Φ ftoyd Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2007 fft'den , yine "benim fikirlerim ve yaşamım çok güzel, değerli ve anlamlı, sizinkiler ise bizimkinin yanında önemsiz" edebiyatı !!! saygılar Olmaz ! imtihana aykırı ! Allah'ın kavurma yapması gereken milyarlarca insan oldu ahirette, şu anki 6 milyarlık neslin tahminen 5 milyarıda kavrulacak ! merhametten söz edemeyiz bu duruma bakarak. kimsenin hayatı önemsiz değil ve sizlere de ihtiyaç var bu hayatta... yaratılan hiç bir varlık nedensiz olamaz... sivrisinek bile belki benden daha faydalı bu hayat için... bu arada evet rabbimiz gerçektende kavuracak birçoğumuzu...peki bu bizden ötürü mü? hayır sadece ilk insan çok güçlü olan yaratıcımızın emrine karşı diye.... etrafa dünyaya baktığımızda herşeyi zıtlıklarıyla birlikte görürüz... iyilik kadar kötülük kavramı da vardır ki her ikisinin yaratıcısı bize göre Allahtır ... evet yaratılmış olan her kavram ondandır... bütün bu olaylar Rabbimizin tek bir sözü yerine gelsin diyedir(ki doğrusunu şüphesiz Allah bilir)..."Ben cehennemi bana asi insanlarla ve cinlerle dolduracağım"....bizlerin merhamet dilemesi bile ondandır özünde... çünkü o bütün bunlardan ayrıdır... çünkü o yaratandır ki bizim yaptığımız hiç bir şeye ihtiyacı yoktur... o güçlüdür gücü herşeye yetendir...bize neyi dilerse onu yapar...Kuran da tekvir suresi 26-29 da yazdığı gibi "O halde (kalplere şifa veren Kuran ı Kerim den yüz çevirip de ) nereye gidiyorsunuz?Kuran ı Kerim içinizden müstekim olmak isteyenler için bir mevizedir.29:Fakat,o istikameti Alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince,siz dileyemezsiniz." evet o hem çok sabırlı ve merhametli olan hem de gazabı cezası çok şiddetli olandır... Allahta yoktan yaratmamış, biraz o topraktan biraz bu topraktan çamur yapıp insan haline getirmiş. ama o toprağı o suyu yoktan yarattı belki... senin ve diğerlerinin başı olmayan bir varlık kavramını algılamaya aklınız gerçekten yetti demek ki yani ki bu kadar cesur konuşuyorsunuz o akla istinaden... Alıntı
Φ 16yıldız Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2007 kimsenin hayatı önemsiz değil ve sizlere de ihtiyaç var bu hayatta... yaratılan hiç bir varlık nedensiz olamaz... sivrisinek bile belki benden daha faydalı bu hayat için...bu arada evet rabbimiz gerçektende kavuracak birçoğumuzu...peki bu bizden ötürü mü? hayır sadece ilk insan çok güçlü olan yaratıcımızın emrine karşı diye.... etrafa dünyaya baktığımızda herşeyi zıtlıklarıyla birlikte görürüz... iyilik kadar kötülük kavramı da vardır ki her ikisinin yaratıcısı bize göre Allahtır ... evet yaratılmış olan her kavram ondandır... bütün bu olaylar Rabbimizin tek bir sözü yerine gelsin diyedir(ki doğrusunu şüphesiz Allah bilir)..."Ben cehennemi bana asi insanlarla ve cinlerle dolduracağım"....bizlerin merhamet dilemesi bile ondandır özünde... çünkü o bütün bunlardan ayrıdır... çünkü o yaratandır ki bizim yaptığımız hiç bir şeye ihtiyacı yoktur... o güçlüdür gücü herşeye yetendir...bize neyi dilerse onu yapar...Kuran da tekvir suresi 26-29 da yazdığı gibi "O halde (kalplere şifa veren Kuran ı Kerim den yüz çevirip de ) nereye gidiyorsunuz?Kuran ı Kerim içinizden müstekim olmak isteyenler için bir mevizedir.29:Fakat,o istikameti Alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince,siz dileyemezsiniz." evet o hem çok sabırlı ve merhametli olan hem de gazabı cezası çok şiddetli olandır... sayın fft kardeşim yukarıdaki kırmızı renkli yazıyı sadece yazmış olmak içinmi yazdın bunu hangi fikre dayanarak yazdın.bu ne adalete sığar ne Kur'an-a uyar nede akla mantığa sığar lütfen. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2007 evet o hem çok sabırlı ve merhametli olan hem de gazabı cezası çok şiddetli olandır... uygun bir davranış değil, bize göre ! örneğin insanlar arasında sizin tarifinize uyan bir insan, klinik vakadır, psikolojik sorunlu olarak değerlendirilir. saygılar Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2007 sayın fft kardeşim yukarıdaki kırmızı renkli yazıyı sadece yazmış olmak içinmi yazdın bunu hangi fikre dayanarak yazdın.bu ne adalete sığar ne Kur'an-a uyar nede akla mantığa sığar lütfen. kırmızı yerdede bir yanlış yok sana hristiyanlık öğretseydiler şuan bir hristiyandın ve sonsuz azapta bizimle beraberdin bana bir kişi çıkıpta dinimi kendim hiçkimseden akıl almadan öğrendim diyebilirmi? Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2007 kırmızı yerdede bir yanlış yok sana hristiyanlık öğretseydiler şuan bir hristiyandın ve sonsuz azapta bizimle beraberdin bana bir kişi çıkıpta dinimi kendim hiçkimseden akıl almadan öğrendim diyebilirmi? evet illaki bir yerlerden birşeyler öğreniriz...burada bulunan bizlerin ortak noktası bizler hayatımızda illede dinle uğraşırız...hep bi alıp veremediğimiz vardır dinle... mesela ben ... ben de bir çokları gibi ilk bu konuları inandığım bir yaratanı hissettiğim için araştırmaya başladığımda ulaştığım son noktam kitaba inanmamak olmuştu...Turan Dursun larla başlayan bir yolculuk... bir çok kitabın mealini bile okumamış dindar arkadaşımızla çatır çatır tartıştığım ve Kuran dan ayetlerle onları susturduğum da çok oldu... benimde inandığım o yüce güç böyle bir kitap yazmış olamaz dediğim günler oldu... pardonda arkadaşlar ben çok cahilmişim...ben o ayetleri hiç anlamamışım... yıllar sonra şimdi okuduğum o kitap bütün hayatımı değiştirmeme sebep oldu... Allah a tek bir dönüş... bizler şüphesiz çok az düşünüyoruz... Kuran öyle bir mucizedir ki onu hangi niyetle okursan öyle yorumlarsın... kısacası