Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRKİYE ALEVİLİĞİ İSLAMİYET VE KOMUNİZM


nizamulmulk

Önerilen İletiler

Bu konu yıllarca ülkemizin gündemini işgal eden konular arasında. Alevilerin Avrupa birliği uyum yasaları çerçevesinde bir takım hak ve özgürlükler talep ettiklerini görmekteyiz. Söz gelişi Sunni inancı yansıtan din derslerine çocuklarının katılmalarını istemiyorlar ve bunu laiklik ilkesine aykırı görüyorlar. Yine Cemevleri gibi kendi inançlarında yer alan ibadethaneler açılmasını ve kendi köylerine kasabalarına cami yapılmamasını istiyorlar. Bunlarla birlikte tartışacağımız konu Aleviliğin İslam dinindeki Rolü nedir? islam dininin temel kaideleri arasında yer alan hususlarla ne kadar paralel bir dini anlayışa sahiptirler? Alevilerin yaşam tarzları Dinimize ne kadar uygun? İbadet şekilleri İslamın ana kaynaklarında belirtilen ibadet şekilleriyle ne kadar uyumlu?( Hac Oruç Namaz gibi ibadetlerde farklılığın dayanağı nedir.)Tüm bu konular üzerinde düşüncelerimizi seviyeli bir dille tartışıp Alevi arkadaşlarımızın da katılımıyla ufkumuzu genişletelim istedik.......

Bununla birlikte ülkemizde Komunizmin en güçlü destekçilerinin Aleviler olduğu görülmektedir. Yine onlarca Komunist Örgütte komunist arkadaşlar görev almakta ve komunizmin en hararetli savunuculuğunu yapmaktadırlar. Bunun en güzel örneği de Tunceli ilimizdir. Tunceli ilimizde neredeyse Sağ görüşten insan bulunmamaktadır. sizce bu husus tesadüf müdür?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslami kaynaklarda alevilik bir meshep olarak kabul edilmemektedir.Çünkü Peygamber Efendimizi(sav) peygamber kabul etmemektedirler.

Komunizm savunuculukları hakkında bişey bilmiyorum.Öyle olan insanlar da var olmayanlar da.

Ayrıca aleviler de kendi içlerinde çeşitlilik gösterio.Bu nedenle kesin bir sey yazmak bence doğru olmaz.Ama İslamiyetin getirdiği bazı kuralları kabul etmedikleri bir gercek

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle Ben türkiyedeki Aleviliğin şiilikten çork farklı olduğunu bizzat müşahade ettim. Bir kısım Aleviler kendilerin müslüman olarak nitelendirirken ve yine İslamın Ana kaynaklarında belirtilen şekilde ibadet etme yoluna giderken bir kısım Aleviler ise İslamı Referans almakla birlikte itikad ve ibadet alanında biz sunnilerden çok büyük farklılıklar göstermektedirler. Bence Aleviliği islamın bir yorumu bir mezhep olarak kabul etsek dahi Aleviliğe dini bir temel bulmakta zorlanırız. çünkü Her fikrin olmazsa olmazları vardır. örneğin siz kapitalizmi savunduğunuz halde Ben komunistim iddiasında bulunamazsınız. komunizmin olmazsa olmazlarıyla çelişmiş olursunuz yine darbelere destek verdiğiniz halde Demokratım diyemezsiniz aynı şekilde İslamın Ana kaynaklarında yer alan ibadet ve itikat ile ilgili konularda Allah ve Peygamberiyle bağı tamamen kopardığınız halde müslüman olma iddiasında bulunamazsınız. Bu da benim şahsi kanaatim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Tüm bu konular üzerinde düşüncelerimizi seviyeli bir dille tartışıp Alevi arkadaşlarımızın da katılımıyla ufkumuzu genişletelim istedik......."

 

Arkadaşım,

 

"Seviyeli" anlayışın bizimkinden daha farklı galiba,

 

İnancı olan bir topluma hitap ediyorsun "**** bir inançmı ?" başlığı atıyorsun.

Bir inançlının diğer bir inanca, **** demesi ilginç ve düşündürücü...

Kaldıkı, kendine alevi diyen insanlar da bizler gibi ibadet yapıyor cümlesini de kullandıktan sonra bunu diyebiliyorsun.

 

Bu mu senin seviyeli olma anlayışın ?

Kaldı ki biz ateistler bile, inançlara senden daha saygılıyız.

 

Birde üstelik sığ bilginle tartışma açıyorsun.

Komünizm yada koministler demişssin.

Bu bir teori, ütopya, öyle birşey yada birileri yok.

Alevilerin işbirlikçileri soyal adaletçiler(solcu,sosyalist),

aydınlar, ezilenler olabilirler.

 

Söylediğin gibi tartışırken seviyeli olmak gerek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

öncelikle kelime hazinenizdeki eksiklikten kaynaklı yanlış anlaşılmalara cevap verme durumunda olmama rağmen Bu konuya yabancı arkadaşlarımızın daha baştan bir önyargı edinmemeleri için size lutuf mahiyetinde bir açıklama sunayım. Öncelikle **** kelimesi sapmaktan gelir Doğru yoldan ayrılmak ya da bilinen yoldan farklı bir yol izlemek anlamlarına gelir. ***** ise doğru yoldan sapan anlamına gelir. şimdi Ben Alevi inancının İslami bir temeli olup olmadığını sorgularken Elbette ki ***** anlamına gelen ***** bir inanç sistemi mi cümlesini kullanacam. Yani Eskiden İslam'ın bir yorum tarzı iken sonraki dönemlerde İslami kaidelerden saparak Din dışı bir mahiyete mi büründü anlamında. Ama siz izlediğiniz filmlerden olsa gerek ***** kelimesine hakaret anlamı yükleyerek sanki alevileri **** olarak nitelendirmişmişim gibi bir izlenim verdiniz. Burada Aleviliğin İslam dışı bir düşünüş olduğunu söyleyecek arkadaşlar da çıkacaktır. yani onun islamdan sapmış tağyir edilmiş bir inanış olduğunu söyleyeceklerde çıkacaktır. dolayısıyla Aleviliğin İslamdan Sapmış bir sistem olduğu iddiası da dillendirilecektir. Bu nedenle ben yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için bu açıklamayı yapma gereği duydum. Bilgilerinize sunulur

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Halkımızda bir söz vardır.

"Dervişin fikri ne ise zikri odur" diye.

Herkes sizin gözlüğünüzden bakmıyor anlamlara.

***** kelimesini, anlayan anlayabildiği şekilde değerlendirmesini yapacaktır.

 

Tartışmalarda seviye öngörüyorsunuz.

O halde bunu yapmayın.

Yanlışlarınızı/doğrularınızı açıklayın değerlendirmesini okuyucuya bırakın.

Farklı inançlar zaten biribirini yanlışlamaktadır.

Muhatabınız da size ***** kelimesini kullansa hoş görebilecekmisiniz ?

Kendinize yapılmasını/söylenmesini istemediğiniz şeyi başkasına da yapmayın.

 

Siz not, puan ve yargılama mercii olamazsınız.

Olsanız dahi bunu uluorta ortaya koyamazssınız.

Polemiklere sebep olursunuz.

Hep böyle yapmayın lutfen, henüz yenisiniz.

