Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 11 yıl Tartışma yapılan başlıklarda konu dışına çıkmak olumsuz karşılanır. Ama sohbet yapılan başlıklarda ara sıra tartışma uç verse de konu dışına çıkılması yadırganmıyor. Laf lafı açıyor diye buna deniyor. Ya da buna ucu açık iletişim diyelim. Birinin ordan "ya şimdi konu bu mu? Konuyu değiştirip tartışmadan kaçma" diye çıkışması olmadan, daha özgür gidiyor konu. Sanırsam çoğu kişi tartışma yerine sohbeti bundan seviyor ve tercih ediyor. Kimse höt böt etmiyor. Konu nereye giderse gitsin...
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 11 yıl Yazar Tartışma yapılan başlıklarda konu dışına çıkmak olumsuz karşılanır. Ama sohbet yapılan başlıklarda ara sıra tartışma uç verse de konu dışına çıkılması yadırganmıyor. Laf lafı açıyor diye buna deniyor. Ya da buna ucu açık iletişim diyelim. Birinin ordan "ya şimdi konu bu mu? Konuyu değiştirip tartışmadan kaçma" diye çıkışması olmadan, daha özgür gidiyor konu. Sanırsam çoğu kişi tartışma yerine sohbeti bundan seviyor ve tercih ediyor. Kimse höt böt etmiyor. Konu nereye giderse gitsin... Evet sana katılıyorum ve merak ediyorum bakalım laf lafı daha nasıl açacak burada yeni iletiler gördükçe heyecanlanıyorum.
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 11 yıl bakalım laf lafı daha nasıl açacak Oho, kolay... İmzanı bile ele alabilirim. Şöyle: Sadece sen değil, hepimiz küçükken mıknatıs yuttuk. Ha, demir yutanlar da vardır mutlaka. Ne anlamda, şöyle: Hiç bir şeyden anlamayan, her konuya karşı nötür olan, hiç bir konuda hiç bir fikri olmayan, ne denirse he diyen insanlar illa ki vardır. İlla etki ile mıknatıslanmak zorunda olan, kendiliğinden mıknatıslanamayan kişiler yok diyemeyiz. Kimliğini kıl olmakla tanımlayan olduktan sonra hepsi olur değil mi? İstisnalar kaideyi bozmaz deyip belli bir standard dahilinde devam edersek: Aslında hepimiz mıknatıs yuttuk. Ama mıknatıs içimizde nasıl duruyor işte o önemli. İlkokuldan beri öğretirler, zıt kutuplar çeker, aynı kutuplar iter. Mıknatıslar içimizde sabit dursa gene iyi... Denk gelmeye de bağlı mı iş, iyice karışıyor. Yav dün çekiyordu, şimdi niye itiyor bunun mıknatısı? Onu da boşver de, istisna dediğim şey gerçekten istisna olacak kadar az mı? Yav hiç de az değil be! Hadiii, kendimi çürüttüm al bakalım! Yoksa gerçekten hatırı sayılır miktarda demir yutan mı var!!! Dönen, takla atan, yuvarlanan, karmaşık hareketler yapan mıknatıslar kuramı mı, mıknatıslar ve demirler kuramı mı? Belki de birleşik alan kuramı gibi ikisini birleştirmeliyiz. Ya da parçacık - dalga ikilemi gibi bir şey yapmalıyız. Hadiii, gitti mi konu fiziğe...
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 11 yıl Hay bu saatlerle de niye oynarlar yahu? Saate bakıyorsun, daha erken diyor, göz kapakların geç oldu diyor. Oynamayın şu saatlerle bir yahu!!! Ben kaçar... Pamuk zaten uyudu kucağımda, benim de uykumu getirdi...