onda öyle ayetler vardırki kiminin küfrünü arttırır kiminin imanını... bu da ayettir başlı başına... ha malasef hristiyanlar bizim çoğumuzdan islama daha yakın yaşıyor ... şüphesiz onlardan da kazananlar olacak... ama bizimkiler Allah yolunda savaşan yani savaşmak derken dinini yaymaya çalışan bir kulu öldürüverirler... bilmezlerki öğütler aynı birçok noktada... ana konuya dönersek Allah birdir çünkü bunu o söylemiştir ve onun sözünde en ufak bir değişiklik göremezsiniz... O ,eşi benzeri olmayandır...bu söz şu demekki biz bu dünyada gördüğümüz alğıladığımız kısaca ne ile düşünürsek düşünelim ne öğrenmiş olursak olalım bize sunulan bu akıl onu birşeylere benzetmek için yeterli değildir tıpkı başı olmayan bir noktayı düşünmeye kalktığımızda tıkanışımız gibi... bu yüzden biz Kuran ın Allahtan olduğuna inandığımıza göre tabiki O tek ve eşşiz olduğunu söylüyorsa ona inanırız... onun bizli geçen ayetlerine gelince O ayetlerde mutlaka yarattığı varlıkların bazılarını devreye sokarak birşeyler yaptığını anlarız... yani O bu dünyada görülemezken bu dünyada peygamberimize görülebilecek meleğini göndermesi gibi... bir elçi ile ayetlerini indirmesi gibi... Kısacası O bazen de bizle hareket eder... ama O biz yine özünde odur çünkü O bizler onun sözünün dışına asla çıkmayanlardır,Onun emri dışında hiç birşey yapamayanlardır... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 bu yüzden biz Kuran ın Allahtan olduğuna inandığımıza göre tabiki O tek ve eşşiz olduğunu söylüyorsa ona inanırız... İnanmak istedikten sonra, beyazın, aslında siyah olduğuna bile inanırsın Sen veya milyonlarcanız İslama inanıyor diye, cehennemde yanmak yada cennette sefa sürmek gerçek olmuyor ! Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 ama bizimkiler Allah yolunda savaşan yani savaşmak derken dinini yaymaya çalışan bir kulu öldürüverirler... "Onlari, musrikleri buldugun yerde öldür..." Demek ki, kisiliklerini bulamamis, onun bunun sozu ile hareket edenler, harfi harfine bunu uyguluyorlar onun sözünde en ufak bir değişiklik göremezsiniz... Soz O'nun sozu olsa degisiklik ve celiski olmazdi elbette. Ama sozler Muhammed denilen bir kisi tarafindan yazildigi icin, ipe sapa gelmez laflar sozde Allah'in sozu gibi yazilmis... biz Kuran ın Allahtan olduğuna inandığımıza göre tabiki O tek ve eşşiz olduğunu söylüyorsa ona inanırız... Bunu Allah soylemiyor, soyletmiyor. Gene Muhammed soyluyor... bizler onun sözünün dışına asla çıkmayanlardır,Onun emri dışında hiç birşey yapamayanlardır... Gercek su ki, sizler O'nun sozunun disina, degil Muhammed'in sozunun disina cikamayanlardansiniz. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 "Onlari, musrikleri buldugun yerde öldür..." Demek ki, kisiliklerini bulamamis, onun bunun sozu ile hareket edenler, harfi harfine bunu uyguluyorlar Soz O'nun sozu olsa degisiklik ve celiski olmazdi elbette. Ama sozler Muhammed denilen bir kisi tarafindan yazildigi icin, ipe sapa gelmez laflar sozde Allah'in sozu gibi yazilmis... Bunu Allah soylemiyor, soyletmiyor. Gene Muhammed soyluyor... Gercek su ki, sizler O'nun sozunun disina, degil Muhammed'in sozunun disina cikamayanlardansiniz. Kuran Allah ın sözüdür ve Muhammed ve İsa ve Musa ve Nuh ve İbrahim ve Yusuf ve Yunus ve Lut ve İshak ve Yakup ve Süleyman ve Hud ve Salih ve Zekeriya ve bu liste daha da devam eder hepsi Allah ın ilk olarak kulu (yani bizler gibi birileri) ve elçisidir(sadece Rabbim tarafından seçilmiş şanslı kişilerdir)... bu kişilerin tek başına hiç bir gücü olmadığı ve yaptıklarının ya da sergiledikleri mucilerin onlardan değil Allah tan olduğuda açık ve nettir kitabımızda.... Ki o peygamberlerin bile hataları olmakta insan olarak ve Rabbim onları uyarıp affetmektedir Haa peki bu hatalara neden izin veriliyor o halde ? sizlerin en çok takıldığı nokta ... O uyarılara bakılırsa hepsinin yani yaşanan o olayların inandığımız kitapta yazılı olması gerektiğini yani kızım sana söylüyorum gelinim sen anla dercesine bizlere öğütler taşıdığını malesef atlıyorsunuz... İbrahim in oğlunu hem de kendisine yıllar sonra yaşlılığında müjde olarak verilmiş oğlunu Allah için öldürmeye kalkması size göre olmaması gereken bir vahşet bize göre bu hayattaki hiç bir şeyi Allah sevgisinden üstün tutmamamız konusunda bir derstir... Muhammed e gelen en büyük uyarılardan biri ön yargılı davranıp ,kendisiyle konuşmaya gelen bir kafiri dinlemeden yüz çevirmesidir halbuki belki de o an O kafir sanılan kişi farklı bir kalple gelmişti ve bu olayda karşımızı tam anlamıyla dinlemeden anlamadan kendi ön yargımızla davranmamamız içindir... bulduğunuz yerde öldürün ayetlerine gelince siz neden bu kitabı bütün değerlendirmez cımbızla çekersiniz anlamadım... Bakara suresi:188. Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin. 189. Sana, hilalleri soruyorlar. De ki: “Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir.46 İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.47 190. Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin.48 Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. 191. Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. 192. Eğer onlar (savaştan ve küfürden) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 193. Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır. Ne yani arkadaşlar birileri kapımıza dayansa birileri bizi vatanımızdan yurdumuzdan etmeye kalksa birileri durduk yere bizimle savaşsa " yok abi ben adam öldüremem sizin ülkenin vatandaşı olayım bana dokunmayın "mı diyeceksiniz... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Soz O'nun sozu olsa degisiklik ve celiski olmazdi elbette. Ama sozler Muhammed denilen bir kisi tarafindan yazildigi icin, ipe sapa gelmez laflar sozde Allah'in sozu gibi yazilmis Hz. Peygamberin söz fiil ve takrirlerine hadis denir ve hadisleri günümüze kadar gelmiştir.. Hadislerinde Ayetlerinde yeri ve niteliği bellidir.. Kur'an-ı Kerim harfi harfine Allah sözüdür.. Bunun tersini idda eden birinin hadis, siyer, Kuran, kelam gibi ilimlerden haberi olması gerekiyor.. Saygılar.. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 İbrahim in oğlunu hem de kendisine yıllar sonra yaşlılığında müjde olarak verilmiş oğlunu Allah için öldürmeye kalkması size göre olmaması gereken bir vahşet bize göre bu hayattaki hiç bir şeyi Allah sevgisinden üstün tutmamamız konusunda bir derstir... Pardon ama, Allah sevgimizi baska sevgilerden ustun tuttugumuzu kanitlamamiz icin bir evladin oldurulmesine ve bunun da bir ders amacli olmasina nasil goz yumuyor? Neden boyle bir tuhaflik istiyor insandan. Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır. Burada ne diyor? "Hicbir zulum ve baski kalmayincaya" ve hemen arkasindan "ve din yalniz Allah'in oluncaya kadar onlarla savasin. Eee, adamlarin hem varini yogunu alacaksin ellerinden, ustune ustluk dinlerini terk ettirip kendi yarattigin dine girmeleri icin onlara baski yapacaksin ve savasacaksin. Adamlarin da elleri herhalde armut toplamayacakti. Burada ne demissiniz? Ne yani arkadaşlar birileri kapımıza dayansa birileri bizi vatanımızdan yurdumuzdan etmeye kalksa birileri durduk yere bizimle savaşsa " yok abi ben adam öldüremem sizin ülkenin vatandaşı olayım bana dokunmayın "mı diyeceksiniz... Ne yani, Muhammed'i vatanindan etmek isteyenler ayni vatanin insanlari degilmiydi? Ayni yerde yasamiyorlarmiydi? Neden durduk yere ve zorla insanlardan dinlerini birakip baska bir dine girmelerini istiyorsun ki. Birak sana inanan inansin, inanmayan inanmasin. Zorun neydi? Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Hz. Peygamberin söz fiil ve takrirlerine hadis denir ve hadisleri günümüze kadar gelmiştir..Hadislerinde Ayetlerinde yeri ve niteliği bellidir.. Kur'an-ı Kerim harfi harfine Allah sözüdür.. Bunun tersini idda eden birinin hadis, siyer, Kuran, kelam gibi ilimlerden haberi olması gerekiyor.. Saygılar.. Kur'an Allah'in sozudur. Kanitin ne? Kur'an-in kendisi. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Kur'an Allah'in sozudur.Kanitin ne? Kur'an-in kendisi Evet kanıt Kur'an kendisi.. Neden kendisi.. 1- Aynı belagat ve üslupla ikinci bir kitap yoktur yazılamamıştır.. 2- Bir benzeri yazılamamıştır.. 3- Gelecekle ilgili ilginç bilgiler vermektedir.. 4- Noktası virgülüne tüm dünyada Kur'an-ı Kerimler aynıdır.. 5- Geçmişteki Kur'anlarla günümüzdeki Kur'anlar aynıdır.. 6- Hiç bir kimse değiştirmeye muvaffak olamamıştır.. 7- Okuyana haz verir, huzur verir.. 8- Bu yedi maddenin aksini söyleyenler delil getirememektedirler.. 9- Sekizinci maddede ısrarlıyım.. Saygılar.. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Evet kanıt Kur'an kendisi..Neden kendisi.. 1- Aynı belagat ve üslupla ikinci bir kitap yoktur yazılamamıştır.. 2- Bir benzeri yazılamamıştır.. 3- Gelecekle ilgili ilginç bilgiler vermektedir.. 4- Noktası virgülüne tüm dünyada Kur'an-ı Kerimler aynıdır.. 5- Geçmişteki Kur'anlarla günümüzdeki Kur'anlar aynıdır.. 6- Hiç bir kimse değiştirmeye muvaffak olamamıştır.. 7- Okuyana haz verir, huzur verir.. 8- Bu yedi maddenin aksini söyleyenler delil getirememektedirler.. 9- Sekizinci maddede ısrarlıyım.. Saygılar.. Kur'an-in kendisini Allah sozu diye insanlara yutturan da Muhammed. Muhammed=Kur'an, Kur'an=Muhammed. Allah'in kendisi nerede burada. O'da herhalde bu tuhafliklara seyirci gozu ile bakti ve hala bakiyordur ve "ben neymisim be abi" diyordur. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 bulduğunuz yerde öldürün ayetlerine gelince siz neden bu kitabı bütün değerlendirmez cımbızla çekersiniz anlamadım... Vallla bende sürekli bu konudan şikayetçiyim,neden müslümanlar bu kitabın bazı ayetlerini görmezden gelir,cımbızlar anlamadım bir türlü. İslamda katliam tamamen sıradan ve doğal bir olaydır. Bunun örneklerini saymakla bitmez. Üstelik bu katliamlar hem tarihte yapılmış hemde günümüzde yapılmaktadır. İslamcılara sorarsanız; bunların hiçbiri katliam değildir ve savunma amaçlı savaşlardır fakat gelgelelim, Hitler ve Öcalan gibi canilere sorarsanız, onlara göre; onların yaptığı şey de katliam değil, savunma amaçlı ve haklı bir savaştır. İslamda müslüman olmayanları katletmenin legal olduğu kurandaki ayetlerle de sabittir.: Ahzâb/27: Allah sizi onların TOPRAKLARIna, YURTLARIna, MALLARIna ve HENÜZ AYAK BASMADIĞINIZ topraklara varis kıldı. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. Yukarıdaki büyük harflerle yazılmış kelimeler islamdaki katliamların savunma ile ilgisi olmadığını, tam tersine saldırı, yağma ve talan ile ilgili olduğunun açık bir göstergesidir. Ayrıca savunma amaçlı savaşan insanlar barış için savaşırlar. Oysaki kuran; eğer ezebilecek güçteysen, barışa karşıdır. Yani “güçlüysen katletmekten asla geri kalma” emri verir. bakınız: Muhammed/35: Sakın za’f göstermeyin. ÜSTÜN OLDUĞUNUZ HALDE BARIŞA ÇAĞIRMAYIN. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir. Bu ayetler islamdaki katliamların delilidir. Hadislerde anlatılan katliamlarda bu ayetlerin delilidir, günümüzde yapılan Hizbullah, El kaide vs gibi örgütlerin müslümanlara dahi yaptığı katliamlarda bu ayetlerin ve birçok hadislerin delilidir. Kimse gerçekleri saptıramaz: 1- Bu dinin Peygamberi adam kesmişmi? Kesmiş. 