Φ bekir Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Selamlar... Alıntıları bırakmıştık... 1. Tehdit algılaması irticanın bir yaygaradan ibaret olduğunu, bir bastırma, kıstırma, uzaklaştırmanın terminolojik adı olduğunu biliyoruz...Zira ortada irtica algılamasını gerektirecek somut vakıalar yok... Bazi hadiseleri genellemeye tabi tutmanın haricinde yargı kararlarıyla sabit olmuş bir gerçeklik yok... Pekiyi madem böyle bir gerçeklik yok o halde Türkiye de irtica neden ortaya çıkmıştır... İrtica söylemi kimin işine yaramıştır, yaramaktadır... Soruyu bir taraflara not edin? Her zaman bulunacak bir soru değildir! Bir eylemi kimin yaptığını araştırıyorsak ve eğer polisiye bir akıl yürütmenin peşinde değilsek (delillerden suçluya gitme yolu) soracağımız ilk soru bu eylemden en fazla kim karlı çıkmıştır olmalıdır? Hadi ben buraya irticayla ilgili farazi bir soru daha atayım bugün ilk defa aklıma geliyor bu soru? İrticai oluşumların aceba bizi geriye götürmek istemekle varmak istedikleri nokta nedir? Bizi geriye götürecek irticai örgütlerin çıkarı ne olacaktır? Evet bunu ciddi olarak merak ettim. Yani bir islam devleti kurmak derdinde olan irticai bir örgüt ne kazanacaktır. Manevi bir mutluluk mu? Gülünç olmayın... Neyse yukardaki basit soruya geri döneyim...İrtica yaygarası bu ülkede en fazla kimlere yaramıştır... Bilen var mı? Ben masumane akıl yürütmelere devam edeceğim... Peki elimde ne varki akıl yürütebileceğim... Şeyh Sait ayaklanması demişti bir arkadaş... Bu ayaklanmanın arkasından ne oldu: Muhalefet partisi kapatıldı...Muhalif basın takrir-i sükun kanunuyla susturuldu. Muhalif herkes susturuldu... Yurdun bir yerinde çıkan ayaklanma neticesinde yurdun tamamında uygulanmak üzere takrir-i sükun kanunu çıkartıldı ve istiklal savaşı yıllarına ait olan inanılmaz yetkili istiklal mahkemeleri tekrar yetkilendirildi... Şapka kanunu: İskilipli Atıf Hoca... Yıl 1960... Ne oldu... İhtilal... Saçma... Darbe oldu...CHP, seçimle elde edemediği yeri başka şekilde elde etmenin yollarını arıyordu... Meşum süreç bir başbakanın ve iki bakanın asılmasıyla sonuçlandı... Ne olmuştu, irtica hortlamıştı...Tarihe Türklere güven olmaz, onlar başbakanını astı sözünü kazandırdı bu süreç... İrtica başbakan'ın kafasını götürdü... Yıl kaç... hatırlamıyorum....Şu anki akit gazetesi yazarı Hüseyin ÜZMEZ, Ahmet Emin YALMAN'ı lise öğrencisiyken vurdu... Ardından müslüman yazar avı başladı... Toplu tutukalamalar... falan filan... Necip FAZIL'a daha sonraki yıllarda şu müthit anekdotu (Hatırladığım kadarıyla) söyletecek olay buydu... Biz ayağa kalk dedik, hüseyin amuda kalktı...(Sakarya Şiiri için diyor) Buraya gelene kadar iskilipli atıf hocayı, said nursiyi, menemen vakıasından sonraki idamları aktarmayacağım bile... Tarih 1997... İrtica yaygaraları altında; Bir bayan milletvekilinin evi, gece yarısı aranmaktadır... TCK'da ev araması hayli zor bir hüküm olmasına rağmen bunun gece yapılması daha da zor olmasına rağmen evi rahatlıkla aranmıştır...Devletin güvenliği için hukuk askıya alınabilir... (Hegel'in totoliter devlet anlayışını hala terk edemedik ya) Sonra seçimlerden en yüksek oyu almış "habis ur, kan emici vampirler" hakkında kapatma davası açılmıştır...Sonra sonralarda başbakan olan bir zat, okuduğu ve milli eğitim kitaplarında yer alan bir şiir neticesinde hapishanenin taşlı yollarında taş saymaya gönderilir malum yerlerce verilen kararlarla... Telefon dinlemeler (yargı kararı olmaksızın), andıçlamalar, bazı gazeteleri toplantılara davet edip, bazılarını dışarda bırakmalar, Televizyon kanallarının firekanslarına girmeler (bir yayın sırasında Kanal 7), Bir hükümeti düşürdükten sonra, demokrasi tarihinde hiç görülmeyen bir davranışla en az oyu almış partiye hükümeti kurdurmak için yetki vermeler... Bir albay'ın bir meydanda tank yürütmesine ses çıkarmamalar... Halkın seçtiği parti alaşağı edilirken medyanın büyük bir kısmınca topyekün saldırılar... Pekiyi bu süreçten kim karlı çıktı... Dinciler bu karşılaşmada 10-0 yenildi... Bunu kabul etmek lazım... Mavi akım projeleriyle gönül bağıyla işler yapılması... Yolsuzluktan Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükümetin düşmesi...Siyasi hayatıma mal olsa dahi 8 yıllık eğitimi getireceğini söyleyip de siyasi hayatından olan başbakan... Bunlar önemli değil... Erbakan'a karşı topyekün bir kalkışma sona erdiğinde postmodern süreç bitip de etraftaki kan, flu görüntü dağıldığında ne gördük.... Askeriyenin içerisindeki ihale yolsuzluklarını gördük mü? Pekiyi kaç tane bankanın battığını gördük mü? Pekiyi bu bankaların kimlere ait olduğunu biliyor muyuz? Bu banka sahiplerinin veya bankalardan kredi kullananların medyada uzantılarının bulunması tesadüf müydü? Batan bankaların tamamı 28 Şubatla başlayan süreçle batmaya başlamış ve 2001 yılında neyle karşılaştık... Hadi bakalım kim bilecek... Evet ekonomik kriz....IMF'ye esir edilmiş bir Türkiye... Erbakan Hükümeti döneminde Memurlar inanılmaz yüksek zam almışlardı...Ecevit hükümeti döneminde söylentilere göre maaşlar deprem yardımı paralarıyla ödenmiş... Daha kurulduğu ilk hafta memur maaş zammı kararnamesi önüne konan Baþbakan ERBAKAN kendisinden önceki Başbakan Mesut Yılmaz tarafından tespit edilmiþ bulunan %20'lik maaş zammını kabul etmemiş ve bürokratların tüm itirazlarına rağmen %50 zam vererek REFAHYOL'un önceki hükümetlere benzemeyeceğini göstermiştir. Nereden alıntıladım bunu ya...Neyse önemi yok... Araştıran zam miktarını bulur... Yurdum insanıda hala irticayı birinci tehdit sanır... Birinci tehdit irtica var sözünü kullananlardır... Birinci tehdit irticaya karşı topyekün bir kalkışma başlatma derdinde olanlardır. Birinci tehdit irticaya karşı tavır alıyoruz diye halkı kandıranlardır... Türkiyede irtica yoktur... Olmamıştır... Ancak bir irtica edebiyatı vardır... Korkutması, kıstırması vardır... Bu ortamda bu edebiyattan nemalananlar vardır...Ve daha da kötüsü bunlardan haberdar olmayıp da irtica vardırın gerçek olduğunu ispatlamaya çalışan ve hiç bir yerden de nemalan/a/mayanlar vardır? Ötekilerin derdi belli de size ne oluyor... Devam etmeye çabalayacağız... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Ne kadar da kolay değil mi? "Türkiye'de irtica tehlikesi yok. Çünkü ortada hukuki bir karar yok" diyeceksiniz ve olayı kapatacaksınız... Bakın zamanında kapatan nasıl kapatmış : 23 Mart 1983 günü, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un Başbakanlığında Siyasi Parti Liderlerinin Anayasa Değişikliği konusunda yaptıkları 3. toplantıda Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan; (Benim inandığım şekilde sen yaşayacaksın" tahakkümünün ortadan kalkmasını istiyoruz. Çok hukuklu bir sistem olmalı, vatandaş genel prensiplerin içerisinde kendi istediği hukuku kendisi seçmeli, bu bizim tarihimizde de olagelmiştir. Bizim tarihimizde çeşitli mezhepler olmuştur. Herkes kendi mezhebine göre bir hukuk içinde yaşamıştır ve de herkes huzur içinde yaşamıştır. Niçin ben başkasının kalıbına göre yaşamaya mecbur olayım?... Hukuku seçme hakkı inanç hürriyetinin ayrılmaz bir parçasıdır) diyerek, laik devlet düzenimizi eylemli olarak ortadan kaldıracak önerilerde bulunmuştur. Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 13.4.1994 tarihinde Refah Partisi Meclis Grubunda yaptığı konuşmada: (Şimdi ikinci bir önemli nokta, Refah Partisi iktidara gelecek. Adil Düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kansız mı olacak bu kelimeliri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimelir kullanma mecburiyetini duyuyorum. Türkiye'nin şu anda birşeye karar vermesi lazım. Refah Partisi Adil Düzen getirecek. Bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak. Altmış milyon buna karar verecek) diyebilmiştir. Çok daha fazlasını aşağıdaki linkte bulabilirsiniz... http://www.belgenet.com/dava/rpdava_idd.html Buna karşılık partinin savunmasında ne denmiş dersiniz? Aynen şöyle : "Bu açıklamalar ışığında İddianamede yeralan ve Sayın Başsavcı’nın Partimizin kapatılmasına delil olarak ileri sürdüğü görüş ve beyanların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile garanti altına alınmış ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında ele alınması gerektiği açıktır." http://www.belgenet.com/dava/rpdava_02.html Sonra da birileri kalkar, irtica tehlikesi olmadığından, bilakis dini özgürlüğün sınırlandırıldığı ve mağdur durumda olunduğundan, dincilere zulüm edildiğinden bahseder. Bununla da yetinmez, devlet düzenine ilişkin asıl niyetlerini her fırsatta ifşa edenleri masum göstermeye çalışır... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Kısaca cevap vereyim... Bu cümlelerin hangisinde biz şeriat devleti kurmanın derdindeyiz geçiyor... Okuyabilen, görebilen var mı? 60 milyonun karar vereceği birşeyden bahsetmiş erbakan... 60 milyonun üzerinde mutabık olduğu ne var bu ülkede... Adil bir düzen kurulması isteğinin neresinde yanlışlık var...Şu anki adaletsizliği gidermeye çabalamanın neresi yanlış..Yanlış bir istek mi benim inandığım şekilde yaşayacaksın tahakkümünün ortadan kaldırılmak istenmesi...Laik Cumhuriyeti Eylemli olarak ortadan kaldırmak suçlaması... Hangi eylemi yapmış erbakan...Bu parti hangi eylemler neticesinde kapatılmış... Eylem yok ortada... Sözler var... Bu parti ağzından çıkanı kulağı duymayan bazı kişilerin aslında çok da önemli olmayan sözlerinin abartılarak medyada yer bulması nedeniyle kapatılmıştır. Siz ihtimal geçiş döneminde takıldınız.. Şeriate geçiş olarak algılıyorsunuz bunu... Ve kanı kıpkırmızı birşey olarak algılıyorsunuz... Haklısınız... Bu düşüncenin kıyısından köşesinden haberdar olmayınca böyle yorumlamanız gerekir... Adil düzene geçişten bahsediliyor burada... Zenginle fakir arasındaki uçurumun giderilmesinden... Bürokrasinin tepesinde bulunup da maaş alan la en aşağıdaki memur arasındaki uçurumdan...en zenginle en fakir arasında tesis edilecek adil bir düzenin geçişinden bahsediliyor...Hiç adil bir düzen görmemişsiniz ki adil düzenin ne olduğunu anlayasınız...60 milyon buna karar verecek denmesinin nedeni de işte budur. Yani biz seçime giderken bu bir kaç bin kişilik azınlık bizim önümüzü tıkamak için elinden geleni artlarına koymayacaklar, siz halkımız işte bu noktada onlara inanmayarak, adil düzen isteğinizi ortaya koyarak bize yeterli oyu verirseniz bu düzen gelecek... Yoksa Biz Şeriati getireceğiz siz 60 milyon arkamızda durun demek değildir. Erbakan hoca bu kadar sarhoş değildir...Böyle bir taleple 60 milyonun karşısına çıksaydı 50 milyonu kendisini yuhalardı... 60 milyon denmesinin nedeni tekrar ediyorum adil düzen yani eşitliği önceleyen düzeni kurma isteğinde halka benimlemisiniz değilmisiniz demektir... Anlamını bilmediğiniz veya bu niye söylenmiştir farkında olmadığınız cümleleri en azından birilerine sorabilirsiniz... EEE... Bu parti kapatıldı... İrtica bitti mi? Uzantıları duruyor değil mi? Bu ülkede irtica bitmez kardeşim..(kinayedir anlamayanlara belirteyim dedim) Bu ülkede hala devletten nemalanmayan insanlar var ve onlara irtica lazım... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2006 Türkiye de yaşıyoruz... Öncelikli derdimiz burası...Bu ülkenin insanlarının derdi...Ama bu ülke gerek bulunduğu jeopolitik konum, gerek kaynakları, gerekse tarihten gelen örnek olma bütünleştirme fonksiyonu gereğince, sürekli bazı kötü çabaların tesiri altında kalmaktadır. Ortam sürekli gerilerek bir türlü bu ülkenin kendini bulması istenmemektedir... İşte bu yüzden bu ülkede, gerek toplum yapısında gerekse siyası-askeri-yargısal alanda yapılacak değişiklikleri sonuçlayan olaylara temkinli yaklaşmak zorundayız... Bu ülkede "Birşey ne ise o değildir"* mantığıyla olayları incelemeden ilk noktada suçluyu tespit edersek bir yanlışa gireriz. Girdiğimiz yanlış girilmesini istedikleri yanlıştır ve bu başkalarının fena halde işine gelen şeydir...Bu sebeple olayları incelerken mesela: 1- Niye yapılmış (gösterilen sebeple-olay veya sonuç uyumlu mu) 2- Bu hareketten nemalanan kim 3- Bu hareket neticesinde en fazla kimin sesi/niye çıkıyor 4- Lokal hadiselerin genişletilmeye çalışılması var mı 5- Hadise akabinde yoğun bir bilgi bombardımanı var mı ve yakalanan kişiler hakkında mahkumiyet kararı verilecek mi? 6- Aklınızda hala soru işareti varmı çözüldüğü sanılan olay hakkında... Soruları çoğaltmak mümkün....Ama olaya ve medyadan gelen bilgilere hemen doğrulayıcı değil de eleştirel bir gözle bakarsak zaten olayı kendi zihnimizde çözümleriz.... Konuyu açan kişi olarak artık gerek bu konuya gerek diğer açtığım konulara ve dahası katıldığım konulara bundan sonra cevap yaz/a/mayacağımı bildirmek istiyorum... Bugüne kadar birşeyler anlatabilmek için inanılmaz çabalar, gayretler sarf ettim. Evet bu form bizleri araştırmaya sevk ediyor bu yönüyle iyi bir yer ancak, doğrular çoğu zaman unutuluyor... Kimseye de aslında bu noktadan sonra birşey demek istemiyorum.. Biraz da kendi işlerime bakacağım... Bir kaç hafta sonra KPSS sınavına gireceğim ona hazırlanmam lazım, daha sonra da çok daha zor olan bir sınava hazırlanmam gerekiyor... Bu sebeple arkadaşlara Allah'a ısmarladık diyorum...Herkes kendisine iyi baksın, sizlerden iki tane yok.... Alıntı
