Φ yam_yam Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 yakın tarih bilinemezken buzul dönemi nasıl biliniyor anlamıyorum bu cevablar beni tatmin etmiyor çünkü her söylenen doğru olmuş olsaydı dünya bir tepsi gibi dümdüz diye okullarda uzun süreler okuduldu hatta bu inançla çoğu insan dünyayı terk etti bugün bilim teknik dergisi allah vardır dese tüm ateist olanlar sanki inanacaklarmı ?sanmıyorum inanç kalbde olur bunun gibi aldığımız bilgiler yanlış denemeyecek kabul etmek zorunda kaldığımız bilgi olmalıdır dış etkenlerden korunmak için örtünüyorum demişsin bu bi çeşit yazdığının ardında durmak için söylenmiş ithamdır.yoksa bi süpermarkete çırılçıplak alış verişe durmak insanı insanlıktan çıkarır bi yerde insanı insan eden faktörlerden biride hayadır Antropoliji diye bir bilim dalı vardır sayın çoban, hiç duymuşmuydunuz? Sizi hangi cevapların tatmin edeceğini biliyorum ben. Size diyecekler ki, "Kıyafet ihtiyacı Adem ve Havva'nın ilk günahlarını işledikten sonra edep yerlerinin kendilerine görünmesinden sonra ortaya çıkmıştır" , siz de "Tamam... Budur" diyeceksiniz. Zira duymak istediğiniz cevap bu. Yoksa antropoloji diye bir bilim dalı varmış, bu bilim insanların kültürel gelişimlerini de incelermiş, bunu yaparken de kafadan atmıyor, mevcut bulgulara dayanıryorlarmış gibi konular sizi hiç alakadar etmiyor... Giyinme konusundaki tercihim için söylemim bir ironiydi. Elbette herkesin örtündüğü bir ortamda ben de örtüneceğim. Ben bir mağazada mayoyla dolaşmıyorum ama, pekala bir kumsalda mayo ile dolaşabilirim. Bir başkası da... Kıyafet konusundaki tercihler şartlara ve bulunulan ortama göre değişir. Herkesin giyinik, senin çıplak olduğun bir ortam ile, seninle birlikte herkesin çıplak olduğu bir ortamda, bulunduğun durumu yadırgama oranın aynı mıdır? Alıntı
Φ çoban Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Antropoliji diye bir bilim dalı vardır sayın çoban, hiç duymuşmuydunuz? Sizi hangi cevapların tatmin edeceğini biliyorum ben. Size diyecekler ki, "Kıyafet ihtiyacı Adem ve Havva'nın ilk günahlarını işledikten sonra edep yerlerinin kendilerine görünmesinden sonra ortaya çıkmıştır" , siz de "Tamam... Budur" diyeceksiniz. Zira duymak istediğiniz cevap bu. Yoksa antropoloji diye bir bilim dalı varmış, bu bilim insanların kültürel gelişimlerini de incelermiş, bunu yaparken de kafadan atmıyor, mevcut bulgulara dayanıryorlarmış gibi konular sizi hiç alakadar etmiyor... Giyinme konusundaki tercihim için söylemim bir ironiydi. Elbette herkesin örtündüğü bir ortamda ben de örtüneceğim. Ben bir mağazada mayoyla dolaşmıyorum ama, pekala bir kumsalda mayo ile dolaşabilirim. Bir başkası da... Kıyafet konusundaki tercihler şartlara ve bulunulan ortama göre değişir. Herkesin giyinik, senin çıplak olduğun bir ortam ile, seninle birlikte herkesin çıplak olduğu bir ortamda, bulunduğun durumu yadırgama oranın aynı mıdır? sizi anlamak zor sayın yam yam işinize gelen tarafa cevab veriyorsunuz işinize gelmeyene cevab vermiyorsunuz dünyanın tepsi gibi olduğunu bilim adına söylediler ve öylece okuttular antropoloji diyosunuz sende biliyorsunki içimizdeki arazların doğrultusunda hareket ederiz ki bu arazlar gözükmez fakat varlığıda inkar edilemez susarız ve suyu bulunca hemen içeriz ki susuzluğumuz gitsin susamak bi arazdır açlık bi arazdır antropoloji değil ne olursa olsun bi önceki yazımda bahsettim bugün bilim teknik dergisi allah vardır dese tüm ateistler inanacakmı yoksa şu akıllarına gelmeyecekmi bilim ne ile bildi?bunu sorgulamayacakmısın. bir şeyi duymak mesele değil duyduğunun doğrulunu bilecek kadar bilginin sende bulunmasıdır yoksa her duyduğun her okuduğun doğrudur diye bi şey yoktur şunuda belirteyim baştan itibaren aklımdan adem ile havva diye bir şey geçmedi ama deniz kenarında sahilde de olsak o bir parça bez lazım bize sayın yam yam Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Hoara, başörtüsüne delil sayılan en önemli ayet nisa 31 dir. burada türkçeye çeviriciler insan yorumları olan tefsirlerin geleneksel etkisi ile humur=örtü kelimesini "baş örtüsü" diye tercüme ederek bir yanılgıya ortak olmaktadırlar. ayette sadece örtü kelimesi geçmektedir ki özel bir örtü olsaydı arapçada bilinen baş kelimesi yani "reis" kelimesi ile reis-i humur ( baş örtüsü ) diye belirtilirdi. ayrıca türkçe meallerde bile geleneksel şartlanmadan sıyrılmış bir şekilde okuyan kişinin örtünün hedefinin yırtmaç/koyunlarınız yani gögüs bölgesi olduğunu görmesi gerekir. kısaca örtünün hedefi gögüs bölgesidir. baş değil. başörtüsünü başına bağlayıp gögüs üstüne dogru sarkıtacaksın demek insani yorumdur. Formdan biraz uzaklaşmıştım ama bugün yeniden dahil oluyorum. Kardeş birşey sormak için dahil oldum. Araştırmadağım için merak ettim. Bildiğim kadarıyla reis kelimesi insanın başını değil insanların başını temsil ediyor. Topluluğun başı da diyebiliriz buna. Acaba reis yerine başka bir