Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 BUGÜN 12 EYLÜL.. DEMOKRASİ`Yİ KURTARMA ADINA GELİP, CUMHURIYETİ VE LAİKLİĞİ YOK ETMEK İSTEYENLERE TURKİYE`YI PEŞKEŞ ÇEKEN 12 EYLUL DARBESININ 26. DÖNÜM YILI.. İSŞE SİZE BİR KALEM VE BİR SİLGİ... NE YAZACAKLARINIZI VE NEYİ SİLECEKLERİNİZİ SİZLER ÇOK AMA ÇOK İYİ BİLİRSİNİZ... DOST SEVGİLERİMLE... Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 10 yaşında bir çocuk gözü ile korku filmi gibi izlenmişti gözbebeklerimden o yıllar... sokağa çıkmak neden yasaktı 24den sonra... ve bir sabah okula giderken o abiler neden servisimizin önünü kesip yalçın amcayı dövmüşlerdi... ve biz sabahın o karanlık saatlerinin ne anlama geldiğini anlayamıyorduk, anlatamıyorlardı... ondan sonra hep korktum karanlık kış sabahlarından... abim eve geldiğinde anlatırdı - silah koydular bugün öğretmen masasına, çatışma başladı... ayhanı kaybettik... belki de o yüzden birden büyüdü o dönemin çocukları... büyümek zorunda kaldı. yağmurun cama vurduğu, görme alanının sıfıda vurdugu bir akşam sokaktaki kavgalar neydi, neden o abiler diğerlerini bıçaklardı... neden annem beni sabahları ekmek almaya göndermez olmuştu... ve neden şimdi adını hatırlayamadığım komşu amcam eşini hastaneye götüremediği için kaybetmişti... - neden ya! hastane 100m uzakta! zaman gecip, o dönemin çocuk gözünden sıyrılınca her kare oturur beyninde... anlatılmayanlar öğrenilir, kaçırılmış yaşanmışlıklar dinlenir... meger, ne çok şeymiş... ve o sabah... servisime bakmak için balkona çıktığımda annem neden öyle karga tulumba almıştı beni içeriye... biliyorum artık. sokağa çıkma yasağı oyun değilmiş, elektrikler "gölge oyunu" için bir neden değil, birçok şeyin sonucuymuş, ayhan abi boşuna ölmemiş... ve dahası olmuş da ben görmemişim... çocukluğuma verin, özür dilerim. 49 kişi idam edildi 2 milyona yakın kişi fişlendi 700 bin kişi gözaltına alındı onbinlerce kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı yüzlerce kişi kuşkulu bir şekilde öldü 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelerle kanıtlandı binlerce kişiden ise haber alınamadı... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 EYLUL VE BEN.. 12 Eylül 1980. Kimilerine çok uzakta kalmış bir tarih sadece, benim yaşıtlarıma göre ise -Tarihte bir kara sayfa-, hala aklayamadığımız. Zamanın ihtilalcileri, günü geldiğinde yargılanmamak üzere gerekli düzenlemeyi o günden yaptıklarına göre, başlarına gelecekleri bildikleri gibi, anlaşılan kendileri de doğru yaptıklarına ikna olmamışlar ki, böyle bir tedbir almışlar. Demokrasi yolunda ilerleyen ülkelerde yakın tarihte yapılan ihtilâller masaya yatırılmakta ve ihtilâli yapanlar bir bir yargılanmakta. Bu da gösteriyor ki, -Demokrasi- ülkemde sadece bir oyun. Aslında dünyada da öyle değil mi? Yine de, ben Eylül gelince bu baskıyı üzerimden atamıyorum. İçimde bir yerler çığlık çığlığa kanıyor. Birilerinin hesap vermeyişi de beni adaletsiz bir ortamda yaşadığım duygusuyla karartıyor. 