Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ANNE KONULU ŞİİRLER


kuloğlu

Önerilen İletiler

Anneler Ve Çocuklar

 

Anne ölünce çocuk

Bahçenin en yalnız köşesinde

Elinde bir siyah çubuk

Ağzında küçük bir leke

 

Çocuk öldü mü güneş

Simsiyah görünür gözüne

Elinde bir ip nereye

Bilmez bağlayacağını anne

 

Kaçar herkesten

Durmaz bir yerde

Anne ölünce çocuk

Çocuk ölünce anne

 

Sezai Karakoç

 

 

 

 

 

Anneme Mektup

 

Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,

Her gün biraz daha süzülmekteyim.

Her gece, içinde mermer döşeli,

Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.

Böylece bir lâhza kaldığım zaman,

Geceyi koynuma aldığım zaman,

Gözlerim kapanıp daldığım zaman,

Yeniden yollara düzülmekteyim.

Son günüm yaklaştı görünesiye,

Kalmadı bir adım yol ileriye;

Yüzünü görmeden ölürsem diye,

Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim

Necip Fazıl Kısakürek

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bakü’de yalnızım - yalnızım, anne.

 

O, kövrek sesine ihtiyacım var

kimsesiz kalmışım, derbeder halim

saatlerde geçmez, sanki bana küs

Baküde yalnızım - yalnızım, anne.

 

Boş havalar tufar, bulutlar çatı

idamlık mahkumum koca şehirde

ziyaret kapısı bana açılmaz

Baküde yalnızım - yalnızım, anne.

 

Yarınlarım cevapsız - sualler gibi

sensizlik celladın iti hançeri

Gülnare, annemde hiç sormaz beni

Baküde yalnızım - yalnızım, anne.

 

Baba hasretinden, solmuş renk rufum

bacılar rüyamda rahat burakmaz

dostlarim hayalen ziyaret eder

Baküde yalnızım - yalnızım, anne.

 

Umutmu kalmış ki, umut edeyim

İlahe, dinlemez sırrım diyeyim

burakıp gitdiler, dost bildiklerim

Baküde yalnızım - yalnızım, anne.

 

İlk muhabbetimmiş, hakimim benim

kalemimi kırmış öz gidişiyle

şimdi beni unutmuş, hatırlamaz o,

Baküde yalnızım - yalnızım anne.

 

Bilki son, ayları yaşıyor ömrüm

dar ağacı bekler, sayılı günüm

vakit yok çabuk gel, yüzünü görüm

Baküde yalnızım - yalnızım, anne.

 

İnfaz icra olsa, yetişemezsen

kendini ömrünce aff, edemezsin

kanat çal, ölmeden can ver canıma

Baküde yalnızım - yalnızım, anne

Aydın Babayev

 

 

 

 

Aney

Bu akşam aklıma yine sen geldin

Dersi bıraktım çalışamadım.

Saat 1'e geliyordu Aney, yatamadım

Uyku gözüme girmedi

Sen bu saatlerde benim beşiğimi sallardın

Uykunu harab ederdin benim için

Ağladığım zaman, sancılandığım zaman

Kalkardın, süt verirdin, nane kaynatırdın

Aney, canım aney, kurban aney

Hayalin önümde şimdi anıt gibi durur

Sen şimdi leğenin başına oturmuş, hamur yoğuruyorsun

Yarın ekmek yapacaksın, akşama kadar

Gözlerin tezek dumanından yaşaracak

Alnında ter bulgur bulgur kabaracak

Sıcak bazlamalar yapacaksın.

Ben orda yokum ağlayacaksın

Ağlama Aney ağlama, gündür bu, nasıl olsa geçer

İnsan insana tez kavuşur.

Ben sizi hiç unutmadım, hiç unutmayacağım

Ben okuyorum Aney okuyorum mühendis olacağım

Sana yeni yeni ayzeler alacağım

Dedim ya okuyorum mühendis olacağım

Mektubunda diyorsun ki; bu gece çiğköfte yaptık

Lokmalar boğazımdan geçmedi

Her sofraya oturuşumuzda senin yokluğun belli oluyor

Biliyorum Aney biliyorum, senin kalbin ipek gibidir

İncedir, yufkadır, benim yokluğuma dayanamazsın

Özledim diyorsun benim için.