kelime olabilir mi? Bir de geleneksel şartlanma ne zaman ortaya çıkmış onu merak ettim. Ben yanlış mı anlıyorum yoksa bundan 1000 veya daha fazla sene evvel birileri humur'u (ayette o mu geçiyor onu da bilmiyorum şu an) başörtüsü diye tercüme, tefsir etmişler ve bu tercüme veya tefsir bugüne kadar gelmiş ve geleneksel bir hal almış. Bugün bunun değişmesi lazım (mı). Yani bu şartlanmadan sıyrılıp da ayete anlam verirseniz başın değil göğsün örtülmesine yönelirsiniz. Bu mudur? Eğer bu ise (lütfen beni yanlış anlamayın kimseye hangi konudu olursa olsun yetkinliğini sormak harcım ve üslubumun özelliği değildir) 100'lerce yıldır bu tercümeyi yapan adamların yanlış yaptığına nasıl vukuf oldunuz. Onlar bir reis kelimesini ayırt edemiyorlar mıydı? Osmanlı da bu tefsir, tercüme (adı her neyse) kimse açısından bir sorun teşkil etmiyor du da bugün bir yanlış tercüme var denilebiliyor. siz nasıl oldu da o kadar iyi arapça bilen kişilerin bu tefsiri yanlış yaptıklarını tespit edebildiniz. Selamlar ile... Alıntı
Φ hoara Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 selam bekir Araştırmadağım için merak ettim. Bildiğim kadarıyla reis kelimesi insanın başını değil insanların başını temsil ediyor. Topluluğun başı da diyebiliriz buna. Acaba reis yerine başka bir kelime olabilir mi? kuranda 2/196 ayetinde " kurban yerine varıncaya kadar BAŞlarınızı traş etmeyin" cümlesindeki baş kelimesi de aynı kelimedir. buradan günümüzde senin dediğin gibi kullanılan kelimenin kurandaki anlamını çıkarabiliyoruz. Bir de geleneksel şartlanma ne zaman ortaya çıkmış onu merak ettim. Ben yanlış mı anlıyorum yoksa bundan 1000 veya daha fazla sene evvel birileri humur'u (ayette o mu geçiyor onu da bilmiyorum şu an) başörtüsü diye tercüme, tefsir etmişler ve bu tercüme veya tefsir bugüne kadar gelmiş ve geleneksel bir hal almış. Bugün bunun değişmesi lazım (mı). Yani bu şartlanmadan sıyrılıp da ayete anlam verirseniz başın değil göğsün örtülmesine yönelirsiniz. Bu mudur? bu gün kuranın açıklaması diye sunulan tefsir ve hadisler tarihsel bilgiye göre elçinin vefatından yaklaşık 150-200 sene sonra ortaya konulmuştur. mezhep yorumları, mezhep tartışmaları, iktidar hırsları, kibir vb insani zaafları dikkate alarak bu süreyi bir düşünürsen geleneksel bozulma ve kurandan uzaklaşmayı tasvir edebilirsin. ama en dogrusu kuranın ayrılık ve ihtilafa düşmek ile ilğili ayetlerini tarayıp günümüze bakmak olacaktır. 6/159 ayeti düşünce oluşturmak açısından umarım bir kapı açabilir Eğer bu ise (lütfen beni yanlış anlamayın kimseye hangi konudu olursa olsun yetkinliğini sormak harcım ve üslubumun özelliği değildir) 100'lerce yıldır bu tercümeyi yapan adamların yanlış yaptığına nasıl vukuf oldunuz. Onlar bir reis kelimesini ayırt edemiyorlar mıydı? Osmanlı da bu tefsir, tercüme (adı her neyse) kimse açısından bir sorun teşkil etmiyor du da bugün bir yanlış tercüme var denilebiliyor. siz nasıl oldu da o kadar iyi arapça bilen kişilerin bu tefsiri yanlış yaptıklarını tespit edebildiniz. Selamlar ile... hadis ve tefsir yorumlarının kuran ile çeliştiğini gördükten sonra ve tefsirlerin en nihayet insan yorumları olduğunu bildikten ve sayısal çogunluğun Allah katında bir şey ifade etmediğini ve kuranda Allah'ın insanları sadece kurandan sorumlu tutacağını, kuranın yeterli olduğun okuduktan sonra Allah'ın lutfu ile.... Allah'ın hidayeti üzerinde olsun Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Başlığın Açılış yazısı: “yahu kardeşim madem o bir parça kumaşı ne diye edep yerlerine örtme ihtiyacı duyuyorsun madem oranı buranıda o bi parça kumaşla örtme o kadar küçümsüyorsan?” Başlığın gelişimine sağlıyan ilk yazılar: Bez parçası lafı evet hoş değil, ama orasını burasını ne kapatanlar edepsizlik yapıyor. Ama dediğin doğru Atalarımız çok güzel söylemiş, İlle edep, ille edep .... (bu herşey için geçerli, ağızdan çıkan söz için, kişilik için vs.) " " her başı açığa ahlaksız denilemeyeceği gibi her başörtülüyede ahlaksız denilemez Edepten bahsedenlere bakın Edep yerini kapatan giysinin de bir parça bez olduğu doğrudur.Giyinmek tüm insanların yaratılışında var olan bir iç güdüsüdür.mesele bu değil ki.Saçlarını edep yeri zannedip bunu tüm inananlara din diye dayatanlardır Bizde kalkıp sizin bu yanlışınızı ortaya çıkartıp, hayır efendim saç,baş edep yeri değildir dediğimiz için mi edepsiz olduk ? “Bizde kalkıp sizin bu yanlışınızı ortaya çıkartıp, hayır efendim saç,baş edep yeri değildir dediğimiz için mi edepsiz olduk ?” Arkadaş bunu dedi diye Üretilen düz mantıklarla yapılmak istenenleri hatırlatan bir yazı ve hemen ardından gelen cevap… Yine düz dümdüz mantıklar... Başını örtmüyorsan oranı buranı da örtme? " Böylece o kişilerin anlatmak istedikleri ortadan kalkmış edepsizlikleri ortada kalmıştır... Operasyon tamam yaşasın düz mantık sen ne kadar yararlı bir şeysin...iyiki varsın.. Yaşasın düz mantık... " " Neden elbise giyiyoruz