Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Nur 31 in çarpıtmasız meali

 

31- Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini indirsinler, cinsel organlarını korusunlar. Kendiliğinden görünenler hariç ,süslerini teşhir etmesinler.Örtülerini, göğüslerini üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları , ellerinin altında bulunan , erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.

 

Arapların iç çamaşırı giymek gibi bir adetleri olmadığı için, oturup kalkarken dikkatsiz davranıyor, dolayısıyla edep yerleri görünüyordu.

 

 

 

Gözlerini indirsinler, cinsel organlarını korusunlar.

 

cümlesinde, dikkatli olun mesajı verildiği anlaşılmaktadır.Bu ayet nedendir bilinmez muhterem mealciler tarafından ayete parantezler konularak ve ayetin metninde olmayan kelimeler eklenerek, başörtüsü farzdır anlamı çıkarılmıştır.

 

diyanet mealinden bir örnek verelim

 

Nur 31 Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.

 

Bir çok ayette haram kelimesi açık açık geçtiği halde bu ayetin metninde haram diye bir kelime yoktur.Ancak görüldüğü gibi parantezle bu anlam zorla ayetten çıkarılmaya çalışılmaktadır.

 

Namus ve iffet diye çevrilen kelimenin arapça karşılığı, ferc,tir.Çoğulu ise furuc

Ferc, cinsel organ demektir.

 

Allahın haram kılmadığını, haram gibi göstermek ise,kuranda allaha iftira olarak tanımlanmaktadır.

 

Nahl 116 Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler

 

Dolayısıyla bu ayette haram diye bir kelime olmadığı için, genel toplum adabına yönelik tavsiye niteliğinde bir uyarı vardır

 

Zira aynı uyarı erkekler içinde yapılmakdatır hemde bir önceki ayette

 

24/30- Mü'min erkeklere deki: "Gözlerini kaçındırsınlar ve cinsel organlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdardır.

 

 

Gelelim diğer çarpıtmaya

 

diyanetin mealinde ki ; . Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler şeklindeki bu cümlede doğru değildir.

 

Ayettte yine görüldüğü gibi parantez içindeki '' kadar'' kelimesi başörtüsü ön kabulüne göre ayete sokulmuştur.Eğer öyle bir anlam olsaydı ayetin metninde '' ilel'' şeklinde bir kelime olması gerekirdi.

 

Maide 6 da olduğu gibi

 

6. Ya eyyühellezıne amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haraciv ve lakiy yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun

 

5/6- Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da meshedin Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.

 

Oysaki ayette, gögüslerine kadar değil '' ala cuyubihinne''göğüslerini üstüne vursunlar denilmektedir.

 

Nur 31 inmeden öncede o toplumda erkek ve kadınlar, güneşin etkisinden korunmak için zaten başlarını örtme gibi bir adetleri vardı.Başı zaten örtülü olan kadınlara, başınızı örtün demek, Allahı abesle iştigal ettirmek anlamına gelir.

 

Oysaki ayette söylenen şudur.

 

Baş örtülerini gögüslerinin üstüne vursunlar.Başörtülerini elbiselerinin üstüne değil, göğüslerinin üstüne vursunlar.

 

O dönemde kadınlar başları örtülü olmalarına rağmen, göğüsleri yarı açık,dekolteli elbiselerle dolaşıyorlardı.

 

Ahzab 33 Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor

 

O dönemde tekbir giyim gibi tesettür mağazaları olmadığı yani göğüs dekoltesi olmayan kıyafetler satılmadığı için en azından bari,baş örtülerlerinizle göğüs dekoltenizi kapatın denilmektedir.Yani örtünmesi istenen bölge çok açık ve nettir. Başınızı, saçınızı örtün diye bir ifade yoktur.

 

Şimdi başörtüsü, kitaplarında olmadığı halde, namus meselesi haline getiren,ölümüne direten müslüman kadınlara, sizler neyin derdindesiniz diye sorma hakkımız yokmu ?

 

Bırakın başörtüsünü, edep yerlerin bile görünmesini kesin bir şeklide yasaklamayan, tavsiye niteliğinde uyaran kitabınıza aykırı davranmıyormusunuz ? Kıraldan daha çok kıralcı geçinmek bir müslümana yakışırmı ?

 

Hadi hatırınız kırılmasın diye siz başörtüsü anladınız tamam ok, onada saygımız var.Erkek doktorlara muayene olma konusunda edep yerleride dahil, dinimizde buna cevaz vardır diyebiliyorsunuz.

 

Bir tek üniversitelere mi cevaz vermiyor dininiz? Bunda bir hinlik yokmu? Birilerini sizlerin namus anlayışınızı kullanarak laik sistemin altını oymak istediğini hala anlayamıyormusunuz ?

  • Cevaplar 219
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Sevgili Katakuta..

Ne sen neden ben birer tefsirci ve melaci değiliz..

Bu konuda çok fal söyleyecek sözüm yok..

Baş örtüsü meselsini melacilerimiz hadi senin öylediğin gibi aktardılar diyelim..

Fakat bir müslüman için din sadece Kur'an değildir..

Peygamberin yaşantısı Kur'an'ın tefsiridir..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Sevgili Katakuta..

............

Fakat bir müslüman için din sadece Kur'an değildir..

Peygamberin yaşantısı Kur'an'ın tefsiridir..

Saygılar..

 

Hımmm nihayet anlaşıldı.

Demekki Allah'ın yeteri kadar açıklayamadığı yerlerde, kulları örnek alacağız.

 

Onun yaşantısı örnek, söyledikleride kitap olabilirdi.

 

Zaten düşünürler de öyle olduğunu söylüyorlar.

Gönderi tarihi:

Nur 31 in çarpıtmasız meali

 

31- Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini indirsinler, cinsel organlarını korusunlar. Kendiliğinden görünenler hariç ,süslerini teşhir etmesinler.Örtülerini, göğüslerini üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları , ellerinin altında bulunan , erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.

 

diyanet mealinden bir örnek verelim

 

Nur 31 Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.

 

Bir çok ayette haram kelimesi açık açık geçtiği halde bu ayetin metninde haram diye bir kelime yoktur.Ancak görüldüğü gibi parantezle bu anlam zorla ayetten çıkarılmaya çalışılmaktadır.

 

 

Şimdi takatuka kardeş anladığım kadarı ile ateist bir arkadaşsın o zaman neden ayetleri alıp kendince yorumlamalar derdine düşmüşsün ateizmde kimse kalkıpta inanmadığı şeyler hakkında yorum yapmaz bırak sen ayetleri hadisleri kendi fikrin ne onu söyle bu konuda ki kendi düşüncelerini ayetleri irdelemeden açıkla,ayetin yanlışlığı,doğruluğu seni neden bu kadar çok ilgilendiriyor ki nasılsa tek kelimesine inanmıyorsun inanmadığın şeylerle kafanı neden bu kadar yoruyorsun senin doğruların nelerdir anlat bilelim bak arkadaşımız bir soru sormuş"TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞ ÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLERMİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE"sen buna cevap ver ve bunu cevapalarken ayetlerden hadislerden kopya çekme.

Gönderi tarihi:

İnancı gereği... İnanç ile yasa çelişirse...

 

Özel yaşamında isteyen istediğini giyiyor.

