Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Bilgi üreten öznenin bilgi edindiği özne anlık değişken olunca, öncül bilgiler de anlık değişken olacaktır. Dolayısı ile her an herkesteki fikir kaynağa göre değişkendir. Bu nedenlerle "aklın yolunun bir olması" ve "tam ve aynı" fikirde olmak mümkün değildir. Gözlem anlık ise anlık olarak tutarlıdır. Aman zaman bağlı olarak yine görecedir değişkendir. Bu zamana bağlı değişkenliğin hızına bağlıdır. Belli bir zaman dilimi içerisinde aynı öncüllerle aklın yolu bir olabilir. Tutarlılı bilgi ile tam bilgi(değişmeyen, ideal) farklıdırlar.. Doğru. Zaten böyle bir şey söylemedim. Tam bilgi olamayacağına göre doğru sonuçlara da ulaşılamaz. Kaldı doğru, değişmez doğru olarak ta kabul edilemez. Objektif olarak tam bilgi olsa, değişmez de olur. Tutarlı bir bilgi koyup, onunla yanlışı örtüştürmeye çalışmak çelişkidir. Bir düşünceyi yanlış bulmak, ya düşünme yönteminin yanlış bulunmasından ya da onu oluşturan öncül bilgilere katılınmamasından ileri gelir. Eğer, düşünme yöntemi yanlış bulunmuyorsa, öncülün yanlış bulunması, akledenin kendi içindeki tutarlılığını bozmaz. Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Akıl düşünceyi kullanır, idrak ettirir. Düşünce idrak ettirmez, İdrak ettirip sonuca ulaştıran akıldır. Akıl itirazları kaldırır, düşünceler itirazı kaldırmaz. İnsanlar düşünerek hayale de dalabilir, gerçeklikten uzaklaşır, akıl düşünceyi hayalden kurtarıp gerçekliğe taşır. Akıl insanın denge kurmasını sağlar, hayatta insan için en önemli şey akıl sağlığıdır. Akıl sağlığı olmayan insan istediği kadar düşünsün denge kuramaz, hatta düşüncelerini dengeye oturtamadığında insan delirebilir. Akıl bir geneldir tüm insanlara hükmeder, düşünce genel değildir, her insanda farklı şekillerde ortaya çıkar. Akıl ile düşünmek arasında dağlar kadar fark vardır. Akıl doğruyu eğriyi birbirinden ayırır, düşünceler eğride olabilir, doğruda. Akıl aynı zamanda dinin direğidir, din akıl sahiplerine indirilmiştir, düşünsünler anlasınlar, idrak etsinler diye. Doğru yola ulaştıran bilgiler, tam, yeterlidir. Akıl oluşmaya başladıktan sonra eksikleri tamamlanın yolları bulunur, bütüne ulaşılır, bu bir süreçtir. Ölçüleri gören, tartan, değerlendiren akıldır, düşünmek ara basamaklardan biridir, akıl bu basamağı da kullanır. Dengeye ulaşmak kolay değil. Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Düşünce idrak ettirmez, düşünsünler anlasınlar, idrak etsinler diye. Yine bir çelişkiye düşmüşsün @@musttafa. Senin tanrın sana diyor ki; "düşünsünler anlasınlar, idrak etsinler" Sen de diyorsun ki; "düşünce idrak ettirmez". Bırakalım tanrıyı şimdi kısaca akıl ve düşünceyi tanıyalım. Akıl bir yetidir(yetenek). Tıpkı konuşma yetisi gibi. Akıl yetisini kullanıp düşünürsen(düşünme eylemi yaparsan) fikir üretirsin. Konuşma yetisini kullanarak ta konuşma eylemi yaparsın. Bu kadar. Benim üzerinde durduğum. Geçmişteki çelişkin. Yani; herkesin farklı bilgileri olacağı ile herkesin aynı fikri olacağı. Buna cevap vermemişsin. Amacımız doğruları kavramak. Şahsen benim amacım bu. Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Düşünceyle akletmek aynı şeydir efendim. Akletmek ne demektir? Çelişkili yazıya bir daha bakın. @ düşünmek ile akletmek aynı şey olduğunu zannediyorsun, ayrı şeylerdir. aynı olduğunu iddia ediyorsan, senin iddiandır, senin çelişkindir. Yeterince açıklama yaptım, düşünce ve akıl ayrı şeylerdir, biraz araştırmanı tavsiye ederim. Akıl geneldir, tekbir noktayı seçip bakmaz, çok noktasal bakıyorsun, yazının genelini anlayıp yorum yapmak, aklı işletmektir, tek noktadan bakıp yorum yapmak aklı işletmek değildir, bir düşünce tarzıdır. Bazı şeyler forumdan okuduklarınla anlaşılmaz, yeterli bilgi vermez, doğruları anlamak algılamak için yaratılanlara bakmak gerekir. Forumdan okuduklarınla da akıl sahibi olamazsın, sadece sana bir fikir verir, düşünceye sevk eder, başkalarının düşüncesini söylemini, kelimelerini tekrar etmekde düşünce değildir. Düşünce insanın en temel özelliğidir, herşeyin başlangıcıdır, sonrasını getirmek gerekir. Herşey birbirine bağlı, bağlantıları çözen, bağlayan ise akıldır. Akletmek bağ kurmaktır. İnsanlık kendi kafalarının içinde birşey düşünerek, hayal dünyasını genişleterek ilerlemiyor, yaratılanları inceleyerek onların içindeki sistemi, bilgiye dönüştürerek ilerliyor. İnsanların bilgi kaynağının temeli yaratılan ayetlerdir, herşey yaratılanlardan öğrenilmektedir. Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Bırakalım tanrıyı şimdi kısaca akıl ve düşünceyi tanıyalım. Akıl bir yetidir(yetenek). Tıpkı konuşma yetisi gibi. Akıl yetisini kullanıp düşünürsen(düşünme eylemi yaparsan) fikir üretirsin. Konuşma yetisini kullanarak ta konuşma eylemi yaparsın. Bu kadar. Benim üzerinde durduğum. Geçmişteki çelişkin. Yani; herkesin farklı bilgileri olacağı ile herkesin aynı fikri olacağı. Buna cevap vermemişsin. Amacımız doğruları kavramak. Şahsen benim amacım bu. Düşünce ve akıl tanrısal kavramlardır, insana verilen bir güçtür. Hiç kimse birşey düşünmeden, kafasının içinde kelimeleri dizmeden, kelimelere arasında bağ kurmadan konuşamaz, tersi durumda konuşması anlamsızdır. Herşeyi anlamlı hale getiren akıl ve düşüncenin işbirliğidir. Ayrıca benim fikirler konusunda bir paylaşımım olmadı. Bir yerde çelişki varsa, gördüysen, biliyorsan açıklayabiliyorsan açıklarsın, anlaşılır hale getirirsin, doyurucu bilgi sunarsın, yoksa bu kafanda beliren anlık bir şimşektir, bununda kimseye yararı yoktur. Benim için bir sorun yok, açıklamaların birbirini destekler şekildedir. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Yalnız, @ "düşünce ile akıl aynı şeydir" demiyor. "Düşünce ile akletmek aynı şeydir" diyor. @ kardeşim, sen yılma... Düşüncelerin doğru. Tabii hepsini bilmiyorum ama şimdiye kadar okuduklarım. Fikri hür, vicdanı hür birisin. Aklın dogmaya tutulmamış. Önemli olan da budur. Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 işte aslında anlatmak istediğimiz olay bu değil'mi herkes benim bildiğim doğru diyorsa nasıl çıkılacak bu işin içinden ? kim fikrinden dolayı cehenneme gitmek ister'ki söyleyin kim? inandığı ve kurguladığı tanrılara veya tanrı'ya tapar insan oğlu ama bizim gibi ateist'ler ise ne kurguya nede atalarının din'ine bakar sadece ve sadece akıl ve mantık ile hareket edip tanrının en ufak bir maddesine rastlayamadığı için bu yolu seçmiş olur ortaya bir fikir atılır ve peşinden gidenlerin bir çoğu sorgulama yapmaz yaparsa hata olacağı söylenmiştir günahkar olacağını ve cehennemi tadacağı söylenmiştir zavallı insanlar korkar soru dahi soramaz o artık bitmiştir tereddütsüz kabulü benimser çekinir ve öylece kabul etmek zorunda kalır işte bu yüzdendir ki bütün dinler derinlerde yüzmeyi yasaklar yüzeysel kabulü mutlak görür ve gerisini yasaklar hatta daha ileri gidip din'ler de akıl aranmaz koşulsuz inanmayı sevk eder ... şimdi birisi