Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

İSTEYENE İŞ :

Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek. Rabbi ona diyecek ki: "Sen arzuladığın hal üzerine değil misin? O da şöyle diyecek: "Evet. Fakat ben ziraati seviyorum." diyecek. Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak... [(Buhari), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 413/10119]

 

İSTEDİĞİN ŞEKİLDE OLABİLECEKSİN-kadın-erkek-sarışın-kumral

Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 434/17]

 

ANINDA ÇOCUK :

 

Mümin cennette çocuk arzu ettiği zaman; onun hamli, doğması, yaşı bir anda olur. [Tezkire-i Kurtubi-1, s. 55]

 

GECE YOK-UYKU YOK :

Cennette gece yoktur. O, ışık ve nurdan ibarettir... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 366/4]

 

"Uyku, ölümün kardeşidir. Cennet ehli uyumazlar." [büyük Hadis Külliyatı-5, s.414/10125]

 

KAVGA-ANLAŞMAZLIK YOK :

Kalpleri, tek bir kimsenin kalbi gibidir. Aralarında ihtilaf, husumet yoktur... [Kütüb-i Sitte-14, s. 449/3]

 

DERT YOK DERMAN YOK :

Orada hiçbir dert ve tehlike yoktur... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1]

 

İNCİL'DEN :

 

... "Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler?"... Bana dedi ki, "Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir... Bunun için, Allah'ın tahtının önünde duruyorlar... Taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine gerecektir... Tanrı onların gözlerinden bütün yaşları silecektir." (Yuhanna'ya Gelen Esinleme, 7. bölüm, 13-17)

 

Ancak cennete giren rahata kavuşur. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 138/13]

 

Cennet ebedi bir ikamet halinde parıldayan bir nur, yaygın bir koku, çok iyi inşa edilmiş bir köşk, akan bir ırmak, olgun bir meyve, yeşillik, neşe, serinlik, tazelik mahallidir. [Ölümden Sonra Diriliş, s.47]

 

"Cennet" devam edecek.Ardından da sorular tabi!!

  • Cevaplar 71
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Gecekuşu haklısın. Zaten zamanım kalmadı. 2-3 gün sonra yaz boyunca olmayabilirm. Onun için müdahalelere muhatap olmamaya çalışarak konuyu tamamlamaya çalışacağım. Tamamlanmazsa gelince devam ederim. Önce cennet-cehennemden başlayalım bir şiirle, galiba Ömer Hayyam'dandı:

 

NEDİR O CENNET CEHENNEM

 

Sen sofusun, hep dinden dem vurursun;

Bana da sapık, dinsiz der durursun.

Peki, ben ne görünüyorsam oyum;

Ya sen? Ne görünüyorsan o musun?

 

Molla fahişeye demiş ki: -Utanmaz kadın;

Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın.

Doğru demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?

Sen bakalim şu göründüğün adam mısın?

 

İçin temiz olmadıktan sonra

Hacı hoca olmuşsun, kaç para!

Hırka, tesbih, post, seccade güzel ama;

Lan, Tanrı kanar mı bunlara?

 

Seni kuru softaların softası seni!

Seni cehenneme komür olası seni!

Sen mi Hak'tan akıl dileyeceksin bana?

Hak'ka akıl öğretmek senin haddine mi?

 

Ben kadehten çekmem artık elimi;

Tutmam senin kitabını, minberini.

Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapik;

Cehennemde sen mi iyi yanarsın, ben mi?

 

Toprak olup gitmişlere sorarsan

Ha gavur olmuşsun ha müslüman.

Kimler bu dünyada eğlenmemişse

Otekinde yalnız onlar pişman.

 

Kim gormüş o cenneti, cehennemi?

Kim gitmiş de getirmiş , haberini?

Kimselerin bilmediği bir dünya

Ozlenmeye korkulmaya değer mi?

 

Bir elde kadeh bir elde Kuran

Bir helaldir işimiz bir haram

Şu yarım yamalak dünyada

Ne tam kâfiriz ne tam müslüman

 

"Göklerde öküz yıldızı Ülker vardir,

Bir başka öküz de altta derler vardır...

Gerçekleri aklın ile gör etrafta,

Alt üst arasinda çok eşekler vardır!.."

 

"Koydun yemi, kurdun tuzak ey yaradan!

Tuttun avı, verdin ona bir ad: insan!

Her hayrı ve her şerri düzenler, sonra

Herkeste bulursun yine sen bir noksan!..."

 

Madem ki elinde yok açık bir gercek,

Boştur bir ömur şüphe edip beklemek...

Keyfince iç, olmuyor gidişten haberin!

Sarhoş ol, ayık ol, o da farketmez pek...

 

Hep böyleyim işte! sarhoşum çok zaman

Alnım apaçık, bende temizdir vicdan!

Sarhoş edebilseydi diğer haramlar,

Kalmazdı cihanda bir tek ayık insan...

 

Kadeh alırım bir ele, bir elde Kuran,

Bir yanda haramdayım, helal bir yandan!

Gök kubbenin altında geçer ömrümüz,

Kafir değiliz biz, ne de tam müslüman..

 

Dilberleri Rabbim bize hem gönderdin

Hem onlara bakmanız günahtır dedin!

Uymaz yasagın emrine, dersin bana:

"Ters tut onu sen dokülmesin kadehin"!

 

Mezhep ile din peşindeler bir halk var,

Bir halk da kesinle şüpheden gördü zarar,

Birden bire seslendi gelip bir tellal!

"Heyhat! ne odur yol ne bu, ey şaşkinlar..."

 

Dostum, çaresizsen gamı koy bir yana!

Boş şeylere takma sen kıyılmaz cana...

Gel dünyada bir hoşça geçir ömrünü,

Alem yaratıldığında kim sordu sana?

 

"Hayyam! gunahım çok diyerek gamlanma!

Yoktur sana bir faydası, tek gamlanma!

Gelmezdi bağiş eger günah olmasa,

Af var gunahın sonunda pek gamlanma..."

 

Zerdüşt şarabından içiverdim, kime ne!

Kafir ya mecusi, putperestim, kime ne?

Benden yana bir şüphesi var herkesin,

Benim bana sahip, karışan kim? Kime ne? "

 

Kurdun bana yüzlerce tuzak, olmaz bu!

Daldım gama attıkça ayak, olmaz bu!

Hem dünyada her zerreye hükmün geçsin,

Hem sonra "asisin" de bırak, olmaz bu!..."

 

Et, denmede gündüz gece mutlak tövbe,

Yok kadehi artik ele almak, tövbe!...

Gül mevsimi geldi, gam keder yok şimdi,

Rabbim ederim tövbeye ancak tövbe!..."

 

Onlar diyor ki hurili cennet sana hoştur

Yok yok derim, üzüm suyu içmek bana hoştur

Sen bak peşin gelen şeye boşver o hayale

Zira davul uzakta çalarken daha hoştur

 

Beni özene bezene yaratan kim?

sen!..

Yolumu da çizmişsin önceden

Madem bana günah ileten de sen

Öyleyse nedir o cennet cehennem?.."

 

aynı şairin diğer dizeleri:

 

derde gama yatkın yüreğime acı

bu tutsak cana garp gönlüme acı

bağışla meyhaneye giden ayağımı

kızıl kadehi tutan elime acı.

 

 

bir elde kadeh bir elde Kuran

bir helaldir işimiz bir haram

şu yarım yamalak dünyada

ne tam kafiriz ne tam müslüman.