 

İnancı gereği, yasa ve kıyafet kurallarını hiçe saymak ve eylem yaparak toplum düzenini bozmak elbete ki kabul edilemez.

 

Yasalar ile inanç ve kişisel tercihler çeliştiğinde, yasalar geçerlidir.

 

Bugün inancı gereği başını örterek, kıyafet kurallarının uygulandığı bina ve yerlerde yasaları çiğnemek isteyenler; yarın inançları gereği yasaların değiştirilerek, inandıkları Kur'an'a uygun yasaların getirilmesini isterlerse ne olacaktır?

 

Örneğin, yasalar kadın ve erkeği eşit görür. Miras paylaşımında, erkek ve kadın eşit pay alır. Ama, Kuran'da kadının erkeğin yarısı kadar pay alacağını yazar. İnancı gereği bu yasaya karşı gelmek isteyenlere ne diyeceksiniz?

 

Örneğin, hırsızlık suçunu işleyenlere verilecek ceza yasada belirtilmiştir. Kuran'da ise, hırsızlarının elinin kesilmesi cezası verileceği yazar (5/Maide Suresi 38.ayet). İnancı uğruna, hırsızların elini kestirmek isteyenler çıkarsa, inançlarına saygı gösterilip el mi kestirilecek?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın inancı uğruna erkeklerle aynı sınıfta ders görmek istemezse ne olacak?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın inancı uğruna çarşafla üniversiteye girmek isterse ne olacak?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın inancı uğruna çarşafın yanısıra peçe ile üniversiteye girmak isterse ne olacak?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın inancı gereği erkek öğretmen istemezse ne olacak?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın inancı gereği erkeklerle aynı toplu ulaşım aracını paylaşmak istemezse ne olacak?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın diyelim ki hekim olursa ve erkek hastalara bakmayı reddederse (ki böylelerinin bulunduğunu gazete ve TV haberlerinden gördük) ne olacak?

 

Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen ünivesite öğrencisi bayanlara destek veren erkekler, yarın inançları gereği okula sarık ve şalvar ile gelmek isterlerse ne olacak?

 

İnancın sınırı yoktur. Dünyada ne kadar sayıda insan varsa, o kadar sayıda "inanç" vardır. İnanç, sadece müslümanlara has değildir, bir Hristiyan'ın da, bir yahudi'nin de, bir Budist'in de, Afrikalı bir yerlinin de kendisine göre "inancı" vardır.

 

Örneğin, Hindistan'da bulunan düzinelerce dinden birine inanan bir kişi Türkiye'de yaşasa ve inancı gereği inancına uygun şekilde giyinip okulda okumak, işyerinde çalışmak istese, diğer dinlere inananlar ya da inançsızların tepkisi ne olurdu? Buna bir örnek olarak, inancı gereği cinsel organına taş bağlayan çıplak gezen dindarlar var Hindistan'da.. Bizim inançlılarımız kabul ederler miydi bu ilginç "inançlı"yı bu şekilde okulda, işyerinde, hatta sokakta?

 

Herkes kendi inancına göre davranmak isterse, ne olacak? "Ben bu inanca göre değil ama şu inanca göre davranmaya müsaade ederim" denmeyeceğine göre...

 

Toplum idaresinde "inanç" değil, "çağdaş yasalar" geçerlidir. Herkes her istediğini her istediği yerde yapamaz.

 

Bu nedenle, inancı gereği başını örterek derse girmek isteyen ya da devlet dairelerinde çalışmak isteyen islamcı hanımlar haksızdır.

Gönderi tarihi:

Tüm bu yazdıklarını bilgisizliğine veriyorum sevgili arkadaşım.

Bak hala ayetlerden yararlanıp fikir beyan ediyorsun bu yanlış sana ters tuhaf yada yanlış gelen birşeyi kendice yorumlamaya çalışıyorsun ve yorumlarken hata yapıyorsun.

Peki özel yaşamda isteyen istediğini giyiyor demişsin tabiki giyecek bırakta o kadarıda olsun.

İslam dini kadına mirasta erkeğin yarısı kadar hak veriyor demişsin peki her kız çocuğuna babasının mirasından hak verme zorunluluğunu unutuyorsun galiba dolayısı ile kadın her halukarda mirasta erkekten daha çok hakka sahiptir siz miras deyince sadece kocadan kalan malı düşünürseniz büyük bir yanılgıya düşersiniz erkek sadece babasının malından istifade edebiliyorsa oysa İslam dininde kadın hem babadan hem kocadan kalan malda hak sahibi.

Hırsızlık suçunun cezası kol kesme diyorsun şeriatte doğrudur fakat bunun üç şahitle onaylanıp nedenlerinin çok önemli olduğunu unutuyorsun zira aç kalıpta hırsızlık yapması durumunda bir insan ceza verilemeyeceğini bilmiyorsun galiba!!!Peki sırf zevk olsun diye insanları öldürüp malını gasp edenlerin kollarının kesilmesi çokmu ağır bir ceza unutma ki cezalar ne kadar ağır olursa caydırıcı özelliğide bir o kadar etkili olur.

Diğer söylediklerini gelince bugün inancı gereği başını açmak istemeyen bir kadına bu özgürlük verilirse oluşabilcek sorunlardan bahsetmişsin yok çarçaf giymek isterseymiş yok peçe takarsa taksın sana ne bize ne?Çarşaf giyenlerden ne gibi zarar gördün ki?

Ve diğer çok önemli mevzularmış gibi sıraladığın şeyler,kadına değer veriyorsan istediği imkanlarıda ona sağlamak zorundasın.

Bir kadın hekim erkek hasta muayene etmek istemezse bu onun bileceği iş sonuçta bu onun işi ve ücret alıyor değilmi?

Kadınlar erkeklerle aynı otobüse binmek istemezse demişsin ben bu fikre bayıldım en güzeli en azından fortçu derdi olmaz :D

Herkes inancına göre yaşamak isterse ne olucak demişsin yaşasın sana yada bana ne zararı var bakın şunu hiç bir zaman unutmayın bir insan dininizi malınızı,ırzınızı,milletinizi,devletinizi, tehdit etmiyorsa isteği şekilde yaşar istediğini yapar kimsenin kimseyi kısıtlama engelleme yetkisi yoktur.

Herkes inandığı gibi yaşar ve öylede ölür

Türbandan bu kadar korkmanızı ürkmenizi gerektiren herhangi birşey yok emin olun,türban rejim düşmanıymış inanmayın şimdiye kadar bu yüzdenmi bu kadar mağdur edildi buca kız öğrenci başın kapalı ise gelme aç başını gel ne zaman başın dışı ile değilde içindekilerle ilgilenirsek o zaman daha rahat daha huzurlu bir toplum olucağız dünyanın.insanı insan olduğu için sevmeyi öğrenebilsek fikirlere saldırmadan dinlemeyi öğrenebilsek kendi görüşlerimizi anlatırken karşımızda ki insanı kırmamayı öğrenebilsek ve hepsinden önemlisi bilmeden okumadan araştırmadan ön yargı ile yaklaşmadan öğrenebilsek emin olun herşey daha güzel olacak.

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Kardeşim siz hala bana islam dininin şirinliğini anlatmaya çalışıyorsuz. Mesele bu değil. Dünyada bir tek müslümanlar yok, sadece onların inancı yok.Nalıncı keseri gibi hep kendinize yontmayın lütfen. Kendiniz için istediğiniz hakları tüm inançlar için isteyebiliyormusunuz ?