kâinatta sadece insan elbise giyer giymese ne olur giymemizi gerektiren durum nedir söyler misiniz madem sizin mantığınızla gidelim? Bu son iletiyle birlikte konu daha mantıklı bir noktaya doğru döner… Soru yerindedir.. Neden elbise giyiyoruz..? madem sizin mantığınızla gidelim? Ve artık konu daha tutarlı noktalara doğru ilerler…Gelen yanıtlar konuyu geliştirir… Örtünme, edep yerini örtme ihtiyacı ile doğmamıştır. İnsanın örtünmekteki ilk amacı, vücudunu dış etkenlere karşı korumaktır. İnsanlar "edep yeri" kavramıyla daha sonra tanışmışlardır. Bu tamamen kültür ile alakalıdır. Ahlak çatışmalarına neden olan şey kültür farkıdır. Her toplumun farklı kültürleri, farklı yaşam şekilleri, farklı anlayışları vardır. Herkesin kendi kültür değerlerini korumaya hakkı vardır. Kültür farklılığı dünya için ayrı bir güzelliktir. Kimse özel hayatında türban taktığı için eleştirilmiyor. Türbanı bir din dayatması sayarak yasal çerçevenin dışına çıkardığı ve ahlak çatışması haline getirdiği için eleştiriliyor. Çatışmanın anlamı yok. Belli kurallar koyacak, herkesin bu kurallara uymasını isteyecek ve sağlayacaksınız. Çıplak dolaşmak isteyeni kendi özel mülküne, türban takmak isteyeni kendi özel hayatına yönlendireceksiniz. Bunun başka çıkar yolu yok... örtünme edep yerlerini örtme ihtiyacı ile doğmadı dış etkenlerden korunmak için demişsin bunu ne ile bildin? buna kanıtın nedir? ikinci sorum sen şu an dış etkenlerden korunmak için mi örtünüyorsun? üçüncü sorum bugün afrikada doğan bir çocuğu alıp amerikaya yada daha gelişmiş bir ülkeye götürsek o çocuğu orada yetiştirirsek yetişen çocuğun bilgisi ve hayat felsefesi yine afrikalılar gibi mi olurdu yoksa yetiştiği çevreye göremi olurdu? İnsanların giyinme ihtiyacı, modadan ya da örtünmeden önce doğa koşullarından korunma gereksiniminden ortaya çıkmıştır. Dış etkenlerden korunmak için örtünüyorum. Bir de çıplak dolaşmak yasalara aykırı olduğu için... Üçüncü sorunun cevabını Avrupa ülkelerinde yaşayan siyahi ırkta bulabilirsin. Zira onlar bir zamanlar Afrika'nın ücra kabilelerinde yaşarlarken, Avrupalılar tarafından köle olarak getirilen insanların torunları. Bak bakalım yaşam felsefeleri ve kültürleri Afrika kabilelerine benziyor mu? yakın tarih bilinemezken buzul dönemi nasıl biliniyor anlamıyorum bu cevablar beni tatmin etmiyor çünkü her söylenen doğru olmuş olsaydı dünya bir tepsi gibi dümdüz diye okullarda uzun süreler okuduldu hatta bu inançla çoğu insan dünyayı terk etti bugün bilim teknik dergisi allah vardır dese tüm ateist olanlar sanki inanacaklarmı ?sanmıyorum inanç kalbde olur bunun gibi aldığımız bilgiler yanlış denemeyecek kabul etmek zorunda kaldığımız bilgi olmalıdır dış etkenlerden korunmak için örtünüyorum demişsin bu bi çeşit yazdığının ardında durmak için söylenmiş ithamdır.yoksa bi süpermarkete çırılçıplak alış verişe durmak insanı insanlıktan çıkarır bi yerde insanı insan eden faktörlerden biride hayadır Bu arada son iletide “dünya bir tepsi gibi dümdüz” inancını bilimsel olarak nitelenmesi hataydı… Çünkü bu kilisenin yüzyıllarca topluma dayattığı ve bu uğurda birçok insanı acımasızca katlettiği bir teist inanç ve kavramdı…bilimin öne sürdüğü yaklaşım değildi düzeltmek gerekir… İlk tartışmaların odağında bulunan giyinme ihtiyacı anlaşılmama yönünde gelişince taraflar şu tespitleri yaparlar… Sizi hangi cevapların tatmin edeceğini biliyorum ben. Size diyecekler ki, "Kıyafet ihtiyacı Adem ve Havva'nın ilk günahlarını işledikten sonra edep yerlerinin kendilerine görünmesinden sonra ortaya çıkmıştır" , siz de "Tamam... Budur" diyeceksiniz. Zira duymak istediğiniz cevap bu. şunuda belirteyim baştan itibaren aklımdan adem ile havva diye bir şey geçmedi ama deniz kenarında sahilde de olsak o bir parça bez lazım bize sayın yam yam Birde Baş örtüsünün Kuran daki yeri üzerine gerçekten düzeyli ve üsluplu olarak görüşler ifade edilerek konu açıklanmaya çalışılmaktadır… başörtüsü kuransal bir emir değildir. başörtüsüne delil sayılan en önemli ayet nisa 31 dir. burada türkçeye çeviriciler insan yorumları olan tefsirlerin geleneksel etkisi ile humur=örtü kelimesini "baş örtüsü" diye tercüme ederek bir yanılgıya ortak olmaktadırlar. ayette sadece örtü kelimesi geçmektedir ki özel bir örtü olsaydı arapçada bilinen baş kelimesi yani "reis" kelimesi ile reis-i humur ( baş örtüsü ) diye belirtilirdi. nisa31- kadınlar örtülerini yırtmaçlarının üstüne vursunlar. araf 27 ayetinde mahrem yerlerin örtünmesi için elbisenin gerekliliğinden bahsedildiği dikkate alınırsada örtünmenin cinsel çekiciliğin olduğu bölgeler için gereklilik olduğu anlaşılabilir. * Bildiğim kadarıyla reis kelimesi insanın başını değil insanların başını temsil ediyor. Topluluğun başı da diyebiliriz buna. Acaba reis yerine başka bir kelime olabilir mi? Bir de geleneksel şartlanma ne zaman ortaya çıkmış onu merak ettim. Ben yanlış mı anlıyorum yoksa bundan 1000 veya daha