Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Bir yazıma cevap veren bir kardeşimiz, yazdığım yazımın ana fikrine katılmadığını anlatmak için, üzerinde çok düşünülmesi gereken bakın ne söylemiş. Bu sözler üzerinde lütfen, Kur’an ı referans alarak dikkatle düşünelim.

 

(Müslümanlar her şeyi kuran-ı kerimden alacak olsalardı, peygambere gerek kalır mıydı? )

Değerli din kardeşlerim. Bu sözün anlamı, Kur’an da din ve iman adına her bilgi yoktur. Onun içindir ki imanımızı yaşamak için, bizlere Kur’an yeterli değildir. İslam ı doğru ve tam yaşamak için, Kur’an yani Allah ın hükümleri ve peygamberimizin dine koyduğu hükümlerle yaşamalıyız deniyor.

 

 

Bu sözleri ve benzeri sözleri çok duydum, sizlerde duymuşsunuzdur. İslam ı cemaat ve tarikat eksenli yaşayan din kardeşlerimin, dini bir konuda konuşmaya başladıklarında, söyledikleri ve savundukları fikir ve düşüncenin ana temelini, bu inanç oluşturuyor.

 

 

Bu soruyu kendimize soralım. Gerçekten İslam dininin kuralları, sorumlu olduklarımız ve din adına verilen hükümler, yalnız Allah ın tekelinde değil de, elçisinin de verdiği ama Kur’an da bahsedilmeyen hükümlerle birlikte mi yaşanmalı? Gelim bu soruya Kur’an dan cevap arayalım.

 

 

Ankebut 18: “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

 

 

Gaşiye 21: Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.

 

 

Kehf 56: Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Ayetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.

 

 

Enam 50: De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”

 

 

Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.


Ne dersiniz, Allah elçisinin görev tanımını yaparken söylediği sözler ve Allah ın elçisine, deki onlara diye başladığı tebliğiyle söyledikleri, ben yalnız bana vahyedilene uyarım hitabı, çok açık değil mi? Tebliğ etmek sana, hesap sormak bana düşer sözlerinden demi hiçbir ders alamıyoruz? Çok açık ama O nefis yok mu, işte O nefis, atalarımızın hurafe itikatlarını yaşatmak adına, Allah ın ayetlerini görmezden gelmemizi sağlıyor.

 

 

Bizlerin din ve iman adına sorumlu olduğumuz her konu, Kur’an da açıklanmamış, örnekleri verilmemiştir diyebilir miyiz? Allah Kehf suresi 26. ayetinde bakın ne diyor.

 

 

(O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.)

 

 

Bu kadar açık bir hükmü gördüğümüz halde, nasıl olurda, Peygamberimizi Allah ın dinde hüküm ortağı yaparız. Allah bakara 5. ayetinde bakın bizleri nasıl ve ne için uyarıyor.

 

 

(İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.)

 

 

Allah kurtuluşa erecek kullarının, bakın kimler olduğunu söylüyor. Rablerinden gelen, yani Kur’an ın üzerinde, onun takipçileri olanlardır kurtuluşa erecek diye üstüne basa basa söylüyor. Ama bizler hala bunca açık ayetleri de görmezden gelerek, emin olmadığımız ve peygamberimizin adını kullanarak bizleri aldatmaya çalışanların, foyasını ortaya çıkarmak için, kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. Acaba bunu yaparak kurtuluşa erenler arasında yer alabilir miyiz, ne dersiniz?

 

 

Peygamberimiz Allah ın dine hüküm koyduklarından başka, hiçbir ilave yapmadığını bakın daha başka nasıl söylesin.

 

 

Ahkaf 9: De ki: “Ben türedi bir peygamber değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”


Değerli din kardeşlerim, Allah ın bu ayetinden sonrada mı, aynı sözleri söylemeye devam edeceğiz? Allah elçisine deki onlara diyerek bakın ne söylemesini istiyor. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım. Bu sözleri, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek, yanlış inançlarına delil yapanlara hatırlatırım. Din şaka götürmez. Böyle yanlışlar insanı, sonsuz cehennemin kalıcısı yapar.