 

Mesela

 

Örneğin, Hindistan'da bulunan düzinelerce dinden birine inanan bir kişi Türkiye'de yaşasa ve inancı gereği inancına uygun şekilde giyinip okulda okumak, işyerinde çalışmak istese, diğer dinlere inananlar ya da inançsızların tepkisi ne olurdu? Buna bir örnek olarak, inancı gereği cinsel organına taş bağlayan çıplak gezen dindarlar var Hindistan'da.. Bizim inançlılarımız kabul ederler miydi bu ilginç "inançlı"yı bu şekilde okulda, işyerinde, hatta sokakta?

 

Siz kabul edermisiniz ?

 

Bu soruya cevap verin

Gönderi tarihi:

Kardeşim siz hala bana islam dininin şirinliğini anlatmaya çalışıyorsuz. Mesele bu değil. Dünyada bir tek müslümanlar yok, sadece onların inancı yok.Nalıncı keseri gibi hep kendinize yontmayın lütfen. Kendiniz için istediğiniz hakları tüm inançlar için isteyebiliyormusunuz ?

 

Mesela

 

Örneğin, Hindistan'da bulunan düzinelerce dinden birine inanan bir kişi Türkiye'de yaşasa ve inancı gereği inancına uygun şekilde giyinip okulda okumak, işyerinde çalışmak istese, diğer dinlere inananlar ya da inançsızların tepkisi ne olurdu? Buna bir örnek olarak, inancı gereği cinsel organına taş bağlayan çıplak gezen dindarlar var Hindistan'da.. Bizim inançlılarımız kabul ederler miydi bu ilginç "inançlı"yı bu şekilde okulda, işyerinde, hatta sokakta?

 

Siz kabul edermisiniz ?

 

Bu soruya cevap verin

 

*********

Bizim için kılık kıyafet önemli değilde gördüğüm kadarı ile sizin için çok önemli şekilcilikleri aşalım arkadaşım,öyle başını örten yarın çarşaf giyer,yok peçe takar yok arkasından kıyamet kopar hatta sırf bu yüzden küresel ısınma hızlanır kuraklık başlar depremler artar,ormanlar yanar v.s v.s geç bunları kardeşim

geç asıl niyetini söyle bu saydığın bahanelere kendin bile inanmıyorsun beni nasıl inandıracaksın?

Açıkca çık deki ben şundan dolayı başörtüsüne karşıyım???Herkes niyetini açıkca ortaya döksün ki kimin derdi ne anlaşılsın.

Gönderi tarihi:

*********

Bizim için kılık kıyafet önemli değilde gördüğüm kadarı ile sizin için çok önemli şekilcilikleri aşalım arkadaşım,öyle başını örten yarın çarşaf giyer,yok peçe takar yok arkasından kıyamet kopar hatta sırf bu yüzden küresel ısınma hızlanır kuraklık başlar depremler artar,ormanlar yanar v.s v.s geç bunları kardeşim

geç asıl niyetini söyle bu saydığın bahanelere kendin bile inanmıyorsun beni nasıl inandıracaksın?

Açıkca çık deki ben şundan dolayı başörtüsüne karşıyım???Herkes niyetini açıkca ortaya döksün ki kimin derdi ne anlaşılsın.

 

Benim sizi inandırmak gibi bir derdim yok. Niyet meseledine gelince burda fal bakmıyorsunuz umarım.Düşündüklerimi açık açık yazmışım daha ne niyeti soruyorsnuz ki. Laik yasalarla çelişen her türlü inanç geçersizdir. Nokta.

 

Soruma bir türlü cevap vermediğnize göre demekki müslümanlardan başkalarının inançlarını görmezden geliyorsunuz.Buda başörtüsünün devlete meydan okuma anlamında siyasi bir simge olduğunun apaçık bir göstergesidir.

Gönderi tarihi:

 

 

Soruma bir türlü cevap vermediğnize göre demekki müslümanlardan başkalarının inançlarını görmezden geliyorsunuz.Buda başörtüsünün devlete meydan okuma anlamında siyasi bir simge olduğunun apaçık bir göstergesidir.

 

Sorunuza cevap verdimde iletimin yarısından çoğu silinmiş birde uyarı geldi,galiba biraz haddimi aşmışım neyse kısaca özetliyeyim yukarda söylemiş olduğunuz bahane yani şu hani orasında burasında taş taşıyan kişiler açıkcası umurumda olmazdı sonuçta taşı taşıyan düsünsün onun sorunu istediğini yapmakta özgür neyine karışacağım organ kendisinin taşta bildiğimiz taş işte ister burnuna taksın ister göbeğine isterse sizin söylediğiniz gibi cinsel organına.

Asıl siz benim soruma cevap vermediniz şimdiye kadar başı kapalı kadınlardan ne gibi bir zarar gördünüzde bunu bu kadar büyütüp korkunç birşeymiş gibi gösteriyorsunuz!!!!

Birde diyorsun ki biz insanların inançlarıyla uğraşmayız kendi kedinle çelişmiyormusun?Bir tarafta humanist yazılar yazıp diğer taraftan başı kapalılardan felaketler gibi bahsediyorsun,bu durumda ben sana nasıl inanıp itimat ediceğim?

Demekki söylediklerinde samimi değilsin,o zaman şu dostluk kardeşlik söylemlerinde samimi değil.

Şaşırmadım ama hep derimya gerçekten ateist olan biri dinle bu kadar ilgilenmez inanmaz inanmadığı birşeyi bu kadar kurcalamaz inandıkları ile ilgilenir ve onların doğruluğunu ispata çalışır inamadığı şeylerin yanlışlığı ile ilgilenmez,inançsızlığının kendice somut bir nedeni vardır o kadar,hem dinlere inanmadığını söyleyip hemde tüm vaktini dinle ilgili yazılar yazmakla geçiren kişi bana göre ateist değildir.Kendi içerisinde çelişkileri olup acabalarla yaşayıp giden birisidir.

Gönderi tarihi:
(sessizgece) Sorunuza cevap verdimde iletimin yarısından çoğu silinmiş birde uyarı geldi,galiba biraz haddimi aşmışım neyse kısaca özetliyeyim yukarda söylemiş olduğunuz bahane yani şu hani orasında burasında taş taşıyan kişiler açıkcası umurumda olmazdı sonuçta taşı taşıyan düsünsün onun sorunu istediğini yapmakta özgür neyine karışacağım organ kendisinin taşta bildiğimiz taş işte ister burnuna taksın ister göbeğine isterse sizin söylediğiniz gibi cinsel organına.
Bu düşüncede samimi olduğunuza inanmıyorum, çünkü bir önceki iletinizde şöyle demiştiniz

 

(sesizgece) Bir kadın hekim erkek hasta muayene etmek istemezse bu onun bileceği iş sonuçta bu onun işi ve ücret alıyor değilmi?