2- Ondan sonraki halifeleri adam kesmişmi? Onlar da kesmiş. 3- Hadislerde adam kesme varmı? Var. 4- Kuranda bunları destekleyen ayetler varmı? Orda da var. 5- Peki günümüzde katliam varmı? Günümüzde de var. 6- Sadece müslüman olmayanlarımı katlediyorlar? Hayır, mezhep çatışması yüzünden birbirlerini de katlediyorlar. Daha hala islamda katliam yokmuş, islam barış diniymiş, yok bilmem ne. Kim inanır buna? Ancak müslüman inanır, başkada kimse inanmaz. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Kur'an-in kendisini Allah sozu diye insanlara yutturan da Muhammed. Muhammed=Kur'an, Kur'an=Muhammed. Allah'in kendisi nerede burada. O'da herhalde bu tuhafliklara seyirci gozu ile bakti ve hala bakiyordur ve "ben neymisim be abi" diyordur. Yukarda 7 madde saydım, bir insan yazması eser bu şartları taşıyabilir mi.. Saygılar.. Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2007 Pardon ama, Allah sevgimizi baska sevgilerden ustun tuttugumuzu kanitlamamiz icin bir evladin oldurulmesine ve bunun da bir ders amacli olmasina nasil goz yumuyor? Neden boyle bir tuhaflik istiyor insandan. Burada ne diyor? "Hicbir zulum ve baski kalmayincaya" ve hemen arkasindan "ve din yalniz Allah'in oluncaya kadar onlarla savasin. Eee, adamlarin hem varini yogunu alacaksin ellerinden, ustune ustluk dinlerini terk ettirip kendi yarattigin dine girmeleri icin onlara baski yapacaksin ve savasacaksin. Adamlarin da elleri herhalde armut toplamayacakti. Burada ne demissiniz? Ne yani, Muhammed'i vatanindan etmek isteyenler ayni vatanin insanlari degilmiydi? Ayni yerde yasamiyorlarmiydi? Neden durduk yere ve zorla insanlardan dinlerini birakip baska bir dine girmelerini istiyorsun ki. Birak sana inanan inansin, inanmayan inanmasin. Zorun neydi? Muhammed in öyle bir zoru yoktu... hatta ona inanmayan kişiler için o kadar çok üzülürki bu konu hakkında ayet gelir ona... ama dedim ya siz ayetleri zaten farklı bir yaklaşımla okuduğunuzdan her anlam sapıyor... putlara tapmayıp tek yaratana ibadet etmek ,O putları yapıp satan bir çok kişinin işine gelmemiştir... tabi kölelik kavramının kalkması falan daha bir çokları sıralanır burda... ve bu işine gelmeyen kişiler inanan müslümanlarla uğraşmışlardır... bi kere durduk yere bir topluma saldırma öldürme ya siz neler diyorsunuz anlamadım... bu dediğinizin önündeki en büyük engel Kuran ın kendisi ama neyapalım .. görmemek duymamak anlamamak iliklerinize işlemiş... Rabbimiz defalarca Muhammed e "sana düşen yalnızca açık tebliğ" demiştir... O,yalnızca Allah tan gelenleri aktarmış duyurmuştur... ısra suresi 15 Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap edecek değiliz. 16 Biz, bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman, onun 'varlık ve güç sahibi önde gelenlerine' emrederiz, böylelikle onlar onda bozgunculuk çıkarırlar. Artık onun üzerine söz hak olur da, onu kökünden darmadağın ederiz. 45 Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık. 46 Ve onların kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini "bir ve tek" (İlah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler. 47.Biz onların seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, gizli konuşmalarında da o zalimlerin: "Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz. 48 Sana nasıl örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık onların bir yola güçleri yetmemektedir. 54 Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse sizi azaplandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 1- Aynı belagat ve üslupla ikinci bir kitap yoktur yazılamamıştır..2- Bir benzeri yazılamamıştır.. Bir çocuk bile bir kitap yazsa onun bir benzerini yazamazsınız kendi kafanızdan, çünkü siz ancak aynısını yazarsınız, aynı üslubu kullanırsınız ve o kitap o çucuğun kitabının benzeri olur. Örneğin siz benim iletilerimdeki üslubu yazamazsınız, çünkü onu ancak ben yazabilirim ve daha iyisini yazdığınızı düşünseniz bile benim üslubum farklı olduğu için benim üslubum hep bana ait olarak kalacaktır. 3- Gelecekle ilgili ilginç bilgiler vermektedir.. Böyle bir bilgi yok Kur'anda, çünkü ne dediği belli değil, ne dediği belli olmayan bir cümleden istediğiniz anlamı çıkarabilirsiniz. 4- Noktası virgülüne tüm dünyada Kur'an-ı Kerimler aynıdır.. Delili yok, üç beş tane Kur'an incelemekle tüm dünyadaki Kur'anlar hakkında karar veremeyiz. 5- Geçmişteki Kur'anlarla günümüzdeki Kur'anlar aynıdır.. 1400 yıl önceki Kur'anla şimdiki Kur'anın aynı olduğu bilinemez. Bazı ayetler aynı olabilir ama bu binlerce ayetinde aynı olduğunu göstermez. 6- Hiç bir kimse değiştirmeye muvaffak olamamıştır.. Delili yok 7- Okuyana haz verir, huzur verir.. Göreceli kavramdır, bana sıkıntı veriyor 8- Bu yedi maddenin aksini söyleyenler delil getirememektedirler.. Bu yedi cevabın aksini söyleyenler delil getirememektedir. 9- Sekizinci maddede ısrarlıyım.. Bende, sekizin cevabında saygılar Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Bir çocuk bile bir kitap yazsa onun bir benzerini yazamazsınız kendi kafanızdan, çünkü siz ancak aynısını yazarsınız, aynı üslubu kullanırsınız ve o kitap o çucuğun kitabının benzeri olur. Örneğin siz benim iletilerimdeki üslubu yazamazsınız, çünkü onu ancak ben yazabilirim ve daha iyisini yazdığınızı düşünseniz bile benim üslubum farklı olduğu için benim üslubum hep bana ait olarak kalacaktır. Belagattaki ustalıktan bahsediyorum.. Delili yok, üç beş tane Kur'an incelemekle tüm dünyadaki Kur'anlar hakkında karar veremeyiz İsterdiğin kadarını incele bir değişiklik göremessin zaten değişik bir Kur'an olsaydı şimdiye malum taraflar anında yayınlarlardı.. Anlıyorsun değil mi..? Açık arayanların bunu çok ustaca ve hızlıca değerlendireceklerinden kuşkum yok.. 1400 yıl önceki Kur'anla şimdiki Kur'anın aynı olduğu bilinemez. Bazı ayetler aynı olabilir ama bu binlerce ayetinde aynı olduğunu göstermez Müzelerde eski Kur'anlar mevcuttur ve bugünkü Kur'anlarla aynıdır.. Sekizinci madde hükmünü koruyor yine delil getiremediniz.