bana dua istek dilek değil onu sadece resuller yapabilir diyorsa burada tanrının insanlar üzerinde bir deneme yanılma yaptığına inanırım ne demek sadece onlar kim nasıl dua ediyor bakalım der gibi!!! ben tanrıyı bir baba gibi bir can gibi bir dost gibi sevemeyeceksem sizin tanrınız sizin olsun bizim zaten yok tanrımız ama çok şükür aklımız var mantığımız var tecrübemiz var bilimimiz var ve en önemlisi'de ateist kanı var Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 sevgili dostlar burada yayınlamak istediğim bir makale var makalenin adı;şeytan ile tanrının pazarlığı tanrının insan yaratma isteği; bir'de tanrının neden çok ama çok yıllar sonra insan yaratma isteği duymasını ele alacağız harika yazılar olacak şimdi soruyorum bu sayfa'damı yayınlayayım yoksa başka bir başlık altında'mı ? sadece bunlar değil daha bir çok yazı var elimde zevkli olacak eminim Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Dinin insanlığa karşı işlediği en büyük suç şudur: "İnanç suçu" diye olmayan bir suçu icat etmek. Her zaman söylerim, bu din çok amatörce kurgulanmış. Altyapı yok, fikir yok, bilgi yok! Çok daha akıllıca kurgulanmış dinler var dünyada. Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2013 belki'de en büyük sorun insanların yaratılmışız biz anlayışıdır ... Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 @ düşünmek ile akletmek aynı şey olduğunu zannediyorsun, ayrı şeylerdir. aynı olduğunu iddia ediyorsan, senin iddiandır, senin çelişkindir. Yeterince açıklama yaptım, düşünce ve akıl ayrı şeylerdir, biraz araştırmanı tavsiye ederim. Hayatım araştırmakla geçti. Onu sen kendine söyle. Aç bir sözlük bak "akletmek" ne demektir. Bakmıyor ve benim dediğim dediktir diyorsun. Üstelik yazılanları da pek sağlıklı okumuyorsun. Diğer okuyanlar ne söylediğimi tekrarlıyor ama sen israrla inat ediyorsun. Neyse tekrarlayayım. Umarım bu söylediklerimden sonra birazcık dikkat edersin. Biz dört ayrı kavramdan bahsediyoruz. Akıl, akletmek, düşünmek, fikir üretmek. Akıl, insandaki beyin denilen organa verilen diğer bir isim. Özelliği ise düşünebilme yetisinin olması. Tıpkı kalbin kan pompalama yetisinin olması gibi. Tıpkı kalbe verilen diğer isim yürek gibi. Akletmek ile düşünmek kavramlarının anlamı ise aynıdır. Bunu araştırır istersen. Fikir ve yazılarını beğenen Canraşit'in bu başlıkta, bu konudaki düşüncesine bak. Araştır, birşeyler yap. İnat etme. Fikir üretmek ise; düşünüp akletmek faaliyeti sonucunda mantıklı bulunanı kabullenmek veya açıklamak, mantıklı bulunmayanın ise elenmesidir. Bu süreç, senin "yaratılandan örnek alın düşünün" dediğin süreçtir. Ancak biz buna yaratılan demiyoruz. Zira yaratılma bir teolojik bilgidir. Yaratanın yaratanı da sorulacağı için mantıksal değildir. Fikir, bilgi, tez, doğadaki var olanlardan ve ona ait olgular gözlemlenerek, irdelenerek edinilir. Doğadan edinilmeyen, onunla örtüşmeyen fikir olamaz. Var diyen yalan söylüyordur. 1 Alıntı