 

Bir kadının erkek hasta muayene etmemek gibi bir tercihi yoktur.Zira tıb mesleğinde eğer yanılmıyorsam hipokrat yemini vardır. Dil,din,cins ayırımı yapmadan her hastayla ilgilenecekelerine dair yemin edilir.Dolayısıyla ücreti ile değilmi diye saçma bir düşünce ile insan hayatına ne kadar önem verdiğnizi kanıtlamış oluyorsunuz. Kaldıki bayanlar, öğrenim aşamasında erkeklerin cinsel organlarına varıncaya kadar inceleme yaparak bilgi edinmek zorundadırlar.BUndan kaçış yok.

 

Madem müslüman bayanların erkek hastalara hizmet vermek gibi bir düşünceleri yoksa, öğrenim aşamasında niye bunu açıkça dile getirmiyorlar.Zaten öyle bir şey yapacak olsalar doktor olmaları mümkün değil.Madem dininize aykırı ise hiç seçmeyin bu mesleği kimse sizi zolamıyorki. Ama hem bu eğitimi alacaksınız hemde, sonrada erkek kadın ayırımı yapacaksınız işte bu tıb etiğine sığmaz,insanlığada sığmaz. Çünkü insanların hayatı söz konusu,araba tamircilğii değil.

 

En yakınınız bir bayanın böyle bir durumda olduğunu düşünün,kaza yapmış ve yaralı, kaza yerinde ilk yardımı yapacak erkek doktordan başkası yok, oda sizin gibi düşünse ve ücreti ile değilmi ben bayan hastaya bakmam diyerek onu ölüme terketse nasıl karşılarsınız ?

 

Özetleyecek olursak insanların hayatlarının söz konusu olduğu bir meselede bile kadın erkek ayırımı yaptığınıza göre, başkalarının inancı beni ilgilendirmez nasıl dolaşırlarsa dolaşsınlar şeklindeki sözleriniz sadece aldamacadan iberettir.

 

 

Birde diyorsun ki biz insanların inançlarıyla uğraşmayız kendi kedinle çelişmiyormusun?Bir tarafta humanist yazılar yazıp diğer taraftan başı kapalılardan felaketler gibi bahsediyorsun,bu durumda ben sana nasıl inanıp itimat ediceğim?

Demekki söylediklerinde samimi değilsin,o zaman şu dostluk kardeşlik söylemlerinde samimi değil.

Şaşırmadım ama hep derimya gerçekten ateist olan biri dinle bu kadar ilgilenmez inanmaz inanmadığı birşeyi bu kadar kurcalamaz inandıkları ile ilgilenir ve onların doğruluğunu ispata çalışır inamadığı şeylerin yanlışlığı ile ilgilenmez,inançsızlığının kendice somut bir nedeni vardır o kadar,hem dinlere inanmadığını söyleyip hemde tüm vaktini dinle ilgili yazılar yazmakla geçiren kişi bana göre ateist değildir.Kendi içerisinde çelişkileri olup acabalarla yaşayıp giden birisidir.

 

Bin defa söyledik ama yine tekrar edelim.Kayıtsız şartsız insanların inancına karışmayız şeklinde hiç bir zaman iddiamız olmadı. söylediğimiz çok açık ve net. Topluma ve devlet yasalarına müdahele olmadığı müddetçe her inanca hem saygılıyız hemde karışmayız.

 

İslam dini ise müslümanlara göre evrensel olduğundan hem topluma hemde devlet yönetiimine ait bir yığın önerileri vardır.Yani islamın dinini insanların başına dikta olmak gibi bir iddiası vardır,yok diyemezsiniz.İşte burda ipler kopuyor.Bizde dini inancı gereği,ayırım yaparak insanları ölüme terkedebilecek bu zihniyete bilim yuvalarına girmelerine asla geçit vermiyeceğiz

Gönderi tarihi:
Bizde dini inancı gereği,ayırım yaparak insanları ölüme terkedebilecek bu zihniyete bilim yuvalarına girmelerine asla geçit vermiyeceğiz

O halde;Haçlı seferleri'ni yapabilecek zıhnıyete sahip olanların yaptıkları bilimsel gelişmeleri de kullanmayacaksınız :D

Gönderi tarihi:
islamın dinini insanların başına dikta olmak gibi bir iddiası vardır,yok diyemezsiniz.İşte burda ipler kopuyor.Bizde dini inancı gereği,ayırım yaparak insanları ölüme terkedebilecek bu zihniyete bilim yuvalarına girmelerine asla geçit vermiyeceğiz

 

 

Sen hiç merak etme Allah'a inan biri zaten zor durumdaki her insana şartlar ne olursa olsun yardım eder.

Ayrıca ödüm patladı yahu :D kime karşı gövdeni siper ediyorsun?Senin bir insana verdiğin değerin 100 katını inançlı bir insan karşısındaki insana verir bundan emin ol.

Sizin bu insancıl söylemlerinize karnımız tok elinizden gelse bizleri bir kaşık suda boğarsınız sırf inançlı olduğumuz için,bir başörtüsünden sebeb insanların elindeki tüm hakları alma hakkına sahip görüyorsan kendini gerisini düşünemiyorum bile.........

Gönderi tarihi:

Kesinliklee haklisiniz!!!

Bas ortusu dini temsil eder ve ne bilimde nede devlette bunun yeri yoktur!!!

Bunun adi ne nefret ne kin

Yasalar oleder...

Ataturkculugu kilif olarak uzerlerine geciren bu insanlar bu konuda neden donuyorlar???

Laiksek ortu yok demektir..

Laiksek din ikinci planda demektir...

Amacinin ne oldugu belli olan bu insanlar Atamin kurallarini hice saydiklari andan itibaren iste gercek savas basladi demektir!!

 

Laikliği Fransa'dan ithal edersiniz fakat kraldan fazla kralcı olursunuz garip :)

Gönderi tarihi:

Tesettür faciası - 17 Aralık 2006

Uğur DÜNDAR - Mine ÖZBEK

 

Çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi. Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti.

 

MERSİN'in İlçesi Topkaya Köyü’nde çobanlık yapan 17 yaşındaki A.G. 13 Kasım 2006 günü sol testisinde şişme ve ağrı şikayeti ile Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Halk arasında testis dönmesi olarak bilinen Testis Detorsiyonu şüphesi ile acilen yatırılan hastadan ilk muayene sonunda ultrason çektirmesi istendi. Ancak ultrasona girmek için radyoloji servisine gönderilen genç, akıl almaz bir gerekçe ile geri çevrildi. İddiaya göre tesettürlü radyoloji uzmanı Dr. Kezban Arıbağ hastanın ultrasonunu çekmek istemedi.

 

ERKEK DOKTOR ÇAĞRILDI

 

Bunun üzerine ertesi sabaha kadar beklemek zorunda kalan genç çoban, sabah olduğunda bir şok daha yaşadı. Çünkü nöbeti devralan diğer tesettürlü radyoloji uzmanı Dr. Ayşe Yüce Aktaş da iddiaya göre hastanın ultrasonunu çekmek istemedi.

 

A.G.’nin durumunun giderek ağırlaşması üzerine, hastanın muayenesinden sorumlu Üroloji Uzmanı Op. Dr. Celal Tütüncü, durumu Başhekim Op. Dr. Rıza Sarıbabıçcı’ya iletti. Olaya müdahale eden Başhekim, talihsiz hasta ile derhal ilgilenilmesi talimatını verdi. Ancak iddiaya göre 17 yaşındaki hastanın ultrasonu, ancak saat 14.00’te hastaneye çağrılan erkek radyoloji uzmanı tarafından çekilebildi. Testis dönmesi teşhisiyle hemen ameliyata alınan gencin durumunun düzelmesi için bir süre bekleyen Op. Dr. Tütüncü yapılacak bir şey kalmadığını görünce ikinci müdahale ile hastanın sol testisini almak zorunda kaldı.