12 Eylül 1980 günü bir şey olacakmışçasına balkona çıktım. Hiç bir şey yoktu görünen. Sadece sokaklar ıssızdı. Sokağa çıkma yasağı uygulanıyordu. Eh, benim kuşağım bayağı alışkındır bu sokağa çıkma yasaklarına. Hâlâ, sayılırken bile yarı sokağa çıkma yasağı yaşamıyor muyuz? Bursa’nın Altıparmak semti bir gün ülkücülerin kontrolüne geçerdi o günlerde, ertesi gün solcuların kontrolüne. Sanki ne oluyordu ki? Yoldan geçiş ücreti alan kimse yoktu. Bir kesim -solcular giremez- diyordu, ertesi gün de diğer kesim -sağcılar giremez- diyordu. Oysa, hiç bir şey olmuyordu. Olan tek şey, gencecik bedenlerin hayata veda etmesiydi, ana ve babaların saçını başını yolmasıydı. Başka hiç bir şey olmuyordu. Aynı vatanın evlatları birbirine düşman ediliyor ve kaydedilmiş birer teyp kaseti gibi vatan kurtarıyordu. Bugün benim gibi ellili yaşlarını sürmekte olan kuşak artık, olayın bir vatan kurtarma değil, 1974´te Kıbrıs meselesi yüzünden NATO´dan ayrılan Yunanistan´ın tekrar NATO’ya girmesine halkın temsilcileri tarafından izin verilmeyince, Türkiye’nin özellikle karıştırıldığını ve kardeşin kardeşi vurduğu bir ülke haline getirildiğini biliyor. Değil mi ki sağ ile sol ittifak yapabiliyor ve/veya ortak iktidar oluyor, artık her şey sırıta sırıta gösteriyor kendini. Peki, 1980´de Yunanistan´ın hiçbir koşul öne sürülmeden NATO´ya tekrar alınmasını sağlayan paşalar yargılanmadan, aklanmadan nasıl oluyor da -vatan evladı- kalıyor? Nasıl bir vatana bağlılıktı ki, Kıbrıs ve Ege kozları bu kadar kolay elimizden alındı? Yaz ortasında, evimiz kaloriferli olduğundan komşunun odun sobasında yakmak zorunda kaldığım koskoca kütüphanemin bedelini bana kim ödeyecek? Çocuğumun ve torunumun geleceğini ipotek altına alarak Ege ve Kıbrıs meselesini çözmeden Yunanistan’ın NATO´ya dahil oluşuna sebep olanlar bu vebali resim yaparak mı ödeyecek? İçim acıyor. BIRSEN SAHIN'e Teşekkürler... Alıntı
Φ selective Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 yaw dipnot yazılarını okudum cevap yazmayacaktım ama okadar sorumsuzca ve bilgisizce yazıyorsunki dayanamadım. bikere önce savunduğun şeyleri düşün bakalım. türkiyeyi bugün kü durumuna getiren şeyleri bi düşün.. laik lik cumhuriyet diyosun. ne yararı oldu bunların. at gözlüğü takmış insanlar gibi hala daha bazı şeylerin esiri olmuşsunuz. düşünmekten yoksun körü körüne bağlı insanlarsınız. bırakın artık bu çökmüş kokuşmuş şeyleri tartışmayı. hala laiklik cumhuriyet diyosun... türkiyede laiklik cumhuriyet yaşanıyomuş gibi bide yok etmeye çalışanlar falan diosun. ortada bişey yokki yokedilsin. biraz realist ol. aç gözlerini. bak bakayım o sizin cumhuriyet cumhuriyet diye diye naralar attığınız ve anlamını bile bilmediğiniz sistem ülkemizi yaklaşık 89-90 senedir ne hale getirmiş. bunları düşün sora gel burda konuş. Alıntı
Φ commandante Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Kimine göre demokrasi getirmek için yapılan ama geri gitmekten başka bir işe yaramayan faşist darbenin 26. yılı o günleri yaşamadım ancak bu utanç duyulacak olayı şiddetle kınıyorum ve pisi pisine katledilen insanların anısı önünde saygıyla eğiliyorum. DİRENİNCE BÜYÜR SEVDAMIZ! Alıntı
Φ selective Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 insanların bir fikir için ölmesi belki yadsınamaz. çünki o insan inandığı fikir için ölmüştür. öldürülmesi ne derece doğru. tabiki değil... ama birde istiklal mahkemelerinde sapka takmadı diye idam edilenleri düşünün bakalım. biraz da olsa vicdanınız sızlar belki... Alıntı
