna olmadan inanmak. Saygı ve sevgilerimle. Sevgili Evrensel... Başka söze ne gerek detirtecek türden... Yüreğine ve kalemine sağlık... Teşekkürler ... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Bilimselci Dipnot ve Evrensel her ne kadar birbirinize destek olsanızda üçünüzünde fikirlerinize katılmam mümkün değil.. Bilmin sınırları hiç bir kimse/kimseler tarafından çizilemez.. Bilim sınırsızdır sonsuzdur.. Deneysel gözleme tabi tutamadığımız milyonlarca olaylar olgular vardır.. Ne dedim ilk başta..? Lokal değil global düşünce..! Küçük bir örnek.. Firavun mezarlarında sanırım giza pramidinde, bir uçak figürü bulundu.. Malesef bilim bu işi çözemedi.. Bu olay somut ve bilimsel incelemeye o kadar çaık omasına rağmen çözülebilmiş değildir.. Dikkat edin, bende en az sizin kadar bilme önem verenlerdenim.. Fakat aramızdaki tek fark, bilmi sınırlandırmıyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Hayır sevgili Kral, İhtimalleri yok sayamazsınız, fakat emin olana kadar emin olmadığınız şeyi yok sayacaksınız. Tabiki bunu yaparken, konunun uzmanlarının görüşlerinide alacaksınız. Fakat, bilmenin ev sahibi bilim olduğu için bütün bunları bilimden şaşmadan yapmanız gerekir. Eğer bilimde var demiyorsa ve sizde var olduğuna bilim yoluyla emin olamıyorsanız, onu yok saymanız gerekir. Bilim derken, sadece bilim demek istiyorum. Yani biraz bilim ve birazda başka şeyler karıştırarak değil. Zaten bilimde sadece bilimsel ilkeler kullanılır. Bilimin içine bilimin dışından en ufak başka birşey karıştırsanız, bilimden çıkmışsınız demektir. Bilimden çıkmak ise, bilmekten çıkmakla aynı şeydir. Eğer bilmekten çıktıysanız, o halde geriye kalan ise, olsa olsa sadece inanmak olur. Yani bilmeden inanmak. Anlamadan inanmak, ikna olmadan inanmak. Saygı ve sevgilerimle. sayın evrensel yazılarını açıkça söylemek gerekirse pür dikkat okuyorum ve verilen cevapları da bi o kadar dikkatle takip ediyorum. inanın yazılarınızdan ve cevap veren arkadaşların yazılarından çok ama çok fazla şey öğreniyorum. bazen bende nacizane fikirlerimi ya da düşüncelerimi yazıyorum. belki ufak da olsa konuya bir katkım olur diye bazende fikirlerimin de diğer arkadaşlarca bilinmesi için. bu yazınızı da başta söylediğim gibi pür dikkat okudum. bundan kastım yazdıklarınızı bir kaç kez okuyorum. belki gözümden birşey kaçmıştır belki onun düşüncesinden farklı yorumlamışımdır diye. ben başta size olmak üzere konuyla ilgilenen ya da ilgilenmeyen diğer arkadaşlara bir soru sormak istiyorum kimse inkar edemez ki (yani ben öyle bir ihtimal vermiyorum en azından) çok büyük müslüman bilim adamları vardı ve hala var bu insanlar şuanki bilim adamlarının çalışmalarını onca zaman gerideyken bile yapmışlar ve şuanki birçok bilim adamına yol gösterici olmuşlar. bu insanlar allaha inanan belki günümüz insanlarından bile fazla ibadet eden (islam dinine göre) insanlardı. yani onlar nasıl oldu da allahı inkar etmediler ya da ateist bir düşünce içerisinde değillerdi? şimdiden birşey söylemek istiyorum herkes düşüncesinde ve ibadetinde özgürdür ve bu soruyu kimsenin yazısına istinaden yazmıyorum bir cevap ya da karşılık olarak. sadece bir konuda aydınlanmak ve arkadaşların görüşlerini de öğrenmek için soruyorum saygılar, Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Sevgili shatin güzel bir konuya değinmişsin.. Küçük bir eklemede ben yapmak istiyorum.. Değindiğin konuyu Allah'ı inkar edip etmemek olarak ele alırsak.. Sadece müslüman bilim adamları değil, Allah'ı inkar etmeyen ve bir yaratıcının olduğunu söyleyen çok ünlü hıristiyan yada yahudi bilim admalarıda vardır.. Bu bilim adamalrı en azından bir yaratıcının olduğunu biliyorlar.. Evrenin ve canlılığın oluşumuda tesadüflere yer olmadığını biliyorlar.. Saygılar.. Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Değerli doğa dostum Shatin, İltifatlarınız için çok teşekkür ederim. Bana biraz hakettiğimden fazla önem verdiğinizi gördüğüm için, size ilkönce birşey belirtmek isterim. Ben aslında basit bir zekaya sahip bir insanım. Ve hatta emin olunki sizlerin çoğunluğu benden çok daha zeki insanlarsınız. Hakikatten hiçde zeki bir insan değilim. Ben bunu kendimde ölçtüm de ordan biliyorum. Basit bir zeka demiştim ya hani! İşte ben bütün gücümü ordan alıyorum. Basit zekayı terketmediği sürece benim yaptığımı herhangi biri yapabilir. Size insanların genelde yaptığı bir hatayı anlatayım. İnsanlar modern matematik yapayım derken, basit matematiği terk ediyorlar. Oysaki basit matematik, modern matematiğin anasıdır. Onu terkettiğiniz zaman modern matematiğinizde şaşar. Örneğin; 2+2=4 gibi bir basit işlemi unutarak, veya devre dışı bırakarak, yada önemsemeyerek, hesap yapmaya devam ederseniz, ((((2+2) + 8) X58) -5) X 17=? gibi bir exantric bir hesabı yaparken yanlış hesap yaparsınız. Detaylı bir konuyu düşünürken, detaya doğru her bir adım atışınızda "acaba basit düşünceden(hesaptan) şaştımmı?" diye adımınızı atmadan önce kontrol etmelisiniz. Fakat insanların birçoğu malesef bunu yapmıyor. İşin detayına gireyim derken, basitini unutuyor. Oysaki her işin basiti, detayının temelidir. Temel olmazsada bina çökebilir. İş bu kadarıylada kalmaz, bunun birde sağlaması vardır. Eğer çok detaylı matematik yaptıysanız, emin olmak için bunun birde sağlamasını yapmak gerekir. Sağlamasını yapmak ne demek onu zaten biliyorsunuz. Ancak bunun matematikte nasıl yapılacağını herkez bilir fakat diğer olaylarda nasıl yapılacağını birçok kimse şaşırır. Peki matematik dışındaki olayların sağlamasını nasıl yapmalıyız? Onu doğaya atarak yapabiliriz. Bırakın onu doğaya, bakalım barınabilecekmi? Kalıcı olabilecekmi? Barınırsa doğaldır demektir. Yani gerçekçidir. Düşüncenizi doğaya atın, eğer onu doğada yürür görürseniz, yada yürüyeceğini görürseniz, o düşünceniz sizi gerçeğe götürür, çünkü doğa bir gerçektir. Hatta doğa, elimizde olan tek gerçektir. Örneğin; diyelimki yemek yememeye karar verdiniz. Acaba doğa sizi yaşatırmı diye sağlamasını yapmanız gerekir. Belkide bunu başarabileceksiz, ama buna emin olmdan önce doğada yemek yemeden yaşayan canlıların olup olmadığını kontrol etmeniz, yani sağlamasını yapmanız gerekir. Zaten, bildiğiniz gibi doğaya uygun olan şeylere "doğal" denir. Diğer şeylere ise yapay deriz. Yapay olanlar eğer doğada yerini alabiliyorsa, oda doğaldır. Yani birşey ya doğaldır yada doğal değilse hayaldir. Doğal olanlar gerçektir, hayal olanlar ise mucizelerdir. Yani doğada olmayan şeylerdir. Şimdi gelelim şu soruya; dinler doğalmıdır? Evet, doğaldır. Ama hayallerle insanın beyninde yer kaplaması doğaldır. Yani doğada doğal değildir, sadece insanın beyninde yer kaplaması doğaldır. Neden insanların beyninde hayalen barınması doğaldır? Çünkü insanların merak ettiği soruları vardır. Mesela bizi kim yarattı? İnsanoğlu bu soruya henüz cevap bulamadığı için, bundan faydalanmak isteyen kişiler bir din uydurur. Uydurulan bu din de, zaten böyle bir soruya cevap arayan bir insanın beynine cuk oturur. Aslında insan sağduyusuda (gerçek aklı, doğal aklı) dinlerin verdiği cevaplara yinede inanmaz ama, dinlerle hiç olmazsa içini kemiren bu merakı bir ölçüde törpülemiş olur. Buda içini biraz olsun rahatlatmak amacıyla onun işine gelir. Dinler merakın avunmasıdır. Zaten merak dinler tarafından 100% giderilmiş olsaydı, insanlar ibadet çılgını olurdu. Dünyanın imtihan yeri olduğuna 100% inanan insanoğlu, neredeyse ibadetten başka birşey yapmaz olurdu. Hiçkimse 80 yıllık bir hayat için sonsuz bir cenneti riske atmak istemezdi. Üstelik birde sonsuz cehennem tehdidi varken. Kendini riske atmamak ve/veya emin olmak adına bir ibadet istense bile 100 ibadet yaparlardı. Gelelim tanrı varmıdır yoksa yokmudur sorusuna: Doğada insanın emin olabileceği ispat