 

 

Uzmanlar böyle bir vakada yapılacak erken müdahalenin hastayı sağlığına kavuşturabileceğini söylediler. Yani 17 yaşındaki A.G., bir gün boyunca hastanede bekletilmeseydi bir testisini kaybetmeyebilecekti. Şu anda durumunun iyi olduğu belirtilen genç çoban, bundan sonra yine benzer bir sağlık sorunu yaşar ve testisi zarar görürse, uzmanların görüşüne göre kısır kalabilecek. İki kadın doktorun kontrollerin sıklaşması nedeniyle hastanede peruk taktıkları bildiriliyor.

 

 

İNCELEME BAŞLATILDI

 

Numune Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Rıza Sarıbabıçcı yaşananları doğrularken, konuyla ilgili olarak hastanede inceleme başlattıklarını ve bunun sonucunda yasal işlemlerin uygulanacağını söyledi.

 

Ameliyat raporunda konuyla ilgili detaylara bizzat yer veren Üroloji Uzmanı Op.Dr. Celal Tütüncü, ultrasonu geri çeviren kadın radyologların tutumunun hastalığın seyrini olumsuz etkilediğini belirtti.

 

Çocuğu olmayabilir

 

A.G. (sağ başta), rahatsızlanıp Konya Numune Hastanesi’nde ameliyat olmadan yaklaşık 2 ay önce, yaşadığı Mersin’in Mut İlçesi Topkaya Köyü’nde, erkek kardeşi B. (sol başta) ve uzaktan akrabası olan bir kızla, köy yolunda hatıra olarak bu fotoğrafı çektirdi. A.G.’nin, benzer bir sorun yaşaması halinde çocuğu olmayacak.

 

Ultrason çekmediler testisini kaybetti

 

Ameliyatı gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Op. Dr. Celal Tütüncü’nün raporu:

 

’13.11.2006 saat 17 sıralarında Skrotal kitle, sol orşit, sol testis torsiyonu şüphesi ile acilen yatırıldı. Acil olarak skrotal ultrason istendi. Fakat aşağıda bayan radyolog olması sebebiyle çekilemedi. Ertesi gün sabah erkenden tekrar ultrason için girişimlerde bulunuldu. Yine bayan radyolog olması dolayısıyla yine çekilemedi. Acil olarak başhekimin kendisine haber verildi. Yazılı olarak buna rağmen saat ancak 14 civarında çekilebildi. Torsiyon teşhisi ile acilen operasyona alındı. Testis detorsiyon edildi. Testis son derece ödemli ve hemorojikti. Açılması beklendi, pek açılmadı. Testis detorsiyon edilerek beklenmek üzere skrotuma yerleştirildi. 16.11.2006’da hasta tekrar operasyona alındı. Testis dokusunda bir gelişme izlenmedi, testis alındı, patolojiye gönderildi.’

 

Gereğini yaparız

 

KONYA-Karaman Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Ömer Karahan, kadın radyologlarla ilgili iddiaları değerlendirdi. Karahan, "Meslektaşlarımızın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. Orada başka bir şey vardır. Yapılmışsa, etik değil. Odamıza bu konuyla ilgili herhangi bir bilgi verilmedi. Eğer, böyle bir şikayet dilekçesi gelirse, gereğini yaparız" dedi.

 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5628173.asp?top=1

 

dini inancı gereği,ayırım yaparak insanları ölüme terkedebilecek,sakat bırakabilecek bu zihniyete bilim yuvalarına girmelerine asla geçit vermiyeceğiz

Gönderi tarihi:
Tesettür faciası - 17 Aralık 2006

Uğur DÜNDAR - Mine ÖZBEK

 

Çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi. Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti......

 

 

.....Gereğini yaparız

 

KONYA-Karaman Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Ömer Karahan, kadın radyologlarla ilgili iddiaları değerlendirdi. Karahan, "Meslektaşlarımızın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. Orada başka bir şey vardır. Yapılmışsa, etik değil. Odamıza bu konuyla ilgili herhangi bir bilgi verilmedi. Eğer, böyle bir şikayet dilekçesi gelirse, gereğini yaparız" dedi.

 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5628173.asp?top=1

 

dini inancı gereği,ayırım yaparak insanları ölüme terkedebilecek,sakat bırakabilecek bu zihniyete bilim yuvalarına girmelerine asla geçit vermiyeceğiz

 

 

0001000120061218211642.jpg

 

BAKALIM YÜZÜNÜZ KIZARACAK MI?

 

VAKİT GAZETESİ SON DAKİKA

 

19.12.2006

HÜRRİYET’E DÖRT KOLDAN YALANLAMA

 

 

 

Uğur Dündar’la hiç konuşmadım

Vakit’in, olayın iç yüzünü ifşa etmesiyle zor duruma düşen Hürriyet’e bir yalanlama da, attığı iftiranın baş kahramanından geldi.

 

Tamamen yalan olduğu ortaya çıkan “tesettür faciası” haberinde adı geçen Ürolog Dr. Celal Tütüncü, Hürriyet’i yalanladı. Hürriyet'in haberi Konya Valiliği, Sağlık İl Müdürlüğü ve Başhekim tarafından da yalanlandı.

Doğan Grubu’nun ağır topu Hürriyet’e bir yalanlama da, attığı iftiranın baş kahramanından geldi. Tamamen yalan olduğu ortaya çıkan “tesettür faciası” haberinde adı geçen Ürolog Dr. Celal Tütüncü, Hürriyet’i yalanladı. Vakit’e konuşan Ürolog Dr. Celal Tütüncü, şunları söyledi: “Hürriyet Gazetesi’nde yer alan haber, işin aslıyla ilgili değildir. Başta Uğur Dündar olmak üzere hiç kimseye herhangi bir demeç vermedim. Belirtmediğim hususlar ve söylemediğim ifadeler gazetede yer almış. Bundan ötürü ilgili gazeteler hakkında hukuki mücadele başlatacağım. Hasta hakkında tuttuğum raporda herhangi bir şekilde ‘başörtülü’ ya da ‘tesettürlü doktor’ ifadesi kullanmadım. Hasta raporunun Hürriyet gazetesine nasıl veya hangi yollarla sızdırıldığı konusunda da hiçbir bilgim yok.”

 

NÖBETÇİ DOKTORUN KİM OLDUĞUNDAN EMİN DE DEĞİL

 

Tütüncü’nün, ilgilenmediklerini ileri sürdüğü nöbetçi doktorlar konusunda ise emin olmadan “bayan doktorlar” ifadesine yer verdiği ortaya çıktı. Tütüncü, Başhekimliğin yalan olduğunu açıkladığı “ilgilenmediği iddia edilen nöbetçi doktorların bayan olduğu” ifadesine neye göre raporunda yer verdiği konusunda, şunları söyledi: “Raporumu hemşirenin düştüğü nota göre hazırladım. Ben gözlerimle görmedim. Notta ‘nöbetçi bayan doktor’ ifadesi vardı. Ben de ona göre hazırladım raporumu.”