Forumda bilgili arkadaşlarımız var.

 

Diğer yazınızda da "İsmet ÖZEL gibi müslümana rastlamadım" cümleniz;

Kıyasınız, referansınız nedir. Allah'ın değerlendirmesine kadar gitmezmi ?

Müslümanlık seviyesini, sizmi yoksa Allah'mı değerlendirecek.

Benim daha önce öğrendiklerim böyle değildi.

Bu söylediğiniz söz mantıklı düşünürseniz eğer doğru olurmu ?

Birçok anlamı var...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dervişin fikri neyse zikri odur gibi kesin yargılar içeren bir cümleden giriş yaparak nedense benim yazılarımda yer aldığında üstü çizilme gereği duyulan sizin yazınızda ise iyi niyetli odluğunuza kanaat getirildiği için olduğu gibi bırakılan kelimenin bir soru cümlesinde kullandığı düşünülmeksizin sanki Alevi arkadaşları tahkir amacıyla kullandığım izlenimi verilmiştir. Oysa ki forumlarda hiç bir zaman yazıların silinmesi bir kişinin keyfiyetine bırakılmamalıdır. En azından adil bir yargılama sonucu yazılarımızdan pasajların silinip silinmemesine karar verilmelidir. Neyse bu konuda takdir forum yöneticilerinindir.

 

Şahit olarak vucüt bulduğumuz şu dünyada gördüğümüz duyduğumuz şeylerden sual olunacağız. Ben de Müslüman Aleminde ismet özel gibisine rastlamadım dedimç bu benim şahsi kanaatimdir. Yargılama değil kardeşim. Allah indinde İsmet ÖZEL'in yeri nedir bilmem ama ben çok güzel yönlerine şehadet ettim. şimdi nasıl oluyor da böylesi bir cümleden puan ve yargılama mercii olduğumu çıkarırsınız. Lüfen arkadaşım yazdıklarımı iyiniyet sınırları çerçevesinde değerlendirin. İnsanları yargılama yetkisi münhasıran Allah'ındır. Fakat biz insanlar hakkında kanaat sahibi olabiliriz.

Komunizm veya komunist kelimelerini ise yerinde kullandım sadece yukarıda düzeltme imkanımın olmadığı bir cümle var onu da şu şekilde düzeltmek istemiştim ama mümkün olmadı. "Yine onlarca Komunist Örgütte Alevi arkadaşlar görev almakta ve komunizmin en hararetli savunuculuğunu yapmaktadırlar. yerine sehven "onlarca komunist örgütte komunist arkadaşlar görev yapmaktadırlar "diye yazmışım.Bilgilerinize sunulur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın arkadaşım,

Sizinle sağduyuda bile birleşemiyoruz.

Yine bir yanlış,

Kelime, benim iletimde de üzeri çizilmiş.

Senden sonraki iletimde çizilmemiş olabilir.

Vakit meselesi, admin yüzlerce yazı okuyup gözden geçiriyor.

Sıra bana da gelecek sanırım.

"Fikirlere eşit uzaklıktayız" yazısını okumadınız sanırım.

İnsanlara güvenmeniz gerek.

 

İkna olmakta çok katısın.

"İyi bir insan" nitelemesi insanca yargıdır.

"Ondan daha iyi bir müslüman göremedim" yargısı insanca olamaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba

 

Alevilerin islam içinde bir mezhep olup olmadığı konusu aleviden aleviye değişmektedir. Bu konuda cidden çok farklı anlayışlar mevcut. Yaşı ilerlemiş aleviler genelde kendilerini müslüman görürken, yeni nesil ise aleviliği daha çok islamiyet dışı görmektedir. Son zamanlarda alevi gençleri, özelikle yüksek öğrenim yapan ve yapmış olanlar hızla ateizme kaymaktadır. Bu nedenle ateizm Türkiye'de oransal olarak bakarsak, diğer inanışlara göre çok ciddi bir artış eğiliminde. Türkiye'de ateistler genelde inanışlarını rahatça belirtemedikleri için bu artış günlük hayata tam olarak yansımamıştır.

 

Aleviler arasında fazla sayıda komünizm savunucusu çıkması ise tesadüf değildir. Anadolu'da gelişen alevilik ile komünizm arasında insana bakış açısından benzerlikler vardır. Hatta aleviler arasından çıkan Şeyh Bedrettin metaryalist fikirleri ile bilinir. Üretenin üretim metalarına sahip olması ve onları yönetmesi gerektiği düşüncesini ortaya atmıştır. Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaşi Veli gibi önemli alevi önderleri dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun insanların eşitliğini savunmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aleviliğin çok çeşitli yaşanma tarzına karşın kimisi ona "din içinde din" kimisi "mezhep" kimisi "tarikat" der.

 

mezhep ilmine göre; Alevilik belli bir sistematiğe sahip olmadığı, herhangi bir fıkıh literatürünü ortaya koyan ciddi bir disiplini (kitabı) olmadığı ve genel mezhebi sorulara belli bir duruşu olmadığı için mezhep değildir.

 

"kana bağlı mensubiyet"ine bakacak olursak tarikatten ayrılır, bu özelliği ile yahudiliği andırır, ayrıca kimi alevi gruplar peygamberi kabul etmezken diğer bir Alevi grubu da hz. Ali'ye ilahlık isnad eder, ancak bunlara bakarak da aleviliğe ayrı bir dindir diyemeyiz.

 

ennihayetinde Aleviliği inceleyecek olursanız, dini törenleri, cem evleri, "dede"leri vs hususları ile daha çok tarikat sistemine çok daha yakındır.

 

selam ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Zıplayan Dana

En sevdiğim şey konu hakkında bilgisi olan biri ile derinlemesine tartışmak...

İslam ve "din" konusunda bilgisine ve akıl yürütmelerine inandığım SU DAMLASI'na cevap vermek ve genel olarak da bilgilerine başvurmak güzel olacaktır

Aleviliğin çok çeşitli yaşanma tarzına karşın kimisi ona "din içinde din" kimisi "mezhep" kimisi "tarikat" der.

Bu daha ziyade bence genel bir bakış açısı olmuş...Nabza göre şerbet durumu...Ya da resmi ideoloji yorumu olmuş.

Ben daha ziyade "ortodoxsi" ve "heterodoxsi" şeklindeki bakış açısından yanayım...İslam'ın dogma halindeki okunuşuna ve yorumlanışına "ortodoxsi" ; buna istinaden daha esnek ve yoruma açık şeklinde okunmasına da "heterodoxsi" deniliyor.

İşte alevilik de bu ikinci kısıma giriyor.Alevilikten bahsedilirken de "şii"likten bahsetmek gerekiyor.Genelde ALİ taraftarı ile özdeşleştirilir Aleviler ve bu yorum doğrudur.Ama Alevilik,anadolu kültürünü alır kendine ve giderek "Din" den bağımsız bir hal almaya ve hatta bazan da "Din" karşıtı bir hal almaya başlar.Buna "ANADOLU ERENLİĞİ-DERVİŞLİĞİ" de denmesinin nedeni de budur.Şeyh Bedrettin,Pir Sultan,Aaygusuz Abdal ve ardıları buna örnektir.

mezhep ilmine göre; Alevilik belli bir sistematiğe sahip olmadığı, herhangi bir fıkıh literatürünü ortaya koyan ciddi bir disiplini (kitabı) olmadığı ve genel mezhebi sorulara belli bir duruşu olmadığı için mezhep değildir.