fazla sene evvel birileri humur'u (ayette o mu geçiyor onu da bilmiyorum şu an) başörtüsü diye tercüme, tefsir etmişler ve bu tercüme veya tefsir bugüne kadar gelmiş ve geleneksel bir hal almış. Bugün bunun değişmesi lazım (mı). Yani bu şartlanmadan sıyrılıp da ayete anlam verirseniz başın değil göğsün örtülmesine yönelirsiniz. Bu mudur? kuranda 2/196 ayetinde " kurban yerine varıncaya kadar BAŞlarınızı traş etmeyin" cümlesindeki baş kelimesi de aynı kelimedir. buradan günümüzde senin dediğin gibi kullanılan kelimenin kurandaki anlamını çıkarabiliyoruz. bu gün kuranın açıklaması diye sunulan tefsir ve hadisler tarihsel bilgiye göre elçinin vefatından yaklaşık 150-200 sene sonra ortaya konulmuştur. mezhep yorumları, mezhep tartışmaları, iktidar hırsları, kibir vb insani zaafları dikkate alarak bu süreyi bir düşünürsen geleneksel bozulma ve kurandan uzaklaşmayı tasvir edebilirsin. ama en dogrusu kuranın ayrılık ve ihtilafa düşmek ile ilğili ayetlerini tarayıp günümüze bakmak olacaktır. 6/159 ayeti düşünce oluşturmak açısından umarım bir kapı açabilir Bu arada diğer iletiler nerede diye sorabilirsiniz.. Onlarıda konuya katkılarından daha çok demagojik yaklaşımlar olarak ele almak istiyorum… *** siz bence kimseye zararı olmayan başörtüsünü kadınlarımız başından çıkarmaya çalışacağınıza toplumun ahlakını bozanların açık yerlerini örtün *** Medeniyete soyunmakla ölçülüyorsa dünyanın en medeni insaları Afrika yerlileri olurdu unutmayalım. *** bir söz de ben yazayım medeniyet: açmaksa bedeni, desenize hayvanlar bizden daha medeni... *** yani gelişmemiş toplumlar açık az gelişmişler kapanıyor çok gelişmişler tekrar açılmaya başlıyor ne güzel bir tersine süreç o halde insanda evriminin sonunda tekrar maymuna dönüşür heralde *** Ayrıca ;Aralarda bir yerde konunun yine edep ve hayaya yönlendirilmesi ile gerekli olan uyarı ve tesbit hemen geldi…ilginç ve gerçekti… Onuda en sona sakladım... insanların inanç şekilleri ve ibadetleri ile derdi olanlara söyleyecek sözüm yok özgürlük yada gelişmişlik bu değil...ve diğer taraftan inancını sisteme alet edenlere sadece acıyorum... artık şunu anlayabilirmiyiz....DİN VE AHLAK FARKLI KAVRAMLARDIR...iki kavramı bir düşünüp genellemeler yapılamaz Alıntı
Φ çoban Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Ayrıca ;Aralarda bir yerde konunun yine edep ve hayaya yönlendirilmesi ile gerekli olan uyarı ve tesbit hemen geldi…ilginç ve gerçekti… Onuda en sona sakladım... ALINTI(seREnaDE @ Jun 7 2006, 11:48 AM) insanların inanç şekilleri ve ibadetleri ile derdi olanlara söyleyecek sözüm yok özgürlük yada gelişmişlik bu değil...ve diğer taraftan inancını sisteme alet edenlere sadece acıyorum... artık şunu anlayabilirmiyiz....DİN VE AHLAK FARKLI KAVRAMLARDIR...iki kavramı bir düşünüp genellemeler yapılamaz sayın gece kuşu din deyince siz ne anlıyorsunuz? Alıntı
Φ y/k Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Arkadaşlar! Türbana kim ne dediğinin ne kadar önemi var ki? Türban takmak medeniyetsizlik ise Atatürk'ün valideside medeniyetsizdir. Ama çıkıpda bunu haykırmak yürek ister. Soluğu savcılıkta alırız. Onun için demiyoruz... Türban takanlara şeriatçi dersek bazıları alkışlar, bazıları taşlar. Onun için yine demiyoruz... Unutmayın ki Türkiye Cumhuriyeti Laik bir ülkedir. Ama; Amerika, İtalya, Fransa, İngiltere, Avusturya, Almanya vs. Laik ülke değildir. Çünkü Orada ki Üniversitelerde öğretim gören hanımlar bildiğim kadarıyla türbanla çok rahat bir şekilde üniversitelere girip çıkıyorlar. Biz Laik bir ülkede yaşadığımız için, karikatür krizi çıktığı zaman hepimiz kınadık o karikatürü çizen ve yayınlayanları... Ama türbanı sorun yapmaktan da geri kalmadık! Çünkü biz; Kendi kültürümüzü unutup, emparyalistlere malzeme olan, batılı olmak uğruna tarihini silip atan, Abdullah Öcalan'ı 5 yıldızlı hücrede Türk misafirperverliğinin güzel bir örneğiyle ağırlayan, Nazım Hikmet'i vatan haini ilan eden, çeyrek komünist, çeyrek liberal, çeyrek milliyetçi, çeyrek laik yönetilen bir ülkede yaşıyoruz dersek ne olur? Tabii ki soluğu savcılıkta alırız. Napıyoruz demiyoruz... Ve diyemediğimiz için neyse... (Belki sanal istihbarat ajanları vardır) Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 bir söz de ben yazayım medeniyet: açmaksa bedeni, desenize hayvanlar bizden daha medeni... Galiba... Yer ve sınıfınını algılama bilinci ile ilgili ise herşey... Yakışır tabiki... . Alıntı
Φ Damien Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 arkadaşlar boşuna konuşuyosunuz. vallahi de billahi de... örtünmek örtünmemek edepsizlik vs.. hepsi bireyin Allah'la arasında olan bir şey. ortada iki yargı varsa 4 tane sonuç ortaya çıkar. buna göre örtünenler de edeplidir veya edepsiz, örtünmeyenler de edeplidir veya edepsiz. o örtünmüştür, bu soyunmuştur, edepsizdir kimseyi ilgilendirmez. sence öyle mi? olabilir tabi niye olmasın. o da senin kendi inancın. ne yaparsan yap, neye inanırsan inan sonucunu sadece kendin görüceksin. sen içinden geleni yap. kimin ne yaptığı veya ne olduğunu boşver. Alıntı