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Belagattaki ustalıktan bahsediyorum.. O zaman çocuğun yerine, bir usta yazar koy Ondada bir ustalık söz konusu (örneğin mevlanan'ın yazdığı ve düşündüğü şeyler ancak taklit edilebilir, onun gibi hiç kimse yazamaz, çünkü onun üslubu kendisine aittir) İsterdiğin kadarını incele bir değişiklik göremessin zaten değişik bir Kur'an olsaydı şimdiye malum taraflar anında yayınlarlardı.. Milyarlarca Kur'anı ve Tarihsel baskıları detayları incelemeden karar veremem, hiçkimse karar veremez, sadece kendi düşündüğüne inanır. Açık arayanların bunu çok ustaca ve hızlıca değerlendireceklerinden kuşkum yok.. Açık arayanlarında hepsini inceleme imkanı yok ! Müzelerde eski Kur'anlar mevcuttur ve bugünkü Kur'anlarla aynıdır.. 1400 yıl önceki 6666 ayetti gösterebilirmisin, yada bana adres ver ben gidip bakayım Sekizinci madde hükmünü koruyor yine delil getiremediniz.. Sizde Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Eğer geçmişteki Kur'an-ı Kerimlerle günümüzdeki Kur'an-ı Kerimlerde bir farklılık olsa emin ol bu çoktan yazılır çizilirdi.. Günümzdeki Kur'an-ı Kerimlerdede durum öyle olurdu.. Kur'an-ı Kerimin değiştirilemezliği ve bütün Kur'an-ı Kerimlerin harfiyyen birbirinin aynısı olduğu bilinen bir gerçekliktir ister araştırın ister araştırmayın durum budur.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Eğer geçmişteki Kur'an-ı Kerimlerle günümüzdeki Kur'an-ı Kerimlerde bir farklılık olsa emin ol bu çoktan yazılır çizilirdi.. bu mu delil ? Günümzdeki Kur'an-ı Kerimlerdede durum öyle olurdu.. milyarlarca Kur'an Kerim'in aynı olduğunu bilemeyiz, günümüzde Kur'an-ı Kerimin değiştirilemezliği ve bütün Kur'an-ı Kerimlerin harfiyyen birbirinin aynısı olduğu bilinen bir gerçekliktir Bu mu delil ? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 bu mu delil Evet.. Bu mu delil Evet.. Aksini ıspatlayamazsın çünkü tarihte bunun aksi görülmemiştir.. Bilirsin tarih ve gündemde delil teşklil eder, görünen köy kılavuz istemez.. Saygılar.. Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Evet..Evet.. Aksini ıspatlayamazsın çünkü tarihte bunun aksi görülmemiştir.. Bilirsin tarih ve gündemde delil teşklil eder, görünen köy kılavuz istemez.. Saygılar.. Kuran'ın Orijinalleri Yakıldığı İçin Şimdi Yok Islamiyet Islam Tarihi Kuran Tarihi Kuran'ın ilk orijinali: Muhammed'in sağlığında iken Kuran'ı hem hafızlara ezberletiyor, hem de katiplerine küçük taşlar, deri, ağaç parçası, kemik gibi çeşitli nesnelere yazdırıyordu. Bu orijinal Kuran, bugün yeryüzünde yoktur. (Mehmet Akif'in yapmış olduğu Türkçe Kuran tercümesi de yakılmıştır). Kuran'ın ikinci kez derlenmesi Ebubekir döneminde yapılmıştır. Kuran'ı ezberlemiş olan hafızların müslümanların yaptıkları savaşlarda özellikle de El Yemame savaşında ölmeleri üzerine Ömer, Ebu Bekir'e Kuran'ın bir kitap halinde toplanmasını önermiştir. Bunun üzerine Ebu Bekir, Zeyd İbn Sabit'e Kuran'ı kitap halinde toplatmıştır. Bu Kuran, Ebu Bekir tarafından ölünceye kadar muhaza edilmiştir. Ebubekir öldükten sonra Kuran'ı Ömer korumaya almıştır. Ömer öldükten sonra, Ömer'in kızı ve Muhammed'in karılarından olan Hafsa tarafından muhaza edilmeye başlanmıştır. Ancak, bu Kuran da, halife Mervan Ibn Hakem tarafından Hafsa'dan alınarak yakılmıştır. Kuran'ın üçüncü orijinali: Osman döneminde oluşturulan "azmalar".Bunlar da dünyanın hiç bir tarafında yoktur. Yapılan inceleme ve aktarmalarla görülen o ki: Muhammed'in "vahiy katiplerine yazdırdığı" bildirilen "Kuran"ın ne "aynı" ne de "tümü" bugünkü Kuran'da yoktur. Halife Mervan kendi gerekçesini şöyle açıklar; "Onda yazılı olanlar, Osman tarafından yazdırılan Mushaflara geçmiştir. Artık ona gerek kalmamıştır. Yakılıp yok edilmeseydi, zamanla kuşkulara yol açılabilir, ondan alınarak yazılan Mushaflar çevresindeki kuşkuları önlenemeyebilirdi. Bundan korktum, o nedenle yaktırdım."(Kaynak: İb Ebi Davud, Leiden 1937, yay.,s.243-Suphi e's-Salih Mebahis Fi ulûm-il Kuran). Kuran nasıl derlendi? Kuran ayetleri bugünkü biçimi ile yazılıp bir araya getirilmiş değildi. Hadislerde peygambere vahiy olan ayetler çeşitli nesneler üzerine yazılıydı; hepsi de dağınık durumdaydı. Ayetler "Lihaf" (küçük taşlar), "Rıka" (deri ağaç yaprağı, bir çeşit kâğıt), "Ektaf" (deve ve koyun kemikleri), "Usub" (agaç parçası" gibi nesnelere yazılmıştı. Yitip gitmesin diye tümünü bir araya getirme çabasına ilk kez Halife Ebubekir döneminde gerek duyuldu ve bu çabalar gerçekleştirildi. Bir aktarma da "bunların tümünün peygamberin evinde, bir arada bulunduğu ve dağınıkken bir araya getirip, içinden eksilen olmasın diye ortasından iple bağlanmış olduğu" da açıklanır. Buhari'nin yer verdiği bir hadise göre; "dinden dönüş" (ridde) olayları ve bu olaylar nedeniyle savaş hali vardı. Kuran'ı ezber etmiş kişilerin bir bölüğü ölmüştü. Ölenlerin sayısı artabilirdi, bunların tümü ölüp gitmeden Kuran'ın orada burada yazılı ayetleri derlenmeli, tümü bir kitap haline getirilmeliydi. Hattaboğlu Ömer durumu ve konunun önemini Halife Ebubekir'e anlattı. Ayetlerin