Misafir seyrekler Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Avrupa'da bir dernek kurmuştuk.Arkadaşlar, bir kütüphanemiz olsun istediler,ve bir kitap listesi çıkardılar.Bu kitapları burada bulamadık,Türkiye'den bu kitapların gelmesi gerek dediler. Ben Türkiye'ye gideceğim, ben getiririm dedim. Zafer çarşısından kitapları temin ettik.Arkadaşın bürosunda otururken,baskın'a uğradık.(O arkadaş zaten gözetim altındaymış.Denizlerin arkadaşı) Bavulda ne olduğu soruldu,arkadaş kitap dedi.Açın dediler,açtı. Polis - Kimin bu kitaplar? Arkadaş - Benim. Polis - Hayır bu kitaplar bunun. Arkadaş - Hayır bu kitaplar benim. Tabiiki bukadarla kalmadı.Sorgulama uzun sürdü. Ben döndüm buraya.Mamak cezaevine koymuşlar arkadaşı.Yapmadıkları işgenceyi bırakmamışlar. Neise 4 ay sonra çıktı. Ozamana kadar CHP.yi kimse kapatmaya cesaret edememişti. Onlar yaptılar. 1 Mayıs işçi bayramının,bahar bayramı olarak bile kutlanmasına tahammül edemediler.Kaldırdılar. Şimdilerde övünç kaynağı olarak,bunların resimlerini çiziyordur herhalde... Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 12 Eylül , 2006 12 Eylül ihtilali dünyanın en başarılı ihtilallerinden birisidir.Tabiki bu başarılı ihtilal özgürlükler ve insan kanı akıtma konusunda son derece becerikliydi.Bu ihtilalin düzenleyicilerini söylemeye gerek yok.At gözlüğü ile takmayan herkez bu ihtilalin hazırlayıcılarıı anlayabilir.Ve sonuçlarını görebilirler......... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 Dönemin ABD başkanı bir etkinlik sırasında yardımcısının kulağına fısıldadağı şeylerden sonra, masada oturanların meraklı bakışlarına şu şekilde cevap vermiştir. "Türkiyede Bizim Çocuklar İktidara gelmiş" O günün tarihi ise 12 Eylül 1980 dir. Alıntı
Φ adrenalin Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 Alttaki okuyacaklarınızda Deniz'in son konuşmasındandır,mahkeme salonundaki askeri yargıçlara dönerek şunları söylemiştir 12 eylül ihtilalinden yıllar önce... Aşağıdaki sözler Amerikan tekellerinin ve onların emrindeki Amerikan ordusunun en üst rütbeli bir generalinin sözleridir. Amerika, yoksul ülkelerdeki orduları Amerikalılaştırdığından emindir. Pentagon�dan söylenmiştir ki, Pentagon, tekelleri ve Amerikan çıkarlarını silahla korumak için dünyaya ait planların ve oyunların çevrildiği yerdir. Bu sözler, sömürdüğü ülke ordularının, Amerikan orduları olduğunu iddia edercesine söylenmiş ve bu orduların Amerikan çıkarlarını korumak için görevli olduğunu belirtmek için sarf edilmiştir. Amerikalı General Edward Szutos şöyle diyor: "İnşa ettiğimiz orduların, uluslar arası düzeyde hiç bir önemi yoktur... Her ülke kendi ordusu tarafından işgal edilmiştir." Bu sözler birer subay olan sizleri bizlerden çok düşündürmelidir. " Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 12 Eylül ve beraberinde 80'li yıllar bizim de sevdiklerimizi,yakınlarımızı bir gecede toplamış götürmüşlerdi komşu çocukları aileleriyle yakın akraba ,gezecek görecek yer ziyaretleri yaparken biz yakınlarımızın peşinde annemin eteklerinden tuta tuta sağmacılar yollarına düşerdik gün ışımadan kalkılır,börekler sıcak yensin diye gitmeye az zaman kala pişirilirdi götürülecek her bir yiyecek