Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Türkiye Cumhuriyeti'nin dünya çapında tanınan,kendi ülkesi hariç tüm dünyada saygı gören,her nerede konser veriyor olursa olsun biletleri aylar öncesinden tükenen Fazıl SAY'a, herkesin bildiği,internette veya yazın dünyasında binlerce defa yazılmış Ömer HAYYAM dörtlüğü sebebiyle "Dini değerler üzerinden halkı aşağılama.." gibi saçma,ifade ve düşünce özgürlüğüne aykırı bir madde sebebiyle dava açıldı ve karar açıklandı;

10 Ay!

Sizin cehaletiniz rahat etsin diye kendimizi sansürlemeyeceğiz !

“Halkıma gece gündüz hizmet etmeye gayret ederken, tüm dünyada en iyi şekilde temsile uğraşırken halkımı dini değerler üzerinden aşağıladığımı iddia etmek yanlıştır. Aynı şekilde yanlış olan ise beni suçlayanların özgür düşüncemi engellemeye çalışıyor olmalarıdır. Hiçbir değer ve dini değerler özgür düşünceden korkularak, düşünce baskı altına alınarak korunamaz..."(Fazıl SAY)
 
Bir imza kampanyası düzenliyoruz Fazıl Say için, lütfen imzalarınızı esirgemeyin ve bu kampanyayı olabildiğince yaymaya çalışın.
 
 

http://imza.la/bizi-de-fazil-say
http://supportfazilsay.com/#!/support-fazil-say/
http://imza.la/fazil-say-a-imzanizla-destel-olun
Gönderi tarihi:

Olayi hatirlamak adina;

 

Fazıl Say twitter hesabından "Irmaklarindan saraplar akacak diyorsun, cenneti ala meyhane midir? Her muminine 2 huri verecegim diyosun, cenneti ala kerhane midir? Bilmem farkettiniz mi ama nerde yavşak adi magazinci hırsız şaklaban varsa hepsi Allahçı, bu bir paradoks mu?" tweet'ini paylaştı. Pek çok Twitter kullanıcısı Fazıl Say'a tepki gösterirken Fazıl Say kendisine gelen destek mesajlarını retweetledi. Say ardından da "Muezzin 22 saniyede okudu aksam ezanini yahu. Prestissimmo con fuco!!! Ne acelen var? Sevgili? Raki masasi?" tweetini atınca sosyal medyanın gündemine yerleşti.
 
 

Ömer Hayyam bu şiiri tam 800 yıl önce yazmış!


'Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun

Cennet-i alâ meyhane midir?

'Her mümin'e iki huri' diyorsun
Cennet-i alâ kerhane midir?

* * *
Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı
Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı?
Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın
Peygamber de yasak etmiş arap'a şarabı
* * *
Beni özene bezene yaratan kim? Sen
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden
Demek günah işleten de sensin bana
O zaman nedir o cennet cehennem?
* * *
Kim senin 'yasa'nı çiğnemedi ki söyle?
Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle.
Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer
Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle
* * *
Tanrı bizi çamurdan yarattığında
Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak
İşlediğim günahlar hep onun emriyledir
O halde cehennemde beni niçin yakacak?
* * *
İsyan edip karşında duracağım, neredesin?
Karanlığı, ışığa yoracağım, neredesin?
İbadete karşılık cenneti alacaksam
'Bağış mı ticaret mi' diye soracağım, neredesin?
* * *
Kör cehalet çirkefleştirir insanları.
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var elbet
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye
* * *
Dünya, üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde
Üzülme, eşek eşeği beğenir
Bir hayır var sana kötü demelerinde
* * *
Sen bu dünyanın sırrına eremezsin
Erenlerin dilini de sökemezsin
Öyleyse iç şarabı, cennet et dünyayı
Öteki cennete ya girer, ya giremezsin
* * *
Niceleri geldi, neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler
******
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka, tespih, post, seccade güzel
Ama TANRI KANAR MI BUNLARA?

Sen sofusun hep dinden dem vurursun
Bana da sapık dinsiz der durursun
Peki, ben ne görünüyorsam O'yum
YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN?

Sen içmiyorsan içenleri kınama bari
Bırak aldatmacayı ikiyüzlülükleri
ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA
YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ..

Ey kara cübbeli senin gündüzün gece
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere
ONLAR YARATANIN SANATI PEŞİNDELER
SENİNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE....

Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını minberini.
Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık
CEHENNEMDE SEN Mİ DAHA İYİ YANARSIN, BEN Mİ?..

Seni kuru softaların softası seni
Seni cehenneme kömür olası seni
Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ?
HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENİN HADDİNE Mİ ?

Yaşamın sırlarını bileydin
Ölümün de sırlarını çözerdin
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok
YARIN AKILSIZ NEYİ BİLECEKSİN

Ey kör!
Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş !
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş !
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
BİR NEFESTİR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ !

 

Gönderi tarihi:

Şiir insanlık öğrettiği için siyasi yargı ağırlaştırılmış müebbet te verebilirdi. Say ucuz kurtulmuş. 

Gönderi tarihi:

Fazıl Say neden devrimcidir?

 

Farkında mısınız bir sanatçı topluma devrimci önderlik yapıyor.  Farkında mısınız bugüne değin sadece piyanosuyla tanıdığımız genç bir müzisyen, koca koca örgütlerin yapamadığını yapıyor. Kafasını kuma gömüp bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek toplumun yozlaşmasına, gerileşmesine arabeskleşmesine ses çıkartmayan entelektüellere inat putları birer birer yıkıyor.
say.jpg

Farkında mısınız Fazıl Say cehaletle bilgisizlikle estetikten uzak sanatla tek başına savaşıyor. Hiçbir şeyi umursamadan, devletin yüzüne kapanması muhtemel kapılarını hesaba katmadan, eğilip bükülmeden. Okuyan düşünen her entelektüelin hislerine tercüman oluyor.

Arabeskleşen popüler kültür ikonlarına saldırıyor, Twitter üslubuyla köşe yazdığını sanan lagara lugara yazarlara omuz atıyor, dirsek vuruyor.
Farkında mısınız gencecik bir adam koskoca bir ülkeyi silkeliyor.
Peki, nasıl oluyor da bir müzisyen tek başına devrimci bir ordu gibi savaşıyor?

Fazıl Say'ın babası Ahmet Say'ı tanıyınca bütün bunların sebepsiz olmadığını anlayacaksınız...

Ahmet Say, 1935 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Nüzhet Hanım felsefe, babası Fazıl Bey ise matematik öğretmeniydi. Fazıl Bey aynı zamanda İstanbul Erkek Lisesi'nin de müdürlüğünü yapıyordu. Her İstanbullu aile gibi onlarında evinde piyano vardı. Ahmet, ablası Ülker'den fırsat buldukça piyanonun tuşlarına dokunmaktan keyif alıyordu. Ama küçük yaşına rağmen bir ritim duygusu olduğu anlaşılıyordu. Yahudi bir müzik hocasından ders almaya başladı. Bu dersler Ahmet'i piyanoya ısındırmak şöyle dursun, gitgide soğutuyordu bile. Nüzhet Hanım müzik yeteneği olduğunu fark ettiği oğlunu Ferdi Statzer'e götürmeye karar verdi.