 

her neyse işimize gelen mısraları buraya yazmakla olay bitmiyor. tıpkı işimize gelen hadisleri aktarmakla bitmeyeceği gibi. maksat hadisleri ve sünneti ortadan kaldırmaksa bu tür hadisleri kullanmanız çok doğal. fakat gelin görün ki hepimizin de bildiği gibi çarpıtılmış ve yanlış aktarılmış yüzlerce hadis var. bunlar buharide de mevcuttur, tirmizide de. hatta bunun kaynağını Ebu Hureyre (ra)'ye kadar götürebiliriz. aslolan içinden faydalı ve hakikati barındıranları seçebilmek. ve siz bunu bizim yerimize yapıyorsunuz. bir bir seçmişsiniz spekülatif hadisleri. devamının geleceğine de eminim.

 

ayrıca bir enteresanlık mevzu bahistir ki sizi hep inançlı arkadaşlar eleştirirken, inançsız arkadaşlar destekliyor, bu da mı sizde soru işaretine sebep değil? açıkçası bende sebep oldu.

Gönderi tarihi:

Önemli olan bu gerçeklere destek verilip verilmemesi değil. Burada hiç kimse destek vermese de olur.

Çünkü insanlar bu ayet ve hadislerle cenneti biliyor. Kafalardaki cennet bu. Bu hadisleri ben yazmadım, ben uydurmadım. Çocukluğumdan beri bunları duyuyorum. Madem bunlar uydurma neden hala yayınlanıyor, anlatılıyor. Çünkü 10 kişi inanmasa, yüz kişi inanır mantığı var. Aldatılıyoruz resmen, işte devamı:

 

Böyle sonsuz cennet için değil 5 vakit namaz

Ömür boyu aç-bilaç secdeden kalkmaz baş!! :)

 

CENNETLİKLER ALLAH'I GÖRECEK

"Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz'i görecek miyiz?"

 

"Bulutsuz berrak bir mehtap gecesinde Ay'ı görmek için itişip kakışır mısınız?" "Hayır."

 

"Bulutsuz bir günde Güneş'i görmek için birbirinizi itip kakarak birbirinize zahmet verir misiniz?" "Hayır."

 

"İşte Rabbinizi de öyle zahmetsiz ve sıkıntısız, apaçık göreceksiniz."… [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 416/10133]

 

KADINLAR - HURİLER - GILMANLAR

"Orada utangaç bakışlı öyle kadınlar vardır ki, bundan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır" (er-Rahmân, 55/56).

 

"Ve sedeflerinde saklı inciler gibi iri siyah gözlü eşler" (el-Vâkıa, 65/22, 23).

"Cennet ehlinden her birinin iki kadını vardır ki, vücutlarının şeffaflığından baldır kemiklerinin ilikleri etinin üstünden görünür." (Buhârî, Bed'ül-Halk, 59, Sıfâtü'l-Cenne).

 

"Müttakilere kurtuluş, başarıya ulaşma, bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt (kız)lar ve dolu dolu kadehler vardır" (en-Nebe', 78/31-34)

 

Şimdi Sıkı Durun:

Peygamberimiz (SAV), ''Cennet ehlinden bir erkek, beş yüz hûri, dört yüz bin kız ve sekiz bin tane de dul ile evlenir.

Onların her biriyle eğlenmesi ve geçirdiği zaman, dünyada geçirdiği hayatı kadardır'' demişti. (İbn-i Kesir, C: 4, S. 251)

 

BAL-SÜT-ŞARAP IRMAKLARI

 

“Muhammet Suresi” (47. Sure) 15 “Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen Cennet şöyledir: Orada, temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır.”

 

AMELLERE GÖRE DERECE DERECE CENNETLER:

 

Cennet yüz derecedir. Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur. Geriye kalan biri ise diğer ahaliye. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/11]

 

 

Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10114]

Siz bir de en üst derecede olanı düşünün artık!!

Gönderi tarihi:

O hadis te uydurma. Hem de en büyük uydurmalardan. Dini bölenlerin, parçalar içinde kendilerini doğru göstermek maksadıyla uydurdukları bir hadis. O hadis yazılırken parçalanmıştı İslam zaten.

 

Benim mezhebim falan yok. Eskiden şöyle okurdum.

Rabbim allah.

Dinim din-i İslam.

Kitabım Kur'an-ı azimüşşan.

Kıblem Kabe-i Şerif

İtikatte mezhebim ehli sünnet velcemaat.

Amelde mezhebim imam-ı azam Ebu Hanefi.

Adem Aleygisselam'ın zürriyetindenim.

İbrahim Aleyhisselam'ın milletindenim.

Muhammed Aleyhisselam'ın ümmetindenim.

Müminim. Müslümanım. elhamdülillah.

 

Bunu öldükten sonra, melekler kabrine gelp sorduklarında okuyacaksın diye öğretmişlerdi. Yoksa kabir azabı var kıyamete kadar diyerek. Yalanmış. Ehlisünnet yalanlarından biri.

Kur'an'da yok öyle birşey. Böyle önemli bir konuyu Allah 1 ayette belirtemez miydi, Ayşe'yi, Zeyneb'i yazana kadar.

allah kur'anı kimin diliyle ve eliyle insanlara bildirdi?

Gönderi tarihi:

Putperestlerin Ellah'ı nı bilemem. Putperestler yüce Tanrı olarak Ellah'a inanırlardı.

Ama kainatın ve tüm varlıkların kaynağı ve yaratıcısı olan Tanrı bir kiyap göndermiş mi göndermemiş mi

o konuyu Din felsefesi kısmında işliyoruz.

Ama sorun Kur'an içinse Arapçadır ve Arap olan Muhammed Mustafa elindendir ya da dilindendir.

Son zamanda bir Yemen San'a Kur'anı tartışması vardı. Yemen'de bulunan en eski Kur'an orijinalinin bugünkülerden farklı olduğu, hatta bir kısmını Hz.Muhamme'den dahi önce yazılmış olabileceği iddia edilmişti.

Bu konuda yorum yapamıyorum. Tam açıklık kazanmadan birşey diyemem.

 

http://www.radikal.com.tr/2000/08/16/dis/01isl.shtml

 

Cennet konusunda akılalmaz tanımlamalar var.Bunların hangisi gerçek İslamın düşüncesi? Hangisi uydurma? İçinden çıkmak mümkün değil..

Çünkü hadisler de Kur'an'a pek ters değil..

 

Bir önceki yazıdaki hadiste isteyene cennette çocuk verileceği vardı..

Tersini söyleyen hadis de var:

 

ÇOCUK YOK

 

5097 - Ebu Rezin el-Ukayli radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

 

"Cennet ehlinin çocuğu olmaz, (orada doğum yoktur)."

 

Tirmizi, Cennet 23, (2566).

 

CİNSEL GÜÇ :

 

5098 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Mü'mine cennette şu şu kadar (kadınla) cima gücü verilir!" buyurmuşlardı. Kendisine:

 

"Ey Allah'ın Resûlü! Buna tâkat getirilebilir mi?" diye soruldu.

 

"Yüz (kişinin) gücü verilir! (Böyle olunca takat getirir!)" buyurdular."

 

HERKES 30 YAŞINDA

 

5095 - Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

 

"Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyyen değişmez. Cehennemlikler için de durum böyledir."

 

Tirmizi, Cennet 23, (2565).