Φ çoban Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Ayrıca ;Aralarda bir yerde konunun yine edep ve hayaya yönlendirilmesi ile gerekli olan uyarı ve tesbit hemen geldi…ilginç ve gerçekti… Onuda en sona sakladım... ALINTI(seREnaDE @ Jun 7 2006, 11:48 AM) insanların inanç şekilleri ve ibadetleri ile derdi olanlara söyleyecek sözüm yok özgürlük yada gelişmişlik bu değil...ve diğer taraftan inancını sisteme alet edenlere sadece acıyorum... artık şunu anlayabilirmiyiz....DİN VE AHLAK FARKLI KAVRAMLARDIR...iki kavramı bir düşünüp genellemeler yapılamaz sayın gece kuşu din deyince siz ne anlıyorsunuz? sayın gece kuşu din ve ahlak farklı kavramlardır cümlesine ilginç ve gerçek bulduğunu ifade etmişsiniz sorduğum soruyu tekrarlıyorum din deyice ne anlıyorsunuz ahlak deyince ne anlıyorsunuz ki ilginç ve gerçek buluyorsunuz? Alıntı
Φ selef_61 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 11 Haziran , 2006 arkadaşlar ben aranıza daha yeni katılıyorum.bütün yazdıklarınızı hiç eksiksiz okudum.hemen hemen hepiniz ciddi anlamda örtünmeyle ilgilenmiyorsunuz.örtünmenin ne demek olduğunu da tam anlamıyla bilmiyorsunuz heralde.yaptığınız sohbet çok saçma size hiç ama hiç birşey kazandırmayacak .gerçekten birbirinize bişeyler anlatmak istiyorsanız kitaptan ve sünnetten konuşun.geyik yapmak kimseye bişey kazandırmaz. bir diğer husus da insanlar eğer gerçekten iman etmek istiyorlarsa yüce allah'ın ayetlerine ve peygamberimizin de sünnetlerine uymalıdırlar.cenneti kazanmak isteyen bir mahluk mutlaka emirlere ve yasaklara uymalıdır.ama bunu yapmak istemeyene de karışılmaz. diğer bir hususta şu ki örtünmenin gelişmeyle alakası yoktur.ama ne yazıkki günümüzde böyle gelişmiş toplumlardaki hanımlar örtünmeden mahrum.ben de bir bayanım ve örtünüyorum.bence sadece aklı başında olan insanlar örtünür.benden bu kadar ama daha fazlası için kuran ve sünnete bakın . selamlar. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 kuranda 2/196 ayetinde " kurban yerine varıncaya kadar BAŞlarınızı traş etmeyin" cümlesindeki baş kelimesi de aynı kelimedir. buradan günümüzde senin dediğin gibi kullanılan kelimenin kurandaki anlamını çıkarabiliyoruz. Ben belirttiğiniz ayette birebir reis kelimesini bulamadım. Yanlış okumuşumdur. Sözlükten ettiğim kontrolde reis'in başların başı anlamına geldiğini, reis-i cumhur, reisülküttap gibi kelimelere kattığı anlamın da aynı yönde olduğunu sanıyorum. Neyse reis veya herhangi başka bir kelime...Bunun zannımca bir önemi yok.. Bahsettiğiniz Nisa suresi değil de Nur suresi 31. ayet herhalde. Bu ayette de örtünme bir bütün halinde belirtiliyor. Sadece başın örtülmesi değil. Bu sebeple başları özellikle belirtilirdi gibi bir sınırlamaya tabii tutmak biraz garip olur. Mümin kadınların örtünmesi denildiğinde bir bütün olarak örtünmekten bahsedilir. Yoksa ayet belirtildiğiniz şekilde olsaydı bu kez başı kapatıp başka yerleri açmak söz konusu olabilirdi. Bu sebeple islam anlayışında örtünme bir kül halindedir. Bugün islam ülkelerine baktığımızda örtülerin şekli değişik olmakla birlikte hemen hemen başların kapatılması konusunda bir tereddüt yoktur. bu gün kuranın açıklaması diye sunulan tefsir ve hadisler tarihsel bilgiye göre elçinin vefatından yaklaşık 150-200 sene sonra ortaya konulmuştur. mezhep yorumları, mezhep tartışmaları, iktidar hırsları, kibir vb insani zaafları dikkate alarak bu süreyi bir düşünürsen geleneksel bozulma ve kurandan uzaklaşmayı tasvir edebilirsin. ama en dogrusu kuranın ayrılık ve ihtilafa düşmek ile ilğili ayetlerini tarayıp günümüze bakmak olacaktır. 6/159 ayeti düşünce oluşturmak açısından umarım bir kapı açabilirhadis ve tefsir yorumlarının kuran ile çeliştiğini gördükten sonra ve tefsirlerin en nihayet insan yorumları olduğunu bildikten ve sayısal çogunluğun Allah katında bir şey ifade etmediğini ve kuranda Allah'ın insanları sadece kurandan sorumlu tutacağını, kuranın yeterli olduğun okuduktan sonra Allah'ın lutfu ile.... Kardeşim, siz Kur'an tefsirlerinde bozulma olduğunu tespit ed/ebil/mişsiniz. Bu o kadar kolay ulaşılabilecek bir bilgi değil. Ben hangi bilgi yanlış hangisi doğru bunu kolay kolay anlayamıyorum. Tefsirler haklısınız yorumdur ve tefsirler sünnetle beraber yorumlanırlar. Ancak, hangi mezhep veya hangi saik, hangi hırs örtünmeyle ilgili ayeti bahsettiğiniz şekilde yorumlar. Elmalılı'nın yorumunda hangi saik vardı? Seyyid Kutup'up yorumunda hangi etken vardı? Bundan 100 yıl evvel olmayan başörtüsüyle ilgili sorun şimdilerde yanlış yorum olduğu söyleniyorsa o halde günümüzdeki örtünme yorumuyla bundan 100 yıl önceki tefsir arasında örtünme konusunda farklılıklar olması gerekir, pekiyi var mı? Bakın bu da önemli değil. Hadi ayet dahi yok diyelim. Sünnette de olmadığını varsayalım. Belki kıyasta