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 11 yıl Yazar Fizik konusunu tartışmak haddim olmaz, yaram da var zaten bu konuda, gocunurum Aslında anı şöyle: Ben doktor olacaktım, ama lise 1 de Hafize isimli bir fizik öğretmenine denk geldim, kendisiyle yıldızlarımız bir türlü uyuşmadı, ben ondan nefret ettim, ondan nefret etmem beni fizikten soğuttu, fizikten soğuyunca lise 2 de sözel öğrencisi oldum, sonra işte bu hallere kadar geldik. Hayatımın kelebek etkisiymiş meğer bu olay. Ama Hafize Hanım kelebek sayılmaz... Hala kendisini hoş anmam.. Öğretmen olmak zorumluluk ister, hep bunu söylerim, davranış biçimimiz bir insanın geleceğini etkiler. Herkes öğretmen olmamalı, oluyorsa da bunun sorumluluğunu taşımalı... Oysaki fizik hayatın ta içinden.. Fizik yapmayalım, çalışmadığım yerler oralar
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 11 yıl Yazar Hay bu saatlerle de niye oynarlar yahu? Saate bakıyorsun, daha erken diyor, göz kapakların geç oldu diyor. Oynamayın şu saatlerle bir yahu!!! Ben kaçar... Pamuk zaten uyudu kucağımda, benim de uykumu getirdi... Mod aynı İyi geceler
Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2013 11 yıl Laik bir ülkede Krematoryuma izin verilmesi, daha önce de söylediğim - ama demogojik tiradlar attırılma çabası sırasında algılanamamış olan- bir hak ve özgürlük meselesidir. Dogma yıkma meselesi değil. Zira, laik ülke herkesin dinsiz veya ateist olduğu ülke falan değildir. Özgürlük savaşçısı insan hakları ve özgürlüklerinin savaşımını verir. İnsanların inanma özgürlüğüne karşı savaş vermek değildir özgürlük savaşçılığı. Krematoryuma izin verilmemesi ülkemizde dogmanın iktidarda olduğunun göstergesidir. Yani dinin siyasette kullanıldığının ve laikliğin içselleştirilemediğinin. Ayrıca, boşa ceset yakmak ve atmosfere yok yere ( amaçsız ) zehirli gaz salmak ve yakıt tüketmek yerine bu reaksiyondan elektrik üretilmesinin de iyi bir fikir olduğunu belirtmiştim. Zira, diğer kaçınılmaz zararların ( şimdilik ) pozitif marjinal fayda üreten bir mantığı vardır. Atıklar ise, her zaman negatif marjinal fayda üretir. Dolayısıyla, bu negatifi pozitife çevirecek santrallerden yana olmak ne " dogma yıkıcılığı " gibi tepkisel, ne de " küllerim boğaza / okyanusa atılsın, moleküllerim dünyayı dolaşsın, kah bir albatrosta kah bir lagosta yaşasın " gibi duygusal değil gerçekçi bir yaklaşımdır. Yalnız şimdi bunu okuyanlar yine anlayamaz diye tekraren vurgulayayım ki; her ne sebeple olursa olsun krematoryumda yakılmak isteyenin böyle bir hak ve özgürlüğü de olmalıdır laik bir ülkede.
Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2013 11 yıl Ortada kuyu var yandan geç olmuş... Olsun olsun... Yandan dolanarak da olsa gerçeğin itiraf edilmek zorunda kalınması da idare eder... Yani... Güneş balçıkla sıvanamıyor!
Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2013 11 yıl Olabilir tabii, algılama kişilerin seviyesine göre değişebilir. Herkesin yazılanları doğru algılaması mümkün olmayabilir. Bazılarının anlatılmak isteneni anlaması zaman ve " ekstra vurgulama " gerektiriyor olabilir. Demogoji çabasını da hoş görüyorum artık.
Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2013 11 yıl Yazar Fizik konusunu tartışmak haddim olmaz, yaram da var zaten bu konuda, gocunurum Aslında anı şöyle: Ben doktor olacaktım, ama lise 1 de Hafize isimli bir fizik öğretmenine denk geldim, kendisiyle yıldızlarımız bir türlü uyuşmadı, ben ondan nefret ettim, ondan nefret etmem beni fizikten soğuttu, fizikten soğuyunca lise 2 de sözel öğrencisi oldum, sonra işte bu hallere kadar geldik. Hayatımın kelebek etkisiymiş meğer bu olay. Ama Hafize Hanım kelebek sayılmaz... Hala kendisini hoş anmam.. Öğretmen olmak zorumluluk ister, hep bunu söylerim, davranış biçimimiz bir insanın geleceğini etkiler. Herkes öğretmen olmamalı, oluyorsa da bunun sorumluluğunu taşımalı... Oysaki fizik hayatın ta içinden.. Fizik yapmayalım, çalışmadığım yerler oralar eğer iyi bir fizik öğretmenim olsaydı ben şimdi bu hallerde olmazdım belki de "Bir İtirafım Var!"
Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 11 yıl eğer iyi bir fizik öğretmenim olsaydı Ya bir de benim gibi berbat bir ilkokul öğretmenin olsaydı? Ucuz kurtulmuşsun. Gerçi onun bana bir zararı olmadı ama, ilkokul bu, okumaktan bile vaz geçirebilirdi. Belki de geçirecekti kim bilir... Ama son sınıfta hastalandı. Hani ateist olmasam allah tarafından diyeceğim, o türden. Yerine de şeker mi şeker bir adam geldi mi... Benim bütün notlar pekiyi oldu. Önce boş kağıt bile verirdim. Hiç ilkokulda boş kağıt verilir43 mi*, we (bu sefer silmeyeceğim, benim Pamuk klavyeden geçti) Neyse ilkokulda boş kağıt verilir mi, ben verirdim. Öyle nefret ediyordum bu öğretmenden. Kafasına bir şey atasım geliyordu. Neyse fizik öğretmenim ise iyiydi. Üniversiteyi onun sayesinde kazandım. Hiç dersaneye gitmediğim halde. (Cemaatten şifre almadım!!!) Matematik öğretmenim ise... Olamaz öyle sevimli, öyle zarif, öyle güzel bir kadın yaaa! Galiba dersi dinlemeyip ona baktığımı anlar, tatlı tatlı gülümserdi. Sonuçta matematiği hiç öğrenemedim! Neyse fizik yetti, tüm fizik sorularını yaptım.
Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 11 yıl Fizik yapmayalım, çalışmadığım yerler oralar Yahu çok basit! Her mıknatısın N ve S olarak iki kutbu vardır. N kutbunun karşısına S gelirse iki mıknatıs birbirini çeker. Yok N ile N veya S ile S karşı karşıya gelirse iterler. Birleşik alan kuramına göre elektrikte artı ile eksi yüklerin birbirini çekmesi ve aynı yüklerin ise itmesi de aynı olaydır. Bize farklı görünüyor. Elektrik alanı ile manyetik alan, sadece farklı fazda gerçekleşen olaylar. Neyse, aslında bayağı da karışık, haklısın. İşi kutuplarda bırakalım... Şimdi... Senin mıknatısın karşıdakinin mıknatısını itti. Çeksin diye kutbu çevirdin diyelim. Aaa, o ne, yine itti! Aksilik işte! Karşıdaki de senin gibi düşünüp o da mıknatısı ters çevirmiş! Gitti işte... Kıssadan hisse: Hemen çevir kazı yanmasın yapmayacaksın!
Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 11 yıl Yazar Yok mıknatısları biliyorum ben, fizikten genel olarak anlamıyorum
Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 11 yıl Yok mıknatısları biliyorum ben, fizikten genel olarak anlamıyorum Eh biraz anladığın imzandan belli ama hiç anlamaz gibi yaptın da...
Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2013 11 yıl Neydi o fizik hocasının adı yaa... Mürsel mi, Münir mi... Başka... Metin de değil. Macit hiç değil... İnsan böyle işte. Onun sayesinde sınavı kazandım ama adını unuttum. Takım elbisesiz traşsız asla gelmezdi. Atatürkçüydü. Bazen kısaca siyasi konulara değinirdi. Dersi güzel anlatır, monoton bilgi vermezdi. Hayatla bağını kurardı konunun. Bilimsel gelişmelerle bağ kurardı. Aslında geometri sorularını da yaptım. Matematiğim çok kötüydü ama geometrim iyiydi. Matematikçi maalesef matematiğin önemini hiç anlatmadı. Hatta beyin cimnastiğidir, bir işe yaramaz derdi. Halbuki denklem çözümlerini severdim ama polinomdu, integraldi türevdi o konularda bir koptum, bir daha toparlayamadım. Matematik evrenin şiiridir. Matematik olmadan hiç bir şey olmazdı... Bir hoca vardı, adam boş ol dedi mi kadın boş düşer, şeriat uygulanmadığı için çok yanlış işler oluyor filan demişti de içimden bu adamdan hiç hoşlanmıyorum, bu adam hemen yarın ortadan kaybolsa, bir daha da yüzünü görmesem demiştim. Ne hangi derse girdiğini hatırlıyorum, ne ondan en küçük bir şey öğrendiğimi. Ondan kurtuluncaya kadar ağzından ne çıktıysa içimden yok yaaa? Sahi mi? Hööö, hönk demiş olmalıyım.
Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2013 11 yıl Yazar Önce buraya güzel, çok şık, zarif bir post mortem fotoğraf ekleyeyim.. Haksız mıyım?
Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2013 11 yıl Yazar Yok yok gerçekten çok güzel bir fotoğraf, hayran olunacak kadar güzel...
Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 11 yıl Bu arada Ceset Yakmanın zararlarına bir kaç örnek vereyim : Obez kadın yakılırken krematoryum tutuştu 07.06.2012 Avusturya'nın Graz kentinde ölen obez bir kadının yakıldığı krematoryumda, kadının vücudundaki yüksek yağ oranı yüzünden yangın çıktı. İtfaiye görevlilerinin zorlukla ve uzun uğraşlarla söndürdüğü yangın, ülkede krematoryumlarda yakılmanın bazı kurallara tabi olması gerektiği konusundaki tartışmaları da alevlendirdi. Basına göre, 200 kilogramdan daha ağır olan kadın, fırının 300 santigrat derecenin üstüne çıkıp aşırı ısınmasına ve tüm binanın siyah bir dumanla dolmasına yol açtı. DIŞ HABERLER ( Hürriyet ) Ceset krematoryum fırınında patladı ÇİN’in Moğolistan bölgesinden Wang Diange, evde cansız bulunduğunda yıldırım çarpmasından öldüğü sanılıyordu. Ancak, yakılarak kaldırılan cenazesinde krematoryum fırınına konulan ceset patladı.Yapılan inceleme sonucunda, talihsiz adamın yıldırım çarpması değil, evine düşen bir meteoroloji roketi tarafından öldürüldüğü anlaşıldı. Gökgürültülü ve yağmurlu bir havada büyük bir patlamanın ardından evinin çatısının uçtuğunu gören komşular, eve yıldırım düştü sanmıştı. Krematoryumdaki patlamanın ardından yapılan incelemede, vidalar ve metal parçaları bulundu. Bu parçaların doluyu yağmura çevirmek için bulutlara fırlatılan ve içinde kimyasal maddeler bulunan meteoroloji idaresinin roketine ait olduğu tespit edildi. ( Sabah )Sonuç olarak meteoroloji idaresi ölen Wang’ın ailesine 80 bin yuan (20 bin YTL) tazminat ödedi. Organ bağışlamak için intihar etti Böbreğini kardeşine, gözlerini de babasına bağışladığını yazdığı bir not bıraktı ancak not, genç kızın bedeninin yakılmasından sonra bulundu Hindistan’da 12 yaşındaki bir kız, babası ve kardeşine organ bağışlamak için canına kıydı. Mumpy Sarkar isimli kızın babası gözünden, kardeşi de böbreğinden rahatsızdı. Onları kurtarmak isteyen küçük kız, kendince bir plan yaptı. Böbreğini kardeşine, gözlerini de babasına bağışladığını yazdığı bir not bıraktı. Ardından intihar etti. Ancak babası intihar notunu kızının yakılmasından sonra buldu. Baba Mridul, kızının acısını “Çok hassas bir çocuğun duygularını çok geç fark edebildik” diye dile getirdi. Mumpy’nin kız kardeşi Monica ise “Bana söylemişti ama şaka yapıyor sanmıştım” dedi. Yetkililer, trajik olayın ardından devreye girerek, aileye tedavi yardımı yapılacağını açıkladı. ( GAZETE HABERTÜRK )
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 11 yıl Bir apartmanda doğal gaz patladı! Doğal gaz kullanımı yasaklansın! Üüüü, ne sakıncalıymış bu ceset yakma, ne sakıncalı! Zinhar izin verülmeye! Başumuza taş yağar, taş!
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 11 yıl Yazar Evet güzelmiş Evet güzelmiş Biraz Helena Bonham Carter'a benzemiyor mu?
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 11 yıl Yazar Organ bağışlamak için intihar etti Böbreğini kardeşine, gözlerini de babasına bağışladığını yazdığı bir not bıraktı ancak not, genç kızın bedeninin yakılmasından sonra bulundu Hindistan’da 12 yaşındaki bir kız, babası ve kardeşine organ bağışlamak için canına kıydı. Mumpy Sarkar isimli kızın babası gözünden, kardeşi de böbreğinden rahatsızdı. Onları kurtarmak isteyen küçük kız, kendince bir plan yaptı. Böbreğini kardeşine, gözlerini de babasına bağışladığını yazdığı bir not bıraktı. Ardından intihar etti. Ancak babası intihar notunu kızının yakılmasından sonra buldu. Baba Mridul, kızının acısını “Çok hassas bir çocuğun duygularını çok geç fark edebildik” diye dile getirdi. Mumpy’nin kız kardeşi Monica ise “Bana söylemişti ama şaka yapıyor sanmıştım” dedi. Yetkililer, trajik olayın ardından devreye girerek, aileye tedavi yardımı yapılacağını açıkladı. ( GAZETE HABERTÜRK ) Bir apartmanda doğal gaz patladı! Doğal gaz kullanımı yasaklansın! Üüüü, ne sakıncalıymış bu ceset yakma, ne sakıncalı! Zinhar izin verülmeye! Başumuza taş yağar, taş! Ceset yakma, gömülme vs. bunlar kişinin tercih edeceği şeyler, kim nasıl isterse öyle gitsin bu hayattan... Bu ama üzücü bir hikaye... Bu arada Birgün Gazetesi'nde Ercan Kesal'ın bir yazısı vardı "Kalplerimiz Mezar Yeri" diye... Aklıma gelmişken okuyun, çok güzel bir yazı.