 

TUVALET YOK

 

5094 - Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm : "Cennet ehli cennette yerler ve içerler. ancak tükürmezler, küçük ve büyük abdest bozmazlar, sümkürmezler de!" buyurmuştu. Ashab:

 

"Peki yedikleri ne olur?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam:

 

"Geğirmek ve misk sızıntısı gibi ter! Onlara tıpkı nefes ilham olunduğu gibi tesbih ve tahmid ilham olunur."

 

Müslim, Cennet 18, (3835); Ebu Davud, Sünnet 23, (4741).

 

KILSIZ - SAKALSIZ

 

5096 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

 

"Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz, elbiseleri eskimez."

 

Tirmizi, Cennet 8, (2542).

 

Her insanın, özellikle cennete inanan insanların aklına ister istemez birtakım sorular takılır:

 

1- Adem'le Havva cennette çıplak mı dolaşıyorlardı?

2- Cinsel organlarının gözükmesini engelleyen bir unsur mu vardı?

3- Şu anda cennet cehennem var mıdır?

4- Cennetler 7.gök - Sidretül-Münteha yakınlarında mıdır?

5- Neden "O şimdi cennette" "cennete gitti" denilir.Ölenler içinde kıyametten önce cennete gidenin olması mümkün mü?

6- Cennette cinsel organlar , cinsel ilişki yok mudur?

7- Varsa dölleme-üreme de var mıdır?

8-Üreme yoksa , meni-yumurta-üreme organları da yok mu demektir?

Bu durumda cinsel haz nasıl sağlanır.Yoksa başka bir sistem mi var?

9-Cennet ve cehennemdeki insanlar , dünyadakinden farklı bir bedende mi olacaklar?

10- Hep aynı yaşta mı kalınacak? Yaşlanma olmayacak mı?

11-Cennette ve cehennemde beden ve sima yenileme mümkün mü?

12-Cennette kölelik mi var?

13-Cennette evlilik var mı?

14-Kıskançlık , ego, öfke , kavga ,nefret var mı?

15-Cehennem kademeli katları olan çok büyük bir kazan mı?

16-Yakılanlar , sürekli deri mi değiştiriyor?

17-Cehennemliklerin kurtuluşu mümkün mü?

18-Cehennemde evlilik,cinsel hayat,çocuk var mı?

19-Cehennemden cennet görünür mü?

 

Sorularımızı 19'da bitirdik..Çünkü cehennem'in üstünde 19 var!!

Gönderi tarihi:

Her insanın, özellikle cennete inanan insanların aklına ister istemez birtakım sorular takılır:

 

1- Adem'le Havva cennette çıplak mı dolaşıyorlardı?

2- Cinsel organlarının gözükmesini engelleyen bir unsur mu vardı?

3- Şu anda cennet cehennem var mıdır?

4- Cennetler 7.gök - Sidretül-Münteha yakınlarında mıdır?

5- Neden "O şimdi cennette" "cennete gitti" denilir.Ölenler içinde kıyametten önce cennete gidenin olması mümkün mü?

6- Cennette cinsel organlar , cinsel ilişki yok mudur?

7- Varsa dölleme-üreme de var mıdır?

8-Üreme yoksa , meni-yumurta-üreme organları da yok mu demektir?

Bu durumda cinsel haz nasıl sağlanır.Yoksa başka bir sistem mi var?

9-Cennet ve cehennemdeki insanlar , dünyadakinden farklı bir bedende mi olacaklar?

10- Hep aynı yaşta mı kalınacak? Yaşlanma olmayacak mı?

11-Cennette ve cehennemde beden ve sima yenileme mümkün mü?

12-Cennette kölelik mi var?

13-Cennette evlilik var mı?

14-Kıskançlık , ego, öfke , kavga ,nefret var mı?

15-Cehennem kademeli katları olan çok büyük bir kazan mı?

16-Yakılanlar , sürekli deri mi değiştiriyor?

17-Cehennemliklerin kurtuluşu mümkün mü?

18-Cehennemde evlilik,cinsel hayat,çocuk var mı?

19-Cehennemden cennet görünür mü?

 

Sorularımızı 19'da bitirdik..Çünkü cehennem'in üstünde 19 var!!

Taha Suresi

 

 

121. Bunun üzerine ikisi de (şeytanın sözüne aldanıp yasak) ağaçtan yediler, hemen (üzerlerindeki cennet libası gitti) ayıp yerleri açığa çıkıp görünüverdi. Üzerlerini cennet yaprağından örtmeye başladılar. Âdem (yanılarak da olsa,) Rabbine asî oldu ve şaşırıp kaldı.

Gönderi tarihi:
Ama sorun Kur'an içinse Arapçadır ve Arap olan Muhammed Mustafa elindendir ya da dilindendir.

 

ankebut/48 Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı bâtıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.

 

Yani elinden değil dilinden.Panteidar artık islamda kuran haricinde referans olmadığını çocuklarda bilecek duruma geldi neden hala hadis getirip duruyorsunuz :) bir konu hakkında bilgi verilmemişse ya bunu insan akılla kolaylıkla bulabilecek demektir ya da o konu affedilmiş bırakılmış demektir.çok fazla teferruata girerseniz işin içinden çıkamazsınız

Gönderi tarihi:
"islamda kuran haricinde referans olmadığını çocuklarda bilecek duruma geldi neden hala hadis getirip duruyorsunuz"

 

Hadis ve ayetler, insanların kafasında bir cennet-cehennem modeli oluşturuyor. Karşı çıktığınıza göre siz de bunların çoğuna inanmadınız. Demek ki masal demekle haklıymışım.

 

Ya Hz.Muhammed'in başının üzerinde hep bir bulut dolaştığı, ay'ı ikiye böldüğü, parmağının ucundan musluk gibi su akıtıp ordusunu suladığı, göğün katlarına çıkıp, peygamberlerle ve Allah'la görüştüğü, her katta her dereceden peygamber gördüğü, Allah'la namaz pazarlığı yaptığı masalına inanıyor musunuz?

 

Ben hiçbirine inanmıyorum. Çünkü hepsi uydurma ve saçma. İnsanlar sorgulamadan bunlara kolayca inanıyor. Ne uğruna? Bir Tanrı inancı uğruna. Yani bakıyor çevresine, dünyaya, uzaya. "Bunlar nasıl kendi kendine oluşabilir? Muhakkak bir yaratıcısı vardır herşeyin." diye inanıyor. Birileri de çıkıp bu inancı sömürüyor. Allah'ı, Tanrıyı sömürüyorlar, ona olan inanç üzerinden kendi çıkarlarını sağlamaya çalışıyorlar.

Birileri de bu inanç üzerinden devlet kurmaya, toplumunu düzeltmeye, taht edinmeye çalışıyor. Birileri de gerçekten dünyadaki adaletsizliğin, zulmün düzelmesi için insanları uyarıyor, mücadele ediyor. Bunların yaşamı efsaneleşerek anlatılıyor.

Hadi onların elde ettiği çıkar önemli değil diyelim. Ama din ve mezhep savaşları nedeniyle milyonlarca insanın ölümüne sebep oluyorlar. Dünyada huzur bırakmıyorlar. Hepsi kendi dinini, mezhebini dünyaya hakim kılmaya çalışıyor ve insanlara zarar veriyor.

