Φ sosyalist Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 ARKADAŞLAR ÖNCELİKLE SİZLERDEN YORUM BEKLİYORUM ŞİMDİDEN HEPİNİZİN AĞZINA SAĞLIK.. Alıntı
Φ stockholmsyndrome Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2005 kamuoyunu yokluyosun sen demek burda Alıntı
Φ YuceL Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Sosyalizm? Dunyada tamamen bitmis olan bu sistemin Turkiye'de, Turk halki gibi serbest market ekonomisini iliklerine kadar kabullenmis, tarihi sebeplerden dolayi guclu milliyetcilik baglari olan, eski sosyalist devletlerle uzun yillar boyunca dusmanlik etmis, dunyanin en buyuk kapitalist ekonomileri ile derin isbirligi icerisinde emin afimlarla gelecege yurumekte olan bir topluma benimsetilmesi bu tarihten sonra tamamen imkansiz. Sosyalizmi savunan, kendini sosyalist olarak tanitan arkadaslar vakitlerini bosuna harciyorlar, yada sosyalizm maskesi kullanarak baska politik emellere ulasmaya calisiyorlar. Tabi guzel bor gokkusagi icin her renk gereklidir. Turkiye'mi icindeki herkesle birlikte cok seviyorum. Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 istemekle oluyormu istesek gelecek mi? bence daha çok erken. Alıntı
Φ 376706 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Sosyalizmden hangi ülke kalkınmış da isteyelim? Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 başka bir topikte de yazmıştım. sosyalizm asyanın topal köpeği lakabını almış ve insanların açlıktan ölü doğan çocukları yediği çini bir dünya devi haline getirdi. Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Annelerimizin hava karardıktan sonra pazar yerlerinde artık sebze ve meyveleri toplayıp, yemek yapmaya çalışmasını istermiydim kimbilir, ışıl ışıl yanan vitrinlerin önünden geçerken ya da tüm albenisiyle o güzel gözlerini süzerek davetkar bir edayla beni çağıran devasa alışveriş merkezlerinin içine akarken umarsızca. vatan millet diye, avaz avaz bağırıp naralananların arasından usulca geçerim, bir kentin tarihi bir gece yarısı arsızca takas edilirken kat karşılığı muhabbet tellalarınca. düşünmemeliyim, çılgın tüketim ekonomisinin 300 milyar doları bulan borçla kendini finanse etmesini ya da insanın gözünü alamadığı güzelliklerin hangi arabalardan inip, nasıl ödediklerini kredi kartı borçlarını ve yarattıkları pahalı krem, nemlendirici, parfüm ve ayakkabı dünyası içindeki imajlarının geceyarıları neye benzediğini. ne zaman düşünsem bunları aklıma gelir Cem Karaca'nın şarkısı düşmüş işportalara sevdan gibi sevdalar... fırsatlar sunar bize Kapitalizmin renkli çılgın tüketim dünyası tek yapman gereken "Memedali bey noolur" diye yalvarmaktır. Utanma seni izleyen komşularından, akrabalarından çocuklarından, gece başını yastığa koyduğun zaman rahatmısın, ben değilim. içimi kemirip duran birşeyler bin yıldır bu topraklarda başında deli rüzgarlar esmiş ve estirmiş bir toplumun ve "yetti gayrık" deyip pençelerini toprağa geçirip ayağa kalkan kan revan içindeki o arslanın öfkelenmemesine öfkelenirim, Belçikalı hakem kadar, Soros'ların, Bush'ların dayattığı dünyaya, Asgari ücret ayda 350.- YTL dir ve işsiz sayısı onmilyonlar... Kurulacak yuvalar vardır büyütülecek çocuklar, sevgiler aşklar ama üzülme senin geleceğin yatmaktadır cabbar müteşebbislerin dinamizminde onlar şu kredi, teşvik, vergi sorunlarını bir halletsinler onların pahalı evleri ve yazlıkları ve düzinelerce arabaları ve metreslerinin yazlıklarından sonra gelecektir senin de sıran, Dünyayı kapitalizm kurtaracak Bir müteşebbisi sevmekle başlayacak herşey... Sosyalizm mi? vur tekmeyi gitsin... Alıntı