Ben de özledim seni

Babamı da, bacımı da, gardaşlarımı da

Karayazılı memleketimi de

Hepinizi özledim, özledim ama gel gör ki

Kader bu elvermiyor, ne yapacaksın

Rıdvaniye'de sala şimdi

Sisleri perde perde dağıtan bir ses

Sonsuzda Allah'a ulaşan bir yankı

Bir ezan sesiyle uyanır insanlar, yorgun gecede

Uyanır herkes

Köyden şehire saman taşıyan

Deve kervanları gelir bu saatte

Çıngırak sesleri geceyle gündüzü birleştirir

Sabah olur, babam erkenden işe gider

Aney evimiz yine o yokuşta mı?

Dar sokaklar, taş duvarlar arkasında mı?

Eskisi gibi yıkık dökük mü gene?

Ah! Aney Ah! unuttum inan evimizin şeklini

O ev denen köstebek yuvalarını

Kerpiç damları, kuyu suyunu, sıra gecelerini,

Bağ yapılarını...

Yağmur dualarının anılarını yitirdim

Hele sen buraya bir gel de gör

Sonsuza uzayan gökdelenleri, sıra sıra taksileri

Geceleri renk renk ışıkları, denizde vapurları

Balıkçıları, kızları, erkekleri, insan selini

Ama benim hiç birinde gözüm yok

Ne kızlarında, ne taksilerinde, ne de gökdelenlerinde

Benim aklım sizde ve memleketimde...

Ben okuyorum Aney, okuyacağım,

Göreceksin bak mühendis olacağım.

Bizim orda, Ezo gelin, türkü türkü uzanır

Düğünlerde davullar vurulur

Zılgıtlar çalınır, lorke, delilo oynanır

Böylesine gitar denen çalgıyla

Sabahlara kadar ye ye ye diye bağırmazlar

Değil mi Aney

Hani yaz geldi mi, evimizin o küçücük penceresine

Bir çift yusuftutan kuşu konar ya,

Hani asmamız üzüm tutar, sumaklar sakızlanır

İnsanlar çalışır, harıl harıl kış için

Güneş yandırır o kavruk yüzlerini

Hani sen elinde sıtıl, suya gidersin

İşte o zaman geleceğim, bekle beni...

Ah Aney daha neler var neler sana yazamadığım

Mektubumu burada bitirirken,

Beni büyüten ellerinden, binlerce kere öperim

Canım Aney, Kurban Aney, Can Aney.......

 

Mehmet Atilla Maraş

 

 

 

 

Anne

 

İlk kundağın

Ben oldum, yavrum;

İlk oyuncağın

Ben oldum.

 

Acı nedir

Tatlı nedir... bilmezdin

Dilin damağın

Ben oldum.

Elinin ermediği

Dilinin dönmediği

Çağlarda, yavrum

Kolun kanadın

Ben oldum

Dilin dudağın

Ben oldum.

 

Belki kıskanırlar diye

Gördüklerini

Sakladım gözlerden

Gülücüklerini...

Tülün duvağın

Ben oldum!

 

Artık isterlerse adımı

Söylemesinler bana

'Onun Annesi' diyorlar...

Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

 

Bir dediğini iki

Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki

Ve seni öyle sevdim sana

O kadar ısındım ki

Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim

Gün oldu kırdın...

İncinmedim;

İlk oyuncağın

Ben oldum.. Yavrum

Son oyuncağın

Ben oldum...

 

Layık değildim

Layık gördüler

Annen oldum yavrum

Annen oldum!

 

Arif Nihat Asya

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anne

 

 

 

 

Kan ter içinde gece

Kan ter içinde her yanım

Her yanım bu gece vurgun içinde

Kurşun yemişim, sürgün yemişim

Bu sana ilk gelişim

Vur emriyle düşmüşüm kapına

Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana

 

Yok elimde bir demet menekşe

Yok elimde sevdiğin gül şekeri

Yok işte sana bir şey

Bilmem ki ne demeli

Bir tek ağır yaralı özlemim

Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim

Anne benim, aç kapıyı

Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın

Ölmeyesin, bitmeyesin

Yürekyarısı gitmeyesin dediğin

Anne benim, aç kapıyı

İşte geldim, işte bu sana ilk gelişim

 

Hep senin için gökyüzünde bir evimiz olsun isterdim

Hep senin için bulutları isterdim

Ellerimi açtırıp dua ettirirken

O küçük evimizde sokulurken göğsüne her gece

Hani her gece sorduğumda

Anne babam nerde

Nerde kuşların dilinden anlayan adam

Ve menekşelerle konuşan adam

Nerde anne

Ve sen bastırıp bağrının kızılca kıyametine acını

..........