Φ y/k Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2006 İletilerimden kısım kısım alıntı yapıp güya savunma yapmışsın yada cevap vermişsin ama, asıl sen laf salatası yaparak yada laf dansı yaparak olayı örtbas etmişsin.. Bilgi diyorsun.. Buyur edebiyat yapmadan istediğini sor, cevap veremezsek bilgisisz dersin.. Tekrar ediyorum üstü örtülü kelimelerle işin içinden sıyrıldığını zannetme.. Net ve somut sorular sor ver somut cevaplar verelim.. Aklınca net ve anlaşılır argümanlarla hareket ettiğini sanıyorsun ama aramızda bir çok kimse bu argümansı kelime estantenelerini yutmuyor... Saygılar sunarım... Haklı! Kelime oyunları yapıp, sürekli "soru- cevap" vererek vakit harcarsın, parmakların yorulur... Alıntı
Φ müebbet68 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2006 "İrtica yok" söylemlerinde bulunanlara... http://www.belgenet.com/dava/gulendava_01.html yazık başka bişey bulamadın mı? ve de inanıyormusun bu iftiralara.... ha bi de dava sonucuna bak derim. tabi hukuka inanıyorsan.... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2006 Tartışmalardan ayrıldığımı ve katıl/a/mayacağımı belirtmiştim. KPSS denilen baş belası sınav sonuçları açıklandı ve biz boyumuzun ölçüsünün 1.67 olduğunu öğrendik. Puanımız da 52 ile 79 arasında 120 farklı şekilde değişiyormuş. Zaten bir işim var ama insan doymak bilmek bir iştahla habire daha fazlası için çabalıyor. Ben de bu iştahımın erişemediği ciğerden vazgeçiyor ve tartışmalara geri dönüyorum. Anlatacak çok şey olmasına anlamaya çabalamayanlar bulunmasına rağmen ben bildiğim doğruları söylemeye bilmediğim şeyleri de öğrenmeye geri geldim. Kendi açtığım başlıkları tekrar tartışmaya açıyorum. Dileyenler buyurabilirler… Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2006 Ne demişti bir büyüğümüz. "BU ÜLKEDE İRTİCA DEĞİL MÜSLÜMAN TEHLİKESİ VAR" Sonra sayın Demirel babamız ne dedi, ne dediği önemli mi müslümanların bir kısmını ihtimalki büyük bir kısmını yurt dışına gönderdi. Hay Allah ondan razı olsun, isteyenler Arabistan'a gidebilirler artık ne de olsa ondan izin çıktı. Eğer islami bir hassasiyetiniz varsa defolun gidin islam ülkelerinde eğitim görün veya oralarda islami hassasiyetinizi yaşayın. Ben şimdi çok iddialı bir cümle edeyim bari. Türkiye de bürokrasi de dinsizler ile dinliler arasında sürekli bir çatışma yaşanmıştır ve yaşanacaktır da...(Dinsiz dediklerimi laikler olarak algılamayın). Ciddi ciddi dinsizler olarak algılayın. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2006 YOK MU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN... Nasıl soru ama...provakasyon yapıyorum...birçok insan provake olunca cevap vermeye, konuya dahil olmaya karar veriyor...konuya dahil olunması da açıkçası benim işime geliyor... Reklamdan ve reytingten köşeyi dönecem ya...yahu ben tartışmaya katılan bir adamı kafaya iyi taktım galiba hadi hayırlısı...Kim olduğunu sormayın, konunun başından itibaren birkaç mesaj okuyanlar tespit edebilir, tespit edemeyenler de malum olmasını beklemesinler, sizler ne de olsa a.tal değilsiniz. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2006 İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN OLMADIĞINA GÖRE BİR SONUCA VARIRSAK... BU ÜLKEDE DEMİK Kİ İRTİCA YOKMUŞ... Alıntı
Φ akıncı Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2006 Yıllardır aynı terane: Erbakan; "Şimdi ikinci bir önemli nokta, Refah Partisi iktidara gelecek. Adil Düzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kansız mı olacak bu kelimeliri kullanmak bile istemiyorum amma, bunların terörizmi karşısında herkes gerçeği açıkça görsün diye bu kelimelir kullanma mecburiyetini duyuyorum. Türkiye'nin şu anda birşeye karar vermesi lazım. Refah Partisi Adil Düzen getirecek. Bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak. Altmış milyon buna karar verecek) diyebilmiştir. " Aha siz gelince ortalığı kana boğacaksınız.... Meselenin aslı şudur beyler bir kokteylde omuzu kalabalık birisi Erbakan'a aynen şunu der: Ne kadar uğraşırsanız uğraşın iktidarı size vermeyiz. Kan dökeriz yine vermeyiz." Bu laf onun üzerine söylenmiştir ve Erbakan "....Refah Partisi Adil Düzen getirecek. Bu kesin şart, geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak. Altmış milyon buna karar verecek" demiştir. Yani anlayamayan için biraz açıklama yapayım Bu sistemin gelmesine halk karar verecek ama bu yumuşak mı olacak sert mi, kanlı mı olacak kansız mı? Bunu SİZ DEĞİL 60 MİLYON HALK KARAR verecek. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2006 Haftaya pazartesi gününe kadar gözlerden ve gönüllerden ırak olacağım...Cevap yazıp da cevap alamayan arkadaşlar kusura bakmasınlar... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 YOK MU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN... Nasıl soru ama...provakasyon yapıyorum...birçok insan provake olunca cevap vermeye, konuya dahil olmaya karar veriyor...konuya dahil olunması da açıkçası benim işime geliyor... Reklamdan ve reytingten köşeyi dönecem ya...yahu ben tartışmaya katılan bir adamı kafaya iyi taktım galiba hadi hayırlısı...Kim olduğunu sormayın, konunun başından itibaren birkaç mesaj okuyanlar tespit edebilir, tespit edemeyenler de malum olmasını beklemesinler, sizler ne de olsa a.tal değilsiniz. Sayın bekir, "Hodri meydan" yazını seni temin ederim yeni gördüm. Ayrıca davetiyeni daha medeni bir dille de yapabilirdin. Bak ben medeni dil kullanıp seni utandırmaya çalışacağım... Her ne kadar iletişimsizlikten dolayı tartışmayı sağlıklı yürütemedikse de; Senin gibi genel kültürü fazla, ama/fakat bunları değerlendirip bilimselliği "yaşamın kendisi" yada "yaşamın referansı" kararını vermemiş birisi ile tartışmayı bir fırsat görüyorum. Bakarsın etkili olurum da safımıza güçlü birini katmış olabilirim. Tartışmayı başlatıyorum; İrticanın tanımında, "İrticai faaliyet ise; dini olguları kullanarak insanların inançlarını istismar edip, devletin anayasal düzenini değiştirmek amacını güden her türlü şiddet ve propagandif eylemlerdir." diyor. Sen, ülkemizde böyle bir eylem yada eylemciler yokmu diyorsun? Zayıf ihtimal ama eğer yok diyorsan; Cumhuriyetten sonraki (öncesi zaten malum) irtica ve irticai faliyetleri, zaman zaman açıklamaya çalışacağım. Eğer var diyorsan; Bu gibi insanları ve eylemlerini nasıl değerlendiriyorsun? "Haftaya pazartesi gününe kadar gözlerden ve gönüllerden ırak olacağım..." Sensiz olmuyor !.. Göz ve gönüllerimizden ırak olma sakın !.. Haftaya pazartesini iple çekiyoruz. Selamlar... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Sayın bekir, "Hodri meydan" yazını seni temin ederim yeni gördüm. Ayrıca davetiyeni daha medeni bir dille de yapabilirdin. Bak ben medeni dil kullanıp seni utandırmaya çalışacağım... Tartışmayı başlatıyorum; İrticanın tanımında, "İrticai faaliyet ise; dini olguları kullanarak insanların inançlarını istismar edip, devletin anayasal düzenini değiştirmek amacını güden her türlü şiddet ve propagandif eylemlerdir." diyor. Sen, ülkemizde böyle bir eylem yada eylemciler yokmu diyorsun? Zayıf ihtimal ama eğer yok diyorsan; Cumhuriyetten sonraki (öncesi zaten malum) irtica ve irticai faliyetleri, zaman zaman açıklamaya çalışacağım. Eğer var diyorsan; Bu gibi insanları ve eylemlerini nasıl değerlendiriyorsun? Selamlar bilimselci,,, Bir yerlerde sanırım sizinle tartışmak zor değil anlamsız demiştim...Zira anlamlandırma da sorun yaşanmasıyla ilgili bir tespitti bu cümlem.Pekiyi bugün benim adıma ve sizin lehinize zihnimde ne değişti ki cevap verme ihtiyacı hissediyorum. Aslına bakılırsa değişen birşey yok...Ama sadece konuyu tartışmak istiyorum.Ve konuya katılan tek kişi sizsiniz... İrticai faaliyete getirilen tanımın sonuna baktınız mı? Her türlü şiddet ve propagandif eylem.Tanımın ceza hukukçuları tarafından mı yoksa siyaset bilimcileri tarafından mı ve yada TDK tarafından mı yapıldığı da belli değil. Daha garip olan nasıl her türlü eylem Devletin Anayasal düzenine karşı yapılıyor olabilir...Cumhuriyet öncesinde malum olan irticai eylemler nelerdir...Cumhuriyet sonrasında ki malum olan şeyler nelerdir... Sivas olayları mı, Menemen mi, Şeyh Sait ayaklanması mı...31 mart mı, nisan mı ağustos mu...Sahi ben nerede hodri meydan dedim ki bir de tırnak içine almışsınız...Davetiyemi medeni dille yapmak...Hiç utanmadım desem ayıp etmiş olur muyum...Ne demişim imzamda okudunuz mu acaba... Bakın, ben bir nebze olsun, irticai eylemler olduğunu kabul edebilirim. Başka bir konuda Türkiye de şeriat tehlikesi ne zaman biter diye bir başlık açtım ve orada tartıştım. Türkiye irtica dediğimiz vakıa rücudan başvurudan geriye dönüşten kasıt nedir, hangi geriye devleti götürmek isteyenler var. Yok eğer dine dayalı bir devlet kurmak isteyenler vardır diyorsak, Türkiye de bu kişilerin sayısı 5000 ini geçer mi geçmez mi, bunları düşünmek lazım. Bunlara kim katılır, dahası bu 5000 kişi (eğer varsa) ne suç işlemişlerdir bugüne kadar.. Sivas katliamı değil mi? Halbuki o kadar çok soru varki sivas katliamı ile ilgili...Yanlış anlamayın, size cevap vermiyorum, kafama takılan şeyleri yazıyorum...Aslında kafama takılan birşey de yok... Sanırım sadece saçmalıyorum... Sayın bilimselci, siz benim buraya birşey yazmadığımı varsayın ve cevap vermeyin...Ben de gidip nişanlımla buluşayım... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Sayın bekir Fethullah'ın izinden yürüyor... "Ülkenin % 99’u Müslüman gibi sloganvari sözlerle gaflet ve gevşekliğe itiliyoruz. Bu tür sözlerin bize kazandıracağı hiçbir şey yoktur ve şimdiye kadar da hiçbir şey kazandırmamıştır. Bu sebeple muvakkaten de olsa azınlık düşüncesi ile hareket edilmesi şarttır." (Fasıldan Fasıla 1 Sayfa: 109). "O halde kuvvet dengesinin olmadığı durumlarda tekniğe, taktiğe başvurulmalıdır. Aksi taktirde karşı gelinemeyeceği muhakkak olan kuvvetlerle çarpışmaya kalkmak davaya en büyük ihanettir. (Prizma 1 Sayfa 86) Değil mi sayın bekir? Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Sayın bekir Fethullah'ın izinden yürüyor... "Ülkenin % 99’u Müslüman gibi sloganvari sözlerle gaflet ve gevşekliğe itiliyoruz. Bu tür sözlerin bize kazandıracağı hiçbir şey yoktur ve şimdiye kadar da hiçbir şey kazandırmamıştır. Bu sebeple muvakkaten de olsa azınlık düşüncesi ile hareket edilmesi şarttır." (Fasıldan Fasıla 1 Sayfa: 109). "O halde kuvvet dengesinin olmadığı durumlarda tekniğe, taktiğe başvurulmalıdır. Aksi taktirde karşı gelinemeyeceği muhakkak olan kuvvetlerle çarpışmaya kalkmak davaya en büyük ihanettir. (Prizma 1 Sayfa 86) Değil mi sayın bekir? Madem sordunuz söyleyim... DEĞİL YAM YAM DEĞİL.. Vay canına Gülen Hoca'nın amma güzel tespitleri varmış... Sayın yam yam, siz benim yazdıklarımı hiç takip etmiyorsunuz galiba...Şaka ile karışık, ben daha önce Fetullah Gülen'den "ziyadesiyle tedirgin olduğumu" belirtmişim. Amerika da ikamet etmesi, ılımlı islam tezleri falan...Medeniyetler ittifakı...Kim kimin izinden yürüyor bilinmez ama sanırım siz üç alilerden birinin izinden yürüyorsunuz. Allah sonunuzu hayır etsin...Fetullahın izinden yürümekle ilgili esprinize de bayağı güldüm.... ...Sayın yam yam, bayan olsam belki size aşık olabilirdim ama kel ali olma ihtimaliniz geliyor aklıma ve vazgeçiyorum. Selamlar ile...Kah ismet özel'in kah fetullahın takipçisi oluyoruz....Ahhh, ahhhh, o kadar kötü bir müslümanım demek ki, bir kişi çıkıp da beni Hz. Peygamberin yolundan gitmekle suçlamıyor...Ebu zerr 'i şimdi daha iyi anlıyorum galiba...Yüzde 99'la ilgili cümlenin baş kısmını fena halde tuttum. Hoca harika bir laf etmiş, nitekim hocanın bu sözünü bilmeden evvel %99 ne kadar müslüman demiştim, niceliği es geçip niteliği sorarak...%99 nitelikli müslümanın yaşadığı bir ülke de siz imam hatiplerin orta bölümünü kapatacak, türbanı-başörtüsünü yasaklayacaksınız ha...neyse bulut hadi neyse de bizde güneşten dahi nem kapanlar mevcut ve bu sözlerimizde de birşeyler bulurlar şimdi... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Daha önce de söylemiştim sanırım; sizin şu esprilerinize bir türlü ısınamadım sayın bekir... Neyse ki bayan değilmişsiniz... Bana aşık olma ihtimaliniz aklıma geldikçe karabasanlar çöküyor... Fethullah Gülen iddianamesini okudunuz mu sayın bekir? Söylediklerinize bakılırsa okumadınız. Fethullah'ın ne yapmaya çalıştığı aşikarken (bknz:kitapları, bant çözümleri) her yerde mantar gibi ışık evleri açarken, yandaş toplamak için seçtikleri yöntemler belliyken siz neye dayanarak irtica tehdidi yoktur diyebiliyorsunuz? Ya hiç bir şeyin farkında değilsiniz, ya da bizleri çok saf sanıyorsunuz... Burada bazı Fethullah destekçilerinin yazılarını hep birlikte görüyoruz. Kaç kişi iddianamenin içeriği ile ilgili savunma yaptı? "Hayır Fethullah'ın amacı bu değildir, tüm bunlar yalandır" diyeni de gördük de, iddialara cevap niteliğinde bir ileti gördünüz mü? Biz irtica tehdidi olduğunu söylerken dayanklarını söylüyoruz da, sizden aynı samimiyetle cevap göremiyoruz. Eğer söylediklerinizde samimiyseniz, Fethullah iddialarında da cevap verecek şekilde iddianızı desteklersiniz... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Daha önce de söylemiştim sanırım; sizin şu esprilerinize bir türlü ısınamadım sayın bekir... Neyse ki bayan değilmişsiniz... Bana aşık olma ihtimaliniz aklıma geldikçe karabasanlar çöküyor... Fethullah Gülen iddianamesini okudunuz mu sayın bekir? Söylediklerinize bakılırsa okumadınız. Fethullah'ın ne yapmaya çalıştığı aşikarken (bknz:kitapları, bant çözümleri) her yerde mantar gibi ışık evleri açarken, yandaş toplamak için seçtikleri yöntemler belliyken siz neye dayanarak irtica tehdidi yoktur diyebiliyorsunuz? Ya hiç bir şeyin farkında değilsiniz, ya da bizleri çok saf sanıyorsunuz... Burada bazı Fethullah destekçilerinin yazılarını hep birlikte görüyoruz. Kaç kişi iddianamenin içeriği ile ilgili savunma yaptı? "Hayır Fethullah'ın amacı bu değildir, tüm bunlar yalandır" diyeni de gördük de, iddialara cevap niteliğinde bir ileti gördünüz mü? Biz irtica tehdidi olduğunu söylerken dayanklarını söylüyoruz da, sizden aynı samimiyetle cevap göremiyoruz. Eğer söylediklerinizde samimiyseniz, Fethullah iddialarında da cevap verecek şekilde iddianızı desteklersiniz... Hayır hiç okumadım, okumayacağım da... Biz bir şeyi biliriz ki iddianeme hiç bir şey değildir, iddianemede ne yazılırsa yazılsın mahkemelerin verdiği kararlar iddianameyi çoğu zaman boşa çıkartır.Bizim savcılarımız istemekte mahirdir. Adnan Menderes'in asılmasına giden süreçteki iddianemeyi okuyanlar oldu mu. Aziz Nesin'in 22 yıl evvel yazdığı bir kitap neticesinde 12 Eylül darbesinden sonra yargılanmasına neden olan iddianemiyi okuyan oldu mu, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve yanılmıyorsam Hüseyin İnan adlı gencin idamı götürülmesine neden olan iddianemeleri okuyan oldu mu, istiklal mahkemelerinde yargılanıp da canından olanların iddianemelerini gören oldu mu? İddianameymiş. Gördük şemdinli iddianemesinin akıbetini. Savcı işinden oldu... Fetullah Gülen destekçisi değilim ve bu yüzden bir daha Hoca ile ilgili bir metinle karşılaşmak istemiyorum. Mahkemelerin verdiği kararlara dahi çoğu zaman itibar etmeyen bir adama iddianame de şunlar yazıyor gibi cümlelerle gelmeyin. Fetullah iddialarını iddiayı eden bile ispat ed/e/medikten sonra bana halt etmek düşer...Eğer bahsettiğiniz şeyi savcı ispatlayabilseydi Gülen'in ömür boyu hapis yatması gerekirdi hatta idam kaldırılmadan ve TCK değişmeden evvel idam yemesi gerekirdi... Komiklik had safhaya ulaştığında iğ.ençlik başgösterirmiş. Daha önce size söyledim, İskilipli Atıf Hoca şapka kanunu çıkmadan 2 yıl evvel şapka ile ilgili olarak yazdığı bir kitap nedeniyle idam edilmiştir. Türkiye de adalet teşkilatı en güvenilmez kurumlardan biridir. Bunu konunun içerisinde olan biri olarak söylüyorum. Müctehidlik tartışmasına tekrar girmeyeceğim. Müctehid'in tanımını, nasıl karar vereceğini, kadılık makamıyla müçtehidliğin aynı olmadığını... Her ne ise...BU KONULARI SİZİNLE YETERİNCE TARTIŞTIK, DAHA FAZLA SÖYLEYECEK BİRŞEY YOK... 100 YILDIR ŞERİAT TEHLİKESİ VARDIR DEDİK VE 100 YILDIR AYNI NOKTADAYIZ. BIRAKIN BİR DE YOKTUR DİYELİM VE ONA GÖRE DAVRANALIM BAKALIM NE OLACAK. BUGÜNKÜ DURUMDAN DAHA KÖTÜYE GİDERMİYİZ. EN AŞAĞININ DAHA AŞAĞISI YOKTUR ZANNIMCA... Tabii olarak, en aşağının aşağısı felsefi bir tartışma olarak önümüzde durabilir. Sizinle hiç bir tartışmaya girmeyelim, hatta konu kapansın...Yeter sanırım bu kadar... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Selamlar bilimselci,,, Bir yerlerde sanırım sizinle tartışmak zor değil anlamsız demiştim...Zira anlamlandırma da sorun yaşanmasıyla ilgili bir tespitti bu cümlem.Pekiyi bugün benim adıma ve sizin lehinize zihnimde ne değişti ki cevap verme ihtiyacı hissediyorum. Aslına bakılırsa değişen birşey yok...Ama sadece konuyu tartışmak istiyorum.Ve konuya katılan tek kişi sizsiniz... İrticai faaliyete getirilen tanımın sonuna baktınız mı? Her türlü şiddet ve propagandif eylem.Tanımın ceza hukukçuları tarafından mı yoksa siyaset bilimcileri tarafından mı ve yada TDK tarafından mı yapıldığı da belli değil. Daha garip olan nasıl her türlü eylem Devletin Anayasal düzenine karşı yapılıyor olabilir...Cumhuriyet öncesinde malum olan irticai eylemler nelerdir...Cumhuriyet sonrasında ki malum olan şeyler nelerdir... Sivas olayları mı, Menemen mi, Şeyh Sait ayaklanması mı...31 mart mı, nisan mı ağustos mu...Sahi ben nerede hodri meydan dedim ki bir de tırnak içine almışsınız...Davetiyemi medeni dille yapmak...Hiç utanmadım desem ayıp etmiş olur muyum...Ne demişim imzamda okudunuz mu acaba... Bakın, ben bir nebze olsun, irticai eylemler olduğunu kabul edebilirim. Başka bir konuda Türkiye de şeriat tehlikesi ne zaman biter diye bir başlık açtım ve orada tartıştım. Türkiye irtica dediğimiz vakıa rücudan başvurudan geriye dönüşten kasıt nedir, hangi geriye devleti götürmek isteyenler var. Yok eğer dine dayalı bir devlet kurmak isteyenler vardır diyorsak, Türkiye de bu kişilerin sayısı 5000 ini geçer mi geçmez mi, bunları düşünmek lazım. Bunlara kim katılır, dahası bu 5000 kişi (eğer varsa) ne suç işlemişlerdir bugüne kadar.. Sivas katliamı değil mi? Halbuki o kadar çok soru varki sivas katliamı ile ilgili...Yanlış anlamayın, size cevap vermiyorum, kafama takılan şeyleri yazıyorum...Aslında kafama takılan birşey de yok... Sanırım sadece saçmalıyorum... Sayın bilimselci, siz benim buraya birşey yazmadığımı varsayın ve cevap vermeyin...Ben de gidip nişanlımla buluşayım... Sayın bekir, Benimle tartışıp tartışmamaya karar verecek olan tabiiki siz kendinizsiniz. Şu varki ; Siz değil kim olursa olsun, yazılarında halkımıza verilecek yanlış mesajları olduğunda, mutlaka, "yanlış söylüyorsun kardeşim" diye karşı çıkmak benim görevim. Cevabının insani bir uslupta olup olmaması da, onun yapısı. Bazan da "ironik" addedilen "içler acısı" cevaplar da çıkabiliyor karşımıza... İrticai faaliyetlere getirilen tanımı ; ister TDK, ister siyaset bilimciler, yada hukukçular yapsın, sonuçta, devletin yapısına gelecek tehlikenin "propagandif yada eylemsel" tahlilleri doğru. Ben ise dahada kısa ve özleştirerek net anlaşılması açısından kısaca "gerici faaliyetler" olarak tanımlıyorum. Verilecek binlerce "faaliyet" içerisinden örnek olarak, sadece bir tanesini bile vurgulamak yeterli. Namaz vakitlerinde, bilhassa cuma namazı sırasında, yöneticilerin baskıyla memurlara işi bıraktırıp namaz kılmaya teşviki. Selamlar... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Verilecek binlerce "faaliyet" içerisinden örnek olarak, sadece bir tanesini bile vurgulamak yeterli. Namaz vakitlerinde, bilhassa cuma namazı sırasında, yöneticilerin baskıyla memurlara işi bıraktırıp namaz kılmaya teşviki. Siz o yöneticiyi ispatlayın ben o yöneticiyi işten attırayım...Hatta daha da ileri gideyim, içeri attırayım... Bir de amma garip bir cümle kurmuşsunuz. Baskıyla teşviki diye...Teşvikle baskı nasıl birada olur anlamadım. Her ne ise...Yukarda söyledim, o yönetici hala işinde çalışıyorsa ve ispatı varsa orada çalışan memurlara ilk ricam lütfen en yakındaki cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunsunlar. Hangi suçtan yargılanacaklarını boşuna düşünmesinler, bizim savcılarımız o kadar mahirdir ki bu konuda anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçlamasıyla şıppadanak dava açarlar...Siz gönlünüzü hoş, kalbinizi serin tutun... Ama yukarda size başkaca şeyler söylemiştim, ayrıca tartışmak istemiyorum, konuyu kapatma niyetindeyim...Bu metin sanıyorum bu başlık altındaki son yazımdır...Katılan herkese selamlar...Herkese Allahtan hidayet diliyorum.... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Madem tartışmak istemiyorsunuz size son bir soru sayın bekir... Cevap verip vermemekte serbestsiniz... "Şeriat yok diyelim ve ona göre davranalım" diyorsunuz... "ona göre davranmak" dan kastınızı açıkça ifade etseniz de, biz de ne istediğinizi bilsek... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Siz o yöneticiyi ispatlayın ben o yöneticiyi işten attırayım...Hatta daha da ileri gideyim, içeri attırayım... Bir de amma garip bir cümle kurmuşsunuz. Baskıyla teşviki diye...Teşvikle baskı nasıl birada olur anlamadım. Her ne ise...Yukarda söyledim, o yönetici hala işinde çalışıyorsa ve ispatı varsa orada çalışan memurlara ilk ricam lütfen en yakındaki cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunsunlar. Hangi suçtan yargılanacaklarını boşuna düşünmesinler, bizim savcılarımız o kadar mahirdir ki bu konuda anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçlamasıyla şıppadanak dava açarlar...Siz gönlünüzü hoş, kalbinizi serin tutun... Ama yukarda size başkaca şeyler söylemiştim, ayrıca tartışmak istemiyorum, konuyu kapatma niyetindeyim...Bu metin sanıyorum bu başlık altındaki son yazımdır...Katılan herkese selamlar...Herkese Allahtan hidayet diliyorum.... YOK MU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN... Nasıl soru ama...provakasyon yapıyorum...birçok insan provake olunca cevap vermeye, konuya dahil olmaya karar veriyor...konuya dahil olunması da açıkçası benim işime geliyor... Reklamdan ve reytingten köşeyi dönecem ya...yahu ben tartışmaya katılan bir adamı kafaya iyi taktım galiba hadi hayırlısı...Kim olduğunu sormayın, konunun başından itibaren birkaç mesaj okuyanlar tespit edebilir, tespit edemeyenler de malum olmasını beklemesinler, sizler ne de olsa a.tal değilsiniz. Tartışmaya beni davet etmedi isen eğer, yazılarında daha açık bir dille yazmanı öneririm. "Karanlıkta göz kırpma" niyetleri pek açık olmuyor. Yüksek dehanız karşısında a.tallığımızı bağışlayın... Pardon senin ironikçi (!) olduğunu unutmuştum... Teşvik; bir canlıyı bir iş yapması için hareketlendirme anlamındadır. Bu, iyilikle de, baskıyla da mümkündür. Eğti(im)tici'nin niteliğine göre de değişir biliyorum. İronikçilikten sonra dilbilgisi dersleri de almaya başladık. Sağlık olsun. Ayrıca sen Türkiye'de yaşamıyorsun galiba. Yargının nasıl işlediğini sen benden daha iyi bilirsin. Attırıp tutturacaksan Uğur MUMCU ve benzerlerinin katilleri, için yardımcı olmalısın. Bu, da bir vatansever hukukçunun görevi.. Bu da alaya aldığın (istemediğin) irtica ya karşı bir görev... Selamlar... Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 YOK MU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN... Nasıl soru ama...provakasyon yapıyorum...birçok insan provake olunca cevap vermeye, konuya dahil olmaya karar veriyor...konuya dahil olunması da açıkçası benim işime geliyor... Reklamdan ve reytingten köşeyi dönecem ya...yahu ben tartışmaya katılan bir adamı kafaya iyi taktım galiba hadi hayırlısı...Kim olduğunu sormayın, konunun başından itibaren birkaç mesaj okuyanlar tespit edebilir, tespit edemeyenler de malum olmasını beklemesinler, sizler ne de olsa a.tal değilsiniz. Tartışmaya beni davet etmedi isen eğer, yazılarında daha açık bir dille yazmanı öneririm. "Karanlıkta göz kırpma" niyetleri pek açık olmuyor. Yüksek dehanız karşısında a.tallığımızı bağışlayın... Pardon senin ironikçi (!) olduğunu unutmuştum... Teşvik; bir canlıyı bir iş yapması için hareketlendirme anlamındadır. Bu, iyilikle de, baskıyla da mümkündür. Eğti(im)tici'nin niteliğine göre de değişir biliyorum. İronikçilikten sonra dilbilgisi dersleri de almaya başladık. Sağlık olsun. Ayrıca sen Türkiye'de yaşamıyorsun galiba. Yargının nasıl işlediğini sen benden daha iyi bilirsin. Attırıp tutturacaksan Uğur MUMCU ve benzerlerinin katilleri, için yardımcı olmalısın. Bu, da bir vatansever hukukçunun görevi.. Bu da alaya aldığın (istemediğin) irtica ya karşı bir görev... Selamlar... İsterseniz bu benim son cevabım olsun...Ve gidip başkaca işlere bakayım. YOKMU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN, başlıklı yazım 8-10 gün öncesine ait sanıyorum, o günden bugüne köprünün altından bayağı bir su aktı ve ben artık taştıkmaktan bayağı sıkıldım...YOKMU ile başlıyan cümlelerimde size bir davet yoktu, sadece sizin bana reklam kaygısıyla bir başlık açtığımı ima ettiğiniz İsmet Özel'le ilgili cümlelerinize bir gönderme vardı. Bu göndermeyi de konuyu ilk başlıktan beridir okuyup da sondan dahil olacak kişilere