edilmiş bir tanrı yok. Öyleyse benim "prensiplerime göre"de tanrı yok. Buna rağmen ben hala Tanrının var olduğuna inanırım. Hatta dinimden koptuktan sonra daha fazla inanmaya başladım. Çünkü dindeki tanrı bana göre çok şüpheliydi ve onun hakkında anlatılanlar çok mantıksızdı. Bana göre en başta tanrının insanlardan saklanması çok mantıksızdır. Öyleyse insanlardan saklanmayan bir tanrı olabilir. Oda ne olabilir? Olsa olsa doğanın yani evrenin kendisi olabilir. Çünkü görebildiğimiz en büyük güç, doğanın (Evrenin bütünüdür). Fakat tanrı hakkında bütün bu düşündüklerim, sadece bir varsayımdır. Bilimsel değildir. Bu yüzdende ateistleri kendimden daha gerçekçi görürüm. Peki dinlerdeki tanrı ya varsa? Varsa var. Beni ilgilendirmez. Varsa bile, ben onu inkar etmişsem, bu onun sorunudur. Çünkü ben onun bana onun verdiği akılla bunları düşünmüşümdür. Eğer varsa, ve amacı kendini bana inanadırmaksa, öyleyse bana daha fazla akıl verseymişde bende ona inanabilseymişim. Ya benim (Evrenin kendisi tanrıysa) düşündüğüm tanrı varsa? Oda varsa var. benden bir istekte bulunursa yaparım. İstekte bulunana kadarda kimseye tapmam. Ama ben zaten tanrının evrenin kendisi olabileceğini, ihtimal olarak düşünüyorum. Eğer bu doğru bir tahmin bile olsa, ben zaten onu çok seviyorum, ona iyi bakıyorum, aykırı davranıyorum, hatta ona aşığım. İbadetimi istiyorsa buyursun burdan alsın. Biraz uzun oldu ama, sanırım gerekliydi. Şimdi sorularınıza cevap vermek istiyorum. bu insanlar şuanki bilim adamlarının çalışmalarını onca zaman gerideyken bile yapmışlar Bu çok yanlış. Bunlar, dini kaynakların uydurması. Bilim hiçbir devirde geriye gitmemiştir. Eski bilim adamları asla şimdiki yılların teknolojisine hükmedememişlerdir. Ancak şimdiki bilime katkıda bulunmuşlardır. şuanki birçok bilim adamına yol gösterici olmuşlar. Buda çok doğru. Fakat şaşılacak birşey değil. Bilim bir bilgi birikimiyle yapılır. Amerikayı her seferinde keşfetmemek adına, önceki bilimadamlarının kesinlik taşıyan bilgilerinden faydalanılır. Daha ilerki bilimadamlarıda şimdikilerden faydalanacak. Mesela, insanın gen haritası çıkarıldı, sonraki bilimadamları gen haritasıyla uğraşmak zorunda kalmayacaklar. bu insanlar allaha inanan belki günümüz insanlarından bile fazla ibadet eden (islam dinine göre) insanlardı. Değerli Shatin, İslam dünyasına bakarsanız, onlar Captain Jaques Cousteau'yu bile müslüman olmuş gibi sundular. Aynı şeyi, Astronot Neil Armstrong için bile uydurdurlar. Hatta Fatih sultan Mehmedi bile topu icad etmiş müslüman bilim adamı diye sundular. Dahada ötesi, olmayan inasanları bile icad edip, islam dini hakkında olmayan adamın ağzından övücü yazılar yazdılar. Bunların hepsi yalan olduğu gibi, ibadetlerine düşkün bilimadamları hikayeside yalandır. Bildiğiniz büyük bilimadamlarının hemen hemen hepsi ya ateist, ya pandeist yada deisttir. Ingilizce kaynaklara bakarsanız, bunu daha iyi anlarsınız. Peki teist olan hiçmi bilimadamı yoktur? Tabiki vardır ama onlarında çoğunun bilime fazla abartılı olmayan katkıları vardır fakat Einstein gibi iri kıyımlar teist değildir. Ufak tefek teist bilimadamları bile dinine bağlı, ibadetlerine düşkün insanlar değildir. Umarım katkılarım olmuştur. En derin ve en şefkatli sevgilerimle. Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Sevgili Dipnot ve Bilimselcim, Bende sizlere çok teşekkür ederim. Foruma ne yazıyorsam, bunda sizlerinde katkıları var. Emin olun. İkinizinde tarzı başka olduğu için, ikinizide ayrı ayrı seviyorum. Gönlüm ve kalbim sizinle. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Bilimselci Dipnot ve Evrensel her ne kadar birbirinize destek olsanızda üçünüzünde fikirlerinize katılmam mümkün değil.. Öyle olacak tabiiki sayın kral bu "katılmama" fikri sende takıntı olmuş. Sadece bizler değil bizler gibi düşünen diğer arkadaşlarımıda dahil et listene. Genel doğrularda bile bizlerle ters düşüyorsun. Ama bir gün olacak sağduyun üstün gelecek. Ümidimi kaybetmeden bekliyorum. Krallığını kaybedeceğinden korkma sakın. Bu kez de Bizim kralımız olursun. Bilmin sınırları hiç bir kimse/kimseler tarafından çizilemez.. Bilim sınırsızdır sonsuzdur.. Deneysel gözleme tabi tutamadığımız milyonlarca olaylar olgular vardır.. Bunlar doğru. Sanırım sağduyunla söylüyorsun. Ezberinden söylemediğine eminim Bilimin deneye tabi tutamadığı olgular vardır elbette. Bu da henüz araç, gereç, ve bilgi olarak yeterli olunamadığındadır. Ama bu demek değildirki bilim hayal ve kurguları ispatlamak için yola çıkmaz. Daha baştan bilimsellik içermediği için onları ilgi alanına almayacaktır. Ne dedim ilk başta..? Lokal değil global düşünce..! Bizim geniş değil dar düşüncede (local/global) olduğumuzu, sağ duyunlamı söyledi sayın karl ? Vicdanına dürüstçe danış bakalım, ne diyor ? Küçük bir örnek.. Firavun mezarlarında sanırım giza pramidinde, bir uçak figürü bulundu.. Malesef bilim bu işi çözemedi.. Bu olay somut ve bilimsel incelemeye o kadar çaık omasına rağmen çözülebilmiş değildir.. Yukarda söylemiştik. Bir konu bilimsellik niteliği taşıyorsa, bilim onu ilgi alanına alacaktır. Eğer incelemişte sonuca ulaşamamışsa şimdilik yeterli olamadığındandır. İşte asıl kargaşa ondan sonra başlıyor. Bilimin henüz yeterli olmadığından yararlanan tüm masalcı ve hurafeciler dökülüyor ortaya. O konuda kurgulara, masallara başlıyorlar hep bir ağızdan. İnsanlığı masallarına inandırıp parsa toplamak. Amaçları "kral" olmak, kariyer bulmak değilmi ? Bu soru cümlemin senle ilgisi yok sayın kral. Sen forum'un kralısın. Selamlar.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Evet sevgili evrensel noktası virgülüne kadar bütün yazılarınızı okudum.. Lütfen sizde sonuna kadar okuyun, mantığnıza ters gelen yerde kesip atmayın, ola ki yazının devam eden bölümü, mantığınıza ters gelen o bölümü, mantığınıza yatıracaktır.. Gelelim cevaba.. Öncelikle şunu söyleyeyim.. Bir kaç yerde bunları sağ duyunlamı söyledin diye sormuşsun.. Şimdi bırakalım sağ-sol duyuyu duyularımla cevap vermiyorum bilgilerimle cevap veriyorum ve yazıyorum.. Neden global düşünce, global zeka demişim.. Kastettiğim globallik sizin anladığınız tarzda değildir.. Globalikten kastım beyni ve zihni bir kalıbın içine sokup zımman o kalıptan çıkmama kararını ortadan kaldırmaktır.. Bizlere göre görülemeyen, bilmin masaya yaratamadığı boyutarını bilmediğimiz ama toplumlar tarafından yüzyıllarca ve günümüzde var olduğu söylenen olguları ve bilgileri elimizin tersiyle itmemektir.. Bilmi imanlaştırmamaktır, bilmi futbol takımılaştırmamaktır.. Bakın sizler bu tür fikirlere hikaya masal hurefe diyip gçiştiriyorsunuz.. Size kendi inancımın paradigmasını gelişimini ve şuanki durumunu kısaca özetliyim.. İlk önce bir yaratıcının var olduğuna nasıl inandım..; İçinde bulunduğum toplum müslüman bir toplum olmasına ve ailemin müslüman olmasına rağmen, bana küçük yaşta Allah var peygamber var ve din var diye öğretilmesine rağmen, aklımın erdiği gün şunu düşünmeye başladım.. Allah gerçekten var mı..? Zamanla bu soruya bulduğum cevaplar şunlardı.. Evet gerçekten Allah var, çünkü doğanın bu üstün yapıtları yapması için bir aklı yok.. Yüzeysel ve soyut olarak doğa yaratandır inancı (yani senin kısmi inancın) bana çok ters ve apsürt geliyor.. Çünkü bunun tek cevabı var o da, doğanın zekası ve aklı yoktur cevabıdır. Doğa tamamen programlandığı şekilde deviniyor.. Ama mutlaka bir akıl sahibi bunları yapmıştır bulgusundan sonra geriye tek seçenek kalıyor, o da insandan ve doğadan üstün bir varlık.. Artık adını ne koyarsanız koyun üstün olmalıdır.. Bu yaratıcıya dinler Allah demişlerdir.. Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Evet sevgili evrensel noktası virgülüne kadar bütün yazılarınızı okudum.. Lütfen sizde sonuna kadar okuyun, mantığnıza ters gelen yerde kesip atmayın, ola ki yazının devam eden bölümü, mantığınıza ters gelen o bölümü, mantığınıza yatıracaktır.. Gelelim cevaba.. Öncelikle şunu söyleyeyim.. Bir kaç yerde bunları sağ duyunlamı söyledin diye sormuşsun.. Şimdi bırakalım sağ-sol duyuyu duyularımla cevap vermiyorum bilgilerimle cevap veriyorum ve yazıyorum.. Neden global düşünce, global zeka demişim.. Kastettiğim globallik sizin anladığınız tarzda değildir.. Globalikten kastım beyni ve zihni bir kalıbın içine sokup zımman o kalıptan çıkmama kararını ortadan kaldırmaktır.. Bizlere göre görülemeyen, bilmin masaya yaratamadığı boyutarını bilmediğimiz ama toplumlar tarafından yüzyıllarca ve günümüzde var olduğu söylenen olguları ve bilgileri elimizin tersiyle itmemektir.. Bilmi imanlaştırmamaktır, bilmi futbol takımılaştırmamaktır.. Bakın sizler bu tür fikirlere hikaya masal hurefe diyip gçiştiriyorsunuz.. Size kendi inancımın paradigmasını gelişimini ve şuanki durumunu kısaca özetliyim.. İlk önce bir yaratıcının var olduğuna nasıl inandım..; İçinde bulunduğum toplum müslüman bir toplum olmasına ve ailemin müslüman olmasına rağmen, bana küçük yaşta Allah var peygamber var ve din var diye öğretilmesine rağmen, aklımın erdiği gün şunu düşünmeye başladım.. Allah gerçekten var mı..? Zamanla bu soruya bulduğum cevaplar şunlardı.. Evet gerçekten Allah var, çünkü doğanın bu üstün yapıtları yapması için bir aklı yok.. Yüzeysel ve soyut olarak doğa yaratandır inancı (yani senin kısmi inancın) bana çok ters ve apsürt geliyor.. Çünkü bunun tek cevabı var o da, doğanın zekası ve aklı yoktur cevabıdır. Doğa tamamen programlandığı şekilde deviniyor.. Ama mutlaka bir akıl sahibi bunları yapmıştır bulgusundan sonra geriye tek seçenek kalıyor, o da insandan ve doğadan üstün bir varlık.. Artık adını ne koyarsanız koyun üstün olmalıdır.. Bu yaratıcıya dinler Allah demişlerdir.. Saygılar.. Sayın kral, Yine kafan karışık anlaşılan. İletini'nin başına Evrensel yazmış bana cevap vermişsin. "Sağduyu", "lokal/global" konularını ben irdelemiştim. İleti sonunda, tekrar Evrensel arkadaşıma dönüp cevap yazmışsın Her ne ise benim için farketmez Söylediğin şeylerin özü önemli. Kafanın karışıklığından kimin ne söylediğini anlamıyorsun inan. Sonra kavram karışıklığı oluyor ve iletişim kopuyor. Bu yüzden artık cevap şeklin de, beni yormaya başladı sayın Kral. Ortaya bir konu atıyorsun "global" düşünmek gerekir diye. Sana cevap veriyoruz, bizim dar düşündüğümüze emin misin diye. Bu sefer diyorsun ki; Benim kastım o değildi. Eğer kelinelerin anlamlarını da değiştirip karşımıza çıkarsan Seninle hiç bir konuda değil anlaşmak, diyalog bile kuramayacağız. Local(lokal)= dar alan, bölgesel anlamında, Global ise =geniş çaplı, evrensel anlamında değerlendirilir bütün dünyaca. Bunların anlamını değiştirirsen nasıl diyalog kuracağız seninle. Üstelikte yine aynı anlamda cevap verip kendi kendini yalanlıyorsun. İşte cevabın: "Globalikten kastım beyni ve zihni bir kalıbın içine sokup zımman o kalıptan çıkmama kararını ortadan kaldırmaktır.." Yani yine benim sana sorduğum şekilde. "Bizim dar düşündüğümüze eminmisin ?" sorusuna değişik anlamınla verdiğin bir cevap değil. Anlamı ayni. Sağduyu kelimesini de öyle yaptın, cevabın aynen şöyle; "Şimdi bırakalım sağ-sol duyuyu duyularımla cevap vermiyorum bilgilerimle cevap veriyorum ve yazıyorum.." Şimdi sana soruyorum; Bütün insanlar duyularıyla ve bilgileri ile cevap verirler bunun adı sağ duyumudur ? Böylemi diyalog kurmalıyız seninle. Bu kez "Sağ duyu"yu tartışacağız, sende, ben başka anlamda söyledim diyeceksin. Olmuyor sayın kral. Sayın kral, tartışmalarda, bir kaç tane, halkın çok az kullandığı kelimelerle hitap edip kafa karıştırmak, yada bilgili gözükmeye çalışmak hiç hoş değil. Bilmeni isterim. Aksine, herkesin kullandığı kelimelerle, çok açık, basitçe, az ve öz yazmanın, inasanlara bu şekilde diyalogun, çok çok önemli olduğunu da ayrıca bilmeni isterim. Kafan karışık yine sayın kral. Sağlıklı tartışabilmek için, kafanı netleştirmen gerek. Hatırlarmısın "aero dynamic" konusunda, yanlış vurgudan dolayı özür dilemiştin. Özür dilemek büyüklüktür aslında ama, her zaman tekrarlanmamalı. Eğer kafanı netleştirirsen, çok güzel tartışmalar çıkartırız seninle. Bu yüzden senin söylediklerin, bizim söylediklerimizle pek uyuşmuyor. Bu uyuşmazlık inanç olarak değil tabii. Diyalog açısından. Selam. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Sayın Bilimselci, Evrenselle seni karıştırmış olabilirim insanlık halidir.. Bunun sözünü bile etmek istemiyorum.. Fakat benim dil bilgimi kelime dağarcığımı ve düşünce şeklimi yargılamakta ne kadar yetki ve bilgi sahibisin bilmiyorum.. Bilmediğim kelimeleri kullanmam sayın bilimselci buna emin olun.. Ve bildiğim kelimeleride kullanmam gerekiyorsa kullanırım.. Global ve lokal kelimelerini kullanmışsam içinde geçtiği cümleyi sabredip okuma zahmetine katlanırsanız o kelimeleri bilerek yazdığımı göreceksiniz.. İlkolul çocukları gibi kim ne biliyor tartışması bizlere yakışmaz.. Global düşünceden kastım geniş anlamda düşünmektir.. Lokal ise dar kısıtlı bölge anlamında kısıtlı düşünmektir.. Ben gene yazılarımın arkasındayım.. Kırk kere örnek verdim yine veriyorum.. Zararlı dediğimiz otlar henüz faydasını bilmediğimiz otlardır.. Bu anlamda global düşünce budur.. Yine bu anlamdaki lokal düşünce, o otlara zararlı demektir.. Bir daha tekrar ediyorum kimsenin bilgi seviyesine not vermek kimsenni üzerine vazife değildir.. Bilginiz varsa yazarsınız, yoksa okursunuz.. Bu herkes için geçerlidir.. Karşı tarafı nötrleştirmek adına kişisel engizisyonlar kurup yargısız infazlara kaçmak ne kadar üzücü dimi Bilimselci.. Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Sayın kral, .............. Kafanın karışıklığından kimin ne söylediğini anlamıyorsun inan. Sonra kavram karışıklığı oluyor ve iletişim kopuyor. Bu yüzden artık cevap şeklin de, beni yormaya başladı sayın Kral. Ortaya bir konu atıyorsun "global" düşünmek gerekir diye. Sana cevap veriyoruz, bizim dar düşündüğümüze emin misin diye. Bu sefer diyorsun ki; Benim kastım o değildi. ............ Sağduyu kelimesini de öyle yaptın, cevabın aynen şöyle; ............ Aksine, herkesin kullandığı kelimelerle, çok açık, basitçe, az ve öz yazmanın, inasanlara bu şekilde diyalogun, çok çok önemli olduğunu da ayrıca bilmeni isterim. ............ Eğer kafanı netleştirirsen, çok güzel tartışmalar çıkartırız seninle. ............ Selam. Sayın Bilimselci, ............... Global ve lokal kelimelerini kullanmışsam içinde geçtiği cümleyi sabredip okuma zahmetine katlanırsanız o kelimeleri bilerek yazdığımı göreceksiniz.. İlkolul çocukları gibi kim ne biliyor tartışması bizlere yakışmaz.. Global düşünceden kastım geniş anlamda düşünmektir.. Lokal ise dar kısıtlı bölge anlamında kısıtlı düşünmektir.. ............... Karşı tarafı nötrleştirmek adına kişisel engizisyonlar kurup yargısız infazlara kaçmak ne kadar üzücü dimi Bilimselci.. Saygılar.. Sayın Kral, Konuları, insanları karıştırdığın gibi şimdide kelimelerin anlamını karıştırmaya başladın. "Kelime anlamlarını senin söylediğin gibi kullanMAmıştım" sözünden sonra yine benim söylediğim anlamları kullanmışın. Bilgi seviyenin kıyasını değilde, ayrıca "çok basitçe, açıkça yazmamız" gerekir dememe rağmen; "yargılıyorsun","ilkokul çocukları gibi" ithamlarınla yine her zamanki gibi polemiğe çektiğin anlaşılıyor. Bu durumda bu konuyu da seninle tartışmaktan vaz geçiyorum. Yukardaki alıntıların yorumunu da okuyuculara bırakıyorum. Selamlar.... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Konuları, insanları karıştırdığın gibi şimdide kelimelerin anlamını karıştırmaya başladın. Sayıjn bilimselci bakın ben ne yazmışım.. Global düşünceden kastım geniş anlamda düşünmektir.. Lokal ise dar kısıtlı bölge anlamında kısıtlı düşünmektir.. Bunun neresi karışık yada nesini karıştırmışım.. Neyse kararına saygı duyuyorum.. Ve bende yorumları okuyucuya bırakıyorum.. Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Sayın Kral, Bir bakalım yazdıklarına o halde. Aslında bu şekilde burayı meşgul etmekten hoşnut değilim. Lakin, sürekli bu şekilde, benim ve arkadaşların söylediklerini çarpıtıyorsun. Böyle yapman doğru değil. Bilimselci Dipnot ve Evrensel her ne kadar birbirinize destek olsanızda üçünüzünde fikirlerinize katılmam mümkün değil.. Evet sevgili evrensel noktası virgülüne kadar bütün yazılarınızı okudum.. Saygılar.. Deneysel gözleme tabi tutamadığımız milyonlarca olaylar olgular vardır.. Ne dedim ilk başta..? Lokal değil global düşünce..! Küçük bir örnek.. Dikkat edin, bende en az sizin kadar bilme önem verenlerdenim.. Fakat aramızdaki tek fark, bilmi sınırlandırmıyorum.. Saygılar.. Bizim geniş değil dar düşüncede (local/global) olduğumuzu, sağ duyunlamı söyledi sayın karl ? Vicdanına dürüstçe danış bakalım, ne diyor ? Evet sevgili evrensel noktası virgülüne kadar bütün yazılarınızı okudum.. Lütfen sizde sonuna kadar okuyun, mantığnıza ters gelen yerde kesip atmayın, Beni evrensel sanarak, Nokta ve virgüle de dikkat ederek(!) karışıklık ve çarpıtma başlıyor ve devam ediyor. Bu şekilde okumayı banada tasvsiye ediyorsun !.. Bir kaç yerde bunları sağ duyunlamı söyledin diye sormuşsun.. Şimdi bırakalım sağ-sol duyuyu duyularımla cevap vermiyorum bilgilerimle cevap veriyorum ve yazıyorum.. Neden global düşünce, global zeka demişim.. Kastettiğim globallik sizin anladığınız tarzda değildir.. Globalikten kastım beyni ve zihni bir kalıbın içine sokup zımman o kalıptan çıkmama kararını ortadan kaldırmaktır.. Sayın kral Kafanın karışıklığından kimin ne söylediğini anlamıyorsun inan. Sonra kavram karışıklığı oluyor ve iletişim kopuyor. Bu yüzden artık cevap şeklin de, beni yormaya başladı sayın Kral. Ortaya bir konu atıyorsun "global" düşünmek gerekir diye. Sana cevap veriyoruz, bizim dar düşündüğümüze emin misin diye. Bu sefer diyorsun ki; Benim kastım o değildi. Eğer kelimelerin anlamlarını da değiştirip karşımıza çıkarsan Seninle hiç bir konuda değil anlaşmak, diyalog bile kuramayacağız. Local(lokal)= dar alan, bölgesel anlamında, Global ise =geniş çaplı, evrensel anlamında değerlendirilir bütün dünyaca. Bunların anlamını değiştirirsen nasıl diyalog kuracağız seninle. Üstelikte yine aynı anlamda cevap verip kendi kendini yalanlıyorsun. İşte cevabın: "Globalikten kastım beyni ve zihni bir kalıbın içine sokup zımman o kalıptan çıkmama kararını ortadan kaldırmaktır.." Yani yine benim sana sorduğum şekilde. "Bizim dar düşündüğümüze eminmisin ?" sorusuna değişik anlamınla verdiğin bir cevap değil. Anlamı ayni. Sağduyu kelimesini de öyle yaptın, cevabın aynen şöyle; Şimdi sana soruyorum; Bütün insanlar duyularıyla ve bilgileri ile cevap verirler bunun adı sağ duyumudur ? Böylemi diyalog kurmalıyız seninle. Bu kez "Sağ duyu"yu tartışacağız, sende, ben başka anlamda söyledim diyeceksin. Olmuyor sayın kral. Sayın kral, tartışmalarda, bir kaç tane, halkın çok az kullandığı kelimelerle hitap edip kafa karıştırmak, yada bilgili gözükmeye çalışmak hiç hoş değil. Bilmeni isterim. Aksine, herkesin kullandığı kelimelerle, çok açık, basitçe, az ve öz yazmanın, inasanlara bu şekilde diyalogun, çok çok önemli olduğunu da ayrıca bilmeni isterim. Selam. Global ve lokal kelimelerini kullanmışsam içinde geçtiği cümleyi sabredip okuma zahmetine katlanırsanız o kelimeleri bilerek yazdığımı göreceksiniz.. İlkolul çocukları gibi kim ne biliyor tartışması bizlere yakışmaz.. Global düşünceden kastım geniş anlamda düşünmektir.. Lokal ise dar kısıtlı bölge anlamında kısıtlı düşünmektir.. Sayın