∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 17 Temmuz , 2013 Varlıktan bahsediyorsak, evet, varlığın bilgisinden bahsediyorsak, hayır. Ben bilgiden bahsettigime gore, dedigin gibi "hayir" varlik bir bilgidir. Fiziksel ya da sosyal bilgi olabilir. Sahi varlik nedir? “ hic bir fenomende determinizm henuz insanoglu bilimsel algisina gore yok. “ demek, konu objektif determinizmden buraya geldiği için ( bağlamı unutmamak ), Fenomen = Numen demektir. Bu da Metafizik bir iddia olur sadece. Aynen , benim ne metafizik ne de onun varligi ile ilgili bir deyisim yok. Ben konu ve kavramlaras epistemolojik bakarim. Yani bilgisel temelde, bilissel ve bilimsel. Ayrica fenomen =numen yine olmaz. Cunku varliksal temelde madde ve dusunce olarak materyalizm ve idealizm olarak, dusman kardeslerdir. Indirgemeci ve determinist monist varliksal ideolojik inanclarda ya biri dir ya oteki, ya da biri temelinde diyalektiktir. Diyalektik monizm. Buradaki monizmin temeli madde ya da dusunce olabilir. Kant'a gore de zittirlar. Beynin fonksiyonal kavramsal algisi, fizik kaynaklıdır. Fizik ötesi değil. Ben fizik otesi demedim ki. Metafizigin iki temeli vardir, felsefenin varlik dali olarak varliksal felsefedir, varlik olarak ta hem fizik (ontoloji)hem de fizik otesidir (teoloji) Ya da soyut varliklar. Mesela seytan, melek cin, gulyabani, ejderha v.s. temelli mitolojik/efsanevi varliklar. Soyutu ( düşünce, davranış ) belirleyen somut ( beyin fenomeni ) olduğuna göre, fenomende ( beyin ) determinizm yoksa, normalde düşünce, davranışta da determinizm olmaz. Maalesef beynin soyutlamasi iki turlu belirler, soyut ve somut. Belirleyen de kavram ve onun ozdeslestigi duyusal/duyumsal algidir. Ben "insanoglu disindaki fenomende determinizm yoktur" dedim. Yani insanoglu beyninin fonksiyonel yetisinde var. Bu halde, Determinizm olduğu algısı, inançsal / ideolojik doğrulardan kaynaklanıyor demektir.sadece. Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa, düşünce, davranışda da yok demektir. Ayni hata ve ikili hem varlik ile bilgi karisiyor, hem insanoglu beyni ile baska beyinler karisiyor. Kisinin kendince aldigi gereklilik karari da geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmeden oluşturulan bir karar olamaz. Dolayısıyla, Maddede ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) determinizm varsa, maddenin fonksiyonu olan düşüncede de determinizm olduğu için bu kararın çıkış noktası da determinedir. Serbest iradeye terstir. Dedim ya metafizik/varliksal baktigin icin indirgemeci bakiyorsun. Yani ne yapip edip maddeye indirgiyorsun. Tabi maddeden ne algiliyorsan. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilendikçe düşünce, davranışda determinizm olur, vardır. Serbest irade kalmaz. Ayni indirgemeci ve "ya bu ya oteki" saplantisi. Yani noktalama kesistirme tekleme. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmedikçe düşünce, davranışda determinizm kalmaz. Serbest irade başlar. Evet "ya bu ya oteki" teklemesi ve indirgemesi. Sahi dualizme ne diyorsun? Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Aynen , benim ne metafizik ne de onun varligi ile ilgili bir deyisim yok. Ben konu ve kavramlaras epistemolojik bakarim. . . Maalesef beynin soyutlamasi iki turlu belirler, soyut ve somut. Belirleyen de kavram ve onun ozdeslestigi duyusal/duyumsal algidir. Ben "insanoglu disindaki fenomende determinizm yoktur" dedim. Yani insanoglu beyninin fonksiyonel yetisinde var. “ hic bir fenomende determinizm henuz insanoglu bilimsel algisina gore yok. “ demek, determinizmin numende de olmadığını mı gösterir ? Yoksa, hic bir fenomende determinizm olmadığı yalnızca beynin fonksiyonal kavramsal algisi mıdır ? Öyleyse, fenomende