Φ kuloğlu Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2006 Anneler Ve Çocuklar Anne ölünce çocuk Bahçenin en yalnız köşesinde Elinde bir siyah çubuk Ağzında küçük bir leke Çocuk öldü mü güneş Simsiyah görünür gözüne Elinde bir ip nereye Bilmez bağlayacağını anne Kaçar herkesten Durmaz bir yerde Anne ölünce çocuk Çocuk ölünce anne Sezai Karakoç Anneme Mektup Ben bu gurbet ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim. Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim. Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim Necip Fazıl Kısakürek Bakü’de yalnızım - yalnızım, anne. O, kövrek sesine ihtiyacım var kimsesiz kalmışım, derbeder halim saatlerde geçmez, sanki bana küs Baküde yalnızım - yalnızım, anne. Boş havalar tufar, bulutlar çatı idamlık mahkumum koca şehirde ziyaret kapısı bana açılmaz Baküde yalnızım - yalnızım, anne. Yarınlarım cevapsız - sualler gibi sensizlik celladın iti hançeri Gülnare, annemde hiç sormaz beni Baküde yalnızım - yalnızım, anne. Baba hasretinden, solmuş renk rufum bacılar rüyamda rahat burakmaz dostlarim hayalen ziyaret eder Baküde yalnızım - yalnızım, anne. Umutmu kalmış ki, umut edeyim İlahe, dinlemez sırrım diyeyim burakıp gitdiler, dost bildiklerim Baküde yalnızım - yalnızım, anne. İlk muhabbetimmiş, hakimim benim kalemimi kırmış öz gidişiyle şimdi beni unutmuş, hatırlamaz o, Baküde yalnızım - yalnızım anne. Bilki son, ayları yaşıyor ömrüm dar ağacı bekler, sayılı günüm vakit yok çabuk gel, yüzünü görüm Baküde yalnızım - yalnızım, anne. İnfaz icra olsa, yetişemezsen kendini ömrünce aff, edemezsin kanat çal, ölmeden can ver canıma Baküde yalnızım - yalnızım, anne Aydın Babayev Aney Bu akşam aklıma yine sen geldin Dersi bıraktım çalışamadım. Saat 1'e geliyordu Aney, yatamadım Uyku gözüme girmedi Sen bu saatlerde benim beşiğimi sallardın Uykunu harab ederdin benim için Ağladığım zaman, sancılandığım zaman Kalkardın, süt verirdin, nane kaynatırdın Aney, canım aney, kurban aney Hayalin önümde şimdi anıt gibi durur Sen şimdi leğenin başına oturmuş, hamur yoğuruyorsun Yarın ekmek yapacaksın, akşama kadar Gözlerin tezek dumanından yaşaracak Alnında ter bulgur bulgur kabaracak Sıcak bazlamalar yapacaksın. Ben orda yokum ağlayacaksın Ağlama Aney ağlama, gündür bu, nasıl olsa geçer İnsan insana tez kavuşur. Ben sizi hiç unutmadım, hiç unutmayacağım Ben okuyorum Aney okuyorum mühendis olacağım Sana yeni yeni ayzeler alacağım Dedim ya okuyorum mühendis olacağım Mektubunda diyorsun ki; bu gece çiğköfte yaptık Lokmalar boğazımdan geçmedi Her sofraya oturuşumuzda senin yokluğun belli oluyor Biliyorum Aney biliyorum, senin kalbin ipek gibidir İncedir, yufkadır, benim yokluğuma dayanamazsın Özledim diyorsun benim için. Ben de özledim seni Babamı da, bacımı da, gardaşlarımı da Karayazılı memleketimi de Hepinizi özledim, özledim ama gel gör ki Kader bu elvermiyor, ne yapacaksın Rıdvaniye'de sala şimdi Sisleri perde perde dağıtan bir ses Sonsuzda Allah'a ulaşan bir yankı Bir ezan sesiyle uyanır insanlar, yorgun gecede Uyanır herkes Köyden şehire saman taşıyan Deve kervanları