Aleviliğin bir sistematiği yok demek çok acımasız bir yoyum olmuş.Ciddi bir kitabı yok demek daha da bir acımasız yorum olmuş.Benin aklıma ilk gelen İmam Caferi'in kitabıdır,son derece sistemetik ve ne dediğini ve ne istediğini bilen bir kitaptır.

Mezhep yerine konulmayışının nedeni ise "Osmanlı"nın çözülme dönemlerinde gizlidir.Yavuz'un Alevileri katletme işi daha ziyade siyasi bir sebeptir ama Celali isyanların ve daha sonra yapılan katliamlar mezhepsel sebeplerdir.Baba İshak İsyan'nı iyi hatırlayın...

"kana bağlı mensubiyet"ine bakacak olursak tarikatten ayrılır, bu özelliği ile yahudiliği andırır, ayrıca kimi alevi gruplar peygamberi kabul etmezken diğer bir Alevi grubu da hz. Ali'ye ilahlık isnad eder, ancak bunlara bakarak da aleviliğe ayrı bir dindir diyemeyiz.

Kana bağlılık ise işin tuhaf tarafıdır benim için de.Sonuçta heterodoxs bir bakış açısının nasıl oluyor da "kan" ile bağlantısı kuruluyor çok ilginç.Bunu anlamadım ama elbet anlayan ve anlatacak bir babayiğit biri vardır.Hz.Ali'ye İsnad ederler ama daha ziyade bir sembol olarak.Daha sonra da ŞAH derler ve dedikleri kimdir beli değildir,bazan ALİ,bazan sasanilerin hükümdarı,bazan da başka biri...

ennihayetinde Aleviliği inceleyecek olursanız, dini törenleri, cem evleri, "dede"leri vs hususları ile daha çok tarikat sistemine çok daha yakındır.

Tarikat olarak algınabilir ama islam içi mi dışı mı bilemiyorum?

Biri yukarıda zikretmiş,"yaşlılar müslüman gençler ateist" diye,kısmen haklılar.Yaşlılar genelikle kıyımlardan geldikleri için -bakınız son 100 yıldaki dersim bölgesi katliamlarına- resmi ideoljiyi benimsemiş durumdalar,yani pısmışlar.Bunun nedeni budur.Bizim burada Alevi köyü var,daha doğrusu tahtacı köyü,,Uzundere köyü.Oradaki yaşlılar ise kıyımı görmediklerinden daha rahat yorum yapıyorlar ve hep Bedrettin'imdem bahsederler.

 

Aleviliğin Komünistlikle olan ilişkisine gelince...

Eğer bir düşünce yapısı kendine emek-eşitlik-özgürlük gibi kavramlar buluyorsa ve ona uygun da "yapı" arıyorsa en iyisi KOMÜNİST düşüncede vardır.Ve onlar da bu düşünceye bağlanmışlardır.Bir güzel lafla bitireyim:

Harami var deyi isnad ederler

Benim ipek yüklü kervanım mı var?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En sevdiğim şey konu hakkında bilgisi olan biri ile derinlemesine tartışmak...

İslam ve "din" konusunda bilgisine ve akıl yürütmelerine inandığım SU DAMLASI'na cevap vermek ve genel olarak da bilgilerine başvurmak güzel olacaktır

 

teşekkür ederim Sevgili Hakan. seninle fikir alışverişi yapmak benim için gerçekten değerli ve önemli.

 

Bu daha ziyade bence genel bir bakış açısı olmuş...Nabza göre şerbet durumu...Ya da resmi ideoloji yorumu olmuş.

Ben daha ziyade "ortodoxsi" ve "heterodoxsi" şeklindeki bakış açısından yanayım...İslam'ın dogma halindeki okunuşuna ve yorumlanışına "ortodoxsi" ; buna istinaden daha esnek ve yoruma açık şeklinde okunmasına da "heterodoxsi" deniliyor.

İşte alevilik de bu ikinci kısıma giriyor.Alevilikten bahsedilirken de "şii"likten bahsetmek gerekiyor.Genelde ALİ taraftarı ile özdeşleştirilir Aleviler ve bu yorum doğrudur.Ama Alevilik,anadolu kültürünü alır kendine ve giderek "Din" den bağımsız bir hal almaya ve hatta bazan da "Din" karşıtı bir hal almaya başlar.Buna "ANADOLU ERENLİĞİ-DERVİŞLİĞİ" de denmesinin nedeni de budur.Şeyh Bedrettin,Pir Sultan,Aaygusuz Abdal ve ardıları buna örnektir.Aleviliğin bir sistematiği yok demek çok acımasız bir yoyum olmuş.Ciddi bir kitabı yok demek daha da bir acımasız yorum olmuş.Benin aklıma ilk gelen İmam Caferi'in kitabıdır,son derece sistemetik ve ne dediğini ve ne istediğini bilen bir kitaptır.

 

aleviliğin heteredoksi olduğunu belirtmişsin, dogmatik olmayan zengin bir yorum ve bakış açısı olduğunu söylemişsin. (ben öyle anladım) her farklı fikir gibi fikir zenginliği getiren alevilikte dogma büyük bir yer tutar. imamların "masum"luğundan (yani günah ve hatadan tamamen soyutlanmışlıkları) tut, kerbela yıldönümlerindeki gösterilere, hadisçilikteki güçsüz rivayetlere olan bağlılıklarına ve İmam Cafer'in öğretilerine rağmen dogmalara sarılmalarına ve çok daha fazlasına muhatap olunca onların heteredoksi olmadıklarını söyleyebilirim.

 

Türk Aleviliği emevi zulmünden kaçan şii iranlıların türklerle olan yakınlaşmalarından doğar. yani anadolu kültürü değil, bir iran etkileşimidir. şiadan beslenen alevilikte daha çok Abdullah bin Sebe ve benzeri İslam karşıtı hareketlerin de tesirinde kalır. "bazen din karşıtı " olmalarının nedeni de budur. İslam içinde İslam'ın genel prensiplerine ve akaid meselelerine zıt düşmelerine sebep de yine dış etkiler ve yanlış yorumlamalardır.

 

yine söylüyorum ki Aleviliğin bir sistematiği yok :)yani mezhebi oluşturabilecek bir sisteme sahip değildir. bu sistemi ortaya koyan bir kitapları da yoktur. İmam Cafer'in bahsettiğin kitabı hangisi bilmiyorum. ancak imam cafer üzerine bi iki ciddi makale ve bir tez incelemiş biri olarak diyebilirim ki İmam caferi kendi dönemi içerisinde anlayabilen çok az kişi vardır. şiiler ise kendi dogmatikliklerinde onu ve onun hareketlerini eritmişlerdir.

 

Mezhep yerine konulmayışının nedeni ise "Osmanlı"nın çözülme dönemlerinde gizlidir.Yavuz'un Alevileri katletme işi daha ziyade siyasi bir sebeptir ama Celali isyanların ve daha sonra yapılan katliamlar mezhepsel sebeplerdir.Baba İshak İsyan'nı iyi hatırlayın...