Doğrusu, inancın ve ibadetin kişiye özel olmasıdır. Allah ile insan arasında kalmasıdır. Dini kurumların ve din üzerinden sağlanan menfaatin, sömürünün, bezirganlığın kalkmasıdır. Asla dini yönetimlere meydan verilmemesidir. Çünkü dini rejim insan ayırımıdır, savaştır, kandır, zulümdür, işkencedir, vahşettir.

Dünyada din nedeniyle en büyük vahşet ve katliama uğrayanlar Türklerdir. Araplar 100.000'den fazla Türk'ün kafasını kesip ağaçlarda sallandırdılar. İstanbul'dan Adapazarı'na kadar bir mesafedeki yol üzerindeki ağaçlara astılar başsız cesetleri. 10.000'lerce küçük kızı cariye yaptılar, ırzına geçtiler, hayatlarını mahvettiler. 10.000'lerce delikanlıyı esir pazarlarında köle olarak sattılar. 70 yıl süren savaşlar boyunca hunharca katliamlar yaptılar. İşgal ettikleri yerlerde müslümanlığı zorla kabul ettirdiler. Her eve namaz kılınıp kılınmadığını kontrol için bir asker-bekçi yerleştirdiler. Türkler böyle zorla müslüman edildi. Bu muydu doğrusu? Aynı kafalar, şimdi de şeriat rejimi getirmeye çalışıyor. Başı açıkları kırbaçlıyacaklar, sopadan geçirecekler. Zorla çarşafa sokacaklar. Girmemekte direnenlerin ırzına geçip hamile bırakacak, ardından bu nikahsız hamile kalmış, zina yapmış deyip taşlayarak öldürecekler. Bunların hepsi İran'da, Afganistan'da, Arabistan'da yaşanmıştır, yaşanmaktadır.

Gönderi tarihi:

ayrıca bir enteresanlık mevzu bahistir ki sizi hep inançlı arkadaşlar eleştirirken,

 

inançsız arkadaşlar destekliyor, bu da mı sizde soru işaretine sebep değil? açıkçası bende sebep oldu.

 

Bence bu kafa yapınızı sorgulamanız gerekiyor...

 

İnsanların bir diğerinin ne dediğini yada diyeceklerini önemseyerek onları okumak ve anlamak istemeleri...

 

Sizin yorumladığınız bu anlamda değildir...

 

Bu tavrınızı ve ön yargınızı şiddetle kınıyorum...

 

Sizce enteresan olan bu düşünce yapınızı bir an önce sorgulamanızı rica ediyorum sayın 'Su DaMLaSı'

 

 

Gönderi tarihi:

Yazıya destek verenleri inançsız, eleştirenleri inançlı olarak nitelemek acizliğin ifadesidir.

Yazı içeriğindeki gerçeklere yazacak fikirleri, sunacak kanıtları olmayanların başvurduğu kişisel suçlamalar, isnatlar başka türlü nitelendirilebilir mi...

Ne demişler:

Küçük insanlar kişilerle, vasat insanlar olaylarla, büyük insanlar fikirlerle uğraşır. Siz hep kişilerle uğraşıyorsunuz. "Sen müslüman mısın" ya da "Allah'a inancın var mı" ki bunlarda kibarları. Bu tür sorular şu anlama geliyor. " Bu konuda söyleyebilecek bir fikrim, bir bilgim yok. Ama konu benim inançlarıma uymuyor. Sen yoksa benimle aynı inançta değil misin?

Sanal alemdeki merak!!

Bazıları ise bu sorularla, diğer okuyuculara mesaj veriyor. " Benim konu hakkında bir bilgim, bir fikrim yok ama ben inançlı biriyim, o nedenle karşı çıkıyorum, onlar ise inançsız"

Bu kafayla, bu anlayışla yetişemezsiniz. Elinizdeki internetin kıymetini bilin. Araştırın, inceleyin, öğrenin, öğretin.

Bu forumları da suçlama, isnat, iftira, sataşma, çekişme olarak değil, bilgi alışverişi, fikir tartışması olarak kullanmasını öğrenin.

Bakın 19 sorum, hala cevaplandırılamamış olarak duruyor. Diğer başlıklarda da ortaya koyduğum kitap çelişkileri ve soruları var. Cevaplayamasanız bile araştırın.

Gönderi tarihi:

:) başka konularda beni kulak ardı eden Gecekuşunun burada yazımı alıntılayıp allayıp pullaması pek anlamlı. "kafa yapınızı" tabiri diğer pek çok yitirdiğiniz üslup güzelliklerinizden minik bir yitim olmuş.

 

madem ince elemişsiniz, ama dokuyamamışsınız; ben açıklayayım efendim: sürekli ayet ve hadislerden yana dertlenen bir arkadaşın tepki aldığı ve desteklendiği topluluklar -bu konuda- keskin çizgilerle ayrı ve belirginse tabi ki dikkate değer. ben arkadaşı müslüman sanıyordum, bu yüzden böyle bir ikaz da bulundum ancak bir dine bağlı olmadığını sadece Allah'a inandığını belirtti.

 

yine, Panteidar arkadaşın çabası İslam'ın -güya- bozulmuşluğunu ortaya çıkarmak, tıpkı inançsız arkadaşların burada yaptığı gibi. yani ortak bir noktanız var. ve ben bunu vurgulamış oldum sadece. siz de diğer arkadaş da neden bilmem çok gocunmuşsunuz.birbirinizden yüksüneceğinizi bilseydim, vurgulamazdım.

 

gelgelelim sığlığa. Panteidar, fikirlerden yola çıktığımı anlamanız bu kadar zor olmasagerek. ortak fikirleri göz önünde bulundurarak bir yorum sundum. eh ayrıntılı olarak yukarıda da belirttim. umarım bundan sonra "sığ" bir yaklaşımla yapmadıklarımı bana mal etmezsiniz.

 

maksadınız aşikâr Panteidar .. ayetleri sizce sahih olan hadislerle yorumlayıp, bu fikirlerin zararlarından, detoneliğinden dem vuracaksınız. oysa bilmiyorsunuz ki cennet de cehennem de bizim tasavvurlarımızın üzerinde, sadece idrak edebilelim diye benzetmelerle bize sunulmuş kavramlardır. tıpkı "Allah'ın eli" vs ayetlerde olduğu gibi.

 

gündemim dolu olmasa çok daha ayrıntılı bir cevap sunardım size ancak malesef...

 

neyse siz devam buyrun. ne demişler körler (=yazılarımı görmediğiniz için) sağırlar (=ne demek istediğimi değil de hep ne anlamak istediğinizi, anladığınız için) birbirlerini ağırlar...

 

kolay gelsin.

Gönderi tarihi:

 

neyse siz devam buyrun. ne demişler körler (=yazılarımı görmediğiniz için) sağırlar (=ne demek istediğimi değil de hep ne anlamak istediğinizi, anladığınız için) birbirlerini ağırlar...

kolay gelsin.

 

 

Kör ve sağır davranmadan yaşamı yorumlayabilmeniz için

Size de kolay gelsin sayın su damlası...

 

 

Örneğin sen dili yerine artık ben dilini kullanıp aşağıda satırları yorumlayarak kendinizi sorgulamaya başlayabilirsiniz...

 

Yazıya destek verenleri inançsız, eleştirenleri inançlı olarak nitelemek acizliğin ifadesidir.
Yazı içeriğindeki gerçeklere yazacak fikirleri, sunacak kanıtları olmayanların başvurduğu kişisel suçlamalar, isnatlar başka türlü nitelendirilebilir mi...