gelir bu saatte Çıngırak sesleri geceyle gündüzü birleştirir Sabah olur, babam erkenden işe gider Aney evimiz yine o yokuşta mı? Dar sokaklar, taş duvarlar arkasında mı? Eskisi gibi yıkık dökük mü gene? Ah! Aney Ah! unuttum inan evimizin şeklini O ev denen köstebek yuvalarını Kerpiç damları, kuyu suyunu, sıra gecelerini, Bağ yapılarını... Yağmur dualarının anılarını yitirdim Hele sen buraya bir gel de gör Sonsuza uzayan gökdelenleri, sıra sıra taksileri Geceleri renk renk ışıkları, denizde vapurları Balıkçıları, kızları, erkekleri, insan selini Ama benim hiç birinde gözüm yok Ne kızlarında, ne taksilerinde, ne de gökdelenlerinde Benim aklım sizde ve memleketimde... Ben okuyorum Aney, okuyacağım, Göreceksin bak mühendis olacağım. Bizim orda, Ezo gelin, türkü türkü uzanır Düğünlerde davullar vurulur Zılgıtlar çalınır, lorke, delilo oynanır Böylesine gitar denen çalgıyla Sabahlara kadar ye ye ye diye bağırmazlar Değil mi Aney Hani yaz geldi mi, evimizin o küçücük penceresine Bir çift yusuftutan kuşu konar ya, Hani asmamız üzüm tutar, sumaklar sakızlanır İnsanlar çalışır, harıl harıl kış için Güneş yandırır o kavruk yüzlerini Hani sen elinde sıtıl, suya gidersin İşte o zaman geleceğim, bekle beni... Ah Aney daha neler var neler sana yazamadığım Mektubumu burada bitirirken, Beni büyüten ellerinden, binlerce kere öperim Canım Aney, Kurban Aney, Can Aney....... Mehmet Atilla Maraş Anne İlk kundağın Ben oldum, yavrum; İlk oyuncağın Ben oldum. Acı nedir Tatlı nedir... bilmezdin Dilin damağın Ben oldum. Elinin ermediği Dilinin dönmediği Çağlarda, yavrum Kolun kanadın Ben oldum Dilin dudağın Ben oldum. Belki kıskanırlar diye Gördüklerini Sakladım gözlerden Gülücüklerini... Tülün duvağın Ben oldum! Artık isterlerse adımı Söylemesinler bana 'Onun Annesi' diyorlar... Bu yeter sevgilim bu yeter bana! Bir dediğini iki Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki Ve seni öyle sevdim sana O kadar ısındım ki Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim Gün oldu kırdın... İncinmedim; İlk oyuncağın Ben oldum.. Yavrum Son oyuncağın Ben oldum... Layık değildim Layık gördüler Annen oldum yavrum Annen oldum! Arif Nihat Asya Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Anne Kan ter içinde gece Kan ter içinde her yanım Her yanım bu gece vurgun içinde Kurşun yemişim, sürgün yemişim Bu sana ilk gelişim Vur emriyle düşmüşüm kapına Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana Yok elimde bir demet menekşe Yok elimde sevdiğin gül şekeri Yok işte sana bir şey Bilmem ki ne demeli Bir tek ağır yaralı özlemim Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim Anne benim, aç kapıyı Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın Ölmeyesin, bitmeyesin Yürekyarısı gitmeyesin dediğin Anne benim, aç kapıyı İşte geldim, işte bu sana ilk gelişim Hep senin için gökyüzünde bir evimiz olsun isterdim Hep senin için bulutları isterdim Ellerimi açtırıp dua ettirirken O küçük evimizde sokulurken göğsüne her gece Hani her gece sorduğumda Anne babam nerde Nerde kuşların dilinden anlayan adam Ve menekşelerle konuşan