bir daha düşünmeleri için yazdım. Konunun devamında onları "Ti"ye alabileceğimi göstermek içindi...Her ne ise, tekrarla diyorum, sizi tartışmaya davet etmek gibi bir düşünce hiç aklıma gelmedi, zira daha önce sizinle tartışmak istemediğimi belirttim. İronik bir dil kullanacağım demekle ironikçi olmak aynı şey değildir. Bir dönem Yusuf Kaplan, gazetedeki köşesinde bundan sonra İsmet Özel gibi yazacağım demişti (beceremedi o ayrı hikaye) ama İsmet Özellik yapacağım veya aynı onun dilini kullanacağım demedi. Dolayısıyla ve hatta ironikçi diye bir tarz, sanırım edebiyatta yoktur... Teşvik'i tanımlamışsınız. TDK, isteklendirme ve özendirme anlamlarını kullanmış. gaza getirmek anlamıda var. Türkçedeki yaygın kullanımı olumlu telkinler, veya vaatlerle kişiyi motive etmek şeklinde kullanımı var. Teşvik primi, yatırım teşvikleri gibi...Her ne ise asıl konumuz bu değil ve aslında gördüğünüz gibi konuyla uzaktan yakından alakası olmayan şeyleri tartışmıyoruz sizinle. Ders vermeye gelince, siz her yerde bilimsel düşünce dersi veriyorsunuz da biz dil dersi versek ne olur. Olmaz mı? Verdiğim bana kalırsa dilbilgisi dersi değil, sözcük anlam dersidir. ÖSYM'nin ayrımı böyleydi galiba. Yüksek deham karşısında kaldığınız durumu da bağışlıyorum, önemi yok Yargının nasıl işlediğini yukarda belirttim, ama siz pek dikkat etmiyorsunuz galiba. Yargı, Türkiyede bağımsızlığını yitirmiş ideolojik bir tutum takınmış kurumlar arasında yerini number one olarak almış bir kurumdur. Yargı en kötü sınavını solculara ve islamcılara bir kılıç vazifesi görerek vermiştir. Dikkat edin, yargımız çoğu zaman hasım gibi davranır diyorum. Ve dahası birçok müslümanın başının üzerindeki kılıç yargının kılıcıdır. Uğur Mumcu'nun katilleri bulunduğunda Türkiyedeki birçok taş yerinden oynar diyen Mumcu'nun avukatıdır. Eğer devlette taşlar oynayacaksa yargı sınıfta kalır. Şemdinli iddianemesini de gördük. Yargı derin devlete karşı tutum takınamaz, ancak yargı müslümanlara karşı tutum takınabilir. Hele de islamcılara karşı topyekün bir yoketme eyleminde esas oğlan olma vazifesini hemen tekeline alabilir. Nereye ulaştık. Ulaştığımız nokta; Türkiye de bahsettiğiniz manada bir teşvik, bana kalırsa tazyik veya ikrah olsaydı, bırakın ispatlamayı esamesinin bir savcının kulağına gitmesiyle, o işi yapan herkes hem açıkta hem de kapalı da olurdu. Açıkta ile kastım; görevinden atılması, kapalıdayla kastım en kapalı olan kapalı ceza evidir. Zira bu adam kesinlikle anayasal düzeni yıkmakla, hürriyeti tahditle, görevi kötüye kullanmakla, bir suç daha vardı, dini inançla alakalı, şimdi hatırlayamadım TCK'ya da şimdi bakmak istemiyorum. Bütün bu suçlardan içerde olurdu. Ne dedik yukarda şapka kanunu olmadan 2 yıl evvel şapka ile ilgili yazdığı kitap neticesinde bir hocamızı asmış bir yargıdan bahsediyoruz. Atatürk'ün cenaze namazı kılınmadı diyen bir adam daha sonra yanlış biliyormuşum cenaza namazı kılınmış özür dilerim açıklamasını yapmasına rağmen Atatürk'ün manevi şahsiyetine hakaretten dolayı içeri atan bir ülkenin yargısından bahsediyoruz. Kimsenin aklına acaba cenaze namazının kılınıp kılınmaması nasıl bir hakaret olur sorusu gelmiyor mu? Konuyu uzatmak mümkün. Maalesef yargımız iki tarafı keskin bir bıçak değildir. Türkiye de yargı derin devlete karşı sesini çıkartmazken, solculara, islamcılara-müslümanlara, ve Amerikan karşıtlarına keskin tarafını kullanmaktadır. Uğur Mumcu'yu size göre mürteciler hakladı değil mi? İsterseniz Uğur Mumcu'nun üzerinde çalıştığı son konunun ne olduğunu bir arayın, elinde ne gibi bulgular vardı, Mumcu'nun ailesinin açıklamalarına, avukatının açıklamalarına bir bakın. Ama benim için Uğur Mumcu bir mihenk taşı değildir. Atıf Hoca bir mihenk taşıdır. Vatansever hukukçu tabirini de beğenmedim açıkçası...Vatansever PKK'lı gibi hissettim kendimi...Belirttiğiniz durum idealist hukukçuların yapması gereken birşeydir, vatansever olup olmamaları önemli değildir. Ama ben idealist bir hukukçu da değilim ve hatta gördüğüm *********likler neticesinde hukuktan nefret etmiş biriyim. Sanırım bu kadarı yeter, bırakalım...Ciddi ciddi bırakalım diyorum...Her ne kadar sürekli cevap veriyorsamda bırakma niyetindeyim. Sanırım bana bir cevabınız daha olacak, zira cevap verme hakkı sizindir, bu yüzden mümkünse çok ağır şeyler yazmayın ki kendimi cevap vermek zorunda hissetmeyim ve konu kapansın...Selamlar ile... Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 İsterseniz bu benim son cevabım olsun...Ve gidip başkaca işlere bakayım. YOKMU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN, başlıklı yazım 8-10 gün öncesine ait sanıyorum, o günden bugüne köprünün altından bayağı bir su aktı ve ben artık taştıkmaktan bayağı sıkıldım...YOKMU ile başlıyan cümlelerimde size bir davet yoktu, sadece sizin bana reklam kaygısıyla bir başlık açtığımı ima ettiğiniz İsmet Özel'le ilgili cümlelerinize bir gönderme vardı. Bu göndermeyi de konuyu ilk başlıktan beridir okuyup da sondan dahil olacak kişilere bir daha düşünmeleri için yazdım. Konunun devamında onları "Ti"ye alabileceğimi göstermek içindi...Her ne ise, tekrarla diyorum, sizi tartışmaya davet etmek gibi bir düşünce hiç aklıma gelmedi, zira daha önce sizinle tartışmak istemediğimi belirttim. İronik bir dil kullanacağım demekle ironikçi olmak aynı şey değildir. Bir dönem Yusuf Kaplan, gazetedeki köşesinde bundan sonra İsmet Özel gibi yazacağım demişti (beceremedi o ayrı hikaye) ama İsmet Özellik yapacağım veya aynı onun dilini kullanacağım demedi. Dolayısıyla ve hatta ironikçi diye bir tarz, sanırım edebiyatta yoktur... Teşvik'i tanımlamışsınız. TDK, isteklendirme ve özendirme anlamlarını kullanmış. gaza getirmek anlamıda var. Türkçedeki yaygın kullanımı olumlu telkinler, veya vaatlerle kişiyi motive etmek şeklinde kullanımı var. Teşvik primi, yatırım teşvikleri gibi...Her ne ise asıl konumuz bu değil ve aslında gördüğünüz gibi konuyla uzaktan yakından alakası olmayan şeyleri tartışmıyoruz sizinle. Ders vermeye gelince, siz her yerde bilimsel düşünce dersi veriyorsunuz da biz dil dersi versek ne olur. Olmaz mı? Verdiğim bana kalırsa dilbilgisi dersi değil, sözcük anlam dersidir. ÖSYM'nin ayrımı böyleydi galiba. Yüksek deham karşısında kaldığınız durumu da bağışlıyorum, önemi yok Yargının nasıl işlediğini yukarda belirttim, ama siz pek dikkat etmiyorsunuz galiba. Yargı, Türkiyede bağımsızlığını yitirmiş