..........

 

 

 

İbrahim Sadri

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mamak'tan Gelen mektup

 

 

 

 

Mektubuma başlamadan en önce

Hepinize selam ederim ana.

Evlat değil, size yük oldum anca,

Hakkınızı nasıl öderim ana?

 

Devletim hainle beni bir tuttu

Mamak 'A Blok'ta bir kolum gitti

Otuz yıl verdiler işkence bitti.

Şimdi sizlersiniz kederim ana.

 

Vatanıma moskof gelmesin dedim,

Milletim bir Afgan olmasın dedim.

Otuz yılı işte bu yüzden yedim

Böyle imiş benim kaderim ana.

 

Ana, bana 'oku subay ol' derdin

Nasip değilmiş bak sen de gördün

Af falan çıkar da dönersem bir gün

Köyde davarları güderim ana.

 

Dün gece rüyamda bilmem ne işti

Bostandaki gölün suları taştı

Babam da bir beyaz ata binmişti

Nasıl, sıhhatte mi pederim ana?

 

Nişanlımın demek kesildi sözü

Ne yapalım ana bu imiş yazı

Otuz yıl bekler mi hiç elin kızı?

Kız tarafı haklı derim ana.

 

Dünya-ahiret artık olsun kardeşim

Kız ile avratla kalmadı işim

Bir yüce davaya gönül vermişim

Böyle geldim böyle giderim ana.

 

Arifim dileğim tek şudur Hakk'tan

Selamınız gelsin yeter uzaktan

Salsalar da beni çıkmam Mamak'tan

İçerde yatarken liderim ana.

 

Ozan Arif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

48229.jpg

 

 

 

Sizin Hiç Anneniz Öldü mü?

 

 

Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Benim Öldü

 

Kalk anam kalk, Allah aşkına kalk

Bak mevsim umut mevsimi

papatya mevsimi, gül mevsimi

mevsim bahar

dağlar kar

suların coşup taştığı zamandır

 

kalk yarasına merhem olduğum kalk

ben geldim uyan da bir bak

yatma öyle sessiz, öyle nefessiz n’olur

yatma öyle çaresiz

aç gözlerini yaşadığını bileyim

gülersen güleyim

ağlarsan gözyaşını sileyim

oynat kirpiklerini bulutlar uçsun gözlerinde

bahar yağmurları yıkasın saçlarını

ölmek gerekiyorsa ben öleyim...

 

kalk anam

allah aşkına kalk

ben geldim bak

kime bu nazın, kime bu küsün

bu inat niye

konuş benimle, allah aşkına konuş

yatma öyle sessiz, öyle nefessiz kurban olduğum

bir ses ver, bir nefes

yaşadığını bileyim

 

kalk anam kalk

allah aşkına kalk

ben geldim uyanda bir bak

saklandığımız kovuklarda

şidetli yağmurlar yağsın yine

rüzgarlar essin, fırtınalar kopsun, şimşekler çaksın

koynuna al beni, sarıl sımsıkı

başımı göğsüne yaslayayım

yeneyim bütün korkularımı

ve sen beni hiç bırakma, bıkma n'olur

 

koynuna al yine, sarıl sımsıkı, üşüyorum

korkuyorum yıldızlar uykuya yattığında

tut elimden güneşe götür beni

saçları sümbül anam, yanağı gül anam

sayki, küçük bir çocuğum daha hiç büyümedim

şimdi ben ne yaparım, nereye giderim

kime gösteririm kanayan dizlerimi

 

uyan anam bak sümbül vakti, gül vakti

bin hayat tomurcuğu umuda kızarır dallarda

usul, ağır, yorgun uyuyor bedenin

ah ne kadarda güzelsin anam

uyan kurban olduğum uyan bak rüzgar vakti dağlarda

 

tut elimden kırlara gidelim

beyaz papatyalar toplayayım sana

düşersen yalnız kalırım

gidersen öksüz

taşıyamaz yüreğimin ağrısını hiç bir beden

 

kalk allah aşkına kalk

böyle yapayalnız boynu bükük koma beni

senin sıcaklığından ayrı, sevginden uzak

kime koşarım, nasıl yaşarım böyle bir başıma

teninin kokusunu özledim anne, sımsıcak nefesini

yavrum diyen o nazlı yumuşacık sesini

hadi uyan canyoldaşım, gözbebeğim

sarı gülüm, altın kalplim, iyilik meleğim

gözlerime acılar yağdıran

kalk ki, yine sana türküler söyleyeyim

 