Φ mara bulge Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Annelerimizin hava karardıktan sonra pazar yerlerinde artık sebze ve meyveleri toplayıp, yemek yapmaya çalışmasını istermiydim . . . Sosyalizm mi? vur tekmeyi gitsin... sakincasi yoksa baska arkadaslarimla paylasmak isterim?? Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 sakincasi yoksa baska arkadaslarimla paylasmak isterim?? elbette,... Alıntı
Φ YuceL Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Yukarida bir arkadas Cin'in buyuk bir dunya ekonomisi haline gelmesinden bahsetmis. Cin in buyuk bir dunya ekonomisi haline gelmesi ile Sosyalizmin hicbir alakasi yoktur. Cin'in siyasal sistemi Sosyalizmdir, evet, ancak ekonomisi Kapitalizme dayanir; Acik Market Ekonomisi. Ayrica Cin, yuksek nufusu ve bunun getirdigi dunyadaki en dusuk isci ucretleri sayesinde tum dunyadan endustriyel yatirim cekemistir. Giderlerinizi minimize etmek, ve karlarini olabildigince arttirmak isteyen dunya sirketleri, fabrikalarini Cin'e tasimislardir. Cin'in ekonomisin guclenmesindeki en onemli faktorlerden biri budur. Ancak dunyanin en buyuk ekonomilerinden biri olmasina karsin, Cin'de kisi basina dusen milli hasila ($5,600), Turkiye'de kisi basina dusen milli hasiladan ($7,400) daha dusuktur. Bu da, sosyalist bir ulkenin, ucuz isci gucunden dolayi ne kadar yatirim ve para cekerse ceksin, bircok alanda geri kalmis ancak tamamen kapitalist olan bir ulkeden YASAM KALITESI olarak herzaman geri kalacaginin guzel bir gostergesi olsa gerek. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 çin açık pazar ekonomisine ancak 1970 lerin sonlarında Deng dönemidne geçmiştir. ama bu tarihe kadarda Çin her daim dünya devlerinden birisi olmuştur. ha keza kore savaşında çin birlikleri amerikalılara 500,000 askerle saldırmış amerika bu saldırıya cevap vermek isteyen general Mc Arthur u görevden almıştır. şüphesizki opnun bu gücü nereden gelmektedir. biraz gerçekçi konuşalım. ha keza siyasal sistem sosyalizm olmaz, sosyalizm ekonomik bir modeldir siyasal bir model değil. siyasal sistem cumhuriyet, otokrasi, teknoktarsi, diktatörlük vs olabilir. Çin in siyasal sistemi cumhuriyet olmuştur. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Bu tür sistemler lafta kalır... Hele Türkiye de... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Alio Türkiyenin dış borcuna, dışa bağımlı vek endine ait hiç bir ürünün olmadığı ağır sanayasine bakınca, düzgün bir ekonomik sisteme sahip olmadığıda ortadadır dimi. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Alio Türkiyenin dış borcuna, dışa bağımlı vek endine ait hiç bir ürünün olmadığı ağır sanayasine bakınca, düzgün bir ekonomik sisteme sahip olmadığıda ortadadır dimi. İhracat ileri boyutlarda... Türkiyede kıpırdanma olduğunu da düşünüyorum... Ama sistemin geçerliliği hakkında bir şey söylemeyeceğim... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 ben dış ticaretçiyim. ihracat kağıt üstünde ileri boyutta, ve şu anki hükümet bile ihracat kanununda düzenlemeler yaparak bu durumu düzeltmeye çalışacağını söylüyor. gerçek ihracat çok düşük. ama ihracatı teşvik fonundan yararlanmak için kağıt üstü ihracat dieğr adıyla hayali ihracat ilerdie. nasıl para kazanılır topiğidne yazdığım olaya göz atarsan ne demek istediğimi daha iyi anlarsın. kapitalizm türkiyede cumhuriyet devrinde sanayi de yaşanılan atılımı, durdurmuş ve geriletmiştir. cumhuriyet devrindeki sosyalizmden alıntı olan devlet kapitalizminin ( sosyalist ihtilallerin yapıldığı ülkelerde ilk beş on yıl uygulanan model) yarattığı ivme demokrat parti iktidarından sonra dışa bağımlı sanayi yönüdne tercih edilmiştir. bunun sonucuda türkiyenin şu anda kendine ait bir arabası bile yoktur. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2005 Yine de sosyalizmle olmaz diyorum... Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2005 Yine de sosyalizmle olmaz diyorum... ali abi sen yokmusun gülmekten öldürdün beni :D Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 ali abi sen yokmusun gülmekten öldürdün beni :D Gülmeye ihtiyacın vardır da ondan... Yok kardeşim sosyalizm Türkiye de tutmaz... Hayalci olmamak lazım... Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gülmeye ihtiyacın vardır da ondan... Yok kardeşim sosyalizm Türkiye de tutmaz... Hayalci olmamak lazım... şu anda belki ama koşullar yerine gelince dünyanın kaçınılmaz sonu bu abi yapıcak bişi yok Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Sosyalizm olacak da ne olacak??? Bırakın yahu... Hepsi palavra... O zaman da ipler başkalarının eline geçer... Her zaman üstün bir taraf olacaktır... İnsanlar kendi başına bile birbirinden çok farklı olabiliyor... Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 işte gelecek öyle değil abi. herşeyin zamanı var şu anda emekliyor olabilir ama dünyanın geleceği kominizmdir ve buda kaçınılmaz sondur. saygılar.. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 işte gelecek öyle değil abi. herşeyin zamanı var şu anda emekliyor olabilir ama dünyanın geleceği kominizmdir ve buda kaçınılmaz sondur. saygılar.. Yalan kardeşim hepsi yalan... Yüzyıllarca aynı şey istenmiş ama hep bu düşünce işini bilenlerce kullanılmış... Sizin istediğiniz ancak androitlerle dolu bir dünyada olur... ÜTOPYA nedir bilir misin canım kardeşim... Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2005 Yalan kardeşim hepsi yalan... Yüzyıllarca aynı şey istenmiş ama hep bu düşünce işini bilenlerce kullanılmış... Sizin istediğiniz ancak androitlerle dolu bir dünyada olur... ÜTOPYA nedir bilir misin canım kardeşim... walla ben demiyorum abi ben marx ın yalancısıyım.. o büyük bir krizden bahsediyor eğer istersen sana biraz anlatırım bu büyük krizi. bide beni kimse kullanmıyor abi ben sadece biraz okudum sadece hak veriyorum. etrafıma dünya ya bakıyorum herşey adamın dediği gibi gelişiyor hiçbir ekonomistte bu farklı olayacak demiyor. ama onun söylediği gibi bir kriz olmaması için şimdiden amerikada teoriler üretilmeye başlandığını okudum sadece.. saygılar Alıntı