derlenmesini önerdi. Halife başlangıçta pek doğru bulmamıştı bu görüşü. "Peygamberin yapmadığı şeyi yapmak nasıl doğru olabilirdi?" diye düşünüyordu. Ömer direndi ve önerisini kabul ettirdi. işin gerçekleşmesi için de Zeyd Ibn Sabit'e görev verildi. Zeyd "Ebubekir bana 'Sen akıllı bir gençsin. Peygambere vahiy yazdığın için senin başaracağına güveniyorum. Araştır ve topla Kuran ayetlerini' dedi, Tanrıya ant içerek söylerim ki, dağlardan bir dağı yükleyip taşımayı önerseydi, buyurup verdiği görev kadar bana ağır gelmeyecekti. Yani Kuran'ı derlemek kadar." diyorama sonunda görevi kabul ettiğini söylüyor ve işi nasıl yaptığını şöyle dile getiriyor: "Kuran (ayetlerini) derlemeye koyuldum. Hurma dallarından, küçük taşlardan ve kişilerin ezberlerinden izleyip derledim. işin sonunda, Tevbe (Beraat) suresinin sonunu, Ebu Huzeymetu'l-Ensari'de buldum. Ki, başkasında bulamamıştım bu parçayı". Zeyd, bu parçanın Tevbe Suresinin sonundaki ayetleri (128 ve 129.ayetleri) oluşturduğunu açıklıyordu Böylece Zeyd, Kuran ayetlerini derleme işini yaparken iki kaynağa başvurmaktaydı: Ayetlerin yazılı olduğu nesneler (ağaçlar, taşlar..) ve ezber bilenlerin bellekleri. Ebubekir döneminde yazılan Kuran için başvurulan ezbercilerin başka deyişle hafızların sayısı Müslümanlar arasında tartışmalıdır. O döneme ilişkin kaynaklardan Buhari'nin "e's-Sahihi"nde yer alan üç hadisten anlaşıldığı kadarıyla Kuran'ın tümünü ezberleyenlerin en iyimser rakamla 7 kişi olduğu kabul edilebilir. Aynı zamanda, Peygamber dönemindeki "hafız"ların, yani Kuran'ı tümüyle ezberlemiş olanların sayısı pek azdı. Buhari'nin "e's-Sahih"inde geçen hadis şöyle: Birinci hadis: Amr Ibnu'l-*** anlatıyor: Peygamberin "Kuran'ı dört kişiden alın, Abdullah Ibn Mes'ud'dan, Salim'den, Muaz'dan ve Übeyy Ibn Ka'b'den" dedigini işittim. (Buhari, Fadailu'l-Kuran 8.) İkinci hadis: Enes anlatıyor: "Peygamber öldüğünde, dört kişiden başka Kuran'ı tümüyle ezberlemiş olan yoktu. Ebu'd-Derda, Muaz Ibn Cebel, Zeyd Ibn Sabit ve Ebu Zeyd." (Buhari.) Üçüncü hadis: Katade'den aktarılıyor: "Malik oğlu Enes'e; 'Peygamber döneminde, Kuran'ı tümüyle ezberleyenler kimlerdir?' diye sordum. şu karşılığı verdi: 'Dört kişi. Tümü de Medine'li. Übeyy Ibn Ka'b, Muaz Ibn Cebel, Zeyd Ibn Sabit ve Ebu Zeyd (Buhari, aynı yer, Müslim 2465. Hadis.) Bu hadislerde adları yazılı olanları topladığımız zaman Peygamber döneminde Kuran'ı tümüyle ezberlemiş olanların sayısı yedi idi demek gerekiyor: Ibn Mesud (Birinci hadiste), Salim (birinci hadiste), Muaz Ibn Cebel (birinci, ikinci ve üçüncü hadiste.) İslam din bilirleri bu hadislerdeki açıklamaların "dinsizlerin işine yaradığını" ileri sürerler. Suyuti, El İtkan, Mısır 1978, c.1, s.94, satır 13.) İl itkan'da daha başkalarının da Kuran'ı ezberlemiş oldukları adları ile açıklanıyor. Ama aktarmayı yapan, bu adları sayılanlardan kimilerinin, Kuran'ın tümünü ezberleme işini Peygamberin ölümünden sonra bitirdiklerini açıklamaktadır. (El ıtkan, 95-9ö.) Zeyd Ibn Sabit, herhangi bir parçayı Kuran'a geçirmek için "iki tanık" koşulu koymuştu. Ancak bir tanıkla Kuran'ı alma gereği duyduğu ve geçirdiği parçalar da vardı. Örneğin, Ube Huzeyme'de bulduğu ve Tevbe Suresi'nin son iki ayetini oluşturan parça böyleydi. Kuran'ı derleme ve yazma işi bir yıl sürer. Bu işe girişildiğinde Ömer ile Zeyd, mescidin kapısına oturmuşlar, "herkesin Peygamberden ayet olarak elde ettiği ne varsa getirmesini" istemişlerdi. Başarılan iş, kaynaklarda şöyle tanımlanır: Kuran ayetlerinin, surelerinin bulunduğu iki kapaklı bir kitap. Derlenip yazılan sayfalar, ölene dek Ebubekir'in yanında kaldı, sonra Ömer'in (halife) yanında bulundu. O da ölünce, kızı Hafsa'ya verildi Kuran ikinci kez derleniyor: Buhari'de yer alan bir hadis şöyle: Ermeniyye ve Azerbaycan'ı ele geçirmek için savaşılıyordu. Huzeyfe, Ibnu'l-Yeman, Halife Osman'a geldi. Müslümanların okudukları Kuran'lardaki birbirini tutmazlıktan yakındı, "Emire'l-Mü'minin! Bu ümmet, kendisinden önceki Yahudiler ve Hıristiyanların içine düştükleri birbirini tutmazlılıklar gibi bir duruma düştü!" Bunun üzerine Osman, Hafsa'ya adam gönderdi, başka Kuran nüshaları yazıp almak için kendisinde bulunan sayfaları (yani Ebubekir döneminde yazılan kitabı) göndermesini istedi. "İş bitince sana geri gönderirim" dedi. Hafsa da gönderdi o sayfaları Osman'a. Osman, hemen Zeyd Ibn Sabit'e, Abdullah Ibn Züyebr'e, Sa'd Ibnu'l-As'a ve Hişam oglu Haris oğlu Abdurrahman'a buyruğunu verdi. Onlar da Hafsa'dan getirilenden alıp Kuran nüshalarını oluşturdular. Osman, kuruldaki üç kişiye şunları söyledi: "(Medine'li) olan Zeyd ile, Kuran'dan herhangi bir kesimde ters düştüğünüz zaman, tartışma konusu olan parçayı Kureyş dili ile yazın. Çünkü Kuran sadece Kureyş dili ile inmiştir." Onlar da bu buyruğu yerine getirdiler. Sonunda (esas) sayfalardan Kuran nüshaları oluşturup işi bitince, Osman, söz konusu sayfaları (Hafsa'dan getirilenler) geri gönderdi. Alınan nüshaların da her bir kesime gönderilmesini buyurdu. Ve bunların dışında kalan her bir Kuran sayfasını ya da Mushafı buyurup yaktırdı.