determinizm olup olmadığı asla bilinemeyecek mi ? İnsanoğlu beyninin fonksiyonal yetisinin fiziksel, biyolojik açıklaması yok mu ? Maalesef ( ! ) İnsan beyni 1 ve 0’ larla çalışır. Aksiyon potansiyeli belli bir eşik değerinin üstündeyse sinyal geçer, altındaysa geçmez. Buna göre beynin örümcek ağı yapısına ve çalışma prensibine uygun olan düşünme yetisinin fonksiyonu olan düşünme Bulanık Mantıkla çalışır. Teke indirgeme kolaycılıktır, hayatı kolaylaştırır ve kültüreldir. Monist, Dualist, Diyalektik Monist vs. mantıklar , baskın neden veya baskın çatışan nedenleri, bunların ele alınan olgular için bir açıklama getirme işlevi olmasından dolayı tercih edilmişlerdir. Oysa beynin fonksiyonal yetisi gerçekte ( hiçbir ideolojik / inançsal / kültürel koşullanma olmazsa ) Pluralist felsefe ve Bulanık Mantığı üretir. Bunun anlaşılması 20.yy. da Kaos ve Kuantum teorilerinin ortaya atılması ile, başka bir deyişle fenomende determinizm olmamasının görülmesiyle anlaşılmıştır. Bu halde, Determinizm olduğu algısı, inançsal / ideolojik doğrulardan kaynaklanıyor demektir.sadece. Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa, düşünce, davranışda da yok demektir. Eğer, Numende determinizm varsa, ( insan algısından bağımsız olarak Kaotik süreçlerin kendi içinde nedensellikleri ve belirlenebilirlikleri varsa ) Kisinin kendince aldigi gereklilik karari da geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmeden oluşturulan bir karar olamaz. Dolayısıyla, Maddede ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) determinizm varsa, maddenin fonksiyonu olan düşüncede de determinizm olduğu için bu kararın çıkış noktası da determinedir. Serbest iradeye terstir. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilendikçe düşünce, davranışda determinizm olur, vardır. Serbest irade kalmaz. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmedikçe düşünce, davranışda determinizm kalmaz. İşte o zaman Serbest irade başlar. Yani; Fenomende insanoğlu bilimsel algısına göre determinizm olmaması da ( subjektif determinizm )'in olmaması ( ki yoktur ), " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. Çünkü, koşulları bilemezsek, belirleyemezsek ( gözlem yetersiz kalıyor ise ) zaten olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ) da, bir ön görü de yok demektir. ( Atom altı düzey hariç ) Bir öngörünün mümkün olamıyor olması ise, Mantıksal olarak gerçekleşme / olma olasılığını ( Mantıksal Olabilirlik ) hesaplanamaz hale getireceğinden, hiçbir zaman o olay kesin olacak diyemeyiz. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 “ hic bir fenomende determinizm henuz insanoglu bilimsel algisina gore yok. “ demek, determinizmin numende de olmadığını mı gösterir ? Yoksa, hic bir fenomende determinizm olmadığı yalnızca beynin fonksiyonal kavramsal algisi mıdır ? Öyleyse, fenomende determinizm olup olmadığı asla bilinemeyecek mi ? İnsanoğlu beyninin fonksiyonal yetisinin fiziksel, biyolojik açıklaması yok mu ? Determinizm, sadece beynin varliginda ve onun soyutlamasi olan numenal yetide mevcuttur. Bu da gunumuzde ve bizim algimiz ile, biziz. Ileride hayvanlarda gelisen beyinler de determinizme kavusabilir. Ayrica bizim algimiz ve bilgimizile ortaya konan hersety sadece bizi baglar ve bizim monologumuzdur. Insanoglu disinda baska bir fenomene determinizm yuklemek, "ne yapayim bu benim dogam, ne yapayim boyle dogmusum" temelli teslimiyetci biatci caresizlik iceren akilli tasarim zihniyetidir. Yani insanoglu kendi dusuncesi ileortaya koyduguna kendini teslim eder. Maalesef ( ! ) İnsan beyni 1 ve 0’ larla çalışır. Aksiyon potansiyeli belli bir eşik değerinin üstündeyse sinyal geçer, altındaysa geçmez. Buna göre beynin örümcek