Ne demişler:

Küçük insanlar kişilerle, vasat insanlar olaylarla, büyük insanlar fikirlerle uğraşır. Siz hep kişilerle uğraşıyorsunuz. "Sen müslüman mısın" ya da "Allah'a inancın var mı" ki bunlarda kibarları. Bu tür sorular şu anlama geliyor. " Bu konuda söyleyebilecek bir fikrim, bir bilgim yok. Ama konu benim inançlarıma uymuyor. Sen yoksa benimle aynı inançta değil misin?

 

madem ince elemiş, ama dokuyamamışız; Siz bunu kendiniz için yaparak başarılı olabilirsiniz efendim.?

Gönderi tarihi:

ah gecekuşu ah.. yine görmemişsiniz :) bakın dokumuş muyum dokumamış mıyım?

 

 

 

madem ince elemişsiniz, ama dokuyamamışsınız; ben açıklayayım efendim: sürekli ayet ve hadislerden yana dertlenen bir arkadaşın tepki aldığı ve desteklendiği topluluklar -bu konuda- keskin çizgilerle ayrı ve belirginse tabi ki dikkate değer.

 

...

yine, Panteidar arkadaşın çabası İslam'ın -güya- bozulmuşluğunu ortaya çıkarmak, tıpkı inançsız arkadaşların burada yaptığı gibi. yani ortak bir noktanız var. ve ben bunu vurgulamış oldum sadece

...

ortak fikirleri göz önünde bulundurarak bir yorum sundum...

 

 

neyse benden bu kadar.. anlamanız için insan üstü bi çaba gerekli sanırım.

 

Panteidar, inancınız hakkında yazdığım husus için yeniden yazılarınızı inceledim, o yazınızı bulamıyorum. yanılmışsam beni uyarmanızı istirham ediyorum. şüpheye düştüm.

 

selam ile...

  • 4 ay sonra...
Gönderi tarihi:

1- Yaratılış Efsanesi:

 

Tanrının kainatı, dünyayı ve insanları 6 günde yarattığı, 7. gün dinlendiği.

 

2- Adem ile Havva Masalı:

 

Adem'in topraktan, Havva'nın ise Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığı.

 

3- Nuh'un Gemisi ve Tufan Efsanesi:

 

Büyük sel afetinden sadece gemiye binen insan ve hayvanların kurtulduğu.

 

4- Musa Efsanesi:

 

Musa'nın doğuşu, Firavunun zalim olduğu, Musa'nın insanüstü mucizeleri, sihirli asası, Kızıldeniz'in yarılması.

5- Mısır'dan çıkış ve Ahid Sandığı Efsanesi:

 

İsrailoğullarının Mısır esaretinden çölü geçerken gökten yağan ekmekle beslendiği.

 

6- Bakire Meryem Masalı:

 

Meryem'in cinsel ilişki kurmadan İsa'ya hamile kaldığı.

 

7- İsa Mesih Efsanesi:

 

İsa'nın insanüstü mucizeleri, ölüleri dirilttiği, çarmıha gerildikten sonra dirildiği ve göğe çıktığı.

 

8- Muhammed Efsanesi:

 

İlk yaratılan olduğu, o olmasa yaratılışın olmayacağı, doğumundaki mucizeler,

peygamberliğinin Kitablarda müjdelendiği, göğsünün yarılarak temizlendiği, Miraç, göğe çıkıp

Tanrıyla görüştüğü, başının üstünde daima bir bulutun takip ettiği, Ay'ı ikiye yardığı.

 

9- Mesih, Mehdi ve Deccal Masalı:

 

Kıyamet öncesi insanlığa zulmedecek Deccal'ın ve kurtaracak Mesih ve Mehdi'nin çıkacağı.

 

10-Kabir azabı ve Sırat Köprüsü Masalı:

 

İnanmayanların kıyamete kadar kabirlerinde işkenceye uğratılacağı ve kıyametten sonra

dirilip, iğneden ince kılıçtan keskin Sırat köprüsünden geçileceği, geçemeyenlerin cehenneme

düşeceği, geçenlerin cennete kavuşacağı.

 

11- Cennet ve cehennem masalı:

 

Bilhassa hadislerde anlatılan cennet ve cehennem tasvirleri çok ilginçtir.

 

Bu masal ve efsaneler o kadar çok ki ben sadece 11 örnek verdim. Dünyadaki tüm dinler ele alındığında liste bir hayli uzayacaktır.

önce sana 6 gün ne demek ve 7.günde istirahat ne demek onu anlatayım sayın panteidar,sende kur-ana ve diğer kutsal kitaplara iman faziletinden mahrum kalma,aynı zamanda bu mualla hakikatleri inkar gibi bir bahtsızlığa düşme.

DÜNYANIN YARADILIŞI

1.GÜN:dünyanın denizlerle kaplı olduğu ve atmosferin henüz tam teşekkül etmemesinden veya gazlarla kesif olduğundan ışığı yansıtmadığını,Allahın ruhu ile ifade edilen canlılığın sularda kımıldandığını,sonra atmosferin temizlendiğini ve oluştuğunu ,bununla gece ve gündüzün farkedildiğini tevrat anlatır.bunların hepsi ilmi gerçeklerede uygundur.

2.GÜN:atmosferin su buharı ve diğer zengin gazlarla zenginleştirildiği ve sarayın kubbesi gibi yeryüzünü zararlı ışınlardan koruduğunu görüyoruz.bu aynı zamanda kainatı bir saraygibi gösterip insanın rahat gelişmesi ve istifade etmesi için hazırlandığını ifade eden bir tasvirdir,dini bir bilgidir.bu gibi ifadelerin tebliğ ve irşadi yönü,bilimsel verileri dile getirme yönünden daha önemlidir, ve daha faydalıdır.hatta insaların çoğu bilimsel verileri bilmediğinden çoğu ifadeler zahiren onların yanlış hissiyatlarını okşuyor ve onlara bir irşad oluyor.

3.GÜN:yer ve toprağın şekillenişini ,bitki ve ağaçların gelişmesini,genetik yapılanmamnınşekillenişini anlatıyor.ve bitki ile tohumların genetik münasebetine işaret ediyor.

4.GÜN:br açıdan atmosferin tam şeffaflaştığını,dolayısıyla yıldızların ve ay ve güneşin net görünmesini haber verir.

5.GÜN:su canlılarının yaradılışı,sonra kuşların yardılışı.tafsilatlı bir şekilde anlatılır.