(Bkz. Buhari, e's- Sahih, Kitabu Fedaili'l-Kuran/3.) Buhari'nin kendisine anlatılan çabalardan ve "Kureyşli olanlarla olmayanlar arasında" belirecek anlaşmazlığın çözüm biçiminden anlaşıldığına göre, Kuran nüshalarını ortaya çıkarırken, Hafsa'daki Mushaf'tan aynen kopya etmek söz konusu değildi. İleri sürüle gelen "aynen kopya edildiği" ileri sürülürken, neden kopya edildiğine de "ağız (şive) farklarından dolayı" diye gerekçe gösterilir. Ancak, Dr. Suphi e's-Salih, Mebahis Fi Ulumi'l-Kuran (Beyrut 1979) adlı eserinin 80, 84, 85 sayfalarında bu gerekçenin inandırıcı olmadığını belirtiyor. Dr. Suphi'ye göre, o zaman aynı metni, aynı sözcükleri değişik okunacak nitelikte yazıp yansıtabilmek için gerekli işaret ve noktalama yoktu. O zamanki yazı harflerinin dışında işaretsiz harfler de noktasızdı. Kısacası, halife Ebubekir döneminde oluşturulan "mushaf", istenseydi bile, çeşitli kabile ağızlarını (şiveleri) içerir nitelikte yazılır olamazdı. Devam edecek Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Durum böyle olunca, şu sorular karşılıksız kalıyor: Ebubekir döneminde hazırlanan ve Hafsa'dan alıp getirilen "Mushaf" ile Osman döneminde meydana getirilen "nüshalar, mushaflar" arasındaki fark neydi? Yeni çalışma ile gerçekleştirilen nedir? Yukarıda anlamı sunulan hadiste bu açıklanmamakta. Ancak, hadisin devamı niteliğindeki bir açıklamada, yapılan işin sadece "bir temel nüshadan alınıp, başka mushaflara aktarma" olmadığını anlatır niteliktedir Dörtlü kurulda yer alan Zeyd Ibn Sabit, şöyle diyor: "Mushaf oluşturma işini yaparken, Ahzab Suresinin sonundan bir ayet yitirdim ('fakattu'). Ki, Peygamberin onu Kuran'dan bir parça olarak okuduğunu işitip tanık olmuştum. Aradık bu ayeti. Ve Sabit oğlu Huzeyme el Ensari'de bulduk (Ahzab suresine 23.ayet) ekledik o mushafta." (Itkan, Mısır, 1978, C1, s.79.) Birinci derlemenin yakılmasındaki amaç: Ölümüne değin sandığında saklayan ve alınıp yakılmasını önleyen Hafsa idi. Bu koruyucu ölünce, Kuran'ın Tanrısı "Kuşkusuz Zikr'ı (Kuran'ı) biz indirdik; kuşkusuz koruyucuları da yine biziz" (Hicr, ayet:9) dese de koruyucusu kalmamıştı. Mervan Ibn Hakem, "sandıktan" aldırtıp getirmiş ve yaktırmıştı. Mervan'ın bu ilk derlemeyi yaktırmasındaki gerekçesini, kendisi şöyle açıklıyor: "Bunu yaptım, çünkü, Onda yazılı olanlar, resmi (imam) Mushaf'a yazılıp geçirilmiş ve korunmuştur. Korktum ki aradan uzun zaman geçtiğinde kuşkucu kimseler bu (resmi) Mushaf hakkında kuşkuya düşerler." (Bkz. Dr. Subhi e's-Salih, Mebahis fi Ulumi'l-Kuran, s.83. Dayandığı kaynak: Ibn Ebi Davud, Kitabu'l-Mesahif, s.24.) Oysa, asıl kuşkulara yol açan, esas alınmış olduğu belirtilen ilk derlemenin yakılması olmuştur. Çünkü, ilk derleme ile, sonraki (Osman döneminde oluşturulan ve imam adı verilen) "Mushaf" arasında fark olmasa idi, ilkini yakma yoluna gidilir miydi? İlk derlemede bulunmayan eklemeler ya da Kuran'dan çıkarmalar yapılmamış olsaydı, neden korkulmuştu? Muhammed Döneminin Kuran'ı ile Bugünkü Kuran Aynı Değil: Burada çok önemli bir tanıklığa başvuralım: Ibn Ömer diyor ki: "Hiçbiriniz, Kuran'ın tümünü aldım (elimde bulunduruyorum) demesin. Bilemez ki, Kuran'ın çoğu yok olup gitmiştir. 'Ne kadar ortada varsa o kadarını elimde tutuyorum' desin yalnızca." (Bkz.Suyuti, el İtkan, 2/32.) Bu tanıklık, bugün elimizdeki Kuran'la, Muhammed'in "vahiy katipleri"ne yazdırdığı bildirilen Kuran'ın aynı olmadığını çok açık biçimde anlatmıyor mu? Kaldı ki, Ibn Ömer, Osman dönemindeki derlemeden sonra bu sözü söylemiştir. Yani, Osman döneminde oluşturulan "Mushaf"ın da orijinali yok. O el yazması, Dünyanın hiç bir yerinde bulunmuyor... Temel kaynaklarda sözü edilen, ama bugün bulunmayan "değişik mushaflar" da üzerinde durulmaya değer nitelikte. Suyuti'nin el İtkan'ında, Buhari'nin eserlerinde bazı önemli mushaflardan ve bu mushafların içindeki surelerin listelerinden söz edilir. Örneğin, Muhammed'in en yakınlarından biri bilinen ve Peygamberin, Kuran için ezberine başvurulacak dört kişiden biri olarak belirttiği Ibn Mesud'un mushafı, yine Muhammed'in danışılması gereken dört kişiden biri olarak söz ettiği Übeyy Ibn Ka'b'ın mushafı, Abdullah Ibn Abbas'ın mushafı, Muhammed'in karılarından Aişe'nin mushafı, Ali'nin mushafı bunların başlıcaları. Ayrıca bugün Alevi'lerin, Ali'nin mushafı olarak söz ettikleri bir mushaf ve Hindistan'da saklanan ayrı bir mushaf daha var Suyuti'nin ve Buhari'nin kitaplarında belirtilen mushaflardan hiçbiri günümüze gelememiş. Ancak bunların içerik listeleri yazılmıştır.Ayrıca bazı din kitaplarında, bunlarda bulunduğu söylenen ayet ve surelerden parçalar günümüze kadar gelmiştir. Eldeki resmi nüshadan içerik yönünden farklı oldukları bu listelere bakınca hemen anlaşılıyor. Örneğin, Ibn Mesud'un "Mushaf"ında Fatiha Suresi gibi çok temel bir sure yok. Felak ve Nas sureleri de..Ali'nin surelerinin sırası bugünküne uymuyor. Suyuti, kitabında, Bakara suresinin, Ahzab suresi ile aynı uzunlukta olduğunu aktarıyor. (Bkz. Suyuti, el ıtkan, 2/32.) Oysa bugün, eldeki resmi Kuran'da, Bakara 285 ayet iken, Ahzab yalnızca 73 ayettir. Üçüncü halife Osman döneminde bir heyet tarafından yeniden derlenip yazılan Kuran'ların kaç adet olduğu ve şu anda nerede bulundukları tartışmalıdır. Kimilerine göre dört, kimisine göre beş ya da yedi adet yazılmıştır. Dörttür diyenlere göre, Osman bir nüshasını kendisine alıkoymuş, diğerlerini Kufe'ye, Basra'ya ve Şam'a göndermiştir. Mekke'ye, Yemen'e ve Bahreyn'e gönderilenlerden de söz ediliyor. Kimi kitaplardaki bilgilere göre, bu nüshalardan kopya edilip çoğaltılmasına izin verilmiş, kimi kişiler kendileri için "mushaflar" meydana getirmişlerdir. Ancak, o zaman bu mushaflarda bulunduğu söylenen ve örnekler aktarılan bazı Kuran parçalarının resmi Kuran'da bulunmamasına ne demeli? Yemen'deki Ulu Cami'de yapılan restorasyon çalışmaları sırasında dünyanın en eski Kuran'ının bulunduğu The Guardian gazetesinin haberinde açıklanmıştır. Bu Kuran üzerinde yapılan incelemeler, günümüzdeki Kur'an'ı tutmadığını