Kana bağlılık ise işin tuhaf tarafıdır benim için de.Sonuçta heterodoxs bir bakış açısının nasıl oluyor da "kan" ile bağlantısı kuruluyor çok ilginç.Bunu anlamadım ama elbet anlayan ve anlatacak bir babayiğit biri vardır.Hz.Ali'ye İsnad ederler ama daha ziyade bir sembol olarak.Daha sonra da ŞAH derler ve dedikleri kimdir beli değildir,bazan ALİ,bazan sasanilerin hükümdarı,bazan da başka biri...

 

Mezhep yerine konulmayışının sebeplerini sunarken tarihten ziyade içinde İslama çok zıt düşen mezhepleri (dürzilik, yezidilik, bahailik....) de inceleyen mezhepler tarihi ilminin gerekçeleri ve bilimselliğini kullanarak belirtmeye çalışmıştım. içeriği ne olursa olsun bir akımın mezhep olabilmesi için bazı gereklilikleri vardır ve bunlar alevilikte yok. bu nedenle alevilik mezhebin bir beden küçüğü olan "tarikat"e daha yakındır.

 

Tarikat olarak algınabilir ama islam içi mi dışı mı bilemiyorum?

Biri yukarıda zikretmiş,"yaşlılar müslüman gençler ateist" diye,kısmen haklılar.Yaşlılar genelikle kıyımlardan geldikleri için -bakınız son 100 yıldaki dersim bölgesi katliamlarına- resmi ideoljiyi benimsemiş durumdalar,yani pısmışlar.Bunun nedeni budur.Bizim burada Alevi köyü var,daha doğrusu tahtacı köyü,,Uzundere köyü.Oradaki yaşlılar ise kıyımı görmediklerinden daha rahat yorum yapıyorlar ve hep Bedrettin'imdem bahsederler.

 

"Allah'tan başka ilah yoktur" diyen ya da bunu benimseyen herkes İslam sınırları içerisindedir. gerisi teolojinin (tesbitler için) ve kişilerin kendi bileceği hususlardır. {"iyiliği emredip, kötülükten uzaklaştırma" farzına konuyu getirecek olursak... teolojinin görevi de zaten dini hakikati ortaya koyup gerçek iyiliği ve kötülüğü belirlemektir. }

 

bu yorumum sana çok basit gelecektir. ama bence gerçek olduğundan yazacağım. aleviler yıllar boyunca tampon bir kitle olarak görülmüş ve gerek içinde yetiştikleri kültürel eğitim, gerek diğer akımların mensuplarından soyut yaşamalarıyla pek çok dış unsurun da desteğini görmüştür. (tıpkı ıraktaki sunni- şii karşıtlığı(?)nın kullanılması gibi). aynı dini eğitimi alan iki gençten alevi olanının salt sorgucu (=soru işaretini dogma yapma eylemi) tavırları öne çıkar ve bu hep aynı körlükle alkışlanır. alevi gençler soyut bir yaşam içinde kendi kanının getirdiği özellikleriyle yaşamayı öğreniyor ve bu şekilde yetişiyorlar. yani bana göre bağımsız ve özgür yorumlardan ziyade diğer bir yapmacık ortamın farklılığıdır, bunlar.

 

bunları yazarken sunniliğin sütten çıkan akça pakça bir kaşık olduğunu düşünerek yazmıyorum, aynı eleştirel bakış açısıyla sunniliği de eleştirdiğimi belirtmek isterim. taraftan ziyade gözlemciliğimden izlenimlerim bunlar. ama inş. yeniden kitapları karıştırıp tekrar ele alacağım bu konuyu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba Su DaMLaSı

 

aynı dini eğitimi alan iki gençten alevi olanının salt sorgucu (=soru işaretini dogma yapma eylemi) tavırları öne çıkar ve bu hep aynı körlükle alkışlanır

 

Sorgucu olmak, sorgucu olmayı da sorgulamayı gerektirir. Bu nedenle "soru işaretini doğma yapma eylemi " diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar (sorgucu olmakla, doğma) yanyana gelemez,ters orantılı şekilde işlerler.

 

 

Ne kadar sorgucu olursan, doğruya ulaşma şansın o oranda artar, doğmadan o kadar uzaklaşırsın. Ben aleviliğin çok sorgucu olduğuna inanmıyorum, sadece sunnilikle karşılaştırıldığında göreceli olarak öyle görünüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba Su DaMLaSı

Sorgucu olmak, sorgucu olmayı da sorgulamayı gerektirir. Bu nedenle "soru işaretini doğma yapma eylemi " diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar (sorgucu olmakla, doğma) yanyana gelemez,ters orantılı şekilde işlerler.

Ne kadar sorgucu olursan, doğruya ulaşma şansın o oranda artar, doğmadan o kadar uzaklaşırsın. Ben aleviliğin çok sorgucu olduğuna inanmıyorum, sadece sunnilikle karşılaştırıldığında göreceli olarak öyle görünüyor.

 

Sevgili katar,

Yazılarını iştahla okuyorum.

Senden çok yararlanacağız.

Şimdiden öyle gözüküyor.

 

İyi dileklerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba Su DaMLaSı

Sorgucu olmak, sorgucu olmayı da sorgulamayı gerektirir. Bu nedenle "soru işaretini doğma yapma eylemi " diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar (sorgucu olmakla, doğma) yanyana gelemez,ters orantılı şekilde işlerler.

Ne kadar sorgucu olursan, doğruya ulaşma şansın o oranda artar, doğmadan o kadar uzaklaşırsın. Ben aleviliğin çok sorgucu olduğuna inanmıyorum, sadece sunnilikle karşılaştırıldığında göreceli olarak öyle görünüyor.

 

merhaba Sayın Katar, aleviliğin görünen sorguculuğunun yüzeysel ve de dogma olduğunu belirtmek için

"salt sorguculuktan" bahsetmiştim, "araştırmacı sorguculuktan" değil. sorgulamanın bir amacı olmalı. amaçsızca ve de sonucu önemsemeyen ve dahi istemeyen, sadece sorgulamaya yönelen insanların "salt sorgucu" olduklarını düşünüyorum. "soru işaretini dogma yapanlar"dan kastım da bu insanlardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba Bilimselci

 

Burada hepimiz birbirimizden yararlanıyoruz.

Düşüncelerin için çok teşekkürler...

 

Merhaba Su DaMLaSı

 

Aleviler sorgulayıcı olup bir de bunun üzerine araştırmacı olsalardı, şimdi aleviler için de Newtonlar, Einsteinlar, Darwinler çıkardı. Bu konuda haklı olduğun su götürmez, ama kökenini mistik bir düşünceden alan bir oluşum için çok şey istemiyor musun?

 

Araştırma için öncelikle sorgulama gerekir, aleviler sunnilere göre çok daha sorgulayıcılar. Bu bakımdan sunnilerden bir adım öndeler ama dediğin gibi ikinci aşamaya (araştırmaya) geçip adım farkını ikiye çıkaramadılar.

 

Ben sorgulamacılığı, araştırmacı sorguculuk ve araştırmacı olmayan sorguculuk olarak ikiye ayırmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Sorguculuk (şüphe) bu işin ilk adımı, araştırmacı olmak sonraki adımı diye düşünüyorum.