Peki kimdi Ferdi Statzer?
2. Dünya Savaşı'yla Türkiye'ye sığınmak durumunda kalmış Avusturya Yahudisi bir piyanist ve aynı zamanda pedagogdu. İstanbul Belediyesi Konservatuarı'nda onlarca Türk sanatçıyı keşfetmiş ve onlara dersler vererek müzik dünyamıza kazandırmıştı. İlk eşi Lili Hanım'dan ayrılınca sahnelerimizin çapkınlığıyla ünlü sanatçısı Bedia Muvahhit'e gönlünü kaptırmış ve evlenmişti.
Statzer, Ahmet'i yetenek sınavına sokmak istedi. Ama o yılın yetenek sınavı yapılmıştı. Ancak müzik kulağına ve ritim duygusuna güvendiği bu küçük çocuk için jüriyi özel olarak topladı. Sonuç şaşırtıcıydı. Nüzhet Hanım'a 'Hiç vakit kaybetmeye gerek yok' dedi. 'Hemen müzik eğitimine başlayalım'
Ahmet Say, Ferdi Statzer'le çalışmaya başladı. Verda Ün'den piyano, Demirhan Altuğ'dan teori dersleri aldı. Babasının müdür olduğu İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun olduktan sonra Almanya'nın yolunu tuttu. Bu kez basın-yayın tahsili yaptı. Pansiyoner olarak kalmak için tuttuğu yerin ev sahibi ünlü bir müzikologdu. Kurt Kohler. Onun teşvikiyle müzikolojiyle ilgilendi. Nasıl derleme yapılacağını öğrendi. Bu arada tüm dünyayı saran politik rüzgarlardan da etkilenmişti. Almanya'daki 'Alman Öğrenci Gençlik Birliği'nin üyesi oldu. Bu birlik Andreas Baader'leri bünyesinden çıkaran sosyalist bir yapıydı. 1960'da Türkiye'de döndü. Almanya'daki diploması kabul edilmediği için yedek subay öğretmen kadrosuyla hem askerliğini yapmak hem de öğretmenliğe başlamak için askerlik şubesine başvurdu. Tayini Bingöl'e çıktı. Merkeze bağlı Çevrimpınar Köyü ilk durağıydı. Ahmet Say için Bingöl tam bir müzikal laboratuvar oldu. Halk müziğinden birçok parça derledi. 'Berilo Berilo' adlı türkü Ahmet Say'ın en bildiğimiz derlemesidir. Halk oyunları ekipleri kurdu. Hem köy öğretmenliği yapıyor hem de halkın rehberliğini yürütüyordu. Bu kabına sığmayan halleri de valinin çok hoşuna gidiyor ona destek oluyordu. Bu arada askerliği bitmiş ama o görevine devam ediyordu.

Valinin tayiniyle beraber o da soluğu Erzincan'da aldı. Bu sefer Erzincan köylerinde çalışmaya başladı.  Kök boyalarıyla hazırlanan halıların dokunabileceğini ve kurulacak kooperatifle köylünün kalkınabileceğini düşündü. Birkaç maaş kendinden koydu, İstanbul'daki arkadaşlarından yardım istedi. Köylülere dokuma tezgahı aldırıp bir de kooperatif kurdurdu. Artık dokuma tezgahında çalışan her köylü emeğinin karşılığını alabilecekti. Ama bu fantastik rüya da çok sürmedi. Ucuza kalitesiz halı üreten birkaç esnaf durumdan rahatsızdı. Tehditler giderek arttı. Kooperatifin kurşunlanması Ahmet Say'ın Erzincan'dan gitmesi için yeterli sebep oldu. Vali 'Uğraşma bunlarla, iş büyüyecek' dedi.

Ahmet Say Ankara'ya döndü. Bu kez onu dergicilik bekliyordu. Öğretmen Birliği'nin yayın organı olan 'Öğretmenler Gazetesi'ni çıkartmaya başladı. Birkaç yıllık bu deneyimin ardından 'Türk Solu' dergisini yönetmeye başladı. (Türk Solu dergisini bugünküyle sakın karıştırmayın.) Türkiye İşçi Partisi'ne kaydoldu. (TİP'in gerçekçi tarihi ne zaman yazılacak merak ediyorum. Türkiye'nin aydın pınarı olan 1.TİP'in kadroları üzerine bile başlı başına bir kitap çıkabilir) Bu arada Türk Solu dergisinde yazdığı ve sorumlusu olduğu yazılar yüzünden davalar da birikiyordu.

CEZAEVİ GÜNLERİ
12 Mart Muhtırası'nın ardından bu davalar başına dert olmaya başladı. 6. Filo eylemlerinde olayları seyreden polise yönelik yazdığı 'Bu kimin polisi' başlıklı yazı yüzünden tutuklandı. Mamak Askeri Cezaevi'ne konuldu. Oğlu Fazıl henüz bir yaşındaydı. Mamak Cezaevi tam bir şöhretler kulübüydü. Onu diğer yazar ve fikir suçluları Uğur Mumcu, Erdal Öz'lerin değil, müebbet mahkumlarının olduğu koğuşa verdiler. Bu koğuşun Ahmet Say için özel bir tarafı vardı. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına en yakın yer onunkiydi. Deniz'le seslenerek de olsa konuşabiliyorlardı.
Masa tenisi oynamaları için hücrelerin arasına bir masa konmuştu. Ama 25 mumluk bir ampul ortamı yeterince aydınlatmıyordu. Karanlıkta görebildikleri kadar topa vurmaya çalışıyorlardı. Top bir gün duş kabinine kaçtı. Ahmet Say, oraya yöneldiğinde duştan yeni çıkan birinin parmakları arasında gördü topu. Heybetli yapısına rağmen sevecen yapısı ve gülümseyen ifadesiyle Deniz Gezmiş'ti. 'Bir kere öp vereyim' dedi. Ahmet Say dostlukla sarıldı Deniz'e...
14 ayrı davadan yargılanıyordu. Mamak Cezaevi'nde tam 17 ay yattı. Sonuçta beraat etti. Ama minik oğlu Fazıl, babasını belki de ilk kez demir parmaklıklar arasında hatırlayacaktı.  

'FAZIL ONU DÜDÜKLE ÇALAR'
Peki Fazıl'ı nasıl keşfetti? Onun da hikayesi tıpkı kendisi gibi oldu. Fazıl'ın doğuştan tavşan dudak rahatsızlığının tedavisi için annesi Londra'ya götürmüştü. Ardından dudaklarını eğitebilmek için düdükler vermişlerdi. Fazıl Türkiye'ye döndüğünde bu düdükleri çalıyordu. Ama iç sesleri duyması ve ayakta durmaya başladığı andan itibaren ritimle sallanması babasının dikkatinden kaçmamıştı. Ahmet Bey bir gün evlerine misafir olarak gelen obua sanatçısı Ali Kemal Kaya'ya takıldı, 'Obua da enstrüman mı Allah aşkına. Bizim Fazıl onu düdükle çalar.'

Yıldızlı konyağına bahse girdiler. Minik fazıl dudak eğitimi için verilen düdüklerle harikalar yaratmıştı. Ali Kemal Kaya hemen her gün artık Ahmet Say'ın evindeydi. Ardından müzik pedagoğu Mithat Fenmen'in kapısı çalındı. Fenmen'de bu minik yeteneğin farkına varmıştı. Ama bir şartı vardı. Okuma yazma öğrenmeden nota öğretmeyelim. Fazıl henüz okuma yazma bilmiyordu ama parçaları çıkarabiliyordu. 

GENCEBAY HAYRANI
Ahmet Say, halk müziğinin her şeyin temeli olduğuna inanıyor. Orhan Gencebay'a da bu yüzden hayran olduğunu belirtmeden geçmiyor. 'Muzaffer Sarısözen'in yurttan seslerinde vardı ve Gencebay oradan yetişmiştir,  halk müziğini çok iyi bilir' diye de ekliyor. 