Tütüncü, söz konusu hemşirenin kim olduğu konusunda ise “Bilemiyorum. İsim yazmaz. Sadece not düşülmüş” dedi.

 

“BAŞHEKİMLİK’TEN BASKI GELDİ Mİ” ISRARI

 

Vakit’in olayın iç yüzünü bütün çıplaklığı ile ortaya koymasıyla çok panikleyen Hürriyet ve Uğur Dündar ekibi, yalanlarını sürdürmek için çeşitli yollara başvuruyor. Doğan Medya Grubu’nun, Ürolog Dr. Celal Tütüncü’yü arayarak, “Haberimiz üzerine Başhekimlik'ten, Sağlık İl Müdürlüğü’nden size herhangi bir baskı yapıldı mı?” diye sorduğu öğrenildi. Vakit’e konuşan Tütüncü, “Bugün (dün), Hürriyet ve Doğan Haber Ajansı’ndan birileri aradı. Israrla ‘Haberimiz üzerine Başhekimlik'ten, Sağlık İl Müdürlüğü’nden size herhangi bir baskı yapıldı mı?’ diye sordular. Ne alaka. Bir şekilde olayı benim üzerimden devam ettirmek istiyorlar anlaşılan. Güvenmediğim için konuşmadım. ‘Hayır ne baskısı’ dedim” şeklinde konuştu.

 

DHA’DAN BAŞÖRTÜLÜ DOKTOR AVI

 

Öte yandan Doğan Haber Ajansı muhabirlerinin İl Sağlık Müdürlüğü'ne gelerek, başörtülü doktor avına çıkması dikkat çekti.

 

UĞUR DÜNDAR SESSİZLİĞE GÖMÜLDÜ

 

Öte yandan; “Tesettür faciası” başlıklı habere imza atan Uğur Dündar, konuyla ilgili sorularımıza cevap vermedi.

Dündar’ın sekreteri Türkan Aydınlı, “Uğur Bey çok yoğun, sürekli araştırıyor. Ben de sorunuzla ilgili cevap veremem” dedi.

Gönderi tarihi:

Raporumun arkasındayım 18 Aralık 2006

 

 

Şehriban OĞHAN/ ANKARA

 

17 yaşındaki gencin testislerinden birinin alınmasıyla sonuçlanan "türbanlı kadın radyologların ultrason çekmeme" skandalında ürolog Celal Tütüncü raporunun arkasında olduğunu söyledi. Tütüncü "Kayıtlara bakılırsa hangi radyoloji uzmanı görevlinin çekim yapmayı reddettiği ortaya çıkacaktır" dedi.

 

 

KONYA Numune Hastanesi’nde iki türbanlı radyolog doktorun, testisleri şişen 17 yaşındaki çoban A.G’nin ultrasonunu çekmediği iddiasıyla ortaya çıkan kriz büyüyor.

 

Hasta gencin testislerinden birinin alınması ile sonuçlanan olay dün Meclis’e taşındı. CHP, hastanede inceleme başlatıp olayın takipçisi olacaklarını açıkladı. Olayın ardından açıklama yapan hastanenin Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Celal Tütüncü ise verdiği raporun arkasında dimdik durduğunu belirtti. Konu ile ilgili tüm bilgilerin kayıtlarda mevcut olduğunu belirten Tütüncü, "Bu iş siyah-beyaz kadar nettir. Kayıtlar açıldığı takdirde hangi radyoloji uzmanı görevlinin çekim yapmayı reddettiği ve söz konusu hastanın ultrasonografisinin kimin tarafından alındığı ortaya çıkacaktır" diye konuştu.

 

MECLİS’E TAŞINDI

 

Skandalın ortaya çıkmasını sağlayan doktorun raporunun ve basında çıkan haberlerin üzerine olay Meclis’e intikal etti. CHP’nin avukat vekillerinden Atilla Kart, olayı "Dini referansların kamu yönetimine taşınmasının yarattığı tahribat" olarak nitelerken, bu doktorları çalıştıran hastane yönetiminin hem cezai, hem hukuki durumdan doğrudan sorumlu olacağını savundu. Olayın kendisini şaşırtmadığını ifade eden Kart Hürriyet’e şunları söyledi:

 

"Türkiye’nin kamu yönetiminde geldiği nokta bu. O türbanlı doktorlar belli ki hastane yönetiminin bilgisi dahilinde çalışıyorlar. Olayın oluş şekli bunu gösteriyor. Hastane yönetiminin sonradan kendince tepki göstermesinin ciddi ve inandırıcı tarafı yok. Olay aslında hastane yönetimiyle de sınırlı değil; il sağlık müdürlüğünün de sorumluluğu olduğu kanısındayım. Din istismarının ve din referansının devlet yönetimine taşınması halinde doğabilecek vahim sonuçları görüyoruz. Türkiye’nin fiili olarak böyle bir sürecin başladığını artık görmesi ve değerlendirmesi gerekiyor. Konya Türkiye’deki fotoğrafın bir göstergesi."

 

 

Bu da mı yalan Sayın Başhekim 18 Aralık 2006

 

 

 

 

Başhekim olayı yalanlıyor. Peki hastanın dosyasında duran bu rapor da mı yalan sayın başhekim.

 

 

BAŞHEKİMİN ÇELİŞKİLERİ

 

Dün basın açıklamasıyla olayı yalanlayan Başhekim Opr. Dr. Rıza Sarıbabıçcı'nın ifadelerinde çelişkiler var.

 

1. Olay 13 Kasım 2006 günü meydana geliyor. Hastaya ameliyatı yapan operatör doktor 15 Kasım günü yazdığı raporu hastanın dosyasına koyuyor. Bir ay boyunca bu raporla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor.

 

2. Aradan tam bir ay geçtikten sonra Uğur Dündar ve ekibi bu olayı ortaya çıkarıyor. Olay hastanenin başhekimine soruluyor. Başhekim o gün olayı doğruluyor ve inceleme başlatıldığını söylüyor.

 

3. Haber Hürriyet'te yayınlandıktan sonra Başhekim, bu defa olayı incelediklerini ve olayın doğru olmadığını söylüyor.

 

 

SORUYORUZ

 

Bu rapor dosyaya girdikten sonra bir ay geçtiği halde neden bu konuyu inceleyip, rapor etmediniz. Neden bu iddiayı hastanın dosyasına koyan doktoru çağırıp ifadesini almadınız, hakkında niye işlem yapmadınız?

 

Arena Muhabiri Mine Özbek, Cumartesi günü sizi aradığında Özbek'e "Evet olayı ben de duydum, inceliyorum" dediniz. Öyleyse dün DHA muhabirine neden "Daha önce hemşireden duydum ve incelettim" dediniz.

 

Dinci çevrelerde sanki olayın kasıtlı olarak türbanlıların üzerine gitmek için çıkarıldığı havası yayılıyor. Onlara da bir not: Kadın radyologların işini yapmadığı haberini dosyaya koyan doktor, AKP'nin milletvekili adayıydı. Yani "Laikçi" bir insan değil

 

 

Altını çize çize o rapor

 

13.11.2006 saat 17 sıralarında Skrotal kitle, sol orşit, sol testis torsiyonu şüphesi ile acilen yatırıldı. Acil olarak skrotal ultrason istendi.