 

Aslında bu bakımdan "alevilerin sadece sorgulayıcı yani dediğin gibi salt sorgucu oldukları" çok daha yanlış değil. Kökenini mistik bir inanıştan almış bir toplum için bence sorguculuk çok önemli bir aşama, en azından araştırma adımına göre gerçekleştirilmesi çok zor bir adım. Peki, ama bu zor adımı atıp, neden görece olarak kolay olan ikinci adıma geçemediler. Sorgulayıcı olmak bilimsel bakışın girişidir, gerisinin gelmesi gerekir. Yani salt sorgucu olmak araştımacı olmanın da kaçınılmaz nedeni olmalıdır. O zaman Aleviler neden araştırmacı olma aşamasına daha geçemediler? (Tabi burda bazı istisnalar mutlaka olmuştur ve olması da zaten beklenen bir durumdur) Bence, bu sorunun cevabı geniş bir araştırma konusudur ama yine de bazı tahminlerde bulunabiliriz.

 

Mesala alevilere ne kadar sorgulayıcı olsalar da, bunu ifade etmekte devamlı zorlanmışlardır. Yüzyıllardır hep baskı altında kalmışlardır. Osmanlı döneminde, aleviliğin oluşum aşamalarından itibaren ya lokal olarak soykırıma uğramışlar, ya da en verimsiz en ucra köşelere göçe zorlanmışlardır. Büyük bir kısmı devamlı bir asimilasyonla karşı karşıya kalmıştır, bazıları asimile olmuşlardır. Orta ve doğu Anadoluya gittiyseniz, oralarda bir söz vardır; "kılıçtan dönme" Bu söz asimile edilmiş aleviler için kullanılır. Tarihte bilimi geliştirenlere bakın, büyük bilim adamlarının hayatına bakın, bunların ezici çoğunlukta bir kısmı zamanın koşularına göre çok daha zenginlik, refah ve rahatlık içindeydiler. Avrupa'da ismi duyulan bilim adamları genelde aristokratlardır veya rahatlık içinde olan burjuvalardır.

 

Sonuçta anlatmak istediğim araştırmacı olma aşamasına geçmeyi önleyen daha çok içinde bulundukları çevre koşullarıdır. Bence, burada asıl ilginç olan bir mistik yapı içinde nasıl bu kadar sorgulayıcı olmayı başarabildikleridir. Bu sorunun yanıtının verilmesi gerekir. Acaba bu sorunun yanıtının aleviliğin dinden uzaklaşması ile bir ilişkisi olabilir mi? Bence bu sorunun yanıtı aleviliğin kökenlerinde değil, yaşadığı değişimlerde gizli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle Anadolu Aleviliğinin Şia Mezhebinden çok farklı bir anlayışa sahip olduğunu belirtmek isterim. Şiilerin Sunnilerden ayrıldıkları yönler; genelde İslam Dininin Uygulama şekliyle ilgilidir. Söz gelişi Şiiler Allah'a Peygamberine ve Kuran'ı kerime olan iman konusunda sunnilerden pek farklı düşünmezler; ama bizim kabul ettiğimiz dört mezheb imamına da tabi olmazlar. Hazreti Ali ile başlayan ve Hazreti Mehdi ile biten oniki imama tabidirler. Ve Tabi oldukları imamların tamamı da sunnilerce de kabul gören büyük Alimler arasındadır. Fakat Anadolu Aleviliği özellikle Materyalizme kayan düşünce sistemiyle İnanç ile ilgili konularda hem şiilerden hem de sunnilerden ayrılır. Şeyh Bedrettin Varidat isimli eserinde Materyalizme kayan bir takım görüşlere yer vermiştir. aşağıda Eserinden bir takın alıntılar yapılmıştır.

Tanrı’nın özüyle (zat) yaratılanlar (mahlukat) birdir, arada varlık ve oluş bakımından bir ayrılık yoktur.

Evren (âlem) yaratılmamıştır (kadimdir), yok da olmayacaktır.

 

İlâhî irade (Tanrı iradesi) yanlış yorumlanan bir kavramdır. Çünkü gerçek Tanrı iradesi bir varlığın özünde olanı, gerçekleşebilecek güç ve nitelik taşıyanı, Tanrı’nın istemesinden başka bir şey değildir.

 

Tanrı iradesi varlığın özünde “oluş gücüyle” sınırlıdır. Bir varlığın özünde bulunmayanı Tanrı da isteyemez, istese de yaratamaz. Varlık (vücud) âlemi birdir.

 

Dünya ve âhiret iki ayrı varlık değildir.

Ölümden sonra dirilme (haşr) olmadığı gibi, dünyanın dışında başka bir âlem de yoktur.

Cennet, cehennem birer kavram olmaktan öteye geçemez. Her ikisi de, insanın dünyadaki mutluluğu ve mutsuzluğuyla ilgili birer kavramdır. Dünyada mutlu olan cennette, mutsuz olan cehennemde yaşıyor demektir.

 

Kuran’da geçen bütün kavramlar, buyruklar birer örnektir. Gerçek amaç insanlara doğruyu, ayrı ayrı nitelikleriyle anlatmaktır.

Bütün dünya malları, insanların ortaklaşa yararlanması içindir. Yeryüzünde gerçekten bölünmüş toprak parçaları yoktur.

İnsan yaşar ölür. Doğumla başlayan hayat ölümle biter .

Ruh, bedenden ayrı, bağımsız bir varlık değildir. Bedenle ruh da göçer gider. Beden dışında ruhun özel bir hayatı yoktur.

Bütün manevi varlıklar insan düşüncesinin özünden doğmuştur. Gerçek olan insandır.

 

Caferileri farklı bir kefeye koymak gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle Anadolu Aleviliğine deyinirken özellikle Sunnilerden inanç ve ibadet konularında ayrılan Alevi kesiminden bahsetmek gerekir.

Anadoludaki Alevilerin Kuran'ı kutsal kitap olarak kabul etmeyenlerini ya da Peygamber efendimizi Peygamber olarak görmeyenlerini, HAC'cı sadece kalbin tavafı olarka nitelendirenleri, Oruc'u Muharrem ayında Ve Kuran'da belirtilen farklı şekilde tutanları, kadın erkek arası ilişkilerde İslamın öngördüğü şekilde davranmayanları, Namaz'ı dini bir yükümlülük olarak algılamayanları Müslüman olarak sayabilir miyiz ve Aleviliği İslam'ın bir Mezhebi olarak Kabul edebilir miyiz? Eğer Alevilik İslam'ın Bir yorum şekliyse neden Şeyh Bedrettin ve Materyalist Düşünüşte olanlar Alevilerce bu derece sahiplenilmektedir?

 

Anadolu Alevileri bir anlamda İsrailoğullarının Türkiyedeki versiyonlarıdır. Kan Yoluyla geçen Alevilik Farklı inanç sistemleri ,kendilerine özgü ibadet şekilleri ve ibadethaneleri ile bir ayağı İslam dininin en büyük Alimlerinden,Sahabelerinden Hazreti Aliye öbür ayağı da İslam Karşıtı Materyalizme dayanır. Açıkçası Batınilerin yüzyılımızdaki temsilcileridir Aleviler.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Nizamulmülk'ten özür dileyerek, Sayın Katar'ın sorduğu soruları değerlendirmeye çalışacağım.