Ahmet Say, Cumhuriyet'in yetiştirdiği bir aydınımızdır. İlericidir, aydınlanmacıdır. En önemlisi müzik alanında yaptığı çalışmalarla öncüdür. En kapsamlı müzik sözlüğünü hazırlamış, onlarca müzik kitabına imza atmıştır. Edebiyat alanında verdiği eserlerle ödüllere layık görülmüş, kalemiyle, notalarıyla Türkiye'nin aydınlanması için emek vermiş bir fikir emekçisidir. 

Fazıl Say da işte böylesi bir Cumhuriyet aydını, bir sanat adamının oğludur. Dünyaya ancak 200-300 yılda bir gelebilecek yetenekte bir sanatçı olarak hem piyanosunun tuşlarına hem de yaşadığı toplumun bam tellerine birer birer dokunuyor.
Çekinmeden korkmadan...

ÖDÜLLÜ EDEBİYATÇI
En kapsamlı müzik sözlüğünü hazırlayan Say,edebiyat alanında verdiği eserlerle de ödüllere layık görülmüş. Ahmet ve Fazıl Say'ın ilişkisi her zaman örnek gösterilmiş

ÖĞRETMEN ANNE BABA
Ahmet Say'ın annesi Nüzhet Hanım felsefe, babası Fazıl Bey ise matematik öğretmeniydi. Fazıl Bey aynı zamanda İstanbul Erkek Lisesi'nin de müdürlüğünü yapıyordu.

Gürkan Hacır

 

Gündemin degismesi gerekiyordu zamanlama olarak cok iyi ayarlanmis bir senaryo.Yillar süren mahkeme durusmalarina bakip ta Fazil Say'in bu kadar cabuk yargilanmis olmasi gercekten herkesin aklini basina getirmesi gereken bir olaydir.Hakim öyle demis:"Fazil Say'in sucu sabittir,pisman olmamistir"Halbuki Fazil S

Gönderi tarihi:

Facebook'ta 'peygambere hakaret'ten hapis cezası

 

İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, "Facebook’ta Hz. Muhammed'e hakaret ettiği" suçlamasıyla Abdulkerim U.’yu 6 ay hapis cezası verdi.

 

Facebook ve Twitter üzerinden yapılan yorum ve paylaşımlara yönelik hapis cezaları gelmeye devam ediyor.

 

Facebook'ta gezerken Abdulkerim U.'nun yaptığı yorumu gördüğünü ve şahsı tanımadığını belirten Orkun Ş.'nin şikayeti üzerine açılan davada İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi ilginç bir karara imza attı.

 

İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’nun 216/3 maddesine göre, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan Abdulkerim U. adlı yurttaşa 6 ay hapis cezası verdi.

 

Verilen bu mahkumiyet kararı kesinleşirse sanık cezaevine girecek.

 

Dün Fazıl Say'a skandal bir karar sonucu "Dini değerleri aşağılama" suçuyla 10 ay hapis cezası verilirken, aynı gün alınan bir diğer benzer kararda dikkat çeken bir ortak nokta vardı: "Orkun Ş."

 

Son dönemde gericiler sosyal medya üzerinden adeta ateist avına çıkarken, hoşlarına gitmeyen mesaj ve yorumları günlerce arayıp bularak ardından dava açıyorlar.

 

Dün İstanbul 29. Sulh Ceza Mahkemesi, "Facebook’ta Hz. Muhammed'e hakaret ettiği" suçlamasıyla Abdulkerim U.’yu 6 ay hapis cezası verdi.

 

Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezasıyla aynı güne denk gelen bu kararın "Say davasıyla" dikkat çekici ortak özelliği ise "Orkun Ş." yani Orkun Şimşek.

 

Orkun Şimşek, hem Fazıl Say hem de Abdulkerim U. hakkında dava açan isim olurken, açtığı davalarda kendisini bu mesajları "tesadüfen gören yurttaş" olarak tanıtıyor.

 

Mahkemede "Facebook'ta gezerken Abdulkerim U.'nun yaptığı yorumu gördüğünü ve şahsı tanımadığını belirten Orkun Ş." bir gün sizi de tesadüfen görüp "rahatsız" olabilir...

 

Orkun Şimşek ile ilgili Ekşi Sözlük adlı sitede yer alan bir yorum ise söyleyecek söze yer bırakmıyor: "fazıl say'ın davasında müşteki. hükümetin sosyal medya avcısı."

 

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısı sonrası kendisine Fazıl Say'a verilen cezanın sorulması üzerine "onlarla bizi meşgul etmeyin" cevabını verdi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Grup Toplantısı'nın ardından salondan ayrılırken gazetecilerin kendisine, sanatçı Fazıl Say'a verilen 10 ay hapis cezası hakkındaki görüşünün sorması üzerine, gazetecileri "onlarla bizi meşgul etmeyin" diye yanıtladı.

Gönderi tarihi:

Türkiye'nin bir Kürd-Türk Islam Devleti'ne dogru gitmekte oldugu artik kesinlesmis gibi bir gercektir.

 

Diyanet Isleri Baskani'nin bu yönde bir misyonla basbakanin hesaplari dogrultusunda calistigi da bir baska gercektir.

 

Izmir'e atanan "IRFAN"sahibi!!! Müftünün Fetulahci kesimden olmasi,Dün Diyarbakir'da Türk Devletine defalarca küfür ve hakaret etmis olanDiyarbakir  Belediye Baskani'ni ziyaret ederek,"Onuru zedelenmis bir kardesimiz kalmamali"slogani adi altinda AKP-BDP Koalisyonu'nu dolayli da olsa  aciklamiscasina yaptigi konusma ile Diyanet Isleri Baskani cumhuriyet tarihinde hic görülmemis bir tarzda acik acik dini siyasete alet etmektedir.Bunun anlamida Türkiye'nin en gec 2023 yilinda Kürd-Türk Islami Devleti gibi  bir rejimle yönetilecegidemektir.

 

Jandarma Genel Komutani'nin dün yapmis  oldugu "Türkiye parcalanabilir"aciklamasi  bugün bilmiyorum ama yandas medyada mansetlere oturmadi.Birkac gazete disinda bu aciklamaya kimse yer vermedi.Bunun anlami da yandas medya komutanin aciklamalarini okuyucuya duyurmak istememesidir.

 

Bugüne kadar olanlara seyirci kalan askerin böyle durup dururken böyle bir aciklama yapmasi,özellikle bu aciklamanin GENELKURMAY'dan degilde Jandarma Genel Komutani'ndan gelmesi ilginctir.

 

Basbakanin dün grup toplantisinda "TÜRK SÖZÜ ANAYASADAN CIKMAYACAK"aciklamasi ile askerin aciklamasinin zamanlamasi da cok önemlidir bence.

 

Son yillarda özellikle son bir yilda,Türkiye'de cok olaganüstü olaylar yasaniyor.Bu olaylar rüyamizda görsek inanamayacagimiz olaylardir.

 

PKK'nin Milletvekili Sebahat Tuncel,2 yil önce Silopi'de polis müdür yardimcisini tokatlamisti.Dikkat edin PKK Milletvekili tokatlayan.Ayni milletvekili bu yil POLIS BALOSU'na Vali tarafindan davet edilmistir.Sebahat Tuncel adli PKK milletvekili bu tokadi atmadan önce Polis Müdür Yardimcisi'na agir hakaretlerde de bulunmustur buraya yazma geregi duymuyorum.Tokat yiyen polis bugün Sirnak'ta 4.Sinif bir Emniyet Müdürlügü yapiyor yani yardimciliktan sus payi olarak onu müdürlüge terfi ettirdiler,bu yil 3.Sinifa terfi etmesi bekleniyor.PKK Milletvekili'nin Polis Balosu'na davet edilmesi ise,attigi tokadin ödülü olmali saniyorum.