ideolojik bir tutum takınmış kurumlar arasında yerini number one olarak almış bir kurumdur. Yargı en kötü sınavını solculara ve islamcılara bir kılıç vazifesi görerek vermiştir. Dikkat edin, yargımız çoğu zaman hasım gibi davranır diyorum. Ve dahası birçok müslümanın başının üzerindeki kılıç yargının kılıcıdır. Uğur Mumcu'nun katilleri bulunduğunda Türkiyedeki birçok taş yerinden oynar diyen Mumcu'nun avukatıdır. Eğer devlette taşlar oynayacaksa yargı sınıfta kalır. Şemdinli iddianemesini de gördük. Yargı derin devlete karşı tutum takınamaz, ancak yargı müslümanlara karşı tutum takınabilir. Hele de islamcılara karşı topyekün bir yoketme eyleminde esas oğlan olma vazifesini hemen tekeline alabilir. Nereye ulaştık. Ulaştığımız nokta; Türkiye de bahsettiğiniz manada bir teşvik, bana kalırsa tazyik veya ikrah olsaydı, bırakın ispatlamayı esamesinin bir savcının kulağına gitmesiyle, o işi yapan herkes hem açıkta hem de kapalı da olurdu. Açıkta ile kastım; görevinden atılması, kapalıdayla kastım en kapalı olan kapalı ceza evidir. Zira bu adam kesinlikle anayasal düzeni yıkmakla, hürriyeti tahditle, görevi kötüye kullanmakla, bir suç daha vardı, dini inançla alakalı, şimdi hatırlayamadım TCK'ya da şimdi bakmak istemiyorum. Bütün bu suçlardan içerde olurdu. Ne dedik yukarda şapka kanunu olmadan 2 yıl evvel şapka ile ilgili yazdığı kitap neticesinde bir hocamızı asmış bir yargıdan bahsediyoruz. Atatürk'ün cenaze namazı kılınmadı diyen bir adam daha sonra yanlış biliyormuşum cenaza namazı kılınmış özür dilerim açıklamasını yapmasına rağmen Atatürk'ün manevi şahsiyetine hakaretten dolayı içeri atan bir ülkenin yargısından bahsediyoruz. Kimsenin aklına acaba cenaze namazının kılınıp kılınmaması nasıl bir hakaret olur sorusu gelmiyor mu? Konuyu uzatmak mümkün. Maalesef yargımız iki tarafı keskin bir bıçak değildir. Türkiye de yargı derin devlete karşı sesini çıkartmazken, solculara, islamcılara-müslümanlara, ve Amerikan karşıtlarına keskin tarafını kullanmaktadır. Uğur Mumcu'yu size göre mürteciler hakladı değil mi? İsterseniz Uğur Mumcu'nun üzerinde çalıştığı son konunun ne olduğunu bir arayın, elinde ne gibi bulgular vardı, Mumcu'nun ailesinin açıklamalarına, avukatının açıklamalarına bir bakın. Ama benim için Uğur Mumcu bir mihenk taşı değildir. Atıf Hoca bir mihenk taşıdır. Vatansever hukukçu tabirini de beğenmedim açıkçası...Vatansever PKK'lı gibi hissettim kendimi...Belirttiğiniz durum idealist hukukçuların yapması gereken birşeydir, vatansever olup olmamaları önemli değildir. Ama ben idealist bir hukukçu da değilim ve hatta gördüğüm *********likler neticesinde hukuktan nefret etmiş biriyim. Sanırım bu kadarı yeter, bırakalım...Ciddi ciddi bırakalım diyorum...Her ne kadar sürekli cevap veriyorsamda bırakma niyetindeyim. Sanırım bana bir cevabınız daha olacak, zira cevap verme hakkı sizindir, bu yüzden mümkünse çok ağır şeyler yazmayın ki kendimi cevap vermek zorunda hissetmeyim ve konu kapansın...Selamlar ile... Sevgili dostum bekir, tebrik ediyorum çok güzel bir yazı olmuş. sanırım yavaş yavaş bu forumda entellektüel bir hava oluşmaya başlıyor.... bozan Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 29 Ağustos , 2006 Sayın Bekir, Aslında benimde tartışmaya hiç niyetim yok. Hiçte sağlıklı gitmiyor. Ama sadece şunu bilmeni isterdim. Tartışmaktan “bıkılmasının” yada “sağlıklı olamamasının” nedeni ta baştan beri çelişkiler ve kararsızlık. Kısa ve uzun vadede söylediklerin çelişiyor maalesef. Ama sanki belirleyici olan bunlar değil de sadece anlam yada sözcük bilgisi gibi göstermen de tuhaf. Tartışmanın özünü bırakıp ta kavramlarla uğraşman da senin için ayrıca bıktırıcı olmuyor mu? Bunları gösteren birkaç misal vermek istiyorum; (fazla ağır olmayacak) “Kendi açtığım başlıkları tekrar tartışmaya açıyorum. Dileyenler buyurabilirler…”03.08.06 “yahu ben tartışmaya katılan bir adamı kafaya iyi taktım galiba hadi hayırlısı...Kim olduğunu sormayın, konunun başından itibaren birkaç mesaj okuyanlar tespit edebilir,” 15.08.06 “İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN OLMADIĞINA GÖRE BİR SONUCA VARIRSAK... BU ÜLKEDE DEMİK Kİ İRTİCA YOKMUŞ... “17.08.2006 “Ama yukarda size başkaca şeyler söylemiştim, ayrıca tartışmak istemiyorum, konuyu kapatma niyetindeyim...Bu metin sanıyorum bu başlık altındaki son yazımdır...”28.08.06 “YOKMU İRTİCAYI TARTIŞACAK OLAN, başlıklı yazım 8-10 gün öncesine ait sanıyorum, o günden bugüne köprünün altından bayağı bir su aktı ve ben artık tartışmaktan bayağı sıkıldım...YOKMU ile başlayan cümlelerimde size bir davet yoktu, sadece sizin bana reklam kaygısıyla bir başlık açtığımı ima ettiğiniz İsmet Özel'le ilgili cümlelerinize bir gönderme vardı. Bu göndermeyi de konuyu ilk başlıktan beridir okuyup da sondan dahil olacak kişilere bir daha düşünmeleri için yazdım.” 29.08.06 Daha önce “ben de kafayı ilk iletilerdeki bu adama taktım” gibi yazılarınızdaki seviye ortalamasını düşüren ifadeler de kullanmıştınız. Her nedense daha sonra çağrının amacı tek kişi değil de “katılmayan kişiler” di olarak değişiyor... Daha sonra da bu kişileri çağırmanın amacının, "onları “Ti” ye (alaya) alabileceğimi göstermekti” deyimi, Bu tavır galiba sayın BOZAN’ın da dediği gibi entelektüellik oluyor. Ne dersin ? “Vatansever hukukçu tabirini de beğenmedim açıkçası...Vatansever PKK'lı gibi hissettim kendimi...Belirttiğiniz durum idealist hukukçuların yapması gereken bir şeydir, vatansever olup olmamaları önemli değildir. Ama ben idealist bir hukukçu da değilim ve hatta gördüğüm *********likler neticesinde hukuktan nefret etmiş biriyim.” Söylediğim gibi hep tabirlere takılıyorsun tartışmanın özü önemli idi benim için. “hatta gördüğüm *********likler neticesinde hukuktan nefret etmiş biriyim.” Aslında olması gereken gördüğün ********liklerle mücadele etmeye çalışmandı. Ama ne yazık ki sen işin en kolayına kaçmış, hukuktan nefret etmişsin. Buna da gerekçe olarak idealist olmadığını göstermişsin. Sanırım o yüzden bir empati yapamıyor, çevresinde gördüğü i.rençliklerle mücadele etmeye çalışanları anlayamıyorsun. Umarım idealistsizliğiniz yalnız mesleğiniz için geçerli değildir. Zira başka pek az ideal bundan daha ulvi olabilir. Sonuçta; Yazında tek katıldığım nokta… “Sanırım bu kadarı yeter, bırakalım...Ciddi ciddi bırakalım diyorum...” Kal sağlıcakla… Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.