Φ musttafa Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 Hayatım araştırmakla geçti. Onu sen kendine söyle. Aç bir sözlük bak "akletmek" ne demektir. Bakmıyor ve benim dediğim dediktir diyorsun. Üstelik yazılanları da pek sağlıklı okumuyorsun. Diğer okuyanlar ne söylediğimi tekrarlıyor ama sen israrla inat ediyorsun. Neyse tekrarlayayım. Umarım bu söylediklerimden sonra birazcık dikkat edersin. İlim sonsuz dibini göremezsin, daha çok araştırmalısın. Bu kelimelerin anlamına sözlükten bakılmaz. Biz dört ayrı kavramdan bahsediyoruz. Akıl, akletmek, düşünmek, fikir üretmek. Akıl, insandaki beyin denilen organa verilen diğer bir isim. Özelliği ise düşünebilme yetisinin olması. Tıpkı kalbin kan pompalama yetisinin olması gibi. Tıpkı kalbe verilen diğer isim yürek gibi. "Akıl eşittir beyin organı", " Akıl beyinse, beyinde akıldır, aklın beynin görevi düşünmektir " bayağı açıklayıcı bilgiler, çok işimize yarayacak. Akletmek ile düşünmek kavramlarının anlamı ise aynıdır. demek bu kelimelerden biri fazla, karışıklığa yok açıyor ikiside aynı anlamda olduğuna göre birini elemek lazım ama hangisini? gerçekten çok aydınlatıcı olmuş, tabi bunca senenin ürünü, emeğe saygı duymak lazım! Fikir ve yazılarını beğenen Canraşit'in bu başlıkta, bu konudaki düşüncesine bak. Araştır, birşeyler yap. İnat etme. Merak etme takip ediyorum Canraşiti, çok iyi tespitleri ve araştırmaları var, yanılgıları ortaya çıkarması var. Fikir üretmek ise; düşünüp akletmek faaliyeti sonucunda mantıklı bulunanı kabullenmek veya açıklamak, mantıklı bulunmayanın ise elenmesidir. Evet anlaşılan oki; fikir üreterek akletmek ve düşünmek eylemlerini düşündün, aklettin birinin elenmesine karar verdin ama hangisine? Fikir, bilgi, tez, doğadaki var olanlardan ve ona ait olgular gözlemlenerek, irdelenerek edinilir. Bu süreç, senin "yaratılandan örnek alın düşünün" dediğin süreçtir. Ancak biz buna yaratılan demiyoruz. Zira yaratılma bir teolojik bilgidir. Yaratanın yaratanı da sorulacağı için mantıksal değildir. Doğadan edinilmeyen, onunla örtüşmeyen fikir olamaz. Var diyen yalan söylüyordur. aradan seçip kısman katılabilirim. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 Anlamına sözlükten bakılmayan sözcükler olduğunu ilk kez duyuyorum. Böyle bir şeyin olabilirliği yoktur. Aralarındaki farkların çok bir şeyi değiştirmediği sözcükleri uzun uzadıya tartışmanın bir yararı olduğunu sanmıyorum. Varsa böyle bir fark, hangi algımızın netleşmesini, düzelmesini sağlıyor? Önemli bir farkındalık yaratıyorsa sonuna kadar tartışalım. Ama düşünmek ile akletmek arasında böyle ciddi bir fark yok. Düşünürken kullanılan akıl olduğuna göre, ortada tartışmaya değer bir durum yok. Başlık konusuna dönmekte yarar var: Dua konusu dinin kendi iddiasına göre insanlığın başını en baştan belaya sokmuştur. Dinin kendi iddiasına göre insanlığın daha ilk nesli, dua yüzünden katil maktul olmuşlar. İki kardeş de kurban sunmuşlar ve ikisi de kurbanının kabul olmasını dilemiş. Birininki kabul olup diğerininki kabul olmayınca kızılca kıyamet kopmuş. İşlerin dua ile, tanrı ile, dogmatik kabullerle yürüdüğünü sanmanın kötü sonuçları. İnsanların birbirlerine düşman olmaları. İnsanlar elbette birbirine düşman olabilir. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Hakkı gaspedilir, zarar verilir, saldırılır, yağmalanır, bunları yapanlara elbette düşman olur. Ama tüm bu düşmanlık nedenleri zaten varken niye bir de ortaya tanrı, ona tapınma ve dua etme gibi kavramlar ortaya atılır? Gerekçe basit: Ona saldıracak, ona boyun eğdirecek, onu sömürecek, ondan daha fazla kaynak kullanacak ve daha zengin olacak, ama bunları yapmak için bahane lazım. Sadece kendine değil, ona saldırırken etrafına toplayacağı adamlara da bir bahane söylemesi lazım ki hırsla, haklı olduklarına inanarak saldırsınlar. Tek kendi için bahane bulması yetmez. Öyle bahaneler bulacak ki, adamları var güçleriyle, nefretle saldırsınlar. Biz