 

Türkiye demokratiklesiyor,diyenlere bazen gülmem geliyor.Bunu bir AKP yandasi söylese aklim alir ancak akli basinda oldugunu sandigimiz bazilarinin böyle söylemesini ben yadirgiyorum.

 

Izinsiz gösteri yapanlara karsi AKP'nin polisi nasil acimasizdir hepimiz biliyoruz.Masum insanlar coplaniyor,gazlaniyor yerlerde tekmelenip yumruklaniyor,Türk bayraklari bile yerlere atiliyor bu polis zulmünden.Ayni polisin AKP'den önce türban gösterileri yapan rejim düsmanlarinin Kur'ani gögüslerine siper ederek polisi nasil engelleyip kirli emellerini yerine getirmelerine yardimci oldugunu da biliyoruz..Yine ayni polis bugün Bitlis'te Kutlu Dogum Haftasi münasebetiyle izinsiz gösteri yapan kalabaliga ne yapti biliyormusunuz?O kalabaligi Gül suyu ile islatti.Iste Türkiye'nin hali budur.

 

O günleri görmedim ama;12 Eylül askeri darbesinden önce Türkiye'de polisin bölün,üs oldugunu okudum.Yani sagci polis solcu polis diye ideolojik olarak ayrilan güvenlik gücleri.Eger bir ülkede o ülkenin güvenliginden sorumlu olan organlar siyasi ideolojilere sahipseler ve iktidardaki partiye göre veya baslarindaki amirlerine göre ideolojik saplantilar icine giriyorsalar o ülkeden artik bir hayir gelmez.Dün emniyet gücleri siyasi olarak bölündügü icin 12 Eylül askeri darbesi oldu.Bugün emniyet gücleri ve yargi ideolojilerinin tutsagi olduklari icin  Türkiye bölünmektedir.Demokrasilerde bireyler düsüncelerinde özgürdürler.Kimse kimseyi kendi istedigi gibi düsündürmek hakkina sahip degildir.Atatürk hakkinda onca hakarete ve küfre varan saldirilara sessiz kalan yargi ne hikmetse dinle ilgili söylenen sözlere atmaca gibi atilmaktadir bu da yarginin bagimsiz olmadigini duygusal olarak calistigini gösterir ki bu demokrasi degildir.Fazil Say sadece bir örnektir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Oncelikle dusunce ozgurlugu nedir ? Her onune gelen fikrini diledigi insanlari assagilayip daha sonra ben ifade ve dusunce ozgurlugumu kullandim bundan beni yargiliyamayiz diyebiliyorsak ki boyle olmali peki ozaman yillardir insanlar dusunce ve ifade ozgurlugunde hapishanelerde iskence gorduler kimileri hayatlarini kaybettiler kimileri ulkeyi terkettiler ozaman onlarin ifade ve dusunce ozgurlukleri yokmuydu. Gencecik cocuklar bilmem kimin yasak kitabini okudu diye bu ulkede hapis yatmadilarmi ozaman nicin kimse imza kampanyasi yapmadi neden kimse o insanlari savunmadi yine 12 eylulde 18 yasindan kucuk tutuklunun yasi buyutulup idam edilmedimi ozaman kimse yine ses cikarmadi .

Demek sizin ifade ve dusunce ozgurlugu dediginiz sey sadece isinize gelen icin var digerlerinin degil dusuncesini soylemeye yerinden kalkmaya dahi hakki yok. 

Atmiyorum kardesim imzami bende imza atmama ozgurlugumu kullaniyorum varmi itirazi olan. Adalet dedigin herkese esit olmali sadece populistler icin gecerli olmamali

Gönderi tarihi:

Oncelikle dusunce ozgurlugu nedir ? Her onune gelen fikrini diledigi insanlari assagilayip daha sonra ben ifade ve dusunce ozgurlugumu kullandim bundan beni yargiliyamayiz diyebiliyorsak ki boyle olmali peki ozaman yillardir insanlar dusunce ve ifade ozgurlugunde hapishanelerde iskence gorduler kimileri hayatlarini kaybettiler kimileri ulkeyi terkettiler ozaman onlarin ifade ve dusunce ozgurlukleri yokmuydu. Gencecik cocuklar bilmem kimin yasak kitabini okudu diye bu ulkede hapis yatmadilarmi ozaman nicin kimse imza kampanyasi yapmadi neden kimse o insanlari savunmadi yine 12 eylulde 18 yasindan kucuk tutuklunun yasi buyutulup idam edilmedimi ozaman kimse yine ses cikarmadi .

Demek sizin ifade ve dusunce ozgurlugu dediginiz sey sadece isinize gelen icin var digerlerinin degil dusuncesini soylemeye yerinden kalkmaya dahi hakki yok. 

Atmiyorum kardesim imzami bende imza atmama ozgurlugumu kullaniyorum varmi itirazi olan. Adalet dedigin herkese esit olmali sadece populistler icin gecerli olmamali

Hak ve ozgurlukler ile, kisilere degerlere yonelik hakareti karistirmamak lazim.

 

Basta hak ve ozgurlukler kisiseldir ve baska bir kisinin hak ve ozgurlugu ile sinirlidir.

 

Mesela bir kisinin inanci onun hak ve ozgurlugudur, ama; bu inancini baskasina empoze etmesi zorlamasi ve baski kurmasi, hak ve ozgurluk ihlalidir.

 

Bunun disinda ifade ve dusunce hak veozgurlugu kisilere yonelmeden, her konu ve kavram hakkinda herkesin dusuncesini dile getirebilmesidir. 

 

Yani muslumani degil de muslumanligi dusunce ve ifade olarak elestirebilmek hak ve ozgurluktur.

 

Bir kisiyi namaz kiliyor diye elestiremezsin, ama namaz kilmayi dusunce olarak elestirisel ifade edebilirsin.

 

F.Say olayinda ise durum farklidir.

 

Birincisi F.Say'in soyledigi kendine ait degil; 900 yil onceki yasamis bir sanatkarin eseridir. Yani olani tekrardir.

 

Burada herhangibir sorun olamaz.

 

Ayrica 900 onceki siire geldigimizde, bu zaten tarihe ve kitleye mal olmustur. Siirde de kimse hedef degil; sadece islam dini ile ilgili dusunceler uzerine yazilmistir.

 

Ayrica eger inanirtlar her firsatta boyle dusunurlerse, tum kuranin inanmayanlar ile soyledigi hersey bir hakaret ve hak ve ozgurluk ihlalidir.

 

Bunu en guzel bir karikatur anlatmaktadir. Bir inanir elindeki hac ile ateiste vurmakta iken bir sorun yoktur, ne zaman ateist onun hacini alir ve kirar, inanir baslar inancina satasildigini soylemeye.

 

Iste bu temelde hak ve ozgurlukler karsiliklidir. Nasil bir inanir kendi degerlerine saygi bekliyorsa; ayni saygiyi kendisi de inancsiza gostermelidir. TEK TARAFLI HAK VE OZGURLUK OLMAZ.