 

 

Bizler Kur’an da, bizlerin sorumlu olduğu her bilgi yoktur diyoruz, ama Allah tam tersini söylüyor bakın.

 

 

İsra 89: Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.

 

 

Nur 34: Andolsun ki biz size (gerekeni) açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.

 

 

Kehf 54: Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.

 

 

Bizler öyle sözler söylüyor ve inanıyoruz ki, Allah ın Kur’an da söylediklerinin tam tersi. Edindiğimiz ve emin olmadığımız rivayetleri Kur’an da göremediğimizde, bakın Kur’an da her şey yokmuş, deme yanlışlığını yapıyoruz. Daha da ileri giderek, O rivayetler olmasaydı Kur’an ı anlayamazdık, Kur’an kapalı kalırdı, İslam ı gereği gibi yaşayamazdık diyerek, büyük bir yanlışlığın kapısını aralıyoruz. Allah bizleri affetsin.

 

 

Bunca apaçık ayetleri görmezden gelerek, yanlış itikatlarımıza delil olsun diye, ayetlerde geçen kelimelere öyle anlamlar veriyoruz ki, yüzlerce ayetin üstünü örtüyor ve görmezden geliyoruz. Allah bir hüküm verdiyse, bir başka ayetinde onun tam tersi bir hükmü, asla vermez, lütfen bunu unutmayalım. Sizce Allah aşağıdaki ayetinde verdiği hükmü bizlere tebliğ ettiyse, Kur’an ın vermediği bir hükümden de sorumlu tutar mı bizleri?


Zühruf 44: Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.

 

 

Ne dersiniz, Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, Kur’an dan hesaba çekileceksiniz diyorsa, Kur’an ın açıkça vermediği bir hükümden, bilgiden, sorumlu tutar mı?

 

 

Yaradan birçok ayetinde Kur’an ın ipine sarılmamızı emreder, hiçbir velinin ardına düşmememiz gerektiğini söyler. Bu ayetlerden sonra, Kur’ an ın vermediği hükümlerden de sorumluyuz demek, Kur’an ayetlerini görmezden gelmek demektir. Neden bunca açık ayetler dururken, hala her şey Kur’an da yoktur, peygamberimizde dine hüküm koymuştur diyoruz.

 

 

Allah casiye suresi 6. ayetinde bakın ne diyor ve bizleri yalnız nereye yönlendiriyor.

 

 

Casiye 6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Bunları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

 

 

Peygamberimizin de yalnız Kur’an ile ümmetine hükmettiğini, lütfen unutmayalım. Çünkü Allah dan aldığı emir öyleydi. Kur’an a harfiyle uyan, peygamberimize de uymuş demektir. Elbette peygamberimizin örnek hayatı, bizler için çok önemlidir. Elbette onun sözleri, bizlerin başımızın tacıdır. Ama onun sözü olup olmadığını anlamak için de, gayret gösterelim ve dine nifak sokanların oyununa gelmeyelim. Onun sözü olup olmadığını, Kur’an ile karşılaştıralım, Kur’an ın süzgecinden geçirelim. Çünkü peygamberimizin, benim adıma yalan uyduranlar, cehennemde ebedi kalıcıdır diye uyarısını da, asla unutmayalım.


Allah görev verdiği elçilerinin görev ve sorumluluğunu çok açıkça bizlere bildirdiği halde, bizlerin bu gerçeklerden uzaklaşarak yaptığımız yanlışları, lütfen artık fark edelim ve KUR’AN İLE İTİKATLARIMIZI SORGULAYALIM. Yoksa hesabın görüleceği O çetin günde, çok pişman oluruz. Bakın Allah bizleri, kurtuluşa erdirecek bilgilerin nerede olduğunu söylüyor.

 

 

Enbiya 10; And olsun, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır.

HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?