 

 

Merhaba Su DaMLaSı

 

Aleviler sorgulayıcı olup bir de bunun üzerine araştırmacı olsalardı, şimdi aleviler için de Newtonlar, Einsteinlar, Darwinler çıkardı. Bu konuda haklı olduğun su götürmez, ama kökenini mistik bir düşünceden alan bir oluşum için çok şey istemiyor musun?

 

Merhaba Sayın Katar, aleviler sorgucu olsalardı ne olurlardı, belki gerçek dindarlardan olurlardı belki bahsettiğiniz üzere birileri belki de hiçbiri, bilmiyorum. merak ettiğim bir husus var, mistiklikten kastınız, İslamiyetin kendisi mi, yoksa tasavvuf hareketleri mi?

 

 

Sonuçta anlatmak istediğim araştırmacı olma aşamasına geçmeyi önleyen daha çok içinde bulundukları çevre koşullarıdır. Bence, burada asıl ilginç olan bir mistik yapı içinde nasıl bu kadar sorgulayıcı olmayı başarabildikleridir. Bu sorunun yanıtının verilmesi gerekir. Acaba bu sorunun yanıtının aleviliğin dinden uzaklaşması ile bir ilişkisi olabilir mi? Bence bu sorunun yanıtı aleviliğin kökenlerinde değil, yaşadığı değişimlerde gizli.

 

alevilerin bu pasif sorguculukları (umarım bu sıfat tamlamasında uzlaşırız) onların teslimiyetçi sunnilerden uzak olmasından da kaynaklanmaktadır. dinden uzak olmaları ise onların pasifliğinin sebebidir. pasif mukallit (taklit eden) sunnilerin dinle bu kadar içiçe(?) görülmesine karşın dini anlayamamış olmalarına bakarsak alevilerin de bu kadar uzakken dini anlamadan ve dine anlama imkanı tanımadan pasif sorguculuğa yönelmesi olağandır.

 

selam ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alevilerin bir bölümünün Sorgucu kimlikleri her nedense Sunnilerin inançlarını sorugulamaktan Allah'ın var olmadığı hususunda sürekli çalışmalar içerisinde bulunmaktan ibarettir. Yani Alevi arkadaşların sorgucu olarak nitelendirilebilecek tek yönleri Allah ve Dinsel öğeler üzerine olan sorugulamalarıdır. Hemen hemen her Alevideki ortak özellik Ali dışındaki Halifelere olan düşmanlık ve Allah'ın varlığı konusundaki şüpheleridir. Fakat bir çok Alevinin de anlayamadığı husus Din düşmanlığının ya da dinden uzaklaşmanın Tek başına kişiyi bilme sevketmeyeceğidir. Genel olarak sol camia içerisinde yer alan ve yarım ilimli olarak nitelendirilebilecek bir kısım Aleviler Müzik dışında kayda değer hiç bir bilimsel gelişmenin öncüsü olamamamışlardır. Bu nedenle sürekli geçmişi eşeleyerek yaşadıkları zulümden bahsederek kin ve nefretle yetiştirdikleri çocuklarını da sol camianın silahlı kanatlarına militan olarak sunmaktadırlar. Unutmamalı ki nefret üzere birliktelikler her daim şiddeti silah olarak benimserler. söz benim takdir sizindir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba Sayın Katar, aleviler sorgucu olsalardı ne olurlardı, belki gerçek dindarlardan olurlardı belki bahsettiğiniz üzere birileri belki de hiçbiri, bilmiyorum. merak ettiğim bir husus var, mistiklikten kastınız, İslamiyetin kendisi mi, yoksa tasavvuf hareketleri mi?

 

Merhaba su damlası

 

Alevilerin sorgucu olduklarını siz söylediniz, ben de kabul ettim. Herhalde, sorguculuğun ikinci aşamasına geçip araştırmacı da olsalardı demek istediniz. Bu durumda alevilerden değerli bilim adamları da çıkar dedim. belki hiç sanmama rağmen sizin dediğiniz gibi dindar olurlardı. Mistiklikten kastım; bilimsel, rasyonel olmayan her türlü felfesefe, inanç vs.

 

alevilerin bu pasif sorguculukları (umarım bu sıfat tamlamasında uzlaşırız) onların teslimiyetçi sunnilerden uzak olmasından da kaynaklanmaktadır. dinden uzak olmaları ise onların pasifliğinin sebebidir. pasif mukallit (taklit eden) sunnilerin dinle bu kadar içiçe(?) görülmesine karşın dini anlayamamış olmalarına bakarsak alevilerin de bu kadar uzakken dini anlamadan ve dine anlama imkanı tanımadan pasif sorguculuğa yönelmesi olağandır.

 

Şunu tekrar söylemek istiyorum. Sorguculuk(şüphe) olmadan araştırmacı olunamaz. Aleviler sorgucu olmuşlardır ama araştırmacı yani sorgulamadan sonraki aşamaya geçememişlerdir. Aleviler, sunnilerin içinde asimile olsaydı, bu sefer sorgucu olma avantajlarını da kaybedeceklerdi. Aleviler bir anda, sihirli değnekle dinden daha doğrusu sünni islam inancından uzaklaşmamışlardır. Bu bir sürecin, bir sorgulamanın sonucudur. Bence pasif sorguculuktan çok, ilk dediğiniz salt sorguculuk daha doğru bir tanımlaydı.

 

Ayrıca şunu da söyleyim, bu topraklarda ortalama bir insan, alevi de olsa, hiç bir siyasi, ekonomik, sosyal düşünce ve felsefeyle, islam dininden daha içi içe olmamıştır. Alevi de olsa çocuk yaşlardan itibaren beyinlerine Allah fikri sokulur. Burada hayır şu felsefe, ideoloji beyinlere daha çok sokulur diyen çıkmaz herhalde.

 

Alevilerin bir bölümünün Sorgucu kimlikleri her nedense Sunnilerin inançlarını sorugulamaktan Allah'ın var olmadığı hususunda sürekli çalışmalar içerisinde bulunmaktan ibarettir. Yani Alevi arkadaşların sorgucu olarak nitelendirilebilecek tek yönleri Allah ve Dinsel öğeler üzerine olan sorugulamalarıdır. Hemen hemen her Alevideki ortak özellik Ali dışındaki Halifelere olan düşmanlık ve Allah'ın varlığı konusundaki şüpheleridir. Fakat bir çok Alevinin de anlayamadığı husus Din düşmanlığının ya da dinden uzaklaşmanın Tek başına kişiyi bilme sevketmeyeceğidir. Genel olarak sol camia içerisinde yer alan ve yarım ilimli olarak nitelendirilebilecek bir kısım Aleviler Müzik dışında kayda değer hiç bir bilimsel gelişmenin öncüsü olamamamışlardır. Bu nedenle sürekli geçmişi eşeleyerek yaşadıkları zulümden bahsederek kin ve nefretle yetiştirdikleri çocuklarını da sol camianın silahlı kanatlarına militan olarak sunmaktadırlar. Unutmamalı ki nefret üzere birliktelikler her daim şiddeti silah olarak benimserler. söz benim takdir sizindir.