Gönderi tarihi:

Ben Fazil Sayin soylediklerini nede siiri elestirmiyorum Alinti "Birinin ifade özgürlüğünü savunmak için onunla aynı fikirde olmak gerekmediği de anlaşılmalıdır. Şiddet çağrısı ve hakaret içermediği (ki hakaretin kapsamını da olabildiğince dar tutmak gerekir) sürece her görüş serbestçe dile getirilebilmelidir. İnsanlar yazdıklarına-konuştuklarına pişman edilmemeli, yapılabiliyorsa fikirlerinin ne kadar temelsiz, tutarsız ve yanlış olduğu gösterilmelidir. Fikre fikirle cevap vermek yerine saldırıyla, karalamayla, küfürle tehditle cevap verenler aslında kendilerinin fikirlerinin olmadığını göstermekte ve zaaflarını gizlemek için fikir minderi dışına çıkmaktadır."

 

Nasilki Fazil Say ifade ve dusunce ozgurlugunu diledigi gibi kullanmakta serbest ise yillardir ifade ve dusunce ozgurlugunden hukum giymis insanlar bulunmakta bu ulkede onlar diledigini soyleyemezlermi 

Verecegim ornekler alintidir :

 

 Ömrünü görüşlerinden dolayı hapiste geçiren yazar İsmail Beşikçi 5 yıla kadar hapis talebiyle yeni bir davayla yüz yüze. İLKAV adlı vakfın yöneticileri eğitimle ilgili bir panelde ifade ettikleri görüşlerden dolayı takibat altında. Vakfın kapatılması için de dava açılması söz konusu. 78'liler Vakfı Mersin Şubesi başkanı "77 katliamının sorumluları cezalandırılsın" dediği için hakkında dava açıldı. Bir öğretim üyesi olan Adem Tatlı, Darwinizm'i eleştiren, yaratılış teorisini anlatan bir ders kitabı yazdığı için öğretim üyeliğinden atıldı

Peki bunlar ifade ve dusunce ozgurlugu degilmi ? neden kimse bunlar icin bir imza kampanyasi baslatmadi.

 

Bir sure once ikitane norvecten gelen genc anitkabiri ziyaret edip Ataturkun Ziyaret defrerine 15yasindaki gencler 11 ay ceza almislardi

Gönderi tarihi:

Eeee ne diyelim. Iste bu AKP'nin "ileri" diktatorlugu.

 

Kimin ne kadar ve kimlerce ugradigi haksizliginin dile getirilmesi de, kitleye mal olmuslugunun duzeyi.

Gönderi tarihi:

Aslinda;Ömer Hayyam'in o siirinde,müslümanlara hakaret  yoktur dine yani Islam'a da hakaret yoktur.Bazi Insanlar bazi seyleri anlamak istedikleri gibi anlama özgürlüklerini kullanarak baskalarini suclu konumuna getirme lüksünü yasarlarken olusan vaveyladan kimse neyin ne oldugunu arastirma geregi de duymaz.

 

Fazil Say ikitdar ve yandaslarinin gözünde zaten bir dikendi,onu nasil cikartacaklarini düsünürken Fazil Say onlara bir tüyo verdi.Ömer Hayyam'in misralarini retweetledi olay budur.Gözlerindeki dikeni cikartmak icin gerekce arayanlar bu gerekceyi bulmustular,linc baslayabilirdi.Nitekim önce yandas medya sonra Iktidar sonra müsteki derken iktidarin artik laik olmayan mahkemelerinden Fazil Say'a hapis cezasi cikti.Hemde yillardir alisilmamis bir hizla.Bu karar verildi.Yilllardir sahte belgelerle Silivri Toplama Kampinda zulüm yasayanlar bu kadar hizli yargilanma sansina sahip olamadilar.Cünkü onlar zaten o toplama kampina alinirken cikmamak kaydiyla alinmistilar bu nedenle mahkeme uzayabilirdi dostlar alisveriste görsün hesabi.neyse ben simdi yine Ömer Hayyam'a döneyim.

 

Ömer Hayyam o siirinde Islamiyete yani cennete ve de irmaklarina hakaret etmedi.Ya ne yapti?

 

Ömer Hayyam cennette erkeklere su kadar Huri verilecek diyenlere "cennet-i ala .....dir diye yazdi ve de hakli olarak yazip sordu.Irmaklarindan sarap akar diyenlerede "cennet-i ala meyhanemidir"diye sordu.Aslinda bu mahkemelerde bir parca vicdan ve onur olsa Fazil Say'i degil onu ihbar edeni onu linc edenlere ceza yagdirirdi.

 

Mehmet Ali Sahin,Fazil Say'in "ALLAHCI"sözüne takilmis belli ki bu sözden gocunmus.Allahci demek Allahi seven demek degildir,Allahi kullanan demektir.Mehmet Ali Sahin aslinda kafasi calismayan birisi degildir ancak popülizm yapmak yasak olmadigi icin o da kendince birseyle söyleyerek Fazil Say'a hakaret ediyor ve onun anasina babasina dil uzatma cüretini kendinde buluyor.Bu cüreti bulmakla aslinda Fazil Say'in ALLAHCI yorumunuda dogrulamis oluyor.Eger Mehmet Ali Sahin Allahci degilde ALLAHI seven birisi olsaydi Fazil Say'a o denli bir hakarette bulunamazdi.

 

Fazil Say icin imza verip vermemek muhakkak ki kisilerin kendi bilecekleri bir keyfiyettir.Bazi Insanlar sevmedikleri kisilerin masum olduklarini bildikleri halde onlara yapilan haksizliklara göz yumarlar,sonucta bu bir yapi olayidir.Yani kisilerin linde olmayan bir durumdur.Yaratilis kimyasi diyelim buna.Eger bir örnek vermek gerekiyorsa,örnegin;Bir Güler Zere vardi.DHKP/C'li galiba.Tutuklanmisti terörden.Ve  hasta idi.Onu sevenler ve yakinlari Güler hasta oldugu icin bir imza kampanyasi baslatmislar ve onun affedilmesi icin Abdullah Gül'e basvurmuslardi.Abdullah Gül artik vicdanen mi yoksa ideolojik olarak mi her neyse Güler Zere'nin affini imzalamisti.Ayni günlerde tam hatirlamiyorum belki de Güler Zere'den önceydi:Bir KUDDUSI OKKIR vardi Ergenekon tutuklusu.Bu Kuddusi Okkir öldü.Fazlasini yazmiyorum.Sadece su kadarini demeden gecemiyeceigim:Güler Zere icin yirtinanlarin hicbirisi Kuddusi Okkir icin yirtinmadi.Ben sadece bir örnek verdim.Fazil Say'a imza vermem diyenlere ithaf olsun diye.

 

saygilarla

 

Bu

Gönderi tarihi:

"Allahci" Allah kavramini kullanarak ondan kendine her turlu cikar saglayan beyinler icin kullanilir.

Yani "Allahli" demek degildir. Allahli "Allahi olan" demektir.

Dindarlar Allahlidir, ama dinciler allahcidir.

Allahci "Allah'i politik ve ekonomik cikari icin kullanan" demektir.
 

Hakaret mi, peki bunlar nedir?

 

( araf 179)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık(140) (hazırladık.) Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. işte bunlar ****** olanlardır.
furkan suresi 44. ayet;
Yoksa sen onlardan çoğunun söz dinlediğini, yahut aklını çalıştırdığını mı sanıyorsun?Doğrusu onlar yolu şaşırmada davarlar gibi, hatta daha da şaşkındırlar.

tevbe suresi 28. ayet;
Ey iman edenler! Müşrikler bir pisliktirler. Artık bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız Allah sizi dilediğinde lütuf ve ihsanıyla zenginleştirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir.

bakara suresi 65. ayet;
Andolsun, sizden cumartesi (günü) yasağı çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. işte Biz, onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik.

maide suresi 60. ayet;
de ki: "allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? onlar, allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. işte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır."

cuma suresi 5. ayet;
Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kitaplar taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlayanların durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

bakara suresi 171. ayet;
O kafirlerin durumu, sadece bir çağırma ve bağırmadan başkasını duymaz bir kulakla haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akıl da etmezler.