 

 

Yüce Rabbim ne yazık ki akıllanmadık, akıllanmaya da sanırım hiç niyetimiz yok gibi görünüyor. Bizlerin bütün şan ve şerefimizin, kurtuluşumuzun Kur’an da olduğunu açıkça söylediğin halde, eğer bizler hala Kur’an da her bilgi açıkça yoktur diyor da, beşeri rivayetlere kurtuluşumuz adına sarılıyorsak yöneliyorsak, bizlerin akıllanmadığımızı ve akıllanmaya da, hiç niyetimizin olmadığını gösterir. Ne olursun bizlerin gözlerindeki perdeyi, gönlümüzde ki mührü kaldır ki, senin nurunun ışığıyla aydınlanalım.


Dilerim Yüce Rabbimden, Kur’an nurunu gönlünde hisseden, onun ışığıyla aydınlanan, Kur’an ın sınırlarını aşmayan, Rabbin halis kullarından oluruz.

 

 

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Gönderi tarihi:

..

gönül'e bağlılığına..

ellerine ve diline sağlık hocam..

 

iznin olursa..

bi küçük ilâve yapsam..

 

bi de beyyine konusu var çünki-

ki şöyle,

 

"En doğru bilginin Allah'a ait olduğunu söyliyerek.."

 

**

Beyyine: 92/1-2-3-4-5

Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler,
kendilerine "beyyine" gelinceye kadar
çözülüp ayrılacak değillerdi.

Allah tarafından gönderilen, tertemiz
sayfalar okuyan bir resul gelinceye dek.

O sayfalar içindedir dosdoğru, eskimez
kitaplar.

Kitap verilmiş olanlar, kendilerine "beyyine"
geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler.

Oysa ki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek,
dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece
Allah'a ibadet etmeleri, namazı kılmaları,
zekâtı vermeleri emredilmişti.
İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din.


**
Beyyine: albyne:
evidence
proof
testimony
rebuttal
aware
acquainted

 

**
Al: Mahdum: Uncommon Actor:
      Halkın içerisinde olup ve fakat onlardan
      olmayan; Eccentric; Dış Merkezli;
      Kam; Şaman.
Bj: Messrs: Efendiler
ne: Soyut ve görünmeyen âlem ile
      rabıta kurabilen anahtar.

 

..

Gönderi tarihi:

Elbette İslam dinini sorgularken en başta Kuran’a bakıyoruz. Hadisler, Müslümanların davranışları ikinci üçüncü planda kalır. Çünkü bir ülkeye turist olarak gidecekseniz, o ülkenin anayasasında yazanlar birincil önemdedir. Söylentiler, duyumlar, haberler ikinci üçüncü planda kalır. Anayasasında ırkçı veya dinci ayrımlar olan bir ülkeye ne kadar “anayasalarında öyle yazıyor ama, uygulamıyorlar, çok şeker insanlardır” deseler de gitmezsiniz. Yani tabii akıllıysanız. Dogmatik din turistleri bundan muaf…  

 

O yüzden İslam dinini en başta Kuran’a bakarak reddediyoruz. Bakıyoruz Kuran çağının bilgi düzeyinin bile çok gerisinde yazılmış ve çok ciddi, kabul edilemez insan hakları ihlalleri içeriyor. İnsanları inanç bazında ayrıma uğratıp düşmanlaştırıyor.

 

Bunu görünce tabii ki İslam dinini kabul edemiyoruz. Şöyle tabii, ateistiz, hiçbir dini kabul etmiyoruz da, fakat Muhammed zeki biri olup çağının ilerisini görebilen bir filozof olsaydı, ortaya doğru ve güzel şeyler koymuş diyebilirdik. Yoksa Allahtan kitap getirmiş yine demezdik elbette…

Gönderi tarihi:

Kuran insanları korkutmak, hizaya sokup boyun eğdirerek itaat ettirmek için yaratılmıştır. Hadisler ise, Muhammed'e hiç sahip olmadığı bir kişiliği kazandırmak, bir masal kahramanı, süper güçlere sahip bir efsane yaratmak için icat edilmiştir. Kuran'ın, İslam dini yaratılırken peyderpey yazıldığına güvenebiliriz. Sonradan düzenlemeden geçse de çok fazla değiştirilmiş değildir. Fakat hadisler tamamen uydurma ve sonradan yaratılmadır. Hadislerde söylediği iddia edilen sözlerin Muhammed ancak binde birini gerçekten söylemiş olabilir. Gerisi tümüyle uydurmadır. 