hata olacak ama... Hristiyanlıkta haç bir bidat mıdır? Yani peygamberin tebliğinde haç bir yere denk gelmiyor. Haç Hz. İsa'nın Çarmıhtaki halini resmediyor. Yani ki Hristiyanlığın asli kaynağında yok. Ancak biz hristiyanlık denilince hemen aklımıza haç simgesi geliyor. Yani artık haç hem hristiyanlarca ve hem de diğer din mensuplarınca hristiyanlığın nişanesi halini almıştır. O dindendir. Başörtüsü konusuna gelirsek, gerçekten bugün bütün dünyada başörtüsü islamın simgesi halindedir. Yani başörtülü birini gördüğünüzde onun müslüman olduğunu varsayabilirsiniz. Yani ki başörtüsü islamdandır. Bir bidat olsa dahi... Yanlış kıyastan doğru sonuca gitmek mümkün olmaz ama ortada doğru kıyas yapacak birşey de yok... O halde islamla birlikte anılan başörtüsünün Kur'an da olup olmamasının bir önemi yok...Bugünkü yasak da bu Kur'an da yok biz o sebeple yasaklıyoruz diye konulmuş bir yasak değil. Aslında ortada kanundan doğan bir yasak da yok...Aslında aklıma takıldı ortada yasak var mı? Yasak bildiğimiz kadarıyla kanun veya khk ile konur. ortada böyle bir şey olmadığına göre yasağın olmaması lazım. Allah Allah... Üşütüyorum galiba.. Bir yarasa da (yanlış anlaşılmasın benim bildiğim yegane gece kuşu yarasadır ) konunun kaydığından bahisle yazımızı alıntılamış. Bir kardeşim buraya konuya teget geçen cümleler kurmuş onun cümlelerine karşılık vermek için ayrı başlık açacak bir durumumuz yok sanırım. Burada cevap vermek gerekiyordu. Ve dahası konu türban=başörtüsü olduğunda konunun dağılması işten sayılmaz zira bu konu bu zamana kadar o kadar çok tartışıldı ki herkesin kafasında artık farklı bir başörtüsü imajı oluştu. O kadar çok dezenforme bilgi var ki insanların kafasında, neyi nereye oturtacaklarını bilmiyorlar. Bazen ben de aynı duruma düşüyorum. Bu sebeple bu başlık açıldığında konunun kaymamasını temin etmek mümkün değildir. Kardeşim eyvallah sağol. Allah'ın hidayeti hepimizin üzerine olsun... Alıntı
Φ Panteidar Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Başı Açık Görüneceğine Yanması daha caiz: Hürriyet Gazetesi'nde 17 Mart 2002 tarihinde yayınlanan haberde, yanan ortaokul binasından kaçan 15 kız öğrenci, Suudi din polisi tarafından "Kıyafetiniz sokağa çıkmaya uygun değil" gerekçesiyle engellendi. Pazartesi yaşanan olayda başörtüsüz olduğu için kızlar, diri diri can verdi. Suudi Arabistan'ın Mekke Kenti'nde geçen Pazartesi sabahı, bir okulda çıkan yangından kaçmaya çalışan 15 kız öğrenci "Namahrem Vahşeti"ne kurban gitti. Din polisi (mutavva), türbanları ve çarşafları olmayan genç kızların alevler içindeki binadan çıkışına izin vermedi. Elektrik kontağından çıktığı sanılan alevler bir anda üç katlı ortaokul binasını sardı. Öğrenciler, can havliyle kendilerini dışarı atmak istedi. Ancak genç kızlar kapıya koştuklarında din polisleriyle burun buruna geldi. Din polisleri, İslami kurallara göre giyinmedikleri, türban ve çarşafları olmadığı için kızların çıkmasına izin vermedi. Din polisleri, yangını söndürmeye çalışan itfaiye ekiplerinin binaya girmelerine de ‘‘Namahrem’’ gerekçesiyle, izin vermedi ve ‘‘Onlara yaklaşmak günahtır’’ diye uyardı. Bir görevli El-İktisadiye Gazetesi'ne yaşananları şöyle anlattı: ‘‘Kızlar dışarı çıkmak istiyor, çarşafları olmadığı için dayak yiyorlardı. Durumun çok kritik olduğunu ve bu tür davranışın yeri olmadığını söyledik. Ama bizlere bağırdılar ve kapıdan ayrılmayı reddettiler.’’ Acılı bir baba da ‘‘Bekçi kapıyı açmayı bile reddetti. Polis durdurmasaydı kızlar kurtarılabilirdi’’ diye yakındı. Alıntı
Φ breeze Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 yani gelişmemiş toplumlar açık az gelişmişler kapanıyor çok gelişmişler tekrar açılmaya başlıyor ne güzel bir tersine süreç o halde insanda evriminin sonunda tekrar maymuna dönüşür heralde Katılıyorum Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Başı Açık Görüneceğine Yanması daha caiz: Hürriyet Gazetesi'nde 17 Mart 2002 tarihinde yayınlanan haberde, yanan ortaokul binasından kaçan 15 kız öğrenci, Suudi din polisi tarafından "Kıyafetiniz sokağa çıkmaya uygun değil" gerekçesiyle engellendi. Pazartesi yaşanan olayda başörtüsüz olduğu için kızlar, diri diri can verdi. Suudi Arabistan'ın Mekke Kenti'nde geçen Pazartesi sabahı, bir okulda çıkan yangından kaçmaya çalışan 15 kız öğrenci "Namahrem Vahşeti"ne kurban gitti. Din polisi (mutavva), türbanları ve çarşafları olmayan genç kızların alevler içindeki binadan çıkışına izin vermedi. Elektrik kontağından çıktığı sanılan alevler bir anda üç katlı ortaokul binasını sardı. Öğrenciler, can havliyle kendilerini dışarı atmak istedi. Ancak genç kızlar kapıya koştuklarında din polisleriyle burun buruna geldi. Din polisleri, İslami kurallara göre giyinmedikleri, türban ve çarşafları olmadığı için kızların çıkmasına izin vermedi. Din polisleri, yangını söndürmeye çalışan itfaiye ekiplerinin binaya girmelerine de ‘‘Namahrem’’ gerekçesiyle, izin vermedi ve ‘‘Onlara yaklaşmak günahtır’’ diye uyardı. Bir görevli El-İktisadiye Gazetesi'ne yaşananları şöyle anlattı: ‘‘Kızlar dışarı çıkmak istiyor, çarşafları olmadığı için dayak yiyorlardı. Durumun çok kritik olduğunu ve bu tür davranışın yeri olmadığını söyledik. Ama bizlere bağırdılar ve kapıdan ayrılmayı reddettiler.’’ Acılı bir baba da ‘‘Bekçi kapıyı açmayı bile reddetti. Polis durdurmasaydı kızlar kurtarılabilirdi’’ diye yakındı. Din adı altında insanlıktan nasıl çıkılabileceğini gözler önüne seren ilgili haberin linki: http://arsiv3.hurriyet.com.tr/haber/0,,sid...d~106208,00.asp Alıntı