 

Kuran yazildiktan bu yana tarihte kimleri ve nasil yargilayacagimizi sorgulayalim; ne dersiniz?

Gönderi tarihi:

Politika,  Herzaman oldugu gibi yine Siz konuyu bayagi carpitmaktasiniz. Evet ben acik acik soyledim imzalamiyorum diye ama siz nicin kalkip konuyla alakasi olmayan Guler zere ve Kuddusi okkiri karistirmissiniz anlamis degilim ha sunuda yeri gelmisken soyleyim Guler zere icinde imza vermedim. Ayrica ben Fazil sayi sevmiyorum da demedim dusunceleri icin de her hangi bir yorum yapmadim ayrica istedigi yorumu yapabilir dedim ve ekledim Fazil say ilk degil ama nedense Ulkemizde 1960'lardan bu yana onlarca bilim adami yazarlar aydinlar mahkum olmustur ifade ve dusunce ozgurlugunden yine bir cok ogretmen polis memur gorus bildirdikleri icin gorevlerinden uzaklastirilip sozum ona surgune gonderilmistir bugun memleketin her karis topragi bizim derken bazi yerlerini surgun olarak gorulmekteydi ozamanlar,

 

Ornegin "1971 yılındaki Genel Kurmayın çıkardığı ders alalım kitabında 5 safhada komünist nasıl olunacağı anlatılıyor ve bu safhalarda hangi yazarların hangi kitaplarının zararlı olduğu liste halinde yayınlanmışti" Alinti.

 

"Propaganda sınırına girmemek kaydıyla her çeşit toplumcu bilimler ve bu açıdan anarşizm ve komünizm üzerinde öğrenme, öğretme , açıklama, yayma ve araştırma yapılması bu maddelerdeki yasaklara girmez derken Yargıtay 1. ceza dairesi 29.2.1968 tarih esas 1967/1108, karar 1968/643, ve 1968/3445 esas, 1968/3454 kararında çeviri yapanın lise öğrenimi görmüş olması uzmanlık seviyesinin yeterli bulunmaması bilim adamı niteliğinde olmaması nedeniyle Mao Tze Dung’un "teori ve pratik" kitabının Türkçe’ye çevrilmesi ile Lenin’in "köylü meseleleri ve sosyalizm "adlı kitaplarını çevirenin propaganda yaptığı nedeniyle cezalandırılmasını onamıştır.Yine Yargıtay "Yunanistan’daki Askeri Diktatörlüğü nasıl sona erdirmeli" broşüründe çevireni suçlu kabul etmiştir."

 

Yani bizim ulkemizde malesef yillardir ifade ve dusunce ozgurlugu ihlal edilmekte fakat ne hikmetse kimse buna ses cikarmamakta neden cunku o kisiler genelde ya komunisttir ya  Karl Marxcidir ya kurtcudur, ve ulkenin ulusal birlik ve beraberligi icin tehlike icermektedir.

 

AKP'de zaten onlarin kurmus olduklari duzeni devam ettirmektedir neden cunku bu onlarin ekmegine bal surmektir gerekceleri ise yasalari siz cikardiniz bizler devam ettirmekteyiz.

 

Gönderi tarihi:

Gecmise bakarak eger bugün  karar vereceksek o zaman kimsenin onuru icin mücadele etmeye gerek yok demektir,o zaman birakalim bu zulüm  düzeni devam etsin.

Ben susayim,o sussun peki nereye varcak bunun sonu?

 

Fazil Say'a verilen ceza cok acik ve net bir sekilde siyasi bir karardir.Daha dogrusu emsal teskil edebilecek bir karardir bunun anlami;yarin kim dine karsi,seriata karsi seriat rejimine karsi itirazda bulunur sikayet ederse olacagi Fazil Say gibidir.Bu hicbir itiraz kabul etmeyecek sekilde acik bir uyaridir hatta TEHDITTIR.Kime karsi tehidttir,Laiklere,baska inanc gruplarina,mezheplere karsi bir tehdittir ve bu tehdit direkt yargidan cikmaktadir,Ha arkasinda siyasi güc var veya yok.

 

Ben Güler Zere ve Kuddusi Okkir örneklerini özellikle vererek cifte standarti belirtmeye calistim,yoksa carpittigim falan yok.Bakin ayni  sekilde;Silivri'den tahliye edilen bir KCK'linin oradaki bir generale "OOOH SIZ DAHA YATACAKSINIZ ARKANIZDA KIMSE YOK "demesi gibi.(Saygi Öztürk-Sözcü Gazetesi)

 

Atatürk'e agiza alinmayacak kadar galiz hakaretler yapanlarin hicbiri cezalandirilmiyor,Atatürk'ü koruma kanunu olmasina ragmen.Atatürk'e hakaret edenlerin cezalandirilmasi veya cezalandirilmamasi önemli degildir,ben cifte standarttan bahsediyorum.Bugün din adina ne ahlaksizliklar yapilmaktadir ancak ülkeyi yönetenler dinci yani Allahci olduklari icin bu ahlaksizliklar görmezden gelinmektedir.

 

Kürtcülere gelince;Allahci ile Allahli'yi nasil ayni kefeye koyamazsak Kürtcü ile Kürd'ü de ayni kefeye koyamayiz.Marksci olmakla Kürtcü olmak ayri seylerdir.Marksci ile mücadele etmek düsünce özgürlügünün ihlalidir,Kürtcü ile mücadele etmekse Ülkenin birlik ve bütünlügü icin gereklidir.Bakin Akil Insan denilen Erdogan Öcalan'la-Abdullah Tayyib'in secmis olduklari kisiler dün KAYSERI'de,Nevsehir'de protesto edildi.Bu protesto edenlerden birisi §BEN KÜRD'ÜM VE BU ÜLKEYI SIZE BÖLDÜRMEYECEGIZ;BIZIM BIR SORUNUMUZ YOK"diye bagiriyordu o Akil denilen devsirmelere!Asirlardan beri Kürt-Türk bu topraklarda beraber yasamis,acisiyla tatlisiyla ayni duygulari hissetmis,bu ülkenin kurulusunda ellerini tasin altina birlikte sokmuslar ve bugün ülkeyi bölmeye calisan Kürdcülerin dünkü dedeleriyse Ingilizlerin kucaginda Kürdistan hayallleri kurup isyanlar cikariyordular.Bu konulari bu baslikta tartismayalim ben sadece bir örnek olsun diye verdim bunu.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Cok guzel. Yalniz sadece kurtcu ile mucadele yetmez, turkcu ile de mucadele gerekir. Yoksa bir kisinin turklugunu ve de kurdlugunu ortaya koymasi, zaten onun hak ve ozgurlugudur ve farkli milliyetler ancak birbirlerinin milliyetini icsellestirir ve saygi ile karsilar. Cunku hak veozgurlukler herkesin hak ve ozgurlugudur ve kimsenin kimse uzerinde fark baskisi yapma hak ve ozgurlugu yoktur.

 

Su anda gozlem veren, acik bir kurdculuk ve radikal sunniciliktir. Burada onemli olan turklugun hak ve ozgurluk olarak bir ihlali soz konusu oldugunda, ayni kurdluk gibi ona da karsi cikmak gerekir. 

 

Cunku TURKCULUGE ACILAN SAVAS, KURDCULUGUN ONE CIKMASI VE DE/ YA DA TURKLUGUN YOK EDILME SAVASINA donusdugunde, iste orada hak ve ozgurluk sorunu baslar.