6.GÜN:kara canlılarının yaradılışı,çoğalması ve yeryüzünü doldurmaları.(ahh ahhh evrimcilerin kulakları çınlasın,)

aslında bunun bu şekilde bir manevi anlatım yönüde vardırki oda şudur;

"kainat sarayı temeller olarak ,yer ,gök,kara ,deniz,bitkiler gibi gerçekler üzerine kurulmuş;ince işlerinde,sanat yönündede maddi manevi süslerle,yıldızlar ve çiçeklerle,ışık ve karanlıkgibi desenlerle süslendirilmiştir.sonra o sarayın içine canlı hizmetkarlar ve şuurlu misafirler davet edilmiştir,zaman ve zem,ne uygun olarak önce bitkiler,sonra balıklar,sonra kuşlar,sonra memeliler,sonra insan ve en son insanın adem oluşuyla,sosyal realitelerle o kainat şereflendirilmiş ve şenlendirilmiştir."

işte vahyin mu'cizesi,işte vahyin evrenselliği,kur'anın övgüsü"tevrat herşeyin bir açıklamasıdır "ayetinin yüksek i'cazı.evet evrimcilerden önce mevla teala evreni nasıl tekamül sürecinden geçirdiğini 6 gün teşbihiyle açıklıyor.

gelelim 7.gün istirahat edişine ;

7.gün (dönem)stabil,sakin ve bereketili oldu.ekolojik yapılaşmada daha yeni bir süslemeye ihtiyac kalmadı.tabii gelişme bir çeşit istirahat etti.bu tabii sistem ALLAH'IN binbir ismini yansıtan güzel bir ayna olduğundan ve ALLAH bu büyük ve aynı zamanda çok güzel aynada cemalini seyrettiğinden "bu günde allah istirahat etti"diye ifade edilmiştir.yoksa haşa ALLAH'A yorgunluk arız olmaz.kur'andada bu ifadeye benzer ifadeler vardır.yani kainattaki genel evrensel sistem,Allah ismi ile ifade edilmiştir.zaten ALLAH'IN bir ismide EL-MUHİT'tir.yani o herşeyi kuşatmıştır.bir kısım yahudiler ve bazı müşrikler gibi ifadeleri"ALLAH yorgunluktan istirahat etti"şeklinde anladıklarından KUR-AN "Allah'a yorgunluk arız olmaz"deyip onların o yanlış yorumunu tashih etmiştir.yoksa kur-an tevratın bu ayetini tashih etmemiştir.

şimdilik bu kadar,diğer iddialarada cevap vereceğim inşaallah,sadece bu konuda bile vahyin maddi manevi yüceliği ve kuşatıcılığı benim içimi titretti.

selam ile....

Gönderi tarihi:

Sayın panteidar bir başlık açmışsınız altına bir kaç yıllardır anlatılan bazı kitaplarda geçen şeyleri yazmışsınız sonra da demişsiniz ki aldatılıyoruz vs. vs.

 

Bu çok doğru bu zaten yıllardır bilinen bir gerçek

ama bunu yapmanızdaki maksat nedir anlayamadım. yazınıza bir şiir yazmışsınız bazi hadisleri koymuşsunuz vs. vs. ama nereye varmak istediğinizi bir türlü söylememişsiniz ya da söyleyememişsiniz.

 

Ben öncelikle hadis konusuna gelmek istiyorum çünkü (kendi bildiğimce) islami kitaplarda geçen ailelerimizden veyahut kulaktan kulağa duyduğumuz bir çok hadisin sonradan uydurma hadisler olduğunu bütün islam profösörleri diyanetçiler söylüyor zaten.

hatta ve hatta Peygamber efendimizin 24 saat yanından ayrılmayan sahabeleri bile bir hadisi aktarırken o kadar özen gösterdikleri hatta birçok kez bir hadis aktarırken çekindikleri bilinmektedir.

çünkü nasıl bugün biz herşeyden işimize gelen yerleri alıp çıkarıyorsak ve kendi faydamıza kullanıyorsak ogün de bu aynıydı.

hadislerin, hadis konusunun çok iyi araştırılması gerekir gerçekliği olmayan birçok sözde hadis hala günümüzde kulaktan kulağa yayılmakta

Gönderi tarihi:

6 günde yaratılışı normal gören arkadaşlar için Tevrat'tan alıntıladığım "Yaratılış Masalı" aşağıdadır.

Bu masala inanana saygım var. İnanılmayacak derecede saçma oluşundan dolayı, inanmayanların görüşüne de saygı lütfen.

 

YARATILIŞ KİTABI

 

Dünyanın Yaratılışı

 

BÖLÜM 1

 

1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

 

2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı`nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.

 

3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.

 

4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.

 

5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.

 

6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu.

 

7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.

 

8 Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

 

9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu.

 

10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu.

 

12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.

 

14-15 Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu.

 

16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.

 

17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.

 

20 Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun” diye buyurdu.

 

21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

 

22 Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın” diyerek onları kutsadı.

 

23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.

 

24 Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen*fa* türetsin” diye buyurdu. Ve öyle oldu.

 

 

25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

 

26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.”

 

27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.

 

28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.

 

29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.

 

30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu.

 

31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.

 

BÖLÜM 2

 

1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.

 

2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.

 

3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

Gönderi tarihi:

6 günde yaratılışı normal gören arkadaşlar için Tevrat'tan alıntıladığım "Yaratılış Masalı" aşağıdadır.

Bu masala inanana saygım var. İnanılmayacak derecede saçma oluşundan dolayı, inanmayanların görüşüne de saygı lütfen.

 

YARATILIŞ KİTABI

 

Dünyanın Yaratılışı

 

BÖLÜM 1

 

1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

 

2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı`nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.

 

3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.

 

4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.

 

5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.

 

6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu.

 

7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.

 

8 Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

 

9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu.

 

10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu.

 

12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.

 

14-15 Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu.

 

16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.

 

17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.

 

20 Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun” diye buyurdu.

 

21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

 

22 Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın” diyerek onları kutsadı.

 

23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.

 

24 Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen*fa* türetsin” diye buyurdu. Ve öyle oldu.

25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.

 

26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.”

 

27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.

 

28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.

 

29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.

 

30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu.

 

31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.

 

BÖLÜM 2

 

1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.

 

2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.

 

3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

 

önce sana 6 gün ne demek ve 7.günde istirahat ne demek onu anlatayım sayın panteidar,sende kur-ana ve diğer kutsal kitaplara iman faziletinden mahrum kalma,aynı zamanda bu mualla hakikatleri inkar gibi bir bahtsızlığa düşme.

DÜNYANIN YARADILIŞI

1.GÜN:dünyanın denizlerle kaplı olduğu ve atmosferin henüz tam teşekkül etmemesinden veya gazlarla kesif olduğundan ışığı yansıtmadığını,Allahın ruhu ile ifade edilen canlılığın sularda kımıldandığını,sonra atmosferin temizlendiğini ve oluştuğunu ,bununla gece ve gündüzün farkedildiğini tevrat anlatır.bunların hepsi ilmi gerçeklerede uygundur.

2.GÜN:atmosferin su buharı ve diğer zengin gazlarla zenginleştirildiği ve sarayın kubbesi gibi yeryüzünü zararlı ışınlardan koruduğunu görüyoruz.bu aynı zamanda kainatı bir saraygibi gösterip insanın rahat gelişmesi ve istifade etmesi için hazırlandığını ifade eden bir tasvirdir,dini bir bilgidir.bu gibi ifadelerin tebliğ ve irşadi yönü,bilimsel verileri dile getirme yönünden daha önemlidir, ve daha faydalıdır.hatta insaların çoğu bilimsel verileri bilmediğinden çoğu ifadeler zahiren onların yanlış hissiyatlarını okşuyor ve onlara bir irşad oluyor.

3.GÜN:yer ve toprağın şekillenişini ,bitki ve ağaçların gelişmesini,genetik yapılanmamnınşekillenişini anlatıyor.ve bitki ile tohumların genetik münasebetine işaret ediyor.

4.GÜN:br açıdan atmosferin tam şeffaflaştığını,dolayısıyla yıldızların ve ay ve güneşin net görünmesini haber verir.

5.GÜN:su canlılarının yaradılışı,sonra kuşların yardılışı.tafsilatlı bir şekilde anlatılır.