 

Fakat aşağıda bayan radyolog olması sebebiyle çekilemedi. Ertesi gün sabah erkenden tekrar ultrason için girişimlerde bulunuldu. Yine bayan radyolog olması dolayısıyla yine çekilemedi. Acil olarak başhekimin kendisine haber verildi. Yazılı olarak buna rağmen saat ancak 14 civarında çekilebildi. Torsiyon teşhisi ile acilen operasyona alındı. Testis detorsiyon edildi. Testis son derece ödemli ve hemorojikti. Açılması beklendi, pek açılmadı. Testis detorsiyon edilerek beklenmek üzere skrotuma yerleştirildi. 16.11.2006’da hasta tekrar operasyona alındı. Testis dokusunda bir gelişme izlenmedi, testis alındı, patolojiye gönderildi.

Gönderi tarihi:

karakuta kardeş sen ne yapmak istiyorsun anlamıyorum

hem islama inanmıyorsun kutsal kitabımıza muhammedin sözü diyorsun

sonra da konuyla ilgili ayetleri yazıyor kafana göre yorumluyorsun

kardeşim ateistsen ateistliğini yaşa veya ateistliğin propagandasını yap ilkelerini anlat

müslüman insanlara dinlerini anlatma

senin kafana göre çarpıttığın ayet yorumlarına ihtiyacımız yok Allah a şükür

senin sahip olduğun akıl bizde de var ayetleri anlayabilecek kapasitemiz var

sen kendini yorma

inanmadığın ilkelere yorum getirmeğe çalışman çok komik oluyor

yaptığın ayet yorumlarında inandırıcı olabilmen için önce ayet kavramına inanman lazım

sana sonsuz özgürlükler diliyorum

esen kal esintide kalma

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
katakuta kardeş sen ne yapmak istiyorsun anlamıyorumhem islama inanmıyorsun kutsal kitabımıza muhammedin sözü diyorsun

sonra da konuyla ilgili ayetleri yazıyor kafana göre yorumluyorsun

kardeşim ateistsen ateistliğini yaşa veya ateistliğin propagandasını yap ilkelerini anlat

müslüman insanlara dinlerini anlatma

senin kafana göre çarpıttığın ayet yorumlarına ihtiyacımız yok Allah a şükür

senin sahip olduğun akıl bizde de var ayetleri anlayabilecek kapasitemiz var

sen kendini yorma

inanmadığın ilkelere yorum getirmeğe çalışman çok komik oluyor

yaptığın ayet yorumlarında inandırıcı olabilmen için önce ayet kavramına inanman lazım

sana sonsuz özgürlükler diliyorum

esen kal esintide kalma

 

 

İstisnasız her müslümanın kurana inanmadığını, kutsalcılık oynadığını,gözler önüne seriyorum.Kuranla ilgisi olmayan uydurmalarla,laik yasaların altının nasıl oyulmaya çalışıldığını kanıtlıyorum.

Gönderi tarihi:
İstisnasız her müslümanın kurana inanmadığını, kutsalcılık oynadığını,gözler önüne seriyorum.Kuranla ilgisi olmayan uydurmalarla,laik yasaların altının nasıl oyulmaya çalışıldığını kanıtlıyorum.

 

Ayrıca istisnasız her müslüman kuranı okurken çok sıkılır ama kutsalcılık oyununda ebe o olmuştur birkere;

sıkılma hissiyatına bile düşman kesilir günah korkusuyla.sevgiler...

  • 3 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Politika kardeşe verdiğimiz söz üzerine konuyu başa çekiyoruz.

 

Yazılanlar büyük bir emeğin ürünü olduğu için tekrar tekrar aynı soruları sormaktansa, baştan itabaren verilmiş cevapları incelerseniz çok büyük bir memnuniyet duyacağım....

 

 

Ve lütfen konuyla pek de alakalı olmayan; Şeriat isteyenlere geçit yok, din devletine geçit yok gibi metinler postalamayın...

 

Kimsenin ne söyleyeceğini karışamam ama bunu isteyebilirim. Uyup uymamak da şüphe yok ki serbestsiniz. Ancak, ciddiyetle tartışmak istediğim için yukardakileri hatırlatma gereği duydum. Yukardakileri yazanları ciddiyetsiz bulduğumu, aslında konuyla ilgili bilgilerinin pek de yeterli olmadığını sandığım için yazdıklarını düşünüyorum...

 

Bu günlerde forumun birçok yerinde yukardaki tipten metinler herkese karşı yazılıyor buna karşı serzenişte bulunmamam da mümkün değildir.

 

selamlar ile...

Gönderi tarihi:

Sanırım Cuma günü, hayli önemli bir çabanın ürünü olan "...?:" böyle bir cevap vardı. Bugün baktım cevabım yok...Buna hiç bir anlam veremedim, inşaAllah hatayı ben yapmışımdır ama her ne ise....

 

HAYRETTİN KARAMAN

 

BAŞÖRTÜSÜ KUR'ÂN'DA VARDIR

 

"İslâm'da başörtüsü vardır" diyecek yerde "Kur'ân'da vardır" dememizin sebebi, "Kur'ân'da olmayan İslâm'da da yoktur" diyenlere itiraz payı/fırsatı bırakmamaktır. Doğrusu ise "Kur'ân'da, Sünnet'te, ictihadda ve ictihadların birleşmesi ile meydana gelen icmâda var olanın İslâm'da da varolduğu" hükmü ve kaidesidir. Son günlerde meşhur deyişle 'it izi kurt izine karıştı', her kafadan bir ses geliyor. Cehaletten cesaret alanlarla bilgisini "nefsânî arzularına, menfaatine, taassubuna, peşin hükmüne" kurban edenler, Müslüman halkımızın kafasını karıştırıyorlar. Hergün bir mücevher yumurtluyor, sonra bunun üzerine oturarak fitne ve fesat civcivleri çıkarmaya çalışıyorlar. Ortaya attıkları yeni iddia -daha doğrusu yeniden ısıtıp sofraya getirdikleri temcit pilavı- "başörtüsünün Kur'ân'da bulunmadığı, başın ve saçın açılmasında dinî bir sakınca olmadığı" hükmüdür. Halbuki biraz Arapça bilenler, Nur sûresinin ilgili ayetinde (24/29) geçen "hımâr" (çoğulu humûr) kelimesinin "başörtüsü ve baş dahil vücudun üst kısmını kapatan örtü" mânasına geldiğini bilirler. Bu âyet gelmeden önce başlarındaki örtünün öndeki iki ucunu omuzlarından arkaya atan, boyunlarını ve gerdanlarını açıkta bırakan kadınlara "böyle yapmayın, bu iki ucu göğsünüzün (elbisenizin yakasının, gerdanınızın) üzerinden bağlayın" emrinin verildiğini de bilirler. Hadis okuyanlar, bu âyet gelince mescitte bulunan Ensar kadınlarının -ilâhî emri geciktirmeden yerine getirmek üzere- etekliklerini yırtarak başlarını, boyun ve gerdanlarını bununla bağladıklarını; keza Hz. Peygamber'in (s.a.) "Ergenlik çağına gelmiş bir kadın başörtüsü giymedikçe Allah onun namazını kabul etmez" buyurduğunu da bilirler. Bunları bilmeyenlerin fetva verme hakları yoktur. Bilip de bilmezden gelenlerin, güneşi nefsânî balçıklarıyla sıvamaya kalkışanların ise hesap günü gelip çatmadan akıllarını başlarına almaları gerekir.