Φ Baumann Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2005 "Gray Line otobüs hattında, daha çok turistlerin tercih ettiği çift katlı otobüsü kullanan Muhammed Stout (43) isimli şoför, sabah saatlerinde panik halinde 911′i aradı. Çok korktuğunu, muavinin kendisini otobüsteki 5 Asyalı konusunda uyardığını söylüyordu. Hepsinin sırt çantası taşıdığını ve ceplerinin dolu olduğunu anlatıyordu. … Ağır silahlı polis, altlarında şort, ayaklarında spor ayakkabı ve üzerlerinde tişört olan 5 ‘şüpheliyi’ diğer yolculardan ayırdı. Hemen yandaki kaldırıma dizdi. Sırtları kendilerine dönük şekilde diz çöktürdü, üst araması yapıp ellerini kelepçeledi. Bir ekip polis şüphelilerin olay yerinde sorgusunu yaparken, diğer ekip de otobüste bomba araması yaptı. Ardından şüphelilerin ve diğer yolcuların çantalarını oturma sıralarına göre caddenin ortasına dizdi. Özel eğitimli bomba arama köpekleri, dakikalarca ipucu aradı. Bu sırada caddedeki trafik durduruldu. Yakındaki McDonald’s boşaltıldı. 30 dakikadan fazla süren operasyon sonrası çantalarda bomba olmadığı anlaşıldı. ‘Şüpheli’ Asyalılar da serbest bıkarıldı. … 5 ‘şüpheli’ yolcu öfkelerini ‘Bu kadar aşağılanmak yeter. Buradan gitmek istiyoruz’ diyerek dile getirdi.” (Sabah, 24 Temmuz) Ülkemiz devrimcileri ve emekçileri için bu pek tanıdık sahne, Mısır’ın dalmaya meraklı dünya sosyetesinde nam salmış Şarm el Şeyh beldesinde henüz bombalar patlamadan önce New York’ta yaşandı. Neler yok ki bu 30 dakikada? Dünya jandarmasının, emperyalist terör ve saldırganlığı ile bizzat müsebbibi olduğu hedefsiz bombalamalarla kapıldığı paranoya. Bir zamanlar “Ben vergi veren bir Amerikan vatandaşıyım” sözüyle akan suların durduğu söylenen, “fırsatlar ve bireysel özgürlükler ülkesi”nde kimsenin ağzını bile açmadığı bir “muz cumhuriyeti” manzarası. Belki siyah, belki Asya kökenli ama adından belli ki aynı zamanda Müslüman, ABD’li bir işçinin, “antiterör” kampanyasının tuzaklarına takılıp özgürlüğün en büyük düşmanı büyük köpekten can güvenliği için yardım istemesi! Londra’da ve Mısır’da patlayan bombaların hammaddesi, başta ABD olmak üzere emperyalizmin azami kar, azami egemenlik ihtiyacı ve bu dürtüyle halklara karşı yürüttüğü asimetrik savaştır. Direnen Felluce dipten doruğa imha edilerek, pazar yerleri bombalanıp kadın ve çocuklar katledilerek yürütülen bu savaşta azami kar ve egemenlik, azami terörü gerektirir ilkesi uygulanmaktadır. Ne ekersen, onu biçersin! Ezilen halkların ayrımsız kurban edildiği azami terör ve kıyıcılığın “geri dönüşümü”, proleter sınıf çizgisi ve örgütlenmesinin ışığının düşmediği koşullarda, emperyalizminki kadar karanlık, hedefsiz kör terör eylemleri olmaktadır. ABD ve İngiltere emperyalizmi, Orta Doğu’da salt kendi nam ve hesaplarına “kötü polis”i oynamıyorlar. Bu rolü dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının lanetini toplayarak hakkıyla yerine getirirken, bir ve aynı zamanda bütün bir emperyalist sistemin ihtiyaçlarına da yanıt veriyorlar. Emperyalist sermayenin en küçük bir çakıl taşına dahi takılmaksızın akışkanlığını ve pazar derinliğini sağlama, dünyanın neoliberal politikalar için ve bunlarla düzlenmemiş tek bir köşesini bile bırakmama amacına uygun olarak bir nevi terminatör keşif kolu işlevini yerine getiriyorlar. Derin bir yoksulluk, ezilen ulus dinamikleri ile de bezenmiş olarak karşılarında bir önceki birikim ve emperyalist hegemonya rejiminin dayandığı dinci gerici güçlerin, aynı zamanda mevzilerini elde tutmaya çalışan yerli gerici egemen sınıflardan da belirli bir destek gören direnişini bulmaktadırlar. Ve en sonu Brezilyalı Jean Charles de Menes’in işbaşındaki bir keskin nişancı tarafından katledilmesinde ifadesini bulan “antiterör” kampanyası ile birlikte, emperyalistler cephesinden yere