Φ yağmur Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2006 Din adı altında insanlıktan nasıl çıkılabileceğini gözler önüne seren ilgili haberin linki: http://arsiv3.hurriyet.com.tr/haber/0,,sid...d~106208,00.asp 6. Ey îman edenler! Şayet bir fasık (yalancı/günahkar) size bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme kötülük eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz. ben hürriyet gazetesinin haberine güvenmiyorum onun dine bakış açısı belli kasıtlı bi saptırmada olabilir Alıntı
Φ Panteidar Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 Sizin zaten gözleriniz gerçeklere kapalı. İnanılacak şeye inanmaz, inanılmayacak şeye inanırsınız. O haber yalan olsa, uçururlardı Hürriyeti teröristler. Ama olay dünyaya duyulduğu için birşey yapamadılar. Afganistan'da Islam Ve Kadın Afganistan'da kökten dinci hükümetin iktidara gelmesiyle birlikte Eylül 1992'de başkentin büyük parkında "İslam'a uygun davranışlarda bulunmadıkları için" toplu idamlar gerçekleştirildi. Bu tarihlerde Afganistan kadını da bütün haklarını kaybetti. Oy kullanma, devlet dairelerinde ve televizyon/radyolarda çalışma hakları ellerinden alındı. 1960'lı yıllarda etek giyebilen Afgan kadını tepeden tırnağa örtünmek zorunda bırakıldı. Hizb-i İslami örgütü militanları batılı gibi giyinen kadınların üzerine asit atıyordu. Afganistan bebek ölümlerinde birinci, kadın ölümlerinde ise ikinci sıradadır. Kadın ölümlerinin en büyük nedeni, kızların çocuk yaşta, daha hamileliğin yükünü kaldırabilecek kadar gelişmeden hamile kalmalarıdır. Regl olmaya başlayan kızlar hemen evlendirilmekte ve daha çocuk yaşta hamile kalmaktadırlar. Afgan evlerinde erkeklerin bulunacağı odalarda el işi, dantel gibi kadın varlığını anımsatacak eşyalar bulundurulmaz. Afgan erkeği karısına evden çıkarken hoşçakal demez, nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini söylemez. Alıntı
Φ çoban Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Sizin zaten gözleriniz gerçeklere kapalı. İnanılacak şeye inanmaz, inanılmayacak şeye inanırsınız. O haber yalan olsa, uçururlardı Hürriyeti teröristler. Ama olay dünyaya duyulduğu için birşey yapamadılar. Afganistan'da Islam Ve Kadın Afganistan'da kökten dinci hükümetin iktidara gelmesiyle birlikte Eylül 1992'de başkentin büyük parkında "İslam'a uygun davranışlarda bulunmadıkları için" toplu idamlar gerçekleştirildi. Bu tarihlerde Afganistan kadını da bütün haklarını kaybetti. Oy kullanma, devlet dairelerinde ve televizyon/radyolarda çalışma hakları ellerinden alındı. 1960'lı yıllarda etek giyebilen Afgan kadını tepeden tırnağa örtünmek zorunda bırakıldı. Hizb-i İslami örgütü militanları batılı gibi giyinen kadınların üzerine asit atıyordu. Afganistan bebek ölümlerinde birinci, kadın ölümlerinde ise ikinci sıradadır. Kadın ölümlerinin en büyük nedeni, kızların çocuk yaşta, daha hamileliğin yükünü kaldırabilecek kadar gelişmeden hamile kalmalarıdır. Regl olmaya başlayan kızlar hemen evlendirilmekte ve daha çocuk yaşta hamile kalmaktadırlar. Afgan evlerinde erkeklerin bulunacağı odalarda el işi, dantel gibi kadın varlığını anımsatacak eşyalar bulundurulmaz. Afgan erkeği karısına evden çıkarken hoşçakal demez, nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini söylemez. Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas alınacağı bu kadar ince hassas bir mahkeme günü elbet gelecek o zaman herkez yaptığının karşılığını görecek eğer ki yazılan doğruysa elbet bu yaptıklarının karşılığını cezasını çekecekler böyle bir olayı hiç bir müslüman tasvip etmez etmeyeceğinide şurdan kıyaslayabilirsiniz orda olan mutlaka bir müslümanın kızıdır o kızların babaları anneleri bu olayda tasvip ettilermi hayır o halde müslümanları bu şekilde eleştiremezsiniz çünkü islam zaruret karşısnda haram helal olur ölmemek için domuz eti yenebilir. bu hata islamın değil insanların hatasıdır eğer doğruysa çünkü islam böyle bir şeyi asla tasvip etmez Alıntı