Gönderi tarihi:

Tekrar ve tekrar soyluyorum, ifade ve dusunce ozgurlugu halen uygulamada olan darbecilerin yaptigi bir anayasa ile nasil isleyecek soylermisiniz ?? 80den 2013 kadar  33 yil gecmis son on yilini 10 yonetmekte ve diger kalan 23 yilini ise diger partiler yonetmistir neden hic bir hukumet bir sivil anayasa yapmayi dusunmemis dikkat ederseniz 1950lerden sonra tum anayasalar ordunun yapmis oldugu anayasadir yani 1940lardan sonra ne hikmetse hic sivil anayasamiz olmamis. Eee bu durumda hic kimse ifade ve dusunce ozgurlugu beklentisinde bulunmasinlar. Kusura bakmasin

Gönderi tarihi:

Sosyal medya için 'cesaret kırıcı'

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) piyanist Fazıl Say’ın mahkûmiyetinin, 4. yargı paketinin ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil eden kısıtlayıcı yasaların yeniden düzenlenmesi konusunda başarısız olduğuna işaret ettiğini söyledi.

 

Örgüt Say’ın “dini değerleri aşağılama” suçundan 10 ay hapse mahkûm edilmesi üzerine bir açıklama yaptı.
 
 
Açıklamada mahkûmiyet kararının ülkedeki sosyal medya kullanıcılarına cesaret kırıcı bir mesaj niteliğinde olduğunu da vurgulandı.
Besteci ve piyanist Fazıl Say, Twitter üzerinden paylaştığı Ömer Hayyam rubaisinde "dini değerleri alenen aşağıladığı" iddiasıyla açılan davada suçlu bulundu.
 
‘Hükümet şansı kaçırdı’
Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner "4. yargı paketi ile gerçekleştirilmesi gereken reformlar konusunda başarısız olan hükümet, yasaları uluslararası insan hakları standartları ile uyumlu hale getirme şansını elinden kaçırdı” dedi.
4. yargı paketi olarak bilinen ve tutuklu vekiller sorunu ve çözüm sürecine ilişkin sert tartışmaların yaşandığı iki günlük görüşme maratonu sonunda mecliste kabul edilmişti.
 
Paket kapsamında uzun tutukluluk süreleri, tutuklu milletvekilleri sorunu ve İmralı görüşmelerinin önemli ölçütlerinden KCK tutuklularının tahliyesini sağlayacak düzenlemeler ile insan hakları ve ifade özgürlüğü bağlamında güncelliğini yitirmiş yasaların reformuna ilişkin beklentileri karşılamadığı tartışılmıştı.
 
Af Örgütü'nün Türkiye Araştırmacısı Gardner “Bu mahkûmiyet kararı, sadece fikirlerini ifade ettikleri için -hapis cezası dâhil- bir dizi hak ihlaline karşı bireyleri savunmasız bırakan, adil olmayan yasaları gözler önüne sermektedir” dedi.
‘Sıradaki siz olabilirsiniz’
 
Uluslararası Af Örgütü’nün Fazıl Say’ın Twitter üzerinden paylaştığı görüşleri nedeniyle mahkum edilmesinin sosyal medya kullanıcılarına da ifade özgürlüğü açısından göz dağı niteliğinde olduğuna da işaret edildi.
Andrew Gardner “Bu vaka Türkiye’de Twitter’ı ya da diğer sosyal medya araçlarını kullanan herkese cesaret kırıcı bir mesaj veriyor. Şöyle ki, yetkililerin hoşuna gitmeyen bir görüşünüzü dile getirirseniz sıradaki siz olabilirsiniz” yorumunda bulundu.
Gardner’a göre Fazıl Say’ın mahkûm edilmesi kendisinin ifade özgürlüğünün açıkça ihlal edilmesi anlamına geliyor ve mahkûmiyet kararına da Türkiye’nin sert yasaları zemin sağlıyor.
 
Fazıl Say da karar sonrası yaptığı açıklamada, "Mahkeme sonucu çıkan karar için yurdum adına çok üzgünüm. İfade özgürlüğü açısından hayal kırıklığına uğradım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen ceza almış bulunmam şahsımdan çok, Türkiye'deki ifade ve inanç özgürlüğü adına kaygı vericidir" şeklinde konuşmuştu.
 
Say, dava açılmasına neden olan rubai türündeki şiirin 11 ve 12. yüzyıllarda yaşayan İranlı bilimci ve şair Ömer Hayyam'dan alıntı olduğunu söylüyor.

Şikâyetçi taraf duruşma salonunda tekrarladığı, Say'ın twitter hesabında yer alan ''Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cennet-i ala meyhane midir / Her mümine 2 huri vereceğim diyorsun cennet-i ala kerhane midir - Bilmem fark ettiniz mi nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı" mesajlarıyla dini değerleri aşağıladığını öne sürüyor.

Gönderi tarihi:

1980 Anayasasi'nin yüzde 70'e varan bölümü degistirilmistir.Bugün AKP'nin Sivil Anayasa diye yaptigi dayatma sivil bir anayasa yapmak degil bölünme anayasasi yapma telasidir.Yüzde 70'i degismis olan bir anayasa artik askeri anayasa olmaktan cikmistir.Bu anayasayi sivillestirecegiz diyen basbakan Erdogan her ne hikmetse bu anayasa da yer alan YÖK maddesin hic dokunmuyor.Peki basbakan Erdogan'i anayasa yapmak istiyor ama muhalefet destek vermiyor diyerek savunmaya alanlar neden cikip ta ya Sayin Basbakan bu YÖK yasasini degistir veya YÖK'ü kaldir demiyorlar da anayasanin ilk üc maddesine takilip kaliyorlar?

 

Anayasa'nin bu üc maddesi ülkenin bölünmez bütünlügünden yönetim tarzindan bahseder.Basbakan Erdogan'in israrla bu üc madde üzerinde yogunlasmasi cikarilmak istenen anayasanin sivil anayasa olmaktan cok bölünme anayasasi oldugunu anlatmaya yetiyor.

 

Akil adamlar piyasaya sürüldü akabinde resmi kurumlardan T.C. yazisi kaldirilmaya baslandi.Halk tepki verince T.C. yine yerine takiliyor ama baska bir yerde yine T.C.sökülüyor.Ingiltere'de tuvaletlerin girisnde bile kraliyet armasi vardir.Ingiliz bundan gocunmaz ama bizi yönetenler ve birtakim Akil denilen devsirmeler T.C.

Gönderi tarihi:

Osmanli Devleti'nin Ayakta Durmasi Korku,Kan ve Katliama dayandirilmisti.

Bu gercekleri bilmeyenler ve de bildikleri halde inkar edenler de Osmanli'nin ayakta kalmasi adil olmasindandi derler.

 

Bugüne uyarladigimizda AKP iktidarinin ayakta kalmasinin nedenleri ile Osmanli'nin ayakta kalmasinin nedenlerinin birbirine nasil benzerlik tasidigini anliyoruz.

 

Kuyucu Murat Pasa,Halka Sert Davranmanin Devlet Yönetiminin Kurali oldugunu Söylerdi.

 

Kuyucu Murat Pasa,güya yaptigi katliamlardan sonra aglardi.Bu "iyi"yürekli katil sadrazam ne yazik ki halka sert davranmak devlet yönetmenin geregi oldugunu sanirdi.Bu ilke ile zulmü haketmeyen halk bu düsünceden dolayi zulüm gördü,katledildi.