ağı yapısına ve çalışma prensibine uygun olan düşünme yetisinin fonksiyonu olan düşünme Bulanık Mantıkla çalışır. Teke indirgeme kolaycılıktır, hayatı kolaylaştırır ve kültüreldir. Monist, Dualist, Diyalektik Monist vs. mantıklar , baskın neden veya baskın çatışan nedenleri, bunların ele alınan olgular için bir açıklama getirme işlevi olmasından dolayı tercih edilmişlerdir. Oysa beynin fonksiyonal yetisi gerçekte ( hiçbir ideolojik / inançsal / kültürel koşullanma olmazsa ) Pluralist felsefe ve Bulanık Mantığı üretir. Bunun anlaşılması 20.yy. da Kaos ve Kuantum teorilerinin ortaya atılması ile, başka bir deyişle fenomende determinizm olmamasının görülmesiyle anlaşılmıştır. Bu halde, Determinizm olduğu algısı, inançsal / ideolojik doğrulardan kaynaklanıyor demektir.sadece. Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa, düşünce, davranışda da yok demektir. Eğer, Numende determinizm varsa, ( insan algısından bağımsız olarak Kaotik süreçlerin kendi içinde nedensellikleri ve belirlenebilirlikleri varsa ) Kisinin kendince aldigi gereklilik karari da geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmeden oluşturulan bir karar olamaz. Dolayısıyla, Maddede ( algı ve gözlem veren nöron kimyasına konu olan nöronlar ve karmaşık bağlantı yapısında ) determinizm varsa, maddenin fonksiyonu olan düşüncede de determinizm olduğu için bu kararın çıkış noktası da determinedir. Serbest iradeye terstir. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilendikçe düşünce, davranışda determinizm olur, vardır. Serbest irade kalmaz. Her iki halde ( Fenomende ( beyin ) determinizm yoksa da varsa da ), geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden, inançsal / ideolojik doğrularından etkilenmedikçe düşünce, davranışda determinizm kalmaz. İşte o zaman Serbest irade başlar. Yani; Fenomende insanoğlu bilimsel algısına göre determinizm olmaması da ( subjektif determinizm )'in olmaması ( ki yoktur ), " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. Çünkü, koşulları bilemezsek, belirleyemezsek ( gözlem yetersiz kalıyor ise ) zaten olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ) da, bir ön görü de yok demektir. ( Atom altı düzey hariç ) Bir öngörünün mümkün olamıyor olması ise, Mantıksal olarak gerçekleşme / olma olasılığını ( Mantıksal Olabilirlik ) hesaplanamaz hale getireceğinden, hiçbir zaman o olay kesin olacak diyemeyiz. Buradaki tum aciklamalar "bir insanoglu beyni determine edebilme yetisi ile dogar, yalniz determine olmus herhangibir degeri yoktur" ile ozetlenebilir. Yani insanoglu hic bir soyutlanmis ile dogmaz, sadece soyutlasma yetisi ile dogar. Burada ki "0" in kullanim anlami "soyutlama degeri yuku verisi tabusu v.s. tasimamak" anlamindadir. Yeti ile dogmakta "ogrendikce bilgilendikce soyutlayacak deger veri tabu verecek" anlamindadir. Bilimde bilimsel olarak kesin de suphe de yoktur. Epistemolojik yani bilginin kavramsal geldigi sinir olarak olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik vardir. Bir seyin herkes icin gecerliligi de; yanlislanabilene kadardir. Istersen bu gecerlilik suresini kesinlik, yanlislanabilirlik olanagini da suphe olarak algilayabilirsin. Yani burada kesinlik/suphe temelinde bir monist "ya biri ya oteki" yoktur. Surec icinde ikisi ic icedir ve biribirini tamamlar. Kisinin aldigi karar iki temeldedir. Yani ona aldirilan karardir, yani kendi karari degildir; ya da serbest irade temelinde bireyselbilinc olarak kendi kararidir. Tabiki karar kisinin bulundugu yasam sartlari bunyesindedir. Bu temelde bagimsiz degildir, sadece kisinin kendi karari mi, yoksa kisiden alinmasi istenen karar mi farkidir. Gecmis deneyimler de yasamdaki deneyimlerdir, dogum oncesi degil. Bir kisi hic bir kelime inancsal ideoloji dogru v.s. temelli corefaith ile dogmaz. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Buradaki tum aciklamalar "bir insanoglu beyni determine edebilme yetisi ile dogar, yalniz determine olmus herhangibir degeri yoktur" ile ozetlenebilir. İnsanoğlu, kendisinin beyinin determine edebilme yetisinin fiziksel nedenlerini de bir şekilde açıklamak ister. Fenomende “ gözlem ve yanlışlanabilirlik “ çerçevesi içinde determinizmin bulunması , "ne yapayim bu benim dogam, ne yapayim boyle dogmusum" temelli teslimiyetci biatci caresizlik iceren akilli tasarim zihniyetini gerektirmeyeceği gibi, bunu böyle sanmak yalnızca Kaos teorisini anlamamakla mümkündür. Yani insanoglu hic bir soyutlanmis ile dogmaz, sadece soyutlasma yetisi ile dogar. Temel korkular doğuştan gelir ve soyutturlar. Bunu ilgili başlıkta ( VİCDAN NEDİR ? ) ispatlamıştım. Gecmis deneyimler de yasamdaki deneyimlerdir, dogum oncesi degil. Bir kisi hic bir kelime inancsal ideoloji dogru v.s. temelli corefaith ile dogmaz. İnancsal ideoloji dogru v.s. temelli corefaith ile dogar diyen olmuş mu ? Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 İnsanoğlu, kendisinin beyinin determine edebilme yetisinin fiziksel nedenlerini de bir şekilde açıklamak ister. Fenomende “ gözlem ve yanlışlanabilirlik “ çerçevesi içinde determinizmin bulunması , "ne yapayim bu benim dogam, ne yapayim boyle dogmusum" temelli teslimiyetci biatci caresizlik iceren akilli tasarim zihniyetini gerektirmeyeceği gibi, bunu böyle sanmak yalnızca Kaos teorisini anlamamakla mümkündür. Onemli olan gozlemdir ve tum corefaithler ve onlara teslimiyet boyle gozlem vermektedir. Cunku bir seyi sorgulamamak, ona teslim olmaktir. Temel korkular doğuştan gelir ve soyutturlar. Bunu ilgili başlıkta ( VİCDAN NEDİR ? ) ispatlamıştım. Kime neye gore ispatlamistin? Ortada bilimsel bir aciklama yok. Sadece ozdeslestirmeve dunya da olanin aciklamasi var. SOYUTUN DOGUSTAN GELDIGINI SOYLEMEK TANRICILIKTIR. Soyutlama yetisi dogustan gelir, ama dogan hic bir soyut ile dogmaz. İnancsal ideoloji dogru v.s. temelli corefaith ile dogar diyen olmuş mu ? Cunku bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Onemli olan gozlemdir ve tum corefaithler ve onlara teslimiyet boyle gozlem vermektedir. Cunku bir seyi sorgulamamak, ona teslim olmaktir. Fenomende Determinizm olabileceğini söylemek core faith değildir. Ki böyle bir şey söylenmiş de değildir. Yalnızca, olmayacağının gözlemi yoktur denilmiştir. Gözlem vermeyen hakkında fikir belirtmek ise bilimsel değil, inançsal olur. SOYUTUN DOGUSTAN GELDIGINI SOYLEMEK TANRICILIKTIR. Soyutlama yetisi dogustan gelir, ama dogan hic bir soyut ile dogmaz. İşte asıl burada sorgulamadan, core faith ile teslim olma mantığı vardır. Bilimin bir yargısını sorgulamadan kabullenme ve tersini ispatlayana da bilimsel yanıt verememe durumu. Bir nevi dogmacılık. Cunku bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir. Her soyutlanmış olanın doğuştan geldiği söylenmiş olsa öyledir de, böyle bir şey söylenmiş değildir. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Fenomende Determinizm olabileceğini söylemek core faith değildir. Ki böyle bir şey söylenmiş de değildir. Yalnızca, olmayacağının gözlemi yoktur denilmiştir. Gözlem vermeyen hakkında fikir belirtmek ise bilimsel değil, inançsal olur. Fikir belirten kim? Fenomende gozlemi olmadan determinizm oldugunu soyleyen sen misin/ben mi? Ayrica core faith ile nasil bag kurdun ki! İşte asıl burada sorgulamadan, core faith ile teslim olma mantığı vardır. Bilimin bir yargısını sorgulamadan kabullenme ve tersini ispatlayana da bilimsel yanıt verememe durumu. Bir nevi dogmacılık. Bilimsel