 

Merhaba nizamulmulk,

 

Aleviler sadece dine karşı sorgucu değillerdir. Emek sonucunda elde edilen kazanımların paylaşımlarına karşı da oldukça sorgucudurlar, insan ilşkilerine karşı da sorgucu ile yaklaşırlar. Din, ırk ayırımlarına karşı da sorgucudurlar. Alevilerden çok fazla komünist çıktığını siz söylediniz. Komünizmin temelinde emek ve paylaşım vardır. Demek ki, mevcut ekonomik sisteme de şüphe ile bakıyorlar. Aleviler hiç bir bilimsel gelişmenin öncüsü olamamışlardır, tıpkı sünniler gibi.

 

Bu nedenle sürekli geçmişi eşeleyerek yaşadıkları zulümden bahsederek kin ve nefretle yetiştirdikleri çocuklarını da sol camianın silahlı kanatlarına militan olarak sunmaktadırlar. Unutmamalı ki nefret üzere birliktelikler her daim şiddeti silah olarak benimserler. söz benim takdir sizindir

 

Sivas, Maraş olaylarını hatırlayınca iyi ki, sünniler aleviler gibi nefretle büyümemişlerdir diyorum. Herhalde, o zaman Hitler'i aratırlardı. Ben alevilerin sivas olayları gibi topluca bir katliam gerçekleştirdiklerini hatırlamıyorum. ( Başbağlar katliamı bir terör örgütünün olayıdır. Sivas olaylarını yapanlar ise halk sayılan bir topluluktu) Belki alevilerde de katliamlar sonucu kinle yetiştirilenler vardır ama sünniler kadar bu durumu eyleme dökmediler henüz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acaba Alevilerin sorguculukları neden bütün forumlarda kendini din düşmanlığı olarak göstermektedir. Alevilerin insan ilişkilerindeki sorguculukları Muhatap oldukları insanların Alevi olup olmadıklarını sorgulamaktan ibaret olmasın sakın??? yine Sivas olayları gibi Toplu olayların meydana gelmesine, Allah'ın tasvip etmeyeceği şekilde insanların yanarak öldürülmelerine Alevi olduğu bilinen, İslam ve Peygamberine Küfür edebilecek kadar ileri giden insanların tamamen kabahatsiz olduklarını kim söyleyebilir!!! Bu güne kadar Türkiyede İslam'a karşı en aşağılayıcı ifadeleri kullanan, Müslümanları gerici olarak niteleyenlerin başında Alevilerin bir kısmının gelmesi tesadüfi midir? Mevcut Ekonomik sisteme bakışları Alevilikten mi yoksa komunizme olan eğilimlerinden mi kaynaklanıyor? Hacı Bektaşın Kendi döneminde cari ekonomik sisteme günümüzdeki Aleviler gibi baktığına dair en ufak bir delil dahi yok. Hasılı Arkadaşım Alevilik Bu kadar sorgucu ise Neden hala kan yoluyla geçtiğini söyler misiniz??????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu forumda sorguculuklarını dine karşı göstermeleri forumun din forumu ile ilgili olmasından kaynaklandığını söylememe gerek yok herhalde. Sivas olaylarında Alevileri suçlaman, Nasrettin Hoca'nın hırsızın yanında ne kadar suçlu olması gibi bir şey. Herkes kendi değerlerini, düşüncelerini eleştireni yaksaydı, ne olurdu? Mesala Kuran 'da inanmayanları akılsızlıkla itham edilmesinde ateistler ve diğer inançlardaki insanlar müslümanları yaksaydı, siz çıkıp "ama Kuran tahrik etti" diyecek miydiniz?" Lütfen kendini yakılan insanların yerine koyun. Artık insanların vahşiçe yakıldığı bir olaydan sonra, "tahrik ettiler" demeyin, insani değerler adına...

Mevcut Ekonomik sisteme bakışları Alevilikten mi yoksa komunizme olan eğilimlerinden mi kaynaklanıyor? Hacı Bektaşın Kendi döneminde cari ekonomik sisteme günümüzdeki Aleviler gibi baktığına dair en ufak bir delil dahi yok.

 

Acaba ekonomik sisteme bakışlarından dolayı kominizme eğilimli olmasınlar!? Hacı Bektaş'ın olmayabilir, ama Şeyh Bedrettin'in fazlası ile var. Yani, ufak değil büyük bir delil var.

 

Hasılı Arkadaşım Alevilik Bu kadar sorgucu ise Neden hala kan yoluyla geçtiğini söyler misiniz??????

 

Kan yolu ile geçmiyor, kültür yolu ile geçiyor. Bir Alevi ailenin çocuğunu bir Sünni ailenin yanına verirseniz Sunni gibi olacaktır. Bir Sünni ailenin çocuğu için de aynı şey geçerlidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Katar yakılan insanların yasını en az senin kadar tuttuğuma inanıyorum. Ve insanların din adına ve fakat Allah'ın tasvip etmediği şekilde, canavarca davranışlarını da haklı çıkarma çabası içinde değilim. Fakat olaydan duyduğum üzüntünün gerçeği olduğu gibi görmeme engel olmasına da izin vermem. olayda tahrik var dedim Olayda tahrik olduğunu kabul etmek Sivas olaylarını yapanların haklı olduğu anlamına gelmez. çünkü tahrik sonucu suç işlemek bir eylemin suç olma vasfını ortadan kaldırmaz. Sivastakiler insanları canlı canlı yaktılar. Ama inanki kardeşim gerek Aziz nesin'in gerekse de yandaşlkarının Peygamber Efendimiz ve İslam ile ilgili eleştiri sınırlarını aşan küfür etmeye varan açıklamaları kanımı donduran cinstendi. Yani Sivas olaylarına bu davranışlar da sebebiyett verdi. şimdi sen eleştiri ve saldırı kavramlarını tam olarak kavramış değilsin. Hazreti muhammed ve onun getirdiklerine inanmamak ta insanlar serbesttir. Yine Kuranı kerinde yer alan bir takım hususları mantıkdışı bulabilirsiniz. yalnız Allah ve Rasulüne aşağılayıcı ifadeler kullanamazsınız. Eleştiri sınırlarını zorlarsanız şiddeti kendiniz meşrulaştırmış olursunuz. Kendi inancınıza saldırılar için de kapıları ardına kadar aralamış olursunuz. Bu hususta söyleyeceklerim bu kadardır.

 

şeyh bedrettin ile ilgili verdiğin örnek ise şaşılacak cinsten öncelikle şeyh Bedrettinin

Cami’ü’l-fusuleyn

Letaifü’l-işarât

Varidat

Meserretü’l-kulûb

Ukudü’l-cevahir

 

isimli eserleri de mevcuttur. yani şeyh bedrettin Fıkıh eseri yazacak kadar büyük bir din alimdir. Anlayacaşın materyalizme kayacak düşüncelere sahip olmakla birlikte alevilerde yer almayan Namaz hac oruc ve diğer dini vecibelerini yerine getiren ve hatta Bu konuda Letaiful işarat isimli eseri yazan kişidir. Anlayacağın şeyh bedrettinin Alevilerce örnek edinmesinin sebebi Alevi olması değil Materyalizme kaçan fikirlerinin olmasıdır. Çünkü Aleviler Hz. Ali'yle bağlarını tamamen koparmışlardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Zıplayan Dana

Alevilik'in daha ziyade dinin bir bireysel yorum olduğunu söylemeye çalıştım ama en yanlış anlamaması beklenen kişi bunu yanlış anladı...

aleviliğin heteredoksi olduğunu belirtmişsin, dogmatik olmayan zengin bir yorum ve bakış açısı olduğunu söylemişsin. (ben öyle anladım) her farklı fikir gibi fikir zenginliği getiren alevilikte dogma büyük bir yer tutar. imamların "masum"luğundan (yani günah ve hatadan tamamen soyutlanmışlıkları) tut, kerbela yıldönümlerindeki gösterilere, hadisçilikteki güçsüz rivayetlere olan bağlılıklarına ve İmam Cafer'in öğretilerine rağmen dogmalara sarılmalarına ve çok daha fazlasına muhatap olunca onların heteredoksi olmadıklarını söyleyebilirim.