bunlara şimdi bunu niye yapıyoruz, onlar bize yapsa biz hoşlanmaz, savaşır, karşı koyardık diye düşünmesinler. İşte bunları düşündürtmeyecek ve nefretle saldırmayı sağlayacak şey, dogmadır. Onlar başka tanrıya tapıyor. Ya da aynı tanrıya tapıyoruz ama tanrı onları sevmiyor, onların dualarını reddediyor. Ya da tanrının yanına başka tanrı koyuyorlar. Bir sürü kafadan uydurulmuş bahane icat edilebilir. "Vay tanrımıza şöyle böyle demek ha!" Hadi bakalım savaş! Bu öyle bir nefret ki, öldürülen insanların kendi tarafında olanlarının sonsuz zevklere, karşı tarafta olanların sonsuz işkencelere gittiğine inanmak gibi sonsuza kadar bağdaşmayacak korkunç bir ayrım iddia ediyor. Dünyada hiç bir iddia insanları bu kadar düşmanlaştırmayı başaramadı. Bu konuda şampiyonluk kupası tartışmasız dogmanın. Kanlı katil elleriyle, ceset yığınları üzerine çıkarak bu kupayı arsızca, utanmazca tarih boyunca her savaşta havaya kaldırdı. Irkçılar bile büyük ölçüde dogmadan yardım aldı. "Bizim ırkımızı tanrı daha üstün yarattı" diyerek. 21. yüzyıla gelmişiz, dogmadan beslenen dinci bir emperyalist yönlendirmesi altındaki cemaat, "allahın seçtiği kurtulmuş millet" safsatasını baş tacı edip, her medyada reklam kampanyası yürütebiliyor. Bu nasıl bir safsata desen, kutsal dedikleri kitapta yazıyor! Allah ırkları alemlere üstün kılar ve canı isteyince de lanetlermiş! Bu kutsal kitabı eleştirmek ise çok büyük günah! Aman ha! Sakın ha! Bunu yapmak yasak! Dokunan yanar! Şuna "bir ırkla çıkarımız ortak olunca allahı alet edip onları kutsuyoruz, haklarını gaspetmek istediğimiz bir ırk olunca ise allah bunları lanetledi" diye kafamızdan uyduruyoruz deseler ya? Maalesef demezler. Düşmanlığı, insanlardan nefret etmeyi, inanç suçu diye insanlık dışı bir suç yaratmayı inatla sürdürürler. Çünkü dogmayı zaten bu amaçla yaratmışlardır. Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2013 neden ille'de bir tanrı arama çabaları Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 neden ille'de bir tanrı arama çabaları genetik Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Dünyada hiç bir iddia insanları bu kadar düşmanlaştırmayı başaramadı. Bu konuda şampiyonluk kupası tartışmasız dogmanın. Kanlı katil elleriyle, ceset yığınları üzerine çıkarak bu kupayı arsızca, utanmazca tarih boyunca her savaşta havaya kaldırdı. Irkçılar bile büyük ölçüde dogmadan yardım aldı. sosyal Darvinizm ; )) e sosyal darvinizmi iyi tanittin bizlere hitler musolini lenin mao ... gibi diktatorler darvinizme ve dogal seleksiyona gonul verdiler ve sayisiz kitle katliamina hukum verdiler .. hepsi evrimin basamaklarina inandi .. Alıntı
Misafir amateur Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 genetik Bence akılsal. Kullanılamayanın aklını kullanırlar. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Sosyal darwinizm diye bir şey, yoktur. Tarihteki tek dogma elbette din değil. Ama dinin eline su dökebileni çıkmadı. Kimse onun kadar ebedi düşmanlık yaratamadı. Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 bence korku bir inanç sistemini doğurdu inanç sitemi şekilciliği doğurdu ve sonunda da şekilcilik mezhepciliği doğurdu mezhepcilik kendi ideolojisini doğurdu ideolojiler kısıtlamayı doğurdu ve en sonunda al sana dogma istediğin yere çek kullan Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2013 Tabii ki din kavramının ortaya çıkışını tek nedene bağlayıp yalın ve basit açıklamak istemem. Çok daha neden sayılabilir. Bunlar içinde korku da var, ümit de... Benzerleriyle dayanışma ve saldırılara karşı güçlü olma da var. İlla mutlak olarak saldırmak için yaratıldı dersek haksızlık olur. Gerçek şu ki din siyasete, baskı, faşizm ve emperyalizme alet edildikçe hep olumsuz tarafından ele alırız. Din sömürüsü biterse olumlu yönlerini de görürüz. Bu, önümüze din adına ne geldiğine bağlı... Önümüze konan yemek önemli. Yemeği reddetme hakkı her zaman saklıdır. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Bence akılsal. Kullanılamayanın aklını kullanırlar. aynen katiliyorum - Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Sosyal darwinizm diye bir şey, yoktur. Sosyal Darwinizm, Darwin'in kuramının genişletilerek sosyal alanda uygulanmasıdır. Yani, bireysel organizmalar arasındaki rekabetin çevreye en uygun olanın idame etmesi yoluyla biyolojik evrimsel değişikliğe neden olması gibi; bireyler, gruplar veya uluslar arasındaki rekabetin de insan topluluklarında sosyal evrime neden olduğu kuramıdır. Sosyal darwinizm diye bir şey, yoktur. Darwin'in kuzeni Francis Galton'un önderliği ile başlayan öjeni hareketi ise, sosyal Darwinizm'in ayrı bir felaket ürünü olarak ortaya çıktı. Doğal seleksiyonu hızlandırmak için, insan eliyle bir seçilim olması gerektiğini öne süren ve böylece insan türünü daha hızlı geliştireceklerini sanan öjeni taraftarları, Amerika'dan İsveç'e kadar birçok ülkede kendilerince "gereksiz" gördükleri insanları zorla kısırlaştırdılar. Ailelerinin haberi ve izni olmadan yüz binlerce insan, kendi rızası dışında, insan yerine konmayarak ameliyat edildi. Öjeninin en zalim uygulamaları ise Nazi Almanyası'nda gerçekleşti. Naziler önce toplumdaki sakat, zeka özürlü veya kalıtsal hastalıkları olan insanları kısırlaştırdılar; sonra bununla yetinmeyerek bu mazlum insanları topluca öldürmeye başladılar. Yüz binlerce suçsuz insan, sadece eli, parmağı, bacağı olmadığı veya yaşlandığı için öldürüldü. Sosyal darwinizm diye bir şey, yoktur. Sonuç olarak sosyal Darwinizm 19. ve 20. yüzyılda ırkçılığın, sömürgeciliğin, haksız ve acımasız rekabetin, güçlünün güçsüzü ezmesinin ve on milyonlarca insanın öldüğü savaşların arka planındaki kışkırtıcı güç oldu. Sosyal Darwinizm'le birlikte yüzyıllardır süregelen birçok kötülük sözde bilimsellik kisvesine büründü. Nitekim evrimci paleontolog Stephen Jay Gould'un, The Mismeasure of Man (İnsanın Yanlış Ölçümü) adlı kitabında, Darwin'in Türlerin Kökeni kitabı için yaptığı aşağıdaki yorum da bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermektedir: 1859 yılında Türlerin Kökeni'nin yayınlanmasından sonra esaret, kolonileşme, ırk farklılıkları, sınıfsal yapılar ve cinsel roller hakkındaki tartışmalar bilim bayrağı altında yürütülmeye başlandı. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 O halde Sosyal Galtonizm diyeceksiniz. Darwin'in sosyal bir kuramını yayınladığı bir kitabı var mı? Yok... Demek ki sosyal Darwinizm diye bir şey yok... Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 ben ateistim ama ne körü körüne darwin'in peşinden giderim ne'de bir fikrin kişilerin ne yaptığı değil ne düşündüğü önemli aklı olup zekası olmayan zekası olup fikri olmayan fikri olup yapmayan yapana karşı çıkan kim olursa olsun uzak dur Alıntı
Φ binyamin Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2013 bir atestin tanrısı sadece darwin olmamalı ? !!! ? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.