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 11 yıl Ceset yakma, gömülme vs. bunlar kişinin tercih edeceği şeyler, kim nasıl isterse öyle gitsin bu hayattan... İlla ki. Benim söylediğim de bu. Ama ülkemizde seçme hakkı tanınmıyor ve bu insan hakları adına bir ayıp. Dogmaya saplanmışlığın bir göstergesi... Öykü bana inandırıcı gelmedi. Abartılmış yanları var. Film senaryosunu andırıyor. En azından mantıklı değil. Bir ölüm olayı olduğunda polis gelir ve her yeri didik didik araştırır. Bu yapılmamışsa toplumsal bir ayıp. Ne biliniyor intihar olduğu, cinayet olmadığı? Böyle bir notun polislerce bulunamamış olması kabul edilir bir durum değil. Hele bu haber, kadına şiddeti özendirme sabıkalı bir yandaş medyadan geliyorsa, hiç inanasım gelmez. Bu medyayı ben çoktan zihnimde mahkum etmişim. Allah var yazsalar inanmam... Ayrıca böbrek bağışı için beyin ölümü gerçekleşmiş, ancak vücut cihaza bağlı olmalı. Göz korneası için böyle bir şart yok ama zaman geçerse o da işe yaramaz hale gelir. Yani yakılmasa da işe yaramazdı organları. Eğer adli tıp bakımından bir gereksinim varsa küçük doku örnekleri alınıp dondurulduktan sonra yakılabilir. Yakmak isteyenin önündeki engellerin kaldırılmasına gerek yok diyen herkes dogmaya esir olmuştur. Bu kesin bir ölçüt. Demokrat olduğunu iddia eden herkes, krematoryum ruhsatı hemen yarın verilmelidir demelidir. Bunun lamı cimi olmaz.
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 11 yıl Yazar İlla ki. Benim söylediğim de bu. Ama ülkemizde seçme hakkı tanınmıyor ve bu insan hakları adına bir ayıp. Dogmaya saplanmışlığın bir göstergesi... Öykü bana inandırıcı gelmedi. Abartılmış yanları var. Film senaryosunu andırıyor. En azından mantıklı değil. Bir ölüm olayı olduğunda polis gelir ve her yeri didik didik araştırır. Bu yapılmamışsa toplumsal bir ayıp. Ne biliniyor intihar olduğu, cinayet olmadığı? Böyle bir notun polislerce bulunamamış olması kabul edilir bir durum değil. Hele bu haber, kadına şiddeti özendirme sabıkalı bir yandaş medyadan geliyorsa, hiç inanasım gelmez. Bu medyayı ben çoktan zihnimde mahkum etmişim. Allah var yazsalar inanmam... Hımmmm ben o kadar eleştirel okumadım aslında... Daha duygusal baktım olaya, bu hikayenin en can alıcı noktası şu; vardır böyle aileler, çocuklarının iç dünyalarının, hassasiyetlerinin, kaygılarının farkında olmayan.. Sanırım biraz yazının beni üzen kısmı burasıydı. Böyle kimbilir ne çocuklar harcanıyor ve de ne insanlar... Ben organlarımı bağışlayıp kalanının da yakılması dileğindeyim. Umarım ben ölünceye kadar bir krematoryum yapılır
Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2013 11 yıl Benim umrumda değil. Cesedime istediklerini yapabilirler. Dağda çakallar parçalasın, yine umrum olmaz. Çakalcıkların karnı doyar, sevinirim. Krematoryumu kendim için istiyorsam namerdim! Ama krematoryumu olmayan bir ülke çağdaş, uygar bir ülke olamaz!
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.