Zengin değil demek hakikaten çok kötü bir tabir.Sünni bakış açısıyla bakarsan tabiki böyle dersin,ama bence Alevi kültürü Sünni kültürden çok daha zengin."İnsanların masum olduğu" fikri bildiğim kadarıyla sadece Hristiyan teolojisinde yok,diğer bütün dinlerde bu vurgu var.Hadislere bağlı değillerdir,bunu dikkate almanı öneririm,salt kulaktan dolma bilgilerle eleştirdiğin kanaatindeyim.

Türk Aleviliği emevi zulmünden kaçan şii iranlıların türkleİslam içinde İslam'ın genel prensiplerine ve akaid meselelerine zıt düşmelerine sebep de yine dış etkiler ve yanlış yorumlamalardır.

Kısmen dediklerine katılıyorum,ayrıca Ermeni-Rum-Bizans kültürlerinin etkisi de vardır.Alevi tabanının daha ziyade Arap Yarımadasının uzak kalan bölümlerinde yaşayan Türkmenlerden ve daha sonra İslam ile tanışan diğer unsurlardan oluştuğunu da unutmamak gerekiyor.

yine söylüyorum ki Aleviliğin bir sistematiği yok :)yani mezhebi oluşturabilecek bir sisteme sahip değildir. bu sistemi ortaya koyan bir kitapları da yoktur.

Ben de yine söylüyorum,bu sadece Sünni bakış açısını gösteriyor.

içeriği ne olursa olsun bir akımın mezhep olabilmesi için bazı gereklilikleri vardır ve bunlar alevilikte yok. bu nedenle alevilik mezhebin bir beden küçüğü olan "tarikat"e daha yakındır.

"Allah'tan başka ilah yoktur" diyen ya da bunu benimseyen herkes İslam sınırları içerisindedir. gerisi teolojinin (tesbitler için) ve kişilerin kendi bileceği hususlardır. {"iyiliği emredip, kötülükten uzaklaştırma" farzına konuyu getirecek olursak... teolojinin görevi de zaten dini hakikati ortaya koyup gerçek iyiliği ve kötülüğü belirlemektir. }

Tarikat olarak algılanması "kötü" bir şey değil,mezhep olarak algılanması bence "kötü"...Çünkü,kanımca dini vurgunun dışına çıkmaya hazır ve nazır bir fikriyattan bahsediyorum.Şeyh Bedrettin'den Pir Sultan'a,Baba İshak'tan Şeyh kadar bu kişiler hep bir din-dışı unsur bulmuş ve var olan sisteme başkaldırıp,kendilerini yeryüzünde "CENNET" kuracaklarını ve asıl cennetin burada olduğunu söylemişlerdir.bu yeni nesil Dervişlerinde de vardır Aleviler'in,misal Tuncay Akdoğan:

...Kucak açtık yeryüzüne

Cennetimiz terde diye...

 

Bu her dönem Aleiler'in ettiği kelamlardan en önemli olanıdır.Ama içlerinde kendilerini Müslümanlık içinde ifade edenler de bulunmaktadır,Hacı Bektaş ve ardılları buna örnektirler.

aynı dini eğitimi alan iki gençten alevi olanının salt sorgucu (=soru işaretini dogma yapma eylemi) tavırları öne çıkar ve bu hep aynı körlükle alkışlanır. alevi gençler soyut bir yaşam içinde kendi kanının getirdiği özellikleriyle yaşamayı öğreniyor ve bu şekilde yetişiyorlar. yani bana göre bağımsız ve özgür yorumlardan ziyade diğer bir yapmacık ortamın farklılığıdır, bunlar.

Böyle bir alan çalışması yaptığını bilmiyordum,ama yapmadığın kanaatindeyim ve bu sadece temenni olarak duruyor."Soru işaretini dogma yapan" kişi felsefeye yakındır ve bu nedense ilahiyatçıları çok rahatsız eden bir cümledir.Neden rahatsız oldukları ise malum,her şeye şüphe eden sonuçta en uç yere gider ve Tanrı'yı da şüpheye dahil eder.Ama bu gitmemin yapmacık olduğu belirlemesi,yine bir ilahiyat yorumu...

Şüphe etmek demek etrafta avere gibi dolaşmak değildir; şüphe etmek,sonuçta bir şüphe edilmeyen şeye ulaşmak demek olarak algılanmalıdır.Şüpheci kişi,Tanrı'yı şüphe edilmeyenin merkezine koyabilir ve bu gocunulacak bir şey de değildir.

 

Sorgucu olmak, sorgucu olmayı da sorgulamayı gerektirir. Bu nedenle "soru işaretini doğma yapma eylemi " diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar (sorgucu olmakla, doğma) yanyana gelemez,ters orantılı şekilde işlerler.

Bu cümleden hiç bir şey anlamadım,varsa anlatabilecek beri gelsin de anlatsın...

Ama sanki,sorgunun ikiletilmesi ve sonuçta da matematiksel olarak birbirini götürmesi ve sonuçta geriye bir şey kalmaması olarak okudum.Kafam mı karıştı acaba?

Ne kadar sorgucu olursan, doğruya ulaşma şansın o oranda artar, doğmadan o kadar uzaklaşırsın. Ben aleviliğin çok sorgucu olduğuna inanmıyorum, sadece sunnilikle karşılaştırıldığında göreceli olarak öyle görünüyor.

Çok sorgucu olmak doğruya uşalma şansını sıfıra doğru götürür.Dogma ise neye dogma diyeceğine bağlıdır,dogma olmadan bir doğru iddaa etmek olanaksızdır.

 

 

Aleviler sorgulayıcı olup bir de bunun üzerine araştırmacı olsalardı, şimdi aleviler için de Newtonlar, Einsteinlar, Darwinler çıkardı. Bu konuda haklı olduğun su götürmez, ama kökenini mistik bir düşünceden alan bir oluşum için çok şey istemiyor musun?

Bu cümle bana çok saçma geldi...

Yani demek istiyorsun ki,Aleviler,araştırmacı değildirler.Peki sana bir soru KATAR kardeş,araştırma olmadan nasıl heterodox islam yorumu olur? Bu insanlar bir yerlerinden sallamaşılar bunları muhtemelen,ya da araştırma yapmak senin nezninde nedir?

Bu dediğin kişiler "Doğa bilimcileridir" ler,acaba bunun farkında mısın?

Sosyal bilim denen şey ise çok daha farkılıdır,bunu da göz önüne almanı öneririm...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.