sorgulama olan uzerinedir, olmayan uzerine degil. Insanoglunda olmayan soyutlama degerfini bilim sorgulamaz. Bu degeri insanoglu ortaya koyar, bilim bunu gozlemler ve sonra da sorgular. Algi yoksa sorgulama olmaz. Her soyutlanmış olanın doğuştan geldiği söylenmiş olsa öyledir de, böyle bir şey söylenmiş değildir. Buradaki "her" bir genellemedir. Konu "bir" korku soyutlamasi uzerinedir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Fikir belirten kim? Fenomende gozlemi olmadan determinizm oldugunu soyleyen ben mi? Olduğunu söylemek şart değil. Olmadığını söylemek gözlemi olmadan fikir belirtmek değil mi ? Bunu kim söylemiş ? Ben "insanoglu disindaki fenomende determinizm yoktur" dedim. Bilimsel sorgulama olan uzerinedir, olmayan uzerine degil. Insanoglunda olmayan soyutlama degerfini bilim sorgulamaz. Bu degeri insanoglu ortaya koyar, bilim bunu gozlemler ve sonra da sorgular. Algi yoksa sorgulama olmaz. Temel Korkular algılanabilir, gözlemlenebilir ve sorgulanabilir Buradaki "her" bir genellemedir. Konu "bir" korku soyutlamasi uzerinedir. Konu “ bir “ Korku soyutlaması üzerinedir ama bunun diğer soyutlamalar için genelleştirilmesi hiç bilimsel değildir. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Olduğunu söylemek şart değil. Olmadığını söylemek gözlemi olmadan fikir belirtmek değil mi ? Bunu kim söylemiş ? Bir seyin gozleminin olmamasi ne demektir? Ya boyle bir bilimsel teorinin olmamasi? Temel Korkular algılanabilir, gözlemlenebilir ve sorgulanabilir Aksini soyleyen olmadi. Yalniz bu korku soyutlamasinin dogum oncesi dogacak olanda oldugu anlamina gelmez. Konu “ bir “ Korku soyutlaması üzerinedir ama bunun diğer soyutlamalar için genelleştirilmesi hiç bilimsel değildir. Istersen baska bir soyutlama ornegi ver, dogumdan once olan bakalim. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Bir seyin gozleminin olmamasi ne demektir? Ya boyle bir bilimsel teorinin olmamasi? Bilim gözlem olmadığı için " Tanrı / Zeus / Uçan Sapagetti Canavarı vs. yoktur " mu der ? Aksini soyleyen olmadi. Yalniz bu korku soyutlamasinin dogum oncesi dogacak olanda oldugu anlamina gelmez. Gözlemler bunu da kapsıyor. baska bir soyutlama ornegi Neden ? Temel Korkular dışında herhangi bir soyutlamanın doğuştan önce olduğunu iddia etmiş değilim ki. Dolayısıyla, bu söylediğimi genelleştirmek Bilimsel değildir. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2013 Bilim gözlem olmadığı için " Tanrı / Zeus / Uçan Sapagetti Canavarı vs. yoktur " mu der ? Fizik otesi ve bilim kurgu bilimin alani degildir. Bilim disidir. Gözlemler bunu da kapsıyor. O gozlem korkunun ne oldugunu bilen ve gozlemleyebilen yetiskine ait, dogan bebege degil. Neden ? Temel Korkular dışında herhangi bir soyutlamanın doğuştan önce olduğunu iddia etmiş değilim ki. Dolayısıyla, bu söylediğimi genelleştirmek Bilimsel değildir "Her" diye genellestiren, sensin. Donup bakabilirsin. Cunku bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir. Her soyutlanmış olanın doğuştan geldiği söylenmiş olsa öyledir de, böyle bir şey söylenmiş değildir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Fizik otesi ve bilim kurgu bilimin alani degildir. Bilim disidir. Gözlemlenmeyen hakkında fikir belirtmek " Bilim İçi " midir ? O gozlem korkunun ne oldugunu bilen ve gozlemleyebilen yetiskine ait, dogan bebege degil. Bunu nereden biliyoruz, bilimsel dayanağı nedir ? Ki öyle bile olsa, bu olguyu geçersiz yapmaz. Gözlenen olgu; bebeğin ilk tepkisinin korku kaynaklı olduğudur. Çünkü, korku giderildiği anda tepki kalmaz. "Her" diye genellestiren Nerede ? Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gözlemlenmeyen hakkında fikir belirtmek " Bilim İçi " midir ? Iki turludur, ya insanoglu uzerinden sosyo-psikolojik sorunu ortaya koyarsin, ya da bilim disi oldugu icin, bilimsel olarak N/A yani not applicabble olur. Kisaca bilime uygulanmaz. Bunu nereden biliyoruz, bilimsel dayanağı nedir ? Ki öyle bile olsa, bu olguyu geçersiz yapmaz. Gözlenen olgu; bebeğin ilk tepkisinin korku kaynaklı olduğudur. Çünkü, korku giderildiği anda tepki kalmaz. Bilimsel dayanagi olmadigi icin, inanc zaten. Nerede ? Yaziya dikkatli bakarsan gorursun. Cunku bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir.-e.i.- Her soyutlanmış olanın doğuştan geldiği söylenmiş olsa öyledir de, böyle bir şey söylenmiş değildir.-canrasit- Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 ya da bilim disi oldugu icin, bilimsel olarak N/A yani not applicabble olur. Kisaca bilime uygulanmaz. O halde, " Ben " insanoglu disindaki fenomende determinizm yoktur" dedim. " demek Bilim Dışına çıkmak felsefi fikir belirtmektir. Bilimsel dayanagi olmadigi icin, inanc zaten. O halde, " O gozlem korkunun ne oldugunu bilen ve gozlemleyebilen yetiskine ait, dogan bebege degil. " demek Bilim Dışına çıkmak felsefi inanç belirtmektir. Zira, belki de korku bebeğe de ait olabilir. Cunku bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir.-e.i.- Her soyutlanmış olanın doğuştan geldiği söylenmiş olsa öyledir de, böyle bir şey söylenmiş değildir.-canrasit- Bilim öyle demiş dogmacılığına dayanarak söylenmiş bir yargıya karşılık verilmiş olan bir cevapta " her " kelimesinin geçmiş olması, her soyutlanmış olanın doğuştan gelmiş olduğunun söylendiği anlamına gelmediği gibi, " bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir. " demek de herhangi bir soyutlanmış olanı ve hepsini yani; " her "i kapsar. Dolayısıyla, " genelleştiren " ben değilmişim. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 O halde, " Ben " insanoglu disindaki fenomende determinizm yoktur" dedim. " demek Bilim Dışına çıkmak felsefi fikir belirtmektir. Su an icin boyle bir gozlem ve olgusal gecerlilik olmadigi bilimseldir. Ben de su an icin konusabilirim. Cunku gecerlilik gozlem ile yanlislanabilir. O halde, " O gozlem korkunun ne oldugunu bilen ve gozlemleyebilen yetiskine ait, dogan bebege degil. " demek Bilim Dışına çıkmak felsefi inanç belirtmektir. Zira, belki de korku bebeğe de ait olabilir. Yanit yukarda. Bilim öyle demiş dogmacılığına dayanarak söylenmiş bir yargıya karşılık verilmiş olan bir cevapta " her " kelimesinin geçmiş olması, her soyutlanmış olanın doğuştan gelmiş olduğunun söylendiği anlamına gelmediği gibi, " bir soyutlanmisin dogustan geldigini soylemek; sadece ideolojik inanctir. " demek de herhangi bir soyutlanmış olanı ve hepsini yani; " her "i kapsar. Dolayısıyla, " genelleştiren " ben değilmişim. Tamam, oyle olsun. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Ben de su an icin konusabilirim. Cunku gecerlilik gozlem ile yanlislanabilir. Şu an için bile olsa " yoktur " denilemez. Bilinemiyor denir. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Şu an için bile olsa " yoktur " denilemez. Bilinemiyor denir. Bilimde bilinemiyen yoktur. Cunku epistemolojik olarak her an bilimin bilinen siniridir. Bilim gecerlilik olarak herkesi baglar ve kesindir. O yuzden bilimde agnostisizm yoktur. Bilinen ve bilinecek olan vardir. Dolayisi ile an itibariyle bilinir, gerisi spekulasyondur. Yani tanri var mi? Sorusuna bilim "fenomenal goruntu olarak yoktur" der. Cunku bir seyin gozlemi an olarak ya vasrdir, ya da yoktur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bilimde bilinemiyen yoktur. Cunku epistemolojik olarak her an bilimin bilinen siniridir. " Beyin, henüz bilinmeyen bir sebepten dolayı, nöroendokrin sistemi devreye sokarak, vucuda acil hastalık alarmı verir " http://www.emg-eeg.com/makaleler/panik-atak-beynin-kotu-bir-sakasidir Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 benim inanclarim dogrultusunda ''mantiksal olabilirlik olasiligi'' tabirini kullanmak son derece makbuldur hatta yorumunu iyi bir ufuk acikligi ile yapmak ta farzdir Allah el-Kadirdir (1/99 esma) - Herseye Guc yetirendir .. demek ki evrende 'olusabilmesi imkansiz' diye bir olusumdan soz edilemeyecek temel gucler dengesi vardir .. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 " Beyin, henüz bilinmeyen bir sebepten dolayı, nöroendokrin sistemi devreye sokarak, vucuda acil hastalık alarmı verir " http://www.emg-eeg.com/makaleler/panik-atak-beynin-kotu-bir-sakasidir Bilim kisisel degil; bilimseldir. Yani bir bilim adaminin bile inanci ideolojisi olabilir cunku kendi beyni vardir. Burada onemli olan ortaya koyanin degil; konanin bilimselligidir. Burada onemli olan "bu alarmin verildiginin" gozlemidir. Nedeninin ve nasilinin sorgulanmasi arastirilmasi zaten bilimin yapmasi gerekendir. Buradan bilimsel bir sonuc cikmadigi surece de aciklanan her bir neden ve nasil; sadece spekulatif kisisel inancsal ve belki de ideolojiktir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Bilim kisisel degil; bilimseldir. . . Buradan bilimsel bir sonuc cikmadigi surece de aciklanan her bir neden ve nasil; sadece spekulatif kisisel inancsal ve belki de ideolojiktir. Hadi ya, gerçekten mi ? Orada bir neden öne sürümü yok, kişisel falan da değil, yalnızca " henüz bilinmeyen bir neden " denilmiş ve buna bağlı gözlem ve bilimsel sonuçlar açıklanmış. Zahmet edilip okunsa " belki " anlaşılır da, hemen " basmakalıp felsefecilik " devreye girmezdi ama...işte yapacak bir şey yok. "PANİK ATAK, BEYİNİN KÖTÜ BİR ŞAKASIDIR. Beyinden sahte bir alarm söz konusudur. normalde acil ve ani bir hastalık durumunda vucuttaki sinir ağı vasıtasıyla olaydan hemen haberi olan beyin, vucuttaki organların çalışma düzenini bu hastalığa karşı en iyi savunma pozisyonuna hazırlar. Mesela ciddi bir trafik kazasında beyin şalteri kapatır ve bilinçli olmayı ortadan kaldırır. Böylece, kişiyi kaza anının şiddetli fiziksel ve psikolojik travmasından korumaya alır. Bu yüzden ciddi yaralanmalı kaza geçirenlerin hemen hepsi kaza anını hatırlamazlar. Hatta bazen beyin, abartıya kaçar ve birkaç gün ya da daha fazlasını kayıt hafızasından silebilir. Bunların hepsi, organizmayı korumak için yapılır. Çok sevilen bir yakınını kaybeden insanların bir süreliğine kendilerini kaybedip bayılmaları da aynı koruma esasına dayanır. Beyin şok bir üzüntünün kalıcı hasar oluşturmaması için şalteri kapatmaktadır. Beyin, henüz bilinmeyen bir sebepten dolayı, nöroendokrin sistemi devreye sokarak, vucuda acil hastalık alarmı verir. İşte bu andan itibaren vucudun tüm organları aslında mevcut olmayan bu hastalığa karşı savunmaya geçer. Diyelim ki, beyin kalp krizi alarmı verdi. Bu durumda nabız hızlanır, tansiyonda iniş çıkışlar, daha ziyade yükselme yaşanır, terleme olur, kana geçen fazla miktarda adrenalinden dolayı, extremitelerin ısı derecesi düşer, el ve kollarda uyuşmalar olur, vucut beyinden gelen alarma karşı üst düzey savunmaya geçer. Böylece kalp krizi geçirdiğini sanan birey, yaşadığı yoğun ölüm korkusu ile kendini en yakınsağlık merkezine zor atar. Ancak hastanedeki tüm tetkikler kalp krizinin olmadığını gösterir. Kişi bununla da yetinmez olası tüm araştırmaları farklı farklı sağlık merkezlerinde tekrar tekrar yaptırır. Hiçbirinde sonuç farklı değildir. Tüm doktorlar kalp yönünden sağlam raporu vermesine rağmen, bilinmeyen bir zamanda yine aynı sendrom yaşanır. Kişi her defasında ya gerçek kalp krizi yaşıyorsam şüphesi