adam Nerde anne Ve sen bastırıp bağrının kızılca kıyametine acını .......... .......... İbrahim Sadri Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Mamak'tan Gelen mektup Mektubuma başlamadan en önce Hepinize selam ederim ana. Evlat değil, size yük oldum anca, Hakkınızı nasıl öderim ana? Devletim hainle beni bir tuttu Mamak 'A Blok'ta bir kolum gitti Otuz yıl verdiler işkence bitti. Şimdi sizlersiniz kederim ana. Vatanıma moskof gelmesin dedim, Milletim bir Afgan olmasın dedim. Otuz yılı işte bu yüzden yedim Böyle imiş benim kaderim ana. Ana, bana 'oku subay ol' derdin Nasip değilmiş bak sen de gördün Af falan çıkar da dönersem bir gün Köyde davarları güderim ana. Dün gece rüyamda bilmem ne işti Bostandaki gölün suları taştı Babam da bir beyaz ata binmişti Nasıl, sıhhatte mi pederim ana? Nişanlımın demek kesildi sözü Ne yapalım ana bu imiş yazı Otuz yıl bekler mi hiç elin kızı? Kız tarafı haklı derim ana. Dünya-ahiret artık olsun kardeşim Kız ile avratla kalmadı işim Bir yüce davaya gönül vermişim Böyle geldim böyle giderim ana. Arifim dileğim tek şudur Hakk'tan Selamınız gelsin yeter uzaktan Salsalar da beni çıkmam Mamak'tan İçerde yatarken liderim ana. Ozan Arif Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ kuloğlu Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 teşekkür ederim kardeş, güzel şiirler eklemişsiniz... selamla kalın... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ di-lara Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Benim Öldü Kalk anam kalk, Allah aşkına kalk Bak mevsim umut mevsimi papatya mevsimi, gül mevsimi mevsim bahar dağlar kar suların coşup taştığı zamandır kalk yarasına merhem olduğum kalk ben geldim uyan da bir bak yatma öyle sessiz, öyle nefessiz n’olur yatma öyle çaresiz aç gözlerini yaşadığını bileyim gülersen güleyim ağlarsan gözyaşını sileyim oynat kirpiklerini bulutlar uçsun gözlerinde bahar yağmurları yıkasın saçlarını ölmek gerekiyorsa ben öleyim... kalk anam allah aşkına kalk ben geldim bak kime bu nazın, kime bu küsün bu inat niye konuş benimle, allah aşkına konuş yatma öyle sessiz, öyle nefessiz kurban olduğum bir ses ver, bir nefes yaşadığını bileyim kalk anam kalk allah aşkına kalk ben geldim uyanda bir bak saklandığımız kovuklarda şidetli yağmurlar yağsın yine rüzgarlar essin, fırtınalar kopsun, şimşekler çaksın koynuna al beni, sarıl sımsıkı başımı göğsüne yaslayayım yeneyim bütün korkularımı ve sen beni hiç bırakma, bıkma n'olur koynuna al yine, sarıl sımsıkı, üşüyorum korkuyorum yıldızlar uykuya yattığında tut elimden güneşe götür beni saçları sümbül anam, yanağı gül anam sayki, küçük bir çocuğum daha hiç büyümedim şimdi ben ne yaparım, nereye giderim kime gösteririm kanayan dizlerimi uyan anam bak sümbül vakti, gül vakti bin hayat tomurcuğu umuda kızarır dallarda usul, ağır, yorgun uyuyor bedenin ah ne kadarda güzelsin anam uyan kurban olduğum uyan bak rüzgar vakti dağlarda tut elimden kırlara gidelim beyaz papatyalar toplayayım sana düşersen yalnız kalırım gidersen öksüz taşıyamaz yüreğimin ağrısını hiç bir beden kalk allah aşkına kalk