Bu vesile ile konuyu bir daha özetlemekte fayda görüyoruz:

Nur sûresindeki âyetlerde kadınların avret (örtmeleri gereken) yerleri açıklanmış, hadisler de bu açıklamayı tamamlamıştır. Örtme, kapatma emri ve yabancıya (nâmahreme) gösterme yasağının, kadın başını ve saçını da içine alıp almadığı bütün devirlerde konuşulmuş, sorulmuş ve başın ve saçın avret olduğu, kapatılması gerektiğinde ittifak edilmiştir (icmâ meydana gelmiştir). Bizim tesbitimize göre sahâbeden günümüze kadar her asırda yapılan ve kısmen yazılan tefsirlerde hür, Müslüman kadınların el, yüz ve ayakları hariç, bütün vücutlarının avret olduğu, örtülmesi gerektiği konusunda sözbirliği ve görüş beraberliği vardır. Baş dahil avret yerlerinin örtülmesinin farz, açılmasının haram olması hükmü, açıklayıcı hadisler yanında bilhassa Nur sûresindeki âyete ve bu âyetin şu üslûp özelliğine dayandırılmıştır:

a) Erkeklerin gözlerini haramdan korumaları, iffetlerine sahip olmaları istenmiş; ancak bu davranışın onları ruhen temiz kılacağı bildirilmiştir.

B) Kadınların da gözlerini haramdan (cinsi arzuyu uyandıracak yerlere bakmaktan) sakınmaları, iffetlerini korumaları emredilmiş; hemen bunun arkasından zaruri olarak açıkta kalan yerler (eller, ayaklar ve yüz) müstesna bütün vücutlarını kapatmaları, güzel ve çekici yerlerini nâmahreme göstermemeleri istenmiştir.

c) Başörtülerini (hımâr-humur) boyun ve göğüslerini örtecek şekilde bağlamaları açıkça ve özellikle emredilmiştir.

d) Örtülecek ve açılacak yerler yanında kimlere karşı ne kadar açılabilecekleri de hükme bağlanmıştır.

e) İlgili ayetlerin sonunda "Ey iman edenler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki kurtulasınız" buyurulmuş, örtünmenin bir tavsiye değil, bağlayıcı emir olduğu hükmüne bir işaret göndermesi de bununla yapılmış, daha önceki ve bundan sonraki itaatsizlikler için tövbe edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bu emir gelince Müslüman kadınlar derhal itaat etmişler, gerektiği gibi kapanmışlar, uygulama Hz. Peygamber (s.a.) tarafından titizlikle takip edilmiş ve asırlar boyunca da bu şekilde devam etmiştir.

Bütün bu açıklama, karîne, delil ve işaretler konumuz olan, sınırları belirlenmiş örtünme emrinin -tavsiye değil- bağlayıcı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu emir, âdete bağlı ve bu sebeple tarihî olan hükümler çerçevesine de sokulamaz; çünkü o zaman yürürlükte olan âdet ve uygulamayı olduğu gibi devam ettirmek için değil, değiştirmek ve düzeltmek için gelmiştir. Başlarına örtü aldıkları halde boyun ve gerdanlarını açıkta bırakan kadınlara yeni bir örtünme şekli öğretmiş, İslâmî örtüyü tarif etmiştir.

Başörtüsü İslâm'da ve Kur'ân'da vardır. Ona uymak istemeyenler hiç değilse İslâm'ı ve Kur'ân'ı kendilerine benzetmeye, kusurlarını meşrulaştırmak için Kur'ân'ı kullanmaya, bilgileri yetersiz olduğu halde fetva vermeye kalkışmasınlar. İnanıyorlarsa Allah'tan çekinsinler!

 

Şimdilik böyle bir metinle devam edelim.

Gönderi tarihi:

herkes kafasına göre yorum yapıyor. sanki başörtüsü kalkınca ülke hatta dünya kurtulacak.benim başörtümden kime ne başörtülüyüm ve sevdiğim bir işim var ülkeme yararlıda oluyorum. uçurumun kenarındaki türkiyede nerdeyse tüm olumsuzlukların suçunu başörtüsüne bağlıycaksınız.gülüyorum artık size

Gönderi tarihi:

Kesinliklee haklisiniz!!!

Bas ortusu dini temsil eder ve ne bilimde nede devlette bunun yeri yoktur!!!

Bunun adi ne nefret ne kin

Yasalar oleder...

Ataturkculugu kilif olarak uzerlerine geciren bu insanlar bu konuda neden donuyorlar???

Laiksek ortu yok demektir..

Laiksek din ikinci planda demektir...

Amacinin ne oldugu belli olan bu insanlar Atamin kurallarini hice saydiklari andan itibaren iste gercek savas basladi demektir!!

 

 

haberin yok galiba Atatürk'ün annesi Zübeyde hanımda başartülüydü. artı eşi Latife hanımda başörtülüydü Atatürk çarşaflı eşi Latife hanımla davetlere katılırdı. Ama sizin herşeye bir bahaneniz olduğu gibi bunada bir kulp takarsınız.

Gönderi tarihi:
Kesinliklee haklisiniz!!!

Bas ortusu dini temsil eder ve ne bilimde nede devlette bunun yeri yoktur!!!

Bunun adi ne nefret ne kin

Yasalar oleder...

Ataturkculugu kilif olarak uzerlerine geciren bu insanlar bu konuda neden donuyorlar???

Laiksek ortu yok demektir..

Laiksek din ikinci planda demektir...

Amacinin ne oldugu belli olan bu insanlar Atamin kurallarini hice saydiklari andan itibaren iste gercek savas basladi demektir!!

Tüm konuyu önizle (yeni pencere açar)

 

haberin yok galiba Atatürk'ün annesi Zübeyde hanımda başartülüydü. artı eşi Latife hanımda başörtülüydü Atatürk çarşaflı eşi Latife hanımla davetlere katılırdı. Ama sizin herşeye bir bahaneniz olduğu gibi bunada bir kulp takarsınız.

 

Evet laik bir sisitemde din sadece vicdanlarda hapsolmaya mahkumdur. Sahte demokratik ve laik söylemler devletin altını oymaya çalışanlara ise asla fırsat vermez.

 

Sizin sistemde ben şu ayetin hükmünü saçma buluyorum değişmeli diye görüş bildirmeme bile hakkım yok. Maide 33 ten idam edilirim.Alyını oymaya çlıştığınız sistem ise kafir müslüman ayırımı yapmadan vatandaaşlarına meclise girme yetkisi veriyor,kanunları değiştirme hakkını veriyor,bunların hiç birini yapamayan sokağa çıkıp kanunları eleştirme hakkını veriyor.

 

Sizin sistemde ise ayetlerin hükmünü beğenmeyenlere hayat hakkı bile yok. Onun için boşuna demokrasi dersi vermeye çalışmayın.

 

Atatürkün annesinin ne giydiği laik sistemi zerre kadar bağlamaz.Nefret ve kini öğrenmek istiyorsanız önce kitabınıza bakın sonra başkalarına çamur atın.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.