göğe koyulmayan burjuva demokrasisi ve bunun hukuksal temelini oluşturan “birey hakları”nın da ipi çekilmiş olmaktadır. Burjuva devlet işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelelerinin, sosyalist sistemin basıncı altında girdiği sosyal kısıtlardan kendisini bir bir nasıl arındırıyorsa; aynı biçimde, burjuva demokratik hukukun üzerinde inşa edildiği ilkeler de ayaklar altına alınmaktadır. Emperyalist ve gerici! Bu çatışmanın tarafları, dünya proletaryası ve ezilen halklarının hem nedenleri hem de sonuçları itibariyle devrimci sınıf çizgisinde karşısına dikilmesi gereken, ona aynı derecede yabancı, sınıf ve halk düşmanı güçlerdir. Asalaklığın, çürümüşlük ve gericiliğin “modern”inden “çağdışı” ilan edilenine tüm türleri, onun fideliğinde yetiştirilmekte, beslenmekte ve emekçilerin üzerine salınmaktadır. Bin Ladin’den diğerlerine dinci gerici siyasal akımlar ve temsilcileri, Yeşil Kuşak üzerinde ABD finansman ve desteği ile varedilip gübrelenmiştir. Bugün onlar emperyalist neoliberal politikalara, yoksulluğa, ezilen halkların tüm ulusal değerlerinin çiğnenmesine horlanmasına vb. karşı geniş bir toplumsal siyasal hoşnutsuzluk zemininden güç alsalar da İstanbul’dan İspanya’ya Londra’dan Mısır’a eylemleri emekçileri hedef almakta; sonuçları yönünden de emperyalist zorbalık ve terörün kurumlaşmasına hizmet ederek onun ekmeğine yağ sürmektedir. Proletarya ve ezilen halkların gerici mevzilerini korumaya çalışan dinci gerici akım ve rejimlerle de ayrımı net ve kesin olacaktır. Gericiliğin bombalı eylemlerinin, proletarya açısından siyasal anlamı, haklı bir nefretin aşırıya kaçmış biçimi değil, kendilerini boşa düşürüp iplerini çekmeye girişen dünkü efendileriyle hesaplaşmadan başka bir şey değildir. Bu çatışmada proletarya ve ezilen halklar, dinci-feodal, emekçi kadın düşmanı bu karanlığın böceklerinin “cennet” diye vaad ettiği çağdışı yaşam ve değerlere derin bir öfke ve uzlaşmazlık içinde olacaklardır. Işte bunun için sosyalizm! Proletarya ve ezilen halklar kendilerini uçuruma sürükleyen emperyalist ve gerici saldırganlığa karşı kendi sosyalist kızıl bayrakları altında işte bunun için toplanmalıdırlar. Kendisini tüm toplumun çıkarlarının temsilcisi gibi göstermekte yüzyılların deneyimine sahip burjuvazinin bu kez de “teröre karşı herkesin güvenliği” demagojisiyle emekçilerin kafasına sürekli dolu bir silah dayamasına, bombalamaları bir “fırsat operasyonu”na çevirip yasa değişiklikleri ile dünyayı elektronik bir hapishaneye çevirmesine karşı yumruğunu sınıfdışı şaklabanlar değil, en başta proletarya indirmelidir. “Antiterör” kampanyası, insanlığın ileriye doğru evrensel yürüyüşünün kilometre taşlarına da işaret edilerek, “Ya emperyalist barbarlık içinde yok oluş ya sosyalizm!” çizgisinde, gerçek özgürlüğün proleter sosyalizmde olduğu bilinci ve somut bir slogan olarak “Emekçilere Özgürlük!” talebiyle karşılanmalıdır. Işte bunun için sosyalizmi istiyoruz..... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 1 Aralık , 2005 (düzenlenmiş) işte gelecek öyle değil abi. herşeyin zamanı var şu anda emekliyor olabilir ama dünyanın geleceği kominizmdir ve buda kaçınılmaz sondur. saygılar.. ... Bazı arkadaşlarımızda gizliden gizliye kominizm özlemimi seziyorum..?? Tarih: 1 Aralık , 2005 Düzenleyen: kralx Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.