böyle yapayalnız boynu bükük koma beni senin sıcaklığından ayrı, sevginden uzak kime koşarım, nasıl yaşarım böyle bir başıma teninin kokusunu özledim anne, sımsıcak nefesini yavrum diyen o nazlı yumuşacık sesini hadi uyan canyoldaşım, gözbebeğim sarı gülüm, altın kalplim, iyilik meleğim gözlerime acılar yağdıran kalk ki, yine sana türküler söyleyeyim Ey dağlar taşlı dağlar başı telaşlı dağlar ben anamı yitirdim gözlerim yaşlı dağlar bağların gülü kaldı gamlı bülbülü kaldı ah komşular komşular ben annemi yitirdim boynum bükülü kaldı kalk anam kalk allah aşkına kalk bu yürek nasıl dayanır derdini kalem olup yazmaya, dil olup söylemeye sana sarılmayı özledim, nazlanıp darılmayı kanayan gözlerimde sızılar akıyor bak kırmızı yağmurlar yağıyor üzerime ıslanıyor sensíz kalan yanım hadi uyan yüreğini öptüğüm koma beni buralarda yalnız bırakıp gitme yıkılırım bir kez değil, her gün bin kez ölürüm Sarılki kokun sinsin tenime anne sevgin işlesin yüreğime bu yalancı dünyada kimim varki senden başka gözlerimden öpecek, üstümü örtecek karanlık soğuk gecelerde kalk anam allah aşkına kalk karanlık çöküyor bak goncagül sevinçler üstüne boynunu büküyor yaşam yaralı ceylanlar meliyor uzak dağbaşlarında turnalar da geçmiyor artık kalk allah aşkına kalk sen bir maral ol, ben ceylan dağlar gökkuşağı olsun, ovalar seyran Sarıl sımsıkı tenim ol, beni bırakma tut ellerimi benimle ağla, benimle yan benimle uyu, benimle uyan birlikte çıkalım dağlara bak yayla zamanı ben munzur suyu olayım, sen teyran sen nisan ol, ben haziran... ben küçük bir pınar, sen çağlayan akıp gidelim koyun koyuna Sen yoksan kurur kurnalar dereler susuz, koyunlar kuzusuz kalır melemez bir daha ardından koyunlar kan süzülür kirpiklerden yüreklere keklikler de ötmez bir daha, turnalar da geçmez buralardan bir daha koşamam çayır kuşlarıyla, yarışamam deli sularla bastırıp göğsüme acılarımı küserim yaşama kalk anam kalk allah aşkına kalk bulutlarda ağlıyor bak kalk şiirler dizilsin yollara, türküler dizilsin eğilsin önünde kavak ağaçları akakasyalar çiçekler dursun selama yaşamın adı sensin, senin adın yaşam düşersen omuzuma üşürsen yüreğime yaslan tut ellerimi sevinçlere yürüyellim ana nasıl taşıdıysan beni dokuz ay karnında ben sırtımda taşıyayım seni bir ömür ....... ah nazlı anam uzansam dokunabilir miyim? yüreğindeki incinmişliklere durdurabilir miyim? zamanı gözlerinin içindeki yaşları öpebilir miyim? anlayabilir miyim? yaşamı ve ölümü anlatabilir miyim? acının dayanılmazlığını yaşamın umursamazlığını kim dinler beni ey benim dağ dağ kalbime gömdüğüm nazlım benki, düşleri ıssız nehirlere akan o küçük çocuğum daha kar yağıyor, rüzgar uğultuları dışarda al sıcaklığına sar beni, üşüyorum ya gece, gecede üşür mü anne kimsesiz kalınca bırakıp gitme n’olur ......... ben başımı nasıl taşlara çalmazım dağlar oy gözyaşımı nasıl çaylara salmazım dağlar oy ah komşular komşular hele deyin ya ben nasıl, ya ben nasıl ağlamazım dağlar oy... Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim öldü Nuri CAN www.nuricann.com Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.