6.GÜN:kara canlılarının yaradılışı,çoğalması ve yeryüzünü doldurmaları.(ahh ahhh evrimcilerin kulakları çınlasın,)

aslında bunun bu şekilde bir manevi anlatım yönüde vardırki oda şudur;

"kainat sarayı temeller olarak ,yer ,gök,kara ,deniz,bitkiler gibi gerçekler üzerine kurulmuş;ince işlerinde,sanat yönündede maddi manevi süslerle,yıldızlar ve çiçeklerle,ışık ve karanlıkgibi desenlerle süslendirilmiştir.sonra o sarayın içine canlı hizmetkarlar ve şuurlu misafirler davet edilmiştir,zaman ve zem,ne uygun olarak önce bitkiler,sonra balıklar,sonra kuşlar,sonra memeliler,sonra insan ve en son insanın adem oluşuyla,sosyal realitelerle o kainat şereflendirilmiş ve şenlendirilmiştir."

işte vahyin mu'cizesi,işte vahyin evrenselliği,kur'anın övgüsü"tevrat herşeyin bir açıklamasıdır "ayetinin yüksek i'cazı.evet evrimcilerden önce mevla teala evreni nasıl tekamül sürecinden geçirdiğini 6 gün teşbihiyle açıklıyor.

gelelim 7.gün istirahat edişine ;

7.gün (dönem)stabil,sakin ve bereketili oldu.ekolojik yapılaşmada daha yeni bir süslemeye ihtiyac kalmadı.tabii gelişme bir çeşit istirahat etti.bu tabii sistem ALLAH'IN binbir ismini yansıtan güzel bir ayna olduğundan ve ALLAH bu büyük ve aynı zamanda çok güzel aynada cemalini seyrettiğinden "bu günde allah istirahat etti"diye ifade edilmiştir.yoksa haşa ALLAH'A yorgunluk arız olmaz.kur'andada bu ifadeye benzer ifadeler vardır.yani kainattaki genel evrensel sistem,Allah ismi ile ifade edilmiştir.zaten ALLAH'IN bir ismide EL-MUHİT'tir.yani o herşeyi kuşatmıştır.bir kısım yahudiler ve bazı müşrikler gibi ifadeleri"ALLAH yorgunluktan istirahat etti"şeklinde anladıklarından KUR-AN "Allah'a yorgunluk arız olmaz"deyip onların o yanlış yorumunu tashih etmiştir.yoksa kur-an tevratın bu ayetini tashih etmemiştir.

şimdilik bu kadar,diğer iddialarada cevap vereceğim inşaallah,sadece bu konuda bile vahyin maddi manevi yüceliği ve kuşatıcılığı benim içimi titretti.

selam ile....

Gönderi tarihi:
6.GÜN:kara canlılarının yaradılışı,çoğalması ve yeryüzünü doldurmaları.(ahh ahhh evrimcilerin kulakları çınlasın,)

Dinler, ayakta kalıp kendilerini kabul ettirmeleri için, her şeyiyle kendisi bilimsel gösterme telaşı içindedir.

Arkadaşımızın bu örneğiyle bilimselliğe eğilimi gibi.

Ama nafile, kurgulardan ve metafizik inançlardan bilim olmaz.

Daha temelden (madde/ruh) çelişiyor.

 

Diğer bir dikkat çekici anlatım da ;

İslamiyetin her fırsatta değiştirildi dediği Tevrat kaynağına sarılması.

İşinize gelmediği zaman değişti, geldiği zaman değişmedi.

Çok zor ve inandırıcılığı olmayan bir yoldasınız.

Gönderi tarihi:

Dinler, ayakta kalıp kendilerini kabul ettirmeleri için, her şeyiyle kendisi bilimsel gösterme telaşı içindedir.

Arkadaşımızın bu örneğiyle bilimselliğe eğilimi gibi.

Ama nafile, kurgulardan ve metafizik inançlardan bilim olmaz.

Daha temelden (madde/ruh) çelişiyor.

 

Diğer bir dikkat çekici anlatım da ;

İslamiyetin her fırsatta değiştirildi dediği Tevrat kaynağına sarılması.

İşinize gelmediği zaman değişti, geldiği zaman değişmedi.

Çok zor ve inandırıcılığı olmayan bir yoldasınız.

siz bilimsel verilerden inkar felsefesini oluşturuyorsunuz bizde bunun dindeki yerini gösteriyoruz,kur-andaki anlatımlar mecazdır,istiaredir,semboldür.temsil vahyin büründüğü bir bir elbisedir.anlayın artık bilimselci,dine önyargıyla yaklaşmak yerine,belki doğrudur önkabulüyle yaklaştığınızda şimdiki söylediklerinizin saçmalığını kavrarsınız.kur-an tevrat ve incili referans olarak verir,bizim bazı akıllı mü'min kardeşlerimiz dinsizlerle işbirliği yapan bazı yahudiler için olan "dost edinmeyin "ayetini yanlış anlamışlardır.allah kendi gönderdiği bir kitabı niçin korumasın ki,ki başka bir ayette "zikri biz indirdik onu koruyacak olanda biziz"der.

Gönderi tarihi:

Yahu yok böyle birşey diyorum artık. Adam masallar diye birkaç şey söylemiş ama ne düşündüğünü neden bunların birer safsatadan ibaret olduğunu dillendirememiş. :)

 

İnsanlar bilgisiz iken birşeyler söylemeye çalışınca böyle oluyor tabi.

 

Vaktim az. Uzun uzadıya tartışırız. ;)

  • 9 ay sonra...
Gönderi tarihi:
Yazıya destek verenleri inançsız, eleştirenleri inançlı olarak nitelemek acizliğin ifadesidir.

Yazı içeriğindeki gerçeklere yazacak fikirleri, sunacak kanıtları olmayanların başvurduğu kişisel suçlamalar, isnatlar başka türlü nitelendirilebilir mi...

Ne demişler:

Küçük insanlar kişilerle, vasat insanlar olaylarla, büyük insanlar fikirlerle uğraşır. Siz hep kişilerle uğraşıyorsunuz. "Sen müslüman mısın" ya da "Allah'a inancın var mı" ki bunlarda kibarları. Bu tür sorular şu anlama geliyor. " Bu konuda söyleyebilecek bir fikrim, bir bilgim yok. Ama konu benim inançlarıma uymuyor. Sen yoksa benimle aynı inançta değil misin?

Sanal alemdeki merak!!

Bazıları ise bu sorularla, diğer okuyuculara mesaj veriyor. " Benim konu hakkında bir bilgim, bir fikrim yok ama ben inançlı biriyim, o nedenle karşı çıkıyorum, onlar ise inançsız"

Bu kafayla, bu anlayışla yetişemezsiniz. Elinizdeki internetin kıymetini bilin. Araştırın, inceleyin, öğrenin, öğretin.

Bu forumları da suçlama, isnat, iftira, sataşma, çekişme olarak değil, bilgi alışverişi, fikir tartışması olarak kullanmasını öğrenin.

Bakın 19 sorum, hala cevaplandırılamamış olarak duruyor. Diğer başlıklarda da ortaya koyduğum kitap çelişkileri ve soruları var. Cevaplayamasanız bile araştırın.