göstermektedir. ) -http://www.guardian.co.uk/Archive/Article/...4048586,00.html- -http://www.theatlantic.com/doc/prem/199901/koran- Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2007 Konunun araştırmacılarından Prof. Dr. Suphi e's-Salih kitabında, "Peki, Osman döneminde hazırlanmış resmi nüsha şimdi nerededir?" sorusunu ortaya atar ve doyurucu cevap bulamadığını açıklar. Kahire Kütüphanesi'nde olduğu söylenen nüshanın, Osman döneminden kalmış olamayacağını belirtir. Çünkü bu kitapta bir takım işaret ve noktalar vardır, böyle işaret ve noktaların İslamiyet'in ilk yıllarında bulunmadığı bilinmektedir. Ayrıca, Kuran'ın okunuşundaki farklar da, tek bir Kuran olmadığının göstergesidir. Nitekim, İsmail Cerraoğlu'nun, Ankara 1971 baskılı "Tefsir Usulu" adlı kitabının 90-110.sayfaları arasında, Islam kaynaklarından aktarılan bilgiler de şöyle: "Kur'an'ın bir harfinin bile değişmediği" yalanı Tevbe suresinin 114.ayetindeki "iyyahu" sözcüğünü, Hammad İbn Zeberkan, "ebahu" diye okurdu. Sad suresinin 2. ayetindeki "izzettin sözcüğünü de "ğırratin" okumaktaydı. Buradaki değişiklikler harf değişiklikleri.Birincisinde "ya""ba" ya, öbüründe de "ayın" harfi, "ğayın" harfine dönüşmüş. Haydi bu tür harf değişikliklerini önemsemeyelim. Eldeki Kur'an'da görülen kimi sözcüklerin yerine, Abdullah İbn Abbas, "mürâdiflerini", yani "eş anlamlı olanları kullanırdı. Enes İbn Malik de Müezzemmil suresinin 6. Ayetindeki "akvamu" sözcüğünün yerine, "asvabu" sözcüğünü kullanmıştır. İbn Ömer, Cum'a suresinin 10. Ayetindeki "fes'av" sözcüğünün yerine, "femzû" sözcüğünü; İbn Abbas Karia suresinin 5. Ayetindeki "kel'ıhni"yerine "k'essavfı"yı uygun görüp kullanırdı. Yine İbn Abbas "sayhaten vahideten"lerdeki "sayhaten" yerine, "zeyfeten"i yeğlerdi.Enes İbn Malik, İnşirah suresinin 2. Ayetindeki "vada'nâ" yerine,"halelnâ" diye okurdu. (Bkz.Sf.95). Aynı kitapta, gösterilen kesimde başka örnekler de görülebilir. Buralarda görülen de yalnızca harf değişikliği değil kelime değişikliğidir. Demek ki peygamberden bu yana bir harf bile değişmemiştir savı gerçek değildir. İsmail Cerrahoğlu'nun da kitabında yer verdiği (Bkz. aynı kitap, s.93-94) bir olay çok ilginçti bu konuda. Aktarıldığına göre, bir gün Hizam oğlu Hakim Oğlu Hişam, Furkan suresini okumaktadır. Ömer dinler, bakar ki, Hişam bu sureyi Muhammed'in kendisine öğretip okuttuğundan başka türlü okuyor. Ömer öfkelenmiştir: "-Bu sureyi sana böyle kim belletip okuttu?" "-Peygamber!" "-Yalan söylüyorsun. Çünkü, Peygamber bu sureyi bana senin okuduğundan başka türlü okuttu." Ömer bu tartışmayı yaparken, Hişam'ın yakasına sarılmıştır. Sonra, adamı alıp Peygamber'e götürür. "-Bu adam, senin bana okuttuğundan başka türlü okuyor Furkan suresini." "-Yakasını bırak da adamın okuduklarını ben de dinleyeyim." Ömer yakasını bırakınca, Muhammed adama döner: "-Hişam, haydi oku, bir de ben dinleyeyim, Furkan suresini nasıl okuyorsun?" Hişam, Furkan suresini, kendisine öğretildiği gibi okur. Sonra, Muhammed, "-Bu sure bana böyle indi." der. Muhammed, aynı sureyi bir de Ömer'e okutturur. Ömer'inki için de aynı şeyi söyler. Yani, ikisininkini de doğru bulmuştur. Sonra da şöyle der: "- Kuran yedi harf (yedi türlü) indirildi. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse, Kur'an'ı ona göre okuyun. (Bkz. Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l-Husûmât 4; Tecrîd, hadis no: 1766; Müslim, e's-Sahih, Kitabu Salâti'l-Müsâfirîn/270, hadis no:818) Bu hadis, Hişam'ın okuduğu Furkan suresi ile, Ömer'in okuduğu Furkan suresinin çok çok başka olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu hadise göre, Muhammed, kavgayı tatlıya bağlıyor, "Kur'an'ın yedi çeşit indirildiğini" ve herkesin başka türlü okuyabileceğini söylüyor. Yani Kur'an'ı türlü biçimlerde öğrenip okumayı serbest bırakıyor. "Başkalık"sa, hadisten de kolaylıkla anlaşılacağı gibi, "okunuş"ta değil, "okunanlar"dadır. Yoksa, Ömer'in o denli öfkesinden söz edilebilir mi? Kaynaklar, ayrı ayrı mushaflar üzerinde durur. Aktarılan örneklere göre, kimi mushaftakiler bugün elimizdeki "resmi kuran" dakileri tutmamaktadır. Ayrıca İbn Ömer'in şu sözü son derece ilginçtir: -İçinizden kimse, Kur'an'ın tümünü elinde tutuğunu söylemesin. Bunu diyen bilir mi Kur'an'ın tümü ne kadardı, nasıldı? Kesin olan o ki, Kur'an'ın çoğu yok olup gitmiştir. (Bkz. Süyuti, el İtkan, 2/32) Bütün bunlar karşısında, yine "kuran, Peygamberden bu yana olduğu gibi ve bir harfi bile değişmeden gelmiştir, denebilir mi? Kur'an'ın birinci orijinali de, ikinci orijinali de yine müslümanlar eli ile yakılmıştır. Kuşkusuz gerçekleri örtmek için. Osman döneminde oluşturulup çoğaltıldıktan sonra belirli merkezlere gönderilen nüshaların orijinallerine de , dünyanın hiçbir yerinde raslanmamaktadır. Müslümanların kutsal kitabının resmi nüshasının her yerde aynı olduğu doğrudur. Ancak, bugün İslam dünyasında bilinen ve elde bulunan Kuran, Peygamberin "vahiy katiplerine yazdırdığı" söylenen Kuran'ın aynı değil. Kaynaklar, bunu ortaya koyuyor. Mehmet Akif'in yapmış olduğu Türkçe Kuran tercümesi de yakılmıştır Yararlanılan İslami Kaynaklar: 1.Buhari E's-Sahih (Arapça); Kitabu'l Fedail-ül- Kuran Menakıbu'l Ensar, Sahihi Buhari Mustesari. Tecridi Sarih Tercümesi, 2.Dr. S. Suphi E's-Salih (İslam dünyasında son yüzyılın ıleri gelen ve birçok eserleri olan araştırmacı) Mebahis fi Ulum-il Kuran, 3.Celalettin Suyuti (Kuran yorumcusu, Hadis uzmanı olarak İslam dünyasında en güvenilir din bilirlrinden birisi): El İtkan Fi Ulumi-l,Kuran, 4.Müslim E's-Sahih (Arapça), 5.Ebu Davud Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.