 

Alphonse de Lamartine;Osmanli Tarihi,CILT1,sayfa 583'de:

 

"Kuyucu zulümden sonra Kur'andan ayet okur zulmün büyüklügüne inanirdi.Kendi ifadesine göre;yaptigi her eylemden sonra gözyaslarini tutamayip aglardi.Fakat sert davranmanin vezirler icin Tanrisal bir buyruk olduguna inanmisti,her an moralini yüksek tutmak icin Kur'andan ayetler okurdu."

 

Simdi Kuyucu'nun bu davranisi ile bugünkü gidisati karsilastirdigimizda nüans farki disinda hicbir fark olmadigini anlariz.

 

Cuma günleri bir koruma ordusu esliginde,namaza gidip,her firsatta dini söylemleri kullanarak dindarlik maskesi arkasinda halkin inanclarini sömüren ama ayni halka zulmeden bir iktidar görüyoruz.Ve bu iktidar zorda kaldiginda;Egemenlik Milletindir diyerek hemen milletin arkasina saklaniyor ancak "DEVLET YÖNETIYORUZ YA"diyerek Kuyucu'nun yolundan gittigini belli ediyor.

 

Korku,Osmanli'nin en büyk silahiydi,bugün farkli olan bir durum var mi;sabahin kör saatlerinde kapilari kirilarak baskina polis baskinina ugrayan insanlar korkmaz mi?Sahte belgelerle hayatlari gaspedilen insanlar zulüm alitnda degiller mi?

Fazil Say'a verilen ceza korkutma ve baski amacli degil mi?

Agzini acanin kafasina bine onlarca polis,sikilan biber gazlari,sirtlara inen coplar Osmanli'nin ayakta kalma nedenleriyle örtüsmüyor mu?

 

Peki Osmanli'yi ilk okulda,Orta Okulda,Lisede, bize anlatan kitaplari yazan Osmanli Tarihcileri kime hizmet icin o sahte ve yalan dolu tarihleri yazmislardir ve de yazmaktadirlar?

Bu millet kendisinden kesilen vergilerle olusan bütceden kesilen paralarla yazdirilan tarihlerle aldadilmiyor mu?Bu tarihleri yazsinlar diye devlet bu Osmanli Tarihcilerine üstelik maas ödüyor.Bu Osmanli Tarihcileri Osmanli'yi yalan yanlis anlatimlarla göklere cikarirken Cumhuriyet Tarihini tukaka etmektedirler.Osmanli döneminde ki tarihcilerde Osmanli'nin maasli memurlariydi.Yani Osmanli icin yazardilar.

 

Peki Osmanli Tarihcileri ile bugünkü yandas medyanin farkini bana kim söyleyebilir?Yapilan ihaneti zafer havasinda veren yandas medya kime hizmet vermektedir?Millete mi AKP'ye mi?

 

Basbakan Erdogan her firsatta Osmanli'dan bahseder.Osmanli bizim ecdadimizdir der.Gercektende bugünkü yönetim tarzina baktigimizda,Basbakanin Osmanli ile kan bagi oldugu nasil da anlasiliyor.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Dünyaca ünlü ve gercek bir TÜRK SANATCI'si olan Fazil Say,kendisini mahkum eden fakat "Hükmün aciklanmasini erteleyen"cemaat yargisina itiraz ederek "hükmün aciklanmasi ertelenmesin"dedi.Mahkeme kararinda israr edince,itiraz 29.Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.Mahkeme itirazi yerinde bularak Ünlü Sanatci'nin yeniden yargilanmasinin önün acti.

 

12 yildir AKP iktidari basbakan Erdogan liderliginde;adim adim hem bölünme sürecini gelistirmis ve hem de bölündükten sonraki Türkiye'ye Baskan olma gayreti icine girmistir.Bu anlamda,arada bir okuyup duydugumuz seriat cagristiran uygulama ve cikarilan yasalarla da Laiklik rafa kaldirilarak ülke dinsel bir yola sokulmaktadir.Diyanet Islerinden sorumlu Baskan kendisine Basbakan tarafindan verilen misyon geregi,olur olmaz kisilerle bulusup basbakanin siyasetinin reklamini yapmaktadir.Bu anlamda defalarca Türkiye Cumhuriyeti Devletine küfretmis olan Diyarbakir Belediye Baskani'ni da basbakanin talimatiyla ziyaret edip onun ve PKK'nin "onurunu"savunmustur.Ülkeye ihanet edenlerin,böyle üst düzey devlet yetkilileri tarafindan ziyaret edilmeleri ülkemizin hangi boyutlara getirildigini anlatiyor.

 

Fazil Say,900 yil önce Ömer Hayyam'in yazmis oldugu ve cok hakli oldugu bir siirden alintilar yaparak kendi kösesinde yayinlamis,dini bütün! müslümanlar bundan cook rahatsiz olmuslar.Ayni müslümanlar peygamberin karikatürünü cizen Danimarka Medyasi ile kuzu sarmasiolmuslardir.Hatta Danimarka Basbakani bile Nato Genel Sekreteri olabilme imkanini cok dindar basbakandan!bulmustur.

 

Yine ayni anlamda,yillardir müslümanlari birbirine kirdiran basbakan Erdogan'a bu dini bütün!müslümanlar ses cikarmazken,Fazil Say'in alintiladigi siir icin 10 ay hapis cezasi verebiliyorlar.

 

At izinin It izine karistigi su günlerde Türkiye cok karanlik bir yoldadir.Türkiye Cumhuriyeti Devleti,birkac yönden ihanete ugratilmistir.Cumhuriyet Tarihi böyle bir saldiriyi yasamadi bu güne kadar.Müthis bir saldiri altinda vatansever bir avuc insan onursuzluga karsi onur savasi veriyorlar hepsini alkisliyorum.

 

saygilarla

  • 5 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Fazıl Say'a verilen 10 aylık cezanın gerekçesi ile ilgili bugün yazılıp çizilenleri okuyup utanıyorum ben :(

 

İstanbul 19'uncu Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Hulusi Pur, davanın gerekçeli kararda ilginç ifadeler kullandı. Kararda, "Mahkeme kararları ve mahkememizce yapılan değerlendirme ışığında söz konusu tweetler incelendiğinde tweet içeriklerinin düşünce, vicdan, din özgürlüğü ve ifade özgürlüğü ile bir ilgisinin olmadığı, avam ağzıyla, edebi seviyeden uzak, direkt olarak tahkir, hafife alma ve aşağılama kastı ile söylendiği dosya kapsamı ile sabittir" denildi.

 

Kararda, şu ifadeler kullanıldı:

 

"Sanığın sanatçı ve bestekâr kişiliği de nazara alındığında toplumda kendisinden beklenenin tam aksine, söz konusu tweetleri paylaşarak toplumda tartışma yarattığı, bu tartışmanın toplumsal barışa katkıdan ziyade üç büyük dinin mensuplarının hislerini yaraladığı ve zedelediği açıktır. Sanığın sanatçı olması sebebiyle ulus ve uluslararası alanda tanınması nazara alındığında söz konusu sözlerin toplumda daha fazla etki ve karşılığında tepki oluşturması kaçınılmazdır. Tweet içeriklerinin toplumda yaşayan insanların yaşamış oldukları hukuk düzenine olan güvençlerinin zedelemiştir."

Gönderi tarihi:

Yaziklar olsun,böyle hakimlerden Türk insanlari adalet bekliyor,acaba bu hakim dün Gezi eylemcileri icin ALLAHSIZ diyen prof,taslagi icinde ayni hassasiyeti gösterecekmi?Sanmam cünkü seriata dogru yol alan bir devletin hakimleri baska türlü karar veremezler.Hitlerin hakimleride ayni böyleydi.

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.