Φ Su DaMLaSı Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 ihtimaller üzerine korkularla yasaklar ortaya koyacaksanız, henüz daha koymanız gereken çok yasaklar var. Afganistan örneği gerçekten hayali kalmış. neden mi? çünkü afganistan eğitim olarak çok geri seviyelerde bi ülke, kendini geliştirme imkanı dahi bulamamış bir ülke. kaldı ki madem afganistan da örtülü kadınlar değil de onlar üzerinde hüküm sahipliği yapan erkekler tüm bunlara sebep o halde neden (eğitim ve çalışma hakları ellerinden alınarak) kadınlar cezalandırılıyor!!!!? yine oturmuyor sayın panteiner, ne sistem ne de hedef kitle yine bahanelerine oturmuyor...! eğitim seviyesi ve gelişmişlik düzeyi daha yüksek bir ülkenin vatandaşı olarak demek istiyorum ki biraz daha geliştirin kendinizi. okullarından ve işlerinden alıkonulan eğitim ve kariyer sahibi bayanlar ile eğitimden ve gelişmişlikten mahrum bir ülkenin insanlarını kıyaslamayın. bu gibi pişkin vicdani tatminler daha çok ziyana sebep olacaktır. sonumuz öyle olacak derdine gelirsek: KALİTELİ EĞİTİM bunun en güçlü ilacı olacaktır. siz türbanlıları eğitimden uzaklaştırarak değil, kalitesizliği ve bağnaz yasakları eğitimden uzaklaştırmayı dert edinseydiniz, çok mesafeler kat edebilirdik. Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 6. Ey îman edenler! Şayet bir fasık (yalancı/günahkar) size bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme kötülük eder de, yaptığınıza kesinlikle pişman olursunuz. ben hürriyet gazetesinin haberine güvenmiyorum onun dine bakış açısı belli kasıtlı bi saptırmada olabilir Hurriyetin genel olarak bir çok haberinin yanlı ve yanlış olduğuna ve bu konuda defalarca tekzibe uğradığına bizzat şahitim.. Ki bu haber doğru bile olsa inanç esaslarımızla örtüşmüyor.. Alıntı
Φ yağmur Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Hurriyetin genel olarak bir çok haberinin yanlı ve yanlış olduğuna ve bu konuda defalarca tekzibe uğradığına bizzat şahitim.. Ki bu haber doğru bile olsa inanç esaslarımızla örtüşmüyor.. sana katılıyorum terapi kardeş, hatta altta örtüşmediğine dair altta bir ileti var zaruretler haramı helal yapar zaruret karşısında ölmemek için domuz eti azda olsa yenebiliyor Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Sizin zaten gözleriniz gerçeklere kapalı. İnanılacak şeye inanmaz, inanılmayacak şeye inanırsınız.O haber yalan olsa, uçururlardı Hürriyeti teröristler. Ama olay dünyaya duyulduğu için birşey yapamadılar. Afganistan'da Islam Ve Kadın Afganistan'da kökten dinci hükümetin iktidara gelmesiyle birlikte Eylül 1992'de başkentin büyük parkında "İslam'a uygun davranışlarda bulunmadıkları için" toplu idamlar gerçekleştirildi. Bu tarihlerde Afganistan kadını da bütün haklarını kaybetti. Oy kullanma, devlet dairelerinde ve televizyon/radyolarda çalışma hakları ellerinden alındı. 1960'lı yıllarda etek giyebilen Afgan kadını tepeden tırnağa örtünmek zorunda bırakıldı. Hizb-i İslami örgütü militanları batılı gibi giyinen kadınların üzerine asit atıyordu. Afganistan bebek ölümlerinde birinci, kadın ölümlerinde ise ikinci sıradadır. Kadın ölümlerinin en büyük nedeni, kızların çocuk yaşta, daha hamileliğin yükünü kaldırabilecek kadar gelişmeden hamile kalmalarıdır. Regl olmaya başlayan kızlar hemen evlendirilmekte ve daha çocuk yaşta hamile kalmaktadırlar. Afgan evlerinde erkeklerin bulunacağı odalarda el işi, dantel gibi kadın varlığını anımsatacak eşyalar bulundurulmaz. Afgan erkeği karısına evden çıkarken hoşçakal demez, nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini söylemez. siz ne yapmaya çalışıyorsunuz!!! bir düşüncenin doğrusu ve yanlışını düşüncenin yada inancın içeriğiyle kıyaslarsınız.bunu yaşanan yerlere göre yapamazsınız.. eğer bir ideolojıyı yada inancı yaşanan mekana yada kişilere ındırgeyıp basitleşeceksek buna örneğim ınanamayacağınız kadar çoktur.. bır toplumun alt yapısı,sosyal normları,sosyal rolere verılen anlam,statu vs.oluşurken coğrafi nedenden tutunda,iş bölümü vs.e kadar birçok nedeni vardır.. Fas'ta namus kavramını anlatayım size..oradaki müslüman da zinayı haram kabul eder. ama o kadar ilginçtir ki,evli bir erkek karısını bir ERKEKLE aldattığın da toplumun tepkisi ''aa aldatıyor''dur sadece..demekkı gelenekler sadece dinden gelmıyor.. ama bu bizim ülkemızde olsa sızce insanlar o adamı dışlamazmı,bence yüzüne bakmazlar. işte bakın iki ayrı ülkede yaşayan müslümanın ''NAMUS' kavramı.. demek ki,namus,kadına bakış vs.gibi durumların altında monografılere yada anketlere,araştırmalara bakmadan tek neden''dini''göstermemek gerekıyor.. İslamıyet afganıstandaki gibi değildir şimdi şunu da diyebılırsınız: doğuda bazı yörelerde(bakın genelleme yapmamaya dıkkat edıyorum) kızlar sofrada durmaz,eşlerıyle yemek yemez,eşler buyuklerın yanın da çocuğunu sevemez.. hala başlık parası var.bunun altında din yatıyor derseniz;İslamıyetın daha çok yaşandığı Karadeniz bayana çok daha ılıman,batı illerimizde yaşayan muslumanlarda bayana değer vermek çok daha farklı.. sosyologlar hala ;toplumlardaki sosyal olguların oluşmasını tek kavramla açıklayamıyor da,siz mi açıklayabiliyorsunuz.. saygılar biraz daha irdeleme bıraz daha tarafsız bakış biraz daha düşünme dileğiyle Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.