tazeliğini korusun diye özenle hazırlanırdı en çok çamaşırları katlarken ağlardı annem onun döktüğü gözyaşlarının bizim ruhumuzda bıraktığı yaraları hiç bilemedi yolculuk hiç bitmeyecek gibi gelirdi kaç araba değiştirirdik, birinden in ötekine bin genede görüş sırasında hiç birinci olamadık, geceden yatanlar bize gene sıranın sonunu bırakırdı beklenir beklenir nihayet sıra gelir bitmek bilmeyen aramalar ne var ne yoksa dökülür herşey annemin parmağındaki yüzük benim saçlarımdaki tokalarda çıkarılırdı annemin gözyaşlarını döke döke hasretle özlemle hazırladığı her paketi umarsızca döküverirlerdi mutlaka içeri verilmeyecek birşey bulunurdu ahhh sabır duymak! zulmedenlere sevdiklerini bir dakika görebilmek için bütün horlamalarına duyulan sessizlik hala burnumun içini sızlatır işde bitti sanırdık derken herşey,askerlerin sesi görüş yok! sebep ? tutuklunuz ya hücre cezası almışdır yada içerde gene görüşü boykot vardır slogan sesleri duyulur içerden insanlık onuru işkenceyi yenecek! derken annelerimiz bağırmaya başlardı devrimci tutsaklar onurumuzdur! devrimci tutsaklar yanlız değildir! karmaşa başlar,asker saldırır ahhh o çocuklar!.. babaları içerde annelerinin saçları askerlerin ellerinde çok acıydı herşey çocuk bilincim hiç anlayamazdı bütün bunları bizim yakınlarımız kimseyi öldürmedi savundukları şeyler kağıt üzerinde belki rahatsız ediciydi ama onlar bu kısmını hiç yapmadılar tıpkı diğerleri gibi bana çok acı geliyor o yıllar, dönüp arkama baktığımda bunca çile bunca emek nerde kaybetti bu insanlar bunca zamanı neden hala hiçbirşey değişmedi.. alıntıdır Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 insanların bir fikir için ölmesi belki yadsınamaz. çünki o insan inandığı fikir için ölmüştür. öldürülmesi ne derece doğru. tabiki değil... ama birde istiklal mahkemelerinde sapka takmadı diye idam edilenleri düşünün bakalım. biraz da olsa vicdanınız sızlar belki... Istiklal mahkemelerinde,vatan hainleri,isbirlkciler,bagimsizliga karsi direnenler,seriat isterük diye isyan edenler ve Atatürke suikast tertip edenler disinda hickimse yargilanmamistir,yargilanmissa beraat etmistir.Sapka takmadi diye derken gercekleri tahrif ediyor ve kininizi kusuyorsunuz,sapka takmayanlardi iste yukarida bahsettiklerim.Tarihi sizn gibi düsünenlerin sizleri yönlendirenlerin kitaplarindan ögrenme disinda yaptiginiz baska birsey olmadigi icin yazdiklariniza ancak kendiniz inaniyorsunuz.Binlerce din adami Kurtulus savasinda vatan icin calisanlarla elele omuzomuza calismis ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasinda cok büyük katkilari olmustur,kendilerini yabancilarin boyundurugu altinda daha rahat görenler ise Cumhuriyete karsi cikanlar olmuslardir.Insanlarin ölmesine sevinilmez,ama ayaginda papucu sirtinda giysisi olmayan fakat Vataninin kurtulusu icin eline silahi alip cepheye kosan insanlarin imaniydi bu ülkeyi düsman cizmelerinden kurtaran,o insanlar cephede Atatürk ve silah arkadaslari ile omuz omuza düsmanla carpisirken,seriat isterük diyenler cephe disinda cirit atiyordular. Nasilki kanserin tedavisi yoktur,sizlerinde Atatürk,Laiklik ve Cumhuriyet düsmanliginizin tedavisi yoktur. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.