ile yine hastanelere koşar. Bu durum böyle yaşanır durur. Panik atak hastaları, genelde zeki, mesleklerinde başarılı, iş güç sahibi kimselerdir. Kişilik olarak hassas, kendilerine ve çevrelerine önem veren, dostluklara değer veren tiplerdir. Dolayısıyla panik atak, kişilik zayıflığından kaynaklanan bir durum değildir. Kişinin kendi iradesi ile üstesinden gelebileceği bir durum da değildir. En çok kardiovasküler sistemle alakalı hastalıklar, panik atak olarak karşımıza çıkar, serebrovasküler hastalıklar, mide kanaması, bulaşıcı hastalıklar gibi tablolarla da ortaya çıkabilir. görüntülü ve yazılı medyanın, internet haberlerinin çok etkisinde kalırlar. Özellikle genç ölümlerle alakalı haberler çok ilgilerini çeker. " Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 benim inanclarim dogrultusunda ''mantiksal olabilirlik olasiligi'' tabirini kullanmak son derece makbuldur hatta yorumunu iyi bir ufuk acikligi ile yapmak ta farzdir Allah el-Kadirdir (1/99 esma) - Herseye Guc yetirendir .. demek ki evrende 'olusabilmesi imkansiz' diye bir olusumdan soz edilemeyecek temel gucler dengesi vardir .. Efendim, şimdi mucize olsa durum daha kötü. Zira, koşulları bilemezsek, belirleyemezsek ( gözlem yetersiz kalıyor ise ) zaten olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ) da, bir ön görü de yok demektir. Buna göre, mucizelerin mümkün olması, " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Efendim, şimdi mucize olsa durum daha kötü. ''mucize'' gecici bir tabirdir .. bilim herseyi bir bir acikladikca insan makul aklin terbiyesine girmeye baslar .. ''peki makul akil'' gercekte nedir ? neden ortaya cikmistir ? iste bu mucizedir ... Zira, koşulları bilemezsek, belirleyemezsek ( gözlem yetersiz kalıyor ise ) zaten olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ) da, bir ön görü de yok demektir. bu kisim hakkinda endise etmeye gerek yok tabi ki : )) Buna göre, mucizelerin mümkün olması, " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. mucizelerin mumkun olmasi ya da olmamasi temelde ayni hadise ve olaylardan sorulur .. ''mucize'' tabiri gecici bir tabirdir - her mucize kisa sure sonra dogal bir yasantidan ibaretmis kabul edilir .. benim asil anlattigim akla gelebilecek her fikir icin bir doga kanunu vardir - misal zaman makinasi .. zamanda yolculuk vs .. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Anladığım kadarıyla, bazı olay ve olguların bugün mucize olarak görüldüğünü ve açıklanamayan bu olay ve olguların ileri bir tarihte bir gün açıklanabilir hale gelmesinin ardından " doğal " addedilerek kanıksanacağını ve böylece bunların makul akıl kapsamına gireceğini söylüyorsunuz. Fakat, bu " mucize " ler, birgün, ancak ve ancak deterministik biçimde açıklandığı takdirde " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapar. Zira, ancak koşulları bilirsek, belirlersek ( gözlem yeterli ise ), o zaman olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ), bir ön görü var demektir. Yoksa, diğer bilimsel açıklamalar " Mantıksal Olabilirlik olasılığı " şeklinde bir kullanımı anlamlı yapmaz. Zira, koşulları bilemezsek, belirleyemezsek ( gözlem yetersiz kalıyor ise ) zaten olasılık hesaplama olanaklılığı (Mantıksal Olabilirlik olasılığı ) da, bir ön görü de yok demektir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2013 Ben "insanoglu disindaki fenomende determinizm yoktur" dedim. Bilimin bilimselliginde negatif yoktur, yok yoktur, tartisma yoktur, cunku temeli varliga degil, bilgiye dayanir, tasarimciliga degil, gozleme dayanir, spekulasyon vevarsayima degil, test edilmis teoriye dayanir, gercege ya da gerceklige degil; olguya dayanir. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.