 

Muhammed öyle, bir sistem kuracak filan kapasitede bir kişi değildir. Hoş, onu kullanan muhalif ekip de öyledir. Yazdıkları Kuran'da hiç bir sistematiğin olmadığından bunu anlıyoruz. Tüm amaçları, yaşadıkları yarımadayı sahiplenmek ve kendilerinden olmayanları yağmalamak, soykırıma uğratmak, kızlarını cariye yapmaktı.

 

Din ve allahın çok kullanışlı olduğu görülünce, yarımada ile yetinmediler. Yağmaya başka milletler de katıldı üstelik... Allah ve dinin kullanışlılığı, halen tüm acımasızlığı ile sürmekte, insanların gökten ve toprağın altından korkusu, alabildiğine sömürülmeye devam edilmekte...

Gönderi tarihi:

Kuran, neden bahsettiğini açmaya bile gerek duymayan bir üstünkörülükle yaratılmıştır. Yazılmıştır bile demiyorum, çünkü onu yaratanlar bir kitap ortaya çıksın diye bir amaç dahi gütmemişlerdir. Sadece ihtiyaçları olan, yağmaya gidecek askerlerini motive edecek sözleri tanrı adına ortaya atmışlardır. Kitap haline sonradan getirmişlerdir.

 

Kuranın tek yazılış amacı korku ile itaat ettirip, ümit ile harekete geçirmektir. Her emredileni yapan köleler yaratmaktan başka amacı yoktur. Hiç bir iddiasını detaylandırmaz, açmaz, temellendirmez ve sistematiğe oturtmaz.

 

Örneğin cennette "kevaibe etraba" (*) olduğunu iddia eder. Nedir bu kevaibe etraba? Ne anlarsan anla. Hayalini ne okşuyorsa onu zannet. Yeter ki itaat et, cennet uğruna kan dök, cinayet işle, yağma yap. 

 

Örneğin "saat yaklaştı, ay yarıldı" der geçer. Ne saati, ne ay yarılması, kim yardı, patriot mu attı, lazer mi gönderdi, istediğini anla! Yeter ki çok acayip bir iş olduğundan kork ve boyun eğ!

 

Örneğin "sen atmadın allah attı" der geçer. Ne attı, mancınık mı, füze mi, palavra mı, ne istiyorsan onu anla! Yeter ki mucizevi bir şeyler olduğuna inan ve büyülen. Köle ol. Her söylenene inanmaya şartlan!

 

(*) Denk, eşit yükseltiler, kabartılar demektir.

Gönderi tarihi:

Kuran ile köleliğin ve sorgusuz sualsiz itaatin temeli atıldıktan sonra, hadisler ile bir efsane dinin inşasına girişildi. Örneğin Kuran sadece Muhammed’in mescidi haramdan mescidi aksaya gittiğini iddia ederken, hadislerle Allahın huzuruna çıktığı, allahla ibadet pazarlığı yaptığı, cenneti cehennemi gördüğü gibi bir sürü efsane eklendi.

 

Hadislerle yine Muhammed’e masal kahramanı özellikleri yüklendi, mucizeler, Kuran’da iddia bile edilmemiş bir yığın efsane icat edildi. Kuran ile korku temeli atıldığı ve itaat otomatikleştirildiği için bu safsatalara artık kimse hayır diyemezdi. Demeye kalkanın kafası kesildi. Tam bir ceberut din diktası kuruldu.

 

Bu çağda bile Kuran, insanların en çok korktuğu kitap ünvanını hâla korumayı başarıyor. Bir korku imparatorluğu kurulmuş ve hâlen yıkılamamıştır. Dogmatik zihinlerden beslenerek etkisini sürdürmekte…

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.