Ey dağlar taşlı dağlar

başı telaşlı dağlar

ben anamı yitirdim

gözlerim yaşlı dağlar

 

bağların gülü kaldı

gamlı bülbülü kaldı

ah komşular komşular

ben annemi yitirdim

boynum bükülü kaldı

 

kalk anam kalk allah aşkına kalk

bu yürek nasıl dayanır

derdini kalem olup yazmaya, dil olup söylemeye

sana sarılmayı özledim, nazlanıp darılmayı

kanayan gözlerimde sızılar akıyor bak

kırmızı yağmurlar yağıyor üzerime

ıslanıyor sensíz kalan yanım

hadi uyan yüreğini öptüğüm

koma beni buralarda yalnız

bırakıp gitme

yıkılırım

bir kez değil, her gün bin kez ölürüm

 

Sarılki

kokun sinsin tenime anne

sevgin işlesin yüreğime

bu yalancı dünyada kimim varki senden başka

gözlerimden öpecek, üstümü örtecek

karanlık soğuk gecelerde

 

kalk anam allah aşkına kalk

karanlık çöküyor bak goncagül sevinçler üstüne

boynunu büküyor yaşam

yaralı ceylanlar meliyor uzak dağbaşlarında

turnalar da geçmiyor artık

kalk allah aşkına kalk

sen bir maral ol, ben ceylan

dağlar gökkuşağı olsun, ovalar seyran

 

Sarıl sımsıkı tenim ol, beni bırakma

tut ellerimi benimle ağla, benimle yan

benimle uyu, benimle uyan

birlikte çıkalım dağlara bak yayla zamanı

ben munzur suyu olayım, sen teyran

sen nisan ol, ben haziran...

ben küçük bir pınar, sen çağlayan

akıp gidelim koyun koyuna

 

Sen yoksan kurur kurnalar

dereler susuz, koyunlar kuzusuz kalır

melemez bir daha ardından koyunlar

kan süzülür kirpiklerden yüreklere

keklikler de ötmez bir daha, turnalar da geçmez buralardan

bir daha koşamam çayır kuşlarıyla, yarışamam deli sularla

bastırıp göğsüme acılarımı küserim yaşama

 

kalk anam kalk allah aşkına kalk

bulutlarda ağlıyor bak

kalk şiirler dizilsin yollara, türküler dizilsin

eğilsin önünde kavak ağaçları akakasyalar

çiçekler dursun selama

yaşamın adı sensin, senin adın yaşam

düşersen omuzuma

üşürsen yüreğime yaslan

tut ellerimi sevinçlere yürüyellim ana

nasıl taşıdıysan beni dokuz ay karnında

ben sırtımda taşıyayım seni bir ömür

 

.......

ah nazlı anam

uzansam

dokunabilir miyim? yüreğindeki incinmişliklere

durdurabilir miyim? zamanı

gözlerinin içindeki yaşları öpebilir miyim?

anlayabilir miyim? yaşamı ve ölümü

anlatabilir miyim? acının dayanılmazlığını

yaşamın umursamazlığını

kim dinler beni

 

ey benim dağ dağ kalbime gömdüğüm nazlım

benki, düşleri ıssız nehirlere akan o küçük çocuğum daha

kar yağıyor, rüzgar uğultuları dışarda

al sıcaklığına sar beni, üşüyorum

ya gece, gecede üşür mü anne

kimsesiz kalınca

bırakıp gitme n’olur

.........

ben başımı nasıl taşlara çalmazım dağlar oy

gözyaşımı nasıl çaylara salmazım dağlar oy

ah komşular komşular hele deyin

ya ben nasıl, ya ben nasıl ağlamazım dağlar oy...

 

 

Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim öldü

 

 

Nuri CAN

www.nuricann.com

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.