 

Tarihin en eski efendisi olan necip Türk'ün kanı ile sulanan o mübarek toprakları; bir zamanlar Fransızlara, İngilizlere, Almanlara, Ermenilere şimdilerde ise Yahudilere ve onların işbirlikçisi kapitalistlere (ister Avrupalı, İster Asyalı isterse Amerikalı olsun) yazduklarıma zehir diyebilirler belki. Derseler ne kadar da doğru etmiş olurlar hatta hayatlarında hiç bu kadar doğru söz de söylememiş olurlar dersem hata etmiş sayılmam. Yazdıklarım arza hayat veren nisan yağmurlarına benzer, o rahmet arz ile buluşursa şahit olduğunuz sahne bambaşka tecelli olur. İşte o yağmur sedefin ağzına düşerse inci, yılanın ağzına düşerse zehir olur. Evet bizim yazılarımız Hz. İnsanın kulağına düşer onun kulağının zemzemi olur, kalp gözünü sularsa o kalb aslını bulmak aşkıyla çırpınır, Alemlerin Rabbine karşı da rahmetle atar. Keza yazı ve sözlerimiz güneşin nuruna düşman, yarasa kuşu tabiatlı Şems-i Hakikat-ı Muhammediye'ye cephe almış kara ruhlu kimselerin kulağına aktığı vakit ........ (ben oaraya küfrünü yazarım, ama dilerimki panteidar kardeşim hakkın hidayetine mazhar ola) arttırır.

Diyalektik tasavvuf? Diyalektik metafizikle uğraşır. Yani maddi olmayanla. maddi olan dokunup tadabildiklerimiz midir? o halde ay güneş yıldızlar ve bunların konumlarının dünya üzerindeki etkileri, bunları maddi mi metafizik mi sayacağız. Tasavvuf vecd işidir gönülden bağlılık ister. Nefsinle mücahede ister. Dikkat! Nefisle yapılan onun aşırı isteklerini yerine getirmemektir ki tasavvuf buna mücahede der (azye, az iç, az uyu, harama dil,el uzatma beline sahip çık, en zoru insanlara hizmet et vs.vs.vs.) Marifetname s.424; Müzekkin-i Nüfus, s23,25 "El mücahedetu yuris'ul müşahade" Nefsinle mücahede etmek rabbınla görgü getirir...

A'li İmran 191 "ayakta zikredin, oturduğunuz yerde zikredin, yan üstü yatarken zikredin"

Allah Zülcelal Hazretleri buyuruki "Ezkuruni Fezkurkum" "Beni anınız ki ben de sizi anayım"

Pantediar kardeşim diyalektik düşünmen harika bi olay ve umulur ki (haşa bu sözü söylemeye dilim varmaz Rabbımın buyruğudur) düşüncelerimiz bizi Rabbimize daha da yakınlaştırsın onu aşk ve şevkle zikretmemizi sağlasın.

tvbe 119 " Ey mü'minle Allahtan korkunuz (itegullah) ve sadıklar ile beraber olunuz"

maide 35 "Ey Mü'minler Allahtan korkunuz. Ohak Celle ve Ala hazretleri için vesile arayınız ve onunla da mücahede yolunda çalışınız ki felah bulasınız ve olasınız (kurtuluşa eresiniz)"

maide 48 "Ey Nas! Sizden her bir taife için bir şeriat ve tarık koydum, ittihaz ettim"

Panteidar kardeşim eğer tasavvufi düşünüyorsan bu ayetlerin hepsini hakkıyla incelicen ve diyalektik düşündükçe rabbe olna aşkın artacak. (Daha peygambere ve ehli sünnete de gelicem merak etme hem de ayetlerle)

İsra 57 "Benim okullarım ki siz onları tanrımız diye zuum edersiniz (isa A.s ve Üzeyr A.s.) Halbu ki onlar da kendilerine kılavuz , delil yol gösterici ararlar, " Cibril olmadan asla panteidar kardeşim Cibril olmadan asla. O Rahmandan vazifelidir. Vazifesi Allah'ın emir ve buyruklarını nebilerine resullerine iletmektir.

Kehf 84 "Kulli Şey'in sebeben" "Herşey için sebep vardır"

Allahu taalaya kavuşmak için de sayısız sebep vardır. diyalektik düşünmen yetersiz çünkü materyalizm diyalekten doğar. fizik kanunlarına uyarlar. Hiç bi şey yoktan varolamaz varolan hiç bişey yok olamaz. Fiziğin kanunu bu varlığı hadi sebeplere bağlasınlar sudan havadan ateşten topraktan desinler de hatta bunları masal diye adlandırsınlar da madem fizik hem de metafizik (peh peh peh!) yok üzerinde hiç düşünmedem yok desinler. Neden kaçarlar!!!

Tasavvuf mu kardeşim evetse nefislerinden. İçlerindeki köpek tasmasını geçirmiştir basiretlerine kördürler sağırdırlar dilsizdirler. Gerçeği bi türlü algılayamazlar. Onlar da düşünürler kendilerince ama bi defa nefisleri basiretlerini karartmıştır göremezler.

A'raf 159 "Musa'nın kavminden bir taife haklı olarak Nas'ı irşad ederler ve adaletle muamele ederler ve hüküm verirler"

A'raf 181 "Halk ettiklerimiz içinde bir kimse var ki, halkı hakka irşad ederler ve muamelelerinde adaleti tutarlar ve iltizam ederler"

Arapça biliyor musun bilmem am ben bilmiyorum. Ancak irşad kelime itibari ilr re-şe-da'dan türer (rşd) olgun anlamına gelmekte irşad fiil olarak olgunlaştırma mecazen bitkiler gün ışığında fotosentez yaparak büyürler! olgunlaşırlar!!! bu yüzden aydınlatmak yani haklı olarak halkı hakka aydınlatırlar. Zen kaoncu kardeşim panteidar buna ne dicen çok merak ediyom doğrusu...

Ki bunlar içinde şüphesiz en büyük mürşidler nebiler ve resullerdir. Zira onlar bir yoldan küçük bir topluluğu rablerine irşad etmezle onlar geldi mi arzın üzerindeki tüm insanları hakka irşad etmekle görevlendirilirler. Peygamber öldü İrşad kapısı kapandı mı hayır!!!! İrşada devam bizi kim irşad edecek Kur'an-ı Zişan namaz, zikir, ve Allah rızası için yaptığımız amellerimiz. Mürşid ya da şeyh demiyorum zira sen diyalektik tasavvufsun. Adını bilmesem de çok ulu bi şeyhin olmalı seni hakka irşad edecek...

Panteidar kardeşim zen kaoncu panteidar kardeşim onun mu bizim onu farketmeye ihtiyacımız var yoksa onun mu. O zaten

her şeyiyle mucize. Ya! Eyyuhelleizne emenu, Ya! Eyyuhel Mu'minun Ey Mü'minler, Ey! iman sahipleri.... Rabbın hitaplarına bak Kendisini görmeden Sadık olarak Amenna ve sadakna diyip de yaratılışta mahlukatta kainatta onun mucizesini seyredip de ölümü ahireti ila nihai cenneti bekleyip de cemalini seyretmek için kalpleri aşk ateşiyle Rahman! Rahman! Rahman! diye atanlara ne mutlu...

Yıldızların düştüğü yere yemin olsun ki! Diyalektik kardeşim yıldızın düştüğü yerleri 20. yüzyıla kadar kimse bilmiyordu (kara delikleri) 20. yy. sonuna kadar yokmuydu.......

Amaaannnn

Yoruldum haşaa hakkı anlatmaktan deil İhtiyacı olan bizlerken onun tarafından farkedilmeye onu farketmeye çalışmak kalbimi yordu burda kesiyorum namazımı kılıp biraz dinleneyim belki tekrar yazarım.

Ehli sünnet vel cemaat hakkında

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.