Kral, Konuları, insanları karıştırdığın gibi şimdide kelimelerin anlamını karıştırmaya başladın. "Kelime anlamlarını senin söylediğin gibi kullanMAmıştım" sözünden sonra yine benim söylediğim anlamları kullanmışın. Bilgi seviyenin kıyasını değilde, ayrıca "çok basitçe, açıkça yazmamız" gerekir dememe rağmen; "yargılıyorsun","ilkokul çocukları gibi" ithamlarınla yine her zamanki gibi polemiğe çektiğin anlaşılıyor. Bu durumda bu konuyu da seninle tartışmaktan vaz geçiyorum. Sayıjn bilimselci bakın ben ne yazmışım.. Global düşünceden kastım geniş anlamda düşünmektir.. Lokal ise dar kısıtlı bölge anlamında kısıtlı düşünmektir.. Bunun neresi karışık yada nesini karıştırmışım.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Tamam arkadaşım sen haklısın bir daha isimlerinizi karıştırmamk için elimden geleni yapacağım.. Ama şunu bilki tamamen kafa dalgınlığıyla isimlerinizi karıştırdım.. Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Tamam arkadaşım sen haklısın bir daha isimlerinizi karıştırmamk için elimden geleni yapacağım.. Ama şunu bilki tamamen kafa dalgınlığıyla isimlerinizi karıştırdım.. Saygılar.. Ya anlamlar, ya kelimeler, ya çarpıtmalar ?... Birde, "çocuklar gibi" sözüyle hakaretler ?... Krallığına yakışmıyor, sayın Kral... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Aaaa.. bak bu olmadı sayın bilimselci.. Bk şimdi haksız ithamlarda bulundun.. Hayatımda hiç bir konuyu çarpıtmadım.. Eğer çarpıtma gibi gördüklerin varsa bilki dalgınlıktandır.. Çünkü hem çalışıyorum müşterilerle uğraşıyorum hemde forumu takip ediyorum.. Ve isim şaşırmama neden bu kadar takıldığınada bir anlam veremedim... "Çocuklar gibi" yakıştırmasınıda sadece sana değil kendimede söyledim.. Yani ikimizde bu tür tartışmalara girmyelim demek istedim.. Hakaret falan etmediğimi düşünüyorum fakat seni rencide edece bir sözse "çocuklar gibi" sözü özür dilerim.. Birde senden rica ediyorum hangi kelimeye yanlış anlam vermişim, bana geçtiği yerle birlikte altı çizik bir şekilde verebilir misin..? Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Aaaa.. bak bu olmadı sayın bilimselci.. Bk şimdi haksız ithamlarda bulundun.. Hayatımda hiç bir konuyu çarpıtmadım.. Eğer çarpıtma gibi gördüklerin varsa bilki dalgınlıktandır.. Çünkü hem çalışıyorum müşterilerle uğraşıyorum hemde forumu takip ediyorum.. Ve isim şaşırmama neden bu kadar takıldığınada bir anlam veremedim... "Çocuklar gibi" yakıştırmasınıda sadece sana değil kendimede söyledim.. Yani ikimizde bu tür tartışmalara girmyelim demek istedim.. Hakaret falan etmediğimi düşünüyorum fakat seni rencide edece bir sözse "çocuklar gibi" sözü özür dilerim.. Birde senden rica ediyorum hangi kelimeye yanlış anlam vermişim, bana geçtiği yerle birlikte altı çizik bir şekilde verebilir misin..? Saygılar.. Takip etmiyorsun sayın kral. Bugün de, her zamanki gibi gününde değilsin. Müşterilerinin olmadığı (yada etkilenmediğin) bir gün tartışsak olurmuş. Yukarda altı çizili geniş açıklamalarım var. Takip edebilirsin. Haksız ithamlarda bulunmam imkansız gibi (çok zor). Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Bende senin hakkında aynını düşünüyorum.. Bana görede sen takip etmiyorsun yada yazdıklarımdan kastetmediğim şeyleri anlıyorsun.. Yani belkide beni yanlış anlıyorsun.. Şimdi nasıl çıkacağız bu işin içinden..? Hakem mi tayin etsek aramızda..? Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Bende senin hakkında aynını düşünüyorum.. Bana görede sen takip etmiyorsun yada yazdıklarımdan kastetmediğim şeyleri anlıyorsun.. Yani belkide beni yanlış anlıyorsun.. Şimdi nasıl çıkacağız bu işin içinden..? Hakem mi tayin etsek aramızda..? Bu son cevabından da artık anlıyorumki, pes doğrusu. Üslubum gereği, söyleyecek pek de birşey kalmıyor. Bundan sonraki tartışmalarımız için bir karar almam gerek. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.